News - Haberler
Suyun ve toprağın isyanı;‘Fontamara’
Suyun ve toprağın isyanı; ‘Fontamara’ Ignazio Silone’nin Fontamara köylülerinin acılı ve umutsuz yaşamlarını anlattığı yapıtı Fontamara’nın yeniden basımında; Sabahattin Ali’nin 1943’te AKBA Kitabevi tarafından yayınlanan çevirisinde yer almayan kısımları da Tonguç Ok’un İtalyanca aslıyla karşılaştırarak metne eklendi. /Archive/2021/3/8/205318276-ic1.jpgIgnazio Silone’nin Fontamara köylülerinin acılı ve umutsuz yaşamlarını anlattığı yapıtı Fontamara’nın yeniden basımında; Sabahattin Ali’nin 1943’te AKBA Kitabevi tarafından yayınlanan çevirisinde yer almayan kısımları da Tonguç Ok’un İtalyanca aslıyla karşılaştırarak metne eklendi.Kitabın üçüncü baskısına “sunu” yazan Can Yücel, Fontamara ve Sabahattin Ali için yazmış:“Faşizmi bizlere sergilemek için Sabahattin Bey’in cıvıl cıvıl gözleriyle, sekmez sezgisiyle seçtiği bu kitap, zaten mütegallibe sultası altında inleyen bir köylülüğün faşizmden de nasibini alınca nasıl direnç bilincini devşirdiğini anlatır. Sabahattin Bey örnek bir çeviri çıkarmıştır ortaya, her yapıtında olduğu gibi Fontamara’da da tam bir usta vardır önümüzde. Ey sevgili usta, toprağın memleket topraklarınca bol olsun…”/Archive/2021/3/8/205333729-kapakic2.jpgFontamara köylülerinin acılı ve umutsuz yaşamları anlatılır Fontamara’da. Kanun, korku ve koku’nun anlatıldığı kısımlar çok çarpıcı:“Roma artık dayanılmaz bir hale geldi. Her gün başka, her gün yeni bir kanun çıkıyor her yeni hükümet elbette yeni kanunlar yapmıştır, fakat şimdiki hükümet her gün bir yenisini çıkarıyor…”Bir başka özlü ifadeyle YOK KANUN, YAP KANUN!Devam ediyor: “Kanunlar ne kadar çoğalırsa sefalet de o kadar artıyor. Sefalet ne kadar çoğalırsa kanunlar da o kadar artıyor. Roma sahiden dayanılmaz bir hale geldi.”Roma’da nedeni belirsiz koku yayılmakta: “Havası zehirlendi. Ro¬ma’nın havası pis kokuyor… Bazıları bu kokunun farelerden geldiğini söylediler. Beledi¬ye meclisi farelere harp açtı, bunları yok etmek için zehir da¬ğıttı, binlerce, on binlerce fare yok edildi. Fakat pis koku kaldı…”Pis koku sineklerden geliyor olabilir mi?“Bunun üzerine belediye meclisi sineklere harp açtı, bütün Roma halkına, bunları yok etmek için tozlar, zehirli şerbetler dağıttı, bu sineklerin bilmem artık kaç milyonu yok edildi. Ama pis koku kaldı…”İhtiyar Peygamber, Peppino Goriano (?) mu cevaplıyor:“Roma’daki bu pis kokunun membaını, hiç kimse bulup çıkaramadı. Halk mahallelerinde… o kadar kuvvetli değil… Buna karşılık şehrin orta yerinde, nazırlıklarla Sen Piyer civarında, kıran kokusu gibi korkunç bir hal alıyor…”/Archive/2021/3/8/205350932-ic4.jpgRoma’da pis koku önlenemiyor. Korku da… Korku’dan korkuluyor. Neden korkudan korkuyorlar sorusuna ihtiyar cevap veriyor: Neden olduğunu kimse bilmiyor... şu faşist dedikleri adamlar çok daha fazla korkuyorlar. Onlar da bu işin böyle sürüp gidemeyeceğini hem biliyorlar hem söylüyorlar, ama bundan korkuyorlar... Cinayetleri arttıkça korkuları da artıyor... Korkuları arttıkça da cinayetleri artıyor…Peygambere soruluyor, ne mi soruluyor, kitapta var ve okunmalı, cevabı “Korkusu çok kuvvetli” diye cevap veriyor. Papa korkuya ne diyor ve yapıyor.Cevap hazır: “Papa da korkuyor... Papa yeni hükümetten iki milyar liret aldı, otomobiller tedarik etti, bir radyo istasyonu kurdur¬du, hiçbir zaman seyahat etmediği halde, kendine mahsus bir tren istasyonu yaptırdı, daha başka lüks işlere kalkıştı; şimdi bunlar onu korkutmaya başlıyor... Roma’daki kiliselerle manastırlara bir yazı göndermiş, daha fazla fukara çorbası dağı¬tılmasını istiyor. Bu, korku çorbasıdır… son zamanlarda… çorbaya birer parça domuz yağı pastırması atıyor. Bu da korku yağıdır. Ama iki milyarı unutturmak için çok çorbalar, çok yağlar lâzım!..”Sonra!.../Archive/2021/3/8/205401229-ic5.jpgFontamara okunmalı. “Bu kitapçığı ya rejime düşman olan biri alay olsun diye yazmış yahut da tımarhanede yazılmış…”, Musa’nın on emrinden biri şudur: “Hırsızlık etmeyeceksin” “Bugün Musa’nın hükmü yürümüyor, Mussolini’nin hükmü yürüyor.”, “Her gün efendiler lehine yeni yeni kanunlar çıkıyor; ama eski kanunlardan yalnız köylülerin lehine olanları kaldırılıyordu.” cümleleri neden yazılmış, anlamak için tekrar tekrar okumalı!Faşistlerin kullanılmış mendil gibi attıkları ihtiyar’ın yanıtları ilginç ve düşündürücü. Üçüncü kez okuduğumda kanunun, kokunun, korkunun vb. ayırdına vardım.Fontamara / Ignazio Silone / Çeviren: Sabahattin Ali / Kor Kitap / 192 s. Hamdi Yaver AktanHalkınşöleni
Halkın şöleni Didier Daeninckx, Açların Şöleni’ninde Komün günlerini romanın başkahramanı olan Yahudi sürgünü Portekizli bir gazetecinin gözünden anlatıyor. /Archive/2021/3/8/205150949-ic1.jpg“Artık daha fazla imtiyaz ve baskı istemiyoruz, aklen ve bedenen başkalarından daha zayıf olanların da aynı şekilde var olma haklarının olduğu bir toplum oluşturacağız.”Maxime Lisbonne (1839-1905) hayatının büyük bir kısmını sürgünde geçirmiş, karşılaştığı zorlukların üstesinden gelmiş, bulunduğu bölgelerdeki politik dönüşümleri, sosyo-ekonomik dalgalanmaları iyi gözlemlemiş biri.Sürekli idam cezasına çarptırılan ama idam mangasının önünde de dimdik durabilmeyi başaran, devrime gönül vermiş, ilk kez ordudayken tiyatro eğiliminin olduğunu keşfetmiş bir asker.Beni en çok heyecanlandıran yer işte tam da burası. Tiyatro, Komün sahnesinde önemli bir yerde duruyor. Lisbonne’un tiyatroya gönül vermiş biri olması onun hayalperest kişiliğiyle ve dönemin içindeki atmosferi nasıl daha yaşanılır kılma isteğiyle da yakından ilgili.Tiyatroya yer verilmesi romana ayrı bir hava katmış. Bu romanı bilindik kuru bir tarihi anlatım olmaktan kurtarmış./Archive/2021/3/8/205128637-kapakic2.jpgLisbonne, yaşadığı tüm serüvenleri kendi hayatını bir tiyatro sahnesine çevirerek yaşayan biri. Hastaneye kaldırıldığında, mahkemeye çıkarıldığında, disiplin cezasına çarptırıldığında, işkence gördüğünde…“Her şeyi kabul ediyorum, hayatım boyunca üstlendiğim bütün rolleri. La Belle Poule’un kapkara güvertesinde Çaylak Miço, Sivastopol Kuşatması sırasında sahneye konan oyunda Zouave askeri oyuncusu, Cezayir’de kepaze olmuş bir asker, bir komedyen ve hatta bir soytarı, imparatorluğun mezar kazıcısı, Komün’ün albayı, kostümsüz tiyatronun yaratıcısı, yayınlarına son verilen bir yığın gazetenin kurucusu, hatip, dişleri dökülmüş aslan terbiyecisi...”Lisbonne, tarihin rastlantılardan ibaret olduğunu düşündüğü için kaderine boyun eğen biridir aslında. Onu Fransız halkına bağlayan şey kafasındaki sonsuz özgürlük hayalidir. Bu yüzden savaşmaktan bir an olsun vazgeçmez.Bu onun için tıpkı bir oyunda kendini seyirciye sunan bir oyuncunun görsel töreni gibidir. Örneğin Orleansville Hastanesinde çıkan bir yangında gösterdiği fadakârlık, onun affedilmesini sağlar ve Fransa’ya döner. 1870’e kadar des Follies-Saint-Antoine Tiyatrosu’nu yönetir. Fakat maddi imkânlarının elverişsiz olması, onun eline tekrardan silah almasına neden olur. Yaralanıp esir alınır ve sonra da idama mahkûm edilir. Cezası sonradan zorla çalıştırılmaya çevrilir ve af çıkınca da Fransa’ya geri döner./Archive/2021/3/8/205205105-kapakic3.jpgMEKTUP-ROMAN-TİYATROLisbonne, varoluşunu dışa vurduğu mektupları okyanusları aştığı uzun yolculuklarda yazmıştır. Romanın yoğun bir şekilde tiyatro eserlerinden bahsedildiği bölümleri, bir geminin güvertesinin aniden, yüzen bir tiyatroya dönüştüğü sahnede görebiliriz.Lisbonne, Fransa’ya geri döndükten sonra adına bir dayanışma gecesi düzenlenir Tüm oyuncu, şair, müzisyenler yeteneklerini onun için sergilerler. Toplanan bağışlar, Lisbonne’a verilir.Tiyatro yöneticiliği yapmaya başlar. “Kapıcılar Casino’su” ve “Devrimci Patates Kızartmaları” gibi kabare girişimleri olur. Oyunlar oynanır fakat kasa hep boştur.Lisbonne, her ne kadar neşesini yüzünden eksik etmese de maddi sıkıntılardan dolayı artık daha fazla devam edemez ve köşesine çekilir. 66 yaşında Ferre Alais’de ölür.Açların Şöleni, Maxime Lisbonne gibi tiyatro sevdalısı, devrime gönül vermiş bir askerin hayatını ve mücadelesini, komün barikatlarından tiyatro sahnelerine taşır mı bilmiyorum. Bu kitap ile belki tiyatro sahnelerine yeniden konu olur Paris Komünü. Kim bilir!Açların Şöleni / Didier Daeninckx / Çeviren: Emrullah Ataseven / Dipnot Yay / 230 s. Esma Özlenİonesco’nun notları
İonesco’nun notları Eugène İonesco imzalı Notlar ve Karşı-notlar Hanife Güven çevirisiyle Türkçeye kazandırıldı (YKY, 2020). Yazarın 1956-1965 yılları arasında çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış yazıları, söyleşileri, oyunlarını konu alan eleştiri yazılarına yanıtları ve kendi oyunlarıyla ilgili notlarından oluşan değerli bir kaynak. /Archive/2021/3/8/204911341-ic1.jpg‘NOTLAR VE KARŞI-NOTLAR’İonesco’nun tiyatro anlayışını, edebiyatı ve toplumu kavrayışını, hedefi şaşmış eleştiriye itirazını ve döneminin edebiyat ve kültür ortamını yazarın incelikli biçeminden okuyoruz. Fransız avangardı tartışmaları sürerken iktidar alanları içinde yazarlar, sanatçılar ve eleştirmenleriyle, Fransa’nın 1950’lerin sonundan altmışların ortalarına uzanan entelektüel ve yazınsal iklimine tanıklık eden metinler keyifle okunuyor.‘SAMİMİ SES YANKILANIR’Önsöz’de kitabı tanımlarken İonesco’nun içtenliği dikkatimizi çekiyor (tüm yazılarda da sürüyor):Eleştirilere cevaplar verirken yanlış yaptığını, zaman kaybettiğini, eleştirmen yargıları karşısında oyunlarına aşırı önem verdiğini belirtiyor (s. 7).Kusurlarının farkına varmış ve kendisinden beklenenler karşısında çelişkilere düştüğünü açık açık dile getiren İonesco’nun oyun yazarlığını aydın kimliğiyle bir arada kendi kaleminden okumak eşsiz bir deneyime dönüşüyor; 19. sayfada belirttiği gibi, sadece tiyatrosunda değil, yazılarında da “samimi ses yankılanıyor”, özellikle de okurda; İonesco’yla eşsiz bir buluşma fırsatı yakalıyoruz.1963 tarihli “Yazar ve Sorunları”, bir yazar olarak nerede durduğunu ele alan İonesco’yu doğrudan karşımıza getiriyor. “Sorgulamak” için yazan, “soru”ların ardında “meraklı” bir yazar: Soruların yanıtını bulmak değil onun derdi, sorular sormak.Niçin yazdığını sorgularken aslında entelekt’i, yazar duruşunu, seçimlerini, yazma dürtüsünü yaratma güdüsünü ve varlığını sorguluyor :“Ben varım. Ama bu ‘ben’ kim?” (s.17).Yapıt ise yaşamın belirsizliğinde yazarın kendi içinde keşfettiği, içten gelen, doğal duyguların alanında can bulur. İşte bu nedenle İonesco didaktik ve angaje tiyatroyu sevmez, tiyatronun kişileri “soru ve yanıtlardır”, cevabı belli sorular değil (s.19). Yazınsal üretimin koşulu samimiyet ve özgünlüktür./Archive/2021/3/8/204922716-ic3.jpg‘YAZMAK EYLEME GEÇMEKTİR’“Tiyatro Deneyimi” (1958) oyun, temsil, gerçeklik, sahneleme, oyuncu kavramlarını sorunsallaştıran İonesco’nun tiyatroyla buluşmasının hikâyesi. Shakespeare, Pirandello, Ibsen, Oscar Wilde okumalarından, türleri sorgulaya sorgulaya Sandalyeler’e Kel Şarkıcı’ya varma sürecini anlatan yazar, merkeze dili yerleştirerek, basmakalıplara tutsak Söz’ü tiyatronun “çarpıcı öğesi” (s.48) olarak kurguluyor. Eleştirmenlerin tanımlarına ise itirazı var: “avangard” bir etikettir ona göre, gerçeküstücülük gibi (s.53) mesafeli durur. Tanımlamak gerektiğinde de avangard’ı “muhalif olma” ve “kopma” durumu olarak görür (s.58); bu karşı duruş belki de yapıtını en güzel anlatan terim. Kaldı ki sıklıkla tiyatrosunun temelini “insanlık durumu”nun oluşturduğunu vurguluyor.Eleştirmenleri yani “edebi yargıçları”nı (s.81) ele aldığı bölüm baştan sona uyumsuz tiyatronun bir manifestosu olarak okunuyor. Neden Brecht gibi yazmıyor, konformizme bakışı, küçük burjuva meselesi, soyut insanı değil somut insanı yazmak istemesi ilk akla gelen konular. İonesco eleştirmenleri ahlakçı fanatiklere dönüştükçe uyumsuz tiyatronun yolu derinleşiyor (s.90-91)./Archive/2021/3/8/204946403-ic2.jpg‘CİDDİYET ÖLDÜRÜR’Yazarak ve sorgulayarak bir tiyatro anlayışıyla kodları altüst eden İonesco Kel Şarkıcı’yla “dilin tragedya”’sını yapmak isterken insanları güldürmüş olmasına şaşsa da (s. 94) bir söyleşisinde “mizahın olmadığı yerde insanlık yoktur, toplama kampı vardır” (s.130) diyerek insan olma durumunu dile getirme biçemine dikkatimizi çekiyor. Ciddiyet hapishaneler kurar, sıkar, savaş çıkarır ve öldürür, derken endişe çağında hepimizin en azından tiyatroyla zihinsel açıdan nefes alabileceğimizi hatırlatıyor. Yaratım bu alana hizmet edecekse “tam bir özgürlük” içinde hareket etmelidir (s.134).Yapıtın ağırlıklı referansları Kel Şarkıcı, Sandalyeler, Gönüllü Katil, Ders, Görev Kurbanları ve Gergedanlar. Türkiye’de çok oynanmış olan Kral Ölüyor’a ait bir şeyler bulamadım. Ama Notlar’ın düşünsel yoğunluğu içinde aklımıza gelen diğer piyesleri rahatlıkla anlamlandırabiliyoruz.1970’lerin sonunda Zehra İpşiroğlu’nun Uyumsuz Tiyatro kitabı ve Fransız Kültür merkezi sahnesinde Gergedanlar’la tanıştığım İonesco tiyatrosu kolay kolay eskimeyecek. Théâtre de la Huchette’te 1957’den bu yana sahnelenmekte olan Kel Şarkıcı bomboş diyalogları ellilerin dekorunda sunsa da hep güncel.Paris Kenti Tiyatrosu genel yönetmeni Emmanuel Demarcy-Mota’nın sahnelemesiyle İstanbul’da (İKSV Tiyatro Festivali 2019) izleyiciye ulaşan “İonesco Dosyası”nın (Ionesco Suite) düşündürdüğü gibi daha uzun yıllar küçük burjuva mitosunu, insanın bitmez yalnızlığını, uyumsuzluğunu ve komik trajedisini anlatmayı sürdürecek.Notlar ve Karşı-notlar edebiyat meraklıları, tiyatro severler, ama özellikle İonesco ve uyumsuz tiyatro meraklıları ve araştırmacıları için önemli bir belge.Notlar ve Karşı-notlar, Yazılar / Eugene İonesco, / Çeviren: Hanife Güven / YKY / 272 s. / 2020. Nedret Öztokat Kılıçeri'YıkılmışKadın'
'Yıkılmış Kadın' Simone de Beauvoir, Yıkılmış Kadın’da bir yandan modern dünyanın burjuva kadınlarına eleştiri getirirken bir yandan da kadınların varoluşsal sorgulamalar yaparken ihtiyaç duyacakları gücü ve umudu kendi içlerinde bulacağını söylüyor. /Archive/2021/3/8/204725575-ic-.jpgÜç kadın, üç hikâye ve üç sorgulayan ses: Bir anne ve bir eş olarak bu hayatta başarılı olabildim mi?Seçtikleri hayatın mağduru bu üç kadın kendi hikâyelerini anlatıyor. Her şeyin son derece yolunda olduğunu zannederken altüst olan yaşamlarını, sevdiklerinin sonsuza kadar yanlarında olacağını düşünürken birdenbire yapayalnız kalışlarını ve uğruna büyük fedakârlıklar yaptıkları çocuklarının kendi kaderlerini çizmek için onları hiçe saymalarını…Simone de Beauvoir, Yıkılmış Kadın’da bir yandan modern dünyanın burjuva kadınlarına eleştiri getirirken bir yandan da kadınların varoluşsal sorgulamalar yaparken ihtiyaç duyacakları gücü ve umudu kendi içlerinde bulacağını söylüyor.Yıkılmış Kadın / Simone de Beauvoir / Çeviren: Gizem Şakar / Alfa Yayıncılık / 240 s. Cumhuriyet Kitap EkiKasımpaşa isyan etti: Adalet istiyoruz
Kasımpaşa isyan etti: Adalet istiyoruz Kasımpaşa'nın açıklamasında, "29 haftası geride kalan Süper Lig'de Kasımpaşa'ya yönelik art niyetli kararların artarak devam ettiğini endişeyle takip etmekteyiz." denildi. Antalyaspor'la 1-1 berabere kalan Kasımpaşa, maçın hakem yönetimi ve VAR ekibine isyan etti.Sert bir açıklama yapan Kasımpaşa Kulübü, "adalet" çağrısında bulundu.İşte o açıklama:SİSTEMATİK HAKEM HATALARINA SESSİZ KALMAYACAĞIZ!29 haftası geride kalan Süper Lig'de Kasımpaşa'ya yönelik art niyetli kararların artarak devam ettiğini endişeyle takip etmekteyiz.Henüz 4 hafta önce hakem Erkan Özdamar'ın tarihe kara bir leke olarak geçen birbirinden hatalı kararları unutulmamışken Türk futbolundaki hakem skandallarından yenisi Antalya'da sahnelendi.Hakem camiasındaki ahbap-çavuş ilişkilerinin en büyük örneklerinden olan Serkan Tokat, VAR'ın başındaki Atilla Karaoğlan'la birlikte Kasımpaşa'nın bir galibiyetine daha engel olmuştur.38. dakikada başlangıcı net bir şekilde ofsayt olan pozisyonun ardından çalınan faul ve frikik pozisyonu da sistematik hataların devamı şeklindeydi.Uluslararası Futbol Birliği Kurulu (IFAB) 1 Haziran 2019 tarihinden itibaren “Serbest vuruş sırasında hiçbir rakip futbolcu barajın arasına giremez. En az 1 metre uzakta durmak zorunda” kararını alsa da bundan bihaber olduğunu (!) düşündüğümüz hakem Serkan Tokat ve VAR hakemi Atilla Karaoğlan, Antalyaspor oyuncusu Fredy'nin Kasımpaşa barajındaki ihlalini görmezden geldi.Bu sistematik hatalarla kulübümüzün hak etmediği puan kayıplarına bir yenisi daha eklenirken Türk futbolundaki hakem sorununun korkutucu boyutlara ulaştığını üzülerek seyretmekteyiz.Kasımpaşa Spor Kulübü, "Her zaman Türk futboluna tam destek" diyerek yola çıkmış güzide bir kulüptür. Ligin ender ve örnek kulüplerinden olan Kasımpaşa, Türk futboluna yaptığı yatırımlar dışında kazandırdığı oyuncularla görevini en iyi şekilde yapmıştır, yapmaya da devam edecektir. Ancak neredeyse her maç, hakemlerin yanlış, yanlı tutumlarından en çok etkilenen takım Kasımpaşa'dır.Sesi çok çıkanın hakkının korunduğu bir dönem yaşıyoruz. Kulüp olarak her zaman bir duruşumuz var. Türk sporunun geleceği ve birlikteliği için bu duruşumuzu bozmak istemiyoruz ve bunda da kararlıyız.Fakat Antalyaspor maçındaki gibi haksızlıklara karşı sessiz kalmayacağımızı, kulübümüzün hakkını sonuna kadar savunacağımızı herkesin bilmesini istiyoruz.Türk futbolunun kalitesinin artması için mutlak adaletin sağlanmasını bekliyoruz.Kasımpaşa Sportif Faaliyetler A.Ş." cumhuriyet.com.trYounes Belhanda:“Yanlışanlaşıldım”
Younes Belhanda: “Yanlış anlaşıldım” Galatasaray’ın Faslı futbolcusu Belhanda, Sivasspor maçından sonra verdiği röportajla ilgili olarak, “Sadece daha iyi koşullarda oynayabilmemiz için söylediklerimden dolayı yanlış anlaşıldım" dedi. Galatasaray’ın Faslı futbolcusu Younes Belhanda, Sivasspor maçından sonra verdiği röportajla ilgili olarak, “Sadece daha iyi koşullarda oynayabilmemiz için söylediklerimden dolayı yanlış anlaşıldım. Çevirmenimiz de bunu yapıcı bir mesaj olduğunu anlayarak çevirdi. Galatasaray’ın tüm yönetimine saygı duyuyorum ve kulüpteki herkesle iyi bir ilişkim var” dedi.Galatasaray’ın Faslı futbolcusu Younes Belhanda, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Dünkü röportajım sırasında başkan, başkan yardımcısı veya yönetim kurulu hakkında konuşmadığımı açıkça belirtmek isterim. Sahaya daha çok bakım yapılması gerekliliğiyle ilgili stadyumdan sorumlu insanlara yönelik konuştum. Sadece daha iyi koşullarda oynayabilmemiz için söylediklerimden dolayı yanlış anlaşıldım. Çevirmenimiz de bunu yapıcı bir mesaj olduğunu anlayarak çevirdi. Galatasaray’ın tüm yönetimine saygı duyuyorum ve kulüpteki herkesle iyi bir ilişkim var” ifadelerini kullandı.Belhanda, Fransızca açıklamasında,yönetimi Instagram ve Twitter'da dolaşmakla eleştirmiş ve sahaya ile ilgilenilmesi gerektiğini söylemişti. İHAKısıtlamaya uymayan kişiler bekçileri darbetti
Kısıtlamaya uymayan kişiler bekçileri darbetti Düzce’de sokağa çıkma kısıtlamasına uymayan grubu uyaran bekçiler, darbedildi. Çevredeki yurttaşların müdahalesiyle saldırganların elinden kurtarılan bekçiler, aldıkları darbeler nedeniyle hastaneye kaldırıldı. Bölgeye takviye ekipler gönderilirken, olayla ilgili 8 kişi gözaltına alındı. Düzce’de saat 22.00 sıralarında bekçiler sokağa çıkma kısıtlamasına uymayan grubu uyarınca saldırıya uğradı. Darbedilen bekçileri gören çevredeki yurttaşlar, bekçilere saldıran kişilere müdahale etti. Bekçilerin yardım çağrısıyla bölgeye çok sayıda polis ekibi gönderildi.SORUŞTURMA SÜRÜYORPolis ekiplerinin araya girmesiyle her iki taraf sakinleştirildi. Aldıkları darbelerle yaralanan 2 bekçi hastaneye kaldırıldı. Polis, olaya karışan 8 kişiyi gözaltına aldı. Olayla ilgili soruşturma sürüyor. DHAGalatasaray’dan RasimÖztekin için taziye mesajı
Galatasaray’dan Rasim Öztekin için taziye mesajı Galatasaray, vefat eden Türk sineması ve tiyatrosunun usta oyuncularından, sarı-kırmızılıların divan kurulu üyesi Rasim Öztekin için taziye mesajı yayımladı. /Archive/2021/3/8/234920067-galatasaraydan-rasim-oztekin-icin-taziye-mesaji_1.jpgGalatasaray, vefat eden Türk sineması ve tiyatrosunun usta oyuncularından, sarı-kırmızılıların divan kurulu üyesi Rasim Öztekin için taziye mesajı yayımladı.Sarı-kırmızılıların resmi internet sitesinden yayımlanan taziye mesajında, "Türk sineması ve tiyatrosunun usta oyuncularından, kulübümüzün 8385 numaralı Divan Kurulu Üyesi Rasim Öztekin’in vefat haberini derin bir üzüntü ile öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet; Öztekin ailesi, yakınları, sevenleri ve camiamıza başsağlığı dileriz" denildi. İHAZiya Selçuk’tan 'ara tatil' açıklaması
Ziya Selçuk’tan 'ara tatil' açıklaması Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, "Öğrencilerimizi 2 Temmuz'a kadar okulda tutmakla ilgili planlama çalışmaları var. Ara tatil yok" ifadelerini kullandı. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, katıldığı televizyon programında açıklamalarda bulundu.Selçuk, "İlköğretim ve ortaokullarda yüzde 80'in üzerinde katılım var. İlk haftayı çok olumlu geçirdiğimizi gördüm. Öğrencilerimizi 2 Temmuz'a kadar okulda tutmak gibi çalışmamız var. Ara tatil yok" ifadelerine yer verdi.YÜZ YÜZE SINAVSelçuk, ''Gençler haklıdır. Biz gençler bir tepkide bulunduğunda onu suçlamak değil anlamakla meşgul insanlarız. Biz bağımsız araştırma grubuna yaptırdığımız çalışmada öğrencilerin yüzde 77’lerin bu sınavla ilgili bir iptal istemi yok. Ailelerin de öğretmenlerin de muhakkak sınava girmeliler görüşü var. Bizim lise öğrencilerimizin %40’ından fazlası bu sınava 1. dönem girdi. Bizim bir denge tutturmamız gerekiyor. Ben yüz yüze olsaydı daha yüksek alırdım. Benim notum düşük oldu, haksızlık oldu gibi yaşadığımız problemler var. Şu anda ilkokullar devam ediyor mu ediyor. Eğer biz tamamen her şeyi durdurursak, EBA’da %90’nın üzerinde bir geri çekilme oluyor. Niye çalışayım noktasına geliyorlar. 9’da hiç ders görmeyen çocuk 10. sınıfta bir şey yapamaz'' ifadelerini kullandı.ĞRETMENLERİN AŞILANMASISelçuk, ''Yine Sağlık Bakanlığımızın bir ön almasıyla yaptığımız görüşmeler neticesiyle açılan sınıfların öğretmenlerinden başlayarak aşılanması konusunda 1 ayı geçmiş tarihte listeyi verdik ve başlandı. Öğretmenlerimiz peyderpey aşılanıyor. 80 bin öğretmen aşılandı'' dedi. cumhuriyet.com.trSanat camiasıve siyasiler RasimÖztekin içinüzüntülerini dile getirdi
Sanat camiası ve siyasiler Rasim Öztekin için üzüntülerini dile getirdi Usta sanatçı Rasim Öztekin'in yaşamını yitirmesinin ardından sanat camiası ve siyasiler üzüntülerini dile getiren başsağlığı mesajı yayımladı. 62 yaşındaki oyuncu Rasim Öztekin, dün öğle saatlerinde arkadaşlarıyla mesajlaştıktan sonra fenalaşarak hastaneye kaldırılmıştı. Kalbi duran sanatçı, yapılan müdahaleler sonrasında hayata döndürüldü. Öztekin, bugün yapılan tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirdi.Öztekin'in yaşamını yitirmesinin ardından sanat camiası ve siyasiler üzüntülerini dile getiren başsağlığı mesajı yayımladı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Hayat verdiği karakterler ile bazen güldüren bazen hüzünlendiren ama her defasında bir kez daha kendine hayran bırakan usta sanatçı Rasim Öztekin’in vefatından dolayı derin üzüntü duydum. Kendisine Allah’tan rahmet, ailesine, sevenlerine ve sanat camiasına başsağlığı diliyorum'' dedi.Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, ''Türk sinema ve tiyatrosunun bir çınarını daha kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyorum. Usta oyuncumuz Rasim Öztekin’e Allah’tan rahmet, ailesine ve sanat camiasına başsağlığı dilerim'' dedi.Sanatçı Cem Yılmaz, ''Rasim Abimizin mekanı cennet olsun. Başımız sagolsun.Tüm sevenlerine başsağlığı dilerim'' ifadelerine yer verdi.TİP Hatay Milletvekili Barış Atay, ''Gerçekten çok üzgünüm. Hoşçakal Rasim Abi'' diyerek üzüntüsünü paylaştı. cumhuriyet.com.trErol Bulut:“Zor bir deplasmandaönemli bir 3 puan aldık”
Erol Bulut: “Zor bir deplasmanda önemli bir 3 puan aldık” Fenerbahçe Teknik Direktörü Erol Bulut, Süper Lig’in 29. haftasında 3-0 kazandıkları Konyaspor maçına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Fenerbahçe Teknik Direktörü Erol Bulut, Konyaspor karşısında 3-0 kazanmalarından dolayı mutlu olduklarını ve zor bir deplasmanda önemli bir 3 puan aldıklarını söyledi.Fenerbahçe Teknik Direktörü Erol Bulut, Süper Lig’in 29. haftasında 3-0 kazandıkları Konyaspor maçına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.“ZOR BİR DEPLASMANDA ÖNEMLİ BİR 3 PUAN ALDIK”Zor bir deplasmanda önemli bir 3 puan aldıklarını kaydeden Erol Bulut, “İlk yarı iyi oynayarak attığımız 2 gol, atabileceğimiz 3-4 gol vardı. Değerlendiremedik. İkinci yarı 2-0’ın rahatlığı olduğu biraz, rakibe topu bıraktık. Rakip oynadı. Kalemizde 3-4 pozisyon gördük. Görmememiz gereken pozisyon bunlar. Konsantre olamayışımızdan gerçekleşen pozisyonlar oldu. Bu zaman zaman büyük takımlarda maalesef oluyor. Ama ikinci yarıda yine iyi bir mücadeleyle kalecinin hatasından da olsa yakaladığımız 3’üncü gol oldu. 3-0 kazandığımızdan dolayı mutluyuz" dedi.Erol Bulut, Galatasaray ile aynı puanda Beşiktaş ile 1-2 puan geride olmalarına rağmen eleştirildiklerine ilişkin soruya, "Beni her zaman eleştirebilirler, eleştiriye açığız ama bel altı olduğu zaman sıkıntılar doğabilir. Her zaman dediğim gibi futbolcularımı rahat bıraksınlar, bizi eleştirsinler. Sonuçta takımın başında ben varsam, ben sorumluyum oyundan, skordan. Beni herkes eleştirebilir ama bel altı olduğundan olay farklı bir yere gidiyor” ifadelerini kullandı.Teknik Direktör Erol Bulut, ’Deplasmandaki başarıyı iç sahada neden yakalamadı?’ sorusuna ise, "Deplasmanda daha rahat oynuyoruz. Evimizde o rahatlığı maalesef gösteremiyoruz. Nedenini biz de düşünüp, üzerinde çalışıyoruz. Aynı futbolu evimizde de oynamaya çalışıyoruz. Zaman zaman sıkıntı çekiyoruz. Bunun üzerinde çalışıyoruz" cevabını verdi. İHA