News - Haberler
Kömürde kiracının kiracısıdevri
Kömürde kiracının kiracısı devri İktidar, maden sahalarını doğrudan devletin işletmesi yerine rödövans sözleşmeleriyle özel sektöre işlettiriyor. Ancak bu yol uygulamada çeşitli sorunlara neden oluyor. CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu (TKİ) Rödövans Yönetmeliği’nde, “Kurum tarafından işletilmesi uygun olmayan sahalar rödövansa verilir” denildiğine işaret etti. Ancak şu anda işletilmesi uygun ve kârlılığı olan sahaların da rödövans yöntemiyle özel sektöre verildiğini belirten Girgin, konuyu TBMM KİT Komisyonu’nda gündeme getirdi. Girgin, şu bilgiyi paylaştı:TON BAŞINA 300 TL“Seyitömer’de bor sahası içindeki kömür sahası için rödövans mevzuatına aykırı biçimde üç aşamalı bir rödövans oluşturuldu. Bu saha önce rödövansa, TKİ’ye, TKİ KİAŞ’a yani Kömür İşletmeleri Anonim Şirketi’ne, o da sahayı bir başka şahsa verdi. Yaptığımız araştırmalara göre üretimi yapan şahıs çıkardığı ton başına ortalama 300 TL kazanıyor; KİAŞ’a 18 TL ödüyor, KİAŞ TKİ’ye 8 lira veriyor, TKİ Eti Maden’e 4 TL veriyor. Bu rakamlar doğru mudur? Doğruysa bu fahiş kazanç kamu kaynaklarının yanlış değerlendirildiğini ve TKİ Rödövans Yönetmeliği’ne aykırı davranıldığını göstermiyor mu?” diye sordu. Ancak Girgin’in soruları yanıtsız kaldı. Komisyonda konuyu gündeme getirdiklerini ancak yanıt alamadıklarını kaydeden Girgin, “Bize yazılı yanıt verileceği söylendi. Peşini bırakmayacağız. Böyle bir uygulama mevzuata da aykırıdır” dedi. Mustafa ÇakırEmekli Tümamiral Gürdeniz, "Andımız ve Atatürk kabartmasıkararlarıintihardır"
Emekli Tümamiral Gürdeniz, "Andımız ve Atatürk kabartması kararları intihardır" Emekli Tümamiral Gürdeniz, ‘Andımız ve Atatürk kabartması’ kararlarını Cumhuriyet’e değerlendirdi. Danıştay’ın Öğrenci Andı ve devlet madalyalarındaki Atatürk kabartmasına ilişkin kararı büyük tepki çekti. Yurttaşlar, siyasal partiler, demokratik kitle örgütleri seslerini yükseltti. Konunun siyasal, tarihsel, toplumsal, kültürel boyutu yanında, dış politikaya ilişkin boyutu da var. Nitekim emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, konunun diğer yönleriyle birlikte, bu yönüne de dikkat çekerek “Danıştay’ın son kararları bugünün konjonktüründe jeopolitik bir intihardır” dedi. Gürdeniz’le, Danıştay’ın kararlarının olası sonuçlarını konuştuk. - Türk ve Atatürk karşıtlığını nasıl açıklıyorsunuz? Türklük ve Atatürk, Cumhuriyet için hava ve sudur. İkisi olmadan Anadolu’da hayatta kalamayız. 2004 Nisanı’nda Kıbrıs’ta Türklere Annan Planı’nın kabulü, yani güneyden kuşatılmamız için “Yes Be Annem” dedirten akıl, bugün Danıştay üzerinden Türklük ve Atatürk’e saldırıyor. Her ikisi de ne kavramdır ne tanımlamadır. Varoluşumuzun nedenleridir. Can damarlarımızdır. Tarihte, Cumhuriyetin 100. yılını kutlamaya hazırlanırken, can damarlarını kesen devletler nadir görülür. “Türküm” ifadesinden hareketle Andımız’ı reddetmek, Atatürk milliyetçiliğinin temelini oluşturan “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” sözünü terk etmek, bölücülüğün, etnik ayrışmanın sinsi kapısını ardına kadar açmakla eşdeğerdir. - Türklüğü reddedenler neyi amaçlıyor? Türklük, bin yıldır devlet kurduğumuz yarımadamızın kurumsal ve toplumsal sahipliğinin adıdır. Irk ve kafatası temelli bir sahiplik değildir. Anadolu, Asya’nın içlerinden denizlere doğru binlerce yıl süren yürüyüşün son durağıdır. Bu yürüyüş, Türk birleştiriciliği altında başarılmıştır. Türlüğü reddetmek, bin yıllık Doğu’dan Batı’ya yürüyüşü reddetmektir. Türk dünyasını, Anadolu’nun ev sahipliği yaptığı Türk devletlerini, Selçukluyu, Osmanlıyı reddetmektir. Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyeti reddetmektir. Karadeniz, Ege ve Akdeniz kıyılarıyla, yani mavi vatanla buluşan Türk dünyasının tek yarımada devleti olan Türkiye’nin tapusunu reddetmektir. - Atatürk’ü yok sayan bir Türklük mümkün mü? Atatürk kabartmasını devlet madalyalarında kullanmaktan vazgeçmek, devletin aklından ve ruhundan vazgeçmesidir. Anafartalar’dan, Çanakkale’den, Sakarya’dan, Dumlupınar’dan, İzmir’den, İstanbul’dan, Hatay’dan, özgürlükten, vatandan, bağımsızlıktan, Cumhuriyetten, Türk boğazlarından, Türk aydınlanmasından, laiklikten, çağdaşlıktan, kalkınmadan, kısacası kendine güvenmekten vazgeçmesidir. ‘FETÖ ÜZERİNDEN ALTIN VURUŞ’- Türklüğe ve Atatürk’e karşıtlık, emperyalist merkezlerin de programı değil mi?Güney Çin Denizi’nden Arktik Okyanusu’na, Uzak Asya’dan Batı Asya’ya hegemonya çökerken, küresel yeni düzen kurulurken, güneyden ve Batı’dan, son 100 yıldır örneği görülmemiş biçimde kuşatılıyoruz. Türkiye büyük bir mücadele dönemine giriyor. Türklük ve Atatürk, içerden ve dışardan devletimizi devlet yapan temel unsurların tümüne saldırıların yoğunlaştığı bugünlerde, devleti ayakta tutacak harcın iki vazgeçilmezidir. Devletin can simitleridir. Emperyalizm, 1947 tarihli Truman Doktrini’yle başlayan dönemde, etnik ayrıştırma, dincilik ve Atatürk düşmanlığı üzerinden içerdeki işbirlikçileri, satın aldığı hainleri kullanarak ulusal harcı zayıflatmak, can simitlerini parçalamak için her yolu denedi. 15 Temmuz 2016 gecesi ordusuz, vatansız kalmamız için FETÖ üzerinden altın vuruşunu yaptı. Atatürk ve Türklük düşmanı dinci bir örgüt, devlete kastetti. Hedefleri iç savaş çıkarmaktı. Başaramadılar... Hatırlatalım; devlet gemisi su almaya, batmaya başladığında, can simidine koşanların karşısına iki dolap çıkar. Birinin kapağında Türklük, diğerinin kapağında Atatürk yazar. Bu kaderden kaçış yoktur. Barış DosterMHP’de yeniden genel başkan seçilen Bahçeli, ilk kez sistemle ilgili ifadesini değiştirdi
MHP’de yeniden genel başkan seçilen Bahçeli, ilk kez sistemle ilgili ifadesini değiştirdi Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), 2023 seçimlerine taşıyacak kadrosunu belirleyeceği 13. Olağan Büyük Kurultayı’nı dün Ankara Spor Salonu’nda gerçekleştirdi. Partinin kurucu genel başkanı Alparslan Türkeş’in ölümünün ardından 1997’deki olağanüstü kurultay ile genel başkanlık koltuğuna geçen Devlet Bahçeli, kurultaya tek aday olarak girdi. Delegelerden 10. kez vize isteyen ve 1277 delegenin oyunu alarak yeniden genel başkan seçilen Bahçeli, kurultayda yaptığı konuşmada özetle şunları kaydetti: - Adamlık değil: Üniter milli devletimizi hançerlemek için ittifak kurmak, bölücü milletvekillerinin TBMM’ye gelen fezlekelerinin önüne arkasına bakalım demek siyaset değildir, adamlık değildir. Fezlekelerin, önünde hukuk, arkasında adalet vardır. - CHP 5. kol faaliyeti: HDP, Türk demokrasisinin çevresini sarmış mayın tarlasıdır. CHP, Türk siyasetine tutunmuş beşinci kol faaliyetidir. İYİ Parti, Türkiye’nin kötülüğüne hizmetkârlık yapan, siparişle kurulan, uzaktan kumandayla kontrol edilen melanet bir projedir. Tarafımız bellidir, o da Cumhur İttifakı’dır. 2023’te cumhurbaşkanı adayımız bellidir, Sayın Erdoğan’dır. - Türk tipi başkanlık sistemi! (Bahçeli ilk kez sistemle ilgili başkanlık ifadesini kullandı) MHP olarak, stratejik hedeflerimizin ilki, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine, daha yerinde bir ifadeyle, Türk tipi başkanlık modeline sahip çıkmaktır. Artık parlamenter sisteme dönüş yoktur. Reform zincirini destekliyoruz. Bu sürecin herkesi kapsayan bir anayasa ile tahkim ve takviye edilmesi ikinci hedefimizdir.- Dokunulmazlık yeni baştan: Siyasi Partiler Kanunu değiştirilmeli, Siyasi Etik Kanunu çıkarılmalı. TBMM İç Tüzüğü yeni sistemle uyumlu ve Meclis çalışmalarıyla ahenkli hale getirilmelidir. Milletvekilliği dokunulmazlığı baştan ele alınmalıdır. Kamu kurumu niteliğindeki mesleki kuruluşların yasal ve hukuki yapısı gözden geçirilmelidir. Kamuoyu araştırmaları ve sonuçlarının yayımlanması hakkında geniş değişiklikler yapılmalı ve tedbirler alınmalıdır. Bu anket şirketleri demokrasi kundakçısı, milli irade dolandırıcısıdır. - Külahıma anlatsınlar: İsveç merkezli bir enstitünün “2021 Demokrasi Raporu”na göre, ülkemiz Polonya ve Macaristan’dan sonra en fazla otoriterleşen ülke olmuş. Bu çürük iddiaların üç hedefi vardır. Yabancı yatırımları caydırmak, uluslararası camiada saygınlığımızı lekelemek ve milli çıkarlarımızdan egemenlik haklarımızdan taviz beklentisidir. Türkiye’de demokrasi yok diyenler, gelsinler külahıma anlatsınlar. - HDP ayranımızı kabartmasın: Terörist sevk ve hazırlık merkezi olan HDP, ayranımızı kabartmasın.HDP, PKK’dır, cinayettir. HDP’yle ittifak kurmak, terörist Demirtaş ile kahvaltı planları yapmak hıyanete ortak edecektir. CHP seçimini yapmalıdır; sözde Kürdistan projesinin yanında mıdır? İYİ Parti kararını netleştirmelidir; FETÖ ve PKK’yla kol kola yürümeye devam mı edecektir? HDP, siyasi kisveye bürünmüş suç örgütüdür, açılmamak üzere kapatılması namus görevidir. - Andımız size yakışmaz: Ey CHP yönetimi, sizin nereniz Türk ki, Andımız’a sahip çıkacaksınız. Sizin nereniz doğru ki, Andımız’ı söylemek size yakışacaktır.‘KANSA KAN DÖKECEĞİZ’Devlet Bahçeli, kurultayda yaptığı teşekkür konuşmasında sözlerini sertleştirdi. Bahçeli “Bu devleti yıktırmayacağız, bu vatanı parçalatmayacağız, bu milleti böldürmeyeceğiz. Cansa can vereceğiz, kansa kan dökeceğiz, Türklüğün bekasını lekeletmeyeceğiz. FETÖ’nün, PKK’nin, küresel emperyalizmin komplolarına göz yummayacağız. Üstlendiğim tarihi ve zor görevi onurla, gururla, heyecanla ve inançla yerine getirmeye devam edeceğim” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da yeniden seçilen Bahçeli’yi arayarak tebrik etti.MYK’DE 38 İSMİN ÜSTÜ ÇİZİLDİMHP lideri Bahçeli, partisini 2023 seçimlerine taşıyacak kadrosunda önemli değişikliklere gitti. 75 kişilik yeni listede eski MYK’den 38 üye yer almadı. Genel Başkan Yardımcıları Emin Haluk Ayhan, Hidayet Vahaphoğlu ile Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoy, Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan başta olmak üzere Bahadır Alperen, Adem Yurdigül, Ahmet Yılmazer, Akın Üstün, Ali Güler, Bulduk Özdemir, Erdem Karakoç, Fevzi Zırhlıoğlu, Gülay Özcan, Gülbeyhan Saylağ, Hakan Doğru, Hakan Er, Hüseyin Korkmaz, Hüseyin Hüsnü Uğur, İbrahim Özyavuz, Kadir Çitil, Mehmet Parsak, Mehmet Varol, Merve Menekşe, Muhammet Koçak, Mustafa Ertekin, Nevzat Aytek, Oğuz Turhan, Recep Bakırcı, Ruhsar Demirel, Sefer Aycan, Selami Şişman, Serap Şule Kalın, Seyit Ahmet Göçer, Süleyman Korkmaz, Latif Yunusoğlu, Umut Ertürk, Yakup Özkılıç, Yusuf Turan ve Zühal Topçu yeni listede yer almayan isimler oldu.ÇEKİRDEK KADROBahçeli’nin yakın çalışma ekibi Semih Yalçın, İsmet Büyükataman, Feti Yıldız, İzzet Ulvi Yönter, İsmail Faruk Aksu, Mustafa Kalaycı, Mevlüt Karakaya, Sadir Durmaz, Yaşar Yıldırım, Kamil Aydın, Fatih Çetinkaya ve Kadir Şekerci listenin ilk sıralarında yer alan isimler oldu. MDK’DE 4 DEĞİŞİKLİK 9 kişilik Merkez Disiplin Kurulu’nda (MDK) da Hami Korkmazlı, Gencer Özdemir, Mehmet Azar ve Fevzi Fırat Gözüyeşil yeni listede yer almadı. Taner Gökçek, Cemil Yavuz Aksu, Emin Alper Öztürk, Fazıl Çağrı Kuş ise MDK’nın yeni üyeleri oldu. MDK Başkanı Halil Öztürk, Niyazi Paksoy, Muhammet Tekin, Kürşat Türker Ercan ve Duygu Kurban Gözüoğlu ise yerlerini korudular.KURULTAYDAN NOTLAR BİRLİK VURGUSU- MHP tarihi boyunca ilk defa bu dönemde 81 il başkanlığı il kongresini tamamladı ve bütün iller üst kurulda temsil edildi. - Teşkilatlardan sorumlu başkan yardımcısı Semih Yalçın üst üste üç defa divan başkanılığı yaparak ilke imza attı.- Salonda “Cumhur İttifakı’nda Birlik, Türkiye’de Dirlik”, “Birlikte Başardık, 1923, Birlikte Başaracağız 2023”, “Türk Devletinin İstiklali, Türk Gençliğinin İstikbali”, “Safımız Belli, Tarafımız Belirgin, Sevdamız Millettir”, “Türk Gençliği Tek Yürek, Büyük Türkiye Kutlu Dilek”, “Terörle Mücadele Andımız, Milli Beka Ahdımız” afişleri asıldı. Kurultayın ana sloganı ise “İstiklal İçin Birlik, İstikbal İçin Dirlik” oldu.- MHP kongresi, salgın koşullarına uygun olarak seyircisiz yapıldı. Kongre salonuna üst kurul delegeleri, il ve ilçe başkanları, belediye başkanları, milletvekilleri, parti yöneticileri ve sınırlı sayıda danışmanla, parti görevlisi dışında kimse alınmadı. CHP, İYİ Parti, HDP, DEVA ve Gelecek Partisi’ne davetiye gönderilmeyen kurultayda, AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Genel Başkan Yardımcısı Erkan Kandemir, Mehmet Özhaseki ve Jülide Sarıeroğlu ile katıldı. Büyük Birlik Partisi, Anavatan Partisi, Refah Partisi, Demokrat Parti, Demokratik Sol Parti de kurultaya katılan diğer partilerdi. Selda GüneysuAKP ve MHP'de kongre süreçleri devam ediyor
AKP ve MHP'de kongre süreçleri devam ediyor Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP kongresini dün tamamladı. AKP ise haftaya kongresini gerçekleştirecek. Bu kongreler önümüzdeki dönemde yapılacak seçimler için de son çıkış olacak. Ankara Arena’nın çevresi geçen hafta boyunca tamamen AKP flamalarıyla kaplıydı. Gençlik Kolları Kongresi yapılmıştı. Önümüzdeki çarşamba günü AKP kongresi olacağı için çevre düzenlemesi bozulmamıştı. Ancak araya MHP kongresi girdi. İki partinin bayrak ve flamaları, ortaklığı simgeler gibi yan yana duruyordu.GELİNCEYE KADAR...MHP Kongresi’nde Bahçeli’nin konuşmasını dinledik. Partisinin tüm duyarlılıklarını dile getirdi. Kızılelma, Turan, Türklerin tarihi... Konuşmalarında sık başvurduğu yöntemleri yine kullandı. Şair ve yazarlarımızın bazılarından alıntılar yaptı. CHP’yi sert eleştirdi, HDP’ye öfkeliydi. Meral Akşener’e yaptığı “Evine dön” çağrısı geçerliliğini koruyor mu bilemeyiz ancak İYİ Parti’yi “kurgulanmış” olarak gördüğünü yineledi... Biz kongre öncesini biraz irdeleyelim... Bahçeli’nin, ne kadar deneyimli bir politikacı olduğunu son haftada bir kere daha gördük. Nasıl mı, şöyle: Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun aldığı “Andımız” kararı MHP için çok önemliydi. Bunu kongre salonunda da gözlemledik. Bahçeli’nin sözü “Andımız”a geldiğinde salon ayağa kalkarak alkışladı. Kongre salonuna gelinceye kadar Cumhur İttifakı’nın iki ortağı arasında bir ince işçiliğin çalışıldığını anlamak zor değil. Beklentiler yoğunlaşınca Bahçeli, “Andımız” kararıyla ilgili “karşılık gelmeyecek yere”, Danıştay’a atış yaptı. Ortağına söz söylemedi, tavrını kamuoyuna gösterdi. Burada gösterdiği esneklik Cumhur İttifakının sürmesini sağlayan noktalardandı...Yalnız MHP tabanını ve kadrolarını “rahatlatan haberler” de kongreye saatler kala geldi. HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliği düşürüldü. HDP’ye kapatma davası açıldı. Geldiğimiz noktada Cumhur’un ortakları arasında uyum sürüyor. Ancak dikkatler bir yandan da değiştirilmesi gündemde olan Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Yasası çalışmalarında. İki partinin o konularda da farklı düşündüğü noktalar var.‘DURUN, SİZ KARDEŞSİNİZ...’“Andımız” konusu, partilerin "bazı gerçeklerini" de ortaya çıkardı. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının “Türküm, doğruyum, çalışkanım...” diye haykırması, motive edilmesi, yurttaşlık bilincine ısındırılmalarına olmadık tepkiler geldi. Bu arada bir şey dikkatimizi çekti. En genel anlamda “Milli Görüş” tabanından doğan; başta SP olmak üzere, AKP, Gelecek Partisi, Deva Partisi aynı noktada birleşti. Hepsi “Andımız”a karşı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, “Milli andımız olan İstiklal Marşımız bize niçin birlik olmamız, vatanımıza sahip çıkmamız, devletimizi güçlendirmemiz gerektiğini anlatıyor” vurgusu, durduğu yeri de belli etti.Anlaşılan, ittifaklar farklı ancak “Andımız” noktasında fikirler aynı... AKP’den ayrılanların eski partilerine yönelttikleri sert eleştirileri de anımsayınca Yeşilçam filmlerinin bilinen diyaloğu aklımıza geldi: “Durun, siz kardeşsiniz.''Benzer durum diğer üç parti için de geçerli. CHP, MHP, İYİ Parti... “Andımız” konusunda yakın düşünüyor, farklı ittifak yapılarında bulunuyorlar. “Siyasetin ısınma noktaları” şimdilik böyle. Haftaya da AKP kongresi var... Sertaç EşMedeni hukuk ve laikliği hedef alan hekim göreve başladı
Medeni hukuk ve laikliği hedef alan hekim göreve başladı Medeni hukuk ve lakliği hedef alan açıklamaları nedeniyle açığa alınan GATA’nın eski başhekim yardımcısı Ali Edizer’in Güdül Devlet Hastanesi’nde göreve başladığı ortaya çıktı. Ali Edizer, eski adıyla GATA, yeni adıyla Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde başhekim yardımcısı olarak görev yaparken sosyal medya mesajlarında “erkeklere ‘ikinci eşi’ de alın” çağrısı yaptı. “Sorsan ‘kadına özgürlük ve uygarlık’ kazandırıldı. Resmiyette tekeşlilik, fiiliyatta zina ve fuhuş serbestliğidir” mesajını da paylaşan Edizer, 5 Ekim 2020’de görevden alınmıştı. Edizer, tepkiler üzerine 8 Ekim’de de tabiplik mesleğinden uzaklaştırıldı. 9 Mart 2021’de Edizer’in Ankara Güdül Devlet Hastanesi’nde yeniden göreve başladığı ortaya çıktı. ‘GÖREVE NASIL BAŞLADI’CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, “Sağlık Bakanlığı, laikliği ve medeni hukuku hedef alan Edizer hakkında soruşturma açmıştı. GATA’nın meczubu olan bu kişi görevine nasıl döner? Demek ki bu soruşturma da göstermelik açılmış” dedi. Edizer hakkında açılan soruşturmanın sonucuna ilişkin kamuoyuna herhangi bir bilgi verilmediğini kaydeden Emir, konuyu soru önergesiyle TBMM gündemine taşıdı. Erdem SevgiABD Rusya arasındaki gerilim
ABD Rusya arasındaki gerilim ABD Başkanı Biden’ın doğrudan Rusya Devlet Başkanı Putin’i hedef alan çıkışı hiç kuşkusuz Ankara’nın yanı sıra tüm Batı müttefik cephesinde yankı buldu. Biden’ın Çin gibi Rusya’yı da rekabet/mücadele stratejik hedefi üzerinden baskılama politikası izleyeceği sır değil. Ancak doğrudan Putin’i “katil” diyerek hedefe koymasının diplomasideki yansımasının ne olduğu belirsiz.Tabii daha önce Obama döneminde başkan yardımcılığı yapan Biden’ın zaman zaman gaflarıyla tanındığını da hatırlatmak gerek. Yani bu kelime bilinçli bir tercih mi yoksa ağzından o an dökülen bir ifade mi, o da ayrı bir tartışma. Ama bir ABD başkanının, Soğuk Savaş söylemini de aşacak şekilde kamuoyu önünde Rusya Devlet Başkanı için bu ağır suçlamayı yapması, ABD seçimlerine müdahalesi iddiasına atıfla “bedel ödeyecek” çıkışı hayli önemli.Biden’ın, Trump döneminde parçalı bulutlu hale dönüşen Batı ittifakını “ABD liderliğinde yeniden rayına sokma” arayışında olduğu yorumları malum. Münih Konferansı’nda yaptığı gibi demokrasi vurgusuyla “ABD geri döndü” diyerek hasar onarma peşinde. Ancak Avrupa’da son dönemde köprülerin altından çok su aktığını da görmek gerek. II. Dünya Savaşı sonrasında ABD yardımıyla ayağa kalkan, Moskova hattına karşı olabildiğince tek bir ses olarak görünen bir Avrupa’dan bahsetmek zor. Avrupa’nın ABD’den gelen “tümüyle düşmanlaştırma” yönündeki bir Soğuk Savaş söylemine/dönemine dönmek isteyeceği de çok olası değil... AB’nin lokomotif ülkesi Almanya ile Rusya arasında, tutuklu muhalif lider Navalny üzerinden Kremlin’e baskı temelli yüksek gerilim sürse de diğer yandan Berlin’in işbirliği kanalını açık tuttuğunu, özellikle Kuzey Akım 2 boru hattı projesinden Washington cephesinin muhalefetine karşın vazgeçmediğini hatırlamak gerek. AB Yüksek Temsilcisi Borrell’in geçen ay Navalny gündem başlığıyla yaptığı Rusya ziyareti, taraflar arasındaki gerilimi bir kez daha göstermişti. Ancak AB içinde Rusya’yla diyaloğa kapı kapatılmasından ziyade, “etkinlik alanını sınırlandırma” siyasetinin izlenmesi gerektiği görüşleri de var. Kimi üye, hele ki Covid-19’la birlikte yaşanan derin kriz düşünüldüğünde kıtada istikrarı daha da bozabilecek yeni gerilimlere karşı diken üstünde, özellikle ekonomik açıdan farklı işbirliği modellerine açık.TÜRKİYE’YE BASKIBazı AB ülkelerinin bu daha temkinli tutumu iş Ankara’ya gelince nasıl bir yol izler, o da ayrı. Biden’ın Rusya çıkışı, NATO müttefiki ABD-Türkiye ilişkileri kritik süreçteyken ve AB ile de çetrefilli Doğu Akdeniz gerilimi varken gelmiş durumda. Washington, Rus S-400 füze savunma sistemi alımı nedeniyle Türkiye’ye yönelik baskıyı artırma politikasında kararlı görünüyor. Doğu Akdeniz, Suriye, terör örgütü YPG, İran’a yaptırımlarla ilgili ABD’de görülen Halkbank davası, FETÖ konularında tansiyonun yüksek olduğu dönemde Ankara, geçen ocakta işbaşı yapan Biden’dan gelecek telefonu bekliyor. Gerek Dışişleri’nden gerekse Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Washington’a işbirliği mesajları veriliyor. Özellikle Suriye konusunda yıllardır hem Rusya hem de ABD ile yol almayı deneyen Ankara için Biden’ın Putin çıkışı kritik “taraf seç” baskısının yeniden masaya taşınacağını gösteriyor. Özellikle S-400 konusu öne çıkıyor. Bu gelişmeler olurken dün AB’nin bu ay sonu yapılacak zirve öncesinde Türkiye’ye bazı yaptırımları dondurabileceği yönünde haberler gündeme yansıyor. Türkiye’de HDP krizi başta olmak üzere iç siyaset yangın yeriyken ABD, AB cephesi Ankara’ya “havuç-sopa” taktiği politikasını yine yeniden çıkarmış görünüyor. Mine EsenABD’nin Ortadoğu hesapları
ABD’nin Ortadoğu hesapları ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından RAND Corporation, Biden döneminde ABD için Ortadoğu’da askeri güç yerine ekonomik yatırımlar ve diplomasiyi ön plana çıkartan yeni bir strateji öneren rapor yayımladı. ABD’nin geçmişte izlediği Ortadoğu politikasının daha fazla bölgesel çatışma ve aşırıcılık doğurduğu belirtilen raporda, “Şimdi bu döngüyü kırma ve bölge için gelecek odaklı pozitif vizyon uygulama zamanı” denildi.ABD’de Dışişleri Bakanlığı ve Savunma Bakanlığı ile istihbarat kuruluşlarına da raporlar hazırlayan RAND Corporation, ABD’de son dönemde göreve gelen yönetimlerin izlediği Ortadoğu politikalarının, bölgede Amerikan çıkarları açısından olumlu sonuçlar üretmediği görüşünü aktardı. Raporda, ABD için Ortadoğu’da tehdide dayalı politika yerine diplomasiye ve ekonomik yatırımlara ağırlık veren bir politika önerildi. Diğer yandan ABD’nin bölgedeki etkinliğinin sürmesi gerektiği de savunuldu. Raporda, “ABD, bölgesel ve küresel ortaklarıyla hatta zaman zaman küresel rakipleriyle de çok taraflı olarak çalışabilir. Bu bağlamda Körfez monarşileriyle İran arasında gerilimi düşürücü görüşmeler; Ortadoğu için bölgesel bir güvenlik forumu oluşturulması için diplomatik çabalar; IŞİD’le mücadele için küresel koalisyonun, aşırıcılıkla mücadeleye odaklanarak devamının sağlanması birer örnek olabilir” denildi. YPG DESTEĞİ, DİĞER YANDAN İDLİB VURGUSURaporda, insani yardımların ulaştırılması ve olası sığınmacı akınının durdurulması için ABD’nin İdlib konusunda Türkiye’yle daha yakın çalışmalar yapabileceği belirtilirken “kuzeydoğu Suriye’de istikrarın sürdürülmesi için” terör örgütü PKK’nin Suriye kolu YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu SDG’ye ABD’nin verdiği desteğin artırılması da önerildi.RAND Corporation raporunu Cumhuriyet’e değerlendiren emekli Tuğgeneral Nejat Eslen “RAND’ın önerdiği yeni strateji, askeri güç yerine ekonomik yatırımları ve diplomasiyi önceliyor. RAND, ABD’ye bir anlamda Çin’in Kuşak-Yol inisiyatifinde uyguladığı şekilde bir yaklaşım öneriyor diyebiliriz. ABD, bugüne kadar askeri gücüne dayanırken Çin, ekonomik yatırımlarına öncelik vererek kendi etki alanını genişletti. RAND’ın önerdiği yeni strateji, aynı zamanda Çin’in bölgede artan nüfuzunu kısıtlamayı da amaçlıyor” dedi.RAND’ın önerdiği stratejinin, ABD için çok radikal bir değişiklik öngördüğünü ve bunun uzun vadede uygulanabileceğini söyledi. Eslen, “Bugün dünyada esas mücadele alanı ABD ile Çin arasında Pasifik’tedir. Bu da silahlı mücadeleden çok ekonomik bir mücadele. Bu stratejilerinin bu meselelere çare olması da zor görünüyor” ifadelerini kullandı. RAND raporunda ABD’nin Suriye politikasında bir değişiklik önerilmediğine dikkat çeken Eslen, ABD’nin YPG’ye desteğinin de sürdüğüne dikkat çekerek “Nasıl ABD’nin yeni bir Ortadoğu stratejisine ihtiyacı varsa Türkiye’nin de yeni bir güvenlik stratejisine ihtiyacı var” diye konuştu. Hüseyin HayatseverMilletvekilliği düşürülen HDP’li Gergerlioğlu, Meclis’teki bekleyişini sürdürüyor
Milletvekilliği düşürülen HDP’li Gergerlioğlu, Meclis’teki bekleyişini sürdürüyor HDP Eş Genel Başkanları Mithat Sancar ve Pervin Buldan, Meclis’te nöbet tutan Gergerlioğlu’na eşlik etti. Eş başkanlar, Gergerlioğlu ile sohbet etti. CHP İzmir Milletvekili Kani Beko da Gergerlioğlu’nu ziyaret etti. Beko, “Alınan kararlarda bir Devlet Bahçeli imzası ve Tayyip Erdoğan’ın mührü var. Saray ayakta kalabilmek için her şeyin mübah olduğunu ispat etmeye çalışıyor” dedi. Milletvekilliğinin düşürülmesinin ardından ilk geceyi Meclis’te geçiren HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu milletvekilliğinin düşürülmesine yönelik tepkilerin HDP’ye yönelik kapatma davası ile engellenmeye çalışıldığını söyledi. Gergerlioğlu, “Topyekûn bir saldırı var. Kriminalize etme çabası, ‘bunlar terörist’ gibi bir gayretle ikisini bir araya getirip bir taşla iki kuş vurma gibi bir anlayışa yöneldiler. MHP kongresine de hediye sunmuş oldular” dedi. Gergerlioğlu, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararı çıkana kadar Meclis’te bekleyişini sürdüreceğini söylerken, bundan sonraki sürecin Meclis Başkanlığı tarafından yürütüleceğine dikkat çekiliyor. Gergerlioğlu’nun çıkmasını beklemek, Meclis görevlileri aracılığı ile dışarı davet etmek ya da polis aracılığı ile dışarı çıkarmak izlenebilecek süreçler olarak öne çıkıyor.Gergerlioğlu, önceki gün milletvekilliğinin düşürülmesinin ardından Genel Kurul’da HDP’lilerle birlikte durumu protesto etti. Gergerlioğlu ve vekiller HDP’ye kapatma davası açılmasının duyulmasıyla saat 20.00 sıralarında Genel Kurul’dan ayrılarak HDP grup odasına geçti. Geceyi Meclis’te geçiren Gergerlioğlu’nu dün CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener ziyaret etti. Cumhuriyet’e konuşan Gergerlioğlu, yaşanan sürecin bir demokrasi meselesi olduğuna dikkat çekerek, “Bu hukuksuzluğun bir şekilde gitmesi lazım. Bunu kabullenmiyoruz. Belden aşağı bir vuruşla vekilliğimiz elimizden alındı. Bugün bana yarın başka bir arkadaşımıza yapılır. Güçlü bir demokrasi duruşu gerekiyor. Adaletin peşindeyiz” dedi. AYM’ye yaptığı başvuru sonuçlanana dek Meclis’te kalmaya devam edeceğini söyleyen Gergerlioğlu, “İktidar çok yanlış bir iş yaptı. Yaptığına bin pişman olacak çünkü güçlü bir direnişle buna karşılık verebiliriz ve kamuoyunun da desteğinin yanımızda olduğunu görüyoruz. Çok haklıyız. Çok hukuksuz, siyasi bir dava” dedi. ‘BEDELİ OLUR’Gergerlioğlu, Meclis’teki bekleyişi sırasında polis tarafından çıkarılmasının yöntemlerden biri olduğuna dikkat çekerek, “Polis gelip beni alabilir, yetkisi var ama bunun da bir bedeli olur. 1994 görüntülerini hepimiz biliyoruz. Hukuksuz kararla milletvekilliği düşürülüp derdest edip polisle götürmek nasıl bir yankı bulur? Buyursunlar yapsınlar, ben buradayım” diye konuştu. HDP’ye yönelik kapatma davası ile milletvekilliğinin düşürülmesinin aynı gün yaşanmasına ilişkin ise Gergerlioğlu, “Topyekun bir saldırı var. Benim hukuksuz şekilde vekilliğimin düşürülmesine çok büyük bir kamuoyu tepkisi oldu. Buna yönelik de engelleme, kriminalize etme çabasına; ‘bunlar terörist’ gibi bir gayretle ikisini bir araya getirip bir taşla iki kuş vurma gibi bir anlayışa yöneldiler. MHP kongresine de hediye sunmuş oldular” ifadelerini kullandı.‘AYM UZATMAMALI’2.5 yıl hapis cezası olduğuna işaret eden Gergerlioğlu, “10.5 ay yatarım var. İstedikleri zaman alıp götürebilirler ama bu da aleyhlerine olur. Biz millete sığındık, asıl hakem o olsun diyoruz. AYM kararının uzamaması lazım. Bu kadar önemli bir konuda AYM daha neyi bekleyecek” değerlendirmesinde bulundu.TASARRUF MECLİS BAŞKANLIĞI’NDAGergerlioğlu, AYM’nin kararına kadar Meclis’ten çıkmayacağını söylerken, bundan sonraki süreçte tasarruf Meclis Başkanlığı’nda. Bu süreçte, Gergerlioğlu’nun artık milletvekili olmamasının etkili olacağı belirtilirken, genel kurul dışında polisin Meclis’e girebileceğine işaret ediliyor. Meclis’te izlenebilecek yöntemler ise şöyle:- Gergerlioğlu’nun kendiliğinden çıkmasının beklenmesi- Meclis Başkanlığı tarafından Gergerlioğlu’nun dışarı çıkmaya davet edilmesi - Davete olumlu yanıt verilmemesi durumunda Meclis İdari Amirlerinin Gergerlioğlu’nu dışarı çıkarmak için görevlendirilmesi- Gergerlioğlu’nun polis aracılığıyla dışarı çıkarılması.Öte yandan, Gergerlioğlu Meclis’teki bekleyişini genel kurul dışında yürüttüğü için yaşanan sürecin başka bir örneği bugüne kadar olmadı. Sefa UyarHukukçular Değerlendirdi: "Davanın zamanlamasısiyasi olduğunu gösterir"
Hukukçular Değerlendirdi: "Davanın zamanlaması siyasi olduğunu gösterir" Türkiye, HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun düşürülen milletvekilliğini ve HDP'nin kapatılmasına yönelik açılan davayı konuşuyor. Hukukçular, Cumhuriyet'e değerlendirmede bulundu. Eski Ankara Cumhuriyet Savcısı Bülent Yücetürk, HDP’nin kapatılması için hukuki şartların daha önce oluştuğunu söyleyerek, açılan dava için, “Bugün buna tevessül edilmesi başlı başına bir siyasi karar” dedi. Hukukçu Cihan Arık ise “Kapatma ve kısıtlamalar mağduriyet yaratır, bu mağduriyetin sonuçları farklı noktalara götürebilir. Parti kapatmaktan ziyade yaptırımların tercih edilmesinin daha makul ve mantıklı olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.Hukukçular HDP’ye açılan kapatma davasını Cumhuriyet’e değerlendirdi. Kapatılma davasının siyasi mi hukuki mi olduğu tartışmasına değinen Yücetürk, “HDP zaten İmralı’da, ‘çözüm’ masasında kurulan, genel başkanını da bizzat Abdullah Öcalan’ın belirlediği bir parti. Bu bile bizim yasalarımıza göre kapatma için yeterli bir sebep” dedi. HDP’nin, “Çözüm Süreci”nde muhatap alındığını, Dolmabahçe Mutabakatı’nda taraflardan olduğunu söyleyen Yücetürk, “O dönemde bunların hiçbirisi sorun olarak görülmemişti. Zamanlama itibarıyla tamamen siyasi bir karar sonucu kapatma davası açıldığını düşünüyorum” diye konuştu. Kapatmanın ters tepebileceğini söyleyen hukukçu Arık ise “Geçmişte kapatılanlar ve sonradan açılanlar ortada. Kapatma ve kısıtlamalar mağduriyet yaratır, bu mağduriyetin sonuçları farklı noktalara götürebilir. Parti kapatmaktan ziyade yaptırımların tercih edilmesinin daha makul ve mantıklı olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı. HDP’li Gergerlioğlu’nun dokunulmazlığın kaldırılması ile parti kapatmanın aynı gün gerçekleşmesinin ‘’siyasi mühendislik’’ olduğunu düşündüğünü aktaran Arık, şubat ayının başından mart ayının 16’sına kadar geçen süreçte AYM’nin partilere ilişkin mali denetim kararlarını açıkladığını, Yüksek Seçim Kurulu’nun da hangi partilerin seçime girebileceğini belirlediğini söyledi. Arık, “Resmi Gazete’yi tararsak, erken seçim olacağı gözüküyor. Partiler de olağan genel kurullarını tamamlıyor. Büyük bir siyasi mühendislik” dedi. Sefa UyarPolitika faizi‘önden yüklemeli’200 baz puan artışla yüzde 19’a yükseltildi
Politika faizi ‘önden yüklemeli’ 200 baz puan artışla yüzde 19’a yükseltildi Merkez Bankası PPK faiz kararında yeni kredi büyümesi, artan emtia ve ithalat fiyatları yüksek enflasyon beklentisi gibi nedenlerin etkili olduğunu açıkladı. Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), geçen aralık ayından sonra dün de sürpriz bir hamle ile faizi beklentilerin üstünde artırdı. TCMB PPK, politika faizini “önden yüklemeli ve güçlü bir ilave parasal sıkılaştırma” vurgusuyla yüzde 17’den yüzde 19’a yükseltti. Bankanın bu karara ilişkin yayımladığı notu ise dikkat çekici tespit ve korkular içeriyor: - Yükselen küresel enflasyon beklentileri, gelişmiş ülke para politikalarına ilişkin belirsizliklere ve küresel finansal piyasalarda dalgalanmaya yol açıyor. RİSK HÂLÂ ÖNEMLİ- Salgına bağlı kısıtlamaların hafifletilmesiyle hizmetler ve bağlantılı sektörlerde iktisadi faaliyetin artması bekleniyor. Bununla birlikte, salgının seyrine ilişkin muhtemel gelişmelere bağlı olarak iktisadi faaliyet üzerindeki riskler önemini koruyor. - Finansal koşullardaki sıkılaşmayla birlikte yavaşlayan kredi büyümesi son dönemde bir miktar yükseliş eğilimi sergiledi. İç talep koşulları, döviz kuru başta olmak üzere birikimli maliyet etkileri, uluslararası gıda ve diğer emtia fiyatlarındaki yükseliş ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler, fiyatlama davranışları ve enflasyon görünümünü olumsuz etkilemeye devam ediyor. Bazı sektörlerde belirginleşen arz kısıtları ile gerçekleştirilen ücret ve yönetilen fiyat ayarlamaları, orta vadeli enflasyon görünümü üzerindeki önemini koruyor. - Gerçekleştirilen parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki yavaşlatıcı etkilerinin daha belirgin hale geleceği beklentisi korunmakla birlikte, son dönemde kredi büyümesindeki yükseliş eğilimi ile ithal maliyetlerdeki artış, talep ve maliyet unsurlarında öngörülen kademeli iyileşmeyi geciktiriyor. DOLAR 7.33’E İNDİPPK ayrıca, enflasyonda kalıcı düşüşe ve fiyat istikrarına işaret eden güçlü göstergeler oluşana kadar, sıkı para politikasının süreceğini ve gerekirse ilave sıkılaştırma yapılacağını belirtti.Yeni faiz hamlesini ekonomist Uğur Gürses, “Bakıldı ki sözlü mesajla da reform taahhüdü ile de ters dolarizasyon-TL’ye dönüş olmuyor; 2 puanlık artış geldi. Testi kırılmadan, ‘iş başa düştü’ hali” şeklinde yorumlarken, Bürümcekçi Araştırma Ortağı Haluk Bürümcekçi, şuna dikkat çekti: “Benzer EM ülkelerine göre çok daha yüksek reel faizlere işaret ederek yabancı yatırımcı girişlerinin tekrar yoğunlaşması açısından yeterli olabileceğini düşündürüyor.” Karar öncesi 7.47 lirada olan dolar, sonrasında 7.33 liraya indi. Günü de 7.37 lirada kapadı. cumhuriyet.com.trDünyada yaşanan konteyner krizi nedeniyleüretici ve ihracatçıların hammadde fiyatlarıtırmanıyor
Dünyada yaşanan konteyner krizi nedeniyle üretici ve ihracatçıların hammadde fiyatları tırmanıyor Dünya ticaretinde bir süredir konteyner krizi yaşanıyor. Gemiyle taşımacılıkta navlun fiyatlarına yansıyan kriz, enflasyon için de tehlike oluşturuyor. Mobilyadan tekstile birçok sektörde hammadde maliyetleri şimdiden yükselmeye başladı. Türkiye’de inşaat malzemelerinden kimya, elektronik ve makineye kadar birçok sektörde hammadde krizi büyüyor. Dünya ticaretinde yaşanan konteyner krizinin faturasını ödemeye başlayan bazı sektörlerde maliyetler şimdiden yüzde 10-30 arasında artmaya başladı. Navlun (deniz taşımacılığı fiyatları) ile emtia fiyatlarında yaşanmakta olan artışlar, Türkiye’nin enflasyonla mücadelesinde önümüzdeki aylar için tehlike oluşturuyor. Bu gelişmelerden etkilenen sektörlerden birisi mobilya sektörü. Hammadde konusunda sorunlar yaşayan mobilya sektöründe, hammadde fiyatlarına gelen zammın şimdiden yüzde 13 civarında olduğu belirtiliyor. ÜRETİCİ DİRENİYORMobilya Sanayicileri Derneği Genel Sekreteri Güray Gürses, hammadde tedarikinde sorunların arttığını belirterek, “Hammadde gelmediği için de mevcut stoklar eriyecek ve doğal olarak piyasalarda fiyatlar artmaya devam edecek” dedi. İhracatta ise özellikle Afrika bölgesine çalışacak konteyner bulamadıklarını aktaran Gürses, pazarda çok büyük kayıplar yaşadıklarını dile getirdi. Global ekonominin 2008 krizinden daha derin bir küresel durgunluk yaşadığını hatırlatan Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Taşdelen Engin, hammadde fiyatlarının artması ve navlun ücretlerinin yükselmesinin firmaların üretimini olumsuz yönde etkilediğini de vurguladı. Engin, üreticilerin bu olumsuzlukları nihai kullanıcıya yansıtmamak için direndiklerini de aktardı. Çin tarafından bu krizin manipüle edildiğini savunan Engin, “3. çeyrekten itibaren piyasalardaki normalleşmeyi görürsek nihai tüketici çok etkilenmeden fiyatların belli bir dengeye oturacağını düşünüyorum” dedi.Türkiye’de özellikle ekim ayı itibarıyla başlayan ihracattaki ekipman sıkıntısı ve bununla beraber gemilerdeki yer sorunlarının artarak devam edeceğini vurgulayan UTİKAD Yönetim Kurulu Üyesi Cihan Özkal, en iyimser tahminle, bu durumun sonbahara kadar devam edeceğini söyledi. ÇİN’LE REKABET İMKÂNIUND Strateji ve İş Geliştirme Başkanı Fatih Şener ise şunları söyledi:“Çin gibi uzaktaki pazarlardan ürünler gelemiyor, bu nedenle üretimde dışa bağımlı olmayan yerli üreticinin ürünleri bu ürünler karşısında bir avantaj sağlamış oluyor. Hatta Avrupa’ya ihracat yapan firmaların da lehinedir diyebiliriz, demiryolu gibi alternatiflerle Çin ürünleri bu pazara giremezken bizim ürünlerimiz girebilir. Ancak üretimde dışa bağımlı olan sektörlerimiz için aleyhte bir durum var” diye konuştu. MİKROÇİP GELMEDİ TOFAŞ ARA VERDİTOFAŞ, dün KAP’a bir açıklama yaparak salgın nedeniyle birçok sektörle birlikte otomotivde de elektronik bileşen (mikroçip) tedarik sorunu yaşandığını ve kendilerinin de bundan etkilendiğini duyurdu. Bu mikroçiplerin kullanıldığı bazı parçaların yurtdışından tedarik ve teslimat süreçlerindeki aksamalar nedeniyle şirket, 19 Mart-5 Nisan 2021 arasında üretime ara verdi. Şirket bu dönemde üretim tesislerinde bakım yapacak.PANDEMİ TEDARİK ZİNCİRİNİ KIRDIDış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Asya Pasifik İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Murat Kolbaşı, pandemi sürecinde iş yapamayan konteynerlara özellikle aşı ve maske dolaşımının etkisiyle birdenbire bir yüklenme olduğunu belirtti. “Petrol fiyatlarındaki artış devam ediyor, bir de bunun yanında pandemi sürecinde bu konteynerların iş yapmaması ve sonra birdenbire yoğun bir talep gelmesi konteyner fiyatlarını doğal olarak etkiledi. Bir de şu açıdan bakmanız gerek şimdi sağlık söz konusu olduğu için daha önce hiç konteyner gitmemiş ülkelere bile aşı, maske ve benzeri bazı ekipmanlar gitti ve doğal olarak konteynerların dağılım sistemi bozuldu. Eskiden belli hatlarda gidip gelen konteynerlar şimdi dünyanın her tarafına yayıldı.” diye konuştu. Ali Can Polat