News - Haberler
Fenerbahçe'nin derbi hazırlıklarındaöncelik pres!
Fenerbahçe'nin derbi hazırlıklarında öncelik pres! figure > Süper Lig'in 10. haftasında 29 Kasım Pazar günü oynanacak derbi karşılaşmasında Beşiktaş'ı ağırlayacak Fenerbahçe, hazırlıklarını sürdürdü. Süper Lig'in 10. haftasında 29 Kasım Pazar günü oynanacak derbi karşılaşmasında Beşiktaş'ı ağırlayacak Fenerbahçe, hazırlıklarını sürdürdü.Samandıra Can Bartu Tesisleri'nde teknik direktör Erol Bulut yönetiminde bir bölümü basın mensuplarına açık gerçekleştirilen antrenman, ısınma hareketleriyle başladı.Daha sonra 5'e 2 top kapma ve pres çalışması uygulanan idmanın basına kapalı bölümünde taktiksel çalışmaların gerçekleştirildiği aktarıldı.PEROTTİ SEVİNCİFenerbahçe'de bağırsak enfeksiyonu geçiren ve Ziraat Türkiye Kupası'ndaki Sivas Belediyespor maçında yer almayan Diego Perotti, takımla çalışmalara başladı.Antrenmana, yeni tip koronavirüs (Covid-19) testi pozitif çıkan ve ülkesinde bulunan Enner Valencia'nın yanı sıra, Sinan Gümüş ile Nazım Sangare de katılmadı.Sakatlığı bulunan Tolga Ciğerci takımdan ayrı salonda çalışırken, Gökhan Gönül düz koşulara devam etti.Fatih Karagümrük ile yapılan hazırlık maçında elmacık kemiği kırılan Harun Tekin de salonda çalışmalara başladı. AAİzmir’de sokak hayvanlarıiçin dört dörtlük merkez: Az beton,çok yeşil
İzmir’de sokak hayvanları için dört dörtlük merkez: Az beton, çok yeşil figure > İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Bornova Gökdere’de Temmuz ayında temelini attığı Köpek Rehabilitasyon ve Sahiplendirme Merkezi’ndeki yapım çalışmalarının yüzde 50’si tamamlandı. Merkeze Ekim ayında vefat eden gazeteci-yazar Bekir Coşkun’un anısına ithafen köpeği Pako’nun adı verilecek. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Bornova Gökdere'de Temmuz ayında temelini attığı Avrupa standartlarındaki Köpek Rehabilitasyon ve Sahiplendirme Merkezi'nde inşaat çalışmaları hızla sürerken proje hayvan hakları alanında çalışan sivil toplum örgütü temsilcilerinden tam not aldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Yıldız Devran, Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) yöneticileri ile birlikte inşaat alanına giderek çalışmaları inceledi. Sahipsiz, yaralı, hasta, engelli ya da bakıma muhtaç hayvanların tedavi edileceği ve sahiplendirilmelerinin teşvik edileceği merkezde bin 500 köpeğin barınacağı bilgisini veren Devran, “Önümüzdeki yıl Temmuz ayında hizmete alacağımız bu merkezimizle birlikte sokak hayvanları için yür&uu ml;ttüğümüz çalışmaları daha kapsamlı hale getireceğiz. Yaklaşık 37 bin metrekarelik alanda kurulan bu merkezimizin büyük bölümü hayvanların sağlığı göz önünde bulundurarak yeşil alana ayrıldı. ‘Satın alma sahiplen’ sloganımız çerçevesinde yurttaşlarımız burada ortak bir alanda köpeklerle bir araya gelebilecekler” dedi./Archive/2020/11/26/121539215-2.jpgBAŞKAN SOYER VE EKİBİNE TEŞEKKÜRHAYTAP Başkanı Esin Önder, projeyi çok beğendiklerini belirterek, “Bu merkez hasta, hamile, güçten düşmüş hayvanların tedavi edileceği bir merkez olacak. Sokak hayvanları için böyle bir merkezin yapılıyor olmasından dolayı çok mutluyuz. Bizim hep karşı geldiğimiz beton barınaklar bu projede yok. Alanın yüzde 50’i yeşil alandan oluşuyor, Bu kadar büyük bir yeşil alanı bu tür projelerde ilk kez görüyorum. Bittiğinde de ne kadar güzel olduğunu göreceğiz. Sokak hayvanları için yürüttüğü çalışmalardan ötürü Başkanımız Tunç Soyer’e teşekkür ediyoruz” diye konuştu. /Archive/2020/11/26/121538450-3.jpg'ÖRNEK OLACAK'HAYTAP Basın Sözcüsü Şule Baylan İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yaşlı, kaderine terkedilmiş veya saldırgan köpekler için yapımını sürdürdüğü bu merkezin Türkiye’ye örnek olacağını belirterek, “İzmir Büyükşehir Belediyesi tüm ilçelerde sokak hayvanları için çok yönlü çalışmalar yürütüyor. Biz bu çalışmaları Türkiye’nin diğer şehirlerine örnek gösteriyoruz. Gökdere’de hayata geçirilen bu merkezin de örnek olacağına inanıyorum. Gerek yaşam alanları gerek köpeklerin oynayabileceği toprak alanlar çok iyi düşünülmüş. Bizim HAYTAP olarak çok önem verdiğimiz bir konu vardı. Güçten düşmüş, kaderine terkedi lmiş eşek ve katırlar için de bu projede bir alan yaratılmasını istemiştik. Bu önerimiz de bu projede yerine getirildi. Başkanımız göreve ilk geldiği günden beri her çalışma ve projesinde hayvan refahını gözetiyor. Kendisine ve ekibine teşekkür ediyoruz” dedi. 16 barınak ve 4 idari binanın yer alacağı merkez 2021’in Temmuz ayında tamamlanacak ve 20.6 milyon liraya mal olacak. İlave barınaklarla tesisin kapasitesi 3 bin köpeğe kadar çıkarılabilecek. Tedavi ve rehabilitasyona ihtiyaç duyan hayvanların sorunlarının giderilmesini ve sahiplenmenin teşvik edilmesini hedefleyen merkezde veteriner hizmet birimleri, yasal ırk barınakları ve karantina bölümleri de bulunuyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi ayrıca merkezde yavru köpek ve cins köpekler için birimler kuracak. Sahiplendirme temasıyla diğer bakımevlerinden farklı olarak tasarlanan Köpek Rehabilitasyon ve Sahiplendirme Merkezi, köpeklerin ruhsal durumu gözetilerek yeşil alan odaklı oluşturuluyor. Merkezde ayrıca açık hava amfi gösteri alanı da bulunacak. İnşaatların yüzde 5 0’sinin tamamlandığı merkeze Ekim ayında vefat eden gazeteci-yazar Bekir Coşkun’un anısına ithafen köpeği Pako’nun adı verilecek. İZMİR / CumhuriyetKoronavirüse yakalanançift 1 hafta arayla yaşamınıyitirdi
Koronavirüse yakalanan çift 1 hafta arayla yaşamını yitirdi figure > İzmit'te, koronavirüs tedavisi gören Havva (73) ve İsmail (73) Özden çifti, 1 hafta arayla yaşamını yitirdi. İzmit'in Bekirpaşa Mahallesi'nde oturan Havva Özden ve eşi İsmail Özden, koronavirüse yakalanarak, tedavi için hastaneye kaldırıldı. Özel hastanede tedavi gören İsmail Özden, geçen hafta yaşamını yitirdi.Tedavisine devam edilen Havva Özden ise eşinden 1 hafta sonra yaşamını yitirdi. 2 çocuk sahibi oldukları öğrenilen çiftin cenazeleri, Kandıra ilçesindeki Hüdaverdiler Köy Mezarlığı'nda toprağa verildi. (DHA)TCDD'de kurumiçi sınav: Yazılısınavda sonuncu, mülakatta ikinci
Türkçe Haberler En Son Başlıklar TCDD'de kurumiçi sınav: Yazılı sınavda sonuncu, mülakatta ikinci figure > Şaibe ve torpil iddialarıyla gündeme gelen kurum içi sınavlar çalışanları mağdur ediyor. Bunun son örneği Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) Öğretmen Unvan Değişikliği Sınavı’nda gerçekleşti. Yazılı sınavda en düşük puanı alan adaylardan birine sözlü sınavda en yüksek ikinci puan verildi. Şaibe ve torpil iddialarıyla gündeme gelen kurum içi sınavlar çalışanları mağdur ediyor. Bunun son örneği Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) Öğretmen Unvan Değişikliği Sınavı’nda gerçekleşti. Yazılı sınavda en düşük puanı alan adaylardan birine sözlü sınavda en yüksek ikinci puan verildi.Birgün'den Mustafa Kömüş'ün haberine göre; Teknik eğitim ve eğitim fakültesi mezunlarının katılabildiği kurumiçi mesleki öğretmenlik sınavı 4 Ekim’de gerçekleşti. Ardından yazılı sınavdan 60 ve üzeri puan alan 41 kişi, 3 ile 6 Kasım tarihli arasında sözlü sınava katıldı. Ancak iddiaya göre, sözlü sınavda nesnel sorular yöneltilmedi ve adaylara vakıf olmadıkları konu hakkında sunum yaptırıldı.Yazılı sınavda en düşük puan olan 60 alan adaylardan E.B.’ye sözlü sınav-da en yüksek ikinci puan olan 88 verildi. Birinci ise yazılı sınavda 76, sözlü sınavda 89 puan alan F.S. oldu. Böylece F.S. ile E.B.’nin de aralarında yer aldığı 10 kişi, sınavda başarılı oldu. Yazılı sınavda 84 puan alan İ.K, 78 puan alan İ.A ve Y.D. ise sözlü sınavda 70’in altında alarak elendi. İ.K., E.B.’den ortalama olarak yüksek puan almasına rağmen sözlü sınavda 70’in altında puan verildiği için başarısız sayıldı.Öte yandan yine yazılı sınavda 66 puan alıp mülakatta 85 puan verilerek başarılı sayılan Mustafa Kemal Diler'in iktidara yakın Ulaştırma Memur-Sen Eskişehir Şube Başkanı olması dikkat çekti. cumhuriyet.com.tr"Türkiye'de her an 7'ninüzerinde bir deprem olabilir"
"Türkiye'de her an 7'nin üzerinde bir deprem olabilir" figure > Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, Türkiye'de her an 7'nin üzerinde bir depremin meydana gelebileceğini söyledi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, Depremlere Karşı Alınabilecek Önlemleri Araştırma Komisyonu’nda yaptığı konuşmada, Türkiye'de her an 7'nin üzerinde bir depremin meydana gelebileceğini söyledi. Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanı Mehmet Güllüoğlu da, İstanbul'da 3 bin 20, Ankara'da 1715, İzmir'de 1646 olmak üzere, Türkiye genelinde 18 bin 925 toplanma alanı belirlediklerini kaydetti.Meclis Depremlere Karşı Alınabilecek Önlemleri Araştırma Komisyonu, AKP Sakarya Milletvekili Recep Uncuoğlu başkanlığında toplandı.Komisyon, AFAD Başkanı Güllüoğlu, Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) Yönetim Kurulu Üyesi ve Koordinatörü Erdal Turgut, MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi Yer Bilimleri Araştırmaları Koordinatörü Doç. Dr. Selim Özalp, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener ve TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Yer ve Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Abdullah Karaman'ı dinledi.AFAD Başkanı Güllüoğlu, komisyona yaptığı sunumda, hazırladıkları Türkiye deprem haritasıyla bölgelere göre nasıl bina yapılacağının belirlendiğini söyledi.DEPREM TOPLANMA ALANLARIToplanma alanlarının medyada çok tartışıldığını ifade eden Güllüoğlu, "İstanbul'da 3 bin 20, Ankara'da 1715, İzmir'de 1646 olmak üzere Türkiye genelinde 18 bin 925 toplanma alanı belirledik. Bünyemizde 93 bin çadır, 196 bin yatak ve 182 bin battaniyemiz var. İstanbul'a da 500 konteyner yerleştirdik. 13 milyondan fazla kişiye de deprem eğitimi verdik" dedi.Güllüoğlu, risk azaltıcı önlemlerin öncelenmesi, afet riskinin azaltılması kanunu çıkarılması, DASK katılımcılığının artırılması, DASK dışı afet sigortacılığının teşvik edilmesi ve yeni bir finansman modelinin oluşturulmasını talep etti.İzmir'deki depremin büyüklüğüne ilişkin açıklanan oranların farklılığının, tamamen teknik ve bilimsel verilerle ilgili olduğunu öne süren Güllüoğlu, bu konuyu Kandilli Rasathanesi ile de görüşüp, tartıştıklarını, depremin büyüklüğünü düşük göstermek gibi bir durumun asla söz konusu olmadığını söyledi.DASK Yönetim Kurulu Üyesi ve Koordinatörü Erdal Turgut, Zorunlu Deprem Sigortası üretimi için 32 sigorta şirketi ve yaklaşık 17 bin acente ile koordinasyon sağladıklarını belirtti.Deprem sonucunda meydana gelen hasarları tespit etmek ve tazminat ödemelerini gerçekleştirmek amacında olduklarını kaydeden Turgut, 2020-2021 için ödeme güçlerini de 40 milyar liraya çıkardıklarını söyledi.MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi Yer Bilimleri Araştırmaları Koordinatörü Doç. Dr. Selim Özalp, Türkiye'de depremlerin, daha çok zeminin sıvılaştığı alanlarda görüldüğünü, bu nedenle deprem zararlarının azaltılması için bölgesel içerikli sıvılaşma yatkınlık haritalarının hazırlanması gerektiğini dile getirdi.'DEPREM OLMAZ DENİLEN YERDE BİLE HER AN DEPREM OLABİLİR'Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, 258'i Marmara Bölgesi'nde olmak üzere Türkiye genelinde toplam 456 kayıt istasyonuna sahip olduklarını ve AFAD ile koordineli bir şekilde çalıştıklarını kaydetti.Özener, son 120 yıl içinde 4 büyüklüğünün üzerinde 10 bin 965 depremin meydana geldiğini, fay hatlarının hareketli olduğunu, bunun da Türkiye'de her an 7'nin üzerinde bir depremin meydana gelebileceğini gösterdiğini vurguladı.Türkiye'nin deprem kuşağında yer aldığına dikkati çeken Özener, Hatay'da 1500 yıldır bir depremin yaşanmadığını ancak Hatay dahil "deprem olmaz" denilen yerde bile depremin her an olabileceğini kaydetti.İzmir depremine işaret eden Özener, "Yaptığımız hesaplarda 7,2'nin üzerinde enerji birikmiş durumda. Bizi bekleyen daha büyük depremler var. O yüzden daha iyi, hazırlıklı ve koordine olmamız gerekir" dedi.OLASI MARMARA DEPREMİOlası Marmara depreminde, deniz altındaki çöküntüler nedeniyle tsunami ve heyelanların meydana gelebileceği uyarısında bulunan Özener, "Ege ve Akdeniz'de tarih boyunca tsunamiler oldu, yine olacaktır. Tsunami konusunda 2012'de çalışmalar yaptık. 5,5 üzerindeki depremlerde uyarı veriyoruz. Hep 'Allah korusun' diyoruz ama Allah insana akıl da vermiş. Bize düşen bilimin ışığında siyaseti beslemektir." diye konuştu.Erken uyarı sistemi ile Marmara'da 5 ile 7 saniye arasında bir zaman kazandıklarını belirten Özener, afete hazırlık eğitimi kapsamında 3 bin 893 eğitim gerçekleştirdiklerini ve 502 bin 682 kişinin katılımını sağladıklarını anlattı.Medyada depremle ilgili yapılan açıklamalara değinen Özener, "Popüler olmak isteyen hocalarımız, çok enteresan şeyler söylüyor, popülarite kaygısıyla konuşuyorlar. Biz programlara çıkmamayı tercih ediyoruz." şeklinde konuştu.Özener, AFAD ile Kandilli Rasathanesi arasındaki verilerin farklı açıklanmasının nedenine ilişkin ise aynı istasyonlar kullanılsa da algoritma ölçümleri nedeniyle farklı sonuçların çıkabileceğini söyledi.TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Yer ve Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Abdullah Karaman, kurum olarak bütçe sıkıntısı yaşadıklarını, çalışanların ücretlerini, yaptıkları projelerden aldıklarını, bu yüzden de zaman zaman haksız şekilde eleştirildiklerini kaydetti.Yerel zemin koşullarını incelediklerini belirten Karaman, Doğu Anadolu Fay hattı üzerinde bulunan illerden Antep'te çalışma yaptıklarını dile getirdi. AABinali Yıldırım'ın kardeşiİlhami Yıldırım: Acaba daha ne saçmalıklar göreceğiz
Binali Yıldırım'ın kardeşi İlhami Yıldırım: Acaba daha ne saçmalıklar göreceğiz figure > Bir dönem Kızılay'a kayyum olarak atanan Binali Yıldırım'ın kardeşi İlhami Yıldırım Kızılay'ın başlattığı 'Askıda Pizza' uygulamasını eleştirdi. MHP’nin çok tartışma yaratan 'Askıda Ekmek' kampanyasının ardından Türk Kızılayı da özel bir pizza zinciriyle anlaşıp, “Askıda Pizza’’ kampanyası başlatmıştı.Bir dönem Kızılay'da kayyum olarak görev yapan İlhami Yıldırım, "Acaba daha ne saçmalıklar göreceğiz ve duyacağız merak ediyorum" diyerek Kızılay'ın 'Askıda Pizza' uygulamasını eleştiren İlhami Yıldırım'ın sosyal medya hesabından yaptığı açıklama şöyle:"Eskiden fırınlarda sessiz sedasız "askıda ekmek" olurdu. Mahalleli bir kendine bir askıya ekmek alırdı. Şimdi bazıları işin şeklini değiştirmişler. Pizza yapmışlar.Yarın da lahmacun mu yapılacak? Susayım diyorum ama vicdamını susturamıyorum. Özelde gördüğüm yanlışları söyledim diye" kötü adam, koltuk sevdalısı, tekere çomak sokan, kör muhalif" dediler.Bu ithamları kabul etmedim, etmeyeceğim lakin sükunetimini koruyarak belirtmek isterim ki; Bu ve benzeri yardımlaşma ahlakına sığmayan, reklam kokan ve ihtiyaç sahiplerini rencide edecek, milletimizin yardımsever vicdanına sığmayan hiçbir kampanyayı desteklemiyorum."/Archive/2020/11/26/071303657-256250737x1024.jpgKIZILAY'A KAYYUM OLARAK ATANMIŞTI!Ankara 9'uncu Sulh Hukuk Mahkemesi 12 Aralık 2018 tarihinde verdiği kararlar Binali Yıldırım'ın kardeşi İlhami Yıldırım'ı Kızılay'ı seçime götürmek için kayyum olarak atamıştı. cumhuriyet.com.trDevletin kurumları, yandaşa kadro açmak için ilginçuygulamalara yöneliyor
Devletin kurumları, yandaşa kadro açmak için ilginç uygulamalara yöneliyor figure > Antalya L Tipi Cezaevi’nde hükümlü H.G. ile 5 kez kayıt dışı görüştüğü ortaya çıkan Savcı Hisli yeni bir göreve getirildi. Hakkındaki soruşturmada takipsizlik kararı verilen Hisli, Antalya Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulu Üyeliği’ne seçildi. Antalya L Tipi Kapalı Cezaevi’nde hükümlü H.G ile 5 kez kayıt dışı görüştürüldüğü ortaya çıkan eski cezaevi savcısı avukat Hüseyin Hisli’nin Antalya Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulu Üyeliği’ne seçildiği öğrenildi. Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda iş insanı Fettah Tamince’nin avukatı Ahmet Kürşat Köhle’nin ardından eski cezaevi savcısı avukat Hüseyin Hisli’nin 2020 yılında H.G isimli bir mahkûmla cezaevinde 5 kez kayıt dışı görüştüğü ortaya çıkmıştı. Hakkında herhangi bir işlem yapılmayan savcı Hisli, 13 Ekim’de alınan kararla Antalya Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulu Üyeliği’ne seçildi. Antalya Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığı tarafından yayımlanan “Antalya Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulu Üyeliği Seçim Sonuçları” bildirisinde, “Antalya Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulu Üyeliği için başvurular alınmıştır. Başkanlığımızca 13 Ekim 2020 tarihinde saat 11.00’de yapılan toplantı neticesinde başvuranlar arasından Dilek İnce, Hüseyin Yüzbaşı, Hüseyin Hisli, Hüseyin Kurtay ve Filiz Oruç’un Asil Üye, Çiğdem Apaydın, Hasan Sakız ve Mehmet Karakök’ün Yedek Üye olarak seçilmelerine karar verilmiştir” denildi.ŞİKÂYET EDEN BAŞKA YEREÖte yandan Cezaevi 2. Müdürü B.Y., şikâyetinin ardından Antalya Elmalı Kapalı Cezaevi’ne tayin edilirken Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı suçun kabulüne ve söz konusu eylemin sabit olmasına karşın, herhangi bir kişinin mağduriyetine sebebiyet vermediği gerekçesiyle dönemin Cezaevi Kurum Müdürü Tuncay Avanaş hakkında takipsizlik kararı vermişti. Bunun üzerine B.Y Antalya 6. Sulh Ceza Hâkimliği’ne itiraz dilekçesi vererek sorumluların cezalandırılmasını istedi. B.Y dilekçesinde Kurum Müdürü Avanaş’ın kayıt dışı suçunu iki kez işlediğini belirtirken ilk kayıt dışı olayında Adalet Bakanlığı müfettişlerince ‘avukat ve ziyaret yönetmeliği usulüne aykırıdır’ şeklinde rapor tutulduğunu kaydetti. İki olay karşılaştırıldığında suçun aynı olduğuna dilekçede yer veren B.Y., buna karşın Hisli’nin kayıt dışı görüşmesine verilen takipsizliğin kaldırılmasını istedi. Leyla KılıçArıtma tesisindeçalışmak için gerekli eğitim kriterlerine uyulmadı
Arıtma tesisinde çalışmak için gerekli eğitim kriterlerine uyulmadı figure > Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, tesis sorumlusu görevi için düzenlediği eğitime katılma hakkı kazananlar arasında moda tasarımı, zootekni ve iş idaresi gibi bölümlerden mezun olanlar da yer aldı. ÇMO Başkanı Kahraman, “Meslek hakkımız peşkeş çekiliyor” dedi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından kentsel ve sanayi atıksu arıtma tesislerinde görev yapacak tesis sorumluları için düzenlenecek yeterlilik eğitimini almaya hak kazanan adaylar arasında moda tasarımı, iş idaresi, açıköğretim işletme ve kamu yönetimi gibi bölümlerden mezun olanlar yer aldı. Halihazırda görev yapanların da almasının gerekli olduğu eğitim için Resmi Gazete’de yayımlanan tebliğe göre ilk koşul, üniversitelerin Çevre Mühendisliği Bölümü’nden mezun olmak. Fakat Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, çok sayıda farklı bölüm mezunu kişinin başvurusunu kabul etti. Bu bölümler arasında moda tasarımı, açıköğretim işletme, kamu yönetimi, iktisat, makine mühendisliği, su ürünleri mühendisliği, iş idaresi, zootekni, maden mühendisliği ve elektronik öğretmenliği gibi bölümlerden mezun olanlar da yer aldı.‘MESLEK GASPI’Resmi Gazete’de belirlenen koşullara bakanlık tarafından uyulmadığını vurgulayan Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) Başkanı Ahmet Dursun Kahraman, çevre mühendislerinin gerekli eğitimi alarak mezun olduklarını, sertifikanın zorunlu tutulmasının da diplomalarının yok sayılması anlamına geldiğini söyledi. Kahraman, “Karşı durduğumuz, yıllarca ailelerimizin ve devletin yatırımları ile laboratuvarlarda, stajlarda, sınavlarda, dersliklerde, sahada verdiğimiz emeklerle hak kazandığımız diploma ile tescilli mesleki haklarımızın böylesi kısa ve yüz yüze bile olmayan eğitim’ ile gasp edilmesi, bizim aldığımız eğitimin yanından bile geçmemişlere peşkeş çekilmesidir” dedi. Çevre Mühendisi olmayanların tesis sorumlusu olabilmesinin önünün, “alaylı arıtmacı” yetiştirmek için açıldığına işaret eden Kahraman, “Bir mühendislik formasyonuna sahip olmayan işletme veya moda tasarımcısına bu iki haftalık eğitim ile ne verilebilecek? Ayıptır, yazıktır. Diploma, böylesi ucuz yollarla sorgulanamaz. Bu girişimin sonu çözüm değil kaostur. Başvurdukları bu sakil yöntem, yurtta kurulmuş onca üniversitelere, akademik kadrolara, öğrencilere yapılan yatırımların heba edilmesi ve kamu zararı yaratmaktır” ifadelerini kullandı. Sefa UyarYine akademik kadro, yine skandal
Yine akademik kadro, yine skandal figure > Yıldız Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nde açılan kadroya yerleştirilen kişinin mezuniyet notu 83.2 olarak gösterildi. Aynı kişinin notunun geçen yıl 78.6 olarak girildiği ortaya çıktı. Bölüm, “Sehven oldu” dedi, kadroya başvuranlar tepki gösterdi. Üniversitelerde açılan kadrolara liyakatsiz kişilerin yerleştirildiği ya da adrese teslim kadro ilanları açıldığı gibi iddialar sürerken Yıldız Teknik Üniversitesi’nde (YTÜ) araştırma görevlisi alımında yaşananlar dikkat çekti. Üniversite, Biyomühendislik, Gıda Mühendisliği, Kimya Mühendisliği, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü için araştırma görevlisi alımı yapılacağını duyurdu. 13 Kasım’da ise ön değerlendirme sonuçlarını açıkladı. Açıklanan listelerde bu kadrolara yerleşmek isteyen kişilerin yaptıkları başvuru sonucu ALES puanı, yabancı dil puanı ve öğrencilerin mezuniyet puan bilgileri yer aldı. Ön değerlendirme listelerinde sadece gıda mühendisliği bölümüne başvuran kişilerin mezuniyet notuna yer verilmedi. Gıda mühendisliği bölümü ise 1 kişi alacaktı.AKADEMİK KADROYU KAZANANLAR AÇIKLANDIAçıklanan listede Fatımatüz Zehra Sarı’nın lisans mezuniyet notu 83.2 olarak gösterildi. Ancak Sarı geçen yıl İTÜ’nün yapacağı alım için de başvurmuş ve kazanamamıştı. İTÜ ise Sarı’nın mezuniyet notunu sisteme 78.6 olarak açıklamıştı. Bunun üzerinde aradığımız YTÜ Gıda Mühendisliği Bölümü, “Sehven bir yanlışlık olmuş. Ancak 78 bile olsa Fatımatüz Zehra Sarı’nın ortalaması sonucumuzu değiştirmiyor. Kazananımız kendisidir” dedi. Kısa bir süre sonra işe alım listesinde Fatımatüz Zehra Sarı’nın mezuniyet notu düzenlenerek sisteme yeniden girildi. Ancak bu evrakta akademisyenlerin de imzası yer almadı. Bu kadroya başvuran öğrenciler yaşanan durumun bir skandal olduğunu belirterek “ALES, yabancı dil sınav sonuçlarının ‘sehven’ yanlış girilmediğini nerden bileceğiz” diyor. Seyhan AvşarDahaönceüretilen aşıya ilk defa yerliüretim dendi
Daha önce üretilen aşıya ilk defa yerli üretim dendi figure > Koca, uluslararası standartlarda üretilen ilk yerli tetanos-difteri aşısının kullanıma hazır olduğunu açıkladı ama... 1931-1996 yılları arası yerli seri üretimi olduğu ortaya çıktı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, uluslararası standartlarda üretilen ilk yerli tetanos-difteri aşısının kullanıma hazır olduğunu açıkladı. Sağlık Bakanlığı’nın aşı sayfasına göre ise, Türkiye’de 1931 yılından 1996 yılına kadar tetanos ve difteri aşıları üretildi. Kapatılan Hıfzıssıhha Enstitüsü’nde 1940’lı yıllara kadar tifo, tifüs, difteri, BCG, kolera, boğmaca, tetanos ve kuduz aşıları seri üretimle oluşturuldu. Enstitü 2011 yılında kapatıldı. Koca, yaptığı yazılı açıklamada, “yerelleşme ve millileşme politikası doğrultusunda” bakanlığın desteğiyle 2015’ten beri yürütülen çalışmaların ilk sonuçlarını verdiğini belirtti. “Uluslararası standartlarda üretilen ilk yerli aşımız kullanıma hazır” diyen Koca, “Erişkin tipi tetanos-difteri aşısının tüm üretim süreçleri tamamen yerli imkânlarla tamamlandı. Ankara’nın Akyurt ilçesinde 2015 yılında başlanan proje kapsamında yüklenici firma Turk İlaç, ilk dolumu 2017’de yaptı. İyi Üretim Prosesi (GMP) belgesi olan tesislerde antijen üretimi de dahil tüm süreçler yerli imkânlarla tamamlanarak üretime geçildi. Gerekli kalite denetimleri yapılan ve uygunluğu onaylanan erişkin tipi tetanos-difteri aşısının ilk teslimatı bakanlığımıza yapıldı” ifadelerini kullandı. Oysa, Sağlık Bakanlığı’nın “Türkiye’de Aşının Tarihçesi” adlı internet sitesine göre, Türkiye’deki ilk yerli aşı çalışmaları Osmanlı dönemine dayanıyor. Buna göre, 1913 yılında dizanteri ve veba aşıları Türkiye’de ilk defa hazırlandı ve uygulandı. Cumhuriyet döneminde, 1928’de kurulan Hıfzıssıhha Enstütüsü ile üretim merkezileştirildi. Burada 1940’lı yıllara kadar tifo, tifüs, difteri, BCG, kolera, boğmaca, tetanos, kuduz aşıları seri üretimle oluşturuldu. Türkiye’de 1931 yılından 1996 yılına kadar tetanos ve difteri aşıları üretildi. Kolera salgını için Çin’e 1940 yılında aşı gönderildi. Türkiye’nin İnfluanza Laboratuvarı, 1950’de DSÖ tarafından Uluslararası Bölgesel İnfluenza Merkezi olarak tanındı ve grip aşısı üretimine geçildi. Sarp SağkalKadınlar, Kadına YönelikŞiddete KarşıDayanışma ve Mücadele Günü’nde alanlardaydı
Kadınlar, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dayanışma ve Mücadele Günü’nde alanlardaydı figure > “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dayanışma ve Mücadele Günü”nde kadınlar erkek şiddetinin durdurulması için ülkenin dört bir yanında alanlara çıktı. İstanbul Kadıköy’de buluşan kadınlar “Şiddete, eşitsizliğe isyanımız bitmeyecek” dedi. Ankara’da yürüyüşe engel olan polis, çok sayıda kadını darp etti. Hatay’da katledilen 3 bin 224 kadının anısına fidan dikildi. Tüm yurttaki eylemlerde kadınlar İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması çağrısını yinelediler. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dayanışma ve Mücadele Günü’nde kadınlar yurdun dört bir yanında alanlara çıkıp “Bu düzene mahkûm değiliz” dedi.İSTANBUL Üniversitesi önünde toplanan Eğitim-Sen 6 No’lu Şube üyesi kadın emekçiler “Mücadeleyi büyütürsek kazanacağımızı biliyoruz” diyerek mücadele çağrısı yaptı. Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği üyeleri, Pendik’te “Kadın cinayetlerine, şiddete, eşitsizliğe, güvencesizliğe karşı ses çıkarıyoruz” dedi. İlerici Kadınlar Derneği’nden yapılan açıklamada, “Kadın düşmanlarına, gerici yobazlara, para babalarına, bu düzene mahkûm değiliz. Çocuk istismarlarına, kadına şiddete, tacize, cinayete mahkûm değiliz. Eşitlikçi bir düzen, insanca bir yaşam mümkün” denildi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Kadın Komisyonu, gazetecilere, İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkılması, kadın ve çocuklara yönelik şiddetin takipçisi olunması çağrısı yaptı. DİSK Genel Merkezi önünde açıklama yapan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu “İstanbul Sözleşmesi’nin ortadan kaldırılmasına dönük bütün girişimlere son verilmelidir” dedi.KADIKÖY Osmanağa’da bir araya gelerek İskele Meydanı’na yürüyen kadınlar, “Birbirimiz için sokakta erkek devlet şiddetine karşı isyandayız” pankartı açtı. Yapılan açıklamada, “İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasına izin vermeyeceğiz. Eşitlik olmadan adalet sağlanmayacak” denildi.ANKARA Kadın Platformu’nun çağrısıyla Çankaya Belediyesi önünde bir araya gelen kadınların Sakarya Caddesi’ne yürümesi engellendi. Birçok kadın, polis tarafından darp edildi. Kadınlar, polis barikatı önünde açıklama yaptı. Mor renge bürünen Ankara Kalesi’nin üzerine “kadına şiddete hayır” ifadeleri yazıldı.İZMİR Bornova Belediyesi, erkekler tarafından katledilen 10 kadının son sözlerinin yer aldığı kadın silueti şeklindeki karton maketler ve pankartları Büyükpark, Bornova Cumhuriyet Meydanı ve Küçükpark gibi kentin en işlek noktalarına yerleştirerek farkındalık yarattı. Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde bir araya gelen kadınlar, “Kadın cinayetleri politiktir” sloganı attı. Kadınlar Dikili’de ve Buca’da da bir araya geldi.MUĞLA Eşitlik İçin Bodrum Kadın Platformu üyesi kadınlar Belediye Meydanı’nda açıklama yaptı. Mor tüllerle zincir oluşturan kadınlar, “İstanbul Sözleşmesi’ni uygula”, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” sloganlarını attı. Fethiye Kültür Merkezi önünde bir araya gelen kadınlar iktidarın hedefindeki İstanbul Sözleşmesi’ne dikkat çekti.ÇANAKKALE Kadın Platformu’nun çağrısıyla bir araya gelen kadınların yürüyüşü, polis tarafından engellendi. AYDIN Didim Kent Meydanı’nda Kadın Platformu üyesi kadınlar, öldürülen kadınların resimlerini taşıdı. ANTALYA Kadın Platformu’nun çağrısıyla Attalos Meydanı’nda bir araya gelen kadınlar, “Yasaları uygulamadığınız için öldürülüyoruz” pankartını açtı. GAZİANTEP Demokratik Kadın Platformu tarafından Yeşilsu Parkı’nda açıklama yapıldı. “Haklarımızdan ve hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz” pankartının açıldığı ve katledilen kadınların fotoğraflarının sergilendiği eylemde, “Hakkımız olanı ancak sokaklarda alacağımızı, evde, işte, her yerde mücadeleyi büyütürsek kazanacağımızı biliyoruz!” denildi. MERSİN Mezitli Belediyesi tarafından düzenlenen etkinliğe polis memuru Fatih Burak Aykul tarafından katledilen üniversite öğrencisi Feray Şahin’in ailesi katıldı. Aile, “Feray İçin Adalet” yazılı pankart açtı. Kadın Platformu’nun çağrısıyla bir araya gelen kadınlar kadın cinayetlerinin durdurulmasını istedi. HATAY Arsuz Belediyesi, Yollarda Sevgi Dağıtanlar Derneği ve Arsuz Gönüllüleri Dayanışma Derneği’nce Kurtbağı Mahallesi’ndeki Kadın Fidan Yaşam Ormanı’na erkek şiddeti yüzünden hayatını kaybeden 3 bin 224 kadının anısına fidan dikildi. SAMSUN Atakum Belediyesi tarafından düzenlenen “Yaşamaya Mecbursun” temalı etkinlikte İstanbul Sözleşmesi ve kadın haklarına dikkat çekilerek şiddete “dur” denildi.NEVŞEHİR Ürgüp Belediyesi, Üç Güzeller Peribacaları’nı ve Temenni Tepesi’ni turuncu renkle aydınlattı. TUNCELİ Dersim Kadın Platformu üyelerinin “Erkek devlet şiddetine karşı mücadeledeyiz” sloganıyla Seyit Rıza Meydanı’nda yaptığı eyleme 326 gündür kayıp olan Munzur Üniversitesi öğrencisi Gülistan Doku’nun ablası Aygül Doku da katıldı. “Şiddet her yerde, çözüm örgütlü mücadelede” pankartını açan kadınlar, “Erkek vuruyor, devlet koruyor” dövizleri taşıdı. ADIYAMAN İl Kadın Platformu, Demokrasi Parkı’nda açıklama yaptı. “Yasta değil isyandayız” pankartı açtı. DIYARBAKIR’da Dünya Kavşağı’nda açıklama yapan kadınlar, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” diyerek Roboski Parkı’na yürüdü. ŞIRNAK ve HAKKÂRİ HDP il binalarının önünde mor zincir eylemi yapıldı. VAN ve BATMAN’da düzenlenmek istenen yürüyüşlere “eylem ve etkinlik” yasağı gerekçe gösterilerek izin verilmedi.ESKİŞEHİROdunpazarı Belediyesi, kadın cinayetlerine dikkat çekmek için Hamamyolu Caddesi’nde öldürülen kadınların isimlerinin bulunduğu “Kelebekler Anıtı” açtı. Anıtta, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nün simge isimleri olan “Mirabel Kardeşler”, Şule Çet, Özgecan Aslan, Münevver Karabulut, Ceren Damar Şenel, Emine Bulut, Iraz Ekinci, Şeker Dikbıyık, Kader Kaya ve geçen hafta Eskişehir’de kardeşi tarafından öldürülen Hasret Yüksekkavas’ın da aralarında bulunduğu 203 kadının adı yer aldı. Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, “Kelebekler gibi kısa olmasın ömürleri, onlar gibi rengârenk yaşasınlar diye bu uğraşımız. Mücadelemiz, burada yazan isimlere yenilerinin eklenmemesi için” dedi. Espark AVM önünde bir araya gelen kadınlar da “Virüsten de şiddetten de ölmek istemiyoruz” dedi.TRABZON Barosu tarafından Trabzon Büyükşehir, Ortahisar ve Yomra belediyeleri, il emniyet müdürlüğü ve sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle etkinlik yapıldı. Araçlarına mor balonlar takan kadınlar, konvoy eşliğinde Atatürk Alanı’na geldi. Trabzon Barosu Başkanı Sibel Suiçmez, şiddeti, dayanışma ve mücadele ruhuyla ortadan kaldıracaklarını söyledi.ÖNERGEYE RETCHP’nin pandemi döneminde artan kadına yönelik şiddetin araştırılması için Meclis’e sunduğu araştırma önergesi reddedildi. CHP’li Gülizar Biçer Karaca, “9 Mart-7 Eylül arasında acil yardım hatlarına 4 bin 735 kadının çağrı bıraktığını” ifade ederek, “Ayıptır diyerek cinayetleri durduramazsınız. İstanbul Sözleşmesi’ni uygulayarak durdurabilirsiniz” dedi.İBB’DEN DESTEK HATTIstanbul Büyükşehir Belediyesi, “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü”nde, 444 80 86 numarası üzerinden 7/24 Türkçe, Kürtçe, İngilizce ve Arapça hizmet verecek “Kadına Destek Hattı”nı hizmete açtı. Tanıtım toplantısına İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da katıldı. Burada konuşan İmamoğlu, “kadın” ve “şiddeti” yan yana konuşmanın utanç verici olduğunu belirterek “Esas olan, bir zihniyet değişimidir” diye konuştu.KILIÇDAROĞLU: DEVLET POLİTİKASI OLMALICHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kadına yönelik şiddetin önlenmesinin bir devlet politikası olması gerektiğini belirtti. Yazılı açıklama yapan Kılıçdaroğlu, “Kadına yönelik şiddetin bir ‘veri’ olarak algılandığı günümüzde, toplumların öncelikli mücadelesi, şiddet, ayrımcılık ve ötekileştirmenin son bulması olmalıdır” dedi. CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka da konuya ilişkin CHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. “Kadına yönelik şiddet politiktir” diyen Nazlıaka, “Bizler Halide Edib’lerden, Bahriye Üçok’lardan, Türkân Saylan’lardan aldığımız ilhamla, kadınların demokrasi, eşitlik ve insan hakkı mücadelesini uluslararası dayanışma içinde sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı. cumhuriyet.com.tr