News - Haberler
Yeni Sağradikalizmin veçheleri...
Yeni Sağ radikalizmin veçheleri... figure > Yeni Sağ Radikalizmin Veçheleri ve Geçmişin İşlenmesi Ne Demektir? isimli kitapta, Theodor W. Adorno; adikal sağ propagandanın başvurduğu hileleri ve yenilginin toplumda yol açtığı narsisist incinmenin izlerini ele alıyor. Kitaba Adorno’nun “Yeni Sağ Radikalizmin Veçheleri” başlıklı konferans metninin yanı sıra yakından ilgili daha erken bir konferansının, 1954 tarihli “Geçmişin İşlenmesi Ne Demektir?”in metni de yer alıyor. /Archive/2020/11/21/003904108-ic1.jpg“Sağ radikalizmin burada bahsettiğim hilelerini kati bir şekilde belirlemek, her birini sözünü hiç esirgemeden adlandırmak, eksiksiz betimlemek, her birinin içerimlerini iyice tarif etmek ve böylece kitlelere bu hilelere karşı bağışıklık kazandırmak için çaba göstermek gerekir. Çünkü nihayetinde hiç kimse aptalın teki olmak istemez. Ve bütün bunların nihayetinde devasa bir psikolojik istismar tekniği, devasa bir psikolojik kazıklama olduğu da açıkça gösterilmelidir.”/Archive/2020/11/21/003929624-ic2.jpgAdorno’nun bu sözleri 1967 yılına ait. “Yeni Sağ Radikalizmin Veçheleri” başlıklı konferans metninden. Bu kitaba ise yakından ilgili daha erken bir konferansını, 1954 tarihli “Geçmişin İşlenmesi Ne Demektir?” metni de eklenmiş.Her iki yazısında Adorno, savaş sonrası dönemde demokratik ortak temsil ile sermayenin yoğunlaşma eğilimi arasındaki yapısal karşıtlığın devam ettiğini, bu nedenle milliyetçi ve faşist hareketlerin sürdüğünü vurguluyor, onlardan “kendi kavramsal içeriğinin hakkını bugüne kadar tam anlamıyla verememiş bir demokrasinin yara izleri” olarak söz ederek, radikal sağ propagandanın başvurduğu hileleri ve yenilginin toplumda yol açtığı narsisist incinmenin izlerini ele alıyor.Yeni Sağ Radikalizmin Veçheleri ve Geçmişin İşlenmesi Ne Demektir? / Theodor W. Adorno / Çev.: Şeyda Öztürk, Tarhan Onur / Metis Yay. / 88 s. Cumhuriyet Kitap EkiSayıların saldırısı!
Sayıların saldırısı! figure > Hem birey hem de toplum olarak geleceğimizi şekillendiren kara kutu modellerinin; yani matematiksel imha silahlarının özgeçmişleri nasıl sıraladığını, kimlere nasıl kredi verdiğini (veya vermediğini), çalışanları nasıl değerlendirdiğini, seçmenleri nasıl hedeflediğini ve sağlığımızı nasıl izlediğini göz önüne seren Cathy O’Neil, Matematiksel İmha Silahları’nda modelcileri ve politikacıları algoritmalarla ilgili daha fazla sorumluluk almaya davet ediyor. /Archive/2020/11/21/003647875-kapakic2.jpgAlgoritma çağında yaşıyoruz. Yaşamlarımızı etkileyen kararlar - okula gittiğimiz yer, araba kredisi alıp almadığımız, sağlık sigortası için ne kadar ödeyeceğimiz - insanlar tarafından değil matematiksel modeller tarafından veriliyor.Teoride bunun daha fazla adalet sağlaması gerekir çünkü bu şekilde herkes aynı kurallara göre değerlendirilmiş olur, dolayısıyla önyargı ortadan kalkar.Cathy O’Neil, aslında bu durumun tam tersinin yaşanmakta olduğunu söylüyor.Bugün kullanılan modeller, şeffaflıktan ve tartışılabilir olmaktan çok uzaklar. En rahatsız edici olansa, ayrımcılığı güçlendirmeleri...“Demokrasi için zehirli bir kokteyl” yaratan Büyük Veriler’in karanlık tarafına hoş geldiniz!Yine de günün sonunda, hayatlarımızı yöneten modeller hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak bize kalmış. Matematiksel İmha Silahları zor soruları sormamıza, gerçeği ortaya çıkarmamıza ve değişim talep etmemize yardımcı olacak./Archive/2020/11/21/003659703-ic1.jpgCATHY O’NEIL: Veri bilimci ve mathbabe.org blogunun yazarı. Harvard U¨niversitesi’nden matematik doktorası aldıktan sonra Barnard Koleji’nde dersler verdi. Ardından o¨zel sekto¨re gec¸ip D.E. Shaw isimli serbest yatırım fonu ic¸in c¸alıs¸maya bas¸ladı. Daha sonra c¸es¸itli giris¸imci firmalarda veri bilimci olarak go¨rev yaptı. Buralarda insanların satın alma davranıs¸larını ve web sitelerinde yapacakları tıklamaları o¨ngo¨ren modeller kurdu. Columbia’da Lede Veri Gazeteciligˆi Programı’na bas¸ladı ve Doing Data Science [Veri Bilimini Yapmak] adlı kitabı yazdı. O’Neil her hafta Slate Money isimli podcast programında yer alıyor.Matematiksel İmha Silahları / Cathy O’Neil / Çeviren: Akın Emre Pilgir / Tellekt Yayınevi / 256 s. Cumhuriyet Kitap Ekiİşkencecininçırağımerhamet ederse!
İşkencecinin çırağı merhamet ederse! figure > İşkencecinin Gölgesi; spekülatif edebiyatın sınırlarını zorlayan ve bilimkurgunun Melville’i olarak bilinen Gene Wolfe’un, günümüzden yüz binlerce yıl sonrasında geçen Yeni Güneş Kitabı adlı serisinin ilk kitabı. İşkencecinin Gölgesi; Urth adlı gezegende, İşkenceciler Loncası’nın bir çırağıyken kurbanına merhamet ederek mesleki günahların en büyüğünü işleyen genç Severian’ın sürgüne gönderilmesiyle başlıyor. /Archive/2020/11/21/003312830-ic-.jpgİşkencecinin Gölgesi; spekülatif edebiyatın sınırlarını zorlayan ve bilimkurgunun Melville’i olarak bilinen Gene Wolfe’un Yeni Güneş Kitabı adlı serisinin ilk kitabı.Günümüzden yüz binlerce yıl sonrası. Ancak öyle bir gelecek ki geçmişten farkı yok. Bugüne ait kültür ve olaylar artık bir anı bile değil. Gezegen, beklenmedik ve gizemli biçimlerde değişimler geçirmiş. Güneş’in ömrünün sonu gelmiş, sönmekte.İşkencecinin Gölgesi; Urth adlı gezegende, İşkenceciler Loncası’nın bir çırağıyken kurbanına merhamet ederek mesleki günahların en büyüğünü işleyen genç Severian’ın sürgüne gönderilmesiyle başlıyor.Büyünün ve bilimin iç içe geçtiği gizemlerle dolu bir yolculukta tarih ile gelecek, yalan ile gerçek birbirine karışırken; değişmeyen, değişmediğini iddia eden tek kişi ise kusursuz hafızasıyla ve kadim kılıcı Terminus Est’le Severian olacaktır.“Bir başyapıtın ilk cildi. Uzun zamandır okuduğum en iyi bilimkurgu. Gene Wolfe bir büyücü, bir işkenceci; korkutucu ve keyif dolu. Dikkat edin, bu kitap büyülü! Bütünüyle özgün, yepyeni ve benzersiz.” Ursula K. Le Guin“Geçtiğimiz yüzyılın en iyi bilimkurgu romanı.” Neil Gaiman“Wolfe'tan çok şey öğrendim. Muazzam bir yazar, yazdığımız türde eserler veren sanatçılar arasında en iyilerinden. Yeni Güneş Kitabı da tüm zamanların en önemli bilimsel fantazi epiklerinden.” George R. R. Martinİşkencecinin Gölgesi / Gene Wolfe / Çeviren: Kerem Sanatel / İthaki Yayınları / 328 s. Cumhuriyet Kitap EkiTarihi bir el yazmasıve gizemli bir beddua!
Tarihi bir el yazması ve gizemli bir beddua! figure > Osmanlı Sarayı’nın kütüphanesinden çalınan bir el yazması... Gizemli bir beddua... Kitaplara âşık ciltçi Pertev Efendi’nin sonu belirsiz yolculuğu... “Ex-libris ya da Pertev Efendi’nin Yolculuğu” adlı romanını konuşmak üzere buluştuğumuz Can Orhun ile üç boyutlu Oryantalist panoramada tarihi bir el yazmasının izini sürdük! /Archive/2020/11/21/002904286-kapakic1.jpgCiltçiler, sahaflar, tacirler, din adamları, yeniçeriler, cariyeler, dolandırıcılar, eşkiyalarla dolu bir çağ... Osmanlı Sarayı’nın kütüphanesinden çalınan bir el yazması... Gizemli bir beddua... Kitaplara âşık ciltçi Pertev Efendi ve sonu belirsiz yolculuğu...“Yusuf’un Limanları”ndan sonra yayımlanan ikinci romanı “Ex-libris ya da Pertev Efendi’nin Yolculuğu” adlı romanını konuşmak üzere buluştuğumuz Can Orhun ile üç boyutlu Oryantalist panoramada tarihi bir el yazmasının izini sürdük!- “Ex-libris ya da Pertev Efendi Efendi’nin Yolculuğu”nda, kurgu ile tarihi gerçekler kolkola. Corvina Kütüphanesi, hediye edilen el yazmaları, ex-librisler ve beddualar... Kurguda yola çıktığınız bu tarihi gerçekleri anlatır mısınız?Arka plan tarih araştırmaları yapmayı, dönemin gerçek kişilerinden ve olaylarından yola çıkmayı çok seviyorum. Bu romanımda Anlatıcı 1877’de yaşıyor ve yüzyıl gerisini anlatıyor. Romanın öncesinde el yazmalarına epey merak salmıştım, onunla ilgili yazayım diye düşünürken araştırmalarım sırasında ex-librislerle* karşılaştım ve ikisini bağdaştırıp ilerlemeye karar verdim. Ex-librisin Osmanlı ve yabancı el yazmalarındaki hikâyesini okuyunca işin içine kitapların üzerine çalınmasın diye yazılmış “beddua” ayrıntısı girmeye başladı.Dönem araştırması yaparken 2013’te, Budapeşte’de el yazmasıyla ilgili yapılmış bir serginin, 2012 tarihli haberine rastladım. Corvina Kütüphanesine Osmanlı kitaplarının hediye edilmesinden bahsediyordu. Kanuni Sultan Süleyman’ın Macaristan seferinde, Corvina Kütüphanesinden el yazmalarını alıp İstanbul’a getirmesi de, bir kısmının hediye olsun diye iade edilmesi de gerçek.1877’de bununla ilgili bir haber çıktığını buldum. New York Times’ın dijitalleştirilmiş arşivlerinde de kupürü buldum, romana Türkçe çevirisini koydum. Ayrıca 250 yıl önce yaşanan büyük İstanbul depremi de gerçek tabii. Ciltçi Pertev Efendi’nin yaşamında önemli ve travmatik bir an olarak yer verdim.Ciltçilikle ilgili bölümde de, mesleki ayrıntıları hep gerçeğe dayandırarak yazdım. İşte ciltçinin kullandığı bir malzemenin vanilya kokusuna kadar, rahiyasını duyumsatmaya çalıştım./Archive/2020/11/21/002956551-ic2.jpg“PERTEV, KİTAPLARA AŞIK BİR CİLTÇİ”- “İstanbul’da uzun yıllardan beri değerli el yazmalarının ticareti çok yoğun yapılır” diye başlayan bir bölüm var. Yoğun bir tacir trafiğini anlatıyor. Bunlar da gerçek değil mi?Evet. El yazması ticareti bir dönem Osmanlı’da çok yoğun yapılmış. Osmanlı’da, Kahire’de, Kudüs’te pek çok el yazması satılmış. Daha çok Avrupalıların bu taraflara gelip el yazmalarına ilgileriyle özellikle de Hristiyanların Ortadoğu’daki eski İncilleri araştırmasıyla başlamış. Daha sonra bu iş İslami eserleri doğru gitmiş.- Ciltçi Pertev’in mütevazı bir dünyası var. Varsa yoksa kitaplar!Öyle, kitaplara aşık. Orta yaşlarına gelmiş, Solak Süleyman’ın -tarihte böyle bir ciltçi de yaşamış ayrıca- yanında yetişmiş biri. Beyazıt’ta küçük bir cilthanesi var.Ragıp Paşa Kütüphanesi’nde çalışan bir arkadaşı sayesinde hem kütüphaneden ciltçilik işleri alıyor hem de yeni bir kitap geldiğinde görme olanağı buluyor.Eşiyle yuvasında mutlu bir adam. Hayalinde İstanbul’dan çıkmak, maceralara atılmak falan hiç yok. Ne zaman ki kütüphanede üzerinde Sultan Süleyman’ın temellük* kaydının olduğu, romanın baş kahramanı o el yazmasını görüyor, hayatı değişiyor.Bu arada temüllük kayıtları şu anda Corvina Kütüphanesi’ndeki kitapların üzerinde var, el yazmalarını dijitalleştirmişler, bazılarının görsellerini buldum.Pertev Efendi el yazmasının saraydan gizlice çıkarıldığını fark edince irkiliyor, korkmaya başlıyor ama o kitap merakını bastıramıyor./Archive/2020/11/21/003008848-ic3.jpg“GIAMBATTISTA TODERINI DE ROMANDA”- Venedikli Papaz Giambattista Toderini de romanın kahramanları arasında.Evet, Giambattista Toderini’nin “Türklerin Yazılı Kültürü” (Türklerin Edebiyatı) adıyla Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkmış bir kitabı vardır. Toderini gayri resmi olarak kitap ticareti de yapmış.O dönemde Sultan Süleyman, Corvina Kütüphanesi’nden kitapları aldığında hangi kitapların orada olduğuna dair Batılılarda bir merak var. Toderini romanda o listeyi istiyor sadece. El yazması ise yerine geri koyulmak üzere dışarı çıkarılıyor.Pertev Efendi’nin de amacı sadece bir geceliğine alıp cildini incelemek. Fakat sonra bedduayı görüyor, yapışık iki sayfadaki sırrı fark ediyor. Bedduayı okuyor ama anlamıyor, ex-librisi görüyor ama ne olduğunu henüz bilmiyor. Deken bedduayı çeviriyor ve artık tutamıyor kendini./Archive/2020/11/21/003022051-ic4.jpgBEDDUALI KİTAPLAR!- Olaylar zincirini başlatan da bu korkusu. Bedduadan ödü patlıyor Pertev Efendi’nin. Bu beddualar gerçekten de var değil mi?Kesinlikle. Romandaki kurgusal bir beddua ama sayısı çok olmasa da, çalınmasın diye dini içerikli beddualar eklenmiş kitaplar var. Genelde daha çok Hristiyan el yazmalarında var.Osmanlı’da bedduadan çok muska var. İşte “Kebikeç” muskası meselâ; ilk sayfaya ‘Yâ Hâfız Yâ Kebikeç’ diye yazıyorlar. Kebikeç, kitapların koruyucu meleği; çalmak isteyenlerden çok zarar verecek, sayfalarını kemirecek güvelere, böceklere karşı koruması amacıyla yazılıyor.Tabii sadece muskaya bırakmıyorlar işi özel, ilaçlı bir mürekkeple yazarak işi sağlama da alıyorlar!- Kitap pek çok duraktan geçerek İstanbul’a ulaşmış. Bu durumda İstanbul’dan başladığımız için rotayı tersine izleyerek konuşalım. Geriye doğru kitabın anavatanına hangi duraklardan geçerek ulaşacak Pertev Efendi?Evet, yoldaşı Mustafa Efendi ile yollara düşüyor. El yazmasının en son durağı Osmanlı Sarayı malum. Ondan önce Macar Kralı Matthias’ın döneminin en büyük, en etkileyici kütüphanelerinden biri olan Corvina Kütüphanesi’nde olduğunu öğreniyoruz.Corvina’dan önceki durağı da Patmos’taki Aziz Yuhanna Manastırı ki zaten üzerindeki ex-libris de Patmos’a ait. Aziz Yuhanna’dan önce Kudüs’teki Aziz Mark kilisesi, ondan önce İznik ve İznik’ten önce de kitabın asıl anavatanına ulaşacağız./Archive/2020/11/21/003035722-ic5.jpgÜÇ BOYUTLU ORYANTALİST BİR PANAROMA- Okuma boyu, dönemin Oryantalist evrenini tablo gibi yansıtan, üç boyutlu bir anlatım sürüyor. Kaplumbağa Terbiyecisi’nin kaplumbağasının yanımızdan yavaş yavaş seyirtmesi an meselesi gibi.Teşekkür ederim. Detaylarıyla, gölgesinden, kıyafetine kadar duyumsatmayı amaçladığım da buydu. Üç boyutlu dediniz, doğru; öyle kurmaya çalışıyorum. Romanlarımda İstanbul’u eski resimlere bakarak canlandırmayı seviyorum.İstanbul’un tarihi mekânlarına, sokaklarına, kütüphanelerine girdim, gezdim. Oryantalist ressamların özellikle 17 ve 18’inci yüzyılları yansıtan resimlerini inceledim, esinlendim.- Karakterlerin hepsinde kitaba büyük bir sevgi var. Kimse kitaba zarar vermiyor, yırtmıyor, yok etmeye uğraşmıyor romanda.Kesinlikle. Anlatıcı’dan başlayarak hiçbir karakter kitaba ticari gözle baksın istemedim. Kötü, uyanık, üçkağıtçı olan bile kitabı sevsin, kitaptan anlasın, değer versin istedim. Kara Mustafa Efendi meselâ... Üçkağıtçı, sahte haritalar yapmaya uğraşan, sahte kitaplar yapıp satan bir adam ama kitap tutkusu ve bilgisi tartışmasız./Archive/2020/11/21/003054285-ic6.jpg‘KİTAPLAR KİMSEYE AİT OLMAMALI BELKİ DE!’- El yazmasının konusu, türü hiç belirtilmiyor. Dini ya da bilimsel bir kitap mı belli değil. Neden?Evet, içerik gölgelenmesin istedim, amacım sadece kitap tutkusunu, aşkını vurgulamaktı. Romanın başlarında ustası Solak Süleyman’nın, kitabın kokusundan yola çıkarak Pertev’e, hayatında neyi rehber alacağıyla ilgili verdiği ders meselâ çok önemli:“Bu duyumsadığın aklın kokusudur. (...) Hayatında aklın rehberliğinden hiçbir zaman şaşma. (...) Kitapları sev. Her birini… Her çeşidini… Onlara sonsuz saygı duy. Onlar seni aydınlatacak ışığı her zaman sana sağlayacaklardır.”Bu aşkla romanın ana sorgusuna geçiyor Pertev: Kitabın sahibi kimdir? Kitaplar aslında kimseye ait olmamalı belki de evrene ait olmalı. Pertev’in el yazmasının peşinden koşarken sonunda vardığı nokta da bu.- Sonunda el yazması Pertev Efendi’de kalıyor. Anavatanını da öğreniyor ama geri vermiyor. Neden?Onu bilmiyoruz, belki de geri verir.- Devamı olacak mı?Olabilir ama hemen değil. Şu an 1960-70’lerde geçecek başka bir roman hazırlığım var. İstanbul’un Hippilerle ilk yoğun tanıştığı dönemde geçecek. Doğu Batı bakış açısını buluşturacağım. Turistlerin ve bir İstanbullunun gözünden yazacağım.* ex-libris: Üzerinde bulunduğu kitabın kime ya da nereye ait olduğunu belirten Latince etiket.* Temellük: Yazma eserin ait bulunduğu kişiyi veya kitaplığı bildiren yazı, kayıt.Ex-libris ya da Pertev Efendi Efendi’nin Yolculuğu / Can Orhun / Oğlak Yayıncılık / 336 s. Gamze Akdemir / Cumhuriyet Kitap EkiFutbol tarihinin en tartışmalıfigürü; Cantona!
Futbol tarihinin en tartışmalı figürü; Cantona! figure > Gazeteci Philippe Auclair; bu çalkantılı kariyere tanıklık eden pek çok kişiyle yapılan röportajlarla gelişen Cantona: Kral Olacak Asi’de, futbol tarihinin en önemli figürlerinden birinin samimi bir portresini çiziyor. /Archive/2020/11/21/002451507-kapak.jpgKüstah, yetenekli, baştan çıkarıcı, umursamaz ve asi… Bunlar Eric Cantona’nın karmaşık kişiliğinin arkasındaki birkaç sıfat sadece. Peki ama bu mitin arkasındaki insan aslında kim?Hayatı başarılar ve skandallarla dolu Cantona’nın sık sık takım değiştirmesinden dünyanın dört bir yanından hayranlar edinmesine, futboldan uzaklaşmasından Platini ve Ferguson gibi isimlerin desteğiyle tarih yazmasına, “Kral Eric” diye anılmasından kariyerini gölgeleyen “uçan tekmesine” kadar pek çok konudaki soru bu kitapta aydınlığa kavuşuyor.Gazeteci Philippe Auclair; bu çalkantılı kariyere tanıklık eden pek çok kişiyle yapılan röportajlarla gelişen Cantona: Kral Olacak Asi’de, futbol tarihinin en önemli figürlerinden birinin samimi bir portresini çiziyor. Kitap Banu Yelkovan’ın önsözüyle sunuluyor.Cantona: Kral Olacak Asi / Philippe Auclair / Çeviren: Egemen Özkan / İthaki Yayınları / 560 s. Cumhuriyet Kitap EkiAvrupa hegemonyasındanönce...
Avrupa hegemonyasından önce... figure > Ünlü Amerikalı tarihçi ve sosyolog Janet Abu-Lughod’un, Immanuel Wallerstein’in "Dünya Sistemleri Teorisi"ni yeniden yorumladığı ezber bozan çalışması Avrupa Hegemonyasından Önce: 1250-1350 Arasında Dünya Sistemi, verili kabullerin aksine, modern dünya ekonomisinin kökenlerinin 16. yüzyıla değil, 13. yüzyıla dayandığını öne sürüyor. /Archive/2020/11/21/002132899-ic1.jpgÜnlü Amerikalı tarihçi ve sosyolog Janet Abu-Lughod’un, Immanuel Wallerstein’in "Dünya Sistemleri Teorisi"ni yeniden yorumladığı ezber bozan çalışması Avrupa Hegemonyasından Önce: 1250-1350 Arasında Dünya Sistemi, verili kabullerin aksine, modern dünya ekonomisinin kökenlerinin 16. yüzyıla değil, 13. yüzyıla dayandığını öne sürüyor.Avrupa’nın Brugge ve Venedik gibi liman şehirlerinden Horasan ve Moğolistan’a, Hint Altı Kıtası ve Çin’den Bağdat ve Kahire’ye uzanan geniş kapsamlı ticari ve kültürel alışverişe odaklanan Abu-Lughod, bütünleşik bir sistem olarak ‘yüksek ortaçağ’ dünyasını masaya yatırıyor./Archive/2020/11/21/002151743-ic2.jpgKüresel ekonominin Avrupa merkezli tarih yazımını eleştiren Abu-Lughod, Cengiz Han yasalarıyla şekillenen bu dünya sisteminin neden kısa sürede zayıflayıp yerini Avrupa hegemonyasına bıraktığına da yanıtlar arıyor. Avrupa Hegemonyasından Önce: 1250-1350 Yılları Arasında Dünya Sistemi, okurlarını Orta Çağ Avrasya’sının birbirine bağlı dehlizlerinde kaybolmadan ustalıkla gezdiren, incelikle örülmüş detaylarla dolu bir çalışma...Avrupa Hegemonyasından Önce: 1250-1350 Yılları Arasında Dünya Sistemi / Janet Abu Lughod / Çev.: Cansen Mavituna / VakıfBank Kültür Yay. / 616 s. Cumhuriyet Kitap EkiBilim KuruluÜyesiÖzlü, yeni tedbirleri yorumladı
Bilim Kurulu Üyesi Özlü, yeni tedbirleri yorumladı figure > Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, yeni tedbirlerle ilgili yaptığı açıklamada "Önümüzdeki 10-14 günden itibaren olumlu yansımalarını görebileceğimizi umut ediyorum" dedi. Koronavirüs salgınıyla mücadele kapsamında alınan yeni tedbirlerin bir bölümü cumartesi saat 20.00 itibariyle uygulanmaya başlanacak. Bu tedbirleri değerlendiren Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, sosyal medya hesabından paylaşımda bulundu."OLUMLU YANSIMALARINI GÖRECEĞİZ"Önümüzdeki 10-14 günden itibaren yeni tedbirlerin olumlu yansımalarının görülebileceğini umut ettiğini aktaran Özlü, şunları belirtti:-Bilim Kurulunca alınan tavsiye kararları doğrultusunda uygulamaya konulan yeni tedbirlerin “etkili olup olmayacağı ve etkilerinin ne zaman görüleceği” soruluyor. Önümüzdeki 10-14 günden itibaren olumlu yansımalarını görebileceğimizi umut ediyorum."30 MİLYON KİŞİNİN HAREKETLİLİĞİ AZALACAK"-Yeni tedbirler, insan hareketliliğini önemli ölçüde azaltarak bulaşmaları önleyecektir. Örneğin 20 yaş altı ve 65 yaş üstüne getirilen sokağa çıkma kısıtlaması ile okullarla ilgili karar, yaklaşık 30 milyon insanın hareketliliğini azaltacaktır.-Sinema salonları, kahvehane, kıraathane, kır bahçesi, internet kafe/salonu, elektronik oyun salonları, bilardo salonları, lokaller ve çay bahçeleri ile halı sahaların faaliyetlerinin yasaklanması buralardaki bulaşmaları tamamen durduracaktır.KARŞILAŞMA AZALACAK-Hafta sonları akşam 20.00 ile sabah 10.00 arasında sokağa çıkma kısıtlaması ile alışveriş merkezleri, market, berber, kuaför ve güzellik merkezlerinin çalışma saatlerinin sınırlandırılması da karşılaşmayı azaltacaktır.-Restoran, lokanta, pastane, kafe, kafeterya gibi yeme içme yerlerinin, sadece paket servis ve gel-al hizmeti verecek da özellikle bu alanlarda ortaya çıkan bulaşmaları önleyecektir.-Spor müsabakalarının seyircisiz oynanması ile düğün, nikah törenleriyle ilgili uygulamalar da sürece olumlu katkı verecektir.-Hepimiz kalabalıklardan uzak durup, hane halkımızla evde kalarak; dostlarımızla evlerde bir araya gelmekten, birlikte yiyip içmekten kaçınarak; maske, mesafe ve hijyene dikkat ederek, bu sürece destek olmalıyız. cumhuriyet.com.trMuğla'yıbu yıl 693 bin 846 turist ziyaret etti
Muğla'yı bu yıl 693 bin 846 turist ziyaret etti figure > İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Türkiye'nin gözde turizm merkezlerinden Muğla'yı yılbaşından 15 Kasım'a kadar 693 bin 846 turistin ziyaret ettiğini bildirdi. İl Kültür ve Turizm Müdürü Zekeriya Bingöl, kente çok sayıda ülkeden turist geldiğini söyledi. Misafirlerin en iyi şekilde ağırlandığını anlatan Bingöl, şöyle konuştu:"1 Ocak-15 Kasım'da kente gelen turist sayısı 693 bin 846'ya ulaştı. Bunun 309 bin 424'ünü İngilizler oluşturuyor. İngiltere Muğla ve Türkiye için bir ana pazar. İngiltere'den sonra en fazla turist Ukrayna, Rusya, Almanya ve Polonya'dan geldi. Kültür ve Turizm Bakanlığının öncülüğünde ilgili bakanlıklar ve özel sektör temsilcilerinin katılımıyla hazırlanan Güvenli Turizm Sertifikası programı turistlerin gelmesinde çok etkili oldu." cumhuriyet.com.trDSÖ'den antiviral Covid-19 ilacıiçin açıklama: "Hayatta kalmalarında yardımcıolduğuna dair hiçbir kanıt yok"
DSÖ'den antiviral Covid-19 ilacı için açıklama: "Hayatta kalmalarında yardımcı olduğuna dair hiçbir kanıt yok" figure > Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), yeni tip koronavirüs (Covid-19) tedavisinde kullanılan antiviral olan Remdesivir'in Kovid-19 hastalarının hayatta kalmalarına ve solunum ihtiyacına yardımcı olduğuna dair hiçbir kanıt bulunmadığını bildirdi. DSÖ'den yapılan yazılı açıklamada, "Remdesivir, şiddetli Covid-19 vakaları için potansiyel etkili bir tedavi yöntemi olarak dünya çapında ilgi gördü ve hastanede hastaları tedavi etmek için giderek daha fazla kullanılmaktadır. Ancak klinik uygulamadaki rolü belirsizliğini koruyordu."ifadesi kullanıldı.Açıklamada, DSÖ'nün Kovid-19 tanısı konmuş 7 bin hastaya dayandırdığı 4 farklı araştırma sonucuna göre, ilacın Kovid-19 tanısıyla hastaneye yatırılanlara tavsiye edilmediği, hastaların ne kadar hasta olduklarına bakılmaksızın, hayatta kalmalarına ve solunum ihtiyacına yardımcı olduğuna dair de hiçbir kanıt bulunamadığı kaydedildi.DSÖ Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, 16 Ekim'de yaptığı açıklamada, "Remdesivir" adlı antiviral ilaç, hidroksiklorokin ve AIDS tedavisinde kullanılan lopinavir/ritonavir bileşiminin, Kovid-19 kaynaklı ölümler ve hastanede kalış süreleri üzerinde çok az etkisi olduğunun veya hiç etkisi olmadığının ortaya çıktığını belirtmişti. AABarolardan gözaltılara tepki: "Özellikle yargıreformu tartışmalarının yürütüldüğübir süreçte"
Barolardan gözaltılara tepki: "Özellikle yargı reformu tartışmalarının yürütüldüğü bir süreçte" figure > Aralarında Diyarbakır, Van, Mardin ve Şanlıurfa’nın da bulunduğu 14 kentin barosu Demokratik Toplum Kongresi’ne (DTK) yönelik yürütülen soruşturma kapsamında yapılan gözaltılar ile ilgili ortak açıklama yaptı. Seçim güvenliği için Diyarbakır Barosu tarafından görevlendirilen avukatlara ait listenin bir dernekte bulunmasıyla soruşturma yürütüldüğünün ortaya çıktığı belirtilen açıklamada, “Özellikle yargı reformu tartışmalarının yürütüldüğü bir süreçte meslektaşlarımız hakkında gözaltı ve yakalama kararlarının alınması hukuk güvenliğinin ihlali olarak değerlendirilecektir” denildi. ?Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında sabah saatlerinde aralarında 32 avukatın da bulunduğu 101 STK temsilcisi hakkında eş zamanlı olarak ev aramaları yapılarak, haklarında yakalama ve gözaltı kararı verildi. Adıyaman, Ağrı, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkari, Mardin, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Tunceli ve Van Barosu yaptıkları ortak açıklamada yakalama ve gözaltı kararına tepki göstererek, “Soruşturma içeriğinin gizli olması nedeniyle arama-el koyma kararlarından ve şimdiye kadar alınan ifadelerden, seçim döneminde seçim güvenliği için Diyarbakır barosu tarafından kurulan seçim güvenliği merkezleri tarafından yapılan görevlendirmeler kapsamında görev alan meslektaşlara ait listenin daha önce arama yapılan bir dernekte bulunmuş olmasından dolayı bir soruşturmanın yürütüldüğü öğrenilmiştir” ifadelerine yer verildi.YARGI REFORMU TARTIŞMALARI HATIRLATILDIYargı reformu tartışmalarına da değinilen ortak açıklamada, “Ulusal ve uluslararası mevzuatta temel bir insan hakkı olarak tanınan seçme ve seçilme hakkının şeffaf ve serbest irade ile yapılmasını sağlamak, seçmen iradesinin sakatlanmasını ve baskı altına alınmasını önlemek ve meşruiyet tartışmalarına zemin bırakmamak amacıyla barolar tarafından kurulan ve tamamen bağımsız olan seçim güvenliği merkezlerinde görev alan meslektaşların isim listesinin bir dernekte bulunmasından kaynaklı yapılan soruşturma kapsamında, özellikle yargı reformu tartışmalarının yürütüldüğü bir süreçte 100’e yakın STK temsilcileri ile birlikte meslektaşlarımız hakkında gözaltı ve yakalama kararlarının alınması hukuk güvenliğinin ihlali olarak değerlendirilecektir” denildi.‘DAVET USULÜ İLE DE YÜRÜTEBİLECEĞİ BİLİNMEKTE İKEN’Hukuk güvenliğinin sağlanması gerektiği vurgulanan açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi: “?Yürütülen soruşturmanın gizliliği de gözetilerek gerekçesini ilerde tartışma ve eleştirme hakkımızı baki tutarak özellikle meslektaşlarımızın mesailerinin bir çoğunu adliye de geçirmeleri, yürütülen soruşturmanın gizli olduğu (–Hangi delillerin olduğu veya hangi delillerin karartılma durumu olduğu hiçbir şüpheli tarafından bilinmez iken-) Tüm dünyada Covid -19 salgının yaygınlaştığı ve davet usulü ile de soruşturmanın yürütebileceği bilinmekte iken ev aramalarının yapılması sivil toplum faaliyetlerinin engellenmesi ve hukuki güvencenin ihlali olarak görülmektedir. Tüm vatandaşların yasalarımızdan kaynaklı hak ve ödevlerini huzur ve barış içerisinde sürdürmesinin yegane yolu hukuk güvenliğinin sağlanması ile mümkündür. Bu nedenle yürütülen soruşturma nedeniyle gözaltına alınan meslektaşlarımız ve STK temsilcilerinin derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz.” cumhuriyet.com.trYemen için acilönlem alınmazsa milyonlarca yaşam kaybedilebilir
Yemen için acil önlem alınmazsa milyonlarca yaşam kaybedilebilir figure > Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres yaptığı açıklamada, Yemen'in dünyanın on yıllardır gördüğü en kötü kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya olduğu konusunda uyararak, "Acil önlem alınmazsa milyonlarca yaşam kaybedilebilir” dedi. Yemen’de 6 yıldır süren savaş nedeni ile halk zor günler geçirmeye devam ediyor. Birleşmiş Milletler (BM) raporlarına göre, Yemen dünyanın en derin insani krizini yaşıyor. ABD'nin İran’a karşı yürüttüğü "azami baskı" kampanyasının bir parçası olarak Yemen'deki İran müttefiki Husi grubunu kara listeye alma tehdidinde bulundu. Yardım çalışanları, bu hareketin hayati yardımların ülkeye ulaşmasını engelleyeceğinden korkuyor. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ABD’nin Husilere yönelik tehdidinin ardından yaptığı açıklamada, Yemen'in dünyanın on yıllardır gördüğü en kötü kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya olduğu konusunda uyardı. Guterres, "Etkili olan herkesi felaketi önlemek için bu konularda acilen harekete geçmeye çağırıyorum ve ayrıca herkesin halihazırda vahim olan durumu daha da kötüleştirebilecek herhangi bir eylemden kaçınmasını istiyorum" ifadelerini kullanarak, "Acil önlem alınmazsa milyonlarca yaşam kaybedilebilir" dedi. BM, Yemen'de devam eden savaşları dünyanın en büyük insani krizi olarak tanımlıyor ve insanların yüzde 80'inin yardıma ihtiyacı olduğunu belirtiyor. BM Yardım Başkanı Mark Lowcock yaptığı açıklamada, BM’nin Yemen'deki insani yardım operasyonları için bu yıl ihtiyaç duyduğunun yarısından azını yaklaşık 1,5 milyar dolar aldığını ifade etti. BM, geçtiğimiz yıl Yemen için 3 milyar dolar ödenek almıştı. BM yetkilileri, ülkedeki ekonomik çöküş ve Covid-19 salgını nedeniyle daha da kötüleşen durumu düzeltmek için savaşı sona erdirmeyi ve barış görüşmelerini canlandırmaya çalışıyor. (İHA)