Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Monday, 09.01.2025, 01:51 AM (GMT)

La Liga'da Madrid derbisi yarın

La Liga'da Madrid derbisi yarın Atletico Madrid'de Gimenez, Real Madrid'de ise Sergio Ramos, Carvajal ve Hazard sakatlıklarından dolayı forma giyemeyecek. İspanya 1. Futbol Ligi'nin (La Liga) 26. haftasında yarın Atletico Madrid ile Real Madrid'i karşı karşıya getirecek Madrid derbisi, bitime 12 hafta kala şampiyonluk yarışındaki ilk büyük randevu olarak öne çıkıyor.Bir maç eksiğine rağmen 58 puanla lider durumda bulunan Atletico Madrid, 5 puan gerisinde 3. sıradaki Real Madrid'i Wanda Metropolitano Stadı'nda ağırlayacak. Müsabaka (TSİ) 18.15'te başlayacak.Önemli bir avantajı bulunan Atletico, olası bir galibiyette puan farkını daha da açarak, birçok futbol eleştirmenine göre şampiyonluğa doğru dev bir adım atacak.107 yıllık geçmişi olan derbiden galibiyetle ayrılan tarafın Real Madrid olması halinde, puan farkının azalmasıyla şampiyonluk yarışındaki heyecan daha da artacak.Takımların berabere kalmaları durumunda ise bu durum 53 puanla 2. sırada olan Barcelona'ya yarayacak.Derbi öncesi Atletico'da tek eksik futbolcu, Levante maçında sakatlanan Jose Maria Gimenez. Bahis kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle FIFA'dan aldığı 10 maçlık men cezası 28 Şubat'ta sona eren İngiliz defans oyuncusu Kieran Trippier ile sakatlıkları sona eren Yannick Carrasco ve Thomas Lemar ise teknik direktör Diego Simeone'den görev bekleyecek.Bu sezon art arda çok önemli sakatlık sorunları yaşayan Real Madrid'de Sergio Ramos, Dani Carvajal ve Eden Hazard, derbi karşılaşmasında sahaya çıkamayacak.Eflatun beyazlılarda iyileşen Karim Benzema ile Eden Militao'nun takıma dönüşleri, teknik direktör Zinedine Zidane için haftanın en olumlu gelişmeleri oldu.Derbi istatistiklerine göre Atletico'nun büyük farkla önünde olan Real Madrid, ligde bu zaman kadar oynanan 167 maçın 89'unu kazandı. Atletico sadece 39 maçta sahadan galibiyetle ayrılırken, 39 karşılaşma da beraberlikle sona erdi.Real Madrid ayrıca, Atletico'nun Eylül 2017'den bu yana maçlarını oynadığı yeni stadı Metropolitano'daki yaptıkları 3 karşılaşmada da yenilgi almazken, 2 beraberlik ve 1 galibiyetle zorlu deplasmandan puan çıkarmayı başardı.La Liga'da 10 şampiyonluğu bulunan Atletico, son olarak 2014'de lig kupasını kaldırmıştı. AA

Evlatlık verdikleri kızlarıliseli aşıkları52 yıl sonra kavuşturdu

Evlatlık verdikleri kızları liseli aşıkları 52 yıl sonra kavuşturdu ABD’nin İndiana Eyaleti'nde 52 yıl önce lisenin gözde aşıkları olan Donna ve Joe ancak yıllar sonra muratlarına erebildi. Çifti bir araya getiren ise yıllar önce evlatlık verilen biyolojik kızları Laura oldu. Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) Indiana eyaletindeki Indianapolis şehrinde film senaryolarını aratmayan bir olay yaşandı. Lise yıllarında aşk yaşayan Donna Horn (70) ve Joe Cougill (69) çiftnin mutluluğundan bir çocuk geleceği haberini öğrenen Donna'nın babası, çiftin görüşmesini yasakladı. Ailelerden gelen görüşme yasağının ardından ilişkileri sona eren çift yarım kalan ilişkiyi mutlu sonla noktalamak için 52 yıl sonra bir araya geldi. /Archive%5C2021%5C3%5C6%5C115539393-abdli-liseli-asiklar-52-yil-sonra-evlendi_2.jpgYerel medyanın haberinin göre, Kasım 1968’de Donna’nın doğum yaptı. Donna'nın Joe ile birlikteliğinden bir kız çocuğunun dünyaya geldiği ifade edildi. Donna'nın kızını evlatlık verdiği ve yıllar sonra kendisine e-mail üzerinden ulaşarak gerçek annesinin kendisi olduğunu söylediği aktarıldı. Yerel medya çiftin biyolojik kızları Laura’nın Donna ile babası Joe'yu 52 yıl sonra bir araya getirmeyi başardığını belirttti. /Archive/2021/3/6/115538956-abdli-liseli-asiklar-52-yil-sonra-evlendi_1.jpgLaura’nın biyolojik anne ve babasının tekrar bir araya gelmesine yardım etmesiyle birlikte çiftin, geçen Mayıs ayında evlendiği öğrenildi.  DHA

Canlıyayında büyük skandal: Erdoğan'ın danışmanından ağır küfür

Canlı yayında büyük skandal: Erdoğan'ın danışmanından ağır küfür CNN Türk ekranlarında yayınlanan Akıl Çemberi programı, son yılların en büyük yayın skandallarından birine sahne oldu. Katılımcılardan, Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu üyesi Prof. Dr. Mesut Caşın'ın ettiği küfür stüdyoda şaşkınlığa sebep olurken ekranı başındaki yurttaşları utandırdı. /Archive/2021/3/6/113142282-hj.jpgBaşak Şengül'ün sunduğu Akıl Çemberi programı dün akşam Emekli Hava Korgeneral Dr. Erdoğan Karakuş, Emekli Büyükelçi Uluç Özülker, Güvenlik Politikaları Uzmanı Mete Yarar, Akademisyen-Yazar Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın ve Gazeteci Nedim Şener'i ağırladı.Programın ilerleyen dakikalarında söz verilen Prof. Caşın ve diğer konuklar arasında, izleyicileri şaşkına çeviren şu diyalog geçti:Mesut Caşın: [Emekli Korgeneral Karakuş'a hitaben] Bir müjde de ben vereyim, Hürjet'in de motoruna karar verildi komutanım. Başak Şengül: Hayırlı olsunMesut Caşın: Eğitim uçağımızın motoru seçildi. Erdoğan Karakuş: Hürjet kolay...Mesut Caşın: Yani, motordan yana, Amerika bizi s**tikçe daha çok motorlar yapacağız. Uluç Özülker: İnşallahMesut Caşın: Füze motoru da yapacağız, uzaya da gideceğizCumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu üyesinin sözleri salonda şaşkınlığa sebep olurken, Nedim Şener'in sırıtması dikkatlerden kaçmadı. cumhuriyet.com.tr

Vitrindeki Albümler

Türkçe Haberler En Son Başlıklar Vitrindeki Albümler Halk müziğimizin büyük ustası, bağlama virtüözü Arif Sağ’ın 45’likleri yarım asır sonra ilk kez long play formatında... ARİF SAĞ ‘70’LER’ (MEGA PLAK)  “70’ler” adını taşıyan derleme albüm, ustanın yetmişli yılların ilk yarısında Topkapı Müzik etiketi altında çıkardığı altı 45’liği içeriyor. Toplam 12 parçadan oluşan albüm, büyük ustanın o yılların müzikal eğilimlerini ve arabeski müziğine taşıdığı bir dönemine ışık tutuyor.  “Sana Gelmek İstiyorum / Kaşların Kara Leylam”, “Sazım / Misket”, “Sen Nankörün Birisin / Yol Yakınken Dönelim”, “Hayat Uçurum Oldu / Seven Umutlu Olur”, “Bu Ayrılık Neden Oldu / Kaybolan Mutluluk” ve “Dert Hamalı / Ne Bu Surat Bu Çehre” 45’liklerinin derlemesinden oluşan “70’ler” plağı, büyük ustanın farklı bir yanını ve müzikal açıdan sahip olduğu zenginliği, çeşitliliği sergiliyor. Ayrıca dönemin ruhu ve piyasası için de fikir veriyor. Mega Plak’ın sahibi Ethem Zeytinkaya tarafından vücuda getirilen albümdeki sekiz eserin söz ve müzikleri, on eserin de düzenlemeleri kendisi tarafından yapılmış. “Sazım” ve “Misket”in düzenlemeleri ise Süheyl Denizci’ye ait. Albümdeki insörtte ayrıca Sağ’ın Türkçe/İngilizce biyografisi bulunmakta. Üstadın çok renkli diskografisi açısından önemli bir derleme “70’ler”. GAZAPİZM ‘HİZA’ (ARGO YAPIM)Gazapizm (Anıl Acar), kafasının dikine giden müzisyenlerden. Dört yıl sonra çıkan yeni albümü “Hiza” ile piyasa taleplerini değil, kendi müzikalitesini önemsiyor. Her işinde olduğu gibi burada da ileri atılmış bir adım gözlemleniyor. Maceradan korkmuyor, cesurca deniyor, klişeleri tekrarlamıyor, yenilikçi bir tutum sergiliyor. Elektronik beatlerden mütevelli, alışıldık rap müziğinin ötesinde, grup müziği yapıyor. Giderek de olgunlaşıyor. Albüm adının manasıyla milimetrik örtüşüyor, sadece içeriğiyle değil aritmetiksel olarak da hizaya çekiyor; 10 şarkı ceman 40 dakika 0 saniye sürüyor. Bildiğinden şaşmadan, karanlık görünse de şarkılarının satır aralarında umutlu mesajlar veriyor. Kullandığı anahtar sözcükler ise ilahi adalet arayışına açılan kapıları aralıyor. Söz konusu umut ise sokağı gösteriyor. Müziğindeki elektronik altyapılar mütemadiyen organik seslere payanda oluyor. Gerek tür çeşitliliği, gerekse de altyapı ve beat olarak standartların üzerinde. Plak formatında 1000 adet numaralı olarak basılan “Hiza”, mevcut rap müziğine katkı. Nicedir bu kadar yüksek bir rap albümü çıkmıyordu. Bu rap müzik tarihimizdeki kırılma noktalarından biri olabilir. Gazapizm, bir rapçiden, “Hiza” bir rap albümünden fazlası... Murat Beşer

AksoyÖdülü’ne katılım koşullarıaçıklandı

Aksoy Ödülü’ne katılım koşulları açıklandı Dil Derneği Ömer Asım Aksoy Ödülü’nün bu yıl bir şiir kitabına verileceği açıklandı. Dil Derneği Ömer Asım Aksoy Ödülü’nün bu yıl bir şiir kitabına verileceği açıklandı. Dernekten yapılan açıklamada, “Yaşamı boyunca dil devriminin ödünsüz savunucusu olan, 30 Ekim 1993’te yitirdiğimiz Ömer Asım Aksoy’u dilci ve devrimci kişiliğiyle yaşatmak, düşünce ve yapıtlarını gelecek kuşaklara aktarmak amacıyla Aksoy ailesiyle Dil Derneği’nin düzenlediği ‘Dil Derneği Ömer Asım Aksoy Ödülü’ 2021’de bir ‘şiir’ kitabına verilecektir” denildi. SON BAŞVURU 5 TEMMUZÖdüle son başvuru tarihinin 5 Temmuz olduğu belirtildi. Kazanan isme 5 bin TL para ödülü verileceği bildirildi. Ödül töreninin 26 Eylül’de Dil Bayramı’nda yapılacağı duyuruldu. Ödülün seçici kurulu Hidayet Karakuş, Turgay Fişekçi, Haydar Ergülen, Metin Turan ve aile adına Sevgi Özel’den oluşuyor. (Bilgi için: Tel. 0312-425 83 60; belgeç. 0312- 417 33 28, [email protected], www. dildernegi.org.tr) cumhuriyet.com.tr

Kendine ait bir yuva

Kendine ait bir yuva Ankaralı sanatçı Şaylan Özyılmaz’ın “Kendine Ait Bir Yuva” adlı kişisel sergisi, Fırça Sanat Galerisi’nde açıldı. Resimlerindeki rengârenk evlerin, kadınların duygularını, yaşadıklarını, ideallerini yansıttığını söyleyen Özyılmaz, “Benim resimlerimdeki kadınlar özgür, enerjik, ne isteğini bilen, güçlü kadınlar. Kendilerini iyi hissettikleri evleriyle de bütünleşmişler. Kadınlar evlerini sever. Yalnız olmaları da onlar için bir sorun değil” diyor.15 MART'A KADARSergi 15 Mart’a kadar görülebilir. (www.fircasanatevi.com) cumhuriyet.com.tr

27.İFSAK Kısa Film Festivali başlıyor

27. İFSAK Kısa Film Festivali başlıyor Bu yıl 27. yaşını kutlayacak olan İFSAK Kısa Film Festivali, bugün festivalin www.kisafilm.ifsak.org.tr adresinden çevrimiçi başlayacak. Gösterimleri 14 Mart’a kadar sürecek festivalin son gününde ulusal yarışmanın ödül töreniyle festival kapanışı da çevrimiçi olacak. Ön elemeyi geçen filmler festival süresince çevrimiçi olarak izlenebilecek. Filmleri jüri üyeleri yönetmen ve metin yazarı Bingöl Elmas, Altyazı Fasikül: Özgür Sinema editörü Fırat Yücel ve görüntü yönetmeni Meryem Yavuz değerlendirecek. En iyi film ödülleri 14 Mart’ta saat 20.00’den itibaren yapılacak çevrimiçi ödül töreninde açıklanacak. KONUK ÜLKE İRAN  Festivalde bu yıl konuk ülke İran. Beş İran filmi programda izlenebilecek. Bunlardan birisi özel gösterim kapsamında gösterilecek olan “The Forbidden Strings” belgeseli. Öte yandan ilk uzun metraj filmi “Hayaletler”le festivallerden ödüllerle dönen Azra Deniz Okyay, festivale üç kısa filmiyle katılıyor. Yönetmenin “Palyaço”, “Küçük Kara Balıklar” ve “Sulukule Mon Amour” filmleri festivalde yer alacak. Ayrıca 2019 yılında yaşamını yitiren sinema yazarı Cüneyt Cebenoyan anısına, yarın saat 21.00’de Berna Kuleli moderatörlüğünde bir söyleşi yine İFSAK TV YouTube kanalında yayımlanacak.  cumhuriyet.com.tr

Z kuşağıyeni‘Sanat Güneşi’nin peşinde

Z kuşağı yeni ‘Sanat Güneşi’nin peşinde Son 4 yılın parlayan pop yıldızı Aleyna Tilki ve DJ’lik yaparken şovlarıyla ve kimliğiyle şöhret olan Kerimcan Durmaz, aynı günlerde iki kliple müzik piyasasına bomba gibi düştü. Biri ilk kez olmayan sesiyle şarkı söylerken öteki müzik piyasasında büyümenin deneyimini konuşturdu. “Bir Türk klipte şu sahneyi gördüm ya, Allahım ölsem gam yemem, literally homofobik muhafazakâr Türk kudurtma timi!” yazmış tweet’inde @aylin. Z kuşağıyla baş edemeyeceksiniz beyler! Özellikle beyler diyorum, kadınların pek derdi değil. Kerimcan Durmaz’ın yayına girdiği günden 24 saat geçmeden 3 milyonu geçen izlenmeye ulaşan videosu “Peşimdesin peşimde” çok mu cüretkâr? Zeki Müren ilk çıktığında siyah smokini vardı. Cumhuriyet neslinin beyefendisiydi. Bahçevan filminde bir kıza sevdalanıyordu. “Sanat Güneşi” olduğunda ise apartman topukları, payetli mini kıyafetiyle astronot gibiydi ama milyonların kalbinde taht kurmuştu. Bülent Ersoy da siyah smokinle başladı sanat hayatına. Muhafazakâr, dindar, genç erkeklerle evlenen assolist, “Diva” sıfatıyla AKP döneminde resmi davetlerde bile ağırlandı. Şimdilerde ise Japon antik opera sanatçıları gibi 5 saat süren makyajı, yerinden kalkmasına, yürümesine imkân vermeyen abartılı kıyafetleri ile “Diva” mıdır, divane mi, belli değil. Sesi ve yorumu hâlâ güzel ama modası geçmiş, ancak kürkleriyle tepki çeken bir trans. Şimdi bu kimlikleriyle magazin gündemini sallayan, 3 milyon takipçili Kerimcan Durmaz var. Gerçi o “Yeni Sanat Güneşi” unvanını sadece popülaritesine borçlu, DJ olarak çıktı, sesi parlak değil, daha önce hiç şarkı da söylememişti ama “Cilalı İmaj Devri” bile geride kalmışken şimdi ünlü olmak için “tık sayısı” yetiyor! Hele gençlerin evde tıkılı kaldığı ve bütün yaşamlarını eldeki akıllı telefon ya da dizdeki bilgisayarın internetinde geçirdikleri salgın günlerinde Kerimcan Durmaz’ın ilk kez şarkı söylediği klibi fena halde eğlendiriyor. Kerimcan, klibine renkli bir “erkek” olarak başlayıp kadına dönüşürken kadınlara da kadın olmayı öğretiyor üstelik! Prodüksiyon da fena değil. Z kuşağıyla öyle zart zurt etmekle baş edilemiyor. İnadına, işe yaramıyor, üstelik bu nesil çok da kalabalık! Müziğine dönersek şarkısı olmayan, şarkı söylememiş biri olarak Kerimcan’ın çıkışı her anlamda çok cesur. Üstelik varını yoğunu yatırıp kendi şirketinden çıkardığı kliple tamamen yok olmayı da göze almış. Kendi başına da iş yapılabileceğini göstermek istemiş! Başardı mı? Tıklanma sayıları her şeyi söylüyor!TİLKİ İNİNDEN ÇIKTIKerimcan Durmaz’la aynı gün Aleyna Tilki de ilk İngilizce parçasına “Retrograde” isimli bir klip çıkardı. Kerimcan’ınki şu ara çok popüler olan trap rap, Aleyna’nınki pop. Daha az cüretkâr. Aleyna, Kerimcan’ın tersine Grammy ödüllü Diplo gibi çok önemli isimlerle çalışmış, söz yazarından müziğine hepsi yabancı, ünlü isimler. Prodüksiyon da Warner Music Global gibi önemli bir uluslararası şirket. Aleyna Tilki, ergenlik dönemini şarkıcı olmak için çalışarak geçirmiş, sesi güçlü, beğenilen bir müzisyen. Dans etmeyi, kliplerde çok kullanılan direk dansı yapmayı da neredeyse çocukken öğrenmiş, daha başlarda da olsa, bacak açmalar iyi. Kıyafetleri çarpıcı. Ama olmayan, tutmayan bir şey var; ne şarkısı ne müziği ne de klibi özgün! Dijitalin tavan yaptığı günümüzde bu da hemen ortaya çıkıyor, klibin formatından Aleyna’nın kıyafetlerine kadar hepsi daha önce kullanılmış. Klibi ilk çıkardığında ben bu kadar uğraştım, uluslararası piyasa kurallarına uygun bir iş yaptım, beni niye desteklemiyorsunuz diye sitem etmişti genç şarkıcı... Olmayan destek de milyonları buluyor o başka... Ama rakamları karşılaştırdığınızda kimin daha çok izlendiği ortada: Kerimcan 11 milyon, Aleyna 7.7 milyon. Spotify’da dinlenmede Kerimcan 1.4 milyon, Aleyna 1 milyon. Şarkıcı bile olmayan biriyle şarkıcı olmak için gençliğini bile yaşamamış, yıllarını vermiş iki müzisyenin işini karşılaştırmak haksızlık mı? Evet ve yapmak istediğim de bu değil, sadece kitleye hitap eden popüler müziğin parmak ucunda olduğunu, buna neyin hitap ettiğini düşünmek! Genç, güzel ve yetenekli sarışın nasıl oluyor da Kerimcan’dan daha az tıklanıyor? Kerimcan’ın Peşindekiler, Aleyna’nın peşinde niye o kadar koşmuyor?   Yazgülü Aldoğan

Berlin Film Festivali’nde büyüködülüRumen yönetmen Radu Jude’un filmi kazandı

Berlin Film Festivali’nde büyük ödülü Rumen yönetmen Radu Jude’un filmi kazandı Radu June’ün pandemi vesilesiyle iyice görünür olan çöküş halimizi memleketi Romanya üzerinden anlattığı müthiş taşlaması “Bad Luck Banging or Looney ****” adlı filmi büyük ödül Altın Ayı’yı kazandı. Festival gibi ödül töreni de çevrimiçi yapıldı. Kocasıyla çektiği ****** kaydın sızmasıyla işini ve itibarını korumaya çalışan bir öğretmenin yaşadıklarını anlatan film, 71. Berlin Film Festivali’nde eleştirmenlerin gözdeleri arasındaydı. Zoom söyleşimizde “Bu bozuk düzende hâlâ delirmemiş olmamız şaşırtıcı. Zaten senaryoyu çok önceden yazdım, pandemi koşullarında çekmek o kadar da zorlamadı, hatta çekmek için tam zamanıydı” diyen yönetmen, sosyal iflasın çoktan gerçekleştiğini haykırmak ihtiyacından da bahis açmıştı. Nitekim bu yıl Altın Ayı ödüllü yönetmenlerden oluşan jüri üyelerinden İsrailli Nadav Lapid, kararı açıklarken filmi “Zamane ruhunu yansıtan, yüze tokat gibi patlayan, karşıt görüşlere açık, kışkırtırıcı” gibi sözlerle övdü. ‘OKUL TIRAŞI’NA ELEŞTİRMEN ÖDÜLÜGelgelelim Fransız Celine Sciamma’nın sessiz ve derinden duygular silsilesi yaratan benzersiz filmi “Petit Maman”ın jüri tarafından hiçbir ödülle takdir edilmemesi büyük hayal kırıklığı yarattı. Önceki “Alev Almış Bir Kızın Portresi”yle baş tacı edilen Sciamma’nin her şeyin sadece “burası” olmadığını usulca hatırlatan filmi belli ki ikincilik anlamına gelen jüri büyük ödülü için de düşünülmemişti. Yerine bu ödülü Japon Ryusuke Hamaguchi’in talih hikâyeleri kıvamında “Wheel of Fortune and Fantasy” aldı. Tam üç büçük saatiyle meydan okuyuşu da Almanya’da mülteci çocuklarına ders veren idealist öğretmen “Mr. Bachmann And His Class”ın jüri ödülüne kimsenin itirazı olmadı. Ancak bundan sonrası iyice bir hayal kırıklığı oldu. Güçlü ama aşırı duygusuz bir savaş filmi olan “Natural Light” vasıtasıyla en iyi yönetmen Dénes Nagy kazandı. En iyi performans ödülünü ise “I’m Your Man”deki rolüyle Maren Eggert kazandı. Güney Koreli Hong Sangson’un en az heyecan verici filminin, “Introduction”ın senaryo ödlünü kazanması şaşırttı. Güzel haber FIPRESCI yani Uluslararası Eleştirmenler Birliği’nden geldi ve Panaroma bölümündeki “Okul Tıraşı” en iyi film ödülüyle baş tacı edildi. FIPRESCI yine isabetli bir tercihle Encounters bölümünde en iyi yönetmen ödülünü kazanan, Ramon ve Silvan Zürcher’in yönettiği “The Girl And The Spider”ı en iyi film seçti. Esin Küçüktepepınar

Sinemalarıteker teker kapanan Beyoğlu’nda bir sinema müzesi açıldı

Sinemaları teker teker kapanan Beyoğlu’nda bir sinema müzesi açıldı İstanbul Sinema Müzesi, kapılarını ziyaretçilere açtı. Beyoğlu’ndaki Atlas Sineması’nın da bulunduğu binada yer alan 4 katlı müze, sanatseverlerle buluştu. Medyada birkaç gün önce kopan yaygarayı fark etmişsinizdir muhakkak. Cumhurbaşkanının doğum günü pastasındaki mumlar her nedense aksiyon sinemasının dünyadaki en popüler yıldızlarından Jason Statham’ın müstehzi bakışları ve hevesli alkışları eşliğinde söndürülüyordu. İlk başta ben de herkes gibi duruma anlam verememiş ve manzaranın absürtlüğü karşısında güleyim mi ağlayayım mı bilememiştim. Meğerse İstanbul Sinema Müzesi’nin açılışı yapılıyormuş ve bir aklı evvelin, aynı günün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da doğum günü olduğunu fark etmesiyle hemen bir sürpriz kutlama ortamı düzenlenmiş. Gerçi ortamın fena halde mizansen kokan hali belki de en başından beri bunun planlandığını ve gerekli üst mercilerden (artık ben söylemeyeyim kim ya da kimler olduğunu) onay alınarak her şeyin yapıldığını hissettiriyordu ama neyse, yemiş görünelim. BİLGİ NOTU EKSİKJason Statham, İstiklal Caddesi’nde bir araba yarışı sahnesi çeker mi çekmez mi bilemem ama İstanbul Sinema Müzesi’nin açılmış olması vesilesiyle derhal kendimi Beyoğlu’na attım ve halka açıldığı ilk gün müzenin kapısından içeri süzüldüm. Atlas Sineması’nın da bulunduğu pasaja girer girmez hemen soldaki merdivenlerden yukarı çıkarak ulaştığınız müzenin girişinde ne olduğuna pek anlam veremediğim ama akla Refik Anadol’un yerleştirmelerini getiren, duvara yansıtılmış bir dijital iş karşılıyor sizi. Bunun gibi bir iki tane daha iş var müzenin merdivenlerinde ama nedense bu işlerin kime ait olduğuna dair bir bilgi notu iliştirilmemiş. Yetkilileri buradan uyaralım.ACELEYE Mİ GELDİ?İstanbul Sinema Müzesi’nin ilk katı daha çok dijital ve interaktif uygulamalara ayrılmış. Bir odada çeşitli ekranlar ve tabletlerle eski Türk filmlerinden sahneleri “artırılmış gerçeklik” uygulamasıyla izlemek mümkün örneğin ama bu odada bazı aygıtlar çalışmıyordu maalesef. Müzenin ilk günü olduğundan bazı şeylerin tam olarak işlerliğe geçmesinde kimi sorunlar olduğunu tahmin ediyorum ama hemen yandaki “Montaj” odasına geçtiğimde oradaki aygıtların hiç çalışmadığını (sadece duvardaki video çalışıyordu) fark ettim. Açıkçası müzenin açılışının aceleye getirildiği duygusunu verdi bana bu durum. Müzenin henüz bir internet sayfasının olmayışı da bu aceleye getirilme şüphesini destekleyen bir şey sanki; ne de olsa bir sitenin işlerliğe girmesi böylesi kurumlar için bir hayli önemli ve hazırlanması da evet vakit alır, ama bir şekilde açılışa yetiştirilir sonuçta.  Emrah Kolukısa

Antalya Kent Konseyi Kadın Meclisi BaşkanıEylemÜlgen: Kadının işyüküarttı

Antalya Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Eylem Ülgen: Kadının iş yükü arttı Antalya Kent Konseyi Kadın Meclisi, bir yılı aşan süredir devam eden pandeminin kadınlar üzerindeki olumsuz etkisine işaret ederek “Pandemi kadın istihdamında düşüşe yol açtı, kadınlar üzerindeki iş yükünü artırdı” açıklamasında bulundu. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü hatırlatan Kadın Meclisi Başkanı Eylem Ülgen, “Eşit işe eşit ücret”, “Sendikalaşma ve oy hakkı” mücadelesini anma ve yüceltmenin 164’üncü yılının kutlandığını bildirdi. Antalya Kent Konseyi Kadın Meclisi adına açıklama yapan Ülgen, pandeminin kadın istihdamı üzerindeki olumsuz etkilerine işaret etti, bu sürecin kadınlar üzerindeki iş yükünü de artırdığını vurgulandı. Kadınların dünyada son yıllarda göreceli olarak iş yaşamında daha fazla yer almaya başlamış olsa da ataerkil zihniyetin ve kadınlara biçilen cinsiyetçi rollerin etkisiyle, çalışma hayatında halen erkeklerin gerisinde kaldığını söyledi.TÜKENMİŞLİK SENDROMUPandeminin kadınlar üzerindeki etkilerine dikkat çekilen açıklamada, “Her ne kadar bu dönemde evden ve uzaktan çalışma şekli kadınlar için olumlu bir gelişme olarak sunulmakta ise de evden çalışmanın kadınlar aleyhine bir durum yarattığı açık olduğu gibi yapılan araştırmalar da bunu ortaya koymaktadır. Ebeveynlerden her ikisinin evden çalışıyor olması da kadınların üzerindeki iş yükünü ayrıca artırmıştır. Kadınların ev işlerine ayırdıkları zamanı, çalışma sürelerinden değil, dinlenme sürelerinden kullanmak zorunda kalmaları, tükenmişlik sendromuna yol açmaktadır. Ayrıca kadınlar, işlerini kaybetme korkusuyla daha çok iş yükü altına girme eğilimi göstermekte, bu da tükenmişlik sendromu etkilerini daha da artırmaktadır” denildi. Açıklamada adaletsiz olan gelir dağılımının kadınlar aleyhine yaşanan sonuçlarına da işaret edildi. Bülent Ecevit

Kadın sağlıkçıların neredeyse tamamıyaptığıişnedeniyle elde ettiği gelirin yeterli olmadığınıdüşünüyor

Kadın sağlıkçıların neredeyse tamamı yaptığı iş nedeniyle elde ettiği gelirin yeterli olmadığını düşünüyor Genel Sağlık-İş tarafından 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü öncesi yapılan “Pandemi ve kadın sağlık çalışanları” başlıklı araştırmaya göre pandemide kadın sağlık çalışanlarının sorunları büyüdü. Araştırmada, kadın sağlık çalışanlarının yüzde 77.5’i gündelik yaşamın devamı için borçlandığı ortaya çıkarken; yüzde 92.6’sı yaptığı iş nedeniyle elde ettiği gelirin yeterli olmadığını ifade etti. Yine araştırmaya göre kadın sağlık çalışanlarının yüzde 66.2’si işiyle ilgili gelecek kaygısı duyarken; yüzde 40.5’i de pandemi sürecinde işyerinde sözlü şiddete maruz kaldığını söyledi. Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Zekiye Bacaksız, Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmede, kadın sağlık çalışanlarının tamamına yakınının ekonomik ve geçim sıkıntısı yaşadığını belirterek “Araştırmanın sonuçlarına göre kadın sağlık çalışanlarının neredeyse tamamı yaptığı iş nedeniyle elde ettiği gelirin yeterli olduğunu düşünmemektedir. Kadın sağlık çalışanlarının sorunları pandemi ile katlanarak büyümüştür” dedi.KREDİ BORÇLARIFarklı bölgelerde yaşayan 545 kadın sağlıkçı üzerinde yapılan ankete göre kadın sağlık çalışanlarının yüzde 84.2’si kredi kullandığını söyledi. Kadın sağlık çalışanlarının yüzde 61.1’inin ihtiyaç kredisi borcu varken yaklaşık yüzde 30’u da aylık kullanım dışında kredi kartı borçlu olduğu, mülkiyet (konut ve taşıt) amacıyla kredi borçlusu olanların ise yüzde 50’ler düzeyinde olduğu belirtildi. Yine kadın sağlık çalışanlarının yüzde 92.6’sı yaptığı iş nedeniyle elde ettiği gelirin yeterli olduğunu düşünmediğini belirtirken; yüzde 23.2’si Covid-19 geçirdiğini; yüzde 22.2’si de Covid-19 yakın temaslısı olduğunu belirtti. KAYGI VE KORKU HİSSİAraştırmaya göre kadın sağlık çalışanlarının yüzde 52.5’i pandemi sürecinde kaygı ve korku hissi yaşarken; bunu sırasıyla mutsuz olduğu zamanlar artanlar, stres bozukluğu yaşayanlar, depresyona girenler ve yalnızlık hissi yaşayanların izlediği görüldü. Kurumlarının kadın sağlık çalışanlarına yüzde 43.7’sinin pandemi sürecinde yeterli ve güçlü destek sunmadığını söylerken; yüzde 15.8’i kurum yönetimi tarafından yalnız hissettirildiklerini, yüzde 9.5’i ise mobbinge maruz kaldıklarını vurguladı. Araştırmaya göre kadın sağlık çalışanlarının yüzde 40.5’i pandemi sürecinde işyerinde sözlü şiddete maruz kaldığını, yüzde 66.5’i de pandemi sürecinde şiddet olaylarının arttığını düşünürken, yüzde 66.2’si işiyle ilgili gelecek kaygısı duyduğunu kaydetti. Kreş çağında çocuğu bulunan kadın sağlık çalışanlarının yüzde 34.5’i pandemi sürecinde çocuklarının bakımında zorlandığını söyledi. SÖZLÜ ŞİDDETE MARUZ KALDILARGenel Sağlık-İş Genel Başkanı Zekiye Bacaksız, kadın sağlık çalışanlarının tamamına yakınına göre Türkiye’nin temel sorunu ekonomi ve geçim sıkıntısı olduğunu söyledi. Bacaksız, özetle şunları söyledi: “Ankette kadın sağlık çalışanları, pandemi sürecinde yaşadıkları idari ve yönetimsel sorunlara dikkat çekmişlerdir. Zaman baskısı ve aşırı iş yükü kadın sağlık çalışanları açısından ciddi bir sorundur. Her on kadın sağlık çalışanından dördü pandemi döneminde sözlü şiddete maruz kalmıştır. En çok kadının istihdam edildiği sağlık hizmetlerinde; pandemi ile birlikte kadın, kreş hizmeti sağlanmayarak ebeveyn izni verilmeyerek mağdur edilmiştir. Kadınların refah düzeyinin artması sadece kadının değil, toplumun refahı için büyük önem arz etmektedir. Her türlü şiddetin son bulması, kadınların eşit ve adil bir dünya için örgütlü mücadelenin içinde yer alması inancıyla Sendikamız Genel Sağlık-İş ve Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş’e bağlı sendikalarımızın üyesi emekçi kadınlar olmak üzere tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutluyoruz.” Sibel Bahçetepe




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter