News - Haberler
DSÖ'den umutlandıran 'vaka' haberi
DSÖ'den umutlandıran 'vaka' haberi Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, arka arkaya üç hafta boyunca küresel yeni tip koronavirüs (Covid-19) vakalarının düştüğünü, buna rağmen mevcut halk sağlığı önlemlerinden taviz verilmemesi gerektiğini bildirdi. Ghebreyesus, DSÖ'nün Cenevre'deki merkezinde video konferans yöntemiyle haftada iki gün düzenlediği basın toplantılarının ilkini gerçekleştirdi.Dünya genelinde geçen haftayla birlikte üst üste üç haftadır Covid-19 vakalarının düştüğünü aktaran Ghebreyesus, "Hala vaka sayısı artan birçok ülke var ama küresel düzeydeki bu (düşüş) cesaret verici" dedi.''HAYAT KURTARABİLECEĞİMİZİ GÖSTERİYOR''Ghebreyesus, vaka sayılarındaki düşüşün Covid-19'un hızla yayılan türünün bile kontrol edilebileceğini gösterdiğini belirterek, "Kanıtlanmış mevcut halk sağlığı önlemlerini uygulamaya devam edersek, bu enfeksiyonları önleyebileceğimizi ve hayat kurtarabileceğimizi gösteriyor" ifadesini kullandı."Ancak, daha önce de buradaydık" uyarısını yapan Ghebreyesus, hükümetlerin geçen yıl karantina uygulamalarına erken son vererek "virüsün daha güçlü şekilde" geri gelmesine yol açtığını anımsattı.''HENÜZ ÇOK ERKEN''Ghebreyesus, Covid-19 aşı uygulamalarının başladığı ülkelerde hükümetlerin mevcut önlemlere son vermesi için henüz çok erken olduğu uyarısında bulundu. AAValilik'ten Boğaziçi açıklaması:Öğrencilerin dağılmalarısağlandı
Valilik'ten Boğaziçi açıklaması: Öğrencilerin dağılmaları sağlandı İstanbul Valiliği, Boğaziçi Üniversitesi'ne polisin girmesi ve çok sayıda öğrencinin gözaltına alınması hakkında açıklamada bulundu. Açıklamada, "Yapılan uyarılara itibar etmeyen göstericiler İl Emniyet Müdürlüğü ekiplerimizin müdahalesiyle dağılmaları sağlanmıştır" dendi. Prof. Dr. Melih Bulu'yu rektörleri olarak kabul etmeyen Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri yine karşılarında polis müdahalesini buldu. Öğrenciler akşam saatlerinde rektörlük binası önünde bekleyişlerini sürdürürken okula polis yığınağı yapıldı. Öğrenciler polis zoruyla okuldan çıkarılırken çok sayıda öğrenci de gözaltına alındı.İstanbul Valiliği tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:"Boğaziçi Üniversitesi Rektörlük binasını ablukaya alan ve aralarında öğretim üyeleri ile LGBT Kulüp üyesi öğrencilerin de bulunduğu bir grup göstericiye, üniversite özel güvenlik görevlileri tarafından eylemin sona erdirilmesi ve dağılmaları yönünde uyarılarda bulunulmuştur. Yapılan uyarılara itibar etmeyen göstericiler İl Emniyet Müdürlüğü ekiplerimizin müdahalesiyle dağılmaları sağlanmıştır." cumhuriyet.com.trDeva Partili isim Melih Bulu'nun yardımcısıoldu
Deva Partili isim Melih Bulu'nun yardımcısı oldu Atanmış rektör Prof. Dr. Melih Bulu'nun yardımcısı, DEVA Partisi kurucularından Oğuzhan Aygören oldu. Prof. Dr. Melih Bulu'nun Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör olmasına karşı protestolar devam ederken, Bulu'nun yardımcılığını ve danışmanlığını üstlenecek isimler belli oldu.Endüstri Mühendisliği Bölümü'nden Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu'nun Rektör Yardımcısı, Uluslararası Ticaret Bölümü'nden Dr. Öğr. Üyesi Oğuzhan Aygören'in de Rektör Danışmanı olarak görevlendirildiği bildirildi. Yeni Rektör Melih Bulu'nun tepkilerden ötürü yardımcı bulamadığı iddiaları gündeme gelmişti./Archive/2021/2/1/222554279-yeni-yardimci-ve-danis%C2%B8man.jpgBulu tarafından bugün üniversite birimlerine gönderilen "Rektör Yardımcısı ve Danışmanı" konulu yazıda şu ifadeler kullanıldı:"2547 Sayılı Kanunun 13. Maddesi uyarınca Üniversitemiz Rektör Yardımcılığı görevine Prof. Dr. Gürkan S. Kumbaroğlu atanmıştır. Dr. Öğretim Üyesi Oğuzhan Aygören ise Rektör Danışmanlığı görevini yürütmek üzere görevlendirilmiştir. Bilgi ve gereğini saygılarımla rica ederim."DEVA PARTİSİ KURUCUSURektör danışmanı olan Dr. Öğr. Üyesi Oğuzhan Aygören Deva Partisi kurucular kurulu üyesi olmasıyla tanınıyor. Aygören’in özgeçmişi de DEVA Partisinin internet sitesinde yer alıyor./Archive/2021/2/1/222453764-ekran-resmi-2021-02-01-22.24.17.png cumhuriyet.com.trBoğaziçiÜniversitesi'ne polis girdi: Müdahale başladı
Boğaziçi Üniversitesi'ne polis girdi: Müdahale başladı AKP'li Melih Bulu'nun Boğaziçi Üniversitesi'ne Röktörlüğü'ne atanmasına yönelik yapılan eylemler sürüyor. Eylemlere karşı yüzlerce polis Güney Kampüs'e girdi. Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü'ne Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kararıyla, AKP'li Prof. Dr. Melih Bulu'nun atanmasıyla başlayan protestolar yaklaşık 1 aydır devam ediyor.Öğrencilerin eylemine karşı yüzlerce polis Güney Kampüs'e girdi. Sokağa çıkma yasağının başlatıldığı ve Rektörlüğün abluka altına alınması eyleminin 'yasa dışı' olduğu söylenirken, öğrencilerin dağılması istendi.Çevik kuvvet ekipleri, Rektörlük binasının kapısında bekleyen öğrencilere copla müdahale ediyor.AYRINTILAR GELİYOR... cumhuriyet.com.trMersin Büyükşehir Belediyesi'ne saldırı
Mersin Büyükşehir Belediyesi'ne saldırı Mersin Büyükşehir Belediyesi'nin Meclis Salonu'nda yangın çıktı. CHP Mersin milletvekilleri Alpay Antmen ve Cengiz Gökçel, kimliği belirsiz kişiler tarafından saldırı düzenlendiğini, yangının bu nedenle çıktığını ileri sürdü. Belediyenin ana hizmet binasındaki Meclis Salonu'nda, iddiaya göre kimliği belirsiz kişilerce atılan yanıcı madde nedeniyle yangın çıktı. Durumu farkeden belediye çalışanları, yangın tüpleriyle alevlere müdahale etti.CHP'nin Mersin Milletvekilleri Alpay Antmen ve Cengiz Gökçel, sosyal medya hesaplarından yaptıkları açıklamalarda, yangının saldırı sonucu yaşandığını, faillerinin bir an önce yakalanması çağrısında bulundular. ''KİMLİĞİ BELİRSİZ KİŞİLERCE SALDIRI DÜZENLENDİ''Antmen, "Mersin Büyükşehir Belediyesi Meclis salonu penceresinden kimliği henüz tespit edilemeyen kişiler tarafından atılan bir madde ile yangın çıktı. Konuyu ve tüm boyutlarını dikkatle takip ediyoruz" derken Gökçel ise, "Mersin Büyükşehir Belediyemizin Meclis Salonuna henüz kimliği belirsiz kişilerce saldırı düzenlendi. Yapılan bu alçakça saldırının failleri bir an önce ortaya çıkarılmalı ve hukuk önünde hesap sorulmalıdır" açıklamasını yaptı. ANKAGedson Fernandes, sezon sonuna kadar Galatasaray'da
Gedson Fernandes, sezon sonuna kadar Galatasaray'da Galatasaray Kulübü, Benfica'da forma giyen Portekizli orta saha oyuncusu Gedson Fernandes'in sezon sonuna kadar kiralandığını Kamuyu Aydınlatma Platformu'na (KAP) bildirdi. Galatasaray Kulübü, Benfica'da forma giyen Portekizli orta saha oyuncusu Gedson Fernandes'in sezon sonuna kadar kiralandığını Kamuyu Aydınlatma Platformu'na (KAP) bildirdi.Sarı kırmızılı kulüp, kiralama bedeli olarak oyuncunun kulübü Benfica'ya 550 bin Avro ödeyecek. Galatasaray ayrıca Portekizli oyuncuya sezon sonuna kadar 650 bin Avro'luk ödeme yapacak. DHAİstanbulspor, Altay'ıfarklıyendi
İstanbulspor, Altay'ı farklı yendi Altay - İstanbulspor: 1-3 /Archive/2021/2/1/211434314-altay-istanbulspor-fotograflar_1.jpgSTAT: Bornova Aziz KocaoğluHAKEMLER: Cihan Aydın (xx), Ata Yıldırım (xx), Seyfettin Ünal (xx)ALTAY: Cihan (x) - Cebrail (xx) (Dk. 67 Rıdvan x), Murat (x) (Dk. 75 Yekta x), Lokman (x), Mehmet Erdem (xx), Scuk (x) (Dk. 46 Regattin x), Zeki (xx), Kappel (x) (Dk. 64 Ziya x), Mossoro (xx), Erhan (x) (Dk. 46 Deniz xx), Paixao (x)İSTANBULSPOR: Alperen (xxx) - Melih (xx), Etoga (xxx), Wellington (xxx), Ali (xx), Uygar Mert (xx) (Dk. 67 Eslem xx), Onur (xxx), Rroca (xxx), Levent (xx) (Dk. 84 Mehmet), Ethemi (xxx) (Dk. 67 Abazaj xx), İbrahim (xx) (Dk. 73 Mirkan xx)GOLLER: Dk. 57 Zeki (Altay) - Dk. 30 Rroca, Dk. 45+1 Ethemi, Dk. 85 Onur (İstanbulspor)SARI KARTLAR: Zeki, Deniz, Yekta (Yedek kulübesinde), Cebrail, Mehmet Erdem (Altay) - Ali Yaşar (İstanbulspor)TFF 1'inci Lig'de Play-Off hattında yer alan Altay, 19'uncu haftanın kapanış maçında konuk ettiği zirve takipçisi İstanbulspor'a 3-1 yenildi. İstanbulspor'un gollerini 30'uncu dakikada Rroca, 45+1'inci dakikada Ethemi, 85'inci dakikada Onur atarken, Altay'ın tek golü 57'nci dakikada Zeki'den geldi. Üst üste 3'üncü mağlubiyetini alan siyah-beyazlılar 32 puanda kalıp 6'ncı sıraya gerilerken, 6'da 6 yapan İstanbulspor 40 puana ulaşıp zirve takibini sürdürdü. İzmir ekibinin lider Giresunspor'la arasındaki puan farkı 9'a yükseldi.12'nci dakikada ev sahibi ekipten Mossoro, sağ çizgiden ceza sahasına girip topu altı pasa çıkardı, kale önünde Etoga'nın müdahalesi sonrası kaleci Alperen topa sahip oldu.16'ncı dakikada Altaylı Kappel'in ceza sahası dışından sert şutunda Alperen topu kornere çeldi.30'uncu dakikada İstanbulspor ilk tehlikeli atağında golü buldu. Sağdan İbrahim'in pasında ceza sahasında topla buluşan Rroca, yerden bir vuruşla kaleci Cihan'ı avladı: 0-1.39'uncu dakikada sağdan Mossoro'nun kullandığı kornerde ceza sahası karıştı. Arka direkte Scuk'un dokunduğu meşin yuvarlağı Alperen son anda kornere tokatladı.45+1'inci dakikada gelişen İstanbulspor kontratağında Rroca'nın pasıyla soldan ceza sahasına giren Ethemi, plase bir vuruşla meşin yuvarlağı ağlara yolladı: 0-2. İlk yarı bu skorla sona erdi.57'nci dakikada Altay umutlandı. Deniz Kadah'ın pasıyla ceza sahasında kaleciyle karşı karşıya kalan Zeki'nin vuruşunda meşin yuvarlak filelere gitti: 1-2.63'üncü dakikada Altay defansının arkasına sarkan Rroca'ya karşı karşıya pozisyonda kaleci Cihan gol izni vermedi.79'uncu dakikada Altay kalecisi Cihan, bu kez Rroca'nın ara pasında karşı karşıya kaldığı Onur'un şutunu çıkarmayı başardı.85'inci dakikada Abazaj'la paslaşan Onur, ceza sahası içi sağ çaprazdan uzak direğe aşırtma bir vuruşla takımını rahatlattı: 1-3. İstanbulspor müsabakayı 3-1 kazandı. DHASon dakika: Sağlık Bakanlığı, son koronavirüs tablosunu paylaştı
Son dakika: Sağlık Bakanlığı, son koronavirüs tablosunu paylaştı Sağlık Bakanlığı, son koronavirüs tablosunu paylaştı. Tabloya göre, 7 bin 719 kişiye vaka, 636 kişiye koronavirüs hasta (Covid-19) tanısı konuldu. 124 kişi daha yaşamını yitirdi. Sağlık Bakanlığı'nın internet sitesinde yer alan Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu'nun güncel verileri paylaşıldı.Türkiye'de koronavirüs nedeniyle 124 yurttaşın daha yaşamını yitirdiğini, 7 bin 719 kişiye vaka, 636 kişinin koronavirüs hastası olarak tespit edildiğini bildirdi. Koronavirüs nedeniyle 26 bin 117 kişi yaşamını yitirirken, koronavirüs vaka sayısı 2 milyon 485 bin 182'e yükseldi. Bugün iyileşen sayısı 8 bin 16 oldu. AĞIR HASTA SAYISI BİN 615Tabloya göre, toplam test sayısı 29 milyon 773 bin 125, toplam ağır hasta sayısı bin 615, toplam iyileşen sayısı 2 milyon 370 bin 431, bugünkü test sayısı 141 bin 703 olarak kayıtlara geçti.Türkiye'nin 1 Şubat 2021 güncel koronavirüs tablosu şöyle:/Archive/2021/2/1/205229031-1-subat-2021-korona-tablosu.jpg cumhuriyet.com.trKabine Toplantısı'nın ardından Erdoğan açıklama yapıyor
Türkçe Haberler En Son Başlıklar Kabine Toplantısı'nın ardından Erdoğan açıklama yapıyor AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı'nın ardından açıklama yapıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Cumhurbaşkanlığı Kabine toplantısı sona erdi. Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndaki toplantı, yaklaşık 2 saat sürdü.AYRINTILAR GELİYOR... cumhuriyet.com.trPervin Buldan'dan 'çözüm süreci' açıklaması
Pervin Buldan'dan 'çözüm süreci' açıklaması HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Saadet Partisi ziyaretinde “Yeni bir çözüm süreci mi başlıyor?” sorusuna “Bir çözüm süreci yok. Bunun başlamasına dair bir işaret de yok ortada” dedi. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Parti Sözcüsü Ebru Günay, Eş Genel Başkan Yardımcısı Tuncer Bakırhan, Grup Başkanvekili Saruhan Oluç ve Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan’dan oluşan HDP heyeti Saadet Partisini ziyaret etti. Heyet, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve Saadet Partisi yöneticileri tarafından karşılandı.Yaklaşık 1 saat süren görüşmenin ardından çıkışta HDP heyeti adına kısa bir açıklama yapan Buldan, şunları söyledi:"Bildiğiniz gibi bugün Saadet Partisini heyetimizle birlikte ziyaret ettik. Sabah da, TBMM Başkanı Sayın Mustafa Şentop’u makamında ziyaret etmiştik. Aslında biz bugün yeni bir program başlattık. Bu program Demokrasi Programı ve bu çerçevede siyasi partilerle görüşmeler yapıyoruz. Siyasi parti olarak ilk görüşmemizi Saadet Partisi ile yaptık. Daha sonra CHP, İYİ Parti’den randevu isteyeceğiz ama olursa belki daha sonra, Gelecek Partisi, DEVA Partisi ile görüşmelerimiz olacak. Bu görüşmelerin Türkiye’deki demokratik güç birliğine büyük katkı sunacağı kanaatini taşıyoruz." MUHALEFETİN SORUNLAR KONUSUNDA YOL KATETMESİNİ UMUYORUZ"İçeride Sayın Temel Karamollaoğlu ile Türkiye’nin temel meselelerini konuştuk. Nedir bu temel meseleler? Türkiye’de yaşanan ekonomik sorunlar başta olmak üzere hukuk alanında yaşanan sorun ve ve sıkıntılar, haksız tutuklamalar, Demirtaş kararı, bunun yanında Türkiye’nin yoksulluk meselesi, aş meselesi, iş meselesi, sefalet meselesi. Yani Türkiye’nin temel meseleleri bu meseleler. Biz Saadet Partisiyle bu konuları istişare ettik. Siyasi partiler arasındaki görüşmeler, müzakereler ve diyalog zeminleri Türkiye’nin geleceği açısından önemlidir. Biz bugün bunu başlattık ve bu başlattığımız süreçle birlikte demokratikleşme alanında muhalefet partilerinin ortak bir zeminde buluşabilmelerinin önünü açmaya çalışıyoruz. Ümit ediyor ve diliyoruz ki demokratikleşme meselesinde ve Türkiye’nin yaşadığı bütün sorunlar konusunda muhalefet partileri bir yol kateder. Buraya geliş amacımız da budur." Buldan basın mensuplarının sorularını da yanıtladı. “Demirtaş ile ilgili Karamollaoğlu’nun tutumuna ilişkin neler gözlemlediniz?” sorusu üzerine Buldan, "AİHM kararı, acilen uygulanması gereken bir karardır. Karamollaoğlu da bu yöndeki görüşlerini ifade etti ancak kendisine sorsanız daha sağlıklı olur. Biz bu konuyu gündeme getirdik" yanıtını verdi. ‘YENİ BİR ÇÖZÜM SÜRECİ Mİ?’Buldan, basının “Bu görüşmeler sonucu yeni bir çözüm sürecine başlıyoruz diyebilir miyiz?” sorusunu ise “Hayır, böyle bir şey yok. Tam da ifade ettiğim gibi Türkiye’nin demokratikleşmesi ve yaşanan sorunları konuşuyoruz. Bir çözüm süreci yok. Bunun başlamasına dair bir işaret de yok ortada” diye yanıtladı.Buldan'ın "Muhalefet partileri ile belirli konularda ittifak arayışı mı var?" sorusuna yanıtı ise "Demokrasi ittifakı arayışı var. Hukuk ve demokrasi alanındaki haksız uygulamaları, ekonomik kriz meselesini, tüm bunları Demokrasi İttifakı çerçevesinde konuşuyoruz. Başka bir ittifak söz konusu değil" oldu. ANKANavalyn: Milliyetçilikten liberal kahramanlığa
Navalyn: Milliyetçilikten liberal kahramanlığa Rusya’ya dönüşünde tutuklanması üzerine ülkede son yılların en büyük protesto gösterilerine neden olan Aleksey Navalyn aslında kim? Sanıldığı gibi özgürlük yanlısı mı? Yolsuzluğa karşı mücadele ettiği iddiasındaki Navalyn’in Putin karşıtı oligarklarla ilişkisi ne? Etnik nüfusun yoğun olduğu bölgelere devlet desteğine karşı çıkan Navalyn gerçekten sosyal adaletçi mi? Almanya dönüşü tutuklanmasıyla Rusya’da büyük bir protesto dalgası başlatan Aleksey Navalyn’den hep “Putin ya da Kremlin muhalifi” olarak söz edilir ama gerçekte nasıl bir muhalif olduğuna ilişkin bilgilerimiz çok da net değil. Navalyn gerçekte kimdir? Muhalifliği hangi esaslara dayanıyor? Sanıldığı gibi özgürlüklerden yana mıdır türü sorulara verilmiş kapsamlı bir yanıt olmadı pek. Aleksey Sakhnin tanınmış bir Rus aktivisttir. Ülkesindeki Sol Cephe’nin de üyesidir. 2011-2013 arası Putin karşıtı protesto hareketinin liderlerinden biriydi. Bir ara İsveç’e göç etmek zorunda kaldı. Sonra yeniden sol muhalif bir gazeteci olarak Rusya’ya döndü. Uluslararası İlerici Konsey’in de üyesi olan Sakhnin, ABD’de yayınlanan sosyalist Jacobin dergisinde “Alexei Navalny Adında Bir Rus Milliyetçisi Nasıl Liberal Bir Kahraman Oldu?” başlıklı hayli ilginç bir yazı kaleme aldı. Onun makalesinden de yararlanarak Navalyn necidir, ne değildir özetlemeye çalışayım. “Modern Rusya'daki çoğu politikacı gibi”, diyor Sakhnin “Navalyn’in dünya görüşü sağcı, liberal piyasa ideolojisinin tamamen egemenliği altında şekillendi”. 2000 yılında liberal Yabloko partisine katılan Navalyn o yıllarda, klasik bir neoliberaldi. Bu radikal bir özelleştirme taraftarı olmak, sosyal yardımların azaltılmasını istemek, devletin küçültülmesini desteklemek, sermayenin “özgürlüğünü” savunmak demek. Ancak, sosyalist kimi değerlerin toplumda hala güçlü bir biçimde yer alması, Devlet Başkanı Vladimir Putin’in güçlü devlet fikrinin geniş kitlelerce destek görmesi gibi nedenlerden ötürü neo liberal politikaların Rusya’da başarılı olma ihtimali pek mümkün olmadı. Ayrıca Rus kamuoyunun büyük bir bölümünün gözünde neo liberalizm yoksulluğu, adaletsizliği, eşitsizliği, hırsızlığı sembolize ediyordu. Batı yanlısı liberal ideoloji, halkın gözünde parlaklığını yitirdikten sonra, egemen sınıfın da ilgisini kaybetti. Başlangıçta bu politikaları uygulamaya niyetlenen Vladimir Putin'in ardından Rus yetkililerle, oligarklar kendilerini “Rus devletinin vatanseverleri” olarak ilan ettiler. NAVALYN’İN DÖNÜŞÜMÜBöyle bir siyasal iklimde Navalyn de kısa bir süre sonra , 2000'lerin sonlarında, milliyetçi bir figür olarak ortaya çıktı. Aşırı sağcı Rus yürüyüşlerine katıldı, “yasadışı göçe” savaş açtı, hatta ülkenin güneyindeki yoksul, etnik azınlık nüfuslu özerk bölgelere yönelik hükümet yardımlarına “Kafkasya'yı Beslemeyi Durdur” kampanyası ile karşı çıktı. Ancak Navalyn, küçük milliyetçi "führerler" arasında kaybolmadı. Onu, radikal sağcı altkültürün sınırlarının çok ötesinde bir kahraman yapan özel bir boşluk buldu: Ülkeyi kemiren yolsuzluklar. Devlete ait büyük şirketlerde küçük miktarlarda hisse satın alarak, yolsuzluk belgelerine erişti, yüksek profilli araştırmalar yürüttü, sonuçlarını kamuoyu ile paylaştı. Ancak bazı kesimler Navalyn'in rakip finansal-endüstriyel gruplar arasındaki "medya savaşlarında", çeşitli sermaye gruplarından destek aldığını, o grupların rakiplerini tehlikeye atan bilgileri kendisine verdiğini ileri sürdü. Öyle ya da böyle yolsuzluklarda devletin yetersizliği temasını ustaca zihinlere kazıyan Navalyn orta sınıf mensuplarının sempatisini topladı. Yolsuzluğu kendi başarılarının önünde bir engel olarak gören büyük şirketlerin yöneticileri, iş adamları, Navalyn’in destekçisi oldu, ona mali destek sağladı. 2011-13'te Rusya, parlamento seçimlerine hile karıştırıldığı iddialarına, Putin'in cumhurbaşkanlığına dönüşüyle artan otoriterliğine karşı bir protesto hareketlerine katılmasına rağmen Navalyn’in burada liderlik yapabildiği söylenemez. Çoğunlukla Moskova ile büyük şehirlerdeki orta sınıf insanlardan destek almasına rağmen işçi sınıfı başta olmak üzere yoksul çoğunluk ona hiç güvenmedi. Söz konusu yıllarda yapılan gösterilerde solcu değerlerin Rusya'da hâlâ etkisinin olduğu ortaya çıktı. Bu protestolarda binlerce kişi kızıl bayraklar altında gösteri yaptı. O dönem Sol Cephe lideri Sergei Udaltsov, Rusya'nın en popüler politikacılarından biri oldu. Navalny'nin en yakın yardımcısı Leonid Volkov, Rus seçkinlerini Putin’e karşı bir zafer için ikna etmek gerektiğini dile getirdi o sıralar. Bunun için de sermaye karşıtı sol müttefiklerden kurtulmak gerekiyordu. Böylece Navalyn muhalefet koalisyonunu böldü, solcu liderler hapse atıldıklarında onlar adına herhangi bir girişimde bulunmadı.Ancak Navalny, 2011-13 protestolarından önemli bir ders aldı: Sağcılığın, milliyetçiliğin değil, solculuğun halk desteği getirdiğini kavrayınca, bİr zamanlar sosyal yardımlara karşı olduğunu unutup çıktığı ülke içi mitinglerinde devlet çalışanları ile emeklilerin maaşlarında artış talep etmeye başladı. 2010'lu yılların ortalarında kurduğu İlerleme Partisi programında emeklilik yaşını yükseltme gereğini ilan etmişti. Sosyal-popülist taktikler işe yaradı: Navalyn’i destekleyenlerin sayısı arttı. Buna paralel olarak Navalyn, yolsuzluğu tanımlamak için kullandığı dili değiştirdi. Şimdi devletin verimsizliğini sosyal eşitsizlik kadar dile getirmiyor. Rus oligarklarla yetkililerin lüksünü sıradan insanların yoksulluğuyla karşılaştırıyor.Navalny’nin 20 Ocak'ta yayınladığı belgesel bir haftada 91 milyondan fazla kişi tarafından izlendi. Oysa belgeselde çok az “yeni” vardı. Örneğin çevreciler belgeselde belirtilen Putin’in Karadeniz kıyısındaki 1.5 milyar dolarlık sarayını 2010’da ortaya çıkarmıştı. Ancak filmin başarısı, daha çok Putin yanlısı çoğunluğa hitap etmiş olmasıydı.OLİGARKLAR NEDEN SEVİYOR?Almanya'da tedavi edildiği hastanede Başbakan Angela Merkel tarafından ziyaret edildi Navalyn. Batı ile Soğuk Savaş’ın yanı sıra, artan yaptırımlar nedeniyle Rus oligarşisi ciddi zorluklarla karşı karşıya kaldı. Onların gözünde Navalyn, Batı ile çatışmanın tırmanmasını durdurulabilecek hatta tersine çevrilebilecek bir figüre dönüştü. Kremlin, Navalyn'in seçkinlerin bir kısmının zımni desteğini aldığından her zaman şüphelenmiştir. 2012'de liberal muhalefetin bazı liderlerinin yazışmaları yayınlandı. Bunlarda bir grup önde gelen oligarkın Navalyn'i finanse ettiği ileri sürüldü. Navalyn’in her yeni girişimi benzer şüpheleri besledi. Kim ona özel bilgiler, materyaller sağlayabilir? Putin'in sarayıyla ilgili film, ülkenin en üst düzey seçkinlerinin yaşamına dair pek çok detayı gösteriyor. Peki bu muhalif, Başkan’ın lüks yatak odasına bakmayı nasıl başardı? Navalyn için sosyal eşitsizliğe eleştiriler yöneltirken iktidarı kendine düşman kılmaması da önemli. Bu nedenle, sosyal popülizminin çizgiyi aşmamasına dikkat etti uzun zaman. Putin'in çevresinin lüksüne yönelik keskin eleştiri, onu radikal toplumsal taleplere asla yöneltmedi bu yüzden. Navalyn, 1990'ların özelleştirmesinin veya milli gelirin emekçiler lehine yeniden dağıtılmasının sonuçlarının gözden geçirilmesine karşı çıkıyor. En çok kabul ettiği şey, bazı oligarkların 1990'larda el konulan mülklerini meşrulaştırmak için ödemeleri gereken küçük bir “tazminat”.Bunun neleri içerdiğini anlamak için, benzer bir adımın 1997'de İngiltere'de Tony Blair tarafından atıldığını belirtmek gerekir. Konulan bir vergi 1980'lerde özelleştirilen şirketlerin sahiplerini etkiledi (İngiliz Havalimanları Kurumu, British Gas, British Telecom, British Energy, Centrica). Bu önlem, Margaret Thatcher’ın neoliberal politikalarının sonuçlarını pekiştirdi, mülkiyetin, gücün zenginlere doğru radikal bir şekilde yeniden dağıtımını meşrulaştırdı. Rusya'da 2012'de benzer bir politikanın uygulanmasını öneren ilk kişi Vladimir Putin oldu, ancak bu politikalar hiçbir zaman gün yüzüne çıkmadı. Şimdi, bu fikir Putin’in en büyük muhalifi Alexei Navalyn tarafından savunuyor. Bu, toplumsal eşitsizliğe ciddi bir itirazı olmadığını gösteriyor. Navalny’nin Rusya’ya dönüşü, Hollywood’a yakışır bir drama ile maceralı da olsa ayrıntılı bir operasyondu. Ölümün eşiğinden dönen arketipik kahraman, halkına bir “Victory” (düşük bütçeli bir havayolu şirketinin adıdır) uçağı ile geri döner. Zalim hükümdarın muhafızları tarafından hemen ele geçirilir, özgürlüğünden mahrum bırakılır. Tabii ki, kahraman hemen dikkatleri üzerine çeker ardından siyasi mücadele gelir. Toplumda, şu son büyük protestolara rağmen ciddi bir karşılığı yok Navalyn’in. Buna rağmen büyütülmesinde Putin yönetiminin hatalarının da payı mevcut. Eylül 2021'de Rusya parlamento seçimleriyle karşı karşıya. Hükümet için bunlar çok önemli - Putin 2024'ten sonra da Cumhurbaşkanı olarak devam edecekse, tamamen sadık bir parlamentoya ihtiyacı var. Bu nedenle yetkililer, Navalyn ile destekçileri de dahil olmak üzere rejimin radikal muhaliflerinin seçimlere katılımını engellemek için her şeyi yaptı. Yalnızca sadık partilerin/adayların katılmasına izin verilecek, yani, mevcut sosyo-politik düzenin temellerine meydan okumayanlara. Navalyn, hapse girmeden önce, destekçilerini sokağa çıkmaya teşvik ederek medya sermayesini nakde çevirdi. Kremlin tarafından yazılan seçim planlarının seyri değişti. Artık kimse partilerle, parti programlarıyla ilgilenmiyor. Sokaklardaki tüm mücadele Navalyn ile bağlantılı. Yirmi yıllık durgunluğun ardından, tüm değişim umudu artık bu isme eklenmiş durumda. Bu değişikliğin ne anlama geldiği tartışılmıyor. Hem Batı ülkelerinden, kesinlikle ABD’den, ülke içindeki Putin karşıtı oligarklardan aldığı destekle büyüyor adı ama Rus yoksulları için pek bir anlam ifade etmiyor Navalyn adı. Rusya’ya o bölgede daha önce başka ülkelere yapıldığı gibi, hangi renkte olduğunu şimdilik bilemediğimiz bir “devrim” dayatılıyor. Navalyn bunun için büyütülmüş bir figür olarak Rus siyaset sahnesinde yer almış bulunuyor.Mustafa K ERDEMOL Mustafa K. Erdemol