Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Monday, 06.09.2025, 12:19 PM (GMT)

News - Haberler

Üreten kadınlardan 8 Mart armağanı

Üreten kadınlardan 8 Mart armağanı Sofrayı yine Zoom’da kurduk, Anadolu kadınlarıyla paylaştık. Kadınlar Günü’nü kadın üreticilerin yaptıklarını armağan ederek kutlayan bütün kurumlara teşekkürler! Hangi birini sayayım: El işi peçeteler, örtüler, emek verilmiş küçük güzel armağanlar. Tabii kadın olarak en tepelerde görev yapan yöneticilerin çikolataları! Sağ olun! Salgın öncesi güzel günlerimizde toplantılarımızı yüz yüze, canlı yaparken kıymetini bilememişiz. 8 Mart haftasında her gün bir yerde buluşurduk. Tabii sadece martta değil. Örneğin, Anadolu’dan gelen kadınlarla buluştuğumuz çok keyifli, anlamlı, değerli bir proje için birkaç ayda bir buluşup tadım yapıyorduk, Hilton İstanbul Bosphorus Oteli’nde. Anadolu’nun değişik yörelerinde kurulu kadın kooperatifleri, dayanışma derneklerinden kadınlar İstanbul’a gelip, otelde konuk edilip, profesyonel bir mutfakta bildikleri yemeklerini pişirerek bir haftalığına otelin lokantasında servis edilmesine tanıklık ediyor, ilk akşamında da bir grup gazeteci, yazar tadım yapıyorduk. Bu yıl, Kadınlar Günü’nde, o programa katılmış 8 bölgenin yemeklerinden bir seçki, bu kez Hilton’un Executive Şefi Savaş Özkılıç’ın ekibi tarafından hazırlanarak evlere yollandı ve biz çevirimiçi zoom programını açıp bu buluşmalardaki anılarımızı paylaştık. Trabzon’dan “Holefter&Ligene Köyü Kadınları Dayanışma Derneği”, Kars’tan “Hanımeli Kars Mutfağı”, Antakya’dan “Defne Kadın Girişimi, Üretim ve İşletme Kooperatifi”, Adana’dan “Kınalı Eller Salmanbeyli Kadın Kalkınma Kooperatifi, Seferihisar’dan “Hıdırlık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi”, Mardin’den “GAP Medrese Gül ÇATOM” ve Giresun’dan “Şeyhli Mahallesi Güzelleştirme ve Kalkındırma Derneği”nin temsilcilerinin kendi şehirlerinden katıldığı toplantıda Ferah Yağan Hilton’u, Şule Kadak ise Sade İletişim Danışmanlığını temsil ederken sürpriz ise Seferihisar’ı Neptün Soyer’in temsil etmesiydi. Dikkat ederseniz, Tunç Soyer’in eşi demiyorum! Neptün Soyer, kendi projelerini hayata geçiren bir kadın. Birlikte olduğumuzda da kadınların öykülerini dinlemiştik. Burada da dinledik: O kadınlar köylerinden başka bir dünyaya açılmışlardı. Kendi ürettikleri yiyecekler, sabun, el işlerini kendileri pazarlıyor, para kazanıyor, çoğalıyor, başkalarına da iş olanağı yaratıyorlardı. El sanatları, tarımsal üretim, hatta turizm, sadece bu kadınların değil, köylerinin, kasabalarının da hayatını değiştirmişti. Kars’ın kazını tadamadık ama hikâyesini dinledik. Kınalı Eller kooperatifinin, Seyhan’dayken kendilerine bir kooperatif binası yapıp sonra Adana Belediye Başkanı seçilen Zeydan Kara’nın yerine seçilen yeni belediye başkanının kadınları o binadan çıkarıverip malzemelerini kapının önüne yığıverme olayına çok üzüldük! Hayat kolay olmasa da mücadele etmek güzel. Başarmak daha da güzel. Seferihisar’ın sızma zeytinyağlı enginarı şahane. Bu aralar tam zamanıymış! Mardin’in Frik salatasına bayılmamak mümkün değil. Anadolu’nun zenginliklerini yeniden gidip yaşamadan internet alışverişine devam!/Archive/2021/3/9/021109296-ekran-goruntusu-2021-03-09-021038.jpgİTO’DAN ‘KARİKATÜR’ ÖDÜLÜ GAZETEMİZEİstanbul Tabip Odası’nın her yıl 14 Mart Tıp Bayramı haftası kapsamında verdiği “Dr. Ali Özyurt Basında Sağlık Ödülleri”nin kazananları belli oldu. Gazetemiz çizerlerinden Cihan Demirci, “Pandemi ve Çocuklar” konulu karikatürüyle “Karikatür” dalında ödüle layık görüldü.  Ödül töreni 13 Mart 2021, Cumartesi günü 16.30-19.00 saatleri arasında İBB Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda gerçekleştirilecek.Pandemi sebebiyle geçen yıl tören düzenlenemediği için 2020 yılının ödülleri de aynı gün verilecek. Törende, geçen yıl “Dr. Türkan Saylan Tıp Hizmet Ödülü”ne layık görülen Türkiye Kas Hastalıkları Derneği (KASDER) Başkanı Prof. Dr. Coşkun Özdemir’e de ödülü takdim edilecek. Yazgülü Aldoğan

CHP SözcüsüFaikÖztrak,Şentop’un‘sistem değişikliği’ne ilişkin sözlerine yanıt verdi

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Şentop’un ‘sistem değişikliği’ne ilişkin sözlerine yanıt verdi TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un parlamenter sistem değişikliği ile ilgili yaptığı açıklamalara CHP Sözcüsü Faik Öztrak yanıt verdi. CHP Sözcüsü Faik Öztrak, TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un “Parlamenter sisteme dönüş anayasa değişikliği ile mümkün” açıklamasına “Erdoğan hep kendine göre anayasa elbisesi dikti. Önce çıkıp milletin önünde günah çıkaracaksınız, ‘Yanlış yaptık’ diyeceksiniz, özür dileyeceksiniz. Bunlar olmadan değişiklik olmaz” dedi. Şentop’un fezlekeler hakkında, “AYM’ye yapılan bireysel başvuruları bekleme mecburiyeti yok” değerlendirmesine “Bunun çıkardığı sorunları Enis Berberoğlu hadiselerinde gördük. Meclis Başkanı, bunları hatırlayıp hassasiyet göstermeli” diye konuştu. CHP’li Öztrak, MYK toplantısına ilişkin şunları kaydetti:- Şentop’a sistem yanıtı: (“Şentop’un, ‘Parlamenter sisteme dönüş ancak anayasa değişikliğiyle mümkün olabilir’ açıklamalarının sistem değişikliğine yönelik bir sinyal mi yoksa CHP’yi masaya çekmeye dönük bir taktik mi” sorusu üzerine) Aynı derede kaç defa yıkanacağız? Erdoğan ne zaman, “Anayasa değişikliği” dese millet kaybetti. Hep kendine göre anayasa elbisesi dikti. Şimdi, “Yeniden değiştirelim” diyorlar. Önce özür dileyeceksiniz. Bunlar olmadan anayasa değişikliği tartışılmaz. - Şentop tecrübeleri hatırlamalı: (Meclis Başkanı Şentop’un fezlekelere ilişkin, “AYM’ye yapılan bireysel başvuruları bekleme mecburiyeti yok” değerlendirmesi üzerine”) Kişisel başvuruların sonucu kesinleşmeden fezlekelerin okutulmasının çıkardığı sorunları Enis Berberoğlu’nun hadiselerinde gördük. Milletin verdiği yetkinin kullanılamamasına bu yaklaşım neden oldu. Meclis Başkanı’nın bu tecrübeleri hatırlayıp gerekli hassasiyeti göstermesini beklemek hakkımız.- Önergelerimiz reddedildi: 92 yaşındaki bir kadın cinsel saldırıya uğrayıp hunharca katledildi. Ama İçişleri Bakanlığı cinayeti bırakmış failin elindeki üç hilal dövmesinin neden gösterildiği derdine düşmüş. Cumhur İttifakı ortakları, imajlarını dert edindikleri kadar kadına yönelik şiddeti dert edinmiyor. Samsun’da şiddetin en aşağılık haliyle karşılaştık. Kadına yönelik şiddetin araştırılması için sayısız araştırma önergesi verdik. AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. - İstanbul Sözleşmesi’ni uygulayın: Devleti yönetenlerin sorumluluğu yasaları uygulamaktır. Ama onun yerine İstanbul Sözleşmesi’ni “Bize uymadı” deyip tartışmaya açıyor. Bu meseleyi hükümet savsaklıyorsa soruna TBMM vaziyet etmelidir. Yasaların neden uygulanmadığının hesabını yetkililerden sormalıdır.- Planı ABD’ye mektup mu?: Erdoğan’ın şahsım hükümeti, 1789 Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’nden kopyalanıp yapıştırılan ilke ve hakları, İnsan Hakları Eylem Planı denerek 232 yıl sonra, milletin önüne getiriyor. Bir de, “Eyleme geçmek için 2 yıl lazım” diyorlar. Sanki taze hükümet. Zamanlamaya bakınca insan düşünmeden edemiyor: Yoksa bu eylem planı okyanus ötesine gönderilen ucu yakılmış bir mektup mu? Beyaz Saray’dan beklenen o telefon bir türlü gelmeyince Erdoğan’ın aklına acaba böyle bir çare mi geldi? Milli olması gereken dış politikayı şahsileştirmesinin bedelini işte böyle ödüyoruz. ABD, Erdoğan’ın mal varlığını araştırma tehdidini savurunca Barış Pınarı Harekâtı hemen durduruldu. Erdoğan’ın milletimize karşı şişen egoları Beyaz Saray karşısında birden iniveriyor.- Mısır’a çiçek atıyorlar: Mısır ile krizin başladığı ilk günden itibaren “Bu işi düzeltin” dedik. Erdoğan’ın Rabia siyaseti, şartların dayatmasıyla, geç de olsa, sanki değişmeye başladı. Geçen hafta, Dışişleri Bakanı ve Milli Savunma Bakanı Mısır’a çiçek atmaya başladı. Bugün de Saray’ın sözcüsü çiçek sundu. Bunlar Rabia selamlarından da vazgeçerse hiç şaşırmayın. - 128 milyonu buharlaştıranlar: (“Borsa İstanbul Genel Müdürü Hakan Atilla’nın istifasını nasıl değerlendiriyoruzsunuz” sorusu üzerine) Hakan Atilla bir zamanlar kahraman ilan edildi. Son dönemde bazı duyumlar ortaya çıktı. “Saray’dan gelen baskıları taşıyamaz hale geldiğini, yeni bakanı da bu sıkıntılardan haberdar ettiğini ancak buna çözüm bulunamadığını” duyuyorduk. Anlaşılan Bakan, ekonomi bürokrasisi üzerine hâkimiyet kuramamış. TÜİK’e getirdiği başkanı iki haftada görevden aldı. Bu değişikliklerin hepsi ülkenin risk, sigorta primlerini artırıyor. Faizleri de artıracak. 128 milyon doları buharlaştıranlar hâlâ koltuklarında oturuyor. Acaba Atilla’nın istifası Biden’a gönderilen ucu yanık mektubun bir eki midir?- Sorumluluktan kaçıyor: Salgın cephesinde de kontrol kaybedildi. Günlük vaka sayıları 11 binin üzerine yerleşti. Aşılama hızı yeniden düşmeye başladı. Valilerden vatandaşlara, “Yeniden kapanma olabilir, dikkat edin” uyarıları geliyor. İllerde kapanmanın sorumluluğu vatandaşa yüklenmeye çalışılıyor. Sağlık Bakanı’nın son açıklaması ise çamura yatmanın daniskası. Bakan, aşı programı riske girince sorumlusunun Kemal Kılıçdaroğlu olduğu imasında bulunarak sorumluluktan kaçmaya uğraşıyor. SINOVAC firması aşıları teslim etmiyor mu? Sağlık Bakanı’na küstü mü? Böyle gayri ciddilik olmaz. 1.5 milyon doz Alman aşısı ocak ayında gelecekti. Mart sonuna kadar ise 4.5 milyon doz aşı gelmiş olacaktı. Öztrak, İmamoğlu’nun 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü tweeti’ne yönelik İYİ Parti’den gelen tepkilerin sorulması üzerine ise “8 Mart Çalışan Kadınlar Günü’nü kutluyorum’’ yanıtı verdi.  KILIÇDAROĞLU’NDAN ‘MASA’ ŞARTICHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin merkez yönetim kurulu (MYK) toplantısında TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un “Parlamenter sisteme dönüş anayasa değişikliği ile mümkün” açıklamasını değerlendirdi. Kılıçdaroğlu’nun “AK Parti ve MHP çıkıp ‘Bizim getirdiğimiz Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi bu ülkeye iyi gelmedi. Ekonomi battı, dış politika sıkıntılı, vatandaş perişan durumda, işsizlik arttı’ diyor mu? Demedikten sonra bunlarla hangi masaya oturup neyi konuşacağız?” değerlendirmesinde bulunduğu öğrenildi. Edinilen bilgilere göre Şentop’un TBMM’deki fezlekelerle yönelik “AYM’deki bireysel başvuruları bekleme zorunluluğu yok” yorumu da CHP MYK’de gündeme geldi. Hukukçu kurmayları ile birlikte CHP’nin TBMM grubundan sürece ilişkin değerlendirmeleri dinleyen Kılıçdaroğlu, “Yargı bağımsızlığı konusu önemli. Ortada bağımsız bir yargı yok. Objektif bir kriter var mı? Kimin fezlekesini, hangi kriterlere göre seçecekler? Buna bakmak lazım. Bu konular daha çok konuşulur” yorumunu yaptı.  Erdem Sevgi

Riskli iller sayısı48’eçıktı, hekimler uyardı: 'Asıl artış1-2 hafta sonra'

Riskli iller sayısı 48’e çıktı, hekimler uyardı: 'Asıl artış 1-2 hafta sonra' Sağlık Bakanlığı’nın “Kontrollü normalleşme” kapsamında açıkladığı “mavi-sarı-turuncu-kırmızı” haritasındaki çok yüksek ve yüksek riskli il sayısı 39’dan 48’e yükseldi. Son tabloda yüksek riskli grupta yer alan İstanbul da çok yüksek riskli iller arasında geçerken vakaların tırmanışa geçtiği Ankara orta riskli il grubundan yüksek riskliye geçti. Türk Tabipleri Birliği İkinci Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten, yüksek ve çok yüksek riskli illerin Türkiye genelinin yarısından fazlası olduğuna dikkat çekerek “Bu demektir ki pandemide biz yüksek riskli durumdayız. Bu durumun üzerinde kontrollü normalleşmenin etkisi olduğunu henüz görmüyoruz. Okulların açılmasıyla 1-2 hafta sonra yüksek ve çok yüksek riskli illerin artacağını göreceğiz. O zaman ne yazık ki kötü bir tablo olacak. Günlük 200 binin altında aşılama var ve bunu artırmalıyız. En az 1 milyona yakın aşılama olmalı, bunu yapmadığımız sürece toplumsal bağışıklığı sağlayamayız. En önemli sorunlardan birisi varyant virüsün tüm illerde artış göstermesi. Bu koşullarda kontrollü veya kontrolsüz normalleşme sürecine geçmemiz mümkün değil. Aksine önlemleri artırmamız gerek” dedi. HASTANELERİN DURUMUHastanelere başvurularda bir miktar artışın olduğunu dile getiren Ökten, “Henüz bu ciddi bir boyutta değil, yoğun bakım veya servis bakımından şu an sıkıntı yok. Ama artabilir. Kontrollü normalleşmede turizm düşünüldü. Siyaset ve ekonomi, bilim ve insan yaşamının önüne geçmiş durumda. Bunda da en büyük etken de yazık ki turizm sezonu” dedi.‘İŞİMİZ DAHA ZOR’Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan da sosyal medyadan, “Ne vatandaş, ne işyerleri önerilere uyuyor. Ya uymalarını sağlayacağız, ya da İstanbul başta yeni vaka artışlarına hazırlıklı olacağız. Lokal önlemlerle, seyahat kısıtlaması olmaksızın, salgını kontrol etmek mümkün değil. Dünyada vakalar azalırken bizde artıyor, virüs olumlu bir mutasyona uğradıkça işimiz önceki artışlardan daha zor olacak” açıklamasını yaptı. Sibel Bahçetepe

Bakanlık, tepkiye rağmen tarikatlarla işbirliğini sürdürüyor

Bakanlık, tepkiye rağmen tarikatlarla işbirliğini sürdürüyor Nakşibendi tarikatının “HakYolcular” olarak bilinen kolu İskenderpaşa cemaatine yakın Server Yaşam Vakfı, bu yıl da Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile işbirliğine gitti. Vakıf tarafından düzenlenecek ve 18 Ocak-5 Haziran tarihlerine yayılan “9. Ufka Yolculuk Bilgi ve Kültür Yarışması” etkinliği, MEB Ortaöğretim Genel Müdürlüğü’nün resmi yazısı ile duyuruldu. Yarışma için 81 ilde proje ortağı olarak belirlenen sivil toplum kuruluşlarının adları da okulların yaptığı duyurularda yer aldı. KİTAPLAR ‘ŞEYH’ İLE İÇ İÇEYarışmanın bu yıl teması ise “Sağlıklı Yaşam” olarak belirlendi. “Doğal ve sağlıklı beslenme, uyku düzeni, bağışıklık sistemi ve hastalıklardan korunma, koruyucu hekimlik uygulamaları, özdenetim ve ruh sağlığı, aile içi iletişim gibi birçok konu üzerinde durulacağı” belirtilen yarışma; ilkokul, ortaokul ve lise olmak üzere üç kategoride gerçekleştirilecek. Öğrenciler, yarışmaya özel olarak hazırlanan, “Server Yayınları” tarafından basılan ve 15 liraya satılan kitaplardan sorumlu olacak. Ağırlıklı olarak dini kitapları basan ve “Sahih bilgi kaynağı” sloganı ile faaliyet gösteren Server Yayınları’nın yayımladığı eserler arasında Nakşibendi Şeyhi Mahmud Esad Coşan’ın kitaplarının da bulunması dikkat çekiyor. Yarışma, çevrimiçi olarak iki aşamalı şekilde gerçekleştirilecek. İlkokul öğrencilerine “Nereden Geliyor Bu Sesler?”, ortaokul öğrencilerine “Bir Acayip Yolculuk” ve lise öğrencilerine “Sağlık Olsun” adlı kitaplardaki bilgilere yönelik sorular sorulacak. Yarışmada dereceye girenler için ödül töreni 5 Haziran’da İstanbul’da olacak. İlk 3 derecede bulunan yarışmacılar ile yanlarındaki bir refakatçinin ödül töreni için gidiş-geliş yol ücretleri ve bir gecelik konaklama ücretleri vakıf tarafından karşılanacak.Vakfın önceki yarışmalarının konu başlıklarını “Büyük İslam ilmihali”, “Hadis”, “Kuran ve sünnet bütünlüğü” ve “Güzel ahlak” gibi konular oluşturmuştu. Vakfın internet sitesinde yer alan bilgilere göre, söz konusu yarışmalara 8 yılda, 81 il 922 ilçeden toplam 3 milyon 354 bin 224 kişi katıldı.‘MÜZİK HARAM, TOKALAŞMAK YASAK’2018’de düzenlenen yarışmada kaynak olarak Nakşibendi Şeyhi Mahmud Esad Coşan’ın “Sünnet Olmadan Ümmet Olmaz” adlı kitabı; 2020’de ise “Edeb Mektebi” ve “İletişim, Nezaket ve Adap” adlı kitaplar belirlenmişti. “Ebed Mektebi” kitabında “müziğin haram, kadınları ön plana çıkaran filmlerin sakıncalı olduğu”; “İletişim, Nezaket ve Adap” kitabında “kadın ve erkeklerin tokalaşmasının yasak olduğu” yönündeki ifadelerin yer alması tepki çekmişti. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, “proje, protokol gibi çalışmalar kapsamında çeşitli kurum ve kuruluşlarca öğrencilere dağıtılmak üzere okullara gönderilen kitapların detaylı ve yeterli inceleme yapıldıktan sonra öğrencilerin kullanımına sunulduğunu” savunmuştu. Sefa Uyar

Ressam Mehmet Ali Doğan: "Çok renkçi bir ressam olmaktan mutluyum"

Ressam Mehmet Ali Doğan: "Çok renkçi bir ressam olmaktan mutluyum" Mehmet Ali Doğan’ın sanal sergisi, Krişna Sanat Merkezi’nde açıldı. Ressam Mehmet Ali Doğan’ın sanal resim sergisi, Ankara’da, Krişna Sanat Merkezi’nde açıldı. Çarpıcı renklerle yapılmış geometrik resimleriyle tanınan Mehmet Ali Doğan, çok renkçi bir ressam olmanın kendisini mutlu ettiğinden söz ediyor.Mehmet Ali Doğan, sanal sergisine ilişkin sorularımızı yanıtladı:- Geometrik bir resim anlayışınız var. Tam soyut resim de diyemeyiz galiba yapıtlarınıza...Resimlerimde dikdörtgen form içerisinde üçgen, helezonik çizgiler ve birbirinden farklı dikdörtgen biçimler kullanarak kompozisyon oluşturuyorum. İnsanlık tarihinin tüm kültür katmanlarına gönderme yapmak istiyorum. Geometrik düzen içinde, insanların dünya yüzeyini, yeraltı kaynaklarını parsel parsel bölme planları yaptıklarını göstermeye çalışıyorum. İnsanlar, bir diğer kültürü yok ederek birbirlerini savaşlar ile katlederek kendilerine yaşam alanları açmışlar. Günümüzde de süren bu sömürü durumunu bir metafor olarak tasarlıyorum resimlerimde./Archive/2021/3/9/015008588-kul-isik-rnk.jpg- Canlı, çarpıcı renklerle çalışmak, etkileyici olmak için mi?Birbirinden farklı ve de çok renkli geometrik biçimlerden oluşturduğum resimlerim, içsel olarak nedenini bilemediğim ayrı bir konu benim için. Çok renkli geometrik resimler yapıyor olmamın nedeni, insanların kültürel olarak çok farklı ritüeller ve birikimlerle kendi tarihlerini oluşturma gayretleridir. Bu farklılıklar, benim resimlerime Anadolu’daki kilim motiflerimizde olduğu gibi canlı renkler olarak yansıyor. Ayrıca çok renkçi bir ressam olmak beni mutlu ediyor.- Salgın, resim sanatını ve ressamları nasıl etkiledi?Pandemi sürecinde sürekli durmadan resim yaptım diyebilirim. Evimdeki bir koltuk benim atölyem oldu. Bu süreçte; Taş Üstüne Taş, Örselenmiş Ruhlar ve Virüsün Gözü olmak üzere üç seri resim yaptım. Benim gibi diğer sanatçı arkadaşlarımız da daha çok resim ürettiler. İnancım odur ki pandemi sonrası sanat, insanların yaşamında daha çok var olacak çünkü artık tasarımın ve yazılımın öne çıktığı bir çağdayız. Işık Kansu

Sonat Bağcan,“Çağırayım Mevlam Seni”ilahisine klipçekti

Sonat Bağcan, “Çağırayım Mevlam Seni” ilahisine klip çekti Sonat Bağcan, Yunus Emre’nin “Çağırayım Mevlam Seni” ilahisine klip çekti. Klip, ilahinin sözlerine, duygusuna ve derinliğine uygun, bu toprakların tüm dinleri kucaklayan yapısıyla her daim canlı olan kadim kültürünü yansıtacak içeriğiyle, izleyenlerle buluşuyor. “Anadolu Türk şiiri, Yunus Emre ile başlar diyebiliriz. 600 yıl önce insanı sefaletten, yalnızlıktan, ümitsizlikten, sıkıntıdan kurtaracak ebedi çarenin, “sevgi” olduğunu söylemiştir Yunus’un dili, gönlü..“Bir ben vardır bende, benden içeri” cümlesiyle, çok katmanlı insana, yüzyıllar önce ışık tutmuş; insan-ı kamil boyutundan haberdar etmiştir. Hâlâ ışığıyla ‘yol’umuzu bulmaya çalıştığımız nice değerinden biri, bu toprağın..” diyor Sonat Bağcan... Herkesin bir yolu, bu yola ışık olanı vardır. Bağcan için de Yunus Emre yoluna ışık olanlardan biri... Bağcan’ın, sözü Yunus Emre’ye, bestesi sanatçıya ait olan ve Sine-i Saf EP’sinde yer alan “Çağırayım Mevlam Seni” adlı ilahi için hazırladığı klip, müzikseverlerle buluştu.Bizde sanatçı ile bu yolculuğu konuştuk. - Sine-i Saf Ep’sinin çıkış hikâyesi nedir? Şarkılar nasıl belirlendi?Aslında bu bir seri. Kavl ve Asvat’tan sonra Sine-i Saf’ta da topraklarımızın aydınlanmış erenlerinin, pirlerinin ve nebilerinin ayak izlerini takip ediyoruz.Koç Baba, Şarkışla Yöresi’nde, koç katım merasimlerinde okunan, sözleri Pir Sultan Abdal’a ait, bestesi anonim bir deyiş.Ep’de yer alan, şu an klibi de yayında olan, ilahimiz Çağırayım Mevlam Seni’nin sözleri Yunus Emre’nin, bestesi benden aktı. Hepimizin bildiği Beyaz Giyme Toz Olur Türküsü ise albümlerin yapımcılığını birlikte üstlendiğimiz sevgili eşim Ferit Taneri’nin özel isteği..- Klibi neden “Çağırayım Mevlam Seni” adlı parçaya çektiniz?İnsanı, insana ait tüm inançları kucaklayan; her dinde “Yaradan”ın aynı “Yaradan” olduğuna vurgu yapan ve yeryüzünde nereye bakarsan bak, her canlıda ve her cansızda onun tezahürü ile karşılaştığına dair bilince bir davet aslında klibimiz..Virüs sayesinde, kibir ve cehaletimizin gezegeni ne hale getirdiğine, hep birlikte tanık olduk. Belki kibirlerin yıkılması ve muhtaciyetimizin, acziyetimizin dile gelmesidir, Çağırayım Mevlam Seni...Dağlar ile taşlar ile çağırayım Mevlam seni derken, Yunus, yaratımın her parçasında “bir”liği ve yaratımın “öz”ünü görüyor ve sesleniyor. O yüzden ilk klibimiz, bu esere çekildi. Yeri gelmişken Sathmahal Gülistan Yüksek Bilinç Okulu’ndaki tüm dostlarıma, klibe katkılarından ve sponsorluklarından ötürü teşekkür ederim.- Dün, Dünya Kadınlar Günü’ydü, hafta boyu çeşitli etkinlikler var. Üreten, müzisyen, emekçi bir kadın olarak neler söylemek istersiniz?Gönlümden ne geliyorsa yapma özgürlüğünü bırakmadığım için ve böyle gönlündekini yapma dirayetini gösterebilen bir aileden geldiğim için çok şanslı hissediyorum kendimi.Değişim, dönüşüm, doğurganlık, yaratma dişil enerjinin işidir ve her bireyde mevcuttur!Siz etkinlik deyince, pandemiden önceki 4 Bağcan Kadını konserlerimiz geldi aklıma; halam Selda Bağcan, Serenad ve Seda, her birimiz kendi tarzımızda ama hep birlikte yaptığımız, çok renkli konserler. En kısa zamanda normale dönüp, o etkinliklere dahil olabilmeyi diliyorum.. Öznur Oğraş Çolak

MersinŞehir Tiyatrosu'nun yeni oyun: 'Halktan Biri'

Mersin Şehir Tiyatrosu'nun yeni oyun: 'Halktan Biri' Mersin Şehir Tiyatrosu’nun iki genç oyuncusunun sahnelediği 'Halktan Biri' oyunu izleyicilerle buluştu. “Halktan Biri” oyunu, dünyanın neresinde oynanırsa o ülke için yazılmış izlenimi doğuran, herkese tanıdık gelen bir taşlama. Mersin Şehir Tiyatrosu’nun iki genç oyuncusunun sahnedeki başarısı da görülmeye değerdi. Murat Atak yönetimindeki Mersin Şehir Tiyatrosu koronavirüs günlerinde boş durmadı ve bir oyun daha çıkardı, oyunu az sayıda davetli için küçük bir salonda, büyük bir özenle sergiledi. Toplantı salonundan küçük bir tiyatro sahnesine dönüştürülen mekânda sesten ışığa, oyunculuktan dekora kadar her şey sanki oyunu yüzlerce kişi izleyecekmiş gibi özenle hazırlanmıştı. Murat Atak’ın yönettiği “Halktan Biri” oyunu, Amerikalı yazar Sam Bobrick’in metninden Ekin Tunçay Turan tarafından Türkçeye çevrilmiş.  Murat Atak, oyunu yerelleştirmek için bir çabaya girmediklerini, orijinal metindeki olay örgüsü ve ana mesaja bağlı kaldıklarını söylüyor. Sadece oyunun cinayet gibi keskin bir sonla bitmesine müdahale edilmiş ve oyun herhangi bir ölme, öldürme olmadan, ucu açık şekilde, seyirciye sorular sorarak bitirilmiş.  Amerika Birleşik Devletleri’nin ekonomik ve siyasal sistemine Amerikan işçisinin gözünden bakan bir oyun olmasına rağmen “Halktan Biri” oyunu, dünyanın neresinde oynanırsa o ülke için yazılmış izlenimi doğuran, herkese tanıdık gelen bir taşlama.  Hikâye sanki bizden Oyunda canlandırılan karakterler Amerikalı, sözü edilen kurumlar Amerikan kurumları, sözü edilen başkan Amerikalı, sözü edilen eyaletler, şehirler Amerika’da ama hikâye bizden sanki, çok tanıdık. İşsiz kalan, işsizliğin sorumlusu olarak mültecileri gören, sürekli geriye gidişe isyan eden, açlık çeken, sosyal güvencesi olmadığı için ilaç alamayan bir vatandaş. Şirketleri zenginleştiren, seçimleri şaibeli hale getiren, kendine suikast düzenletip oyunu artıran, sonra kendini kral ilan eden, saraya yerleşen bir devlet başkanı. Ve tüm bu süreçte “halktan biri” olan Travis Pine’ı, gerçeği haykıran mektupları yazmasın diye ikna etmeye çalışan, Travis Pine’a devlette önemli görevler verip bir anlamda suça ortak eden, en sonunda onu ortadan kaldırmaya çalışan FBI ajanı Tom Walker... Mersin Şehir Tiyatrosu’nun sergilediği “Halktan Biri” oyunu, Anadolu’daki şehir tiyatrolarında uzun zamandır görmediğimiz politik taşlamanın başarılı bir örneği olarak tiyatro repertuvarında yerini alacak gibi. Ülkesindeki kötü gidişi gören ama bir türlü durduramayan Travis Pine’ın “Birilerinin artık bu adama dur demesi gerek” şeklindeki repliği ise oyunu da dönemi de özetliyordu. Abidin Yağmur

Yeliz lakaplıAhmet HamdiÇamlı'dan vefat eden RasimÖztekin için tepkiçeken paylaşımı

Türkçe Haberler En Son Başlıklar Yeliz lakaplı Ahmet Hamdi Çamlı'dan vefat eden Rasim Öztekin için tepki çeken paylaşımı Yeliz lakaplı Ahmet Hamdi Çamlı'nın, Rasim Öztekin’in vefatının ardından sosyal medya hesabında paylaştığı tweet gündem oldu. İşte o paylaşımlar;/Archive/2021/3/9/012554185-ekran-goruntusu-2021-03-09-012315.jpg/Archive/2021/3/9/012605154-ekran-goruntusu-2021-03-09-012357.jpg cumhuriyet.com.tr

İllere göre haftalık Covid-19 vaka oranlarıaçıklandı

İllere göre haftalık Covid-19 vaka oranları açıklandı Sağlık Bakanlığı, illere göre vaka yoğunluğuyla ilgili verileri açıkladı. 27 Şubat-5 Mart tarihleri arasını kapsayan bilgilere göre, vaka yoğunluğunun en fazla olduğu il Samsun, en az olduğu il ise Hakkari. Sağlık Bakanlığı, illere göre 7 günlük her 100 bin kişide görülen koronavirüs (Covid-19) güncel vaka sayılarını açıkladı.Geçen haftaya göre birçok ilde vaka yoğunluklarında artış meydana geldi.Vaka yoğunluğunun en fazla olduğu il 100 bin kişide 348 ile Samsun oldu. Samsun'u yüz binde 314 ile Sinop, yüz binde 282 ile Giresun, yüz binde 280 ile Ordu ve yüz binde 228 ile Tokat takip etti. İstanbul'da her yüz bin kişiden 111'inde virüs tespit edilirken, Ankara'da her yüz bin kişinin 54'ünde, İzmir'de ise her yüz bin kişiden 66'sında virüs görüldü. cumhuriyet.com.tr

Meghan Markle ve Prens Harry'nin röportajındaöğrendiğimiz 12 konu

Meghan Markle ve Prens Harry'nin röportajında öğrendiğimiz 12 konu İngiltere Kraliçesi 2'nci Elizabeth'in torunu Prens Harry ve eşi Sussex Düşesi Meghan Markle, ünlü televizyon sunucusu Oprah Winfrey'e verdikleri röpörtajda Kraliyet Ailesi'ndeki yaşamlarını anlattı. İngiltere Kraliçesi 2'nci Elizabeth'in torunu Prens Harry ve eşi Sussex Düşesi Meghan Markle, ünlü televizyon sunucusu Oprah Winfrey'e verdikleri röpörtajda Kraliyet Ailesi'ndeki yaşamlarını anlattı.Çift, CBS Televizyonu'nda dün akşam yayımlanan röportajda, diğer kraliyet mensuplarıyla ilişkileri, ırkçılık ve yaşadıklarının akıl sağlıklarına etkileriyle ilgili açıklamalarda bulundu.Tüm dünyada merakla beklenen röportajın büyük bölümünde Meghan Markle konuştu. Daha sonra söyleşiye Prens Harry de katıldı.Röportaj bu akşam da İngiltere'de yayımlanacak.1. Meghan'ın bebeğinin teni ne kadar koyu olacak' Röportajın en çarpıcı bölümlerden biri, çiftin bebeğinin teninin ne kadar "koyu" olacağına ilişkin kraliyet ailesi üyeleri arasında yapıldığı söylenen yorumlarla ilgiliydi.Meghan, "Hamileliğim sırasında oğlum doğduğunda teninin ne kadar koyu olacağına ilişkin kaygılar ve konuşmalar vardı" dedi.Düşes Meghan, bu konuşmaların Prens Harry'yle yapıldığını, eşinin de bunları kendisine aktardığını söyledi. Çift, bu kişinin hangi kraliyet ailesi ailesi üyesi olduğunu söylemedi.Harry, "Bu konuşmaları kimseyle paylaşmayacağım. O dönem bu konuşmalar tuhaftı ve şoke olmuştum" dedi.Harry ayrıca, kraliyet ailesinin çiftle ilgili haber ve manşetlerdeki "sömürgecilik tonuna" tepki göstermemesinin kendisini üzdüğünü söyledi.Getty ImagesMeghan Markle, "Basın iyi kahramana karşı kötü kadın senaryosu istedi" diyor.2. 'Meghan'ı Kate değil, Kate Meghan'ı ağlattı'Birkaç yıl önce gazetelerde Meghan'ın düğün öncesinde bir çiçekli elbise yüzünden yaşadıkları gerginlik nedeniyle Cambridge Düşesi Kate'i (Harry'nin ağabeyi Prens William'ın eşi) ağlattığı iddia edilmişti.Meghan röportajda gerçeğin tam tersi olduğunu belirterek "Düğünden birkaç gün önce o (Kate) beni ağlattı" dedi. Merhan daha sonra Kate'in özür dilediğini, kendisine çiçek ve bir not göndererek izahatta bulunduğunu söyledi.Meghan, Kate'in kendisi hakkındaki "küçümseyici" tavrını anlatmayacağını belirterek "Kate'in iyi bir insan olduğunu' ve yanlış aktarılan hikayenin düzeltilmesini isteyeceğini umduğunu söyledi.ReutersSussex Dükü Harry ve Düşesi Megan3. 'İntiharın eşiğine geldim, yardım almamı istemediler' Meghan, Kraliyet Ailesi'ne katıldıktan sonra kendini yalnız ve özgürlüğünü kaybetmiş hissettiğini söyledi, "Aileye katıldıktan sonra buraya gelinceye kadar pasaportumu, ehliyetimi, anahtarlarımı hiç görmedim. Bunları sonra bana iade ettiler" dedi.Susex Düşesi, akıl sağlığının kötüleştiğini ve "artık yaşamak istemediğini" belirterek "Kuruma (saray idaresi) gittim ve yardım için başka bir yere gitmem gerektiğini söyledim. 'Daha önce hiç böyle hissetmedim ve bir yerlere gitmem gerekiyor' dedim. Bana gidemeyeceğimi, bunun kraliyet ailesi için iyi olmayacağını söylediler" diye konuştu.Meghan, önce Kraliyet Ailesi'nin en üst düzey üyelerinden birine sonra da sarayın insan kaynakları departmanına gittiğini ama hiçbir şey yapılmadığını anlattı.4. Meghan Diana'nın arkadaşlarından biriyle konuştu Meghan, "Kime gideceğimi bilmiyordum. Açıldığım kişilerden biri hala dostumuz ve sırdaşımız olan, kocamın annesinin (Prenses Diana) en yakın dostlarından biriydi. İçeride gerçekten neler yaşandığını başka kim anlayabilirdi" dedi.Getty ImagesPrens Harry babası Prens Charles için "Düş kırıklığına uğradım çünkü o da benzer şeyler yaşamıştı. Bunun acısının nasıl olduğunu biliyor" dedi.5. Harry: Babam beni hayal kırıklığına uğrattı Röportajda Oprah Winfrey, Prens Harry'ye ailesi; özellikle de babası Prens Charles ve ağabeyi Prens William'la ilişkilerinin nasıl olduğunu sordu.Prens Harry, kraliyet ailesindeki resmi görevlerinden çekildikten sonra babasının, telefonlarına yanıt vermemeye başladığını söyledi.Harry "Düş kırıklığına uğradım çünkü o da benzer şeyler yaşamıştı. Bunun acısının nasıl olduğunu biliyor. Ayrıca Archie, onun torunu. Ama tabii onu sevmeye devam edeceğim. Çok fazla acı yaşandı. Bu ilişkiyi düzeltmek için çaba harcamayı önceliklerimden biri yapmaya devam edeceğim" dedi.Harry, Prens William için de "Onu çok sevdim. Birlikte büyük acılar yaşadık. Ama farklı yollardaydık" diye konuştu.6. Çiftin Kraliçe'yle ilişkisi 'iyi' Prens Harry, büyükannesiyle (Kraliçe) ilişkisinin 'gerçekten iyi olduğunu", geçen yıl Kraliçe ile yıllardır hiç olmadığı kadar çok konuştuğunu - Archie'yle görüntülü konuşmalar dahil- söyledi. O benim "komutanım. Her zaman öyle olmaya da devam edecek" dedi.Meghan da Kraliçe'nin kendisine hep iyi davrandığını, nişanda kendisine takılar hediye ettiğini söyledi.7. 'Mali kaynaklarımı kestiler' Prens Harry, 2020'nin ilk çeyreğinde ailesinin mali kaynaklarını kestiğini belirterek "Meghan'ın Netflix ve Spotify ile anlaşmalar yapması planın bir parçası değildi. Ama güvenlik masraflarımızı karşılamak zorundaydım. Fakat annemin bana bıraktıkları vardı. Onlar olmasaydı, bunları yapamazdım" dedi.Çift, ailesinin mali kaynaklarını kestikten sonra Amerikalı milyarder ve medya patronu Tyler Perry'nin geçen yıl Kanada'dan California'ya yerleştiklerinde kendilerine ev verdiğini ve güvenliklerini sağladığını anlattı.8. Fotoğrafın arkasındaki gerçek Meghan, Harry'ye intiharın eşiğinde olduğunu söyledikten sonraki akşam Royal Albert Hall'da resmi bir etkinliğe katıldıklarını ve orada çekilen bir fotoğrafın kendisine hep kötü şeyler anımsattığını söyledi.Meghan Markle, bir dostlarının ne kadar "harika göründüğünü" söylediğini belirterek "Ama o fotoğrafa yakından bakarsanız, Harry'nin ellerini benim ellerime ne kadar sıkı kenetlediğini görüyorum. Gülümsüyoruz ve görevimizi yapıyoruz. Ama birbirimize tutunmaya çalışıyoruz. Kraliyet locasında ışıklar söndükten sonra ağlamaya başlamıştım" dedi.9. Kraliyet ailesiyle ilgili araştırma yapmadım' Meghan röportajda Kraliçe'yle ilk tanıştığında reverans yapmanın normal bir şey olduğunu bilmediğini, saraya gelmeden önce Kraliyet Ailesi'yle ilgili bir araştırma yapmadığını, Harry'le görüşmeye başladıklarında internette kocasını araştırmadığını anlattı.Getty ImagesPrens Harry, Susex düşesi Meghan Markle ve oğulları Archie10. 'Düğünden 3 gün önce evlendik' Harry ve Markle'ın Windsor Sarayı'nda 2018'de yapılan düğününü milyonlarca kişi izlemişti. Ancak çift, düğünden üç gün önce Canterbury Başpiskoposunun sadece bir törenle nikahları kıydığını açıkladı.Meghan, "Başpiskoposu aradık. Bakın, bu tören dünya için. Biz nikahın aramızda olmasını istiyoruz. Arka bahçede sadece ikimiz' dedik" diye konuştu.11. Archie'nin en sevdiği cümle Prens Harry oğlu Archie'nin oğluyla çıktığı bisiklet gezintilerinden büyük keyif aldığını, oğullarının son haftalarda kendilerine evden çıkarken hep "su için" ve dikkatli sürün" dediğini aktardı.12. 'İkinci bebek kız olacak'Çift röportajda bu yaz bir kız bebek beklediklerini doğruladı. "Başka ne isteyebilirsiniz ki" diyen Harry ikinci bebekleri doğduktan sonra başka çocuk yapmayacaklarını söyledi.Röportajın sonlarında Winfrey, Meghan'a Harry'yle "muradına erip" ermediğini sordu.Meghan bu soruya "Okuduğunuz tüm masallardakinden daha harika" diye yanıt verdi. BBC Türkçe

Kadın savaşçılar...

Kadın savaşçılar... Köleliğe karşı çıkan bu zorlu kadın savaşçıların sömürgecilik tarihindeki yerlerine ve vahşi kadın arketipine dair mit ve öyküler; Ayrıntı Yayınları’ndan kadın savaşçılara dair şu üç yetkin incelemede okurlara sunuluyor: Assata: Bir Otobiyografi (Assata Shakur), Afrikalı Amazonlar - Dahomey'in Kadın Savaşçıları (Stanley B. Alpern) ve Kurtlarla Koşan Kadınlar - Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler (Clarissa Pinkola Estes)… /Archive/2021/3/8/205853321-ic2.jpgAssata: Bir Otobiyografi / Assata Shakur / Çeviren: Ece Kıvılcım Karabacak / Ayrıntı Yayınları / 384 s.“Siyah erkek kardeşlerim, siyah kız kardeşlerim: Adım Assata Shakur, köle ismim JoAnne Chesimard. Ben bir siyah devrimciyim. Bu da şu demek: Ben kadınlarımıza tecavüz eden, erkeklerimizi hadım eden, bebeklerimizin karnını aç bırakan bütün güçlere savaş açtım. Varlıklarını yoksulluğumuzla büyüten zenginlere, yüzlerimize gülerek bize yalan söyleyen siyasetçilere, onları ve mülkiyetlerini koruyan tüm kalpsiz robotlara karşı savaş açtım. Ben siyah bir devrimciyim ve bu yüzden de Amerika’nın gücünün yetebildiği bütün öfkenin, nefretin ve iftiranın kurbanıyım. Amerika, diğer tüm siyah devrimcilere yaptığı gibi beni de linç etmeye çalışıyor.”Assata Shakur kendisini bir 21. yüzyıl kölesi olarak tanımlıyor. Bağımsızlık arzusuna ket vurulamayan bu özgür ruh, Amerikan adalet sisteminin önüne çıkardığı tüm engelleri büyük bir güçle aşıyor. Aktif mücadelesini 60’lı ve 70’li yıllarda vermiş olmasına karşın, 2013 yılında FBI’ın En Çok Aranan Teröristler listesine girerek tarihte bu listede adı geçen ilk kadın olan Assata, hayat hikâyesinde de tarihte durduğu yerin ve savunduğu temellerin zamansız olduğunu gösteriyor:“... New Jersey tarihinde gözaltında ya da tutuklu hiçbir kadın, devamlı bir şekilde erkekler cezaevine konulmamış, en mahrem anları dahil yirmi dört saat gözetlenmemiş; hiçbir kadın, tutuklu kaldığı yıllar boyu entelektüel destekten, uygun tıbbi yardımdan, fiziksel egzersizden ve diğer kadınların refakatinden böylesine bilfiil mahrum bırakılmamıştır. Şahsına özel barbarca muameleyle ilgili dava üzerine dava açtık. Fakat başarı oranımız düşüktü. Hikâyesini okudukça lütfen söz konusu koşulların bu onurlu ve duyarlı kadının üzerinde yaratacağı etkiyi hayal etmeye çalışın. ...”İnsanlık değerlerini böylesine içselleştirebilmiş bir kadının, dünyanın en büyük ülkelerinden birinde azılı bir terörist olarak aranmasındaki çelişki, alışageldiğimiz gerçeklere ve algı biçimlerimize tekrar dönüp bakmaya zorluyor bizleri.Devletin ve medyanın bir “ibret vakası” haline getirmeye çalıştığı Assata, onurlu duruşuyla, 37 yıldır siyasi mülteci olarak yaşadığı Küba’dan hâlâ bize seslenmeye devam ediyor./Archive/2021/3/8/205914243-ic3.jpgAfrikalı Amazonlar - Dahomey'in Kadın Savaşçıları / Stanley B. Alpern / Çeviren: İpek Yardımcı / Ayrıntı Yayınları / 320 s.Antik çağların fantezileştirilmiş amazonları ile Dahomey'in gerçek amazonlarının ortak özellikleri oldukça fazlaydı. Her ikisinde de kız çocukları küçük yaşlardan itibaren savaşmayı, silah tutmayı, güçlü, hızlı ve dayanıklı olmayı ve acıyla baş etmeyi öğreniyorlardı.Avcılık, dans ve enstrümantal müzik bu kız çocuklarının yeteneklerinden sadece bazılarıydı. Hayattaki asıl amaçları savaşmaktı. Savaşmayı arzuluyor, kan dondurucu çığlıklarla savaşa koşuyor, savaştan zevk alıyor, öfke ve yüreklilikle savaşıyorlardı.Korkuya bağışıklık kazandıkları aşikârdı. Zafer kazanınca ise acımasız oluyorlardı. Komşularına korku salıyorlardı. Erkekler onları, saygın ve amansız düşmanları olarak görüyorlardı.Stanley B. Alpern araştırmasında, köleliğe karşı çıkan bu zorlu kadın savaşçıların sömürgecilik tarihindeki yerlerine ışık tutuyor. Bir mitten öteye geçemeyen Amazonlar'ın vücut bulmuş hali olan Dahomey'in kadın savaşçıları, erkek egemen dünyanın kıtalarından biri olan Afrika'da ataerkil geleneğin ezberini bozuyor.Bu kapsamlı çalışmada devletin kökenlerinden 1892 yılındaki Fransa yenilgisine kadar Dahomey Amazonları'nın tarihi gözler önüne seriliyor: Kadınların ne yedikleri, nasıl işe alındıkları, nasıl eğitildikleri ve savaşın olmadığı dönemlerde neler yaptıkları hakkında görsel ve yazınsal belgeler sunuluyor. Erkek egemen tarih yazımına alternatif çarpıcı bir tarih kitabı./Archive/2021/3/8/205919758-ic4.jpgKurtlarla Koşan Kadınlar - Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler / Clarissa Pinkola Estes / Çeviren: Hakan Atalay / Ayrıntı Yayınları / 390 s.Clarissa P. Estes, Kurtlarla Koşan Kadınlar'da kadınlar için yalın, uygulanabilir ve doğal çözümler öneriyor. XIX. yüzyılla birlikte insanlığın doğadan kopuşu ve duygulara yer vermeyen kapitalist bir endüstri çarkının içinde kayboluşundan yola çıkarak, kadınların yapması gereken ilk şeyin içindeki doğal sesi keşfetmek olduğunu söylüyor ve kadınların içlerinde yatan sınırsız güç ve yaratıcılığın, kurtların doğal yabanıllığında yattığı savını ileri sürüyor.Kadınların çoğu zaman farkında olmadan içselleştirmek zorunda bırakıldıkları eziklik ve yetersizlik duygusuna, bastırılmış cinsel güdülerine çok değişik bir malzemeden yaklaşıyor: Masallar!İnsanlığın ortak bilinçaltının aynaları olduğunu düşündüğü masallar aracılığı ile kadın psişesinin derinliklerine iniyor ve birçok açmazdan kurtulmalarına yardımcı olacak masal tadında terapiler uyguluyor.Estes'e göre, kurtlarla kadınlar arasında, vahşilikleri, zerafetleri ve içinde yaşadıkları topluluğun üyelerine duydukları bağ açısından psişik bir benzerlik vardır. Kurtlar ve kadınlar arasındaki bu benzerlik, Vahşi Kadın arketipinde ortaya çıkar.Estes'in ilginç örneklerle betimlediği bu arketip, doğayla bağını kopartmamış ve seçimlerini yaparken duygularını temel alan kadınları içeriyor.Kitaptaki farklı kültürlerden derlenen masallar, kadınların ilişkileri, kişisel imgeleri ve hatta bağımlılık gibi temalar çevresinde gelişiyor.Örneğin Afrika kökenli bir öykü, kadının ikili doğasını yansıtıyor. Ortadoğu'ya ait bir masal, sıradan bir kilim gibi görünen büyülü bir halının toplumun önyargılarını ve görünüşe ne kadar kolay aldandığını ortaya koyuyor.Yayımlandığında büyük övgüler almış bu sıra dışı kitap, kadınları vahşi derinliklerine doğru heyecanlı bir yolculuğa çağırırken, kadın psişesinin bugüne dek hazırlanmış en büyük sözlüğü olarak da okunabilir. Cumhuriyet Kitap Eki

AltyazıSinema Dergisi kadın sinemacılara odaklanan sayılarınıücretsiz erişime açtı

Altyazı Sinema Dergisi kadın sinemacılara odaklanan sayılarını ücretsiz erişime açtı Altyazı Sinema Dergisi, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde kadın sinemacılara odaklanan sayılarını ücretsiz erişime açtı. /Archive/2021/3/8/163639832-altyazi-sinema-dergisi-ucretsiz-erisim.jpgAltyazı Sinema Dergisi, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde kadın sinemacılara odaklanan sayılarını ücretsiz erişime açtı.Altyazı, aralarında “Cléo de 5 à 7” (Beşten Yediye Cléo), “Visages villages” (Mekânlar ve Yüzler) ve “Sans toit ni loi” (Yersiz Yurtsuz) gibi filmlerde imzası olan Fransız Yeni Dalgası’nın öncülerinden Agnès Varda, François Truffaut’dan Louis Malle’ye birçok yönetmenin filmde başrol oynayan BAFTA Ödüllü oyuncu Jeanne Moreau, Belçikalı yönetmen ve sanatçı Chantal Akkerman ve “İyi İş” (Beau travail), “35 Tek Rom” (35 rhums) ve İçimdeki Güneş” (Let the Sunshine In) gibi filmleriyle tanınan Fransız yönetmen Claire Denis’in de olduğu,  kadın sinemacıları mercek altına alan sayılarını 8 Mart dolayısıyla erişime açtı. Dergiler 1 hafta boyunca ücretsiz okunabilecek.Altyazı‘nın kadın sinemacılara odaklanan sayılarına buradan erişilebilir.Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun!Kadın sinemacılara odaklanan sayılarımıza 1 hafta boyunca ücretsiz erişebilirsiniz: https://t.co/BxU6gTPscn Dayanışmayla... #8M2021 pic.twitter.com/MqIsV9RP7W— Altyazı Sinema Dergisi (@altyazidergisi) March 8, 2021 cumhuriyet.com.tr




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter