Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Monday, 02.10.2025, 09:56 AM (GMT)

İzmir'in yüksek kesimlerinde kar yağışıetkili oluyor

İzmir'in yüksek kesimlerinde kar yağışı etkili oluyor İzmir'in yüksek kesimlerinde beklenen kar yağışı başladı. Kent genelinde öğle saatlerinde etkili olan yağmur, hava sıcaklığının düşmesiyle yerini kara bıraktı. Bornova, Buca, Narlıdere gibi merkez ilçelerin yüksek kesimlerinde henüz tutmayan kar; Bergama, Dikili, Aliağa, Kemalpaşa ilçelerinde beyaz örtü oluşturdu.Kar yağışı nedeniyle İzmir ve Manisa arasında ulaşımı sağlayan Sabuncubeli Geçidi'nde Karayolları ekipleri önlem aldı.Karın tuttuğu bazı bölgelerde çocuklar, kar hasretini giderdi.Öte yandan Meteoroloji 2. Bölge Müdürlüğünden yapılan açıklamada, İzmir'in kuzeydoğu kesimlerinde akşam saatlerinden gece saat 03.00'e kadar orta kuvvette kar yağışının etkili olacağının tahmin edildiği belirtildi. Kar yağışının ardından meydana gelebilecek buzlanmalara karşı dikkatli olunması istendi. AA

Pompeo'dan Covid-19 hakkında yeni istihbarat iddiası

Pompeo'dan Covid-19 hakkında yeni istihbarat iddiası ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Vuhan Viroloji Enstitüsü'ndeki araştırmacıların 2019'un sonlarında koronavirüsten hastalandığını iddia eden yeni istihbarat raporunu açıklayarak, DSÖ'ye " Vuhan’daki bir laboratuvardan çıkmış olma olasılığı bütünüyle araştırılmalı" çağrısında bulundu. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, koronavirüs (Covid-19) virüsünün Çin'in Wuhan kentinde bulunan laboratuvardan çıktığına dair ileri sürülen istihbarat raporu açıkladı. "Çin'in, yürüttükleri standartların altındaki laboratuvarlar ile dünyayı enfekte etme geçmişi var" diyen Pompeo, ABD istihbaratının yeni istihbaratına göre, Vuhan'daki laboratuvarda görevli araştırmacılara ait 2019 yılının sonbaharında Kovid-19 ile benzer semptomlarla hastalandıklarına dair delillerin olduğunu ileri sürdü.ARAŞTIRMACILARLA ÇİN ORDUSU ARASINDA GİZLİ BAĞLANTI İDDİASIDünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) çağrıda bulunan Pompeo, "Covid-19’a neden olan virüsün yanlışlıkla Vuhan’daki bir laboratuvardan çıkmış olma olasılığı bütünüyle araştırılmalı" dedi. Pompeo açıklamasında, "Pekin bugün, bilim insanlarının dünyayı bu ölümcül virüs ve bir sonrakinden korumak için ihtiyaç duyduğu hayati bilgileri saklamaya devam ediyor. ABD istihbaratının yeni elde ettiği raporda Covid'e neden olan virüse genetik olarak yüzde 96.2 benzer bir yarasa koronavirüsü ile çalıştıkları ve laboratuvarın Çin ordusuyla gizli bağlantıları olduğu bilgisi var"ifadelerine yer verdi.DSÖ HEYETİ VUHAN'DADünya Sağlık Örgütü (DSÖ) uzmanlarından oluşan 10 kişilik ekip, koronavirüsün ilk kez görüldüğü Çin'in Vuhan kentine gitti. Uzmanlar, Çinli bilim insanlarıyla birlikte pandemiye neden olan koronavirüs SARS-CoV-2'nin kökenine ilişkin araştırmalarda bulunacak. DHA

Ankara'da evlereşeriat bildirisi dağıtıldı

Ankara'da evlere şeriat bildirisi dağıtıldı Ankara Mamak'ta binaların kapılarına şeriat çağrısı ve propagandası yapan bir bildiri dağıtıldı. Bildiride Atatürk ilkeleri, Cumhuriyet ve laiklik için skandal ifadeler kullanıldı. Bildiride, terör örgütü IŞİD'in görüşlerine benzer radikal ifadelerin yer alması da dikkat çekti. Ankara’nın Mamak ilçesinin Misket Mahallesi’ndeki binaların kapılarına "Müslüman Olmak Neyi Gerektirir" başlıklı  bildiriler bırakıldı.  IŞİD'ın görüşlerinin savunulduğu ve şeriat propagandasının yapıldığı bildiride, Atatürk ilke ve inkılapları, demokrasi ve hatta oy kullanma hakkı bile hedef alınarak, "Türkiye de yaşayan insanlar olarak çok iyi biliyoruz ki 1920'lerden sonra hakimiyet yani emir ve yasak koyma Allah'a değil millete verilmiştir. Hatta Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir denmektedir. Türkiye de şeriat yani Kuran Kanunları değil (insanların kendi kafalarından çıkardıkları kanunlar) geçerli. Demokrasi de, laiklik de İslama tamamen ters olan küftir sistemleridir" denildi.Bildiriyi kimin ya da kimlerin dağıttığı bilinmezken, bildirilerin sonunda "Bize ulaşmak isterseniz facebook adresimiz: Fatih Sadri" notu görüldü.Bildiriye tepki gösteren CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi, "Mamak’ta binaların kapılarına, demokrasi ve laikliği küfür, oy kullanmayı kafirlik sayan, imamların ve devlet memurların dinden çıktığını söyleyen, Atatürk’ü ve orduyu aşağılayan şeriat bildirileri bırakıldı. Sokağa çıkma yasağında bu provokasyona kim göz yumdu?" dedi.Bildiride yer alan skandal ifadeler şöyle:DEMOKRASİ VE LAİKLİK KÜFÜRMÜŞ!"Türkiye'de yaşayan insanlar olarak çok iyi biliyoruz ki 1920'lerden sonra hakimiyet yani emir ve yasak koyma Allah'a değil millete verilmiştir. Hatta Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir denmektedir. Türkiye de şeriat yani Kuran Kanunları değil (insanların kendi kafalarından çıkardıkları kanunlar) geçerli olmaktadır. Bu yetmiyormuş gibi birde Laiklik şartı vardır. Yani dinin emirleri devlet işlerine karıştırılamazmış. Çıkarılan kanunlar dine uygun olamazmış! Bu sebeple demokrasi de, laiklik de İslama tamamen ters olan küfür sistemleridir."OY HAKKI İÇİN "KAFİRLİK" DENDİOy verenlerin dahi hedef alındığı bildiride şu ifadeler yer aldı:"Gelelim oy verenlere: oy verenlerde laikliğe ve demokrasiye bağlı kalacaklarına dair yemin edecek olan ve Allah'ın indirdiği hükümlerle hüküm vermeyecek olan kimselere oy verip devletin başına idareci olarak getirdiklerinden dolayı imandan çıkarlar, Başka bir ifade ile demokrasi partilerle ayakta durur, paılilerde oylarla ayakta durur. Küfür sistemini ayakta tutmak kafirliktir." "ÇOCUKLARI OKULA GÖNDERMEYİN" ÇAĞRISI YAPILDIBildirideki skandal ifadeler bununla da kalmadı. Günümüz modern eğitiminin de hedef alındığı bildiride,  "İsterse bu okulun adı imam hatip olsun isterse özel okul olsun yine çocuklar gönderilemez" denildi:"İmanı bozan şeyler sadece partilerde mevcut sayılmasın. Günümüz okullarında da mevcuttur, Ders kitaplarında Atatürk'ün İslama zıt o|arak yaptığı devrimler iyi bir şeymiş gibi öğretiliyor. Mesela Şeriat bizi geri bıraktı. En iyi yönetim Demokrasidir. Laikliktir. Arap harfleri karma burma olduğu için harf devrimi yapıldı. Latin harfleri getirildi. Kadın ve erkek kıyafetleri değiştirildi. Zina, faiz, içki daha bir çok şeyler serbest bırakıldı. 23 Nisan, l9 Mayıs, 29 Ekim gibi günler bayram olarak kutlandı. Çünkü bu günlerde hakimiyet hakkı millete verildi. Yani şeriat kanunları kaldırıldı.Halbuki bir fetvada "bir kimse nevruz günü(Mecusilerin ilkbaharın gelişini kutladığı gün) kafirlerin toplandığı yere giderse kafir olur" diye yazılıdır. Değil bir diploma için hatta dünya bile verecek olsalar imanımızı bozacak şeyler yapmayın. Çünkü ölünce azabı vardır. Böyle bir devletin açtığı ve açılmasına izin verip gözetim altında tuttuğu bu okullara, isterse bu okulun adı imam hatip olsun isterse özel okul olsun yine çocuklar gönderilemez."İŞTE O BİLDİRİLER:/Archive/2021/1/16/171038609-1.jpg/Archive/2021/1/16/171223967-whatsapp-image-2021-01-16-at-16.jpg cumhuriyet.com.tr

Tablo yayımlandı: Hangi uygulama hakkınızda ne biliyor?

Tablo yayımlandı: Hangi uygulama hakkınızda ne biliyor? Dijital gizlilik teknolojisi platformu Clario.co, WhatsApp ve diğer uygulamaların kullanıcılar hakkında hangi bilgilere sahip olduklarını gösteren bir tablo hazırladı. Tabloda 47 uygulamanın kullanıcılar hakkında topladığı bilgilere yer verildi. /Archive/2021/1/16/170331628-whatsapp-21050151920-1.jpgWhatsApp'ın yeni gizlilik sözleşmesiyle birlikte diğer uygulamaların da kullanıcılar hakkında ne bildiği merak konusu oldu.Dijital güvenlik teknolojisi platformu Clario.co, hangi şirket ve uygulamanın kullanıcılar hakkında hangi bilgileri topladığını gösteren bir grafik hazırladı.Webtekno'nun aktardığına göre, Clario'nun hazırladığı grafiğin kişisel veriler sütununda e-posta, isim, yaş, cinsiyet, cinsel yönelim, medeni hal, ırk, dini inanış, yaşanan yer, ev adresi, çalışma durumu, iş unvanı, evcil hayvan sahipliği, telefon numarası, sabit telefon numarası, telefonun modeli, hobiler, ilgi alanları, boy, kilo, akraba, anne kızlık soyadı, mevcut işverenler, geçmiş işverenler, banka hesap bilgileri, maaş, sosyal profil (arkadaşlar, hobiler, ilgi alanları), doğduğu ülke, alerjiler ve sağlık bilgilerinin toplanıp toplanmadığı bilgisi yer alıyor.FACEBOOK İLK SIRADA/Archive/2021/1/16/170422674-facebook-76532640.pngPaylaşılan grafiğe göre Facebook, yukarıda sayılan kişisel bilgilerin yüzde 70,59'unu topluyor. Bu da şirketi en fazla kişisel veri toplayan şirket konumuna getiriyor.Facebook'un kullanıcılar hakkında bilmediği veriler yalnızca boy, kilo, anne kızlık soyadı, banka hesap bilgileri, maaş, doğulan ülke, alerjiler ve sağlık bilgileri olduğu görülüyor.Bir diğer Facebook şirketi olan Instagram ise yüzde 58,82'lik oranla ikinci sırada yer alıyor. Instagram, Facebook'un aksine boy ve kilo bilgilerini toplarken cinsel yönelim, medeni hal, ırk, dini inanış, sabit telefon hattı ve akraba bilgilerini toplamıyor. Instagram'ı üçüncü sırada takip eden uygulama ise Tinder.WHATSAPP KAÇINCI SIRADA?/Archive/2021/1/16/170519002-internet-31132791920-1.jpgSon günlerin tartışılan uygulaması WhatsApp, yukarıdaki grafiğin son sıralarında yer alıyor. Grafiğe göre uygulama, tablodaki bilgilerin yalnızca yüzde 11,76'sını topluyor.WhatsApp'ın topladığı bilgiler isim, yaş, telefon numarası ve telefon bilgileriyle sınırlı kalıyor.Listede görüldüğü üzere kişisel bilgilerin en fazla toplandığı platformlar sosyal medya platformları. Bunun yanı sıra, listedeki şirketlerin yüzde 93'ü gelecekte kullanıcılarla temasa geçmeye devam edebilmek için e-posta adreslerini depoluyor. Ayrıca şirketlerin yüzde 18'i kullanıcıların kaç kilo olduğunu biliyor.ARAŞTIRMA HAKKINDAClario, bu sonucu ortaya koyabilmek için çeşitli sektörlerden 47 uygulamayı ve bu uygulamaların gizlilik sözleşmelerinde istedikleri izinleri incelediğini belirtiyor.Uygulamaların istedikleri her bir izin yukarıdaki grafikte 34 izin türü olarak kendisine yer buldu. ABD'de gerçekleştirilen araştırma için, ABD'de geçerli olan sözleşmeler incelendi.İŞTE TABLO:/Archive/2021/1/16/170535314-cd4d84a02d.png cumhuriyet.com.tr

FCA ve PSA Grubunun birleşmesi tamamlandı

FCA ve PSA Grubunun birleşmesi tamamlandı Fiat Chrysler Automobiles (FCA) ile PSA Grubu'nun birleşmesinin tamamlandığı bildirildi. Yapılan ortak açıklamaya göre, yeni şirket Stellantis’in kuruluşuna giden yolu açacak birleşme bugün yürürlüğe girdi. /Archive/2021/1/16/162728468-fiat-chrysler-automobiles.jpgFiat Chrysler Automobiles (FCA) ile PSA Grubu'nun birleşmesinin tamamlandığı bildirildiAçıklamaya göre, daha önce duyurulduğu gibi, Stellantis'in hisse senetleri 18 Ocak Pazartesi günü Paris'te Euronext ve Milano'da Mercato Telematico Azionario Borsalarında; 19 Ocak Salı günü de New York Borsasında, STLA koduyla işlem görmeye başlayacak.Öte yandan tahminlere göre, yeni şirket Stellantis’in yıllık 8,7 milyon araç üretimi ve yaklaşık 170 milyar avroluk ciro ile dünyanın dördüncü büyük otomobil üreticisi olacağı hesaplanıyor.FCA, Türkiye’de Fiat, Chrysler, Jeep, Maserati, Ferrari ve Alfa Romeo gibi markalarla temsil edilirken, PSA Grubu ise Peugeot, Citroen, DS ve Opel markalarıyla faaliyet gösteriyor. AA

CumhurbaşkanıErdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanıİlham Aliyev ile telefonda görüştü

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile telefonda görüştü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, görüşmede, Türkiye-Azerbaycan ilişkileri ve bölgesel gelişmeler ele alındı.Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmede, Azerbaycan'ın haklı davasında büyük bir mücadeleyle elde ettiği Dağlık Karabağ zaferinin bölge barışı ve istikrarı adına yeni imkanlar getirdiğini belirterek, Türkiye'nin Azerbaycan'a bu yeni dönemde de bütün alanlarda katkı ve desteğinin süreceğini belirtti.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan tarafından Ermenistan işgalinden kurtarılan Dağlık Karabağ'da onarım ve inşa faaliyetlerinin başlamış olmasından duyduğu memnuniyeti de dile getirdi. AA

Yücel Feyzioğlu'ndan bizi anlatan masallar...

Yücel Feyzioğlu'ndan bizi anlatan masallar... 1970’lerde masalları derlemeye ve yeniden yazmaya başlayan Yücel Feyzioğlu Avrupa ve dünyadaki masal çalışmalarını çok yakından izlemiş, halkların, toplumların geleceği ve gelişmesi konusunda masalların işlevine olan inancıyla masallarla yeni bir gelecek kurmanın ve toplumu kültürel olarak zenginleştirmenin önemini vurgulamıştır. Ona göre, masallar, geleceği kurgulamadaki önemi nedeniyle özellikle büyükler, eğitimciler tarafından anlaşılmalıdır. /Archive/2021/1/16/161121475-ic1.jpgŞair Cemal Süreyya bir şiirinde masallarla gerçeğin nasıl örtüştüklerini şu dizelerle anlatmış: “Aslında annem hep seni anlatır dururmuş çocukluğumda… / Her masala seni anlatarak başlarmış. / Bir varmış bir yokmuş…” Alman çocuk psikoloğu ve eğitimcisi Dr. Juhannes Wilkes bir makalesinde, “Tüm toplumlar belirli ayinleri uygulayarak yaşarlardı ve değerleri, kuralları, ortak farkındalıkları çocuk hafızası ancak masallarla anlayabilir ve zihinsel gelişimini sağlayabilir”¹ diye yazıyordu.Avrupa’da masal çalışmaları çok öncelerden başlamıştı. Almanya’da 1700’lü yılların sonlarında iki idealist kardeş Jacop ile Wilhelm Grimm kardeşler Almanya’yı, köy köy, kasaba kasaba dolaşarak yüzlerce masal toplamış ve masalları yeni bir üslupla yeniden kalem almışlardır. Çalışmaları ve Alman dili, kültürü üzerindeki etkileri hâlâ tartışılmakta ve uzmanlarca takdirle karşılanmaktadır:“Grimm kardeşler dile getirdikleri zenginlikle sadece aydınların önlerini açmamış, bütün halk kesimlerine önemli bir değeri miras olarak bırakmışlardır. Onların çalışmaları hem geleceği anlama hem de geleceğe yön verme açısından çok önemlidir.”²/Archive/2021/1/16/161133990-ic2.jpgKARDEŞ MASALLAR VE ANADİL!Türk toplumunun en gergin ve karmaşık bir döneminde 1970’lerde masalları derlemeye ve yeniden yazmaya başlayan Yücel Feyzioğlu Avrupa ve dünyadaki masal çalışmalarını çok yakından izlemiş, masallarla yeni bir gelecek kurmanın ve toplumu kültürel olarak zenginleştirmenin önemini şöyle anlatmıştır:“Birçok masalda benzetmeler, mecaz, mesel, temsil, simge, kinaye, ima, iğneleme, abartı, argo, humor gibi dil özellikleri kullanılır. Nesnelerin kişileştirilmesine ve yansıtarak anlatıma özen gösterilir. Atasözlerine, deyimlere, bilmece ve bulmacalara, eş anlamlı sözcüklere masallarda yer verilir. Böylece anadil gelişir, renklenir, derinleşir. Masallar anadilini geliştirdikçe çocuk sistemli düşünmeye başlar, zihinsel gelişmesi tamamlanır, hayatı derin anlam kazanır ve çocuk olgun bir insana dönüşür.”3Yücel Feyzioğlu’nun halkların, toplumların geleceği ve gelişmesi konusunda masalların işlevine olan inancı, onun çalışmalarını da diğer masal çalışmalarından farklı bir yöne götürmüştür. O, “Kardeş Masallar” başlığı altında artık masal literatürüne giren masal derlemeleriyle Asya’dan Avrupa’ya kadar bin yıllardır beraber yaşayan halkların kültürel mirası olan masalları aynı kitaplarda buluşturarak çocuklar arasında geleceğin barış sözleşmesinin oluşmasına zemin hazırlamıştır.Ayrıca çeşitli nedenlerle yüzyıllardır birbirlerinden ayrı kalmış Kazak, Kırgız, Uygur, Özbek, Altay, Tuva, Azerbaycan, Türkmen gibi akraba toplulukların yeniden tarihsel bağlarının güçlenmesi için onların masallarını da derleyerek çeşnili bir bahçe gibi çocukların önlerine sermiştir./Archive/2021/1/16/161147037-ic3.jpgGELECEĞİ BİRLİKTE KURGULAMAKYücel Feyzioğlu kırk yılı aşkındır topladığı ve yeniden yazdığı masallarla birlikte masalların devlet, toplum ve aile nezdinde de önem kazanması için makaleler, kitaplar yazmış, konferanslar vermiştir. Eğitim Bakanlığı’nın gündemine masalların girmesi biraz da onun ısrarları ve çalışmaları sonucunda gerçekleşmiştir. Masallar Bize Ne Anlatır?, İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi gibi kitaplarıyla da masalların sadece çocuklara özgü bir çalışma olmadığını, masallarla farklı bir geleceğin kurulabileceğini büyüklere de anlatmıştır.Masalların mesajları konusunda da Yücel Feyzioğlu’nun çok farklı bir bakış açısı vardır. Ona göre, masallar, geleceği kurgulamadaki önemi nedeniyle özellikle büyükler, eğitimciler tarafından anlaşılmalıdır. Aileler ve eğitimciler masalları dikkatle okuduklarında masallardan çıkacak sorularla çocuklarının hayal dünyasını daha da geliştirebilir ve onların gelecekteki yolculuklarına büyük katkılar sunabilirler.Belki de bu nedenle olsa gerek, Yücel Feyzioğlu birçok masalın sonuna sorular ekleyerek çocuğun sadece masalı dinlememesini, sorular sorarak kendi yöntemiyle masalı analiz etmesini ve kendisine yönelik mesajları algılamasını istemiştir./Archive/2021/1/16/161158881-kapakic4.jpgÇocukların masallardaki mesajlarla ufuklarının açılacağını bütün kitaplarında vurgulayan Yücel Feyzioğlu, Masallarla 1001 Buluş isimli kitabında hayallerin masallarla nasıl gerçeğe dönüşeceğini şöyle anlatmıştır: “Önce hayal vardı. Sonra masallar, efsaneler anlatıldı. Bilim insanları o anlatılanları hayata uyguladı.”4Kaşgar’dan Balkanlar’a kadar büyük bir coğrafyanın masallarını derleyen, üzerinde titizlikle çalışan, yeniden yazan Yücel Feyzioğlu, kitap kapakları arasına aldığı “masal dünyası” ile gerçek dünyamız ve geleceğimiz arasında yıkılmaz köprüler kurmuştur.DOĞUBATI Yayınları’nca yayınlanmaya başlayan kırk cilde yaklaşan çalışması bence gelecek kuşağın ortak bir mirası haline gelmiştir ve uzak mesafelere karşın kardeş halklar aralarındaki kültürel bağı bir hayli güçlendirmiştir.¹ https://www.br-online.de/jugend/izi/deutsch/publikation/televizion /29_2016_1/Wilkes_Was_Maerchen_zur_psychischen_Gesundheit.pdf² http://www.grimms.de/de/content/ziele3 Yücel Feyzioğlu, Masallar Bize Ne Anlatır, DOĞUBATI Yay., s.174 Yücel Feyzioğlu, Masallarla 1001 Buluş, DOĞUBATI Yay., s.11 Orhan Aras

Muammer Sun kimdir?

Muammer Sun kimdir? Türk müziğinin usta bestecilerinden Muammer Sun bu sabah Ankara'da hayatını kaybetti. Uzun süredir çoklu organ yetmezliğiyle mücadele eden Sun, 88 yaşındaydı. /Archive/2021/1/16/162638406-1935c79b-6185-4470-9641-be267fa556a92847865.jpeg1932’de Ankara’da doğan Muammer Sun, 1946’da Askeri Muzıka Okulu’nda müziğe başladı. Bir yıl sonra 1953’te Ankara Devlet Konservatuarı Kompozisyon Bölümü’ne girip; Ahmed Adnan Saygun’un öğrencisi oldu.Konservatuarda, Mithat Fenmen ile piyano, Hasan Ferit Alnar ile koro ve orkestra şefliği; Muzaffer Sarısözen ile Türk halk müziği, Ruşen Ferit Kam ile klasik Türk musikisi; ayrıca özel olarak Kemal İlerici ile Türk müziği makamlar sistemi ve armonisi konularında çalıştı. 1960’ta, Ankara Devlet Konservatuarı Kompozisyon Bölümü İleri Yüksek Dönemi’nden Saygun’un öğrencisi olarak “pekiyi” dereceyle mezun oldu. Aynı yıl Ankara Devlet Konservatuarı’na öğretmen olarak atandı.1975’te İzmir Devlet Konservatuarı’na, 1980’de Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı’na, 1987’de Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı’na atandı. 1988’de doçent, 1993’te profesör oldu.1999’da Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı’ndan emekli oldu. Devlet konservatuarlarında görevli olduğu süre içinde, koro, solfej, armoni, kontrpuan, füg, enstrümantasyon,orkestrasyon, modal müzik ve kompozisyon dersleri veren Sun’un pek çok eseri çeşitli yarışmalarda ödüller kazandı./Archive/2021/1/16/162729656-202306cover.jpegMezuniyetinden sonra Ankara, İzmir, İstanbul Devlet Konservatuvarlarında, Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümünde, Siyasal bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksekokulu'nda, Ankara Radyosu'nda öğretmenlik yaptı.1969 yılında, sanat kurumlarının temsilcisi olarak TRT Yönetim Kurulu üyeliğine seçildi. TRT Ankara Radyosu Çoksesli Korosu 'nu ve TRT Müzik Dairesini kurdu.1971'de Murat Katoğlu'yla birlikte TRT Kültür Sanat Ödülleri Sistemini hazırladı.1968'de atandığı Milli Eğitim Bakanlığı Müşavirliği sırasında, Çocuk ve Gençlik Koroları Yönetmeliği'ni hazırladı. Bütün Türkiye'de 166 çocuk ve gençlik korosu kuruldu. Koro şeflerine 1968 -1969 yazlarında, Gazi Eğitim Müzik Bölümü öğretmenleriyle birlikte, iki kez yaz kursu düzenledi. Bu kurslara Gazi Müzik Bölümü'nde 40, Sinop kursunda 80 olmak üzere 120 müzik öğretmeni katıldı. 166 koro, ödenekleri kesildiği için 1970'te kapatıldı. Bu korolar ve kurslara katılan müzik öğretmenleri, bugünkü Türkiye'de yaygınlaşan çocuk ve gençlik korolarının temelini oluşturdu.Sun, 1967 ve 69'da, biri TRT adına; diğeri de TRT ve ODTÜ adına iki büyük folklor derlemesi düzenledi; kendisi de bu derlemelere uzman derleyici olarak katıldı. Haccettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Kompozisyon bölümü öğretim üyeliğinden Ekim 1999'da emekli oldu. Eylül 2004'te Sun Yayınevi'ni kurdu. Muammer Sun, TRT'nin yapımını üstlendiği ve tarihsel olarak büyük önem taşıyan Kurtuluş ve Cumhuriyet filmlerinin müzikleri yazdı ve geniş kitlelere ulaştı.Başta SCAMV Onur Ödülü Altın Madalyası olmak üzere çok sayıda ödülün sahibiydi. cumhuriyet.com.tr

Altan Erkekli: Yalnızlık hücreleri yeniler

Altan Erkekli: Yalnızlık hücreleri yeniler Yılların tiyatrocusu Altan Erkekli ekranlara dönmeye hazırlanıyor. Erkekli, Blu Tv için çekilen Yeşilçam dizisinde Mümtaz karakterini canladıracak. Usta sanatçıyı bulmuşken hem yeni dizisinden konuştuk, hem koronavirüsün kulaklarını epey çınlattık. Fotoğraf: VEDAT ARIK- Blu Tv'de Çağan Irmak'ın yönettiği Yeşilçam dizisine dahil oldunuz. Çağan Irmak sevdiğiniz bir yönetmen. Konusu ne? Rolünüzü anlatır mısınız?Çağan Irmak'la Bizi Hatırla filminde birlikte çalıştık, ama ondan çok daha önce tanışıklığımız var. Çağan iki hafta önce telefon açtı ve çalışmak ister misin dedi. Tabii dedim, hemen senaryoyu gönderdi, okudum. 1960'lı yıllarda Yeşilçam'ın kendi içinde devingenliğini anlatan ve o dönemde 1960-70'ler arasında ülkenin siyasal, sosyopolitik konumu, insan ilişkileri ve sanata, sinemaya olan düşkünlük... Sinema büyük bir ekonomi, yapımcılara çok büyük kazanç sağlayan bir sektör. Sinema için yarışmalar yapılıyor, yeni jönler seçiliyor, yeni karakterler yaratılarak beyaz perdede, insanların kalbinde taht kurması gereken senaryolar bulunmaya çalışılıyor. Bu koşuşturma içinde bizim karakterimiz de, Çağatay oynayacak onu (Semih), genç yaşta yapımcılığa yüreğini vermiş, sinemadan başka bir şey düşünmeyen, her türlü şeye rağmen, mutluluğu sinemada arayan bir genç yapımcı. Ben de onun yanında muhasebeciyim, güvendiği bir insan Semih'in Mümtaz. Sürprizli bir karakter... 60'lı yıllar, sinemanın en parlak dönemleri, ama sanayileşmenin zor olduğu, yapımcıların parayı kazanıp parayı yatırmadıkları bir sektör olduğu için, bugünlere gelişinde şu andaki acılarını çekiyoruz sinemanın. Şu anda insanların sinemanın kapısının önünden geçtiği, ama içine giremediği bir dönemde herhalde insanları cezbeden bir dizi olacak. Adana'da dizi çekerken insanların 47 km yürüyüp de sinemaya gittiği bir sektör sinema. O yılların en gözde sanatıydı. - Sinemanın acıları derken... Biraz açarmısınız o acıları?Bizim sinemamız matine parkı olarak biraz kendini geç geliştirdi. Oyuncularımız duygu üretmede çok daha mahirler, Akdenizli olmanın getirdiği sıcakkanlılıktan dolayı. Tiyatroda da böyle bu ama pek fazla sinemanın özgürlüğü, kendi içinde binalarda olamamış, yalnızca alışveriş merkezlerine sıkışmış vaziyette olduğu için eksi görkemi kalmadı. 300 - 500 kişinin birlikte izlediği o duygunun, şu anda en fazla 125 kişilik salonlarda olması biraz seyircinin daha konforlu olması ama beraber yaşanılacak duygunun azalması açısından hüzün verici. Eski şaşaalı sinema salonları kalmadı. Sinemaya pek fazla yatırımın da yapıldığı, herhalde tam salgınla beraber ivme kazanıyordu ki, salgınla her şey durdu. Bundan sonra da artık sinema salonlarına gidebilecek mi insanlık bilemiyorum. Aşı da tüm dünyaya çare olur mu, yoksa insanlık bütün bu kötülükleri devam ettirip insan ırkına daha eleyici bir gözle mi bakacak, bu virüsleri çıkartan düşünce, kimse bu insanlığa yapılmış bir darbe şu anda, yaşamın ne olacağına dair şüphelerimiz varken iyimser olarak sinemanın daha iyi yola girmesini temenni etmekten başka bir cümle aklıma gelmiyor. - Bu söylediğiniz tiyatrolar için de geçerli, birçok tiyatronun kendi binası yok. En son Ankara Sanat Tiyatrosu taşınmak zorunda kaldı. Köklü çözümler gerekiyor. Tiyatro, sanatın en köklü dallarından biri. Vazgeçilmez. Aşının bulunması kadar önemli tiyatro ve sanat. Çünkü insanlığa anlatacağımız en önemli şeyler, insan tarafından sahnede anlatıldığında çok daha etkili oluyor. İzleyenin, kendisi gibi biri tarafından anlatıldığında. Dünyayı, çevreyi, barışı, insanlığı, gezegeni korumanın anlatılmasının gerektiği bir dönemdeyiz. Bu da sanatla olacak. Aşıları elbette bulur insanoğlu, ama bütün bunların kötü olduğunu ve yaşamın her insan için çok önemli olduğunu ancak sanatla anlatabiliriz. Ne konferanslarla, ne bilboardlarla, ne afişlerle... Sanatla anlatmanın yolu bambaşka. Sanat her zaman güzelden, iyiden yana olduğu için, sanatla anlatım gücü çok daha fazla olur ve yüreklere daha etkin girebilirsiniz. Onun için sanattan korkmamak lazım ve sanatı desteklemek lazım. Tiyatroyu, operayı, baleyi... Salonları geçici salonlar yaparak, kurumlara çok cüzi miktarlarda vermek lazım. Ankara Sanat Tiyatrosu'nun tarihi binasından ayrılması hüzün verici, oranın müze olarak en azından kalması gerektiğini, orada 25 yıl çalışmış biri olarak söylüyorum. Ama bunan yanında AST'ta şu anda Bilkent'in içindeki Tepe Grubu bir kira karşılığında verdi ama oranın nesilden nesile devam etmesi için Ankara'da bir salon yapılıp bir şekilde verilmesi lazım. Şimdi herkes yaşamaya, geçinmeye, karnını doyurmaya odaklandı ama yaşamın da devam etmesi için moral gücün de olması gerekiyor. Bu gücü de en çok sanat verir.- Sanattan korkuluyor mu sizce?Sanattan her zaman, bir ilericiliği olduğu için, insan için en mükemmeli aradığı için bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde çekince duyulmuştur. Sanat özgürlük ister ama ben 12 Eylül döneminde de yaşadım AST'de. Textleri okuyan, ondan sonra izin veren, kelimeleri çıkartan ve her gece basın savcılığından, iki kişilik koltuğa gelip izleyen, her oyunu bir de, güvenmeyip her oyuna gelen... O dönemlerden geçti sanat. Daha çok acılar da yaşandı. AST, oynadığı oyun nedeniyle sıkıyönetim mahkemesinde yargılandı, kapatıldı tiyatro. Ankara Tiyatrosu olarak devam etti. S harfini 'ağabeylerimiz' indirdiler... Sonra aklandı tiyatro. Yardımlar kesildi, salonlar verilmedi, istenmedi sanatın o yüce değeri, gözardı edildi ki, biz sanatın en dolu dolu yaşandığı topraklardayız. 35 bin kişilik açık hava tiyatrolarının olduğu... Seyirciden gelen tepkiye göre kanunları yumuşatıp ya da sertleştirip tiyatronun tuttuğu ayna sayesinde insanlığı idare etmişler. Ama şimdi herhangi bir tartışmada 'Burayı tiyatro salonuna çevirdiniz' diye tiyatro kelimesinin içindeki o kutsal amaç küçültülüyor. Halbuki tiyatro bir mabet. Eğlence yeri değil. Biz tiyatroyu eğlencelik gibi görüyoruz. Tiyatro çekirdek çitleyip vakit geçirilecek yer değil.  - İnsanın tiyatroyla ilişkisi nedir? İzleme ve izlenmeye olan açlığını neye bağlıyorsunuz? Doğadaki en büyük oyuncu olmasından mı kaynaklanıyor?Yaşam zaten bir oyun. Bu oyunun içinde iyilerin galip gelmesi hedeflenen bir reji var, insanlık rejisi bunu ister. Kötülerin bu işteki rolü de, oyunların devamına katkı sağlamak. Herşeyi iyi olsa oyunlar durur. - Reyting mi almaz?Evet. Kötüler olduğu sürece hayatın içinde daha güzeli, mükemmeli yakalamak için insanlar daha dimdik durmaya çalışır. Yoksa tüm insanlığın iyi olarak devam etmesindeki edilgenlik, a tamam durduk artık da olabilir. Ama kötüler olduğu sürece, hayatın daha güzel olması adına savaş veriyoruz. /Archive/2021/1/15/223936045-altan2-en28.jpg- Çocukluğunuza dönelim... Anneniz çok ilginç bir kadınmış, bıyık takar mahalleliyi korkuturmuş. Tiyatro virüsünü ondan mı kaptınız?Annem enstitü mezunu, elinden birçok iş gelen yaratıcı bir kadındı, ama nüktedan bir meddah hali vardı onda. Bir fıkra anlatırken kişileştirmeler yapar hemen, kılıktan kılığa girer, birşeyleri yapıştırarak bıyık yapar, erkek olmaya çalışır, farklı sesler çıkartarak tanınmadık kılıklara girerek komşuları ürkütüp kahkaha atmalarını sağlamak için elinden gelen herşeyi yapardı. Ben de genetik olarak tüm o yetenek, gözlem duygusunu ondan aldım. Ama küçükken hiç tiyatro yapmak istemiyordum ben. Çok götürdü annem beni çocuk tiyatrolarına ama ben inşaat mühendisi olmak istiyordum. Sonra lisede, İngilizce öğretmenim beni bütün duygularıyla bana anlattıklarıyla tiyatroyu sevdirdi ve tiyatrocu olmamı sağladı.- 11 yaşında Diyarbakır'a yatılı okumaya gittiniz, yatılı okul sizi nasıl şekillendirdi?Çok disipline bir hayatımız vardı. Zaten babam da subay olduğu için o disiplini biz evde de çok hissederdik. Kimseyi rahatsız etmeme, büyüklere saygı ve sevgi gösterme, yaratılmış her şeye, önümüze konanlara saygı gösterme.. mesela tabağımızda hiçbir şey bırakmamayı öğrendik, suyu israf etmeden kullanmayı, ülkenin bize verdiklerini koruyup onları gelecek kuşaklara aktarmayı, giysilerimizi korumayı, onları bizden sonra birilerini giyecek olmasını düşünmeyi ve öyle kullanarak giymeyi, dayanışmayı, güvenmeyi, yetinmeyi öğrendik. Ben kek istiyordum, İstanbul'a anneme mektup yazıyordum. Komşumuzun oğlu Süleyman Ağabey kondüktördü yataklı vagonda. Pazartesi günü kalkan tren Çarşamba öğleden sonra geliyordu Diyarbakır'a. Ben gidip keki alıyordum Süleyman Ağabey'den, taş gibi olmuş tabii yolda. Annemin yaptığı kek diye hem ağlıyordum, hem sindire sindire yiyordum arkadaşlarımla. Onun duygusu ve bana verdiği haz bambaşkaydı. Bunlar küçük anılar belki ama bizleri bugünlere getiren her şey, o küçük anlardan, anılardan yola çıkarak bizle beraber geldi ve beni ben yaptı.- Yılların tiyatrocusu olarak pandemi dönemini nasıl yaşadınız? Toplumda yaşanan herşey mutlaka sanata yansır. Bugünler nasıl yansıyacak, tiyatro pandemi dönemini nasıl anlatacak? Korku, kaygı, güvensizlik, aç kalma korkusu, birbirine tahammülsüzlük... Mutlaka bu dönemin oyunları, sineması yapılacak. Keşke 6 ay sonra geçebilsek, ama biraz daha uzayacak galiba normale dönmemiz. O günler geldiğinde, 'Bu dönemi unutmadan, daha kötüsü gelirse insanlığımızı kaybetmeden nasıl omuz omuza olabilirizin yolları nelerdir'in oyunları yapılacak mutlaka. - İnsan çok unutkan bir varlık, sizce hatırlar mıyız?Yeni normale geçtiğimizde herkes nasıl herşeyi unuttu. O sorumsuzluğun acısını çekiyoruz şu anda. Sanat yol gösterir insanlığa, kamu spotları değil. - Bütün temennim sahnede kalabilmek, perde bile çeksem yeter diyorsunuz. Bu sizin kuşakla bizimki arasındaki dev bir uçurum? Günümüzde herşey maddiyat, herkes perdeyi çekmek değil perdenin tam da önünde olmak, alkışlanmak, beğenilmek istiyor. Bugünleri nasıl okuyorsunuz?Bunu şu andaki ustaların anlatması gerekir. Her oyunda bir Hamlet var, bir de Ofelya var. O sınıf 16 kişiyse, 8'i de Hamlet olamaz. Hepiniz Hamlet olmayı hedefleyeceksiniz ama Hamlet'i en iyi oynayacak arkadaşa onu teslim edip diğer rollerin kahramanları olmayı da düşüneceksiniz. Zaman geldiğinde de belki tiyatronun tuvaletini kanalizasyon ekibi gelene kadar sizin temizlemeniz gerektiğini de anlatmamız lazım. AST bizleri var ederken kapıda bilet kesmekten tutun, dekoru gemici düğümüyle bağlamaya kadar herşeyi öğretti ağabeylerimiz bize. Çünkü onlar da öyle öğrenmişlerdi. İşte bu duyguyla ben, o havayı soluyarak son nefesime kadar orada olmak istiyorum. Çok önemli birşey bu. - Usta-çırak ilişkisinden söz ediyorsunuz. Sizce kayıp mı oldu?Onu yüreğinden hisseden zaten hemen yanınıza geliyor. Onu istemeyen zaten uzakta duruyor. Ben başrolüm, ben jönüm... Halbuki, öyle kalmayacaksın ki! Sen de her sene bir yaş alacaksın. Senin yerine başka bir jön gelecek. Sen o zaman ne yapman gerektiğini, yaşamış olanlardan öğreneceksin. Ben rahmetli Kerim Afşar'ın peşinden ayrılmazdım, afedersiniz tuvalete girse.. çabuk çıksın diye beklerdim kapısında. Yalnızca sahnede değil her yerde gözlemlerdim onu. Ağzının içine bakardım bir şey daha öğreneyim diye...- Pandemiden devam edelim. Anladık ki bizim kuşağımız yalnız kalmaya hiç alışık değilmiş. Sizce insan yalnızlıktan ölesiye neden korkuyor? Yoksa bu kendisiyle yüzleşme korkusu mu? Kendi kendine yetememek çok acı. Herkes kendine yetebilmeli, kendini ayakta tutabilmeli. Yalnızlıkta hücre yenilenmesi olur. O hücre yenilenmesiyle ileride yapacağınız şeyleri düşünürsünüz, iç hesaplaşma yaparsınız, bugüne kadar yaptıklarım, yapamadıklarım, neler yapmalıyım, bu bana nasıl yol haritası çizer? Kalan günlerim, ömrüm.. Yalnız kalıp o yalnızlıklardan güzellikler çıkarmanın yollarını buluruz.- Siz neler yaptınız bu dönemde?Ben küçük oğluma hikâyeler, masallar okuyordum. Eşim dedi ki yalnızca Ali için değil de tüm çocuklar için bu olsa... Ben de Günışığı kitaplığının You Tu.e kanalından, sahibi arkadaşımdır, okudum, çocuklar mutlu olsunlar diye. Çok ilgi gördü, çocuklar çok mutlu oldu. Arkadaşlarımdan da çok iyi tepkiler geldi, çocuklara uyku öncesi dinletmişler, huzurla uyutmuşlar onları. - Adile Naşit'in uyku öncesi masalları gibi... Evet, evet...- İnsanların mimiklerinde neler okuyorsunuz? Bu yorucu değil mi?Gözlem zaten oyunculuğun en önemli besin kaynağı. Şu anda maskeler var, okumak zor, ama vücut dillerinden herkesin çekingen olduğunu okuyorum. Duygular geride, ayakta kalmak herkes için çok önemli olduğu için o uzaklık bütün vücut dillerine yansıdı insanların. - Hayat insanı kirletir mi? Hayat, kaldırımı, asfaltı yapılmamış bir yol gibi. Eğer hayatın içinde bu kaldırımlar, yollar düzgün olsa, kirletmez insanı hayat. Çünkü herşeyi siz tıkır tıkır yaparsınız. Düşünün bir insan sanatçı olmak istiyor ama önüne setler çekiliyor, ama adam kendini bir anda kimya mühendisi olarak buluyor. İnsanın ne istiyorsa onu yapması lazım.  ELİF TOKBAY

SON DAKİKA: Merkel'in partisinin genel başkanıbelli oldu

Türkçe Haberler En Son Başlıklar SON DAKİKA: Merkel'in partisinin genel başkanı belli oldu Almanya'da Hristiyan Demokrat Birlik Partisi'nin Genel Başkanlığı'na Armin Laschet seçildi. AYRINTILAR GELİYOR... cumhuriyet.com.tr

Dikkat! MTV'deödeme dönemi başladıson gün 1Şubat

Dikkat! MTV'de ödeme dönemi başladı son gün 1 Şubat Motorlu taşıtlar vergisinin (MTV) bu yıla ilişkin ilk taksitinin yatırılma süresi ile geçmiş dönem borçlarının yapılandırılmasına ilişkin başvuru süresi ay sonunda dolacak. /Archive/2021/1/16/133154366-motorlu-tasitlar-vergisi.jpgAdlarına trafik şube ya da bürolarına kayıt ve tescil edilmiş motorlu kara taşıtları bulunanlar ile Sivil Havacılık Genel Müdürlüğüne kayıt ve tescil edilmiş uçak ve helikopteri olanların MTV ödemesi gerekiyor.1 ŞUBAT PAZARTESİ GÜNÜ SONA ERECEKMTV, taşıtların kayıt ve tescilinin yapıldığı yerin vergi dairesince her yıl ocakta yıllık olarak tahakkuk ettiriliyor. Bu yıl uygulanacak MTV'ye ilişkin ödeme dönemi başlarken, bu vergi ocak ve temmuz ayları olmak üzere eşit 2 taksitte ödenecek. İlk taksit ödeme süresi 1 Şubat Pazartesi günü sona erecek.İKİNCİ TAKSİT TEMMUZDA ÖDENİYORYeni taşıt alımında aracın, yılın ilk 6 aylık döneminde ve birinci taksitin ödenme süresi geçtikten sonra alınması halinde, birinci taksit bir ay içinde, ikinci taksit temmuzda ödeniyor.Söz konusu vergi, İnteraktif Vergi Dairesi internet adresi (ivd.gib.gov.tr) üzerinden "hızlı ödeme" menüsüyle şifresiz olarak, Gelir İdaresi Başkanlığının mobil uygulamasından, "www.gib.gov.tr" üzerinden anlaşmalı bankaların banka/kredi kartıyla veya banka hesabından havaleyle ödenebiliyor. MTV'nin, vergi tahsiline yetkili bankalar ve PTT şubeleri aracılığıyla ya da vergi dairesi veznelerine ödenmesi de mümkün bulunuyor. ?MTV TARİFESİ:MTV yeniden değerleme oranında artırılırken, bu oran Cumhurbaşkanı Kararı ile yüzde 9,11 olarak belirlenmişti. Buna göre, 1-3 yaşındaki otomobillerin 2021 yılı MTV'si, motor silindir hacmi 1300 cc ve aşağısında olanlar için 1051 lira ile 1261 lira arasında uygulanacak.Aynı yaşta motor silindir hacmi 1301 santimetreküp ile 1600 santimetreküp arasındaki otomobillerin vergisi de 1830 lira ile 2 bin 197 lira arasında olacak. 4001 santimetreküpün üzerindekilerin vergisi ise 45 bin 932 lira ile 50 bin 107 lira arasında değişecek. Yıllık vergi tutarı, 1-6 yaş minibüslerde 1256 lira, aynı yaştaki 25 kişiye kadar otobüslerde 3 bin 172 lira, 1500 kilograma kadar kamyonet, kamyon ve benzeri araçlarda 1127 lira olacak.YAPILANDIRMA FIRSATI DEVAM EDİYORÖte yandan, 31 Ağustos 2020'den önce tahakkuk eden MTV ile bu vergiye bağlı gecikme faizleri ve zamları, 17 Kasım 2020 itibarıyla kesinleşmiş ve ödenmemiş ya da ödeme süresi henüz geçmemiş olmak şartıyla yapılandırılabiliyor. MTV aslının tamamı ile birikmiş gecikme faizi ve zammı yerine, Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) oranları esas alınarak hesaplanan tutarın ödenmesi halinde, MTV'ye ilişkin vergi ziyaı cezası ile gecikme faizi ve zammının tahsilinden vazgeçiliyor. Yapılandırma fırsatından yararlanmak için 1 Şubat 2021 günü sonuna kadar, İnteraktif Vergi Dairesinden çevrim içi olarak başvuru yapılabilecek. Vergi daireleri yanında, il veya ilçedeki MTV'yi tahsile yetkili vergi dairelerine/mal müdürlüğüne de şahsen başvuru imkanı bulunuyor.Birden fazla aracı olanların, her bir araç için ayrı ayrı başvuru yapması önem taşıyor. Yapılandırma hükümlerinin ihlal edilmemesi şartıyla taksitlendirme süresi sonuna kadar taşıtların fenni muayenelerinin yaptırılmasına imkan verilecek.?Yapılandırılan borçlar, borçlunun tercihine göre peşin veya taksitler halinde ödenebilecek.Borcun peşin ödenmesi halinde bir katsayı uygulanmayacak ve Yİ-ÜFE oranında hesaplanan tutardan yüzde 90 indirim yapılacak. Ödemelerin ise 1 Mart 2021'e kadar yapılması gerekiyor.  AA

Antalyaspor - Trabzonspor maçında hakem değişikliği

Antalyaspor - Trabzonspor maçında hakem değişikliği Süper Lig'in 19'uncu haftasında bugün oynanacak Fraport TAV Antalyaspor - Trabzonspor mücadelesinin hakemi değiştirildi. Süper Lig'in 19'uncu haftasında bugün oynanacak Fraport TAV Antalyaspor - Trabzonspor mücadelesinin hakemi değiştirildi.Türkiye Futbol Federasyonunun (TFF) internet sitesinde yer alan bilgiye göre, daha önce Erkan Özdamar'ın yöneteceği açıklanan maça Ali Palabıyık atandı. Özdamar Mert Hakan'ın hatalı kartı nedeniyle cezalandırıldı. DHA




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter