News - Haberler
Tüketiciler ençok kart aidatücretlerindenşikayetçi
Tüketiciler en çok kart aidat ücretlerinden şikayetçi Bankalarla ilgili en çok sorun yaşanan konuları derleyen Şikayetvar’ın verilerine göre, tüketicilerin en çok şikayet ettiği konu kart aidatları oldu. Gündelik yaşamlarımızın ayrılmaz parçalarından biri olan bankalar, birikimlerimizi güvenle korurken ticarette de ekonomik destek sağlayarak nefes almamızı sağlıyor. 120 bin markanın, 6 milyon bireysel üyenin ve milyonlarca ziyaretçinin buluştuğu Şikayevar, geçen yılın verilerine göre bankalarla ilgili en çok şikayet edilen konuları mercek altına aldı. Milyonlarca kullanıcısı bulunan bankalarla ilgili çözüm bekleyen konuları derleyen Şikayetvar verilerine göre, bu alanda en çok şikayet edilen konu kart aidat ücretleri ve iadesinde yaşanan sorunlar oldu. Bunu, banka kartı ve kredi kartının teslim edilme sorunu, ATM'den yatırılan paranın hesaba geçmemesi ve ATM’nin işlem yaparken kartı yutması gibi sorunlar izledi. BANKALARLA İLGİLİ 1 MİLYONU AŞKIN KULLANICI ŞİKAYETVAR’I ZİYARET ETTİBir önceki yılın aynı dönemine oranla 2020’de bankalarla ilgili araştırma yapmak için Şikayetvar’ı 1 milyon 361 bin 507 kişi ziyaret etti. Alt kırılımlara bakıldığında özel bankaları 731 bin 383, kamu bankalarını 607 bin 139, katılım bankalarını 69 bin 784 ve kalkınma ve yatırım bankalarını 17 bin 187 kişi Şikayetvar’da inceledi. ÖZEL BANKALARLA İLGİLİ 124 BİNİN ÜZERİNDE ŞİKAYET GELDİ Çalışmada özel bankalar, kamu bankaları, katılım bankaları ve kalkınma-katılım bankaları kategorileri incelendi. Bu 4 kategori toplamında banka sektörü özelinde 2020’de şikayet artış oranı yüzde 99 oldu. Platforma özel bankalarla ilgili 2020’de toplam 124 bin 693 şikayet geldi. Bu kategoride bir yıllık şikayet artış oranı yüzde 39 seviyesinde gerçekleşti. 2020’nin Nisan ayı 13 bin 929 şikayetle özel bankalarla ilgili en çok şikayet edilen ay oldu. 8 bin 173 ile Şubat ayı özel bankalarla ilgili şikayetin en az geldiği ay oldu. NİSANDA KAMU BANKALARINDA ŞİKAYET ARTIŞI TEPEYİ GÖRDÜ Şikayetvar verilerine göre kamu bankalarıyla ilgili 2020 yılında toplam 113 bin 988 şikayet geldi. Bu kategoride şikayet artış oranı bir önceki yıla göre yüzde 261 arttı. Mart’ta 5 bin 91 olan şikayet sayısı Nisan ayında pik yaparak 25 bin 596 oldu. KATILIM BANKACILIĞINDA ŞİKAYET ARTIŞ ORANI: YÜZDE 1892020’de katılım bankalarında şikayet artış oranı yüzde 189’u buldu. 2019’da 2 bin 504 olan şikayet sayısının 2020’de 7 bin 247 olduğu gözlemlendi. 1.236 şikayet sayısıyla Mart, bu yılda şikayetin en çok arttığı ay oldu. Kalkınma ve yatırım bankaları sektörü incelendiğindeyse şikayet artış oranının yüzde 144 olduğu gözlemleniyor. BANKALARLA İLGİLİ EN ÇOK NELERDEN ŞİKAYET EDİLİYOR?-Banka kart aidat ücretinin alınması ve iadesinin olmaması -Banka kartı ve kredi kartının teslim edilme sorunu -ATM'den yatırılan paranın hesaba geçmemesi -ATM’nin işlem yaparken kartı yutması -İnternet ve mobil bankacılığa girişte sorun olması -Müşteri hizmetlerine bağlanmada hatta çok fazla bekleme ve bağlanamama -İhtiyaç kredisi çekme-ödeme kanallarının yetersiz olması -Sicil affının reddedilmesi ve buna bağlı olarak kredi alamama-İnternet alışverişlerinde 3D secure kod onayı gelmeden işlemin yapılması-Kredi kartı limit artırım talebinin olumsuz olmasıFenerbahçe KulübüBaşkanıAli Koç, futbolcularla yemekte bir araya geldi
Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç, futbolcularla yemekte bir araya geldi Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç ile yöneticiler, futbol takımı teknik heyeti ve oyuncularla yemekte bir araya geldi. Kulübün internet sitesinde yer alan bilgiye göre Ali Koç ve yöneticiler, 32. haftada Yukatel Denizlispor ile oynanacağı maçın hazırlıklarını sürdüren sarı-lacivertli ekibin teknik sorumlusu Emre Belözoğlu, yardımcıları ve oyuncularla Fenerbahçe Can Bartu Tesisleri'nde hazırlanan barbekü organizasyonunda yemek yedi.Yemeğe Ali Koç'un yanı sıra yönetim kurulu üyeleri Mustafa Kemal Danabaş ve Selahattin Baki, teknik ve idari heyet, oyuncular, Futbol Akademi Genel Koordinatörü Tahir Karapınar ile personel katıldı.Ali Koç yakından ilgilendiği futbolcularla sohbet etti.Kadınaşiddet toplumsal yaramız
Kadına şiddet toplumsal yaramız Feyhan Yaşar: Kendime zaman ayırmayı severim. Her şey beni duygulandırabilir; yalnız bir çocuk, kırık bir dal, sokakta kalmış bir kedi, güzel bir manzara… /Archive/2021/4/1/212415909-feyhan-yasar-1.jpgYaşar Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Feyhan Yaşar, tarih ve arkeoloji meraklısı, 2011’den bu yana Seferihisar’daki Teos Antik Kenti kazılarına bireysel destek veriyor. “Doğup büyüdüğüm yere olan desteğimi sürdüreceğim” diyor. Kadına yönelik şiddetin eğitimle ve hukuki yaptırımlarla çözüleceğine işaret eden Yaşar, “Kendine güvenen hedefe inanan kadınların başarılı olmama ihtimali olamaz” ifadesini kullanıyor.Temelleri 1927 yılına dayanan Pınar ve Dyo markalarının sahibi Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Feyhan Yaşar ile iş dışındaki hayatını, hayallerini konuştuk.TAKIM ÇALIŞMASI BAŞARI GETİRİRKariyer yolculuğunuzdan bahseder misiniz?Okul yıllarımdan itibaren babam Selçuk Yaşar’ın iş yoğun hayatı ile iç içe olmamın beni çok etkilediğini ve şekillendirdiğini düşünüyorum. Babamın azmi, girişimciliği, disiplini ve çalışma hayatında önem verdiği tüm değerler benim için yol gösterici oldu.Yeniliklere ve değişimlere açık olmak, yaşadığımız topluma, geleceğe ve dünyaya faydalı işler yapmak, değişime ayak uydurmak, sürekli öğrenmek en baştan itibaren benim için en önemli değerler olmuştur.Başarı hikayeleri her zaman takım çalışmalarının eseridir. İyi bir lider, iyi bir takım çalışması ile güzel projelere ve başarılara imza atar. Buna gönülden inanıyorum.Yaşar Holding bünyesinde kadınlara dönük ne tür projeleriniz var?Yaşar Topluluğu’nun da kurum kültüründe cinsiyet eşitliği hep vardı. Bilgi, beceri, tecrübe ve yönetim kabiliyeti benim için öncelikli. Her kademede kadın yönetici ve çalışan ile çalışıyor olmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Kadınlar yapı gereği çok yönlü, çok işi aynı anda yapabiliyor ve yönetebiliyor.Kadının yaşamın her alanında etkin olması çok önemli. Kadın ve erkeğin birlikte takım olarak yaşama denge, güç ve başarı kattığını görüyoruz.Eğitimin her işin de temeli olduğuna inanıyorum. Kadının yaşamda güçlenmesi için de en önemli unsurlardan biri; eğitim. İyi mentörlerle kadınların güçlü yönlerini iş yaşamına aktarmalarına fırsat vermek, fırsat eşitliği yaratmak önemli.SELÇUK YAŞAR MÜZESİ GELİYORHolding olarak ne tür kurumsal sosyal sorumluluk projeleriniz var?Ülkeye yön veren kurumların, ekonomik sorumluluğu kadar toplumu geliştirme sorumluluğu da var. Vakıflarımız ve şirketlerimiz aracılığıyla eğitim, kültür, sanat ve spor alanlarında projelerimizi uzun yıllardır yürütüyoruz.Verdiğimiz burslar, okul yatırımlarımız, sanata destek için 54 yıldır aralıksız düzenlenen Dyo Sanat Ödülleri yarışmamız, kültürel mirasımızın bugünlere taşınması amacıyla arkeolojik kazılara verdiğimiz destekler, çocukların sosyal ve kültürel gelişimi için yürüttüğümüz projeler ilk aklıma gelenler.Bizi çok heyecanlandıran, yakın zamanda restorasyon ve renovasyonu tamamlanacak olan müze projemiz var. Selçuk Yaşar Müzesi, geçici ve kalıcı sergi alanları, kütüphanesi, atölye alanları, konferans salonu ve kafeteryası ile İzmir’e ve bölgemize renk katacak.Sosyal sorumluluk projelerinde en önemli konu sürdürülebilirlik. Topluma faydalı olmak çok önemli.Holdingde en keyif aldığınız iş alanı hangisi?Tarım, gıda ve içecek çok önemli ve değerli iş sahalarımız. Tarıma dayalı sanayi hem insanlık için hem de ekonomimiz için çok değerli. İnsanlığın temel ihtiyacı olan ürünleri üretmenin ayrı bir sorumluluğu var. Pandemi döneminde bu sorumluluğu çok daha fazla hissettik.TARİH VE ARKEOLOJİ BİR TUTKUİzmir-Seferihisar’da yer alan Teos Antik Kenti kazılarına 2011 yılından beri bireysel destek veriyorsunuz, kazılar ilerledikçe ne hissediyorsunuz?Ülkemiz doğal olduğu kadar tarihi zenginliklere de sahip. Geçmişimize ışık tutan, her biri birbirinden değerli arkeolojik kazılar devam ediyor. Tarih ve arkeoloji bir tutku. Ülkemizin kültür mirasının ortaya çıkarılması ve bu mirasa sahip çıkılması gelecek nesillere olan sorumluluğumuz. Doğup büyüdüğüm yere olan desteğimi sürdüreceğim./Archive/2021/4/1/212437268-feyhan-yasar-4.jpgKADINA ŞİDDET TOPLUMSAL YARAMIZTürkiye'de son yıllarda kadına yönelik şiddet arttı neye bağlıyorsunuz?Kadına şiddet konusu toplumsal yaramız. Şiddetin hiç bir türünü ve ayrımcılığı kabullenmek mümkün değil. Temelinin kültürel ve aile içi eğitimle ilgili olduğuna ve bu konunun da eğitimle ve hukuki yaptırımlarla çözüleceğine inanıyorum.Kadının bir yerlere gelebilmesi için neler yapılmalı?Aile içi eğitim çok önemli. Kadının iş hayatına katılımını ve güçlenmesini kati olarak destekliyorum. Fırsat eşitliği yaratılarak yaşamın her alanında kadın ve erkeğin eşit temsili ve güçlü yönlerinin yaşama aktarılması ile toplumsal ve ekonomik kalkınmayı sağlamak mümkün. Kadınların iyi eğitim alıp kendilerini geliştirerek, cesaretle ve işi başarabileceklerine inanarak, var olan çok yönlü düşünebilme becerilerini de kullanarak çok daha iyi yerlere geleceklerine inanıyorum. Çalışmak ve disiplin de çok önemli. Kadının önce kendisinin başarabileceğine inanması gerekir. Kendine güvenen hedefe inanan kadınların başarılı olmama ihtimali olamaz.YÜRÜYÜŞ, PİLATES TERCİHİMGüne nasıl başlarsınız, neler yapıyorsunuz, sporla aranız nasıl?Saat 07:00 civarı güne başlarım. Güne olumlu düşünerek başlamak önemli.Sabah haberlerini incelemek ve programımın üzerinden geçmek beni verimli kılıyor. Öncelik sırasına önem veririm. Zamanı iyi kullanmak, her işi severek, önemseyerek ve kendimden bir şeyler katarak yapmak isterim. Yürüyüş, pilates tercihim. Pandemi sebebiyle daha az yürüyüş yapıyorum.Ne tür tutkularınız ve hobileriniz var?Her şeyle ilgilenirim; yöresel mutfak, seyahat, klasik müzik, bahçe ve doğa… Hafta sonlarında kısa seyahatler yapmak, yeni tatlar, yeni yerler keşfetmek, temiz hava ve doğa ile başbaşa olmak güzel.Ne okur, ne dinler, ne izlersiniz?Biyografi okurum. Tarihi filmler izlemeyi ve klasik müzik dinlemeyi severim.SAMİMİYET ÖNEMLİDostlarınızı seçerken neye dikkat edersiniz?Ortak değerler önemli. Samimiyet, dürüstlük ve içtenlik…Yalnızlığı sever misiniz, sizi en çok neler duygulandırır?Kendime zaman ayırmayı severim. Okumak, film seyretmek, müzik dinlemek… Her şey beni duygulandırabilir; yalnız bir çocuk, kırık bir dal, sokakta kalmış bir kedi, güzel bir manzara…Bir idolünüz var mı, kimden etkilendiniz?Birçok kişiden etkilendiğimi söyleyebilirim. Ayrıca ailemden etkilenmişimdir. Babam, girişimci, hızlı karar alan, zorluklardan yılmayan, üretken ve değişime inanan bir iş insanıdır.Kendini yenileyen, sürdürülebilir başarılar sağlayan liderleri takdir ederim. Genç nesile yol göstermek, bilgi birikimimi paylaşarak ışık tutmak isterim.Nasıl bir Türkiye hayaliniz var?Eğitimi çok önemsiyorum. Eğitimli genç nüfusu ile ülkemizin hem ekonomik hem de toplumsal anlamda çok daha iyi yerlere geleceğine, hep birlikte güçlü bir geleceğe ulaşacağımıza inanıyorum.Bunun için iş yaşamındaki çalışmalarımız kadar sivil toplumda da rol alarak, kendimiz büyürken ve gelişirken ülkemizi de büyütmek ve geliştirmek için üzerimize düşen toplumsal sorumluluğu yerine getirmeliyiz. Ekonomik ve toplumsal kalkınmayı el birliğiyle başarabiliriz.Türk Yoğun Bakım Derneği Başkanı: "Virüs 1 dakikada bulaşır hale geldi"
Türk Yoğun Bakım Derneği Başkanı: "Virüs 1 dakikada bulaşır hale geldi" Türk Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof. Dr. İsmail Cinel, koronavirüs salgınında gelinen durum için "Herkesin bir adım geri çekilmesi lazım" dedi. Türk Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof. Dr. İsmail Cinel, 3'üncü dalgası yaşandığı belirtilen koronavirüs salgınıyla ilgili kritik uyarılarda bulundu.Halktv'de konuşan Prof. Dr. Cinel, hasta sayısının her geçen gün arttığının çizerek, "Herkesin bir adım geri çekilmesi lazım." dedi.Virüsün değişime uğradığını ve Türkiye'de yüzde 75'lere varan oranda yayıldığını hatırlatan Cinel, İngiltere kaynaklı olduğu belirtilen sözkonusu mutant virüsün artık 1 dakikada bile bulaşabildiğini belirtip "şu anda mutant halinin özelliği daha öldürücü yüzde 50-60'larda daha öldürücü" vurgusunda bulundu.Cinel'in açıklamaları şöyle:"TIBBİ BAKIM KALİTESİ DÜŞÜYOR""Yoğun bakımlardaki doluluk oranları ağır hasta sayısının artışıyla doğru orantılı. Kasım ayındaki ikinci dalgada 5 bin 980 ağır hasta sayısına ulaşmıştık ve yoğun bakım doluluk oranı yüzde 75-80'lere ulaşmıştı. Aslında bu doluluk oranını da yüzde 100 demiştik. Her bölgede bu doluluk oranı neredeyse aynıydı. Bunu gerçekten istemiyoruz çünkü tıbbi bakım kalitesi düşüyor.Dün açıklanan rakama göre 2 bin182 -2 bin 200 civarında bir ağır hasta sayımız var fakat resmen 3. dalganın içerisindeyiz. Çok önemli ve farklı durum söz konusu çünkü vaka sayımız 42 binleri aşmış durumda, bu ikinci dalgada maksimum 33 binlerdeydi. Şu anda 42 bindeyiz ve nereden döneceğini hiç bilmiyoruz. Önce vaka sayısı duracak zirveden geri dönüş başlayacak en az bir 10-12 gün sonra ağır hasta sayısına yansıyacak."HASTANELERE GELMEYİN"Ramazan ayına başlamadan bu önümüzdeki bir hafta çok ciddi önlemlerin bireysel alınması gereken bir haftadayız. Hastanelere lütfen bu hafta acil olmadığı sürece kanserle ilişkili, kalple ilişkili, göreceli acil olmadığı sürece vatandaşlarımızın gelmemesi ve sağlık sisteminin üzerindeki yükün belli oranda hafifletilmesini rica ediyorum. "HERKES 1 ADIM GERİ ÇEKİLSİN"En acil yapılması gereken şey herkesin bir adım geri çekilmesi lazım, bu seferberlikle aşılabilecek bir şey, vatandaşlık bilinciyle aşılabilecek bir şey.'Biz bu işin üstesinden geldik' algısını bir kenara bırakmamız lazım. Şu anda aşılama devam ediyor 65 yaş üstünü aşıya ulaştırabildik fakat karşımızda değişen bir virüs var. Mutant virüs var. İngiliz mutantının yaygınlığı ülkemizde yüzde 75'e ulaştı. Bu anlamda virüs değiştiği için daha genç hasta gruplarına etki ediyor. Yoğun bakıma aldığımız hasta grupları artık 45 ile 60 yaş arası. Bu virüsün şu anda mutant halinin özelliği daha öldürücü yüzde 50-60'larda daha öldürücü."ARTIK 1 DAKİKADA BULAŞIYOR"Bu virüs şu anda çok hızlı bulaşıyor 5 dakika sohbet ederken bulaşan virüs şimdi 1 dakikada bulaşır hale geldi o yüzden çok dikkat etmemiz lazım. Aile içi kapalı alanlarda bulaş daha fazla, dışarıda yürüyüş için spor için çıktığımızda dahi kalabalıklardan uzak durmamız gerekiyorHızlı bulaştığı için hasta sayımız artıyor ve sağlık çalışanları bizler rahat hissedemiyoruz. Lütfen vatandaşlık bilinci içinde herkes buna yardımcı olsun ve total vaka sayılarını izlesin.Ağır hasta sayımız kasım ayına oranla daha az bu avantajlı bir şey, aşıyı 65 yaş üstüne belli oranda ulaştırabildik. 65 yaş üstü ağır hasta sayımızda bir azalma olabilir."YATAKLARIMIZ HIZLA DOLUYOR"Ama şu çok önemli hastanedeki servis yataklarımız hızla doluyor, bu hız ciddi bir hız bunun bilincinde olması lazım vatandaşlarımızın. Ertelenebilir sağlık hizmeti gereksinimleri varsa mümkün olduğunca bir 10 gün 15 gün ertelesinler. Acil olmadıkça ötelesinler ertelesinler lütfen. Önümüzü görmemiz lazım çünkü. Yoğun bakımlarda yüzde 10-20 yatak boş kalması lazım ki tıbbı hizmet kalitesi düşmesin."GENÇLERE KARŞI YENİ SİLAHLAR GELİŞTİRDİ"Şu anda İngiliz mutantında ya da Afrika mutantında daha genç yaşlara yeni silahlar geliştirdi, mikrop bu yüzden bizim hızlı bir şekilde aşılamayı gerçekleştirmemiz lazım. Bu önümüzdeki hafta çok önemli. Frene basarsak önümüzdeki ay rahatlama olabilir."İnsan kavramına ontolojik bir yaklaşım
İnsan kavramına ontolojik bir yaklaşım İnsanı, dünyaya atılmış ve kendini tasarlayan bir varlık – Dasein – olarak tanımlamak Heidegger’in başının altından çıkmıştır. İnsanın bir özünün olduğu ve bu öze uygun olarak bir varoluşun gelişeceği düşüncesi Heidegger ve diğer varoluş felsefesiyle uğraşan filozoflarca kabul edilmiyordu. /Archive/2021/4/1/212047208-cmt-alper-cizim.jpgİnsan bir meşe palamudu tohumu değildi. Bu tohumdan zorunlu olarak bir meşe palamudu ağacı ortaya çıkacaktır ama insan denen var olandan ne olacağı, hiç de bu kadar net değildi maalesef. Bir bakmışsınız hayatının neredeyse tamamını diyabet hastalığını ortadan kaldırmak için laboratuvar çalışmalarına adamış bir bilim insanı çıkıyor ortaya, bir de bakmışsınız bir başkası geliştirdiği teknoloji sayesinde insanların hayattan beklentilerinin ne olabileceği konusunda sahip olduğu verileri siyasetçilere bir servet karşılığı satıyor. Üstelik oradan gelecek paraya hiç de ihtiyacı olmadığı halde. Şimdi bu ikisinin benzer insanî özlere sahip olduklarını iddia etmek pek de yerinde bir tespit olmaz sanırım. Her ikisi de dünyaya kendi istemleri dışında gelmişler ve kendi varoluşlarından, dünyada oluyor olmalarından, ‘Dasein’larından nasıl bir öz yaratacaklarına kendileri tasarlamış durumdalar. Hayatın onlara hazırladığı koşulları, içinde bulundukları zaman ve uzamın onların tasarlayacakları varlığın nasıl olacağına etki edeceğini biliyorum ve kabul ediyorum. Ama son tahlilde insanın bazı önemli kararları alabildiğini düşünüyorum. Bu anlamda ‘özgür’ bir ‘irade’nin olmadığı düşüncesi bana uzak geliyor. Güç ve iktidar peşinde koşup binlerce, milyonlarca insanın ölümüne karar vermeyi kılları kıpırdamadan karar verebilen narsistik dünya liderleri de böyle olmayı seçiyorlar, çocukluklarında hangi travmayı yaşamış olurlarsa olsunlar, ne olacaklarına kendileri karar veriyor. Kim söylemişti şimdi anımsamıyorum, iktidarı devirmek için giriştiğiniz darbe girişimi başarılı olursa devlet başkanı, başarılı olmazsa vatan haini olursunuz. Oysa kişiyi aynı hırslar yönetmektedir; ister devlet başkanı olsun sonunda, ister vatan haini. Dinin insan üzerindeki olumlu etkisinin gittikçe azalması onun dünya karşısında yalnızlık duygusuna hapsolmasına neden oldu ve olmaya devam da ediyor. Ne cansız varlıklar, ne de bitki ya da hayvan gibi canlılar ‘Dasein’ olarak adlandırılabilirler. Dasein kavramında dünyaya açıklık, oluş anlayışı, bir benlik bilgisi mevcuttur. Dünyaya açıklık yalnızca sahip olunan şeylerin bilgisi değil, aynı zamanda kendi Dasein olanakları aracılığıyla diğer insanların varlığını da anlayabilmektir. Yani, Dasein’ın dünyası esas olarak içinde bulunduğu ilişkiler ağıdır. İnsan kendini, karşılaştığı insanı ve şeyleri ancak böyle anlayabilir. Bu dolaysız anlama ancak fenomenolojik bir bakışla mümkündür. Fenomenoloji yalnızca psikoterapi alanında bu kadar verimli olmuştur. Daseinanaliz fenomenolojiktir, çünkü an’a mahsus şeyleri, olduğu gibi, şeyin kendine yabancı eşleştirmeler ve yapılandırmalar olmaksızın göstermek ister. Böylece, edinilmiş teorik soyutlamalardan sıyrılıp verili fenomenlere dolaysızca ulaşabilmemiz mümkün olur. Açıklamak değil anlamak peşindedir. Günümüzde bu talebin yerine getirilebilmesi oldukça zordur. Modern insan giderek kendini gösterenin gerçek varlığını görebilme yetilerini yitirmişlerdir. Düşünüş tarzımız şu an kabul gören bilimsel düşünce biçimlerinin işgali altında ve biz de bu anlamda, kendimizi dolaysız olarak kavranabilecek şeyin anlaşılmasına bırakmak yerine, karşılaşılan varlığın dolaylı ve teorik açıklamasına meyledip varlığın hesaplanabilir ve böylece tekrar üretilebilir bir hale gelmesine çalışıyoruz. Bu tektaraflılık nedeniyle bilim, halen daha bu mutlaksallık isteğini sanki gerçeğe ulaşmanın tek bilimsel yoluymuş gibi övüp duruyor. Halbuki bilimsel olarak bilinen hiçbir şey, hakim bilimsel görüşe kendini daha bilimselmiş gibi gösterme hakkını vermiyor. Özellikle de algılanan fenomenlerin sade açıklamalarıyla yetinen, hep incelenen şeyin kendisinde kalmaya çalışan, hep farkları vurgulamaya ve özellikle nesnel kalmaya çalışan başka bir düşünüş biçimi varken. Dasein olmak nörotik olmak demektir. Bu hasta oluş halinin asıl ayırıcı özelliği doğa bilimlerinin iddia ettiğinin aksine, hesaplanamayan niteliksel ögelerden oluşuyor olmasıdır. Hasta oluş hali, hastanın kendi dünyasının gerçekliği içinde, diğer hastalardan hep biraz daha farklı bir şekilde bozulmuş, kopmuş ilişkilerinin anlaşılmasıyla olasıdır. Bu gerçeklik doğaldır ki, insan varoluşunun bedensel düzeydeki hasta ve sağlıklı oluş halinin anlaşılmasında naturalisitik yaklaşımların işe yaramayacağını göstermez, ama hasta ya da sağlıklı oluş halinin kendine özgü insaniliğinin naturalistik yaklaşımlarla yeterli düzeyde anlaşılamayacağını işaret eder.Singapur’da bir gece turu
Singapur’da bir gece turu Nasıl sevmeyeyim Singapur’u? Kamera nereye dönse, güzel kare var. Her köşede çiçekler, ağaçlar, renk. Hayat sürprizsiz ilerliyor. Bir kişi bile rahatsızlık vermiyor. İnsanlar zarif ve sakin. /Archive/2021/4/1/202737644-sey-singapur.jpgBu süreçte herkes yazlıklara yerleşti. Arsalar alındı, köylerde yaşama hayalleri tüm gökyüzünü doldurdu.Ben Singapur’u hayal ettim bu hafta. Hem şehirse şehir, hem olağanüstü bir doğa. Binbir çeşit bitkiyle bezenmiş bahçelerle, bulutlara uzanan gökdelenler yanyana.Ama hayvanat bahçesi, bambaşka...Dünyanın en güzel hayvanat bahçelerinden birisi Singapur’da. Sabah kahvaltı turlarıyla kapılarını açıyor, saat 24.00’e kadar kapanmıyor. Şovlar ve yürüyüş turlarını gece karanlıkta safari izliyor. Açık alanlarda hayvanları izlemek, yağmur ormanında dolaşmak büyük zevk./Archive/2021/4/1/202810410-sey-singapur1.jpgGeçtiğimiz yıllarda Singapur programı çekmeye gittim. Üçüncü gidişimmiş, hesap ettim. Yıllar evvel, çok gençken gördüğümde, ülkeden pek de etkilenmemiştim. Steril hali, sessizliği, kornasızlığı falan rahatsız etmişti hatta. Oysa şimdi; o düzen, tertip, sessizlik, gelişmişlik, bahçeler, orkideler, suç oranının neredeyse yok denecek kadar düşük oluşu, okulların kalitesi, çocuklara sunduğu sonsuz aktiviteler; neredeyse ömrümün tamamını bu ülkede geçirebilirim...Nasıl sevmeyeyim Singapur’u? Kamera nereye dönse, güzel kare var. Her köşede çiçekler, ağaçlar, renk. Hayat sürprizsiz ilerliyor. Bir kişi bile rahatsızlık vermiyor. İnsanlar zarif ve sakin.Bir şehir-eyalet burası; aynı zamanda ülke. Nüfus 5 milyon, gelir seviyesi çok çok yüksek. Anadil İngilizce, ama her kelimenin arkasına ‘-la’ ekledikleri ve Singlish denen garip aksanlarına alışmak lazım: “Thank you la!”/Archive/2021/4/1/203255642-sey-singapur3.jpgSingapur’da yapacak çok şey var... Universal Studios, 57’nci kattaki gökyüzüyle birleşen havuz, güzeller güzeli Sentosa Adası, insanın aklını oynatan, “haydi artık bu kadar da olmaz” dedirten Singapur Bahçeleri, başka yazıların konuları olsun. Bu sefer, daha önceleri hep vakitsizlikten ertelediğim ama geçen hafta “artık gidiyorum” deyip bir günü ayırdığım Singapur Hayvanat Bahçesi’ni anlatacağım sadece. Hayatımda gördüğüm en güzel hayvanat bahçesini ve gece safarisini. 300 TÜR HAYVANSingapur Hayvanat Bahçesi, hayvanların vahşi ortamlarının korunduğu bir açık hava parkı. 26 hektara yayılan parkta, hayvanlar özgürce dolaşıyor. Tabii alanları, ortaçağ usulü derelerle, derin kanallarla birbirinden ayrılmış. Böylelikle, insanların da hayvanlarla yakın ilişkileri ve zarar görme olasılıkları ortadan kaldırılmış./Archive/2021/4/1/203141814-sey-singapur-hay6.jpg300 çeşit hayvanın yaşadığı parktaki toplam hayvan sayısı 3 bin civarında. Parkın bölümleri ve isimleri çok ilgi çekici. ‘Vahşi Afrika’ bölümünde, örneğin, gergedanlar, aslanlar, zebralar var. Zebra ailesi, muhteşem... Etiyopya bölümündeki babunları ise görmek lazım... Mandai Yağmur Ormanları’nın eteğindeki hayvanat bahçesi, gündüz ve gece başka aktivitelerle konuklarını büyülüyor.Çocuklu aileler sabahın çok erken saatlerinde açık büfe kahvaltıyla güne başlarken, biraz daha büyük çocuklar ve çalışanlar, ‘gece safarisi’ni tercih ediyor. Karanlıkta hayvanları zar zor seçebilme pahasına hem de.AKŞAM SAFARİSİ İÇİN TOPLANMA VAKTİGündüz grubu, parkı saat 18.00’de terk etmek zorunda. Akşamcılar aynı saatlerde kapılarda birikmeye başlıyor. Birazdan demir kapılar açılıyor ve müthiş bir ‘ateş dansı’ bizi bekliyor. Dört genç, yapılabilmesi imkansız gözüken hareketleri ateşle birleştiriyor. Aman yarabbi! Hem seyretmekten kendimi alamam hem de korkarım böyle gösterilerden... Evet, çok profesyoneller, evet ateşin nereye gideceğini çok iyi ayarlayabiliyorlar da... Ne bileyim, o ateşin havaya üfledikleri ve ısısının hissedildiği anda hep içim ürperir nedense.../Archive/2021/4/1/203152033-sey-singapur-hay7.jpgİlk gece safarisi turu saat 19.15’te. “Çekim için daha iyi olur” düşüncesiyle herkeslerden önce sıraya girdik. Hava tam düşmemişken, daha hayvanlar ve bitkiler açık seçik belliyken, 45 dakika süren safarimiz başladı.DENEYİMLİ REHBERLERSafari aracı, son derece sessiz çalışıyor, bizim tatil yörelerindeki turistik çek çeklere benziyor. Vagonlar, her ülkeden gelen turistlerle dolu. En önde oturan rehberimiz, nereye bakmanız gerektiğini söylüyor her defasında. Son derece bilgili ve kibar bir kız. Ayrıca hangi hayvanın koruma altında olduğunu, hangi bitkinin yetiştirilmesi için özel çaba sarf edildiği gibi özel bilgiler de veriyor./Archive/2021/4/1/202826425-sey-singapur-hay3.jpgAslanlar, kaplanlar, gergedanlar, ceylanlar, antiloplar, leoparlar, ayılar, geyikler, mandalar, bizonlar... Derken karanlık çöküyor. Yumuşacık bir ışık yapılmış. Hani sanki ay büyümeye yüz tutmuş da ormanı hafiften aydınlatmış gibi. Flamingolar, ‘Kuğu Gölü’ setindeymişçesindeler sanki, sakince gölden su içmeye devam ediyorlar.../Archive/2021/4/1/203125439-sey-singapur-hay4.jpgSessiz araç bir dönemeçten kıvrılıyor, birden bir bizon sürüsü önünüzden geçiyor. Hemen karşı tepeden zebra grubunun beyaz çizgileri parlayıveriyor. Tepeciğin üstündeki fil ailesi, yan gelmiş yatıyor... Belli yerlerde, isterseniz, rehberli yürüyüş turları da yapılıyor. Özellikle beslenme zamanında hayvanları yakından izlemek, mükemmel bir his. Bir sonraki safari aracına biniliyor, 15 dakika süren dört ayrı yürüyüş turuyla da safari deneyimi neredeyse 2 saate uzuyor.ŞOVU GÖRMELİSİNİZGün içinde birkaç kez tekrar eden şovun, gece safarisi sonrasında seyredilmesi gerektiğini okumuşum. Öyle yaptık. Genç bir sunucu var sahnede, hayvanlarla arası çok iyi. Binlerce izleyiciyi oyalayıp eğlendirirken bir yandan da özel düdük ve tik tak sesleri çıkartan aletlerle hayvanların sahneye girip çıkmalarını sağlıyor.Şempanzeler asma köprülerden kayıyor, minik suaygırları, çöp ayrıştırmaya dikkat çekerek, plastik, metal ve kâğıt çöpleri, doğru kutulara atıyor.Salonda alkış, kıyamet.../Archive/2021/4/1/203133502-sey-singapur-hay5.jpgSeyrederken, içim burkuldu. Yunus şovlarına benzer mi, diye düşündüm. Yok, durum farklıydı. Bu hayvanlar sanki part time çalışan Şehir Tiyatroları oyuncularıydı. Doğal ortamlarında, zorlanmadan, yani neredeyse isteyerek rol alıyorlardı. O sırada, “bir hayvan kayboldu” anonsuyla, ön sıralarda oturanların yerlerinden kalkmaları rica ediliyor. Tabii ki işin şov kısmı ama metrelerce uzunluğundaki bir piton yılanı, el çabukluğu marifet, salonun ortasında, bir görevlinin boynuna asılmış durumda sahneye geliyor...SAFARİNİN BÖYLESİEvet, biliyorum, korunaklı, sınırları belirli bir bahçede dolaşıp, “gece safarisi yaptım” demek biraz iddialı. Ama düşünsenize, Afrika’da günlerce, gecelerce hayvan görmek için beklemek, herkesin harcı değil. Çocuklu aileler, hastalar, yaşlılar... Süper servis aldığınız otelinizden en fazla yarım saatlik karayolu yolculuğuyla ulaştığınız parkta, unutulmaz bir tecrübe yaşanıyor.Bence Singapur Hayvanat Bahçesi gece safarisi, pekâlâ gerçek olayın ‘teaser’ı olma görevini tamamlıyor. Bir de bazı gezginler Afrika çöllerini, dağları, ormanları mesken tutar. Ben şehir adamıyım. Güzellik görmek, iyi yemek, şık insanlarla karşılaşmak isterim. Singapur gece safarisi için hayvanat bahçesine girerken yediğim enfes dondurma, gece boyu seyrettiğim iki güzel şov, çıkıştaki leziz Çin yemeğiyle, bu safari bana yeter!/Archive/2021/4/1/202816519-sey-singapur-hay2.jpgSakız takıntısıDoğrudur, yasak. Ancak kimsenin ağzından çiklet çıkartılıp ceza kesildiğine rastlamadım. Her yer o kadar temiz ki... Kanunların çok iyi korunduğu ve uygulandığı bir ülke burası. Yere bir küçük kâğıt parçası atan da ceza alıyor, arabasını kısa süreliğine bile olsa, yanlış park eden de. Ülkeyi görünce anlıyor ve hak veriyorsunuz; evet, burada çiklet çiğnenmesin, özel olarak ayrılan bölümlerin dışında, sigara içilmesin. Burası hep böyle kalsın: Tertemiz, steril, başka bir dünyadan gelmiş gibi...Korkutucu cezalarBatı ülkelerinin sıklıkla eleştirdiği konulardan biri de, Singapur’daki ağır cezalar. Uyuşturucu bulundurmak, ticaretini yapmak, mutlak ölümle cezalandırılıyor. Cinayet ve hırsızlığın da çok ağır cezai yaptırımları var. Ülke, Uzakdoğu’nun İsviçre’si. O kadar düzenli ve tertemiz kalmasının sebebi, biraz da böylesine ağır yaptırımlar sanırım.Yeterli zaman ayırınTüm parklar, kuş parkı, hayvanat bahçesi ve gece safarisi için yetişkinler çocukların iki katı kadar bilet parası ödüyorlar. Kesinlikle değer. Şimdi bizim parayla 350 TL civarında; üstelik birkaç gün üstüste gidebilirsiniz. Bahçelerdeki lokantalar gayet iyi. Uzun zaman geçirmeyi göze alarak gitmenizde fayda var. Ayrıca, yürüme turlarında hayvanların beslenme saatlerini izleyebilirsiniz. Hatta kanguruları beslerken, ziyaretçilerin de elleriyle bebek kangurulara yemek yedirmelerine izin veriyorlar. Son bilgi: Hayvanat bahçesi ziyarete açık, tabii ülkeye giriş yapılabilirse... (www.zoo.com.sg)Ünal Karaman: "İkinci devre daha derli toplu oynadık"
Ünal Karaman: "İkinci devre daha derli toplu oynadık" Süper Lig'in 32. haftasında Kayserispor ile 1-1 berabere kalan Göztepe'de teknik direktör Ünal Karaman önemli açıklamalarda bulundu. Karaman "Her şeye rağmen oyuncuları oynadıkları oyun için tebrik ediyorum" dedi. Süper Lig'in 32. haftasında deplasmanda Kayserispor ile 1-1 berabere kalan Göztepe'nin teknik direktörü Ünal Karaman'dan açıklamalar geldi.Göztepe Teknik Direktörü Ünal Karaman kendileri açısından kıymetli bir puan elde ettiklerini belirtti.Ligde yaptıkları son iki maçı kaybettiklerini hatırlatan Karaman, ilk yarıda iyi olmayan bir oyun ortaya koyduklarını dile getirdi.Karaman, "İkinci yarı daha derli toplu oynayarak beraberliği bulduk. Teknik direktör değişiklikleri zaman zaman farklı motivasyonlar oluşturabilir, bu istekli takıma karşı ikinci yarıda attığımız gol ve pozisyonlar bizi mutlu etti. Her şeye rağmen oyuncuları oynadıkları oyun için tebrik ediyorum." diye konuştu.Hamza Hamzaoğlu oynanan oyundan memnun
Hamza Hamzaoğlu oynanan oyundan memnun Kayserispor'un teknik direktörü Hamza Hamzaoğlu, Göztepe maçının ardından önemli açıklamalarda bulundu. Hamza Hamzaoğlu, oynanan oyundan memnun olduğunu söyledi. Süper Lig'in 32. haftasında konuk ettiği Göztepe ile 1-1 berabere kalan Hes Kablo Kayserispor'un teknik direktörü Hamza Hamzaoğlu, oynanan oyundan memnun olduğunu söyledi.Kayserispor'un başında ilk karşılaşmasına çıkan Hamzaoğlu, maçın ardından düzenlenen basın toplantısında, Göztepe karşısında iyi bir oyun oynadıklarını kaydetti.İlk yarıda etkili bir oyun sergilediklerini aktaran Hamzaoğlu, "Hücumda etkili olduk. Bir gol bulduk, birkaç tane kaçırdık. Direkten dönen topumuz var. Yediğimiz bir golle maç berabere bitti. Oyuncularımızı tebrik ediyorum. Oynanan oyun, istek bizleri mutlu etti. Bu oyunu daha da pekiştirip sonucu lehimize çevirecek oyunu ortaya koyarız." ifadelerini kullandı.Hamzaoğlu ayrıca Göztepe'ye başarılar diledi.Balat’tan insanöyküleri
Balat’tan insan öyküleri Proje tasarımının Ahmet Sami Özbudak'a, prodüksiyon sorumluluğunun ise Kerem Pilavcı’ya ait olduğu, farklı formatıyla izleyici karşısına çıkan Monologlar Müzesi "Balat", İstanbul'un Balat semtinde geçen hikâyeleri tiyatroseverlerle buluşturuyor. Oyun, beş farklı odada yaklaşık 10-12 dakika süren gösterimlerden oluşuyor. /Archive/2021/4/1/201624667-cmt-tiya-monologlar-muzesi.jpgBir numaralı odada Başak Kıvılcım Ertanoğlu’nun yazıp yönettiği, Balat’ta bir meyhanede Abba hayranı olan, şarkılar söyleyerek servis yapan bir garsonun hikâyesinin anlatıldığı oyuna odaklanıyoruz. Karaktere Batur Belirdi hayat veriyor. Sahnelenen gösterimlerden en fazla dördünü izleme fırsatım olduğu için bu gösterimi izleyemedim. Çok merak ettiğim ve özellikle izlemek istediğim bu oyunu bir sonraki gösterimde merakla takip edeceğim. /Archive/2021/4/1/201632386-cmt-tiya-monologlar-muzesi2.jpgİki numaralı odada Kerem Pilavcı’nın yazıp Barış Gönenen’in yönettiği, bir çamaşır ipiyle pencereden pencereye aşk hikâyesinin anlatıldığı Bi Sakat İş adlı oyunda karaktere Haydar Köyel hayat veriyor. Oyun, karakterin içsel sıkıntısının ve endişesinin izleyici üzerinde oluşturduğu etki ile başlıyor. Karakter kendi hikâyesinin yanı sıra Balat’ın olumsuz anlamda değişimine de değiniyor. Sevginin, yaşanmışlıkların, kaybedişlerin, pişmanlıkların, başaramayışların anlatıldığı bir hikâye. Haydar Köyel başarılı performansıyla izleyicinin takdirini kazanmayı başarıyor. /Archive/2021/4/1/201638589-cmt-tiya-monologlar-muzesi3.jpgÜç numaralı odada Serdar Kurt’un yazıp, Başak Kıvılcım Ertanoğlu’nun yönettiği, Bir Rum lisesinin sıralarına kazınmış naif bir İstanbul masalının anlatıldığı Sakıncalı Komşu adlı oyunda karaktere Melis Öz hayat veriyor. Oyunda bir gencin hayat hikâyesine tanık oluyoruz... Melis Öz akordeon çalarak başladığı oyunda, geleceğe dair korkuları, hayalleri, endişeleri ve umutları ekseninde sıcak ve tanıdık hikâye ile başarılı bir performans ortaya koyuyor. Dört numaralı odada Meltem Yılmazkaya’nın yazıp yönettiği, Burcu Halacoğlu’nun oynadığı Ağrı adlı oyunda, mutfakta pirinç ayıklarken kalbindeki ağrıları daha çok hisseden kahramanın hikâyesini izliyoruz. Aldatılan, beğenilmediğini düşünen, kırgın ama gidemeyen bir kadının hikâyesinin anlatıldığı gösterimde Burcu Halacoğlu yaşadığı sıkıntı ve hüznü samimi şekilde yansıtıyor. Ne yazık ki birçok kadının benzer hikâyeleri yaşadığı bu anlatı gerçekliğini her daim koruyor. Bu durum izleyicinin karakterle kolay bir şekilde özdeşlik kurmasını sağlıyor. Halacoğlu’nu performansından dolayı kutlarım./Archive/2021/4/1/201707417-cmt-tiya-monologlar-muzesi4.jpg Beş numaralı odada Giray Altınok’un yazdığı, Fehmi Karaarslan’ın yönettiği bir mezatta geçen hikâyenin anlatıldığı Kara Mezat adlı oyunda karaktere Ece Özdikici hayat veriyor. Ölmüş insanların antika eşyalarının öldüğü gün çalınıp satıldığı mezatın anlatıldığı ilginç hikâyede karakterin iç dünyasına, babası ile olan diyaloğuna duygusal bir pencereden bakıyoruz. Ece Özdikici duyguyu izleyiciye hissettirmekte oldukça başarılıydı. Kendisini tebrik ediyorum. Birçok çalışmasını takip ettiğim ve başarılı oyunlarını izlediğim, hayatımda gerçek anlamda iz bırakan Hayal-i Temsil ve Meçhul Paşa oyunlarının yazarı Ahmet Sami Özbudak’ı sahneye koyulması cesaret isteyen bu formatta bir gösterimi izleyici ile buluşturmasından dolayı yürekten tebrik ederim. Özbudak imzasını attığı tüm çalışmalarda farkını ortaya koyuyor. Bundan sonra da yapacağı çalışmaları ilgiyle takip edeceğim. /Archive/2021/4/1/201712151-cmt-tiya-monologlar-muzesi5.jpgPandemi koşullarının tiyatromuzu derinden etkilediği bu dönemde, böyle bir gösterimde izleyici olma fırsatı yakalamış şanslı azınlıktan biri olarak, heyecanla takip ettiğim Monologlar Müzesi “Balat” kıymetli ve görülmeye değer bir çalışma olmuş. Yapımın izleyici ile buluşmasını sağlayan tüm ekibi kutlarım…Alkışınız bol olsun…30'lu yaşlarda kiloyu korumanın 10 yolu
30'lu yaşlarda kiloyu korumanın 10 yolu Bana göre sağlıklı davranışlara başlayıp bunları sürdürme yaşımız 30'lar. Bu yaşlarda daha farkında, ne istediğimizi bilerek atacağımız adımlarla yaşam boyu sercek bir sağlık planımız olur. /Archive/2021/4/1/200628938-cmt-taylan2.jpgFazla vücut ağırlığını atmak kan şekeri ve kan basıncı seviyelerimizi ayarlayabilir, enflamatuar belirteçleri iyileştirebilir. Ayrıca, sağlıklı ve sürdürülebilir bir vücut ağırlığına ulaşmak, özgüveninizi, imajınızı tazeler, depresif belirtilerinizi arzaltabilir. Ne yazık ki, çoğu kilo verme yöntemi sürdürülebilir değil. Yanlış diyet kültürü, zihinsel sağlığınız için inanılmaz derecede zararlı olabilir.Genel sağlığınızı destekleyen sağlıklı bir vücut ağırlığına güvenle ulaşmak mümkündür. Peki nasıl?1. Odağınızı yeniden yönlendirin301 kadını içeren bir çalışmada, hastalık riskini azaltmak ya da genel sağlıklarını iyileştirmek için kilo vermeye motive olanların, estetik nedenlerle kilo vermek isteyenlere göre önemli oranda daha fazla kilo kaybı elde ettikleri bulundu.Görünümlerini iyileştirmek için kilo vermeye daha fazla motive olanlar ise 30 aylık dönemde kilo almışlardı.Bu, görünüşünüzü iyileştirmek için kilo vermeye motive olamayacağınız anlamına gelmesin. Sadece tek, hatta ana motivasyon kaynağı olmaması gerektiğini öne sürüyorum.Diyet kalitenizi, dayanıklılığınızı ve enerji seviyenizi iyileştirmenin yanı sıra hastalık riskinizi azaltmak gibi faktörlerle motive olmak, kilo verme yolculuğunuzda uzun vadeli başarıyı artırmanıza yardımcı olacaktır.2. Doğru Besini DepolayınOnlarca yıllık bilimsel araştırmalar, meyve ve sebze alımınızı artırmanın kilo vermeyi desteklediğini ve sağlıklı bir vücut ağırlığını korumanıza yardımcı olabileceğini gösteriyor.Sabahları yumurtalarınıza ıspanak, domates ve soğan eklemeyi deneyin ve yanında marul, salatalıkla tadını çıkarın. Ayrıca yoğurda batırılmış sebzeleri atıştırabilir veya akşam yemeğinize fırında karışık sebzeler ekleyebilirsiniz. Tabii zeytinyağlılar baştacımız.3. Sürdürülebilirliği hıza tercih edinSayısız diyet ve detoks, çok düşük kalorili yemek planları kullanarak hızlı ve aşırı kilo kaybını teşvik eder. Gerçek şu ki, bu diyetler, kalori alımınızı büyük ölçüde azaltacağı gibi, hızlı kilo vermeyi destekleyecektir.Bununla birlikte, bu diyetler enerji seviyenizi, sağlığınızı ve genel performansınızı büyük ölçüde etkileyebileceğinden sürdürülebilir kilo kaybı için iyi bir seçim değildir.Küçük bir kalori açığı oluştururken vücudunuzu besleyen tatmin edici bir diyet modeli oluşturmak, daha yavaş kilo kaybına neden olur, ancak zamanla kilo alma olasılığınızı azaltır ve vücudunuzun ihtiyaç duyduğu besinleri de almanızı sağlar. 4. Günlük aktiviteyi küçümsemeyinKilo vermeye çalışırken, çoğu insan sık sık yüksek yoğunluklu aktivitelere katılmaları gerektiğini düşünür. Bu tür aktiviteleri rutininize dahil etmek kilo vermeyi ve kas kazanmayı teşvik edebilir, ancak sağlıklı bir vücut ağırlığına ulaşmak için bunu yapmak gereksizdir.Adım sayınızı artırarak günlük olarak aktif olmak ve daha az oturmak, haftada bir spor salonunda birkaç saat geçirmek kadar önemlidir. Şu anda hareketsiz durumdaysanız, aktivitenizi yavaş yavaş artırmanız önemlidir. Günde ortalama 1.000 adım atıyorsanız, sayınızı haftanın çoğu günü 2.500 adıma çıkarmaya çalışın, bu da yaklaşık (1.6 km) demektir.Sürekli olarak bu hedefe ulaştığınızda, günde birkaç km rahatça yürüyene kadar bunu haftada 1.000 adım kadar artırın. 5. Sağlığınıza ve mutluluğunuza öncelik verinKendinizi kötü hissetmenize neden olan bir diyet veya egzersiz programını izleyerek asla sağlığınızdan veya mutluluğunuzdan ödün vermeyin.Diyet aşırı derecede kısıtlayıcıysa veya yiyeceklerle aşırı meşgul olmanıza neden oluyorsa, bu, yaptığınız planın sağlıksız ve ihtiyaçlarınız için uygun olmadığının bir işaretidir.Aynı şey aktivite için de geçerli. Yeni antrenörünüz veya antrenman sınıfınız kendinizi rahatsız veya kötü hissetmenize neden oluyorsa, yapmaktan zevk aldığınız farklı bir aktivite bulun.Sürdürülebilir bir beslenme düzeni ve aktivite planı, kendinizi sağlıklı, beslenmiş ve enerji dolu hissettirmelidir./Archive/2021/4/1/200539860-cmt-taylan.jpg6. Uykuya öncelik verin30'lu yaşlarındaki birçok insan, iş sorumluluklarını, aile ve sosyal yaşamlarını dengelemeye çalışıyor, bu da uyku sürelerini kısaltabilir ve uyku kalitelerini olumsuz yönde etkileyebilir.Kronik uyku yoksunluğu, açlık hormonlarını ve kalori alımını artırır, tokluk hormonlarını ve enerji seviyelerini düşürerek kilo alımını daha da kolaşlaştırır.Günde en az 7 saat uyumak kilo yönetimi ve genel sağlığınız için önemlidir.7. Doğada vakit geçirinDoğada vakit geçirmek genel sağlığınız için inanılmaz derecede faydalıdır. Bazı araştırmalar, dışarıda daha fazla zaman geçirmenin daha yüksek aktivite seviyeleri ve daha az oturma ile ilişkili olduğunu ve bunun da doğal olarak kilo vermenize yardımcı olabileceğini öne sürüyor. Ayrıca dışarıda vakit geçirmek kronik hastalık riskinizi azaltmaya yardımcı olabilir. Yürüyüşe çıkmak veya temiz havanın tadını çıkarmak için her gün dışarı çıkmaya özen gösterin.8. Susuz kalmayınKonu kilo kontrolü olduğunda susuz kalmamak önemlidir. 18 ila 39 yaşları arasındaki 358 kişiyi içeren yeni bir araştırma, daha yüksek sıvı alımının, daha düşük vücut yağ yüzdesi ve daha küçük bel çevresi dahil olmak üzere daha sağlıklı vücut kompozisyonu ile ilişkili olduğunu buldu. Sıvı ihtiyaçları, aktivite seviyeniz ve vücut ölçünüz dahil olmak üzere birçok faktöre bağlıdır. Su alıp almadığınızı anlamanın basit bir yolu idrar renginizi kontrol etmektir. Açık saman rengini hedefleyin ve hatta beyazı.9. Geleceği düşününKilo vermeye çalışırken kısa vadeli hedeflere sahip olmak normal olsa da, gelecekteki halinizi düşünmek önemlidir. 30'lu yaşlarınızda beslenmenizi iyileştirmek, aktivitenizi artırmak ve vücut ağırlığınızı yönetmek gelecekteki sağlığınıza nasıl fayda sağlayabilir? Kilo vermeyi ne kadar çabuk teşvik ettiklerine bağlı olarak yanlış diyet ve yaşam tarzı değişiklikleri yapmak yerine, genel sağlığınızı ve gelecekteki refahınızı nasıl etkilediğine dayalı kararlar verin.10. Neşeli harekete katılınHoşunuza giden bir aktivite bulmak, aktivite seviyenizi artırmak için çok önemlidir. Kas kütlesi, 30'lu yaşlardan itibaren doğal olarak yaşla birlikte azalır. Kas kütlenizi ve metabolizmanızı oluşturmanın ve korumanın bir yolu, düzenli egzersiz yapmaktır. Yaktığı kalori miktarına göre bir egzersiz rutinine atlamak yerine, gerçekten zevkli bulduğunuz ve ömür boyu yapmayı hayal edebileceğiniz bir veya daha fazla aktiviteyi çoğaltmak için zaman ayırın. Zumba, doğa yürüyüşü, bisiklet, yürüyüş, Pilates, yüzme ve dans, her yaştan birçok insanın zevkli bulduğu aktivitelerden sadece birkaçıdır.Suudi Arabistan'danİsrail ile normalleşme açıklaması
Suudi Arabistan'dan İsrail ile normalleşme açıklaması Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan, İsrail ve Suudi Arabistan arasında yapılacak bir normalleşme anlaşmasının Orta Doğu'ya faydası olacağını söyledi. İsrail'in bölgedeki konumunun normalleşmesinin bölge için büyük fayda sağlayacağını kaydeden Bin Ferhan, "Normalleşme tüm bölge için ekonomik, sosyal ve güvenlik açılarından faydalı olacak" ifadelerini kullandı.CNN'e verdiği röportajda Bin Ferhan, ülkesi ile İsrail arasında yakın bir zamanda anlaşma yapılıp yapılmayacağını bilmediğini söyledi.Bin Ferhan, Filistin meselesi çözülmez ve 1967 sınırları çerçevesinde bir Filistin devleti kurulmazsa normalleşmenin bölgede başarılı olmasının mümkün olmayacağını da ifade etti.Ayrıca, ülkesinin daha önce Arap Barış Girişimi çerçevesinde 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulması durumunda İsrail ile normalleşme sözü verdiğini sözlerine ekledi.