News - Haberler
Lady Gaga'nın kaçırılan köpekleri bulundu
Lady Gaga'nın kaçırılan köpekleri bulundu Ünlü şarkıcı Lady Gaga'nın Fransız bulldog cinsi 2 köpeği, silahlı kişiler tarafından kaçırıldıktan 2 gün sonra bulundu. /Archive/2021/2/27/124124902-lady-gaganin-kacirilan-kopekleri-bulundu_1.jpgÜnlü şarkıcı Lady Gaga'nın Fransız bulldog cinsi 2 köpeği, silahlı kişiler tarafından kaçırıldıktan 2 gün sonra bulundu.Hollywood'da kaçırılan köpeklerin sağlıklarının iyi olduğu açıklandı.Köpekleri gezdirirken yaşanan olay sırasında göğsünden vurulan görevli Ryan Fischer'in da hastanedeki tedavisinin sürdüğü ve sağlık durumunun iyiye gittiği belirtildi.Köpeklerin başına neler geldiği ise henüz netlik kazanmadı. Los Angeles polisi köpeklerin, soygunla ilgili olmayan bir kadın tarafından Los Angeles'taki Olympic Community karakoluna teslim edildiğini açıkladı.Lady Gaga, Koji ve Gustav adlı köpeklerini geri getirene 500 bin dolar para ödülü vereceğini açıklamıştı. Ödülün verilip verilmediği bilinmiyor.Lady Gaga, sosyal medya hesaplarından en son yaklaşık 12 saat önce köpeklerinin fotoğrafıyla birlikte "kalbim acıyor" mesajını paylaşmıştı.If you bought or found them unknowingly, the reward is the same. I continue to love you Ryan Fischer, you risked your life to fight for our family. You’re forever a hero.— Lady Gaga (@ladygaga) February 26, 2021Gaga, yaralanan çalışan Fischer hakkında da "Ailemizi korumak için hayatını riske attın. Her zaman bir kahraman olacaksın" yazdı.Gaga'nın Miss Asia adlı köpeği ise olay sırasında kaçmış, daha sonra polis tarafından bulunmuştu.Lady Gaga / InstagramMiss AsiaLos Angeles polisi olayla ilgili olarak 20-25 yaşlarında iki siyah şüphelinin arandığını açıklamıştı.Lady Gaga'nın köpeklerinin saldırıda kasıtlı olarak mı hedef alındığı bilinmiyor.Fransız buldoğu cinsi köpekler ABD'de 2-10 bin dolar arası bir fiyatla satılıyor.Lady Gaga'nın köpeklerine çok düşkün olduğu biliniyor.Gerçek adı Stefani Germanotta olan ABD'li şarkıcı, şu an Ridley Scott'un filmi için İtalya'da bulunuyor. BBC TürkçePatara'dan binlerce kamyon kum hırsızlığıyapançeteye operasyon
Patara'dan binlerce kamyon kum hırsızlığı yapan çeteye operasyon Antalya'nın Kaş ilçesinde bulunan Patara Özel Çevre Koruma Bölgesi'nde binlerce kamyon kum hırsızlığı yapan, aralarında iş insanlarının da olduğu çeteye üye 20 kişi, düzenlenen operasyonla yakalandı. Gözaltına alınan kişiler, 'orman arazisini kazma, alma, satma ve değişik yerlere stoklama ile çevreye, doğaya, ormana ve ekolojik dengeye zarar vermek' ile suçlanıyor. /Archive/2021/2/27/123316548-kum.jpgPatara Özel Çevre Koruma Bölgesi sınırları içerisinde kalan Ova Mahallesi Ova B Tipi mesire yeri ulaşım yolu üzeri ve etrafındaki çöp ve sera atıklarını toplanması ve geri dönüşümüyle ilgili bir protokol kapsamındaki çalışmalarda, sahilden binlerce kamyon kum çalınarak satıldığı iddiasıyla operasyon düzenlendi. Ova Mahallesi sakini birçok kişinin de şikayetçi olduğu olayla ilgili Kaş İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri tarafından düzenlenen operasyonda, aralarında iş insanlarının da olduğu 20 kişi gözaltına alındı.5 BİN KAMYONA YAKIN KUM HIRSIZLIĞIGözaltına alınanlar arasında M.B., E.T., T.T., O.D.K., N.U. ve A.U. gibi isimler bulunuyor. Temmuz 2020'den itibaren 3 bin ile 5 bin kamyon arasında kumu çeşitli yollarla kullandığı öne sürülen çetenin üyeleri, ifadeleri alındıktan sonra, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Patara'dan taşınan ve kamyonlarla satılan kumları, bazı inşaat firmalarının reklamlarında 'Zemin taşlarımızı Patara kumundan yapıyoruz' sloganıyla pazarladıkları da ortaya çıktı.SERA ATIKLARINI TOPLAMA BAHANEKaş Orman İşletme Müdürlüğü ile Kaş Kültür Sanat ve Eğitim Derneği (KAŞ-DER) arasında 1 Temmuz 2020 yılında bir protokol imzalandı. Protokol Ova B Tipi mesire yeri ulaşım yolu üzerinde ve etrafındaki çöp ve sera atıklarının toplanması, yeşil gübre olarak değerlendirilmesi gibi konuları içermesine rağmen, KAŞ-DER yöneticileri ve Faybahar isimli şirket temsilcileriyle aralarında Kaş Kaymakamlığı'nda görevli personelin de bulunduğu 20 kişi, bölgeden binlerce kamyon kum hırsızlığı yapmak ve satmakla suçlandı.DERNEK BAŞKANI KAYMAKAMLIKTA GÖREVLİAlandaki tepe şeklinde olan kumların alınarak çukur olan yerlerin doldurulması, seralardan çıkan yeşil bitkisel atık malzemelerin alanda açılan çukurlara gömülerek uzun vadede geri dönüşüm, kompost ve gübre elde edilmesi gibi maddelerin yer aldığı protokol kapsamında, 2020 yazında Kaş Kaymakamlığı'na mevsimlik işçi olarak alınan H.K., kaymakamlıkta görevli olan dernek başkanı da olan amiri A.Y. tarafından projenin uygulanacağı alanda bekçi olarak görevlendirildi ve iddialara göre proje kapsamında uygulanacak hafriyat işlerinin yapılması için ihaleyi alan M.B. adlı girişimciye ait firmanın iş makinesi ve kamyonları alandan kum çıkarılmasını sağladı.KUMU STOK YAPMIŞLARBölgede açılan çok sayıda çukur ve bu çukurlara doldurulan atıklar nedeniyle etrafa kötü kokuların yayılması ve sivrisinek sorunun artması nedeniyle Ova Mahallesi sakinleri şikayetçi olmaya başladı. Mahalle sakinlerinden birçok isim kamyonu 125 TL'den 2 bin TL'ye değişen fiyatlar arasında kum satışı yapıldığı yönünde ifade verdi. İfadelerde kum satın alan kişiler, satın aldıkları kum miktarı, kime ne kadar ödeme yaptıklarını anlattı. İfadelere göre şüphelilerin Ova ve Kınık mahallerinde boş veya kiraladıkları arazilere, çıkardıkları binlerce ton kumu da satışa hazır şekilde stok yaptıkları da belirlendi. (DHA)Yalnızca 5 ilden alınan içkiÖTV’si 14.4 milyar TL
Yalnızca 5 ilden alınan içki ÖTV’si 14.4 milyar TL Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Atila Sertel’in soru önergesini yanıtlayan Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, alkollü içecekler vergi tahsilatı açısından ilk ve son 5 ili paylaştı. Buna göre alkollü içeceklerde ÖTV tahsilatında ilk beşi sırasıyla İstanbul, İzmir, Mersin, Denizli ve Manisa paylaşıyor. Son beşte ise Zonguldak, Sinop, Bartın, Çorum ve Erzincan yer alıyor. Türkiye’deki yıllık alkol tüketimi ve alkol ithalatına ilişkin soruları yanıtsız bırakan Bakan Elvan’ın verdiği bilgilere göre; 2019 yılı alkollü içecekler ÖTV tahsilatı açısından 8 milyar 265 milyon 152 bin 582 lira ÖTV ödemesi ile ilk sırada İstanbul yer alıyor. İstanbul’u 4 milyar 332 milyon 112 bin 752 TL ile İzmir, 1 milyar 471 milyon 869 bin 935 TL ile Mersin, 208 milyon 318 bin 18 TL ile Denizli ve 168 milyon 341 bin 750 TL ile Manisa takip ediyor. Böylece ilk beş ilden alınan ÖTV tutarı 14.4 milyara ulaşıyor.“İLLERDEKİ TÜKETİMİ YANSITMIYOR”Alkollü içkiler ÖTV tahsilatında 2019 yılı ilk beş ve son beş ili paylaşan Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, bu sıralamaların illere göre alkol tüketimini yansıtmadığını da söyledi. Elvan, şu bilgileri verdi:“4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu açısından bu Kanuna ekli (III) sayılı listede yer alan alkollü içkilerde vergiyi doğuran olay, bu malların ithalatı, imal edenler tarafından teslimi veya müzayede yoluyla satışı durumunda gerçekleşmektedir. Dolayısıyla tabloda belirtilen sıralamalar alkollü içeceklerin illere göre tüketimini yansıtmamaktadır.”HÜKÜMET VERGİYE BAĞIMLI YAŞIYORAlkol tüketimi ve alkol ithalatına ilişkin sorularının yanıtsız kaldığını belirten CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, alkollü içkilerden kaynaklı ÖTV tahsilatına ilişkin verilerin alkol ve sigaradan alınan vergilerin büyüklüğünü göstermesi açısından önemli olduğunu söyledi.Döviz rezervlerini tüketen, Merkez Bankası’nın kasasını boşaltan hükümetin umudunu alkol ve sigara başta olmak üzere iğneden otomobile, telefondan gıda maddelerine kadar alınan yüksek vergilere bağladığını ifade eden Sertel, “Türkiye’de herkes biliyor ki bu hükümet en çok vergiyi sigara ve alkolden elde ediyor. Alkollü içkilerden alınan Özel Tüketim Vergisi yüzde 70’lerden yüzde 90’lara kadar ulaşabiliyor. Türkiye’de son 8 yılda rakının ÖTV miktarı yüzde 314 arttı. Buna rağmen son olarak Ocak ayında olduğu gibi ÖTV’ye zamlar yapılıyor. Alkollü içkilere ve sigaralara öylesine vergi oranı koydular ki insanlar kaçak içki ve kaçak sigaraya yöneldi. Kaçak içkiden dolayı insanların sağlığı tehlikeye atıldığı gibi onlarca kişi de hayatını kaybetti. Bunca vergiyi topluyorlar ama halk için ne yapıyorlar? Halka zulüm etmekten başka bir şey yapmıyorlar. Hiçbir sorunu çözemiyorlar. Yaptıkları tek şey vergileri yaygınlaştırmak ve acımasız vergiler koymak” diye konuştu. cumhuriyet.com.trİstiklal Marşı'nın kabulünün 100. yılınaözel yarışma
İstiklal Marşı'nın kabulünün 100. yılına özel yarışma Muğla Büyükşehir Belediyesi, İstiklal Marşının kabulünün 100. yılı anısına ortaokul ve lise öğrencilerine yönelik kompozisyon yarışması düzenleniyor. Muğla Büyükşehir Belediyesinden yapılan açıklamada yarışmaya il genelindeki orta ve lise öğrencilerinin katılabileceği belirtilirken, şu ifadelere yer verildi: “Amacımız 100. yıl vesilesi ile İstiklâl Marşımızı, İstiklâl Marşı’nın yazıldığı dönemde ülkemizin içinde bulunduğu durumu, İstiklâl Marşı şairimizin örnek bir şahsiyet olarak önemi, bugünün dünyasında milli marşımızın bize hatırlattıklarını vurgulamak. Yarışmamıza katılmak isteyen öğrencilerimizin en geç 23 Nisan 2021 günü mesai bitimine kadar eserlerini şartnamede belirtilen iletişim noktasına ulaştırmaları gerekiyor. Yarışmaya katılacak eserlerde Konuya uygun bir başlık koyabilme ve Kompozisyon planı hazırlayabilme (Giriş, gelişme, sonuç), Etkili bir başlangıç yapabilme ve Ana düşünceyi destekleyecek örnekler, cümleler kullanabilme, Anlaşılır bir anlatım düzeni oluşturabilme, Anlaşılır cümleler kurabilme ve Anlatılmak isteneni ifade edebilecek doğru sözcükleri kullanabilme, Dil bilgisi kurallarını uygulama ve Noktalama işaretlerini doğru kullanma ve Paragraflar arası geçiş yapabilme ve Etkili bir sonuç yazabilme kriterleri değerlendirilecek. Yarışmaya katılmak isteyen öğrencilerimiz katılım koşulları ve yarışma şartnamesini www.mugla.bel.tr adresinden ulaşabilirler” cumhuriyet.com.trYarın günlerden Cumhuriyet Pazar
Yarın günlerden Cumhuriyet Pazar Türkiye'deki koronavirüs önlemleri kapsamında uygulanan hafta sonu kısıtlamalarında da, gazeteniz Cumhuriyet'e ve Cumhuriyet Pazar'a ulaşabileceksiniz. Gazeteniz Cumhuriyet'le, dolu dolu Cumhuriyet Pazar sizleri bekliyor. Bayinizden istemeyi unutmayın. Cumhuriyet Pazar'da bu hafta; Usta tiyatrocular Müjdat Gezen ve Metin Akpınar’ın yargılandığı davada pazartesi günü karar çıkması bekleniyor. Duruşma öncesi Cumhuriyet Pazar’a konuşan Müjdat Gezen, “Bu bir devir, bu da geçer… 78 yaşına gelmişim, 80 küsür yaşında hapisten çıkacağım. Buna hiç kimsenin de gücü yetmez onu da söyleyeyim” diyor.Sevilen oyuncu Hande Doğandemir’le kadın cinayetlerinin işlendiği dizisi Hükümsüz, Enver Aysever’den iki hafta önce yaşama veda eden Demir Özlü,Mustafa K. Erdemol’dan çevrimiçi Suriye gezisi…Aysel Gürel’in ölüm yıldönümünde çıkan yeni şiir kitabıEmrah Kolukısa’dan üç kısa film…Ülker İnce’den dil ve düşünce…Kolları olmayan dünya şampiyonu Beytullah Eroğlu…Çocuğunuz okulda uyumlu evde huysuz mu? Hepsi yarın Cumhuriyet’le birlikte.../Archive/2021/2/27/120221878-screenshot1.png cumhuriyet.com.trNASA'dan Prof. Dr. Berrin Tansel'eödül!
NASA'dan Prof. Dr. Berrin Tansel'e ödül! Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD), Florida eyaletindeki Uluslararası Üniversitesi İnşaat ve Çevre Mühendisliği Bölüm Başkanı olan ve NASA ile çalışmalar yapan Prof. Dr. Berrin Tansel, Amerikan Çevre Mühendisliği ve Bilim İnsanları Akademisi Bilim Ödülü’nü kazandı. Amerika Birleşik Devletleri'ne (ABD) Fulbright bursuyla çevre mühendisliği eğitimi için University of Wisconsin’e giden Prof. Dr. Berrin Tansel, Florida Uluslararası Üniversitesi’nde öğrencileriyle birlikte önemli araştırmalar yürüttü. Florida Uluslararası Üniversitesi İnşaat ve Çevre Mühendisliği Bölüm Başkanı olan ve NASA ile sürdürdüğü atık sulardan amonyağı ayırmak gibi çok sayıda projede yer alan Prof. Dr. Berrin Tansel, Amerikan Çevre Mühendisliği ve Bilim İnsanları Akademisi (American Academy of Environmental Engineers & Scientists - AAEES) Bilim Ödülü’nü kazandı.NASA İLE ÇALIŞMALARIM 20 YILDIR SÜRÜYORProf. Dr. Tansel, 20 yıldır NASA ile birlikte ortak proje yürttüğünü ifade etti. “1991 yılında üniversitede çalışmaya başladıktan sonra su temizleme konusunda büyük bir proje aldım. O proje yağların sudan ayrılması hakkındaydı. O konuda birkaç teknolojiyi araştırdık" diyen Prof. Dr. Tansel, araştırmaları hakkında şu ifadelere yer verdi "Bunlardan bir tanesi filtrelerin tıkanmamasını önlemek için yaptığımız bir çalışmaydı. NASA’yla çalışmalarım 20 yıldır sürüyor. İlk kez Kennedy Uzay Merkezi’nde Uzay Hayat Bilimleri Labaratuvarı’nda 2 yaz filtrelerle ilgili çalıştım. Uzaya giden araçların içinde o zamanlar ne kadar su gerekiyorsa o kadar su konuyordu ve uzaya giden araçların yarısından çoğu su ile doluydu. Bu çok büyük bir zorluğa sebep oluyordu. Uzaya insan gönderebilmek için suyun, bilhassa atık suyun, döndürülebilir halde kullanılabilmesi gerekiyordu. Uzaya gönderilen araçlardaki su miktarı dünyadaki kullanıma göre az. Fakat uzay aracının içerisinde çok büyük yer kaplıyordu. Astronotların atık suları dünyadaki atık sulara göre daha konsantre . Onun için suyu arıtmak için daha değişik teknolojiler gerekiyor. Bu arıtmanın bir parçası olarak da filtreler gerekiyor. Uzayda yer çekimi olmadığı için bu filtrelerin daha değişik bir şekilde çalışması gerekiyordu. Bu konuda bazı çalışmalar yaptık ve suyun döndürülebilir hale gelmesine katkı sağladık" 'TEKNOLOJİYİ GELİŞTİRMEK İÇİN ÇALIŞACAĞIZ'Astronotların atık sularının dünyadaki artık sulara göre 40-60 kat daha konsantre olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tansel, “Bu suyun içerisinde yüksek miktarda azot ve amonyak var. Suyun kullanılabilir hale getirilebilmesi içiin önce amonyağın ayrılması gerekiyor. Bu amonyağı ayırmak için NASA’da bir teknoloji geliştirilmiş ve patenti alınmış. Biz iki yıl önce bu projenin dünyada böyle bir teknolojiyi nasıl kullanabiliriz ve bunu şu anda su temizleme maksatları için nasıl kullanabiliriz diye bir araştırma yaptık ve o teknoloji şu anda dünya için gelişmiş vaziyette değil, biraz daha geliştirilmesi gerekiyor. Önümüzdeki yıllarda bu teknolojiyi geliştirmek için uğraşacağız, deneyler yapacağız. Teknoloji oldukça verimli şu anda dünyada kullanılan yöntemlere göre. Bunu geliştirebilirsek atık suları daha iyi, daha verimli daha iyi bir şekilde temizleme imkanını yaratabileceğiz” dedi.‘HER BİTTİĞİNİ SANDIĞIM PROJE YENİ PROJELERE YOL AÇIYOR’Her projenin beraberinde yeni bir projeyi getirdiğini söyleyen Prof. Dr. Tansel gelecek projeleriyle ilgili de açıklamalarda bulundu. “Elimde birkaç tane proje var. Hepsi sularla ilgili. Suların verimli bir şekilde nasıl kullanılabileceğini araştırıyoruz" ifadelerine yere veren Prof. Dr. Tansel, "Daha iyi daha değişik maksatlarla nasıl daha çabuk ve ucuz yöntemlerle suyu temizleyebiliriz bir konumuz da bu; borulardaki su kaybını nasıl azaltabiriz ? Su seslerini dinleyerek suyun nerelerden sızdığını bulmaya çalışıyoruz. Başka bir projemiz de sudan petrol kirliliğini nasıl ayırabiliriz ? Bilhassa sahil kısımlarında olan petrol problemi oldukça fazla su kirliliğine sebep oluyor" diye konuştu.‘ÖDÜLÜ ALDIĞIM İÇİN ÇOK MUTLUYUM’Amerikan Çevre Mühendisliği ve Bilim İnsanları Akademisi Bilim Ödülü’nü kazanan Tansel NASA'dan aldığı ödülle ilgili çok mutlu olduğunu ifade ederek, ”Ödül Nisan ayında verilecek. Ödülü aldığım haberi geldiği zaman çok sevindim. Bu ödül her yıl bir kişiye veriliyor. Çevre konusunda çok büyük katkıları olan, çok saygı duyduğumuz kişilere verilmişti daha önce. Böyle bir listeye girdiğim için çok mutlu oldum.” dedi. DHAGolf Mad Junior Open 2021 Golf Turnuvasıtamamlandı
Golf Mad Junior Open 2021 Golf Turnuvası tamamlandı 15 ülkeden 95 sporcunun katılımıyla 3 gün süren Golf Mad Junior Open 2021 Golf Turnuvası tamamlandı. Antalya'nın Serik ilçesinde bu yıl ilki düzenlenen Golf Mad Junior Open 2021 Golf Turnuvası sona erdi.Serik'e bağlı Belek turizm merkezindeki Cornelia Golf Kulübü sahalarında 15 ülkeden 95 sporcunun katılımıyla 3 gün süren Golf Mad Junior Open 2021 Golf Turnuvası tamamlandı. Turnuvada şampiyonluğu kadınlarda Rus Polina Marina, erkeklerde ise Ukraynalı Ivan Straganon elde etti.Turnuva sonunda dereceye girenlere ödülleri Golf Mad Türkiye Direktörü Bekir Kara, Cornelia Deluxe Otel Genel Müdürü Ali Şahin, Cornelia Golf Kulübü Genel Müdürü Mithat Batır tarafından verildi. Turnuvada mücadele eden sporcular aldıkları puanlara göre dünya sıralamasına girdi. DHACHP Genel BaşkanıKılıçdaroğlu: "Saray düzeni ve halkın gerçekleri arasında uçurum var"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: "Saray düzeni ve halkın gerçekleri arasında uçurum var" CHP Parti Meclisi'ne (PM) sunulan Merkez Yönetim Kurulu (MYK) raporunda gündemi değerlendiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Çok boyutlu buhran demokrasiden hukuka, hukuktan ekonomiye hayatın her alanına sirayet etmiş durumda. Saray düzeninin söylemleri ve yaşadıkları ile halkın gündelik gerçekleri arasında günden güne daha da derinleşen bir uçurum var. Saray uzaya gitmekten bahsederken Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları konteynırlardan, çöpten gıda toplamak durumunda kalıyor. " ifadeleri yer aldı. CHP PM, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında video konferans yöntemiyle toplandı. Toplantı basına kapalı gerçekleştirilirken PM'ye sunulan MYK raporunda Kılıçdaroğlu'nun gündeme ilişkin değerlendirmelerine yer verildi.Yeni tip koronavirüs (Covid-19) pandemisi ile ağır ekonomik buhranın, devlet krizinin ve toplumsal huzursuzluğun üst üste bindiği 2020'nin geride bırakıldığını belirten Kılıçdaroğlu, Türkiye'yi sürüklendiği çok yönlü buhrandan kurtarabilmek için çizdikleri yol haritasında emin adımlarla yürümeye devam ettiklerinin altını çizdi.Gara'daki 16 şehidi anan Kemal Kılıçdaroğlu, şu açıklamalarda bulundu:"Gara şehitlerimizin büyük bölümü 5,5-6 yıldır bölücü terör örgütü tarafından alıkonulan güvenlik görevlilerimiz. Bu 5-6 yıl içerisinde aileler tüm siyasilerin ve devlet görevlilerinin kapısını çaldılar. Bizim de kapımızı çaldılar, kendileriyle bizzat ben görüştüm. Milletvekillerimizi görevlendirdik, ailelerle birlikte basın toplantıları yaptılar, defalarca soru önergeleri verdiler. İktidarın bu konuda inisiyatif alması gerektiğini her fırsatta söyledik. Ancak maalesef bölücü terör örgütü tarafından alıkonulan vatandaşlarımız şehit oldular. 83 milyon adına Cumhurbaşkanı’na bu konuda 5 soru yönelttim, yanıt alana kadar da sormaya devam edeceğiz."ENİS BERBEROĞLU'NUN PARLAMENTOYA DÖNMESİDevlet kurumunun hukukun üstünlüğü ilkesiyle yönetilmesi ve vatandaşlarını koruması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bizde insanların çıkarı üzerine, doğanın çıkarı üzerine inşa edilen bir devlet anlayışı vardır. Biz, demokrasiyi güçlendirmek istiyoruz. Çağdaş uygarlığı yakalamak ve ardından aşmak istiyoruz. Her zaman haksızlıklara karşı çıktık. İşte bunun için Anayasa’nın hepimize tanıdığı haktan yola çıkarak dünya siyaset tarihinin en anlamlı ve en uzun yürüyüşü olan Adalet Yürüyüşü'nü yaptık." değerlendirmesinde bulundu.Hiçbir ayrım yapmadan kim adaleti istiyorsa onun yanında olduklarını ve olmaya devam edeceklerini bildiren Kılıçdaroğlu, geçen haftalarda adaletin tecellisi için mücadele eden milyonlar olarak amaçlarına ulaştıklarını ve Enis Berberoğlu'nun yeniden parlamentonun onurlu bir üyesi olarak görevine döndüğünü hatırlattı.Süreç içerisinde bir devlet krizi yaşandığını aktaran Kılıçdaroğlu, aynı olaya dair bir mahkeme beraat verirken bir başka mahkemenin müebbet cezası verdiğini anımsattı.Anayasa Mahkemesinin iki kez ihlal kararı vermek zorunda kaldığına işaret eden Kılıçdaroğlu, "Oysa Anayasa'mızda hukukun üstünlüğü ilkesinin güvencesi olan kurallardan biri de AYM kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlayıcılığı yönündeki 153'üncü maddedir. Bu maddeye göre, bir hukuk devletinde anayasal hükümlere uymamanın ilgililer açısından cezai, idari ve hukuki sorunlar, sorumluluklar doğuracağı açıktır. Bu ülkede gerçek anlamda hukuk, bu ülkede gerçek anlamda demokrasi varsa ilk AYM kararını uygulamayan yargıcın o görevden alınması lazım." ifadelerini kullandı.Yaşanan devlet krizinin "talimat üzerine yapılan Anayasa Mahkemesi üyeliği seçimleri"nde de gün yüzüne çıktığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Yıllarını Yargıtaya veren, emek harcamış insanlar dururken, 20 günlük Yargıtay üyeliği olan İrfan Fidan'ın yüksek mahkeme üyeliğine seçildiğini" ifade etti.Kılıçdaroğlu, "Tuzun koktuğu bir süreçteyiz. Hukukun hak ve adalet dağıtmasını istiyoruz. Bunun için de ısrarla adliyeye siyaset sokulmamalı diyoruz." dedi.Adalete olan güvenin sarsıldığını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:"Hiç kimsenin can ve mal güvenliği yok. İktidar olanların yapmaları gereken ilk şey Türkiye’de can ve mal güvenliğini sağlamaktır. Herkesin can ve mal güvenliğinden sorumlu olan, devleti yönetenlerdir. Devleti yönetenler, siyasiler, gazeteciler, vatandaş eğer bir saldırıya uğruyorsa derhal olayın üzerine gitmeli ve olayı çözmek için gerekli talimatları vermelidir. Hukuk ve demokrasinin kalan kırıntıları da saray rejimi tarafından silip süpürüldü. Denge ve denetleme mekanizmaları tamamen felç edildi. İhtiyacımız, 'güçlendirilmiş parlamenter sistem'dir. Bugün Türkiye’de demokrasiden yana olan herkes, Anayasa'nın ilk dört maddesinin aynı kalması kaydıyla 'Türkiye’nin demokratik yeni bir Anayasa'ya ihtiyacı var' diyor. Ancak böyle bir Anayasa değişikliği için her şeyden önce doğru siyasi iklime ihtiyaç var, yürürlükte olan Anayasa'ya uyan bir siyasi anlayışa ihtiyaç var. Türkiye'nin bu kutuplaşmadan çıkması lazım. Bu tartışmayı başlatabilmeniz için öncelikle var olan Anayasa'ya uymanız gerekir."Boğaziçi Üniversitesindeki gösterilere de değinen Kılıçdaroğlu, öğrencilerin Anayasa'ya uygun, demokratik ve barışçıl gösteri yaptıklarını, kendilerinin de Anayasa'ya uyulması, barışçı eylemlerin özgürce yapılabilmesi konusunda ısrarcı olacaklarını vurguladı.EKONOMİYİ DEĞERLENDİRDİTürkiye'nin çok boyutlu bir ekonomik buhran yaşadığına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, bir avuç imtiyazlı insan dışında milyonlar için huzur ve refahın olmadığını ifade etti."Halkın umudu olmamız gereken, insanca bir yaşam ve demokratik bir siyaset için tarihsel bir sorumluluğu omuzlarımızda taşıdığımız bir dönemden geçiyoruz." diyen Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:"Çok boyutlu buhran demokrasiden hukuka, hukuktan ekonomiye hayatın her alanına sirayet etmiş durumda. Saray düzeninin söylemleri ve yaşadıkları ile halkın gündelik gerçekleri arasında günden güne daha da derinleşen bir uçurum var. Saray uzaya gitmekten bahsederken Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları konteynırlardan, çöpten gıda toplamak durumunda kalıyor. Acı gerçekler çoktandır gizlenebilir, maskelenebilir olmaktan çıktı. Resmi verilere göre 4 milyon vatandaşımız işsiz, oysa gerçekte 10 milyonu aşkın vatandaşımız işsiz. Son bir yılda istihdam 1 milyon 103 bin azaldı. Türkiye çok derin bir işsizlik batağının içindedir. Türkiye’de en az bir işsizin olmadığı aile sayısı çok azdır. Maalesef, her geçen gün işsizlikten, yoksulluktan intihar eden vatandaşlarımızın sayısı artmaktadır. Saray rejimi işsizlik sorununu çözmek üzere herhangi bir girişimde bulunmamakta, verileri hafifleterek kamuoyuyla paylaşmayı tercih etmektedir. AKP döneminde 16 istihdam paketi açıklanmış ancak hiçbiri Türkiye’deki yapısal istihdam sorununu çözmek için yeterli olmamıştır. İstihdam sorununa kalıcı çözüm, izlenen ekonomi politikasının 180 derece değişmesine bağlıdır. Türkiye'nin ivedilikle faiz-döviz ekseninden çıkması, yatırım, istihdam ve üretime odaklanması gerekmektedir. Özellikle işsizliğin yoğun olduğu kentlerde sanayi ve tarım yatırımları yapılmalı, istihdamın sektörel yapısı düzeltilmelidir."Türkiye’nin genç insan kaynağını değerlendirebilmesi için adımlar atılması gerekliliğini dile getiren Kılıçdaroğlu, iktidar olmaları durumunda, kapatılan Devlet Planlama Teşkilatı yerine Stratejik Planlama Teşkilatı kurarak bu konuda adım atacaklarını bildirdi.TÜİK'in açıkladığı verilerin bile hayat pahalılığını gizleyemediğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, TÜİK’in verilerine göre tüketici enflasyonunun yüzde 14,97, üretici enflasyonunun ise yüzde 26,16 seviyesine ulaştığını aktardı. Halkın gerçek enflasyonunun bunun çok üzerinde olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, iktidarın ise enflasyonu kontrol altına almak ve hayat pahalılığını sonlandırmak için politika faizini yüksek tutmak dışında adım atmadığını belirtti."ESNAF GİBİ ÇİFTÇİ DE KAN AĞLIYOR"Esnafın sorunlarına da değinen Kılıçdaroğlu, "Devletin esnafa gerçek anlamda destekte bulunmaktan çok onları borçlandırmayı tercih etmesi esnafı tüketmiş durumda." değerlendirmesinde bulundu.Kemal Kılıçdaroğlu, 20 Kasım 2020'den beri birçok lokanta, kafe, restoran, alkollü mekanın kapalı olduğunu hatırlatırken açıklanan destek paketlerinin ise yetersiz kaldığını dile getirdi."Kalabalıklar AKP kongrelerinde toplanırken, Erdoğan kongrelerde kalabalıktan memnun olduğunu belirtirken esnaf gerekli önlemlerle dükkanı açabilmek için yalvarıyor." diyen Kılıçdaroğlu, esnafa yönelik alınabilecek daha önce açıkladığı önlemleri yineledi."Esnaf Bakanlığı" kurulması, sicil affı çıkarılması, esnafın kullandığı kredilerin, faizsiz ve ödeme gücüne göre taksitlendirilmesi, kiralarda stopajın kaldırılması ve AVM’lerin haftanın bir günü kapanması gibi önerilerini sıralayan Kılıçdaroğlu, "Esnaf gibi çiftçi de kan ağlıyor. Türkiye'de tarım bitme noktasına geldi. Tonlarca patates, soğan depolarda çürüyor ya da hayvanlara yem ediliyor. Çiftçi girdi maliyetiyle ürün fiyatı arasında sıkışıp kalmış durumda. 19 yılın sonunda üç Trakya büyüklüğünde alan çiftçiler tarafından ekilemez hale geldi." değerlendirmesinde bulundu.Durum böyleyken iktidarın, Afrika ülkeleri Nijer ve Sudan’da 1,78 milyon hektarlık tarım arazisi kiraladığını aktaran Kılıçdaroğlu, şu açıklamaları yaptı:"Çiftçi ekemiyor çünkü zarar ediyor. Bunun üzerine ithalat yapılıyor. Gübreden ilaca her türlü girdiye zam yapılıyor. Özellikle Güneydoğu illerimizde çiftçi elektrik zamlarından bıkmış durumda. Çiftçi borç batağında, traktörleri bile haczediliyor. Yaşananlar karşısında çiftçi Tarım Kredi Kooperatiflerini protesto ediyor, öyle ki 'tarım tefeci kooperatifi' diye açıklama yaptılar. Çiftçinin traktörü haczedilirken ülkemiz geçen yıl tarım ithalatına 9,5 milyar dolar harcadı. Son 18 yılda tarım ithalatına harcanan para ise 114 milyar dolar oldu. Kazanan hep uluslararası tarım tekelleri oldu. Durum böyleyken AKP temsilcileri çiftçinin elindeki akıllı telefondan bahsediyor, akıllı telefonu refah ölçütü olarak ele alıp, cep telefonu olan bir çiftçinin şikayet etmemesi gerektiğini söyleyecek kadar da gerçeklerden kopmuş.""İŞÇİYE, EMEKLİYE PARA VERİP VERMEME BİR SİYASİ TERCİHTİR"Esnafa, çiftçiye, emekçiye, emekliye para verip vermemenin bir siyasi tercih olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, bu iktidarın siyasi tercihlerinin halktan yana olmadığının bütçedeki kaynak kullanımından belli olduğunu dile getirdi.Cumhurbaşkanının faiz-enflasyon ilişkisine dair görüşleri ışığında şekillenen ekonomi politikaları sonucunda döviz kurlarını kontrol altında tutmak için Merkez Bankasının 128 milyar dolar rezervinin satıldığı görüşünü yineleyen Kemal Kılıçdaroğlu, ısrarlı sorularına rağmen iktidarın "halen 128 milyar doların niye satıldığını ve kime satıldığını" açıklamadığını kaydetti.İlk Covid-19 vakasının üzerinden bir yıl geçtiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, sağlıkçıların bu süre içerisinde tarih yazdıklarını bildirdi. Sağlık çalışanlarına "birer aylık maaş, birer aylık ikramiye verelim" önerilerinin kabul edilmediğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Aşıların tedariki, dağıtımı ve aşılanma sürecinde de şeffaflık tercih edilmedi. Fahrettin Koca’nın belirttiği aşı doz sayıları belirtilen zamanlarda gelmedi. Hıfzıssıhha Enstitüsü kapatıldı. Türkiye’de yeni teknolojiyle uygun bir aşı ve serum üretim tesisi kurulması mümkündü, bu yatırımı yapmayıp yerine kısa dönem için aşı ithalatı benimsendi." ifadesini kullandı.CHP'li belediyelerin salgınla mücadelede önemli görevler yaptığını aktaran Kılıçdaroğlu, iktidarın ise bu süreçte salgını bırakıp CHP’li belediyelerle mücadele etmeyi tercih ettiğini dile getirdi.Kılıçdaroğlu, CHP'li belediyelerin Ocak 2021 itibarıyla 7 milyon 200 bin vatandaşa ayni yardım, 1 milyon 250 bin vatandaşa da nakdi yardım yaptığını vurgularken, 70 milyondan fazla maske ve dezenfektan dağıtıldığını da bildirdi. CHP olarak neler yapacaklarını da anlatan Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:"Türkiye'yi içinden geçmekte olduğu çok yönlü buhrandan çıkarmanın yegane yolu, buhranı yaratan siyasi sorumluları demokratik yollarla iktidardan uzaklaştırmak, iktidarı değiştirmektir. Halkın, milyonların çıkarlarını temsil eden bir siyasi anlayışı iktidara taşımaktır. 19 yıldır Türkiye’yi yöneten, ancak yurttaşların temel sorunlarına çözüm olamadığı gibi yurttaşların süregelen sorunlarını daha da büyüten ve derinleştiren bu iktidara bir son vermek ülkemize ve milletimize olan borcumuzdur. Mücadelemiz bir hak mücadelesidir. Mücadelemiz adalet mücadelesidir. Bizler, iktidara alternatif olarak neler yapacağımızı, sorunları nasıl çözeceğimizi vatandaşla sahada istişare ediyoruz. Çözüm yolları için vatandaşla birlikte kafa yoruyoruz. Öncelikle tüm yurttaşların can ve mal güvenliğini sağlayacağız. Güçlü bir demokratik yapı inşa edeceğiz, tasfiye edilmiş veya içi boşaltılmış kurumlarımızı yeniden canlandıracağız. Güçlendirilmiş parlamenter demokrasi ile kuvvetler ayrılığını tekrar tesis edeceğiz. Yargı bağımsızlığını tekrar tesis edeceğiz. Parti genel başkanının hakim tayin ettiği düzene son vereceğiz. Adliyeye, camiye, kışlaya siyaset sokmayacağız. Medya özgürlüğünü sağlayacağız. Millet iradesini sınırlayan yüzde 10 seçim barajını kaldıracağız. Temsilde adalet, yönetimde istikrar ve şeffaflık getireceğiz. " AAİBB sözcüsüOngun'dan Bakan Kurum'a 'yarış' yanıtı: Bulunmaz fırsat...
İBB sözcüsü Ongun'dan Bakan Kurum'a 'yarış' yanıtı: Bulunmaz fırsat... Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'un, sosyal medya hesabından İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni hedef alarak "Bazıları şerde yarışadursun, biz hayırda yarışacağız" ifadeleriyle yaptığı paylaşıma İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sözcüsü Murat Ongun'dan yanıt geldi. Ongun, 69 bin 913 ailenin askıya fatura bıraktığını hatırlatarak "Sayın Bakanım, hayırda yarışmak için bulunmaz fırsat" ifadelerini kullandı. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'un, sosyal medya hesabından İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni hedef alarak yaptığı paylaşıma İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sözcüsü Murat Ongun'dan yanıt geldi."1994'te Sayın Cumhurbaşkanımızın İstanbul Büyükşehir Belediyesini aldığı dönemdeki gibi bugün de çöp dağları görmenin üzüntüsünü yaşıyoruz" diyen Kurum, paylaşımlarında şu ifadelere yer verdi:"Bazıları şerde yarışadursun, biz hayırda yarışacağız. Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyon projesi Kanal İstanbul'un ihalesini 2021'de yapacağız. İstanbul Boğazı'nı koruma kurtarma projesini örnek bir şehircilik anlayışıyla gerçekleştirerek İstanbul'un marka değerini arttıracağız.1994'te Sayın Cumhurbaşkanımızın İstanbul Büyükşehir Belediyesini aldığı dönemdeki gibi bugün de çöp dağları görmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Aziz şehrimizi bu çöp yığınlarından kurtarmak adına, acziyet içinde olan belediyelerimize Bakanlık olarak destek verebiliriz."1? Bazıları şerde yarışadursun, biz hayırda yarışacağız. Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyon projesi Kanal İstanbul'un ihalesini 2021'de yapacağız. İstanbul Boğazı'nı koruma kurtarma projesini örnek bir şehircilik anlayışıyla gerçekleştirerek İstanbul'un marka değerini arttıracağız. pic.twitter.com/fZdgf2ZYOe— Murat KURUM (@murat_kurum) February 26, 2021"HAYIRDA YARIŞMAK İÇİN BULUNMAZ FIRSAT"İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sözcüsü Murat Ongun ise Bakan Kurum'un paylaşımını alıntılayarak; "5663 aile destek bekliyor, 5437 bebek sahibi anne, 771 üniversiteli ve de 69.913 askıya fatura bırakan aile. Sayın Bakanım, hayırda yarışmak için bulunmaz fırsat. @murat_kurum" ifadelerini kullandı.5663 aile destek bekliyor, 5437 bebek sahibi anne, 771 üniversiteli ve de 69.913 askıya fatura bırakan aile. Sayın Bakanım, hayırda yarışmak için bulunmaz fırsat. @murat_kurum https://t.co/JfQ15dFnP3 https://t.co/iCw7DkYlk0— Murat Ongun (@Mrt_Ongun) February 26, 2021 cumhuriyet.com.trBilim KuruluÜyesi Akın’dan Covid-19 aşısıöncesi ağrıkesici uyarısı
Bilim Kurulu Üyesi Akın’dan Covid-19 aşısı öncesi ağrı kesici uyarısı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Levent Akın, günlük hayatta sıklıkla kullanılan ağrı kesicilerin Covid-19 aşısının etkisini azaltabileceği yönünde araştırmalara dair açıklamada bulundu. “Antienflamatuar” özelliği bulunan ağrı kesicilerin kullanılmaması gerektiğini belirten Akın, “Bu ilaçlar bir miktar bağışıklık yanıtını azaltabilir” dedi. Birçok ülkede başta yaşlı ve sağlık çalışanları olmak üzere yüz binlerce kişi Covid-19 aşısı olmaya başladı. Bazı bilim insanları ise günlük hayatta sıklıkla kullanılan ağrı kesicilerin aşının etkisini azaltabileceğini yönünde açıklamalarda bulundu. Bazı ağrı kesicilerin, bağışıklık yanıtını azaltabildiğini ifade eden Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyesi, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Levent Akın, “Dünyada çok çeşitli ağrı kesiciler var. Bu ağrı kesicilerin bir kısmı doğrudan beyinde ağrı merkezini etkiliyor. Bazıları ağrıya neden olan iltihabi durumu engelliyor. Bazı ağrı kesiciler de bağışıklık maddelerinin, bölgeye gelmesini azaltıyor. Bunlar bağışıklığı azaltıyor” diye konuştu.“AŞI OLACAK KİŞİLER HEKİME DANIŞSIN”Covid-19 aşısı yaptıran kişilerin hekim kontrolünde ağrı kesici kullanması gerektiğini hatırlatan Prof. Dr. Levent Akın, şu uyarılarda bulundu:“Koronavirüs aşısı sonrası kişilerin hangi ağrı kesicileri kullanacaklarına dair öneriler veriliyor. Kişilerin buna sıkı sıkıya uymaları gerekiyor. Bizim “antienflamatuar” dediğimiz ilaçlar bir miktar bağışıklık yanıtını azaltabilir. O nedenle “antienflamatuar” özelliği olmayan, sadece ağrı kesici özelliği bulunan maddeleri kullanmalarını öneriyoruz. Aşı olan kişiler kolunda ya da vücudunda ağrı ve halsizlik gibi durumları hissettiği zaman hastanede aşıyı uygulayan hemşire ya da hekime danışsınlar” uyarısında bulundu. Aşı konusunda halka yönelik belgeler hazırladıklarını anlatan Prof. Dr. Akın, “Bununla ilgili bilgiler Sağlık Bakanlığı’nın korona ile ilgili sayfasında var. Belki bu broşürleri aşı olan kişilere de vermemiz gerekecektir. Tüm ağrı kesicileri bağışıklığı baskılamıyor.” DHAHazine’ye ek gelir sağlayacakçalışmalara bir yenisini ekleniyor
Hazine’ye ek gelir sağlayacak çalışmalara bir yenisini ekleniyor Hükümet, Hazine’ye ek gelir sağlayacak çalışmalara bir yenisini ekliyor. Kurum kazançlarında vergi tevkifatı olarak adlandırılan şirketlerin kurum kazancından alınacak stopaj için geçici bir madde hazırlandı. Buna göre 2020’nin de içinde olduğu üç yıl için ilave vergi yolda. /Archive/2021/2/27/113959500-55.jpgHazine ve Maliye Bakanlığı, Covid-19 pandemisiyle yaşanan ekonomik sıkıntılara karşı Hazine’ye gelir getirici yeni bir düzenleme için hazırlık yapıyor. Bütçe vergi gelirlerinin yüzde 4’ü kadar ek gelir getireceği tahmin edilen kurum kazançlarında vergi tevkifatı için düğmeye basıldı.Dünya Gazetesi'nden Çiğdem Yücesoy Subaşı,'nın haberi şöyle: Önümüzdeki hafta Meclis’e sunulması beklenen kurum kazançlarında vergi tevkifatı için bir madde hazırlandığı öğrenildi. Geçici madde 92’yle yapılacak düzenleme ile Hazine ve Maliye Bakanlığı şirketlerde oluşan kâr paylarına geçici stopaj getiriyor.Sadece bu yıl için değil, 2020 ve 2022 yıllarını da kapsayacak şekilde bir düzenleme yapıldığı belirtildi. Buna göre kâr elde eden şirketlerden, 2020 ve 2021 hesap dönemlerine ait kazançları için yüzde 10, 2022 hesap dönemine ait kazançları içinse yüzde 5 oranında tevkifat yapılacak.Gelir Vergisi Kanunu’na eklenmesi düşünülen geçici 92’inci maddenin yer aldığı torba yasa teklifinin önümüzdeki hafta Meclis’e sunulması bekleniyor.Henüz netleşmiş bir karar olmadığını söyleyen TÜRMOB Genel Başkanı Emre Kartaloğlu, “245 milyar TL’lik bir bütçe açığı var. Bu açığın kapatılmasına yönelik çeşitli adımlar atıldı. Finansman gider kısıtlaması yapıldı, KDV tevkifatlarının kapsamı genişletildi. Bu türden düzenlemelere ihtiyaç olduğu çok ortada. Kurum vergisi tevkifatı ise yine gelir getirici bir düzenleme amacıyla gündeme gelmiş görünüyor. Önceki yıllarda da uygulanmıştı. Böyle bir düzenleme kurumlar için ilave bir vergi anlamına gelir. 2020 yılını kapsayarak yapılması halinde kapanmış bir yılı vergilendirilmiş olur. Bu da yasaların geriye doğru yürümeyeceği ilkesine uygun olmaz” dedi.Düzenleme ile en çok gelir, kârı yüksek olan şirket ve sektörlerden elde edilecek. Bunların arasında ise yüksek kâr açıklayan sektör olan bankalar başı çekiyor. Diğer taraftan hisseleri borsada işlem gören kâr şampiyonu şirketlerin yatırımcıları da bu durumdan olumsuz etkilenecek. Yatırımcıların alacağı kâr paylarında azalma olması düşünülüyor.KKEG DE STOPAJA TABİSadece kazanç değil, şirketlerin kanunen kabul edilmeyen giderleri (KKEG) de stopaja tabi tutulacak. İlginç olan ise hiç kazancı olmayan sadece kanunen kabul edilmeyen giderleri olan şirketler de stopaja tabi olacak.İş dünyasının tepkisini çekmesi beklenen düzenleme ile kurumlar vergisi ödeyen şirketler, ek bir vergi yüküyle karşılaşmış olacak. İşverenlerin dağıtılsın dağıtılmasın elde edecekleri kârdan ödeyeceği vergiye olumsuz tepki vereceği öğrenildi. cumhuriyet.com.tr