Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Thursday, 05.01.2025, 12:05 AM (GMT)

Türkiye’nin eğitim alanındaki ilk sivil toplumörgütüolan Darüşşafaka Cemiyeti 158 yaşında

Türkiye’nin eğitim alanındaki ilk sivil toplum örgütü olan Darüşşafaka Cemiyeti 158 yaşında Yoksul ve geri kalmış halkın eğitim ve öğretimine yardımcı olmak üzere “Cemiyet-i Tedrisiye-i İslamiye” ismiyle kurulan, Türkiye tarihinin eğitim alanındaki ilk sivil örgütlenmesi olan Darüşşafaka, bu yıl 158. yaşını kutluyor. “Darüşşafaka olmasaydı, belki okuryazar bile olamazdım, şimdi yoktum” diyen Aziz Nesin, okuryazar olur muydu? Ahmet Rasim olmasaydı, ne kadar eksilirdi fikir ve edebiyat hayatı? Prof. Rıdvan Cebiroğlu olmasaydı, Türkiye’de kurulur muydu çocuk psikiyatrisi? Prof. Dr. Adnan Sokullu olmasaydı, ultrason tıpta kullanılır mıydı?1873 yılında yetim ve yoksul çocuklara eğitim vermek amacıyla “Darüşşafakat’ül İslamiye” adıyla parasız yatılı, özel statülü bir okul açan cemiyet, 158 yılda durmadan güçlenerek, çağa ayak uydurarak binlerce çocuğun hayatına dokundu. 158 yıllık köklü tarihinde çok sayıda ilkleri var Darüşşafaka’nın. Örneğin 1955 yılı, Darüşşafaka için önemli bir dönüm noktası. 1955-1956 öğretim döneminde “İngilizce eğitim veren kolej” statüsüne geçiliyor. 1971’de ilk kez kız öğrenciler Darüşşafaka’ya alınıyor ve karma eğitime geçiliyor. 2012 yılında, “Olağanüstü Genel Kurul ile Cemiyet Tüzüğü”nün “Amaç Maddesi” değiştiriliyor, babası hayatta olmayan çocukların yanı sıra annesi ölmüş çocukların da Darüşşafaka’da eğitim görmesinin önü açılıyor. “Türk-İslam çocukları” ibaresi de “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı” olarak değiştirilerek çağa uyarlanıyor. /Archive/2021/3/31/005654179-dacka-1942.jpgAZİZ NESİN, AHMET RASİM...Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanı M. Tayfun Öktem, “Yusuf Ziya Paşa, 1863 yılında Kapalıçarşı esnafına okuma yazma ve matematik öğretme sorumluluğunu duyup arkadaşlarıyla ‘Cemiyet-i Tedrisiye-i İslamiye’yi kurmaya karar verdiğinde ne Birleşmiş Milletler ne UNICEF vardı. Ne sosyal devlet anlayışı ne de sosyal sorumluluk kavramı vardı. Evet, bundan tam 158 yıl önce yaşları 24 ile 38 arasında değişen beş Osmanlı aydını bu topraklara ‘iyiliğin’, ‘karşılıksız vermenin’, ‘paylaşmanın’ tohumlarını serpti. O tohumlar yeşerdi, kök saldı, bir eğitim çınarına dönüştü. O çınar ki nitelikli eğitim almayan tek çocuk kalmayana kadar yeşermeye devam edecek” dedi.Öktem, “Darüşşafaka olmasaydı, 1863’ten bu yana neler olmazdı” sorusunun yanıtını da şöyle verdi: “1864 yılında yoksul bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen ve yaramazlığından ötürü öğretmeninin isteğiyle okuldan alınıp bir esnafın yanında çıraklığa verilen Salih Zeki’nin yeteneği yoksulluğa yenilir miydi? Ya Salih Zeki olmasaydı, bilim dünyamız ne kadar eksilirdi? ‘Darüşşafaka olmasaydı, belki okuryazar bile olamazdım, şimdi yoktum’ diyen Aziz Nesin, okuryazar olur muydu? Ahmet Rasim olmasaydı, ne kadar eksilirdi fikir ve edebiyat hayatımız?Prof. Rıdvan Cebiroğlu olmasaydı, Türkiye’de kurulur muydu çocuk psikiyatrisi? Prof. Dr. Adnan Sokullu olmasaydı, ultrason tıpta kullanılır mıydı? Mahmut Cuda olmasaydı, ne kadar eksilirdi resim sanatından renklerimiz? Ya Tekin Aral olmasaydı, ne kadar eksilirdi gülmece dünyamız?”DARÜŞŞAFAKA REZİDANSLARIDarüşşafaka Cemiyeti, bağışçılarının ileri yaşlarını mutlu, güvenli, sağlıklı, konforlu, yeni dostlarla beraber, yaşam dolu bir atmosferde geçirmelerini sağlamak amacıyla 1997 yılından bu yana huzurevi hizmeti de veriyor.65 yaş ve üstü büyükler için 1997 yılında Yakacık Rezidans’ı açan Darüşşafaka Cemiyeti, bu yöndeki talepler üzerine Maltepe Rezidans, Şenesenevler Rezidans ve Urla Rezidans’ı da hizmete sundu. SINAV 30 MAYIS’TA “Eğitimde fırsat eşitliği” misyonunu üstlenen Darüşşafaka’ya girişler her yıl açılan bir sınav üzerinden gerçekleşiyor. Kriterlere uygun tüm çocukların ücretsiz olarak katılabileceği bu sınava başvuru için Türkiye genelindeki tüm çocuklara ulaşabilmek amacıyla çalışılıyor.Sınav, her çocuğa fırsat eşitliği sağlayabilmek için tamamen bilgiye dayalı olmuyor. Sınavın birinci bölümünde genel bilgi düzeyinde Türkçe-matematik soruları, ikinci bölümde ise öğrencilerin algılaması ve yorumlanmasını ölçmek için genel yetenek soruları yer alıyor. Sınava, Türkiye’nin her ilinden annesini ya da babasını kaybetmiş, maddi durumu yetersiz, 4. sınıf öğrencileri katılabiliyor. Sınavda başarılı olan öğrencilerin maddi durum kontrolleri gerçekleştiriliyor; yönetim kurulu üyeleri çocukları evlerinde ziyaret ediyor ve kampusa geldiklerinde çocukların sağlık kontrolleri yapılıyor. Tüm bunların sonunda her yıl 100’ün üzerinde yeni öğrenci, Darüşşafaka’ya adım atıyor ve lise sona kadar 8 yıl boyunca tam burslu ve yatılı eğitim alıyor.Bu yılki Darüşşafaka giriş sınavı 30 Mayıs 2021 Pazar günü, 28 farklı ilde düzenlenecek. Sınava Türkiye’nin her ilinden başvuru kabul edilecek. 28 il dışından sınava katılmak isteyen ancak maddi durumu elverişsiz öğrenci ve velilerinin en yakın sınav merkezine gelmek için yapacakları ulaşım masrafına ise Darüşşafaka Cemiyeti tarafından destek verilecek.Sınav başvuruları 24 Mayıs’a kadar devam edecek. Konuyla ilgili tüm bilgilere “https://www.darussafaka.org/” adresinden ulaşmak mümkün. MEYVE SEPETLERİ Ulu önder Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım, 28 Kasım 1921 tarihinde yaptığı 20 bin kuruşluk bağışla Darüşşafakalı öğrencilerin eğitimine destek oldu. Bugün Darüşşafaka’da öğrencilere diledikleri zaman mevsim meyveleri yiyebilme imkânı sunma geleneği de Zübeyde Hanım’dan kalma bir miras. Öğrenciler, okul koridorlarında bulunan sepetlerdeki meyvelerden diledikleri zaman diledikleri kadar yiyor. SAİT FAİK HİKÂYE ARMAĞANI Şair ve yazar Sait Faik Abasıyanık’ın 1954 yılında hayatını kaybetmesinin ardından annesi Makbule Abasıyanık, yazarın isteği üzerine kitaplarının telif haklarını ve bazı mal varlıklarını Darüşşafaka Cemiyeti’ne bağışladı ve yazarın ölüm yıldönümlerinde (11 Mayıs) bir önceki yılın en beğenilen hikâye kitabına verilmek üzere “Sait Faik Hikâye Armağanı”nı kurdu. Vasiyetin Darüşşafaka’ya intikal ettiği 1964 yılından bu yana “Hikâye Armağanı”, Darüşşafaka Cemiyeti tarafından veriliyor. Ayrıca yazarın Burgazada’daki evi Darüşşafaka tarafından müze olarak halkın ziyaretine açıldı. /Archive/2021/3/31/005727960-dacka2.jpg72 İLDEN 905 ÖĞRENCİ Darüşşafaka’da halen 433’ü kız, 472’si erkek toplam 905 öğrenci öğrenim görüyor. Kız öğrenci oranı yüzde 48 olan okulda, 72 ilden öğrenci var. Figen Atalay

24ülke ile DSÖve AB’den yeni salgın risklerine karşıbirlikte mücadele vurgusu geldi

24 ülke ile DSÖ ve AB’den yeni salgın risklerine karşı birlikte mücadele vurgusu geldi Ortak metinde, Covid-19 salgınının “herkes güvende olana kadar hiç kimse güvende değildir” mesajının doğruluğunu çok acı bir şekilde gösterdiği belirtildi. Dünya genelinde yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınında ağır tablo sürerken gözler aşı ve tedavi çalışmalarında. Covid-19 kriziyle mücadelede küresel çapta yaşanan başarısızlık ise tartışmaların merkezinde. Avrupa Birliği (AB) tarafından kasım ayındaki G20 toplantısında yeni bir küresel pandemi anlaşması yapılması gündeme getirilmişti. Bununla aşılara ve ilaçlara eşit erişimin sağlanmasının da hedeflendiği kaydedilmişti. Dün ise Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus ile 24 ülkeden liderin yayımladıkları ortak metinde, salgınlara karşı hazırlık ve mücadele konusunda yeni uluslararası anlaşma yapılması çağrısı yükseldi. Ortak metin İngiliz Telegraph, Fransız Le Monde ve Alman Frankfurter Allgemeine gazetelerinde eşzamanlı yayımlandı.Metinde “Covid-19 salgınını sona erdirmek için birlikte mücadele ederken bugün umudumuz, gelecek nesilleri korumak için uluslararası sağlık sektörüne daha güçlü bir yapı kazandırmaktır” denildi. Covid-19’un “herkes güvende olana kadar hiç kimse güvende değildir” mesajının doğruluğunu çok acı bir şekilde gösterdiği belirtildi. Salgının küresel topluma 1940’lardan beri en büyük tehdit unsuru olduğu kaydedildi ve  2. Dünya Savaşı sonrası kurulan sisteme benzer bir sistem önerildi. Ulusalcılık ve izolasyonun bir kenara bırakılarak yeni bir dayanışma çağı başlatılması istendi. “Başka salgınlar ve sağlık sorunları da olacak. Hiçbir hükümet bu tehdide karşı tek başına mücadele edemez” denildi.Açık mektuba imza Fransa, Portekiz, İngiltere, Almanya, Ruanda, Yunanistan, Şili, Kenya, Arnavutluk, Güney Afrika, Hollanda, Tunus, Senegal, Ukrayna, Endonezya, Fiji, Romanya, Güney Kore, Kosta Rika, Trinidad ve Tobago, İspanya, Norveç, Sırbistan ile DSÖ’den geldi. İmzacılar arasında Rusya, ABD ve Türkiye’nin olmaması dikkat çekti. ‘BEN YERİNE BİZ DEMEMİZ GEREK’Dün de DSÖ Genel Direktörü Ghebreyesus ve AB Konseyi Başkanı Charles Michel, ortak basın toplantısı düzenledi. İkili, gelecekte yaşanabilecek pandemilere daha hazırlıklı olmak ve mücadelede işbirliği için yeni bir uluslararası pandemi antlaşmasının imzalanması çağrısında bulundu. Covid-19’u “dünyaya acımasız bir ders” olarak nitelendiren Michel, “Hiçbir ülke, hiçbir kıta bir pandemiyi tek başına yenemez. Ben yerine biz demeliyiz” dedi. Michel, “Ana hedefimiz, gelecekte yaşanabilecek salgınlara ilişkin daha iyi tahminlerde bulunmak ve salgınları önlemek için kapsamlı bir yaklaşım geliştirmek. Küresel kapasiteler ile dayanıklılığı güçlendirmek, tıbbi çözümlere adil erişim sağlamak ve uluslararası uyarı sistemleri, veri paylaşımını ve tıbbi araştırmaları desteklemek” ifadelerini kullandı. ‘ABD VE ÇİN OLUMLU’Ghebreyesus da DSÖ kurallarına dayanacak pandemi antlaşması ile uluslararası sistem içinde daha fazla bilgi alışverişi, paylaşılan sorumluluk, şeffaflık ve işbirliği sağlamasının hedeflendiğini belirtti. “Bunu yapmak için kapasitelerimizi ve sistemlerimizi inşa etmek zaman alacak. Uzun yıllar boyunca sürdürülebilir bir siyasi, finansal ve toplumsal taahhüt gerektirecek” dedi. Mektuba imza atan ülkeler arasında ABD ve Çin’in olmamasıyla ilgili bir soruya ise Ghebreyesus, iki ülkenin böyle bir antlaşma fikrine olumlu yaklaştığı yanıtını verdi. Antlaşmaya tüm ülkelerin dahil olmasını umduklarını kaydetti. cumhuriyet.com.tr

CHP’li Torun, belediyelerin iki yılınıdeğerlendirdi

CHP’li Torun, belediyelerin iki yılını değerlendirdi CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, 31 Mart 2019 yerel seçimlerinin ikinci yıldönümünde, CHP’li belediyelerin faaliyetlerini değerlendirdi, yerel yönetimlerdeki yeni yol haritalarını anlattı. Seyit Torun, “Millet ekmeğe muhtaçken CHP’li belediyelerin vatandaşı kandıran çılgın projelere ayıracak bir kuruşu yoktur” diyen Torun, “Halkın parası çılgın projelere, bir avuç azınlığa değil, öncelikli sorunlara harcandı. Önümüzdeki 3 yılda sosyal yardımlar artacak, üretici ve çiftçiye destek sürecek, ulaşım sorunları çözülecek, deprem ve susuzluğa karşı önlemler alınacak” dedi.CHP’li Torun, yerel seçimlerde elde edilen başarının yalnızca CHP ya da Millet İttifakı’nın değil, iktidarın köşeye sıkıştırdığı halkın kazanımı olduğunu belirterek “Yerel seçimlerde milletimiz, siyasi iktidarın baskıcı ve rantçı politikalarına, ilk kez ‘yeter’ demiştir. Milletimiz, ‘Bu iktidara mahkûm değiliz’ diye haykırmış; kutuplaşmayı, baskıyı, korkuyu yenmiştir” diye konuştu.‘11.3 MİLYON VATANDAŞA YARDIM’Torun, belediye başkanlarının, merkezi yönetimin tüm engellerini teker teker aşarak, vatandaşın güvenini boşa çıkarmadığını kaydederek “Milletimiz de kendi belediye başkanlarını iktidarın ayak oyunlarına yedirmedi. Belediyelerimizin performanslarını ölçerken görüyoruz ki vatandaşlarımızın memnuniyet oranları, yerel seçimlerdeki oy oranlarının da üstüne çıkmaya başladı. Belediyelerimiz pandemi sürecinde iktidarın yapamadığını yaptı. Son verilere göre 9 milyon 600 bin vatandaşa ayni, 1 milyon 700 bin vatandaşa nakdi yardım yapıldı. 42 milyon 500 bin öğün yemek, 78 milyondan fazla maske ve dezenfektan dağıtıldı. Borcu olmasına rağmen 1 milyon 200 bin abonenin suyu kesilmedi” dedi.  ‘HARCAMA, ÖNCELİKLİ SORUNLARA’İktidarın bağış kampanyalarına el koymasına karşın belediyelerin yılmadığını belirten Torun, “Askıda Fatura ile şu anda toplam 483 bin 189 adet fatura ödendi. Ödenen faturaların toplam bedeli ise yaklaşık 48 milyon lira. ‘CHP belediyeleri kazanırsa sosyal yardımları kesecek’ dediler, belediyelerimiz yardımları iki katına çıkardı. AK Parti ve MHP’den devraldığımız beş büyükşehirde 2018 yılında 496 milyon 724 bin TL olan yardımlar, 2020’de 959 milyon 527 bin TL’ye yükseldi. Eğer vatandaşlarımız, pandemi sürecinde bir parça rahat nefes aldıysa bu da belediyelerimizin sayesindedir. Vatandaş kuru ekmeğe muhtaç edilmişken, belediyelerimizin vatandaşı kandıran çılgın projelere ayıracak bir kuruşu yok. Halkın parası çılgın projelere değil, vatandaşların öncelikli sorunları için harcandı. Belediyenin kaynakları bir avuç azınlığa değil, ihtiyacı olan tüm kesimlere ulaştırıldı” ifadelerini kullandı.‘İSRAFTAN UZAK DURULDU’Torun, milletin iki yılda belediyelerde, bir dinozor parkına 750 milyon dolar harcanmasını değil, yerli üreticiye verilen destekleri, internet hizmetinin köylere kadar ulaşmasını gördüğünü hatırlatarak “75 milyarlık kanal sevdası değil, deprem tehdidine karşı adım atılması için inat eden yönetim gördü. Lüks araç saltanatını değil, israftan uzak duran anlayışı gördü. Canlı yayımlanan ihaleleri ve meclis toplantılarını gördü. 2 bin 825 liralık sefalet ücretini değil, en az 3 bin 100 liralık asgari ücreti gördü” değerlendirmesinde bulundu.  Erdem Sevgi

2020’de pandeminin etkisiyle ihraçtaşımalarıyüzde 5 düşüşle 1 milyon 592 bin adede geriledi

2020’de pandeminin etkisiyle ihraç taşımaları yüzde 5 düşüşle 1 milyon 592 bin adede geriledi UND İcra Kurulu Başkanı Alper Özel, "Şu anda Avrupa’da üçüncü dalga yaşanıyor. En büyük risk, pandemi koşullarının tekrar ağırlaşması ve kapanmaların başlaması olur." Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) İcra Kurulu Başkanı Alper Özel, pandemi koşulları ağırlaşmaz ve tekrar sınır kapıları kapanmazsa 2021’i iyi geçireceklerini söyledi. Alper Özel ile pandemi döneminde nakliye sektörünü ve geleceğini konuştuk.- 2020 pandemi yılıydı, taşımalara etkisi nasıl oldu?2020’ye iyi başlamıştık. Ama Covid-19 başlayınca sınır kapıları bir bir kapandı. Bizim o dönemde yaşadığımız en büyük sorun, sürücülerin durumuydu. Kapılar kapalı, bir yere gidemiyorlar, gidenler dönemiyor. Irak’ta şöyle bir çözüm bulmuştuk: Hem Irak hem bizim tarafta yeni sürücüler istihdam ettik. Buradan yükü sınıra götürdüler, Irak tarafındaki şoför kapıda yükü teslim aldı. Böylece şoförlerin karantinaya girmesinin önüne geçtik. Türkmenistan kapısı hâlâ kapalı. O dönemde yurtdışından gelen şoför 14 gün karantinada kalınca aktif şoför sayısında azalma oldu. Bazı ülkelerde vize ve transit taşımalarda sıkıntı yaşandık. Boşaltmalar, yüklemeler zamanında yapılamadı. Sınır kapılarında kuyruklar oluştu. Özellikle mart-nisan ayları bizim için kaotik bir dönemdi.- Şu an tüm sorunlar bitti mi?Şu an normal rutininde devam ediyor. Zor da olsa tekerler yine de ihracat için döndü.- Taşıma sayılarında ne kadarlık düşüş söz konusu oldu?2019’da 1 milyon 660 bin adet olan ihracat taşıması, 2020’de pandeminin de etkisiyle yüzde 5 düşüşle 1 milyon 592 bin adede geriledi. Bu dönemde ihraç taşımalarının yüzde 77’ini Türk plakalı araçlar yaptı ancak bir önceki yıla göre Türk plakalı araçların taşımaları yüzde 6 düştü. Yabancı araçların payı ise yüzde 1 arttı.2019’da 611 bin 623 adet olan ithalat taşıması da 2020’de yüzde 4 düşüşle 589 bin 501 adede indi. Türk araçlar yüzde 3, yabancı araçlar yüzde 4 düşüş yaşadı. İthalat taşımalarında Türk araçları yüzde 68, yabancı araçlar yüzde 32 pay aldı.- Bu dönemde kur ve maliyetler de çok arttı, bunların size yansıması nasıl oldu?Etkilendik tabii. Giden TIR bir ara dönmekte sıkıntı çekti. Dolu gitti, dönüşte yük bulamadı. Araçlar zamanında gidemediği ve dönemediği için iş kaybı oldu. Bu da fiyatları artırdı. Şu anda Avrupa’da üçüncü dalga yaşanıyor. Bizim için hız önemli. Şu anda giden araçlar hemen dönemiyor. Bu da lojistik maliyetlerini artırıyor. Kapıkule’de bir TIR’ın çıkması 2-3 günü buluyor./Archive/2021/3/31/013820859-31ekosehriban.renk.jpgŞOFÖR SIKINTISI YAŞANABİLİR- Sektörde bir şoför sıkıntısı var anlaşılan, pandemi ile bu daha mı görünür oldu?Sıkıntı var. Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Birliği IRU’nun Türkiye bölümünde, geçen yıl şoför ihtiyacında eksiklik yüzde 7 civarındayken bu yıl sonuna kadar şoför ihtiyacının yüzde 20’ye çıkacağı öngörülüyor. Bu mesleği gençler tercih etmiyor. Maalesef bizde şoförlüğe karşı olumsuz bir algı var. Avrupa’da saygı duyulan bir meslektir. Özellikle pandemi döneminde bu sektördeki şoförler çalışmasaydı raflar boş kalırdı.Şoför yetiştirme konusunda da sıkıntılarımız var. Uluslararası kalifiyede TIR şoförü yetiştiren bir okulumuz yok. Uluslararası TIR şoförü demek, hukuk bilmek, yabancı dil bilmek, gümrük mevzuatını bilmek, kültür bilmek, harita okumak demek.Türkiye’ye has birtakım zorluklar da var. İnsanı yıldıran vize sorunu, geçiş kapılarından yaşanan sorun, kota sorunu, kaçak göçmen sorunu bunlar ister istemez insanları bu meslekten yıldırıyor.- Çözüm için bir girişiminiz var mı?Şoför yetiştirme okulu açabilir miyiz diye tartışıyoruz. Bunun fizibilitesini yapıyoruz. Mesleği cazip hale getirmek gerekiyor. Kadıların da bu sektöre girmesini istiyoruz.YENİ YATIRIM YAPILMADI- Bu dönemde taşımacılık faaliyetini bırakanlar oldu mu?Bu işi bıraktım diyen olmadı. Ama yeni yatırım yapılmadı. Yeni TIR alan yok. Mevcut filo ve kapasiteyle herkes işini idare etmeye çalışıyor. Türkiye’nin uluslararası taşıma yapan TIR filosu 65 bin adet civarında. Bizimle aynı seviyede olan Polonya’nın sadece AB içinde dolaşan kamyon sayısı 252 bin. Bizim Avrupa’da dolaşan TIR filomuz 21 bin adet. Ama genç ve çevreci bir filoya sahibiz.- Bu filo Türkiye’ye yeterli mi?Nakliye filosunu artık bir lojistiğe dönüştürme ihtiyacımız var. Sadece taşımacılık değil, entegre lojistik bir hizmet sunan yapıya dönüşmeliyiz.500 BİN KİŞİLİK İSTİHDAM- Sektörün toplam büyüklüğü, istihdamı kadar?TÜİK verilerine göre 2019’da hizmet ihracatının yaklaşık dörtte üçünü oluşturan taşımacılık hizmetlerinin ülke ekonomisine sağladığı döviz geliri 25 milyar dolara yaklaştı. Karayolu yük taşımalarının payı 10 milyar dolar civarında. Uluslararası yük taşımacılığı sektöründe Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın düzenlediği yetki belgesi kapsamında faaliyet gösteren yaklaşık 4 bin firma bulunuyor ve yaklaşık 500 bin kişi istihdam ediliyor.Ulaştırma ve depolama olarak tanımlanan “lojistik” sektörünün GSYİH’deki payı yüzde 10 civarındayken, sektörün yaklaşık büyüklüğü 430 milyar dolar.- Şu anda sektör için en önemli risk alanları neler?En büyük risk pandemi koşullarının tekrar ağırlaşması ve kapanmaların başlaması olur. Vizeler, kotalar büyük sıkıntı. AB ilişkilerinin geldiği belirsiz süreç sıkıntı. Bizim için Kazakistan çok önemli ama transit geçişlerde sıkıntı yaşıyoruz. Türkmenistan sınır kapısının kapalı olması bizi başka güzergâhlara itiyor. Buralarda da engellerle karşılaşıyoruz ve daha az taşıma yapmak zorunda kalıyoruz. Yaşadığımız sıkıntılar daha çok mevzuatsal, hukuksal ve bürokratik işlemlerden kaynaklanıyor. Şimdi elektrikli araçlar, hidrojenle çalışan araçlar gündemde. Eğer Avrupa bunları şart koşarsa bu alandaki yatırımların yapılması için hükümet desteklerine de ihtiyaç olacak.2021’E İYİ BAŞLADIK- 2021 için öngörüleriniz neler?Yıla iyi başladık. Eğer şartlar böyle sabit kalırsa 2021’i iyi geçireceğimizi düşünüyorum. Bu yıl 200 milyar dolar civarında ihracat hedefi var. Vize, kota sorunlarını halledersek, sınır geçişlerini hızlandırırsak taşıma sayıları da ihracat da artar.- Dünya Bankası verilerine göre Türkiye lojistik performans endeksinde 34. sıradan 47. sıraya gerilemiş, neden?Pandemi şartlarında Türk uluslararası karayolu yük taşımacılığı sektörü iyi bir sınav verdi; temassız ticaret modeli ile ticaretimizin aksamasını büyük ölçüde engelledik. Mevcut şartlarda lojistik performansımızın aynı değer zincirinde olduğumuz diğer ülkelerin lojistik performansı ile yakından bağlantısı olduğunu görüyoruz. Unutulmamalı ki Bulgaristan, Romanya gibi AB ülkelerinin lojistik performans sıralaması Türkiye’nin çok daha gerisinde. Örneğin Kapıkule’deki sınır beklemelerimiz büyük oranda azalsa da Bulgaristan tarafındaki kapasite yetersizliklerinin de benzer iyileştirme çalışmalarıyla giderilmesine ihtiyaç var. Çözüm için komşu ülke yetkilileri, AB kurumları ile ortak projeler de yürütüyoruz. KONTEYNIR EKSİKLİĞİ KARAYOLUNA YÖNLENDİRDİ- Sektörde ciddi bir konteynır sorunu yaşanıyor, ne zaman çözülür, var mı bir öngörünüz?Konteynır ile taşıma yapanlar sıkıntıda, doğru. Çin-ABD konteynır topluyor. Fiyatlar 3-4 katına çıktı. Bu sıkıntının eylül ayına kadar devam edeceği öngörülüyor. Bu durumda taşımalar daha çok karayoluna kaydı. Bizim 2019’da İngiltere’ye olan karayolu ihracat taşımamız 2.5 milyar dolar civarındaydı. Payımız da yüzde 22’ydi, denizyolunun payı yüzde 69 civarındaydı. 2020 sonunda İngiltere’ye karayolu ihracatımız yaklaşık 5 milyar dolara çıktı. Denizyolunun payı yüzde 54’e düştü.- Ticarette çevre ülkelerle iyi ilişkiler çok önemli ama komşularla da ciddi sıkıntılar var, bu taşımaları nasıl etkiliyor?Siyaseten yaşanan sıkıntılar, zaman zaman taşımaları da etkiliyor. Örneği Rusya ile yaşanan uçak krizinden sonra ilk Türk kamyonları hedef alındı. Suriye’ye zaten gidemiyoruz. Türkmenistan pandemi dolaysıyla kapalı. Avrupa’da bazı ülkelerle transit sıkıntısı yaşıyoruz. Bizim orada o ülkelerde transit belgelerimiz yeterli değil. Şehriban Kıraç

Kısaçalışmaödeneğinde süre bugün doluyor

Kısa çalışma ödeneğinde süre bugün doluyor Salgın nedeniyle işyerlerine tanınan kısa çalışma ödeneğinde süre bugün doluyor. İşçi de işveren de uzatma istiyor. Sanayici açık açık, “kısa çalışma devam etmezse işten çıkarma olur” mesajı veriyor. Gözler süre uzatımına sıcak bakmayan hükümette. İktidarın hem işçi hem de işverenden gelen talepler karşısında ne yapacağı bugün belli olacak. İktidar, şubat ayında aldığı kararla kısa çalışmada süreyi 31 Mart tarihine kadar uzatmıştı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, geçen günlerde yaptığı iki açıklamada bu sürenin yeniden uzatılmayacağını bildirdi. Hükümet, kısa çalışmadan çıkan işyerlerine normalleşme desteği veriyor. Bu kapsamda SGK prim desteği sağlanıyor. Ancak Türk-İş başta olmak üzere bütün işçi konfederasyonları kısa çalışma ödeneğinin uzatılmasını istiyor. "PANDEMİ BOYUNCA SÜRMELİ"Konfederasyonlar ödeneğin en az asgari ücret seviyesine çıkarılmasını, talepte bulunan bütün işçileri kapsamasını ve salgının etkileri devam ettiği sürece sürmesini talep ediyor. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), ekonomik ve sosyal şartlar iyileşene kadar kısa çalışma ödeneği uygulamasının devam etmesini talep etti. Kısa çalışmada sürenin uzatılmaması halinde ne olabileceğine dair en net açıklama Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir’den geldi. “Sanayi işletmelerimizin nitelikli insan kaynağını muhafaza edebilmesi lazım. Sıkıntıya düşen firmalarımız da bu imkândan faydalanırsa çalışanlarımız işlerini kaybetmeyecek” dedi. Mustafa Çakır

Merkez Bankası'nda değişiklikler devam ediyor

Merkez Bankası'nda değişiklikler devam ediyor Dolar, Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Murat Çetinkaya'nın görevden alınması ve TÜSİAD'ın açıklamaları ile güne çalkantılı başladı. Merkez Bankası Başkanı'nın açıklamaları ile 8,24'lere kadar düşen dolar, günü 8,30 ile kapattı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkan Yardımcısı Murat Çetinkaya’nın görevine son verildi, yerine Mustafa Duman getirildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzalı atama kararı, Resmi Gazete’de yayımlandı. 27 yıllık bankacılık ve finansal piyasalar deneyimi olan Duman, son olarak ABD’li yatırım bankası Morgan Stanley’in Türkiye Ofisi Genel Müdürü olarak görev yürütüyordu. Duman ayrıca 2015’ten beri Morgan Stanley Suudi Arabistan’ın Denetim Komitesinde.Duman’ın, Başkan Şahap Kavcıoğlu ile daha önce Esbank’ta birlikte çalıştığına dikkat çekildi. Esbank’a 1999 yılında devlet tarafından el konulmuştu.  Ancak Duman’ın Merkez Bankası sitesindeki özgeçmişinde Esbank’a hiç yer verilmemesi dikkat çekti. Bu arada görevden alınan Murat Çetinkaya daha önce Halk Yatırım ve Halk Portföy’de yöneticilik yapmıştı. Kavcıoğlu da daha önce Halk Bankası’nda Genel Müdür Yardımcılığı görevinde bulundu. Kavcıoğlu ile Çetinkaya’nın arasının o dönemden bu yana bozuk olduğu da kulislerde dile getirilen iddialar arasında yer alıyor. ERİŞAH ARICAN DETAYIYeni Başkan Yardımcısı Mustafa Duman ile ilgili dikkat çeken bir başka detay da Marmara Üniversitesi Bankacılık Enstitüsü’nde yüksek lisansını yapmış olması. Türkiye Varlık Fonu Yönetim Kurulu Başkanvekili Prof. Erişah Arıcan da bu üniversitede öğretim üyesiydi.  Arıcan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın da tez danışmanlığını yapmıştı.Kulislerde Duman’ın MB’ye atanmasının ABD’ye mesaj olduğu yorumları yapılıyor. Morgan Stanley merkezi ABD’nin New York kentinde bulunan uluslararası bir yatırım bankası olma özelliği taşıyor.  Mustafa Çakır

Gençlerin yüzde 73’üçevre dostu markalarıtercih ediyor

Gençlerin yüzde 73’ü çevre dostu markaları tercih ediyor ERA Research Company tarafından Z kuşağına yönelik yapılan araştırmaya göre gençlerin yüzde 78’i, çevresel meselelerle ilgileniyor. Dünya geçen yılın mart ayından itibaren yeni bir döneme girdi. Dünyayı kasıp kavuran koronavirüs, yıllardır gündemde olan ancak fazla önemsenmeyen iklim krizini, çevreyi, dünyanın artık sürdürülebilirliğini kaybettiğini ortaya koydu.İklim krizinin görmezden gelinemeyecek kadar büyük risk yarattığını gören hükümetler yeni planlar oluşturuyor, şirketler artık sürdürülebilir olmayı öncelik olarak açıklıyor.Dijital devrimin yaşandığı bu dönemde kuşaklar arasında da büyük bir algı ve öncelik farklılığı ortaya çıkıyor. Pandemi ile birlikte dünyanın bir daha eskisi gibi olmayacağı konuşulurken Z kuşağı ile birlikte yeni neslin önceliklerinin de farklı olacağı kabul edilen bir gerçek. Yapılan araştırmalar Z kuşağı adı verilen bu kuşağın gündeminin başında çevre olduğunu gösteriyor. Şirketleri çevreci olmaya zorlayan Z kuşağı, markaların çevresel sürdürülebilirliğe dikkat etmesi konusunda belirleyici bir role sahip. TERCİH, ÇEVRECİ MARKA İnternetin içine doğan ve çok daha büyük bir farkındalıkla yetişen Z kuşağına yönelik ERA Research Company tarafından yapılan Türkiye genelinde, 12 ilde, 15-23 yaş arasındaki Z kuşağı gençleri üzerinde yapılan araştırmanın sonuçları şöyle:- Gençlerin yüzde 78’i çevresel meselelerle ilgileniyor. Bu konuya ilgi, yaş ile paralel olarak artıyor. - Gençlerin yüzde 73’ü çevre dostu markaları tercih ediyor. Gençlerin yüzde 65’i firmaların çevre duyarlılığına dikkat ediyor. - Kadınların duyarlılığı erkeklerden anlamlı olarak daha yüksek görünüyor. Gençlerin yüzde 51’i fiyatı daha yüksek olsa bile çevreye zarar vermeyen firmaların ürünlerini satın alıyor. ENERJİNİN YÜZDE 6.5’İ YENİLENEBİLİRDünya Doğayı Koruma Vakfı’nın (WWF) verilerine göre Türkiye’de yenilenebilir enerjinin birincil enerji kullanımındaki payı yüzde 6.5, elektrik üretimindeki payı ise yüzde 24. Türkiye’nin 2023 enerji stratejisi kapsamında yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payının yüzde 30’a çıkarılması hedefleniyor. WWF’nin hedefi ise 2050 yılında küresel ölçekte yüzde 100 yenilenebilir enerjiye geçişin sağlanması olarak açıklanıyor. WWF’nin internet sitesinde yer alan bilgilere göre iklim kriziyle mücadelede başarıya ulaşılamaması halinde Türkiye’de yüzde 50’lere ulaşacak milli gelir kaybı yaşanabilir. WWF’ye göre Türkiye’nin elektrik üretiminde bugün yaklaşık yüzde 30’larda olan yenilenebilir enerjinin payını 2030’a kadar yüzde 50’ye yükseltmesinin maliyeti, kömür odaklı politikalardan daha fazla değil. Yine WWF’nin sitesinde yer alan bilgilere göre 2100 yılına kadar küresel ısınmaya bağlı olarak deniz seviyesi 74 cm. artacak. İstanbul ve İzmir’de 50 cm. yükselmesi durumunda 252 bin kişi taşkınlara maruz kalacak.DÜNYANIN GÜNDEMİ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİKTeknolojide yaşanan gelişmelerle dünyanın ve uzayın daha iyi tanınması ve geleceğin daha uzun vadeli olarak planlanmaya başlanması ile birlikte sürdürülebilir enerji kaynakları her geçen gün daha fazla gündeme gelmeye ve bu kaynakların önemi artmaya başladı. Dünya, “sürdürülebilirlik” kelimesi ile ilk olarak Birleşmiş Milletler bünyesi altında çalışmakta olan Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu’nun 1987 yılı içerisinde yayımlamış olduğu “Ortak Geleceğimiz” isimli rapor ile birlikte tanıştı. Raporda yer alan sürdürülebilirlik tanımı: “İnsanlık; doğanın gelecek nesillerin gereksinimlerine yanıt verme yeteneğini tehlikeye atmadan, günlük ihtiyaçları temin ederek, kalkınmayı sürdürülebilir kılma yeteneğine sahiptir” şeklinde yapıldı. Sürdürülebilirliğin hayata geçmesindeki en büyük etken, 1984 yılında ilk defa tespit edilen insan etkinliği kaynaklı ozon deliği oldu.Dünyada bulunan birçok enerji çeşidinin sınırlı olması ve günümüzde bu sınırların zorlanıyor olması ile birlikte üretici firmalar ve kullanıcılar güneş enerjisi gibi daha sürdürülebilir enerji çeşitlerini tercih etmeye başladı. Özellikle elektrikli arabaların piyasaya sürülmesi ile birlikte sürdürülebilir enerjiye olan yönelim daha da arttı. cumhuriyet.com.tr

Çevreciler, Kaz Dağlarıiçin direnmekte kararlı

Çevreciler, Kaz Dağları için direnmekte kararlı Maden sahasında 425 gün gece gündüz “Su ve Vicdan Nöbeti” tutan Ekoloji Platformu üyeleri, Doğu Biga Madencilik’in kamuoyunu yanılttığını ve ruhsat süresinin sona erdiğini belirtti. Kaz Dağları’nda, Çanakkale’ye bağlı Kirazlı bölgesinde yaptığı siyanürlü altın madeni çalışmaları ve 35 bin ağaç kesmesiyle büyük tartışma yaratan Kanadalı Alamos Gold şirketinin yerli ortağı Doğu Biga Madencilik, maden sahasını terk etmeyeceğini duyurdu. Sahada 425 gün gece gündüz “Su ve Vicdan Nöbeti” tutan Kaz Dağları Ekoloji Platformu, şirketin yanlış bilgilerle kamuoyunu yanılttığını ve ruhsat süresinin sona erdiğini bildirdi.Platformdan yapılan açıklamada, “Gözü paradan başka şey görmeyen şirket, gerçekleri çarpıtmaya ve yalan söylemeye devam ediyor. Doğaya meta olarak bakan bu zihniyetin açıklamalarını ciddiye almıyoruz. Şirket yetkilisinin kamuoyu ve devlet kurumlarına karşı nasıl da saldırgan ve tehditkâr bir tavır içinde olduğunu hayretle izliyor, hangi hakla cüret ettiğini merak ediyoruz” denildi. BAKANLIK AÇIKLASINAlamos Gold ve yerli ortağının ruhsat hakkının 13 Ekim 2019’da bittiğini anımsatan Kaz Dağları Ekoloji Platformu, şirketin iddialarının hiçbir hukuki dayanağının olmadığının, orman izinlerinin iptal edildiğinin ve bölgenin artık Tarım ve Orman Bakanlığı’nın uhdesinde olduğunun altını çizdi. Platform, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın, ruhsatın iptal edildiğini ve şirketin ruhsat hukuku kalmadığını acilen açıklaması gerektiğini belirtti.Kaz Dağları’nın endemik türleri ve sahip olduğu eşsiz değerleriyle ülkemizin en önemli ekosistemlerinden biri olduğunu vurgulayan Kaz Dağları Ekoloji Platformu, bölgenin 8-10 yıl sürecek madencilik projeleri için feda edilmemesi için direneceklerini duyurdu. EYLEMLER SÜRECEKŞirket, bölgeyi terk edinceye kadar eylemlerine devam edeceklerini bildiren platformun açıklamasında, “Bizler 425 gün değil, bir ömür çadırlarımızla nöbet tutmaya hazırız. Şirketi uyarıyoruz; yalan söylemekten, kamuoyunu yanıltmaktan ve Kaz Dağları’nı yok etme ısrarından vazgeçin. Yoksa şimdiye kadar gördüğünüzden çok daha büyük ve coşkulu bir direnişle karşılaşacaksınız” denildi.‘60 YIL İDDİASI YALAN’Doğu Biga Madencilik Şirketi’nin Genel Müdürü Ahmet Şentürk’ün “60 yıllık işletme hakkımız var” açıklamasına Kazdağları Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği’nden de tepki yükseldi. “Şirketin bu pervasız tutumunu kınıyoruz” denilen açıklamada, “Alamos Gold’un 2009’da aldığı ruhsat 2019’da bitmiştir. ‘60 yıllık ruhsat hukukumuz var’ iddiası yalandır. Ruhsatlar 10 yıllık sürelerle en fazla 6 kez verilebilir ve bu süreyi uzatıp uzatmamak tamamen bakanlığın uhdesindedir” ifadeleri kullanıldı. Muhammed Özmen

İmamoğlu’ndan gençressamlaraödül

İmamoğlu’ndan genç ressamlara ödül İBB Başkanı İmamoğlu, İSKİ’nin ortaokul ve lise öğrencilerine yönelik düzenlediği resim yarışmasında dereceye giren öğrencilere ödüllerini verdi. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İSKİ’nin ortaokul ve lise öğrencilerine yönelik düzenlediği resim yarışmasında dereceye giren öğrencilere ödüllerini verdi. İstanbul’un doğasını tehdit eden birçok unsurun bulunduğunu belirten İmamoğlu, “Sonuç olarak, bir ‘Beton Kanal’ ile İstanbul’un gerçekten büyük bir tahribata sebep olacak bir sürecinin başlangıcını yapanlara karşı da mücadelemizi sürdürüyoruz” dedi. “İstanbul’un mega projesi, sağlıklı, yaşanabilir bir kent var edebilmektir” diyen İmamoğlu, “Bu, uzun soluklu bir mücadele olacaktır. Önümüzde varsa bazı engeller, varsa bazı tehditler, varsa önümüze dikilen ‘mega proje’ adı altında İstanbul’un geleceğini tehdit edecek unsurlar; bunlara akılla, bilimle, hukukla, kanunla karşı durmak da sorumluluğumuzdur” ifadelerini kullandı. cumhuriyet.com.tr

Kadınödülünün birincisi değişti

Kadın ödülünün birincisi değişti Kadınların her gün eşit ve adil muamele görmesi, kadına her gün saygı gösterilmesini vurgulayan bkz. İletişim kadınlarının başlattığı “Kadın! Bir Gün Değil Her Gün” temalı ödüllü fotoğraf kupasının birincisi değişti! bkz. İletişim’den yapılan açıklamada, “Daha önce birinci olan kişi, yarışmanın açıldığı ilk günden itibaren tüm mecralarda duyurulmasına rağmen; kupa sonucunda ödülün kendisine nakit olarak verilmeyerek Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’na bağış yapılacak olması nedeniyle fotoğrafını yarışmadan çekti” denildi.Böylece ikinci sıradan birinciliğe yükselerek kupada en iyi fotoğraf ödülünü kazanan isim, Bergama’da bir şehit cenazesi esnasında eylem yapan kadınları görüntülediği fotoğrafıyla İsmet Danyeli oldu. Kupanın ödülü olarak, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu tarafından işletilen ve kadına yönelik şiddeti önlemeye yönelik çalışan Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı’na yapılan 5 bin TL tutarındaki bağış ise İsmet Danyeli adına yeniden düzenlendi.PhotoCup uygulaması üzerinden gerçekleşen “Kadın! Bir Gün Değil Her Gün” temalı fotoğraf kupasına 707 yarışmacı toplam 1221 fotoğrafla katıldı. cumhuriyet.com.tr

‘Geri Dönüş’filmi gala yapıyor

‘Geri Dönüş’ filmi gala yapıyor The Soul Production yapımcılığında; Gökay Süngü’nün yazıp yönettiği Dolapdere Big Gang grubu, sanatçı Linet ve ödüllü cimnastikçi Havva Şevval Ergel’in başrollerini paylaştığı “Geri Dönüş” filmi Beyoğlu’nda yıkılan Emek Sineması’nın yerine AVM olarak açılan Grand Pera’da gala yapacak. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un da katılacağı galaya, uluslararası barış temsilcileri Angelina Jolie, Aamir Khan ve Birleşmiş Milletler Temsilcileri de çevrimiçi bağlantılarla “Savaşa hayır” mesajları gönderecekler.Her şeyin bir kurşun ile başladığı ve mülteci kampından tersine doğru işleyen bir hikâyeyle evine dönen bir gencin (Havva Şevval Ergel) hikâyesinin anlatıldığı film, özellikle savaş mağduru çocukların yaşadıklarına dikkat çekiyor. cumhuriyet.com.tr

Ahmetİsvan anısına sergi

Ahmet İsvan anısına sergi İstanbul’un en yüksek oy oranıyla seçilen eski Belediye Başkanı Ahmet İsvan anısına açılan sergide, fotoğraflar, karikatürler, yazışmalar, raporlar, kitaplar, videolar, objeler ve gazetelerin yanı sıra döneme ait basın toplantılarının ses kayıtları bulunuyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), Saraçhane Sergi Salonu’nda açılacak olan “Fatih’in Rönesansı” adlı sergi yarın sanatseverlerle buluşturacak. Sergi, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) adayı olarak katıldığı 1973 seçimlerinde yüzde altmış dört gibi tarihe geçecek bir oy oranı ile belediye başkanı seçilen Ahmet İsvan’ın görev yaptığı döneme ait seçkileri barındırıyor. İBB’nin ilk ziyaretçisi ise bugün sergiyi gezen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olacak. Saraçhane Sergi Salonu, Saraçhane binasının mimarı Nevzat Erol tarafından sergi salonu olarak tasarlanmış olsa da sonrasında farklı biçimlerde işlev görmüştü. İstanbullulara bir sergi salonu kazandırmak ve belediye binasını halka açmak adına Ahmet İsvan, 17 Nisan 1975’te bina içerisindeki bu alanı bir sergi salonuna dönüştürdü. Ahmet İsvan döneminde farklı sergilere mekân olan; fakat daha sonraki yönetimlerde bu fonksiyonunu yitiren salon, böylece 46 yıl sonra kurucusu Ahmet İsvan’ın anısına düzenlenecek olan sergiye de ev sahipliği yapmış olacak.Ahmet İsvan’ın belediye başkanlığı macerasının anlatıldığı sergi için, İsvan’ın kişisel arşivinin yanı sıra belediye arşiv kayıtlarından binlerce belge incelendi. Çalışma arkadaşlarıyla görüşmeler yapıldı. Sergide fotoğraflar, karikatürler, yazışmalar, raporlar, kitaplar, videolar, objeler ve gazetelerin yanı sıra döneme ait basın toplantılarının ses kayıtları bulunuyor. Kişisel hayatına dair de izler taşıyan sergide ayrıca halkçı belediyecilik üzerine daha detaylı bilgi edinmek isteyen izleyici için bir araştırma bölümü de yer alıyor. 1 Nisan’da ziyarete açılacak sergi 20 Haziran’a kadar gezilebilir. cumhuriyet.com.tr




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter