Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Monday, 08.25.2025, 12:15 PM (GMT)

Fenerbahçe’nin gençfile bekçisi A Milli Takım kadrosunda yer aldı

Fenerbahçe’nin genç file bekçisi A Milli Takım kadrosunda yer aldı F.Bahçe’nin başarılı file bekçisi Altay Bayındır’ın Milli Takım hayali gerçekleşti. A Milli Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş Dünya Kupası elemelerinde oynayacağımız, Hollanda, Norveç, Letonya maçları için oluşturduğu aday kadroya Altay’ı da ekledi. Altay, aylardır Şenol Hoca’dan çağrı bekliyordu. Genç file bekçisi ligin en formda üç kalecisinden biri. Bu sezon kalesinde çok başarılı maçlar çıkaran ve zaman zaman F.Bahçe’yi kurtaran isim olan Altay’ı yarın zor bir derbi karşılaşması bekliyor. Teknik direktör Erol Bulut, Beşiktaş derbisinde önemli değişikliklere gitmeye hazırlanıyor. G.Birliği maçına oranla birçok bölgede taşlar yerinden oynayabilir. Beklerde Gökhan her ne kadar oynamak için ısrarcı olsa da Nazım ile Caner’in görev yapması bekleniyor. Orta sahada Gustavo’nun yanında, İrfan Can yer alabilir. Cezası biten Valencia’nın dönüşüyle sol kanada geçmesi, böylece Pelkas’ın da en etkili olduğu forvet arkasında görev yapması söz konusu. Hilmi Türkay

ABD Büyükelçisi: "S-400 kararıbizim için yasal gereklilik"

ABD Büyükelçisi: "S-400 kararı bizim için yasal gereklilik" Washington, Moskova’ya karşı söylemini sertleştirirken Ankara’ya Rus S-400 savunma sistemi konusunda baskı kartını indirmiyor. Ankara’yı ikna arayışındaki Biden yönetiminin Avrupa Birliği (AB) ile işbirliği üzerinden hareket etme politikası da dikkat çekiyor. ABD’nin Ankara Büyükelçisi David Satterfield dün İstanbul’da bir grup gazeteciyle bir araya gelirken ana gündem başlığı yine S-400’dü. Satterfield, S-400’lere ilişkin ABD Kongresi’nin aldığı kararı, yönetimin yaptırım adımını hatırlatırken Türkiye’nin Rusya’dan ister S-400 çerçevesinde isterse başka bir askeri anlaşma, savunma sistemi teçhizatı sevkiyatı yapması durumunda ilişkilerin daha zora gireceği mesajı verdi. ABD’nin daha güçlü bir yaptırım kararı verebileceği çıkışı yaptı. “Türkiye’nin S-400’e sahip olmaması” yönündeki Washington tezini yineleyen Satterfield, Türkiye-ABD ilişkilerinde bakışın stratejik müttefik, NATO ortağı olduğunu söyledi. ‘ABD-RUSYA ARASINDA STRATEJİK KONU’Türkiye için kendi bölgesi ve ötesinde önemli bir ülke nitelemesinde bulundu. S-400 kararının kişisel değil, Kongre’de alınan yasal bir gereklilik olduğuna değindi. Bunun sadece ABD-Türkiye ilişkileri açısından değerlendirilemeyeceğini kaydeden Satterfield, “Bu ABD-Rusya arasındaki stratejik bir konu” dedi. ABD-Türkiye arasında görüş birliğinde olunan konuların ayrılıklardan daha fazla olduğu vurgusu da dikkat çekti.Biden yönetiminin Transatlantik ilişkilerine önem verdiğini söyleyen Satterfield, bu çerçevede AB ile Ankara hattındaki gerilim hakkında da konuştu. Doğu Akdeniz krizinde son dönemde Türkiye-Yunanistan arasında yeniden başlayan öngörüşmelerden, iki ülke dışişleri bakanlarının buluşacak olmasından memnuniyet duyduklarını kaydetti. Bu gelişmelerin gerek Washington gerekse Brüksel cephesinde pozitif ilerlemeler olarak görüldüğüne işaret etti. Görüşmelerin taraflar arasındaki zorlu konuları hemen çözmesini beklemediklerini ancak diyaloğun gerilimi azaltacağını dile getirdi.ABD’nin Ankara-Brüksel arasında güçlü ilişkiler konusunu desteklediğini ifade etti. AB ile Türkiye’nin ekonomik, güvenlik konularında işbirliğinin önemi vurgusu dikkat çekti. Gümrük Birliği, göçmen anlaşmalarına atıf yaptı.Ayrıca Satterfield, Türkiye’de demokratik değerlerle, özgürlük, sivil haklarla ilgili kaygılarının sürdüğünü, bu konuyu daha önce de dile getirdiklerini belirtti. LGBTİ’lere yönelik nefret söylemlerine, Osman Kavala davasına, HDP’ye yönelik milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması, partinin kapatılması adımlarına da atıf yaparak endişelerini yineledi. Satterfield’in açıklamaları, gelecek hafta AB zirvesi öncesinde Ankara-Brüksel hattında hızlanan görüşme trafiğiyle aynı döneme geldi. Biden yönetimi, Transatlantik ilişkilerin onarılması söylemini doldururken AB-Türkiye arasındaki gerilimi azaltarak kendi açısından da en azından Rus S-400’lerde şu anki tabloyu bir adım ileriyle götürmeden dondurarak Rusya’ya karşı stratejik eksen oluşturma hamlesine girmiş görünüyor.  Mine Esen

Temel atma töreninde Atatürk Parkıeylemi

Temel atma töreninde Atatürk Parkı eylemi Mersin Limanı’nın Atatürk Parkı’na doğru genişlemesini öngören yabancı ve Türk ortaklı Uluslararası Mersin Limanı işletmecisi tarafından hazırlanan liman genişletme projesinin temeli Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun katıldığı törenle atıldı. Törende Karaismailoğlu, Atatürk Parkı ile ilgili endişe duyulmasına gerek olmadığını belirterek “Atatürk Parkı liman genişleme sahasının dışındadır” dedi. Tören sırasında bir grup Mersinli ise “Parkıma dokunma” diyerek Atatürk Parkı’nda eylem yaptı. Eyleme CHP Mersin milletvekilleri Ali Mahir Başarır, Alpay Antmen ve Cengiz Gökçel ile birlikte meslek odaları, sendikalar ve sivil toplum örgütleri de katıldı. Açıklamada parkın liman genişlemesine kurban edilmesi yanlışından geri dönülmesi çağrısında bulunuldu. Abidin Yağmur

Göçmenleri kelepçeleyip denize attılar

Göçmenleri kelepçeleyip denize attılar Çeşme açıklarında Yunanistan askerleri tarafından durdurulan yedi göçmen denize atılarak ölüme terk edildi. İzmir’in Basmane semtinden organizatör aracılığıyla Çeşme ilçesine giden yedi göçmen Sakız Adası’na gitmek için botla hareket etti. İddiaya göre, Çeşme açıklarında Yunanistan askerleri tarafından durdurulan yedi göçmen denize atılarak ölüme terk edildi. Karaabdullah Burnu açıklarında göçmenleri fark eden Türk Sahil Güvenlik ekipleri üç göçmeni kurtarılırken, üç göçmenin cansız bedenine ulaştı. Bir kayıp göçmen ise aranıyor. Alper Çizgenakat Devlet Hastanesi’ne getirilen göçmenlerin bileğinde plastik kelepçe olduğu tespit edildi. Kayıp göçmeni arama çalışmaları devam ederken kurtulan Muhammed isimli göçmen yaşadıklarını şöyle anlattı: “Çeşme’den Sakız Adası’na gittik. Orada iki gün kaldık. Yunan askerleri bizi darp etti, para ve telefonlarımızı aldı. Sonra ellerimizi kelepçeleyerek bizi ayakları ile denize attılar.”İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, sosyal medya hesabından görüntüleri paylaşarak “Yunanistan sahil güvenlik birimleri yedi göçmeni darp edip eşyalarını alıp, ellerini plastik kelepçelerle bağlayıp, can yeleği ve bot olmadan denize, ölüme attı” dedi.URLA’DA 204 GÖÇMEN KURTARILDIUrla ilçesi Zeytinler Mahallesi Kokar Koyu mevkiinde 112 Acil Çağrı Merkezi’ne yardım talebinde bulunan düzensiz göçmenlerin bulunduğuna yönelik ihbar geldi. İhbar üzerine bölgede arama yapan ekipler, arazide bulunan ve aralarında çocukların da olduğu 204 göçmeni kurtardı.  Mehmet İnmez

Maaşartışıeködemelerüzerinden yapıldığıiçin emekli aylığıdüşüyor

Maaş artışı ek ödemeler üzerinden yapıldığı için emekli aylığı düşüyor AKP iktidarının 2011 yılında yaptığı düzenlemeyle ek ödeme, prime esas kazanç kapsamı dışında bırakıldı. Bu nedenle de emekli ikramiyesi ve emekli maaşının hesaplanmasına dahil edilmiyor. Bu düzenlemenin sonuçlarına ilişkin değerlendirme yapan Türkiye Kamu-Sen, geçmiş yıllarda kamuya maliyeti düşük olan ve emekli aylıklarını etkilemeyen ek ödemenin artırılması yoluyla memur maaşları yükseltildiği için memurların prime esas kazanç miktarlarının düşük kaldığına dikkat çekti. Öyle ki bu yıl bazı memurların prime esas kazanç tutarları asgari ücretin altına düştü. Asgari ücret bu yıl için brüt 3 bin 577 TL olarak belirlenirken kamu çalışanlarının prime esas kazanç tutarları; örneğin 5/1 şoför için 3 bin 528 TL, 7/3 veri hazırlama ve kontrol işletmeni için 3 bin 522 TL. Asgari ücretin altında prim ödenemediği için de asgari prim ile kamu görevlisinin ödeyeceği prim arasındaki fark bütçeden karşılanıyor. SGK duyurusu ile emekli keseneği ve GSS primi devlet payı kalemlerinde yükseltme yapılarak prime esas kazancın asgari ücretin altında kalması geçici olarak engellendi. DAHA FAZLA PRİMTürkiye Kamu-Sen, bu konuda şu değerlendirmeyi yaptı: “Bir tarafta kamu görevlilerine ödenmekte olan tüm kalemlerin prime esas kazanca dahil edilmemesi nedeniyle memurların emekli maaşı ve emekli ikramiyesi düşük olmakta ve memurların çalışırken elde ettikleri gelirle emekli maaşlarında uçurum oluşmakta; diğer tarafta devlet, bütçesinden memurların asgari ücretin altında kalan primlerini karşılayarak ek bir maliyete katlanmaktadır. Bu mağduriyetlerin giderilmesi için kamu görevlilerine yapılan bütün ek ödemelerin emekli maaşı ve emekli ikramiyesi hesaplamasına dahil edilmesi, yani prime esas kazanç kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu yolla hem memurlarımız çalışırken elde ettikleri gelirle orantılı bir emekli maaşına kavuşacak, emekli maaşları artacak hem kamu daha fazla prim geliri elde edecektir.” Mustafa Çakır

Bilsay Kuruç, faiz artışını‘Yokuşaşağıgidiyoruz, MB frene bastı’şeklinde yorumladı

Bilsay Kuruç, faiz artışını ‘Yokuş aşağı gidiyoruz, MB frene bastı’ şeklinde yorumladı Ülkenin büyüme ile istikrar arasına sıkıştığını belirten Prof. Dr. Bilsay Kuruç, işsizlik artışı, yeni konkordato ve iflas gibi sorunlar yaşanabileceğini vurguladı. Türkiye’nin önde gelen iktisatçılarından biri olan, uzun yıllar üst düzey devlet görevlerinde de bulunan Prof. Dr. Bilsay Kuruç, Merkez Bankası’nın (MB) son faiz kararını “Sıkışık bir vaziyet var, buna ihtiyaçları vardı” şeklinde yorumladı. Doları frenlemek, enflasyonu durdurmak için faiz artışı yapıldığını kaydeden Kuruç, şunları söyledi:TEK SİLAHI FAİZ“MB’nin elinde sadece, o da iyi ateş almayan faiz silahı var. İyi ateşlenemiyor, çünkü kararlar dış dünyaya geçti. Ateşleyebildiği kadar ateşliyor. Başka fren mekanizması yok. Ekonomik büyüklüklerin anlamı kalmadı. Yokuş aşağı gidişi durdurmak için frene basmak zorunda. MB, gelinen noktada mecburen kredileri feda ediyor. Enflasyondan çekiniyor. Çünkü en yüksek enflasyon Türkiye’de.”   Bu tür kararlarla fon girişi arandığını, döviz hesaplarında çözülme umulduğunu ifade eden Kuruç, “Riskler büyüdü. Çözülme olmaz. Zaten onlar da beklemiyor. Yeniden hareketlenen kuru durdurmak istiyor, enflasyonist gidişten korkuyorlar. Kredi genişlemesi de durdurulmak isteniyor. Aslında buna muhtaçlar ama bıçak kemiğe dayandı. Artık herkes kendi bacağından asılsın noktasına geldik” diye konuştu.Bugün Hazine’yi kurtarmanın da öne çıktığına atıf yapan Kuruç, şunu hatırlattı: “Geçen yıl Hazine tahvil çıkardı. Kamu bankalarına döviz aktarıldı. Onlar gidip bununla Hazine tahvili aldı. Dövizi teminat olarak MB’ye yatırdı. Böylece kredi açıldı. Geçen yıl böyle bir film seyrettik. Hazine bakımından da şimdi bu zorlaştı. Yeniden bu noktalarda aciz kalmamak için fren mekanizması devreye sokuldu.”Türkiye’nin büyüme ile istikrar arasına sıkıştığını da anlatan Kuruç, faiz artışı sonrası piyasanın “herhalde bunu yavaş yavaş indirecekler” diye bekleyeceğine, bunun için enflasyonun yükselmemesi gerektiğini ancak ortada “maliyet enflasyonu” olduğunu söyledi. PAKETLER DEVAM EDERKuruç, şöyle devam etti: “O da neden, çünkü kıtlık ekonomisine girdik. İşler yavaşladı. Bu karar üzerine yeniden konkordato, iflaslar olabilir. ‘Herkes başının çaresine baksın ekonomisi.’ Geçen senenin büyük daralmasından sonra küçük çıkışlar olabilir. O zaman da ‘büyüdük’ diye reklam edilir.”  Kuruç, ayrıca birkaç ay sonra bir ekonomik paket daha açıklanabileceğini vurgulayarak “Paketler ekonomisinde paket eksik olmaz. Türkiye’nin kaderi şudur ki paketleri yapanlar pek inanmazlar. İktidarın günü geçirmesi için yapılır” diye konuştu. Bundan sonra ekonominin “daraldıkça daralacağını”, işsizliğin artacağını kaydeden Kuruç, şuna dikkat çekti: “Normaldir. Ekonomi özel kesimle işliyor. Reel kapitalizmdeyiz. Kamu yatırım yapmıyor. Şimdi büyüme ikinci plana atılıyor. ‘Daha fazla daralmayalım ama durduğumuz yerde idare edelim. Aman döviz artmasın. Faiz artarsa idare ederiz’ yaklaşımı var.”ÜNİVERSİTELİ GENÇ ‘ODACILIK’ İÇİN BAŞVURUYORTürkiye’de temel sorunun işsizlik olduğunu belirten Kuruç, genç nüfusun haline işaret ederek “insan zaiyatı ile işleyen ekonomi” yorumu yaptı. Kuruç, bugünkü ekonomi senaryosunda genç işsizliğe çözüm bulunamayacağını, iş bulamayan gençlerin “niteliksiz” kaldıklarını söyledi. Üniversite bitirenlerin “odacılık” için başvurduklarına dikkat çeken Kuruç, şunları söyledi: “Ekonomi, iş ve gelir yaratamıyor. Sen dünya ekonomisinin kararlarına kalmış bir ekonomisin. Dolarizasyonla işliyorsun. Dışarıdan gelecek para senin esas göstergen ve damarlarında akan kan haline geliyor.” Mustafa Çakır

TTB: "Vakalar yeniden arttı, hastaların yüzde 30’unda mutant virüs var"

TTB: "Vakalar yeniden arttı, hastaların yüzde 30’unda mutant virüs var" Türk Tabipleri Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut, “120-150 milyon doz aşının hızla temin edilip iki üç ay içinde yapılması lazım. Aşılama olursa rahatlama olur” dedi. Türkiye’de 6 binler civarında olan vaka sayıları, kademeli normalleşme sürecinin üçüncü haftası geride kalırken 21 bini aştı. Hem acil servislere başvuru hem de yoğun bakım ünitelerindeki hasta sayıları yükseldi. Ankara Şehir Hastanesi’nde Covid-19 yoğun bakım ünitelerindeki hasta sayısı yüzde 51 oranında arttı. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut, koronavirüs vakalarındaki artışın mutasyonun etkisiyle olduğunu belirterek “Hastaların yüzde 30 kadarı mutant virüsle etkili. Bunun çoğu da İngiltere mutantı” dedi. Şu anda görülen artışın henüz tam olarak normalleşme sürecinden kaynaklanan bir artış olmadığını söyleyen Bulut, “Eğer böyle giderse günde 60 binleri yine bulabiliriz” uyarısı yaptı. ‘HAZİRANA DÖNEBİLİRİZ’Bulut, “Şu anda sağlık hizmetinde kapasite aşımı yok. Ama ‘kapasite aşımı’ndan kastımız yoğun bakım yataklarında yüzde 85’e gelinmesidir. Buradan sonrasında da ölümlerin arttığını görüyoruz” uyarısı yaptı. Karadeniz Bölgesi’nde vakaların yüz binde 200’ün üzerinde olduğuna dikkat çeken Bulut, “Ankara ve İstanbul’da da vakalar artışta. Eğer böyle giderse günde 60 binleri yine bulabiliriz. Geçen haziranda yaşadıklarımızı yaşayabiliriz. Bu da günlük 200’lü ölümler demektir” uyarısı yaptı.‘AŞI GECİKTİKÇE VARYANTLAR ARTABİLİR’Aşıda tek firmaya bağımlı kalınmaması gerektiğini belirten Prof. Dr. Vedat Bulut, “Bulaşı azalttığımız zaman virüs mutasyon geçirmemeye başlar. Ama aşı süreci uzadıkça varyantların artma riski var” ifadelerini kullandı. Henüz daha normalleşmenin ölçülerinin tam olarak görülmediğini söyleyen Bulut, “Virüsün 7-14 gün kuluçka süresi var. 12 Mart’a kadar biz daha normalleşmenin etkilerini görmedik. Vakalar 12 bin civarındayken bu normalleşme öncesi zamandı. Ama 13 binden sonrasındaki yükseliş tamamen normalleşmenin etkisi. Bunun yanında kongreler, kalabalık toplantılar da vakaları artırdı” yorumunu yaptı.  Sarp Sağkal

İki sağlıkçalışanımesai saatleri içerisinde bahis sitesine girmeleri yurttaşlarımağdur etti

İki sağlık çalışanı mesai saatleri içerisinde bahis sitesine girmeleri yurttaşları mağdur etti Acil tıp teknisyenleri mesai saatleri içerisinde kurum bilgisayarından bahis sitelerine girdikleri ve vakalara geç giderek yurttaşları mağdur etti. Düzce Akçakoca’da acil tıp teknisyeni olarak görev yapan S.A. ve Ç.E’nin, 2017 yılında mesai saatleri içerisinde kurum bilgisayarından bahis sitelerine girdikleri ve vakalara geç giderek yurttaşları mağdur ettikleri tespit edildi. İdari soruşturmada iki personele uyarı cezası verilirken adli soruşturma için ise Düzce Valiliği soruşturma izni vermedi.Yapılan incelemede Akçakoca 2 No’lu Acil Sağlık Hizmetleri istasyonunda görevli Ç.E. ve S.A’nın, 24 saatlik nöbet mesaisini bu sitelerde geçirdikleri ortaya çıktı. ‘KARŞILIĞI PARA CEZASI’Ç.E’nin istasyon sorumlusu olduğu, kendisinin izin vermemesi halinde S.A’nın da bu sitelere giremeyeceği belirtildi. Düzce Valiliği tarafından olayla ilgili idari soruşturma başlatıldı. Soruşturma sonunda iki personele uyarı cezası verildi.İstasyonda acil tıp teknisyeni olarak görev yapan A.A.Ç. ise Akçakoca Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak mesai saatlerinde kurumun bilgisayarında bahis oynayan çalışma arkadaşlarından şikâyetçi oldu. Bunun üzerine savcılık, iki istasyon personeli hakkında soruşturma yürütmek için Düzce Valiliği’nden izin istedi. Valilik, memurlara uyarı cezası verildiğini, ayrıca bahis oynamanın cezasının yasalarda düzenlediğini, karşılığının ise para cezası olduğunu belirterek iki memur hakkında soruşturma izni vermedi. Seyhan Avşar

HDP’nin yol haritasıHukuk Komisyonu’nun değerlendirmesine göreşekillenecek

HDP’nin yol haritası Hukuk Komisyonu’nun değerlendirmesine göre şekillenecek MYK toplantısında yerel seçimlerde, HDP’nin büyükşehirlerde aday çıkarılmadığında sonucun değiştiğine dikkat çekildi. “Partisiz kalmanın iktidar açısından kâbusa dönüşebilecek bir seçenek olduğu” değerlendirildi. HDP Merkez Yürütme Kurulu’nun (MYK), son gelişmelerin ardından düzenlenen toplantıda, bundan sonra izlenecek süreçler değerlendirildi. Toplantıda, “sine-i milletin, HDP açısından seçenecek olmayacağı” görüşünde birleşilirken, Demokratik Bölgeler Partisi’ne (DBP) geçmek veya yeni bir parti kurmak, “güçlü bir seçenek” olarak masada. HDP yol haritasını, Hukuk Komisyonu’nun değerlendirmelerinin ardından netleştirecek.HDP MYK, Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi ve partiye kapatma davası açılmasının ardından önceki gün olağanüstü toplandı. Toplantıya ilişkin HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ile birlikte açıklama yapan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, HDP’nin kapatılması durumunda izlenecek yol haritasının henüz belirlenmediğini söyledi. Toplantıda; sine-i millet, başka bir partiye geçme ve davaya yönelik izlenebilecek hukuksal süreçler gibi başlıklar masaya yatırıldı. Edinilen bilgiye göre toplantıda sine-i millete dönme düşüncesinin, “HDP için hiçbir zaman seçenek olmadığı” ve “bundan sonra da olmayacağı” görüşünde birleşildi. HUKUKÇULAR DEĞERLENDİRİYORSine-i milletin “sırça köşklerde, Saraylarda siyaset yapanlar için değerlendirilebilecek bir seçenek” olduğunun altı çizildi. AKP ve MHP’nin, HDP’siz bir Meclis ve siyaset istediği, sine-i milletin, alanı AKP ve MHP’ye bırakma anlamı taşıyacağı ifade edildi.Edinilen bilgiye göre HDP’nin hukukçuları; olası bir fesih durumundaki artı ve eksiler ile davayı hukuksuz bırakacak savlar üzerinde çalışıyor. Davaya ilişkin “güçlü bir savunma” için de HDP Eş Genel Başkanı Sancar ve Hukuk Komisyonu’nun öncülüğünde çalışmalar yürütülüyor. Yerel seçimlerinde, HDP’nin büyükşehirlerde aday çıkarılmadığında sonucun değiştiğine dikkat çekilen toplantıda, “partisiz kalmanın iktidar açısından kâbusa dönüşebilecek bir seçenek olduğu” değerlendirildi. Barış ve Demokrasi Partisi’nin adının değişmesiyle kurulan DBP’nin canlandırılmasının ve yeni parti kurmanın, “güçlü seçenecekler olarak masada durduğu” belirtilirken, DBP üzerinde durulmasınında, “seçim deneyiminin olmasının, belediye başkanlıkları kazanmasının ve Meclis’te temsil ediliyor olmasının” etkili olduğu kaydedildi.RAPORTÖR GÖREVLENDİRİLDİAnayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin tarafından HDP’nin kapatılması istemiyle açılan davada bir raportör görevlendirdi.Raportörün ilk incelemeye ilişkin raporunu tamamlayarak AYM heyetine sunması gerekiyor. Bunun ardından heyet, davaya ilişkin ilk incelemesini yapacak ve iddianamenin kabul edilip edilmediğine karar verecek. Bu süre Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) hükümlerine göre iddianamenin gönderilmesinden itibaren 15 günü geçemeyecek. Kabul edilmesi halinde iddianame ön savunma için HDP’ye gönderilecek. Sefa Uyar

Eski YARSAV BaşkanıEminağaoğlu, HDP’nin aynıadla kurulabileceğine dikkatçekti

Eski YARSAV Başkanı Eminağaoğlu, HDP’nin aynı adla kurulabileceğine dikkat çekti Eski Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, “kapatılma davası açılan partinin kendini feshetmesi durumunda davanın düşebileceğini, aynı ad ve tüzükle yeniden kurulmasının önünde engel bulunmadığını” söyledi. Hukukçu Eminağaoğlu, HDP’ye açılan kapatma davasına ilişkin Cumhuriyet’e değerlendirmelerde bulundu. Eminağaoğlu, Siyasi Partiler Yasası’ndaki (SPY) “kapatma davası açıldıktan sonra bir partinin genel kurulunu toplayarak kapanma kararı almasının, o davanın yürütülmesine ve hükmedilecek yaptırımlara engel olmayacağını” belirten maddenin, 2010’da AYM tarafından iptal edildiğini belirtti. Eminağaoğlu, şunları kaydetti: “DEHAP örneğindeki gibi genel kurulunu toplayarak kapanma kararı alması durumunda AYM’nin vereceği tek karar artık düşme kararı. Bu dava sırasında kapanma kararı alan partinin, düşme kararını beklemeden bile aynı adla, hatta aynı tüzük ve programla bile kurulmasında artık engel bulunmuyor. Yeni kurulacak partinin önceki eylemlerde de bir sorumluluğu bulunmuyor.” ‘MEVZUAT KARMAKARIŞIK’Dava sürecinde üye kayıtlarının, parti organlarının genel kurul dahil faaliyetlerinin ve seçimlere katılmasının durdurulması konularında ihtiyati tedbir uygulanabileceğini ve böyle bir durumda davaya devam edileceğini vurgulayan Eminağaoğlu, “Her ülkede söz konusu olan bu davalar konusunda Avrupa Konseyi ülkeleri içinde mevzuatı böyle karmakarışık hale sokulan başka bir ülke bulunmuyor” dedi. Sefa Uyar

Yaşamınıyitiren NaciyeÇiğdem Atalay'a siyaset yasağıistendi

Yaşamını yitiren Naciye Çiğdem Atalay'a siyaset yasağı istendi Üç yıl önce kanserden hayatını kaybeden 7 Haziran 2015 seçiminde HDP Amasya 1’inci sıra milletvekili adayı Naciye Çiğdem Atalay'a siyaset yasağı istendi. HDP’nin kapatılması istemi ile hazırlanan iddianamede siyaset yasağı istenen 687 kişiden biri de üç yıl önce kanserden hayatını kaybeden Naciye Çiğdem Atalay oldu. Çiğdem Atalay’ın yakını avukat Can Atalay, “Görünce içimiz acıdı, üç yıl önce hayatını kaybeden mezardaki birine siyaset yasağı getirildi. Bu durum bile hazırlanan iddianamenin nasıl olduğunu göstermeye yetecek bir örnektir. HDP’den aday oldu diye böyle bir suçlama yapılabilir mi?” diye tepki gösterdi. Emekli öğretmen Naciye Çiğdem Atalay 7 Haziran seçiminde HDP Amasya 1’inci sıra milletvekili adayı olmuştu. Can Atalay, “Geçen yıl Yargıtay Ceza Dairesi, 301 kişinin yaşamını yitirdiği Soma davası ile çok yerinde bir karar verdi. Kararı veren heyeti ocak ayının başında değiştirdiler. O zamana kadar itiraz etmeyen Yargıtay Başsavcılığı 8 Ocak’ta itiraz etti. Ve Soma davası kararı bozuldu. Savcılık, yeni üyelerin gelmesiyle itiraz ediyor. İşte bunu yapan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı şimdi de HDP’nin kapatılması iddianamesini yazıyor” diye konuştu. Mehmet Menekşe

Eğitimci Balmuk, Andımız’ın yeniden yönetmeliğe konulabileceğini söyledi

Eğitimci Balmuk, Andımız’ın yeniden yönetmeliğe konulabileceğini söyledi Eğitim-İş Genel Özlük Hukuk Sekreteri Maksut Balmuk, MEB’in yanı sıra Meclis’te yasa değişikliği ile de Andımız’ın geri getirilebileceğine dikkat çekti. Eğitim-İş Genel Özlük Hukuk Sekreteri Maksut Balmuk, Andımız’ın yönetmelik değişikliği ile kaldırıldığını anımsatarak Danıştay’ın verdiği kararların, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) bu yönetmeliği kaldırma ya da kaldırmama yetkisine ilişkin olduğuna işaret etti. Dolayısıyla, MEB’in yeni bir yönetmelik düzenlemesi ile Andımız’ı yeniden okutabileceğini vurgulayan Balmuk, “MEB, ‘yönetmelikten kaldırdığım maddeyi yeniden yönetmeliğe koyuyorum’ dediğinde hukuka aykırı bir işlem olmayacaktır” dedi. Kurulun verdiği kararı doğru bulmadıklarını, kararın da siyasi bir karar olduğunu düşündüklerini vurgulayan Balmuk, Meclis’te yasa değişikliği ile de Andımız’ın geri getirilebileceğine dikkat çekti. "MEB, ANDIMIZI SAVUNMUŞTU"Balmuk, 2008’deki Andımız’ın kaldırılmasına ilişkin davada MEB’in Andımız’ı savunduğunu, Danıştay’ın da MEB’in savunması nedeniyle ‘MEB’in takdiridir’ yönünde karar verdiğini kaydetti. Andımız’ın kaldırıldığı yönetmelik değişikliğinin 2018’de iptal edilmesinin ardından MEB’in temyiz dilekçesinde savunmasını “değişikliği yapmanın bakanlığın takdir yetkisi içinde kaldığı” yönünde yaptığını aktaran Balmuk, “Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, bu değişikliğin üst normlara uygun olup olmadığının denetimini yapar. Kurulun gerekçe olarak ortaya koyabileceği görüş, bakanlığın eğitimle ilgili konularda yetkili olduğu ve takdir yetkisi bulunduğu noktasında olacaktır” dedi. Sefa Uyar




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter