News - Haberler
Putin:İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra küresel ekonominin gördüğüen kötüyıl oldu
Putin: İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra küresel ekonominin gördüğü en kötü yıl oldu Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 2020 yılının küresel ekonomi için İkinci Dünya Savaşı’nın bitmesinden bu yana görülen en kötü yıl olduğunu söyledi. Putin, Rus yetkililerle video konferans yöntemiyle gerçekleştirdiği toplantıda, küresel ekonominin, geçen yıl yüzde 3,5 küçülerek İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana görülmeyen ekonomik zorluklar yaşattığını söyledi.Rusya'nın söz konusu zorluklara rağmen para politikasını sıkılaştırmadığına işaret eden Putin, "Mali istikrarın güçlenmesi sayesinde modern tarihte ilk defa kriz zamanında makroekonomik politikayı sıkılaştırmadık" dedi.Koronavirüs salgınının ekonomik etkilerine yönelik etkili tedbirler alındığını belirten Putin, "Bu sonuç, iç talebin eğilimlerinde ve işsizlik oranının kademeli olarak azalmasında görülebilir" ifadesini kullandı.AŞI PİYASASINDA PAZAR KAVGASI VARVladimir Putin, Covid-19'a karşı küresel aşılama süreçlerine değinirken, aşı piyasasındaki rakiplerin davranışlarını takip ettiklerini aktararak, küresel aşı piyasasının 100 milyar dolar hacme sahip olduğunu bildirdi.Söz konusu piyasadaki oyuncuların aşılarını öncelikle indirimle sunduklarını aktaran Putin, "Bu aşıların küçük bir kısmını indirimli olarak, diğer her şeyin yalnızca bu üreticiden satın alınması koşuluyla satıyorlar. Aşı piyasasında pazar kavgası var. Ancak yine de temel gıda maddelerinde olduğu gibi aşıda da öncelik Rus vatandaşlarında olmalı" diye konuştu.Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı bazı üretici ülkelerden oluşan OPEC+ grubu nezdinde varılan yeni üretim kısıntısı anlaşmasını da değerlendiren Putin, şunları kaydetti:"OPEC+ çerçevesinde son alınan kararların, bize dünya ekonomisinde normale dönüşün sakin ve istikrarlı olacağına inanmamız için sebep verdiğini düşünüyorum. Dahası, Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak, üretimin kısmen artırılması noktasında Rusya açısından anlaşmada uygun koşullar yaratılmasını sağladı. Umarım bu noktada ani hareketler olmaz." AADavutoğlu'ndan Babacan'a ziyaret: O gün bugündür Türkiye’de hiçbir konuda artık dikiştutmuyor
Davutoğlu'ndan Babacan'a ziyaret: O gün bugündür Türkiye’de hiçbir konuda artık dikiş tutmuyor Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ı partisinin genel merkezinde ziyaret etti. Ziyaretin ardından Babacan ve Davutoğlu, ortak basın açıklaması yaptı. DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan, Davutoğlu’nun hem iadeyi ziyaret hem de DEVA Partisi’nin kuruluşunun 1’inci yıldönümü sebebiyle ziyaret ettiğini belirterek, “Bu nazik ziyaret için teşekkür etmek istiyorum. Görüşmemizde ülkemizin içinde bulunduğu zor şartları her alanda ülkenin yaşadığı sorunları ele aldık, değerlendirdik. Ne yapılabileceği, çözüm konusunda görüş alışverişinde bulunduk” dedi. "ÇÖZÜLEN HİÇBİR SORUN YOK, ESKİ SORUNLARA YENİLERİ EKLENİYOR"Türkiye’de her alanda sorunların büyüdüğünü ifade eden Babacan, “Çözülen hiçbir sorun yok. Eski sorunlara yenileri ekleniyor. Şu andaki yönetimin, iktidarın artık bu ülkenin sorunlarını çözme kabiliyeti, becerisi, kapasitesinin olmadığı da çok açık bir şekilde ortaya çıkmış durumda. İyi hazırlanmak gerekiyor. Neler yapılacağı konusunda ülkenin sorunlarına çözüm üretme konusunda çok iyi hazırlık yapmak gerekiyor ki bu hazırlıkların en önemlilerinden bir tanesi güçlendirilmiş parlamenter sistem” diye konuştu. "İKTİDAR DEĞİŞİKLİĞİ ARTIK ÜLKEMİZ İÇİN KAÇINILMAZ BİR GERÇEK"Türkiye’nin sorunlarının sadece sistem değişikliği ile çözülmesinin zor olduğunu söyleyen Babacan, “Hem sistem değişikliği gerekiyor hem de ülkeyi yöneten zihniyetin değişmesi gerekiyor. Topyekün bir iktidar değişikliği artık ülkemiz için kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımızda. Bütün bu konularla ilgili güzel bir istişare yaptık” diyerek sözü Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’na bıraktı. "HERKESİN ÜZERİNE BÜYÜK BİR GÖREV DÜŞÜYOR"Babacan’a kendilerini ağırladığı için teşekkür eden Davutoğlu, DEVA Partisi’nin 1’inci yılını kutladı. Türkiye’nin kritik bir aşamada olduğunu vurgulayan Davutoğlu, “Herkesin üzerine büyük bir görev düşüyor. İktidarın yanlışlarını söylemek yanında hepimize düşen görev muhalefet olarak güven verici yeni bir gelecek inşasının ortaya konabilmesi lazım. Bu açıdan da aynı dönemde kurulmuş ve yeni açılımlarla sergileyen partilerin de yoğun bir istişare içinde olması lazım” dedi."SON DÖNEMDE BİR HUKUK FACİASI YAŞANIYOR"Hukuk, ekonomi ve İnsan Hakları Eylem Planı’na ilişkin açıklama yapan Davutoğlu, “Aslında iktidar da bir hukuk problemi olduğunu görüyor. Hukuk problemi olduğunu görmek gereğini yapmak anlamına gelmez. Aksine son dönemde bir hukuk faciası yaşanıyor. Hepimizin buna karşı da bir ortak tavır sergilemesi lazım. Genel Başkan Yardımcımız Selçuk Özdağ’a yönelik saldırı sonrasında DEVA Parti Genel Başkanı Ali Babacan’ın ve yetkililerin sergilediği tutum için de teşekkür ediyorum” diye konuştu."KÜÇÜK ORTAĞIN DA NEREDEYSE TEŞVİK EDER TAVRI YENİ SALDIRILARA ZEMİN HAZIRLIYOR" Siyasilere ve gazetecilere yönelik saldırıları anımsatan Davutoğlu, şunları şöyledi:“Şimdi hangi İnsan Hakları Eylem Planı hangi gerekçeyle ikna edici olabilir ve iyi niyet ortaya koyabilir. Tablo faciadır hukukta. Bir eleştiri tweeti atan ya da Cumhurbaşkanı’na bir eleştiren veya başka bir makamları eleştirenler uzun süre gözaltında tutulurken, saldırıları tertip edenler, organize edenler, onları teşvik edenler, savcıları tehdit edenler, ki bunların arasında siyasiler de var, ortalıkta rahatlıkla devam ediyor. Bu sessizlik aslında Cumhurbaşkanı ve iktidarın sessizliği küçük ortağın da neredeyse teşvik eder tavrı yeni saldırılara zemin hazırlıyor.” "ANAYASAL HAKTIR"İstanbul’da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinleri kapsamında İstiklal Caddesi’nde yapılan ‘Feminist Gece Yürüyüşü’ndeki sloganlar nedeniyle gözaltına alınan kadınlara ilişkin soruya Davutoğlu, “Toplantı, gösteri yürüyüş yapmak Anayasal bir haktır. Siyasileri rahatsız eden, eleştiren sözler de söylenebilir, slogan da atılabilir, kişilik haklarını yok saymadıkça. Dünya Kadınlar Günü dolasıyla bir gösteri yapılmış ve orada bu gösteri hakkı kullanılmışsa bunun hukuk çerçevesi içerisinde ve anayasal hak çerçevesinde değerlendirilmesi lazım” diye yanıt verdi."NE ZAMAN CUMHURBAŞKANLIĞI FORSU İLE BİR SİYASİ PARTİNİN FLAMASI YAN YANA KONDU, O GÜN BU BUGÜNDÜR HİÇBİR KONUDA ARTIK DİKİŞ TUTMUYOR"Babacan, toplantı, gösteri yapmanın anayasal bir hak olduğunun altını çizerek, soruya şöyle yanıt verdi: “Bu hakkı, şiddete kaçmadan, özendirmeden, nefret suçu işlemeden bu hakkını kullanan bütün vatandaşlarımızın mutlaka hukuk devletinin öncelikle koruma altında olması lazım. Bizim anayasamızda Cumhurbaşkanı’nın partili, taraflı olmasının önü açıldı. Şu anda Erdoğan hem Cumhurbaşkanı hem de bir siyasi partinin genel başkanı. Erdoğan’a dönük herhangi bir eleştiri rahatlıkla Cumhurbaşkanı’na hakaretten yargı tarafından işleme sokulabilirken diğer parti genel başkanlarıyla ilgili yapılan eleştiriler, hakaretler bakıyorsunuz bambaşka bir kategoride değerlendiriliyor. Burada adaletten söz etmek mümkün değil. Türkiye’de ne zaman Cumhurbaşkanlığı Forsu ile bir siyasi partinin flaması yan yana kondu, ne zaman ki taraflı, partili Cumhurbaşkanı göreve başladı o gün bu bugündür Türkiye’de hiçbir konuda artık dikiş tutmuyor. Şiddetin kendisiyle hukuk devletinin mücadele etmesi lazım. Bir tarafta hakaret diye ifade edilen iddialar var ama öbür tarafta hemen iki, üç gün önce gazeteci Levent Gültekin’e, daha önce Orhan Uğurluoğlu’na, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’a yapılan fiziki şiddet var. Devlet ifadelerle uğraşacağına bu yargı sistemi öncelikle bu şiddetle ilgili sağlam bir duruş ortaya koyması lazım. En ufak bir konuda topa giren Cumhurbaşkanı’nın böyle alenen gazetecilerin, siyasal şiddetle baskı altına alınmaya çalışıldığı tablo karşısında sessiz kalamaz.” "TAM ANLAMIYLA KABUL EDİLEMEZ"Katoliklerin lideri Papa Francis'in Kuzey Irak'ı ziyareti sırasında Barzani hükümeti tarafından basılan puldaki Türkiye topraklarının bir kısmının Kürdistan toprağı olarak gösterilen haritaya ilişkin sorular soruya Davutoğlu, “Tam anlamıyla kabul edilemez, şiddetle tepki verilmesi gereken bir husus. Herkesin, Türkiye Cumhuriyeti sınırlarına saygı göstermesi ve bu saygıyı bütün sembolleriyle göstermesi gerekir. Resmi olarak üretilmiş bir şeyde bunu kabul etmek net ve kesin bir tavır göstermek gerekir. Bu konuda Dışişleri Bakanlığı’ndan ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nden de bir açıklama geldi ama ne olursa olsun Türkiye en net ve kararlı tepkiyi hem kapalı kapılar ardında hem de kamuoyu önünde vermeli ve Türkiye Cumhuriyeti sınırlarının hiçbir şekilde tartışılmaz olduğu cümle aleme gösterilmelidir” yanıtını verdi. "KONUŞMAYA DEĞER BİR KONU DAHİ DEĞİL"Babacan, puldaki haritayı ‘beyhude şeyler’ olarak değerlendirerek soruyu şöyle yanıtladı: “Kimin fikridir, nereden çıkmıştır. Türkiye Cumhuriyeti böyle bir şeye asla izin vermez. Böyle bir şey asla kabul edilmez ama bu tür gelişmeler karşısında hükümetin daha ileri, daha sert ve daha açık bir duruş ortaya koyması gerektiğini de ben buradan açıklamak istiyorum. Yine en küçük konuda topa giren Erdoğan’ın böyle bir konuda, konuyu sadece Dışişleri Bakanlığı’na bir yazılı açıklamasına bırakmaması gerekir. Ama bu kabul edilebilecek bir konu değil. Konuşmaya değer bir konuda dahi değil. Orada net bir duruş ortaya koymak şart.” ANKATOBB,İngiltere ile ticaret anlaşmasıyapılmasınıistiyor
TOBB, İngiltere ile ticaret anlaşması yapılmasını istiyor Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, çevrim içi düzenlenen Türkiye-Birleşik Krallık Serbest Ticaret Anlaşması (STA) Bilgilendirme Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Birleşik Krallık ile ikili ekonomik, ticari ve siyasi ilişkilerin Türkiye için her zaman çok önemli olduğunu söyledi. /Archive/2021/3/11/171955802-rifat-hisarciklioglu.jpgRifat Hisarcıklıoğlu, Brexit süreci ile Birleşik Krallık'ın, Gümrük Birliği'nin dışında kaldığını belirterek, "İmzalanan serbest ticaret anlaşmasıyla (STA) ticari ilişkiler kesintiye uğramamıştır. Sanayi ürünlerinin ticareti sorunsuz şekilde devam edecektir. Tarımsal ürünler, hizmetler, kamu alımları ve yatırım gibi yeni alanların STA alanına katılacak olmasını da memnuniyetle karşılıyoruz. Umarım kısa süre içinde yeni nesil STA da imzalanmış olur." dedi.Hisarcıklıoğlu, çevrim içi düzenlenen Türkiye-Birleşik Krallık Serbest Ticaret Anlaşması (STA) Bilgilendirme Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Birleşik Krallık ile ikili ekonomik, ticari ve siyasi ilişkilerin Türkiye için her zaman çok önemli olduğunu söyledi.Tarih boyunca Birleşik Krallık'ın, Türkiye'nin başta batı dünyası olmak üzere, Avrupa Birliği (AB) ve üçüncü ülkelerle ilişkilerinde de önemli ortağı olduğunu dile getiren Hisarcıklıoğlu, şu ifadeleri kullandı:"Dolayısıyla, Brexit olarak bildiğimiz Birleşik Krallık'ın AB'den ayrılma sürecini yakından takip ettik. Çünkü Brexit'in sonuçları ülkemizi çok yakından ilgilendirmektedir. Kısaca, Türkiye, AB içinde önemli bir müttefikini kaybetmiştir. Zira Türkiye'nin AB ile ilişkilerinin gelişiminde, Birleşik Krallık her zaman yönlendirici katkılar sağlamıştır. Ben, bir kez daha Türkiye-AB ilişkilerine katkıları için İngiliz hükümetlerine teşekkür ediyorum."Hisarcıklıoğlu, tüm dünyayı etkileyen yeni tip koronavirüs salgınına rağmen, 2020 yılında Türkiye ile Birleşik Krallık arasındaki ticaret hacminin 16,4 milyar dolar olarak gerçekleştiğini, Türkiye'nin 11 milyar dolar ihracat ve 5,4 milyar dolar ithalat yaparak önceki yıllarda olduğu gibi dış ticaret fazlasını verdiğini söyledi. Bu rakamların, AB ile Gümrük Birliği'nin sağladığı imkanlarla başarıldığına işaret eden Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti:"Brexit ile Birleşik Krallık, Gümrük Birliği'nin dışında kalmıştır. Türkiye ile Birleşik Krallık arasındaki ticari ilişkileri düzenleyecek yeni bir anlaşmaya ihtiyaç vardı. Ben, iş dünyası adına, Ticaret Bakanımıza ve Birleşik Krallık Ankara Büyükelçisi'ne teşekkür ediyorum. İmzalanan STA ile ticari ilişkiler kesintiye uğramamıştır. Sanayi ürünlerinin ticareti sorunsuz şekilde devam edecektir. Tarımsal ürünler, hizmetler, kamu alımları ve yatırım gibi yeni alanların STA alanına katılacak olmasını da memnuniyetle karşılıyoruz. Umarım kısa süre içinde yeni nesil serbest ticaret anlaşması da imzalanmış olur. "Hisarcıklıoğlu, KKTC'deki iş insanlarının Birleşik Krallık ile ticaretlerini artırma taleplerini de Birleşik Krallık Ankara Büyükelçisi Dominick Chilcott'a iletti. AABakan Fahrettin Koca, Covid-19'un 1. yıl dönümünde açıklama yapıyor
Bakan Fahrettin Koca, Covid-19'un 1. yıl dönümünde açıklama yapıyor Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye'de ilk Covid-19 vakasının açıklanmasının 1. yıl dönümünde Youtube kanalı üzerinden açıklama yapıyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın konuşmasında öne çıkan açıklamalar şöyle:"Koronavirüs kısa bir zaman zarfında grip gibi sıradan hastalık haline gelmeyecek ama 2020'ye çöken kabus 2021'de aynı şekilde devam etmeyecek.""Bugün itibariyle uygulanan aşı on milyon dozdan fazladır. Yerli aşılarımızla ilgili gelişmeleri de sizlere düzenli olarak bildirdim. Çok yakında 5 yerli aşı adayımız daha insan çalışmalarına başlayacak. Yakın bir gelecekte kendi aşılarımızı kullanacağız.""Covid-19, son 100 yıl içinde tüm dünyanın aynı anda savaştığı, vaka ve kayıp sayıları bu denli yüksek ilk salgın.""Türkiye, büyük yarışın olduğu aşı tedarikinde en hızlı davranan ülkelerden biri. Çin'deki üretici ile 50 milyon aşı anlaşmasını kasımda yaptık.""Maskeleri tanımadığımız, yakın durmanın yakınlık ifadesi olduğu günlere geri dönmeyi tam vaat edemem ama oraya doğru yürüdüğümüzü görüyoruz.""Kuvvetle umut ediyorum, dünya ölçeğinde verilen bu savaşta başarı gösterilen ilk cephelerden biri bu ülke olacak.""Planladığımız gibi nüfusun 50 milyonluk kısmının aşısını sonbahardan önce yaparsak, salgın üzerimizde ağır baskı olmaktan çıkacak.""Koronavirüs kısa bir zaman zarfında grip gibi sıradan hastalık haline gelmeyecek ama 2020'ye çöken kabus 2021'de aynı şekilde devam etmeyecek.""Çok yakında 5 yerli aşı adayımız daha insan çalışmalarına başlayacak. Yakın bir gelecekte kendi aşılarımızı kullanacağız." cumhuriyet.com.trErdoğan: Destan yazdık
Erdoğan: Destan yazdık Türkiye'de koronavirüs vakasının görülmeye başlanmasının üzerinden tam 1 yıl geçmesi hakkında konuşan, Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sağlık ordumuzun fedakârlığıyla, sürekli yenilerini hizmete aldığımız, kapasitelerini arttırdığımız hastanelerimizle ve güçlü altyapımızla sağlık alanında destan yazdık." dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, koronavirüs salgınının Türkiye'de görülmeye başlandığı 11 Mart'ın yıl dönümünde sosyal medya üzerinden açıklamada bulundu.Erdoğan, "Sağlık ordumuzun fedakârlığıyla, sürekli yenilerini hizmete aldığımız, kapasitelerini arttırdığımız hastanelerimizle ve güçlü altyapımızla sağlık alanında destan yazdık." dedi.Sağlık ordumuzun fedakârlığıyla, sürekli yenilerini hizmete aldığımız, kapasitelerini arttırdığımız hastanelerimizle ve güçlü altyapımızla sağlık alanında destan yazdık. #insanlıkiçin pic.twitter.com/7hV8pMAunU— Recep Tayyip Erdoğan (@RTErdogan) March 11, 2021 DHABoğaziçililer'den 'sessiz rektör' ile röportaj: Hocam, kukla olduğunuza dair iddialar var
Boğaziçililer'den 'sessiz rektör' ile röportaj: Hocam, kukla olduğunuza dair iddialar var Boğaziçi Üniversitesi öğrenci ve akademisyenlerinin Rektör Melih Bulu’yu protestoları sürüyor. Akademisyenler bugün yağmur altında şemsiyelerini açarak nöbetlerini tutarken, öğrenciler de hazırladıkları 'kukla rektör' ile bir röportaj yaptı. Yeni Rektör Melih Bulu'yu "kayyum rektör" olarak nitelendiren öğrenci ve akademisyenler yağmurda da eylemlerini sürdürdü. Akademisyenlerin şemsiyelerini açarak tuttukları nöbetin ardından öğrencileri tarafından alkışlandı.Öğrenciler ise bugün korkuluğu andıran bir kukla yaptı. Eylemci öğrenciler, ceket giydirdikleri kuklaya Rektör Melih Bulu'nun yüz maskesini taktı. "Kukla Rektör" adını verdikleri kukla ile röportaj yapan öğrenciler, ilk olarak "Doktora tezinizde intihal yaptığınız söyleniyor, ne diyeceksiniz" sorusunu yönelttiler."HOCAM KUKLA OLDUĞUNUZA DAİR İDDİALAR VAR, NE DİYORSUNUZ"Bir öğrenci elindeki mikfonu kuklaya uzatarak şu soruları yöneltti: -Doktora tezinizde intihal yaptığınız söyleniyor, ne diyeceksiniz?-Aktif siyaseti ne zaman bıraktınız?-Bir grup öğrenci demiştiniz, 2 ayda 800 kişi sizin yüzünüzden gözaltına alındı, bunun hakkında ne diyeceksiniz?-Ya okuldaki polis? 'Okulda polis yok' diyorlar hocam, ne diyorsunuz?-Melih Bey, neden hep yalan söylüyorsunuz?-Hocam, kukla olduğunuza dair iddialar var, ne diyorsunuz? ANKACHP'li vekil, YİD ve KÖİgerçeklerini anlattı: Osmanlı'nın son dönemindeki Düyun-ıUmumiye yeniden faaliyete geçti
CHP'li vekil, YİD ve KÖİ gerçeklerini anlattı: Osmanlı'nın son dönemindeki Düyun-ı Umumiye yeniden faaliyete geçti Meclis'te kabul edilen yeni torba yasayla, kamu-özel işbirliği (KÖİ) projesi alan ama bankalardan kredi bulamayan şirketler için Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı devreye giriyor. TBMM Genel Kurulu’nda KÖİ proheleriyle ilgili konuşan CHP İstanbul Milletvekili Gökan Zeybek "Dolar cinsinden alınan kredilerin dolar cinsinden ödenecek yükümlülükleri karşısında Düyun-ı Umumiye görevi Karayolları Genel Müdürlüğüne verilmiştir" dedi. CHP İstanbul Milletvekili Gökan Zeybek, TBMM Genel Kurulu’nda hükümetin Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) ve Yap-İşlet-Devret (YİD) projeleri hakkında önemli açıklamalarda bulundu.Karayolları’nın, özel bütçeli kurumlar ile bunların piyasada iş yaptırdıkları müteahhitlerin yeteri kadar borçlanamaması sebebiyle Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının artık 15 Mart 2020 tarihinden sonra ihalesi yapılmış, sözleşmesi imzalanmamış işlerle ilgili garantör olmasının yolunun açıldığını söyleyen Zeybek sözlerine şöyle devam etti;“Devletin kamusal mal ve hizmetler üretecek altyapı tesislerini yapması ve finanse etmesinde temelde iki model var. Bunlardan birincisi, tesislerin hazine tarafından doğrudan finanse edilerek ilgili kurum ya da kuruluşlar tarafından yapılması. İkincisi ise, AKP döneminde çok yaygın biçimiyle yapılan yap-işlet-devret ya da kamu-özel iş birliği yöntemleriyle yapılmış olması. Yap-işlet-devret modeliyle yapılan kamu hizmeti yatırımlarına istinaden kamuoyunda ciddi tepki ve protesto oluşmuştur. Bu tepki neden oluştu? Bunu nedeni KÖİ şeklinde hayata geçirilen kamu hizmeti nitelikli projelerin AKP döneminin özellikle son 3 yılında garantili geçiş ücretlerinin hazinenin üzerine büyük yükler getirmesidir.” dedi."MIZRAK ÇUVALA SIĞMIYOR"Özel sektörün kullandığı kredilere hazine garantileri verildiğini, söz konusu hizmetlerin bedellerinin, üstelik yabancı para cinsinden verildiğini aktaran Zeybek; dövizdeki artışla birlikte hazinenin yani 83 milyonun üzerindeki yükün daha da arttığını belirtti.Zeybek sözlerini şöyle sürdürdü:“Projelere verilen garantiler gelecekte kamuya olağanüstü yükler getirecektir ve bu yükler gelecekte bütçe üzerindeki baskıyı daha da artıracaktır. Elinde yeterli kaynak olmasa da kamunun bu projeleri borçlanarak gerçekleştirmesi mümkünken, iktidar tarafından KÖİ projeleri ve yap-işlet-devret projeleriyle bu yükler hazinenin ve maliyenin üzerine yüklenmektedir. Burada siz devletin borçlarını gizlemenin bir yolu olarak bu projeleri uyguluyorsunuz ama gerçekte mızrak çuvala sığmamaktadır.”“KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE DÜYUN-I UMUMİYE GÖREVİ”Fiyatların döviz cinsinden sözleşmeye bağlanmasının esas nedenini, bu projelerin hayata geçirilmesi için gereken kaynağın yurt dışından döviz cinsinden kredi olarak getirilmiş olmasına bağlayan Zeybek; “Yüklenici şirket bu projeleri hayata geçirirken öz kaynakları yoktur ve öz kaynağı olmayan bu şirketler yurt dışından borçlanma usulüyle bunları getirmektedir. Şimdi, Türkiye'nin en önemli kurumlarından bir tanesi olan Karayolları Genel Müdürlüğü bu durumda resmen Osmanlı'nın son dönemindeki Düyun-ı Umumiye vazifesini işlevlendirmiş bulunmaktadır. Dolar cinsinden alınan kredilerin dolar cinsinden ödenecek yükümlülükleri karşısında Düyun-ı Umumiye görevi Karayolları Genel Müdürlüğüne verilmiştir.” dedi.BÜTÇE 22 MİLYAR DOLAR, KAMUNUN ÖDEYECEĞİ 29 MİLYAR DOLARAKP döneminde yapılmış olan hazinenin borç üstlenmesine tabi kimi projeleri aktaran Zeybek sözlerini şöyle sürdürdü:“Avrasya Tüneli, Kuzey Marmara Otoyolu, Kuzey Marmara Otoyolu'nun Akyazı kesimi, Kuzey Marmara Otoyolu'nun Kınalı kesimi, Osmangazi Köprüsü, İstanbul-İzmir Otoyolu, Çanakkale-Malkara Otoyolu, Çanakkale Köprüsü, Ankara-Niğde Otoyolu. Bakın, 22 milyar 367 milyon dolarlık yatırım bütçesi olan bu projeler için kamunun ödeyeceği bedel 29 milyar 227 milyon dolardır. Bunun için de, Ankara-Niğde Otoyolu için hazinenin, devletin ödeyeceği rakam bizim tarafımızdan da, milletvekilleri tarafından da, türlü uğraşlara rağmen maalesef öğrenilememiştir. KÖİ projeleri ve yap-işlet-devret projelerini değerlendirecek olursak bunlar "garantinin garantisinin garantisinin garantili sözleşmeleri" gibi tanımlanabilir. Yani bir projeyi yapacak olan yüklenici firmaya ki siz başlangıçtan beri bunları "Bütçeye olanaklarımız el vermediği için, yeterli kaynağımız olmadığı için biz, şirketlerin öz sermayeleri ya da bulacakları krediye güvenerek bunları yapacağız." diyorsunuz ama gelinen noktada şu gözüküyor ki: Karayolları Genel Müdürlüğünün ihaleye çıktığı bir projede bile uluslararası finans çevreleri, Türkiye Cumhuriyeti devletinin en önemli ve en güçlü kurumlarından biri olan Karayollarının kefaletini yeterli görmemektedir.” dedi."TEMİNATI BAKANLIĞA YIKIYORSUNUZ, ÇÜNKÜ..."Bandırma-Bursa-Yenişehir-Osmaneli Yüksek Standartlı Demir Yolu Hattı inşaatının ihale sürecine ve rakamlarına ilişkin bilgileri de kamuoyu ile paylaşan Zeybek, "Bu ihale 2018 yılında yapıldı. 2018 yılında yapılan ihaleye 15 firma katıldı; en düşük değer 2 milyar 379 milyon TL. Tekrar söylüyorum: 3 Nisan 2018'de yapılan bu ihaleye en düşük teklif 2 milyar 379 milyon TL, Bakanlık ve hazine bütçe olanakları el vermediği için bu ihaleyi feshetti. Aradan 2 yıl geçti, 21/8/2020 tarihinde, meşhur 5'li şirketten birine 21/b usulüyle aynı iş 9 milyar 449 milyon liraya verildi. E, madem ki bu şirketler yurt dışından para bulup getiremiyorlar, madem ki hazine her türlü riski üstüne alarak garanti verecek, o zaman açık ihaleyle yaptığınız işleri neden iptal ederek siz 21/b'yle şahsa, firmaya özel işler veriyorsunuz bu 1. Yetti mi? Hayır, yetmedi.Başka bir iş daha var: Ankara-İzmir yüksek hızlı tren hattı. Keşif bedeli 16 milyar 403 milyon TL. 16 milyar 403 milyon TL'lik bir iş açık ihaleye çıktığında % 25'in altında olmayan bir iskontoyla kesinlikle ihale edilir, yani 12 milyar civarında bir bedel üzerinden ihale edilir. Açık ihaleye keşifleri hazırlanmış, yayınlanmış olan bu iş. Peki ne yaptı bu Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı? 12 milyar TL'ye yapılacak olan bu demir yolu ihalesini gene herkesin çok yakından tanıdığı bir AKP milletvekilinin yakınına 2 milyar 162 milyon 600 bin avroya 21/b'yle verdi. Yani 17 -18 Milyar TL’ye. Şimdi, madem ki bizim devletimizin kaynakları bu kadar fazla, madem ki özel sektörün yüklenicilerinin bütün teminatlarının ve kredilerinin altına garantinin garantisinin garantisini verecek kadar yasa getiriyorsunuz, madem ki 15 Mart 2020 günü ihalesi yapılmış özel bütçeli kurumlar için getiriyorsunuz ki bu ihale de Nakkaş-Başakşehir ihalesinden başkası değildir. 8 milyar 239 milyonluk ihalenin teminatını Ulaştırma Bakanlığının üzerine yıkıyorsunuz... Niye? Çünkü Adalet ve Kalkınma Partisinin neredeyse her 5 işinden 1 tanesini yapan firmanın uluslararası kredi kuruluşlarından yeterli finansmanı sağlayamadığı gerçeği ortaya çıkıyor" dedi."İĞDİŞ ETTİLER YİNE YÖNETEMİYORLAR"Zeybek, sözlerini şöyle tamamladı:“Değiştire, değiştire, değiştire İhale Yasası'nı iğdiş ettiler. Her türlü değişikliği yaptıkları hâlde yine de yapacakları işlerin sürecini yönetemiyorlar. Bu yönetememe sonucunda da kamunun üzerine, devletin kurumlarının üzerine, hazinenin üzerine, 83 milyonun üzerine ciddi yükler gelmektedir.” cumhuriyet.com.trFenerbahçe'de Caner Erkin ve Pelkas idmanda yer aldı
Fenerbahçe'de Caner Erkin ve Pelkas idmanda yer aldı Sarı-lacivertli ekipte disiplinsiz hareketleri sebebiyle ayrı çalışan Caner Erkin, antrenmanda takımla birlikte yer aldı. Ayrıca 2 gün dinlendirilen Dimitris Pelkas da antrenmana çıktı. Spor Toto Süper Lig’in 30’uncu haftasında Gençlerbirliği ile mücadele edecek Fenerbahçe, hazırlıklarını sürdürdü. Sarı-lacivertli ekipte disiplinsiz hareketleri sebebiyle ayrı çalışan Caner Erkin, antrenmanda takımla birlikte yer aldı. Ayrıca 2 gün dinlendirilen Dimitris Pelkas da antrenmana çıktı.Samandıra Can Bartu Tesisleri’nde teknik direktör Erol Bulut yönetimindeki idmanın ilk bölümü basına açık gerçekleştirildi. Isınma hareketleri ile başlayan idman koordinasyon çalışmaları ile sürdü. Pas çalışmaları ile devam eden idmanın basına kapalı bölümünde ise taktik antrenman yapıldı. Sarı-lacivertli ekipte sakatlığı bulunan Mesut Özil’in tedavisine devam edilirken, Sinan Gümüş bireysel program dahilinde çalışmalarını sürdürdü. Belinde fıtık bulunan Sadık Çiftpınar ise idmanda yer almadı.PELKAS TAKIMLA ÇALIŞTISarı-lacivertlilerde İttifak Holding Konyaspor maçında sakatlanan ve hastaneye kaldırılan Dimitris Pelkas’ın 2 günlük dinlenme süreci sona erdi. Pelkas, Gençlerbirliği maçının hazırlıklarında takımla çalışmalara başladı.Fenerbahçe’de Göztepe maçından sonra disiplinsiz hareketleri sebebiyle takımdan ayrı çalışmasına karar verilen Caner Erkin, Gençlerbirliği hazırlıklarına katıldı. Ligde Trabzonspor ile Antalyaspor karşılaşmalarında yer alamayan tecrübeli futbolcu için yapılan görüşmenin ardından yeniden takımda yer almasına karar verildi. Caner Erkin bugün Gençlerbirliği maçı hazırlıklarında takımla çalışmalara katıldı. DHA3 kilogram bonzaiyi gömdüğüyerdençıkarırken yakalandı
3 kilogram bonzaiyi gömdüğü yerden çıkarırken yakalandı Bursa'nın İnegöl ilçesinde bir şahsın uyuşturucuları gömerek sakladığı ve ticaretini yaptığını belirleyen jandarma, şüpheliyi uyuşturucuyu gömdüğü yerden çıkarırken suçüstü yakaladı. İnegöl Jandarma Komutanlığı ekipleri, uyuşturucu ticareti yapanların yakalanmasına yönelik yürüttüğü çalışma kapsamında N.Ö. (28) isimli şüpheliyi takibe aldı. 1 aylık takip ile şüphelinin, yüklü miktarda uyuşturucuyu sakladığı yerden alacağı saptandı. Huzur Mahallesi’ndeki bir tarlaya aracıyla giden N.Ö., toprağa gömülü 3 kilogram uyuşturucuyu çıkardığı sırada yakalandı.Üzerinde uyuşturucu satışından elde edildiği değerlendirilen 1000 TL ele geçirilen N.Ö. gözaltına alındı. Şüpheli sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece ‘uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti yapmak’ suçundan tutuklandı. cumhuriyet.com.trAKP'li belediyenin satışaçıkardığıata topraklarına böyle sahipçıktılar
AKP'li belediyenin satışa çıkardığı ata topraklarına böyle sahip çıktılar İzmir'de AKP'li Bergama Belediyesi'nin 50 milyon TL'den fazla değer biçilen 832 dönüme yakın 19 tarlayı satışa çıkarmasına tepki gösteren yurttaşlar, traktörler ile satış kararı alınan arazileri sürdü, arpa ve buğday ekti. Bergama Belediyesi'nin 50 milyon TL'den fazla değer biçilen 832 dönüme yakın, 19 tarlayı satışa çıkarması köylüleri isyan ettirdi. Büyükşehir Yasası ile Bergama Belediyesi'ne geçen ve "köy malları" olarak bilinen bu arazilerin satılmamasını isteyen köylüler, sıra dışı bir eyleme başvurdu. Yurttaşlar traktörler ile satış kararı alınan arazileri sürdü, arpa ve buğday ekti.Ajans Bakırçay'ın haberine göre, gençler yapılan eylemin ardından, "Atalarımızdan bize miras topraklarımızı satmayın, tarım arazileri atalarımızdan babalarımıza, onlardan bize, bizlerden de çocuklarımıza kalacak. Bu vebalin altına girmeyin. Biz bu konuda ki duruşumuzu sergilemek ve konuya yetkililerin dikkatini çekmek için bugün bu eylemi gerçekleştirdik. Kararlıyız, bu toprakları sattırmayacağız" şeklinde açıklama yaptılar./Archive/2021/3/11/170115502-4.jpgNE OLMUŞTU?Bergama'nın AKP'li Belediye Başkanı ve yönetimi, büyükşehir yasasıyla himayesine geçen 19 adet tarla vasfındaki köy arazisi ile ilgili satış kararı aldı. Bergama Belediyesi Meclis Toplantısı’nda meclise önerge getiren AKP’li Belediye Başkanı Hakan Koştu’ya, CHP ve İYİ Partililer tepki göstererek gündemden önergenin çekilmesini istedi. Ancak önerge tüm itirazlara rağmen AKP ve MHP’li meclis üyelerinin oylarıyla kabul edildi. cumhuriyet.com.trProf. Dr. FerihaÖz'ün oğlu konuştu:Öğrendiğinde 'Ya Ferhan,şansa bak be' dedi
Prof. Dr. Feriha Öz'ün oğlu konuştu: Öğrendiğinde 'Ya Ferhan, şansa bak be' dedi Koronavirüs nedeniyle yaşamını yitiren Prof. Dr. Feriha Öz'ün oğlu Prof. Dr. Ferhan Öz, "Hastalığı başladığında, virüsü tespit ettiğimiz zaman telefonda bana söylediği şey şuydu, 'Ya Ferhan, şansa bak be' dedi. Yani nereden buldu 87 yaşındaki bir kişiyi hem de evde otururken. Hakikaten tam şansa bak be durumu" dedi. Türkiye'nin koronavirüsle mücadelesinin üzerinden bir yıl geçti. Yaptığı çalışmalarla patoloji alanına büyük katkı sağlayan Prof. Dr. Feriha Öz, koronavirüs nedeniyle 2 Nisan 2020'de yaşamını yitirdi. Prof. Dr. Feriha Öz'ün adı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla pandemi hastanesine verildi. Ölüm yıl dönümü yaklaşan Prof. Dr. Öz'ü, kendisi gibi doktor olan oğlu ve gelini anlattı. "VİRÜSÜ TESPİT ETTİĞİMİZ ZAMAN TELEFONDA, 'FERHAN ŞANSA BAK BE' DEDİ"Acıbadem Hastanesi'nde Kulak Burun Boğaz Uzmanı olarak görev yapan Prof. Dr. Ferhan Öz, annesi Feriha Öz'ü ve o süreçte yaşadıklarını anlattı./Archive/2021/3/11/165726707-4acd17112c6b06cda4d6464781bff656.jpgÖz, "Annem benim her şeyimdi. İşin başında annemdi evet ama hocamdı. Tıp Fakültesinde hocamdı. Eşimin hocasıydı. Kız kardeşimin hocası değildi çünkü onun hocası babamdı. O yüzden biz ailede annemin öğrencileri ve babamın öğrencileri olarak bölünmüştük. Kardeşim tıp fakültesini kazandığı zaman babam çok sevinmişti benim öğrencim diye. Çünkü ben annemin okulundaydım. Böyle bir birlikteliğimiz vardı. Annem kafası her zaman açık ve mantıklı bir insandı. Hastalığı başladığında, virüsü tespit ettiğimiz zaman telefonda bana söylediği şey şuydu, 'Ya Ferhan, şansa bak be' dedi. Yani nereden buldu 87 yaşındaki bir kişiyi hem de evde otururken. Hakikaten tam şansa bak be durumu" dedi. "HEP BİR UMUTLA BU MÜCADELEYİ KAZANABİLMEYİ DÜŞÜNDÜM"Virüsün tespit edildiği andan itibaren umutlarını hiç kaybetmediklerini söyleyen Prof. Dr. Öz, "Aslında annem bu konularda çok dikkatli olan ve kimseyle görüşmeyen bir insandı. Ne yazık ki bir meslektaşıyla teması oldu ve o temasta bu virüsü aldı. Ateşi çıktığı zaman zaten benim ilk aklıma gelen Kovid 19 oldu. Annemi hemen Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine yatırdık ve teşhis hemen o gün içinde konuldu. 8-9 gün süren bir sürecin sonunda ise düzelme olmayınca içime bir karabulut çöktü. Daha sonrasında 2 Nisan günü annemi kaybettik. Bu süreç Edirne'de benim için çok zor geçti. Hep bir umutla bu mücadeleyi kazanabilmeyi düşündüm ama maalesef sabaha karşı 04.00'te gelen bir telefonla annemi kaybettiğimi öğrendim" diye konuştu./Archive/2021/3/11/165745613-e05105801ab2dac1b0c78d2862bc16a5.jpg"ANNEM HİÇBİR ZAMAN MÜCADELEYİ BIRAKMAYAN BİR İNSANDI"Annesinin 9 gün hastanede kaldığını ifade eden Prof. Dr. Öz, "O süreçte iletişim çok zordu. Hep telefonla görüntülü konuşarak iletişimde kaldık. Hep moral vermeye çalışıyordum. Zaten annem hiçbir zaman mücadeleyi bırakmayan bir insandı. Bu süreçte de hiç bırakmadı. Bir hastanın iyileşmesinde moralin en önemli unsur olduğunu kendisi söylerdi hep" dedi. "ANNEM BUNU HAK EDEN BİR İNSANDI, GURUR DUYDUK"Sancaktepe 'de açılan pandemi hastanesine annesinin isminin verilmesinden dolayı duyduğu mutluluğu dile getiren Prof. Dr. Ferhan Öz, "Annemin ismi Sancaktepe 'deki pandemi hastanesine Prof. Dr. Feriha Öz Hastanesi olarak verildi. Ben bu haberi haberlerde duydum ve inanılmaz sevindim. Çok büyük gurur duydum. Hemen 10 dakika sonra Sayın Sağlık Bakanımız aradı. Onunla bu konuyu konuştuk. Daha sonra 29 Mayıs günü düzenlenen çok güzel bir törenle hastaneye ismi verildi. Cumhurbaşkanımızın bizzat katıldığı bir törendi. Ben Cumhurbaşkanımıza, Sağlık Bakanımıza bu konuda çok teşekkür etmek istiyorum. Annem bunu hak etmiş bir insandı. Ben oğlu olarak, kız kardeşim, eşim ve yaşasaydı babam inanılmaz gurur duyardı. Biz çok gurur duyduk onurlandık" şeklinde konuştu./Archive/2021/3/11/165802816-62cdce810346ad60e631651633a957f9.jpg"FERİHA ÖZ BENİM İÇİN SADECE BİR ANNE OLMAKTAN ÖTE İDOLÜMDÜ"Kendisi gibi doktor olan öğrencisi ve aynı zamanda gelini Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Patoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Büge Öz, Feriha Öz'ün kaybının ardından çok zor bir süreç geçirdiklerini ifade etti. Öz, "Daha kovid ne olduğunu anlamaya başladığımız zaman biz çok büyük bir kayıp yaşadık aile olarak. Feriha Öz, benim için sadece bir anne olmaktan öteye idolüm, buradaki duayenim ve benim mentorumdu. Dolayısıyla ben bu göreve şu an devam ediyorsam, her şey ondan öğrendiğim şevkle, öğrendiğim yöntemle devam ettiğim bir sistem. Şu anda ondan devraldığım görevi, ona layık olarak devam ettirmeye çalışıyorum kürsü başkanı olarak. Ailesel olarak kaybımızı soracak olursanız çok büyük sarsıntı yaşadık. Annemin yaşı vardı ama annem gerçekten inanılmaz bir beyine sahip bir insandı. Bütün aileye her zaman destek olurdu. Her zaman yeni fikirleri ile tartışmalarıyla bize ufuk açan bir insandı. Hayatı boyunca böyle oldu. Sadece aile bireyleri için değil, yaşamında kime dokunduysa hep pozitif bir şeyler katan bir insandı. Dolayısıyla bu kaybı tolere etmek çok zor oldu bizim için" ifadelerini kullandı./Archive/2021/3/11/165818425-9f0860587560444b9f4dcf4e2e722790.jpg DHA