News - Haberler
Eşi tarafındanöldürülen diyetisyen Gamze Kaçar Bozkurt, son yolculuğuna uğurlandı
Eşi tarafından öldürülen diyetisyen Gamze Kaçar Bozkurt, son yolculuğuna uğurlandı Yusuf Onur Kaan Bozkurt (58) isimli bir doktor, evli olduğu diyetisyen Gamze Kaçar Bozkurt’u (38) tabancayla vurarak öldürdü. Ardından aynı silahla intihar etti. Diyetisyen Gamze Kaçar Bozkurt, bugün gözyaşları arasında toprağa verildi. /Archive/2021/2/18/163955350-antalya-diyetisyen-esini-olduren-doktor-intihar-etti.jpgAntalya’da Yusuf Onur Kaan Bozkurt isimli bir doktor, evli olduğu diyetisyen Gamze Kaçar Bozkurt’u tabancayla vurarak öldürdü. Bozkurt, ardından aynı silahla intihar etti.Kepez ilçesi Fabrikalar Mahallesi 3043 Sokak’ta bulunan apartmanın 3’üncü katındaki dairede meydana gelen olayda, iddiaya göre Yusuf Onur Kaan Bozkurt ile Gamze Kaçar Bozkurt, öğle saatlerinde henüz belirlenemeyen bir nedenle tartıştı. Kaan Bozkurt, evli olduğu Gamze Bozkurt’u tabancayla vurarak öldürdükten sonra, kendisi de aynı silahla yaşamına son verdi. Çiftin cansız bedenlerini, kreşten gelen kızları ile anneanne buldu. Çiftin kreşten eve dönen kızları, eve giremeyince karşı dairedeki anneannesinin yanına gitti. Gamze Kaçar Bozkurt’un annesi Nurdan Kaçar, yedek anahtarla eve girdiğinde çiftin yerde yattığını görünce durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. İhbarın ardından adrese polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık ekipleri yaptıkları incelemede, Bozkurt çiftinin yaşamını yitirdiğini belirledi./Archive/2021/2/18/170403430-1862a5b9-82b2-48f7-bb1a-ea5ed7a3bfe138057479.jpgDoktor Yusuf Onur Kaan Bozkurt'un uyuyan eşini vurduktan sonra aynı silahla intihar ettiği belirlendi.Olay yerinde yapılan incelemede, doktora ait biri ruhsat tarihi geçmiş iki silah bulundu. Olayın hangi silahla gerçekleştiği yapılacak inceleme sonucu ortaya çıkacak.Çiftin daha önce İzmir'de yaşadığı, boşanma aşamasına gelmeleri üzerine Gamze Kaçar Bozkurt’un dört ay önce Antalya'ya geldiği belirtildi.İzmir'de kadın doğum hastalıkları doktoru olarak özel bir muayenehanesi bulunan ve bir ay önce eşinin ardından Antalya'ya gelen Bozkurt'un, daha önce iş yerinde silahla intihar etmek istediği, telefonda konuştuğu eşinin kararından vazgeçirdiği öğrenildi.Olay yeri ekipleri ve savcılık incelemesinin ardından Yusuf Onur Kaan Bozkurt ve Gamze Kaçar Bozkurt’un cansız bedenleri, otopsi için Adli Tıp Kurumu morguna götürüldü./Archive/2021/2/18/170308056-8fdaec80-06ae-4471-a605-7b595e9369c238059454.jpgÖLDÜRÜLEN DİYETİSYEN SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDIGamze Kaçar Bozkurt’un cenazesi, yakınları tarafından morgdan alınarak Uncalı Kent Mezarlığı’nda gözyaşları arasında toprağa verildi. Genç kadının 6 yaşındaki kızı cenaze töreninde "Annemi istiyorum” diyerek gözyaşı döktü.Yusuf Onur Kaan Bozkurt'un cenazesinin ise Eskişehir'de defnedileceği öğrenildi.GAMZE KAÇAR BOZKURT KİMDİR?15 Ekim 1983 Almanya Herford doğumlu olan diyetisyen Gamze Kaçar Bozkurt, ilk, orta ve lise eğitimini Antalya’da tamamladı. Beslenme bilimine olan özel ilgisi her zaman vardı ve ilk tercihini de yazarak Beslenme ve Diyetetik Bölümünü kazandı ve Erciyes Üniversitesi’nden mezun oldu.YUSUF ONUR KAAN BOZKURT KİMDİR?Op. Dr. Kaan Bozkurt, 1981’de İstanbul Erkek Lisesi’nden mezun oldu. 1981’de üniversite sınavında Türkiye 6.’sı derecesiyle İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazandı. 1987 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun olarak tıp doktoru unvanını aldı. Dr. Kaan Bozkurt, 1988-1989 yıllarında Maltepe Askeri Lisesi’nde tabip olarak askerlik hizmetini yerine getirdi. 1989 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde uzmanlık eğitimi için gerekli ECFMG sınavında ilk yüzde 1’lik dilimin içinde yer alarak sınavı geçti. 1989’da Tıpta Uzmanlık Sınavı’nda birinci olarak Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı’nda başlamış olduğu ihtisasını 1995 yılında tamamlayarak uzmanlığını aldı. DHA - AAİntihar eden doktorun mektubu ortayaçıktı
İntihar eden doktorun mektubu ortaya çıktı Bursa'da Uludağ eteklerindeki ormanlık alanda cansız bedeni bulunan Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde görevli asistan doktor Mustafa Yalçın'ın (35) intihar etmeden önce yazdığı mektubun detayları ortaya çıktı. Yalçın'ın mektubunda meslektaşı kız arkadaşına, “Özge’m eşyalarımdan kurtul. Ben unutulmak isterim. Eve geldiğimde kedinin mamasını verdim. Fotoğraflarımıza baktım. Bağışla beni sevgilim” yazdığı görüldü. Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde görevli asistan doktor Mustafa Yalçın, salı sabahı saat 08.00 saatlerinde, "Kayak yapmaya gidiyorum" diyerek, evden çıktı. 27 AR 993 plakalı otomobiliyle evden ayrılan Yalçın'dan haber alamayan yakınları, durumu polis ile jandarma ekiplerine bildirdi. İhbar üzerine harekete geçen ekipler, Plaka Tanıma Sistemi'nden (PTS), aracın Uludağ yoluna doğru gittiğini tespit etti. Bölgede yapılan arama çalışmasında, Yalçın'ın otomobili, Uludağ yolunun 11'inci kilometresinde terk edilmiş olarak bulundu. Yalçın'ın kaybolma ihtimali üzerine bölgeye çok sayıda AFAD, Jandarma Arama Kurtarma (JAK), Arama Kurtarma Derneği (AKUT), Nilüfer Arama ve Kurtarma (NAK) ve ANDA ekibi sevk edildi. Arama- kurtarma faaliyetlerine, AFAD ve JAK'a ait Köpekli Arama Tim'i de destek verdi.OTOMOBİLİ KİLOMETRE UZAKLIKTA BULUNDUOtomobilin terk edildiği alan üzerinde yoğunlaştırılan arama çalışmaları sonunda, Yalçın'ın cansız bedeni, otomobiline 1 kilometre uzaklıktaki ormanlık alanda bulundu. Yaklaşık yarım metre karın altında bulunan Yalçın'ın, intihar ettiği tespit edildi.MEKTUBA ULAŞILDICenazesi Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde dün düzenlenen törenle toprağa verilmek üzere memleketi Hatay’a gönderilen Yalçın'ın intiharından önce ailesi ile kız arkadaşına yazdığı 5 sayfalık intihar mektup ortaya çıktı. Yalçın, sevenlerine acı çektirecek olmasından dolayı kendisini kötü hissettiğini belirttiği mektubunda şu ifadelere yer verdi:“İronik olan şu ki, insanların birbirine tahammül edememesine tahammül edemez oldum. İncir çekirdeğini doldurmayacak sebeplerle birbirine hakaret edenler, birbirini incitenler, kalp kıranlar beni ümitsizliğe sürükledi. Bu tip insanlarla muhatap olmak istemiyorum. Zorba insanlar güçlerini kullanarak korku krallığı kurup kendinden zayıfları tir tir titretiyorlar ve kalkıp da bir şey diyemiyorsun. Çünkü seni de üzüyor. Ezip geçiyor.”'KEŞKE PİYANO ÇALABİLSEYDİM'Mustafa Yalçın, mektubunun devamında ise şöyle dedi:“Kar tanesi fotoğrafçılığın pek beceremedim. Harika bir kar tanesi fotoğrafçısı olmak isterdim. Tüm kuşların fotoğraflarını çekip kataloglamak gibi bir fikrim vardı. Belki de daha yüzde 10’unu bile başaramadım. En çok utanç duyduğum şeylerden biri de bir enstrüman çalamıyor olmak. Piyano çalamadım. Gittiğim için biraz kendimi ezik hissediyorum. Tüm bunların ötesinde bilim tarihi gezimi gerçekleştiremedim. En çok yarım kalan işim bu diyebilirim. Keşke sevdiğim bilim insanlarının mezarlarını ziyaret edebilseydim. Dünyadaki önemli müzeleri gezmek isterdim. Bilimi anlatacağım bir Youtube kanalı da kurmak isterdim. ”'ÖLÜMÜMLE İLGİLİ KİMSEYİ SUÇLAMA'Mektubunda sevgilisi Özge’ye de seslenen Yalçın, şunları yazdı:“Canım Özge’m… Öyle sebepsiz görünen gidişim için en çok senden özür diliyorum. Beni bağışlamanı istiyorum. Seni gerçekten çok seviyorum. Sana söz verdim kendimi öldürmeyeceğime ama sözümü tutamadım. Ölümümle ilgili kimseyi suçlama. Seninle geçirdiğim vakitler o kadar keyifliydi ki her saniyesini aklımda tutuyorum. Geride kalanlara, en çok sana ve aileme, iş arkadaşlarıma acı çektireceğimin farkındayım. Sizlerden özür diliyorum. Özgem.. Sen beni yıllarca hayata bağlayan neden oldun. Senin hastalığının başlamasıyla aynı gün denk gelmesi çok kötü oldu. Önce ertelemek istedim ama yapamadım. ”'BAĞIŞLA BENİ SEVGİLİM'Sevgilisinden kendisini unutmasını isteyen Yalçın, “Özge’m… Eşyalarımdan kurtul. Beni uzun süre hatırlama olur mu? Ben unutulmak isterim. Beni sana hatırlatacak fotoğraf veya eşya bırakma. Eve gelirken kedinin suyunu ve mamasını verdim. Balıkları yemledim, çiçekleri suladım. Fotoğraflarımıza baktım. Gece çok az uyudum. Zaten yarın vakalara girmeyeceğim, sonsuz uykuya dalacağım. Bağışla beni sevgilim! Çok güzel kütüphanem var. Çok değerli kitaplarım var. Onları bıraktığıma üzülüyorum. Daha kitap yazacaktım ama ömrüm yetmedi. Bütün kişisel eşyalarım Özge’nindir. O ne dilerse o şekilde yapılsın. İster aileme ve arkadaşlarıma hatıra olarak verir, isterse hepsini yakar” dedi.'ULUDAĞ’DA KAMP YAPTIĞIM YERDE ÖLECEĞİM'Mustafa Yalçın, mektupta kendisini öldüreceği yeri de şöyle anlattı:“Beş yıl önce Bursa’ya geldiğimde Uludağ’da gece tek başıma kamp yaptığım bir yer vardı. Orayı çok sevmiştim ve haritama işaretlemiştim. Tekrar buraya geleceğim demiştim. Gidemedim ama bugüne kısmetmiş. Tezimi bitirmeyi ve yayın yapmayı çok isterdim. Projeyi çok sevdim ve çok emek verdim. Bitirebilseydim harika olacaktı. Almanya’dan sipariş ettiğim kimyasallar gelecek. Bir ara projedeki sıradaki aşamayı yapıp öleyim diye düşündüm ama bekleyemedim. Proje hocamı hayal kırıklığına uğrattığım için kendimden utanıyorum aslında. ”'CİNAYET DÜŞÜNÜLMESİN'Mektubun sonunda ise şu ifadeler yer aldı:“Güzel bir veda yazısı yazabileceğimi düşünmüştüm ama ölüm anı yaklaşınca hiçbir şey yazmak gelmiyor içimden. Tek söz etmeden de gidebilirdim ama ölümümün arkasından cinayet gibi şeyler düşünülmesin veya kimseden kuşkulanılmasın diye açıklama yazmaya karar verdim. Bu yüzden iştahsız iştahsız yazdım.”REKTÖRDEN AÇIKLAMAÖte yandan Yalçın'ın ölümüyle ilgili Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, sosyal medya hesabından açıklama yaptı. Rektör Kılavuz açıklamasında, “Kurumumuz için gelecek vaat eden çalışma arkadaşımız Dr. Mustafa Yalçın'ın kaybı tüm detaylarıyla savcılık tarafından araştırılmaktadır. Üniversite olarak da süreci hassasiyetle takip ediyoruz. Kamuoyuna duyurulur” dedi. (DHA)Aort damarıyırtılmasınedir?
Aort damarı yırtılması nedir? Son olarak psikolog ve yazar Doğan Cüceloğlu’nun ölüm sebebi olarak açıklanan aort damarı yırtılması nedir? Aort damarı yırtılması neden olur, belirtileri nelerdir? 16 Şubat 2021 tarihinde, 83 yaşında hayatını kaybeden ünlü psikolog ve yazar Doğan Cüceloğlu’nun ölüm nedeni aort damarı yırtılması olarak belirlendi. Aynı şekilde Oya Aydoğan da, aort damarı yırtılması sebebiyle beş yıl önce hayata veda etmişti.Peki özellikle sigara içenlerin, yüksek tansiyon, şeker ve kalp hastalarının riskli gruplarda olduğu aort damarı yırtılması nedir? Aort damarı yırtılması neden olur, belirtileri nelerdir?VÜCUDUN EN BÜYÜK ATAR DAMARI: AORT DAMARIAort damarı, vücudumuzun en büyük atar damarıdır. Aynı şekilde kalpten çıkan ve tüm vücuda kanın yayılmasını sağlayan ana damardır. Bu damar yapı olarak üç katmandan oluşur. İlk katman, kanın asıl olarak akmakta olduğu kısımdır, damarın en dış kısmı ile bu ilk katman arasında da bir ikinci katman yer alır.Aort yırtılması olarak tanımlanan sendromda ise yaşanan durum kanın akmakta olduğu ilk katmandan kendisine bir başka yol bularak ikinci katmana sızması ve akış ile birlikte katmanları birbirinden ayırmasıdır. Kanın bulduğu yeni yolda hızlı bir şekilde akmasıyla, damar yırtılır. Aortun en dış katmanının da patlama durumunda ise, hastanın yaşama ihtimali oldukça düşer. Kalpte çıktığı noktada yaklaşık 3 cm çapında olan aort damarının iç kısmından yırtılması aort diseksiyonu olarak tanımlanır. Dünya çapında 1 milyonda 5 ila 30 arasında görülen aort diseksiyonu çoğunlukla 40 yaş üzerindeki hipertansif yani yüksek tansiyon hastalığı olan kişilerde görülür. Aort anevrizması olarak da bilinen aort damarı yırtılması, nadir görülen bir durum olmakla beraber ölümcüldür ve hayati tehlike söz konusudur.ERKEKLERDE DAHA SIK GÖRÜLÜYORAort yırtılması ya da tıp dilindeki adıyla aort diseksiyonu, hızlı tanı ve tedavi gerektiren, ölümle sonuçlanma olasılığı yüksek, kardiyovasküler bir hastalıktır. Aort diseksiyonu çoğunlukla kötü seyirlidir, ani şok ve ölümle sonuçlanabilir. Aniden gelişen şiddetli göğüs ağrısı ile karakterize olan hastalıkta kişi ağrıyı yırtılır tarzda olarak tanımlar. Nadir görülen bu hastalık, kadınlara kıyasla erkeklerde 2-3 kat daha fazla görülür.Stanford sınıflaması ve DeBakey sınıflaması olmak üzere iki farklı şekilde incelenir. Stanford sınıflamasında tip A ve tip B olmak üzere iki farklı tür bulunur. Tip A aort diseksiyonu, çıkan aortta meydana gelen yırtılmaları tarif ederken tip B aort diseksiyonu, inen aortta oluşan yırtılmaları ifade etmek için kullanılır. DeBakey sınıflamasında ise tip 1, 2 ve 3 olmak üzere 3 farklı tür bulunur. Tip 1 çıkan aort, aortik ark ve inen aortta oluşan yırtılmaları, tip 2 yalnızca çıkan aortta ve tip 3 sadece inen aortta oluşan diseksiyonu tanımlamak için kullanılır. Günümüzde çoğunlukla DeBakey sınıflamasında bulunan tip 1, tip 2 ve tip 3 türleri kullanılır.AORT DAMARI YIRTILMASI NEDEN OLUR?Aort yırtılmasının en önemli etkeni yüksek tansiyondur. Kontrol altına alınmayan hipertansiyon, damar içi basıncının artmasına yol açar. Bu da zamanla aort damarına binen yükün artmasına neden olarak aort yırtılmasına sebep olabilir. Aort yırtılmasının yaygın olarak görülen bir diğer nedeni de damar sertliğidir. Tıp dilinde ateroskleroz olarak tanımlanan hastalıkta, kişinin damarları içinde plak birikimi oluşur. Bu da damarın esnekliğini kaybetmesine yol açar. Trafik kazası gibi ani gelişen travmalara bağlı olarak da aort yırtılması görülebilir. Ayrıca aort damarının bir bölümünün yeterince gelişememesi, damardaki yapısal farklılıklar, aort damarı ile alakalı olarak operasyon geçirmiş olmak, bağ dokusu hastalıkları ve bazı genetik faktörler aort diseksiyonuna yol açabilir.AORT YIRTILMASI BELİRTİLERİ NELERDİR?Aort damarı yırtılması vakalarının yaklaşık olarak yüzde 40'ı ani ölümle sonuçlanır. Geriye kalan yüzde 60'lık kesimin tedavi şansı, aort diseksiyonunun tipi, yaygınlığı ve hastaneye ne kadar hızlı getirildiğine bağlı olarak farklılık gösterir. Aort diseksiyonu varlığında sık görülen belirtilerin bir kısmı şu şekilde sıralanabilir:Göğüs bölgesinde yırtılma tarzında ağrı,Göğüs kemiğinin hemen arkasında ağrı,Ağrının yayılır nitelikte olması,Nefes darlığı,Bayılma,Kan basıncının artması ya da azalması,Kalp çarpıntısı (Taşikardi),Kol ve bacaklarda kan basıncı farklılığı,Ses kısıklığı,Terleme,HâlsizlikAORT YIRTILMASI NASIL TEDAVİ EDİLİR?Aort diseksiyonu tedavisi ilaçlı, endovasküler ya da cerrahi yöntemlerle yapılır. Kişinin klinik bulgularına bağlı olarak tedavi, ilaçlı olarak yapılabilir. Öncelikli olarak kan akışı bozulmadan kalp atımı azaltılır ve aort diseksiyonunun yayılımı önlenir. Yüksek tansiyon kontrol altına alınır. Endovasküler tedavi ise hastaya stent takılması olarak tanımlanabilir. Farklı bir damardan girilerek, aort damarında diseksiyon olan bölgeye ulaşılır. Stent, damar içine yerleştirilir. Böylece kan, damar içindeki stentten geçerek damardaki hasarlanmayı önler.İlaçlı tedavinin yetersiz kaldığı ya da stent için uygun olmayan vakalarda ise cerrahi yönteme, yani açık ameliyat yöntemine başvurulur. cumhuriyet.com.trAvrupa Merkez Bankası, geçen yıl 1,64 milyar Avro kar etti
Türkçe Haberler En Son Başlıklar Avrupa Merkez Bankası, geçen yıl 1,64 milyar Avro kar etti Avrupa Merkez Bankasının (ECB) 2020 yılındaki karı, düşük faiz gelirlerinin etkisiyle, bir önceki yıla göre 722 milyon Avro azalarak yaklaşık 1 milyar 643 milyon Avro'ya geriledi. /Archive/2021/2/18/134110829-avro.jpgECB'den yapılan açıklamaya göre, bankanın bilançosunun toplam büyüklüğü geçen yıl bir önceki yıla göre 112 milyar Avro artarak 569 milyar avroya yükseldi.Bankanın karı da söz konusu dönemde 722 milyon Avro azalarak 1 milyar 643 milyon avroya geriledi. Bankanın, 2020 yılında faizden kazandığı gelir 2019’deki 2 milyar 686 milyon Avro'dan 2 milyar 17 milyona düşerken, personel için harcadığı miktar ise 566 milyon avrodan 646 milyon avroya yükseldi. İhtiyaç akçesi hariç bankanın karı Avro Bölgesi içinde yer alan merkez bankaları arasında paylaştırılacak. AA'Eğitimüzerinden siyaset yapılıyor'
'Eğitim üzerinden siyaset yapılıyor' YÖK'ün, Fransız eğitimcilere Türkçe bilme zorunluluğu getirmesi, en çok eğitim dili Fransızca olan Galatasaray Üniversitesi akademisyenlerini endişelendirdi. 'Bunun tamamen siyasi bir tutum olduğunu düşünüyoruz' diyen ve Türkiye'de kaçak duruma düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalan akademisyenler sorunun bir an önce giderilmesini beklediklerini ifade etti. Fransa'nın Türk eğitimcilere Fransızca bilme zorunluluğu getirmesinin ardından, YÖK de mütekabiliyet esasını gerekçe göstererek, Türkiye'deki Fransız eğitimcilere B2 veya üzeri Türkçe dil yeterliliğine sahip olma zorunluluğu getirdi. Karar sonucu oturma izni yerine de geçen çalışma izinleri etkilenen Fransız eğitimciler, Türkiye'de "yasa dışı bulunma" konumuna itildi. Eğitimcileri şaşkına çeviren karar sonrası, herhangi bir hazırlanma fırsatı vermeden akademisyenler sınavdan geçirildi./Archive/2021/2/18/134101141-aaaaaaaa.jpgKarardan en çok etkilenen kurum ise eğitim dili Fransızca olan Galatasaray Üniversitesi oldu. Bu okulda görev yapan akademisyenlerin bir kısmı sınavı geçemeyerek çalışma izinlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Dil koşulunu geçen akademisyenler dahi durumlarından endişeli.Bu belirsizlikte çalışma izinlerini kaybetme korkusu taşıyan Galatasaray Üniversitesi'nde görevli Fransız akademisyenler, yaşanan süreci anlattı. AKADEMİSYENLERİN BİRÇOĞU B2 SEVİYESİNİN ALTINDAKararı ilk duyduklarında çok şaşırdıklarını ifade eden Fransız akademisyen, şunları söyledi:"Haziran 2020’de her sene olduğu gibi üniversitenin genel sekreterlik tarafından oturma ve çalışma izni için gerekli belgelerimiz toplandı, oturma ve çalışma izni yenilenmesi için (izinlerimiz her yıl eylül ortasında bitiyor). Ama bu sene, ekim başında öğrendik ki YÖK bir Türkçe dil yeterlilik durumunu belirten bir belge istemiş.O zaman zaten 2-3 haftadır bizim çalışma iznimiz bitmişti. Bundan dolayı çoğumuz Türkçe Dil Yeterlilik Belgemiz olmadığı için sınava girmek zorunda kaldık ama hangi seviyeye ulaşmamız gerektiğini bilmiyorduk. Sınava da tamamen hazırlıksız girdik. Dediğim gibi sınav ekim başında yapıldı. birçok Fransız öğretim görevlisinin Türkçesi B2 seviyesinin altındaydı. Ama o zamanda B2 şart olduğunu bilmiyorduk, sonradan öğrendik.“KÖTÜ BİR KARAR"Dolayısıyla arkadaşlarımızın çalışma izni almaları da zorlaştı. Benim için en sıkıntılı olan kısım YÖK’ün aldığı karar değil, önceden haber vermeyip bu kararı acele bir şekilde uygulaması.Biz bütün bilgileri çok geç öğrendik ve hiç hazırlık yapamadan sınava girmek zorunda kaldık. Bunun dışında, Türkiye’de yaşayan ve çalışan yabancıların Türkçe dil seviyesinin olması gerektiği fikrinin kötü olduğunu düşünmüyorum. B2 seviyesinde türkçe bilmenin gerekli olduğunu düşünmüyorum. B2 seviyesi ünicversitede eğitimi rahatlıkla takip edebilmek için gerekli bir seviye. Fakat biz iş hayatımızda çok fazla Türkçe konuşmuyoruz. GSÜ’de dersler Fransızca veriliyor. Günlük hayatımızda A2 ya da B1 seviyesi çoğu zaman yeterlidir."BAŞKA BİR YERDE İŞ BULABİLECEK MİYİZ?"Bu durum bizim iş hayatımız etkiliyor. 'GSÜ’de çalışmaya devam edebilecek miyiz?', 'Başka yerde iş bulabilecek miyiz?', 'Fransa’ya dönmek zorunda olacak mıyız?' gibi soruları var aklımızda.Ayrıca, şu an, çalışma ve oturma izini almayanlar için, bu tür sıkıntılar var. Türkiye’den çıkamamak (ceza ödeme riski ya da bir daha dönememe riski var çünkü); Türkiye’de polis kontrollerden korkmak (özellikle bu pandemi döneminde) ve yeni gelenler için, Yabancı Kimlik numarası olmadan SIM kart alamamak, internet aboneliği yapamamak gibi günlük hayatıyla ilgili sıkıntılar var. “BU TAMAMEN SİYASİ BİR TUTUM”Bunun tamamen siyasi bir tutum olduğunu düşünüyoruz. Genel olarak herkes şaşırdı ve sebebini hiç kimse anlamıyor. Mantıklı gelmiyor, eğitim dili Fransızca olduğu için. Ayrıca hafta başı Başkonsolosla bir toplantımız oldu. Ama hiçbir karar çıkmadı. Başkonsolos bir çözüm bulmak için çabaladığını söyledi ama henüz bir ilerleme yok."BU DURUM EĞİTİM KALİTESİNİ ETKİLEYEBİLİR"Bu durum eğitim kalitesi etkiyebiliyor. GSÜ’de çok kaliteli ve değerli Türk ve Fransız hocalar var. Ve ikisi de bir arada olması eğitim perspektifine farklı bir şey katıyor. Sadece Fransızlar olsaydı farklı olurdu, sadece Türkler olsaydı de farklı olurdu. Hepimiz beraber çalıştığımız için ve beraber frankofon eğitime inandığımız için eğitim kalitesi o kadar yüksek olabiliyor ve o yüzden GSÜ her hangi bir üniversite gibi değil…"ÖĞRENCİLER ŞİMDİDEN BU DURUMDAN ETKİLENİYOR VE ÜZÜLÜYORLAR"Sosyal medyalarda göründü gibi öğrenciler şimdiden bu durumdan etkileniyor ve üzülüyorlar. Fransızca eğitim onlar için bir şans ve bir fırsat olduğunun farkındalar. Mesela hazırlık sınıfta onlar için Fransız hocalar olması çok önemli, hem de Türkçe bilmeyen Fransız hocalar olmasını da seviyorlar. Bu durum kendilerinin daha hızlı ve daha güzel bir şekilde Fransızcayı ifade edebilmeye zorluyor. Öğrencilerin bundan memnun olduklarını biliyorum. Öğrenciler her zaman Fransa ve Fransızca hakkında çok meraklılar."“TÜRKÇE BİLME ZORUNLULUĞU BİRAZ SAÇMA GELDİ"Galatasaray Üniversitesi'nin Fransız akademisyenlerinden biri de şunları dile getirdi:"Ekim başımda biz Galatasaray Üniversitesi'nde dil tespit sınavına girdik. Sonra bu sınav geçersiz sayıldı. 1992 yılında imzalanan ikili anlaşma çerçevesinde biz bu Üniversite'de çalışıyoruz. Galatasaray Üniversitesi eğitim dili Fransızca olan bir kurum. Yani biz derslerimizi Fransızca anlatıyoruz. O yüzden Türkçe konuşma zorunluluğu biraz saçma geldi bizlere. Çünkü gerek yok. Türkçe özel hayatımızda gerekli bir şey. Bilmeden fazla hareket edemiyoruz. Ama iş çerçevesinde Türkçeyi bilmeye, hele ki B2 seviyesini bilmeye gerek yok.Neden böyle bir karar alındı? Tabii ki Fransa da bazı olaylar yaşandı. Fransa B2 seviyesinde Fransızca istedi. Karşılıklı olarak Türkiye’deki YÖK de Fransız eğitimcilere bunu uygulatmak istedi. karar bizi çok etkileyecek. Çünkü Fransızların çoğu az Türkçe bildikleri için bu kısa süre de B2 seviyesine ulaşamayacaklar. "ŞU AN İKİ DEVLET SİYASET YAPIYOR EĞİTİM ÜZERİNDEN"Şu anda iki devlet siyaset yapıyor eğitim üzerinden. Bizim aslında etkilenmemiz gerekiyordu bu durumlardan. Ama etkileniyoruz. Resmen gözdağı iki taraf için. Fransa gözdağı veriyor ve Türkiye karşılıklı olarak gözdağı veriyor. Biz akademisyenler buna alet oldu. Çok üzücü bir olay. Nasıl çözüleceğinden hiçbir fikrimiz yok. Sonuçta er devletin bir gururu var. Zor bir süreç bizi bekliyor bu konuda."ÖĞRENCİLER VE TÜRK AKDEMİSYENLER DE BİZİ DESTEKLİYOR"Öğrenciler ve akademisyenler bu durumu yeni öğrendi. Geçen hafta öğrendiler ve çok üzüldüler. Eski öğrencilerimizde mail aldık. Durumu sordular bizlerden bilgi istediler. durumun ciddi olduğunu söyledik. Hem öğrenciler hem de Galatasaray Üniversitesi'nin Türk akademisyenleri bir şekilde birlik olmak istiyorlar. Online toplantılar düzenleniyor. 'Nasıl yardımcı olabiliriz?' diye soruyorlar bize. Her türlü alternatif düşünülüyor. Bizi destekliyorlar. Kesinlikle çok büyük bir dayanışma başlamış bir durumda. Umarım bundan olumlu bir ses çıkacaktır." ANKAMeteoroloji bu kez denizdeki fırtınalar için uyardı
Meteoroloji bu kez denizdeki fırtınalar için uyardı Meteoroloji, Kastamonu kıyıları ile Samsun arasında etkili olması beklenen ve saatteki hızının 75 km'ye kadar çıkacağı tahmin edilen fırtınaya karşı vatandaşları uyardı. Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan uyarı şöyle:"Rüzgarın; batı ve kuzeybatıdan, bugün (Perşembe) akşam saatlerinden sonra Kastamonu kıyılarında, yarın (Cuma) sabah saatlerinde Sinop kıyıları ile zamanla Samsun kıyılarında 6 ila 8 kuvvetinde (50-75 km/sa) fırtına şeklinde eseceği tahmin ediliyor. Fırtınanın; yarın (Cuma) öğle saatlerinde etkisini kaybetmesi beklenmektedir."/Archive/2021/2/18/133654706-2a9892a8-ce73-475f-9944-05790bbc84cd-w.jpg cumhuriyet.com.trAvrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı'ndan Türkiye açıklaması
Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı'ndan Türkiye açıklaması Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, Türkiye'nin AB'ye üyelik süreciyle ilgili, öncelikle karşılıklı güvenin daha da geliştirmesiyle başka adımların inşa edilebileceğini söyledi. Meyer-Landrut, Mersin’deki programı kapsamında Vali Ali İhsan Su'yu ziyaret etti. Basına kapalı görüşmenin ardından Meyer-Landrut, Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer'e de ziyarette bulundu. Ziyarette konuşan Meyer-Landrut, Türkiye’yle ilgili açıklamada bulundu.Meyer-Landrut, Türkiye'nin AB'ye üyelik süreciyle ilgili, öncelikle karşılıklı güvenin daha da geliştirmesiyle başka adımların inşa edilebileceğini ifade eden konuşmasında şunları söyledi:"AB ile Türkiye ilişkileri olması gereken noktada değil. Bunun da pek çok sebebi var. Umut ediyorum ki önümüzdeki haftalarda, aylarda, ilişkilerimizi daha da geliştirebiliriz, iş birliğimizi de en azından belli alanlarda daha güçlendirebiliriz. Bu çerçevede öncelikle karşılıklı güveni daha da geliştirirsek onun üzerine başka adımları inşa edebiliriz. İkinci konu olarak da size, belediyenize ve Türk toplumuna dünyanın en büyük mülteci nüfusunu burada ağırladıkları ve gösterdikleri çabalardan dolayı takdirlerimi iletiyorum." AAAlmak isteyen 150 milyon poundu hazırlasın!
Almak isteyen 150 milyon poundu hazırlasın! Tottenham Hotspur'un yıldızı Harry Kane için Manchester United ve Manchester City'nin devrede olduğu iddia edildi. Ancak onu almak isteyen İngiliz transfer rekorunu kırmak zorunda. Tottenham, oyuncunun satışından 150 milyon Pound'dan az bir rakamı kabul etmeyecek. İngiltere medyasında çıkan haberlere göre Tottenham Hotspur, Harry Kane için en az 150 milyon Pound'luk bir rakam isteyecek. Bu da İngiltere rekoru olacak.27 yaşındaki oyuncu kariyerinin zirvesine çıkarken; bu sezon 21 gol kaydetti. Performansıyla da dikkat çeken oyuncunun ismi transferde Manchester United ve Manchester City ile anılmaya başlandı. Ancak Tottenham Başkanı Daniel Levy'yi ikna etmek kolay olmayacak. Talipliler, astronomik bir rakamı gözden çıkarmak zorunda kalacak.Kane 150 milyon veya daha üzeri bir bedelle takımdan ayrılırsa, İngiltere rekorunu kırmasının yanı sıra Neymar ve Kylian Mbappe'nin ardından tarihin en pahalı ismi olacak.Kane, Tottenham'dan haftalık 200 bin Pound alıyor ve 2024'e kadar sözleşmesi bulunuyor. Tottenham oyuncusunun satılık olmadığını açıklasa da yeni stadı için kredi almak yerine oyuncu satarak kaynak elde etmek istiyor. Bunun için de en pahalı oyuncusu Harry Kane'i satabileceği yorumları yapılıyor.Bu arada en büyük taliplilerden Manchester City'de Kun Aguero Haziran ayında 33 yaşına girecek, bu sezon ise sakatlık ve hastalıklardan dolayı takımını çoğu maçlarda yalnız bıraktı. cumhuriyet.com.trKaradeniz'de Rusya-Fransa gerginliği
Karadeniz'de Rusya-Fransa gerginliği Rusya’ya ait Su-27 tipi savaş uçağı, Fransa’ya ait 2 uçağı Karadeniz üzerinde engelledi. Rusya’ya ait Su-27 tipi savaş uçağı, Fransa’ya ait 2 uçağı Karadeniz üzerinde engelledi.Rus radarları, Fransa Hava Kuvvetleri’ne ait bir Mirage 2000 ve KC-135 tipi yakıt ikmal uçağının Karadeniz üzerinde yol alırken ülke sınırlarına yaklaştığını tespit etti. Rusya Savunma Bakanlığı tarafından konuya ilişkin yapılan açıklamada, “Karadeniz’de uluslararası sularda seyir halindeyken Rus hava sahası kontrol alanına yaklaşan hedefler tespit edildi. Hava hedeflerini belirlemek ve Rus devlet sınırına yönelik ihlalleri önlemek için Güney Askeri Bölgesi’nden 2 adet SU-27 savaş uçağı kalkış yaptı. Radar tarafından tespit edilen hedeflerin Fransa Hava Kuvvetleri’ne ait bir Mirage 2000 ve KC-135 tipi yakıt ikmal uçağı olduğu belirlendi. Rus savaş uçakları, yabancı uçakları Rus sınırından uzaklaştırdıktan sonra askeri üsse geri döndü” denildi.Açıklamada, Fransız uçaklarının Rus sınırlarını ihlal etmediği belirtilirken, Rus savaş uçaklarının Fransız uçaklarını uzaklaştırma eyleminin uluslararası hava sahası kullanımına yönelik kurallara sıkı sıkıya bağlı olarak gerçekleştirildiği bildirildi. İHAYeniden Kariyerim CarrefourSA" dijital seminerinde kadınlara yönelik kariyer fırsatlarıpaylaşıldı
Yeniden Kariyerim CarrefourSA" dijital seminerinde kadınlara yönelik kariyer fırsatları paylaşıldı Sabancı Holding ve Carrefour Grup iştiraki CarrefourSA, Yeniden İşbaşı Yapan Kadınlar Platformu (YenidenBiz) ile birlikte "Yeniden Kariyerim CarrefourSA" dijital seminerini düzenleyerek çalışma hayatına ara verip geri dönmek isteyen kadınlara yönelik projelerini ve hedeflerini paylaştı. /Archive/2021/2/18/132556791-cs.jpgFirmadan yapılan açıklamaya göre, moderatörlüğünü Defne Sarısoy’un gerçekleştirdiği seminerin açılış konuşmalarını CarrefourSA Genel Müdürü Kutay Kartallıoğlu ve YenidenBiz Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ayşe Güçlü Onur yaptı.CarrefourSA İnsan Kaynakları ve Sürdürülebilirlik Genel Müdür Yardımcısı Bahar Tura da CarrefourSA’nın kadın çalışanlarına sunduğu kariyer fırsatları ve kadın çalışan konusundaki hedeflerini aktardı."BU YIL AÇACAĞIMIZ 100 MARKETİN 50’SİNDE KADIN YÖNETİCİ HEDEFLİYORUZ"Açıklamada görüşlerine yer verilen CarrefourSA İnsan Kaynakları ve Sürdürülebilirlik Genel Müdür Yardımcısı Bahar Tura, şunları kaydetti:"Toplam 11 bin çalışanımızın yüzde 35’i, mevcut yöneticilerimizin de yüzde 22’si kadınlardan oluşuyor. CarrefourSA olarak kadınların iş hayatına aktif bir şekilde katılarak ülke ekonomisine katkıda bulunmalarını önemsiyoruz. Çünkü toplumsal cinsiyet eşitliğinin toplumların gelişiminde anahtar rol oynadıklarını biliyoruz. Bu bilinçle Birleşmiş Milletler Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlenmesi Birimi ve Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi ortaklığıyla oluşturulan Kadının Güçlenmesi Prensipleri Platformu’nun imzacıları arasında yer alan ilk Türk gıda perakendecisi olarak, ülkemizi küresel arenada gururla temsil ediyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesi doğrultusunda Mağaza Yönetici Adaylığı Programı uyguluyor, CarrefourSA’da minimum 1 yıl çalışıp performansı yüksek olan ve yönetici olma kriterlerimize uygun tüm çalışanlarımıza mağaza müdür yardımcısı olma fırsatı tanıyoruz."Tura, Yönetici Eğitimi programları doğrultusunda da mağazalarda veya genel müdürlükte kariyer fırsatları sunduklarını aktardı.Sektöre örnek olması için 2 yıldır 8 Mart’ta İstinye’deki hipermarketlerinde kadın üreticilerin kurduğu iş ortaklarıyla Kadın Üretici Pazarı düzenlediklerini anımsatan Tura, "CarrefourSA olarak bu yıl 100 market açılışı gerçekleştirmeyi, bu marketlerin en az yüzde 50’sinde kadın yöneticiler istihdam etmeyi hedefliyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliği adına projeler geliştirmeye ve daha çok kadına iş imkânı sağlamaya devam edeceğiz." ifadelerini kullandı. Seminer kapsamında konuk konuşmacı olarak yazar ve mentor Hülya Mutlu da izleyicilerle deneyimlerini paylaştı. AAHDP'li Gergerlioğlu'ndan "Silahlarıbırakın"çağrısı
HDP'li Gergerlioğlu'ndan "Silahları bırakın" çağrısı HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, "Herkes silahları bıraksın diyorum" açıklamasında bulundu. HDP Kocaeli Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Ömer Faruk Gergerlioğlu, TBMM’de basın açıklaması düzenledi.Ömer Faruk Gergerlioğlu açıklamasında, HDP'nin barıştan yana olduğunu belirtti. Gerlioğlu açıklamasının devamında, “Yeter artık diyorum. Kan, gözyaşı, çatışma bitsin. Herkes silahları bıraksın diyorum. Barışın sağlanması lazım. Gelin diyorum hep beraber barış için bir adım atalım. Bu yolun sonu karanlıktır” ifadelerini kullandı.Gergerlioğlu'nun açıklaması şöyle:“Bakın ben sözümü açık söylüyorum. Yeter artık diyorum. Yeter artık bu kan, ölüm, gözyaşı, çatışma yeter artık diyorum! Herkes silahları bıraksın diyorum! Yeter artık! Çatışma olmasın! Kan olmasın! Ölüm olmasın! Gözyaşı olmasın! Rahmetli Tahir Elçi gibi: ‘Biz diyoruz ki artık bu topraklarda; kan, ölüm, gözyaşı olmasın’ diyoruz. Tüm insan hakları savunucuları bunu der, bunu dedim, sonuna kadar da biz bunları söylemeye devam edeceğiz. Tüm insan hakları savunucuları olarak da devam edeceğiz! Kesinlikle barışın sağlanması lazım! Herkesin elini vicdanına koyarak durması, düşünmesi, silahtan uzaklaşması ve barış için bir adım atması lazım! Gelin diyorum, barış için bir adım atalım! Bu yolun sonu karanlıktır! Partimizi kapatarak bir yere varamazsınız! Silahlar ile kimse bir yere varamaz! Gelin silahsız bir ortamda herkes silahını bıraksın, otursun, konuşalım, tartışalım herkesedir çağrımız!” cumhuriyet.com.tr