News - Haberler
140 yılönce hayata veda etti: Rus yazar Dostoyevski kimdir?
140 yıl önce hayata veda etti: Rus yazar Dostoyevski kimdir? 19'uncu yüzyılın ikinci yarısına damga vuran ve Batı'da en çok tanınan yazarlardan olan Dostoyevski, bütün bir yüzyıla damga vurmayı başardı. Peki Dostoyevski kimdir? Bugüne hangi eserleri bıraktı? /Archive/2021/2/9/125627218-254a017b-56b8-4364-b44a-7711304cfdcc5001845.jpgHem Rus hem de dünya edebiyatının öncü isimlerinden, söylediği her sözün ve kaleminden dökülen her cümlenin ayrı bir eser niteliği taşıdığı Rus yazar Fyodor Dostoyevski, 140 yıl önce bugün, 9 Şubat 1881’de hayata veda etti. Her daim yapıtlarıyla insanlara yol gösteren ve eserlerinde iyi kötü, zengin fakir ayrımını çok başarılı bir şekilde işleyen, edebiyatın öncülerinden olan Dostoyevski kimdir? Eserleri nelerdir? İşte Rus edebiyatçının hayatı…GENÇ YAŞTA HEM ANNESİNİ HEM BABASINI KAYBETTİDostoyevski 1821'de Moskova'da, yoksul bir evde doğdu. Doktorluk yapan alkolik, sinirli bir baba ve hasta bir annenin yanında mutsuz bir çocukluk geçirdi. Altı çocuklu ailenin ikinci çocuğuydu. Genç yaşta tüberküloz hastalığı yüzünden önce annesini, sonra babasını kaybetti. Babasının ölümünü kendisi istediği düşüncesi yüzünden depresyona girdi. Epilepsi hastalığı da bu yıllarda ortaya çıktı.‘YENİ BİR GOGOL DOĞDU’Annesinin ölümünden sonra Petersburg'daki Mühendis Okulu'na girdi. Okulu başarıyla bitirdikten sonra istihkâm bölüğüne girdi. Bir yıl sonra istifa ederek buradan ayrıldı. Ordudan ayrıldıktan sonra edebiyata yönelen Dostoyevski'nin ilk kitabı İnsancıklar, 1846 yılında yayımlandı. Dostoyevski, toplumunu acımasız kurallarında yaşlı bir adamın öksüz bir kıza duyduğu sevdayı iç dünyasındaki derin çatışmalarla işledi. Halkın sıcak ilgisiyle karşılanan bu kitap, eleştirmenlerden de övgüler aldı. Şair Nikolay Neksarov, Dostoyevski hakkında "Yeni bir Gogol doğdu" diye konuştu. Yazarlıkta ün sağladıktan sonra 1846 yılında Gogol esintileri bulunan kitabı Öteki (Dvoynik) yayımlandı. Yazar bu romanda, kendini ortadan kaldırmaya çalışan benzeriyle sürekli çatışma halinde bulunan bir memurun hikâyesini anlattı. Bu romanda ele aldığı çift kişilik temasını daha sonra bazı romanlarında kullansa da roman, Belinsky dahil hiçbir eleştirmence beğenilmedi. Eleştirmenler romanı sıkıcı buldu ve alay etti.1847 yılında ise Ev Sahibesi (Hozyayka) isimli romanı yayımlandı. Dostoyevski bu eseri ile de beklediği övgülerin aksine olumsuz eleştiriler aldı. Dostoyevski, ruhsal çöküntüye düştü ve üzüntüden hasta oldu. Ancak yazarlığı bırakmayan Dostoyevski, 1848 senesinde Beyaz Geceler (Belıye Noçi) ve Bir Yufka Yürekli (Slaboye Serdtse) adlı kitapları yayımlattı. Bir Yufka Yürekli, yazara itibarını yeniden kazandırsa da beklediği başarıyı elde edemeyen Dostoyevski'nin umudunu kırdı. Yazarlıkta umudunu kırılan Dostoyevski, politikayla ilgilenmeye başladı ve genç liberallerin (Tetrashevski) grubuna girdi./Archive/2021/2/9/125915277-35301526-3705-4770-a7ce-74550480b58c5001847.jpgİDAMDAN SON ANDA KURTULDUDostoyevski, 23 Nisan 1849 tarihinde devlet aleyhindeki bir komploya karıştığı iddiasıyla sekiz arkadaşı ve ağabeyi ile birlikte tutuklandı. Ölüm cezasına çarptırılan Dostoyevski, sekiz ay hapishanede yattıktan sonra diğer dokuz komplocu ile idam edilecekleri yere götürüldü. Tam kurşuna dizilmek üzerelerken af kararı çıktı. İdam cezası, dört yıl kürek ve altı yıl adî hapis cezasına dönüştürüldü. Sibirya'daki Omsk Kalesi'ne sürüldü. Suç ve ceza kavramları ile en yoğun şekilde burada tanıştı. Kürek mahkûmu olduğu süre içinde, kolları damgalandı, kafası tıraş edildi ve taş kırdı. Sara nöbetleri yüzünden birçok kere hastaneye kaldırıldı.Sürgünde geçirdiği dört senenin ardından 1854 yılında kürek cezasından kurtularak er rütbesi ile kışla hizmetine verildi. Semipalatinsk'te zorunlu ikamete mahkûm edildi. Burada bulunan Alayın Yedinci Hat Taburunda beş yıl görev yaptı. Subaylığa kadar yükseldi. 1857 yılının Şubat ayında, veremli ve dul Mariya Dmitriyevna İsayeva ile, subay kocasının ölümünden sonra evlendi. Dostoyevski, Isayeva ile ona acıdığı için evlendi.SUÇ VE CEZA’YI KÜÇÜK BİR OTEL ODASINDA YAZDI1859'da ordudan terhis edilerek Moskova dışında küçük bir yerde kalmaya zorlanan Dostoyevski, özgürlüğüne kavuştuktan sonra Petersburg'a döndü. Kardeşi Mihail ve arkadaşı N.N. Strahov ile birlikte Vremya (Zaman) ve sonra da Epoha (Dönem) adlı dergileri hazırladı. Bu dergilerde Slavcı düşünceyi savunduğunu belirten yazılar yazdı. Ezilenler (Unijenniye i Oskorblyonniye) ve Ölüler Evinden Anılar (Zapiski iz Mertvogo Doma) ile kendinden söz ettirdi. 1863 yılında arzuladığı Avrupa seyahatini gerçekleştirdi. Sara nöbetleri ve kumar borçları yüzünden sıkıntıya düşen ve yayımcılardan yazmadığı romanların avanslarını alarak yaşayan Dostoyevski, Yeraltından Notlar adlı yapıtı 1864 yılında yayımlandı. Suç ve Ceza (Prestuplenie i Nakazanie) ve Kumarbaz (İgrok) adlı yapıtları ise 1866 yılında yayımlandı. Dostoyevski, Suç ve Ceza'yı 1868 yılında Semipalatinsk'te bulunduğu zaman Roussky Slovo dergisi için uzun bir hikâye olarak tasarlamıştı./Archive/2021/2/9/125936621-4b9b9165-8d5c-4641-8d6f-83dd6e8812605001846.jpgYazar, küçük bir otel odasında ve kötü bir ekonomik durumla yazdığı Suç ve Ceza'yı 1866 yılında tamamlamıştı. Dostoyevski'nin yazdığı Budala (Idiot) eseri 1866, Ebedi Koca (Veçnıy Muj) 1870, Ecinniler (Besı) 1872 yılında yayımlandı. Bütün bu başyapıtlar birbirinin izledi. Karısı öldükten sonra sekreteri Anna Grigoriyevna Snitkina ile evlendi. Yeniden borçlanan ve kumaranelerde dolaşmaya başlayan Dostoyevski, bir kız çocuk sahibi oldu. Ancak kızı fazla yaşayamadı ve doğduktan kısa süre sonra öldü. Dostoyevski de bu yüzden büyük bir sarsıntı geçirdi. 1875'te Delikanlı (Podrostok), 1876'da Bir Yazarın Günlüğü (Dnevnik Pisatelya) ve 1879'da Karamazov Kardeşler (Bratya Karamazovi) adlı romanları yayımlandı. Hayatı boyunca eserlerinde işlediği temaları yeniden ele aldığı, insan duygularının derinliğine inen eserler yazan Dostoyevski, Karamazov Kardeşler'de Ivan ve Alyosha Karamazov adlı karakterler için filozof Vladimir Sergeyeviç Solovyov'dan ilham aldı. Zosima ve Alyosha'nın öne çıkacağı Bir Büyük Günahkarın Yaşamı adlı eseri tamamlayamadı.CİĞER KANAMASI GEÇİRDİ1881 yılının Ocak ayında ciğer kanaması geçirerek yatağa düştü ve 9 Şubat 1881 tarihinde, 59 yaşındayken öldü. Cenaze töreninde yaklaşık otuz bin kişi tabutunun arkasında yürüdü. ESERLERİRomanlarİnsancıklar (1846) "İkiz," "Öteki" (1846) Netochka Nezvanova (1849) Stepançikovo Köyü (1859) Ezilmiş ve Aşağılanmışlar (1861) Ölüler Evinden Anılar (1862) Yeraltından Notlar (1864) Suç ve Ceza (1866) Kumarbaz (1867) Budala (1869) Ecinniler (1872) Delikanlı (1875) Karamazov Kardeşler (1881)Kısa ÖykülerDokuz Mektupları Romanı (1847) Mr. Prokharçin (1847) Ev Sahibesi (1847) Polzunkov (1848) Bir Yufka Yürekli (1848) Kıskanç Koca (1848) Namuslu Bir Hırsız (1848) Bir Noel Ağacı Ve Düğün (1848) Beyaz Geceler (1848) Küçük Kahraman (1857) Amcanın Rüyası (1859) Tatsız Bir Olay (1862) Timsah (1865) Ebedi Koca (1870) Bobok (1873) Uysal Bir Ruh (1876) Köylü Marey (1876) Mesih'in Noel ağacı Boy de (1876) Bir Adamın Düşü (1877) Kurgusal olmayan eserlerYaz İzlenimleri Üzerine Kış Notları (1863) Bir Yazarın Günlüğü (1873-1881) cumhuriyet.com.trAYM BaşkanıHüsnüArslan: Kararların uygulanmamasıAnayasa'yıtamamen işlevsiz hale getirebilir
AYM Başkanı Hüsnü Arslan: Kararların uygulanmaması Anayasa'yı tamamen işlevsiz hale getirebilir Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilen İrfan Fidan'ın yemin töreninde konuştu. Törende, AYM kararlarına uyumun önemine vurgu yapan Arslan, "Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmaması, Anayasa'yı tamamen anlamsız ve işlevsiz hale getirebilir" dedi. Anayasa Mahkemesi (AYM) Yüce Divan Salonu’nda Yüksek Mahkeme'ye atanan İrfan Fidan için yemin töreni düzenlendi.Yalnızca 6 gün süren Yargıtay Üyeliği görevinin ardından AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Anayasa Mahkemesi üyeliğine atanan Fidan'ın yemin töreninde ilk sözü Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan aldı.Erdoğan'ın da katıldığı törende konulan Arslan, “Anayasaya ve ilgili kanuna göre idari ve yargısal makamlar, Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamakla yükümlüdür. Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı ve buna bağlı olarak uygulanma zorunluluğu, anayasal hak ve özgürlüklerin korunmasının da güvencesidir” dedi."ANAYASA TAMAMEN ANLAMSIZ HALE GELİR"AYM'ye yapılan bireysel başvuruların sayısına dikkat çeken Arslan, “Bu noktada belirtmek isterim ki bazı arizi sorunlara rağmen bireysel başvuru ülkemizde başarılı olarak uygulanmaktadır” derken "Son 4 yılda yıllık bazda ortalama 40 bin başvuru Anayasa Mahkemesi’ne yapılıyor. Bu gerçekten çok büyük bir sayı” ifadelerini kullandı. Anayasa Mahkemesi'nin aldığı kararların bağlayıcılığını vurgulayan AYM Başkanı Arslan, mahkemelerin AYM kararlarını uymak zorunda olduğunu, bunun da anayasal hakların güvencesi olduğunu söyledi. AYM kararlarının gecikmeksizin uygulanması gerektiğini belirten Arslan, "Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmaması, Anayasayı tamamen anlamsız ve işlevsiz hale getirebilir. Anayasanın anlamsız hale geldiği, bireylerin ve toplumun hukuka ve devlete olan güveninin sarsıldığı yerde ise bizleri bir arada tutan değerleri koruma imkanı kalmayacaktır" diye konuştu. cumhuriyet.com.trDenizlispor’da istifalar devam ediyor
Denizlispor’da istifalar devam ediyor Denizlispor Kulübünde yaşanan sıkıntılı süreçlerin ardından yönetimde yeni istifalar gelmeye başladı. Süper Lig’de son sıralarda yer alan Yukatel Denizlispor’da 3 istifanın ardından 4 kişinin daha istifa ettiği öğrenildi.Denizlispor Kulübünde yaşanan sıkıntılı süreçlerin ardından yönetimde yeni istifalar gelmeye başladı. Antalyaspor maçının hemen ardından yönetim kurulunda bulunan basın sözcüsü Yavuz Cinkaya, Uğur Bağbaşlıoğlu ve Serkan Başbuğ istifalarını açıklamıştı. Bugün sabah saatlerinde alınan bilgiye göre yönetim kurulunda bulunan Levent Çaputçu, Can Cesur, Ozan Katrancı ve Kaan Şanlıkan’ın da istifa ettiği öğrenildi. Yönetimde bu zamana kadar toplam 8 yöneticinin istifa etmesi üzerine açıklama yapılacağı belirtildi. İHAİstişareler tamamlandı: Rus aşısıSputnik V Avrupa yolunda
İstişareler tamamlandı: Rus aşısı Sputnik V Avrupa yolunda Avrupa İlaç Ajansı (EMA), Sputnik V aşısını geliştiren Rusya’nın Gamaleya Enstitüsü ile bilimsel istişare sürecinin tamamlandığını bildirerek Rusya’nın, aşının Avrupa Birliği (AB) piyasasında kullanımı için başvuruda bulunabileceğini duyurdu. Korona virüs salgını dünyada etkisini arttırmayı sürdürürken, aşılara yönelik çalışmalar da devam ediyor. Avrupa İlaç Ajansı (EMA), Sputnik V korona virüs aşısını geliştiren Rusya’nın Gamaleya Enstitüsü ile bilimsel istişare sürecinin tamamlandığını bildirdi. EMA tarafından yapılan açıklamada, “Gamaleya Ulusal Epidemiyoloji ve Mikrobiyoloji Merkezi, EMA’dan Sputnik V aşısının geliştirilmesi konusunda bilimsel tavsiye aldı” ifadeleri kullanıldı. Böylelikle Gamaleya Enstitüsü, bir sonraki aşamada aşının Avrupa Birliği (AB) piyasasında kullanımı için başvuruda bulunabilecek. EMA sözcüsü, Sputnik V geliştiricilerinden EMA’ya henüz böyle bir talep gelmediğini belirterek, "Şu anda üzerinde anlaşılan bir zaman dilimi yok. Sputnik V’ten başvuru aldıktan sonra konu hakkında bilgi verebiliriz" dedi.Sputnik V, EMA’dan izin alması ve Avrupa Komisyonu tarafından onaylanması halinde AB’ye gönderilebilecek.Öte yandan Gamaleya Enstitüsü tarafından geliştirilen Sputnik V, geçtiğimiz yıl 11 Ağustos’ta Rusya Sağlık Bakanlığı tarafından tescil edilmişti. İHANadal yola devam
Nadal yola devam Avustralya Açık’ta ilk maçlarına çıkan Rafael Nadal ve Novak Djokovic üç set sonunda zorlanmadan bir üst tura çıkmayı garantiledi. Avustralya Açık’ta ilk maçlarına çıkan Rafael Nadal ve Novak Djokovic üç set sonunda zorlanmadan bir üst tura çıkmayı garantiledi.Avustralya Açık Tenis Turnuvası’nın ikinci gününde korta ilk kez çıkan dünya 1 numarası Novak Djokovic, Fransız rakibi Jeremy Chardy’i üç set sonunda 6-3, 6-1 ve 6-2 ile mağlup ederek bir üst tura yükseldi. Sırp tenisçi turnuvadaki ikinci maçında yarın Frances Tiafoe ile karşı karşıya gelecek. Turnuvadaki ilk maçına çıkan bir diğer isim Rafael Nadal’da zorlanmadan rakibini mağlup etti. İlk turda Laslo Djere ile karşı karşıya gelen Nadal, rakibine 6-3, 6-4 ve 6-1 ile üstünlük sağladı.Kadınlarda dünya 4 numarası olan Sofia Kenin de ilk turu galibiyetle bitirdi. Amerikalı tenisçi ilk maçında rakibi Maddison Inglis’i 7-5 ve 6-4 ile mağlup etti. Kenin ikinci turda Anastasija Sevastova’yı eleyen Kai Kanepi ile karşılaşacak.Avustralya Açık’ın üçüncü gününde bugün ikinci tur maçları oynanacak. Günün öne çıkan eşleşmeleri ise şöyle:Novak Djokovic – Frances TiafoeStan Wawrinka – Marton FucsovicsDominc Thiem – Dominik KoepferStefanos Tsistsipas – Gilles SimonVenus Williams – Sara ErraniCaroline Garcia – Naomi OsakaNina Stojanovic – Venus WilliamsAjla Tomljanovic – Simona Halep cumhuriyet.com.trÇorlu tren kazasında oğlunu kaybeden MısraÖz'e 8 bin 800 lira para cezasıverildi
Çorlu tren kazasında oğlunu kaybeden Mısra Öz'e 8 bin 800 lira para cezası verildi Çorlu tren kazasında oğlu Oğuz Arda'yı kaybeden anne Mısra Öz'e 8 bin 800 lira ceza kesildi. Karara ilişkin konuşan Öz, "İsterlerse 800 bin lira ceza versinler bu davada gerçek sorumlular yargılanmadığı müddetçe hakkımızı aramaya devam edeceğiz" dedi. Çorlu tren katliamında oğlu Oğuz Arda'yı kaybeden anne Mısra Öz'e mahkeme heyeti 8 bin 800 lira para cezası kesti.Mısra Öz, sosyal medya paylaşımları nedeniyle 'kamu görevlilerine hakaretten' suçlamasıyla hakim karşına çıktı. Duruşma sonrasında açıklama yapan Öz, 8 bin 800 lira para cezasına çarptırıldığını aktardı.Davanın ikinci duruşması için mahkemeye gelen Mısra Öz, duruşma sonrası yaptığı konuşmada, şu ifadeleri kullandı:"Bugün burada Çorlu tren kazasında ölen 25 kişinin ailesi olarak yargılandığım için buradaydım. Hakkımda açılan iki tane dava var, bunlardan bir tanesi bugün sonuçlanacaktı, sonuçlanmadı. Mahkeme heyetine hakaretten 8 bin 800 gibi bir cezayla cezalandırılıyorum. Dava burada bitmedi. Mahkeme heyeti 7 gün içinde itiraz etme hakkımın olduğunu söyledi.‘HAKKIMIZI ARAMAYA DEVAM EDECEĞİZ’İsterlerse 800 bin lira ceza versinler bu davada gerçek sorumlular yargılanmadığı müddetçe hakkımızı aramaya devam edeceğiz. En iyi bildikleri şey para olduğu için bizleri para cezasıyla korkutmaya çalışıyorlar. Korkmuyorum, vazgeçmiyorum, hakime de söyledim. Sözlerimin arkasında olmakla birlikte, bize verdikleri kararlarla bizi korkutamayacaklar, 25 kişiyi buraya getiremeyenler bizi getirmeyi daha kolay olarak görüyorlar. Gerçek sorumlular buraya gelsinler, çünkü biliyoruz ki gerçek sorumlular bize bile rüşvet vererek bizi susturmaya çalışıyorlar Oturdukları koltuktan."NE OLMUŞTU?8 Temmuz 2018’de Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde yaşanan 7’si çocuk 25 kişinin yaşamını yitirdiği tren kazasında eşini ve oğlunu kaybeden Mısra Öz Sel hakkında iki dava açılmış, 9 yaşındaki oğlu Oğuz Arda Sel’i ve eşi Hakan Sel’i kaybeden Mısra Öz’e, mahkeme heyetine, "Üç maymunu oynamayı tercih eden bir heyet" ifadeleri gerekçesiyle dava açılmıştı. cumhuriyet.com.trFrikikten hat-trick yaptı: TaşkınÇalış
Frikikten hat-trick yaptı: Taşkın Çalış TFF 1. Lig'in 20 haftasında dün ağırladığı Akhisarspor'u 3-0 yenen Aydeniz Et Balıkesirspor'da üç golü de frikikten kaydederek "hat-trick" yapan Taşkın Çalış, yaşadığı mutluluğu dile getirdi. Devre arasında Menemenspor'dan takıma katılan ve dünkü karşılaşmada frikikten attığı gollerle takımını galibiyete taşıyan Çalış, yaptığı açıklamada, çok mutlu olduğunu söyledi.Üç gol atmanın kendisi için gurur verici bir durum olduğunu ifade eden Çalış, "Gollerden ziyade takımın kazanması daha önemliydi. Önümüzdeki Menemenspor maçını da kazanıp, yine 3 puanı hanemize yazdırmak istiyoruz." diye konuştu. Gol anlarında arkadaşlarıyla olan diyaloğunu paylaşan Çalış, şunları söyledi:"İlk frikikte golü atacağımı hissetmiştim. İkincisinde Manaj yanıma geldi, 'Ben vurayım.' dedi. O golü de atacağımı söyledim ve top ağlara yine gitti. Üçüncü golde ise bu kez İbrahim Halil geldi, 'Sen iki tane attın, yeter. Ben vurayım.' dedi. 'Abi bunu da atacağımı hissediyorum.' dedim ve o vuruşu da gole çevirdim. Şükür üçü de gol oldu. Mutluyum. Galiba dünyada daha önce yedi kişi bu şekilde gol atmış. Sekizincisi de bize nasip oldu. Önceliğimiz ligde kalmak. Her maç bizim için final niteliğinde."ATİLLA: "LİDER VASFI BULUNAN BİR FUTBOLCU"Takım kaptanı kaleci Atilla Özmen, Taşkın Çalış'ın kaleciler için her zaman sıkıntı yaratacak şutlar atabildiğini dile getirdi. Özmen, Taşkın'ın takıma çok şey kattığını vurgulayarak, "Goller mükemmeldi. Taşkın'ın maçın başından beri bize verdiği katkı, oyunu yönlendirmesi çok iyiydi. Lider vasıflı bir futbolcu. Buna bizim ihtiyacımızda vardı. İleriki haftalarda çok daha güzel olacak inşallah." şeklinde konuştu. cumhuriyet.com.trCHP'li belediye meclisüyesi yaşamına son verdi
CHP'li belediye meclis üyesi yaşamına son verdi Kocaeli Kartepe Belediyesi'nde CHP'den meclis üyesi olan Tugay A. (28), dün gece yaya üst geçidinden D-100 karayoluna atlayarak yaşamına son verdi. Olay, dün gece yarısı sıralarında İzmit D-100 kara yolu üzerindeki Fatma Seher Hanım Üst Geçidi'nde meydana geldi. Bir kişinin, köprüden atlayıp intihar ettiği ihbarını alan polis ve sağlık ekipleri bölgeye gitti. Kartepe Belediyesi CHP Belediye Meclis Üyesi Tugay A. olduğu belirlenen kişi, yapılan ilk müdahalesinin ardından Kocaeli Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Ancak Tugay A., doktorların tüm çabasına karşın kurtarılamadı.Tugay A.'nın cenazesi, bugün Kartepe ilçesi Sarımeşe Mahallesi'nde toprağa verilecek. (DHA)İDO veŞehir Hatları'nın bazıseferleri iptal edildi
Türkçe Haberler En Son Başlıklar İDO ve Şehir Hatları'nın bazı seferleri iptal edildi İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO) ve Şehir Hatları, hava muhalefeti nedeniyle bazı seferlerin iptal etti. İDO'dan yapılan duyuruda olumsuz hava koşulları nedeniyle saat 07.00 Pendik-Yalova, 07.00 Yalova-Pendik, 07.15 Yalova-Yenikapı, 07.45 Yenikapı-Yalova, 07.45 Kabataş-Kadıköy-Bursa, 08.30 Bursa-Armutlu-Armutlu Tatil Köyü-Yenikapı-Kadıköy seferlerinin iptal edildiği bildirildi. Şehir Hatları'nda da lodos nedeniyle saat 06.35 Adalar-Kadıköy-Beşiktaş, 06.45 Kabataş-Adalar, 06.55 Bostancı-Karaköy, 07.05 Bostancı-Adalar, 07.45 Karaköy-Kabataş-Bostancı seferlerinin iptal edildiği kaydedildi. DHAAsistan hekimler yönetmeliğe aykırıolarak uzun süreçalıştırılıyor
Asistan hekimler yönetmeliğe aykırı olarak uzun süre çalıştırılıyor Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Zekiye Bacaksız, asistan hekimlerin aralıksız bir şekilde 36 saate varan mesailerle çalıştırıldığına dikkat çekerek, uygulamanın nöbet yönetmeliğine aykırı olduğunu vurguladı. Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Zekiye Bacaksız, asistan hekimlerin aralıksız bir şekilde 36 saate varan mesailerle çalıştırıldığına dikkat çekerek “Bu arkadaşlarımız asistanlıkları yanmasın diye, idarecilerin baskısıyla çalıştırılıyor” dedi. Yapılan uygulamanın nöbet yönetmeliğine aykırı olduğunu vurgulayan Bacaksız, “Sağlık çalışanı arkadaşlarımızın beslenmesi, mesai saatleri, çalışma koşulları ne Çalışma Bakanlığı ne de Sağlık Bakanlığı tarafından tam anlamıyla denetleniyor” ifadelerini kullandı.‘HATA RİSKİ ARTIYOR’Yapılan uygulamanın hasta ve hekim sağlığı açısından da riskli olduğuna dikkat çeken Bacaksız, “Bu sağlığa aykırı bir uygulama. Bir otobüs şoförü 4 saatte bir dinlenir. Biz de insan hayatıyla ilgileniyoruz. En ufak bir dikkatsizlik çok tehlikeli. Bu çalışma koşullarında hata yapma riskleri artırılıyor” dedi. Avrupa’da mesai saatlerinin 6 saate düştüğü örneğini veren Bacaksız, “Yeterli personel olmadığından hizmet 24 saat yürüsün diye sağlık çalışanlarımız çalıştırılıyor. Yeri geldiğinde biyolojik ihtiyaçlarını bile erteliyorlar. İktidar nitelikli sağlık hizmeti vermek için yeterli sayıda personel görevlendirmelidir. 24 saat hizmet, yeterli sağlık çalışanı sayısıyla, mesai saatleri 8 saati geçmeyecek şekilde olmalı” çağrısı yaptı. Bacaksız, “Asistan hekimler aslında öğrenmeyle sorumlu kişilerdir. Ama yeterli sayıda uzman hekim olmadığı için onlardan her türlü beklenti oluyor. Pandemi döneminde de onlara uzman gibi görevlendirmeler yapıldı” dedi. Bacaksız ayrıca, sendikalarına başvuracak asistan hekimlerin hakkını aramak için dava açabileceklerini belirtti. Sarp SağkalKüba sosyalizmden vaz mıgeçiyor?Özel sermaye izni yeni mi geliyor?
Küba sosyalizmden vaz mı geçiyor? Özel sermaye izni yeni mi geliyor? Küba, devrimden bu yana üretimin kamusal mülkiyete dayalı olduğu bir finansal sisteme, yani bir “sosyalist ekonomiye” sahip bilindiği gibi. Sosyalist ekonominin önemli özelliği, herhangi bir malın kullanım değerine göre üretilmesidir. Bu kullanım değeri de toplumun ihtiyaçlarına bağlıdır. Dolayısıyla aşırı üretimi engeller. Sosyalist ekonomi sayesinde yaygın bir sağlık bakım programı, her düzeyde vatandaş için devlet destekli ücretsiz eğitim, sübvansiyonlu konutlar var ülkede. Sosyalist bir ekonomiye sahip Küba’da işgücünün yaklaşık yüzde 80’i devlete ait işletmelerde çalışır. Özel sermayesiz Küba’nın dolayısıyla bir borsası da yok.Peki, her şey yolundaysa neden bu politikadan vazgeçiyor Küba diye düşünülmesi yanlış değil. Yanlış olan Küba’nın sosyalist ekonomiden vazgeçtiğinin düşünülmüş olması. İzin verilen özel işletmeler de kapitalist dünyadakilerinden çok farklı. Küçük işletmeler devlet denetiminde ama bağımsız üretim yapacaklar. Bunun tüm dünya basınında yeniymiş gibi duyurulması da son derece tuhaf çünkü özel girişime izin 1976’da verilmeye başlandı Küba’da. Söz konusu yıl küçük işletmeciliğe dayalı özel girişim Ekonomik Yönetim ve Planlama Sistemi’nin bir parçası olarak kanunla onaylanmıştı. 1981 nüfus sayımında özel işletmeler nüfusun yüzde 1.6’sına tekabül ediyordu. 1985’te ülkede özel girişimci sayısı 39 bindi.SOSYALİST ÇİZGİPlanlı bir özel sermayenin varlığı ülkenin sosyalist çizgisine ters düşmedi. Küçük çaplı özel işletmelere izin verilme ihtiyacının nedeni, devlet tarafından yürütülen sübvansiyonların çok sayıda sosyal programı desteklemek için yetersiz hale gelmesiydi. Devlet, yükünün bir bölümünü, kendi denetimindeki özel girişimcilere yüklemişti. Benzeri bir uygulama Sovyetler Birliği’nde de vardı.Ülkede özel girişimci sayısı 1995’te 138 bine, 1999’da 157 bine ulaştı. Sosyalist ekonomiden vazgeçmek demek değil bu. Sovyetler Birliği’nden alınan muazzam yardıma rağmen başta ABD yaptırımları olmak üzere uluslararası baskılar sosyal programların sadece devlet eliyle hayata geçirilmesini zorlaştırdı. Bu nedenle Fidel’den sonra Devlet Başkanı olan Raul Castro, 2010 yılında, serbest piyasa mekanizmalarına izin verecek, küçük işletmelerin hükümet kontrolünü kaldıracak, gereksiz devlet işçilerini işten çıkaracak (bu biraz sorunlu tabii) bir uygulamayı amaçlayan ekonomik reformları açıklamıştı.O yıldan başlayarak Küba, turizmde, ihracatta, uluslararası ticaret sektörlerinde devlet denetimli piyasa ekonomisini uyguladı. Bu sosyal sisteme hayli yardımcı oldu. Kübalı işçilerin yaklaşık yüzde 20’si bu sektörlerde çalışıyor. Devlet işletmelerindeki işgücünün yüzde 40 kadarı da özel sektöre geçti. Bu bir gelir vergisi olanağı da yaratacak bir gelişme. Yabancı şirketlerin de serbestçe iş yapmaları için vergisiz özel bölge uygulamaları da gündeme gelebilir ülkede. Merkezi sosyalist planlamanın denetiminde elbette. Bu tür girişimlerin kamu sektörü için tamamlayıcı olduğu düşünülüyor Küba’da. Kendi kendine yetme konusunda dünyaya örnek olan sosyalist Küba bu konumunu korumak için kontrollü “özel girişime” onay vermekten çekinmedi. Bunu sadece zor durumda kaldığı için yapmadığını, başta Sovyetler Birliği olmak üzere sosyalist dünyadan destek aldığı “enternasyonal dayanışma” dönemlerinde de, yani 1976’da da yaptığını biliyoruz. Böyle yapması serbest piyasa ekonomisine inandığı anlamına gelmez. Üretimi teşvik etmek, üretim için koşullar yaratmak olarak anlaşılmalı bu. Önemli olan Küba’nın eğitimde, sağlıkta dünya çapındaki başarılarının devamı, halkına ücretsiz sunduğu hizmetlerin sürmesidir. Küba bunlar sürsün diye bu adımları, ama kontrollü bir biçimde, atıyor. Düşmanları sevinmesinler hemen. Mustafa K Erdemol