News - Haberler
76. yıl Yunus NadiÖdülleri 2021
76. yıl Yunus Nadi Ödülleri 2021 Yunus Nadi Ödülleri 76. yılına girdi. 1946 yılından itibaren yapılan Yunus Nadi Ödülleri Yarışması, gazetemizin kurucusu Yunus Nadi’ye olan saygı ve sevgiden kaynaklanıyor. Yalnız Cumhuriyet gazetesinin değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda da büyük emeği bulunan Yunus Nadi’nin anısını her yıl tazelemek bizim için bir görev. Cumhuriyet’in Ulusal Bağımsızlık Savaşımızla ve Türkiye Cumhuriyeti ile eşzamanlı ve eşanlamlı bir kuruluş tarihçesi var. Yunus Nadi, gazetemizin temel taşlarını ve misyonunu bu doğrultuda oluşturdu. Yunus Nadi’nin ölüm yıldönümünü geçmişe dönük bir acı olarak değil, geleceğe yönelik bir kültür olayına dönüştürmek amacıyla bu yarışma düzenlendi. Yarışmanın ilk düzenlendiği yıllarda Türkiye’de sanat alanında hiçbir özel ödül yoktu; tek parti dönemiydi ve yalnızca CHP’nin düzenlediği bir şiir ödülü vardı. Aynı dönemde bütün dünyada sanat, bilim ve edebiyat ödülleri ün yapmışlardı. İsveç’te Nobel, ABD’de Pulitzer, Sovyetler’de Lenin, Fransa’da Goncourt ödüllerinin sonuçları ülkemizde de ilgiyle izleniyordu. Türkiye’de de bu alanda öncülüğü Cumhuriyet gazetesi üstlendi. Bundan 76 yıl önce düzenlenen Yunus Nadi Armağan Yarışması’yla kültür ve sanat alanında bir yarışma heyecanı oluşturuldu. Daha sonraki yıllarda ülkemizde de kültür ve sanat alanında yarışma ve ödüllerin sayısı çoğaldı. Yunus Nadi Ödülleri 76 yıl boyunca düzenli olarak gerçekleştirildi ve kültür-sanat alanında amaçlanan katkıları yaptı ve etkilerini duyurdu. Daha önce bir dalda yapılan ödüllendirmenin kapsamı 1990 yılından itibaren genişletildi ve Yunus Nadi Ödülleri adıyla sürmeye başladı. Cumhuriyet gazetesi, çağdaş uygarlığa giden yolun, kültür, sanat, fikir ve bilim yolu olduğunu kuruluşundan beri savunan bir gazete. Bu yoldaki çabaları desteklemek ve özendirmekte Yunus Nadi Ödülleri’nin işlevi sürecek. 2021 Yunus Nadi Ödülleri Edebiyat Ana Dalı’nda öykü, roman, şiir; Görsel Sanatlar Dalı’nda karikatür, fotoğraf; Bilimsel Araştırma Dalı’nda sosyal bilimler araştırması olarak sürüyor. Adaylara başarılar diliyoruz.ÖYKÜ Ödüle 1 Şubat 2020 ile 1 Şubat 2021 tarihleri arasında yayımlanmış bir kitap ya da yayına hazırlanmış bir “kitap dosyası” ile aday olunabilir. Yayımlanmamış yapıtların beyaz dosya kâğıdına makine yazısıyla çift aralıklı yazılmış olması gereklidir. Adaylar yapıtlarını altı adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici kurul, ödülü, kitap veya kitap dosyası arasında paylaştırabilir.Seçici Kurul: Hikmet Altınkaynak, Sezer Ateş Ayvaz, Seval Şahin, M. Zaman Saçlıoğlu, Murat Yalçın. ROMAN Ödüle 1 Şubat 2020 ile 1 Şubat 2021 tarihleri arasında yayımlanmış bir kitap ya da yayına hazırlanmış bir “kitap dosyası” ile aday olunabilir. Yayımlanmamış yapıtların, beyaz dosya kâğıdına makine yazısıyla çift aralıklı yazılmış olması gereklidir. Adaylar yapıtlarını altı adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir.Seçici kurul ödülü, kitap veya kitap dosyası arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: Adnan Binyazar, İrfan Yalçın, Konur Ertop, Asuman Kafaoğlu Büke, Zeynep Aliye. ŞİİR Ödüle 1 Şubat 2020 ile 1 Şubat 2021 tarihleri arasında yayımlanmış bir kitap ya da “kitap dosyası” ile aday olunabilir. Yayımlanmamış yapıtların beyaz dosya kâğıdına makine yazısıyla çift aralıklı yazılmış olması gereklidir. Adaylar yapıtlarını altı adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici kurul, ödülü, kitap veya kitap dosyası arasında paylaştırabilir.Seçici Kurul: Ataol Behramoğlu, Hüseyin Yurttaş, Doğan Hızlan, Turgay Fişekçi, Eray Canberk. SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMASI Ödüle 1 Şubat 2020 ile 1 Şubat 2021 tarihleri arasında yayımlanmış bilimsel araştırmalarla, yayına hazırlanmış en az 25 sayfa olarak beyaz dosya kâğıdına makine yazısıyla çift aralıklı yazılmış bilimsel araştırmalar katılabilir. Adaylar yapıtlarını sekiz adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici kurul ödülü kitap veya kitap dosyası arasında paylaştırabilir.Seçici Kurul: Prof. Dr. Rona Aybay, Dr. Alev Coşkun, Prof. Dr. Emre Kongar, Prof. Dr. Ahmet Mumcu, Prof. Dr. Örsan Kunter Öymen, Doç. Dr. Barış Doster, Dr. Deniz Yıldırım. KARİKATÜR Karikatürlerin boyutu 30x40 cm’yi geçmemelidir. Her türlü teknik serbesttir. Yarışmaya en fazla beş karikatürle katılabilinir.Seçici Kurul: Metin Peker, Kamil Masaracı, Muhittin Köroğlu, Zafer Temoçin, Akdağ Saydut, Murat Sayın. FOTOĞRAF Ödüle en çok dört adet siyah beyaz fotoğraf ile aday olunabilir. Gönderilecek fotoğrafların en az 18x24 cm. boyutlarında ve daha önce başka bir yarışmada ödül almamış olması gerekmektedir.Seçici Kurul: İsa Çelik, Coşkun Aral, Garbis Özatay, İbrahim Yıldız, Dr. Ersin Turan. HER DAL İÇİN GEÇERLİ GENEL KOŞULLAR Ödüller her dalda amatör-profesyonel herkese açıktır. Cumhuriyet mensupları hiçbir dalda ödüle aday olamazlar. Adaylar gerçek ad ve adresleri ile telefon numaralarını belirtmek zorundadırlar. Ancak adaylar ad ve adreslerinin saklı tutulmasını isteyebilirler. Ödül koşullarına uymayan yapıtlar, yarışma dışında tutulacaktır. Adayların, yapıtlarıyla birlikte adlarını ve soyadlarını arkasına yazacakları iki adet fotoğraflarını, açık adreslerinin de yer aldığı katılım belgesini ve yaşamöykülerini 19 Şubat 2021 Cuma günü saat 17.00’ye kadar, “Cumhuriyet Gazetesi Yunus Nadi Ödülleri” Prof. Dr. Nurettin Mazhar Öktel Sokak. No: 2 34381 Şişli / İSTANBUL adresine iadeli taahhütlü olarak postayla ulaştırmaları ya da elden teslim etmeleri gerekmektedir. Yayımlanmış yapıtların daha önce herhangi bir ödül almamış olması koşulu geçerlidir. Zarfın ya da paketin üzerine hangi dal ile ilgili olduğunun yazılması zorunludur. Ödül dallarında konu sınırlaması yoktur. Yapıtlar hiçbir şekilde iade edilmez. Ödül alan ya da herhangi bir şekilde ön elemeden geçirilen yapıtlar, genel yayın ilkelerimiz doğrultusunda gazetemizde yayımlanabilir. Ödül sonuçları gazetemizin kuruluş yıldönümü olan 7 Mayıs 2021 Cuma günü açıklanacaktır./Archive/2021/2/11/003640971-katilim-belgesi.png cumhuriyet.com.trBorçta yüzençiftçiyi, kullandığıtelefonla eleştiren AKP’liÜnal’a CHP’li Bakırlıoğlu’ndan tepki
Borçta yüzen çiftçiyi, kullandığı telefonla eleştiren AKP’li Ünal’a CHP’li Bakırlıoğlu’ndan tepki AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal’ın, borç içindeki çiftçinin içinde bulunduğu durumu, kullandığı cep telefonu markası ile değerlendirmesine tepkiler sürüyor. CHP Manisa Milletvekili Vehbi Bakırlıoğlu, “Mahir Ünal, çiftçinin cep telefonuna bakıyor fakat tapusundaki ipotekleri görmezden geliyor. 40 milyon dekar tarım alanı ipotek altında. Yaklaşık 2 milyon çiftçinin tapusuna borç nedeniyle ipotek konulmuş durumda” dedi. AKP’li Ünal’a tepki gösteren CHP’li Bakırlıoğlu, “Mazot, ilaç, gübre fiyatları artarken tarladaki ürün para etmiyor. Çiftçinin bankalara, tarım kredi kooperatiflerine borcu 120 milyar lirayı aşmış durumda” dedi. Her gün çiftçinin, üreticinin tarlasına, traktörüne haciz haberleri çıktığına işaret eden Bakırlıoğlu, 40 milyon dekar tarım alanının ipotek altında olduğunu, 2 milyon çiftçinin tapusuna borç nedeniyle ipotek konulduğunu vurguladı. Bu rakamların tarımın içinde bulunduğu çıkmazı gösterdiğini belirten Bakırlıoğlu, ipotekli tarım alanlarının ildeki toplam tarım alanlarına oranı yüzde 20’nin üzerindeki kentleri şöyle sıraladı:“Aydın yüzde 27.69, Manisa yüzde 26.02, İzmir yüzde 24.28, Hatay yüzde 24.22, Kilis yüzde 23.62, Adana yüzde 23.14, Aksaray yüzde 23.14, Edirne yüzde 22.83, Konya yüzde 22.59, Tekirdağ yüzde 22.20.”Bakırlıoğlu, ülkenin tarımsal üretiminin büyük bir bölümünü karşılayan bu illerin çiftçisinin borcunun da bir o kadar fazla olduğuna dikkat çekti. Borçların yapılandırılması ve faizsiz ertelenmesini isteyen Bakırlıoğlu, daha önce yaptığı çalışmanın sonuçlarını anımsattı. Resmi rakamlara göre tarımın hali şöyle: “Toplam tarım alanı 266 milyon 766 bin 913 dekar. İpotekli tarım alanı toplamı 39 milyon 474 bin 630 dekar. Tarım alanı parsel sayısı 36 milyon 905 bin 261. İpotekli tarım alanı parsel sayısı 2 milyon 979 bin 351. Tapusu üzerine ipotek konulan kişi sayısı 1 milyon 964 bin 665 kişi. Tapusu üzerine bankalar tarafından ipotek konulan kişi sayısı 1 milyon 392 bin 134 kişi.” Mustafa ÇakırSavcılık, Doç. Dr. Ebubekir Sifil'in‘Özdil ve Akman’ın cesetleri camiye sokulmasın’ifadesini düşünceözgürlüğüsaydı
Savcılık, Doç. Dr. Ebubekir Sifil'in ‘Özdil ve Akman’ın cesetleri camiye sokulmasın’ ifadesini düşünce özgürlüğü saydı Savcılık, Yalova Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi’nde görev yapan Doç. Dr. Ebubekir Sifil’in, sosyal medya hesabından “Başta Yılmaz Özdil ve Cüneyt Akman olmak üzere dini sembol ve değerlerle, duayla, namazla alay edenler, kim olurlarsa olsunlar, öldüklerinde cesetleri camilerimize sokulmasın, cenaze namazları kılınmasın” ifadelerini düşünce özgürlüğü çerçevesinde değerlendirdi ve soruşturmada takipsizlik verildi. Yalova Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi’nde görev yapan Doç. Dr. Ebubekir Sifil’in, sosyal medya hesabından Diyanet’e seslenerek “Başta Yılmaz Özdil ve Cüneyt Akman olmak üzere dini sembol ve değerlerle, duayla, namazla alay edenler, kim olurlarsa olsunlar, öldüklerinde cesetleri camilerimize sokulmasın, cenaze namazları kılınmasın” ifadeleri nedeniyle başlatılan soruşturmada takipsizlik verildi. Savcılık söz konusu paylaşımın düşünce özgürlüğü çerçevesinde kaldığını savundu.Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yaptığı geçen aylarda 81 ilde kılınacak cuma namazını müteakip kuraklığa karşı yağmur duası okunması çağrısını Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, katıldığı Zamanın Ruhu programında eleştirdi. Özdil, “Bize gâvur İzmir diyorlar ama dua en çok burada tuttu. 3 günden beri burada yağmur var. Şimdi tabii önceki günkü yazımda da anlatmaya çalıştım. Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde astronom bile çalıştırılıyor. Dolayısıyla bilimden uzak bir kurum değil. Dolayısıyla astronomdan haberdar olan bir kurumun meteoroloji biliminden haberdar olamaması mümkün değil” ifadelerini kullandı.Özdil’in açıklamalarının ardından Yalova Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan Doç. Dr. Ebubekir Sifil, sosyal medya hesabından paylaşım yapıp Diyanet’e seslenerek, “Başta Yılmaz Özdil ve Cüneyt Akman olmak üzere dinî sembol ve değerlerle, duayla, namazla... alay edenler, kim olurlarsa olsunlar, öldüklerinde cesetleri camilerimize sokulmasın, cenaze namazları kılınmasın” dedi. Sifil’in bu sözleri kamuoyunda büyük tepki topladı.Özdil’in avukatı Celal Ülgen, Sifil’in sarf ettiği sözler hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Savcılık Sifil hakkında takipsizlik kararı verdi.REYTİNGİ KIYASLADIKararda dikkat çeken ifadeler yer aldı. Takipsizlik kararında Savcılık, soruşturma kapsamında Özdil’in, söylediği sözlerin düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığını belirttiğini vurguladı: “Şüphelinin düşünce özgürlüğü kapsamında fikir açıklama hakkı yokmuş gibi onun sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımıyla suç işlediğini, halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik ve hakaret suçlarından hakkında kovuşturma açılması istendiği, ancak tirajı ve reytingi Sözcü gazetesi kadar olmayan şüphelinin sosyal medyadaki paylaşımı düşünce özgürlüğü kapsamında yaptığı, şüphelinin atılı suçu işlediğine dair soyut iddiadan başka bir delil olmadığından kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir” dedi. Seyhan AvşarMersin’de kavşağa‘sevgi’adının verilmesini AKP ve MHP’liler reddetti
Mersin’de kavşağa ‘sevgi’ adının verilmesini AKP ve MHP’liler reddetti Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi’nde, birçok teklif Cumhur İttifakı üyesi AKP ve MHP’lilerin engeline takıyor. Bu duruma için CHP’li Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, “Meclisim adına utanç duydum” dedi. Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi’nde başta borçlanma olmak üzere birçok teklifi Cumhur İttifakı engeline takılan CHP’li Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, son meclis oturumunda da Cumhur İttifakı’nın vetosuyla karşılaştı.Başkan Seçer, Okan Merzeci Bulvarı ile 20. Cadde kesişiminde 87 günde yapımı tamamlanan katlı kavşağa “Sevgi” isminin verilmesi teklifini meclise sundu. Seçer, “Biz 2021 yılını sevgi ve iyileşme yılı olarak değerlendirdik. Bütün hastalıkların ilacının, bütün sorunların çözüm ilacının sevgi olduğunu düşünerek bu ismi bu katlı kavşağa vermek istedik” dedi. Ancak Cumhur İttifakı üyelerinden “katlı kavşağa şehitlerin adı verilmeli” önerileri geldi. Başkan Seçer de bunun üzerine şehitlerin adlarının kentteki birçok yapıda yaşatıldığını, bundan sonra da yaşatılmaya devam edileceğini belirtti ve “Beni bu konu üzerinden sıkıştırmaya çalışmanızı, şehitler üzerinden politika yapmanızı doğru bulmuyorum” ifadelerini kullandı. Yapılan oylama sonucunda katlı kavşağa “sevgi” adının verilmesi AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.Seçer, sonuç üzerine “Sizlere tabi teşekkür edemeyeceğim. Gerçekten bugün Meclisim adına utanç duydum, bunu Mersin halkının da takdirine sunuyorum. Bu tarihe geçsin. Biz de katlı kavşağı isimsiz bırakırız. Ya da bir isim koymadan Sevgi Kavşağı diye anarız” dedi.VALİLİKTEN Mİ CESARET ALDI?Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, 1 Şubat’ta belediyeye yapılan patlayıcı ve yanıcı maddeli saldırı ile ilgili de açıklamada bulundu. Valiliğin olaydan kısa süre sonra “Saldırgan belediyede çalışırken işten çıkarılmış” şeklinde açıklama yapmasına tepki gösteren Seçer, “2015 yılında belediyeye giren ve hırsızlık, adam yaralama, polise mukavemet suçlarından kaydı bulunan saldırgan, eylemi gerçekleştirdiği saat itibarıyla belediye çalışanıdır. İşyerine devam etmediği için hakkında tutanak tutulmuştur. Saldırgan tutuklanmıştır ama ona yardımcı olan kişi adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştır. Bu durum önemlidir ve ciddidir. Bunun ardından MESKİ’nin terfi istasyonlarına saldırı olmuştur. Valiliğin bu açıklamasından mı acaba bazı odaklar cesaret almıştır. Valilik saldırganı değil, kurumu, belediyeyi korumalıdır” dedi. Abidin YağmurŞeriatçıZehra Vakfı'nıkolej kesmedişimdiüniversite kuruyor
Şeriatçı Zehra Vakfı'nı kolej kesmedi şimdi üniversite kuruyor Şeriatçı Kürt devleti kurma girişimlerini yayma gerekçesiyle kapatılan, daha sonra yeniden faaliyete geçen ve 4 ilde 4 kolej ile eğitim veren Zehra Vakfı’nın kurucularından Gıyasettin Bingöl, Bursa’da üniversite açıyor. Rektör bile hazır. Şeriatçı Kürt devleti kurma girişimlerini yayma gerekçesiyle kapatılan, daha sonra yeniden faaliyete geçen ve 4 farklı ilde 4 kolej ile eğitim veren Zehra Vakfı’nın kurucularından olan Gıyasettin Bingöl, üniversite eğitimine adım atıyor. Bursa’da Mudanya Üniversitesi adıyla kurulması planlanan üniversitenin inşaatı tamamlanmak üzere. Üniversitenin kurulacağını Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) Rektörü Arif Karademir, “Bursa Mudanya Üniversitesi kuruluyor” ifadeleri ile duyurdu.2005’te, “Said Nursi’nin görüşleri doğrultusunda şeriat hukuku temelinde Kürt devleti kurma girişimlerini yaymak, Cumhuriyet rejimi karşısında din devleti kurmaya çalışmak” gerekçesiyle kapatılan ancak 2014’te yeniden faaliyete geçen Zehra Vakfı; Bingöl, Diyarbakır ve Van’da Hürriyet Koleji, Ankara’da ise Zehra Okulları adıyla eğitim veriyor. Diyarbakır’daki Hürriyet Koleji, 2020’nin temmuz ayında açıldı. 4 ilde anasınıfından liseye kadar eğitim veren vakfın kurucularından olan ve Bursa Sınav Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüten Gıyasettin Bingöl, üniversite eğitimine de el attı.TAMAMLANMAK ÜZEREBingöl’ün, 2013’te çalışmalarına başladığı üniversitede sona gelindi. 2021’de öğrenci almaya başlayacağı ve Tıp ile Diş Hekimliği’ni de bünyesinde barındıracağı kaydedildi. Bu kapsamda, üniversite için sosyal medya hesabı açıldı, kurucu rektörü dahi belirlendi. Bingöl, gerçekleştirdiği bir söyleşide kurucu rektörün Prof. Dr. Abdullah Bayram olacağını duyurdu. Daha önce YÖK Denetleme Kurulu üyeliği yapan Bayram, Nişantaşı Üniversitesi’nin kurucu rektörlüğünü üstlenmişti.İLKOKULA ADI VERİLİYORÖte yandan, Bursa Valisi Yakup Canbolat, depreme dayanıksız olduğu için yıkım kararı çıkan Namazgâh İlkokulu’nun yapımını Gıyasettin Bingöl’ün üstlendiğini duyurmuş ve bu kapsamda protokol imzalanmıştı. 18-20 derslikli okulun anahtar teslim olarak Bingöl tarafından inşa edileceği ilkokulun adı da Gıyasettin Bingöl Namazgâh İlkokulu olarak belirlendi.PAYLAŞIMA BİLE ENGELCumhuriyet, Zehra Vakfı’nın Ankara’da açtığı ve Atatürk büstü bulunmaması ile gündeme gelen Zehra Koleji’nin arsasının Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne ait olduğunu ve arsanın, görevden el çektirilen eski başkan Melih Gökçek döneminde ihale ile verildiğini kamuoyuna duyurmuştu. CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya’nın haberimizin üzerine yayımladığı videoya da “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirildi. Sefa UyarArtan inşaat maliyetleri, talebin yanında konut fiyatlarınıolumsuz yönde etkiliyor
Artan inşaat maliyetleri, talebin yanında konut fiyatlarını olumsuz yönde etkiliyor Özellikle yüksek kurun maliyetler üzerindeki etkisi sürüyor. İnşaat maliyet endeksi, 2020 yılı aralık ayında aylık yüzde 2.68, yıllık yüzde 25.02 arttı. İnşaat sektöründe 2020 yılı ağustos ayından sonra daha da hızlanan maliyet artışları, geçen aralık ayında aylık bazda yüzde 2.68 artarken yıllık bazda yüzde 25.02 ile 2020’nin en yüksek oranına ulaştı. Özellikle yüksek döviz fiyatları nedeniyle ithalatın pahalılaşması, maliyet artışında etkili oluyor. Bu yüzden 2020 boyunca süren maliyet artışı, aralık ayında da devam etti.TÜİK’in “İnşaat Maliyet Endeksi, Aralık 2020” raporuna göre:- Sektördeki maliyetler 2019 Aralık’ta yıllık bazda yüzde 10.76 artarken 2020 Aralık’ta yüzde 25.02 yükseldi. Endekste yıllık artış en son Aralık 2018’de yüzde 25.65’i görmüştü. - Maliyet endeksi, aynı dönem aralığında aylık bazda ise 2019 Aralık’ta yüzde 1.01 artarken 2020 Aralık’ta yüzde 2.68 yükseldi.MALZEME PAHALI- Geçen yıl en fazla maliyet artışı malzeme fiyatlarında yaşandı. Bir önceki aya göre malzeme endeksi yüzde 3.74, işçilik endeksi yüzde 0.20 arttı. Ayrıca bir önceki yılın aynı ayına göre malzeme endeksi yüzde 30.34, işçilik endeksi yüzde 13.74 arttı. - Bina inşaatı maliyet endeksi ise bir önceki aya göre yüzde 2.74, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 25.09 arttı. Bu kapsamda Aralık 2020’de önceki aya göre malzeme endeksi yüzde 3.86, işçilik endeksi yüzde 0.18 arttı. Ayrıca 2019’un aynı ayına göre malzeme endeksi yıllıkta yüzde 30.48, işçilik endeksi yüzde 13.96 arttı. - Bina dışı yapılar için inşaat maliyet endeksi, bir önceki aya göre yüzde 2.51, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 24.79 arttı.REKABETÇİLİKTE KUR VURGUSUÇimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçıları Birliği (ÇCSİB) Yönetim Kurulu Başkanı Erdem Çenesiz, Türkiye’nin ihracattaki küresel payının artması için rekabetçi bir kur politikasına ihtiyaç duyulduğunu vurguladı. Çenesiz, “Bunu sağladığımız takdirde üretmeye, ihraç etmeye ve küresel pazarda üst sıralarda yer almaya devam edeceğiz” dedi. İhracatta sürdürülebilir başarı için enerji maliyetlerinde rekabetçi olunması gerektiğini kaydeden Çenesiz, “Doğalgaz fiyatlarının spot piyasaların üstünde olmaması çok önemli, çünkü dünyada spot doğalgaz fiyatları hızla değişiyor. 2020’de dövize bağlı dengelemeden sonra biz de şu anda fiyat olarak çok yukarıda değiliz ama ne kadar aşağıda olursak rekabetçiliğimiz o kadar artar” diye konuştu. cumhuriyet.com.trDünyada otomotiv satışlarıyüzde 14 düşerken elektrikli yüzde 43 arttı
Dünyada otomotiv satışları yüzde 14 düşerken elektrikli yüzde 43 arttı Dünya genelinde geçen yıl otomotiv satışları düşerken elektrikli araç satışları arttı. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) ve EV-volumes.com verilerine göre 2020’de dünyada otomotiv satışları 2019’a göre yüzde 14 geriledi. Buna karşın geçen yılki elektrikli araç satışları 2019’da satılan 2.1 milyona araca göre yüzde 43 ile rekor seviyede artarak 3.2 milyon adet oldu. Türkiye otomobil pazarında ise hibrit ve elektrikli otomobil satışlarının payı henüz düşük seviyelerde olsa da geçen yıl 23 bin 116 adet elektrikli ve hibrit otomobil satılmıştı. Ancak bu ayın başında elektrikli otomobillere uygulanan ÖTV oranlarının yüzde 400’e kadar artırılmasının, toplam satışlar içinde yüzde 1’i bile bulmayan elektrikli satışları daha da düşürmesi bekleniyor.10 MİLYONU AŞTIKüresel olarak özellikle 2020 Ekim, Kasım ve Aralık aylarında küresel elektrikli araç satışları aylık bazda 2019’un aynı dönemine göre yüzde 100’ün üzerinde yükseldi. Dünyadaki toplam elektrikli araç sayısı 10 milyonu aştı. Söz konusu satışların yüzde 84.4’ü Avrupa ve Çin’de gerçekleşti.Avrupa’daki elektrikli araç satışları 2020’de bir önceki yıla göre yüzde 137 büyüdü ve toplam 1 milyon 395 bin elektrikli araç satıldı. Elektrikli araçların toplam araç pazarındaki payı ise 2019’daki yüzde 2.5 seviyesinden 2020’de yüzde 4.2’ye yükseldi. Küresel elektrikli araç satışlarının bu yıl 4.6 milyon seviyesinde gerçekleşmesi öngörülüyor. cumhuriyet.com.trKasım 2020’de genel işsizlik oranıyüzde 12.9 olurken gençlerde yüzde 25.4’eçıktı
Kasım 2020’de genel işsizlik oranı yüzde 12.9 olurken gençlerde yüzde 25.4’e çıktı Demokratik haklarını kullandıkları için “terörist” ilan edilen Boğaziçili öğrencilerle bir kez daha gündeme oturan gençler, başta işsizlik olmak üzere ağır sorunlarla boğuşuyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) “İşgücü İstatistikleri, Kasım 2020” raporu, Türkiye genelinde işsizlik ve istihdam sorununun artarak devam ettiğini gösterirken bu durum gençlerde daha yakıcı hale geldi.- TARIM DIŞI YÜZDE 14.8: Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı Kasım 2020’de 2019’un aynı dönemine göre 303 bin kişi azalarak 4 milyon 5 bin kişiye indi. İşsizlik oranı ise 0.4 puanlık azalışla yüzde 12.9 oldu. Tarım dışı işsizlik oranı da 0.6 puanlık azalış ile yüzde 14.8 oldu.- İSTİHDAM AZALIYOR: İstihdam edilenlerin sayısı 1 milyon 103 bin kişi azalarak 27 milyon 66 bin kişi, istihdam oranı 2.7 puanlık azalışla yüzde 42.9 oldu. İşgücü sayısı da 1 milyon 406 bin kişi azalarak 31 milyon 71 bin kişi, işgücüne katılma oranı 3.2 puanlık azalış ile yüzde 49.3 olarak gerçekleşti. - ‘KADIN’DA YÜZDE 30.6: 15- 24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı ise Kasım 2019’a göre 0.9 puanlık artışla yüzde 25.4. Bu oran kadınlarda yüzde 30.6, erkeklerde yüzde 22.7. Gençlerde istihdam oranı 3 puan azalarak yüzde 29.6, işgücüne katılma oranı 3.6 puan azalarak yüzde 39.6 oldu. Ayrıca ne eğitimde ne de istihdamda olan gençlerin oranı ise 1.9 puanlık artışla yüzde 27.1’e yükseldi.İŞ BULMA ZORLAŞTI- 1.7 MİLYON ÜMİTSİZ: İşgücüne dahil edilmeyenler arasında gösterilen ve bu nedenle işsiz sayılmayan kesimde olan “iş bulma ümidi olmayanlar”ın sayısı geçen bir yılda 715 bin kişiden 1 milyon 674 bin kişiye çıktı. Bu veriyi de kapsayan “iş aramayıp çalışmaya hazır olanlar”ın toplam sayısı ise 2 milyon 226 binden 4 milyon 832 bin kişiye çıktı. - GERÇEK ORAN YÜZDE 28.8: ILO’ya göre hesaplama yapan ve salgına dikkat çeken DİSK-AR ise “TÜİK’in dar tanımlı işsizlik verisi gerçeği yansıtmıyor. Gerçek işsizlik yüzde 20.1’den yüzde 28.8’e, gerçek işsiz sayısı 6 milyon 985 binden 10 milyon 382 bin kişiye çıktı. İşbaşında olanlar 2.2 milyon azaldı. Covid19’un yarattığı istihdam depremi sürüyor” açıklaması yaptı. - GENÇ İŞSİZLER PLATFORMU: Eğitim düzeyinin artması, iş bulmanın zorlaşması ve ortalama ömrün uzaması nedeniyle gençlerle ilgili sınırı 35 yaş olarak belirleyen platform, verilerle ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “15-34 yaş arasında 2 milyon 429 bin genç, dar tanımlı işsizdir. Ümidini yitirmiş, yeni başvuru yapmayanlar ve yalnızca mevsimlik çalışanlar da eklendiğinde geniş tanımlı genç işsiz 4 milyon 607 bine çıkıyor.” cumhuriyet.com.trCHP Genel Başkan YardımcısıVeli Ağbaba: 'Salgındaçalışan daha da fakirleşti'
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba: 'Salgında çalışan daha da fakirleşti' CHP’nin ekonomi çalışmalarına göre de sosyal eşitsizlik derinleşti. Salgında çalışan daha da yoksullaşırken milyoner sayısı 10 ayda 62 bin 140 kişi arttı. Uzaydan önce kendi sorunlarına “müjde” bekleyen 11 bin 172 esnaf ocakta kepenk kapattı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba’nın, “Pandeminin İki Yüzü” çalışmasına göre kısa çalışma, ücretsiz izin ve işsizlik ödeneklerinden yararlanan kişi sayısı 6 milyon 712 bine yükseldi. 2020’nin son 10 ayında “milyoner” sayısı ise 62 bin 140 kişi artarak 308 bin 278 kişiye ulaştı. Milyonerlerin mevduat tutarı 410 milyar TL artışla 1 trilyon 956 milyar TL’ye yükseldi. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na göre ise yoksul hanelere yapılan yardımlar hariç, gelir kaybı yaşayan çalışanlara verilen destek sadece 34.3 milyar TL ile sınırlı kaldı.Ağbaba’nın şu vurgusu önemli: “Çalışana verilen destek, milyonerlerin servet artışının yüzde 10’u dahi etmiyor. Pandemide çalışanlar yoksullaşmaya devam ederken zenginler daha da fazla zenginleşti.” Erdem SevgiAKP iktidarı, kamuda kadrolu yerine sözleşmeliçalıştırmayıtercih ediyor
AKP iktidarı, kamuda kadrolu yerine sözleşmeli çalıştırmayı tercih ediyor Hükümetin uyguladığı politikaların bir sonucu olarak kamudaki sözleşmeli personel sayısı süreki artıyor. 2020 sonuyla ilgili güncel verilere göre kamudaki toplam personel sayısı 4.8 milyon. Bu personelin 2 milyon 970 bini kadrolu personelden oluşuyor. Toplam 502 bin 528 personel ise sözleşmeli olarak görev yapıyor. Bu sayı 2019’un sonunda 427 bin 550 kişiydi.En fazla sözleşmeli personel 356 bin 853 kişi ile genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinde bulunuyor. YÖK, üniversiteler ve yüksek teknoloji enstitülerinde 21 bin 838, özel bütçeli idarelerde 9 bin 782, düzenleyici ve denetleyici kurumlarda 1876, sosyal güvenlik kurumlarında 2 bin 460, döner sermayeler ve kefalet sandıklarında 10 bin 598 sözleşmeli var.SENDİKALAR BASTIRIYORYine özel kanunu bulunan kuruluşlarda (TRT, PTT ve TÜRKSAT AŞ) 28 bin 12 sözleşmeli personel bulunuyor. Belediyeler ve bağlı kuruluşları ile mahalli idare birliklerinde 21 bin 314 sözleşmeli personel görev yapıyor.Kamuda 1 milyon 162 bin sürekli işçi, 49 bin 911 geçici işçi var. Sendikalar yıllardır kamudaki sözleşmeli personel ile geçici işçilerin kadroya alınmasını istiyor. Personel de kadro bekliyor. Ancak hükümet tarafından bu konuda bir adım atılmadı. Kamudaki taşeron işçilerin kadroya alınması ile birlikte bu yıl imzalanacak olan kamu kesimi toplu iş sözleşmeleri çerçeve anlaşma protokolünün kapsamı önceki sözleşmelerden farklı olacak. Kapsama daha fazla işçi girecek. Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, YÖK, üniversiteler, özel bütçeli idareler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, sosyal güvenlik kurumları, döner sermayeler ve kefalet sandıklarında toplam 477 bin 570 sürekli işçi var. KİT’ler, özelleştirme programındaki yer alan kuruluşlar, kamu bankaları ile özel kanunu bulunan kuruluşlardaki sürekli işçilerin sayısı da 114 bin 240. Mustafa ÇakırTürk sineması,çeşitli uyarlamalarla uzay heyecanınıTürkiye’ye taşıdı
Türk sineması, çeşitli uyarlamalarla uzay heyecanını Türkiye’ye taşıdı Aşağı bakma, yukarı bak da nereden çıktı? Nihayet Ata’nın bir sözünü dinlediler: “İstikbal göklerdedir” diyerek 2023’te Ay’a gideceğimizi müjdelediler ama o işi zaten sanatçılar yapmıştı. İnsan, iki ayak üstünde durmaya başladığından beri gözünü hep uzaya dikti. Aşağı bakmadı, hep göğe baktı! Yıldızları izledi, Ay’a anlam yükledi, çeşitli gök olaylarından mitolojik hikâyeler üretti. Uzayı keşfetmek en büyük hayallerinden oldu. Önce edebiyat aracılığıyla bu hayali gerçekleştirmeye çabaladı, sevgilisini Ay’a benzetti, ona Ay’ı vaat etti. Edebiyattan sonra sıra sinemaya geldi, teknolojinin imkân vermesinin ardından Sputnik 1 uydusunun 1957 yılında uzaya fırlatılmasıyla uzay çağı da başlamış oldu. Bu gelişmenin sinemada yankı bulmaması beklenemezdi. Yüzlerce uzay filmi yapıldı ve yapılmaya da devam ediliyor. Kimileri Oscar ödülü bile alıyor. Dünyada bunlar olurken Türk sineması da çeşitli uyarlamalarla uzay heyecanını Türkiye’ye taşıdı. Sadri Alışık, Turist Ömer olarak uzaya çıktı. Cüneyt Arkın ise “Dünyayı Kurtaran Adam” olarak uzaylılarla savaştı. Cem Yılmaz da Arif karakteriyle uzaylılar tarafından kaçırıldığında Muhittin’den Amerikan başkanı dahil herkesi devreye sokmasını istiyordu... AKP’nin suni gündem yaratma çabalarına alet olmadan, uzayda geçen Türk filmlerini hatırlatmak istedik. Günümüzde Türkiye’nin en parlak gençleri, üniversitelerine sahip çıkmak isterken düşünceleri, hayat tarzları ve cinsel yönelimlerine saldırıyla karşılaşıp terörist ilan ediliyor ve yurtdışına göçme planları yapmak zorunda bırakılıyor. Yaşadığımız bugünler akıllara tarihi bir olayı da getiriyor. 1600’de Giordano Bruno, engizisyon mahkemesinde yargılanıp sapkın ilan edilmiş ve Roma’da diri diri yakılarak idam edilmişti. Engizisyon, ondan düşüncelerinden vazgeçmesi ve sonsuz evren görüşünün din sapkınlığı olduğunu kabul etmesi durumunda kilise tarafından affedileceğini söyledi. Ama o gördüğü bütün işkencelere karşın görüşlerinden taviz vermedi ve ölüme razı oldu. Şimdi, Roma’da Bruno’nun o meşhur heykelini görebilirsiniz...- TURİST ÖMER, UZAY YOLUNDA: Sadri Alışık’ın başrolünü oynadığı film 1973’te çekildi ve kült haline geldi. Senaryosu Ferdi Merter’e ait filmi Hulki Saner yönetti. ABD’deki meşhur “Uzay Yolu (Star Trek)” dizisinin 1966'da yayımlanmış “The Man Trap” adlı ilk sezon bölümlerinden birinin uyarlaması olan film, aynı zamanda “Uzay Yolu”nun ilk sinema uyarlaması olma özelliği taşıyor. Filmde Turist Ömer, Kaptan Kirk ve mürettebatı Mr. Spak, Doktor Mccoy ve Scotty tarafından kobay olarak kaçırılır. Ancak zamanla bu ekibin bir parçası olur... Onun gelişinden sonra uzay gemisini zorlu fakat eğlenceli bir macera beklemektedir...- DÜNYAYI KURTARAN ADAM: Başrolünde Cüneyt Arkın’ın rol aldığı film, 1982 yılında vizyona girdi. Yönetmeni Çetin İnanç’ın da ünlenmesine yol açtı. O yılların meşhur “Star Wars” filmlerinden kopyalanmış sahneler ve müziklerin yer aldığı film, dünyada “Turkish Star Wars” adıyla tanındı. Konusu ise macera sevenler içindi: İki Türk uzay pilotu, rutin bir görev esnasında bilinmeyen bir gücün çekim alanına girer ve uzay araçları bilmedikleri bir gezegene düşer. Bu gezegende dünyayı bekleyen büyük tehlikeyi öğrenirler. - UÇAN DAİRELER İSTANBUL’DA: 1955 yılı bilimkurgu filminin yönetmeni ve senaristi Orhan Erçin, aynı zamanda başrolde. Biri muhabir, diğeri fotoğrafçı iki beceriksiz gazeteci, haber atlatmanın peşinde, dünyadan bihaber koşuşturmaktadır. Rakip gazetelerde boy boy UFO haberleri yayımlanırken, onlar patrondan azar işitmekle meşguldür. Nihayet işe koyulduklarında, UFO'larla ilgili bilgi edinmek üzere rasathanenin yolunu tutarlar. Şans bu defa yüzlerine gülmüş, Merih'ten gelen uzay aracı rasathanenin bahçesine iniş yapmıştır... - GÖKLER KRALİÇESİ: 1958 yılı yapımı filmin yönetmeni Şinasi Özonuk. Bu film de bazı Hollywood filmlerinden görüntüler kopyalanarak tamamlanan Türk bilimkurgu ve komedi filmlerinden biri. - G.O.R.A.: Senaryosunu Cem Yılmaz'ın yazdığı, yönetmenliğini Ömer Faruk Sorak'ın yaptığı, bilimkurgu ve komedi türündeki 2004 çıkışlı film. Türk sinemasının en pahalı yapımlardan biri olan filmi 4 milyon kişi izledi. Neredeyse bütün sahnelerindeki repliklerin dillere dolandığı filmde halı, kilim ve “travel” işiyle uğraşan Arif Işık’ın uzaylılar tarafından kaçırılmasından sonra dünyaya dönüş çabası konu ediniyor. Bu esnada bir uzaylıya da âşık olan Arif’in kapanış cümlesi halen akıllarda: “Uzaylı da olsa, insan insandır.” - KELEBEKLER: Ödüllü yönetmen Tolga Karaçelik’in son filmi “Kelebekler”, 2018 yılında Sundance Film Festivali’nde en iyi film seçilmişti. Filmin başrolündeki 3 kardeşten biri, Almanya’da astronotluk yapan bir Türk vatandaşıydı. Ancak Cemal, astronot olmasına karşın uzaya çıkarılmadığı için Almanya’da protesto eylemlerine imza atıyordu... Daha ilk yerli otosu yapılmamış, var olan tank fabrikası bile kiralanırken uzaya da gidemeyeceğimiz ortada, ama hafta sonu karantina günlerinde bu filmlerden birini seyredip biraz daha gülebilirsiniz! cumhuriyet.com.tr