Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Sunday, 08.24.2025, 09:40 PM (GMT)

News - Haberler

Göreme Belde Belediye Başkanı: Peri bacalarının bazılarında yıkılma tehlikesi var

Göreme Belde Belediye Başkanı: Peri bacalarının bazılarında yıkılma tehlikesi var Nevşehir'de Göreme belde Belediye Başkanı Ömer Eren, "Peri bacalarının bazılarında kırılmalar olduğu için çökme ve yıkılma tehlikesi var. Bizim belediye olarak bunları yapabilecek yasal hakkımız yok, tehlikede olanların bir an önce sağlamlaştırılması gerekiyor" dedi. Nevşehir'de merkez ilçeye bağlı Göreme beldesindeki peri bacaları, her yıl milyonlarca turist tarafından ziyaret ediliyor. Göreme belde Belediye Başkanı Ömer Eren, dünyada UNESCO tarafından hem doğal ve hem de kültürel miras listesine alınan tek merkezin Kapadokya olduğunu belirtti. Eren, 1985 yılına kadar Göreme beldesindeki peri bacalarının yöre insanları tarafından yaşam alanı, ahır, samanlık, erzak deposu ve benzeri şekillerde kullanılmıştı. İnsan nefesinin bile bu alanların korunmasında son derece önemli olduğu bilinen bir gerçek.1985 yılından sonra peri bacalarının içinden insanlar çıkartıldığı için bu peri bacaları korumasız hale geldi. Peri bacalarının bazılarında kırılmalar olduğu için çökme ve yıkılma tehlikesi var. Peri bacalarında uçma tehlikesinde olanların temizlenmesi ve sağlamlaştırılmasının bir an önce yapılması gerekiyor. Bizim belediye olarak bunları yapabilecek hiçbir yasal hakkımız yok" dedi."BİRÇOK PERİ BACASI ÇÖKTÜ"Göreme Turizm Geliştirme Kooperatifi Başkanı Mustafa Durmaz ise, peri bacalarının yeterince korunmadığını belirterek, "Peri bacaları yok olma tehlikesi altındadır. 30-40 yıldır bu koruma alanları içerisinde bir tane peri bacası kurtarılamadı, birçok peri bacası çöktü ve yok oldu. Göreme beldesindeki onlarca peri bacası bakım ve onarım bekliyor. Peri bacaları yok oluyor, kültürel ve doğal varlıklarımız çökme tehlikesi ile karşı karşıya" diye konuştu. DHA

Şahin ve Türeci'nin ekibiçalışmanın ayrıntılarınıilk kez anlattı

Şahin ve Türeci'nin ekibi çalışmanın ayrıntılarını ilk kez anlattı Koronavirüs aşısı ile adlarını tüm dünyaya duyuran Türk bilim insanları Prof. Dr. Uğur Şahin ve Prof. Dr. Özlem Türeci'nin başında bulunduğu ekip, mRNA aşıları ile Multipl Skleroza (MS) çare olmayı umut ediyor. Geçen haftalarda dünyaca ünlü tıp dergisi Science'da yayınlanan çalışmada, mRNA aşısı ile farelerin bağışıklık sistemi 'eğitildi' ve vücudun kendi dokusuyla savaşarak MS'e yol açmasının önüne geçildi. Çalışmayı yürüten ekipten iki Türk bilim insanı, MS için tüm dünyada umut yaratan bu yeni gelişmenin detaylarını anlattı. Dr. Elif Diken ve Dr. Mustafa Diken çifti, çeşitli kanser türlerinin tedavisi için de mRNA aşıları üzerinde çalışıyor. Covid pandemisinde, hastalığa karşı hızla aşı geliştirilmesini sağlayan ve yüzde 90'ların üzerinde koruyucu olduğu ifade edilen aşı çalışmalarında, 'mesajcı RNA (mRNA)' teknolojisi, birdenbire tüm dünyanın gündemine oturdu. mRNA aşıları, Covid'de elde edilen bu başarı ile adını duyursa da aslında 20 yıldan fazladır kanser ve bazı bağışıklık sistemi hastalıklarının çözümü için "bağışıklık hücrelerini eğitmeye yönelik" tasarlanan bir yöntem. Çalışmalarını Almanya'da yürüten ve BionTech'in kurucusu Prof. Dr. Uğur Şahin ile Prof. Dr. Özlem Türeci'nin Covid aşısındaki bu başarısı, onları dünyanın gündemine taşırken, yıllardır yürüttükleri başka bir çalışmanın ilk sonuçları da bu kez, halen tedavisi olmayan Multipl Skleroz (MS) hastalığı için umut oldu.GELECEĞİN TEDAVİLERİ mRNA AŞILARINDA OLABİLİRBioNTech ile yine Almanya`nın Mainz şehrindeki Johannes Gutenberg Üniversitesi Tıp Fakültesi ve TRON Translasyonel Onkoloji Enstitüsü'nden bilim insanlarının yaklaşık 6 yıldır üzerinde çalıştığı MS aşısı, farelerde hastalığın gelişmesini önledi ya da geriletti. Aşı çalışmasıyla ilgili bilimsel makale, dünyanın en saygın tıp dergilerinden Science'a kabul edilerek 8 Ocak'ta yayınlanınca, Türeci ve Şahin çifti bir kez daha dünyanın gündemine oturdu. Araştırma ekibindeki 17 bilim insanı içinde yer alan ve ikisi de yıllardır Şahin ve Türeci çiftiyle çalışan TRON Translasyonel Onkoloji Enstitüsü İmmünoterapi Bölümü Başkan Yardımcısı Dr. Mustafa Diken ve aynı enstitüde araştırmacı olarak görev yapan eşi Dr. Elif Diken, hem MS, hem de bazı kanser türlerinin tedavisine yönelik mRNA çalışmalarıyla ilgili detayları, ilk kez anlattı. Diken çifti, başta kanserler olmak üzere pek çok hastalık için geleceğin tedavilerinin mRNA aşılarında olabileceğini söyledi.‘İLGİ COVİD'E DÖNÜNCE MS MAKALESİ GECİKTİ’Dr. Elif Diken, Science'da da yayınlanan ve bilim dünyasında heyecanla karşılanan MS araştırmalarıyla ilgili, "MS'in tedavisini fareler üzerinde gösterdik. Fakat bu aslında daha çok bir başlangıç. İnsan çalışmalarına biraz daha yolumuz var. Tabii ki umut vadediyor bu sonuçlar. Ama insan çalışmalarının tamamlanması ve bir ürünün ortaya çıkması için zamana ihtiyaç var" dedi. Dr. Mustafa Diken ise "Bu proje bizim son 5-6 yıldır üzerinde çalıştığımız bir proje. Aslında Covid aşısından daha önce başladığımız, TRON'daki multidisipliner çalışma grubunun, aynı zamanda Johannes Gutenberg Üniversitesi Tıp Fakültesi ve BioNTech ile ortaklaşa yürüttüğü bir projeydi. Biz RNA aşılarını çok farklı hastalıklar üzerinde denemek için çalışıyoruz. Bu zaten Covid'den önce de yürütülen çalışmalardı. Aslında Covid'den dolayı makaleyi yayınlamamız biraz da gecikti. Çünkü daha önce tamamladığımız bir çalışmaydı ama yayınlanması zaman aldı, zira bütün ilgi Covid'e dönmüştü. Ama sonunda saygın bir bilimsel dergide yayınlayabildiğimiz için mutluyuz" şeklinde konuştu.GENÇ YAŞA SIĞDIRILAN BAŞARILI YÜKSELİŞMarmara Üniversitesi'nde Biyoloji Öğretmenliği okuduktan sonra yüksek lisansını Biyomühendislik Fakültesi'nde yapan ve 2013 yılında doktora yapmak üzere Almanya'ya giden Dr. Elif Diken (33), önce Johannes Gutenberg Üniversitesi Mainz Tıp Fakültesi'nde İnsan Genetiği Bölümü'nde doktorasını tamamladı. Ardından 2017'de yine aynı üniversiteye bağlı TRON Translasyonel Onkoloji Enstitüsü'nde doktora sonrası araştırmacı olarak çalışmaya başladı ve o tarihten bu yana da Prof. Dr. Uğur Şahin ile birlikte çalışmalarını yürütüyor. Onlarla çalışmayı büyük bir şans olarak gördüğünü söyleyen Dr. Elif Diken, "Bilimsel konularda çok cesurca davranıp yeni alanlara el attıkları için, bizim açımızdan büyük bir mesleki şans" dedi./Archive/2021/1/31/122507468-72b35064b1353deda36c227dff61dd88.jpg‘İKİSİ DE GERÇEKTEN ALÇAK GÖNÜLLÜ İNSANLAR’Aynı zamanda BioNTech Aşı ve İmmünoloji Bölümü Başkanı olarak da görev yapan Dr. Mustafa Diken (38) ise ODTÜ Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünde okurken son sınıfta Şahin ve Türeci çiftiyle tanıştığını belirterek "Uğur ve Özlem hocaların daha önce üzerinde çalıştığı ve buldukları bir metot üzerine staj yaptım son sınıftayken. Onları makalelerinden bu vesileyle tanıyıp kendilerine başvurdum. 2005'de doktora yapmak için kabul aldım ve hala birlikte çalışıyoruz. Doktoramdan sonra da kurduğumuz şirketlerin hem kuruluşunda hem yönetiminde görev almaya başladım. BioNTech'de Aşı ve İmmunoloji bölümünün başındayım ama aynı zamanda MS çalışmasının yürütücülerinden biri olan TRON Araştırma Enstitüsü'nde İmmünoterapi Bölümü Başkan Yardımcılığı görevini yapıyorum. Uğur ve Özlem Hoca ile uzun süredir çalışıyorum. Hem bilimsel olarak, hem insan olarak çok iyi ve alçak gönüllü insanlar. Burada büyük bir grubu yönetiyorlar. Üniversite, enstitü ve BioNTech'de 1500 kişilik bir grubun başındalar" diye konuştu. BAĞIŞIKLIK HÜCRELERİ RNA İLE EĞİTİLİYORBağışıklık sisteminin, sinir hücrelerinin çevresinde bulunan "miyelin" kılıfını düşman olarak görüp buna saldırmasıyla oluşan MS hastalığının otoimmün bir hastalık olduğunu vurgulayan Dr. Elif Diken, kişinin kendi bağışıklık sisteminin, kendi doku hücrelerine zarar verdiğine dikkat çekerek, çalıştıkları mRNA aşısının bu mekanizmadan hareketle dizayn edildiğini söyledi ve şu bilgileri verdi: "Bu hastalığı yenmek için çıkış noktamız, bu bağışıklık hücrelerine, kendi hücrelerimize saldırmaması gerektiğini öğretmek. Bu aşıyla, vücudumuzda tanıyacağı moleküllere uygun gen bölgelerini RNA ile kodlayarak aslında bağışıklık hücreleri içerisindeki düzenleyici yapıdaki hücrelerin sayısını artırmak ve artık dokulara zarar vermesini engellemek amaçlandı. Tedavideki başarı sonrasında da yaptığımız analizlerde, gerçekten saldırgan bağışıklık hücrelerinde azalma ve düzenleyici, durdurucu bağışıklık hücrelerinin sayısında artış olduğunu gözlemledik. Yani planladığımız çalışmanın amacına uygun bir şekilde moleküler düzeyde bir cevap oluşturduğunu gördük"/Archive/2021/1/31/122529015-e3deffa67df9ba8f3298386808c2c195.jpg‘KÜTÜPHANENİN TAMAMINI DEĞİL TEK KİTABI TANITIYORUZ’MS hastalarında bağışıklık baskılayıcı tedaviler kullanıldığını, bunun da vücudu diğer tehditlere karşı savunmasız bırakabildiğini ve tam olarak çözüm olamadığını vurgulayan Dr. Mustafa Diken de "Buradaki amaç, RNA ile (hücreye) sadece istediğimiz mesajı vererek, yani bütün bir kütüphaneyi durdurmayı değil; sadece belirlediğimiz bir kitabı oradan seçip, onu hücreye tanıtarak, sadece ona karşı bir cevap oluşturmayı sağlamak. Böylece bu yöntem çok daha özel, sadece MS'e karşı olan bir bağışıklık cevabını baskılayarak, diğer hastalıklara karşı olan bağışıklık yanıtında bir etki yapmıyor. Çalışmamızda başka herhangi bir aşılamaya ya da bir virüs atağına karşı farelerde bir değişiklik olmadı. Ama MS oluşmasında ya da oluşan MS'in düzeyinde belirgin ölçüde gerilemeyi sağladı. Bu da tedavi ederken, vücutta başka bir şeye zarar verilmesini ya da vücudun başka bir tehdide karşı savunmasız bırakılmasını önlüyor. Bu açıdan RNA çok özel bir molekül" diye konuştu.‘mRNA GENETİĞİ DEĞİŞTİRMİYOR, HÜCREYİ EĞİTİYOR’mRNA'nın çok modüler (uyarlanabilir) bir çalışma platformu sağlayabildiğini ve bu özelliği ile kanser ve diğer hastalıkların tedavisinde de kullanılabildiğini belirten Dr. Mustafa Diken, sözlerini şöyle sürdürdü: "mRNA molekülünün Kovid aşılarındaki başarısı aslında RNA'nın ne kadar güvenilir, etkin ve aynı zamanda hızlı bir şekilde üretilebildiğini gösterdi. Bu anlamda diğer hastalıklar için de mRNA'nın artık hızlı bir şekilde ilerleme kaydedeceğine inanıyorum. RNA molekülünün güzel bir avantajı, belli bir yarı ömrü var. Hücreye girdikten sonra proteini kodlayıp daha sonra kendisi hücredeki mekanizmalar tarafından parçalanarak yok ediliyor. Yani hücrenin genetiğini değiştirmekten çok, hücreyi bir anlamda istediğimiz ölçüde ve istediğimiz süre boyunca modüle etmiş (uyarlamış) oluyoruz. Kanser aşılarında bunu, kansere özgü molekülleri hücreye tanıtmak için kullanırken; Covid aşısında, virüsün belli moleküllerini hücreye tanıtmak için kullanıyoruz. (Bağışıklık sistemine bunlarla 'savaşmayı' öğretiyoruz) Son çalışmamızda ise MS'e özgü molekülleri hücreye tanıtarak, bu sefer kanser ve Covid'den farklı olarak, bunların aslında 'bağışıklık sisteminin dostu' olduğunu ve 'saldırmaması, savaşmaması'  gerektiğini hücreye öğretiyoruz. Yani kanser ve Kovid aşılarının tam tersi bir mekanizmayı harekete geçirmiş oluyoruz. Aslında temel mantık aynı, sadece madalyonun iki yüzü gibi"BAŞARI ARAŞTIRMALARA DAHA ÇOK FON GETİRECEKmRNA teknolojilerinin ardında uzun yıllara dayanan bir bilgi birikimi olduğunu belirten Dr. Elif Diken, "Aslında bu pandemi ile birlikte herkes tarafından öğrenildi ama mRNA çalışmaları uzun yıllardır yapılıyordu. mRNA aşılarının en güzel yanı da göreceli olarak hızla değiştirilebilir olması ve amaca uygun tekrar düzenlenebilmesi. Mustafa'nın dediği gibi, biz daha çok kanser alanında kullanıyorduk ama bu çalışma (MS) ile birlikte gösterdik ki aslında bağışıklık sistemini tersi yönde de aktive edebiliriz ya da baskılayabiliriz. Çalışmanın en büyük özgünlüğü de böyle bir sistemin aslında tersi yönde de uygulanabilir olduğunu göstermesiö diye konuştu. Covid aşılarında elde edilen başarının, mRNA çalışmalarına ilgiyi artıracağını düşündüğünü söyleyen Dr. Mustafa Diken, "Eskiden bu araştırmalara fon bulmakta güçlük çekilirken şimdi artık devletlerin ve üniversitelerin RNA ile ilgili çalışma yapmak isteyen araştırma gruplarına daha çok fon ayıracağını düşünüyoruz. Bu da sadece bizim değil, başka araştırmacıların da katılımıyla bu işlerin daha hızlı bir şekilde, başka hastalıklar için de kullanılabilmesini sağlayacak" dedi.KİŞİYE ÖZGÜ KANSER 'AŞILARI' OLACAKDr. Mustafa Diken, Covid için bu kadar hızla aşı geliştirilebilirken kanser için neden halen uzun yıllardır mRNA çalışmalarının yapılıyor olduğu hakkında ise şu bilgileri verdi: "Kanser karmaşık bir hastalık. Tek tür bir hastalık değil ve çok değişik kanser türleri var, aynı zamanda her kanser türü de her hastada farklı özelliklere, farklı ilerleyişe sahip. O yüzden de kansere özgü molekülleri bulmak daha uzun sürüyor. Ayrıca kanser kendi hücrelerimizden çıktığı için bağışıklık sistemine bunu tanıtmak her zaman kolay olmayabiliyor. Covid bir patojen, dışarıdan gelen bir virüs. Bağışıklık sistemimiz zaten buna karşı savaşmak için programlanmış bir sistem. Ama kanser kendi içimizden bir oluşum olduğu için bağışıklık sisteminin normalde ilk yaptığı tabii ki kanser hücresine herhangi bir tepki vermemek. Yani ilk başta kontrol etmeye çalışsa da, daha sonra kendi hücremiz olduğu için tümör hücrelerinin etkisiyle bağışıklık baskılanıyor. (Kansere karşı savaşmayı bırakıyor) Bizim mRNA ile amacımız, bağışıklık sistemini kansere özgü moleküllere karşı aktive etmek. Elif de bu konuda çalışıyor, kansere özgü molekülleri bulmak, bunları karakterize etmek çok vakit alan bir işlem. Hem bizim hem diğer grupların yaptığı çalışmalarda da artık kişiye özgü kanser aşılarına doğru gidiyoruz. Her kişinin kendi tümörüne özgü molekülleri bularak bunları kodlayan mRNA aşıları geliştiriyoruz. Böylece kişiye özel aşılar yaparak daha etkin olabileceğimizi düşünüyoruz. Bu nedenlerle kansere karşı mRNA aşıları Covid aşısı kadar hızlı olamayacak, daha uzun süreçler gerekiyor." Kanser aşılarının bireysel bağışıklık yanıtı nedeniyle herkeste aynı etkiyi veremeyeceğini söyleyen Dr. Elif Diken ise "Tek bir kanser aşısı, her hastada aynı etkiyi göstermeyebilir. Bir hasta bundan çok iyi bir şekilde yararlanabilirken başka bir hastada tabii ki kanser hücresinin genetik yapısı farklı olduğu için daha az etki sağlayabilir. Bu da bizi Mustafa'nın da belirttiği gibi, kişiye özgü, hastaya özgü kanser aşıları geliştirmeye ve üretmeye itiyor. Bu nedenle öncelikli amacımız tabii ki genel, birçok kişiye uygulanabilecek bir aşı üretmenin yanı sıra, aynı zamanda da kişiye özgü bir çözüm bulmak" dedi.SADECE COVİD VE KANSER DEĞİL, OTOİMMÜN HASTALIKLAR İÇİN DE UMUTDünyada birçok farklı kanser türüne karşı RNA aşılarının klinik çalışmaların da yapıldığını, yani bazı hasta gruplarında denendiğini anlatan Dr. Mustafa Diken, şu bilgileri vererek sözlerini noktaladı: "Çeşitli aşamalarda denenen RNA aşıları var. Özellikle melanoma, yani cilt kanseri, akciğer kanseri, prostat kanseri gibi türlerde şu an denemeler devam ediyor. Zamanla RNA aşılarına olan ilginin ve fonun artması ile beraber, diğer kanser türlerine karşı da aşılar geliştirilecek ve denenecektir. RNA modüler (uyarlanabilir) bir platform olduğu için, o kansere özgü molekülleri bulduğumuz zaman, RNA'ya bunları kodlatarak bağışıklık sistemini kansere karşı savaşmak için eğitebileceğimize inanıyoruz. Bağışıklık sistemi hastalıklarında ise bağışıklık sisteminin saldırdığı molekül hedefleri farklı olsa da bu saldırı mekanizmaları benzer. Bağışıklık sistemi belli bir dokuya ait hücreyi, oradaki bir molekülü tanıyarak bir cevap oluşturuyor. Biz bu otoimmün hastalığa sebep olan hedef molekülleri bilebilirsek, bunları yine aynı kanserde olduğu gibi, RNA ile kodlayarak, bu tür hastalıklar için de tedaviler geliştirebiliriz. Mesela diyabet gibi ya da diğer otoimmün hastalıklar gibi. Tabii ki bunların hem klinik öncesi denemelerde, daha sonra da klinik açıdan ispatlanması lazım. Örneğin şu an klinik öncesi MS çalışmamızda gösterdiğimiz başarıdan cesaret alarak klinik çalışmalarla MS hastalarında da bu aşıyı denemek istiyoruz. Ama bunun için önümüzde hala bir yol var. Farelerde yaptığımız çalışmalar umut verici olsa da bunların rüştünün aynı Kovid aşısında olduğu gibi klinikte de ispatlanması lazım" (DHA)

İzmir'de enginar hasadına başlandı

İzmir'de enginar hasadına başlandı Türkiye'nin enginar ihtiyacının önemli bölümünün karşılandığı İzmir'de hasat başladı. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, Türkiye'de 2019'da 39 bin 71 ton enginar üretildi. Toplam üretimin yüzde 35'inin karşılandığı İzmir, ilk sırada yer aldı.Ağustos ayının ortalarında toprakla buluşan enginarın hasadı ocak ayında başlıyor. Sabahın erken saatlerinde başlayan hasat, yağmura ve soğuk havaya rağmen gün boyu sürüyor.Nisanın ortasına kadar hasadı devam eden enginar, iç pazarın yanında yurt dışına da satılıyor.Tarlada adet başına fiyatı 2,5-3 liradan satılan enginar, geçen seneye göre artan rekoltesiyle üreticileri sevindiriyor./Archive/2021/1/31/121117501-1.jpg"2021'DE DE ÜRETMEYE DEVAM EDECEĞİZ"İzmir Tarım ve Orman Müdürü Mustafa Özen, AA muhabirine, Türkiye'nin kışlık sebze üretim merkezinin İzmir olduğunu söyledi.Kentte enginar üretiminin en fazla Çeşme ilçesinde yapıldığını anlatan Özen, ilçede turizmin yanında çok ciddi bir tarım potansiyeli olduğunu aktardı.Özen, İzmir olarak 2020'de çok bereketli bir sezon geçirdiklerini belirterek, "Bitkisel üretimin bütün çeşitliliğinde çok güzel artışlar sağladık. Üreticimiz de 2020'de ürettiklerinin karşılığını büyük oranda aldı. 2021'de de inşallah üretmeye devam edeceğiz." dedi.Tarım ve Orman Bakanlığınca çiftçinin alın terinin korunması için Dijital Tarım Pazarının hayata geçirildiğini hatırlatan Özen, bölge üreticilerin pazar sorunu yaşamadığına işaret etti./Archive/2021/1/31/121116314-3.jpgREKOLTE YÜKSEKEnginar üreticilerinden İbrahim Çetin, yaklaşık 30 yıldır enginar ürettiğini, son yıllarda ürüne olan ilginin memnuniyet verici olduğunu belirtti.Çetin, "Bu sene fiyatlardan memnunuz. Ancak salgın nedeniyle pazarların kapanması satışlarımızı etkiledi. Geçen sene verim çok azdı. Normalin altındaydı. Fakat bu sene iyi. Rekolte sevindirici." diye konuştu. cumhuriyet.com.tr

Limonluçay bağışıklığıgüçlendiriyor, kanser riskini azaltıyor

Limonlu çay bağışıklığı güçlendiriyor, kanser riskini azaltıyor ABD’de yapılan araştırmaya göre, limonlu çayın ömrü uzattığı ve kanser riskini azalttığı açıklandı. İçerdiği kalsiyum, magnezyum, C vitamini, biyoflavonoidler ve pektin gibi bileşenlerle bağışıklığı güçlendiren limonun enfeksiyonları yüksek oranda azalttığı belirtildi. ABD’li bilim insanları tarafından yapılan araştırmaya göre limonlu çayın kanser riskini çok aza indirdiği ve ömrü uzattığı açıklandı.Express’in haberine göre, araştırmacılar eski Mısırlıların, limonun çeşitli zehirlere karşı etkili olduğu inancını test etmeye karar verdi. Araştırma sonucu, limonun güçlü antibakteriyel, antiviral ve bağışıklık sistemini uyarıcı özelliklere sahip sonucuna varıldı.BAĞIŞIKLIĞI GÜÇLENDİRİYORLimonun faydaları arasında karaciğeri temizlemesi yer alıyor. Ayrıca içerdiği kalsiyum, magnezyum, C vitamini, biyoflavonoidler ve pektin gibi bileşenler bağışıklığı güçlendiriyor, enfeksiyonlarla mücadele ediyor ve ömrü uzatıyor.Limonun çayla birleşmesi ise vücudun bu meyveden antioksidanları alma kabiliyetini yüzde 80 artırıyor.(NTV) cumhuriyet.com.tr

'Tekşirkete ihale için kanun donatıldı'

'Tek şirkete ihale için kanun donatıldı' Nevşehir Belediye Başkanı Rasim Arı’nın yolsuzlukların üzerine gittiği için istifası istenerek, görevinden ayrıldığı iddialarının ardından Sayıştay’ın belediyeye ilişkin tespitleri dikkat çekti. Sayıştay'ın tespitlerine göre belediye meclis üyesinin şirketine ihale verildi, bir firmaya ihale vermek için parçalara bölündü, belediye bir şirkete kiraladığı reklam panolarına para ödedi. Nevşehir Belediye Başkanı AKP’li Rasim Arı’nın ‘sağlık’ gerekçesiyle görevini bırakması gözleri belediyenin mali tablolarına çevirdi.Sayıştay’ın 2019 yılı denetim raporunda, belediye meclis üyesinin şirketinden ‘usulsüzce’ doğrudan temin yoluyla alım yapıldığı tespit edildi. 6 Mart 2019 – 13 Mayıs 2019 tarihleri arasında 141 bin 420 lira 5 kuruşluk alımın Belediye Kanunu’na aykırı olduğunu belirleyen Sayıştay denetçileri, “Belirtilen mevzuat hükmünde belediye meclis üyelerin görevleri süresince ve görevlerinin sona ermesinden itibaren bir yıl süreyle belediye ve bağlı kuruluşlarına karşı doğrudan veya dolaylı olarak ticari ilişkiye giremeyeceği açık olarak hüküm altına alınmıştır” tesbitinde bulundu.KAMU İHALE KANUNU’NUN ÇEVRESİNDEN DOLAŞILDIBelediye mal ve hizmet alımını bir firmaya ihale etmek için Kamu İhale Kanunu’ndaki sınırın çevresinden dolanarak, ihaleyi 3-4 aylık sürelerle yeniledi. Raporda, “Büyükşehir dışındaki il belediyeleri için sınır olan 30 milyon 101 lirayı geçmeyecek şekilde mal, hizmet ve yapım işlerinin kısımlara bölündüğü, müdürlük bazında yapılan incelemede de aynı firmadan aynı iş tanımı ile 3-4 aylık sürelerde birden çok alım yapıldığı tespit edildi” denildi.TAŞINMAZLARI ÜCÜNCÜ KİŞİLERE DEVRETTİDenetçiler bazı taşınmazların kira ihalesi yapılmadan işgal yoluyla kullandırıldığını ve üçüncü kişilere devredildiğini belirlerken, bu tespiti şöyle açıkladı:“İdarenin 45 adet taşınmazı ihale yapılmadan işgaliye ücreti karşılığında kişilere kullandırılmış ve bu kişilerle sözleşme imzalanmamıştır. İşgalli taşınmazlara ilişkin sözleşme düzenlenmediği için taşınmaz yer teslimi gerçekleştirilmemiş ve taşınmaz üzerinde bulunan demirbaşlara verilecek zarar ile izinsiz yapılacak tadilat, büyütme vb. durumlarda herhangi bir yaptırım uygulanamamıştır. Ayrıca kişilerin belediye encümenine başvurarak işgalli taşınmazları devrettiği görülmüştür.”KENDİ REKLAM PANOSUNA PARA ÖDEDİDenetçilerin tespitine göre belediyenin yeni hizmet binası yapım işinde teminat güncellenmemesi sebebiyle yüklenici aleyhine çıkan 215 bin 666 lira 82 kuruşun yasal takibi yapılmadı.Belediye kiraya verdiği reklam panolarında  ücretsiz kullanma hakkından faydalanmayarak, kiraladığı şirkete reklam parası ödedi. Denetçiler durumun düzeltilmesini isteyerek, tespitini “Sözleşmede mevcut reklam materyallerinin yüzde 10’una kadar ücretsiz kullanma imkanı getirilmesine rağmen bu haktan faydalanılmadığı ve yapılan reklamlar için ilgili firmaya ödemeler yapıldığı görülmüştür” diye açıkladı.HALK OTOBÜSLERİNE SINIRSIZ İNTİYAZYine denetçilerin tespitine göre belediye sınırları içinde faaliyet gösteren halk otobüslerinin imtiyaz, ruhsat veya kiralamaya tabi kılınmaksızın faaliyette bulunmasına izin verildi. Denetçiler 74 halk otobüsünün bulunduğu hatların işletme süreci 10 yılı aşmasına rağmen yeni ihaleye çıkılmadığını vurguladı.Raporda, “Belediyece toplu taşıma hizmetlerinin üçüncü kişilere gördürülmesinin yöntemini belirleme ve bu konuda yeniden bir ihale yapıp yapmama konusunda belediyenin takdir yetkisi bulunmakla birlikte, söz konusu hukuki durumun mevcut sözleşmelerin iptalini gerektireceği kuşkusuzdur. Bu konu en kısa sürede yeniden bir ihale yapılıncaya kadar geçecek süre zarfında toplu taşıma hizmetlerinden yararlanan belde halkının mağduriyetine yol açmayacak şekilde çözümlenmelidir” denildi. ANKA

CumhurbaşkanlığıYüksekİstişare Kuruluüyesi CemilÇiçek'ten Demirtaşve Berberoğlu açıklaması: AİHM ve AYM kararlarına uyulmalı

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Cemil Çiçek'ten Demirtaş ve Berberoğlu açıklaması: AİHM ve AYM kararlarına uyulmalı Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Cemil Çiçek, HDP'nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) verdiği derhal tahliye edilmeli kararı ile ilgili AİHM kararına uyulması gerektiğini söyledi. Demirtaş'ın avukatı Mahsuni Karaman da Çiçek'in sözleri için "Makul bir ses mi duyduk? Hadi hayırlısı" yorumu yaptı. Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi ve TBMM eski Başkanı Cemil Çiçek, katıldığı bir televizyonunda siyasetin gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.HDP'ye yönelik "kapatma davası" tartışmalarıyla ilgili konuşan Çiçek, "Parti kapatmayı zorlaştırıcı adımların bir kısmı bizden önceki hükümet döneminde de atıldı. Burada hukuki bir konuyu konuşuyorsak bunu hukukla konuşmak lazım. Her konuyu siyaseten konuşuyoruz biz. Partilerimizin de bir sorumluluğu yok mu? Milletvekili olurken Anayasa'ya uygun davranacağıma diyerek yemin ediyoruz. Bir parti neleri yaparsa kapatma davasına haiz olur? Buna bakmak lazım. Kimsenin devleti de parlamentoyu da hukuku da emrivakide bırakmaması lazım. Parti kapatmalar doğru bir şey değil ama bu da ben köpeksiz köye düştüm değneksiz gezerim şeklinde olmamalı. Partiler de sorumlu davranmalı."DEMİRTAŞ KARARI: AİHM'E UYULMALIÇiçek, HDP'nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) verdiği derhal tahliye edilmeli kararı ile CHP'li Enis Berberoğlu hakkında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği "yeniden yargılanmalı" kararlarına uyulmaması hakkında ise "AİHM ve AYM kararlarına uyulmalı" dedi. FİDAN'IN AYM ÜYELİĞİ: KEŞKE OLMASAYDIÇemil Çiçek, kritik davaların savcısı İrfan Fidan'ın kısa süre içinde Yargıtay üyeliği ardından da AYM üyeliğine getirilmesiyle ilgili de "Çok derli toplu bir makale yayınlandı bu konuyla alakalı. O makaleyi okuyup oradan bu olaya bakmak var, bir de tümüyle eleştiren taraftan bu olaya bakmak var. Orada, "Cumhurbaşkanı'nın yaptığının Anayasa'ya aykırılığı yoktur, aday olmasının da aykırılığı yoktur" diyor. Keşke sayın Fidan bu dönem aday olmasaydı. Belki bu tartışmayı yapmazdık" değerlendirmesinde bulundu.DEMİRTAŞ'IN AVUKATI: HADİ HAYIRLISISelahattin Demirtaş'ın avukatı Mahsuni Karaman da Cemil Çiçek'in AİHM mesajıyla ilgili olarak Twitter hesabından bir paylaşımda bulundu. Karaman, Çiçek'in ilgili sözlerinin yer aldığı haberi paylaşıp "Makul bir ses mi duyduk? Hadi hayırlısı" diye yazdı./Archive/2021/1/31/120210601-mahsunikaramantweet.jpg cumhuriyet.com.tr

Hangi alet ne kadar elektrik harcıyor?

Hangi alet ne kadar elektrik harcıyor? Pandemini nedeniyle pek çok yurttaş neredeyse 1 yıldır evlerinden çalışıyor. Bu durum özellikle kış aylarında, elektrik, doğalgaz ve su faturalarında etkisini gösteriyor. Peki, elektrik faturalarının yüksek olmasının nedeni ne, hangi alet ne kadar elektrik harcıyor? İşte detayları... Elektrik faturalarının yüksek olmasının nedeni ne? Habertürk yazarı Esra Boğazlıyan, bir ailenin kullandığı elektrikli ev aletlerini sıraladı ve kalem kalem faturaya yansımasını yazdı.İşte ayrıntılar:"Pandemiyle birlikte birçok sektör evden çalışmaya geçti. Sokak kısıtlamaları, toplu halde bulunulan mekanların kapanması derken hayat neredeyse bir yıldır evde geçiyor. Hal böyle olunca geçen marttan bu yana konutlarda elektrik, doğalgaz, su, internet tüketimi hayli artmış durumda. Üstüne bir de kış koşulları yaşıyoruz. Kışın en sert zamanının yaşandığı şu günlerde en önemli gündemimiz kabarık faturalar. Özellikle de elektrik faturaları…Görüyorum ki yüksek elektrik faturaları herkesin derdi. Çarşıda-pazarda-sosyal medyada çokça konuşulan elektrik faturaları insanı isyan ettirmeyecek gibi değil. 4 kişilik bir ailenin aylık elektrik faturası 400-500 TL’leri bulabiliyor. Örneğin 2 kişinin yaşadığı evime geçen ay tam 450 TL elektrik faturası geldi. Üstelik de tasarruflu davrandığımı düşündüğüm halde.Peki faturayı bu kadar kabartan ne? Kombi mi, fırın mı, elektrikli kalorifer mi, ütü mü, bilgisayar mı? Acaba hangi alışkanlıklarım nedeniyle 450 TL’lik bir faturayla karşılaştım? Bu soruları, İstanbul Avrupa Yakası’na elektrik dağıtan CK Enerji Boğaziçi Elektrik’e sordum. Sağolsunlar benim için kış aylarında hangi elektrikli alet ne kadar elektrik harcıyor tek tek hesapladılar.CK Boğaziçi Elektrik’in hesaplamaları çok çarpıcı…Misal haftanın her günü 8-10 saat kombi çalışmasının elektrik tüketim maliyeti 35 TL, eğer ısınmak için klima kullanıyorsanız her gün 8 saat klima çalışması faturaya 191 TL olarak yansıyor. Haftada 4 gün saç kurutma makinesi kullanırsanız elektrik faturanıza 5.56 TL olarak yansıyor. Kışın vazgeçilmezi tabii ki kestane değil mi! Haftada 2 kez fırında kestane yapmanın elektrik faturası maliyeti 11.40 TL. Hangi elektrikli alet ne kadar elektrik harcıyor, işte kalem kalem hesap…"KIŞIN KLİMA İLE ISINMANIN AYLIK MALİYETİ 191 TL’Yİ BULABİLİYOR"KOMBİ: Doğal gaz maliyetiyle bilinen kombiler aslında elektrik faturalarında da kendisini gösteriyor. Kış aylarında kullanımı 8-10 saatleri geçen kombi, haftanın her günü bu aralıklarda çalıştırıldığında elektrik tüketimine de sebep oluyor- Haftanın her günü 8 ile 10 saat arasında çalıştırılan kombinin elektrik tüketim maliyeti 35 TL’ye kadar çıkabiliyor.KLİMA: Eğer kışın klimayla ısınmayı tercih ediyorsanız doğal gaz maliyetinden tasarruf ederken elektrik maliyetiniz önemli ölçüde artıyor.- Her gün 8 saat çalıştırılan klimanın faturaya yansıması 191 TL’yi buluyor.ELEKTRİKLİ KALORİFER: Isınmada sadece elektriği tercih ederseniz alternatiflerden biri de elektrikli kaloriferler. Günde ortalama 8 saat kullanılacak bir elektrikli kalorifer faturada en büyük kalemlerden birine sahip olacaktır.- Her gün 8 saat kullanılan elektrikli kaloriferin faturaya yansıması yaklaşık 442 TL.HAFTADA İKİ KERE FIRINDA KESTANENİN ELEKTRİK MALİYETİ AYDA 11.40 TLFIRIN: Restoran ve kafelerin yerinde servise kapalı olması, devam eden sokağa çıkma kısıtlamaları gibi nedenlerle evde yemek yapma eğilimi devam ediyor. Dolayısıyla elektrikli ev aletleri de mesken tüketiminde büyük rol oynuyor.Örneğin kış aylarının sembollerinden biri kabul edilen fırında kestane yapmak elektrik faturasında gözle görülür bir artışa neden oluyor. Fırını 15 dakika ısıttıktan sonra kestaneleri pişirmek için yaklaşık yarım saatlik bir süreye ihtiyaç oluyor. Bu da toplam 45 dakikalık bir kullanım anlamına geliyor. Haftada iki kere fırında kestane yapıldığı takdirde toplam 6 saatlik bu kullanımın faturaya yansıması yaklaşık 11.85 TL oluyor.SU ISITICISI: Yine kış aylarında daha çok tükettiğimiz sıcak içecekler su ısıtıcı kullanımını da artırıyor. Ayrıca evde geçirilen zamanın artması yine su ısıtıcısının daha çok kullanılmasına sebep oluyor.- Su ısıtıcısını haftanın her günü yarım saat çalıştırmak faturaya 24.3 TL olarak yansıyor.SAÇ KURUTMA MAKİNESİ: Yazın çok ihtiyaç olmasa da kışın soğuk algınlığından korunmak için saç kurutma makinesinin kullanımı da artıyor.- Tek bir kişinin haftada 4 gün 12 dakika saç kurutma makinesini kullanmasının maliyeti ayda 5.56 TL.ÇAMAŞIR KURUTMA MAKİNESİ: Kış aylarında çamaşırların kurutulması da önemli sorunlardan biri. Kullanımı gün geçtikçe artan çamaşır kurutma makineleri bu sorunu ortadan kaldırıyor ama tabii ki onun da faturaya bir yansıması var.- Ortalama çalışma süresi 2.5 saat olan çamaşır kurutma makinesini haftada 2 kere kullanmanın aylık tüketim maliyeti 15.8 TL.DİZÜSTÜ BİLGİSAYAR: Eğer evden çalışıyorsanız ya da eğlence amaçlı dizüstü bilgisayar kullanım süreniz arttıysa faturanızda bu tüketimi de rahatlıkla görebilirsiniz.- Her gün 8 saat kullanılan biz dizüstü bilgisayarın elektrik tüketim maliyeti 15.93 TL.OYUN KONSOLU: Evde keyifli vakit geçirmek için en çok tercih edilenlerden biri de oyun konsolları. Evde kalmaya devam ederken eğlence araçlarını kullanma sürelerimiz de artıyor.- Haftanın her günü günde 4 saat aktif oyun oynamanın faturaya aylık etkisi 13.9 TL.TV: Yine evde geçirilen zamanı keyifli hale getirmek için film/dizi izleme süreleri dolayısıyla TV’nin açık kalma süresi arttı.- Günde zamanınızı 7 saat TV izleyerek geçiriyorsanız faturaya bunun yansıması 15.17 TL civarında." cumhuriyet.com.tr

Üretici: 'Bizi terörist ilan edenler nerede?'

Üretici: 'Bizi terörist ilan edenler nerede?' Geçtiğimiz yıllarda ürünlerini depolarda muhafaza ettiği için “stokçu” ve “terörist” ilan edilen kuru soğan üreticileri fiyatlar nedeniyle ürünlerin depolarda çürüdüğünü duyurmaya çalıştı. CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer de soğan üreticilerini ziyaret ederek, “Soğan şu anda 60- 70 kuruşa satıcı bulamıyor. Üretici soğan ekmemiş olsa belki 50- 60 bin lirası cebinde kalacaktı” dedi. Eskişehir’in Mahmudiye İlçesi Çal Köyünde soğan üreticileri tarlada 1 liraya ürettiği soğanı, 60 kuruşa satamamaktan dertli. Üreticiler, kendilerini dinlemeye gelen Çakırözer’e sıkıntılarını anlatırken, “Geçmiş yıllarda depolarımıza baskın yapıp bizi terörist ilan edenler şu anda neden gelip sormuyorlar” diye yaşadıkları durumdan mağdur olduklarını söyledi.“BORÇLARIMIZI NASIL ÖDEYECEĞİZ”Mahmudiye’nin Çal Mahallesi’nde soğanı depoda kalan üreteci Erdal Özçelik, “Tarlada 1 liraya sattığımız soğanı, şimdi 60 kuruşa satamıyoruz. Geçmiş yıllarda elimizde kalmıyordu. Traktörümün borcu var.  Soğanları satarsam borcumu ödeyeceğim. Satamazsam kalacak” dedi./Archive/2021/1/31/112659875-bbb.jpg“500 TONDAN 1 KİLO SATAMADIK”Çiftçi Erhan Ertürk ve Battal Saçan ise, “Şu anda perişan durumdayız.  Artık bunaldık. 500 ton malımız var, 1 kilo satamadık. Satamazsak Mart ayından sonra bu ürünleri dökeceğiz. Çözüm ihracatta. Bize ihracat yolları gösterilsin” dedi.“BİZİ TERÖRİST İLAN EDENLER, ŞİMDİ NEREDE?”Kendisi de üretici olan Mahmudiye Belediye Başkanı İshak Gündoğan da şunları söyledi;“Soğanın maliyeti 1 lira 20 kuruş. Gübre, ilaç, girdi fiyatları var. İşçilik var. Biz diyoruz ki geçmiş yıllarda depolarımıza baskın yapıp bizi terörist ilan edenler şu anda neden gelip sormuyorlar. Biz bunları satıp tarım krediye, bankalara, özel sektöre borçlarımız ödeyeceğiz.""MESELE TARIM MESELESİ, GIDA MESELESİ"Yanlış tarım politikaları nedeniyle çiftçilerin mağdur olduğunu belirten Çakırözer, çiftçilerin içinde bulundukları durumu şöyle anlattı:“Sadece 1 üreticimizin deposunda yaklaşık 150 ton soğan bekliyor. Üretici şu anda büyük zararda. Topraktan ilk çıkardığında değeri 1 lira, 1 lira 20 kuruş olan soğan şu anda 60, 70 kuruşa satıcı bulamıyor. Üretici ektiği için zarar ediyor. Ekmemiş olsa belki 50, 60 bin lirası cebinde kalacaktı. Şimdi harcamalarının karşılığını alamıyor. Yanlış tarım politikaları sonucunda çiftçiler mağdur durumda. Zamanında ihraç edilemeyen ve depolarda kalan ürün şu an alıcı bekliyor ve çürümeye başladı bile. Bu mesele soğan meselesi değil, Türkiye çiftçisinin meselesi. Gıda meselesi, tarım meselesi. Devlet çiftçinin sesini duymak, soğan üreticisine destek olmak zorunda.” ANKA

Karadeniz kıyısındaki sarayın sahibi ortayaçıktı

Karadeniz kıyısındaki sarayın sahibi ortaya çıktı Rus muhalif lider Aleksey Navalni’nin "Putin İçin Bir Saray" başlıklı bir video ile kamuoyuna tanıttığı sarayın sahibi ortaya çıktı. Rus muhalif lider Aleksey Navalni'nin "Putin İçin Bir Saray" başlıklı bir video ile kamuoyuna tanıttığı sarayın sahibi ortaya çıktı.Milyarder iş insanı Arkadi Rotenberg Cumartesi günü Telegram haber kanalı Mash'in kendisiyle yaptığı röportaj videosunda sarayın kendine ait olduğunu açıkladı.Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e yakın bir isim olan 69 yaşındaki Rotenberg ülkenin en zengin isimlerinden. Ukrayna'nın doğusundaki savaş nedeniyle Batı'nın yaptırım uyguladığı Rus vatandaşları arasında yer alan Rotenberg Putin'in judo arkadaşı olarak da biliniyor. Rotenberg Forbes dergisine göre 2020 yılı itibarı ile dünyanın en zenginleri sıralamasında 743'üncü sırada. Dergi, Rotenberg'in servetini 2 milyar 700 milyon dolar olarak tahmin ediyor.DW Türkçe servisinde yer alan habere göre, Navalni'nin "Rus tarihinin en büyük yolsuzluk skandalı" olarak tanımladığı sarayın Putin'e ait olduğu iddiası Kremlin tarafından yalanlanmıştı. Saray özel bir girişimciye ait olduğunu söyleyen Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov, "Kremlin'in söz konusu mal sahiplerinin isimlerini kamuoyuna açıklama hakkı yoktur ve bunu yapmak gündemimizde yok. Bu doğru olmaz" demişti.Rotenberg kendisiyle yapılan röportajda saray için "Bu gökten gelen bir hediye. Yeri çok güzel" dedi. Daha önce neden açıklamadığı sorusuna ise "Tamamen insani bir nedenle" yanıtını vererek "Bana karşı zaten yaptırımlar var" diye konuştu.Navalni'nin verdiği bilgilere göre Monaco'nun 40 katı büyüklüğünde olan saray için yapılan harcamalar 1 milyar 100 milyon euroyu buluyor. Video YouTube üzerinde şimdiye kadar 103 milyondan fazla kez tıklandı. cumhuriyet.com.tr

İsveçli hemşire,ıssız adada bir haftada 60 filmi tek başına izleyecek

İsveçli hemşire, ıssız adada bir haftada 60 filmi tek başına izleyecek İsveçli hemşire Lisa Enroth, salgın sebebiyle sinema salonlarında gösterilmeyecek Goteborg Film Festivali'nin 60 filmlik programının tamamını tek başına ıssız bir adadaki deniz fenerinden izleyeceği yarışmayı kazandı. Hemşire Enroth, dünyanın dört bir yanından başvuran 12 bin kişiyi geride bırakarak yarışmayı kazandı. Pandemi sırasında Covid-19 servisinde çalışan hemşire Lisa Enroth, salgın sebebiyle sinema salonlarında gösterilmeyecek Goteborg Film Festivali’ne katılacak 60 filmi, tek başına İsveç kıyılarındaki ıssız bir adadaki deniz fenerinden izleyecek. Yapılan yarışmayı 12 bin kişi arasından kazanan Enroth “Bir hafta boyunca tamamen farklı bir gerçekliğin parçası olmaktan keyif almayı umduğunu” söyledi./Archive/2021/1/31/120305381-isvecli-hemsire-1-hafta-boyunca-issiz-adada-60-filmi-tek-basina-izleyecek_1.jpgEnroth, Hamneskar adasındaki Pater Noster deniz fenerinde telefon, bilgisayar, kitap veya başka herhangi bir eğlence şekli olmadan bir hafta yalnız yaşayacak. Lisa Enroth, 1 haftalık süreçte günlük yaşamını video çekerek kayıt altına alacak ve bu video günlükler festival yöneticileri tarafından açılan web sitesinden izlenebilecek.  DHA

Çin’de 635 milyon yıllık mikrofosil bulundu

Çin’de 635 milyon yıllık mikrofosil bulundu Uluslararası bilim ekibi, Çin’de 635 milyon yıllık mantar benzeri bir mikrofosili ortaya çıkardı. Bu keşfin, kayıtlardaki en eski karasal fosil olduğu açıklandı. /Archive/2021/1/31/112731375-cinde-635-milyon-yillik-mikrofosil-bulundu_1.jpgGüney Çin’de araştırma yapan bilim insanlarından oluşan bir ekip, kayalıklar arasında dünyanın en eski mikro fosilini keşfetti. Mantar benzeri fosillerin, gezegenin buz çağından çıktığı Ediacaran döneminde meydana geldiği ve mikroorganizmanın iyileşmesinde kilit rol oynamış olabileceğini ifade etti.Fosil, Virginia Tech, Çin Bilimler Akademisi, Guizhou Eğitim Üniversitesi ve Cincinnati Üniversitesi'nden bilim insanları tarafından Güney Çin'de tortul doloston kayaları içinde keşfedildi./Archive%5C2021%5C1%5C31%5C112731875-cinde-635-milyon-yillik-mikrofosil-bulundu_2.jpgEkibin üyesi Tian Gan, “Bu tesadüfi bir keşifti. Yorumumuz doğruysa, paleoiklim değişikliğini ve erken yaşamı anlamak için yardımcı olacaktır” dedi. /Archive%5C2021%5C1%5C31%5C112732078-cinde-635-milyon-yillik-mikrofosil-bulundu_3.jpgAraştırmacılar, mantar benzeri fosil mikroorganizmanın ve benzerlerinin buz çağından sonra çevrenin yenilenmesine yardımcı olduğuna ve bunu zorlu sindirim sistemlerini kullanarak yaptığına inanıyor. DHA

RTÜK o yayınlara dikkatçekti: Yakından izliyoruz

RTÜK o yayınlara dikkat çekti: Yakından izliyoruz Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nca (RTÜK) “Son zamanlarda yayın ilkeleriyle bağdaşmayan bazı diziler, programlar ve haber yayınları ile ilgili hatırlatmalar yapma ihtiyacı hissettik” notuyla bir açıklama yayınladı. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nca (RTÜK) dizi, haber bültenleri ve spor programlarında ‘yayın ilkeleriyle bağdaşmayan’ durumlara karşı televizyon yayıncıları uyarılarak, “Uzman raporlarının en kısa sürede Üst Kurul gündemine alınması sağlanarak bundan sonraki süreçte de benzeri ihlaller uzmanlarımız tarafından titizlikle takip edilecektir” denildi.‘BÜTÜN YAYINLARI TAKİP EDİYORUZ’RTÜK'ten yapılan yazılı açıklamada, son zamanlarda sektörde ve halk nezdinde yayınlarla alakalı hararetli tartışmaların yaşandığına, dizi filmler başta olmak üzere, haber ve spor programlarında hatta belgesel yapımlarda yayın ilkeleriyle bağdaşmayan durumların olduğuna işaret edildi. Üst Kurulun, izleme uzmanları eliyle bütün yayınları yakından takip ettiği ve yasaya aykırı durumlarda gerekli raporlamaları yaptığı belirtilerek, “Alo 178 RTÜK İletişim Merkezi, internet, sosyal medya gibi çeşitli mecralardan Üst Kurula ulaşan bildirimler de açıkça gösteriyor ki ekranlarımızda yer alan dramatik yapımlarda yani dizi filmlerde vatandaşlarımızı rahatsız eden pek çok sahne bulunmaktadır. Dizilerde milli ve manevi değerlerimizle genel ahlaka aykırı görüntülere ve konulara yer verilmesi, sanki hiçbir kanun, nizam, hukuk yokmuş gibi şiddetin her türlüsünün işlenmesi, tütün ve tütün mamulleri ile alkol kullanımını özendiren sahnelerin açıkça sergilenmesi kabul edilemez. Filmlerde çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişimine zarar verecek türden diyaloglarla görüntülerin ekrana getirilmesi, dilin kaba ve argo kullanımına yer verilmesi toplumsal sorunlara yol açabilecek yanlışlardır” denildi.HABER PROGRAMLARINA DİKKAT ÇEKTİ Haber bülteni ve programlarında da Üst Kurulun dikkatini çeken durumların yaşandığına dikkat çekilerek, şu ifadelere yer verildi:"Bazı medya kuruluşlarının basın meslek ilkelerini hiçe sayarak ve maksatlı olarak gerçek dışı haber vermelerini, yayın konuklarının asılsız beyanlarına müsaade edilmesini, yalan haberle gerçek haberi ayıramayan sunucuları ve her konunun uzmanı olduğunu iddia eden bazı sözde uzmanların halkı kışkırtmaya çalışan ayrıştırma çabalarını görmezden gelemeyiz. Yine bazı spor yorum programlarında toplumuzun bir kesimini veya meslek gruplarını rencide eden söylemlere şahit oluyoruz."‘YAKINDAN İZLİYORUZ’RTÜK'ün yayın ilkeleri ihlaline yönelik durumları yakından izlediğinin altı çizilerek, "Bilinçli veya bilinçsiz olarak yapılan bu tür hatalarla ilgili uzman raporlarının en kısa sürede Üst Kurul gündemine alınması sağlanarak bundan sonraki süreçte de benzeri ihlaller uzmanlarımız tarafından titizlikle takip edilecektir. Yaptığımız bu hatırlatmaları yayıncılarımızın dikkate almasını önemle rica ediyoruz. Aksi durumun 6112 sayılı Kanun gereği yaptırımla sonuçlanacağı malumdur" ifadelerine yer verildi. cumhuriyet.com.tr




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter