News - Haberler
Anayasa tartışmalarına Ayasofya 'başimamı' da katıldı: "Fabrika ayarlarına dönülsün,İslam olsun"
Anayasa tartışmalarına Ayasofya 'baş imamı' da katıldı: "Fabrika ayarlarına dönülsün, İslam olsun" Ayasofya'nın baş imamı Prof. Dr. Mehmet Boynukalın, yeni anayasada laiklik ilkesinin yer almaması çağrısı yaptı. AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'yeni anayasa' çıkışı sonrası yapılan yorum ve tartışmalara camiye çevrilen Ayasofya'ya "baş imam" olarak atanan Prof. Dr. Mehmet Boynukalın da katıldı.Boynukalın, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel ilkelerinden biri olan laikliğin yeni anayasada yer almamasını istedi. Boynukalın, Twitter hesabından, “1921 ve 24 anayasalarında devletin dini İslam’dı ve laiklik yoktu. Cumhuriyet fabrika ayarlarına dönsün” ifadelerini kullandı. Ayasofya baş imamı mesajını "#AnayasadaİslamOlsun" etiketiyle bitirdi./Archive/2021/2/10/115950343-boynukalin.jpgProf. Dr. Mehmet Boynukalın, daha önce de Yalova Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Ebubekir Sifil'in Diyanet'e yaptığı "Yılmaz Özdil'in ve Cüneyt Akman'ın cesetleri camilere sokulmasın, cenazeleri kılınmasın" çağrısına destek vermişti.Boynukalın, Özdil ve Akman'ın Allah'ın ayetleriyle alay ederek "küfür"e girdiğini öne sürmüş ve "Dolayısıyla Ebubekir Sifil hoca doğru söylemiş" demişti. cumhuriyet.com.trMarmarisli turizmci, 'ölümsüzlük mantarı' buldu
Türkçe Haberler En Son Başlıklar Marmarisli turizmci, 'ölümsüzlük mantarı' buldu Muğla'nın Marmaris ilçesinde tur operatörü turizmci Mustafa Demir (35), doğada gezerken bir dönem imparatorların sık kullandığı Uzakdoğu ülkelerinde 'ölümsüzlük mantarı' adı verilen nadir görünen 'Reishi mantarı' buldu. Marmaris'te bir turizm acentesinde tur operatörü olarak çalışan Mustafa Demir, tarlasında kurduğu serada topladığı çeşitli bitkileri hobi amaçlı olarak yetiştirmeye başladı. Önceki gün turkuaz rengi deniz ve yeşilin her tonunun bulunduğu eşsiz ormanlık alanlarda gezen Demir, Sığla Ağacı çevresinde çok sayıda mantar keşfetti. Mantarın fotoğrafını çekip, Ziraat Mühendisi arkadaşlarına gönderdi. Arkadaşı, Demir'in bulduğu mantarın, uzak doğu ülkelerinde bir dönem imparatorların çok şifalı olarak nitelendirdiği 'Ölümsüzlük ma/Archive/2021/2/10/072325259-marmarisli-turizmci-sans-eseri-olumsuzluk-mantari-buldu_1.jpgntarı' diye anılan mantar olduğunu söyledi. Demir, ağaçlık ve sık çalılık alanda yaklaşık 10 kilogram Reishi mantarı toplayıp serasına getirdi.MUĞLA'DA İLK DEFA ÖLÜMSÜZLÜK MANTARI BULUNDUBulduğu mantarın çok değerli olduğunu öğrenen Mustafa Demir, doğayı çok sevdiğini ve hobi amaçlı olarak bitki yetiştirdiğini belirterek, "Koronavirüs salgını döneminde işlerimiz durunca bende kendimi çok sevdiğim doğaya vererek tarlamda kurduğum seramda bitki yetiştirmeye başladım. Geçtiğimiz günlerde ailemle yine doğa yürüyüşüne çıktık. Sığla Ağacı çevresinde kırmızı bir bitki türüne rastladım. Fotoğraflarını çekip cep telefonuyla ziraat mühendisi arkadaşlarıma attım. Onlar, bunun doğada çok nadir bulunan ölümsüzlük mantarı olduğunu söyledi. Yaklaşık 10 kilogram kadar topladım. Topladığım mantarların hepsinin tek tek fotoğraflarını çekerek mantar türleri yayınlandığı bilimsel sitelere ve üniversitelere gönderdim. Geri dönüş yapanlar halk arasında ölümsüzlük yanı Reish mantarı olduğunu, kanser ve ilaç sanayinde kullanıldığını söylediler. Bu türün yenilmediğini kurutulduktan sonra öğütülerek çay olarak tüketildiği aktarıldı. Şu anda yaş olarak yaklaşık 10 kilogram kadar var. Günnük (Sığla) Ağacı'nın kopmuş kabuklarının çürümüş topraklarda yetişmekte. Muğla'da bu mantarın meraklısı ve bulmak için araştırma yapan kişiler bana ulaştılar ve hazine bulduğumu söylediler. Ben hususi olarak aramadığım için şans eseri buldum. Gördüğüm yerde bu mantarlardan var ama toplama taraftarı değilim doğada kalmalılar. Bu mantarın kullanım yöntemleri ile ilgili uzmanlarından ayrıntılı bilgi aldıktan sonra gerekeni yapacağım. Kesinlikle ticari amaçlı düşünmüyorum. Satın almak isteyenlere satmayacağımı söyledim" dedi./Archive%5C2021%5C2%5C10%5C072327087-marmarisli-turizmci-sans-eseri-olumsuzluk-mantari-buldu_6.jpgİMPARATORLAR KULLANIYORDUReishi mantarı, Latince adı 'Ganoderma Lucidum' ve uzak doğu ülkelerinde 'ölümsüzlük mantarı' olarak biliniyor. 2-3 bin yıldır Çin İmparatorları tarafından tüketilerek birçok hastalığa iyi gelmesi sonucu ölümsüzlük mantarı olarak anılan bu mantar türü, Çin başta olmak üzere Japonya, Kore, Endonezya, Filipinler ve Tayland gibi ülkelerde çay olarak tüketiliyor. Yenen bir mantar türü olmayan ve tadı acı olan ölümsüzlük mantarı, havanda ya da mikserde öğütülerek toz haline getiriliyor. Toz halindeki mantar, kurutulduktan sonra demleme usulü ile kullanılıyor. Seralarda üretilen ölümsüzlük mantarının kilosu, piyasada bin 500 ile 2 bin lira arasında satılırken, doğada bulunması zor olduğu için zaman zaman 2 bin 500-4 bin lira arasında da alıcı bulabiliyor. DHAEnginÖzkoçaçıkladı: CHP'nin dostlarıkim?
Engin Özkoç açıkladı: CHP'nin dostları kim? CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Dostlarımızla birlikte iktidar olacağız" açıklaması sonrası “CHP'nin dostları kim?” sorusuna "Bizi destekleyen HDP dahil diğer tüm siyaseti partiler" yanıtını verdi. CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, KRT TV'de Gürkan Hacır'ın sunduğu Şimdiki Zaman siyaset programında CHP'nin dostlarının kim olduğunu açıkladı.CHP'nin 37. Olağan Kurultayı'nda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Dostlarımızla birlikte iktidar olacağız" açıklaması sonrası 'CHP'nin dostları kim?' sorusu kamuoyunda günlerce konuşulmuştu.CHP’li Özkoç, CHP'nin dostları üzerine yaptığı konuşma sırasında gazeteci Gürkan Hacır'ın "Dostlarımızı biraz açar mısınız?" sorusuna şu yanıtı verdi:"Birlikte yol yürüdüğümüz siyasi partiler. Bunlar; Saadet Partisi, İYİ Parti, bizi destekleyen HDP dahil diğer tüm siyaseti partiler. Doğru Yol Partisi, Gelecek Partisi, Deva Partisi... Hatta bizi bugüne kadar CHP'ye bir tek oyu dahi nasip olmamış Türkiye Cumhuriyeti'nin 19 yılda geldiği noktayı görüp ister Saadet Partisi, ister Anavatan Partisi ruhuyla...." cumhuriyet.com.trMevlüt Dudu ve HakkıAkalın CHP’den ayrılarak Memleket Hareketi'ne geçti
Mevlüt Dudu ve Hakkı Akalın CHP’den ayrılarak Memleket Hareketi'ne geçti Geçen hafta eski genel başkanlar ile görüşen eski vekillerden Mevlüt Dudu ve Hakkı Akalın CHP’den ayrıldı. İki isim İnce ile hareket edecek. Üçüncü isim Metin Lütfi Baydar CHP’de kaldı. Memleket Hareketi lideri Muharrem İnce’nin CHP’den istifasını açıklamasının ardından geçen hafta eski genel başkanlarla görüşen eski milletvekilleri Mevlüt Dudu ve Hakkı Akalın da CHP’den istifa etti. İki isim, İnce’nin Memleket Hareketi’ne katıldı. Eski genel başkanlarla görüşen üçüncü isim Metin Lütfi Baydar’ın ise istifa etmediği öğrenildi.Dudu, Baydar ve Akalın, geçen hafta aynı gün içinde eski genel başkanlar Murat Karayalçın, Hikmet Çetin ve Deniz Baykal ile görüşmüştü. “Parti içi demokrasi” vurgusu yapılan görüşmelerin ardından Karayalçın’ın eski milletvekillerinin taleplerini genel başkan Kılıçdaroğlu’na ilettiği ve Kılıçdaroğlu’nun söz konusu üç isimle görüşeceği bilgisi kulislere yansımıştı.Edinilen bilgiye göre Dudu, Baydar ve Akalın’ın eski genel başkanlarla görüşmelerinde dile getirdikleri 3 önerisinden yalnızca “Cumhurbaşkanı adayının parti üyelerinin oylarıyla belirlenmesi”ne ilişkin görüşün “ittifak olmazsa” denilerek “şartlı müzakere” edilebiliceği kaydedildi. “Genel başkanın üyelerin oylarıyla seçimi” ile “2 seçim başarısız olan genel başkanın koltuğu bırakması” yönündeki tüzük değişikliği önerilerinin ise kabul görmediği belirtildi. Eski genel başkanlarla yapılan toplantıların ardından geçen süre zarfında genel başkan Kılıçdaroğlu’ndan üç isme görüşme yönünde bir davet gelmedi. Edinilen bilgiye göre Dudu ve Akalın, İnce’nin CHP ile yollarını resmen ayırdığını duyurduğu basın toplantısının ardından e-Devlet üzerinden partilerinden istifa ederek İnce’nin lideri olduğu Memleket Hareketi’ne katıldı. Baydar’ın ise genel başkan Kılıçdaroğlu ile henüz görüşme gerçekleşmeden İnce’nin açıklama yapmasını etik bulmadığı ve partisinden istifa etmediği öğrenildi. İklim ÖngelGericiİskilipli Atıf hayranıHalilİbrahim Aşgın'dan yeni icraat!
Gerici İskilipli Atıf hayranı Halil İbrahim Aşgın'dan yeni icraat! Milli Mücadele döneminde İngilizlerin desteği ile gerici isyanlara destek veren Kuvayı Milliye düşmanı İskilipli Atıf'ı anan Halil İbrahim Aşgın'ın başkanlığını yaptığı Çorum Belediyesi'nin, kentteki bir caminin bitişiğinde, yurttaşların park olarak kullandığı alanı imara açarak sattığı ortaya çıktı. Çorum Belediyesi, Binevler 11. Sokak'taki Valide Sultan Camisi'nin yanındaki ağaçların bulunduğu alanı 2 katlı ticaret merkezine dönüştürdü. CHP'li meclis üyeleri, alanın imara açılması için bir gerekçe olmadığını belirterek karara şerh koydu.6 MİLYON TL’YE SATILDICHP Belediye Meclisi Grup Başkanvekili Tuncay Yılmaz, arazinin ihaleyle satıldığını belirterek “Ağaçların bulunduğu alan caminin arazisiydi. Belediye başkanı Aşgın, bir imar değişikliği yaparak burayı cami avlusu statüsünden çıkardı. İşyeri olarak işaretledi ve bir iş insanına sattı. Belediye burayı ranta çevirdi. O bölgede ticaret alanı yok. Tamamı konut alanıydı. İmar planında özellikle ticaret alanı yaparak satışa çıkardılar. Yanlış hatırlamıyorsam 6 milyon liraya satıldı” diye konuştu.Duruma tepki gösteren bazı bölge sakinleri, “Çorum Belediyesi kala kala caminin küçük parkına mı kaldı? Yeşil katlediliyor” diyerek Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) başvurduklarını belirtti. Yurttaşlar, CİMER'e yazdıkları mektupta özetle şu ifadeleri kullandı: “Siz hiç amme hizmeti veren bir caminin küçük bir parkının ya da yeşilin arsaya çevrilip satıldığını duydunuz mu? Valide Camii'nin girişinde küçük bir parkımız vardı. Burası Çorum'un zenginine satıldı. Buraya bina yapılacak, binanın biri neredeyse camiye bitişmiş olacak. Semt sakinleri ve cemaat olarak belediye başkanı Aşgın'ın yanına defalarca gittik, bu yapılanın yanlış olduğunu söyledik ama bir türlü dinletemedik. Biz kesinlikle belediyenin semtimize ve camimize yaptığı bu tahribata razı değiliz. Yetkililerce yerinde incelenerek gerekli müdahalenin yapılmasını, semt sakinlerinin ve cami cemaatinin mağduriyetinin giderilmesini arz ederiz.” Hazal OcakKırşehir Belediyesi'nin GüneşEnerji Santralıfaaliyete geçti
Kırşehir Belediyesi'nin Güneş Enerji Santralı faaliyete geçti Geçen dönemden kalan borcunu kapatan Kırşehir Belediyesi, bunun üstüne yüksek enerji maliyetlerini azaltmak için Güneş Enerji Santralı'nı kurdu ve kendi enerjisini kendi üretir oldu. Kırşehir Belediyesi’nin yüksek enerji maliyetlerini azaltmak için başlatılan Güneş Enerji Santralı (GES) faaliyete geçti. Belediyenin geçen dönemden kalan borcunu da kapatan Kırşehir Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu, “Söz verdiğimiz gibi kendi enerjimizi kendimiz üretiyoruz’’ dedi. Başkan Ekicioğlu’nun göreve geldikten sonra ilk icraatlarından biri güneş enerjisi projesi hazırlatmak oldu. Aylık 6 megawatlık elektrik kullanımı olan ve MEDAŞ’a önceki dönemden 2 milyon TL borcu olan belediyenin söz konusu borcunu kapatan Ekicioğlu, enerji ihtiyacını yaklaşık 4’te 1 oranda düşürecek GES projesi için düğmeye basmıştı. Belediyenin özkaynakları ile 20 dönüm alana kurulan ve 5 milyon 300 bin TL’ye mal olan güneş enerji santralı projesi tamamlandı ve faaliyete geçti.Saatte 1 milyon 379 bin 438 kilovatt elektrik üretecek güneş enerji santralı ile ilgili açıklamada bulunan Ekicioğlu , “Söz verdiğimiz gibi, yapımı tamamlanan Güneş Enerjisi Santralı projemizle kendi elektriğimizi kendimiz üretiyoruz. Çevreye duyarlı Güneş Enerjisi Santralı projelerimiz önümüzdeki günlerde artarak devam edecek. Üreten bir Kırşehir’i hep birlikte inşa ediyoruz’’ dedi. Ömer DuranTürkiye, YPG’ye desteği kesmesi koşuluyla ABD’yi Girit Modeli'yle masayaçağırıyor
Türkiye, YPG’ye desteği kesmesi koşuluyla ABD’yi Girit Modeli'yle masaya çağırıyor Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Yunanistan’ın S-300’lerini örnek göstererek, “S-400’ü hangarda tutup tatbikatta çalıştırma” içeren “Girit modeli”ni önermesinin ardından dikkat çeken bir iddia gündeme düştü. Bloomberg’e konuşan Türk kaynaklar, ABD’nin YPG’ye destek vermemesi durumunda ödün verilebileceğini söyledi. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın, Ankara-Washington hattında krize neden olan Türkiye’deki Rus yapımı S-400 füze savunma sistemi için Yunanistan’ın S-300’leri için kullandığı “Girit modeli”ni uygulayabileceği çıkışı, Yunanistan’ın S-300’leri nasıl kullandığını yeniden gündeme getirdi. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) Rusya’dan aldığı ancak Türkiye’nin tepkisi üzerine Yunanistan’a devretmek zorunda kaldığı S-300 füzeleri, Girit’te depoda tutuluyor ve tatbikattan tatbikata çalıştırılıyor.‘SÜREKLİ KULLANACAĞIZ DİYE BİR ŞEY YOK’Akar, dün bazı gazetelerde yayımlanan açıklamalarında “Türkiye’deki S-400’ler için Girit’teki S-300’ler modeli geçerli olabilir mi?” sorusuna “Evet olabilir. Ayrıca konu sadece Girit’teki S-300’ler de değildir. Varşova Paktı üyesi olup sonradan NATO’ya katılan birçok Avrupa ülkesinde hâlâ Sovyet döneminden kalma silah sistemleri var. Bunlar da pekâlâ NATO içinde sistemde tutuluyor. Biz de bunu söyledik, ‘Girit’teki S-300’lerde nasıl bir model kullanılıyorsa, bunu müzakereye açığız’ dedik” yanıtını verdi. Girit’teki S-300’lerin sürekli operasyonel durumda olmadığının hatırlatılması üzerine de “Sürekli kullanacağız diye bir şey yok ki. Bu sistemler tehdit durumuna göre kullanılır. Ona biz karar veririz” dedi. Akar’ın açıklamaları, geçen hafta ABD Büyükelçisi David Satterfield’ın iki ülke arasında S-400’ler konusunda bir çalışma grubu kurulmayacağı ve yaptırımların kaldırılması için Türkiye’nin S-400’leri elden çıkarması gerektiği çıkışının ardından geldi. Akar’ın açıklamalarıyla gözler Yunanistan’ın elinde bulunan Rus S-300 füzelerine yeniden çevrildi. S-300 füzeleri 1997’de ilk olarak GKRY tarafından satın alınmış, ancak Türkiye’nin sert tepkisine ABD ve AB’nin de destek vermesi üzerine GKRY, S-300’leri Yunanistan’a kiralama yoluna gitmişti. Yunanistan, 1998’de Girit Adası’na konuşlandırdığı S-300’leri 2007 yılında tamamen satın almıştı. Atina, Girit’e yerleştirdiği S-300 füzelerini 2013’e kadar hangarda bekletti ve hiç kullanmadı. Yunanistan’daki S-300’ler Aralık 2013’te ilk kez denendi. 2015’te ABD’nin isteğiyle Girit’teki S-300’lerin İsrail uçaklarının kaçınma manevrası için kullanıldığı iddia edilmiş ancak Atina yalanlamıştı. Yunan S-300’leri son olarak Kasım 2020’de ABD, Almanya ve Hollanda’nın da katıldığı tatbikatta operasyonel hale getirilerek karşı manevra denemesinde kullanıldı. Yunanistan, hiçbir zaman kendi hava savunma sistemine entegre etmediği S-300’leri etkin hava savunması için kullanmıyor. Sadece tatbikatlarda operasyonel olarak kullanıyor. Türkiye de daha önce birçok kez S-400’leri ulusal hava savunma sistemine entegre etmeden “standalone” olarak adlandırılan sadece kendi radarıyla kullanacağını açıklamıştı. ‘MÜZAKERE ARAYIŞI’Savunma uzmanları, Türkiye’nin S-400’leri Yunanistan’ın S-300’leri gibi kullanmasının, “sistemin yüzde 5 kapasiteyle kullanılması” anlamına geleceğine dikkat çekti. Akar’ın “Girit modeli” çıkışıyla ilgili Cumhuriyet’e değerlendirmelerde bulunan emekli Hava Korgeneral Erdoğan Karakuş, “Türkiye, Girit modelini gündeme getirerek ABD’yi müzakereye zorlamayı amaçlıyor. Bu modelde S-300’ler uzun süre depoda tutuldu. Daha sonra S-300’lerle birçok tatbikat yaptı. Türkiye’nin önerisine göre S-400’ler de bir noktada tutulacak ve herhangi bir tehdit algılaması durumunda kullanılacak, Sayın Akar bunu söylüyor. Türkiye, bu konuyu gündeme getirerek ABD’yi masaya çağırıyor” dedi.ANKARA’DAN ‘YPG ŞARTI’ABD ile Rus hava savunma sistemi S-400 krizi konusunda Bloomberg, Türk kaynakların, ABD’nin terör örgütü YPG’ye destek vermeyi bırakması durumunda Ankara’nın S-400 başlığında taviz verebileceğini söylediğini aktardı.Habere göre Bloomberg’e konuşan Türk kaynaklar, böyle bir anlaşmaya varılması durumunda Türkiye’nin S-400’leri sınırlı olarak kullanmayı taahhüt edebileceğini savundu. Yetkililer, Türkiye’nin gelecekte ABD yapımı silah sistemlerinin yedek parçalarını almaya devam edebilmek ve ekonomisine zarar gelmesini önlemek için böyle bir adım atabileceğini ifade etti. İsminin paylaşılmasını istemeyen iki kaynak, Ankara’nın aynı zamanda Washington’ın terör örgütü YPG’yi kuvvetlendirmesini önlemeyi planladığını dile getirdi. Biden yönetimiyle birlikte geçen haftalarda bazı ABD’li yetkililer YPG’nin ana unsurunu oluşturduğu SDG’ye desteğin süreceği mesajını vermişti. IŞİD’le mücadele çerçevesinde ittifak vurgusu yapmışlardı. Hüseyin HayatseverKarikatür dergilerini cezaevine almayan idare: Giysi, kitap olsa verirdik
Karikatür dergilerini cezaevine almayan idare: Giysi, kitap olsa verirdik Tekirdağ Cezaevi’nde hükümlü olarak kalan Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi avukat Engin Gökoğlu’na eşi tarafından gönderilen mizah dergileri, Cezaevi idaresi tarafından hediye olarak değerlendirildi ve cezaevine alınmadı. Tekirdağ Cezaevi’nde hükümlü olarak kalan Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi avukat Engin Gökoğlu’na eşi tarafından gönderilen “Kafka Okur”, “Masa”, “Bavul”, “Ot” gibi mizah dergileri cezaevine alınmadı. Gökoğlu, “Eşim geçen sene olduğu gibi bu sene de bana posta yoluyla karikatür ve mizah dergileri yolladı. Fakat bu dergiler bu sene bana verilmedi. Çünkü hapishane idaresi gelen dergileri ‘hediye olarak’ değerlendirdi” dedi.‘HEDİYE DEĞİL, OKUMALIK’Tekirdağ 2 No’lu T Tipi Cezaevi’nde 3.5 yıldır kalan Gökoğlu, cezaevinde yaşadığı hak ihlalini gazetemiz ile paylaştı. Gökoğlu, eşi tarafından gönderilen dergilerin kendisine verilmediğini belirterek dergilerin “hediyelik” değil, “okumalık” dergiler olarak kendisine gönderildiğine değindi. Gökoğlu, “Ama yok. Hapishane idaresi ‘Sen bilmezsin onlar hediyedir, ama hediyen de giysi ya da kitap olsaydı verecektik’ diyor. Ben de yanlış karar infaz hâkimliğinden döner diye başvurdum. Çünkü anayasaya, İnfaz Kanunu’na göre de ben haklıyım. Ama itirazım reddedildi. Nasıl ama sizce mizah dergisine ihtiyacım var mı? Durumun kendisi kara mizah değil mi? Geçen sene bu dergilerin tamamıyla beraber içindeki poster ve takvimleriyle almıştım. Aradan bir yıl geçti, yasaklar, yasadışılıklar arttı. Ellerinden gelse günlük gazeteleri dahi yasaklayacaklar. Kitap, dergi, gazete okumak, siyasi tutsağın ekmeği suyudur” dedi.‘YASAYA AYKIRILIK YOK’Gökoğlu’nun yaptığı itirazlar reddedildi. Tekirdağ 2 No’lu T Tipi Ceza İnfaz Kurumu, “Gelen yayınların hükümlüye dışarıdan gönderilen hediyeyi kabul etme esaslarına uymadığı belirlenmiştir” dedi. Tekirdağ 2. İnfaz Hâkimliği ise “Hediye olarak ancak kitap ve giyim eşyası kabul edilebilir. Başvurucuya gönderilen yayının dergi, gazete olduğu, ayrıca ziyaretçisi tarafından getirildiği nedeniyle usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından şikâyet başvurusunun reddine karar verilmiştir” denildi. Zehra ÖzdilekProf. Dr. Ahmet Saltık, okulların açılma sürecine karşıyetkilileri uyardı: 4 hafta tam kapanma
Prof. Dr. Ahmet Saltık, okulların açılma sürecine karşı yetkilileri uyardı: 4 hafta tam kapanma Prof. Saltık, salgının gidişatını ve aşılama sürecini Cumhuriyet’e değerlendirdi. Türkiye’nin Çin’den aldığı aşıların teslimatındaki yavaşlığı yorumlayan Saltık, “Acaba Türkiye’ye aşı neden sadece 1 ülkeden ve damla damla geliyor” sorusunu yöneltti. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Saltık, Türkiye’nin Çin’den sipariş ettiği aşıların sözleşmesinin açıklanması gerektiğini belirterek “Sanki ‘paran kadar aşı geliyor’ durumundayız. Ne kadar para verebiliyorsan Çin firması da o kadar aşı gönderiyor diye düşünüyorum” dedi.‘BULAŞ DEĞERİ YÜKSEK’Önümüzdeki haftadan itibaren okulların açılma sürecini de değerlendiren Saltık, Sinovac aşısının koruyuculuğunun yüzde 50.56 olduğunu belirterek “Bütün önceliği sadece okullara versek bile ancak 2 ay sonra yarı oranda bir bağışıklık sağlamış olacağız. İki öğretmenden biri aşılı ve bağışıklı, diğeri değil. Yapılacak en iyi işlerden biri, en az 2-4 hafta tam kapatma ile salgının hızını düşürmek ve kontrol edilebilir hale getirmek. Ondan sonra da gıdım gıdım azaltılan sıkı önlemlerle zamana yayarak süreci devam ettirmek. Bütün öğretmenler, okul çalışanları, servis görevlileri aşılanmadı. Çocuklar da virüsü belirtisiz geçiriyor ve taşıyıcı oluyorlar. Hastalığı bulaştırmak bakımından en riskli küme kabul ediliyorlar. R0 değeri (bulaş değeri) 1’in üstünde. Birin altına inmedikçe okulları açmayı düşünmememiz gerekiyor” dedi.Virüsün mutasyon geçirdiğini ve bunun aşılamayı da etkileyebileceğini belirten Saltık, “Almanya’da iki doz aşı olmalarına karşın yaşlı huzurevlerinde salgın patlak vermiş durumda. O nedenle okulların açılması için hiçbir somut koşul görünmüyor. Buna karşın açmayı düşünüyor olmaları, ticari kaygılardan ve özel sektörü rahatlatmaktan olabilir. Ne yazık ki bir anonim şirket gibi yönetilen Türkiye’de ticari kaygılar öne çıkıyor” ifadelerini kullandı.‘ONAY KALKABİLİR’Sinovac aşısının mutasyondan daha az etkileneceğini belirten Prof. Dr. Ahmet Saltık, “Ancak aşının koruyuculuğu 50.65 olarak açıklandı. Mutasyon nedeniyle bu sayı düşerse aşının bir anlamı kalmayacak ve acil kullanım onayı yetkisi belki de kaldırılacak. Çünkü DSÖ, acil kullanım onayının yüzde 50 koruyuculuk üstünde olmak koşuluyla verilebileceğini açıklamıştı” diye konuştu. Sarp SağkalYargıtay kendi kararınıbozdu, Soma davasında tutuklu kalmadı
Yargıtay kendi kararını bozdu, Soma davasında tutuklu kalmadı Çorlu katliamının acılı annesi Mısra Öz'e ceza veren yargı, Soma katliamı sanıklarını serbest bıraktı. Soma’da 2014 yılında 301 madenciye mezar olan facianın dosyasını inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 2020 yılının ekim ayında verdiği kararı itiraz üzerine bozdu. Üyelerin değişmesinin ardından tutuklu bulunan 4 sanık tahliye edildi. Madenci yakınları, “Adalet sadece mahkeme salonunda yazılarda kaldı. O yazıyı indirsinler” dedi.Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada karar 2018 yılında açıklandı ve basit taksir suçundan Soma Kömür İşletmeleri A.Ş’nin Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan’a 15 yıl; bilinçli taksirden Genel Müdür Ramazan Doğru’ya 22 yıl 6 ay, İşletme Müdürü Akın Çelik’e 18 yıl 9 ay, yardımcısı İsmail Adalı’ya 22 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 30 Eylül 2020’de kararı bozdu. Gürkan, Doğru, Çelik ve Adalı’ya 301 kez olası kastla öldürme ve 162 kez olası kastla yaralama suçlarından ceza verilmesi gerektiği vurgulandı.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı karara itiraz etti. Bu süreçte 12. Ceza Dairesi heyetindeki 3 üye değişti. Yeni heyet ikiye karşı üç oyla dairenin daha önce aldığı kendi kararını bozdu. Yargıtay’ın kararını değiştirmesinin ardından, Soma davası Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görülecek. Karar üzerine Ramazan Doğru, İsmail Adalı ve Akın Çelik 5 Şubat’ta tahliye edildi.AİLELER İSYAN ETTİSomalı madencilerin aileleri karara isyan etti. Ailelerin tepkisi şöyle:NACİYE KAYA: Bu karara pes diyorum. Bu kararı veren hâkimlerin savcıların vicdanları rahat mı. Adalet her zaman zenginin yanında olmak zorunda mı? Bile bile onları cezaevinden çıkarmak için mahkemeyi, hâkimi, savcıyı değiştirdiler. Adalet sadece mahkeme duvarlarında yazılarda kalmış. Bence onu da bu karardan sonra indirmeleri gerekir. 301 insan öldüğü ile kaldı. Bu kararla önlem almayan maden firmalarınında önünü açmış oldu. Maden firmaları önlem almadan işçi çalıştıracak. Çünkü ceza almayacağını bu karar ile görmüş oldular.GÜLTEN KAVAS: 4 yıl boyunca adalet için koşturduk. Biz en azından ölen her bir madenci için en az 1 yıl verilmesini istedik. 1 yıl olsa idi 301 yıl ile yargılanacaklardı. Ama şimdi hepsi serbest. Onu çok gördüler. Bir kere değil, 10 kere de yargılansalar adalet olmadığı sürece bizim için güzel bir karar çıkmayacak. Adalet zor. Parası olanın, çevresi olanın yanında adalet oluyor.SOMA 301 MADENCİLER DERNEĞİ BAŞKANI İSMAİL ÇOLAK: Sözde 4 kişi tekrar yargılanacak ama değişen bir şey olmayacak. Yeniden yargılama olacak diye bizim ağzımızı kapatmak istiyorlar. Bir kişinin talimatıyla yargılama yapılıyor. Onlar özgürce dolaşıyor ama bizim çocuklarımız toprak altında. Onlara özgürlük vererek ödüllendirdiler.ACILI ANNEYE PARA CEZASITekirdağ Çorlu’da 8 Temmuz 2018’de meydana gelen, 7’si çocuk 25 kişinin yaşamını yitirdiği tren kazası faciasında, eşini ve oğlunu yitiren Mısra Öz Sel, “kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla dün hâkim karşına çıktı. Çorlu 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada Mısra Öz Sel’e 8 bin 840 lira para cezası verildi. Öz, “İsterlerse 800 bin lira ceza versinler, bu davada gerçek sorumlular yargılanmadığı müddetçe hakkımızı aramaya devam edeceğiz” dedi.Mısra Öz, sosyal medya paylaşımları nedeniyle dün hâkim karşısına çıktı. Duruşma sonrasında açıklama yapan Öz, 8 bin 840 lira para cezasına çarptırıldığını aktardı.Sorumlular nerede?Mısra Öz, duruşma sonrası yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:“Mahkeme heyetine hakaretten 8 bin 800 gibi bir cezayla cezalandırılıyorum. Dava burada bitmedi. Mahkeme heyeti, 7 gün içinde itiraz etme hakkımın olduğunu söyledi. İsterlerse 800 bin lira ceza versinler, bu davada gerçek sorumlular yargılanmadığı müddetçe hakkımızı aramaya devam edeceğiz. En iyi bildikleri şey para olduğu için bizleri para cezasıyla korkutmaya çalışıyorlar. Korkmuyorum, vazgeçmiyorum, hâkime de söyledim. Sözlerimin arkasında olmakla birlikte, bize verdikleri kararlarla bizi korkutamayacaklar, 25 kişiyi buraya getiremeyenler bizi getirmeyi daha kolay olarak görüyorlar. Gerçek sorumlular buraya gelsinler, çünkü biliyoruz ki gerçek sorumlular bize bile rüşvet vererek bizi susturmaya çalışıyorlar, oturdukları koltuktan.” Mehmet İnmezOcakta ABD’deki perakende kıyma fiyatları50.3 TL (5.61 Avro) iken Türkiye’de 49.1 TL
Ocakta ABD’deki perakende kıyma fiyatları 50.3 TL (5.61 Avro) iken Türkiye’de 49.1 TL Türkiye’deki hayvan varlığı, 2020’de yıllık bazda yüzde 1.6-11.6 aralığında artarken et fiyatlarındaki zam yüzde 30’u buldu. Dışa bağımlı girdiler pahalılığı artırıyor. Ülkedeki hayvan varlığı arttığı halde yüksek maliyetler nedeniyle et fiyatlarında düşüş sağlanamadı. İç piyasada yükselen fiyatları ithalatla düşürmeye çalışan hükümet, TL’nin değer kaybıyla bunu da yapamadı. Et ve Süt Kurumu (ESK) verilerine göre Türkiye’deki perakende kıyma fiyatları, ABD ve İngiltere ile yarışır hale geldi. Buna bağlı olarak da et tüketimi hızla düştü. Kırmızı Et Sanayicileri ve Üreticileri Birliği’nin tahmini verileri, Türkiye’de 4 kişilik bir ailenin 2016’da yıllık toplam 37.2 kilo kırmızı et tüketirken 2020’de 28 kilo tüketebildiğini ortaya koyuyor.YÜZDE 30 ZAMTürkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜK) Hayvansal Üretim İstatistiklerine göre ülkedeki büyükbaş hayvan sayısı, Aralık 2020’de yıllık bazda yüzde 1.6 artarak 18 milyon 158 bin başa çıktı. Küçükbaş hayvan sayısı ise yüzde 11.6 artarak 54 milyon 113 bin başa yükseldi. Ancak bu artışa rağmen kırmızı et fiyatlarındaki yükseliş neredeyse yüzde 30’u buldu.TÜİK’e göre hayvan varlığının arttığı 2020 Aralık’ta, 2019 Aralık’a göre dana eti 46.2 TL’den 51 TL’ye yükseldi. Aynı dönem aralığında koyun eti 53 TL’den 64 TL’ye çıkarken beyaz et 11 TL’den 14.4 TL’ye çıktı. Et fiyatlarındaki pahalılıktan dolayı tüketiminin arttığı belirtilen sakatat ise 2019 Aralık’ta 40.8 TL iken 2020 Aralık’ta 53.3 TL’ye ulaştı.ESK’ye göre ise 2020 Ocak’ta ABD’deki perakende kıyma fiyatları 50.3 TL (5.61 Avro), İngiltere’de 51.5 TL (5.93 Avro) iken Türkiye’de 49.1 TL.Et fiyatlarındaki artışın temel sebebi, dışa bağımlı olunan girdilerin yüksek kurdan dolayı sürekli zamlanması... ESK verilerine göre girdilerde yalnızca aylık artışlar yüzde 10’u buluyor.Sektör temsilcilerine göre artan hayvan varlığı kadar yem üretimi de artırılmalı. Çiftçinin sürekli artan maliyetler altında ezilmemesi için destek verilmeli. Gamze Bal