Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Tuesday, 05.21.2024, 02:10 AM (GMT)

BoğaziçiÜniversitesiöğretimüyeleri:Üniversitemizin demokratik değerlerini açıkça ihlal eden bu uygulamayıkabul etmiyoruz

Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeleri: Üniversitemizin demokratik değerlerini açıkça ihlal eden bu uygulamayı kabul etmiyoruz figure > Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeleri, yaptıkları ortak açıklamada, AKP'li Melih Bulu'nun rektör olarak atanmasına karşı "Üniversitemizin akademik özerkliğini, bilimsel özgürlüğünü ve demokratik değerlerini açıkça ihlal eden bu uygulamayı kabul etmiyoruz" dedi. AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak 2002 yılından bu yana AKP içinde çeşitli görevlerde yer almış ve 2015 yılında ise İstanbul 1’inci Bölge’den milletvekili aday adayı olmuş Prof. Dr. Melih Bulu’yu atamasına üniversitede görevli öğretim üyelerinden tepki geldi.Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyeleri imzasıyla yapılan yazılı açıklamada, "1 ocak 2021 gece yarısı, 1980'lerin askeri vesayet rejiminden sonra ilk kez kurum dışından bir rektör atanmıştır. Bu durum 2016'dan bu yana ağırlaşarak sürmekte olan, rektör seçimlerini ortadan kaldıran antidemokratik uygulamaların bir devamıdır" denildi. Açıklamada, "Üniversitemizin akademik özerkliğini, bilimsel özgürlüğünü ve demokratik değerlerini açıkça ihlal eden bu uygulamayı kabul etmiyoruz" ifadeleri kullanıldı.Akademisyenler tarafından, üniversite senatosunun 2012 yılında kabul ettiği şu ilkelerden vazgeçmeyeceğinin altı çizildi:-Üniversitelerin herhangi bir kişi ya da kuruluşun etki veya baskısına maruz kalmaması ve siyaset aracı olarak kullanılmaması, bilimsel ve toplumsal gelişim açısından vazgeçilmezdir.-Üniversitelerde karar alma yetkisinin demokratik yöntemlerle seçilmiş kurullarda ve akademik yöneticilerde olması özerklik için şarttır. Rektör, dekan, enstitü müdürü, yüksekokul müdürü, bölüm başkanı gibi akademik yöneticiler atamayla değil seçimle belirlenmelidir.-Üniversitelerin, özerk anayasal kurumlar olarak, akademik programlarını ve araştırma politikalarını öğretim elemanlarınca ve/veya üniversite kurullarınca kararlaştırılarak belirlemesi, bilimsel özgürlüğün ve yaratıcılığın şartlarındandır.Üniversitemizin tüm bileşenleri ile birlikte bu ilkelerin takipçisiyiz/Archive/2021/1/3/113717239-kabuletmiyoruz.jpg cumhuriyet.com.tr

Hindistan iki koronavirüs aşısına acil kullanım onayıverdi

Hindistan iki koronavirüs aşısına acil kullanım onayı verdi figure > Hindistan Başbakanı Narendra Modi, ülkede iki koronavirüs aşısına acil kullanım onayı verildiğini açıkladı. Aşılardan biri Hindistan Serum Enstitüsü tarafından üretilen Astra Zeneca ve Oxford Üniversitesi'nin geliştirdiği koronavirüs aşısı olurken, diğer aşının ise ülkede Bharat Biotech'in geliştirdiği koronavirüs aşısı olduğu ifade edildi. Başbakan Modi sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “Acil kullanım onayı verilen iki aşının Hindistan'da yapılması her Hintliyi gururlandırır! SerumInstIndia ve BharatBiotech aşılarına onay veren DCGI, daha sağlıklı ve COVID'siz bir ulusa giden yolu hızlandırıyor. Tebrikler Hindistan. Çalışkan bilim adamlarımıza ve yenilikçilerimize tebrikler” ifadelerini kullandı./Archive/2021/1/3/113012726-hindistan-iki-koronavirus-asisina-acil-kullanim-onayi-verdi_1.jpg300 MİLYON HİNTLİ AŞILANACAKOxford / AstraZeneca aşısı, Hindistan Serum Enstitüsü tarafından yerel olarak üretiliyor. Hindistan Genel İlaç Kontrolörü (DCGI), her iki üreticinin de aşılarının kullanımının güvenli olduğunu gösteren veriler sunduğunu söyledi. Hindistan, bu yıl 300 milyon insanı aşılamayı planlıyor. DHA

SMA hastalarıiçin yardım toplamak suçsayılıyor:İktidar aileleri kendi durumlarıyla başbaşa bıraktı

SMA hastaları için yardım toplamak suç sayılıyor: İktidar aileleri kendi durumlarıyla baş başa bıraktı figure > ‘Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine Dair Kanun Teklifi’nin yasalaşmasıyla yüzlerce SMA hastası çocuğun yardım kampanyası da engellenmiş oldu. ‘Valilik izni’ olmadan artık yardım yapılamazken, çocuklarının tedavileri için zamanla yarışan aileler valilikten izin sürecinin uzun sürmesiyle daha da çaresiz hissettiklerini söylüyorlar. SMA hastası Rümeysa bebeğin babası Gürsel Boztaş, “Kimsenin evladını yaşatmak için birilerinin iznine ihtiyacı yok” derken, CHP’li vekil Mahmut Tanal da iktidarın aileleri tamamen kendi durumlarıyla baş başa bıraktığını kaydetti. AKP’nin kara parayla mücadeleden Cumhurbaşkanı ile İçişleri Bakanı’na yeni yetki tanınmasına varan düzenlemeleri içeren ‘Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine Dair Kanun Teklifi’ muhalefetin tüm tepkilerine karşın yasalaştı. Yasaya göre, yardım toplama faaliyetleri de izne tabi tutuldu. İzinsiz yardım toplama faaliyetinin internet ortamında yapıldığının tespiti halinde ilgili valilik veya İçişleri Bakanlığı tarafından içeriğin çıkarılması bildiriminde bulunulacak; en az 24 saat içinde içerik kaldırılmazsa ilgili valilik veya İçişleri Bakanlığı, erişimi engellemek için sulh ceza hakimliğine başvuracak. VALİLİK İZNİ KAMPANYASITedavileri için bağış kampanyası yürütülen yüzlerce SMA hastası çocuğun da yasayla birlikte yardım kampanyaları engellenmiş oldu. Aileler, zaten çaresiz hissediyorken ellerindeki son umut tanesinin de alındığını belirterek, bu sefer de sosyal medya üzerinden '#smalibebeklerevalilikizni' kampanyası başlattı. Tedavi için çok az zamanı kalan ve sosyal medya üzerinden ünlü oyuncularla yapılacak yardım kampanyası ‘valilik izni’ne takılan Rümeysa bebeğin ailesi, “Bu hafta belki bitirmeyi planlıyorduk kampanyayı, bu yasanın çıkmasıyla biz bitirebilir miyiz bilmiyorum. Biz kendimiz İnstagram üzerinden yayınlara devam edeceğiz sonuçta kimsenin evladını yaşatmak için birilerinin iznine ihtiyacı yok” dedi. /Archive/2021/1/3/112832196-sma.jpg‘BU KANALLA ARTIK SESİMİZİ DUYURAMIYORUZ’ Rümeysa bebeğin ailesi, valilik iznine daha önce başvurduklarını ve red kararı geldiğini belirterek şunları kaydetti:“SMA hastaları için valilik izni çıkmıyordu. Bizim 7 ay önce başvurumuz vardı red gelmişti zaten. Şu anda da zaten çok az bir zamanımız kaldı valilik iznine yine başvurduk geçen hafta. 1 ay sürüyor valilik izninin sonuçlanması. Vaktimiz de yok. Sanatçıların büyük bir kısmından destek göremiyoruz gösterenleri de engellediler. Bizim için en büyük engel bu kanalla artık sesimizi duyuramıyoruz. Geçen gün dizi oyuncularıyla yayınımız vardı o iptal edildi yasanın çıkmasıyla. Şu anda bizim zamanımız yok bu bizi çok çok kötü etkiledi. /Archive/2021/1/3/112327465-img20210103111951.jpgYasanın çıkmasıyla 'valilik izni'ne takılan yayın /Archive/2021/1/3/112513620-img20210103111904.jpgBu hafta belki bitirmeyi planlıyorduk kampanyayı, bu yasanın çıkmasıyla biz bitirebilir miyiz bilmiyorum. Biz kendimiz İnstagram üzerinden yayınlara devam edeceğiz sonuçta kimsenin evladını yaşatmak için birilerinin iznine ihtiyacı yok. Valilik izni uzun bir süreç, vakti olmayan çocuklar için, şu an için, kampanyasını bitirmek üzere olan çocuklar için izin alma süreci çok uzun olduğundan bizi çok kötü etkiliyor. Rümeysa’nın çok az zamanı kaldı ve  kampanyasının yüzde 70’ini tamamlayabildik. Bununla ilgili daha hassas davranabilir devlet yetkilileri zamanı olmayan çocukların kampanyalarını bir şekilde devam ettirmelerini sağlayabilirler. Bu hastalık ilerleyici. Her kayıplar geri dönülmez zararlara sebep oluyor. Erken tedavi olmaları gerekiyor. Bunları düşünerek hareket etmeleri gerekirdi.”/Archive/2021/1/3/112856962-2464252810x458.jpg‘TOPLUMDAKİ YARDIMLAŞMA DUYGUSUNU KÖRÜKLEYECEK’Teklif komisyonda görüşülürken SMA hastaları için toplanan yardımların engellenebileceğine dikkat çeken CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, şunları söyledi: “Bu aslında amacı belli, güya suç gelirlerinin aklanmasını engellenmek amacıyla yardımların veya bir suç unsuru yaratmak amacıyla bu tür yardımların toplanmasının engellemesi gaye ve amacını gütmektedir hep bize söylediler. Biz de dedik ki yani bu kanunda sadece suç gelirlerinin aklanmasının veya yardım adı altında bunu aklayacak bir durum yok. İyi niyetli, insani amaçlı, hümanist düşünceyle yapılacak olan her türlü dayanışmayı gerektiren yardımlar dahi bununla engellenecek dedik. Yani bu toplumdaki yardımlaşma duygusunu, dayanışma duygusunu körükleyecek. Bu kanun maalesef toplumsal yaşamda bir araya gelmek, paylaşmak vs. yerine bireyselliği getirecek dedik. 'TOPLAYAN DA PARA ÖDEYEN DE CEZA ALACAK'SMA hastası yakınlarının yardım toplamaya kalktılarında ceza alacaklarını kaydeden Tanal, “Toplayan da, para ödeyen de ceza alacak. Toplanan parada Hazine’de el konulacak. Yani tamamen sizi kendi durumunuzla baş başa bırakıyor. Siz vicdanen, ahlaken hukuken rahatsız olsanız bile o yardımı açıktan veremezsiniz ancak gizliden vereceksiniz asıl o zaman kara para olur. İşi oraya sürüklüyorlar. İnsanlar parayı bankaya atamayacaklar diyecek ki ‘kardeşim ben el altından vereceğim’ Yani hiç olmazsa imkanı olan vicdani anlamda rahatsız olan da bu sefer ceza yemekten kurtulmuş olacak.” ifadelerini kullandı.  Ece Piroğlu

LinkedIn'e göreşirketlerin aradığıözellikler neler?

LinkedIn'e göre şirketlerin aradığı özellikler neler? figure > İş dünyasının profesyonel sosyal ağı olan LinkedIn, 2020 yılında platformda yayınlanan iş ilanlarını inceledi ve şirketlerin, çalışanlarda en çok aradığı özellikleri tespit etti. Şirketlerin aradığı özellikler önceki yıllarla benzerlik gösterse bile değişen dünya şartlarına göre yeni talep gören özellikler de var. 2020 yılında verilen ilanlara göre oluşturulan yeni rapora göre şirketlerin aradığı özellikler, genel olarak önceki yıllar ile benzerlik gösteriyor. Ancak değişen dönem şartları nedeniyle pek çok yeni özellik de listeye eklenmiş durumda.İşte LinkedIn'e göre şirketlerin aradığı özellikler...Sosyal özelliklerYaratıcılık: Sorunlara ve taleplere alışılmadık çözümler bulmalısınızYaratıcılık, son yıllarda en çok aranan ve önümüzdeki uzun yıllar boyunca da aranacak olan bir çalışan özelliği olarak görülüyor. Şirketler tarafından istenen yaratıcılık, oluşabilecek sorunlara ya da farklı isteklere alışılmadık çözümler bulmaktır. Tüm sektörlerde geçerli ve aranılan yaratıcılık özelliği, güçlü bir kariyer için en önemli özelliklerden biri olarak kabul ediliyor.İkna kabiliyeti: Özgüven ve mantıklı düşüncelerin senteziİkna kabiliyetine sahip olup olmadığınız zaten ilk olarak insan kaynakları ile yapılan iş görüşmesinde ortaya çıkıyor. Eğer İK uzmanını bu işe uygun olduğunuza dair ikna edebilirseniz, ilk olumlu notunuzu alıyorsunuz. Eğer bir işi yaparken kendinize olan güveni düşüncelerinizde belirtir, savunduğunuz stratejilerin ardında, mantıklı nedenlerle durursanız ikna kabiliyetinizi kanıtlamanız mümkün.Ekip içi uyumlu çalışma: Başarılı işler sadece bir kişiye ait değildirÖzellikle çok sayıda çalışana sahip şirketlerde hiçbir proje tek kişi tarafından yürütülmez. Her zaman farklı alanlarda uzman kişilerden oluşan bir ekip oluşturulur. Şirketler, ekip içi çalışmalarda her zaman uyum gösterecek, gerektiğinde lider konumuna geçebilecek ve oluşabilecek sorunlarda her an ekip ile birlikte olabilecek bir çalışan isterler.Değişime uyum sağlama: Eskiden iyi ve geçerli olan bir şey, bugün en kötü seçenek haline gelebilirHangi sektörde çalışıyor olursanız olun, beklenmedik değişimlere açık olmalısınız. Örneğin, 2020 yılında bir anda hayatımıza giren pandemi nedeniyle tüm şirketler büyük bir değişim içine girdiler. Bu değişimde çalışma temposunu bozmayanlar hatta kendini var olan duruma uyarlayarak daha verimli olanlar kazandı diyebiliriz.Duygusal zeka:Duygusal zeka, ilk kez 2020 yılında şirketlerin aradığı özellikler listesinde üst sıralara çıkan bir özellik. Bunun anlamı; şirketler yalnızca motomot işini yapan çalışanlar yerine, empati kurabilen insanlar arıyor demek oluyor. Duygusal zeka gelişimi tamamen kişinin elinde olduğu için bu yönünüzü geliştirerek güçlü bir kariyer için önemli bir adım atabilirsiniz.Teknik özelliklerBlockchain bilgisi: Günümüz teknoloji şirketlerinin yeni girişim alanıBlochain (blok zinciri) genelde kripto paralar ile bilinen bir teknoloji olsa da aslında, siber güvenlik alanı başta olmak üzere pek çok bilişim teknolojisinin tabanını oluşturmaya başladı. Üstelik blok zincirini tanımak ve bilmek için sadece şirketlerin teknik görevlerine başvurmanıza gerek yok. Bugün, bir bankanın üst düzey iletişim çalışanları bile, blok zinciri konusunda bilgi sahibi olmak zorundalar ki şirketlerinin tasarladıkları ürünler hakkında doğru bilgiler verip, şirketlerini yönlendirebilsinler.Bulut bilişim bilgisi:Günümüz dünyasında artık bulut bilişim sistemlerinin sözü geçiyor. Yani her şey dijital dünya üzerinde geliştiriliyor, depolanıyor ve paylaşılıyor. Neredeyse tüm beyaz yaka iş sektörleri için bu durumdan söz edebiliriz. Bulut bilişim sistemlerine hakim bir çalışan, bugün olduğu gibi gelecek uzun yıllar boyunca da artı bir değere sahip olacaktır.Analitik akıl yürütme:Analitik akıl yürütme kavramını puzzle yapmak gibi düşünebiliriz. Elinizde tüm veriler yani puzzle parçaları var ancak bütüne ulaşabilenler yalnızca büyük resmi görebilenler oluyor. Analitik akıl yürütme becerisine sahip kişiler, ellerindeki verileri en iyi şekilde değerlendirerek sonuç odaklı alternatif yollar üretebilen kişilerdir.Yapay zeka bilgisi:Yakında buralar hep yapay zeka olacak. Bu nedenle yapay zeka bilgisi son derece önemli. Yapay zekanın makine öğrenimini ve doğal dil işleme gücünü en doğru şekilde besleyecek çalışanlar, yapay zekanın daha yenilikçi, daha kişiselleştirilmiş ürünler ortaya koymasını sağlayacaklar ve şirketlerin biricik değerler üretmesine katkıda bulunacaklardır.UX tasarım bilgisi:UX tasarım, kullanıcı deneyimi tasarımı olarak değerlendirilebilir. UX tasarımcılar; kullanıcılar bir platforma girdiği zaman orada zamanın nasıl geçtiğini anlamasınlar, aradıklarını hemen bulabilsinler ve vakit kaybetmesinler diye özel arayüz tasarımlarına imza atarlar. UX tasarım bilgisi ile daha insan merkezli ürünler ortaya konabilir.İş analiz becerisi:Profesyonel dünyanın olmazsa olmaz özelliklerinden biri, iş analizi becerisidir. Hangi sektörde çalışıyor olursanız olun, bir sonraki adımınıza karar vermek için başarılı bir iş analizi yapmanız mutlaka gerekli. İş analiz becerisi, profesyonel dünyadaki en zorlu özelliklerden biri olarak kabul ediliyor.Satış ortaklığı pazarlama bilgisi:Affiliate marketing, satış ortaklığı pazarlaması olarak dilimize çevirebileceğimiz bu pazarlama türü oldukça yeni bir kavram. Bu pazarlama türü, sosyal medya platformları ile ortaya çıkmıştır ve müşteri ile şirketi manevi ortak yapmak üzerine oluşturulmuştur. İlerleyen aşamalarda şirket ile müşteri arasında başarılı bir maddi ortaklıktan da söz edilebilir.Satış becerisi:Her şirket, hangi sektörde üretim yapıyor olursa olsun mutlaka iyi bir satış elemanına ihtiyaç duyar. Yalnızca klasik satış elemanlığından söz etmiyoruz. Projenin müşteriye sunulması, yeni bir mobil uygulamanın tanıtılması, iş arkadaşlarının projede desteklenmesi ve daha nice farklı konuda güçlü bir satış becerisi, çalışanı bir adım öne geçirecektir. Bilimsel hesaplama becerisi:Bilimsel hesaplama becerisine sahip olması beklenenler; veri bilimi uzmanları, mühendisler ve yazılım mimarlarıdır. Özellikle yapay zeka sistemlerinde makine öğrenimi modelleri geliştirebilmek için bilimsel hesaplama becerisi olmazsa olmaz bir özelliktir. Büyük veri kümelerine istatiksel ve analitik yaklaşımlar yapan çalışanlara şirketlerin her zaman ihtiyacı vardır.Video prodüksiyon bilgisi:Sanıyoruz şirketler artık her çalışanın en azından şirketin sosyal medya hesabına videolu kutlama paylaşımı yükleyecek kadar video prodüksiyon bilgisi olmasını istiyorlar. Elbete bu bilginin aranan bir özellik olmasının en büyük nedeni sosyal medya platformları. Ajanslar ile anlaşmak yerine, video prodüksiyon bilgisi olan bir çalışanın sosyal medya için içerik hazırlaması bekleniyor. LinkedIn’e göre 2020 yılında şirketlerin aradığı özellikler, genel olarak önceki yıllar ile benzerlik gösterse bile değişen şartlara uygun özellikler de ekleniyor. Önümüzdeki yıllarda şirketlerin çalışanlarda olmasını beklediği özellikler nasıl olacak, tahmin etmek her zaman mümkün olmuyor. Kaynak: webtekno.com cumhuriyet.com.tr

Giyimde de zam kapıda

Türkçe Haberler En Son Başlıklar Giyimde de zam kapıda figure > Hazırgiyimciyi Covid-19 ve Suudilerin boykotu, vatandaşı da zamlar vurdu. Siparişler yeniden ötelendi. Suudilerin boykotu yüzde 58 eksiye düşürdü. Maske ihracatı da olmasaydı sektör, yüzde 15 küçülecekti. Yeni yıl hazırgiyimci için Avrupalının sipariş ötelemelerinin ve Suudilerin boykotunun gölgesinde başladı. Sanayicinin artan maliyetleri nedeniyle 2020 genelinde en az yüzde 15 hazırgiyim zammıyla karşılaşan yurttaşı ise 2021 ilk çeyreğinden sonra yüzde 10’luk bir zam daha bekliyor.Geçen yıl iç satışları (banka ve kredi kartlarıyla yapılan) en az yüzde 12 azalan hazırgiyimci, ihracatta da 2019 Kasım-2020 Kasım aralığında toplam yüzde 5.4’lük kayıp yaşadı. Buna göre 2020’nin 11 aylık döneminde 15.5 milyar dolarlık ihracat yapılabildi.Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı ve Avrupa Tekstil ve Hazır Giyim Konfederasyonu (EURATEX) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hadi Karasu’ya göre maske ve koruyucu giysi ihracatının 1.5 milyar dolarlık katkısı olmasaydı, toplam hazırgiyim ihracatı 2020’de yıllık bazda yüzde 15 küçülecekti.İhracatçı, şimdi de salgının ikinci dalgasının yaşanması nedeniyle Avrupalıların siparişleri ötelemeleri sorunuyla yeniden karşı karşıya. Bunun aralık ihracatını olumsuz etkilemesi bekleniyor. 5 SENE KAYBETTİRİRDİBu sorun ilk dalgada da yaşanmış, alım yapmaya devam eden Avrupalılar yüzde 10-30 aralığında indirim talep edince ihracat birim fiyatı gerilemişti. Yani ihracatçı ürününü satabilmek için nakit dengesinin bozulmasına razı olmuştu. Hadi Karasu, yaşadıkları bu zorluğu uluslararası alanda sivil toplum örgütleriyle yakın ilişkiler kurarak, marka sahipleriyle temaslar kurup mektuplar göndererek aştıklarını anlattı. Karasu, “Bu sürecin atlatılması için hâlâ fabrikalarımızdayız. Uluslararası markaların satış yapamadıkları dönemde stokların elde kalması tehlikesi doğmuştu. Bu çok büyük bir bedel tabii. Bize aşağı yukarı 5 sene kaybettirirdi. Diplomasi yaparak 1-2 ay içinde içerideki stokların gönderilmesini sağladık. 2020’de yaşadığımız en büyük zorluk buydu” dedi.SUUDİLER VURDUHazırgiyimci, ihracatının yaklaşık yüzde 80’ini yaptığı Avrupa ülkeleriyle yaşadığı bu sorunlardan sonra, yılın son aylarında da Suudi Arabistan’ın Türk mallarına uyguladığı boykotla sarsıldı.Son yıllarda iki ülke arasındaki siyasi gerginliğe rağmen 319 milyon dolarla Suudi Arabistan’a en fazla hazırgiyim ihracatını 2019’da yaptıklarını anlatan İstanbul Hazırgiyim Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Mustafa Gültepe, “Boykotun uygulandığı ekim-kasım döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 58 eksideyiz” diye konuştu.‘İNGİLTERE’NİN ÜRETİM ÜSSÜ OLABİLİRİZ’Birleşik Krallık ile Türkiye arasında imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması’nı değerlendiren Hadi Karasu, “İngiltere bu anlaşmayla AB’ye karşı Türkiye’yi üretim üssü yapabilir” dedi. Karasu, “Çünkü daha önce birliktelerdi ve ortak bir ticaret politikası izliyorlardı. Şu an kendi ticaret politikasını izleyeceği için üretim alanlarına kendileri karar verecek. Türkiye bu fırsatı iyi değerlendirirse İngiltere’nin üretim partneri olabilir” diye konuştu. Türkiye ihracatının 9.5 milyar doları İngiltere’ye gidiyor. Bunun 1.9 milyar dolarını hazırgiyim yapıyor. Karasu, ayrıca Türkiye’nin yıllardır ihmal ettiği, sattığı hazırgiyimin çok düşük orandaki hammaddesini üretebilmesi sorununa da dikkat çekti. “Hammadde üretimini artırmamız, Türkiye önündeki çok önemli fırsat ve dönemeçtir” diye konuştu.KURDAKİ DALGA, OKYANUS GİBİHazırgiyimci, yeni yılda ekonomideki belirsizliklerin ortadan kalkmasını, yüksek enflasyon ve yüksek döviz kurunun kontrol altına alınmasını talep ediyor.2021 Haziranı’ndan önce normalleşme beklemediğini kaydeden TGSD Başkanı Hadi Karasu, “İç piyasadaki tehlike, 2021’de de enflasyonun yüksek seyretme ihtimalidir. Enflasyonu yükseltmeyecek tedbirler alınmalı. Enflasyon yükselirse kaçınılmaz olarak fiyat artışları gelecektir” dedi.Artan maliyet artışlarının etkisiyle 2021’in ilk çeyreğinden sonra tüketiciye yansıyacak yüzde 10’luk bir zam olacağına işaret eden İHKİB Başkanı Mustafa Gültepe ise şunları söyledi:“Kurdaki çok aşağı ve çok yukarı hareketler hiç kimseye fayda sağlamıyor. Marjların belli bir aralıkta olması lazım. Dalgalı kur doğrudur ama bizde dalga okyanus gibi. Dalgası daha az denizlerde hareket etmemiz lazım. Aksi halde önünü göremiyorsun, yatırım yapma konusunda daha tedbirli olup yavaşlatmak durumunda kalıyorsun. ‘Dur bakalım ne olacak’ demeye başlıyorsun. Böyle olmaması gerekir. Üretime ağırlık verilmesi lazım. 2020’deki koşullara rağmen başarıyla yakaladığımız ihracat performasının tekrar aşağı düşmemesi için kur, enflasyon, faiz üçlüsünün iyi bir şekilde yönetilmesi lazım. Bence şu an halihazırdaki faizler, kuru belli bir noktaya getirdi ama sürdürülebilir değil. İş insanının sermayeye uygun fiyatlarla uğraşması gerekiyor. Yüzde 10-20 ile şu an kimse kredi alıp mecbur kalmadıkça yatırım yapmaz.” Gamze Bal

Yatırımdaçeşitlilikşart

Yatırımda çeşitlilik şart figure > Yatırım ya da tasarruf olanağı olanlar için 2021, yeni değerlendirmelerin yapılacağı bir yıl olacak. Çünkü Merkez Bankası’nın politika faizini kısa sürede yüzde 8.25’ten yüzde 17’ye yükseltmesi yatırım araçlarına bakışı önemli ölçüde etkileyecek. Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan InvestAZ Araştırma Müdürü Yusuf Topçu da bu artışlara dikkat çekerek şu vurguyu yaptı: “Ekonomi veya finans bilgisi olmayan her vatandaşın güvenerek yapabileceği yatırımların başını altın çekiyordu. Yeni dönemde ise döviz ve altının orta vadede TL varlıkların getirisiyle yarışması zor olacak gibi. 2021’in ilk yarısından sonra parasal duruşun tekrar gevşemeye başlamasıyla buradaki görünüm tersine dönebilir. Fakat şu an için Londra piyasasındaki türev araçların fiyatlamaları TL’ye yoğun ilgiyi gösteriyor. Bugün risk almak istemeyenler için mevduat ve sabit getirili menkul kıymetler, risk algısı yüksek yatırımcılar içinse hisse senedi uygun enstrümanlar.”Yeni yıldaki olası risklere karşı özellikle küçük yatırımcılara yönelik önerilerde bulunan Topçu, öncelikle şu yorumu yaptı: “Yatırım ve riskin yönetiminde akıllara kazınması gereken altın kural, portföy çeşitlendirmesi.” Topçu’ya göre ürün ve sektör bazında risk dağılımını herhangi şekilde yapabilmek yüksek bir finansal okuryazarlık seviyesi gerektirmiyor. Sabit getirili menkul kıymet, hisse senedi, altın ve döviz çeşitleri gibi temel ürünleri eşit dağıtarak portföy oluşturmak bile yatırımları koruyacak dengeli bir yapı oluşturur ve getiri sağlar.‘ZOMBİLER’E KARŞI BİLGİ ÇOK ÖNEMLİBorsa İstanbul (BİST) açısında 2020, küçük yatırımcı sayısının çok hızlı arttığı bir yıl oldu. Ancak genel ekonomik sorunlar ve salgın, tüm dünya borsalarında olduğu gibi BİST’te de “zombi” şeklinde tabir edilen ya da manipülasyona çok açık şirketlerin etkisini artırdı. Yusuf Topçu ise bu tür şirketlerin yaratacağı risklerden korunmayla ilgili soruya, ilgili otoritelerin düzenlemeleri ve aldığı önlemlere dikkat çekerek şu yanıtı verdi: “Yatırımcılar da bu yolda kendilerine yol gösterecek güvenilir aracı kurumlar ve finansal danışmanlar bularak ilerlemeli.”   Serhat Aligil

Hükümet, bu yıl işçi ve memurla toplusözleşme masasına oturacak

Hükümet, bu yıl işçi ve memurla toplusözleşme masasına oturacak figure > Salgın ve daralan ekonomi nedeniyle geçim zorluğu çeken milyonlarca işçi ve memur için konfederasyonlar bu yıl hükümetle zam pazarlığına oturacak. İşçi de memur da öncelikle salgın nedeniyle uğradıkları kayıpların giderilmesini bekliyor. Yeni asgari ücretin yürürlüğe girmesinin ardından sırada toplusözleşmeler var. Önce kamudaki yaklaşık 200 bin işçi için Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) ile hükümet masaya oturacak. Kamu işyerlerinde toplusözleşme süreci başladı. Ancak ücret zammı hükümet ile Türk-İş arasında imzalanacak çerçeve sözleşme ile belli olacak. Ücret zamları 2021 ve 2022 yıllarını kapsayacak. Türk-İş’in ardından Hak-İş ve DİSK ile sözleşme imzalanacak. Ancak kamudaki işçilerin büyük bir bölümü Türk-İş üyesi. Bu nedenle de Türk-İş ile imzalanan sözleşmenin hemen hemen aynısı diğer konfederasyonlarla da imza altına alınıyor. Uzun görüşmeler sonunda 2019 yılında imzalanan 2019-2020 yıllarını kapsayan son sözleşmede, aylık çıplak brüt ücretleri 3 bin 500 liranın altında olan işçilere 150 lira iyileştirme yapılmış, ardından ilk yıl için yüzde 8+4, ikinci yıl için de yüzde 3+3 zam verilmişti. Ayrıca enflasyondaki artış da ücret zamlarına yansıtılmıştı. İşçilerle imzalanacak çerçeve sözleşmenin ardından hükümet, bu kez de ağustos ayında memur konfederasyonları ile toplusözleşme masasına oturacak. 2022 ile 2023 yıllarındaki maaş zamları yaklaşık bir aylık görüşmeler sonunda belli olacak. Masada  Memur-Sen, Türkiye Kamu-Sen ile KESK olacak. Yetkili konfederasyonun yine Memur-Sen olması bekleniyor. Yaklaşık 3.2 milyon memur ile 2 milyona yakın memur emeklisi bu yıl yüzde 3+3 zamla yetinmek zorunda kalacak. Salgının da etkisiyle maaşların alım gücü düştü. Bu nedenle de memur konfederasyonları son toplusözleşmenin güncellenmesini istiyor. Ancak hükümet bu talebi kabul etmiyor. Memur konfederasyonlarının da hedefi, salgınla yaşanan kayıpların giderilmesi olacak. l ANKARA Mustafa Çakır

Üsküdar’a gider iken aldıda bir yağmur...

Üsküdar’a gider iken aldı da bir yağmur... figure > Osmanlı’daki en eski halk müziği kayıtları bilimsel bir araştırmayla ortaya çıktı. İstanbul Türküsü olarak bilinen “Üsküdar’a gider iken”den Ravel bestelerine kadar pek çok eser Edison fonografıyla kayıt altına alınmış. Osmanlı topraklarında alanda yapılan en eski halk müziği kayıtlarını yapan Hubert Pernot ve Felix von Luschan’ın konuyla ilgili çalışmaları ilk kez tüm detaylarıyla Türkçe literatüre girdi. Pernot’nun 1898-99’da Sakız Adası’nda Yunan dili araştırmaları kapsamında Rum köylülerden kaydettiği ezgilerin Bâbı Âli’den Fransız besteci Ravel’e uzanan hikâyesi çok ilginç. Luschan’ın arkeoloji araştırmaları için gittiği Zincirli’de Ermeni delikanlı Avedis’ten kaydettiği Türkçe halk şarkılarında tanıdık ezgilere, özellikle İstanbul Türküsü olarak bildiğimiz Üsküdar’a Gider İken’e rastlamak şaşırtıcı. Edison fonografıyla taşrada yapılan bu kayıtlarla dönemin müzik üretimi, ses arşivleri ve bilim-sanat ortamlarına dair her şey didik didik araştırılmış. “Fonograf Alanda-Erken Dönem Karşılaştırmalı Müzikoloji Çalışmaları ve Türkiye” başlıklı çalışma, bu güçlü içerikle ulusal ve uluslararası literatürde pek çok açıdan ilk olma özelliğine sahip.  /Archive/2021/1/2/203012929-kul-nihan-rnk.pngBerlin, Fransa, Yunanistan ve Türkiye’yi içeren bölgedeki çalışmaları Türk okuyucusuyla buluşturanlar ise Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) İstanbul Devlet Konservatuvarı Müzikoloji Bölümü’nden bir ekip. Bu ekipten araştırma görevlisi Nihan Tahtaişleyen sorularımızı yanıtladı:‘DEVAMI GELECEK’Pandemi döneminde böyle geniş kapsamlı bir çalışma nasıl yapıldı?Kitabın fikir annesi Elif Damla Yavuz, ben ve Erdener Önder bir süredir yabancı araştırmacıların Osmanlı coğrafyası ve Anadolu köylerinde yaptıkları kayıtlar üzerine çalışıyoruz. 2019’da dünyanın en kapsamlı ve eski ses arşivi olan Berlin Fonogram Arşivi’nde 7 ay araştırma yaptım. Elif zaten yıllardır Alman araştırmacıların yaptığı çalışmalara hâkim ve yaptığı çevirilerle alana sürekli katkı sağlayan bir müzikolog. Ela Alpman, Divin Gençoğlan ve İdil Özcan da başlangıçta Fransızca ve İngilizce temel metinleri çevirmekle bu kitaba katkı sağlayacak iken hepimizin dizginlenemez merakıyla iş büyüdü. Berlin ve Paris’teki ses arşivleriyle görüşüldü, Yunanistan’daki akademisyenlerle ilişki kuruldu. Bulduklarımız sonucunda bu çalışmayı genişletmek ve kitaba dönüştürmek, literatüre katmak boynumuzun borcu oldu. Erdener de hem arşiv çalışan bir etnomüzikolog hem de Berceste Yayınevi sahibi olarak tam destek verdi. Yani temeli çok önceden atılmış ama salgın döneminde bir bölümü sonlandırılmış bir çalışma. Dahası da gelecek...DİLİ SADE...Kitabın başlığı akademik olduğu için uzman olmayan okuru korkutuyor ama dili sade ve sunulan belgeler çok etkileyici. Okur bu kitapta ne bulacak? Evet, akademik bir çalışma ama korkutucu değil. Biz daha çok 20. yüzyılda Avrupa’da ses arşivlerindeki bilim ve sanat ortaklıklarını, Türkiye’nin bu ortaklıktaki yerini gösteren bir fotoğraf çektik. Bu fotoğrafta her okuyucu, kendine göre bir detay görecek ve istediği çerçevede bu bilgileri kullanabilecek. Dili de sade. Müzikolog olmayanların da müzikle ilişkisini başka bir boyuta taşıyabileceğimize inanıyorum. Türkiye’de ilk kez yayımlanan eski halk müziği notalarını gören müzisyen dostlarım, iyi birer tarih okuyucusu olan arkadaşlarım hatta sosyolog, arkeolog ve arşiv çalışan sanatçılardan da olumlu dönüşler aldık. Arşiv kayıtları, notalar, fotoğraflar, Osmanlıca, Fransızca, Almanca ilk elden belgeler, kitapta çok malzeme var... Okuması zor olmasa da okuyucuyu bilgi bombardımanına tuttuğumuz için arada soluklanmak gerekebilir. Osmanlı topraklarındaki halk müziği kayıtlarını neden Türkiye’deki arşivlerde değil de yabancı arşivlerden buluyoruz? Ne yazık ki Türkiye’de koleksiyonuna kolayca ulaşabileceğimiz kurumsal bir ses arşivi yok. İlgili kurumlar Avrupa’daki gibi yeterli devlet desteğine sahip değil ya da isteksiz ve içe kapalılar. Bu malzemeye erişmek istediğinizde girişiminiz olumsuz sonuçlanıyor. Yine de ticari şirketler, kişiler üzerinden hareket ederek bazı arşiv kayıtlarını yayımlayabiliyor. Bu konuya dikkat çekmek için Berlin, Viyana ve Paris’teki ses arşivleriyle ilgili detaylı bilgi aktardık kitapta. Avrupa, ses arşivlerini tarihsel insanlık hazinesi olarak görüyor. Türkiye’de de bu bilinci ön planda tutmak gerek.Diğer taraftan Türkiye’de uzun yıllar başka dillerdeki halk müzikleri kayıtları göz ardı edildi. Rumca, Ermenice, Kürtçe, Süryanice gibi bu toprakların zenginliğini gösteren ezgilere dair kayıtlar hep yabancılar tarafından yapıldı, Avrupa ve Amerika’daki arşivlere taşındı. Farklı dillerde olsa da halk ezgileri bu topraklarda yaşayan kültürlerin buluştuğu ortak bir payda. Bu sebeple Sakız Adası’nda Pernot’nun yaptığı Rumca kayıtlar ve Luschan’ın Zincirli’de yaptığı Türkçe ve Kürtçe kayıtları tarihimize işlemek önemliydi. “Üsküdar’a Gider İken’in geniş bir coğrafyadaki dolaşımını görmek şaşırtıcı, onu 12 yaşındaki Avedis’ten dinlemek keyif verici aynı zamanda...‘GERİ DÖNÜŞLER ÖVGÜ DOLU’Nasıl geri dönüşler aldınız? Bizim alanımızda çalışmalarıyla literatüre katkı sağlayan hoca ve meslektaşlarımızın hepsinden gerek yazılı gerek sözlü olarak övgü dolu geri dönüşler aldık. Berlin Fonogram Arşivi’nin yönetimi, Almanya ve Amerika’da arşiv çalışan bazı müzikologlar yayının ardından yeni önerilerle geldi, kitabı Türkçe de olsa kurumsal ve kişisel arşivlerine aldılar. Türkiye’nin önde gelen üniversite ve kütüphaneleri de kitabı hemen edindi. Değerli klasik kemençe üstadı Derya Türkân en çok heyecanlanan müzisyenlerden oldu. Beni en çok şaşırtan ise konuya uzak olduğunu düşündüğüm caz müzisyenleri dostlarım Çağrı Sertel ve Eylül Biçer’in ilgisi oldu. Özellikle kitabın içinde yer alan ve ilk kez yayımlanan notaların, tarihin derinliklerindeki sesleri bugüne taşıyor oluşu icracıları epey heyecanlandırıyor. İsteyenler kitabı bercesteyayinevi.org adresinden online edinebilir. Çok yakında bu kitaptaki detaylardan başkaca sesli ve yazılı kaynakları müzikseverlere ve akademi camiasına sunacağımızı da eklemek isterim.  cumhuriyet.com.tr

Festtogether’da Cem Yılmaz günü

Festtogether’da Cem Yılmaz günü figure > Sürdürülebilir müzik festivali Festtogether’ın bugün son günü. Dün başlayan festival, NetD ve YouTube Türkiye üzerinden canlı yayımlanacak. Festivalde bugün bilet alarak izlenebilecek özel etkinlikler olacak.  Cem Yılmaz ve Ezhel, hayranlarıyla buluşacak. Festtogether için alınan her bilet sanat emekçilerine destek olarak aktarılacak. Ayrıca www.birkirabirsahne.com sitesinden de pandemi döneminde çok zor bir dönemden geçen sahne sanatları mekânlarına destek olunabilecek. Festtogether biletleri www.mobilet.com’da satışta!KADIKÖY BELEDİYESİ’NDEN DESTEKFesttogether’a, Kadıköy Belediyesi kira ve depo desteği ile katılıyor. Konuya ilişkin Kadıköy Belediye Başkanı Şerdi Dara Odabaşı, “Festtogether festivali ile bir kez daha Kadıköy sınırları içinde yer alan sanat emekçilerinin yanında olacağız. Belediyemize ait salonlarımızı ücretsiz olarak tiyatro ekiplerine prova alanı olarak tahsis etmeye devam ediyoruz. Sahnesiz tiyatrolarımızın 6 aylık depo ihtiyacını karşılayacak ve sahnelerimizi ücretsiz olarak Kadıköy’de yer alan tiyatro ekiplerine açacağız. Ayrıca ilçe sınırları içinde yer alan sahnelerimizin kiralarına destek olacağız. Bu destek karşılığı, sahnesiz toplulukların bu sahnelerde yer almasını sağlayacağız” dedi. cumhuriyet.com.tr

Vitrindeki Albümler

Vitrindeki Albümler figure > Mehmet Güreli ‘Koş Git Bir De Sen Bak’ (Ada Müzik) Resim, sinema, yazarlık ve tabii ki müzisyenlik... Çeyrek asırdan beri dört karpuzu münasip biçimlerde koltuğunun altına sıkıştırmış bulunan Mehmet Güreli ismini çoğumuz bir dizide çalındığı için “Kimse Bilmez” şarkısıyla tanımış olabiliriz. Ancak kıymetini yıllardır bilenler bir yana, meraklı bir azınlık da popüler şarkısıyla aynı güzellikte sayısız eserinin olduğunu çoktan keşfetti. “Koş Git Bir De Sen Bak” adlı derleme Güreli diskografisinden seçilerek hazırlanmış minik bir buket.  Toplam yedi albümü var Güreli’nin. Plak formatında 180 gr olarak basılan 13 parçalık “Koş Git Bir De Sen Bak” ise bu albümlerden sadece dördündeki şarkılardan seçilmiş, Güreli eliyle. Ki bunlar Yağmur - 1998, Odamda Yolculuk - 2002, İplerin Kopuşu - 2007 ve Zamboni Sokağı – 2017. Burada yer alan parçaların masteringi İhsan Apça tarafından Ada Stüdyo’da yapılmış, kapak görselleri ve fontu Güreli tarafından özel olarak bu albüm için hazırlanmış.Güreli’nin nahif, kırılgan ve dumanlı sesiyle mırıldarcasına söylediği şarkılar; aradan yıllar geçmesine rağmen ilk günün tazeliğini koruyor; eski günlere götürmekle yetinmeyip yitik aşk ve dostluklara vefa dolu bir selam veriyor. Çok yönlü bir gönül adamının özeti bu güzel derleme./Archive/2021/1/2/203912337-vitrin2-kulturmaxrnk.jpgReptilians From Andromeda ‘Must Be Destroyed!’ (Ada Müzik)Reptilians From Andromeda İstanbul yeraltı müzik sahnesinin en verimli, en istikrarlı topluluklarından biri. Ülke ülke gezen, çokça çalan, kıçı yer görmeyen topluluğun yedi yıllık ömründe bir albüm, sekiz kısaçalar, bir de 45’lik plak mevcut. Şimdi albümler ikiliyor; 10 İngilizce besteden oluşan, 180 gr. plak formatında basılan “Must Be Destroyed!” ile RFA yine türünün ruhuna uygun, sadakati yüksek bir iş çıkarıyor.“Must Be Destroyed!” Kadıköy’de alternatif işlerin köklü yuvası olarak bilinen Karga Bar’da çalınmış, mekânın tonmaysterı Rammy Roo tarafından kaydedilmiş. Mastering Fran Ashcroft’a, harika kapak ise Kanadalı çizer Darren Merinuk’a ait.Vokalde Aybike Çelik Özbey, gitarda Tolga Özbey, basta Kerim Gönencer, davulda Onat Hafız; yenilenen kadrosuyla basılan ilk kayıt bu ama öncesinde topluluk epey hazırdı. Elemanlar idmanlıydı, zira bir Avrupa turnesinden alev almış halde dönmüşlerdi. Salgın günlerinin hemen öncesinde, mekânın boş olduğu günlerde seyircisiz ortamda hücum kayıtlarla çaldılar; bir albüm olarak basılması niyetiyle. Ayrıca bir parçada saksofoncu Deniz Felder’in varlığı da büyük renk.Sonuç son derece tatminkâr. Taşları iyice yerine oturan topluluğun şimdiye değin en iyi işi... Murat Beşer

İyileştirme açıklaması

İyileştirme açıklaması figure > Bakan Koca, sağlıkçılar için ‘yıpranma payı’ revizyonu sinyali verdi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “yıpranma payının tüm sağlık çalışanlarını kapsayacak şekilde revize edilmesine ilişkin” CHP Nevşehir Milletvekili Faruk Sarıaslan’ın önergesine, “Önümüzdeki süreçte bu konunun hükümetimiz tarafından yeniden gözden geçirilerek ihtiyaç duyulan alanlarda istihdam edilen sağlık çalışanlarının fiili hizmet zamlarına ilişkin olarak iyileştirmelerin yapılabileceği düşünülmektedir” yanıtını verdi.  2018’de yapılan düzenlemeyi anımsatan Koca, “Kanun kapsamında sağlık meslek mensubu sayılan ve insan sağlığı için koruyucu, teşhis, tedavi ve rehabilite edici hizmetlerde çalışanlar fiili hizmet süresi zammı kapsamına alınmıştır. Önümüzdeki süreçte bu konunun hükümetimiz tarafından yeniden gözden geçirilerek ihtiyaç duyulan alanlarda istihdam edilen sağlık çalışanlarının fiili hizmet zamlarına ilişkin olarak iyileştirmelerin yapılabileceği düşünülmektedir” dedi. Koca’nın yanıtını Cumhuriyet’e değerlendiren Sarıaslan, “Ben de koronayı çok ağır geçirdim. Hastanede de yattım. Oradaki sağlık çalışanları her şeyi hak ediyor. Biz, CHP olarak, kendilerine bir aylık ikramiye de verelim dedik ve bu konuda ısrarcıyız. Yıpranma payı konusunda da gece nöbete kalan çalışandan yemek getiren, onunla ilgilenen hasta bakıcısına kadar herkes bu haktan faydalanmalı” diye konuştu.  Sarp Sağkal

Sağlıkçılara adanan bir kitap

Sağlıkçılara adanan bir kitap figure > Farklı disiplinlerden uzmanların yazılarının yer aldığı, Prof. Dr. O. Şadi Yenen ve Prof. Dr. Selim Badur’un editörlüğünde hazırlanan “Pandemi ve Covid-19” adlı kitap, Ayrıntı Yayınları’ndan çıktı. Kitapta, içinde sıkışıp kaldığımız koronavirüs pandemisi sonrası kriz ve bunun nedenleri, çözüme yönelik açılımları, krizin ekonomik, psikolojik, felsefi, sosyal ve kültürel boyutlarının ortaya konduğu makaleler yer alıyor. Pandemi sırasında yaşamını yitiren sağlıkçılara adanan kitapta, “Virüslerin insan evrimindeki rolü”, “Salgınların tarihi: Toplumsal ve siyasal açıdan kısa bir bakış”,  “Karantina, izolasyon, filyasyon”, “Aşı Karşıtlığı”, “Covid-19 sosyolojisi?” gibi pek çok konu inceleniyor. Kitapta  Prof. Dr. Afşar Timuçin, Dr. Çağrı Mert Bakırcı,  Prof. Dr. Kayıhan Pala,  Prof. Dr. Esin Şenol, Prof. Dr. Ener Çağrı Dinleyici, Prof. Dr. Helga Rittersberger-Tılıç, Dr. L. Doğan Tılıç,  Doç. Dr. Barış Doster, Fatih Yaşlı, Doç. Dr. Güven Gürkan Öztan, Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’nun da aralarında bulunduğu çok sayıda uzmanın analiz yazılarına yer veriliyor.‘ASIL ROTA İNSAN-DIŞILIK’Kitabın önsözünde, Prof. Yenen ve Prof. Badur, insanların, salgının atlatılması için umut olarak sunulan aşı ve ilaç konularına ilgilerinin arttığına dikkat çekerek özetle şunları kaydetti:“Toplumların yönetim biçimlerinin insan ve insani değerlere bakışı Covid-19 salgınıyla birlikte kimsenin yadsıyamayacağı bir biçimde aydınlandı; kapitalizm döngüsel krizlerini çoklukla yeni teknolojiler ve yeni sömürü alanları yaratarak aşıyor olsa da kapitalist düzende krizlerin aşılmasının asıl rotasının insan-dışılık olduğu bir kez daha açıkça ortaya çıktı. Neoliberal örüntüyle sarmalanmış dünya ekonomilerinin ve bu bağlamda Türkiye kapitalizminin salgın döneminde derinleşen emek düşmanlığı ve örtülü/açık gericilikle işbirliği daha da görünür hale geldi. Bir yandan bilimsel araştırmalarla salgını baskılama ya da yayılmasını önleme arayışları sürerken, bir yandan da salgının ortaya çıkmasıyla katmerlenen ekonomik krizden siyasi ve ekonomik çıkış yolları için çözüm önerileri üretilmeye çalışılıyor. İnsanın tarih yapıcı rolü yeniden biçimleniyor. Covid-19 krizinin bu çok boyutluluğu, ister istemez konunun değişik disiplinlerce ele alınmasını ve farklı yaklaşımları gündeme getirdi. Bu kitap bu bakış açısıyla hazırlandı ve her biri konusunda uzman değerli yazarların katkılarıyla ortaya çıktı.” l İSTANBUL Sibel bahçetepe




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter