Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Wednesday, 09.10.2025, 04:17 AM (GMT)

News - Haberler

Akbank Kısa Film Festivali başlıyor

Akbank Kısa Film Festivali başlıyor Akbank Kısa Film Festivali, 22 Mart-1 Nisan'da 17. kez düzenlenecek. Festivalde tüm etkinlikler sinemaseverlerle çevrimiçi olarak buluşacak. 71 ülkeden toplam 2 bin 48 kısa filmin başvurduğu Akbank Kısa Film Festivali, “Festival Kısaları”, “Dünyadan Kısalar”, “Kısadan Uzuna”, “Deneyimler”, “Belgesel Sinema”, “Perspektif”, “Özel Gösterim” ve “Forum” bölümlerinden oluşuyor. Dünya festivallerinde yer almış birçok filmin yanı sıra çok sayıda Türkiye prömiyeri yapacak yeni filmin yer aldığı, 37 ülkeden 90 kısa ve üç uzun metraj film festivalde seyirciyle buluşacak.17. Akbank Kısa Film Festivali hakkında detaylı bilgi için: www.akbankkisafilmfestivali.com ve www.akbanksanat.com.  cumhuriyet.com.tr

Yapay zekâve robotlar, teknolojideçığır açarken yaratıcılık isteyen sanattaçok başarılıdeğil

Yapay zekâ ve robotlar, teknolojide çığır açarken yaratıcılık isteyen sanatta çok başarılı değil Teknolojiye ne kadar vâkıfız? Eğitimde uzaktan erişim, EBA devreye girdikten sonra daha net ortaya çıktı ki herkesin Facebook’ta fotoğraf paylaştığı ülkemizde internete erişimde de kişisel bir bilgisayar, tablet, akıllı telefon gibi interneti kullanarak bağlanabilmekte de çok ilerlemiş durumda değiliz. Bilgisiyar sahibi olma oranı 50’de bir. Pandemi döneminde bu gerçek daha da sıkıntılı bir biçimde bizi sarsınca teknoloji firmaları da elini taşın altına koyup en azından eğitime destek verdi. Lenovo öncülüğünde çözüm ortaklarıyla hayata geçirilen Teknoloji İle Üretelim Platformu, İTÜ içinde bir yazılım merkezi kurdu. Teknoloji İle Üretelim Platformu, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nın (TEGV), 71 öğrenim biriminde 7-13 yaş arasındaki 50 bin çocuğa bir yıl boyunca kodlama eğitimi vermeyi hedefliyor. GPT3 veri toplama ile Wikipedia’nın 23 katı daha fazla bilgiye sahip bir yapay zekânın Şekspir’in duygularıyla şiir bile yazabileceğini söylesem? Lenovo Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Banu Soyak ile yaptığımız çevrimiçi sohbet toplantısında yapay zekânın sağlık, endüstri, pazarlama konularında üstlendiği rolü can kulağıyla dinliyorum ama bu sayfanın konumu itibarıyla sizlere sadece sanatla ilgili bölümlerini aktaracağım. BEYİN KADAR MÜKEMMEL BİR PROGRAM YOKSanat konusunda şöyle bir sıkıntı var, iyi ki de var: Makineler yüklenen verileri birleştirip yeni bilgiler yaratabiliyor ama henüz beyin kadar mükemmel bir program yok. Derin öğrenmede beynin çalışma sistemi de öğreniliyor.Doktorlar, tıpkı Mucize Doktor dizisindeki Dr. Ali Vefa gibi ameliyat sırasında sadece bir gözlük takarak yeşil ışıkla gözün göremediği bilgileri görüp teşhis koyabilecek. Ama sanat, duygu ve yaratıcılık gerektiriyor. Bir arkadaşımızın toplantıda aktardığı gibi Louvre Müzesi’nde yeni uygulanan bir programla Mona Lisa’yla sohbet etmek mümkün. Ya da Pera Müzesi’nde Kaplumbağa Terbiyecisi’yle aynı mekânda dolaşmak. Hatta Google’ın binası önündeki piyanoya dünyanın her yerinden yüklenen beste ve müziklerin çalınması gibi atraksiyonlar da. Hatta o piyanonun özgün bir beste yapması bile bekleniyor ama henüz yok! Peki, yapay beyin resim yapabiliyor mu? Bence yapabilir! Son zamanlarda konuşulduğu gibi bu ilerde büyük sahtekârlıklara bile yol açabilir, bir tablonun bütün verilerini yüklerseniz size bire bir kopyasını yapabilir ve çok makul fiyatlara evinizde bir Picasso’nuz olabilir! Ama yeni, orijinal bir resim yapabilir mi? Henüz değil. Ya da yapsa bile bir sanatseverin ROBOTWÖ3X’in yaptığı resmi satın almak isteyeceğini düşünmek için erken. Ben ise hâlâ Robin Williams’ın canlandırdığı hizmet etmek için üretildiği kadına âşık olan sevimli robotu yapmalarını bekliyorum, satın almaya da hazırım! Yazgülü Aldoğan

Ankara Tabip Odası: Ekonomi bozuk, ek tedbirleri uygulamak istemiyorlar

Ankara Tabip Odası: Ekonomi bozuk, ek tedbirleri uygulamak istemiyorlar İktidar, kademeli normalleşme döneminde açıkladığı koronavirüs risk haritasını iki haftada bir açıklama ve tedbirleri bu haritaya göre ayarlama planına uymadı. Salgının son durumunu değerlendiren Ankara Tabip Odası Genel Sekreteri Muharrem Baytemür “Kırmızılaşma, ek tedbirler demek. Onu uygulamak istemiyorlar. Türkiye ekonomisini canlı tutan yerleri kapatmanız gerekecek. Bunu yapamazlar” dedi. Aşılama konusunun da gündemden düştüğüne dikkat çeken Baytemür, “Konuştuğum aile hekimleri ellerinde aşı olduğunu ama yeni grup açılmadığından yapamadıklarını söylüyorlar. Çünkü ikinci doz aşılama olup olmayacağı sıkıntılı. Açılmanız için toplumun yeterince aşılanması gerekiyor” ifadelerini kullandı. ‘AÇACAKSAN TAM AÇ’İnsan hareketliliği azaltılmadığı sürece tedbir olmayacağını belirten Baytemür, “Mesela, mekânların açılmasına saat aralığı verilmesi uygun değil. Bir yer açıksa, mümkün olduğunca çok açık kalmalıdır. Böylece zamana düşen insan sayısı azalır. İnsanlar saat 15.00-16.00 gibi kafelere oturmaya başlıyor ve 19.00’a kadar ne yaparsam duygusuyla hareket ediyor. ” dedi. AKP kongrelerine de değinen Baytemür, “Kalabalıkları bir araya getirmekten övgüyle söz edilmemesi gerekiyor. Salgında insanlara ve bölgelere yüklenilen bir tutum var. Yönetenler azade olmuş” dedi. RİSK HARİTASI RENKSİZTürkiye’de 1 Mart’ta başlayan kademeli normalleşme döneminde, iki haftada bir Türkiye’de illerin risk durumunu renklerle gösteren koronavirüs risk haritasının açıklanacağı duyurulmuştu. Her hafta sonu da iller bazında 100 bin kişide vaka sayılarını duyuran ikinci bir harita açıklanacağı belirtilmişti. Buna karşın Cumhurbaşkanı Erdoğan, kabine sonrası renkleri güncellenen haritayı açıklamadı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ise geçen hafta sonu açıklaması gereken iller bazındaki vaka sayılarının tablosunu dün açıkladı. Koca, “Son hafta 100 bin nüfusta vaka görünme oranı en çok artan illerimiz: Samsun, Kilis, Balıkesir, İstanbul ve Yalova. En çok azalan illerimiz: Sakarya, Ordu, Amasya, Rize ve Burdur” bilgisini paylaştı. Bu durum sosyal medyada tepkiye neden oldu. Kimi yurttaşlar illeri kendi kendine boyarken kimileri de “Her yer kırmızı olduğu için risk haritası bile yayımlanmadı” gibi yorumlar yaptı. Sarp Sağkal

İYİParti ve MHP, Andımız kararınıdeğerlendiriyor

İYİ Parti ve MHP, Andımız kararını değerlendiriyor Okullarda okutulan Andımız, MHP ve İYİ Parti seçmeni açısından “kırmızı çizgi.” Milliyetçi - muhafazakâr seçmen tabanına sahip olan iki parti de “Andımız ile ilgili her türlü siyasi mücadeleyi vermekte kararlı.” Ancak her iki parti de Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun almış olduğu kararı “farklı açıdan” değerlendiriyor. İYİ Parti kanadı, 4 Şubat’ta alınan kararın gerekçesinin açıklanmadığına dikkat çekerken, aynı tarihlerde iktidar kanadından sürekli “HDP’nin kapatılması yönünde çağrılar yapıldığını ve bu çağrıların hemen ardından da HDP’li milletvekilleri hakkında düzenlenen fezlekelerin peyder pey TBMM’ye geldiğini” vurguluyor. İYİ Parti’ye göre, “iktidar bir yönden HDP üzerinde siyasetini yoğun olarak sürdürürken diğer tarafta, ‘bağımsız yargıdan çok söz edilemediği günlerde’, Andımız ile ilgili alınan kararın “bir tür nabız yoklaması olabileceği alternatifi” üzerinde duruyor. 2018’deki seçimlere çok az bir süre kala TRT’de “Osman Öcalan’ın söyleşisinin yayımlandığı” anımsatılarak, “İktidar, bir yanda 2023 seçimlerine yön verecek atılımlar yaparken, diğer yanda Kürt kökenli seçmenlere yönelik ‘Ne mutlu Türküm diyene’ ifadesi üzerinden mesaj mı vermeye çalışıyor” soruları soruluyor. Bu nedenle partinin Danıştay’ın aldığı kararın “gerekçesini görmek ve ona göre adım atmak istediği” dile getiriliyor. Kararın 7’ye 4 oyla alındığına dikkat çekilirken, buradaki muhalif 4 üyenin oylarının “karar yönünde ne tür tartışmalar yaşandığının açığa çıkması bakımından önemli olacağı” belirtiliyor. Bununla birlikte bu durumun “oyları düşen Cumhur İttifakı’nın yeniden Kürt kökenli seçmenlerin oyuna talip olabilmek için atılmış bir adım olduğu” da dillendiriliyor.MHP: ZAMANLAMA MANİDARMHP kanadı da Andımız kararının “zamanlamasının manidar olduğuna” dikkat çekiyor. MHP, “tam da terör örgütlerinin odağı haline gelmiş HDP’ye ve milletvekillerine yönelik hamleler yapılırken, birdenbire böyle bir karar alınmasının tamamen Cumhur İttifakı’nı yıpratmaya yönelik olduğunu” değerlendiriyor. Danıştay’da yaşanan üye değişikliğinin ardından “böyle bir kararın alınmasının da dikkat çekici olduğu” vurgulanırken, daha önce Anayasa Mahkemesi’nin eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile ilgili kararına da atıfta bulunuluyor. Kararın hemen ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Anayasa Mahkemesi’nin yapısının yeniden düzenlenmesine yönelik açıklamalarının olduğu” anımsatılırken, “benzer bir durumun da bu kez Andımız üzerinden Danıştay’da yaşandığının” altı çiziliyor. Bu nedenle MHP kanadı kararı, “yargı üzerinden iktidara yönelik bir tür algı çabasının oluşturulması” olarak nitelendiriyor. İktidara yönelik “‘Ne mutlu Türküm diyene’ sözünden sanki rahatsızmış gibi bir algı oluşturulmak istendiği” ifade ediliyor. MHP’nin bu konudaki tutumunun net olduğu vurgulanırken, Bahçeli’nin her konuşmasında mutlaka “Ne mutlu Türküm diyene” sözünü kullandığının altı çizilerek, “iktidara yönelik oluşturulan bu algı karşısında gerekli tüm adımların parti yönetimince atılacağına” işaret ediliyor.  Selda Güneysu

Aydın’da skandal talimat: "İstiklal Marşısessiz okunsun"

Aydın’da skandal talimat: "İstiklal Marşı sessiz okunsun" Aydın İl Milli Eğitim Müdürü Seyfullah Okumuş’un, koronavirüsün yüksek sesle konuşulduğunda daha hızlı yayıldığını gerekçe göstererek okullardaki törenlerde “İstiklal Marşı’nın banttan verilmesi ve kısık sesle ya da içten okunması” talimatı verdiği iddia edildi. Okumuş’un mesajının, pazar günü Whatsapp üzerinden İlçe Milli Eğitim Müdürlerine gönderildiği ve talimatın, okul müdürleri grubundan paylaşılması istendiği belirtildi. Mesaja tepki gösteren Eğitim-İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım, “Bunlar, bir taraftan Andımız’ın kaldırılırken, bir taraftan da İstiklal Marşı’nın dahi yavaş yavaş söyletilmeme sürecini başlatan uygulamalar. Bunu da Covid-19’u bahane ederek yapıyorlar. Bu, bir süre sonra ‘söylenmese de olur, çok da gerekli değil’ düşüncesinin topluma kabul ettirilmeye çalışmasının bir uygulaması” dedi. Sefa Uyar

ABD, Yunanistan’dan sonra Türkiye ile tatbikat yapacak

ABD, Yunanistan’dan sonra Türkiye ile tatbikat yapacak ABD, Doğu Akdeniz’de Yunanistan’la gerçekleştirdiği tatbikatın ardından Türkiye’yle de ortak tatbikat yapıyor. Milli Savunma Bakanlığı yetkililerinin verdiği bilgiye göre Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), ABD unsurlarıyla Doğu Akdeniz’de “ortak çalışabilirliği artırmaya yönelik” kapsamlı eğitimler gerçekleştiriyor. Bu kapsamda TCG Gemlik firkateyni, dün Rodos’un güneyinde ABD’nin USS Dwight D. Eisenhower uçak gemisi görev grubuyla bir araya gelerek faaliyetlerine başladı. TCG Gemlik, USS Eisenhower görev grubunda bir süre seyir gerçekleştirecek. Ardından yarın Doğu Akdeniz’de TSK ve ABD arasında genişletilmiş eğitimler yapılacak.Türk Deniz Kuvvetleri Komutan-lığı’na bağlı firkateynler ile Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı savaş uçaklarının katılımıyla USS Eisenhower uçak gemisi görev grubu ile Doğu Akdeniz’de geçiş eğitimleri düzenlenecek. Rotası Süveyş Kanalı olan USS Eisenhower görev grubu, geçen hafta da Yunanistan’la benzer geçiş eğitimleri gerçekleştirmişti. USS Eisenhower gemisine eşlik eden diğer firkateynler ve ABD’nin F-18 tipi savaş uçakları, Yunanistan’a ait firkateyn, denizaltı ve F-16 uçaklarıyla geçiş eğitimi yapmış, eğitime ilişkin fotoğraflar 13 Mart’ta ABD ve Yunanistan tarafından paylaşılmıştı.‘MÜTTEFİKLİĞİN GEREĞİ’Konuyla ilgili Cumhuriyet’e değerlendirmelerde bulunan emekli Koramiral Kadir Sağdıç, ‘PASSEX’ adı verilen bu tür geçiş eğitimlerinin NATO müttefikleri arasında sürekli olarak yapıldığını belirtti. “ABD görev grubu, Doğu Akdeniz sularında bulunuyor. ABD ve Türkiye, iki NATO müttefiki. İki ülke arasında çok önceden planlı olmasa da bu tür geçiş eğitimleri yapılır. ABD’nin gemilerinin bölgede bulunduğu esnada Türk gemileri de aynı sulardaysa kısa süreli bildirimle bu bir eğitim fırsatına dönüştürülür. Şu anda da böyle bir durum yaşanıyor, bu ilk defa yaşanan bir şey değil, hep olur” dedi.İki ülke arasında yapılan askeri eğitimin özel bir anlamı olduğunu düşünmediğini söyleyen Sağdıç şu görüşlerini dile getirdi: “Bu, birdenbire ABD-Türkiye ilişkilerinin sorunsuz devam edeceği anlamına gelmez ama sorunların artacağı anlamına da gelmez. Buna özel bir anlam yüklemeye gerek yok. Türkiye, eğitim fırsatı talebinde bulunduğunda ABD ‘İyi olurdu ama çok meşgulüz, bir dahaki sefere’ dese normal olmazdı, fakat onu dememişler. Dolayısıyla ilişkileri kısmen normal sürdürmek istiyorlar ama bu, tüm Doğu Akdeniz’de, Ortadoğu’da ABD’nin Türkiye’nin politikalarını onayladığı anlamına gelmez. İki müttefikin ilişkilerini bir ölçüde normal sürdürdüğü anlamına gelir.” Hüseyin Hayatsever

Sahibinden 'satılık' okul: "Öğrencili, kullanıma hazır, merkezi konumda"

Sahibinden 'satılık' okul: "Öğrencili, kullanıma hazır, merkezi konumda" Salgında ekonomik krize giren özel okul sahipleri çareyi binalarını öğrencileriyle birlikte satmakta buluyor. Son bir yıl içinde yaklaşık bin özel okul kapandı, 27 bin öğretmen ve personel işini kaybetti. Özel okulların bir bölümü, salgın nedeniyle büyük bir ekonomik krizin içinde. Türkiye’nin pek çok il ve ilçesinde çok sayıda özel okul, sahipleri tarafından öğrencileriyle birlikte satılığa çıkarıldı. “Sahibinden” emlak sitesine “satılık okul” bilgisiyle girildiğinde çıkan ilk sayfada, 16 satılık okul ilanı bulunuyor. İstanbul Ümraniye’de 1 milyon 750 bin lira bedelle satışa çıkarılan “250 öğrenci kapasiteli” okulun ilanında, “Eğitim dönemi sonuna kadar çevirecek durumda. Öğrencili ve kullanıma hazır. Okullar bölgesinde, sorunsuz okul” açıklaması bulunuyor. Muğla Ortaca’da devren satılık özel Anadolu lisesi, “Ortaca ilçe merkezinde, özel hastane ile komşu, iyi lokasyonda, 800 m2 arsa içinde 12 derslikli Anadolu lisesi ruhsatıyla, (özel kurs merkezi, dershane vb. kurumlara da dönüştürülebilir) devren satılıktır” ifadeleriyle tanıtılıyor. METROYA YAKIN Maltepe’de 1 milyon 200 bin liraya devren satışa çıkarılan “merkezi konumdaki” özel okulun ilanında, “Metro ve otobüs duraklarına çok yakın, 400 kontenjanlı, büyük bahçeli, hazır öğrencili, ruhsatlı” bilgileri veriliyor. “Antalya’da tektir, eşi benzeri yoktur” denilerek 45 milyon TL’ye satışı çıkarılan özel okul da ilanda şöyle tanıtılıyor: “Antalya’da 1500 öğrenci, (istenildiği takdirde öğrenci sayısı 2 bin 500 adete artırılabilir) 60 öğretmen ve 10 hizmet görevlisi kapasitelidir. Okul faaliyette değildir. Öğrenci başına Milli Eğitim Bakanlığı tarafından teşvik alınabilir. Okulumuzun yerleşim alanı 7 bin metrekare, tüm arsa alanı ise 20 bin metrekaredir.”İzmir’de gene “merkezi konumda” devren satılık butik kolej ilanında, potansiyel alıcılara şu bilgiler veriliyor. “Kolejimiz bünyesinde anaokulu, hazırlık sınıfı ve ilkokul vardır. MEB ruhsatlıdır. Kolej faal olarak eğitim öğretime devam etmektedir.İzmir’de oldukça merkezi lokasyonda ve gelir durumu iyi bir bölgededir. Konum, kurumsal kimliğe zarar vermemek adına temsili girilmiştir.Bina oldukça yeni ve son derece şık düzenlenmiştir. Kurum tüm eşyalarıyla, ruhsatlarına ve var olan öğrencileri ile devredilecektir. Binanın 3 yıllık kira sözleşmesi vardır. Kirası bölgeye ve bina özelliklerine göre makuldur.Bina olarak ilkokul harici, dershane, anaokulu, etüt merkezi vb. her türlü eğitim kurumuna uygundur.”RAHAT TENEFFÜS Bağcılar’da  3.5 milyon TL’ye “MEB ruhsatlı devren özel okul” ibaresiyle satışa çıkarılan okulun ilanı da şöyle: “Kurum binası ortaokul ve liseden oluşmaktadır. Toplam kontenjan 350 öğrencidir. Şu an kuruma kayıtlı 150 civarı öğrenci bulunmaktadır. Kurumda 18 derslik, laboratuvar, müzik ve görsel sanatlar dersliği, bilişim teknolojileri dersliği, kütüphane, gösteri ve sinema salonu, beden eğitimi ve spor salonu, otopark bulunmaktadır. Kurum koridorları oldukça geniş olup, öğrencilere rahat bir teneffüs ortamı sunmaktadır.”‘MARKA BİR KOLEJ’Kahramanmaraş’ta 11 milyon TL’ye satışa çıkarılan “Devren Satılık Faal Okul/Kolej” ilanında kurum şöyle tanıtılıyor: “Kahramanmaraş Pazarcık ilçesinde ilk ve tek olarak isim yapmış özel okulumuz marka bir kolejdir ve alternatifi yoktur. 24 sınıf 504 öğrenci kapasitelidir. (İstenildiği takdirde sınıf ve öğrenci sayısı artırılabilinir. Altyapısı hazırdır veya lise eğitim sınıfı olarak düşünülebilinir.) 7 yıllık teşvik sürecinin 5 yılı kalmıştır.”Ankara Etimesgut’ta 14 milyon 500 bin liraya devren satışa çıkarılan “isim yapmış marka bir kolej”, Darıca’da 78 öğrenci kontenjanlı “Orman Okulu” da satılık ilanı olan okullar arasında. ‘350 BİN ÖĞRENCİ KAYBI VAR’Türkiye Özel Okullar Derneği Başkanı Zafer Öztürk, kapanan okullar ve sektörün içinde bulunduğu durumla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “Özel okulculuk kâr getiren bir sektör değildir, gönül işidir. Geçmişte verilen yatırım ve veli teşvikleri ile dershanelerin dönüşümü nedeniyle ihtiyacın üzerinde özel okul açıldı. Giderek artan rekabet ücret indirme yarışına ve kaliteden ödün vermeye dönüştü.Pandemi etkisiyle birlikte dayanma gücü olmayan bir kısım okul kapandı. Bir kısım okul da zaten beklediği kârlılığı bulamadığından pandemiyi gerekçe göstererek piyasadan çekiliyor.Bu noktaya kadar olan eksilmeyi doğal, hatta özel okulculuğun güçlenmesi açısından yararlı kabul edebiliriz. Asıl üzücü olan uzaktan eğitimi yapısı gereği çok kullanamayan büyük çapta okulöncesi kurum da kaybedildi.Kapanan birçok okul devralınabiliyor. Ayrıca kapanma işlemleri de altı ayla bir yıl arası süre alabiliyor. Bu nedenle okul sayısı konusunda bir şey diyemeyiz. Bin civarında olabilir ancak öğrenci kaybı 350 bin civarında ve giderek yüzde 25’e doğru yaklaşıyor. Daha üzücü olan 27 bin civarında kişi işini kaybetti. Öğrencilerin yaklaşık 250 bini okulöncesinde ve şartlar normale döndüğünde süratle geri gelir.Velilere tavsiyem, yıllara dayanan geçmişi olan ve bu tip fırtınaları sarsılmadan atlatan kaliteli özel okulları tercih etmeleridir.” Figen Atalay

Çukurova Havaalanıile ilgili sorulara yanıt yok: CİMER’den de sonuççıkmadı

Çukurova Havaalanı ile ilgili sorulara yanıt yok: CİMER’den de sonuç çıkmadı Çukurova Havaalanı ile ilgili sorulara yanıt alamayan Burhanettin Bulut bu kez de CİMER’e başvurdu. AKP iktidarının “ekonomi paketi”nde yer verdiği “şeffaflık” vaadi uygulamaya yansımıyor. Yap - işlet - devret projesiyle yapılan Çukurova Havaalanı ile ilgili sorulara yanıt alamayan CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut bu kez de CİMER’e başvurdu. Ancak sonuç değişmedi. Tartışmalı Çukurova Havaalanı için ne kadar kamulaştırma yapıldığı, karşılığında kaç lira ödendiği soruları yine yanıtsız kaldı. CHP’li Bulut havaalanı için yapılan kamulaştırmalar hakkında bilgi alabilmek için bu kez CİMER’e başvurdu. Bulut, “Çukurova Havaaalanı için kaç dönüm alan kamulaştırılmıştır? Kamulaştırılan bu alan için toplam ne kadar ödeme yapılmıştır?” sorularını yöneltti. CİMER, Bulut’a DHMİ İnşaat ve Emlak Dairesi Başkanlığı’ndan iletilen yanıtı gönderdi. DHMİ bu sorulara şu karşılığı verdi: “Çukurova Havalimanı kamulaştırması ile ilgili bilgiler kurumsal gizlilik arz ettiğinden bilgi verilememektedir.”"TEMELİ ATILMADAN ŞAİBELİ HALE GELDİ"Bulut, Çukurova Havaalanı’nın temeli atılmadan şaibeli hale geldiğine dikkat çekti. “Tarım arazilerinin köylülerden dönemin etkin iş insanları tarafından satın alındığı, sonrasında kamulaştırıldığı yönündeki iddiaların” yine yanıtsız kaldığına işaret eden Bulut, şunları söyledi:  “İlgili kurum, ‘kurumsal gizlilik’ bahanesiyle sorularımızı yanıtlamadı. Denetim yetkimizi kullanıyoruz ancak ne soru önergesiyle ne CİMER üzerinden yaptığımız başvuruyla, vatandaşın vergilerinin nereye harcandığını hiçbir şekilde öğrenemiyoruz. Vatandaş nasıl ki vergisini yatırıyorsa, devletin de harcamalarının nereye yapıldığını açıklaması en azından şeffaflık ilkesinin bir gereğidir” dedi. Çukurova Havaalanı’nın üstyapı ihalesi de birçok kez iptal edilmişti. Son ihaleyi Kozuva Şirketler Grubu bünyesinde faliyet gösteren iki firma kazanmıştı. Kozuva Şirketler Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Kozuva, son seçimlerde AKP’den Çerkezköy Belediye Başkan adayı olmuştu. Mustafa Çakır

Danıştay’ın belediyeşirketlerine ilişkin kararı, 25 bin kişi için risk ortayaçıkardı

Danıştay’ın belediye şirketlerine ilişkin kararı, 25 bin kişi için risk ortaya çıkardı İktidarın belediyeleri kaybetmesinin ardından özellikle büyükşehirlerde belediye şirketlerinin yönetimine müdahale arayışı bir riski ortaya çıkardı. Danıştay İdari Dava Daireler Kurulu’nun Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin itirazını reddetmesinin ardından belediye şirketlerinin yönetiminin AKP kontrolüne geçme olasılığı belirdi. Aynı risk, belediye meclisinde AKP’nin çoğunluğu sağlaması nedeniyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi için de geçerli. AKP’nin belediyelerin şirket yönetimlerini ele geçirme konusunda ısrar etmesi durumunda sadece Ankara’da en az 25 bin kişinin işsiz kalabileceğine dikkat çekiliyor. Son yerel seçimlerde büyükşehir belediyelerini kaybeden iktidar, CHP’li başkanları çalıştırmama, engelleme ve seçim sonuçlarına karşın yönetime ortak olma arayışı kapsamında idari yargıya başvurdu. Konu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın belediye şirketlerine yaptığı bir atamanın yargıya götürülmesiyle başladı. İlk kademe yargı atamayı uygun bulurken, itiraz üzerine konu Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na geldi. “Andımız” konusunda alınan karara benzer bir şekilde kurul üyelerinin değiştirilmesi sonucunda verilen kararla belediye meclisleri belediye başkanlarının yetkilerine ortak oldu. Ankara Büyükşehir Belediyesi AKPli başkanlar tarafından yönetilirken, şirket yönetimlerine belediye meclisi bir atama gerçekleştirmedi. Ancak çoğunluktaki AKP’lilerin kararları doğrultusunda belediye şirket yönetimlerinin belirlenmesi Yavaş’ın uygulamalarının engellenmesi şekline dönüşeceğine dikkat çekiliyor. İŞSİZLİK DALGASI RİSKİAKP’nin CHP’li belediyeleri engelleme mantığının uygulamaya nasıl yansıyacağı konusunda Cumhuriyet’e bilgi veren kaynaklar şu değerlendirmeyi yaptı: “Ankara’da belediyenin şirketlerinde çalışan en az 25 bin kişi var. Bu şirketler zaten şu anki yönetimleriyle çalışmalarını sürdürüyor. Kararın uygulanması durumunda belediye yönetimi şirket yönetimlerini değiştirmek istediği zaman belediye meclisinden onay almak zorunda kalacak. Ancak değiştirmek istemezse sorun yok. Ayrıca muhalefet belediye şirketlerinin yönetiminin değiştirilmesi yönünde önerge verebilir. Bu önergeyi oturumu yöneten başkan gündeme almayabilir. Bu yargıya taşınır. Süreç 1.5-2 yılı bulabilir.”AKP’nin büyükşehirlerde başlattığı bu kavganın zorlanması durumunda ciddi bir işsizliğin de gündeme gelebileceği değerlendiriliyor. Kaynaklar, “Belediye, şirketlerin üstlendiği görevleri fen işleriyle, başka birimlerle yerine getirebilir. Burada hizmet noktasında bir sıkıntı yaşanmaz. Şirketler kendi belediyesinden iş alamazsa başka yerden iş alamayacağı için lağv edilmesi gündeme gelebilir ve bu da on binlerce kişinin işsiz kalma riski demektir” değerlendirmesini yaptı. Sertaç Eş

İşçi ve sektör temsilcileri‘kısaçalışma’nın 31 Mart’ta bitecek olmasına tepkili

İşçi ve sektör temsilcileri ‘kısa çalışma’nın 31 Mart’ta bitecek olmasına tepkili DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, marttan sonra çok büyük istihdam kaybı yaşanacağını belirtirken TURYİD Başkanı Kaya Demirer ücretsiz izinlerde artış olacağına dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’nın, kısa çalışma ödeneğinin 31 Mart’ta sona ereceğini dün bir kez daha açıklaması, hem işçi hem işveren temsilcilerinden tepki alıyor. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, pandeminin ekonomik ve sosyal etkileri devam ettiği sürece kısa çalışma ödeneğinin de devam etmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca bu ödeneğin asgari ücret düzeyinde olması gerektiğini ifade eden Çerkezoğlu, “Eğer piyasalar yerine oturmadan, esnaf kendine gelmeden sonlandırılırsa, çok büyük iş kayıpları yaşanacak” dedi. ESNAF İŞÇİ ÇIKARIRNormalleşme adımlarıyla esnafın yüzde 25-30 kapasiteyle çalışmaya başladığını hatırlatan TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken ise şuna dikkat çekti: “Ülkenin büyük bölümünde her yer kapalı, risk haritası kırmızı. İşyerini açanlar da düşük kapasitelerde. Esnafın maaş ödeyecek hali yok, işçi çıkarmak zorunda kalacak. Bu karardan dönülmeli.” İşten çıkarma yasağı varken bu ödeneğin kaldırılmasının büyük ikilem olduğunu belirten Türk Restoran ve Eğlence Derneği (TURYİD) Başkanı Kaya Demirer de ücretsiz izinlerde artış olacağını kaydetti. Ayrıca 17 Mayıs’ta işten çıkarma yasağının da bitmesinin planlandığını hatırlatan Demirer, bundan sonra izlenecek yolun kısıtlamaların nasıl ilerlediği ile ilgili olacağını vurguladı. Demirer, “Saat 19’da mekân kapatıyoruz, zaten yüzde 50 kapasite sınırı ile çalışıyoruz, sağlık önlemlerinden dolayı giderlerimiz de arttı. Bu şartlarda maalesef istihdam kayıpları yaşanacak” dedi.İŞKUR’a göre şubat sonu itibarıyla 1.3 milyon kişi kısa çalışma ödeneği alıyor. Bu sayı geçen mayısta 3.3 milyon kişiye kadar çıktı. 2020’nin tümünde 25.6 milyar lira olan ödeme, bu yıl ilk 2 ayında 4.2 milyar TL oldu./Archive/2021/3/17/020602547-ekran-goruntusu-2021-03-17-020548.jpg‘ÜCRETLİ’DE 2017’NİN GERİSİNDEYİZTÜİK’in dün ilk kez yayımladığı “Ücretli Çalışan İstatistikleri, Ocak 2021” raporuna göre sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörlerinde ücretli çalışan sayısı Ocak 2021’de Ocak 2020’ye kıyasla yüzde 5.2 arttı ve 11 milyon 969 bin 591 kişiden 12 milyon 589 bin 820 kişiye yükseldi. Ancak Aralık 2020’de 12 milyon 707 bin 834 kişi olan ücretli çalışan sayısı, 2017 yılı ekim ayı sonunda ise 13 milyon 76 bin 4 kişiye kadar yükselmişti. Ayrıca mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış ücretli çalışan sayısı ise Ocak 2021’de Aralık 2020’ye kıyasla yüzde 0.8 artarak 12 milyon 831 bin 31 oldu. Ali Can Polat

Her 10 evden ikisinde aileler yoksulluk sınırıaltında yaşıyor ve temel ihtiyaçlarınıkarşılayamıyor

Her 10 evden ikisinde aileler yoksulluk sınırı altında yaşıyor ve temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor TİDER Yönetim Kurulu Başkanı Hande Tibuk: İhtiyaç sahiplerinin kendi ayakları üzerinde durmasını teşvik etmemiz gerekiyor. İnsan onuruna yakışır şekilde, herkes minimum ihtiyaçlarını karşılayabilsin istiyoruz. Temel İhtiyaç Derneği (TİDER) Yönetim Kurulu Başkanı Hande Tibuk, bu dönemde, çocuk mamasından çocuk bezine, gıdadan temizlik ürünlerine, giyime kadar temel ihtiyaç ürünlerinin hepsine talep olduğunu, ihtiyaç sahibi kişi sayısında yaklaşık yüzde 35-40 artış yaşandığını vurguladı.Tibuk, Pandemi ile birlikte tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yardıma ihtiyaç duyan kişi sayısının arttığını vurgulayarak dernek olarak gıda bankaları vasıtasıyla 700 bin, Destek Market ile de 11 bin civarında kişinin temel ihtiyaçlarını karşıladıklarını ifade etti. Tibuk, “Bu dönemde ihtiyaç sahibi sayısında artış oldu ama bize de daha çok bağış geldi, daha çok kişiye yardımda bulunduk” dedi.İnsanları ihtiyaç sahibi olmaktan çıkarmayı hedeflediklerini bu nedenle 109 kişiyi işe yerleştirdiklerini anlatan Hande Tibuk ile TİDER’in faaliyetlerini ve pandemi döneminde yoksulluğu konuştuk.DESTEK VERENLER ARTTIn Pandemi ile Türkiye’de ciddi bir fakirleşme yaşandı. Bu, size olan başvuruları nasıl değiştirdi, daha çok hangi ürünler için talep arttı?TİDER olarak gıda bankacılığı yapıyoruz. Tabii temel ihtiyaç ürünleri, bebek ürünleri, giysiler Maltepe’deki Desek Market aracılığıyla da ihtiyaç sahiplerine ulaştırılıyor.Pandemi süreci tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ihtiyaç sahibi sayısında artışa neden oldu. Bu anlamda yüzde 35-40 civarında artış olduğunu görüyoruz. Ama ne kadar fakirleştik bunu biz tespit edemeyiz. Bu dönemde birçok sektör ciddi yara aldı, işsizlik yükseldi ihtiyaç sahibi aile sayısı arttı. Ama bu dönemde destek verenlerde de ciddi artış oldu. Uluslararası şirketlerin çok ciddi kampanyalar aracılığıyla destekleri oldu. Biz de normalden daha fazla yardımda bulunduk. Türkiye’de Gıda Bankacılığı Ağı oluşturduk, açlığın ve israfın olmadığı bir gelecek için çalışan The Global Foodbanking Network’ün (GFN) üyesiyiz. Onlar üzerinden birçok global şirket bize bağış yaptı.n Kaç tane gıda bankasına ulaştınız?TİDER’in ilkeleriyle uluslararası gıda bankacılığının standartlarında 36 şehirde açılan 49 gıda bankası var. Bu gıda bankalarının bağış almalarını sağlıyoruz. İhtiyaç sahiplerinin nasıl tespit edileceğini söylüyoruz. Gıda bankacılığı genelde market formatında çalışıyor. Bir taraftan da israfı da azaltarak bir fayda sağlamaya çalışıyoruz. Büyük gıda firmaları ve market zincirleriyle çalışıyoruz. Onların bağışlarını ağımıza kayıtlı olan gıda bankalarına ulaştırmaya çalışıyoruz. Ürünler satın alınarak da ihtiyaç sahiplerine dağıtılabilir, bağış yöntemiyle bazı ürünler israfa gitmeden de bağışlanabiliyor.n İsraf derken hangi ürünler?Bazen fazla üretim, ambalaj değişikliği oluyor ya da promosyon ürünler olabiliyor. Mesela çocuk bezleri, dayanıklı bakliyatlar, salça, zeytinyağı gibi birçok kalemde ürün. Nakit bağışı da alıyoruz, bununla ihtiyaç ürünlerini satın alarak gıda bankalarına veriyoruz. Geçen yıl büyük gıda zincirlerinden büyük yardımlar ve destekler geldi.İHTİYAÇ SAHİPLERİ YÜZDE 35-40 ARTTIn Türkiye’de yoksulluğun boyutuyla ilgili elinizde ne tür veriler var?Ülkemizdeki hanehalklarının yüzde 22’si yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Her 10 evden ikisinde aileler yoksulluk sınırı altında yaşıyor ve temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor. İhtiyaç sahipleri yüzde 35-40 artsa dahi bunun geçici olduğunu düşünüyorum. Biz yoksulluğun azalmasına katkıda bulunmak istiyoruz. İnsanların sürekli bağışlarla ayakta kalmasını doğru bulmuyorum. O yüzden istihdam programı bizim için çok önemli. İhtiyaç sahiplerinin kendi ayakları üzerinde durmasını teşvik etmemiz gerekiyor. İnsan onuruna yakışır şekilde, herkes minimum ihtiyaçlarını karşılayabilsin istiyoruz.DÜZENLİ BAĞIŞ YAPINn Türkiye halkı gerçekten yardımsever mi, herkes üstüne düşeni yapıyor mu?Hem kamuda hem derneklerde çok müthiş bir yardımseverlik anlayışı var. Biz Afet Platformu kurucu üyesiyiz. Afetler sonrası insani yardım çalışmalarında da sahada oluyoruz. Ama bağış yapma konusunda, Türkiye biraz daha gelişmiş ülkelerin gerisinde duruyor. Bir afet olduğunda o anda Türkiye halkı seferber oluyor. Ama normal zamanda yardım kuruluşları ya da derneklere, örneğin 50 TL bağışlayan yok. Rutin her ay düzenli olarak bağış yapma kültürü yok. Yardım etmek istiyorsanız bir dernek seçin, orayı gidin ziyaret edin, faaliyetlerini inceleyin ve ayda 20-50 TL düzenli bağış yapın. Onun kıymeti çok fazla.n Destek Market’ten kaç kişi faydalanıyor, sistem nasıl çalışıyor?11 bin civarında aile faydalanıyor. Destek Market’ten, bölge kaymakamlıklarına bağlı sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarına başvuruları sonucu belirlenen gerçek ihtiyaç sahipleri yararlanıyor. Raflarda temel ihtiyaç sınıfına giren pek çok gıda, temizlik, hijyen ve giysi ürününe yer veriyoruz. İnsanlar normal markete alışveriş yapar gibi gidiyor. Belirlenen ihtiyaç sahiplerine belli bir puan veriliyor. Diyelim ki 300 puanınız var, marketteki ürünlerin üzerinde de rakamlar yazıyor. 300 puanla belki normalde 2-3 bin liralık alışveriş yapabilirsiniz. İnsanlar bir seferde değil, zamana yayarak ihtiyaçlarını alabiliyorlar. Puanlarını günlük sebze meyve alımında da kullanabiliyorlar.n Her aileye aynı oranda mı puan veriliyor?Hayır, ihtiyaçlarına, evde kaç kişi yaşadığına göre değişebiliyor. Sürekli yardım alanlar da var. Marketimizden yardım alan ailelerin çocuklarına dönük TİDER gönüllüleri tarafından organize edilen etkinliklerimiz de oluyor; pandemi öncesinde piknik, kitap okuma etkinlikleri gibi aktivitelerimiz de oluyordu. İhtiyaç dediğimiz sadece yeme içme değil aslında bu tür ihtiyaçların da giderilmesi de önemli. Türkiye’de her 10 çocuktan ikisi beslenme yetersizliği ve hijyen kaynaklı sağlık sorunları yaşıyor.325 BİN TON GIDA ÇÖPE GİDİYORn Türkiye’de israfın boyutu nedir?Bir yılda ülke ihtiyacının 4 katı gıda ve hijyen maddesi üretiliyor. Yılda 325 bin ton gıdanın atığa dönüştüğü tahmin ediliyor. İsrafın tahmin edilen maliyeti 414 milyar TL.n TİDER’den yardım alan ihtiyaç sahibi sayısı kaça ulaştı?Bizim Maltepe’deki Destek Market’ten yaklaşık 8 bin aile yararlanırken bu sayı 11 bin civarına çıktı. 49 gıda bankası vasıtasıyla da şu anda 700 bin kişiye ulaşıyoruz. Pandemi süreci tabii ki ihtiyaç sayısını artırdı, bunların bir kısmı geçicidir. Ücretsiz izinde olanlar tekrar işe döndüklerinde ya da hayat normale dönüp işsizler iş bulduklarında ihtiyaç sahibi olmaktan çıkacaklardır. Bizim asıl hedefimiz, insanları ihtiyaç sahibi olmaktan çıkarmak. Onun için de istihdam programımız var.10-15 YENİ GIDA BANKASI AÇILABİLİRn Destek Market sayısını artırma planınız var mı?Destek Market’ten ziyade daha fazla gıda bankasının açılması için çalışıyoruz. Daha çok market zinciri, gıda üreticisi sisteme bağışta bulunsun diye çabalıyoruz. Bu yıl 10-15 yeni gıda bankasının açılması sağlanabilir. Gıda bankacılığıyla ilgili biraz daha yasa çalışmaları yapılmalı, bu alan daha fazla teşvik edilmeli. İsrafı önleyerek yoksulluğun azaltılması mümkün. Bizim ağımızda aşevleri de var. Onlara da gıda ürünleri temin ediyoruz.n Gıda bankası nedir?Gıda bankası, bağışlanmış gıda, giysi, temizlik ve hijyen ürünlerini toplayan, ayrıştıran, depolayan ve ihtiyaç sahiplerine dağıtan bir sivil toplum örgütlenmesidir. Bugün dünya genelinde 30 bine yakın gıda bankası, 6.5 milyon kişiye 540 bin ton gıda dağıtmaktadır.109 KİŞİYİ İŞE YERLEŞTİRDİKn Siz de mi işe yerleştiriyorsunuz?Maltepe’deki Destek Market vasıtasıyla ulaştığımız ihtiyaç sahiplerinden 109 kişinin iş bulmasına aracı olduk. Destek İK ile çalışabilecek durumda olup çalışamayanları ve özellikle ev kadınlarını çalışmaya teşvik ediyoruz. Ya bir kurumda çalışmasını sağlıyoruz ya da mikro girişim çalışmaları yaparak evden çıkamayan kadınların evde yapabilecekleri işler bulup gelir elde etmelerini sağlayacak modellerimiz var. Bu tür projeleri geliştirmeye devam ediyoruz.n Pandemide özellikle hangi ürünlere talep arttı?Gıda, temizlik, hijyen ürünleri bunların hepsi temel ihtiyaç ürünü. Hepsine talep var. Şehriban Kıraç

Muslera: "Galatasaray ikinci ailem"

Muslera: "Galatasaray ikinci ailem" Galatasaray, tecrübeli kalecisi Muslera’nın sözleşmesini 3 yıl daha uzattı. Türk Telekom Stadı’nda düzenlenen törende konuşan Uruguaylı oyuncu, Cumhuriyet’in, “Çok ağır bir sakatlık yaşadın. Doğum gününde ameliyat oldun. 15 gün geçti, herkes Florya’da çekilen fotoğrafla Muslera’nın ayağı bandajlı elinde eldiven çalışmaya başladığını gördü. İskambil kağıtlarıyla, tek gözün kapalı, ışıklarla antrenman yaptın. Tüm bunlara dönüp bakınca, bu tutkuyu nasıl anlatırsın” sorusuna şu yanıtı verdi:‘BURAYA AİT OLDUĞUMU HİSSETTİM’Tanıdık tanımadık, benim buraya ait olduğumu hissettiren herkese teşekkür ediyorum. Kısa sürede geri dönebilmemin birinci sebebi buydu. Bacağınız kırılıyor, 6-7 ay gibi süreler söyleniyor. Öyle zor ve duygusal anlarda bu ülke ve herkes benim arkamdaydı. İnanılmaz mutlu oldum, duygulandım. Bir an önce iyileşip camiama hizmet etmem gerektiğini o gün hissettim. ‘FADIL HOCAM BENİ HAZIRLADI’Fadıl Koşutan Hocam, kendini çok iyi yetiştirmiş, çok değerli bir kaleci antrenörümüz. Her zaman yanımda, benim bir adım daha öne gitmem için elinden gelen her şeyi yapıyor. Çok özel çalışmalarla beni bugünlere hazırladı. Bu tutkuyla yeniden sahalara dönebildim. ‘GALATASARAY İKİNCİ AİLEM’Önceki kontratından 1 milyon 250 bin Avro indirim yapıp yeni sözleşmesinde yıllık 2.5 milyon Avro’ya imza atan tecrübeli oyuncu, bu sezon kimin şampiyon olacağı sorusuna Türkçe, “İnşallah Galatasaray” yanıtını verdi. Muslera, “Kulüpte 10. senem. Evim Uruguay’da 15 bin kilometre uzakta ama İstanbul ve Türkiye’de kendimi ikinci evimde yaşıyor gibi hissediyorum. Galatasaray benim ikinci ailem” dedi. ‘FARKLI YERLERDEN TEKLİF VARDI’Tecrübeli eldiven, “Daha farklı yerlerden teklif vardı. Belki bazı şeyler de olabilirdi ama ilk günden beri aklımda hep Galatasaray vardı” diye konuştu. ‘BÜTÜN KUPALARA TALİBİM’Muslera, “5. yıldızı görür müsün” sorusunu, “Önümüzde 3 yıl daha var. Kaç tane kupa varsa hepsine talibim. Bütün kupaları kazanmak istiyoruz. Ben de 3 yıl daha sözleşmemi uzattım. 3 yıl sonra futbolu bırakmayı düşünmüyorum” sözüyle cevapladı.  Cumhur Önder Arslan




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter