Organize suç örgütü lideri olmak suçlamasıyla yargılanıp hüküm giyerek 16 yıldır cezaevinde kalan, Nisan ayında infaz düzenlemesiyle tahliye olan Alaattin Çakıcı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu tehdit etti.Habere Gitmek için Tıklayın
Erdoğan'dan dikkat çeken Berat Albayrak açıklaması
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı sona erdi. Erdoğan, Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndan istifa eden Berat Albayrak'la ilgili açıklamalarda bulundu.'KÖKLÜ DEĞİŞİKLİK YAPTIĞIMIZ ZAMANA DENK DÜŞMÜŞTÜR'''Siyasi ve ekonomik değişim dalgası sınırları aşan sonuçlar doğurarak etki ve gücünü artırmaktadır'' diyen Erdoğan, ''Son 18 yılda Türkiye'yi tarihin en büyük demokrasi ve kalkınma reformlarıyla tanıştırmış bir yönetim olarak ülkemizi yeni döneme hazırlıyoruz. Zihniyet olarak tek parti devri faşizminden bir adım öteye geçememiş olanlar bizim değişim ve reform başarılarımızın ürünlerimizin sonuçlarını tabu haline getirmeye çalışıyor. Değişim dinamik bir süreçtir. Ortaya çıkan şartlara ve ihtiyaçlara göre sürekli yeni adımlar gerektirir. Biz reform gündeminden hiç kopmadık. Dünyadaki gelişmelere uygun şekilde sürekli hedef büyüterek yeni reformlarla yolumuza devam ediyoruz. Adalet, kalkınma, hukuk, ekonomi, özgürlük, güvenliği birbirini tamamlayan iki olgu kabul eden bir anlayışla milletimizin huzurunda olduk. Adalet, özgürlük, eşitlik ve insan haklarına dayanan normlar sisteminin inşasından yana olduk. Önümüzdeki dönemde bu doğrultuda çalışmaya devam edeceğiz. Demokrasinin işlerliğini arttırarak hukukun üstünlüğünü güçlendirerek, ekonomi alanında yeni fırsatlar için adım atmaya kararlıyız. Geçtiğimiz hafta kabinemizdeki Hazine ve Maliye Bakanlığımızda bir görev değişikliğine gittik. Affını isteyen Berat Albayrak'ın bu talebini kabul ederek Lütfi Elvan arkadaşımızı görevlendirdik. Bu görev değişiklikleri küresel düzeyde siyasi ve ekonomik değişime uygun şekilde ülkemizde hukuk ve ekonomi alanında köklü değişiklik yaptığımız zamana denk düşmüştür'' ifadelerini kullandı.
cumhuriyet.com.tr
Fahrettin Koca, güncel koronavirüs verilerini açıkladı: Ölü sayısında korkutan artış
Sağlık Bakanlığı'nın internet sitesinde yer alan "Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu"nun güncel verilerini, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Twitter hesabından paylaştı.Koca, Türkiye'de koronavirüs nedeniyle 103 yurttaşın daha yaşamını yitirdiğini, 3 bin 819 yeni vakanın tespit edildiği bilgisini verdi. AYRINTILAR GELİYOR...
cumhuriyet.com.tr
Aleyna Tilki'den koronavirüs testlerine tepki
12 gün önce koronavirüs testi yaptıran Aleyna Tilki'nin sonucu pozitif çıktı. Ancak aynı gün birkaç saat sonra yapılan test negatif çıktı. Genç şarkıcı testlerinin bir pozitif bir negatif çıkmasına sosyal medyadan tepki gösterdi."GÜVEN SORUNU VAR"20 yaşındaki popçu, koranavirüs testlerin belirsiz çıkmasına Instagram hesabından yaptığı paylaşımla tepki gösterdi.Aleyna Tilki, "12 gündür tedbir olsun diye evden çıkmadım. Yaptırdığım sürüntü testi pozitif. Aynı gün birkaç saat sonra tekrar yaptırdığım kan ve sürüntü testim bu sefer negatif. Aradan 12 gün geçti, bir semptomum bile olmadı. Bu testlere nasıl güveneceğiz?" ifadelerini kullandı."DÜNYADA YAPILAN TESTLERİN YARISI YANLIŞ" Aleyna Tilki, paylaşımına şu notu da ekledi: "Tüm dünyada yapılan tüm testler bence yüzde 50 yanlış! Bu yüzden negatif çıkan negatif olduğuna güvenmesin. Saçma bir hata var bu testlerde. Yanımdaki insanlar da bir negatif, bir pozitif, bir negatif çıkıp durdu. Aynı gün hem de."
cumhuriyet.com.tr
Türkçe Haberler En Son Başlıklar
Erdoğan açıklama yapıyor: Yeni kısıtlama gelecek mi?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı sona erdi.AYRINTILAR GELİYOR...
cumhuriyet.com.tr
Prof. Daron Acemoğlu krizden çıkış reçetesini açıkladı
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nden (MIT) Prof. Daron Acemoğlu, Covid-19 pandemisinin zorlukları artıracağına dikkat çekerek , “Çünkü Türkiye’de ekonomik kriz var. İnsanların karnı açken başka problemler önemini kaybediyor. Ama daha parlak bir geleceğe gitmek istiyorsak kaliteli büyümeye çok önem vermemiz gerekiyor. Kaliteli büyümek için kaliteli ekonomik kurumlar kaliteli ekonomik kurumlar için kaliteli siyasal kurumlara ihtiyacımız var. Bunun için de demokrasinin tabanını güçlendirmemiz şart” dedi.Türkiye Kalite Derneği (KalDer) tarafından düzenlenen 29. Kalite Kongresi’nde konuşan Prof. Acemoğlu, artık hükümetin yurt içinde ve yurtdışında para bulmakta zorlandığını bu yüzden de borçlanma vadelerinin kısaldığını söyledi.“Benim amacım karamsar bir tablo ortaya çıkarmak değil. Türkiye’nin daha önceden yapısal problemlerini daha da derin hale geldiğini vurgulamak. Nasıl yeni bir yola çıkabiliriz?” diyen Prof. Daron Acemoğlu’nun konuşmasının satır başları şöyle:- Türkiye’nin Gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) büyümesine bakarsanız gelişmekte olan ülkeler arasında normal sayılır. Yani yüzde 4 seviyesinde. Ama sürekliliği düşük bir büyüme. 10 yıllık ortalamaları aldığınızda çok büyük dalgalanmalardan geçiyor. Bu aslında problemlerin sonucu. Bunun temelinde Türkiye’nin verimlilik problemi yatıyor. Eğer bir ekonomi kullandığı sermayeyi ve kullandığı iş gücünü hiç artırmasa,sadece verimliliğini ve teknolojisini değiştirse bir seneden diğer seneye nasıl büyüyebilir. Toplam faktör büyüklüğü buna yanıt veriyor. 1989’den bu yana Türkiye’de sıfır verimlilik büyümesi var. Hatta 2007’den bu yana ekonomi büyümesine rağmen toplam faktör verimliliği negatif olmuş. Bu birçok gelişmekte olan ve gelişmiş ülkenin büyümesinden çok değişik. Türkiye’nin kaliteli büyüdüğü tek bir kısa pencere var. 2002’den 2006’ya kadarki süre.- Türkiye’de çok ciddi bir verimlilik problemi var. Bu problemi çözmeden başka hiçbir şeyi çözmesi mümkün değil.- Türkiye hiçbir zaman yüksek teknolojide ihracat yapmamış. Türkiye teknolojik olarak son 15 yılda kendini hiç geliştirmemiş. Diğer gelişmekte olan ülkeler teknolojik olarak Türkiye’den daha iyiler. Çin, Malezya, Brezilya Türkiye’den daha iyi büyümüş.EKONOMİNİN KALİTESİ GERİ GİDİYOR- 2000’li yıllarda Türkiye’ye gelen yabancı yatırım artmış. Bu dönemde ya da şirketlere ve devlete uzun süreli borç verdiler. Ama 2008’den itibaren azaldılar hatta kayboldular. Sadece kısa süreli para geliyor. Bu da yine ekonominin niteliğinin kalitesinin durduğunu hatta geri gittiğini gösteriyor. İnsan kaynaklarında da Türkiye hiç iyi değil. Özellikle genç nüfusun eğitimsizliği çok göze çarpıyor. Türkiye bu konuda S. Arabistan, Kolombiya ve Arjantin’in de gerisinde. Gençlerin yüzde 50’si lise eğitimine bile sahip değil. Daha da kötüsü Türkiye matematikte ve bilimde ortalamanın çok altında. Daha daha kötüsü 2015’ten itibaren bir kötüleşme artıyor.EŞİTSİZLİK DERİNLEŞTİ- Kalitesiz bir büyüme ortaya çıkarsa bunun sonuçları neler olur? Eşitsizlik derinleşir. Gelirin büyük kısmı zengin tabakanın elinde. Türkiye’de bu yüzde 40’larda. Türkiye’de 2000’lerde kaliteli büyüme olduğu zaman eşitsizlik azalıyor. Şu anda eşitsizlikte 1990’ların seviyesine geri geldik.YATIRILAN 3 LİRANIN 2 LİRASI İNŞAATA GİTTİ- Peki Türkiye nasıl büyüyor? Son 15 yılda Türkiye’nin büyümesi krediye bağlı. Krediye bağlı büyüme yüzde 10’dan son 15 yılda yüzde 70’e kadar çıktı. Türkiye’deki kapital sermaye nereye geliyor; Türkiye’de neredeyse yatırılan 3 liradan 2 lirası emlak sektörüne gidiyor. Bu üretkenliği düşük bir sektör. Tamamen tüketime yönelik bir yatırım.2000’Lİ YILLARDAN KÖTÜ DURUMDAYIZ- Dünya Bankası verilerine göre; Türkiye’de yüksek kaliteli büyümenin olduğu dönemlerde, kurumsal yapılarda denetleme kalitesinde, kanunlarda, yolsuzluğun kontrolünde, hükümetin başarılı politikalar yapabilmesinde hepsinde bir iyileşme var. Ama yüksek kaliteli büyüme düşünce tüm bu kurumlar da geriye gidiyor. Türkiye şu anda 2000’lerden daha kötü bir konuma geldi. Yolsuzluk artmaya başlamış. Daha da önemlisi Türkiye’deki kanunlar ve yaptırımların niteliği değişiyor.YUKARIDAN EMİRLE YILDA 4 BİN KANUN KARARNAME ÇIKIYOR- Türkiye’de iş dünyasıyla ilgili yeni kanunlar ve kararnamelerin sayısı 2000’li yıllarda senede 500’ün altındaydı. 2007’den itibaren büyük bir artış var. Şu anda senede en az 4 bin yeni kanun çıkıyor. Daha da kötüsü Dünya Bankası bunları keyfi görüyor. Direkt kararnameler ve yukarıdan gelen emirlerle yapılıyor ve normal demokratik süreçten geçmeyen kararlar. Hatta şirketler, arsalar, ihaleler bazında kanunlar kararnameleri çıkıyor. Bunun ekonomiye birçok etkisi var. Bu durum Türkiye’deki bankacılık sisteminini değiştirdi. Son 3 yılda artık özel bankalar borç vermez hale geliyorlar. Onun yerine tüm paralar devlet bankalarından geliyor.ENFLASYON PROBLEM OLDUĞUNU GÖSTERİYOR- Dünyanın en önemli şeyi değil ama enflasyon bir belirti. Problem olduğunu gösterir. Türkiye Covid-19’dan önce Arjantin’den sonra en yüksek enflasyon oranına sahip ülke haline gelmişti.- Demokrasiye baktığımızda 1990’lardan 2000’li yıllara kadar geliştiğini 2010’dan itibaren ciddi gerilediğini görüyoruz. Fikir özgürlüğünde de 2007’den itibaren ciddi gerileme var. Türkiye şu anda en fazla gazetecinin cezaevinde olduğu ülke. Bunlar 200-2008’den sonra ortaya çıkan şeyler. Türkiye’de son 15 yılda siyasi sistemde de problemlere var. Bu da ekonomik kurumlara yansıyor ve büyümenin kalitesiz olmasına neden oluyor.- Covid-19 birçok ülkede yeni problemler üretmedi, var olan problemleri derinleştirdi. Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s yakın zamanda Türkiye’yi uyardı. Türkiye’de dış dengelerde ciddi problem var. Cari açık problemi krize dönüşebilir. Ülkenin kurumları artık çalışmıyor. Mali olarak yapılacak şeyler azaldı, çünkü Merkez Bankası’nın elindeki rezervler azaldı. Bakanlıkların elindeki kaynaklar düştü. Ve kredi derecelendirme kuruluşu krizin çok olası bir hale geldiğini düşündüğü için bundan 3 ay önce Türkiye’nin notunu düşürdü.HÜKÜMET PARA BULMAKTA ZORLANIYOR- Türkiye hala çok ciddi bir cari açık yaşıyor. Türkiye’nin yapısal problemlerinin artması, iç problemlerinin öne çıkmasından kaynaklanıyor. Türkiye’nin kaynakları azaldığı için Avrupa ve ABD’ye kıyasla mali politikalarla krizi engelleyemedi. Devlet bankaları borç vermeye devam ettiler. Artık Merkez Bankası’nın rezervleri bitmek üzere. Artık hükümet yurt içinde ve yurtdışında para bulmakta zorlanıyor. Bu yüzden de borçlanma daha da kısa vadeli hale geldi. Son 10 ayda daha da kısa vadeli hale geldi. Enflasyon da yeniden çok yüksek oranlı artışa geçti.DEMOKRATİKLEŞİNCE BÜYÜMENİN KALİTESİ ARTIYOR- Benim amacım karamsar bir tablo ortaya çıkarmak değil. Türkiye’nin daha önceden yapısal problemlerini daha da derin hale geldiğini vurgulamak. Nasıl yeni bir yola çıkabiliriz?Son 20 yıldır yaptığım araştırmaların, yazdığım kitapların odaklandığı konu kurumların özellikle demokratik kurumaların bu süreç içindeki önemi. Türkiye’deki gazetelere bakarsanız şöyle bir fikre ulaşabilirsiniz; demokrasi çok kötü bir sistem, biz ne kadar demokratik süreçleri azaltıp gücü bir tek insanın tek bir grubun elinde tutabilirsek o kadar iyi. Benim yaptığım araştırmalar şunu gösteriyor ki doğrusu bu değil. 150 ülkede demokrasiye geçince ne oluyoru araştırdık. Bir ülke demokrasiye geçtikten 10 yıl sonra çok hızlı şekilde büyümeye başlıyor ve 20 yıl içinde demokratikleşmeyen ülkelere göre yüzde 20 daha zengin hale geliyor. Yüzde 20 zenginleşmek çok büyük bir fark. Demokratikleşince problemler yerine büyümenin kalitesi artıyor.SAĞLIKLI BÜYÜMENİN ŞARTI DEMOKRASİ- Türkiye’nin sağlıklı şekilde büyümesini istiyorsak demokratik kurumları yükseltmemiz büyütmemiz lazım. Bu yapılabilir mi? kolay bir şey değil. Dar Koridor kitabımızda bunu özetlemiştik. Koridorun bir tarafında devletin gücü baskı yapabilmesi, hizmet verebilme kapasitesi, ekonomiyi anlayıp uygun politikalar yapma kapasitesi var. Diğer alanda toplumun gücü var. Toplumun gücü özgür medayadan, demokratik süreçten geliyor. Bir bölümü sivil toplum örgütlerinden geliyor. Burada toplumun devlete karşı kendi çıkarlarını izleyebilmesi, yanlış insanlar olduğunda onları işten atabilmesi...devlet üstünde baskı yaparsa ona hayır diyebilmesini sağlar. Bizim kitapta anlattığımız teori şu ki; tarihin, demokrasinin, özgürlüğün, yaratıcılığın, verimliliğin en iyi arttığı yer ortadaki koridor. Burada devletle toplum arasında bir denge var.- Türkiye’nin problemi ise şu, biz bu koridora giremedik. Demokrasinin gerçekten kuvvetlenmesi için bu koridora girebilmemiz gerekiyor. O zaman hem devletin hem toplumun niteliği kalitesi artacak. Hem de daha verimli olan bir ekonomik sürece gireceğiz. Bunun için de toplumun kuvvetinin artması önemli. Şu anda Türkiye’de toplumun yeterince kuvvetlenmediği bir noktadayız. Koridora girmek için toplumun kuvvetlenmesi şart. Bunun için STK’ların, özgür medyanın gücünün artması gerekiyor. Yüksek kaliteli büyümek istiyorsak demokratik kurumları büyütmemiz gerekiyor. Bu kolay bir süreç değil. Hiçbir ülkede kolay olmadı Türkiye’de de kolay olmayacak.
Şehriban Kıraç
ABD Savunma Bakan Vekili Chris Miller tarafından Pentagon'da bugün yapılan basın toplantısında, Irak ve Afganistan'daki ABD kuvvetlerinin sayısının 2 bin 500'e düşürüleceği duyuruldu.Habere Gitmek için Tıklayın
Adana Demirspor’da koronavirüs şoku: Tam 37 kişi
TFF 1’inci Lig ekiplerinden Adana Demirspor’da yapılan açıklamada, 1 futbolcu, 1 antrenör ve 6 personelin daha koronavirüs testlerinin pozitif çıktığı duyuruldu. Son yapılan testin ardından Mavi-lacivertli kulüpte pozitif vaka sayısı 37’ye yükseldi./Archive/2020/11/17/185753661-adana-demirsporda-koronavirus-soku_1.jpgAdana Demirspor’da 7 Kasım’da yapılan açıklamada, ligin 9’uncu haftasındaki İstanbulspor maçı öncesi futbolcu, teknik heyet ve personele uygulanan koronavirüs testinin ardından, 24 futbolcu, teknik heyetten 2 kişi ve 3 personelin sonuçlarının pozitif çıktığı duyuruldu. Türkiye Futbol Federasyonu, koronavirüs vakalarının ardından 8 Kasım’da oynanması planlanan İstanbulspor-Adana Demirspor maçının ertelendiğini duyurmuştu.8 POZİTİF VAKA DAHAMavi-lacivertli kulüpte futbolcular, teknik heyet ve personel karantinaya alındı. Akşam saatlerinde kulüpten yapılan açıklamada, “İzolasyon sürecinin 10’uncu gününde yapılan testlerin sonucunda, 1 futbolcu, 1 antrenör ve 6 personelimizin sonuçları pozitif çıkmıştır. Sağlık ekibimizin kontrolünde süreç devam etmektedir” ifadelerini yer verildi. Yapılan son testin ardından Adana Demirspor’da pozitif vaka sayısı, 37’ye yükseldi.
DHA
Ganalı spikerin İngiliz ligini anlatırken zor anları
Ganalı spor sunucusu, İngiltere Premier Lig maçlarının sonuçlarını izleyiciye aktarırken, ilginç telafuzu ile günün adamı oldu.Sunucu'nun bazı takımların isimlerini söylemeyip, yuvarlaması ise sosyal medyayı salladı.İşte onlar:
cumhuriyet.com.tr
Ganalı spikerin İngiltere Premier Lig ile imtihanı!
Ganalı spor sunucusu, İngiltere Premier Lig maçlarının sonuçlarını izleyiciye aktarırken, ilginç telafuzu ile günün adamı oldu.Sunucu'nun bazı takımların isimlerini söylemeyip, yuvarlaması ise sosyal medyayı salladı.İşte onlar:
cumhuriyet.com.tr
Pfizer, ABD'nin 4 eyaletinde Covid-19 aşısının dağıtımına başladı
New York Post gazetesinin haberine göre, Pfizer ile bilim insanı Prof. Dr. Uğur Şahin'in kurucu ortağı olduğu Alman biyoteknoloji firması BioNTech, Kovid-19'a karşı geliştirdiği aşının pilot dağıtımına ABD'nin 4 eyaletinde başladığını duyurdu.Dağıtımın başlatıldığı Rhode Island, Teksas, New Mexico ve Tennessee eyaletlerinin büyüklüğü, nüfus çeşitliliği ve bağışıklıklama altyapısı dikkate alınarak seçildiği, kentlerde ve kırsal kesimdeki insanlara ulaşılmasının hedeflendiğini ifade edildi. Pilot aşı dağıtımının, ABD'nin diğer eyaletlerine model olacağının ümit edildiği belirtildi.Amerikan ilaç şirketi Pfizer ile Türk bilim insanı Prof. Dr. Uğur Şahin'in kurucu ortağı olduğu Alman biyoteknoloji firması BioNTech'in geliştirdiği potansiyel Kovid-19 aşısının virüse karşı yüzde 90'dan fazla etkili olduğunun bildirilmesinin ardından, Amerikan biyoteknoloji şirketi Moderna da ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü (NAID) desteğinde geliştirdiği aşı adayının yüzde 95,4 etkili olduğunu açıklamıştı.
cumhuriyet.com.tr
Eğitim-Sen'den çarpıcı rapor: İstanbul'da yüz yüze eğitim ile salgın artış geçti
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) İstanbul 2 No'lu Şubesi, örgütlü olduğu ilçelerden 8'inde yaptığı tespitlerin sonuçlarını açıkladı. Düzenlenen basın toplantısında, "Eğitimde 'yüz yüze' kaldığımız gerçekler" adlı bir açıklama yapan Eğitim-Sen İstanbul 2 No’lu Şubesi yetkilileri şu ifadeleri kullandı:"Çin’in Wuhan kentinde başlayan koronavirüs salgını kısa sürede dünyayı etkisi altına almıştır. Koronavirüs veya benzer salgın hastalıklarla ilgili koruyucu ve önleyici tedbirler yok sayılarak, yaşam hakkı göz ardı edilmiştir. Ülkemizde devletin hiçbir kurumunun salgına hazırlıklı olmadığını yaşayarak gördük ve görmekteyiz." "YETERLİ ÖNLEMLER ALINMADI""2020-2021 eğitim öğretim yılı, yüz yüze eğitime yeterli hazırlık yapılmadan başlatıldı. 21 Eylül'de başlayan yüz yüze eğitim 12 Ekim ve 2 Kasım’da farklı kademelerin dahil edilmesiyle genişletildi. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un kamuoyunu rahatlatma amacıyla yaptığı açıklamalar okulların kapısından içeri girmeden anlamını yitirdi. Eğitim emekçileri başta olmak üzere veliler ve öğrenciler bakanlığın yol haritasının ne olduğu konusunda somut bir adıma tanık olmadı. Eğitim emekçilerinin tüm hazırlıksızlıklara rağmen üretmeye çalıştığı hizmet yok sayıldı. Bu yetmemiş gibi öğretmenlerin maaşları tartışma konusu edilirken, ek ders ücretleri konusunda eğitim emekçilerinin çoğu mağdur edildi.İstanbul Tabip Odası’nın son yaptığı değerlendirmede İstanbul’da vaka sayısının Wuhan’ı geçtiği, sadece son 2 haftada İstanbul’da Covid-19 için ayrılan yataklar, hastaneler, yoğun bakım ünitelerinin tamamen dolduğu, İstanbul’da sağlık altyapısının bu gidişe dayanmasının mümkün olmadığı belirtilmiştir. En az 14 gün kapanma, şehre giriş-çıkış kısıtlaması gibi yayılımı azaltacak önlemlerin ivedilikle hayata geçirilmesinin elzem olduğu açıklanmıştır. Yaptığımız çalışmada okullarda yeterli önlemlerin alınmadığı; okullarda eğitim emekçileri, öğrenci ve velilerde koronavirüs sayılarının gittikçe arttığı görülmektedir. Milli Eğitim Bakanı'nın herhangi bir veriye dayanmayan açıklamaları, HES kodu takibinde yaşanan gecikmeler, okul idarelerinin öğretmen, öğrenci ve velilere vaka sayısı ile ilgili şeffaf bilgi vermemesi yayılım riskini artırmaktadır.Eğitim Sen İstanbul 2 Nolu şube olarak örgütlü olduğumuz ilçelerde yaptığımız taramalarda, okulların gerçek durumunu görmeye çalıştık. Milli Eğitim Bakanlığı'nın açıklamalarının kamuoyunu aldatmadan ibaret olduğunu, okullarda yaptığımız tarama faaliyetinden sonra elde ettiğimiz raporlarda gördük; Örgütlü olduğumuz ilçelerde kamuya ait 700 civarında eğitim kurumu bulunmaktadır. Eğitim emekçilerinden elde ettiğimiz veriler 221 eğitim kurumunu kapsamaktadır. Koronavirüsün en uzun kuluçka süresi olan 14 gün baz alındığı için, 5 Ekim tarihi itibariyle ortaya çıkan veriler temel alınmış, ara tatile kadar olan süre eğitim öğretim koşulları açısından raporlandırılmıştır.""SINIF MEVCUTLARI 15'İN ÜZERİNDE""5 Ekim tarihinden 13 Kasım tarihine kadar, 198 öğretmen, 899 öğrenci ve 55 eğitim personeli koranavirüse yakalanmış, bu süre zarfında 237 öğretmen, 2580 öğrenci ve 55 eğitim personelinin temaslı olduğu tespit edilmiştir. 221 eğitim kurumunun 63’nde sınıf mevcutları 15’in üzerinde tespit edilmiş, 75 eğitim kurumunda ise öğretmen, öğrenci ve veliye koronavirüs vaka sayılarıyla ilgili hiçbir bilgilendirme yapılmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Yüz yüze eğitim ise yüzde 68 oranında katılımla gerçekleşmekte, vaka sayısı arttıkça yüz yüze eğitime katılım azalmaktadır. Yine bu taramada elde ettiğimiz bilgiye göre, eğitim emekçileri mesai saatleri dışında EBA’dan ya da diğer platformlardan ders yapmaya zorlanmaktadır. Eğitim emekçilerinin ve öğrencilerin dinlenme zamanı yok sayılarak esnek çalışma dayatılmaktadır. Öğrencilerin ekran başında uzun süre geçirmeleri gelişimlerini olumsuz etkilemekte, teknoloji bağımlılığına neden olmaktadır.Örgütlü olduğumuz ilçelerden Ataşehir’de yüz yüze eğitime katılma oranı ilkokullarda yüzde 50 iken Kadıköy’de yüzde 35’tir. Sosyo-ekonomik düzeyi düşük ilçelerimizde yüz yüze eğitime katılım oranının daha yüksek olduğunu ve yüzde 60’ın altına düşmediğini de yaptığımız çalışma ortaya çıkarmıştır. Bu veriler ışığında diyoruz ki ekonomik düzeyi düşük olan aileler dijital platformlardaki derslerden yararlanamamakta dolayısıyla çocuklarını yüz yüze eğitime yönlendirmektedirler.""ARAŞTIRMAMIZ, 'OKULLARIN GÜVENLİ OLDUĞU' İDDİASINI ÇÜRÜTMEKTEDİR""Bizim araştırmamızın ortaya koyduğu veriler, Milli Eğitim Bakanlığının 'okulların güvenli olduğu' iddiasını çürütmektedir. Toplumda oluşturulmaya çalışılan güven duygusu uzun vadede pandemiyle mücadeleyi olumsuz etkilemekte, daha ağır sonuçların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Ayrıca her geçen gün okullardaki vaka sayıları artmaktadır. Yine araştırmamızla ortaya çıkan ve altını çizmek istediğimiz bir diğer husus 74 kurumun şeffaf bilgileri paylaşmaktan kaçındığı ve süreci şeffaf yönetmediğidir bu da genel anlamda salgın süreci boyunca hem sağlık bakanın hem de ve Milli Eğitim Bakanı'nın izlediği tutumlarının izdüşümüdür. Eğitim kurumlarından aldığımız Covid pozitif ve temaslı sayısına bakarak diyebiliriz ki; toplum sağlığı ciddi bir tehditle karşı karşıya bırakılmaktadır. Bu tablonun asıl sorumluları bilgileri ve verileri toplumla doğru ve şeffaf bir biçimde paylaşmayan, bilgileri gizleyerek salgının yayılımına neden olan yöneticilerdir. "
ANKA