'Leon Bahar’ı Takdimimdir'
Leon Bahar’ı Takdimimdir, vergi mağduru Yahudi tüccar Leon Bahar’dan kalan sürgün mektupları ve dilekçeler üzerinden İkinci Dünya Savaşı yıllarının Türkiye’sine ışık tutuluyor.
/Archive/2021/1/11/123636392-ic1.jpgLeon’un AÅŸkale’den karısı Jenny’ye gönderdiÄŸi tek fotoÄŸrafın arkasında ÅŸunlar yazılı: ‘’Canım karıcığım, Pırnakaban’ın bu köhne ortamında daha iyisini çektirmek mümkün olmadı. Açık havada çektirdiÄŸim bu fotoÄŸrafta da görebileceÄŸin gibi, birkaç tel dışında saçımda hiç beyaz yok... Uçup giden gençliÄŸimden bana kalan tek iz de bu zaten... Hasretle kucaklarım... â€Varlık Vergisi’nin 77. yılında, tam da verginin TBMM’de kabul edildiÄŸi tarih olan 11 Kasım’da okurla buluÅŸan Leon Bahar’ı Takdimimdir aynı hafta içinde ikinci baskıyı yaptı. Nurten Yalçın Erüs’ün kitabı, vergi maÄŸduru Yahudi tüccar Leon Bahar’dan kalan sürgün mektupları ve dilekçeler üzerinden Ä°kinci Dünya Savaşı yıllarının Türkiye’sine ışık tutuluyor.Kitabın kahramanı Leon Bahar vergi ilan edildiÄŸinde 38 yaşında. Sultanhamam’da küçük bir tüccar. Kendisine 120 bin TL vergi geliyor. Bu, ödenmesi mümkün olmayan bir tutar. Leon Bahar da ödeyemiyor ve Åžubat 1943’te AÅŸkale’ye sürgüne gönderiliyor. Oradan Sivrihisar’a sevk ediliyor.Ä°stanbul ile, Ä°stanbul’daki sevdikleri ile arasındaki mesafenin kısalması tek tesellisi oluyor, yoksa koÅŸullar AÅŸkale’den beter, sarı sıcakta uçsuz bucaksız bir bozkırın ortasında kalıyor öteki mükelleflerle birlikte...MÃœCADELE AZMÄ°...Leon Bahar’ın 1941 Mayıs ayında zorunlu askerlik vesilesiyle (Yirmi Kur’a Askerlik) Kandıra’ya gidiÅŸinden 1943 Åžubat ayında AÅŸkale’ye sürgüne gönderiliÅŸi ve aynı yıl Aralık ayı sonunda Sivrihisar’dan salıverilmesine kadar geçen zaman kitapta gerçek belgeler ve güçlü betimlemelerle hayat bulan usta bir kurguyla okura sunuluyor.‘’Bu kitap benim için bir iç huzurdur. Varlık Vergisi gibi acı ve karanlık bir dönemle yüzleÅŸmekten korkmadan, umuda ve insana dair, birlikte yaÅŸama umuduna dair not düşebilmiÅŸ olmanın huzurudur. Bunu yapmama, kahramanım yani hikayenin gerçek sahibi Leon Bahar, mücadele azmi, adalet arayışı ve eÅŸsiz muhakeme gücü ile imkan verdi’’ diyor Nurten Yalçın Erüs.LEON BAHAR’IN EDEBÄ° KİŞİLİĞİBelgelere uzun yıllar önce ekonomi gazeteciliÄŸi yaptığı dönemde ulaÅŸmış. Hemen yazmak yerine beklemeyi tercih etmiÅŸ.“Leon Bahar’dan bana kalan külliyatı çok önemsedim. Bu önemi, bu deÄŸeri hak eden çok kapsamlı bir içerik vardı elimde. Bir yandan haksızlığa uÄŸradığı kesin olan bir gayrimüslimin devletine yazdığı hak arama dilekçeleri; öte yandan sürgünden yazılan mektuplarla kamp yerinin, sürgün hayatının bugüne kadar hiç bilinmeyen ayrıntıları... Öte yandan bir baba, bir eÅŸ olarak yaÅŸadıkları. Karısına yazdığı aÅŸk dolu, hasret dolu mektuplar. Toplumsal vicdana seslenen kuvvetli metinler. Ä°ÅŸte bu külliyatı hazmettiÄŸimi, Leon Bahar’ın edebi diline yakınlaÅŸtığımı, dönem kitabı hassasiyetini karşılayacak araÅŸtırma ve bilgi derinliÄŸine ulaÅŸtığımı hissettiÄŸim an oturdum yazmaya†sözleri, kitabın ince örülmüş sıkı dokunmuÅŸ, oya gibi iÅŸlenmiÅŸ dünyasının, her biri özenle seçilmiÅŸ cümlelerinin ardındaki emeÄŸi anlamak için bir referans olabilir./Archive/2021/1/11/123659673-ic2.jpgPÃœR GERÇEĞİN BELGE VE MEKTUPLARIBiyografik romanlarda gerçek nerede baÅŸlar nerede biter, neresi kahramanın neresi yazarındır sorusu çokça merak uyandıran, cevabı da çoÄŸu zaman her okuru memnun etmeyen bir meseledir. Kitabın pür gerçeÄŸini romanın kahramanından kalan belge ve mektuplar oluÅŸturuyor. Belgeler arasındaki anlatımlar ise yazarın dönem araÅŸtırmalarından ve kendi yazınsal ve entelektüel birikiminden doÄŸmuÅŸ, iÅŸin kurgu tarafını oluÅŸturuyor. Ama kabul etmek gerekir ki yazar, gerçekle kurguda ya da bir baÅŸka deyiÅŸle kahramanı ile kendisi arasında tercihini daha çok Leon’dan yana kullanmış.“Okumaya meraklı, yazmaya meraklı bir adam Leon. Öğrenme merakı içinde. Fransızcayı da keman çalmayı da onca imkânsızlık içinde kendi kendine öğrenmiÅŸ... Güzelliklerden hoÅŸlanıyor. Kitabı her ÅŸeyi bilen -omniscient- tekniÄŸini kullanarak yazmaya çalıştım. Ama bildiÄŸim her ÅŸeyi, Leon’un da bildiÄŸini, hatta benden daha da iyi bildiÄŸini hissettirmeye çaba harcadım’’ diyor Nurten Yalçın Erüs.GERÇEK VATANSEVERLÄ°K!Gazete kupürleriyle, siyasi figürleriyle, ÅŸehrin türlü mekânlarıyla, devrin Türkiye ve dünya halleriyle, ekonomiyle, diplomasiyle, sanatla ilgili bir ansiklopedi dolusu bilgi var kitapta ama kahramanı ile okurunun arasına giren bir yazar yok karşımızda. BaÅŸka bir deyiÅŸle, okurun kahramana baÄŸlanmasını ÅŸansa bırakmamış Nurten Yalçın Erüs.Åžair Edip Dürüst Tüccar Leon Bahar’ı Takdimimdir; yazarının akıcı anlatımıyla NiÅŸantaşı, Bebek, Sultanhamam’dan baÅŸlayarak 1940’lı yılların Ä°stanbul’unu, HaydarpaÅŸa’dan Fındıklıyan Han’a Ä°stanbul’u güzelleÅŸtiren tarihi binaları ve ÅŸehre dair pek çok ayrıntıyı okuyucunun gözünde canlandırıyor.Bunun yanı sıra Kandıra’dan AÅŸkale’ye, AÅŸkale’den Sivrihisar’a uzanan bir Anadolu güncesine de ev sahipliÄŸi yapıyor. Bir karı kocanın zorunlu ayrılığını, çetrefilli aile iliÅŸkilerini, evlat sevgisini, dostlukların yarattığı mucizeleri, gerçek vatanseverliÄŸe dair samimi ifÅŸaatları ve adalete olan özlemi alabildiÄŸince derinlikli iÅŸleyen kitap, yeni yıl okumaları için kuvvetli bir tavsiye...Åžair, Edip, Dürüst Tüccar Leon Bahar’ı Takdimimdir / Nurten Yalçın Erüs / Kırmızı Kedi Yayınevi / 480 s.
Hande Sönmez
Şiiriyle Filistin’e bayrak oldu; Mahmud Derviş
Mahmud Derviş (1941-2008) hiçbir zaman okuyucularının beklentilerine teslim olmadı. Bunun yerine okurlarını, yeni şiirsel konu ve biçimlere doğru maceralara katılmaya davet etti. Her ne kadar "Filistin'in ulusal şairi" olarak değerlendirilse de Yunan, Roma, İran, Yahudi, Süryani, Kenan, Sümer ve Osmanlı tarih ve mitolojisinden de yararlandı. Hayatı boyunca on düzyazı kitap ve düzinelerce şiir kitabı yayımladı. 1996’da şair Helit Yeshurun'a verdiği bir röportajda, her şiirin kendi başlangıcını yarattığını ve "dünyayı yeniden inşa ettiğini" ifade etti. Türkçede yeni yayımlanan Badem Çiçeği Gibi yahut Daha Ötesi kitabından yola çıkıp çevirmeni Mehmet Hakkı Suçin’le Mahmud Derviş ve şiirini konuştuk.
/Archive/2021/1/11/122205870-ic1.jpg- Mahmud DerviÅŸ'in eserlerini inceldiÄŸimizde kendisini sürekli yeniden inÅŸa ettiÄŸini ve en sonunda birden fazla Mahmud DerviÅŸ'in ortaya çıktığını görürüz. Åžiirleri "Kimlik Kartı" gibi marÅŸ haline gelmiÅŸ ÅŸiirlerden Fi Hadrat al-Ghiyab [YokluÄŸun Varlığında] düzyazıya yaklaÅŸan eserlere kadar geniÅŸ bir yelpazeye yayılır. EÄŸer biri size "Nereden baÅŸlamalıyım?" diye sorsa ne önerirsiniz?Mahmud Derviş’in, sürekli kendini yeniden inÅŸa ederek devam etmiÅŸ olan ÅŸiir hayatıyla ilgili birkaç kavÅŸaktan söz etmek mümkündür. Klasik Arap kasidesi ile romantik ÅŸiir etkisindeki ÅŸiir anlayışı, altmışlı yıllarda yerini devrimci ve toplumcu bir ÅŸiir anlayışına bırakır. BahsettiÄŸiniz “Kimlik Kartı†şiiri bu dönemin ürünüdür.Mahmud Derviş’i çevirmeye baÅŸladığımda Türkçede Mahmud DerviÅŸ neredeyse sadece bu ve buna benzer ÅŸiirleriyle tanınıyordu. Oysa ÅŸairin kendisi, “sadece†bu ÅŸiirlerle tanınmaktan rahatsızlık duyuyordu. Bu yüzden aslında “Nereden baÅŸlamalıyım?†sorusu öncelikle çevirmen olarak benim kendi kendime sorduÄŸum bir sorudur./Archive/2021/1/11/122214761-ic2.jpgESERLERÄ°NDEKÄ° BÄ°YOGRAFÄ°K Ä°ZLEREserlerini inceledikten sonra ÅŸairin hayatının son yirmi yılında yayımlanan eserlerine odaklanmayı tercih ettim. DerviÅŸ, neredeyse her beÅŸ yıla bir kitap sığdırmıştı: Atı Neden Yalnız Bıraktın (1995), Mural (2000), Badem ÇiçeÄŸi Gibi yahut Daha Ötesi (2005), Bu Åžiirin Bitmesini Ä°stemiyorum (2009).Bu eserlerin ortak özelliÄŸi biyografik özellikler taşımalarıdır.Fakat bu biyografi, ÅŸairin yalnızca hayat hikâyesinden ibaret deÄŸildir. BaÅŸta Filistin olmak üzere OrtadoÄŸu coÄŸrafyasının, tarihinin, zamanın, mekânın, varoluÅŸun, beden ve ruhun da hikâyesidir. Bu nedenle okuyucuya, “şu eserden baÅŸlayın†gibi kesin önerilerde bulunmak yerine esnek önerilerde bulunabilirim.Düzyazıya yakın ama ÅŸiirsel söyleyiÅŸi yüksek, günlük dil tonlarının hâkim olduÄŸu ÅŸiirler okumak isteyenler Badem ÇiçeÄŸi Gibi yahut Daha Ötesi ile baÅŸlayıp sonra öteki kitaplardan hangisini isterlerse onunla okuma deneyimlerine devam edebilirler. Biyografik nitelikte bir eserle baÅŸlamak isteyenler ise Atı Neden Yalnız Bıraktın ile baÅŸlayıp sonraki kitaplarla okumalarını sürdürebilirler./Archive/2021/1/11/122222776-kapakic3.jpg‘TEK TÄ°P OKUYUCU MÃœMKÃœN DEĞİL’- Atı Neden Yalnız Bıraktın gibi bazı kitaplarda DerviÅŸ sadece kendi hikâyesini deÄŸil aynı zamanda Filistin'in kolektif tarihini de anlatır. Aslında sadece Filistin'in deÄŸil Kenan, Ä°brani, Yunan, Roma, Ä°ran, Mısır, Arap, Osmanlı, Ä°ngiliz ve Fransız tarihini de epik ve efsanevi tarzda, ama gündelik dili de kullanarak anlatır. Acaba Türk okuyucular bu tarih ya da hikâyede kendilerini Arap, Fransız ya da Ä°ngiliz okuyuculardan daha farklı konumlandırıyorlar mı?DoÄŸrusu tek tip bir okuyucudan söz etmek mümkün deÄŸil. Tek bir okuyucunun bile farklı zamanlarda okuduÄŸu metinleri alımlaması farklı olabilirken tek tip Arap, Fransız ya da Ä°ngiliz okuyucusundan söz etmek doÄŸru deÄŸildir. Her okuyucu kültürü, birikimi ve ÅŸiir okumadaki yaratıcılığı oranında bu metinleri alımlar. Buna karşın, her okuyucunun birey olarak kültürel bir tarihe sahip olduÄŸunu ve aldığı mirasın Derviş’in metinlerini okumasını etkileyeceÄŸini de dikkatten kaçırmamak gerekir.ÖrneÄŸin, Filistin toplumu Türkiye toplumuna göre Hıristiyanlık göndermelerine daha fazla aÅŸinadır. Bu yüzden Derviş’in metinler arası göndermelerinin Filistinli bir okurda daha zengin çaÄŸrışım yaratması beklemek yanlış olmaz. Bu gerçeÄŸi dikkate alarak çevirilerimde, Türk okuyucusunun Ä°ncil ve Tevrat ayetlerine yapılan göndermeleri daha anlayabilmesini saÄŸlamak için dipnotta belirttim./Archive/2021/1/11/122230448-ic4.jpg‘ARAPÇANIN TÃœM SES VE RÄ°TÄ°MLERÄ°NDEN YARARLANIR’- DerviÅŸ, bir tempo, bir ritim yakalayarak iÅŸe koyulduÄŸundan ve müzikaliteyi bulmak için bir fikir, bir imge ya da bir olaya ihtiyaç duyduÄŸundan bahseder. Türkçede onun ÅŸiirlerindeki bu ritmi ve müzikaliteyi yeniden nasıl inÅŸa ediyorsunuz?Mahmud DerviÅŸ ÅŸiirlerinde, Arapçanın bütün ses ve ritim imkânlarından yararlanır. Åžiirlerinde tef’ile ölçüsünü son derece esnek kullanır. Hatta aynı ÅŸiirde birkaç vezni zekice bir arada kullanabilir. Åžiirlerindeki bu tef’ile ölçüsünün saÄŸladığı çeÅŸitlilik, ÅŸiirsel ritmin tekdüze olmasını önler. İç içe kafiyeler, aliterasyonlar, tekrarlar, cinaslar ÅŸiirin ritmini iyice yükseltir.Ses zenginliÄŸiyle anlamsal zenginliÄŸin iç içe olduÄŸu bu ÅŸiiri, hedef dilde aynı etkide yeniden yaratmak kolay deÄŸildir.Mahmud DerviÅŸ Badem ÇiçeÄŸi Gibi yahut Daha Ötesi’nde, düzyazıya yakın ritimli ÅŸiirler ortaya koyar. Hatta kitabın başında Ebu Hayyân et-Tevhidi’nin ÅŸu sözlerini alıntılar: “En güzel söz, nesri andıran nazım ile nazmı andıran nesir arasında bir imge niteliÄŸini taşıyan sözdür…â€Åžiiri düzyazıya yaklaÅŸtıkça günlük dilin etkisi daha fazla görülür. Dolayısıyla çeviri yaklaşımı kitaptan kitaba, hatta ÅŸiirden ÅŸiire de farklılıklar gösterir.Ben, DerviÅŸ ÅŸiirini Türkçeye çevirmeye baÅŸlamadan önce onu biçim açısından analiz ederim. Muhtemel çeviri kayıplarını nasıl telafi edebileceÄŸimi inceden kestirmeye çalışırım. Okurken notlar alırım. Dahası eÄŸer Mahmud DerviÅŸ o ÅŸiiri önceden seslendirmiÅŸse ÅŸiiri onun sesinden de dinlerim.Bu ÅŸekilde, ÅŸairin ÅŸiirdeki sesini yakalamaya çalışırım. Çeviriye daha sonra baÅŸlarım. Sadece içeriÄŸi Türkçeye aktarmakla yetinmem, ÅŸiirlerdeki ritmi ve müzikaliteyi de bir ÅŸekilde yaratmaya çalışırım.Türk edebiyatından seksene yakın eseri Arapçaya çevirmiÅŸ olan rahmetli Abdulkadir Abdelli, “Senin Türkçe çevirilerini okurken Mahmud Derviş’i Arapçada okuyormuÅŸ gibi hissediyorum†derdi.- DerviÅŸ'in son dönem ÅŸiir kitapları arasından çevirdiÄŸiniz kitaplarını baÅŸka dillerden baÅŸka kitaplarla konuÅŸtursanız hangi kitapları seçerdiniz?Mahmud DerviÅŸ eserlerinin, Nâzım Hikmet ve Yehuda Amihay’ın eserleriyle konuÅŸmasını isterdim. Aralarında ilginç diyaloglar olabilirdi sanırım.Badem ÇiçeÄŸi Gibi yahut Daha Ötesi / Mahmud DerviÅŸ / Türkçesi: Mehmet Hakkı Suçin / Everest Yayınları / 120 s. / 2020.
Marcia Lynx Qualey
Türkçe Haberler En Son Başlıklar
Endonezya’da yolcu uçağının düştüğü bölgede arama kurtarma çalışmaları sürüyor
Endonezya’da yolcu uçağının düştüğü bölgede geniş çaplı arama kurtarma çalışmaları devam ediyor.
Ulusal Arama Kurtarma Ajansı (BASARNAS) Koordinatörü Rasman, yaptığı açıklamada, uçağın düştüğü alanda bugünkü arama kurtarma çalışmalarının 53 gemiyle yürütüleceğini belirtti.Bölgede 2 bin 600 personelin katılımıyla 6 farklı noktada çalışmaların sürdüğünü bildiren Rasman, alandaki özel dalgıçların deniz altında uçak ve ceset parçaları aramalarına devam edeceğini aktardı.Dün yerinin tespit edildiği belirtilen uçağın karakutusu henüz denizdeki enkazdan çıkarılamadı.Öte yandan bölgedeki polis hastanesine kaldırılan 16 torba içerisindeki ceset parçalarının DNA testlerine bugün başlanılacağı bildirildi.Karakutunun çıkarılıp incelenmesiyle kazanın nedeninin aydınlatılabileceğini kaydeden yetkililer, uçağın düşüş sebebine ilişkin de henüz resmi bir açıklama yapmadı.Ulaştırma Bakanı Budi Karya Sumadi, 9 Ocak’ta düzenlediği basın toplantısında, kalkıştan yaklaşık 5 dakika sonra iletişimin kesildiği ve içinde 12 kişilik mürettebat ile 50 yolcunun bulunduğu "SJ182" sefer sayılı yolcu uçağının başkent Cakarta'nın kuzey açıklarındaki Laki ve Lancang Adası arasındaki noktaya düştüğünü açıklamıştı.Ulaştırma Bakanlığı Sözcüsü Adita Irawati, en son iletişimin 9 Ocak’ta yerel saatle 14.40'ta gerçekleştirildiği uçağın Cakarta-Pontianak seferini yapmak üzere havalandığını bildirmişti.Endonezya Donanması, yolcu uçağının enkazının başkent Cakarta sahilinin kuzeyindeki Thousand Adaları açıklarında 4 ayrı noktaya dağıldığını ifade etmişti.Küresel uçuşları takip eden Flightradar24'ün sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, uçağın kalkıştan 4 dakika sonra yaklaşık 11 bin fite (3 bin 352 metre) çıktığı, daha sonra 1 dakikadan kısa sürede 250 fite düştüğü ve hava trafik kontrolü merkeziyle irtibatının kesildiği belirtilmişti.
AA
76. yıl Yunus Nadi Ödülleri 2021
Yunus Nadi Ödülleri 76. yılına girdi. 1946 yılından itibaren yapılan Yunus Nadi Ödülleri Yarışması, gazetemizin kurucusu Yunus Nadi’ye olan saygı ve sevgiden kaynaklanıyor. Yalnız Cumhuriyet gazetesinin değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda da büyük emeği bulunan Yunus Nadi’nin anısını her yıl tazelemek bizim için bir görev.
Cumhuriyet’in Ulusal Bağımsızlık Savaşımızla ve Türkiye Cumhuriyeti ile eşzamanlı ve eşanlamlı bir kuruluş tarihçesi var. Yunus Nadi, gazetemizin temel taşlarını ve misyonunu bu doğrultuda oluşturdu. Yunus Nadi’nin ölüm yıldönümünü geçmişe dönük bir acı olarak değil, geleceğe yönelik bir kültür olayına dönüştürmek amacıyla bu yarışma düzenlendi. Yarışmanın ilk düzenlendiği yıllarda Türkiye’de sanat alanında hiçbir özel ödül yoktu; tek parti dönemiydi ve yalnızca CHP’nin düzenlediği bir şiir ödülü vardı. Aynı dönemde bütün dünyada sanat, bilim ve edebiyat ödülleri ün yapmışlardı. İsveç’te Nobel, ABD’de Pulitzer, Sovyetler’de Lenin, Fransa’da Goncourt ödüllerinin sonuçları ülkemizde de ilgiyle izleniyordu. Türkiye’de de bu alanda öncülüğü Cumhuriyet gazetesi üstlendi. Bundan 76 yıl önce düzenlenen Yunus Nadi Armağan Yarışması’yla kültür ve sanat alanında bir yarışma heyecanı oluşturuldu. Daha sonraki yıllarda ülkemizde de kültür ve sanat alanında yarışma ve ödüllerin sayısı çoğaldı. Yunus Nadi Ödülleri 76 yıl boyunca düzenli olarak gerçekleştirildi ve kültür-sanat alanında amaçlanan katkıları yaptı ve etkilerini duyurdu. Daha önce bir dalda yapılan ödüllendirmenin kapsamı 1990 yılından itibaren genişletildi ve Yunus Nadi Ödülleri adıyla sürmeye başladı. Cumhuriyet gazetesi, çağdaş uygarlığa giden yolun, kültür, sanat, fikir ve bilim yolu olduğunu kuruluşundan beri savunan bir gazete. Bu yoldaki çabaları desteklemek ve özendirmekte Yunus Nadi Ödülleri’nin işlevi sürecek. 2021 Yunus Nadi Ödülleri Edebiyat Ana Dalı’nda öykü, roman, şiir; Görsel Sanatlar Dalı’nda karikatür, fotoğraf; Bilimsel Araştırma Dalı’nda sosyal bilimler araştırması olarak sürüyor. Adaylara başarılar diliyoruz.ÖYKÜ Ödüle 1 Şubat 2020 ile 1 Şubat 2021 tarihleri arasında yayımlanmış bir kitap ya da yayına hazırlanmış bir “kitap dosyası†ile aday olunabilir. Yayımlanmamış yapıtların beyaz dosya kâğıdına makine yazısıyla çift aralıklı yazılmış olması gereklidir. Adaylar yapıtlarını altı adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici kurul, ödülü, kitap veya kitap dosyası arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: Hikmet Altınkaynak, Sezer Ateş Ayvaz, Seval Şahin, M. Zaman Saçlıoğlu, Murat Yalçın. ROMAN Ödüle 1 Şubat 2020 ile 1 Şubat 2021 tarihleri arasında yayımlanmış bir kitap ya da yayına hazırlanmış bir “kitap dosyası†ile aday olunabilir. Yayımlanmamış yapıtların, beyaz dosya kâğıdına makine yazısıyla çift aralıklı yazılmış olması gereklidir. Adaylar yapıtlarını altı adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici kurul ödülü, kitap veya kitap dosyası arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: Adnan Binyazar, İrfan Yalçın, Konur Ertop, Asuman Kafaoğlu Büke, Zeynep Aliye. ŞİİR Ödüle 1 Şubat 2020 ile 1 Şubat 2021 tarihleri arasında yayımlanmış bir kitap ya da “kitap dosyası†ile aday olunabilir. Yayımlanmamış yapıtların beyaz dosya kâğıdına makine yazısıyla çift aralıklı yazılmış olması gereklidir. Adaylar yapıtlarını altı adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici kurul, ödülü, kitap veya kitap dosyası arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: Ataol Behramoğlu, Hüseyin Yurttaş, Doğan Hızlan, Turgay Fişekçi, Eray Canberk. SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMASI Ödüle 1 Şubat 2020 ile 1 Şubat 2021 tarihleri arasında yayımlanmış bilimsel araştırmalarla, yayına hazırlanmış en az 25 sayfa olarak beyaz dosya kâğıdına makine yazısıyla çift aralıklı yazılmış bilimsel araştırmalar katılabilir. Adaylar yapıtlarını sekiz adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici kurul ödülü kitap veya kitap dosyası arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: Prof. Dr. Rona Aybay, Dr. Alev Coşkun, Prof. Dr. Emre Kongar, Prof. Dr. Ahmet Mumcu, Prof. Dr. Örsan Kunter Öymen, Doç. Dr. Barış Doster, Dr. Deniz Yıldırım. KARİKATÜR Karikatürlerin boyutu 30x40 cm’yi geçmemelidir. Her türlü teknik serbesttir. Yarışmaya en fazla beş karikatürle katılabilinir. Seçici Kurul: Metin Peker, Kamil Masaracı, Muhittin Köroğlu, Zafer Temoçin, Akdağ Saydut, Murat Sayın. FOTOĞRAF Ödüle en çok dört adet siyah beyaz fotoğraf ile aday olunabilir. Gönderilecek fotoğrafların en az 18x24 cm. boyutlarında ve daha önce başka bir yarışmada ödül almamış olması gerekmektedir. Seçici Kurul: İsa Çelik, Coşkun Aral, Garbis Özatay, İbrahim Yıldız, Dr. Ersin Turan. HER DAL İÇİN GEÇERLİ GENEL KOŞULLAR Ödüller her dalda amatör-profesyonel herkese açıktır. Cumhuriyet mensupları hiçbir dalda ödüle aday olamazlar. Adaylar gerçek ad ve adresleri ile telefon numaralarını belirtmek zorundadırlar. Ancak adaylar ad ve adreslerinin saklı tutulmasını isteyebilirler. Ödül koşullarına uymayan yapıtlar, yarışma dışında tutulacaktır. Adayların, yapıtlarıyla birlikte adlarını ve soyadlarını arkasına yazacakları iki adet fotoğraflarını, açık adreslerinin de yer aldığı katılım belgesini ve yaşamöykülerini 19 Şubat 2021 Cuma günü saat 17.00’ye kadar, “Cumhuriyet Gazetesi Yunus Nadi Ödülleri†Prof. Dr. Nurettin Mazhar Öktel Sokak. No: 2 34381 Şişli / İSTANBUL adresine iadeli taahhütlü olarak postayla ulaştırmaları ya da elden teslim etmeleri gerekmektedir. Yayımlanmış yapıtların daha önce herhangi bir ödül almamış olması koşulu geçerlidir. Zarfın ya da paketin üzerine hangi dal ile ilgili olduğunun yazılması zorunludur. Ödül dallarında konu sınırlaması yoktur. Yapıtlar hiçbir şekilde iade edilmez. Ödül alan ya da herhangi bir şekilde ön elemeden geçirilen yapıtlar, genel yayın ilkelerimiz doğrultusunda gazetemizde yayımlanabilir. Ödül sonuçları gazetemizin kuruluş yıldönümü olan 7 Mayıs 2021 Cuma günü açıklanacaktır./Archive/2021/1/11/034045753-katilim-belgesi.png
cumhuriyet.com.tr
Sanatta bu hafta
Sanatta bu hafta
‘İSTANBUL’UN Ä°ZLERİ’ GAMA GALERİ’DEGaia Art Project Sanat Ä°nisiyatifi “İzler†serili çalışmalarının sonuncusu olan “İstanbul’un Ä°zleri†adlı sergi 14 Ocak-11 Åžubat tarihleri arasında Gama Galeri’de sanatseverle buluÅŸacak. Hüseyin RüstemoÄŸlu sergide, ilham kaynağı Ä°stanbul’un zamansız haline odaklanıyor. “İstanbul’un izleri†projesiyle insan bedeni ve çıplaklığını ÅŸehirle buluÅŸturan sanatçı, hem ÅŸehri hem de insanoÄŸlunun ÅŸehir üzerindeki yerini/rolünü sorguluyor. Multidisipliner çalışmalar sergileyen Zeynep Seda Dinçay ise Ä°stanbul’un Ä°zleri sergisinde, Ä°stanbul’un yok olan doÄŸasına ve kültürel deÄŸerlerine gönderme yaptığı seramik ve gravürleri izleyici ile buluÅŸturuyor.MARÄ°O LEVÄ° Ä°LE HÄ°KÂYE VE ROMAN ATÖLYESÄ°Ä°stanbul Modern’in yetiÅŸkinlere yönelik seminer programı Atölye Modern Çevrimiçi kış dönemi programı, katılımcıların yazın alanındaki sınırlarını geliÅŸtirebilecekleri Hikâye ve Roman Atölyesi ve tematik içeriÄŸiyle yeni bir bakış açısı sunan Sanat Tarihi Seminerleri ile kış dönemine 13, 20, 27 Ocak’ta saat 19.30-21.30’da baÅŸlayacak. Sanat Tarihi Seminerleri baÅŸlığı altında Modern Sanatın Arkeolojisi, Modern ve ÇaÄŸdaÅŸ Sanatta Sanatçının Portresi, Modern ve ÇaÄŸdaÅŸ Sanatta Gündelik ve Sıradan Olanın Hikâyesi, ÇaÄŸdaÅŸ Sanat ve Siyaset adlı seminerlere yer veriyor. Atölye Modern Çevrimiçi seminerleri Prof. Dr. Esra AlicavuÅŸoÄŸlu, Dr. Öğr. Ãœyesi Fırat ArapoÄŸlu, Dr. Öğr. Ãœyesi Osman Erden ve Mario Levi tarafından verilecek. Dersler video konferans sistemi aracılığıyla canlı olarak gerçekleÅŸecek.‘MÄ°LYONFEST ONLÄ°NE’ MÃœZÄ°KSEVERLERLE BULUÅžACAK“Milyonfest Onlineâ€, 14-18 Ocak tarihleri arasında online etkinlik ve gösteri platformu Sosyo’da gerçekleÅŸtirilecek. 5 gün boyunca canlı yayımlanacak festivalde 15 sanatçı sahne alacak. Festivalde Mazhar Fuat Özkan, Sertab Erener, Duman, Athena, Pentagram, Ceza’nın da aralarında olduÄŸu 15 sanatçı konser verecek. Tek konser 10 lira, günlük 20 lira, kombine 50 liradan satışa çıkan biletler, App Store ve Google Play’den ücretsiz indirilebilen Sosyo uygulamasından temin edilebilecek.‘DÄ°JÄ°TAL SAHNE’ SERÄ°SÄ° BAÅžLADIZorlu PSM’nin yeni çevrimiçi serisi “Dijital Sahneâ€, tiyatronun kült eserlerinden seçilen sahneleri görsel hikâye anlatıcılığıyla birleÅŸtirerek dijital dünyaya taşıyor. Seri boyunca her persembe yine William Shakespeare’e ait “On Ä°kinci Geceâ€, “Romeo Julietâ€, “Hırçın Kızâ€, “Bir Yaz Gecesi Rüyası†metinlerinin yanı sıra Anton Çehov’un “Ayıâ€, “Martıâ€, “Üç Kız KardeÅŸâ€, Sofokles’in “Antigone†ve Henrik Ibsen’in “Nora†metni kısa hikaye formatlarıyla dijital dünyada seyirciyle buluÅŸacak.
Öznur Oğraş Çolak
"Büyük Kadın Sanatçılar" kitabıyla tartışmaların odağı olan AkSanat'ın bugüne kadar ki serüveni
Unutmak, unutturmak mı, yoksa yok saymak mı? AkSanat kaç yılında kuruldu, kaç kitap basıldı?
Cumhuriyet’te Yazgülü AldoÄŸan’ın yazdığı ve yorum için de açık kapı bırakıp tartışma baÅŸlattığı “Büyük Kadın Sanatçılar†kitabının tanıtım yazısı, yaÅŸamın içinden bana farklı bir olguyu anımsattı: “Diriye deÄŸil, ölüye saydılar bizi.†Bir kitap için bu ne fırtına mı? Ama, büyük bir kurumun, hele “sanat ve sanatçının yanında,†sloganını yıllarca simge edinmiÅŸ bir kurumun açıklaması bile yeter de artar! Ãœstelik, yayımladıkları kitaplar için , “...dostlarımıza ve gençlerin faydalanabilmesi için de üniversite kütüphanelerine armaÄŸan ediyoruz†demiÅŸlerse, saygıyla karşılanmalı! O zaman okumaya baÅŸla! Kitabın adı: “Büyük Kadın Sanatçılar...†Hem de 400 büyük kadın! Demek ki, sanat evreninde, “Büyük erkek sanatçılar†kitabı da sırada! Ä°ronisi bir yana, sorun; kitapta F. Zeid dışında bu toprakların sanatçılarının yer almaması ile “çeviri de olsa, “Büyük kadın sanatçılar†baÅŸlığının 21. yüzyılda bile sanat adına tanımlanmış olması o kurumu baÄŸlar. Sorun Batılı ya da yerli yazar sorunu deÄŸil; anlayış, algı “entektüel!†bakış açısı o kadar! Birkaç günden beri usta sanatçı ve yazarların söylemleri ve karşı çıkmaları da bundan.YOK SAYMANIN DAYANILMAZ HAFÄ°FLİĞİAslında bu olay tekil deÄŸil, toplumsal bir olgu. Aksini düşündüklerini sanmak istemiyorum ama... Cumhuriyet’in kültür ve sanat sayfasına, kurum adına yapılan açıklama, imzasız da olsa çok doyurucu ve saydamdı! Hadi, her ortamda dillendirilen ve pek hoÅŸlandıkları Arapça sözcüğü kullanarak, bu “vesileyle†söyleyelim ki “Zikr-i cemil†edilen yazıda (iÅŸin içine basın girdiÄŸi için her sözcük üzerinde çok çalışılmıştır ve o makamdan bu masaya onay alınmıştır) övünçle şöyle denilmektedir: “... ‘2004 yılından bu yana’ Türkiye’de çaÄŸdaÅŸ sanattan mimariye, fotoÄŸraftan resme kadar sanatın farklı disiplinlerinde 16 kitap yayımladık.†Lakin, bir sorum olacak, kamuoyunu bilgilendirme ve “yok sayma†adına. Bu sorum bireysel soru deÄŸil; unutmak baÅŸka, kurum adına “yok saymak†baÅŸka... Ama bir farkla, çünkü kültür ve sanat adına yapılan “tasarruflarâ€da kurum dolaylı olarak kendini de yok sayıyor! Neden mi? “Kurum, 2004 yılından bu yana Türkiye’de çaÄŸdaÅŸ sanattan mimariye, fotoÄŸraftan resme kadar sanatın farklı disiplinlerinde 16 kitap yayınladık.†derken 2004 öncesini ne yapıyor? Aksanat ya da bugünkü adıyla Akbank Sanat evi de 2004 te mi kurulmuÅŸ?AKSANAT 1987’DE KURULDU1987 yılında Akbank’a sanat danışmanı olarak davet edildiÄŸimde, saygıyla andığım; tiyatro, caz ve sanatın, bilimin, görgünün simgesi Hamit Belli ile görüştüğümde, Ä°stanbul’da ilk ve kapsamlı donanımı ile bir kültür merkezini önermiÅŸtim. Sakıp Sabancı, deÄŸerli dostum Güngör Uras, Hamit Belli ve genel müdür yardımcıları ile her hafta oturup saatlerce ayrıntıları konuÅŸtuk. Sakıp Bey, bu kurumun gökdelende olmasını önerdi ama sanatın odak noktası BeyoÄŸlu idi. Önce, BeyoÄŸlu bölgesini de kapsayan bölgenin anıtlar kurulu baÅŸkanı Prof. Dr. Hande Süher’in onayını aldık. Metin Deniz’in tasarımı ile mimarlık bürosu çalışmalara baÅŸlarken, yapının iÅŸlevi için iki yıl sonrasının etkinliklerini planladık: Tüm yetkilerle, sonra gelsin sanatın, bilimin, kültürün erbabı dostlar! Vitali Hakko da ilk tanıtım kokteylini Vakko’ da yaptı. 1987 ile 2004 arası niye kayıp! Ne garip! KuÅŸku bu ya; ben de merak ediyorum: 16 yıl içinde altın madalya verdikleri sanat danışmanı da kayıp! Hadi beni yoklar hanesine yazdınız, ya kitaplar? “Kimse kusura bakmasın! Ä°ÅŸimize geldiÄŸi gibi, unuturuz da yok da sayarız†mı? Unutmayalım: “Sanatın ve sanatçının yanındayız†demek bir erdem iÅŸi! “Eskiden kusur olan ÅŸeyler, görenek haline geldiyse... Çok, çok “büyük kadın sanatçılarâ€Ä±n ne kusuru var? Hele curcunalı günlerde bunu düşünmek gerçekten “maharet†ister! Can-ı gönülden çorbada tuzu olanları kutluyorum!..KENDÄ°NÄ° YOK SAYAN KÄ°TAPLARBu kitapları hangi kurum, hangi logo ile yayımladı? Ãœstelik her biri 3 bin adet basılmış ve tükenmiÅŸti. Yok kitaplar: Gürol Sözen. / Bin ÇeÅŸit Ä°stanbul ve BoÄŸaziçi Yalıları. 1989 /Cahit Kayra. Ä°stanbul Mekanlar ve Zamanlar.1990 /Prof. Mustafa Cezar. XIX. Yüzyıl BeyoÄŸlu’su.1991/ Prof.Dr. Metin And. 16. yüzyılda Ä°stanbul. 1993 /Çekmeceler. Ressam, Tasarımcı ve heykeltraÅŸlar-3 kitap.1991 / Prof.Dr. Muhibbe Darga. Hitit Sanatı. 1992/Gürol Sözen. Ege’den Akdeniz’e Mavi Uygarlık From the Aegean to the Mediterranea 1995 /Prof.Dr. Talat S. Halman. Eski Anadolu ve OrtadoÄŸu’dan ÅŸiirler. 1996 / Prof.Dr. Kıymet Giray. Müstakil Ressamlar ve HeykeltraÅŸlar BirliÄŸi. 1997/ Prof.Dr. Metin And. Minyatürlerde Osmanlı-Ä°slam Mitolojisi. 1998 / Akbank 50. yıl ArmaÄŸan kitabı: Gürol Sözen. Ege’den Akdeniz’e Mavi Uygarlık (2. Baskı) 1998 / Ahmet Kamil Gören. Akbank Resim Koleksiyonu. 1998 /Behzad Ãœsdiken. Pera’dan BeyoÄŸlu’na (1840-1955). 1999 /Topkapı Sarayı. (Müze Müdürü Filiz ÇaÄŸman ve seksiyon ÅŸefleri) 2000 / Yıldız Akyay Meriçboyu. Antik Çağ’da Anadolu Takıları. 2001/ Dr. Alpay Pasinli. Ä°stanbul Arkeoloji Müzesi. 2003/ve Sakıp Sabancı Koleksiyonu...
Gürol Sözen
Hükümlünün uzaktan eğitimine önce kabul sonra ret!
Kırıkkkale F Tipi Cezaevi’nde hükümlü Emre Türkay’ın (33) uzaktan eğitim talebini kabul eden hâkimlik 3 ay sonra aksi yönde karar verdi.
İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi Gazetecilik Bölümü son sınıf öğrencisi hükümlü Emre Türkay gazetemize mektup ve mahkeme kararlarını göndererek eğitim hakkının engellendiğini belirtti. İki buçuk yıl önce kendi parasıyla aldığı bilgisayarla eğitimine cezaevinde devam ettiğini anlatan Türkay, cezaevi idaresinin keyfi şekilde bir anda eğitimini sonlandırdığını söyledi. Türkay, idarenin tutumu karşısında Kırıkkale İnfaz Hâkimliği’ne başvurarak uzaktan eğitiminin devam etmesi için talepte bulunduğunu aktardı. Türkay, hâkimliğin geçen eylül ayında, “canlı dersler dışında yazılı dokümanların olmaması nedeniyle derslere devam edilemeyeceği dolayısıyla bilgisayar kullanmak suretiyle derslere katılımın eğitim hakkı çerçevesinde zaruri sayılacağı bu sebeple hükümlünün talebinin kabulüne†karar verdiğini belirtti.‘KESİN KARAR BOZULDU’Eylül ayında verilen bu karara itiraz olmamasına karşın Kırıkkale İnfaz Hâkimliği’nin 7 Aralık’ta ikinci bir karar alarak canlı derslere katılım zorunluluğu olmaması ve Covid-19 salgını gerekçesiyle talebi reddettiğini aktaran Türkay, “İlk kararda talebimi kabul ediyorlar ama son kararda ‘böyle uzaktan eğitim yok’ deyip kabul etmiyorlar. Daha vahim olan mahkeme ‘kesinleşmiş kararı’ bozuyor. İtiraz ve temyiz süreleri geçen kararlar kesin kararlar oluyor. Yani mahkeme canı istediği zaman aynı dosya üzerinden farklı kararlar veriyor. Karara itiraz ettim. Uzaktan eğitimden mahkûmların faydalanması için çok açık hüküm var. Madem mevzuatta yok iki buçuk yıl nasıl aldım uzaktan eğitimi†dedi. Aynı hâkimliğin 3 ay arayla iki farklı kararındaki çelişkiye dikkat çeken Türkay, “İlk kararda üniversite ‘basılı kaynak’ yok diyor. Mahkeme ise ikinci kararda kitap parasını ödeyerek alsın diyor. Olmayan kitabı nasıl alacağım. İdare ve mahkeme keyfi davranıyor†dedi.
Zehra Özdilek
Suikast eğitimi veren SADAT’ın kurucusu ve eski Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı, İslam Birliği Kongresi düzenledi
Suikast eğitimi veren SADAT’ın kurucusu, eski Cumhurbaşkanlığı başdanışmanı, İslam Birliği Kongresi düzenledi. Kongrede, başında cumhurbaşkanı bulunan İslama dayalı konfederasyon kurulması kararlaştırıldı. Konfederasyonun iç güvenliği, dış politikası ve adalet sistemi tek merkezden yönetilecek.
Gazetemizin suikast ve gayri nizami harp tekniklerinin de yer aldığı eğitim programları düzenlediğini belirlediği Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret Şirketi’nin (SADAT) kurucusu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eski başdanışmanı emekli General Adnan Tanrıverdi’nin düzenlediği İslam Birliği Kongresi’nde, başında cumhurbaşkanı bulunan, İslam inancına dayalı bir konfederasyon kurulması kararlaştırıldı.Tanrıverdi’nin başkanı olduğu Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği’nin (ASSAM), Üsküdar Üniversitesi yetkilileri ile devlete ait Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kazım Uysal’ın da katıldığı 4. Uluslararası İslam Kongresi, geçen aralık ayında sanal ortamda gerçekleştirildi. Kongrenin sonuç bildirgesi geçen günlerde açıklandı.İslam dünyasının “süper güç†olarak tarih sahnesine yeniden çıkabilmesi için Asya-Afrika (Asrika; 28’i Asya, 27’si Afrika, 4’ü Avrupa, 2’si Güney Amerika ülkesi) coğrafyasında 9 bölgesel federasyondan oluşan bir İslam birliği konfederasyonu oluşturulması önerilen bildirgeye göre; her İslam ülkesinde birer “İslam birliği bakanlığı†kurulacak, bir de İslam ülkeleri parlamentosu oluşturulacak. İslam ekonomisine dayalı bir ekonomik işbirliği sistemi ve ortak savunma sistemi kurulacak, iç güvenlik ve dış politika tek merkezden yönetilecek, ortak adalet sistemi kurgulanacak. Kurulacak İslam birliğinin; resmi dili, bayrağı, başkenti, yasama ve yürütme yetkisi olacak. Gümrük birliği sağlanacak, ortak pazar kurulacak, para birliğine gidilecek.ANAYASASI OLACAKİslam ülkeleri konfederasyonunun bir anayasası olacak, başta bir konfederal cumhuriyet başkanı bulunacak. Onun altında konfederal cumhuriyet başkan yardımcıları görev yapacak. Bölgesel federal cumhuriyet başkanları, adalet, milli savunma, içişleri, dışişleri bakanları, genelkurmay başkanı, kara, deniz, hava ve müşterek kuvvet komutanlarının katıldığı “konfederal cumhuriyet güvenlik konseyi†oluşturulacak. Ayrıca, konfederasyon merkezinde genelkurmay başkanı, kara, deniz, hava vb. komutanlıklar bulunacak.
Işık Kansu
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, Buğra Gökçe için yapılan yalan habere eleştiri dedi
İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Buğra Gökçe hakkında yalan haber yapan muhabire verilen 1 yıl 15 gün hapis cezası, yapılan itiraz sonucu mahkeme tarafından eleştiri sınırları içerisinde bulunarak bozuldu.
İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Buğra Gökçe’nin “darbeci askerlerle ilişkili†olduğu iddiasıyla haber yapan muhabir “hakaret ve iftira†suçundan 1 yıl 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. İtiraz üzerine dosyayı ele alan İzmir Bölge Adliye Mahkemesi ise haberin “basın özgürlüğü ve eleştiri†sınırları içinde kaldığına karar verdi. Karara tepki gösteren Gökçe’nin avukatı, Anayasa Mahkemesi’ne başvuracaklarını açıkladı. Sabah gazetesinde, 17 ve 19 Ağustos 2016 tarihlerinde yayımlanan haberlerde Buğra Gökçe’nin, darbeci subaylarla ilişkili olduğu iddia edilmiş ve subaylarla birlikte olduğu bir fotoğraf belge olarak gösterilmişti. Haberinin ardından Gökçe hakkında inceleme başlatılmıştı. İncelemede söz konusu fotoğrafın, 21 Mayıs 2015 tarihinde Hava Kuvvetleri’nin kuruluş yıldönümünde Çiğli 2. Ana Jet Üssü’ndeki kutlama törenine ait olduğu ortaya çıkmıştı. Gökçe’nin şikâyeti üzerine açılan davada mahkeme, Sabah muhabiri Ertan Gürcaner’in “asılsız haber, iftira suçlarını işlediğine†hükmederek, muhabiri 1 yıl 15 gün hapis cezası ve 7 bin 500 TL manevi ve 304 TL maddi tazminat ödemeye mahkûm etti. Sabah’ın başvurusu üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, haberi eleştiri sınırları içerisinde bularak, Gökçe’nin “eleştirilere katlanması gerektiğine†hükmetti. Gürcaner, hakkında verilen hapis ve tazminat cezaları kaldırıldı. Yargılamanın tüm giderleri Gökçe’nin üzerine bırakıldı.‘LİNÇ AMAÇLANDI’Karara tepki gösteren Gökçe’nin avukatı Burak Güner, “Gerçeğe aykırı haberlerle Gökçe’nin itibarsızlaştırılması, toplum tarafından vatan haini olarak görülmesi ve terör örgütü üyesi olarak linç edilmesi amaçlanmıştır†dedi.
Muhammed Özmen