Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Thursday, 06.13.2024, 06:33 PM (GMT)

Dünya Ekonomik Forumu, yeni‘Küresel Riskler Raporu’yayımladı

Dünya Ekonomik Forumu, yeni ‘Küresel Riskler Raporu’ yayımladı Küresel Covid-19 salgının yarattığı yıkıcı atmosfer, insanların bulaşıcı hastalık korkusunu büyütürken, buna bağlı ekonomik sorunlar da öne çıkıyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) 2021 yılıyla ilgili yayımladığı “Küresel Riskler Raporu”, çarpıcı sonuçlarıyla öne çıktı. Rapora göre, Covid-19 yalnızca milyonlarca cana mal olmakla kalmadı, uzun süredir devam eden sağlık, ekonomik ve dijital alanlardaki eşitsizlikleri de derinleştirdi.GÖRMEZDEN GELMEYİNRaporun detaylarına bakıldığında, “etkiye göre en önemli küresel riskler” sıralamasında ilk sıraya bulaşıcı hastaklıklar yükseldi. Bu olasılık 2020 listesinde ilk 5’e girememişti. 2020’nin birincisi iklim değişikliği politikalarındaki başarısızlık ise bu yıl ikinci sırada. Raporda katılımcılar ilk kez risklerin dünya için ne zaman kritik bir tehdit oluşturacağı algılarına göre de riskleri derecelendirdi. Buna göre kısa vadeli risklerin ilk iki sırasına bulaşıcı hastalıklar ve geçim derdi yerleşti. Orta vadede ise varlık balonu patlaması, fiyat istikrarsızlığı, emtia şokları, borç krizi gibi daha öne çıkıyor. WEF Genel Müdürü Saadia Zahidi, “2006’dan beri vurguladığımız küresel salgın riski 2020’de gerçeğe dönüştü. Bundan çıkarmamız gereken ders, uzun vadeli riskleri görmezden gelmenin, bu risklerin gerçekleşme olasılığını azaltmadığıdır” derken, Zurich Sigorta Grubu Riskten Sorumlu Başkan Peter Giger, “En büyük uzun vadeli risk, iklim değişikliğinin iyileştirilmesi ve uyum çabaları konusunda başarısızlık olmaya devam ediyor” dedi. Marsh Kıta Avrupası Risk Yönetimi Lideri Carolina Klint de “Şirketler işyerlerini dönüştürdükçe yeni güvenlik açıkları ortaya çıkıyor” yorumunu yaptı.PRİM ÜRETİMİ 82.6 MİLYAR TLTürkiye Sigorta Birliği’ne göre, geçen yıl 2019’a kıyasla yüzde 19.3 artışla 82.6 milyar liralık prim üretildi. Bu kapsamda hayatdışı braşında üretim yüzde 17.7 artışla 68.2 milyar lira, hayat branşında yüzde 27 artışla 14.4 milyar liraya yükseldi. 2020’nin öne çıkan alt branşı tamamlayıcı sağlıkta prim üretimi yüzde 51.7 artışla 1.5 milyar lirayı geçti. En büyük alt branş olan zorunlu trafikte ise üretim yüzde 8.6 artışla 19.6 milyar liraya yükseldi. Büyük branşlardan kazada ise yüzde 5.7 düşüşle 2.2 milyar liralık prim üretildi.OLİMPİYAT VE PARALİMPİK OYUNLARI’NA DESTEKAllianz’ın, “Paralimpik Hareket” ile 2006’dan bu yana dünya çapında yürüttüğü işbirliği kapsamını genişleterek, bu yıl itibarıyla Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları’nın “Global Sigorta Ana Sponsoru” olduğu açıklandı. Sponsorluk 8 yıl sürecek. Allianz Grubu Üst Yöneticisi (CEO) Oliver Baete, “Spor ekosistemiyle paylaştığımız mükemmellik, dostluk, kapsayıcılık ve saygı değerlerimizin rehberliğiyle, 148 bin çalışanımız ile sporculara, ailelerine ve tutkularına hizmet etmekten heyecan duyuyoruz” dedi.EVCİL HAYVANLARA ÖZEL POLİÇE HAZIRLADILARMagdeburger Sigorta’nın, “Can Dostum Sigortası”yla sigortalanan evcil hayvanın ismine özel poliçe hazırlanmasına imkân verdiği açıklandı. Yetkililerin verdiği bilgiye göre, bu sigorta yüksek teminat limitleri ve evcil hayvan sahibine ferdi kaza teminatı sunuyor. Sigorta, aşıları tamamlanmış, 6 aydan büyük ve 10 yaştan küçük kedi ve köpekler için geçerli. Poliçe kapsamında, anlaşmalı veterinerlerde yılda bir kez muayene, tırnak kesimi, göz ve kulak temizliği hizmetlerini ücretsiz olarak sunuyor.‘SAĞLIK GÜVENCESİ LÜKS OLMAKTAN ÇIKTI’Her türlü riske karşı kişilerin kendini koruma altına almasının önemli olduğunu ve bu yolun da sigortadan geçtiğini vurgulayan Doğa Sigorta Üst Yöneticisi Nihat Kırmızı, pandemi dönemi ile birlikte özellikle sağlık alanında sigorta güvencesinin giderek önem kazandığını hatırlattı. Kırmızı şöyle devam etti: “Yıllardır insanlarda sağlık sigortalarının lüks olduğu algısı vardı. Fakat deneyimlediğimiz pandemi tecrübesi ile beraber sağlık alanındaki sigorta güvencesinin farkına vardık.” Tamamlayıcı sağlık sigortasına da vurgu yapan Kırmızı, bu tür poliçelerin ulaşılabilir fiyatlarla her bütçeye hitap ettiğini belirtti. Kırmızı, şirket olarak kendilerinin de bu konuda özel planlar sunduklarını söyledi.‘CİNSİYET EŞİTLİĞİ, İŞ HAYATI İÇİN ZENGİNLİK’Aksigorta’nın, cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik çalışmalarına bir halka daha ekleyerek Birleşmiş Milletler Kadının Güçlendirilmesi Prensipleri (Women’s Empowerment Principles-WEPs) sözleşmesini imzaladığı açıklandı. Cinsiyet dengesinin iş hayatına zenginlik katacağını vurgulayan Aksigorta Genel Müdür Yardımcısı Ayşegül Gürkale, bu konuda şu bilgileri verdi: “Cinsiyet eşitliği bilinci konusunda kurumda farkındalık yaratmak amacıyla 2013 yılında İş’te Eşitlik Bildirgesi’ni imzalamış ve bu bildirge ile kurum içerisinde cinsiyet dengesini korumuş olduk. Rakamlarla ifade etmemiz gerekirse, kurumumuz çalışanlarının yüzde 50.3’ü kadınlardan oluşuyor. Yönetici kadromuzun yüzde 32’si kadın.” Serhat Aligil

Kadın kooperatiflerine 150 bin liraya kadar verilen hibe desteği 2021’de de sürecek

Kadın kooperatiflerine 150 bin liraya kadar verilen hibe desteği 2021’de de sürecek Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, KOOPDES kapsamında, kadın kooperatiflerine 150 bin liraya kadar verilen hibe desteğinin 2021’de de süreceğini söyledi. Pekcan, hibe desteğine ilişkin başvuruların 1 Şubat’ta başlayıp 28 Şubat’ta sona ereceğini bildirdi.2020’de 41 ildeki 139 kadın kooperatifinin 149 projesi desteklendi. Üyelerinin en az yüzde 90’ını oluşturan kooperatiflere hibe desteği; kalkınmada öncelikli yörelerde yüzde 75, diğer bölgelerde ise yüzde 50 oranında veriliyor. Bu kapsamda hem makine ekipman alımları, sergi, fuar katılımı, nitelikli personel istihdamı destekleniyor hem de kooperatiflerin işletecekleri, kreş ve gündüz bakımevlerinin demirbaş eşya niteliğindeki yatırım malı alımına da destek veriliyor. cumhuriyet.com.tr

Geçen yıl doğrudan uluslararasıyatırımlar yüzde 42 azaldı

Geçen yıl doğrudan uluslararası yatırımlar yüzde 42 azaldı Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı’nın (UNCTAD), 2020 yılıyla ilgili “Küresel Yatırım Trendleri İzleme Raporu”, salgının yatırımlar üzerindeki etkisini çarpıcı şekilde ortaya koydu. Rapordaki tahminlere göre, 2019 yılında 1.5 trilyon dolar olarak kaydedilen küresel doğrudan uluslararası (yabancı) yatırımlar geçen yıl yüzde 42 azalarak 859 milyar dolara geriledi.2005’TEN BERİ İLKRapor, geçen yılla ilgili bu yatırımların 2005 yılından bu yana ilk defa 1 trilyon doların altında kalmasına atıf yaparken, şu vurgu dikkat çekti: “Böylesine düşük bir yatırım seviyesi en son 1990’larda görüldü. Geçen yılki küresel doğrudan yatırımlar, küresel mali krizinin yaşandığı 2008-2009’daki yatırımların yüzde 30’dan fazla altında kaldı.” Doğrudan yabancı yatırım akışındaki azalmanın en çok gelişmiş ülkelerde yoğunlaştığına dikkat çekilen raporda, bu ülkelere yatırımların yüzde 69 azalışla 229 milyar dolar olduğu kaydedildi. Bu kapsamda ABD’deki doğrudan yabancı yatırımlar yüzde 49 azalarak 134 milyar dolara düştü. ABD’deki doğrudan yabancı yatırımlardaki azalışta, toptan ticaret, finansal hizmetler ve imalat sektörlerindeki yatırımların azalması etkili oldu. Avrupa’ya yönelik yatırımlar da 3’te 2 azalışla 4 milyar dolarda kaldı.ÇİN’DE ARTIŞ VARUNCTAD’ın raporunda, gelişmekte olan ekonomilere yönelik doğrudan yabancı yatırımların, geçen yıl yüzde 12 azalarak 616 milyar dolara gerilediği, buna rağmen gelişmekte olan ülkelerin küresel doğrudan yabancı yatırımlardaki payının yüzde 72’ye yükselerek rekor kırdığı kaydedildi. Çin’e olan yatırımların ise yüzde 4 artarak 163 milyar dolara yükseldiği bildirildi. cumhuriyet.com.tr

Merkez Bankası'nın yemeküretim hizmetlerindeçalışan taşeron emekçiler haklarınıistiyor

Merkez Bankası'nın yemek üretim hizmetlerinde çalışan taşeron emekçiler haklarını istiyor İstanbul’da bulunan Merkez Bankası şubesinin yemek üretim hizmetlerinde çalışan taşeron emekçilerin yeni yılı işsizlik ve hak gaspıyla karşıladığı belirtildi. Bilkay AŞ çalışanlarının, “yeni ihale şartları” öne sürülerek işten çıkarma ve hak gaspına maruz bırakılmak istendiği ifade edildi. Sürece itiraz eden emekçileri “iş bitti” bahanesiyle işten çıkardığı, diğerlerinin ise “kıdem haklarını” elinden aldığı belirtilen Bilkay AŞ’nin, “pandemi nedeniyle Merkez Bankası’nın daha az personelle çalışmak” istediğini ileri sürdüğü kaydedildi. Edinilen bilgiye göre, mali tedbirler kapsamında ihale şartlarını gözden geçirdiklerini söyleyen Merkez Bankası yetkilileri ise topu taşeron şirkete atıyor. cumhuriyet.com.tr

2020’deİstanbul’da 9 bin 587,İzmir’de ise 6 bin 537 esnaf kepenk kapattı

2020’de İstanbul’da 9 bin 587, İzmir’de ise 6 bin 537 esnaf kepenk kapattı Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Sicil Gazetesi verilerine göre 2020’de her gün ortalama en az 273 esnaf iflas etti. 2019’da ise bu sayı 114 bindi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Bazı dostlar geldi, ‘Dükkânlar kapanıyor’ dedi, işte rakamlar ortada, kapanan filan yok” açıklamasına Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Sicil Gazetesi verileri ile yanıt verdi. Ağbaba, “2020 yılında her gün ortalama en az 273 esnaf iflas etmiş oldu. Son iki yılda toplamda en az 213 bin esnaf sicilden ve meslekten terkini yaparak kepenk kapatmış oldu” dedi. “Zamanında darbe girişimini eniştesinden, ekonomiyi damadından öğrenen Erdoğan’ın esnafın içler acısı halini ‘bazı dostlarından’ öğrenmesi bizi şaşırtmadı” diyen Ağbaba, Erdoğan’ın, “Eve ekmek götüremiyoruz” diyen esnafa “Bu bana çok abartılı geldi. Al keyif çayı iç” yanıtını anımsattı. Ağbaba, “Saray’da lüks ve şatafat içinde yaşayıp ekmek derdini anlatana keyif çayı fırlatan birinden esnafın halini anlamasını da beklemiyorduk zaten” ifadelerini kullandı.‘ENTÜBE OLDULAR’Covid-19 salgın sürecinin, esnafı entübe hale getirdiğini söyleyen Ağbaba, kepenk kapatan esnafın sayısını, Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Sicil Gazetesi verileri ile açıkladı. 2020’de en az 99 bin 588 esnaf meslekten ve sicilden terkini gerçekleştirerek kepenk kapattığını belirten Ağbaba, “Bir başka deyişle 2020 yılında her gün ortalama en az 273 esnaf iflas etmiş oldu. 2019’da ise bu sayı 114 bindi, yani son iki yılda toplamda en az 213 bin esnaf sicilden ve meslekten terkini yaparak kepenk kapatmış oldu” dedi. Ağbaba, 2020’de iflas ederek kepenk kapatan esnafların en yoğun olduğu 5 ili de açıkladı. Buna göre 2020’de, İstanbul’da 9 bin 587, İzmir’de 6 bin 537 esnaf, Ankara’da 5 bin 586 esnaf, Antalya’da 4 bin 735 esnaf ve Bursa’da 3 bin 993 esnaf, sicil ve meslek terkini yaparak kepenk kapattı.YENİ VERGİ ERTELEMESİSalgın nedeniyle faaliyetlerine ara verilen işyerlerinin gelir vergisi, stopaj ve KDV beyannamelerinin verilme ve ödeme süreleri ertelendi. Önlemler kapsamında kapatılan işyerleri için ikinci kez mücbir sebep kararı alındı. İşletmeler mücbir sebep kalktıktan 26 gün sonra vergi beyannamesi vermeye başlayacak.TAKSİTLER ÖTELENDİHazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, salgın nedeniyle faaliyetlerine ara verilen mükelleflerin vergilerinin ertelendiğini anımsatarak şöyle devam etti: “Sinema salonu, kahvehane, kıraathane, kır bahçesi, internet kafe, elektronik oyun salonu, bilardo salonu, lokal, çay bahçesi, halı saha, yüzme havuzu, hamam, sauna, lunapark faaliyetinde bulunan mükelleflerimizi 1 Aralık 2020 itibarıyla mücbir sebep kapsamına aldık. Bahse konu mükellefler tarafından mücbir sebep döneminde verilmesi gereken katma değer vergisi ve muhtasar beyannamelerin beyan ve bunlara ilişkin ödeme süreleri mücbir sebep halinin sona ereceği tarihi izleyen ayın 26. günü sonuna kadar uzatıldı.” Öte yandan Halkbank tarafından esnaf ve sanatkârlara kullandırılan Hazine ve Maliye Bakanlığı faiz destekli kredilerin 1 Ocak 2021-30 Haziran 2021 arası 6 aylık dönemde ödenmesi gereken taksitleri ertelenecek. cumhuriyet.com.tr

Sektörel güven perakendede yüzde 0.1, inşaatta yüzde 5.2 düştü

Sektörel güven perakendede yüzde 0.1, inşaatta yüzde 5.2 düştü Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) “Sektörel Güven Endeksleri, Ocak 2021” raporu, ekonomik krize eklenen Covid-19 salgınının özellikle son birkaç aydır perakende ve inşaatı yeniden olumsuz etkilediğini ortaya koydu. Bu rapora göre mevsim etkilerinden arındırılmış güven endeksi 2021 Ocak ayında 2020 Aralık ayına kıyasla hizmet sektöründe yüzde 2.9 artarak 101.9 puana çıkarken perakende ticaret sektöründe yüzde 0.1 azalarak 108.5 puan ve inşaat sektöründe yüzde 5.2 azalarak 84.2 puana düştü. Detaylar şöyle:- İnşaat: Kredi faizleri ve konut fiyatlarının yeniden artışı sonrası bu endeks, 99.3 puana çıktığı geçen temmuzdan bu yana düşüş yönünde hareket ediyor. Ocak 2021’de önceki aya göre alınan kayıtlı siparişlerin mevcut düzeyi alt endeksi yüzde 2.5 azalarak 75.7, gelecek üç aylık dönemde toplam çalışan sayısı beklentisi alt endeksi de yüzde 7.4 azalarak 92.6 puan oldu. - Perakende ticaret: Kasım 2020’de 122 puana kadar çıkan endeks, son iki aydır düşüyor. Son üç aylık dönemde iş hacmi satışlar alt endeksi yüzde 3.7 azalarak 118.8, mevcut mal stok seviyesi alt endeksi yüzde 1.4 azalarak 90.1 puana indi. Gelecek üç aylık dönemde iş hacmi-satışlar beklentisi alt endeksi ise yüzde 4.9 artarak 116.7 oldu. - Hizmet: Bu endeks, salgın sonrası en yüksek değerine geçen kasımda 102.8 puanla ulaştı. Ocak 2021’de son üç aylık dönemde iş durumu alt endeksi yüzde 5.4 artarak 103, son üç aylık dönemde hizmetlere olan talep alt endeksi yüzde 1.4 artarak 98 ve gelecek üç aylık dönemde hizmetlere olan talep beklentisi alt endeksi ise yüzde 2.1 artarak 104.6 puan oldu. Dün ayrıca Merkez Bankası, “Reel Kesim Güven Endeksi” çalışmasının ocak ayı sonuçlarını açıkladı. Buna göre reel kesim güven endeksi (RKGE) ocak ayında önceki aya göre 0.2 puan artarak 107 puan oldu.SİPARİŞLER GERİLEDİAnket sorularına ait yayılma endeksleri incelendiğinde, gelecek üç aydaki üretim hacmi, gelecek üç aydaki toplam istihdam, genel gidişat ve mevcut mamul mal stokuna ilişkin değerlendirmeler endeksi artış yönünde etkilerken son üç aydaki toplam sipariş miktarı, mevcut toplam sipariş miktarı, sabit sermaye yatırım harcaması ve gelecek üç aydaki ihracat sipariş miktarına ilişkin değerlendirmeler endeksi azalış yönünde etkiledi.YÖNTEMİ DEĞİŞTİRDİTÜİK, dün “Sektörel Güven Endeksleri” anketinde yöntemi, ocak ayı itibarıyla yenilediğini açıkladı. Buna göre hesaplamalarda girişim cirosu ve sektörlerin gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) katma değer ağırlıkları kullanılmaya başlandığı belirtildi. cumhuriyet.com.tr

TÜGİK BaşkanıErkan Güral: Dövizde sert inişveçıkışlar olmamasıgerek

TÜGİK Başkanı Erkan Güral: Dövizde sert iniş ve çıkışlar olmaması gerek Türkiye Genç Adamları Konfederasyonu (TÜGİK) Başkanı ve NG Kütahya Seramik Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Güral, yüksek faizin yüksek maliyet demek olduğuna işaret ederek “Maliyetine katlanıyorsanız kredi var” dedi. Geçen hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştüklerini, 500 civarında sektör ve mesleği temsilen 30 kişinin görüşmeye katıldığını anlatan Güral, “Toplantıda arkadaşlarımız turizm ve hizmet sektörü dışında diğer alanlarda sıkıntı olmadığını dile getirdi. Yatırım yapmak isteyenler de var. Aşılama olduğunda turizmde beklenmeyen bir hareketlenme olabilir. Biz taleplerimizi Cumhurbaşkanı’na ilettik” dedi.‘29 EKİM SERAMİK FABRİKASI’Dövizde sert iniş ve çıkışlar olmaması gerektiğine işaret eden Güral, “5 kuruş döviz geliri olmayan” şirketlerin dövizle borçlanınca ciddi sıkıntı yaşadığını ve battığını anlattı. Kütahya Porselen’in 50. yıl kutlaması ve “Yükselen Yıldızlar” ödül töreni Sapanca’da yapıldı. Burada konuşan Erkan Güral, “Pandemi sürecinde Kütahya seramik fabrikalarını yüzde 100 kapasiteye çıkardık. Kütahya’da yeni bir fabrika için de kolları sıvadık. Tesisin ilk fazı 2021 Ekim’de açılacak. Fabrikamızın adı 29 Ekim Seramik Fabrikası olacak. Üretimimizin yüzde 45-50’sini ihraç ediyoruz. NG Kütahya Seramik olarak yurtiçinde 260, yurtdışında 50 mağazaya ulaştık” diye konuştu. NG Kurucu Başkanı Nafi Güral da “1971’de Kütahya’da bir hareket başladı. Atatürk hayatta iken ülkenin her noktasında bir fabrika kurulmasını, sanayinin ülkemize yerleşmesini istemişti. Uzmanlar Kütahya’da porselen üretilmesini önermiş. Sonra Atatürk demiş ki Kütahya’da bir kiremit fabrikası kurun. Biz bunu vasiyet olarak kabul ettik” dedi. Şehriban Kıraç

Asya ara verdiği müziğe Unutup Gitti ile geri döndü

Asya ara verdiği müziğe Unutup Gitti ile geri döndü Türk pop müziğinde Vurulmuşum Sana, Beni Aldattın, Olmadı Yar gibi şarkılara imza atan Asya ara verdiği müziğe Unutup Gitti ile geri döndü. İsmail Dümbüllü, Ferhan Şensoy, Rasim Öztekin ve daha nicelerinin fotoğrafları koridor duvarlarında. Kimler gelmiş kimler geçmiş bu koridorlardan, sahneden kulisten... Kimlerin sesleri yankılanmış tiyatronun duvarlarında. Bu tarihi sahneye sahip çıkan ve iyi ki var dediğimiz Ferhan Şensoy, şarkıcı Asya’nın “Unutup Gitti” adlı yeni parçasının klip çekimleri için tiyatronun kapılarını açmış. Klibin yönetmenliğini İmre Hay-daroğlu üstleniyor. Yani, Türk pop müziğinde Vurulmuşum Sana, Beni Aldattın, Olmadı Yar gibi şarkılara imza atan Asya ara verdiği müziğe geri döndü. Uzun süredir yeni single için çalışan, pandemi sürecinden dolayı çıkış tarihini erteleyen sanatçının DMC etiketiyle çıkan yeni şarkısının söz ve müziği Ümit Sayın’a, aranjesi ise Gürsel Çelik’e ait. Şarkı ve klip üzerinde büyük bir titizlikle çalıştıklarını söyleyen ve yıllar sonra müziğe döndüğü bu özel şarkısı için duygularını “Unutup Gitti, ardına bakmadan gidenlerin; acımasızca geride bıraktıklarının duygularını dile getiriyor bence” diyerek dile getiriyor sanatçı. Müziğe ara verdiği sürede hiçbir zaman müzikten kopmadığını ve kendisini heyecanlandıran bir şarkıyla müzik severlere yeniden merhaba dediğini söyleyen Asya ile yeni şarkısını konuştuk.- Müziğe ara verdiniz ve şimdi yeni bir şarkı ile geri döndünüz, neden bu kadar ara ve bugün geri dönüş?Aslında 2014 yılında Aşk İz Bırakır isimli bir albüm yapmıştım. Kendime ait söz ve müziklerle albümün üretim aşamasında bulunmak oldukça motive etmişti beni o dönem. Fakat müzik sektöründe yaşanan kriz, albüm çalışmalarına yatırım yapılmaması, kendime uygun şarkılar bulamamam gibi etkenler bu ara verdiğim süreyi uzattı. Popüler müziğin bir parçasıyım ama kimseyle bir yarışım yok. Az sayıda albüme sahip olmamın bir nedeni de bu. Moda olan soundların peşinde olmadım hiçbir zaman. Sesime yakışan ve duygusu olan şarkılar söylemeyi seviyorum. Şarkı söylemek ruhuma iyi geliyor. Müzik farkındalığımı geliştiriyor. Severek okuduğum ya da klasik veya farklı türlerde bir eseri dinlerken derinlerde bir dünya açılıyor. Bir tür terapi sanırım. Kızım dışında hiçbir şeyi hayatımın merkezine koymuyorum.. Kızımın gelişimini keyifle takip ettim. O büyürken ben de büyüdüm. Annelik, bir kadına o kadar çok şey katıyor ki. Kendimi çok şanslı hissediyorum..- Yeni şarkının hikâyesini bizimle paylaşır mısınız?Sözü ve müziği Ümit Sayın’a ait “Unutup gitti” adlı yeni bir şarkıyla müzik dinleyicisine merhaba dedim. Şarkıyla beni buluşturan dostum, kıymetli ablam, yorumcu kimliğinin dışında duruşu ve insani değerleriyle beni etkileyen, elini üzerimden hiç çekmeyen Nilüfer oldu. Bir proje için bir araya geldiklerinde sevgili Ümit gitarıyla çalmış. Nilüfer çok etkilenmiş. Sesime ve tarzıma çok yakışacağını düşünerek bana dinletti. Her zaman minnettarım. Şarkı beni çok etkiliyor. Müziğin mesaj vermek gibi bir görevi olmadığını düşünenlerdenim ama bu şarkının artısı mesajı da var. Ümit Sayın söz yazarı, besteci ve yorumcu kimliğiyle çok değer verdiğim müzisyen dostumdur. Pozitif ve neşeli bir insandır. Bana her zaman moral veren, üretken yapısıyla her zaman hayatımda var olmasını isterim. Düzenlemesini müzisyen dostum Gürsel Çelik yaptı.- Klip çekimlerini Ortaoyuncular Tiyatrosu’nda yaptınız. Bu fikir nasıl oluştu?Klip yönetmenim sevgili arkadaşım İmre Haydaroğlu’nun önerisiyle, tiyatronun duayeni kıymetli büyüğüm Ferhan Şensoy’un uzun yıllardır emek verdiği Ortaoyuncular Tiyatrosu’nda çekim yaptık. Orada daha önce pek çok oyun izledim ama bu deneyim bambaşkaydı. Bu defa kulisinde ve tiyatroya gönül vermiş birçok özel oyuncunun fotoğraflarıyla bezenmiş koridorlarında geçmişe bir yolculuk yaptım adeta. O güzel insanları rahmetle anıyorum. Tiyatrosunun kapısını bizlere açan sevgili Ferhan Şensoy’a tekrar tekrar teşekkür ederim. Ayrıca bu çalışmada emek veren bütün müzisyen dostlarıma da teşekkür ederim.‘SÖZ YAZMAYA, BESTE YAPMAYA DEVAM EDİYORUM’- Yeni şarkılar gelecek mi?Hepimiz için zor bir dönem. Şarkılarımızı dinleyicilere ulaştırmak için dijital mecraları kullanma dönemi. Şu anda akustik bir performans çekimi yapıyoruz. Kısa süre sonra sosyal mecralarda yayına girecek. Bunun dışında, kendi tarzımda şarkılara ulaştıkça üretmeye devam edeceğim. Doğru zamanda doğru iş yapma peşindeyim. Söz yazmaya, beste yapmaya devam ediyorum. Tüketim çağındayız ne yazık ki. Faydalı yanlarını önemsediğim ama insani duyguları ve sevgiyi yok eden teknolojinin müziği de değersizleştirdiğini düşünüyorum. Sosyal mecralarda müzik adı altında bol miktarda çöp üretiliyor. Dünyanın yeterince atığı var. İnsanoğlu dünyadaki var olma sebebini, değerlerine sahip çıkarak, güzel şeyler üretmeli. Bu anlamda yeni bir albüm hatta şartlar izin verirse, senfonik bir albüm için çalışmaya başladım.. 1994 yılından bugüne kadar seslendirdiğim şarkıların senfonik kaydını yapmak istiyorum. Yaşadığımız bu zor zamanların çabuk geçmesi ve eskisi gibi canlı konserlerde sevenlerimle birlikte olmak dileğiyle... Öznur Oğraş Çolak

Eleştirmenlerin seçtiği filmler kapkara!

Eleştirmenlerin seçtiği filmler kapkara! SİYAD vizyona giren filmlerden 2020’nin seçkisini yaptı, tabii ki hepsi dünyanın dertlerini, sıkıntılarını dile getiren, biraz da karamsar filmler. Dünyada iyi şeyler de olmuyorsa sanatçılar ne yapsın! SİYAD üyeleri, geçen yıl Türkiye’de vizyona giren tüm yabancı filmler arasında yapılan oylama sonucunda en yüksek oyu toplayan “Boyalı Kuş”u yılın en iyi yabancı filmi seçti. Filmin dağıtımcısı Başka Sinema’ya ödülü mart ayında düzenlenmesi planlanan 53. SİYAD Ödül Töreni’nde verilecek. Viktor Apalaçi listeye giren on filmi ortakoltuk. com’da yazdı. Özetleyerek yayımlıyoruz.1) Pandemi nedeniyle 4 ay kapalı kalan sinema salonlarında ağustos ayında vizyona girebilen ama ne yazık ki büyük izleyiciyle buluşamayan “Boyalı Kuş” bir başyapıt. Jerzy Kosinski’nin aynı adlı kitabından Çek yönetmen Vaclav Marhoul tarafından sinemaya uyarlanan Boyalı Kuş, 2. Dünya Savaşı sonlarında Doğu Avrupa’da yalnız bir Yahudi çocuğun acıklı öyküsünü anlatıyor. Siyah beyaz çekilen film, savaşın yarattığı travmayı çocuk gözüyle gösteriyor. İzlenmesi zor bir film olduğuna dikkat çeken Apalaçi, filmde adeta bir kötü insanlar resmi geçidi var diyor. 2) “Banliyöde bir modern trajedi” diye özetlediği “Sefiller/Les Miserables”, Paris banliyölerindeki umutsuz gençlik üzerine bir siyasi manifesto niteliğinde. 39 yaşındaki Mali asıllı Fransız Lady Ly’nin senaryosunu yazıp yönettiği ve yargılamadan içinden çıktığı ortamı yansıttığı film bilindiği gibi Cannes Film Festivali’nde jüri ödülü kazandı ve Oscar ve Altın Küre’de yabancı dilde en iyi film adayları arasına girdi. 3) İki dalda Oscar adayı olan “Bal Ülkesi/Honeyland” Viktor Apalaçi’nin deyimiyle ekranlardaki en kaliteli belgeseldi. Vahşi kapitalizmi eleştiren filmde Avrupa’nın son kadın arı yetiştiricisi Hatice Muratova’nın öyküsü anlatılıyor. 4) Apalaçi, “İsveç’in karamsar, çizgi dışı sinemacısı Roy Andersson absürt, nihilist toplumsal eleştirisi “Sonsuzluk Üzerine” İskandinavya’nın yüzleri gülmeyen, asık suratlı insanlarından bir resmi geçit sunuyor ”diyor. 5) Brezilya’dan gelen bir film Bacurau, unutulmuş küçük bir kasabada art arda gelen ölümlerin meydana geldiği bir olayı anlatıyor. 6) Nihayet daha az iç karartan bir film, Filistinli Elia Suleiman’ın zeki bir absürt komedisi: “Burası Cennet Olmalı”. Ülkesinden ayrılıp yeni bir hayat kurmaya çalışan bir sanatçının kimliğini, milliyetini, aidiyetini araştırma hikâyesi. 7) Roman Polanski’nin (86) tarih dersi niteliğindeki bol ödüllü “Subay ve Casus/J’accuse” Venedik’de Jüri Büyük Ödülü ve Fibreski ödülünü kazandığı film Dreyfus’un suçlanmasını anlatıyor. 8) Cesar Diaz’ın yönettiği “Annelerimiz” 2013’de Guatemala’da çıkan iç savaşta yaşananlara odaklanan bir dram, Cannes’da Altın Kamera ödülü kazanmıştı. 9) Nazizmi ve Hitler’i mizah yoluyla sinemaya taşıyan bir film “Tavşan Jojo”yu Yeni Zelandalı Waititi yönetmiş ve Hitler’i canlandırmış, Apalaçi, filmi “çılgın, insancıl, keskin bir mizah ürünü parodi” diye tanımlıyor. 10) Bu seçkinin son filmi “Bedenimi Kaybettim” Cannes’da Eleştirmenler Haftası’nda Büyük Ödülü kazanmış ve bunu gerçekleştiren ilk animasyon. Filmde ayrıldığı vücudunu bulmaya çalışan bir elin hikâyesi anlatılıyor. Jeremy Clapin’in filmi bu seçkiye giren tek animasyon. Viktor Apalaçi; MUBİ’deki Josep adlı animasyon filmini de 2020 Cannes Seçkisi’nde yer aldığı ve Lumieres 2021’de “26. En iyi film ödülü”nü aldığı için öneriyor. Film, İspanyol ressam Josep Bartoli’nin hayatını anlatıyor. Viktor Apalaçi

Ülkemızde yılda 5 bine yakın kişi kök hücre bağışıbekliyor

Ülkemızde yılda 5 bine yakın kişi kök hücre bağışı bekliyor Prof. Dr. Zafer Gülbaş: Türkiye’de 700 binin üzerinde kök hücre bağışçısı bulunuyor. Dünyada ise 25 milyon kök hücre bağışçısı var. Yani diğer ülkelerde yeterince farkındalık söz konusu. Hedefimiz bu sayıyı 5 milyonlara çıkarmak olmalı. Kök hücre bağışında bulunun, hayat kurtarın. Ülkemizde, başta lösemi, lenfoma (lenf kanseri), Multiple Myeloma gibi pek çok hasta kök hücre bağışı bekliyor. Toplumumuzda ise konu ile ilgili bağış sonrası kalıcı yan etki ve ağrılı bir süreç olması, hastaneye yatma gerekliliği gibi birçok yanlış bilgi dolaşıyor. Bu tür yanlış bilgileri ortadan kaldırmak ve kök hücre bağışı farkındalığına dikkat çekmek için yapılan “Türkiye Kök Hücre Bağışı Farkındalık Araştırması”na göre, katılımcıların yüzde 41’i kök hücre bağışı ile ilgili hiçbir bilgisinin olmadığını söyledi. Yine araştırmaya göre, katılımcıların yüzde 72’si hangi kanser türlerinin tedavisinde kök hücre bağışı yapılabileceği hakkında bilgi sahibi değil veya yanlış bilgiye sahip. Pfizer Onkoloji ve Twentify araştırma şirketi tarafından yapılan araştırma, Türkiye’nin 7 coğrafi bölgesindeki şehirlerden 900 kişi ile gerçekleştirildi. Araştırmanın sonucuna göre, katılımcıların yüzde 73’ü kök hücre bağışını daha önce duyduklarını belirtti.YAN ETKİ KORKUSUYine katılımcıların yüzde 72’si ise hangi kanser türlerinin tedavisinde kök hücre bağışı yapılabileceği hakkında bilgi sahibi değil veya yanlış bilgiye sahip. Araştırmaya göre katılımcıların donör olmanın en büyük iki çekincesinin kalıcı yan etkiler olacağı ve işlem sırasında canın çok yanacağı düşüncesinin getirdiği görüldü. Araştırmada; katılımcıların yüzde 87’si kendisi dahil çevresinde herhangi birinin kök hücre bağışçısı olmadığını belirtti. Katılımcıların yalnızca yüzde 32’si kök hücre bağışının nerede ve nasıl yapıldığı hakkında bilgi sahibi.HEDEF 5 MİLYONAvrupa ve Amerika Kemik İliği Nakli Dernekleri üyesi Prof. Dr. Zafer Gülbaş, her organın bir kök hücresi olduğunu anımsatarak “Bugün için kök hücrenin en çok konuşulduğu kısım hematopoetik (kan yapıcı) kök hücre dediğimiz kemik iliğindeki kök hücredir. Kök hücreyi bağışlamanın önemi şudur: Kişinin lösemi, lenfoma, aplastik anemi, myeloma gibi bir hastalığı olduğu zaman, öncelikle bu hastalıklarda ama daha az olarak da başka hastalıklarda kök hücre nakli yapılarak hastaların hastalığı ortadan kaldırılıyor ve yaşamı kurtuluyor. Dolayısıyla kök hücre bağışlarsanız birçok hastalıklı kişinin tekrar yaşama tutunmasını ve iyileşmesini sağlarsınız” dedi. Türkiye’de TÜRKÖK ismiyle Sağlık Bakanlığı tarafından kurulan Türkiye Kök Hücre Koordinasyon Merkezi’nin son beş yılda önemli bir başarıya imza attığını anımsatan Gülbaş, özetle şunları kaydetti: “Şu anda Türkiye’de 700 binin üzerinde bağışçı bulunuyor. Fakat bu sayının artırılmasında fayda var. Bu sayıyı daha da yükselttiğimiz zaman, daha çok insanın yaşamını kurtaracağız. Hedefimiz bu sayıyı 5 milyonlara doğru çıkarmak olmalı.”DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLARKök hücre bağışı konusunda doğru sanılan yanlışlar olduğunu ifade eden Prof. Dr. Gülbaş, şunları anlattı: “Kök hücre bağışında bulunduğunuz zaman tekrar bu hücreleri yerine koyamayabilirsiniz, sizi de kanserli hale getirebilir ve kanınızdaki hücreler eksilebilir gibi yanlış bilgiler var. Bunlar toplum arasında çok konuşuluyor ancak hiçbiri doğru değil. Kök hücre toplama işlemini koldan yapıyoruz. Kemik iliğinde olan kök hücrelerin koldaki miktarının artması için beş gün boyunca sabah-akşam iğne veriyoruz. Beş günün sonunda kök hücreler kemik iliğinden kana geçiyor. Bir koldaki damara iğne ile giriyoruz, kan hücre ayırıcı cihazın içine geliyor ve kök hücreleri bunun içinde ayırıp geri kalan kanın hepsini öbür koldan hastaya geri veriyoruz. 3.5 saat süren işlem sonucu kişi yürüyerek gidiyor. Üzülerek söylüyorum ki Covid-19 döneminde Türkiye’deki donörlerin yüzde 25 kadarı donör olmaktan vazgeçti.” Sibel Bahçetepe

60 santim karda kazlarla birlikte yaşıyor

60 santim karda kazlarla birlikte yaşıyor Ordu’nun Kumru ilçesinde kaz yetiştiriciliği yapan Adem Zengince, kar kalınlığının 60 santime ulaştığı 1600 rakımlı Teknecük Obası’nda, 1500 kaz ile birlikte yaşıyor. 100 kaz ile başladığı işletmesini kısa sürede büyüten Zengince, önceki yıllarda yalnızca yazları konakladıkları yaylada, proje sonrası 12 ay yaşamaya başladıklarını söyledi. Ordu Büyükşehir Belediyesi ile Tarım ve Orman İl Müdürlüğü tarafından başlatılan “Damızlık Kaz Yetiştiriciliğinin Yaygınlaştırılması Projesi” kapsamında başlatılan projeden yararlanan Zengince, kaz yetiştiriciliğinin kısa sürede temel geçim kaynağını oluşturduğunu söyledi. Zengince, “Kazlar, yüksek rakım, su ve kar seven hayvanlar. Yaylaya hemen uyum sağladılar. Bizler de kazlarımızın veriminin artması için yılın 12 ayı yayladayız” dedi. Cemil Ciğerim

Antalya'da sokağaçıkma yasağında jandarma eşliğinde ağaçlarıkestiler

Antalya'da sokağa çıkma yasağında jandarma eşliğinde ağaçları kestiler Orman Genel Müdürlüğü’nün bu yıl doğal denge göz önüne alınarak belirlenen 15 milyon metreküp orman kesim düzenlenmesine (amenajman planı) aykırı olarak 40 milyon metreküp odun üretimi hedeflediği ileri sürüldü. Tarım Orman-İş Sendikası, ormanlara yıkım uygulamaları tüm ülkede olduğu gibi Antalya’da da devam ettiğini açıkladı. Sendika, Kemer ilçesi Beycik köyü sakinleri yürütmeyi durdurma istemiyle dava açmasına karşın geçen hafta sonu sokağa çıkma yasağında jandarma eşliğinde gelen orman işçileri bölgedeki kızılçam ağaçlarının kesildiğini bildirdi. Tarım Orman-İş Genel Başkanı Şükrü Durmuş, Beycik köyüne giderek incelemelerde bulundu. Durmuş, Orman Genel Müdürlüğü’nün ülkenin birçok yerinde gençleştirme adı altında ekosistem bütünlüğüne aykırı olarak orman amenajman planlarında belirtilen etanın (metreküp olarak miktar) çok çok üzerinde kesim yapmakta olduğunu bildirdi. Durmuş, “Bu durumun ülkemizi önümüzdeki süreçlerde iklim krizine karşı oldukça zor durumda bırakacağı açıktır. Ayrıca ülkemiz doğal yapısını kaybetmekle birlikte ormansızlaşma gibi bir durumla da karşı karşıya kalabilecektir. Ülkemizde bu yıl da amenajman planlarına aykırı olarak 15 milyon metreküp yerine 40 milyon metreküp odun üretimini hedefleyen OGM, bütçe açığını ormanlardan sağlanacak gelirle kapatmayı düşünmektedir. Elbette bu hareketin ülkemize çok acı bir faturası olacaktır.” Bülent Ecevit




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter