News - Haberler
AKP'li AlpayÖzalan'ın, Gergerlioğlu'nu yaka paça Meclis'tençıkarmayaçalıştığıanlar böyle kaydedildi
AKP'li Alpay Özalan'ın, Gergerlioğlu'nu yaka paça Meclis'ten çıkarmaya çalıştığı anlar böyle kaydedildi TBMM İdari Amiri Alpay Özalan, milletvekilliği düşürülen HDP'li Ömer Faruk Gergerlioğlu'nu yaka paça dışarı çıkarmak istedi. Araya HDP'li ve diğer muhalefet milletvekillerinin girmesiyle AKP'li Özalan'ın girişimi engellendi. O anlara ait görüntüler ise böyle kaydedildi. TBMM Başkanlığı’nın, HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’na paylaştığı bir tweet nedeniyle terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan verilen 2 yıl 6 aylık hapis cezasına yönelik kararı TBMM Genel Kurulu’nda okundu.Kararın TBMM Genel Kurulu’nda okunmasıyla Gergerlioğlu'nun milletvekilliği düşürüldü.Gergerlioğlu, kararı tanımadığını belirterek TBMM'den ayrılmayacağını ifade etti.HDP'li vekillerin Meclis'teki protestoları sürerken AKP'li Alpay Özalan Ömer Faruk Gergerlioğlu'nu tutarak dışarıya çıkarmaya çalıştı. Araya HDP'li ve diğer milletvekillerinin girmesiyle Özalan'ın girişimi engellendi. Görüntülere sosyal medyadan tepki yağdı.İŞTE O ANLAR: cumhuriyet.com.trBoşanma davasındançıkan koca, aracıyla eşinin bulunduğu otomobileçarptı
Boşanma davasından çıkan koca, aracıyla eşinin bulunduğu otomobile çarptı Çorum’da Ferhat K., boşanma davalarının görüldüğü adliye çıkışında otomobiliyle takip ettiği eşi Büşra K.’nin içinde bulunduğu araca çarptı, ardından da tüfekle ateş açtı. Sürücü Muhammet K. kolundan yaralanırken, Ferhat K. polis ekiplerince gözaltına alındı. Olay, saat 14.30 sıralarında Gazi Caddesi’nde meydana geldi. Çorum Adliyesi'nde boşanma davaları görülen Büşra K. ile Ferhat K. çifti, duruşmanın ardından adliyeden çıktı. Ferhat K., kendisine ait otomobile binerek eşinin bulunduğu Muhammet K. yönetimindeki otomobilin peşine düştü. Bir süre sonra Ferhat K., otomobiliyle eşi Büşra K.’nin içinde bulunduğu araca çarptı. Ferhat K. ardından yanındaki tüfekle diğer otomobile ateş açtı. Tüfekten çıkan saçmaların koluna isabet ettiği Muhammet K. yaralandı. İhbar üzerine bölgeye polis ve sağlık ekipleri sevk edildi.Saldırgan gözaltına alınırken, Muhammet K. ambulansla hastaneye kaldırılarak tedaviye alındı. Olay yerinde fenalaşan Büşra K. ise çevredekiler tarafından sakinleştirildi.Muhammet K.’nin emniyetteki sorgusunun sürdüğü bildirildi./Archive/2021/3/17/172644785-bosanma-davasi-sonrasi-otomobiliyle-esinin-bulundugu-araca-carpip-tufekle-ates-acti-1-yarali_1.jpg/Archive%5C2021%5C3%5C17%5C172646160-bosanma-davasi-sonrasi-otomobiliyle-esinin-bulundugu-araca-carpip-tufekle-ates-acti-1-yarali_4.jpg DHATwitter'ıhackleyerek Bitcoin dolandırıcılığıyapan 17 yaşındaki bilgisayar korsanısuçunu kabul etti
Twitter'ı hackleyerek Bitcoin dolandırıcılığı yapan 17 yaşındaki bilgisayar korsanı suçunu kabul etti ABD'de bir hacker, Bitcoin dolandırıcılığı için ünlü kişi ve şirketlere ait Twitter hesaplarını ele geçirdiği suçlamasını kabul etti. ABD'de bir hacker, Bitcoin dolandırıcılığı için ünlü kişi ve şirketlere ait Twitter hesaplarını ele geçirdiği suçlamasını kabul etti.Graham Ivan Clark isimli bilgisayar korsanının liderliğindeki dolandırıcılık operasyonunda, Kim Kardashian, Kanye West, Elon Musk, Bill Gates ve Barack Obama gibi kişilerin profilleri ele geçirilmişti.Clark, 17 yaşında iken işlediği suç nedeniyle Florida savcılığı ile anlaşarak 3 yıl ceza almayı kabul etti.15 Temmuz'da yaşanan olayda, ele geçirilen hesaplardan aynı anda Bitcoin ile ilgili bir dizi mesaj atılmıştı.Mesajlarda bir Bitcoin hesabı paylaşılarak, buraya para gönderilmesi ve gelecek paralara göre bağış yapılacağı öne sürüldü.Örneğin dünyanın en büyük şirketlerinden Apple'ın hesabından yapılan paylaşım, "Bitcoin'i destekliyoruz ve sizin de desteklemeniz gerektiğine inanıyoruz. Aşağıdaki hesaba göndereceğiniz her Bitcoin'in iki katı sizin hesabınıza geri yatırılacak" şeklindeydi.Bill Gates'in hesabından da, "Siz 1000 dolar gönderin, ben size 2000 dolar yollayacağım" mesajı paylaşıldı.Ünlü isimlerin de hesapları kullanılarak yapılan bu dolandırıcılıkta, o dönemki değerle 117 bin dolarlık bitcoin bağışı yapılması sağlandı.Yaşanan olayın ardından Twitter hisseleri yüzde 4 civarında değer kaybetti.Getty ImagesTwitter çalışanı taklidi yaptıSuçunu kabul eden Clark'ın avukatı, dolandırıcılıkla elde edilen paranın mağdurlara geri verilmek üzere yetkililere aktarıldığını söyledi.İddiaya göre, Clark, Twitter çalışanı taklidi yaparak, sisteme girmeyi başardı ve iki suç ortağı ile birlikte soygunu yaptı.22 yaşındaki Nima Fazeli ve 19 yaşındaki Mason Sheppard da dava kapsamında suçlandı.229 gündür cezaevinde olan IIvan Clark'ın ve reşit olmadığı yaşta işlediği suç nedeniyle nedenle cezasının kalan kısmını bir eğitim kampında geçirebileceği belirtiliyor.Clark'ın bilgisayarlara olan erişimi, işlediği suç nedeniyle güvenlik güçlerinin iznine bağlı olacak. BBC TürkçeİşBankasıGenel MüdürüAdnan Bali'den batık krediler için kritik uyarı
İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali'den batık krediler için kritik uyarı İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali bankacılık sisteminde sorunlu kredi oranının yüzde 5'ler civarında olduğunu vurgularken, yakın izlemedeki kredilerin de yüzde 15'lerin üzerinde olduğunu söyledi. İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali bankacılık sisteminde yüzde 1.5’lara kadar gerileyen sorunlu kredi oranının şu anda yüzde 5’ler civarında, yakın izlemedeki kredilerin de yüzde 15’lerin üzerinde olduğunu belirterek bunların tamir edilmesi gerektiğini söyledi.“İş’le Buluşmalar” toplantısında konuşan Bali, “Ana rotamız Türkiye ekonomisinde bu yüksek tansiyonda oluşmuş tahribatları düzeltmek, eğilim o yönde, ama zaman alacak, sabırlı olmalıyız” dedi.SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ÖNEMLİBali politikaların sürdürülebilirliğinin önemli olduğunu belirterek, siyasi doğru ile teknik doğrunun da her zaman uyuşmayabileceğini ifade etti ve şunları söyledi:“Dünyanın her yerinde siyasiler, yüksek istihdam, yüksek büyüme, düşük faiz ister… Politikacının tahammül sürecini zorlamayacak sürede işleri çözmeniz lazım.”Bali ayrıca şu anda normalleşme konusunda önemli bir gelişme gördüğünü belirterek, TCMB mesajları ve uygulamalarının da kuvvetli olduğunun altını çizdi.“İŞ BANKASI İSTİKRARIN ADIDIR”Adnan Bali, İş Bankası’nı bu ekosistemin doğal bir parçası gibi konumlandırmaya çalıştıklarını belirterek, “Kısa dönemli politikalar uğruna orta ve uzun dönemi riske etmemek lazım. Onun için yeri gelir bilançolarınız bundan zarar da görebilir. Maalesef problemler, bankacılık sistemine de yansıyabiliyor. Bütün bunları geniş perspektifle görerek yönetmek gerektiğini düşünüyorum. Bu kurum da onu yapıyor” dedi. Banka olarak çok ince ayar çalıştıklarını, fiyatlamadan kredi tahsis kararlarına kadar birçok noktada hızlıca tavır aldıklarını belirten Bali, “Kendi içimizde yaptığımız değişimlerin, dönüşümlerin müşteri tarafında sürprizler yaratmamasına çok özen gösteriyoruz. Dur kalk politikaları, kesintili işler öngörüyü bozan şeyler. Onun için İş Bankası bana göre iş dünyasında istikrarın adıdır” diye konuştu. İş Bankası’nın kredi politikalarının ve sosyal politikalarının dayandığı temel felsefenin yaygınlık, uzun solukluluk ve sürdürülebilirlik olduğunu vurgulayan Bali, “Müşterilerimiz bunu hissettikleri ölçüde bu bankayla çalışmaya devam ediyor. Bu, uzun bir yol arkadaşlığıdır” dedi. “HER ÇEVRİLDİĞİNDE AKAN MUSLUK İLE AKMAYAN SUYUN FİYATI AYNI OLMAZ” Bali, kredi faizlerinin yüksek olduğu eleştirilerine dair de şunları söyledi: “Bizde kredi, uzun vadeli taahhütkar bir anlayışla veriliyor. Konjonktür nereye giderse gitsin, o musluk her çevrildiğinde akıyorsa onun fiyatı ile ikide bir musluğu açtığınızda akmadığını gördüğünüz suyun fiyatı aynı olmaz. Çünkü biz orada bir istikrarı ifade ediyoruz. Aslında nakdi kredi verirken, yanında bir gayrinakdi kredi daha veriyoruz. O ne yapıyor? Müşteriye bu kredinin usulünce kullandırılacağını taahhüt eden bir teminat mektubu da veriyoruz. O mektubun komisyonu yok mu? Müşterilerimiz bunu kötü deneyimler sırasında hissederler. Ama bunlar olağan konjonktürlerde unutulur. Onun için bu, bizim taahhütkarlığımızın karşılığıdır. Aynı ürünler değildir, aynı mallar değildir, aynı şekilde fiyatlanmazlar. Ben bu bakımdan baktığımızda çeyrek bazlı değil, orta-uzun vadeli bir perspektifle bankayı yönettiğimizi düşünüyorum. İşlerimizi yaparken de ihtiyaç duyduğumuz perspektif budur. Sizin bir rotanız, perspektifiniz olmalı. Bu, ikide bir o yöne bu yöne kayarak olmaz. Zaten muhataplarınıza sapmayacağınız görüntüsünü verdiğiniz zaman, yolculuğunuz daha istikrarlı oluyor. İş Bankası’nın bugün bu ülkede hemen her sermaye grubunun temelinde harcı varsa, bu anlayış sayesinde oldu.”“Kredi faizlerinin yüksek olması ve fiyatlamalar gibi tartışmaların bankacılık sisteminin en alevli ve cazip konularından biri olduğunu” söyleyen Bali, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu albüm her zaman satmıştır. İş hayatı içinde en önemli finansal maliyet kalemi olarak faizin yükü altında sıkıntıya giren, kendi faaliyet marjından çok ciddi derecede bir faiz maliyetine katlanmak durumunda kalan müşterilerimizin bundan şikâyetçi olmasını anlamamak mümkün mü? Anlaşılmayan nokta şu; bizim sadece faiz tahsil ettiğimiz zannediliyor. Biz aynı zamanda yüksek de faiz ödüyoruz. Ve hatta bizim net faiz marjlarımız, en fazla faizler düşerken genişler. Faizler düştüğü zaman, sizin en önemli fonlama kaleminiz olan mevduatın maliyeti bir ay içinde hemen yeniden fiyatlamayla düşmeye başlar. Bir faiz artışı karşısında bankacılık sisteminin durumu ne oluyor denirse, sanayicilerimizin, üreticilerimizin en fazla kullandıkları hammaddenin fiyatı arttığında ne oluyorsa bizde de o oluyor. Aynı mekanizma… Önemli olan ticarette fiyatların, faizin genel seviyesi değil marjın ne olduğudur. HAKAN ARAN: “İŞLETMELER, DÖNÜŞÜMÜ EN KISA SÜREDE YAPMALI”Mart sonunda yapılacak İş Bankası Genel Kurulu sonrasında, yetkili kurulların onayının ardından, Bali’den Genel Müdürlük görevini devralacak olan Genel Müdür Yardımcısı Hakan Aran da her dönemin beraberinde getirdiği müşteri davranışlarındaki değişimi görebilmenin, bunu okuyabilmenin ve müşterinin yanında yer almaya devam etmenin önemine dikkat çekti. İş Bankası’nın geldiği yer itibarıyla, teknolojiyi kullanma ve bankacılığı yorumlama şekliyle müşterisi için değer yaratmaya devam ettiğini ifade eden Aran, “Her dönem müşteri ile etkileşimin değişikliğe uğradığı, müşteri tercihlerinin değiştiği dönemler oluyor. Bizim de bunu yakalayabilmemiz gerekiyor” dedi. Dijitalleşme ile ilgili konuların daha önceki İş’le Buluşmalar Toplantıları’nda da ele alındığını hatırlatan Aran, şöyle konuştu: “Biz o toplantılarda hep şunu söyledik; ‘Dijitalleşme bir trend değil, gerçekten bir ihtiyaç. Bu yapılmak zorunda. Yapılsa da olur kategorisinde değil. Hayati, yaşamsal bir dönüşümden bahsediyoruz.’ Nitekim pandemi ile beraber bu netlik kazandı. Bu noktada dijitalleşme fırsatı varken yapamayan kurumların yapacaklarıyla, dijitalleşme fırsatında işi fiziksel etkileşime, yüz yüze temasa dayalı olan sektörlerin yapacakları birbirinden ayrışıyor. Çünkü herkes eşit oranda dijitalleşme imkânına sahip değildi. Bizim işletmeleri yöneten insanlar olarak, bazı ürün ve iş modelleriyle vedalaşmaları yapabilmemiz lazım. Yeni ürünlere, yeni iş modellerine geçmeyi başarabilmemiz gerekiyor. Mevcut yetkinliklerimizin ne olduğunu iyi bilmemiz gerekiyor. Bizi ürettiğimiz ürün, iş modeli başarılı kılmıyor. Onun içinde geliştirdiğimiz yetkinlikleri bulmak gerekiyor. Benim önerim; o temel yetkinliklerin farkında olarak, o yetkinliklerin uygulanacağı yeni alan ve hizmetlere dönüşümü mümkün olan en kısa sürede yapmak. Finansman desteği kullanılacaksa, bunu mevcut işteki aksayan nakit akışı için değil mevcut işi yüzdürmek için değil; katma değer yaratan bir işe ve yeni dönemin iş modeline çevirmekte kullanmak çok akıllıca olacaktır.”Müşteri davranışlarındaki eğilim ve trendlerdeki değişimin pandemi döneminde hızlandığını, müşteri davranışlarında kalıcı dönüşümler meydana geldiğini ifade eden Aran, işletmelerin teknolojik dönüşümleri yapmaları gerektiğini pandemi zorladığında çok daha iyi fark ettiklerini söyledi. “BANKACILIĞIN GELECEĞİ GÖRÜNMEZ BANKACILIK”Önümüzdeki dönemde, müşteri davranışlarındaki kalıcı değişikliklerle beraber, bankacılık işlemleri ile ticari platformların, ticaretin iç içe geçtiğinin daha çok görüleceğini ifade eden Aran, şöyle konuştu: “Bankacılık; ıslak imzaların atılmadığı, tüm işlemlerin tamamen internet üzerinden yapıldığı, hatta bunun ötesinde bir banka sistemine girme zorunluluğunun olmadığı, hangi iş yapılıyorsa o işin bir parçası olarak bankacılık hizmetlerinin alındığı bir yöne doğru gidiyor. Genel çerçevesi itibarıyla bu; ister bireysel ister ticari olsun müşterilerin, bir banka şubesine gitmesine veya herhangi bir bankanın dijital uygulamasına girmesine gerek kalmadan o andaki ihtiyacını karşılayabileceği bir yapı olacak. Bu yöndeki gelişmelere baktığımızda ben bankacılığın geleceğini, ‘görünmez bankacılık’ olarak tanımlıyorum. Esasında burada çatı kavramın ‘platform bankacılığı’ olduğunu düşünüyorum. Çünkü içinde bulunduğumuz teknoloji çağında hayat platformlar üzerinden yürüyor, platform ekonomisi diye bilinen, çok sayıda alıcı ve satıcının birbirleriyle sorunsuz bir şekilde ve dijital ortamlarda etkileşim içerisine girmesini sağlayan ekonomik modeller öne çıkıyor. Geleceğin bankacılığı; fiziksel para yerine dijital paranın olduğu, dijital paranın ödeme sistemleriyle iç içe geçtiği, ihracatın da ithalatın da platformlar üzerinden yapılabildiği, block zincir teknolojisinde mal gönderimi ve sözleşme alımının insansız otomatik olarak yapılabildiği, aracıya ihtiyaç duyulmadığı, sistemin kendi başına güvenlik endişelerini giderdiği bir tarzda olacak. Bankaların araya giren değil bu sistemleri işleten, bu platformların yöneticisi olduğu ve bu platformlara kendi ürün ve hizmetlerini görünmez bir şekilde monte ettiği bir gelecek olacak.” İş Bankası’nda dijital dönüşüm çalışmalarında teknolojiyi çalışanların yerine değil yanına konumlandırdıklarını vurgulayan Bali, “Teknolojiyi icat eden de yöneten de insan. İnsan kendi icat ettiği bir şeye hiçbir zaman yenik düşmez, düşmemeli. Bizler teknolojiyi, yapay zeka gücünü kullanarak işimizi daha güçlendirebiliriz. Biz dijitalleşmeden, yapay zekanın gücünden yararlanarak çalışanlarımızın da müşterilerimizin de işlerini, yetkinliklerini geliştirmeleri konusunda öncü olacağız” diye konuştu. Hakan Aran, teknolojiyi aynı zamanda kişiselleştirilmiş ve özelleştirilmiş bir şekilde müşterilerinin yanında olacak tarzda, her bir müşterinin, kendisini İş Bankası’nın tek müşterisiymişçesine özel hissedeceği bir deneyim tasarlamakta kullandıklarını vurguladı. KİLOGRAM BAŞI İHRACATTA DÜŞÜŞLE KARŞILAŞTIKTürkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle de şöyle konuştu: “Kur saldırılarına, ticaret savaşlarına ve pandemiye rağmen, Türk ihracat ailesi önemli başarılara imza attı. Bu dönemde, tüm ihracat hedeflerimizi bir bir aşma başarısını gösterdik. 2018 yılında, 177,1 milyar dolarlık rekor bir ihracatla başladığımız bu yolda, 2019 yılında, Cumhuriyet tarihi ihracat rekorunu 180,8 milyar dolarla kırmayı başardık. 2020 yılında ise dünya ticaretindeki rekor daralmaya ve pandemi sürecinin tüm olumsuz etkilerine rağmen, ihracat hedefimiz olan 165,9 milyar doları aşmayı başardık. Hatta bu rakamın da üzerine çıkarak, 169,6 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdik. Burada, özellikle yılın son çeyreğindeki ihracat performansımızın altını çizmemiz gerekli. Öyle ki son çeyrekte 51,2 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdik. Bu performans, bizi 200 milyar dolarlık ihracat hedefimiz için oldukça heyecanlandırıyor. 2021 yılına da oldukça güzel başlamış durumdayız. Ocak ve Şubat aylarında, Cumhuriyet tarihinin en yüksek dönemsel performanslarımıza imza attık. Mart ayında da rakamlarımızda iyi gidişat devam ediyor. İnanıyorum ki tüm bu başarıları yıl geneline yayarak, ‘dış ticaret fazlası veren Türkiye’ hedefimize adım adım yaklaşacağız.”Katma değerli ihracatın önemine de dikkat çeken Gülle, “Geçtiğimiz yıl, kilogram başına düşen ihracat değerimiz, 1,02 dolar oldu. Son dönemde artan kur ve rekabetin etkisiyle, kilogram başı ihracatta düşüşle karşılaştık. Amacımız, öncelikle bu rakamı süratle 2 doların üzerine taşımak olmalı. Bunu da ancak katma değerli ihracatla, inovasyonla ve markalaşmayla elde edebiliriz. Özellikle, kilogram başına, 514 dolarla mücevher, 47 dolarla savunma ve havacılık sanayi, 13 dolarla hazır giyim ve konfeksiyon, 9 dolarla deri sektörlerimizin katma değerli ihracatımıza katkısı büyük. Çimento ve madencilik sektörlerimiz dışındaki sektörlerimize baktığımızda ise kilogram başı ihracatımızın 2020 yılında 1,75 dolara yükseldiğini görüyoruz” diye konuştu. Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan da konuşmasında şunları söyledi: “Dünyada olduğu gibi ülkemizde de KOBİ’ler, toplam çevresel etkinin önemli bir kısmını üretiyor. Yeşil mutabakat ve döngüsel ekonomi odaklı bir dönüşümde KOBİ’ler; mali kaynak eksikliği, müşteri talebi ve karlı olmayacağı endişesi taşıyor. Bununla birlikte KOBİ’ler, düşük karbonlu ekonomiye geçişte, kaynak verimliliği ve döngüsel ekonomi uygulamaları ile yeşil dönüşümün katalizörü olma potansiyeli de taşıyor. Dijitalleşme gibi yeşil dönüşüm de KOBİ’lerin rekabetçiliğinde önemli bir kaldıraç. KOBİ’lerin dijital ve yeşil dönüşüm yolculuğuna rehberlik edecek politikalar, süreci hızlandıracak destek ve teşvikler ile birlikte ele alınmayı gerekli kılıyor. KOBİ’lerin eko-tasarım ve dijitalleşme kanalları ile eğitim ve beceri seviyelerini artırmak, başarılı olan en iyi uygulamalardan ders alabilecekleri platformları oluşturmak, endüstriyel iş birliklerinde farklı paydaşlar ile birlikte çalışmaya yönlendirmek gerekiyor.”“AŞILAMA ÇALIŞMALARI EKONOMİDE OLUMLU BEKLENTİLER YARATIYOR”İş Bankası İktisadi Araştırmalar Müdürü ve Baş Ekonomisti İzlem Erdem de pandemi nedeniyle dünya ekonomisinde global krizde bile görülmeyen ölçüde daralmalar yaşandığını, bu dönemde politika yapıcıların hem ekonomileri harekete geçirmek hem de sağlık sorunuyla baş etmek üzere genişleyici ekonomi politikaları ile sosyal hayatı kısıtlayıcı tedbirleri birlikte uyguladığını hatırlattı. Ülkelerin pandemide ekonomik aktivitenin ayakta tutulması amacıyla dünya milli gelirinin yaklaşık %15’i büyüklüğünde destek paketleri uygulamaya koyduğunu hatırlatan Erdem, “Pandemide gelinen nokta itibarıyla halen bazı riskler devam ediyor. Ama diğer taraftan pandemi koşullarına bir şekilde adaptasyon söz konusu. 2021 yılına başlarken en umut verici gelişme, aşılama çalışmaları oldu. Aşılama, hem sağlık açısından hem ekonomik aktivite açısından geleceğe dair daha olumlu beklentiler yaratıyor” dedi. cumhuriyet.com.trKamer Genç'in adıÇiğli'de yaşayacak
Kamer Genç'in adı Çiğli'de yaşayacak Çiğli Belediye Başkanı Utku Gümrükçü’nün çağrısı üzerine sosyal medya üzerinden başlatılan anket sona erdi. Ankete katılan vatandaşların büyük çoğunluğu Kamer Genç’in isminin verileceği parkın, Evka-6 Mahallesi’nde yapılması yönünde oy kullandı. Çiğli Belediyesi tarafından 2020 yılında başlatılan "Her Ay Bir Park" projesi kapsamında, kentin yeşil alan kapasitesinin artırılmasına yönelik çalışmalar devam ediyor. Çiğli’de, yapımına başlanacak olan parkın yeriyle ilgili örnek bir uygulamaya imza atıldı. Başkan Utku Gümrükçü, sosyal medya üzerinden çağrıda bulunarak TBMM’de 6 dönem Milletvekilliği yapan ve 2016 yılında vefat eden Kamer Genç’in isminin hangi mahallede yaşatılmasını istediklerine dair vatandaşların görüşünü sordu. Ataşehir, Atatürk, Evka-5, Evka-6 ve Yakakent Mahalleleri arasında anket yapıldı. Çiğli Belediyesi’nin resmi sosyal medya hesapları üzerinden yapılan ankete katılanların çoğunluğu, Kamer Genç’in isminin verileceği parkın Evka-6 Mahallesi’nde yapılması doğrultusunda oy kullandı. Kamer Genç gibi hizmetleriyle toplumun gönlünde yer edinmiş değerli bir ismin anısını Çiğli’de yaşatacak olmaktan dolayı mutlu olduğunu ifade eden Başkan Gümrükçü, “Kentimizin yeşil alan kapasitesini artırmak için her ay farklı bir mahallemize yeni bir park kazandırıyoruz. Son olarak, 5 yıl önce kaybettiğimiz Kamer Genç’in ismini vereceğimiz bir park yapmak istedik. Yerini de, düzenlediğimiz anketle Çiğlili hemşehrilerimize sorduk. Anket sonucunda ilk sırayı Evka-6 Mahallesi aldı. Park ve Bahçeler Müdürlüğü ekiplerimiz, parkın yeriyle ilgili keşif çalışmalarına vakit kaybetmeden başladı. Uygun yer bulunduğunda oyun grupları, fitness aletleri, yürüyüş ve dinlenme alanlarıyla Evka-6 Mahallesine ve Kamer Genç ismine yakışır bir parkı kısa süre içerisinde vatandaşlarımızın hizmetine sunacağız. Kamer Genç Parkı, Evka-6 Mahallemize çok yakışacak” dedi. cumhuriyet.com.tr5G hızıtesti: iPhone 12, 25 Android telefonun arkasında kaldı
5G hızı testi: iPhone 12, 25 Android telefonun arkasında kaldı Yeni bir çalışma Apple'ın iPhone 12 serisinin tüm modellerinin 4G ve 5G hızları karşılaştırıldığında Android işletim sistemini kullanan en az 25 akıllı telefondan daha yavaş olduğunu ortaya koydu. Mobil analiz firması OpenSignal tarafından hazırlanan rapor, Samsung'un listenin en tepesine çıkıp sıralamaya damgasını vurduğunu ve test edilen en iyi modellerin yüzde 60'ını oluşturduğunu gösterdi.Buna karşın Apple kullanıcıları Samsung telefonlardan yaklaşık yüzde 18 daha yavaş 5G indirme hızı tecrübe ediyor.Geçen yıl iPhone 12 serisiyle birlikte piyasaya sürülen iPhone SE, iPhone 11 öncüllerinden de epey yavaş.OpenSignal'ın raporu "Herkes yeni teknolojilerin öncekinden daha hızlı olmasını bekliyor" diyor.iPhone serisinde bu her zaman doğru değil.Listede en iyi performans gösteren telefon ortalama 56 Mbps indirme hızıyla Samsung Galaxy S21 5G'yken onu 400 dolarlık (yaklaşık üç bin TL) TCL Revvl 5G izledi.Test edilen Samsung telefonlarının hepsi için ortalama 5G hızı 54 Mbps iken OnePlus için 53,1 Mbps, Google için 52,2 Mbps ve LG içinse 47,9 Mbps.Ortalama 44,5 Mbps'lik 5G indirme hızıyla Apple başlıca akıllı telefon üreticilerinin en yavaşı oldu.Apple'ın 5G özellikli ilk iPhone'unun rakiplerine kıyasla bu kadar düşük performans göstermesinin nedeni hemen belli olmadı. The Independent yorumları için Apple'la iletişime geçti.Raporu yazan OpenSignal analisti Ian Fogg, bunun durumun radyo frekansı (RF) tasarımı söz konusu olduğunda Apple'ın Android üreticilerinin gerisinde kalmasından kaynaklanabileceğini düşünüyor.Bununla birlikte rapor Apple kullanıcılarının 4G alanlarına kıyasla 5G alanlarındaki hızlarda en büyük sıçramayı deneyimlediğini belirtiyor.Raporda "5G'nin mevcut olduğu bölgelerde Apple kullanıcılarının genel indirme hızı iPhone kullanıcılarının 4G indirme hızlarından 2,3 kat daha hızlıydı. Analiz ettiğimiz diğer markalar arasında bu fark LG kullanıcıları için 1,7, OnePlus ve Google kullanıcıları içinse 1,4'tü" deniyor.ABD 5G'ye geçtikçe Apple da diğer akıllı telefon markalarıyla arasındaki deneyim farkını kapatıyor.Kaynak: Independent Türkçe cumhuriyet.com.trAKP'li Kurtulmuş'tan 'seçim' açıklaması
AKP'li Kurtulmuş'tan 'seçim' açıklaması AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş'tan "24 Mart'ta kongremizi yaptıktan hemen sonra 2023 seçim süreci başlayacak. Eksiklerimiz hatalarımız nerede bunu tamamlayacağız" açıklaması geldi. AKP'li Kurtulmuş, parti genel merkezinde gündeme ilişkin açıklamada bulundu.Kurtulmuş, Türkiye olarak dış politikada temel ilkelerinin bulunduğunu söyleyerek, "Mısır halkı ile bizim milletimiz arasında en ufak bir ayrışma söz konusu değildir. İslam dünyasının büyük ülkesinden biridir./Archive/2021/3/17/163721971-ak-partili-kurtulmus-kongremizi-yaptiktan-sonra-2023-secim-sureci-baslayacak_1.jpgKöklü değerleri olan bir ülkeden bahsediyoruz. Ne yazık ki bundan 8 yıl evvel tamda demokrasinin başlangıcında olduğu bir dönemde, dünyanın gözü önünde Mısır'da doğan demokrasi katledilmiş" dedi. Bölge ülkelerinin çıkış noktasının demokrasi olduğunu belirten Kurtulmuş,"Bu anlamda, dünyanın Mısır'da demokrasinin yeniden tesis edilmesi bakımından, cesaret verici, yol açıcı, şu anda darbe sonrası yönetimi ele alan iktidarı da bir şekilde yola getirici bir tarz ve tavır izlemelidir. Türkiye bu anlamda Mısır'da demokrasinin inşaası için asla vazgeçmeyecektir" dedi.'HERKESİN MECLİS'TE TEMSİLCİSİ OLSUN'Kurtulmuş, Siyasi Partiler Yasası ile ilgili bir çalışmanın yürütüldüğünü belirterek, "Uzun yıllar boyunca çok yüksek olan seçim barajının Türkiye demokrasisine bir faydası olmayacağını söyledik. Zaten ittifaklarla birlikte yüzde 10 barajının da bir önemi kalmadı. Şu anda parlamentoda yaklaşık 12 parti var. Yüzde birden az olan partiler şu anda Meclis'te temsil ediliyor. Yeni sistem yüzde 50 artı 1 gerektiriyor. Bunun içinde ittifak sisteminin önü yasal olarak açılmıştır. İstiyoruz ki farklı kimliği ve görüşü olan herkesin Meclis'te temsilcisi olsun. Derdimiz, daha demokratik, temsil kabiliyeti daha yüksek daha güçlü bir parlamentoyu kuracak olan seçim sisteminin oluşması" diye konuştu.'24 MART SONRASI YENİ DÖNEM OLACAK'Kurtulmuş, 24 Mart'ta gerçekleşecek partisinin 7'nci Olağan Büyük Kongresi'nin ardından 2023 seçimleri için start vereceklerini belirterek,"Yaklaşık yüzde 70 bir yenilenme söz konusu oldu, ilçe ve il kongrelerimizde. 24'ündeki kongremizi yaptıktan hemen sonra 2023 seçim süreci başlayacak. Eksiklerimiz, hatalarımız nerede bunu tamamlayacağız. Teşkilatlarımızı çok daha güçlü bir hale dönüştüreceğiz. Ana temamız, 'inandığın yolda yürü' olacak. 24 Mart sonrası yeni dönem olacak. 2023 ve 2024 seçimleri için yeni bir başlangıç olacak" ifadesini kullandı. Kurtulmuş, koronavirüs tedbirleri kapsamında yaklaşık 12 milyon kişinin aşılandığını belirterek, "Bu önemli. Türkiye'nin kullandığı aşıda olumsuz bir durum rapor edilmedi. Medya mensuplarının da aşı olması gerekiyor. Risk altında çalışıyorlar" dedi. DHAİngiltere BaşbakanıJohnson: 'AstraZeneca aşısıyaptıracağım'
İngiltere Başbakanı Johnson: 'AstraZeneca aşısı yaptıracağım' İngiltere Başbakanı Boris Johnson, kan pıhtılaşması gibi yan etkilere neden olduğu gerekçesiyle 23 ülkede kullanımı askıya alınan AstraZeneca aşısından yaptıracağını açıkladı. İngiltere’de Oxford Üniversitesi ve İngiliz-İsveç ortaklı ilaç şirketi AstraZeneca tarafından korona virüse (Covid-19) karşı geliştirilen aşının kan pıhtılaşmasına neden olduğu şüphesiyle, aşının kullanımını durduran ülkelerin sayısı giderek artıyor. Son olarak 23 ülkede aşının kullanımını askıya alınırken İngiltere’den AstraZeneca açıklaması geldi. İngiltere Başbakanı Boris Johnson, birçok Avrupa ülkesinde askıya alınmasına rağmen aşıya olan güvenini dile getirerek, AstraZeneca aşısı yaptıracağını söyledi. Johnson, Oxford/AstraZeneca aşısının ilk dozu çok yakında alacağını belirtti.Avrupa İlaç Ajansı (EMA), AstraZeneca aşısı ile kan pıhtılaşması arasında bağlantı olup olmadığı araştırmaya devam ediyor. Aşıyı mercek altına alan EMA’nın Başkanı Emer Cooke, dün gerçekleştirdiği basın toplantısında, "Uzmanlardan aşı ile kan pıhtılaşması arasında bir bağlantı olup olmadığını araştırmalarını istedik. Aşının yan etkiye neden olduğuna dair bir kanıt yok. Aşısının faydalarının yan etki risklerinden ağır bastığına halen kesin olarak inanıyoruz" diyerek aşıyı savunmuştu.AŞI İLE İLGİLİ NİHAİ SONUÇ YARIN AÇIKLANACAKEMA’nın durumu çok ciddiye aldığını ve yan etkiyi değerlendirdiğini belirten Cooke, sonuçların yarın gerçekleştirilecek toplantıda açıklanacağı bilgisini paylaşmıştı.23 ÜLKE AŞININ KULLANIMINI ASKIYA ALDIKuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Fransa, Danimarka, Almanya, Hollanda, İzlanda, Lüksemburg, Portekiz, Slovenya, İrlanda, Norveç, İtalya, Avusturya, Estonya, Litvanya, Letonya, Bulgaristan, Romanya, Tayland, Endonezya, Lüksemburg, İspanya ve İsveç’in de aralarında bulunduğu 23 ülke, kan pıhtılaşmasına neden olduğu gerekçesiyle önlem olarak AstraZeneca aşısının kullanımını durdurmuştu. İngiltere ise AstraZenaca aşısı ile kan pıhtılaşması arasında bağlantı olduğuna dair herhangi bir kanıt olmadığını öne sürerek, aşıyı kullanmaya devam ediyor. İHADSÖ'den flaşAstraZeneca kararı
DSÖ'den flaş AstraZeneca kararı Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), "AstraZeneca aşısının faydası risklerinden daha fazla, aşılama sürmeli" dedi. Geçtiğimiz günlerde Avrupa'da birçok ülke tarafından kullanımı askıya alınan İngiliz aşısı AstraZeneca ile ilgili Dünya Sağlık Örgütü'nden açıklama geldi.DSÖ, "AstraZeneca aşısının faydası risklerinden daha fazla, aşılama sürmeli" dedi.AYRINTILAR GELİYOR... cumhuriyet.com.trPandemide kadınların yüzde 62'sişiddet gördü
Pandemide kadınların yüzde 62'si şiddet gördü Salgın Sürecinde Çalışma Hayatı ve Ev İçi Şiddet raporuna göre, kadın çalışanların yüzde 62’si son 3 ay içinde şiddetin bir türüne en az bir kez maruz kaldı. Kadın çalışanların en çok maruz kaldığı şiddet türü yüzde 58 ile psikolojik şiddet oldu. Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu; TÜSİAD iş birliği, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ve Sabancı Vakfı desteğiyle 2014 yılında başlattığı İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı (Business Against Domestic Violance – BADV) projesi kapsamında hazırladığı “Salgın Sürecinde Çalışma Hayatı ve Ev İçi Şiddet” raporunu düzenlenen çevrimiçi toplantıda kamuoyu ile paylaştı. Rapora göre, kadın çalışanların yüzde 62’si son 3 ay içinde ev içinde veya birlikte oldukları kisiler tarafından şiddetin bir türüne en az bir kez maruz kalırken, şiddete maruz kalan kadınların en çok maruz kaldığı şiddet türü yüzde 58 ile psikolojik şiddet oldu. Bunu yüzde 15 ile sosyal şiddet, yüzde 12 ile fiziksel şiddet ve yüzde 9 ile cinsel şiddet takip etti.BADV Projesi, çalışanların yakın ilişkide maruz kaldıkları şiddete karşı işyerlerinde destek mekanizmaları oluşturulması ve iş dünyasının yönetsel yetkinliklerinin ve örgütsel kaynaklarının kullanılmasıyla ev içi şiddeti azaltıcı en iyi uygulamaların, araç ve yöntemlerin yaygınlaştırılmasını amaçlıyor. 2020 yılı sonunda projeye dahil olan şirket sayısı 73’e, kapsama dahil olan çalışan sayısı 183.215’e ulaştı. Bu raporun konusu olan “Salgın Sürecinde Çalışma Hayatı ve Ev İçi Şiddet” araştırması COVID-19 sürecinde bireylerin ev içinde veya birlikte oldukları kişiler tarafından uğradıkları şiddetin çalışma ortamına ve çalışma hayatına etkisini araştırmak üzere tasarlandı. Araştırma aynı zamanda, toplanan veriler ve analizler ışığında şirketlere evden çalışma uygulamalarından kadınların olumsuz etkilenmesini önleyecek ve iş yerinde toplumsal cinsiyet eşitliğini destekleyecek ek öneriler sunmayı amaçlıyor.Toplantının açılışında UNFPA Türkiye Temsilcisi Hassan Mohtashami, Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan, TÜSİAD Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Çalışma Grubu Başkanı Oya Ünlü Kızıl tarafından rapor değerlendirmeleri paylaşıldı.HER GÜN ŞİDDETE HAYIR DEME ZAMANIDIRUNFPA Türkiye Temsilcisi Hassan Mohtashami ise COVID-19 küresel salgını süresince, kadınlar ve kız çocuklarının, aile içi şiddete karşı daha kırılgan bir duruma geldiğini, buna ayrıca, cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerine kısıtlı erişim ile derinleşen ekonomik ve sosyal stresin de eklendiğini söyledi. Mohtashami, rapora ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: “İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı (BADV) projesi, işyerinde toplumsal cinsiyete dayalı şiddet vakalarının önlenmesi ve söz konusu vakalara müdahale edilmesi yönünde gerekli mekanizmaların tesis edilmesi konusunda özel sektörün aktif bir aktör olabileceğini gösteren başarılı bir projedir. Bu raporda da kanıtlandığı gibi, BADV projesi kapsamındaki şirketler, çalışanlarının salgın süresince etkili destek alabilmeleri için daha verimli ve dayanıklı önleme ve müdahale mekanizmaları sunabilmişlerdir. Ancak, yine bu rapor, işimizin henüz tamamlanmadığını da göstermektedir. İşyerindeki kadınların seslerine, deneyimlerine ve ihtiyaçlarına öncelik verebilmek için ev içi şiddeti ortadan kaldırmaya yönelik çabalarımızı yoğunlaştırmamız ve yaratılmış olan ivmeyi daha da arttırmaya devam etmemiz gereklidir. Artık harekete geçip, tek bir gün değil, her gün şiddete hayır deme zamanıdır.”Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan konuşmasında pandemi ile birlikte kadınların ev içi ve bakım emeği yükünün, ev içinde maruz kalınan şiddet oranlarının arttığının altını çizerek şöyle devam etti: “Şirketlerin aile içi şiddetle mücadeledeki etkin rollerini artırabilmeleri için; çalışanların mevcut politikalara yönelik farkındalığının artırılması, yöneticilerin şiddet belirtileri hakkında bilgilendirilmeleri gerekiyor. Evden çalışan kadınların ev-iş dengesi kurmasına kurumsal destek sağlamak da bir o kadar mühim. Salgının kadının insan hakları üzerindeki olumsuz etkilerini minimuma indirebilmek için bilimsel araştırmalarla ihtiyaçları tespit etmek ve çalışmalarımızı bu öncelikler ışığında şekillendirmemiz çok önemli. İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı projesi kapsamında eğitim alan ve politika geliştiren şirketler sadece çalışanlarının eşitliğini sağlamakla kalmayıp toplumsal adalete de önemli ölçüde katkı sunuyor. Tüm iş dünyasını kadına yönelik ev içi şiddetle mücadele politikaları geliştirmeye ve uygulamaya davet ediyor ve bu yayının bu konuda kendilerine rehberlik edeceğini umuyorum.”OLUMSUZLUKLAR GÖRÜNÜR OLMALITÜSİAD Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Çalışma Grubu Başkanı Oya Ünlü Kızıl, raporla ilgili değerlendirmesinde İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı projesinin en önemli katkılarından birinin salgının etkilerine dair düzenli olarak cinsiyete göre ayrıştırılmış veri sağlaması olduğunu belirtti. Oya Ünlü Kızıl, “Kadına yönelik şiddetin toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmadan tamamen sona ermesi mümkün değil.” vurgusunu yaptığı konuşmasında şu sözlere yer verdi: “Ölçemediğini yönetemezsin kuralına paralel olarak, etkili müdahaleler tasarlayabilmemiz için kadınların karşı karşıya kaldıkları olumsuzlukların görünür olması şart. Yani, salgının etkilerine dair düzenli olarak cinsiyete göre ayrıştırılmış veri ve bilgi toplanması çok önemli. İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı projesinin en önemli katkılarından birinin de bu alanda düzenli olarak veri sağlaması olduğunu düşünüyorum. Ayrıca şirketlerin toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik izledikleri stratejiler ve yürüttükleri faaliyetlerin güçlenerek devam etmesi de çok önemli. Kadına yönelik şiddetin toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmadan tamamen sona ermesi mümkün değil. Toplumun kadına ve erkeğe biçtiği roller ve beklentilerin yarattığı bu hiyerarşi, bu alt-üst ilişkisi kadınların, aile yaşamından eğitime, istihdama ve siyasete kadar her alanda ayrımcılığa uğramasına ve/veya şiddet görmesine neden oluyor. WEPs imzacısı olan, İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı projesinin içinde yer alan ya da herhangi bir şekilde toplumsal cinsiyet eşitliği alanında emek veren şirketlerin sayısının artması gerekiyor. Bu konuda hepimiz çaba sarf etmeliyiz. Her zaman, ama özellikle de kriz dönemlerinde, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin daha da derinleşmemesi için eşitlikçi ve dönüştürücü müdahaleler planlanması çok önemli ve bu ancak özel sektör, sivil toplum ve kamunun işbirliğiyle mümkün olabilir.”Toplantıda ayrıca Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü ve Baş Araştırmacısı Melsa Ararat moderatörlüğünde “İş ve Yaşam Mekanlarının Çakışmasının Çalışan Kadınlar Üzerindeki Etkisi: Salgından Dersler” paneli düzenlendi. DAHA FAZLA EV İŞİ YAPIYORLARİşte Çalışma Hayatı ve Ev İçi Şiddet Raporu'ndan öne çıkan sonuçlar:- Kadın katılımcıların yüzde 76’sının, erkeklerin ise yüzde 53.5’inin ev işlerine, pandemi öncesine göre daha fazla zaman ayırdıkları görülmektedir.- Anket sonuçları kadının evden çalışması halinde bazı hanelerde erkeklerin pandemi öncesinde üstlendikleri işlerin de bir kısmını eşlerine yükleyebildiklerine işaret etmektedir.- Ankete katılan tüm çalışanların yüzde 38.8’i pandemi sona erdikten ve sosyal mesafe kuralları kaldırıldıktan sonra işyerinde çalışmaya geri dönmeyi tercih ederken, yüzde 41.7’si haftada birkaç gün evden çalışmayı tercih ettiklerini belirtmişlerdir. - Eşi veya nişanlısı ile yaşayan katılımcıların pandemi sonrası çalışma tercihleri cinsiyete ve ev işlerine ayırdıkları zamana göre farklılaşmaktadır. Kadınlar genel olarak erkeklere kıyasla evden çalışmayı daha çok tercih etseler de bu tercihlerinin ev işlerini üstlendikleri oranda azaldığı görülmektedir.- Tüm katılımcılara COVID-19 sürecinde şirketlerin aldığı önlemler ve destek mekanizmalarının onlar açısından önemi sorulduğunda, bu soruya yanıt verenler, iş sağlığı ve güvenliğine yönelik önlemleri (yüzde 87.8), ücretli hastalık iznini (yüzde 84.3) ve ücretli acil bakım iznini (yüzde 76.5) en önemli destekler olarak belirtmişlerdir.- Sonuçlar kadın çalışanların yüzde 62’sinin son 3 ay içinde şiddetin bir türüne en az bir kez maruz kaldığını göstermektedir. - Şiddete maruz kalan kadınların en çok maruz kaldığı şiddet türü daha önceki araştırmaların da ortaya koyduğu gibi psikolojik şiddet (yüzde 58) olmuştur. Bunu yüzde 15 ile sosyal şiddet, yüzde 12 ile fiziksel şiddet ve yüzde 9 ile cinsel şiddet takip etmektedir.- Erkek katılımcıların yüzde 5’i, eşlerine şiddet içeren bir davranışta bulunduğunu beyan etti. Bu davranışın nedenleri sorulduğunda ise ekonomik sorunlar ve çocuklarla ilgili sorunlar vakaların yarısında başta gelen sebepler olarak belirtilmiştir.- Şiddet gören kadınların yarısına yakını bu durumu kimseyle paylaşmadıklarını belirtirken hiçbir kadının bu durumu işyeri ile paylaşmaması dikkat çekmektedir.BADV s¸irketlerinde c¸alıs¸an ve s¸iddete kars¸ı is¸yeri politikasının farkında olan kadınların, digˆer s¸irketlerde c¸alıs¸an ve is¸ yerlerinde bir politika olmadıgˆını beyan eden kadınlara kıyasla daha az psikolojik zorlanma yas¸adıkları anlas¸ılmaktadır. cumhuriyet.com.trABD’de polis tarafından bir yaşındaki bebek başından vuruldu
ABD’de polis tarafından bir yaşındaki bebek başından vuruldu ABD’de polisin, bir soygun zanlısını yakalamaya çalışırken başından vurduğu bir yaşındaki bebeğin yoğun bakımdaki hayata tutunma mücadelesi sürüyor. ABD’nin Houston kentinde polis, bir soygun zanlısının peşindeyken bir yaşındaki bir çocuğu başından vurdu. CNN International’da yer alan habere göre, benzin istasyonunda gerçekleşen olayla ilgili yapılan basın açıklamasında anne Daisha Smalls ayrıntıları anlattı. Benzin istasyonunda bir adamın aracını vermesini söylediğini ifade eden Smalls, oğlunun arka koltukta olduğunu belirtti.Smalls gözyaşları içinde, "Ona arabamı vermezdim çünkü arabamda bir çocuğum olduğunu ve oğlum olmadan arabamı terk etmeyeceğimi söyledim" dedi. Smalls, ne olduğunu anlamadan polis tarafından arabaya ateş edilmeye başlandığını belirtti.Smalls'un avukatı Ben Crump, Legend'in 10 gündür solunum cihazına bağlı olduğunu söyledi. Smalls, saplanan merminin oğlunun sağ kafatasındaki bazı kısımlarla birlikte çıkarıldığını, ancak hala kurşun parçaları olduğunu söyledi.Polis Şefi Troy Finner ise 4 Mart'ta yaptığı açıklamada, Smalls’un arabada olmadığını söyleyerek, Houston polisini savundu. cumhuriyet.com.tr