News - Haberler
Hastalık, evsizlik ve yoksulluk 'böbreğimi satmaya mecburum' dedirtti
Hastalık, evsizlik ve yoksulluk 'böbreğimi satmaya mecburum' dedirtti Döndü Kezlere, kirasını ödeyemediği için evsiz. Kanser hastası eşi sokaklarda yatıyor. Eşini kaybeden çocukluk arkadaşı, 10 gün önce ona evinin kapılarını açmış. Çocukları ve torunuyla beraber orada kalıyor. Döndü Kezlere, İstanbul’da doğdu... 21 yaşında eşiyle görücü usulü evlendi. Şimdi 43 yaşında. Eşi, halı yıkama fabrikasında temizlik işçisi olarak çalışıyordu. Düzgün bir hayatları vardı, ta ki üç yıl önce eşi beyin kanseri olduğunu öğrenene kadar. Ameliyat oldu olmasına, ışın ve kemoterapi tedavisi de gördü. Hasta olduğunu çalıştığı yerden saklamıştı, işsiz kalmaktan korkuyordu. Nitekim bir gün temizlik yaparken fenalaşıp yere yığılınca ve hastaneye kaldırılınca kanser olduğunu herkes öğrendi. O gün işine son verdiler. Derin Yoksulluk Ağı’nın kapısını çalıyor, kiralarını ödeyemeyen aileye üç aylık kira yardımı gidiyor. Arkası yine yoksulluk... Kış ortasında doğalgazı kesiliyor. Televizyonu satıp ödüyor. Bir aylık kirasını veremediği için ev sahibi kapısına dayanıyor. Evden çıkarılıyorlar. Üstelik evin eşyasını almasına da izin vermiyor. “Ne zaman kirayı verirsen o zaman gelir alırsın” diyor. 1100 lirayı ödeyemediği için evden sadece kıyafetlerini alıp çıkıyor... Yalnız değil. TORUNU KUCAĞINDADöndü Hanım’ın hikâyesi neresinden bakarsanız bakın dramatik... Sorun bir değil, iki değil... Mesela oğlu... 2 yıl önce okuldayken bir kıza âşık olmuş, severek evlenmişler... Ama hayat tersyüz olunca gelini dayanamamış, yoksulluk gözünü karartmış, oğlan askerdeyken annesi 1.5 yaşındaki çocuğu babaannenin kollarına bırakıp akrabalarının evine gidiyor. Bir yandan oğluna üzüldüğünü söylüyor, gözleri dolu dolu Döndü Kezlere’nin: “Gelinim evi terk ettikten sonra oğlumun psikolojik sorunları başladı. Üstelik akciğerinde de nodül göründü. Askerden çürük raporu verilecek, şimdi izne geldi” diyor. Peki, şimdi nerede yaşıyor?Eşini kaybeden çocukluk arkadaşı 10 gün önce ona evinin kapılarını açmış. Çocukları ve torunuyla beraber orada kalıyor. Arkadaşı, “Laf olur” diye eşini istememiş. Döndü Kezlere anlatıyor: “Eşim bir haftadır yok. Sebze halinin orada bir türbenin yanında yatıyor, bazen arkadaşlarının evine gidiyor. Orada bazen arkadaşlarına yardım edip karnını doyuruyor. Zaten bir süredir yokluktan huzur da kalmadı. Kanser hastası olduğu için kimse eşime iş vermiyor. Canım yanıyor. Tek başıma olsam gidip kadın sığınma evine sığınayım. Ama oğlum, kızım, torunum, hasta eşim... Sosyal Hizmetler’i aradığımda sadece sen sığınabilirsin, çocuğu da Çocuk Esirgeme Kurumu’na ver diyorlar. Torunumu Çocuk Esirgeme Kurumu’na verdikten sonra yaşamanın bir anlamı var mı, siz söyleyin bana...”/Archive/2021/4/3/004441389-02-dondu-hanim-foto-vedat-arik-01.jpgPazarlarda 7.5 liradan lif satıyor Döndü Kezlere: “Dün bir pazardaydım, 10 tane lifime zabıta el koydu. Durumumu anlattım ama bir şey olmadı. Ataşehir Belediyesi’ne başvurdum, yiyecek yardımı çıktı, bu ay verecekler.”‘SADECE NEFES ALIYORUZ’Çok zor bir soru bu. Geçmişi anlatıp duruyor: “Varlıklı değildik elbet ama eşim yemeğimizi, tüpümüzü her şeyimizi alırdı. Şükrederek yaşayıp gidiyorduk. 1 haftadır görmüyorum onu, çünkü oraya gidip gelemem. Eşimden gençliğimde dayak da yedim, ağzımda iki dişim yok. Ama sonra iyiye gittik. Şimdi her şey altüst oldu. Sadece nefes alıyoruz diye şükrediyoruz şimdi.”GİDECEK EVİM YOKVe zor kararı verdiği gün...Tanıdıklarına mesaj attı. “Sesimi duyun, yalvarıyorum. Benim gidecek bir evim yok. Eşim hasta. Böbreklerimi satıyorum. İhtiyacı olanlar 0 5xx xxx xx xx ‘nolu telefondan bana ulaşın.”Peki onu böbreğini satmak isteyecek noktaya getiren neydi? Anlatıyor Döndü Hanım: “Bu kararı verdim, çünkü o gün torunuma bir tavuk çorbası bile pişiremedim. Belki böbreğimin bir alıcısı olur diye düşündüm. Daha kimse aramadı. Bilmiyorum, çaresizim, elbette böbreğimi satmak istemiyorum, kim ister... Ama satarsam, belki başımızı sokacak bir ev kiralarız. Belki eşim sokaklarda ölecek yarın bir gün, haberim bile olmayacak. Böbreğimi satarsam, çocuklarım acıktığı zaman mutfakta rahat rahat istediklerini yiyebilirler belki. Ben yine başkalarının verdiği eskileri giyeyim ama torunuma çorba yapabileyim. Mecburum...”“Böbreğimi satmaya mecburum...” Yoksulluğun geldiği noktada sözün bittiği yer burası...Hastanede tedavi olabilmek için 20 gün yatak sırasıbekleyen 37 yaşındaki kadın yaşamınıyitirdi
Hastanede tedavi olabilmek için 20 gün yatak sırası bekleyen 37 yaşındaki kadın yaşamını yitirdi Takı yapıp satarak geçimini sağlamaya çalışan ve romatizmal bir hastalığı olan Aslı Özkısırlar (37), İzmir’de hastanelerde yatak bulamadığı için dün hayatını kaybetti. Özkısırlar, hayatını kaybetmeden önce sosyal medya hesabından Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı etiketleyerek “Neredeyse 10 günden fazladır hastaneye yatış için bekliyorum. Yatak yok. Ama siz yapın kongrenizi. Benim çektiğim ağrının eziyetin ne önemi var sonuçta. Sürünerek ölürsünüz umarım”, “Araya 4747473829 kişiyi sokup hastanede yatak ayarlamaya çalıştık. Sabah başhekim yardımcısı çağırdı. Lütfen şans, dua, ne varsa gönderin”, “20 gündür hastanede boş yatak bekliyorum ben” diye yazmıştı. Gazetemize konuşan amca Halis Özkısırlar, yeğeninin hastanelerdeki yoğunluktan dolayı boş yatak bulamadığını dile getirerek “Bozyaka Araştırma Hastanesi’nde yatak bulamadı. Durumu kötüydü. Bu süreçte nefesi kesildi ve ciğerleri su topladı. Damar tıkanıklığı vardı. Anjiyo olmuştu, stent takılmıştı. Aşırı kilo kaybı da vardı. Onun önüne geçemediler. Yeşilyurt Devlet Hastanesi çok yoğun olduğundan dolayı yatak yoktu. Biz size haber vereceğiz dediler ama dönüş yapmadılar. Durumu ağırlaşınca Yeşilyurt Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Yoğun bakıma alındı. Orada da yer olmadığı için Ege Yaşam Hastanesi’ne sevk edildi. Bu sabah vefatını haber verdiler. Şu an Aslı’nın cenaze törenindeyim. Çok üzgünüz” diye konuştu. İSYAN ETTİĞİ İÇİN Mİ?Özkısırlar’ın bir arkadaşı, “Aslı, İzmir Alsancak’ta tezgâh açıp takı satardı. Annesi ile beraber oturuyordu. Kulağında protez vardı. Protezin pahalılığından isyan ediyordu. Son iki yıl da romatizmal hastalık çekiyordu. Haklı olduğu konuda sözünü esirgemezdi. Sosyal medyada yazdığı için yatak bulamamış olabilir” dedi. KILIÇDAROĞLU: ZULÜMCHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da Özkısırlar’ın ölümüne isyan etti. Sosyal medyadan video paylaşan Kılıçdaroğlu, “Türkiye bu zulmü kabul ve hak etmiyor” diyerek paylaşımına “Zulme, ancak paslı vicdanlar razı olur” notunu düştü.İzmir İl Sağlık Müdürlüğü’nden Özkısırlar için yapılan açıklamada “Hastane yatakları tam dolu olmamasına rağmen, uygun koşullar sağlanana kadar romatoloji servisine yatışının ertelenmesine karar verilmiştir” denildi.Erzincan Garnizon KomutanıTümgeneral Ala’nın, kandil mesajında dikkatçeken söylem benzerliği
Erzincan Garnizon Komutanı Tümgeneral Ala’nın, kandil mesajında dikkat çeken söylem benzerliği Siyasal iktidarın tarzının ve tavrının, TSK personeline yansımasının örnekleri gün geçtikçe daha çok ortaya çıkıyor. Siyasal iktidarın tarzı ve tavrının Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) personeline yansımalarının örnekleri gün geçtikçe daha çok ortaya çıkıyor. Bir yandan subay ve astsubaylık için öğrenci alımındaki koşullar tartışılırken bir yandan da tarikat dergâhına giden amiralin fotoğrafları gündeme geliyor. Derken benzer bir gelişme Erzincan’da yaşanıyor. Erzincan Garnizon Komutanı Tümgeneral Davut Ala, Miraç Kandili için mesaj yayımlayan ilk komutanlar arasına giriyor. Ala’nın tebrik kartında kullandığı dil, iktidar partisi AKP’nin söylemine çokça benziyor.Tümgeneral Ala, geçen Miraç Kandili için bir tebrik kartı hazırlıyor ve yayımlıyor. Ala, mesajda şu ifadelere yer veriyor: “Miraç Kandili’nin başta şahsınıza, ailenize ve dahi Türk milleti ile âlem-i İslama sağlık, huzur ve muvaffakiyetler getirmesini Yüce Rahman’dan niyaz eder, saygılarımı arz ederim.”Ala’nın tebrik kartında görevi 3. Ordu Kurmay Başkanı ve Erzincan Garnizonu Komutanı olarak, rütbesi gereği iki yıldızlı bir flamanın altında yer alıyor. Flama, tebrik kartının sol tarafında bulunuyor. Flamanın tam karşısında ve kartın sağ tarafında ise 15 Temmuz logosuna yer veriliyor. Logonun altında ise Cevdet Paşa’nın “Cümlemiz faniyiz. Lakin devlet-ü millet ve vatan bakidir...” ifadesi bulunuyor.ÇATIŞMADA YARALANMIŞTIKomutanların dinsel özel günlerde bu tür paylaşımlarda bulunma uygulamaları son dönemde yaşanmaya başladı. Üst düzey askeri yetkililer ve komutanların daha önce kandillerde bu tür mesajlar içeren tebrik kartları paylaşması görülmemişti. Ala’nın mesajındaki dil de TSK’nin daha önce kullanmadığı bir tarz içeriyor. Tebrik kartındaki tarzın daha çok iktidar partisi AKP’nin mesajlarıyla benzeşmesi dikkat çekiyor.Tümgeneral Ala, 15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişimi sırasında darbecilere karşı çıkmıştı. Ala, İstanbul Kartaltepe Kışlası’nda darbe girişiminde bulunan FETÖ’cülere karşı mücadele etmiş, çatışmaya girmiş ve yaralanmıştı. Ala, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzaladığı kararname ile 3. Ordu Komutanlığı Kurmay Başkanlığı ve Erzincan Garnizonu Komutanlığı görevine getirilmişti.TUĞAMİRALİN İNCELEMESİ SÜRÜYORMakam aracı ile gittiği tarikat tekkesinde cüppe ve sarıkla fotoğrafları kamuoyuna yansıyan Tuğamiral Mehmet Sarı ile ilgili Milli Savunma Bakanlığı’nın (MSB) yürüttüğü inceleme sürüyor.Edinilen bilgiye göre Mehmet Sarı, 1987’de Heybeliada Deniz Lisesi’nden, 1991’de Deniz Harp Okulu’ndan mezun oldu. Daha sonra ABD’ye giderek yüksek lisans yaptı ve muharip sınıftan mühendis subay sınıfına geçti. Muharip subay olmadığı için Harp Akademisi’ni bitirmedi. Mühendislik alanında yüksek lisans yapmasının ardından muharip sınıftan mühendislik sınıfına geçen Sarı, Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) kararıyla sınıftan amiral olarak terfi ettirildi. Konuya ilişkin bilgi veren kaynaklara göre amiral sıkıntısının yaşandığı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda terfi eden Sarı, İkmal Komutanlığı’na getirildi. Sarı hakkında MSB soruşturmasına göre karar verilecek.Sendikalar, mülakatın tamamen kaldırılmasınıisterken mülakatın mülakatınıgetirmek isteniyor
Sendikalar, mülakatın tamamen kaldırılmasını isterken mülakatın mülakatını getirmek isteniyor Sendikalar, torpile kapı açtığı gerekçesiyle sözlü sınavların (mülakat) kaldırılmasını talep ederken iktidar bir adım daha ileriye taşımak istedi. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda KPSS, yazılı ve sözlü sınavla işe giren personele, uzmanlık için ayrıca mülakat yapılmak istendi. Üstelik buna ilişkin detaylar da yönetmelik olarak değil, “usul ve esaslar” şeklinde düzenlendi. Resmi Gazete’de yayımlanması gerekirken yayımlanmadı. Danıştay, yürütmeyi durdurma kararı verdi.Hazine ve Maliye Bakanlığı, kurum içinden defterdarlık uzmanı ve gelir uzmanlığı alımı için “usul ve esasları” belirledi. Başarılı olabilmek için 75 puan ve mülakat şartı getirildi. Ancak bu usul ve esaslar, Resmi Gazete’de yayımlanmadı. Büro Emekçileri Sendikası (BES), düzenlemenin kendilerine tebliğ edilmediğine, Resmi Gazete’de yayımlanmadığına dikkat çekerek Danıştay’da dava açtı. Sendika, kurumda uzun yıllar görev yapan, işe başlarken hem KPSS hem kurum yazılı sınavı hem de sözlü sınavlardan geçerek ataması yapılan personelin, ayrıca objektif olmayan sözlü sınava katılma koşulunun aranmasının hukuka aykırı olduğuna dikkat çekti. ‘YÖNETMELİKLE UYUMLU DEĞİL’Danıştay 2. Dairesi kararında, bakanlığın belirlediği “usul ve esaslarda” yazılı ve sözlü sınav puanı, sınav kurulunun oluşumu gibi mevcut yönetmeliklerle uyumlu olmayan hükümlere de yer verildiğini belirtti. Bu düzenlemelerin yönetmelikle gerçekleştirilmesi ve Resmi Gazete’de yayımlanması gerektiğini kaydeden Danıştay, şu değerlendirmeyi yaptı: “Davalı idare bünyesinde görev yapan personelin defterdarlık uzmanı veya gelir uzmanı olarak atanmasına dair genel hükümleri içeren hususların, belirtilen yasal gerekler yerine getirilmeksizin, usul ve esaslar şeklinde adsız düzenleyici işlemle düzenlenmesinde ve bu düzenlemenin Resmi Gazete’de yayımlanmamasında hukuka uyarlık görülmemiştir.” Danıştay, telafisi güç zararlar ortaya çıkacağına işaret ederek, sözlü sınav ile en az 75 puan şartının yürütmesini durdurdu. Karar oybirliğiyle alındı.Zafer Havalimanıiçin verilen garantiödemesinin ertelenmesi 'uygun' bulunmadı
Zafer Havalimanı için verilen garanti ödemesinin ertelenmesi 'uygun' bulunmadı Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürlüğü, Kütahya, Afyon ve Uşak illerine hizmet vermek üzere yap-işlet-devret (YİD) modeli ile yaptırılan Zafer Havalimanı için verilen garanti gereği ödemelerin koronavirüs nedeniyle ertelenmesi önerisini “kamu menfaatına uygun” bulmadı. CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, suç duyurusunda bulundu. Zafer Havalimanı için devletin verdiği yolcu garantisinin söz verilenin çok altında kaldığı ortaya çıkmıştı. TBMM KİT Komisyonu üyesi CHP’li milletvekilleri, komisyon başkanlığına bir önerge vererek sözleşmedeki “mücbir sebepler gereği” koronavirüs salgınının göz önünde bulundurularak 2020 yılı için ödenmesi gereken 6 milyon 738 bin 310 Avro’nun ertelenmesini ya da borcun silinmesini istemişti. Önerge, AKP’li milletvekillerinin oylarıyla reddedilmişti. Konunun görüşüldüğü KİT Komisyonu toplantısında söz alan CHP’li Deniz Yavuzyılmaz, koronavirüsün mücbir sebep olup olmadığını sormuştu. Yavuzyılmaz’a gelen yanıtta işletme ile şirket arasından imzalanan uygulama sözleşmesinde salgın hastalığın bir mücbir sebep olarak tanımlandığı belirtilmişti. Yanıtta, “Yaşanan süreçte mücbir sebep halinin gerekçe gösterilerek edimlerin askıya alınmasını talep etmenin kamu menfaatına uygun olmayacağı değerlendirilmektedir” denilmişti.SUÇ DUYURUSU Gelen yanıtı Cumhuriyet’e değerlendiren Yavuzyılmaz, “2020 yılında tutturulamayan yolcu sayısı, garanti edilenin yüzde 99’u seviyesine ulaştı. Yani kamu adına bakarsak bardağın yüzde 99’u boş. Önceki yıllarda da durum farklı değil. 2012 - 2020 yılları arasında ortalama hata payı yüzde 97. Havalimanının kamuya devredileceği 2044 yılına kadar bu yüzde 97’lik hata payı devam ederse görevli şirketin kasasına Hazine garantisi olarak 208 milyon Avro para girecek. Bu tümüyle kamu zararıdır. Zafer Havalimanı hayali bir iştir. Neredeyse hiç uçak inmediği, kalkmadığı ve yolcusu bulunmadığı halde Hazine, bu şirkete 208 milyon Avro ödeyecek. Konuyla ilgili suç duyurusunda bulundum” dedi.TBMM Başkan Vekili Akar, iktidarın içtüzük oyununu değerlendirdi
TBMM Başkan Vekili Akar, iktidarın içtüzük oyununu değerlendirdi TBMM Başkan Vekili Haydar Akar, Güvenlik Soruşturması Kanun Teklifi’ndeki oylamaya yönelik eleştirilere yanıt verdi. Akar, “Meclis’te muhalefetin bariz çoğunluğu vardı. Anayasa ve içtüzüğe uygun olan kararım, doğru. Gerçeği örtbas etmeye çalışıyorlar. Oylamayı Divan’a götürebilmek için komisyonu yerinden kaldırdılar, usül tartışması yapılsa haklı olduğum ortaya çıkacaktı” dedi. TBMM Başkan Vekili Akar, Güvenlik Soruşturması Kanun Teklifi oylamasına yönelik kendisine yöneltilen eleştirilere yanıt verdi. Cumhuriyet’e konuşan Akar, oylamada anayasa ve İçtüzüğe uygun hareket ettiğini belirterek “Bugüne dek binlerce kez yapılan işari oylamaların tümünde kullanılan yöntemle oylama yapıldı. Salonda muhalefetin 3’te 2’lik çoğunluğu vardı. Bariz bir şekilde görünüyordu. Bu tür bariz durumlarda hiçbir başkan vekili, dönüp kâtip üyelerine, ‘Var mı, yok mu’ diye sormaz. Meclis tarihinde bu böyledir. Bariz bir durum yoksa elektronik oylamaya gidilebilir, doğrudur ama bariz üstünlüklerde hiçbir zaman elektronik oylama yapılmamıştır. Bunu Meclis Başkanı da diğer başkan vekilleri de uygulamıştır. Kararım, doğru bir karardı. Aksi durumda içtüzük 141’in verdiği yetkinin kötüye kullanımı olur. Kâtip üyelerin tavrı da bu yetkinin kötüye kullanılmasına yönelik bir örnek. 3’te 2 çoğunluk olmasına rağmen itiraz haklarının olduğunu düşünüyorlar” ifadelerini kullandı.‘BAŞKAN BAĞIMSIZDIR’Akar, TBMM Başkanı’nı sadece kürsüdeki görüntüleri değil, Meclis’teki tüm kamera görüntülerini izlemeye davet ederek “Cumhur İttifakı ile diğer muhalefet partilerinin sayısal durumu görüntülerde görülebilir ve verdiğim kararın ne kadar doğru olduğu teyit edilebilir. Aksi durum görüntülerle ispat edilebilirse ben özür dilerim. Ama görüntüler izlenirse onlar özür dileyecekler” dedi. Oylamanın ardından Meclis’in kapanma sebebinin komisyonun yerinden kaldırılması olduğunu kaydeden Akar, “Meclis’i kapatanlar kendileri. Meclis açık kalıp, usul tartışması açılsaydı benim haklılığım ortaya çıkacaktı ve böyle bir itiraz hakları olmayacaktı. İçtüzüğün 13. maddesindeki ‘Yanlışlık birleşimden sonra anlaşılırsa Meclis Başkanı, Divanı toplayarak takip edilecek yolu kararlaştırır’ ifadesinden yararlanıp, bunu Divan’a götürebilmek için komisyonu kaldırdılar ve ben de içtüzüğe göre Meclis’i kapatmak zorunda kaldım” diye konuştu. Akar, bundan sonrası için Meclis’in yönetilmesinin zorlaştığına dikkat çekerek meclis Başkanı’nın, ‘Koşa koşa gelirim’ demesinin doğru bir usül olmadığını ifade etti. Akara, “Meclis Başkanı bağımsızdır. Orada alınan kararları bireysel olarak beğenip beğenmeme, gelip, ‘Ben yöneteceğim’ deme lüksü yoktur” dedi.SemihŞahin, AKP dönemindeki‘çoraklaşmanın’kırıldığınısöyledi
Semih Şahin, AKP dönemindeki ‘çoraklaşmanın’ kırıldığını söyledi Bilecik Belediye Başkanı CHP’li Semih Şahin, Osmanlı’nın kuruluş kenti Bilecik’i 15 yıl sonra kaybedenlerin “hazımsızlık” nedeniyle saldırıda bulunduklarını kaydetti. CHP’li Bilecik Belediyesi’ne, İstanbul Sözleşmesi’ni destekleyen afişleri nedeniyle organize şekilde saldırı başlatıldığını belirten Şahin, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının ardından kadın platformları ve derneklerinin paylaştığı tepki metinlerini billboardlara taşıdıklarını belirterek “Farklı metinler vardı, bir tanesine yönelik tepki oluştu. Şiddetin toplumun tüm kesimlerinden gelebileceğine dikkat çeken bir metindi. Bunun içinden sadece öğretmen ve polisi cımbızlayarak karşı propaganda yapıldı. Ayrıca sosyal medya üzerinden bir troll saldırısı gerçekleştirildi. Ama biz yayımladığımız metnin arkasındayız. Kadına şiddet; kimden, nereden, nasıl gelirse gelsin biz bunun karşısındayız, ana fikrimiz bu” dedi. ‘İLKLER YAŞANIYOR’Kadına yönelik şiddetin karşısında olduğumuz gibi kadının iş ve siyaset alanındaki etkisini artırmak için çaba gösterdiklerini ifade eden Şahin şunları söyledi: “Bilecik 15 yıllık AK Parti döneminde özellikle kültürel anlamda çoraklaştırılmış, kadın ikinci plana atılmıştı. Kadınların iş dünyasındaki etkinliğini artırabilmek için bir kadın kooperatifinin kurulmasına öncülük ettik. Kadınların ekonomik yaşamda daha fazla yer alabilmesi için kreşleri çok önemsiyoruz. Her mahalleye bir kreş sözümüz vardı, bunların ikisini açtık. İlk kez bir kadın, belediye başkan yardımcısı oldu. Hemen ardından CHP ve İYİ Parti’nin Bilecik Merkez İlçe başkanlıklarına kadınlar aday oldu ve seçildiler. Bunlar da Bilecik’te ilklerdi.”Demirtaş, yeni anayasa için pazarlık yaptığıiddia edildi
Demirtaş, yeni anayasa için pazarlık yaptığı iddia edildi Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Cumhur İttifakı’nın yeni anayasa için bazı muhalif partilerle el altından gayri resmi şekilde pazarlık yaptığını ileri sürdü. Gazete Karınca’ya açıklamalarda bulunan Demirtaş, “Öyle tahmin ediyorum ki bazı muhalefet partileri ile el altından gayri resmi şekilde yeni anayasa için parlamenter sisteme dönüş dahil bazı pazarlıklar yapıyorlar. Bunlar arasında bildiğim kadarıyla HDP yok” dedi. Demirtaş, iktidarın kazanamayacağını anladığı için muhalefeti masaya çağırdığını söyledi. ‘ÜÇÜNCÜ İTTİFAK’ ÖNERİSİDemirtaş, önceki gün yaptığı açıklamada “üçüncü ittifak” önerisinde bulunmuştu. Demirtaş, “Eğer muhalefetteki milliyetçi odaklar demokrasi ittifakına engel olmaya devam edecekse HDP öncülüğünde üçüncü ittifak kurulabilir” ifadelerini kullanmıştı. l İç PolitikaSefaletücretine 3 TL zam yapıldı
Sefalet ücretine 3 TL zam yapıldı AKP, içerisinde yine tartışma yaratacak düzenlemelerin yer aldığı yeni bir “torba yasa teklifi” dün Meclis’e sundu. İçindeki düzenlemeler özetle şöyle:- Ücretsiz izne çıkarılan işçilere günlük verilen 47 TL nakdi ücret desteği 50 TL’ye çıkarıldı. Yiyecek ve içeçek sektöründe marttan sonra ücretsiz izne çıkarılanlara da nisan ve mayıs aylarında günlük 50 TL verilecek. - Yiyecek, içecek sektöründeki işyerlerine istihdamın desteklenmesi için nisan ve mayıs ayları için prim desteği verilecek. Bu işyerlerinin sigortalı ve işveren hissesi primlerinin tamamı, işverenlerin SGK’ye ödeyecekleri tüm primlerinden mahsup edilmek suretiyle İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanacak. - Bugün yüzde 20 olan kurumlar vergisi oranı 2021 yılı kurum kazançları için yüzde 25, 2022 yılı kurum kazançları için ise yüzde 23 oranında uygulanacak. KİRALIK KASA TMSF’YE- Zamanaşımı nedeniyle Yatırımcı Tazmin Merkezi’ne devredilen alacak ve emanetler, hak sahiplerine talepleri durumunda iade edilecek. - Üreticilerin 31 Aralık 2020 itibarıyla tasfiye olunacak alacaklar hesabına aktarılmış tarımsal kredi borçları yapılandırılacak. Ancak uygulanacak yüzde 11 yerine yüzde 18 olacak. - Bankalar nezdindeki mevduat, katılım fonu, emanet, kiralık kasa ve her türlü alacaklardan 10 yıl içinde aranmayanlar banka tarafından TMSF’ye devredilecek.Başkan NihatÖzdemir,‘Henüz verilmişbir kararımız yok, yakın zamanda açıklayacağız’dedi
Başkan Nihat Özdemir, ‘Henüz verilmiş bir kararımız yok, yakın zamanda açıklayacağız’ dedi F.Bahçe’nin 1959 yılı öncesi şampiyonluklarla ilgili yaptığı başvuru ezeli rakibi G.Saray’ın tepkisini çekerken iki dev kulüp arasında karşılıklı sert açıklamalar peş peşe geldi. Gözler TFF’nin vereceği karara çevrildi. TFF Başkanı Nihat Özdemir, “Henüz verilmiş bir kararımız yok. Yakın zamanda açıklayacağız” dedi. Bakalım nasıl bir karar çıkacak? F.Bahçe’nin iletişimden sorumlu yönetim kurulu başkanı Metin Sipahioğlu kulüp televizyonunda yaptığı açıklamada, 1959 öncesi şampiyonlukların sayılması ve yıldız hesabına katılması yönündeki taleplerini yinelemişti. G.Saray ise jet hızıyla yanıt vermiş, başkan yardımcısı Yusuf Günay, Sarı-Lacivertlilerin bu başvurusunun hukuki olmadığını dile getirmişti. Türkiye Futbol Birinciliği ve Milli Küme şampiyonlukları sayılırsa; F.Bahçe 28, G.Saray 23, Beşiktaş ise toplamda 20 şampiyonluğa ulaşacak.NİSAN AYI ZOR GEÇECEK F.Bahçe için nisan ayı zorlu geçecek. Zirvedeki Beşiktaş ile arasındaki 5 puanlık farkı kapatmak için bu ay içerisinde 6 kritik maça çıkacak olan Sarı-Lacivertlilerde hem teknik sorumlu Emre Belözoğlu hem de futbolcular, bir anlamda kulüpteki kaderlerini belirleyecekler. F.Bahçe, bu ay toplam 6 lig maçına çıkacak. Bu 6 maçın 4’ü düşme korkusu yaşayan takımlarla (Denizli, Malatya, Başakşehir, Kasımpaşa) olacak.Tokat’ta halk siyanürle altın arama ruhsatının iptali için dava açtı
Tokat’ta halk siyanürle altın arama ruhsatının iptali için dava açtı Dilekçede, “En az 5 milyon orman ağacının kesilmesine, çevreyi çok aşırı arsenik ve zehirli bakır, kurşun ile kirletecek, insan sağlığına aşırı zarar verecek yerüstü ve yeraltı sularını aşırı kirletecek olan bakır, altın gibi maden arama izinlerinin verilmesi suçtur’’ denildi. Tokat’ın Erbaa ilçesinde bölge sakinleri siyanürle altın arama için verilen ruhsatın iptali istemiyle mahkemeye başvurdu. Çerkezfındıcak Köyü Doğa ve Çevre Koruma Derneği, Erbaa Çevre ve Kültür Derneği, Kozlu Köyü Muhtarlığı ile Enebağı Köyü Doğa ve Çevre Koruma Derneği, Tokat İdare Mahkemesi Başkanlığı’na başvurarak Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü alehine maden arama ruhsatının iptali istemiyle dava açtı.2 BİN HEKTARA İZİN Bölge sakinleri adına başvuran avukat İsmail Hakkı Atal, hazırladığı dilekçede Verusa Holding’e bağlı Galata Altın İşletmeler A.Ş’ye verilen 2 bin hektarlık alan üzerinde maden arama ruhsatının hukuka ve kanuna aykırı olduğunu vurguladı.Erbaa Ovası’nın koruma altına alındığı ve tarım dışında bir faaliyetin yapılmasına izin verilmemesi gerektiği anlatılan dilekçede “Bir madencilik şirketinin kapacağı aslan payından devlete bırakacağı yüzde 1,5 cüzi bir bedel karşılığında Tokat’ın ve Yeşilırmak Havzası’nın ekonomik çöküşü kabul edilemez. Bölgenin tarım, hayvancılık ve turizm kayıplarının hesap edileceği bir toplumsal maliyet analizi yapılacak olursa, öncelikle 3 ilçe ve 40 köyün tarım ve hayvancılık gelirleri göz önüne alınmalıdır. 3 ilçe ve 40 köy söz konusu altın arama faaliyetinden ve ileride açılması planlanlanan siyanürlü - sülfirik asitli altın madeninden olumsuz etkilenecek’’ ifadeleri kullanıldı. Dilekçede özetle şu ifadelere yer verildi: “Bölgede toplam maden arama izinleri kapsamında en az 5 milyon orman ağacının kesilmesine ormanın yok ve tahrip olmasına ve çevreyi çok aşırı arsenik ve zehirli bakırkurşun ile kirletecek, insan sağlığına aşırı zarar verecek yerüstü ve yeraltı sularını aşırı kirletecek olan bakıraltın gibi maden arama izinlerinin verilmesi suçtur. Türkiye’nin en önemli ovalarından Erbaa Ovası’nı yok edecek altın madeni ruhsatı verilmesi ‘temel milli yararlara karşı faaliyette bulunma’ suçudur.’’