News - Haberler
Özdağ’ın istifası: "Zamanlamasımanidar"
Özdağ’ın istifası: "Zamanlaması manidar" İYİ Parti İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ, TBMM’de basın açıklamasında bulundu. İYİ Parti'yi sert sözlerle eleştiren Ümit Özdağ, partisinden istifa ettiğini duyurdu. İYİ Parti İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ’ın istifası, partide, “Zamanlama manidar” sözleriyle değerlendiriliyor. İYİ Parti kanadı, “Özdağ’ın İYİ Parti ve Genel Başkan’a yönelik sözlerinin başta İYİ Parti olmak üzere Millet İttifakı’nı bölmeye yönelik bir hamle olarak” değerlendirirken, “Özdağ’ın parti kurması halinde tabandan kopmaların olmayacağı” ifade ediliyor. İstifa şeklinin “Cumhur İttifakı’nı güçlendirme amaçlı olduğu” söylenirken Özdağ’ın yeni parti kurmayı amaçladığı belirtiliyor.Özdağ’ın “yeni bir parti kurma çabası içinde olduğuna” dikkat çeken parti yetkilileri, “bu hamlenin tam da Cumhur İttifakı’nın Millet İttifakı’nı bölmeye yönelik hamlesinden sonra geldiğine” dikkat çekiliyor. Partide, Özdağ’ın istifası şöyle değerlendiriliyor: - Gerçek dışı iddia: Daha önce pek çok kez iktidar kanadından “İYİ Parti’nin CHP ile kurduğu Millet İttifakı’nın HDP ile gizli ortak olduğu” ileri sürüldü. Her seferinde kamuoyuna gerek CHP kanadından gerekse İYİ Parti kanadından “HDP ile bir ittifak halinde olunmadığı” ifade edilmesine karşın, hâlâ iktidar kanadı bu söylemlerini sürdürüyor. Şimdi de Millet İttifakı’nı, “HDP’li milletvekillerinin fezlekeleri üzerinden test etmeye kalkıyorlar.” Akşener’in, “Fezlekeleri inceleyeceğiz” sözleri de “bir destek değil, Cumhur İttifakı’nın gerçek niyetini anlamak içindir.” O yüzden Özdağ’ın siyasette tam da bu konular gündemdeyken partiye kılıç çekmesi, “aşikar bir biçimde Cumhur İttifakı’nın elini güçlendirir.” Bu nedenle Özdağ, alenen Millet İttifakı’nı hedef almıştır. İstfanın zamanlaması manidar.. Özdağ’ın böyle bir hamle yapmasının bir diğer nedeni de İYİ Parti’nin oylarının artıyor olmasından kaynaklı. -Taban tepkili: Özdağ’ın açıklamalarından taban rahatsız Özdağ, “bu açıklamalarla tabandaki güvenini de kaybetti.” Milliyetçi tabanda kendisine yönelik “güven kaybı mevcut.”'PARTİ ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR'Bağımsız Adana milletvekili İsmail Koncuk ise “parti kurma çalışmalarının sürdüğünü, öncelikle kurucular kurulu oluşturma gayreti içinde bulunduklarını” ifade ederek “Bunun içerisinde Ümit Özdağ da var başka arkadaşlarımız da var. Onları ancak resmileştiğinde kamuoyu ile paylaşmamız doğru olabilir. Bizle hareket edebilecek vekiller olduğunu düşünüyoruz. Ama bunları netleştirmeden söylememiz mümkün değil” dedi. Koncuk, kurucular kurulunda kamuoyunun bildiği insanların olacağını söyledi. Selda Güneysuİttifakların kıyasıya mücadelesi: "Bir salvo da sağdan"
İttifakların kıyasıya mücadelesi: "Bir salvo da sağdan" CHP ve AKP’nin başını çektikleri ittifakların kıyasıya mücadelesi sürüyor. Siyaset söylemi ve stratejiler sertleşiyor. Siyaset söylemi sertleşiyor... İYİ Parti rahat değil. Ümit Özdağ’ın açıklamaları sayfalarımızda. MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın Meral Akşener’i hedef alan değerlendirmesi çok sert: “Fosforlu Cevriyelik taslama.”Millet İttifakı’na yönelen yıpratma girişimleri önümüzdeki günlerde boyutlanacak gibi görünüyor. HDP ile ilgili girişimler kendi mecrasına girdi. İttifakın sağ kanadına yönelik bir kanal İYİ Parti ise diğeri Saadet Partisi... Ayrıntılara geçelim.HDP’li milletvekilleri hakkındaki suçlamalar nedeniyle TBMM gündemine alınan fezlekeler konusunda CHP’nin tavrı netleşti. Burada bir sorun yok. Ancak İYİ Parti’den dokunulmazlıkların kaldırılmasına “hayır” diyecek milletvekilleri olması durumunda keskin bir tartışmanın başlayacağı da net. Millet İttifakı üyelerine HDP üzerinden bir tuzak kurulduğunu zaten yazmıştık. Şimdi başka bir noktadan atış daha bekleniyor: İstanbul Sözleşmesi. Çok büyük oranda kadına yönelik şiddeti engelleme amacı taşıyan sözleşmede eşcinsel grupları da kapsayan “toplumsal cinsiyet” tanımlaması sağ partilerde “nesillerin güvencesi” gerekçesiyle tepki topluyor.YENİ TUZAK MI?İstanbul Sözleşmesi’ne en net muhalefeti Saadet Partisi (SP) yapıyor. Bu partiyi gözüne kestiren AKP’de ise kadın hakları konusunda bir nebze de olsa duyarlılık oluşmuş durumda. Ancak kulislere sızan bilgilere göre İstanbul Sözleşmesi’nin revize edilmesi konusunda bir çalışma yürütülüyor. Bu çalışma hem parti içindeki hassasiyeti gidermek hem de bu yolla SP ile bir ortaklaşma yaratmayı hedefliyor. CHP’nin İstanbul Sözleşmesi’ne bakış açısı ile SP’nin bakış açısının örtüşmesi olanağı yok. Bu konuda TBMM’ye getirilecek yeni düzenleme Millet İttifakı bileşenleri açısından yeni bir tuzak olabilir. Konunun Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile “Milli Görüş lideri” Oğuzhan Asiltürk görüşmesinde gündeme geldiği de biliniyor. Asiltürk’ün unvanını özellikle tırnak içine aldık. Bu unvan bir partiye değil, partiden daha fazlası, bir camianın önderliği anlamına geliyor, bu camia da bu unvanı kabul ediyor. Bu görüşmenin olası sonuçlarını bu açıdan ciddiye almak gerekli. Başta CHP, Millet İttifakı’nın politika yapıcılarının bu konuyu da dikkate alması gerekiyor.CHP NE YAPIYOR?Birkaç analizimizde Cumhur İttifakı önderlerinin iktidarlarını güçlendirme ve takviye arayışlarına dikkat çektik. Akla gelebilecek bir soru da “CHP ne yapıyor” sorusu olabilir. Şüphesiz boş durmuyor. Muharrem İnce ve iki milletvekilinin istifalarının ardından parti bütünlüğü için alarma geçildi. CHP’nin kapsayıcılığının gösterilebilmesi için Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun partiye dönüşü sağlandı. Ki CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yerel seçimler sonrasında Kesimoğlu’nun partiye dönüşüne ilişkin sorulara, “söz konusu değil” yanıtını veriyordu.Ayrı bir çalışma ise Antalya Belediye Başkanı Muhittin Böcek ile yürütülüyor. Kulislere yansıyan bilgilere göre Böcek’in hastalığı sırasında oluşan sorunların giderilmesi için yoğun çalışmalar yürütülüyor.Başlıktaki soruya minik bir katkı daha... CHP’nin önceliğinin Millet İttifakı ile seçime gitmek olduğu tartışmasız bir gerçek. Ancak her türlü olasılığa göre hazırlık da elden bırakılmıyor. Olasılıklardan biri de Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun adaylığı. Bu konu üzerine de kafa yoruluyor, çalışmalar ve araştırmalar yapılıyor. Sertaç EşCHP’li Torun: "İktidarın yapamadığınıbelediyeler yapıyor"
CHP’li Torun: "İktidarın yapamadığını belediyeler yapıyor" CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, CHP'li belediyelerin 8 milyon 228 bin yurttaşa ayni, 1 milyon 587 bin yurttaşa nakdi yardımları hatırlatarak iktidara eleştirilerde bulundu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, “İktidarın engelleme girişimlerine rağmen 8 milyon 228 bin vatandaşa ayni, 1 milyon 587 bin vatandaşa nakdi yardım yapıldı. “CHP gelince yardımları kesecek” söylemi ile birlikte tüm kara propagandalar boşa çıktı. İktidarın yapamadığını CHP’li belediyeler yaptı” dedi.CHP’li Torun, “Belediyelerimiz, Türkiye’de ilk Covid-19 vakasının görüldüğü 11 Mart 2020’den itibaren, ellerindeki imkânları zorlayarak salgından etkilenen vatandaşlara yardıma başladı. Bu insani süreçte bile siyasi hırslarına yenilen iktidarın engellemelerine maruz kaldılar. Bağış kampanyalarında toplanan yaklaşık 15 milyon 250 bin liraya el konuldu. Bazı belediyelerimizin ekmek dağıtımı, maske üretimi hakkında incelemeler başlatıldı. Soruşturmalar açtılar yılmadık, bağış kampanyalarını engellediler, kaynakları kesmeye çalıştılar bir yolunu bulduk ve hizmeti vatandaşa götürdük” diye konuştu.‘10 MİLYON VATANDAŞA ULAŞTIK’Torun, “1 Mart 2021 verilerine göre 8 milyon 228 bin vatandaşımıza ayni, 1 milyon 587 bin vatandaşımıza doğrudan nakdi yardım yapıldı. Sokağa çıkma yasakları sırasında talep üzerine ihtiyaç sahibi vatandaşların evlerine, 34 milyon 500 bin öğün yemek ulaştırıldı. 75 milyondan fazla maske ve dezenfektan ürünü, ücretsiz olarak teslim edildi. Bunların yanı sıra belediyelere ait işyerlerinin kiralarında ve ihtiyaç sahibi vatandaşların su faturalarında indirimler, ertelemeler uygulandı. İktidar işçilerimize 2 bin 825 liralık asgari ücreti reva görürken, belediyelerimiz en az 3 bin 100 lira vermeye başladı” ifadelerini kullandı.CHP’li belediyelerin; esnafa, yerli üreticiye, öğrenciye, mağdur vatandaşa, kısıtlı kaynaklarını zorlayarak destek verdiğini belirten Torun, “Milletin halini unutan merkezi yönetimin yapamadığını belediyelerimiz kısıtlı imkânlarla yapıyor. İsrafa son verip milletin parasını çılgın projelerle heba etmeyince kaynak da ortaya çıkıyor. Kaynaklar, belli grupların çıkarları için değil, vatandaşın öncelikli sorunlarını çözmek için kullanıyor. İktidarı rahatsız eden tablo da bu. ‘CHP gelince yardımları kesecek’ söylemiyle birlikte tüm kara propagandaları tek tek boşa çıkarıyoruz. Yardımlar artarak devam ediyor” ifadelerini kullandı. İktidara seslenen Torun, “Ne yaparsanız yapın, millete hizmete engel olamadınız, olamazsınız. Engelleme girişimlerinden size ekmek çıkmadı, bundan sonra da çıkmayacak. Milletimiz, kendi belediye başkanlarını size yedirmez” dedi. Erdem SevgiCovid: ABD'de orangutan ve bonobolarüzerinde aşıdenendi
ABD'deki San Diego Hayvanat Bahçesi'ndeki bazı büyük maymunlar üzerinde deney için Covid-19 aşısı yapıldı.Habere Gitmek için TıklayınYouTube CEO’su, Trump’ın hesabınışiddet riskinin ortadan kalkmasıdurumunda açabileceklerini söyledi
YouTube'un CEO'su Susan Wojcicki, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın askıya alınan hesabının şiddet riskinin ortadan kalkması durumunda yeniden aktif hale getirilebileceğini söyledi.Habere Gitmek için TıklayınKadın OyunlarıFestivali 'Frida' oyunu ile başladı:Öldürülen kadınlar anıldı
Türkçe Haberler En Son Başlıklar Kadın Oyunları Festivali 'Frida' oyunu ile başladı: Öldürülen kadınlar anıldı Ankara Sanat Tiyatrosu (AST) öncülüğündeki Kadın Oyunları Festivali, Bilkent AST Sahnesinde tiyatroseverlerle buluştu. /Archive/2021/3/5/005928071-34d759fd-86b1-432f-bef3-4863b4ad7fdc38248250.jpgTürkiye’nin en köklü özel tiyatrolarından olan AST'nin sanat yönetmenliğinde, Atölye Kültür Sanat'ın organizasyonuyla normalleşme döneminin başlamasıyla düzenlenen festival, Bilkent Center ev sahipliğinde, 11 Mart'a kadar devam edecek.Festival boyunca sosyal mesafe gereği boş bırakılan koltuklara, toplumsal farkındalık yaratılması amacıyla cinayete kurban giden kadınların fotoğrafları yerleştirildi.Bu koltukların satışından elde edilen gelir, "Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu" ve "Mor Çatı" sivil toplum kuruluşlarına bağışlanacak./Archive/2021/3/5/010014523-2989182f-38fd-4c5d-8239-2a7e984b371038248256.jpgAST Koordinatörü ve Festival Genel Direktörü Hasan Aldemir, festivalin salgın nedeniyle daha önce ertelendiğini ancak normalleşme kararıyla festivali yapmaya karar verdiklerini anlattı.Aldemir, festivalin sanata ve kadın mücadelesine destek olmasını hedeflediklerini belirterek, kadın sorunlarına değinen oyunlar seçtiklerini kaydetti.Festivalde 7 oyunun Ankara, Bandırma, Çanakkale'de dörder, Ayvalık'ta ise 5 kez sahneleneceğini belirten Aldemir, Ankara'da 9 Mart'ta "Dansöz", 10 Mart'ta "Evin Kokusu", 11 Mart'ta "Bernarda" oyunlarının sahneleneceğini bildirdi.FESTİVAL ANKARA'DAN SONRA ÇANAKKALE VE AYVALIK YOLCUSUFestivalin Bandırma'da belediyenin ev sahipliğinde 1 Mart'ta başladığını ifade eden Aldemir, Ankara'dan sonra Çanakkale'ye gideceklerini ve Çanakkale Belediyesinin sosyal medya hesaplarından "Furuğ", "Dansöz", "Evin Kokusu" ve "Bernarda" isimli oyunları 8-17 Mart'ta sunacaklarını söyledi.Aldemir, festivalin son durağı Ayvalık'ta ise belediyenin ev sahipliğinde 23 Mart'ta Nejat Uygur Sahnesi'nde sanatçı Sumru Yavrucuk'un "Shirley" oyununun sahneleneceğini, kapanışın da 27 Mart'ta Ayça Bingöl'ün "Ben Anadolu" isimli oyunuyla olacağını belirtti.Tepe Emlak Yatırım A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Hayal Olcay da Kadın Oyunları Festivaline ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyduklarını belirterek, "Sanata verdiğimiz değeri göstermek için doğru bir zaman. Çok mutluyuz" dedi.İstanbul Küçük Salon Tiyatrosunun sahnelediği tek kişilik oyun "Frida"nın oyuncusu Elif Arman da başkentlilerle buluşmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi./Archive/2021/3/5/010131023-afc2c50a-3af1-47ea-8632-3dcce0afd20238248249.jpgOyunda Frida Kahlo'nun doğumundan, ölümüne kadar olan anılarını sahneye taşıyacaklarını bildiren Arman, "Oyunda Frida olmaya çalışan oyuncuyu da göreceğiz. Arada Frida'nın içine girecek, sonra giremeyecek ve dışında kalacak. Oyuncunun Frida olmaya çalışırken başından geçenleri de anlatacak." diye konuştu.Salondaki seyirci koltuklarının bazılarında, "canice katledilen birçok kadının fotoğrafının bulunacağına" işaret eden Arman, "Başka türlü bir yük var omuzlarımda. Seyirciler onların arasında oturacak. Keşke bu kadın kardeşlerim canlı olarak burada olsalardı ve yine oyunumu paylaşabilseydim." ifadelerini kullandı.Festivale, CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşçıer ve Tepe Emlak Yatırım A.Ş. Genel Müdürü Deniz Bozan da katıldı.Hijyen önlemleri uygulanan festivalde, tiyatroseverler salona HES kodu sorgulaması ve ateş ölçümüyle alındı. Sosyal mesafe kuralları gereği koltuk sayısı yarıya indirildi. AALouvre Müzesi’ndeki kayıp zırh ve miğfer 38 yıl sonra bulundu
Louvre Müzesi’ndeki kayıp zırh ve miğfer 38 yıl sonra bulundu Fransa’nın başkenti Paris’te bulunan ve dünyaca ünlü tarihi eserlere ev sahipliği yapan Louvre Müzesi’nden çalınan Rönesans dönemine ait zırh ve miğfer, 38 yıl sonra ortaya çıktı /Archive/2021/3/5/004827390-louvre-muzesindeki-kayip-zirh-ve-migfer-38-yil-sonra-bulundu_1.jpgFransa'nın başkenti Paris'teki Louvre müzesinden 1983 yılında çalınan İtalyan Rönesans dönemine ait paha biçilemez zırhı ve miğfer 38 yıl sonra yeniden müzeye iade edildi./Archive%5C2021%5C3%5C5%5C004828093-louvre-muzesindeki-kayip-zirh-ve-migfer-38-yil-sonra-bulundu_3.jpgBordeaux'da yaşayan bir ailenin miras bıraktığı antik eşyaların incelenmesi sırasında antika uzmanı tarafından keşfedilen paha biçilemez zırh ve miğfer, 1560 ile 1580 yılları arasında Milano’da üretildiği ifade edildi./Archive%5C2021%5C3%5C5%5C004828593-louvre-muzesindeki-kayip-zirh-ve-migfer-38-yil-sonra-bulundu_5.jpgLouvre'un miras sanat eserlerinin baş küratörü Philippe Malgouyres, "Bir gün yeniden ortaya çıkacaklarını göreceğimizden emindim. Ama bu kadar korunmuş şekilde görebileceğimizi asla hayal edemezdim” dedi.Paris Polis Departmanı, 1983 yılındaki antika eser hırsızlığının hala gizemini koruduğunu, Bordeaux'da ailenin koleksiyonuna nasıl dahil olduğunu araştırdıklarını belirtti. Antik zırh ve miğfer, 1922 yılında Rothschild ailesi tarafından Louvre Müzesi’ne bağışlandığı ifade edildi. DHALondra'dakiünlüAbbey Road sokağının tabelası37 bin sterline satıldı
Londra'dan online gerçekleştirilen bir müzayedede şehirde bulunan ünlü Abbey Road sokağının tabelası 37 bin sterline (yaklaşık 390 bin TL) alıcı buldu.Habere Gitmek için TıklayınNecati Cumalı...‘Yaşlanmazşairçocuk’100 yaşında! Mustafa Balbay'ın yazısı...
Necati Cumalı... ‘Yaşlanmaz şair çocuk’ 100 yaşında! Mustafa Balbay'ın yazısı... “13 Ocak 1921’de, bugün Yunanistan, Batı Makedonya sınırları içinde kalan Florina şehrinde doğan Necati Cumalı, Kurtuluş Savaşı sonrasındaki ‘mübadele’de ailesiyle birlikte İzmir’in Urla ilçesine yerleşti. Aile büyüklerinin Makedonya’sını hiç unutmadı, onlarla büyüdü. Urla’yı çok sevdi, dünyanın neresine giderse gitsin hiç kopmadı. Büyük şair, öykücü, romancı, oyun yazarı, denemeci Necati Cumalı’nın; köklerine, yaşadığı topraklara, ülkesinin insanlarına, “vatanım” dediği Türkçeye olan bağlılığı, sevgisi onu edebiyatın neredeyse her alanında eser veren bereketli bir yazara dönüştürdü. ‘Yaşar Kemal’in “yaşlanmaz şair çocuk’ diye tanımladığı Cumalı’nın 100. yaşı yıl boyunca çeşitli etkinliklerle kutlanacak.” /Archive/2021/3/4/194326143-ic1.jpgVATANI TÜRKÇEYDİ!1900’lü yılların başı… Bir akarsuyun dağlardan, vadilerden getirdiği binbir çeşit toprağı denize dökülmeden önce deltalaşarak yayması gibi milyonlarca insan aktı Balkanlar’dan Anadolu’ya. Bu acılı göçler Sabahattin Ali’den Nâzım Hikmet’e, Yahya Kemal Beyatlı’dan Enver Ziya Karal’a kadar onlarca yazarı, şairi, aydını Türkiye’nin birikimine kattı.13 Ocak 1921’de, bugün Yunanistan, Batı Makedonya sınırları içinde kalan Florina şehrinde doğan ve Kurtuluş Savaşı sonrasındaki ‘mübadele’de ailesiyle birlikte İzmir’in Urla ilçesine yerleşen usta yazar Necati Cumalı da onlardan biriydi.Köklerine, yaşadığı topraklara, ülkesinin insanlarına, “vatanım” dediği Türkçeye bağlılığı, sevgisi onu edebiyatın neredeyse her alanında eser veren bereketli bir yazara dönüştürdü.Cumalı’nın eğitiminde İzmir Atatürk Lisesi temel basamak, Ankara Hukuk Fakültesi ikinci basamak oldu. Kendi anlatımıyla İkinci Dünya Savaşı yıllarına denk gelen üç yıllık askerliği de üçüncü eğitim basamağı oldu. Burada tanıdığı Anadolu insanları sonraki yıllarda eserlerinin çürümez tohumlarını oluşturdu.Çalışma yaşamı, içindeki yazma tutkusunu besleyecek bir ortamda başladı. Ankara’da Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nde yayınlar bölümünde çalışırken ev arkadaşı Cahit Sıtkı Tarancı’ydı.O yılların Ankara’sında Nurullah Ataç, Pertev Naili Boratav, Sabahattin Eyüboğlu, Adnan Saygun, Ahmet Hamdi Tanpınar dostları arasındaydı.Güzel Sanatlar Genel Müdürü Vedat Fıratlı 1950’de İzmir’e tayin olunca o da görevinden ayrıldı, İzmir’e geldi.1950-57 yılları arasında İzmir’deki avukatlığı sadece insanları değil, olayları, devlet-yurttaş ilişkilerini, kadın-erkek arasındaki görünen, görünmeyen uçurumları da tanımasını sağladı.PARİS’TE İKİ YIL1957’de bir daha dönmemek üzere avukatlığı bıraktı. Paris’e gitti. Gezip görmek istedi. Üzerinde bir ay yaşayabileceği kadar para vardı. Paris bu, hemen de terk edilmez ki! Türkiye Büyükelçiliği’nin Basın Ataşeliğinde geçici bir iş buldu.İki yıllık Paris deneyimi ona çok şey kazandırdığı gibi bir de ortaokul yıllarından beri hayranı olduğu Nâzım Hikmet’le de tanıştırdı. İstanbul’dan tanıdığı Hıfzı Topuz, Paris’teki Türklerle buluşmasının merkez üssüydü.1959’da İstanbul’a döndüğünde İstanbul Radyosunda tiyatro bölümünde işe başlaması yaşamının dönüm noktası oldu. Burada tanıştığı Berin Hanım’la evlendi. Bu kez onun mesleğinin izinde 4 yıl Tel Aviv ve Paris’te yaşadı. Bu süreç de onun gelecekte yazacaklarına maya oldu.1964’ten itibaren tamamen yazarlığı yöneldi. Bu öyle bir yönelişti ki, yedi veren gül gibi. 10 Ocak 2001’de son nefesini verene dek, Türkçeden, yazından hiç kopmadı.Her alanda eser vermesinin nedenini 15 Aralık 1974’te Kemal Özer’le sohbetinde şöyle açıklıyordu:“Kendimi tekrarlamaktan kurtulmanın yolunu edebiyatın her türünde eser vermekte buluyorum.”ŞAİR NECATİ CUMALIYaşamı boyunca birinci kimliği hep şairlik oldu. İlk şiiri ortaokul yıllarında Urla Halkevi Dergisi Ocak’ta çıktı. Daha sonra Varlık ve Ülkü dergilerinin aranan genç şairi oldu. İlk şiir kitabı Kızılçullu Yolu’nu Harbe Gidenin Şarkıları, Mayıs Ayı Notları, Yağmurla Deniz, Başaklar Gebe izledi.Bu yolun devamı 1968 Türk Dil Kurumu (TDK) Ödülü oldu. Türk Dili Dergisi’nin Şubat 1981 sayısında “Niçin şiir” sorusuna verdiği yanıt şöyleydi:“Yenilmemek için. Yaşamımda mutlulukların yanı sıra, düş kırıklıklarım, acılarım ve kırgınlıklarım oldu. Şiir, mutluluklarıma her kez yeniden yaşayabileceğim bir süreklilik kazandırdı. Acılarıma, düş kırıklıklarıma karşı zırh oldu…”Öyküde, romanda yaşamın bütün renklerini dile getirirken ruhunu hep şiirle tazeledi. Yaşamının merkezinde hep insan oldu. Ama doğanın bir parçası olarak insan…Necati Cumalı’nın Abanoz sokağındaki yaşamdan bir kadını anlatan “Emine” adlı şiiri Sezen Aksu’nun bestesiyle müziğe dönüştü./Archive/2021/3/4/194349111-ic2.jpgÖYKÜCÜ NECATİ CUMALIYaşamdan damıttıklarını şiire yoğururken öykünün payını da unutmadı. Önceliği hep kadınlara verdi. Anadolu’nun dirençli, acılara şerbetli, her şeye karşın yaşama tutunmayı bırakmayan kadınlarına.İlk öyküsü 1945’te Ulus gazetesinde yayımlandı. Gazete sevdi bu genç yazarı. Sürekli öykü göndermesini istedi. Türkiye koşullarında bir yazar için güzel fırsat. Sıklıkla göndermeye başladı yazdıklarını. Hemen tümü yayınlandı.Günlük bir gazeteye yetiştirme heyecanıyla yazılan bu öykülerinden 1955’te ilk kitap doğdu; Yalnız Kadın. Ulus’ta yayımlanan tüm öykülerini koymadı kitaba. Hemen yankı buldu eseri. Ertesi yıl ikinci öykü kitabı yayımlandı; Değişik Gözle.Şiirlerinin ödülsel karşılığını TDK’dan alan Cumalı, öykülerinin ödülünü de Sait Faik’ten aldı. Sait Faik Ödülü bir çarpan etkisi yarattı; sinema Necati Cumalı’yı keşfetti.ESERLERİ SİNEMAYA EN ÇOK UYARLANAN YAZAR“Eserleri en çok sinemaya uyarlanan yazar” unvanına giden yolculuk 1952’de Boş Beşik ile başladı. 1959’da Tütün Zamanı ve 1963’te Susuz Yaz ile devam etti. Metin Erksan’ın sinemaya taşıdığı Susuz Yaz 1964’te Berlin Film Festivali’nden Altın Ayı Ödülü ile döndü. Bu, Türk sinemasının ilk uluslararası başarısıydı. Fevzi Tuna da 1984’te aynı kitaptaki “Öç” adlı öyküyü “Tutku”yla sinemaya taşıdı.Sinemaya kaynaklık eden bir başka öykü kitabı Ay Büyürken Uyuyamam 1969’da yayımlandı. Bu kitaptaki öyküler sinemada üç filmle yankı buldu: Süreyya Duru, 1986’da Uzun Bir Gece; Atıf Yılmaz, 1988’de Adı Vasfiye; Şerif Gören, 2011’de Ay Büyürken Uyuyamam filmlerini çekti.Necati Cumalı biriktirdiği insan ve olay kaynaklarıyla üretmeye devam ederken köklerinden de sürgün verdi. Makedonya 1900, Balkanlar’ın kültürünü, yaşadığı acıları, sevinçleri ölümsüzleştiriyordu. Cumalı’dan esinlenen sinema yönetmenlerine Mesut Uçakan da katıldı. Uçakan, Arif Kaptan ve Oğlu’nu “İzzet Kaptan ve Oğlu” adıyla beyaz perdeyle buluşturdu.TİYATRODA NECATİ CUMALIİnsanları ve olayları böylesine söze taşıyabilen Necati Cumalı tiyatrodan uzak kalabilir miydi? Elbette hayır… Kendisi kimliğini şiirde bulduğunu söylese de Türk Tiyatrosu ona şöyle seslenecekti: En üretken yazarımız...Nasıl öyküleri defalarca sinemaya taşındıysa yazdığı oyunlar da sadece Türkiye’de değil, yurt dışında da sahne aldı. Londra, New York, Washington, Berlin, Tel Aviv bu şehirlerden bazıları…İlk oyunu Boş Beşik, bir halk türküsünden esinlenerek yazılmıştı. Oyun, sahne tozu yutarken beyaz perde çağırıyordu. Fatma Girik’in başrolünü oynadığı Boş Beşik, Türk sinemasının belleklerden silinmeyen filmleri arasındaki yerini koruyor.İkinci oyunu Mine de yaşanmış bir olaydan esinlenerek kaleme alındı. Sahne ile beyaz perde burada da beraberdi. Bu kez başrol Türkan Şoray’ındı.Üçüncü oyunu Nalınlar, Yıldız Kenter’le birlikte dünya turu yaptı. Urla’da geçen bir aşk hikayesi dünyayı dolaşırken Türkiye’de de sahneden inmeyen eserler arasında yer aldı. Onu izleyen Derya Gülü’nde de bir kadın acısı vardı. Kendisinden yaşça çok büyük biriyle rızasız evlendirilen gencecik kadın…/Archive/2021/3/4/194420252-kapakic3.jpgROMANDA NECATİ CUMALIBazen romanın adı, yazarının da önüne geçebilir. Viran Dağlar, Tütün Zamanı, Yağmurlar ve Topraklar, Acı Tütün demek elbette Necati Cumalı demektir.Viran Dağlar, Cumalı’nın Balkanlar’daki kökenlerinin romanıdır. İkinci Meşrutiyet’in, Balkan Savaşı’nın, devamında Birinci Dünya Savaşı’nın bu coğrafyaya yansıması ve Osmanlı’nın çöküşü Zülfikar Bey’in çevresinde geçen olaylarla anlatılır.1994’te yayımlanan roman Yunus Nadi, Orhan Kemal ve Ömer Asım Aksoy Ödülleri’ne değer bulundu. Fransız televizyonu ARTE dizi film olarak çekti.Tütün Zamanı, 1959’da yayımlandı. Aynı yıl Orhan Arıburnu’nun yönetmenliğinde sinemaya uyarlandı. Zeliş’le Cemal’in aşkını Yılmaz Güney ve Cavidan Dora oynadı. Kitap sonraki baskılarında Zeliş adını aldı.Yağmurlar ve Topraklar, Tütün Zamanı’nın devamıydı. Acı Tütün ise üçlemenin sonuydu.Uç Minik Serçem, Necati Cumalı’nın belki de en çok kendisi olduğu çocuk romanıdır. Kahramanımız Sonçiçek’in tertemiz yüreği, doğa tutkusu, hayvan sevgisi okuyanı da bu konularda eğitir.Romancılığı için şöyle diyordu Necati Cumalı:“Beni yazarlığa iten yaşadığım olayların baskısı ve söylenmemişliğidir. Tütün Zamanı üçlüsünde, yani ilk üç romanımda bir çeşit borç ödedim. Babam beni ve kardeşlerimi küçük toprak sahibi bir tütün ekicisi olarak yetiştirdi. Zeliş’te ekicilerin özel yaşamlarını, güç yaşam koşullarını, Yağmurlar ve Topraklar’da kaynağı tütün olan bir kasabanın toplumsal yapısını ve doğa ilişkilerini, Acı Tütün’de ise emeğin değerlendirmede karşılaştığı güçlükleri ve sömürülüşünü yansıtmaya çalıştım…”DENEME… GEZİ… ANILAR…Necati Cumalı, yazarlar için söylenen şu tekerlemenin tarifidir: Yazar, yaşamak için mi yazar, yazmak için mi yaşar? Necati Cumalı, hepsi birdendi. Eserlerinin kendi içinde çoğalması, öykülerinin, oyunlarının sinemaya uyarlanması bundandı. Eserlerindeki kahramanları onun gerçek kahramanlarıydı. Onlarla bir ömür sürmüş de yazmıştı.Böylesine yazma eyleminin içinde olması onu deneme, gezi, anı gibi dallarda da yazmaya yöneltti. Tel Aviv’de bulunduğu dönemdeki gözlemelerini, İsrail, Filistin anılarını öykü tadında yazdı. Yakub’un Koyunları adıyla yayımladı.Anadolu’ya, 19. yüzyılın sonunda ve 20. yüzyılın başında büyük göçlerle Balkanlar’dan ve Kafkaslardan gelenler bir yandan terk ettikleri toprakları unutamamışlar bir yandan da Türkiye’nin onları bağrına basışını unutamamışlardır.Her iki duyguyu da yaşayan Necati Cumalı, Ulus Olmak başlığıyla yayımladığı denemelerinde Atatürk’ün bütün yaptıklarının temelinde bu iki kelimenin olduğunu vurgular: Ulus olmak…Niçin Aşk, Necati Cumalı’nın şiirin ve edebiyatın sorunlarına ilişkin deneme yazılarının buluştuğu kitaptır.Senin İçin Ey Demokrasi yazarın ülke sorunlarına bakışının açık yüreklilikle anlatımıdır. Yeşil Bir At Sırtında yaşamından kesitlerdir. Anılarının “düz şiir”le anlatımıdır.KADINLAR… KADINLAR…Necati Cumalı için yapılabilecek tanımlardan biri de şudur: Kadınları en iyi anlatan yazar.20. yüzyılın daha ilk yarısı dolmadan vermeye başladığı eserlerinin çoğunda kadın teması vardır. Kadınları sadece aşkla değil, onların yaşadığı akla gelebilecek bütün acılarla ve mutluluklarla anlatır.Kadınları olumsuzlayan törelere, geleneklere karşı çıkar. Adaletsizliğe isyan eder. Onun şiirlerinde, öykülerinde karşı tarlanın oğluna aşık olan kızdan genelevde direnen kadına kadar yaşamın bütün yelpazesi vardır./Archive/2021/3/4/194440626-ic4.jpg100. YAŞ KUTLAMALARIAsıl adı Ahmet Necati Acar olan Necati Cumalı’nın 100. yaşı için ilk kutlama Mardin Artuklu Üniversitesi’nin ev sahipliği ve koordinatörlüğünde 15 üniversitenin, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’nün, Türk Dil Kurumu’nun, Urla Kaymakamlığı’nın, Urla Belediyesi’nin katılımı ve katkılarıyla düzenlendi.Necati Cumalı’yla 7 yaşında Urla’da tütün tarlaları arasında tanışan, bugün Artuklu Üniversitesi’nde öğretin üyesi olarak görev yapan Doç. Dr. Mehmet Işık’ın düzenleme kurulu başkanlığını üstlendiği sempozyum Cumalı’nın 100 yaşına bastığı 13 Ocak 2021’de gerçekleştirildi.Açılış konuşmasını yapan TDK Bilim Kurulu Üyesi Prof. İsmet Emre’nin şu cümlesi her şeyin özetiydi: “Necati Cumalı, ‘benim vatanım Türkçe’ derdi…”Yaşar Kemal’in “yaşlanmaz şair çocuk” diye tanımladığı Cumalı’nın 100. yaşı yıl boyunca çeşitli etkinliklerle kutlanacak.Son sözü Servet Tanilli’ye verelim: “Şair, öykücü, romancı, oyun yazarı, denemeci. Ciddi hangi ansiklopediyi açsanız Necati Cumalı’ya ait sütunun ilk satırında bu nitelemeleri göreceksiniz; ve sütun altında da, uzun bir eser listesi. Edebi serüvenine şiirle başlayan sanatçımız, edebiyatın hemen her türünde kalem oynatmakla kalmamış, hepsinde de ayrı başarı düzeyini tutturmuştur. Bir özelliği de verimliliği: 20. yüzyılın ikinci yarısında en bereketli birkaç yazarımızdan biri oldu Necati Cumalı…”100. yaşınız kutlu olsun Necati Cumalı…Su gitmeyen tarlalarda…Emeği sömürülen köylülerin alın terinde…Balkanlardan yurdumuza gelen yağmur yüklü bulutlarda…Zorla evlendirilen körpecik gelinlerin yüreğinde…Büyük umutlarla aşka koşan genç kalplerde…Minik serçelerin kıpırdattığı ince dallarda…Türkçenin bütün sözcüklerinde…Hep siz varsınız… Mustafa Balbay'Çocuklarda MIS-C’ye bağlıölümcül vakalar görmeye başladık'
'Çocuklarda MIS-C’ye bağlı ölümcül vakalar görmeye başladık' Koronavirüsü hafif atlatan çocuklarda farkına varılamayan MIS-C hastalığı, ölümcül olabiliyor. Dr. Kamil Yılmaz, hastalığın komplikasyonları henüz bilinmediğinden çocukları yakından takip ettiklerini belirterek, "İlk başlarda bu hastalığı çocuklar asemtomatik olarak atlatır fakat 4 ile 6 hafta geçtikten sonra çocuklarda, ateşle devam eden ve birçok organı tutan hastalıklar gerçekleşir. Koronavirüsün kendisinden ölümü bu kadar görmezken, MIS-C’ye bağlı çocuklarda ölümcül vakalar görmeye başladık" dedi. /Archive/2021/3/4/180748965-kelly-sikkema-xn0indwhas4-unsplash.jpgİlk olarak İngiltere’de tanımlanan ve daha sonra Türkiye'de görülmeye başlanan MIS-C hastalığı, çocuklarda fark edilmeden koronavirüs sonrası ortaya çıkıyor. Dicle Üniversitesi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Yılmaz, hastalığın komplikasyonları henüz bilinmediği için çocukları yakın takibe aldıklarını söyledi.Hastalığın, kalp ve diğer organlar üzerinde etkileri olduğunu anlatan Dr. Yılmaz, ölümle sonuçlanan vakaların da olduğuna dikkat çekti. Yılmaz, "2020'nin Mart ayından itibaren Türkiye'de koronavirüs vakalarının görülmeye başlanmasıyla genel seyrimizin asemtomatik bir düzeyde geçirdiğini biz de yaptığımız çalışmalarda ortaya koyduk. Nisan ve mayıs aylarından itibaren İngiltere’de tanımlanan çocuklarda 'multisistem inflamatuar sendrom' olarak adlandırdığımız hastalık, koronavirüs sonrası oluşmaya başladı" dedi.'ÖLÜMCÜL SEYREDEBİLİYOR'Vakaların yoğun olarak yaşanmasının ardından bu vakaları görmeye başladıklarını ifade eden Dr. Yılmaz, şöyle konuştu:"Çocuklar asemtomatik olarak belli etmeyecek şekilde seyrederken yaklaşık üzerinden 4 ile 6 hafta geçtikten sonra çocuklarda ateşle devam eden ve birçok organı tutabilen inflamatuar yanıta bağlı hastalıklar görülmeye başlandı. Bu hastalığın henüz oluşacak komplikasyonlarını henüz bilmiyoruz. Kalp üzerinde ve diğer organlar üzerindeki etkileri biliyor ve o anda tedavi edebiliyoruz. Bu durum maalesef ölümcül seyredebiliyor. Koronavirüsün kendisinden çok fazla ölümü görmezken, MIS-C’ye bağlı çocuklarda ölümcül vakalar görülmeye başladık. Koplikasyonların henüz ne olduğunu bilmediğimiz için çocukları yakın takibe alıyoruz. Biz şüphelenerek kandaki antikor düzeyinde bu çocukların daha önce koronavirüs geçirdiğini gördük."/Archive/2021/3/4/180904886-cocuk-covid.jpg'BİRÇOK HASTAYA MIS-C TANISI KOYDUK'Çocukların korunmaya devam edilmesi gerektiğini kaydeden Dr. Yılmaz, "Birçok hasta koronavirüs olduğunu veya geçirdiğini bilmeden 1 ay veya belli bir süre sonra başka Kawasaki veya a tipik Kawasaki sendromu benzeri dediğimiz hastalık bulgularıyla bize başvurabiliyor. Hekim arkadaşların şüphelenmesi üzerine birçok hastaya MIS-C tanısı koymuştuk. Son birkaç aydır, bu vakaları görmemeye başladık. Okulların tatil edilmesi, hafta sonu yasakları ve kurallara riayet edilmesi sonrası artık çok vaka görmüyoruz" dedi.Yeni normalleşme sürecine girildiğinde yurttaşların rehavete kapılmamaları gerektiğini belirten Dr. Yılmaz, şöyle devam etti:"Çocuklar hafif seyrediyor ama İngiltere’de son çıkan mutant virüs sonrası uzun dönem Covid-19 dediğimiz ve 5- 6 hafta semptomların devam ettiğini aynı zamanda çocuklarda da hastalık şiddetinin artacağının bulguları gelmeye başladı. MIS-C’ye geçirdikten sonra uzun dönem hayatlarında hangi bulguları bırakacağında henüz net bir bilgi olmadığından çocukları da halen korumaya devam etmeliyiz." DHABluTV mart ayıprogramınıaçıkladı
BluTV mart ayı programını açıkladı Çevrimiçi film ve dizi izleme platformu BluTV, mart ayı içerisinde izleyicilerle buluşturacağı bazı yapımları açıkladı. /Archive/2021/3/4/173047628-gurkan-sef-ile-ates-oyunlari-2.jpgJustWatch'un geçen ay yayımladığı araştırmaya göre, BluTV, Türkiye'nin en çok izlenen yayın platformu unvanını kazanmıştı.BluTV, mart ayı içerisinde izleyicilerle buluşturacağı bazı yapımları açıkladı.Bu ay üç özel yapımı izleyiciyle buluşturacak olan BluTV, 6 Mart'ta et ve mangal üzerine kıyasıya bir mücadelenin ortaya konulacağı "Gürkan Şef ile Ateş Oyunları" adlı yapımı yayımlayacak.Reklam dünyasının kapılarının aralanacağı ve başrollerinde Bülent Emrah Parlak, Algı Eke ve Derya Alabora’nın buluştuğu "Acans" ise 11 Mart'ta izleyiviyle buluşacak./Archive/2021/3/4/173108284-blutvacans-2.jpgSon olarak komedyen Doğu Demirkol’un yönetmenliğini ve başrolünü üstlendiği, senaryosunu ise Murat Özsoy’la kaleme aldığı "Doğu" isminde, hiçbir konuda başarılı olamamış bir gencin komedyen olma hikayesi anlatılacak.Mart ayı içerisinde başrollerinde Sandra Oh ve Jodie Comer’in yer aldığı, biri casus, diğeri katil olan iki güçlü kadın arasındaki aksiyon dolu kovalamacayı anlatan "Killing Eve"in 2. ve 3. sezonları ekranlarda olacak./Archive/2021/3/4/173158473-eum-2qvwyacvxqt.jpegKendisini tehlikeli bir planın içinde bulan CIA analistinin hikayesini anlatan politik gerilim dizisi "Condor" da bu ay içerisinde izleyiciyle buluşacak bir diğer yapım olacak.Toplam 6 sezon süren fenomen dizilerden "Gossip Girl" ve durum komedisi dizisi olan "The Big Bang Theory"nin baş karakteri olan Sheldon’ın küçüklüğünü ve gençliğini anlatan "The Young Sheldon" dizisi de, mart ayında izleyiciyle buluşacak yapımlardan./Archive/2021/3/4/173317738-etqonfbvoaektcu.jpegÖdüllü filmler kategorisi için bazı özel yapımlar da ekleyen BluTV, efsanevi grup Queen’in solisti, Freddy Mercury’nin hayatını anlatan "Bohemian Rhapsody", Wes Anderson’ın ilk stop-motion animasyon filmi "Fantastic Mr. Fox", usta yönetmen Oliver Stone’un yönetmenliğini üstlendiği gerilim filmi "JFK" ve başrollerinde Robert Downey Jr. ile Val Kimmer’ı bir araya getiren kara komedi- aksiyon filmi "Kiss Kiss Bang Bang"i de izleyicilerle buluşturacak.Son olarak Sergio Leone’nin kült filmi, başrollerinde Robert De Niro ve James Woods gibi usta isimlerin yer aldığı "Once Upon A Time In America" da BluTV'nin mart ayında yayımlacağı yapımlar arasında yer alıyor. cumhuriyet.com.tr