Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Sunday, 07.20.2025, 02:00 PM (GMT)

News - Haberler

Eyşiir, Nobel misin, değil misin?

Ey şiir, Nobel misin, değil misin? figure > Edebiyat dünyamıza bu yıl şiire giden ‘Nobel Edebiyat Ödülü’nü sorduk. Bu yılki Nobel Edebiyat Ödülü açıklandığında tüm dünyada hem çok tartışıldı hem de yeterince tartışılamadı diyebiliriz. Şiire, kadına gitmiş olması tartışma konusu olabilirken yine şiire ve ABD’li şair Louise Glück’e verilmiş olması hakkında konuşulmasına pek olanak tanımadı. Şiir, roman kadar kolay alımlanıp malzeme sağlamıyor hem de desteklenmiyor, Glück ise başka dillere pek çevrilmemiş bir şair çünkü. Türkçeye ise Güven Turan tarafından yıllar önce bir seçki kitap ile kazandırıldı, onun da ödül açıklandığında baskısı yoktu. İngilizce bilen okurlar dışında pek bilinmeyen bir şair Glück sonuç olarak. Yine de başta şiir çevremiz olmak üzere edebiyat atmosferimizde rüzgârlar esmedi değil. Biz de başta şairler olmak üzere edebiyata hizmet veren isimlerimize soralım istedik:- Bu yıl Nobel Edebiyat Ödülü şiire, kadına, itirafçı şiirle de bağları olan lirik bir şaire, Louise Glück’e verildi. Romanın, anlatımcı şiirin albenisi, Margaret Atwood gibi güçlü imzaların bilinirliği bir yana bırakılarak. Ne dersiniz, ezber mi bozuldu ya da şiire yaklaşımda yeni bir tasarım mı önerildi? Ya da hiçbiri?"DYLAN İLE EZBER BOZULDU"/Archive/2020/11/27/234610806-alev-bulut-kulturmaxrnk.jpg- Alev Bulut (Çevirmen, İstanbul Üniversitesi Öğretim Görevlisi): Ezber Bob Dylan ile bozulmuştu bir ölçüde, bir şair-şarkı sözü yazarına verilecekse Leonard Cohen olurdu diye hayıflanmıştım, eşik geçildi, ifade türleri ve biçemlerinde özgürce dolaşabiliyor artık ödül. Şiire yaklaşımda yeni tasarım da işin hediyesi sanki."İNANAMADIM"/Archive/2020/11/27/234627556-arife-kalender-kulturmaxrnk.jpg- Arife Kalender (Şair): Haberi sosyal medya ile öğrendim, inanamadım. “Bu yıl Nobel Edebiyat Ödülü Louise Glück’e verildi”. Bir şair kadına... Hayal gibi görünse de dünyanın tersine dönmeye başladığını; cinsiyetçi, dinci, ırkçı eğilimlerin son bulacağını düşünerek bir an umutlandım. Bu elbette sonuçta bir ödül ama yüzyıllardır zorlanan bir değişimin de sonucuydu. Kadın erkek eşitliği, daha ötesi emeğin ve niteliğin cinsiyetsiz ödüllendirilmesi... Bence bu durum “kadın”ı gereğinden çok yüceltme ve kayırma değil, sanatın önyargısız değerlendirilmesidir. "SÖZÜN GÜCÜ..."/Archive/2020/11/27/234700400-elif-akkaya-kulturmaxrnk.jpg Elif Akkaya (Tekin Yayınevi Genel Yayın Koordinatörü): Yazarın/şairin anlattıklarının bize bir duygu aktarması, dokunması, sözün gücüne bağlıdır. Şiir ise sözün en güçlü halidir. Romanda, öyküde olduğu gibi her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatmaz şiir. Birazını da okuyan anlayacaktır, okurun ferasetine güvenilerek yazılmıştır. Bu yüzden de çok güçlü olmak durumundadır. Zorluğu ve güzelliği de buradadır... Nobel edebiyat ödüllerinin son birkaç yılda şairlere (biri şarkı sözü de olsa) verilmesi, insanlığın sözün gücüne hâlâ güvendiğini gösteriyor. Sözün, hem de damıtılmış sözün yani şiirin öne çıkarılması olarak değerlendiriyorum bu durumu. "YENİ BİR ÇAĞ"/Archive/2020/11/27/234716525-gulseli-inal-kulturmaxrnk.jpg- Gülseli İnal (Şair): “Şiir ve Şair Kadın”: Bu tanım kapitalist/ataerkil düzenin kabul edebileceği bir olgu hiç olmadı, bu yüzden erkek egemenler şair kadınlarla hep savaştılar, aşağıladılar, dışladılar. Ancak şimdi kapitalizmin dayanaklarından ataerkil düzen yıkılıyor, kapitalizm çöküyor, erkek egemenler tükendikleri, savundukları değerler tükendiği için kadınları öldürüyor. Ve yeni bir çağ geldi, geliyor. Adaletin, eşitliğin, paylaşımın, erotizmin yaşanacağı bir çağ. Nobel Edebiyat Ödülü toplumların nabzına göre ödül verir. Siyasi bir edebiyat ödülüdür. Dünyanın gizli efendilerinin şaşalı ödülü Nobel ve komitesi, 21. yüzyılın yaklaşan yüksek değerlerini, dişi değerlerin yükselişini fark ettikleri için bu yıl ödül, Amerikalı bir kadın şaire verildi. Yoksa Louise Glück şiirlerine hayran oldukları için değil. "HİÇBİRİ"/Archive/2020/11/27/234731243-guven-turan-kulturmaxrnk.jpg- Güven Turan (Şair, çevirmen): Sorunuza “hiçbiri” diye yanıt vermek geçiyor içimden. Doğru, son yıllarda Nobel edebiyat tartışmaları çok arttı ve edebiyat bağlamının dışına da taştı. Bunda elbette Nobel seçici kurulunun aldığı kararların “bu seçimler edebiyat dışı” kuşkusunu uyandırmasının payı vardı... Gene de örneğin Glück’ün ödül alışı bence iyi şairler içinde bir iyi şaire verilen doğru bir ödüldür; tıpkı birkaç sene önce İngiliz romancı Ishigura’nın alışı da bence hiç de fena olmayan bir seçimdi. "KADINLAR MERCEK ALTINDA"/Archive/2020/11/27/234753806-ilknur-ozdemir-kulturmaxrnk.jpg- İlknur Özdemir (SİA Kitap Genel Yayın Yönetmeni): Louise Glück’ün bazı şiirlerini orijinal dilinden okumuş ve çok beğenmiştim. Onun gibi etkileyici yazan başka şair yok mu? Var tabii, ama bence özelliği anlaşılır, yalın, lirik yazması, duyguların derinliğine inebilmesi. Her sene Nobel-toto oynanır ve hiçbir zaman tutmaz. Bana kalırsa şiire yaklaşımda yeni bir tasarımdan çok farklılık arıyorlar. Son sekiz yılın dördünde ödülü kadınlar almış. Daha eskiye gittiğimizde kadınların sayısı epeyce az. Buna bakarak kadın edebiyatçıları daha fazla mercek altına aldıkları düşünülebilir."ŞİİR KAZANACAK"/Archive/2020/11/27/234821524-levent-karatas-kulturmaxrnk.jpg- Levent Karataş (Şair): 2020 ve nihayet Nobel’i şiir aldı. Daha önce de almıştı. Şair Louise Glück’ün ödülü almasına annem almış kadar sevindim. Fakat şiirin dünyada dolaşacağı ya da dünyalının gündemi olacağı, entelektüel okurun onu başucu yapacağı konusunda hiçbir fikre sahip değilim. Nobel Akademisi’nin ve gelişik bir monarşinin şiire ödül vermesi önemli değildir demiyorum. Evrenin katı gerçekliğiyle denilebilir ki evet: Şiir direnirse kazanacak!"EN ÖZELLERİNDEN"/Archive/2020/11/27/234837258-nihat-ozdal-kulturmaxrnk.jpg- Nihat Özdal (Şair): Glück, yeni başlangıçların sürekli devam ettiği bir şiiri yazıyor, başlangıçlara tekrar dönen bir şiir: “mutluyduk bir zamanlar, anılarımız yoktu”, “tekrar dönme eğilimine saplanan”, “tekrar kalkmaya davranan”, “yeniden başlatabilirdik yolculuğu” diyen, yaşayan en özel şairlerinden.  Nurduran Duman

‘Masumlar’,‘Yaralı’ve‘Yabancı’ydı

‘Masumlar’, ‘Yaralı’ ve ‘Yabancı’ydı figure > 10. kez düzenlenen Suç ve Ceza Festivali’nin ödülleri ‘Yara’ ve ‘Yabancı’ya gitti, Çekya’nın Oscar adayı ‘Şarlatan’ ve ‘Almanca Dersi’ ise festivalde öne çıkan filmlerdi. Herkese ve her zaman adalet gerçeğini hatırlatmak amacı ile her yıl bir başka başlık altında yapılan festival, bu yıl “Ben Masumum” teması altında ilk kez çevrimiçi düzenlendi./Archive/2020/11/28/000454327-suc3-kulturmaxrnk.jpgSeçki içerisinde yer alan filmlerden kendimize göre yaptığımız listeye girenler aynıydı ama birinci farklıydı. İranlı yönetmen Nader Saeivar’ın “Yabancı” filmi, Altın Terazi Uzun Metraj Film En İyi Film Ödülü’nü kazandı. İranlı yönetmen, Türkçe konuşmaya çalışarak teşekkürlerini sundu. Her zaman güvendiğim, dünyada değerler ve toprak kavramlarını algılayış biçimleri ile hâlâ üniversite öğrencisi olan gençlerimizin oluşturduğu öğrenci jürisi, Byambasuren Davaa’nın yönetmenliğini yaptığı “Dünyanın Damarları” filmine, Altın Terazi Uzun Metraj Film Yarışması Ödülü verdi.Kısa metrajda ise çevrimiçi bağlantıda -bu filmi yaraları bir türlü kapanmayanlara ve “Cumartesi Anneleri”ne- hediye eden Onur Güler’in yönetmenliğini yaptığı “Yara” filmi, Altın Terazi Kısa Metraj Film Yarışması En İyi Film Ödülü’nü kazandı.Kısa film Altın Terazi Jüri Özel Ödülü, Mustafa Kemal Altıner’in yönetmenliğini yaptığı “İnsiyak” filmine gitti. Belgesel olarak dikkatimi çeken filmlerden biri, iki sanatçı kadının çektiği, “Barış ve Güven” için yola çıkan ve Türkiye’de ölümüyle sonuçlanan 2020 yapımı “Barış Gelini: Pippa Bacca” hazindi. Onlar “Başkalarına güvenirseniz sadece iyi şeyler alırsınız. Bu yolculuk bunu kanıtlamak için bir performanstır” diye öngörüyorlardı.‘ŞARLATAN’ VE ‘ALMANCA DERSİ!’Gelelim dikkatimizi çeken iki filme: Çekya’nın bu yılki Oscar temsilcisi olan ve festivalin onur ödülü sahibi Polonyalı yönetmen Agnieszka Holland imzalı, Polonya sinemasının derinliğini tarihsel süreçte sentezi ile sunan “Şarlatan”, ilginç bir filmdi. Ve “Ben Masumum” başlığı altında hem onu doğrulayan hem niteliksel derinlikte ve tarihin Nazi döneminde bir mikro çalışma ile adeta bir ailenin travmatik gerçekliğini sere serpe gün yüzüne sunabilen, sinematografik açıdan da olağanüstü bir film olan yönetmenliğini Christian Schwochow’un yaptığı (2019) “Almanca Dersi”.İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra Almanya. Kuzey Almanya’da küçük bir köyde büyüyen, sonra tutuklu gençlerin evinde yaşamak zorunda kalan Siggi Jepsen’a öğretmen, “Görev Sevinci” üzerine bir makale yazmasını ister. Yazamaz. Yazması aslında filmin başlamasıdır. Film onun yazmaları ile şekillenir. Küçük bir köyde hem yetkili hem kendisini tamamen görevine adayan bir polis memuru babası Jens Ole Jepsen’e ilişkin anılarını yazar. Savaş sırasında babası, çocukluk arkadaşı ekspresyonist sanatçı Max Ludwig Nansen’e, Ulusal Sosyalistler tarafından zorla getirilen resim yasağını uygulamak zorunda kalır. Henüz 11 yaşındaki Siggi’den ispiyonculuk yapmasını isteyen ama aynı zamanda sevdiği insan olan sanatçı Nansen yardım isteyince işler karışır. İki yetişkin arasındaki olaylardan “Uyum mu yoksa direnç mi” sorusu, Siggi için belirleyici ve yaşamsal bir mesele halini alır. Ve böylelikle sanat ve ölüm arasında, yer yer dispozofobiye (kompulsif biriktirme hastalığına) doğru ölü fareler, iskeletler ve de askerlerden çalınmış tablolar aynı kefede yer alacaktır. cumhuriyet.com.tr

Prof. Dr. HalukÖzener: 7.2’den fazla enerji birikti

Prof. Dr. Haluk Özener: 7.2’den fazla enerji birikti figure > TBMM Genel Kurulu’nda, depreme karşı alınabilecek önlemlerin ve depremlerin zararlarının en aza indirilmesi için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis araştırma komisyonuna ilgili kurumlar bilgi verdi. Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Özener sunumunda, “Küçük depremlerin büyük depremlerin enerjisini aldığı” yönündeki yorumların teoride doğru ancak pratikte mümkün olmadığını söyledi. “Bu coğrafyada 7 ile 7.9 arasında ortalama her altı buçuk yılda bir deprem meydana geliyor” diyen Özener, Türkiye’deki 7 büyüklüğündeki son depremin 2011’de Van’da olduğunu vurguladı. Özener, “İstatistiğin üzerindeyiz. Felaket senaryosu olarak çizmiyorum ama şu anda dokuzuncu senedeyiz” diye konuştu.KAP NE ZAMAN DOLACAK?Depremin büyüklüğünden çok depreme ne kadar hazırlıklı olunduğunun önemini vurgulayan Özener, yılda 300 bin ya da 500 bin konut dönüştürme hedefleri açıklandığını anımsatarak “Süper hedefler ama bu hedeflerin peşinde koşup bunları gerçekleştirmemiz lazım. Yılda 500 bin bile olsa on beş sene gerekiyor tüm Türkiye için. İnşallah deprem bizi o kadar bekler” dedi. Marmara’da olması beklenen depreme ilişkin ise Özener, “7’nin üzerinde deprem zaten olacak. Bugün, yaptığımız hesaplamalarla 7.2’nin üzerinde enerji birikmiş durumda. Ne kadar su aktığını biliyoruz ama kabın ne zaman dolacağını bilmiyoruz” dedi.  Sefa Uyar

14 köye içme suyu sağlanan barajın yanıbaşında altın sondajına başlandı:‘Yeter artık, bir durun!’

14 köye içme suyu sağlanan barajın yanı başında altın sondajına başlandı: ‘Yeter artık, bir durun!’ figure > TÜMAD Madencilik AŞ Ayvacık’ın 14 köyüne su sağlayan kanyakların üstünde altın madeni sondajına başladı. TÜMAD Madencilik AŞ’nin altın madeni sondajına başladığı alanın çok yakınında Ayvacık’ın içme suyunu sağlayan Ayvacık Barajı ve Akçin Göleti bulunuyor. Akçin Göleti’nden de çok sayıda köyün tarım alanı sulanıyor. Sondaja tepki gösteren Ekoloji Birliği Eşsözcüsü Süheyla Doğan, “Covid pandemisinin nedeni zaten ormansızlaşma ve yaban hayatına müdahale. Bizi daha ne kadar ormansızlaştıracaksınız? Daha kaç pandemiye sebep olacaksınız? Kuraklık var, susuzluk var, iklim krizi var! Siz bilmiyor musunuz? Size ne var ki, krizlerin yükünü yoksul halk çekiyor ne de olsa. Yeter artık, durun!.. Bir durun!” dedi.Ekoloji Birliği Eşsözcüsü Süheyla Doğan, TÜMAD Madencilik AŞ’nin Çanakkale Ayvacık’ın yanı sıra Lapseki ve Burhaniye-İvrindi’de de altın madeni sondajı çalışması yaptığını söyledi. Doğan, “Tokat-Erbaa’da Verusa, Taşova’da Uğur Barlık, Niksar’da Eczacıbaşı, Amasya’da Koza Madencilik, Pozitif AŞ ve daha yüzlerce şirkete ruhsat veren bakanlık, bir dön bak yaptığına. Ne yaylalar kalıyor ne meralar ne ormanlar ne su kaynakları. Memleketin yüzde 70’i maden alanı oldu sayenizde” dedi. HİÇ Mİ İNSAF YOK!Doğan özetle şöyle konuştu: “Hiç mi insafınız yok! Bu ne para hırsı, bu ne doymazlık, bu ne açgözlülük? Bu firmalara ruhsat veren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı! Sana sesleniyorum: Pandemi koşullarında 766 maden alanını ihale ettiniz, her gün yeni alanları ihaleye çıkarıyorsunuz. Her gün yeni ruhsatlar veriyorsunuz! Ayıp artık. Hiç mi vicdanınız yok? Ey Çevre ve Şehircilik Bakanı! Sana da sesleniyorum: Pandemi koşullarında ÇED süreçleri başlatıyorsunuz. Halkın katılımı toplantıları yapıyorsunuz. O kadar itiraz dilekçesi verdiğimiz halde Cengiz Holding’e halkın katılımı toplantısı yaptırmaya kalktınız ve ortalık birbirine girdi! O ortamda acaba kaç kişi Covid kaptı!”  Cemil Ciğerim

Deprem siyasi rekabet alanıdeğil

Deprem siyasi rekabet alanı değil figure > CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’u ziyaret etti. Yaklaşık 45 dakika süren görüşmenin ana gündemini deprem konusu oluşturdu. Torun görüşmede, Kurum’a CHP’nin depremle ilgili kanun teklifleri ile İstanbul ve İzmir Büyükşehir belediyelerinin deprem konusunda hazırladığı çalışma raporlarını iletti.Torun, görüşmeyle ilgili yaptığı açıklamada, “Bilindiği üzere, ülkemizin yüzde 66’sı, 1. ve 2. derece deprem kuşağında yer almaktadır. Türkiye deprem tehdidi altındaki bir ülkedir, siyaset kurumu bu gerçekle bir an önce yüzleşmeli, gereken adımları ciddiyetle atmalı. Deprem bir siyasi rekabet alanı değildir. Şehirlerimizi deprem riskine karşı hazırlamak siyaset kurumunun kaçamayacağı bir sorumluluktur. Bu konuda, yerel yönetimlerle merkezi hükümetin işbirliği bir tercih değil hayati bir zorunluluktur” dedi.DÜZENLEME İHTİYACI VARDepreme hazırlığın Türkiye’nin birinci önceliği olması gerektiğini ifade eden Torun, “Tüm yerel yönetimlerimizle birlikte üzerimize düşeni yapmaya hazırız. İktidar adım atmadan, belediyelerin yapacakları sınırlıdır. Depreme hazırlık sürecinin etkili bir şekilde yürütülmesi için öncelikli olarak çözüm odaklı yasal düzenlemelere ihtiyaç vardır” diye konuştu. Bakan Kurum’la depreme hazırlık konusunda atılması gereken adımlara ilişkin görüş ve önerileri paylaştıklarını belirten Torun, “CHP olarak görüşümüz şudur: Hiçbir proje, insanımızın canını korumaktan daha önemli değildir” diye konuştu. Mahmut Lıcalı

Doğa harikasıIstrancalar’da maden ocağıskandalı: Madene sınır yok

Doğa harikası Istrancalar’da maden ocağı skandalı: Madene sınır yok figure > Trakya’nın doğa harikası Istranca Ormanları’nın bir taşocağı işletmesinin izinsiz biçimde yurttaşın tarlasına girerek kazı yaptığı ve büyük çukurlar açtığı ortaya çıktı. Şarap üreticisi Mustafa Çamlıca’nın, bağ yapmak için aldığı 5 dönüm tarla vasfındaki arazi kil ve kömür ocağı işletmesi tarafından talan edildi. Tarlasını geri getirmenin mümkün olmadığını anlatan Çamlıca, bu araziyi bölgedeki kil için aldığını ve bu kil sayesinde bağ üzümlerinin çok değerli olduğunu söyledi. Çamlıca, işletme hakkında suç duyurusunda bulundu. Bu ocakların denetiminin çok zayıf olduğunu belirten Çamlıca’nın avukatı İlhan Durmuş da “Araziler talan edildikten sonra bize tek alternatif tazminat davası açmak kalıyor. Müvekillim yüksek tazminat değil, sadece tarla istiyor. Bağ ekmek istiyorsunuz. Bu da hakkınız” dedi.BÖLGEDEKİ KİL ÇOK DEĞERLİTozaklı Köyü Kil ve Kömür Ocağı işletmesi, Çamlıca’dan habersiz Lüleburgaz, Pınarhisar Tozaklı köyündeki 5 dönüm tarlasına bırakması gereken 20 metre mesafeyi de bırakmayarak girdi ve kazı yaptı. Arazide derin çukurlar açtı. İlgili yerlere işletmeyi şikâyet eden ve işletme hakkında suç duyurusunda bulunan Çamlıca, tarlasının kömür ocağının içine kaydığını belirterek “Bölgede en değerli maden kil. Çok değerli. Biz de bu araziyi bağ yapmak için bu nedenle seçtik. En iyi üzümler ve şaraplar bu kil sayesinde üretiliyor. Siz bu kili madende mi kullanacaksınız, yoksa o kili bağda mı kullanacaksınız? Burayı kazdığınız anda bu kil yok oluyor” dedi./Archive/2020/11/28/002637658-maden-1-max-rnk-arka.jpegRUHSATLAR İPTAL EDİLSİNArazisinin bir daha geri gelmesinin mümkün olmadığına dikkat çeken Çamlıca, “Bununla ilgili yasal süreç işleyecek. 5 dönüm feda olsun ama bunun sonucunda Istranca’da artık bütün işletmelerin ruhsatlarının iptal edilmesi lazım. Burada yok edilen taşın, kilin, kirecin tekrar geri getirilmesi mümkün değil. Oradaki doğanın tekrar geri getirilmesine imkân yok. Biz bağcılık yapıyoruz ve bu bağcılıktan katma değerli şarap üretiyoruz ve bunu yaparken ne buradaki taşı, ne kireci ne de kili yok ediyoruz. Buradaki kili, taşı yok eden işletmeler ‘kamu yararı’ kabul ediliyor. Bir de orman ve faunuya yok etme kararı veriliyor. Orada hayatlar yok oluyor ve geri gelmiyor” diye konuştu.Çamlıca’nın avukatı İlhan Durmuş da kil ocağının 20 metre derinlikte kazı yaptığına dikkat çekerek “Kömür ocağının izinli ve ruhsatlı arazisi ile bizim araziler arasında 20 metre yaklaşma mesafesi koyması gerekiyor. Bu mesafeyi aşmışlar ve bizim parsellere girmişler. Bununla kalmayarak 20, 30 metrelik bir çukur var ve tarla oraya göçmüş. Şu an can tehlikesi var. Çiftçi de traktör de sokamazsınız. İlgili yerlere başvurduk. Kömür ocağını işleten kişi de oraya geldi. Onlar olaya para ve anlaşma meselesi olarak görüyorlar ve bu tarım arazisini ‘bize satın, buradan maden çıkartalım’ diyorlar. Buranın bir alınış amacı var. Bağ ekilmek için alınmış bir tarım arazisi burası. Şu an oraya bağ ekmek de mümkün değil, bir anda her şey kömür ocağına yıkılabilir” diye konuştu.ÇİFTÇİLER KURTULAMIYORDenetim sorunu olduğuna dikkat çeken avukat Durmuş özetle şu ifadeleri kullandı: “Çiftçi kendi haklarını tam olarak kullanamıyor. Araziler talan edildikten sonra bizim tek alternatifimiz tazminat davası açmak kalıyor. Müvekillim yüksek tazminat değil, sadece tarla istiyor. Bağ ekmek istiyor. Üzüm ve şarap üretmek istiyor. Bu da hakkı. Bu bölgeler tamamen tarım olarak düşünülmüş zaten. Biz çiftçi olarak kendimizi madencilerden kurtaramıyoruz. Sanayinin atıklarından kurturamıyor köylü kendisini. Bütün dereler fabrika ve foseltik atıklarıyla doldu. Bağ üreticisinden ve çiftçiden mucize bekleniyor. İyi üretim bekleniyor. Geçmişten beri gelen bir süreç var. Kömür ocağı ruhsatı aldıktan sonra bunu hep genişletmiş. Zaten karşımızdaki kişi, tazminat vermek istiyor. Biz onun istediklerinin engelleyemiyoruz. Onu oraya sokmayarak onu maden sahasının dışına çıkarmayarak başta idare engelleyebilir.” Hazal Ocak

NASA, Güneşyüzeyinde Dünya’dan büyük 'güneşlekeleri' görüntüledi

Türkçe Haberler En Son Başlıklar NASA, Güneş yüzeyinde Dünya’dan büyük 'güneş lekeleri' görüntüledi figure > ABD Uzay ve Havacılık Ajansı (NASA), Soho 25 uydusuyla Güneş’in yüzeyindeki dev güneş lekesini görüntüledi. /Archive/2020/11/27/172250093-nasa-gunes-yuzeyinde-dunyadan-buyuk-gunes-lekeleri-goruntuledi_1.jpgGüneş'in Dünya'ya bakan tarafında, en büyüğü Dünya’dan birkaç kat büyüklükte bir grup güneş lekesini görüntülendi. Güneş lekesinin, Güneşin fotosfer katmanında oluşan görece soğuk manyetik anomalilerden oluştuğu belirtildi. Görece soğukluğun, yani parlaklığın sebebinin ise manyetik alanın, fotosferdeki ışınım miktarını azaltmasından kaynaklandığı ifade edildi. DHA

Bilim KuruluÜyesi koronavirüsün ençok görüldüğüalanlarıaçıkladı

Bilim Kurulu Üyesi koronavirüsün en çok görüldüğü alanları açıkladı figure > Bilim Kurulu üyesi Tevfik Özlü, son zamanlarda artmaya devam eden koronavirüs vakalarında son durumu değerlendirdi. Bulaştırma hızını artıran kafeler ve restoranları kapattıklarını söyleyen Özlü, asıl tehlikenin ev içi ziyaretler olduğunu açıkladı. Sağlık Bakanlığı Korona virüs Bilim Kurulu üyesi Tevfik Özlü, CNN Türk’te katıldığı program sonrası koronavirüs salgını tedbirleri kapsamında yeni alınan önlemleri ve son durumu değerlendirdi.Alınan tedbirlerinin sonuçlarını ancak önümüzdeki hafta sonu anlayabiliriz diyen Prof. Dr. Özlü, bu sonuçlar sonrası salgın seyrine göre yeni kararlar alınabileceğini belirtti.KAMUSAL ALANLARI KONTROL EDEBİLİYORUZ AMA...Kamusal alanları kontrol edebildiklerini ifade eden Özlü, “Şu anda restoran ve kafelerde paket servise geçilmiş gibi görünüyor. 20 yaş altı ve 65 yaş üstü sokağa çıkmıyor. Haftasonu yasağı da etkili gibi görünüyor” ifadelerini kullandı."EV İÇİ TOPLANMALAR TEDBİRİN GÜCÜNÜ AZALTIR"Denetleyemediğimiz alanlar da var diyen Özlü, “ Evlerde kendi içinde toplanmaları bilmiyoruz. Yani restoranda ve kafede bir araya gelemeyenlerin evlerde toplanması, birlikte film seyretmesi, maç izlemesi ve sohbet etmesi bu tedbirlerin gücünü azaltacaktır. Vatandaşlar bu konuda bilinçli davranırsa, tedbirlerden sonuç alırız.” dedi. cumhuriyet.com.tr

"Çılgın projem" sözlerini hatırlatanÖzkoç: Erdoğanİmamoğlu'ndanözür dilemelidir

"Çılgın projem" sözlerini hatırlatan Özkoç: Erdoğan İmamoğlu'ndan özür dilemelidir figure > CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Kanal İstanbul için 'benim çılgın projem' sözlerini anımsatarak, "Daha önce devlet projesi demişti. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu, 'bu bir devlet projesi değil' deyince kendine soruşturma açıldı. Kimin projesiymiş? Recep Tayyip Erdoğan'ın çılgın projesiymiş. Recep Tayyip Erdoğan, derhal Ekrem İmamoğlu'ndan özür dilemelidir" diyerek çağrı yaptı. Özkoç, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kanal İstanbul'a ilişkin 'Benim çılgın projemdir, yakında ihaleye çıkacağız' sözlerine tepki gösterdi. Özkoç, projeye ilişkin Erdoğan'ın daha önce 'devlet projesi' dediğini belirterek, "İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu, 'bu bir devlet projesi değil' deyince kendine soruşturma açıldı. Şimdi kendisi ithaf etti. Kimin projesiymiş? Recep Tayyip Erdoğan'ın çılgın projesiymiş" dedi. "İMAMOĞLU'NA VE MİLLETE ÖZÜR BORCU VAR"Erdoğan'ın İBB Başkanı İmamoğlu'ndan özür dilemesi gerektiğini vurgulayan Özkoç, "Kendisine ve millete bir özür borcu vardır. Çünkü biz onun söylediği yalanları artık takip edemiyoruz" dedi.  cumhuriyet.com.tr

Kadın A Milli Takımı, Estonya'yı4-0 mağlup etti

Kadın A Milli Takımı, Estonya'yı 4-0 mağlup etti figure > Kadın A Milli Takımı, Avrupa Şampiyonası Grup Eleme maçında karşılaştığı Estonya'yı 4-0 mağlup etti. Kadın A Milli Takımı, Avrupa Şampiyonası Grup Eleme maçında karşılaştığı Estonya'yı 4-0 mağlup etti.Tallinn'de Sportland Arena'da oynanan karşılaşmada Milli Takım'ın gollerini 29'uncu dakikada Ece Türkoğlu, 55'inci dakikada İlayda Civelek, 76'ncı dakikada Gülbin Hız ve 81'inci dakikada Yağmur Uraz attı. Estonya Milli Takımı'nda Pille Raadik 88'inci dakikada kırmızı kart görerek oyun dışında kaldı.Kadın A Milli Takımı, 1 Aralık Salı günü Rusya ile kendi sahasında karşılaşacak ve Avrupa Şampiyonası Grup Eleme maçlarını tamamlayacak./Archive%5C2020%5C11%5C27%5C231051311-kadin-a-milli-takimi-estonyayi-4-0-maglup-etti_2.jpg DHA

Fenerbahçe Avrupa'da yok!

Fenerbahçe Avrupa'da yok! figure > Valencia, mücadeleden 90-86 galip ayrıldı. /Archive%5C2020%5C11%5C27%5C230933703-fenerbahce-beko-valencia-basket-fotograflar_4.jpgFenerbahçe Avrupa'da yine kaybetti.Fenerbahçe Beko, maça Lorenzo Brown'ın 3 sayılık basketiyle başlasa da, Valencia'nın reaksiyonu çabuk oldu. Yarasalar, eski Fenerbahçeli Nikola Kalinic'ten önemli katkılar aldı. Temsilcimiz'de ise Ali Muhammed öne çıksa da, maçın ilk televizyon molasında İspanya temsilcisinin 11-10'luk üstünlüğü vardı. (4.47) Sarı Lacivertliler, mola sonrasında Brown'ın serbest atış isabetleriyle 12-11 öne geçti. Kalan sürede fazla skor olmadı ve üstünlük genellikle el değiştirdi; ilk 10 dakikayı Fenerbahçe Beko 17-16 önde tamamladı. İkinci çeyreğin başında ise, bir diğer eski Fenerbahçeli Derrick Williams Valencia adına etkili oldu ve takımını ayakta tuttu. Temsilcimiz ise, Dyshawn Pierre ve Ali Muhammed'in yanı sıra Jarell Eddie'den de sayı katkısı almaya başladı. Sarı Lacivertliler, televizyon molasında 33-28 öndeydi. (3.39) Molanın ardından oyunda daha etkili olan Fenerbahçe Beko, Jan Vesely'nin son saniyedeki takip smacı ile farkı çift hanelere çıkardı ve devre arasında soyunma odasına 43-33'lük üstünlükle gitti. Valencia üçüncü çeyrekte daha etkili bir hücumla başladı ve 10-0'lık seri ile skora denge getirdi. (43-43, 6.23) Daha sonra karşılıklı basketlerle Fenerbahçe Beko sık sık öne geçse de, ilerleyen dakikalarda Vives'in 3 sayılık basketi, konu ekibi 50-48'lik üstünlüğe taşıdı. (4.47) Lakin Fener, Yarasalar karşısında tekrardan ivme yakaladı ve Jarell Eddie'nin son saniye üçlüğü ile son 10 dakikaya 64-59 önde girdi.Fenerbahçe Beko, dördüncü çeyreğe Leo Westermann'ın basketiyle başlamasına karşın Valencia'nın 8-0'lık serisine engel olamadı ve geriye düştü. Bunun üzerine Baş Antrenör Igor Kokoskov'dan erken mola geldi. (66-67, 7.52) Kalan sürede kıran kırana bir mücadele oldu. Fakat dış atışlarda Klemen Prepelic önderliğinde etkili olan Valencia, mücadeleden 90-86 galip ayrıldı. DHA

Depremde hasar gören belediye binasıyıkılıyor

Depremde hasar gören belediye binası yıkılıyor figure > İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, kentte yaşanan 6,9 şiddetindeki depremde zarar gören belediye binasının yıkılacağını açıkladı. Tunç Soyer, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, depremde zarar gören binanın yıkılacağını açıkladı. Soyer, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "İzmir Büyükşehir Belediye binasını depremden bu yana kullanmıyoruz. Yaptırdığımız incelemede binamız az-orta hasarlı çıktı ve güçlendirilerek kullanılması önerildi. Ama biz bunu tercih etmiyoruz" dedi."Binayı yıkıp yerine tarihi Hükümet Konağı ile bütünleşen sembolik bir başkanlık ve meclis binası yaparak kalan alanı Atatürk Meydanı'na katacağız" diyen Soyer, "İzmir'e ve İzmirlilere hayırlı olsun. Umarım Konak'taki diğer kamu kurumlarına da örnek olur" açıklamasında bulundu./Archive/2020/11/27/224029549-sss.jpg cumhuriyet.com.tr




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter