Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Friday, 05.09.2025, 07:56 AM (GMT)

İngiliz profesörden Down sendromlu bebekler için akıl almazöneri!

İngiliz profesörden Down sendromlu bebekler için akıl almaz öneri! İngiliz yazar ve evrimsel biyoloji profesörü Richard Dawkins, Down sendromlu bebeklerin dünyaya getirilmesinin "ahlaka aykırı" olduğunu söyledi İngiliz yazar ve evrimsel biyoloji profesörü Richard Dawkins, Down sendromlu bebeklerin dünyaya getirilmesinin "ahlaka aykırı" olduğunu söyledi. Dawkins, korkunç isteğini, “Bu bebeklerin dünyaya getirilmeleri ahlaka aykırı” sözleriyle açıkladı. Yazar, açıklamasının ardından yoğun tepki çekti.“Down sendromlu bebeklerin kürtajla alınmasını” savunan Oxford’lu profesör, kendisine Twitter’dan yazan bir kullanıcının, “Dürüst olmak gerekirse, Down sendromlu bir bebeğe hamile kalırsam ne yapardım bilmiyorum. Gerçekten ahlaki bir ikilem” şeklindeki ifadelerine “Kürtaj yaptırıp yeniden denersin. Seçeneğin varsa, onu dünyaya getirmek ahlaksızlık olur” diyerek yanıt verdi.'ET YİYENLERİN KÜRTAJA KARŞI ÇIKMAYA HAKKI YOK'Habertürk'te yer alan habere göre, açıklamasından kısa süre sonra eleştiri yağmuruna tutulan yazar, duruşunun “Ceninlerin insanî duyguları olmadığı için çok medeni” olduğunu belirtti.Dawkins, “Kürtaj tartışmasına önemli soru ‘o bir insan mı?’ değildir. Asıl sorulması gereken ‘O acı çekecek mi?’ olmalıdır” dedi ve ekledi: “Özellikle et yiyen insanların kürtaja karşı çıkmaya hakkı yoktur.” cumhuriyet.com.tr

Trabzonspor,İstanbul kâbusunu aşamıyor

Trabzonspor, İstanbul kâbusunu aşamıyor Süper Lig'de ağırladığı Fenerbahçe'ye 1-0 mağlup olan Trabzonspor bu sezon İstanbul takımlarına karşı bir kez daha yenildi. Süper Lig'in 27. haftasında Trabzonspor, Fenerbahçe'yi konuk ederken sarı-lacivertliler Dimitris Pelkas'ın golüyle deplasmanda 1-0 kazandı.Bu sonucun ardından Fenerbahçe zirve takibini sürdürürken Trabzonspor'un ise 7 maçlık galibiyet serisi sona erdi ve bordo-mavili ekip üst sıralarda yara aldı.Süper Lig'de bu sezonki altıncı mağlubiyetiyle yüzleşen Trabzonspor'un tüm yenilgileri İstanbul takımlarına karşı. Bordo-mavili kulüp ligde 6 yenilginin tamamını İstanbul takımlarından alırken 2 kez galip gelebildi. Trabzonspor'un yenilgilerinin 5'i kendi evinde geldi.28. haftada Kasımpaşa ile deplasmanda kozlarını paylaşacak Trabzonspor, sezon sonuna kadar evinde Fatih Karagümrük ve deplasmanda Galatasaray'la oynayarak İstanbul takımlarına karşı maçlarını tamamlayacak.Trabzonspor'un bu sezon ligde kaybettiği maçlar şu şekilde:Trabzonspor 1-3 BeşiktaşTrabzonspor 0-2 BaşakşehirFenerbahçe 3-1 TrabzonsporTrabzonspor 3-4 KasımpaşaTrabzonspor 0-2 GalatasarayTrabzonspor 0-1 Fenerbahçe cumhuriyet.com.tr

FETÖ'nün jandarmadaki mensuplarının bilgilerinin depolandığıprogramınşifresiçözüldü

FETÖ'nün jandarmadaki mensuplarının bilgilerinin depolandığı programın şifresi çözüldü Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Jandarma Genel Komutanlığındaki "mahrem hizmetler" yapılanmasında sözde "Marmara bölge imamı" olduğu belirlenen Nihat Keskin'in evinde bulunan hafıza kartındaki örgütün sivil imamlarının ve onlara bağlı askeri personelin bilgilerinin depolandığı şifreli program uzman ekiplerce çözüldü. Darbe girişimi sırasında FETÖ'nün jandarma yapılanmasındaki "Marmara bölge imamı" olduğu belirlenen Keskin'in gözaltına alındığı sırada evinin çöp kutusunda ele geçirilen flaş bellek ve SD karttaki şifreli programı çözmek üzere MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı personelinden uzman ekip oluşturuldu.Ekipler, çalışmaları sonucunda program içerisindeki şifreli kayıtları, "Excel" dokümanlarına çevirerek, okunabilir hale getirdi.Programda ,"katalog" ve "personel" adında dosyalar oluşturulduğu ve örgütün "sivil imamlarının" bu programla kendilerine hiyerarşik olarak bağlı örgüt üyeleri ve jandarma personeli hakkında sorgulama yapabildiği tespit edildi.Çözümlerin içerisinde FETÖ üyesi jandarma personelinin kimlik ve iletişim bilgileri, araç plakaları, eğitim durumları, örgüt içi muhasebe kayıtları, ailelerine ait bilgileri ile sohbetlere katılma ve himmet vermelerine yönelik notların yer aldığı, ayrıca örgüt mensubu olmayan personel hakkında da fişleme yapıldığı ortaya çıkarıldı.İTİRAFÇI "MAHREM İMAMLAR" PROGRAMI ANLATTIFETÖ'nün Jandarma Genel Komutanlığındaki "mahrem hizmetler" yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında gözaltına alınan ve etkin pişmanlıktan yararlanan bazı "mahrem imamlar" söz konusu programı kullandıklarını itiraf etti.İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmada, FETÖ'nün jandarma mahrem yapılanmasına ilişkin bilgi veren Ahmet Ü, Mayıs 2015'te örgüt içerisinde "müdür yardımcısı" olarak görevlendirildikten sonra kendisine 2 SD kart verildiğini bildirerek, şunları anlattı:"SD kartlardan birisinin içerisinde 'Katalog' isimli program benzeri, bir veri giriş sistemi vardı. Ağ bağlantısı yoktu, yani sisteme veri girişi yapılan hususlar başka bir ağ tarafından görülemezdi. Benzetecek olursak eğer devlet memurlarının personel şubelerinde kullanılan, personel bilgilerinde yer alan 'Personel Bilgi Sistemi'nin benzer bir haliydi. Bu sistemi açtığımda, karşıma şifre alanı gelirdi. Daha önceden belirlenmiş olan ve bana devrolunan şifreyle giriş yapardım. Karşıma 'Öğretmen' ve 'Öğrenci' şeklinde 2 klasör gelirdi. Ayrıca bir de not alabileceğimiz bir alan olurdu. Öğretmenler dışında ise öğrenci kısmına girdiğimde örgütün jandarma il yapılanması mensuplarının klasör ve isimlerinin ayrı ayrı şablonları olurdu. Ben yine örgüt mensupları hakkında düzenli bilgileri girerdim. Her ay giriş yapıldıktan sonra da SD kart üzerinde bulunan 'Katalog' isimli veri girişi sisteminde bulunan bilgileri, o dönem çalıştığım Van'da 'Müdür' pozisyonda sorumlu olan örgüt mensubuna dijital ortamda verirdim."Siirt Cumhuriyet Başsavcılığında ifade veren örgütün jandarma mahrem yapılanmasında "müdür yardımcısı" olarak faaliyet yürüten Ali D. de FETÖ'de 17-25 Aralık sürecine kadar flaş bellek kullanıldığını sonrasında ise mikro SD kartlara geçildiğini anlattı.Mahrem yapılanmada görevliyken SD karta veri girişi yaptığını itiraf eden Ali D, "Daha çok astsubayların görev yaptıkları kurumlardaki personelin siyasi görüşü, bağımlılıkları, arkadaş çevresi, cemaate bakışı gibi bilgiler girilirdi." ifadelerini kullandı.SİVİLLER İÇİN 'PERSONEL', ASKERLER İÇİN 'KATALOG'Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca ifadesi alınan ve "mahrem yapılanma"da "müdür yardımcısı" olarak görev yapan Ali Ş. de FETÖ içerisinde jandarma personelinden sorumlu olduğu dönemde, üstü konumundaki kişinin direktifiyle söz konusu programı kullandığını belirtti.Ali Ş, programı çalıştırabilmek için 30 ve üstü karakterli şifre kullandığını bildirerek, şu beyanı verdi:"Bu programın siviller (imamlar) için olanına 'personel', öğrenciler (askerler) için olanına ise 'katalog' denilirdi. İşleyiş olarak aynı olan, 'personel' ve 'katalog' diye adlandırılan bu modüller içerisine girilen veriler 'eşitleme' adı verilen işlemle bir üst sorumlunun 'personel' ve 'katalog' modülüne aktarılıyordu. Veri takibi ve istatistik açısından oldukça kullanışlı olan program örgüt mensupları tarafından kullanılmaya mecbur kılınmıştı. 'Katalog', Jandarma Genel Komutanlığında kayıtlı personelin askeri ve sivil sicil bilgilerini, aile ve eş bilgilerini içerirdi. Bu bilgiler online veya offline olarak sistemden çekilmiş bilgilerdi. 'Personel' ise örgüt içerisinde jandarma askeri personelden sorumlu sivil mahremlerin örgütteki konumunu, eş ve aile bilgilerini, meslek ve kariyer bilgilerini içeren bilgilerin bulunduğu programdı." AA

78. Altın KüreÖdülleri sahiplerini buldu

Türkçe Haberler En Son Başlıklar 78. Altın Küre Ödülleri sahiplerini buldu Hollywood Yabancı Basın Birliği tarafından belirlenen ve Oscar'ın habercisi olarak nitelendirilen Altın Küre Ödülleri, bu yıl 78. kez sahiplerini buldu. Yeni tip koronavirüs (Covid-19) nedeniyle ilk kez sanal ortamda ödüllerin dağıtıldığı programı Tina Fey ve Amy Poehler sundu.Nomaland filmiyle drama dalında en iyi film ödülünü ve aynı filmle en iyi yönetmen ödülünü kazanan Chloé Zhao, Altın Küre kazanan Asya kökenli ilk kadın olarak tarihe geçti.Öte yandan geçen yıl 43 yaşında hayatını kaybeden Chadwick Boseman'in de drama dalında en iyi erkek oyuncu ödülünü kazanması dikkati çekti.78. Altın Küre Ödülü alanlar şöyle:- Drama Dalında En İyi Film: Nomadland- En İyi Yönetmen: Chloé Zhao (Nomadland)- Müzikal/Komedi Dalında En İyi Film: Borat Subsequent Moviefilm- En İyi Yabancı Film: Minari- En İyi Animasyon Filmi: Soul- En İyi Senaryo: Aaron Sorkin (The Trial of the Chicago 7)- Drama Dalında En İyi TV Dizisi: The Crown- Müzikal/Komedi Dalında En İyi TV Dizisi: Schitt’s Creek- En İyi Film Müziği: Soul (Trent Reznor, Atticus Ross, Jon Batiste)- Drama Dalında En İyi Kadın Oyuncu: Andra Day (The United States vs. Billie Holiday)- Drama Dalında En İyi Erkek Oyuncu: Chadwick Boseman (Ma Rainey’s Black Bottom)- Müzikal/Komedi Dalında En İyi Kadın Oyuncu: Rosamund Pike (I Care A Lot)- Müzikal/Komedi Dalında En İyi Erkek Oyuncu: Sacha Baron Cohen (Borat Subsequent Moviefilm) AA

ABD istihbaratının Kaşıkçıraporundaki 3 isim, raporun ikinci versiyonunda silindi

ABD istihbaratının Kaşıkçı raporundaki 3 isim, raporun ikinci versiyonunda silindi ABD Ulusal İstihbarat Direktörlüğünün (DNI) cuma günü kamuoyuna açıkladığı Cemal Kaşıkçı raporunda yer alan 3 ismin, raporun aynı internet sitesinde güncellenen ikinci versiyonunda silindiği ortaya çıktı. CNN'de yer alan habere göre; ABD Ulusal İstihbarat Direktörlüğünün (DNI), cuma günü internet sitesine koyduğu 4 sayfalık raporu aynı gece kaldırdı ve yerine yenisi koydu.Metin bölümünde herhangi bir değişikliğin olmadığı ikinci versiyonda, ilk raporda yer alan Abdulla Mohammed Alhoeriny, Yasir Khalid Alsalem ve İbrahim al-Salim adlı kişilerin isimlerinin silindiği ortaya çıktı.ABD Ulusal İstihbarat Direktörlüğünün (DNI), söz konusu durum nedeniyle ilgili soruya yanıt vermezken, Beyaz Saray da soruyu cevapsız bıraktı. Haberde, Abdulla Mohammed Alhoeriny'nin, Riyad'da istihbarat işlerinden sorumlu üst düzey bir generalin kardeşi olduğu bildirilirken, diğer iki ismin belirsiz olduğu kaydedildi.Raporun ilk versiyonunda Kaşıkçı cinayetiyle bağlantılı olduğu bildirilen 21 isim yer alırken, 2. versiyonundaki isim sayısı 18'e inmiş oldu.DNI'nın cuma günü açıkladığı ve Kaşıkçı'nın öldürülmesine Muhammed Bin Selman'ın onay verdiği yönündeki raporu büyük ses getirmiş, ancak Biden yönetimi Bin Selman'a yönelik herhangi bir yaptırım kararı almamıştı.Amerikan kamuoyunda ve medyasında Bin Selman'a yönelik herhangi bir adım atmadığı için tepki toplayan Biden yönetimi, aralarında cinayete karıştıkları belirtilen kişilerin de olduğu toplam 76 Suudi vatandaşına yaptırım getirmişti.Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman'a yönelik eleştirileriyle bilinen ve Washington Post gazetesinde köşe yazarlığı yapan Cemal Kaşıkçı, 2 Ekim 2018'de gittiği Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğundan bir daha çıkmamıştı. Kaşıkçı'nın daha sonra konsoloslukta öldürüldüğü ve cesedinin parçalandığı ortaya çıkmıştı. AA

CHP’ninüye sayısıaçıklandı

CHP’nin üye sayısı açıklandı CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, 12 Ocak itibarıyla 1 milyon 250 bin 635 olan üye sayısının, vefat ya da istifa gibi nedenlerle üye kütüğünden kaydı silinenler düşüldükten sonra 26 Şubat itibarıyla 1 milyon 252 bin 122 olduğunu bildirdi. Salıcı, yazılı açıklama ile üye sayısına ilişkin verileri paylaştı. Salıcı, “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açıklanan rakamlara göre, 12 Ocak 2021 itibarıyla 1 milyon 250 bin 635 olan üye sayımız, vefat ya da istifa gibi nedenlerle üye kütüğünden kaydı silinenler düşüldükten sonra 26 Şubat 2021 itibarıyla 1 milyon 252 bin 122 olarak gerçekleşmiştir. Üye sayımız üzerinden yürütülmeye çalışılan tartışmanın anlamsızlığı ve herhangi bir dayanağının olmadığı açıkça ortadadır. Siyasi partiler organik yapılardır. İstifa, vefat gibi üyelikten ayrılmayı gerektiren durumlar olabileceği gibi katılımlar da olur. Vermiş olduğumuz rakamlar hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak açıklıktadır. CHP büyümeye devam edecektir” dedi. cumhuriyet.com.tr

Eski ABD BaşkanıTrump'tan 2024 başkan adaylığına yeşilışık

Eski ABD Başkanı Trump'tan 2024 başkan adaylığına yeşil ışık Eski ABD Başkanı Donald Trump, Cumhuriyetçi Parti içinde etkin rol alacağını kaydederken, 2024'te yapılacak başkanlık seçimlerinde aday olabileceği sinyalini verdi. 20 Ocak'ta başkanlık görevini Demokrat rakibi Joe Biden'a devreden Trump, görevi sona erdikten sonraki ilk kalabalığa hitabını Florida'da gerçekleştirilen 2021 Muhafazakar Siyasi Eylem Konferansı'nda yaptı.Tamamen dolu bir salonda coşkulu bir kalabalığa konuşan Trump, ağırlıklı olarak Biden yönetimine yönelik sert eleştiriler yaptı ve hem kendi hem de Cumhuriyetçi Parti'nin geleceği hakkındaki görüşlerini paylaştı."YENİ PARTİ KURMAYACAĞIM"Sözlerine, "Beni henüz özlemediniz mi?" şeklinde başlayan Trump, 4 yıl önce başlattıkları siyasi hareketin sona ermediğini, bilakis yola daha yeni çıktıklarını söyledi.Yeni parti iddialarını net bir dille yalanlayan Trump, "Yeni bir parti kurmayacağım, bu yöndeki haberler yalan. Cumhuriyetçi Parti bizim partimiz. Gururlu, çalışkan ve vatansever Amerikalıların oluşturduğu hareketimiz yeni başladı ve sonunda biz kazanacağız." değerlendirmesini yaptı.2024 BAŞKANLIK SEÇİMLERİ İÇİN "UMUT VERDİ"Öte yandan Trump, gelecek başkanlık seçimlerine girip girmeyeceğine yönelik çok merak edilen konuda kendi seçmen tabanına umut verdi.3 Kasım 2020'de yapılan seçimleri kendisinin açık bir şekilde kazandığını savunan Trump, 2024 için aday olabileceğini, "Kim bilir, belki onları 3. kez yenmek üzere karar alabilirim, tamam mı?" sözleriyle duyurdu.Trump ayrıca 2022 Kongre ara seçimleri ve 2024 seçimlerine giden yolda Cumhuriyetçi Parti içinde etkin ve aktif roller alacağını ve bu seçimleri kazanmak için beraber çalışacaklarını dile getirdi.Önce Temsilciler Meclisini ve Senatoyu geri kazanacaklarını iddia eden Trump, "Daha sonra biri Cumhuriyetçi başkanlığı kazanacak ama acaba kim?" sözleriyle de salonda alkış topladı.BİDEN YÖNETİMİNE YÜKLENDİKonuşmasının büyük bölümünde Biden yönetimine yüklenen Trump, kendilerinin "önce Amerika" derken, Biden'ın "en son Amerika" politikası izlediğini savundu."Biden, tüm başkanlar arasında ilk ayını en kötü geçiren isimdir." diyen Trump, Biden yönetiminin özellikle göçmenlik politikalarını eleştirdi ve yasa dışı göçmenlere ülke kapılarının açıldığını ileri sürdü.ABD'nin yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) mücadelesinin temelini kendi yönetiminin attığını ve Biden'ın bugün o planları uyguladığını savunan Trump, "Biz kimsenin beklemediği şekilde rekor sürede aşı çalışmalarını bitirdik. Biden bizim hazırladığımız planlar üzerinden gidiyor ve şu anda medya tüm krediyi ona veriyor. Büyük haksızlık." şeklinde konuştu.Biden'ın Paris İklim Anlaşmasına ve Dünya Sağlık Örgütüne "herhangi bir yeni müzakere yapmadan" dönmesini eleştiren Trump, kazanan ülkelerin Çin ve Rusya olduğunu ifade etti.Afganistan ve Irak konusunda Biden'ın attığı adımları da eleştiren Trump, Biden'ın İran'la yeniden nükleer anlaşmaya dönme politikasını, "Hiçbir şey almadan yaptırımları kaldırdılar. Daha müzakereler başlamadan aptalca tüm kozları veriyorlar." diyerek eleştirdi.SEÇİMLERDE HİLE İDDİALARINI YİNELEDİ3 Kasım 2020'deki başkanlık seçimlerinde hile yapıldığı şeklindeki iddialarını yineleyen Trump, "Bu seçimlerde hile yapıldı ve sonra Yüksek Mahkeme de diğer mahkemeler de doğruyu yapacak cesareti gösteremediler." dedi.ABD'de acilen seçim sistemi ile ilgili bir reform yapılması ve postayla oy kullanma yönteminin tamamen revize edilmesi gerektiğini savunan Trump, "Bizim seçim sistemimiz birçok 3. dünya ülkesinden daha kötü, bunu hepiniz görüyorsunuz." şeklinde konuştu.Trump, görevde iken girdiği seçimlerde ABD tarihinde en yüksek oyu almasına rağmen seçimleri kaybetmesinin "inanılmaz" olduğunu ve posta oylarında yapılan hilelerin bu sonucu doğurduğu yorumunu yaptı.TWİTTER VE FACEBOOK'A YÜKLENDİÖte yandan Trump, Twitter ve Facebook gibi sosyal paylaşım platformlarının "ülkedeki muhafazakar hesapları hedef alıp kapattığını" ileri sürdü ve bu şirketlerin denetlenmesi gerektiğini söyledi.Trump, "Twitter, Google ve Facebook, muhafazakar hesapları sansürlediğinde bu firmalara yaptırım getirilmesi gerekir." şeklinde konuştu ve söz konusu firmaların içeriklerden sorumlu tutulmamasına imkan tanıyan ilgili yasanın 230. maddesinin derhal kaldırılması çağrısında bulundu.Diğer yandan Trump'ın konuşmasından hemen önce konferansa katılanlar arasında yapılan ankette, 2024 başkanlık seçimleri için Trump'ın adaylığını destekleyeceğini belirtenlerin oranı yüzde 55 olarak çıktı. AA

Günlük tedaviye 10 bin TL istendi

Günlük tedaviye 10 bin TL istendi İzmir Bayraklı’da yaşayan Taner Karakaya, Ukrayna uyruklu eşinin ilk evliliğinden olan çocuğunun tedavisi için hastanenin bir günlük yatma ücreti olarak 10 bin TL istediğini açıkladı. CİMER’e başvuran Karkaya, sorunun çözülemediği belirterek, yardım çağrısında bulundu. Bayraklı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı bağış olarak sadece 300 lira gönderdi. Ukrayna uyruklu eşiyle ve eşinin ilk evliliğinden olan iki kızıyla birlikte yaklaşık 4 yıldır Türkiye’de yaşadığını belirten Karakaya, eşinin kızı Anna Yevdokimova’nın şeker hastalığı yüzünden sürekli hastaneye gitmek durumunda kaldıklarını anlattı. Anna’nın 15 yaşında olmasına rağmen hastalığının şiddetinin arttığını söyleyen Karakaya, geçen aralık ayında gittiği hastanede, Anna’nın hastaneye yatırılması gerektiğini öğrendi. Karakaya, CİMER’e yazdığı mesajda İzmir Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 1 günlük yatış bedeli için kendisinden 10 bin TL istediklerini ifade etti. Karakaya, devletten yardım talebinde bulundu. CİMER aracılığıyla İzmir İl Sağlık Müdürlüğü’nden Karakaya’ya gelen yanıtta, “Oturma izni olan yurtdışı vatandaşları için 99 ile başlayan kimlik, yoksa var olan kimliğinizi ibraz ederek başvurmanız sonucu, tıbbi açıdan değerlendirilmeniz mümkündür” denildi.  Çağatan Akyol

CHP’li Ağbaba’nın 20 kentte bin esnafla yaptığıankettençarpıcısonuçlarçıktı: Esnaf krediyiödeyemiyor

CHP’li Ağbaba’nın 20 kentte bin esnafla yaptığı anketten çarpıcı sonuçlar çıktı: Esnaf krediyi ödeyemiyor Ağbaba, raporunda, “Düşük faizli krediye 10 esnaftan sadece 3’ü erişebildi. Yararlanıcıların yüzde 81’i taksitlerini ödeyemedi.” CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, 20 ayrı kentte pandemi kısıtlamaları nedeniyle zor günler geçiren bin esnafla yapılan anket sonuçlarını rapor haline getirdi. Ağbaba, raporunda, “10 esnaftan 8’i iktidarın destek paketini yetersiz buluyor. Düşük faizli krediye 10 esnaftan sadece 3’ü erişebildi. Yararlanıcıların yüzde 81’i taksitlerini ödeyemedi. Karşılanamayan kira, fatura ve vergi borçlarını ödeyebilmek için esnaf elindeki birikimi de tüketti” tespitleri yer aldı.CHP’li Ağbaba’nın raporunda şu bilgilere yer verildi:- Gelir kaybı:Pandemi kısıtlamaları ve ekonomik kriz sonucu esnafın yüzde 28’i 50 ila 100 bin lira arası, yüzde 34’ü 100 ila 150 bin lira gelir kaybına uğradı. Ankete katılan esnafların yüzde 38’i ise bu süreçte toplam gelir kayıplarının 200-250 bin TL arası ve üzerinde olduğunu belirtti.- Yüzde 67’si kredi alamadı: Salgının ilk aylarında kepenk kapatan veya faaliyetleri kısıtlanan esnafa iktidarın adres gösterdiği düşük faizli banka kredilerine çok sayıda işletme sahibi erişemedi. Geçmiş borçları ve sicilleri nedeniyle bankalar esnafların büyük bölümünün kredi taleplerini reddetti. Anket sonuçlarına göre, esnafın yüzde 67’si düşük faizli krediden yararlanamadı.- Yüzde 81’i taksiti ödeyemedi:Sonuçlara göre 10 esnaftan sadece 3’ü kredi desteğinden yararlanabildi. Fakat ankete katılan esnafların yüzde 81’i geri ödeme yapamadı. Kredilerin 2020 Eylül olan ilk taksit ödemeleri faiz eklenerek, 6 ay sonrasına ertelendi. Ankete katılanlar, taksitlerini ilerleyen dönemde de ödemekte zorluk çekeceklerini kaydetti. Ödeme yapabilenler ise farklı yerlere başka yerlere borçlandıklarını belirtti.  Erdem Sevgi

Türkiye genelinde son iki ayda yaşanan elektrik kesintilerinin‘kronik’hale geldiği bildirildi

Türkiye genelinde son iki ayda yaşanan elektrik kesintilerinin ‘kronik’ hale geldiği bildirildi CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, Türkiye genelinde son iki aydır pek çok kentte yaşanan “kronik” elektrik kesintilerinin iktidar milletvekillerini dahi çileden çıkardığını açıkladı. Akın, “Bizi dinlemiyorsunuz, kendi vekillerinize kulak verin. Vatandaş özel şirketlere yıllık ortalama 50 milyar TL dağıtım bedelini peşin ödüyor. Bakanlık 5 yılda 40 milyar TL yatırım yapıldığını açıklıyor. Ödenen bedel son 5 yılda 3 katına çıktı. Şirketler altyapı yatırımı yapmayınca elektrik kesintileri yaşanmaya başladı” dedi.‘BAŞIBOŞ BIRAKILDILAR’CHP’li Ahmet Akın; ucuz ve kaliteli hizmet vaadiyle yıllar önce elektrik dağıtımının özelleştirilmesinin bugün bir fiyaskoya dönüştüğünü söyledi. Ocak ve şubat aylarında Türkiye genelinde 30’un üzerinde kentte yaşanan uzun süreli elektrik kesintilerinin yurttaşları mağdur ettiğinin altını çizen Akın, kesinti nedeninin ucuz ve kaliteli hizmet vereceği gerekçesiyle özelleştirilen dağıtım hatları için gerekli altyapı yatırımlarının yapılmaması olduğunu belirtti. Akın, “Özelleştirme sonrası şirketler ne ucuz ne de kesintisiz hizmet verdi. Elektrik bedeli son 7 yılda iki kattan daha fazla yükselirken, kullanım bedeli ise 3,5 kat arttı” görüşünü dile getirdi. Denetim yapması gereken EPDK’nin şirketleri “başıboş bıraktığını” vurgulayan Akın, kesintilerin kronik hale geldiğini anlattı. Akın, “TEDAŞ’ın bilançolarının görüşüldüğü komisyonda iktidar milletvekilleri gerekli altyapı yatırımlarının yapılmadığını ve kesintilerin vatandaşı mağdur ettiğini söyledi. Vatandaşın ödediği her 100 liralık elektrik faturasının 30 lirası dağıtım şirketlerine gidiyor. Abonelerin peşin ödediği dağıtım bedeline karşın yeterli altyapı yatırımı ve onarım yapılmıyor” diye konuştu.  Erdem Sevgi

Kiralarödenemiyor, ev sahipleri kapıda bekliyor,çocuklar okuldan kopuyor

Kiralar ödenemiyor, ev sahipleri kapıda bekliyor, çocuklar okuldan kopuyor Derin yoksulluk yaşayan insanları öncesinde yarı aç yarı tok tutarak kendi siyasetine bağımlı hale getirenler, şimdi onları açlığa ve yalnızlığa mahkûm etti. Ruhsal olarak özellikle bebekli, çocuklu ailelerin çocuklarının önüne bir şey koyamama hali inanılmaz bir biçimde insanları depresyona, yalnızlığa, umutsuzluğa ve güvensizliğe itti. NEDEN HACER FOGGO?Türk-İş’in araştırmasına göre, yoksulluk sınırı 8 bin 856 lira. Pandemi, yoksulluğu daha da belirgin hale getirdi. Türkiye, haftaya açıklanacak ekonomik reform paketini bekliyor ama kepenkler kapanmış, esnaf kan ağlıyor, zeytinyağı bazı mahallelerde bardakla satılmaya başlanmış, bebek bezi taneyle… KOAH hastası karıkoca çalışmıyor, nefes açıcılarını da çalıştıramıyor; ödenmemiş elektrikleri kesik çünkü… 20 yıldır bu konuda çalışan Derin Yoksulluk Ağı’ndan Hacer Foggo ile buluştuk, İstanbul’un en yoksul mahallelerinden Çekmeköy Nişantepe ve Taşdelen’e gittik. Evleri ziyaret ettik, sokakları dolaştık, çöpten beslenen aileleri görünce bize de Foggo’ya sormak kaldı.AÇLIKTA SINIR YOK- Pandemi en çok, garson, seyyar satıcı, terzi, tekstil işçisi, inşaat işçisi, kaynakçı, ev emekçisi, atık kâğıt işçisi, elektrikçi, müzisyen, çiçekçi, berber vb. gibi günlük kazanç getiren, sosyal güvencesi olmayan insanları etkiledi.- Mahallelerde bir paket bez, tek tek satılmaya, normal bir mama yerine pirinç unu alan, onu da bulamadığı zaman un çorbası yapan, hazır çorba yediren anneler var.- Yoksul aileler çöpten toplamak zorunda kaldıklarından bahsederken topladıklarını tüketmenin pandemi yönünden korku yarattığını da anlatıyor. Tüm bu kişilerin aylık gelir ortalaması ile 700-800 TL arasında- Birçok aile kira ödeyemiyor, ev sahibi kapıda bekliyor. Birçok aile temel gıdalara ulaşamayacak derecede. Binlerce çocuk okuldan koptu. Derin yoksulluk yaşayan her birey, her çocuk, kadın, yaşlının ruh halleri iyi değil maalesef.- Çalışan çocuklar doğal olarak okula ya da online eğitime de devam edemiyor. Online eğitime devam edebilmenin temel şartı olan bilgisayar, tablet gibi cihazların ve ayrıca internet hizmetinin sağlanamaması da işin başka bir yönü.- Pandemi döneminde destek olmadan yalnızca 10 kadının 2’si hijyenik pet ihtiyacını karşılayabilir durumda. Normal dönemde ise bu imkân 10 kadından 4’ü için geçerli olmuş. temel koruyucu ekipmanları olan maske ve kolonyaya ise her 100 kişiden 65’i erişemiyor.büyük spot: Derin yoksulluk yaşayan insanları öncesinde yarı aç yarı tok tutarak kendi siyasetine bağımlı hale getirenler, şimdi onları açlığa ve yalnızlığa mahkûm etti. Ruhsal olarak özellikle bebekli, çocuklu ailelerin çocuklarının önüne bir şey koyamama hali inanılmaz bir biçimde insanları depresyona, yalnızlığa, umutsuzluğa ve güvensizliğe itti./Archive/2021/2/28/210643193-hacer-foggo2.jpgEvli dört çocuk babası kağıt toplayıcısı... Onun mutfağındaki yiyecek de bu konteynırdan çıkıyor. KARINLARINI ÇÖPTEN DOYURUYORLARTaşdelen’de büyük bir cadde… Saat 13.30’da bir süpermarketin önünde duruyoruz. Market çalışanı sebze, meyve reyonunda bozulmuş, buruşmuş patatesi, muzu, portakalı, soğanı, yeşilliği, kiviyi çöpe atıyor. Hemen ardından birkaç kişi geliyor, çöpe kafasını sokuyor ve torbasını dolduruyor. Gülcan, gencecik bir kadın, iki çocuğuyla geliyor buraya. Kocasından uzun yıllar şiddet görmüş, ayrılmışlar ama boşanmamışlar. Tabii ki rahatı yok, daha iki gün önce kocası oturduğu barakanın camını indirivermiş. Ona en büyük acıyı evlatlarının karnını doyuramamak veriyor. Küçük oğlunu kucağına alıyor, konteynırın içine bırakıyor, eline de bir torba iliştiriyor. Çocuk alışmış; patatesi, muzu, soğanı dolduruyor. Dolduruyor derken, dikkatimi çekti, her gelen az az alıp gidiyor, sanki başka bir aç insanın hakkını yemek istemiyor… Sonra tanışıyoruz, bizi evine davet ediyor. “Bak” diyor, “bu mahallede çocuk büyütüyorum ben, uyuşturucu içeni, suçlusu… Korkuyorum… Evlatlarım doysun istiyorum, okusun istiyorum. Televizyonda gördü, bir aydır çilek istiyor evladım.” Bir çocuğunu mendil satarak büyütmüş, sonra ikinci çocuk olmuş, şimdi evde ikisine bakıyor. Belediyeden ayda 400 lira yardım alıyor, ödediği kira 700 lira… Oradan buradan tamamlıyor, yiyeceğini de elinden tuttuğu iki çocuğuyla market önündeki konteynırlara dalıp çöpten çıkarıyor. Bozuk olan taraflarını kesip atıyor, geriye artık ne kalırsa onu yiyorlar…/Archive/2021/2/28/211310939-basliksiz-1.jpgBir yandan “Sıkıntımızı duyurun” diyor Gülcan, çöp konteynırına indirdiği büyük oğlunu “Sağdaki patatesi al, şurada duran portakalı al” diye yönlendiriyor. Her gelen az az alıp gidiyor, sanki başka bir aç insanın hakkını yemek istemiyor… /Archive/2021/2/28/210834785-01-ipekhacer-sb-sy8.jpg- Yoksulluk ne, derin yoksulluk ne, birbirinden farklılar mı?Farklı; yoksulluk insanların temel ihtiyac¸larını kars¸ılayamama durumu, derin yoksulluk ise sadece gelirle açıklanabilecek bir durum değil, aynı zamanda sadece yoksul olduğu için derin bir sosyal dışlanma yaşayan, hiçbir sosyal güvencesi olmayan, ac¸lık sınırının altında yani günlük gelirinin 5.5 doların (30-40 TL) altında olması, temel beslenme, bakım, barınma, sagˆlık, psikososyal destek giderlerini kars¸ılayamama aynı zamanda sosyal, siyasi hayatın içinde yer alamama durumu. Yani yıllarca sosyal ve siyasi konularda itaat-biat ilişkisi kurulmuş, sürekli bağımlı hale getirilen; tam bu nedenle iyileştirme değil, her anlamda yarı aç yarı tok bırakılan güvencesiz, hiçbir gelecek umudu taşımayan bireyler ve aileler. Bu yüzden derin yoksulluk insan hakları ihlalidir diyorum. Dünya Bankası Covid-19 salgınıyla birlikte Türkiye’nin de aralarında bulunduğu yüksek orta gelir kategorisindeki ülkelerde, geliri günlük 5.50 doların altında bulunanların sayısının 177 milyon artacağını söyledi. İşte bu insanlar, yani 5.50 doların altında yaşayanlar, yani günlük 30-40 TL kazanlar. O da çalışabildikleri sürece… Derin yoksulluk aynı zamanda her gu¨n, o gu¨nu¨n nasıl gec¸ecegˆini, ne yiyecegˆini, bazen nerede uyuyacagˆını, kirayı nasıl ödeyeceğini, içeceği temiz suyu, ısınacağı odunu nereden bulacagˆını, bebegˆin altını degˆis¸tirecek bezin yenisini, c¸ocugˆa ic¸irecek su¨tu¨, eczaneden alınması gereken ilacın o¨demesini du¨s¸u¨nmesi ve bu du¨s¸u¨ncelerin durmaksızın c¸ocugˆundan yas¸lısına her aile ferdinin zihninde dolas¸masıdır kısaca.Yüzde 66,9 günlük işte çalışıyordu, pandemide çalışmadı- Derin yoksulluk ağında nasıl bir çalışma yürütüyorsunuz?Hak temelli bir anlayışla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu yüzden de “ihtiyac¸ sahibi” degˆil, “hak sahibi” insanlar oldugˆunu savunuyoruz. Dolayısıyla en temelde derin yoksulluk yas¸ayan insanlar hakkında “devlet ya da hayır kurumlarının yardım yapması gereken pasif o¨zneler” algısından kurtulunması gerekiyor. Gu¨c¸lendirilmesi ve aktif hayata katılması için her anlamda birine, kuruma, siyasi partiye muhtaçlık ve bağımlılıktan çıkarılıp sosyal haklarla özgürleştirilmeleri gerekiyor.- İktidar, yoksulluğun sorun olmaktan çıktığı görüşünde ama sokak öyle demiyor…2018 itibarıyla başlayan ekonomik kriz pandemi sonrası iyice derinleşti. Bu dönemin en önemli fotoğrafı alarmlı mamalardır. Şu anda maalesef mahallelerdeki veresiye defterleri doldu. Geçenlerde mahalle bakkalını kapatan bir kişiyle görüştüm, o da gıdaya muhtaç hale düşmüştü çünkü. Bir paket bez, tek tek satılmaya, normal bir mama yerine pirinç unu alınmaya başlanmış, onu da bulamadığı zaman un çorbası yapan, hazır çorba yediren anneler var o mahallelerde. Bakın uzun zamandır yoksul mahallelerde çalışıyorum, çocukların okul devamsızlığı okul terkine ilişkin kafa yoruyordum; okuldaki öğretmenlerle, ailelerle görüşüyor, mahallelerde çocukların ödevlerini yapacağı merkezler için uğraşıyordum. Şimdi aynı çocukların gıdaya, mamaya, beze ulaşması için uğraşıyorum, yeni yoksullar geliyor çünkü. O zaman bir sorun var demek ki devletin, yerel yönetimlerim yoksullukla ilgili çalışmalarında yoksulluk azalmıyor ve çoğalıyorsa oturup düşünecekler o zaman. İki milyon daha yeni sosyal kartın yanı sıra yapılacak başka şeyler daha var. O hane içindeki tek tek her bir bireyin yoksulluğunu ölçecekler. O evdeki engellinin, felçli, kanser, çocuk, bebek, yalnız annenin, yaşlının, yetersiz beslenme nedeni ile evdeki bodur çocuğun, erken ölümlerin nedenlerini masaya koyup yoksulluğu azaltacak stratejik bir politika yapacaklar. İnsanları yarı aç yarı tok bırakıp bir tarafın kendine sadece bağımlı yaptığı, diğer tarafında sadece izleyip konuştuğu bir durumdan çıkarılmalı derin yoksulluk yaşayan insanlar. Yani kısaca diyeceğim derin yoksulluk yaşayan insanları özgürleştirecek politikalar üretilmeli.- Sık sık rapor hazırlıyorsunuz, şu sıralar bir yenisini de tamamlamak üzeresiniz. Pandemiden en çok hangi kesim etkilendi?En çok, garson, seyyar satıcı, terzi, tekstil işçisi, inşaat işçisi, kaynakçı, ev emekçisi, atık kâğıt işçisi, elektrikçi, müzisyen, çiçekçi, berber vb. gibi günlük kazanç getiren, sosyal güvencesi olmayan insanları etkiledi.- Bütün gün birlikteydik, telefonunuz hiç durmadı. Ortalama kaç aileyle görüşüyorsunuz?Abartmıyorum, günde en az 40-50 aile arıyor ve ancak günlük hayatın içinde en az 10-15 aile ile görüşebiliyor ve derdine derman olmak için uğraşıyorum. Tabii sadece ben deği, Derin Yoksulluk Ağı’ndaki arkadaşlarım da böyle çalışıyor.- Araştırmayı yaparken nereleri merkez alıyorsunuz? Ne kadarı düzenli bir gelirden yoksun? Nasıl iş yapıyor, eve nasıl ekmek götürüyor bu insanlar?Saha görüşmelerinde pandemi ile birlikte eve kapanan ve günlük kazançlarını tamamen kaybeden güvencesiz aileleri 18 Mart itibarı ile gıda göndererek destekledik. Bu ailelerin büyük çoğunluğu benim 20 yıldır bu mahallelerde saha çalışmalarımdan tanıdığım aileler. Sonrasında onların tanıdıkları, komşuları, komşularının komşuları da aramaya başladı. İşte biz bu pandemide eve kapandıklarında desteklediğimiz bu aileleri kısıtlama bittiğinde ziyaret ettik ve araştırmayı yapma gereği duyduk. Temmuz-Eylül 2020 arasında İstanbul Ataşehir, Beyoğlu, Çekmeköy, Fatih, Şişli ve Ümraniye odakta olmak üzere Avcılar, Esenyurt, Üsküdar, Sancaktepe, Sultangazi ve Sultanbeyli ilçelerinin en yoksul mahallelerinde yaşayan 103 aile ile yüz yüze görüşme yaptık. Derinlemesine görüşmelerde bölgedeki ailelerin demografik bilgileri, pandemi öncesi ve sırasında eğitim, sağlık, sosyal yaşam, çalışma hayatı, güvenlik, beslenme ve bakım gibi temel haklara ne derece erişebildikleri; bu alanlarda yaşadıkları güçlükler ve onların gözünden çözüm önerileri araştırıldı. Araştırmaya katılan hanelerde 0-10 yaş arasındaki çocukların oranı yüzde 72’ye ulaşıyor. 103 hanenin 97’sinde ise 18 yaş altında en az bir çocuk bulunuyor.- Ya beslenme, sağlık, eğitim ihtiyaçları?Çocuk nüfusunun yoğunluğu çocukların beslenme, sağlık ve barınma gibi temel ihtiyaçlarının yanı sıra eğitim ihtiyacında da ciddi sorunlar yaşandığına işaret ediyor. Günlük ve güvensiz işlerde çalışan nüfusun yüzde 42’sini kâğıt, hurda, naylon toplayıcılar oluştururken, bunları yüzde 15’le tekstil işçileri, yüzde 8’le temizlik işçileri, yüzde 7 ile seyyar satıcılar ve çiçekçiler ve yüzde 3’le de müzisyenler takip ediyor. Araştırmaya katılan kişilerden yüzde 67’si günlük işlerde çalışıp pandemi döneminde çalışamadığını belirtirken yüzde 16’sı işten çıkarıldığını, yüzde 10’u ücretsiz izne çıkarıldığını ve yalnızca yüzde 6’sı iş durumunda bir değişiklik olmadığını belirtiyor. Sokağa çıkma kısıtlamaları, pandemi döneminde müşterilerin seyyar satıcılardan alışveriş yapmaktan korkması, günlük temizlik işçilerine iş çıkmaması gibi faktörler bu kesimdeki işsizlik ve gelir kaybının en önde gelen nedenleri. Tüm bunlara rağmen bu süreçte kaçak ya da virüs korkusuyla çalışanlar ise “evde aç kalmak ya da dışarıya çıkıp risk almak” ikilemi arasında kaldıklarını dile getiriyorlar.Yüzde 83,3 Pandemide ev temizlik malzemelerine erişemedi- Çocuklar da mı çalışıyor?Tabii, yetişkinlerle birlikte çalışmak zorunda olan çocukları da katınca çocuk işçilik oranı yüzde 13’lere kadar çıkıyor. Bunun temel nedeni ise ailede çalışan yetişkinlerin hastalık veya farklı bir sebeple çalışamayacak durumda olması ya da ailede çalışan yetişkinlerin gelirinin ihtiyaçları karşılamaya yetmemesi. Ama beni en fazla şoke eden sonuçlardan biri, ev geçindirmek zorunda olan çocuklar oldu. Hanelerin yüzde 6’sında yalnızca çocuklar ev geçindiriyor. Çalışan çocuklar doğal olarak okula ya da online eğitime de devam edemiyor. Online eğitime devam edebilmenin temel şartı olan bilgisayar, tablet gibi cihazların ve ayrıca internet hizmetinin sağlanamaması da işin başka bir yönü. Yine tabii ki görüşme yapılan kişilerin hiçbirinin “uzaktan çalışma” şansı yok; seçenekler “evde aç kalmak ya da dışarıya çıkıp risk almak”. Görüşülen kişilerden yüzde 64’ü kirada otururken, yüzde 26’sı ev sahibi ya da oturduğu eve kira ödemiyor. Yüzde 10’luk bir kesim ise barınmak için baraka, konteynır ya da çadırlarda kalıyor. Kira ödeyenlerin yüzde 38’i ise gelir elde edemedikleri için evlerinden çıkarılma riski ile karşı karşıya. Şu anda ise birçok aile ev değiştiriyor, ya akrabalarına ya da ev bile diyemeyeceğiniz yerlere taşınıyor. Normal şartlarda temiz suya erişim bu oranlardayken pandemi ile birlikte bu oran giderek artmış.Yüzde 82,1 Çocukların kendisine ait bir odası yok- Tutulmuş herhangi bir çetele, bir istatistik bulunuyor mu?Şu an her 100 kişinin 46’sı temiz içme suyuna erişemediğini söylüyor. Şebeke suyuna kesintisiz erişim sağlayamayanların oranı yüzde 34 iken, elektriğe kesintisiz ulaşamayanların oranı ise yüzde 33. Her 10 hanenin 1’inde gıdaların muhafaza edilmesini sağlayan buzdolabı; her 5 hanenin birinde ise çamaşır makinesi yok. 103 hanenin yalnızca yüzde 4’ü sorun yaşamadan bebek bezi ve maması alabildiklerini belirtirken yüzde 74’ü bebeklerine bez ve mama alamıyor; yüzde 65’i maske ve kolonyaya erişemiyor. Hijyen konusunda kadınların durumu da vahim bir tablo çiziyor. Pandemi döneminde destek olmadan yalnızca 10 kadının 2’si hijyenik pet ihtiyacını karşılayabilir durumda. Normal dönemde ise bu imkân 10 kadından 4’ü için geçerli olmuş. Salgın döneminin temel koruyucu ekipmanları olan maske ve kolonyaya ise her 100 kişiden 65’i erişemiyor.2 BİN 500’DEN FAZLA AİLEYE GIDA GİTTİBiz Derin Yoksulluk Ağı olarak bu süreçte 2 bin 500’ten fazla aileye gıda gönderdik, 112 öğrenciye tablet ulaştırdık, sayamayacağım kadar çok ailenin kesilen elektriğini açtırdık, 12 öğrenciye burs bağladık.- Bütün bu ağır tablonun bir tutanağı var mı? Ne yiyor, ne içiyorlar?Açlık riski her geçen gün artıyor. 100 kişinin 14’ü gıdaya hiç erişemiyor; yüzde 49’u belirli besin gruplarına ulaşamıyor; yüzde 53’ü daha fazla öğün atlıyor. Çöpten gıda toplayanların oranı artışta, özellikle günlük işlerde çalışan, pandemi öncesinde de derin yoksulluk koşulları altında yaşayan ve gıdaya erişmekte zorlanan hanelerin ellerindeki işleri de kaybetmeleri sonucu gıdaya ulaşamamaya başladıkları görülüyor. Pandemiyle birlikte gıdaya ulaşmakta daha çok zorlanan aileler gıdaya ulaşabilmek için çöpten toplamak zorunda kaldıklarından bahsederken bir yandan çöpten topladıklarını tüketmenin pandemi yönünden korku yarattığını da anlatıyorlar. Tüm bu kişilerin aylık gelir ortalaması ile 700-800 TL arasında. İş kazaları ve meslek hastalıkları gibi alanlarda bir güvencesi olmayan bu çalışanların yüzde 98’inin herhangi bir meslek örgütüne üyeliği de bulunmuyor. Şu andaki durumu soracak olursanız birçok ailenin elektriği, suyu, doğalgazı kesik. Çok sayıda aile kirasını ödeyemediği için ev sahipleri kapıda bekliyor, birçok aile ev değiştirdi, yine çok sayıda aile temel gıdalara ulaşamayacak derecede, birçot çocuk kısıtlama da kendilerine verilen sürede bile çalışıyor ve binlerce çocuk okuldan koptu. Bu durum yeni yoksulluk demek ve son olarak şunu söyleyebilirim: Derin yoksulluk yaşayan her birey, her çocuk, kadın, yaşlının ruh halleri iyi değil maalesef.- Askıda ekmek, askıda fatura gibi birçok uygulama hayata geçirildi. Faydası oldu mu?Her ikisi de çok önemli kampanyalar. Bu kampanyalarda faturası ödenen birçok aile var. Fakat birçok ailenin de akıllı telefon ve internete erişimi yok. Bu nedenle zaman zaman bizler de yardımcı oluyoruz erişimlerine. Ama askıda ekmek olayını hemen herkes biliyor ve en yakındaki fırına gidip alıyorlar.- Geçmiş dönemlerde de yaptığınız saha araştırmaları vardı. Hiç böyle bir yoksulluğa tanık oldunuz mu?Gözlemlediğim iki şey söyleyeyim: Bir, derin yoksulluk yaşayan insanları öncesinde yarı aç yarı tok tutarak kendi siyasetine bağımlı hale getirenler, şimdi onları açlığa ve yalnızlığa mahkûm etti. İkinci fark ise ruhsal olarak özellikle bebekli, çocuklu ailelerin çocuklarının önüne bir şey koyamama hali inanılmaz bir biçimde insanları depresyona, yalnızlığa, umutsuzluğa ve güvensizliğe itti. Bunun sorumlusuna gelince, hepimiziz; bu durumla yüzleşmeyen herkes; görmezden gelen, oturduğu yerden konuşan, mahallelerde fotoğraf çekerek politika yapıldığını sanan siyasetçiler; hiç kimse ama hiç kimse bu “sistem sorunu” diye işin içinden sıyrılamaz.- Kış çetin geçiyor, neyle ve nasıl ısınıyorlar?Bir sobacı ile anlaştık ve destekçiler aracılığı 27 aileye soba alınmasını sağladık. Gönderilen gıdaların içinde bebek bezi, mama, kadın pedi, et ürünleri ve sebze olmasını sağladık. Yani “makarna” ile ötekileştirilen insanlara sadece kuru gıda göndermedik, çocukların oyuncaklarını ihmal etmedik. Bütün bunların da bir “hayırseverlik” , “yardım” değil temel bir hak ve dayanışma olduğunu, hem giden aileye hem de gönderen destekçiye vurguladık. Sanırım bu konuda, bu anlayışın her iki taraf içinde anlaşılmasında başarılı olduk. Isınma sorunu ile ilgili ise şunu söyleyeyim: Dün 14 yaşında, marttan beri de iyice arkadaş olduğumuz Yavuz aradı ve dedi ki: “Hacer Abla etrafta odun bulacağımız bir yer kalmadı, senin bildiğin bir yer var mı ?” Evde bir küçük kardeşi var ve ısınamıyor. Sorabileceği de tek ben kalmışım. Her iki durum da vahim öyle değil mi?BAĞIŞIKLIKLARINI ÇÖPTEN GÜÇLENDİRİYORLAR!TEMEL GELİR BİR AN EVVEL HAYATA GEÇİRİLMELİ- Yoksul mahallelerde pandeminin görülme oranı yüksek mi? Salgınla mücadele edebiliyorlar mı?Pandemi çok yüksek tabii. Korona olanlar evde kalıyor, beslenemiyor, gıdaya ulaşamıyor; o süre bitince yeniden çalışmaya başlıyor, sokaktaki işlere gidiyor. Evde çocuk var, bebek var: iki odalı, bir odalı evler, sonra ailenin diğer bireyleri hasta oluyor. Bağışıklıklarını çöpten buldukları gıda ile güçlendiren insanlar var, nasıl olacak bu?- Yoksulluk siyasete bakışlarını değiştirdi mi? Oy verdikleri partiyi bırakanlar oldu mu? İktidara bakışlarında bir farklılık var mı mesela?Şunu söyleyebilirim hiç siyaset konuşmuyoruz. çünkü siyasetin varlığını hissetmiyorlar. Bu yüzden de konuşmuyorlar, yalnızlığı hissediyorlar iliklerine kadar.- Son olarak: Ne yapılmalı? Sizin tavsiyeniz nedir? Mesela temel gelir modeli bir çare midir?Derin yoksulluğun azaltılması, gelecek nesillere miras olarak yoksulluğun devredilmemesi için öncelikle bu yoksulluğa yönelik farkındalığın artırılması ve varlığının kabul edilmesi gerekiyor. Sonrasında hızlıca bu derece derinleşen yoksullukla ilgili bütün devlet kurumlarının, yerel yönetimlerin, siyasi partilerin başlarını öne eğip “biz nerede yanlış yaptık” dedikten sonra yoksulluğu bireysel olarak kendisine, siyasi olarak da partisine ya da bir kuruma bağımlı olmaktan çıkarıp özgürleştiren politikaları hayata geçirmeleri gerekiyor. Bu yollardan biri de her ülkede farklı isimlerle anılan “vatandaşlık geliri, “dayanışma geliri” olan temel gelirin bir an önce hayata geçirilmesi için iktidarı muhalefeti ile bir masanın etrafında çalışmaların bir an önce başlaması gerekiyor yoksa her şey için çok geç olacak, yoksulluk iyice derinleşecek. İpek Özbey




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter