Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Monday, 05.19.2025, 11:51 PM (GMT)

News - Haberler

İstanbul Havalimanı'nda Interpol operasyonu

İstanbul Havalimanı'nda Interpol operasyonu İstanbul Havalimanı'nda, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Interpol Şube Müdürlüğü görevlilerinin operasyonuyla çok sayıda suçtan aranan bir şüpheli gözaltına alındı. İstanbul Havalimanı’nda, çok sayıda suçtan aranan şüpheli R.A., Türkiye’ye girmek isterken pasaport kontrolü esnasında gözaltına alındı. Şüphelinin yakalanma anı güvenlik kamerasına yansırken, R.A., polis ekipleri tarafından sorgulanmak üzere emniyete götürüldü. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Interpol Şube Müdürlüğü görevlileri, 31 Mart Pazartesi günü, saat 23.55 sıralarında Hollanda’dan İstanbul Havalimanı’na gelerek giriş yapmak isteyen R.A., isimli kişi pasaport kontrolü sırasında gözaltına aldı. Şüphelinin yapılan kontrollerinde interpoltarafından aranması olduğu ve 4 kez "Basit Yaralama", 2 kez "Hakaret", "Tehdit" ve 2 kez de "Kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde kabul etmek veya bulundurmak" suçlarından arandığı tespit edildi. Gözaltına alınan şüpheli R.A., emniyetteki işlemleri devam ederken, yakalanma anı ise güvenlik kamerasına saniye saniye yansıdı. DHA

Yarın Cumhuriyet Cumartesi günü

Yarın Cumhuriyet Cumartesi günü Hafta sonu kısıtlamalarının tekrar uygulanmaya başladığı ilk Cumartesi günü, gazeteniz Cumhuriyet'e ve Cumartesi ekine ulaşabileceksiniz. Cumhuriyet Cumartesi, her cumartesi olduğu gibi bugün de gazeteniz Cumhuriyet'le birlikte bayilerde. "Her gün bir ekmek, bir Cumhuriyet..." Bu hafta Cumhuriyet Cumartesi'nde...Son Yaz'ın Yağmur'u Hafsanur Sancaktutan Cumhuriyet Cumartesi'ye konuştu: Aşkın, sevginin hakkını verelimAkrep dizisi oyuncularından Aslı Melisa Uzun, '10 Soruda'nın konuğu oldu. Ruh halini, kırmızı çizgilerini paylaştı.  İnsanlar neden birinin peşine takılır da onun dediklerini sorgusuz sualsiz yapar? Erdal Atabek yazdı... 30'larında kilonu korumaya mı çalışıyorsun?Taylan Kümeli 10 yolunu anlattı. Sinema, tiyatro, dizi, kitap, astroloji, teknoloji, psikoloji, gezi, bu senin hakkın, iş'te mola ve daha fazlası için Cumhuriyet Cumartesi okuyun./Archive/2021/4/2/115844314-screenshot1.png cumhuriyet.com.tr

Diyanet'ten estetik yaptıranlara: Tedavi dışında caiz değil

Diyanet'ten estetik yaptıranlara: Tedavi dışında caiz değil Diyanet'in kitabında, estetik operasyonları için "Dikkat çekmek, daha güzel görünmek amacıyla, yaratılıştan verilmiş olan özellik ve şekillerin değiştirilmesi İslam dininde, fıtratı bozma kabul edilerek yasaklanmıştır” denildi. Diyanet Din İşleri Yüksek Kurulu, Tıp ve Sağlıkla İlgili Fetvalar isimli kitapta estetik operasyon yaptıranlar ve estetik cerrahlara ilişkin "uyarı"larda bulunuldu. Dünya’da en çok estetik ameliyat yaptıran ülkeler listesinde Türkiye 11. sırada bulunuyor. Diyanet kitabında, “Tedavi amacı taşımayan estetik operasyon yaptırmak caiz midir?” başlığı altında yapılan açıklamada, "Kuran'a göre insanın, yeryüzünde en güzel biçimde, ölçülü ve dengeli bir şekilde yaratıldığı ve güzelliklerle donatıldığının" altı çizilerek, “İnsanı en güzel şekilde yaratan Yüce Allah, onun makul ve mutedil ölçüler içerisinde süslenmesine, güzel görünmesine ve güzelliklerini korumasına da izin vermiştir. Dikkat çekmek, daha güzel görünmek amacıyla, yaratılıştan verilmiş olan özellik ve şekillerin değiştirilmesi İslam dininde, fıtratı bozma kabul edilerek yasaklanmıştır” denildi. KAŞ ALDIRIP, PERUK TAKANLARA KÖTÜ HABER Daha önce dövme yaptırmanın dinen doğru olmadığını açıklayan Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan, kaş aldıran ve insan saçından peruk takıp, saç eklettirenlere de kötü haber geldi. Sözkonusu kitapta "Hazreti Muhammed tarafından, "vücuda dövme yaptırmak, dişleri incelterek seyrekleştirmek ve kaş aldırmanın yaratılışı değiştirmek, fıtratı bozmak olarak değerlendirildiği belirtilerek, bunları yapanların ve yaptıranların kınandığı" bildirildi. "Hz. Peygamber’in, saç eklemeyi ve ekletmeyi yasakladığı yönündeki rivayetlerin sahih kaynaklarda yer aldığı belirtilen" kitapta, “Konuyla ilgili hadisleri değerlendiren İslam âlimleri, bir kimsenin, saçına başkasının saçını eklemesini veya başkasının saçından imal edilen peruğu takmasını caiz görmemişlerdir. Çünkü bu gibi işlemlerde saygın olan insanın bir parçası kullanılmaktadır ki; bu, zorunlu hâller dışında caiz değildir. Ancak insan saçı dışında ipek, iplik, yün ve benzeri maddelerden yapılmış peruğun takılmasını, fakihlerin çoğunluğu caiz görmektedir” açıklaması yapıldı. Diyanet İşleri Başkanlığı, sadece kanser hastalarının peruk takmasını caiz görülürken, saç ekimi ise kendi saçından alınıp saç kaybına uğrayan bölgeye nakledilmesi yasak kapsamı dışında tutuluyor. SADECE TEDAVİ AMAÇLI ESTETİĞE İZİN VAR Fetvalar Kitabı’na göre, estetik yaptırmak ve yapmanın caiz sayılması için tedavi amaçlı olması şart koşuluyor. Hastalık sebebiyle veya kaza sonucu burun, kulak, göz gibi organlarını kaybedenler veya vücudunda doğuştan ya da sonradan meydana gelen şekil bozuklukları bulunanların estetik ameliyat yaptırmaları bir tür tedavi olup, "fıtratı bozmak" kapsamında değerlendirilmiyor. Vücudun herhangi bir organında, diğer insanlar tarafından aşırı derecede yadırganan, insanın psikolojik olarak etkilenmesine sebep olan bir anormallik veya fazlalık bulunursa, bunun ameliyatla düzeltilmesini "fıtratı bozmak" değil, bir tedavi, normalleştirme işlemi olarak görülerek, "dinen caiz" olarak nitelendiriliyor. GÖĞÜS ESTETİĞİ YAPTIRMADAN ÖNCE BİR DAHA DÜŞÜNÜN Tıp ve Sağlıkla İlgili Fetvalar Kitabı’nda, “Göğüs estetiği caiz midir?” sorusuna da yanıt veriliyor. Doğuştan veya sonradan göğüslerinde anormallik bulunan bir kadının sağlığına zarar vermeyecekse tıbben uygun görülen tedavi yöntemleriyle göğüslerini düzelttirmesi "caiz" bulunurken, tedavi amacı taşımayan, daha güzel görünmek veya dikkat çekmek için göğse müdahale edilmesi "caiz" kabul edilmiyor. BOTOKS YAPTIRMAK CAİZ Mİ? Diyanete göre kadınların en fazla uyguladığı estetik müdahalelerin başında gelen botoks uygulamaları ve yağ aldırma işlemleri de beden ve ruh sağlığı açısından gerekli olmadıkça estetik kaygıyla yapılmasının dine uygun olmadığı bildiriliyor. ESTETİK CERRAHLARA UYARI, “KARŞI CİNSE BENZETME, HİLE VE ALDATMA AMACIYLA YAPAMAZSINIZ” Din İşleri Yüksek Kurulunun, estetik ameliyatlara ilişkin aldığı kararlar doğrultusunda, estetik yaptıranlara ve estetik cerrahlara da önemli uyarılar madde madde şu şekilde sıralanıyor: "Estetik ameliyatın, düzgün ve salim olan fıtratı bozmak kastıyla yapılmamış olması, Ameliyatın yapılmasında, bir yarar sağlama veya mevcut bir zararı giderme ihtimalinin yüksek olması, Tedavi amaçlı yapılmış olması, Ameliyatın bir hile veya aldatma amacıyla ya da karşı cinse benzeme kastıyla yapılmamış olması şartlarıyla caizdir.”    ANKA

YeniŞafak'tan 'şaka gibi' manşet: Guardian'ın 1 Nisanşakasınımanşet yaptılar

Yeni Şafak'tan 'şaka gibi' manşet: Guardian'ın 1 Nisan şakasını manşet yaptılar Türk basınında The Guardian'ın 1 Nisan için hazırladığı 2'inci 'Süveyş Kanalı' projesi haberi pahalıya patladı. Haberler silindi manşetler geri çekildi. İngiliz basın kuruluşu The Guardian'ın Süveyş Kanalı'yla ilgili 1 Nisan şakası, Türk basınında gerçek haber gibi geniş yer buldu.İngiliz gazetesinin 1 Nisan şakaları özel bölümünde yayımlanan haber, Türkiye'de başta Hürriyet, Milliyet, Sabah gibi bir çok internet sitesinde BBC Türkçe kaynaklı olarak gerçekmiş gibi sunuldu. Oda TV'de yer alan habere göre haber, internet sitelerinin ardından gazetelerde de yer aldı. Yeni Şafak gazetesi bugün "Savaş erken çıktı" manşetiyle çıktı. Haberde "İsrail ve İngiltere bypass edecek kanal içim harekete geçti" ifadeleri yer aldı. Gazetenin internet sitesi haberi daha sonra sildi. KARTOĞLU KÖŞESİNE TAŞIDIAkşam yazarı Mustafa Kartoğlu da parodi haberi köşesine gerçek gibi taşıdı.Kartoğlu gazetenin haberini hatırlatarak şu ifadelere yer verdi:"Bugünlerde BM'nin üzerinde çalıştığı projenin İsrail sınırı boyunca yeni bir hat açacak olması üzerinde önemle düşünülmelidir. 193.3 kilometre uzunluğundaki Süveyş Kanalı'ndan 2020 yılında 18.500'den fazla gemi geçti, yani günde yaklaşık 52 gemi... Ancak mesele gemi trafiğinden, ticaret yolundan çok daha önemlidir. Kanal İstanbul Projesi'nin ne anlama geldiğini bu tarihi derslerden yola çıkarak bir kez daha düşünmek gerekiyor."HABER DE NE YAZILMIŞTI?The Guardian haberinde Ever Given adlı kuru yük gemisinin karaya oturarak Süveyş Kanalı'nı kapatmasının ardından Mısır-İsrail sınırında ikinci bir kanal açılmasının görüşüldüğü ve konuyla Birleşmiş Milletler'in (BM) 'Ekonomileri Birleştiren Ticaret Rotaları Komitesi'nin ilgilendiği yazıldı. Haberde 'projenin Mısır'dan Kuzey İrlanda'ya tünelleri de içerebileceği' ama 'Akdeniz'deki su seviyelerinin düşmesine de yol açacağı' ifadeleri de yer alıyordu.Haberde 'OFP Lariol' adında aslında var olmayan bir şirkete ve bu şirketin yetkilisi olarak  'Iver Shovel' isimli bir isme yer verildi. 'Shovel' İngilizcede 'kürek' anlamına geliyor. cumhuriyet.com.tr

SON DAKİKA |Şentop'tan 'Güvenlik teklifi' açıklaması

SON DAKİKA | Şentop'tan 'Güvenlik teklifi' açıklaması Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Mustafa Şentop, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması teklifinin dün reddedilmesine ilişkin, "TBMM'de bir kanunun oylanmasıyla ilgili sorun yaşandı. Oylamada oturumu yöneten meclis başkanvekilinin 'yeterli sayıda kabul olmadığı için kanun teklifinin reddedildiğine' dair açıklaması oldu. Dün oylama tekrar edildi, maddelere geçilme kararı alındı. Burada bunu değerlendiren bazı kişilerin, yapılanın yanlış olduğu yönünde ifadeleri var. Bunların bütünü cehalet mahsulü ifadelerdir" diye konuştu. TBMM Başkanı Mustafa Şentop, "100. Yıl Perspektifiyle 1921 Teşkîlât-ı Esâsîye Kanunu ve Millî Egemenlik Sempozyumu"nun açılışında konuştu. Şentop, "Şüphesiz ki tartışmaları yapmak yanında, bu tartışmaların yapıldığı ortam da önemlidir. İnsanların birbirlerini anlamaya yönelik bir gayret içinde bulunması gerekir. Veya bir düzey tabiri caizse, seviye içerisinde olmaları gerekir. Yapılan konuşmalarda bir konuyu izah ederken, kullanılan yan argümanları alıp da onlar üzerinden farklı sonuçlar çıkararak değerlendirme yapmak veya şahısların özellikle siyasetçilerin, köşe yazarlarının sıfır bilgiye sahip oldukları bir konuda yorum, değerlendirme yapmaları suretiyle, sadece bizim anayasa tartışması değil, hiçbir tartışmayı sürdürebilmemiz, yönetebilmemiz mümkün değil" diye konuştu. "BUNLAR BÜTÜNÜYLE BİR CEHALET MAHSULÜ DEĞERLENDİRMELER" "Bunu biraz da dün yaşanan olayla bağlantılı söylüyorum" diyen Şentop, "Malumunuz ben burada sadece bir akademisyen olarak bulunmuyorum. Meclis Başkanı sıfatıyla bulunduğum için, bu güncel konuya dair de hukukçuların arasında bir şeyler söylemek isterim. Kısaca olayı önce ifade etmek isterim. Evvelki gün TBMM'de bir kanunun oylanması ile ilgi bir sorun yaşandı. Şöyle bir durum. Oylamada, maddelere ne geçilmesi geneli üzerindeki görüşmelerinden sonra kanunun maddelerine geçilmesi oylanıyor. Bu oylamada oturumu yöneten meclis başkanvekilinin yeterli sayıda kabul oyu olmadığı dolayısıyla maddelere geçilmesi kabul edilmediği, bu durumda da kanun teklifi genel kurulda reddedilmiş oluyor. Kanun teklifinin reddedildiğine dair bir açıklaması oldu. Bunun üzerine bazı gelişmeler yaşandı. Dün oylama tekrar edildi. Maddelere geçilme kararı alındı. Burada bunu değerlendiren bazı siyasetçiler, köşe yazarları da yapılanı zaman zaman çok da ağır bir dille, 'meclise darbe' falan gibi ifade ediyorlar. Bunların bütünüyle bir cehalet mahsulü değerlendirmeleri olduğunu ifade etmek isterim. Sadece ben onların yaptığı gibi cehalet mahsulüdür deyip bırakmıyorum" ifadelerini kullandı. "BU YETKİLERİN HEPSİ, MECLİS BAŞKANINDA VAR" Şentop şöyle devam etti: "Öncelikle meclis başkanlığının genel kurulun işleyişi ile ilgili tek ve kendisine mahsus yetkisi vardır. Meclis iç tüzüğünün 14. Maddesi, genel kurulun yönetimi görev ve yetkisini meclis başkanına veriyor. Meclis başkan vekilleri ile ilgili iç tüzüğün 15.  maddesi ise, meclis başkanvekillerinin, meclis başkanı yerine genel kurulu yöneteceğinden bahsediyor. Yine meclis başkanının, başkanvekillerinden hangisinin, hangi birleşimi, günlük toplantıyı veya  toplantı içindeki bölümleri, hangi oturumu yöneteceğine meclis başkanının karar vereceğini söylüyor. Dolayısıyla meclis başkanvekilleri meclisi yönetirken, kendi nam ve hesaplarına değil, meclis başkanı hesabına yönetirler. Dolayısıyla bu yönetimin bütün hukuki sorumluluğu doğrusuyla, yanlışıyla meclis başkanına racidir. Bu bakımından meclis başkanın yönetim sırasında bazı hukuka, iç tüzüğe aykırı işleyişler görmesi halinde buna müdahale etmesi, bu müdahalenin boyutları da değişebilir. Yöneten başkanvekili yerine bizzat kürsüye kendisinin çıkması veya onun yerine başka bir başkanvekilini görevlendirmesi söz konusudur. Bu yetkilerin hepsi, meclis başkanında var. Bunun örnekleri de var. Bunu şunun için söylüyorum, meclis başkanının, yaşanan bir sorun varsa buna müdahale etmesi, bu tartışma konusunda bir kanaat belirtmesi, bir yön belirtmesi tamamen iç tüzükten kaynaklanan bir yetki hatta bir görev, bir sorumluluktur" (DHA)

SON DAKİKA |Şentop'tan Güvenlik SoruşturmasıKanun Teklifi açıklaması

SON DAKİKA | Şentop'tan Güvenlik Soruşturması Kanun Teklifi açıklaması Meclis Başkanı Mustafa Şentop, reddedilen güvenlik soruşturması kanun teklifi hakkında açıklamalarda bulundu. Şentop'un açıklamasından öne çıkan satır başları: YENİ ANAYASA AÇIKLAMASI "Adı konmamış bir anayasa tartışması zaten yaşıyoruz. Hükümet sistemi bağlamındaki tartışmalar, kimse adını söylemiyor ama esasen anayasa tartışmasıdır. Bütünüyle yeni bir anayasa yapılmasına yönelik tartışmayı Türkiye'de genişleterek desteklememiz lazım. Önümüzdeki günlerde bu tartışmanın daha da yoğunlaşacağını ümit ediyorum. Sadece birtakım slogan ve ilkeler düzeyinde bir tartışma, Türkiye'yi ileriye taşımaz." REDDEDİLEN GÜVENLİK SORUŞTURMASI KANUN TEKLİFİ "TBMM'de bir kanunun oylanmasıyla ilgili sorun yaşandı. Oylamada oturumu yöneten meclis başkanvekilinin 'yeterli sayıda kabul olmadığı için kanun teklifinin reddedildiğine' dair açıklaması oldu. Dün oylama tekrar edildi, maddelere geçilme kararı alındı. Burada bunu değerlendiren bazı kişilerin, yapılanın yanlış olduğu yönünde ifadeleri var. Bunların bütünü cehalet mahsulü ifadelerdir. Meclis başkanının genel kurulun işleyişiyle ilgili tek ve kendisine mahsus yetkisi vardır. Bir oylama yapılmıştır. Bunun yanlış, önemli bir yanlışlık içerdiğine dair nitekim iç tüzük çerçevesinde görüntüler incelendi. Buna dair karar başkanlık divanında verildi. Genel Kurul'da doğru bulundu. Bunun üzerine oylama yenilendi. Bu ilk defa olmuş bir şey mi? Hayır. İtiraz varsa başkanın elektronik oylamaya geçmesi gerekir. Başkan elektronik oylamaya gerek yok diyor. AYM kararına göre, içtüzüğü uygulamış olduk. " AYRINTILAR GELİYOR... AA

SON DAKİKA | Meclis BaşkanıŞentop'tan yeni anayasa açıklaması

SON DAKİKA | Meclis Başkanı Şentop'tan yeni anayasa açıklaması Meclis Başkanı Mustafa Şentop, yeni anayasa gündemiyle ilgili açıklamalarda bulunuyor. Şentop'un açıklamasından öne çıkan satır başları: "Adı konmamış bir anayasa tartışması zaten yaşıyoruz. Hükümet sistemi bağlamındaki tartışmalar, kimse adını söylemiyor ama esasen anayasa tartışmasıdır"  AYRINTILAR GELİYOR... AA

Zonguldak'ta maden ocağındaki göçük: 1 işçi hayatınıkaybetti

Zonguldak'ta maden ocağındaki göçük: 1 işçi hayatını kaybetti Zonguldak'ta özel bir şirkete ait maden ocağında meydana gelen göçükte işçi Naci Şekerci (51), yaşamını yitirdi. Zonguldak Merkez'e bağlı İnağzı Mahallesi’nde bulunan özel bir şirkete ait maden ocağında sabah saatlerinde kömür üretimi sırasında göçük meydana geldi. İşçilerden Naci Şekerci, göçük altında kaldı. Mesai arkadaşları tarafından çıkarılan Şekerci, ambulansla Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Şekerci, doktorların müdahalelerine rağmen kurtarılamayarak yaşamını yitirdi. Şekerci'nin emekli olduktan sonra maden ocağında çalışmaya devam ettiği öğrenildi. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.   DHA

İzmir Kadın KuruluşlarıBirliği:İstanbul Sözleşmesi yaşayacak

İzmir Kadın Kuruluşları Birliği: İstanbul Sözleşmesi yaşayacak İzmir Kadın Kuruluşları Birliği (İKKB) düzenlediği çevrimiçi toplantıda ‘İstanbul Sözleşmesi Yaşayacak’ dedi. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü İstanbul Sözleşmesi’ne tüm kurumların dava açması gerektiğini söyleyerek, “Dava açmak, senden korkmuyorum ve bu kararının hukuksuz olduğunu yüzüne söylüyorum demektir. Bu çok değerli” dedi. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü’nün konuk konuşmacı olarak katıldığı ‘İstanbul Sözleşmesi Yaşayacak’ toplantısına İKKB bünyesindeki dernek temsilcileri ve üyeleri katılarak Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına tepki gösterdi. /Archive/2021/4/2/113937621-2.jpg Toplantının açılışında konuşan İKKB Yönetim Kurulu Başkanı Huriye Serter, bugün büyük üzüntü duymanın ötesinde öfke de duydukları İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin çekilmesi konusunu konuşmak istediklerini söyleyen Serter, “Biz kadınlar olarak İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmiyoruz, resmi olarak da bu sözleşmeye geri dönene kadar mücadelemiz sürecektir” dedi. Kadınların öldürüldüğünü, katledildiğini söyleyen Serter, “Biz kadınlar eşit özgür yaşamak istiyoruz. Eşitliğe düşman, kadına düşman olanlar ‘Sözleşmeyi kaldırdık’ diyorlar. TBMM’nin oy birliği ile kabul ettiği bir sözleşmeyi tek bir kişinin ‘kaldırdım’ demesini kabul etmiyoruz. Bizler Atatürk’ün kadınlarıyız ve mücadeleci bir kadın hareketine sahibiz. Bu mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz” dedi. Kadını annelik kariyerine hapseden anlayışı reddettiklerini söyleyen Serter, “Gelecek bizim, umudumuzu yitirmedik ve mücadelemizi sonuna kadar götüreceğiz. Dünyanın biz kadınlara ihtiyacı var, bu gerçeği hiç kimse değiştiremeyecek” dedi. /Archive/2021/4/2/113936903-3.jpg “İSTANBU SÖZLEŞMESİ KENDİ DENEYİMLERİYLE YERLİ VE MİLLİDİR" Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü ise İstanbul Sözleşmesi’ni bu iktidarın hazırladığını ve o dönemde kendi bünyesinden dahi itiraz gelmediğini hatırlatarak, “Kendi deyimleri ile yerli ve milli bir sözleşme bu. Avrupa’nın bize dayattığı, bizim yabancısı olduğumuz bir sözleşme değil, bizzat kendimizin yazdığı, maddelerini bu iktidarın kaleme aldığı bir sözleşme. Dün kendi yazdıklarını bugün inkar noktasına gelmelerini kabul etmiyoruz” dedi. Kadınlar olarak son derece cesaretli olduklarını söyleyen Güllü, “31 yıldır sahada çalışan bir kadınım. Yalan söylüyorlar, kimin, ne fikirle karar aldığını anlayacak kadar da bu mücadelede deneyimliyiz. Bu ülkede yaşananları çok iyi bilen bir çatı örgütüne sahibiz. 1896 yılından beri örgütlü bir kadın mücadelesi var bu topraklarda. Nerede yanlış var hiç çekinmeden söylüyoruz, yine söyleyeceğiz” dedi. İstanbul Sözleşmesi’nin 81 maddenin tamamının ‘kadınlara, kızlara, farklı cinsel yönelimlere ayrımcılık yapma’ diyen bir sözleşme olduğunu vurgulayan Güllü, “Durum AB’ye ve ABD’ye dahil tüm dünyaya süreci anlattık, anlatıyoruz. Kadın hareketi olarak ‘bize yardım edin’ demiyoruz, ama buradaki süreci anlatmak zorundayız. Hukuka uymaya herkes mecbur. Cumhurbaşkanı olsa da uymak durumundasınız. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı hukuki değildir ve yok hükmündedir” diye konuştu. /Archive/2021/4/2/113938981-1.jpg “SARI ÖKÜZ BİR KERE VERİLİR” Erken yaş evliliklerindeki cezanın kaldırılmasını da denediklerini, boşanma komisyonu kurmaya kalktıklarını, bu iktidarın nafakayı kaldırmayı da denediklerini söyleyen Güllü, “Biz bu zihniyeti tanıyoruz. Sarı öküz bir kere verilir, onu verdik mi arkasının nasıl geleceğini biliriz. Bu sözleşmeden geri adımın hukuksuzluğunun ilk cevabını biz verdik. Eğer geri adım atarsak daha fazlasını isteyecekler, yapacaklar. Bugün Sözleşmeden çekildik diyorlar, yok öyle bir imkan. Demek ki az çalışmışız ki bunu yapabileceklerini sandılar. Daha fazla mücadele vereceğiz demek ki” diye konuştu. TEK İMZA İLE ÇIKILAMAZ Tek imza ile uluslararası sözleşmeden çekilmeyi kabul etmenin, her kanunu, her sözleşmeyi bir gecede ortadan kaldırılabileceğini kabul etmek anlamına geldiğini söyleyen Güllü, “İran’da kadının sokağa yanında erkek olmadan çıkamayacağı kararı da bir gecede alınmıştı. İran olmayacağız, bunu asla kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz” dedi. Mayıs’ta bir miting yapacaklarını söyleyen Güllü, “Bu süreçte tüm kanallardan bunun mücadelesini vereceğiz, bilinci yükselteceğiz ve sokağı da terk etmeyeceğiz. Sokaklar kadınlarındır” diye konuştu. “DAVA AÇIN” Danıştay’a dava açmanın ne sonuç vereceği konusuna da değinen Güllü, “Dava açmak çok önemli. Dava açmak bu iktidara ‘senden korkmuyorum ve bu kararına tepki gösteriyorum, hukuksuz olduğunu yüzüne söylüyorum’ demektir” dedi. Danıştay’ı, Yargıtay’ı Anayasa Mahkemesi’ni kendisinin atadığı bir yapıda olumlu hukuki sonuç almayı umarak dava açmadıklarını söyleyen Güllü, “Bu bir irade beyanıdır, cesaret gösterme adına çok değerlidir. Her kurum, her dernek dava açmalı, ‘zaten açıldı bana ne gerek var’ denmemeli. Muhalefetin büyüklüğünü göstermek adına dava açmak çok önemli” diyerek sözlerini tamamladı. İZMİR / Cumhuriyet

Polis tarafındanöldürülen Floyd davasısürüyor: Sağlık görevlisi o anlarıanlattı

Polis tarafından öldürülen Floyd davası sürüyor: Sağlık görevlisi o anları anlattı ABD'de polis şiddeti sonucu hayatını kaybeden George Floyd'un ölümüne ilişkin dava devam ediyor. Davanın 4’üncü gününde Floyd'a ilk müdahaleyi yapan sağlık görevlisi, olay yerinde kalbinin durduğuna inandığını söyledi. ABD'nin Minnesota eyaletinde, siyah George Floyd'un gözaltına alınması sırasında dizini ensesine basarak ölümüne sebep olan eski polis memuru Derek Chauvin'in davasının 4’üncü gününde, mahkemede şahit olarak olay günü çalışan acil durum ekipleri görevlileri ve Chauvin'in amiri dinlendi. Minneapolis şehrindeki Hennepin Bölge Mahkemesinde görülen davada tanık kürsüsüne gelen, Floyd’a olay anında ilk müdahaleyi yapan ambulans sağlık görevlisi Derek Smith, olay yerine vardıklarında Floyd’un tepkisiz olduğunu, nefes almadığını ve nabzının atmadığını belirtti. “ÖLDÜĞÜNÜ DÜŞÜNDÜM” Smith, Floyd’un olay yerinde kalbinin durduğuna inandığını ifade ederek “Mesleki olmayan ifade ile onun orada öldüğünü düşündüm” diye konuştu. Smith'in yanındaki diğer sağlık görevlisi Seth Bravinder da Floyd’u yerden sedye ile ambulansa alarak araçtaki ekipmanlarla kalbini göğüs kompresyonları ve elektroşok metoduyla çalıştırmayı denediklerini ancak iyileşmeyince Floyd'u hastaneye bıraktıklarını söyledi. “SEDYEDE YATAN TEPKİSİZ BİR BEDENDİ” Olay günü acil müdahale ekibi olarak bölgeye gelen itfaiye kaptanı Jeremy Norton da Floyd’a yardım etmek için ambulans görevlileri ile olay yerinden iki blok ötede buluştuklarını ancak durumun ümit verici görünmediğini belirtti. Norton, “Sedyede yatan tepkisiz bir bedendi” diyerek Floyd’dan hiçbir şekilde nabız alınamadığını tespit ettiklerini ve polisin gözaltında gerçekleşen bir ölüm olduğu için olayı itfaiye teşkilatındaki amirine rapor ettiğini kaydetti. AMİRİ: "DURMASI GEREKİRDİ" Dün görülen davada tanık sandalyesine en son gelen Chauvin’in amiri Çavuş David Pleoger da “polisin eğitim protokollerine göre belli şartlarda güç kullanabileceğine ancak kontrol sağlandıktan sonra bunun durması gerektiğine” işaret etti. Pleoger, polisin üzerindeki kamera görüntülerini inceledikten sonra Chauvin'in güç kullanımını sona erdirmesi gerektiğini ifade ederek “Floyd artık polislere herhangi bir direniş göstermediğinde, kısıtlama sona erdirebilirlerdi" değerlendirmesinde bulundu. İLK DEFA VÜCUT KAMERALARI GÖSTERİLDİ Mahkemede ilk defa gösterilen polis vücut kameraları kayıtlarında ayrıca, Chauvin’in amiri Pleoger’i olay yerine çağırdığı ve Floyd için “Bu oldukça büyük adamı yere yatırıp kontrol altına almak zorundaydık. Deliriyordu. Polis aracına binmek istemedi. Muhtemelen bir şeylerin peşindeymiş gibi görünüyor" ifadelerini kullandığı duyuldu. Yaklaşık 4 hafta sürmesi beklenen davada 2’nci ve 3’üncü dereceden cinayet ve adam öldürme suçlamalarından yargılanan Chauvin'in, suçlu bulunması halinde 40 yıla kadar hapis cezası alabileceği belirtiliyor. “NEFES ALAMIYORUM” Siyah Amerikalı 46 yaşındaki George Floyd, 25 Mayıs 2020'de dolandırıcılık şüphesiyle Minnesota eyaletinin Minneapolis kentinde gözaltına alındığı sırada, 44 yaşındaki polis memuru Derek Chauvin'in 9 dakika 29 saniye boyunca diziyle boynuna bastırması nedeniyle dakikalarca "nefes alamıyorum" demişti. Ülkede siyahlara yönelik polis şiddeti tartışmalarını alevlendirmiş ve protestolar, olayların başladığı Minneapolis'ten ülke geneline sıçramıştı. Floyd’un ölümüne neden olmakla suçlanan Chauvin, olaydan 4 gün sonra gözaltına alınmış, hakkında cinayet ve adam öldürme suçuyla dava açılarak tutuklanmıştı. Chauvin, 29 Mayıs 2020'den beri tutuklu bulunduğu Oak Park Heights'teki hapishaneden 10 Temmuz 2020'de, kefalet bedeli olan 1 milyon doların "Allegheny Casualty Company" adlı kuruluş tarafından garanti edilmesinin ardından serbest bırakılmıştı. Floyd'un ölümünde kusurlu bulunan diğer 3 polis memuru da daha önce 750 bin dolar tutarındaki kefalet bedelini ödemeleri üzerine tutuksuz yargılanmak üzere salıverilmişti. AA

Bakan duyurdu: Mart ayınakdiücret desteğiödemeleri için tarih belli oldu

Bakan duyurdu: Mart ayı nakdi ücret desteği ödemeleri için tarih belli oldu Mart ayı nakdi ücret desteği ödemelerinin ne zaman yapılacağına ilişkin açıklama geldi. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, mart ayı nakdi ücret desteği ödemelerinin 9 Nisan'da yapılacağını duyurdu. AİLE, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, mart ayına ilişkin nakdi ücret desteği ödemelerinin 9 Nisan’da gerçekleştirileceğini duyurdu.Bakan Selçuk, yazılı açıklama yaparak, mart ayına ilişkin nakdi ücret desteği ödemelerinin 9 Nisan'da gerçekleştirileceğini bildirdi. Bakan Selçuk, ödemelerin banka hesapları üzerinden yapılacağını anımsatarak, sistemde IBAN bilgisi eksik veya hatalı olanların ödemelerinin ise PTT aracılığıyla gerçekleştirileceğini belirtti.  DHA

Dünya devinin lojistiği Türkşirketine emanet

Dünya devinin lojistiği Türk şirketine emanet Türkiye’nin lojistik sektöründe faaliyet gösteren şirketlerinden Netlog’un iştiraki Bleckmann, dünyanın önde gelen moda markalarından Karl Lagerfeld’in 45 ülkedeki lojistik operasyonlarını yönetecek. Dünya moda endüstrisinin markalarından Karl Lagerfeld uluslararası büyümesini Bleckmann ile hızlandırıyor. İki şirket arasında varılan ve Ocak 2021’den itibaren geçerli olan anlaşmaya göre, Karl Lagerfeld’in 45 ülkedeki lojistik operasyonları Bleckmann tarafından yönetilecek. Bleckmann söz konusu operasyon için Hollanda’nın Enschede bölgesinde bulunan deposunun 6 bin metrekarelik bölümünü de Karl Lagerfeld ürünlerine ayıracak. Söz konusu anlaşma aynı zamanda Türk lojistik sektörü açısından da büyük önem taşıyor. Nitekim Bleckmann’in hisselerinin yaklaşık yüzde 90’u Türkiye’nin en büyük lojistik şirketi Netlog’a ait. Netlog 2014’te Avrupa’da ciddi iki satın alma gerçekleştirirken; Hollandalı TNT Lojistik ile Belçikalı Belspeed firmalarını bünyesine katmıştı. Daha sonra bu iki şirketin operasyonları Bleckmann çatısı altında birleştirildi. Netlog, geçtiğimiz yıllarda gerçekleştirdiği ikinci tur yatırımıyla da Bleckmann’deki hisselerini yüzde 90’un üzerine taşıdı./Archive/2021/4/2/112552098-photo-timothy-and-jurrie-jan.jpgÇALIŞAN SAYISI 6 BİNE KADAR ÇIKIYORÖnde gelen fashion & lifestyle markalarıyla çalışan Bleckmann yılda 300 milyondan fazla ünitenin dağıtımını ve depolamasını gerçekleştiriyor. Avrupa genelinde 2 bin mağazanın dağıtımını üstlenen Bleckmann’ın Belçika, Hollanda, İngiltere ve ABD’de 32 deposu bulunuyor. Normal dönemde 4.500 olan çalışan sayısı yüksek sezonlarda 6 bine kadar çıkıyor.  cumhuriyet.com.tr




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter