News - Haberler
Hayat karartan kod: OHAL KHK 36
Hayat karartan kod: OHAL KHK 36 Diyarbakır Devlet Tiyatrosu’nda yer gösterici olarak çalışan Gülsinem Tantekin (34), 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL döneminde hazırlanan KHK ile hiçbir gerekçe gösterilmeden işten atıldı. 4 yıldır verdiği hukuk mücadelesini kazanan Tantekin, mahkemenin “işe iade” kararına rağmen işine geri alınmadı. İŞKUR’a yaptığı başvuruda hiçbir kursa alınmayan Tantekin’e gerekçe olarak “OHAL KHK 36” kodu uyarısı gösteriliyor. Tantekin, “CİMER’e yazdım, ‘Yargı kararının uygulanması için eski işyerinizin işlem yapması gerekmektedir’ yanıtını aldım. Mahkeme kararlarıyla SGK’ye başvurdum, henüz dönüş olmadı. Atılmamda imzası olanlar FETÖ soruşturması kapsamında işten atılmasına rağmen ben işime dönemiyorum” dedi.‘AİLEMDE TEK ÇALIŞAN BENDİM’Tantekin, “SGK, mahkeme kararlarımı henüz düzeltmedi. Aynı dönemde Diyarbakır Devlet Tiyatrosu yöneticileri OHAL kapsamında işten atılan personelleri kısa sürede başlatırken ben hâlâ başlatılamadım işime. Eşitlik ilkesi neye göre hesaplanıyor? Bunca haksızlık ile mücadele ederken hiçbir yerde iş bulamıyorum. 7 kişilik ailede tek çalışan bendim. Babam mevsimlik işçi. Kendi ihtiyaçlarımı karşılayamıyor, aileme destek veremiyorum. Sosyal, psikolojik, gelecek kaygım var. Beni ve benim gibileri toplumdan izole etmenin hiçbir kanuni, vicdani açıklaması olamaz. Buradan Diyarbakır Valiliği’ne, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’ne, Adalet Bakanlığı’na, Çalışma Bakanlığı’na sesleniyorum: İşe iade edilmem ve sigorta çıkış kodumun haklı fesih olarak düzeltilip kazanılmış haklarımın iade edilmesini talep ediyorum” dedi. Zehra Özdilekİnsanıkendineâşık eden ahtapot
İnsanı kendine âşık eden ahtapot Netflix’te yayımlanan belgesel, bu en akıllı omurgasız canlının kısa yaşamının ne kadar etkileyici olduğunu gözler önüne seriyor. Netflix’te yayımlanan “Ahtapottan Öğrendiklerim” belgeseli, şu sıralar dijital platformda ilgi gören filmlerden biri. Film, belgesel yönetmeni Craig Foster’ın yaklaşık bir yıl boyunca bir ahtapotu her gün ziyaret edişini ve onunla kurduğu sıra dışı dostluğu anlatıyor. Güney Afrika’da Atlantik Okyanusu’nun sığ sularının bulunduğu bir bölgede yaşayan Foster, yaşam amacını yitirdiği, büyük depresyonda olduğu bir dönemden geçerken bu ahtapotla tanıştığını söylüyor. Okyanus görüntülerinin güzelliği ve Foster’ın oksijen maskesiz daldığı sularda yosunlar arasında yüzüşünü hayretlerle izlerken bir yandan da bir ahtapota hayranlık duymaya başlıyorsunuz. VAHŞİ HAYAT ÇOK DEĞERLİ...Bu filmi diğer belgesellerden ayıran nokta da bu. Uzun süre boyunca bir hayvanın günlük yaşantısına şahit oluyorsunuz. Ahtapot sizi hayatta kalma mücadelesiyle, zekâsıyla, güzelliğiyle, narinliğiyle ve hatta espri anlayışıyla etkilemeyi başarıyor. Foster’ın onunla kurduğu ilişkiyle empati kurabildiyseniz eğer, ahtapot kollarından birini Foster’a uzatıp dokunduğunda kalbiniz eriyor. Bir köpekbalığından kaçarken endişeye kapılıyorsunuz, Foster’la birlikte gözleriniz doluyor ya da hayrete düşüyorsunuz... “Ahtapottan Öğrendiklerim” aslında kişisel bir belgesel. Craig Foster’ın yaşamını nasıl etkilediği, onda ne gibi değişikliklere yol açtığı hakkında yönetmenin anlattıklarını ekrana taşıyor. Onun düşünce dünyasında yaşadığı değişimleri biz ekran başında deneyimlerken aynı şekilde hayatımızın değişmesini beklemek biraz zor. Ancak “vahşi doğanın ne kadar değerli olduğunu, bütün hayvanların (en küçüklerinin bile) ne kadar önemli olduğunu, bu gezegende bütün hayatların ne kadar hassas olduğunu” anlayabilmemize olanak sağlayabilir. NEDEN BU KADAR ETKİLEYİCİLER?Espriyle karışık ahtapotların “uzaylı” olduğu düşünülür. Dünya’daki canlıların yüzde 95’i omurgasızdır ve bu omurgasızlar arasında en zeki hayvan ahtapotlardır. 140 milyon yıl önce atalarında var olan kabuklarını kaybederek günümüzdeki görünümlerine yaklaştılar. Birçok ilgi çekici özellikleri var. Bunlardan bazıları olarak renk değiştirebilmeleri, kolları koptuğunda tekrar kol çıkarabilmeleri, 3 kalplerinin olması, kanlarının kırmızı değil mavi olması, evlerini deniz kabuklarıyla süslemeleri sayılabilir. /Archive/2021/1/30/032535885-manset2-kulturmaxrnk.pngSinir sistemleri de bir diğer etkileyici yanları. Salyangozların 20 bin, kedilerin 250 milyon, insanların 100 milyar nöronu var. Ahtapotlarda bu sayı 500 milyon, ancak bunların sadece üçte biri beyinlerinde. Geri kalan kısmı 8 adet olan kollarında. Bu nöronlar beyinden gelen sinyallerle veya bağımsız bir şekilde çalışabiliyor. Yani kolları bazı sinyalleri alıp beyne iletmeden değerlendirip tepki verebiliyor, beyinden bağımsız karar alabiliyorlar. Yapılan araştırmalar, kolları aracılığıyla tat alabildiklerini de gösteriyor. Yani bu “dünya dışı” sinir sistemine sahip canlılar kollarıyla düşünebiliyor, görebiliyor ve etrafın tadını çıkarabiliyor. (Kaynak: Evrim Ağacı) Orhun AtmışAcılarla dolu bir göçyolculuğu
Acılarla dolu bir göç yolculuğu Yönetmen Orhan Tekeoğlu, bir mübadilin yaşanmış hikâyesini beyazperdeye taşıyor. Bugün mübadelenin 98. yıldönümü. Zorunlu göçün üzerinden uzun yıllar geçti. Artık birinci kuşak aramızda değil, hatta ikinci kuşak yok denecek kadar az. Ama üçüncü kuşak mübadiller, nenelerin, dedelerin anlattıklarıyla büyümüş ve bu trajik hikâyelerin hepsini hatırlıyor.Vatanından, yurdundan, evinden, komşularından ayrılmak böyle yazarak anlatılacak kadar basit değil. Bundan 2 yıl önce “Mübadillerin Hikâyeleri” başlıklı yazı dizimde onların acılarına ortak oldum.Yunanistan İstanbul Başkonsolosluğu Eğitim-Kültür Ataşesi Stavros Yolcuoğlu, üçüncü kuşak Samsun mübadili... Özen Tüzün, mübadil bir ailenin 2. kuşak çocuğu... Sadece iki kişi ile sınırlı değil tabii ama bu iki hikâye beni derinden etkilemişti.Birçok hikâyenin ortak noktası ise acılar ve yarım kalmışlık.Yarım kalan aşklar, dostluklar ve çocukluk...Aslında Stavros’un dediği gibi “Sözde çok kolaydı ama hiç kolay olmadı zorunlu göç”...Tüzün’ün söylediği gibi: “Hep geri döneceklerini zannetmişler. Ama bu asla olmamış. Kavala’daki kültürlerini devam ettirmişler ama eskisi gibi olmamış.”“Ben o evleri hatırlıyorum, öyle bir evde doğmuşum. Hatırlıyorum, bir özlem var içimde, çok sıcaktı, çok güzeldi. Öyle hatırlıyorum” diyen Stavros’un yüzündeki acıyı ve göç yolculuğunu anlatırken gözlerindeki yaşları hiç unutmuyorum. ‘PARAMPARÇA’Yönetmen Orhan Tekeoğlu, bir mübadilin yaşanmış hikâyesini beyazperdeye taşıyor.“Paramparça” adlı filmin senaristliğini mübadil torunu olan Nurdan Tümbek Tekeoğlu üstleniyor.Başrol oyuncuları ise Bennu Yıldırımlar, Selda Alkor ve Spiridoula Gouskou...Filmde, 1923 Girit mübadelesinde iki kızıyla Türkiye’ye gelen genç bir kadının hikâyesi anlatılıyor. Bir kadının doğup büyüdüğü topraklardan kalkıp hiç tanımadığı anayurdunda yabancı kalışı... Filmin çekimleri ekim ayında başlayacak; Mersin, Tarsus, İzmir ve Girit’te çekilecek. Filmin görüntü yönetmenliğini ve kurgusunu Lukas Agelastos üstleniyor.Orhan Tekeoğlu, “Anneannelerin, babaannelerin, dedelerin hikâyesi trajik. Özellikle İhsaniye Melemez Giritlileri Derneği Başkanı Cahit Arseven’in, Bodrum Giritlileri Başkanı Zehra Denizaslanı’nın Tarsus Giritlileri Başkanı Hüseyin Şendağ’ın anlattığı öyküler çok ilginçti” diyor ve ekliyor: “Paramparça olmuş aileler... Önyargılar... Acılar... Yaklaşık 4 yıldır araştırma içerisindeyim. Yüzlerce belgesel, film seyrettim. Onlarca kitap okudum.”Nurdan T. Tekeoğlu ise “Yuna-nistan’dan 500 bin civarı Türk, Türkiye’den ise 1 milyon 200 bin Rum yurtlarından, evlerinden, sokaklarından, mezarlarından ayrılmak zorunda kaldı. Bu filmler yapılmalı ki bir daha trajedi yaşanmasın. Bu filmin senaryosunu yaşanmışlıklardan yola çıkarak yazıyorum. İstanbul Şehir Tiyatroları baş dramaturgu Hilmi Zafer Şahin de ekibimizde. Bir dizi setinde yakaladığımız Bennu Yıldırımlar, prensipte anlaştığımız sanatçı olarak ilk andan itibaren projemiz için heyecanlandı. Baba tarafından Girit ve Selanik kökenli olan Bennu Yıldırımlar, Yunanca biliyor ve mübadele kültürünü yakından bilen ve içselleştirmiş bir sanatçı” diyor.Selda Alkor, insan hayatına dokunan hikâyelerin kendisini etkilediğini söylüyor. Alkor, “Hâlâ bu değişimin getirileri psikolojik açıdan insanları etkilemekte. Böyle bir hikâyenin içinde olmak mübadele ile ilgili geriye bir ışık tutmak beni gerçekten heyecanlandırıyor. Uzun bir aradan sonra tekrar sette olmak müthiş” diyor. Öznur Oğraş ÇolakDanimarka, nüfusunun 4 katından fazla sayıda Kovid-19 aşısısiparişetti
Danimarka, nüfusunun 4 katından fazla sayıda Kovid-19 aşısı sipariş etti Danimarka, nüfusunun 4 katından fazla sayıda Kovid-19 aşısı sipariş etti Danimarka, yaklaşık 5,8 milyon nüfusuna karşın 24,8 milyon kişiye yetecek kadar yeni tip koronavirüs (Covid-19) aşısı siparişi verdi.Danimarka İlaç Ajansı'nın internet sitesinde yer alan rakamlara göre, Danimarka, yeni tip koronavirüse (Covid-19) karşı 41,6 milyon doz aşı siparişi verdi.Avrupa Birliği (AB) Komisyonu aracılığıyla aşı tedarik eden Danimarka, AstraZeneca, Sanofi-GSK, Johnson & Johnson, BioNTech/Pfizer, CureVac ve Moderna firmalarından aşı alacak.Anlaşma çerçevesinde Danimarka’nın 3 milyon kişi için ekstra aşı opsiyonunun daha bulunduğu kaydedildi. Söz konusu opsiyonun da kullanılması durumunda, 27,8 milyon kişiye yetecek kadar aşı satın alınmış olacak. AATÜMDEF: Kamu hastanelerindeürün malzeme tedarikinde sıkıntılar yaşanıyor, ameliyatlar durma noktasında
TÜMDEF: Kamu hastanelerinde ürün malzeme tedarikinde sıkıntılar yaşanıyor, ameliyatlar durma noktasında Tüm Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçi Dernekleri Federasyonu (TÜMDEF) Başkan Yardımcısı Erkin Delikanlı, Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) fiyatlarının güncellenmemesi nedeniyle sıkıntı yaşandığını, sektörün uzun süredir tahsilat yapamadığını ve alacaklarından yüzde 25 feragat yapmaya zorlandığını belirtti. Delikanlı, “Geciken krediler, kiralar ve personel ücretlerinin yanı sıra vergi borçlarına rağmen sektör pandemi koşullarında üzerine düşeni yaptı” dedi. Feragat nedeniyle bazı ürün gruplarına ulaşılamayabileceğinin ve ameliyatların durmasına neden olabileceğinin vurgulandığına dikkat çeken Delikanlı, “Bu alanda yüzde 85 oranında ithalat bağımlısı olan Türkiye’de 1 Ocak itibarıyla kurların güncellenmesi, buna karşın SUT’taki fiyatların güncellenmemesi nedeniyle ürün tedarik sıkıntıları yaşanmaya başladı. Özellikle kamu hastanelerinde kalça protezi ameliyatları, yenilenmesi gereken revizyon ameliyatları ve tümör protezi ameliyatları için gereken alınamıyor. Ameliyatların durma noktasına geldiğini söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı. /Archive/2021/1/30/004902764-tum.jpg‘AŞIDA ÖNCELİK KAPSAMINA ALINMALIYIZ’TÜMDEF Başkan Yardımcısı Delikanlı, tıbbi cihaz endüstrisi çalışanlarının aşıda öncelik kapsamına alınmasını istedi. Delikanlı, “Sektörde çalışan sayısı yaklaşık 250 bin ancak bizim öncelik listesine alınmasını talep ettiğimiz çalışan sayısı 10 bini geçmiyor. Bu arkadaşlarımız, özellikle yoğun bakım ünitelerindeki solunum cihazlarının filtre değişiminde, solunum devrelerinin teknik servisinde ve değişiminde devam eden sağlık hizmetlerinin tıbbi malzeme tedarikinde sahada aktif olarak çalışıyor” ifadelerini kullandı. Delikanlı, bu konuyu Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’na (TİTCK) ve Sağlık Bakanlığı yetkililerine taleplerini ilettiklerini ancak henüz adım atılmadığını kaydetti. Sefa UyarKadınlar Aygün için sokakta
Kadınlar Aygün için sokakta Samsun Kadın Dayanışması, Samsun’da öldürüldüğü ortaya çıkan Arzu Aygün ve öldürülen diğer tüm kadınlar için eylem yaptı. Samsun’un İlkadım ilçesindeki Süleymaniye geçitinde dün bir araya gelen Samsun Kadın Dayanışması mensubu kadınlar “Artık yeter! Arzu Aygün ve öldürülen bütün kadınlar isyanımızdır” yazılı pankart açtı. Kadınlar adına yapılan açıklamada kadın cinayetlerinin son bulması talep edilerek “Artık yeter. Kadınların göz göre göre katledilmesine izin veren iktidar, bir an önce İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamalı ve cezaları ağırlaştırmalıdır” denildi. Samsun’da 42 gündür kayıp olan 35 yaşındaki Aygün’ün cesedi önceki gün bir çuvalın içinde ormanlık alanda bulunmuştu. Aygün’ü öldürdüğünü itiraf eden katil zanlısı Muharrem Coşkun tutuklanmıştı. Cemil CiğerimCumhurbaşkanı, bakan yardımcıları, parti teşkilatlarıaynıtoplantıda: Parti devleti fotoğrafı
Cumhurbaşkanı, bakan yardımcıları, parti teşkilatları aynı toplantıda: Parti devleti fotoğrafı Hiçbir partiye bağlı olmaması gereken, atamayla gelen devlet bürokratı bakan yardımcılarının AKP Genişletilmiş İl Başkanları toplantısına katıldığı ortaya çıktı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, “Parti devletinin açık göstergesi” ifadelerini kullandı. /Archive/2021/1/30/010444959-aa.jpgCumhurbaşkanlığı hükümet sistemi; anayasada tarafsız ve bağımsız olarak tanımlanan cumhurbaşkanını, bakan yardımcılarını ve parti teşkilatlarını AKP’nin genişletilmiş il başkanları toplantısında buluşturdu. AKP’nin sosyal medya hesaplarından paylaşılan 11 Aralık 2020 ve 21 Ocak 2021 tarihli Genişletilmiş İl Başkanları Toplantılarında, Cumhurbaşkanı Erdoğan teşkilatlara hitap ederken görüntülenen karelerde teşkilat üyelerinin ve AKP Genel Merkezi’nin yanı sıra “bakan yardımcıları”nın yazıldığı bir kare yer alıyor. Partisinin teşkilatlarına seslenen Erdoğan, bakan yardımcılarının da bulunduğu toplantılarda AKP teşkilat yapısından söz ediyor. Erdoğan konuşmasının büyük bölümünde ise CHP’yi yerli ve milli projeleri baltalamakla ve “CHP zihniyeti” ifadeleriyle eleştiriyor. “Biz, Türkiye parti devleti oldu diyorduk. Bunun açık göstergesi il başkanları toplantısı. Toplantıda bakanlık temcilsileri var” diyen CHP’li Salıcı, yürütmenin unsuru olması gereken bakan yardımcılarının parti toplantısına katılmasına şu sözlerle tepki gösterdi: “Kaymakamlar, valiler; il, ilçe başkanları gibi çalışıyor dediğimizde kızıyorlar. Bu manzarayı siz yarattınız, biz de bu manzarayı yorumluyoruz. Bu durum Türkiye’yi dünyada hem yönetim hem de gelişmişlik açısından üçüncü dünya ülkeleri standardına düşüren bir manzaradır. Valilere genel başkanımız aleyhine dava açtırtmak için çaba gösteriyorlar. Çünkü onları il başkanı gibi görüyorlar. Türkiye tarihinde ilk kez valiler, talimatla topluca dava açacaklar. Parti devletinin bir ayağı bu, bir ayağı da genişletilmiş il başkanları toplantılarıdır.” İklim ÖngelÜreticinin domates isyanı
Üreticinin domates isyanı Türkiye’nin turfanda sebze ihtiyacının yüzde 48’ini karşılayan Antalya’da çiftçiler, ilaç, gübre, ısıtma, akaryakıt, nakliye ve işçi giderleri gibi artan girdi maliyetlerine karşın ürünlerinin zararına alınıp, pazar ve markette en az 3 kat fazla fiyatla satılmasına isyan ediyor. Sosyal medya platformlarında oluşturulan “Akdeniz Çiftçi Grubu”nda üreticinin şikâyet ve eleştirileri yayılıyor. Tepki paylaşımlarından bazıları şöyle: “Beton yiyip petrol içtiğiniz gün, tarım ve köylülerin, dünyanın tüm altınlarından daha kıymetli olduğunu anlayacaksınız. Bir çiftçi sözü: Üzülme ey can! Bugün varlığını hiçe sayanlar, gün gelir gölgeni bile ararlar.”Antalya Sebze-Meyve Hali’nde domatesin kilosu en düşük 1.2 lira en yüksek 4 liradan satılıyor. Çeri domatesin kilogram fiyatı 15 liraya kadar çıkıyor. Pembe domates ile kokteyl domatesin fiyatları ise 7-8 lira. Bu fiyatlar üzerinden belediye rüsum bedeli, vergi, komisyon gideri dahil yüzde 14 kadar üreticiden ve komisyoncudan kesinti yapıyor. Halden alım yapan tüccar ise nakliye giderini ve kâr ekleyince fiyatlar en az yüzde 30-35 artmış oluyor. Ancak bu ürünler hemen tüketiciye ulaşmıyor. Ürün pazara giderse üzerine pazarcı için zayiatın da karşılanabileceği bir kâr ve o bölgenin belediyesi için de bir harç ekleniyor. Eğer ürün markete girerse daha üst bir maliyet hesabı yapılıyor ve fiyat üreticinin sattığı bedelin en az 3 katına çıkıyor. Antalya Büyükşehir Belediyesi Yaş Sebze Meyve Hali’nde günlük olarak fiyatlar belirleniyor ve internet sitesinden de yayımlanıyor. MARKETTE KATLANIYORÜretici Arif Kayar, yıllık ortalama 18 ile 20 ton arasında domates üretimi yapıyor. Kayar, “Serada domatesin kilosu 2 liraya hale götürülüyor. Bize maliyeti ise dönümde 12 bin lira. Toptancı halindeki yüzde 11 komisyonu da çıkarınca 1 kilo domatesin bize maliyeti 1.8 lira. Biz halde 1 kilo domatesten 50 kuruş kazanınca mutlu oluyoruz” dedi. Kilosu 2 lira olan domatesin fiyatı, seraya 10 kilometre uzaklıktaki bir zincir markette 6 liradan alıcı buluyor. Aynı çeşit ve aynı boyuttaki domatesin serayla market rafı arasındaki 3 katı fiyat artışından çiftçiye ek gelir olmazken, domatesin çeşidine göre kilogram fiyatı 15 liraya kadar çıkıyor. Bülent EcevitArı,önceki dönem yolsuzluklarıaraştırmaktaısrar etmişti: Başkanlıktan istifa etti
Arı, önceki dönem yolsuzlukları araştırmakta ısrar etmişti: Başkanlıktan istifa etti AKP’li Nevşehir Belediye Başkanı Arı, “sağlık sorunlarını” gerekçe gösterdi, “itibar suikastçılarına prim vermeyin” vurgusu yaptı. Kendinden önceki belediye başkanının yolsuzluklarını araştırdığı için görevinden istifa etmesi yönünde baskı yapıldığı ileri sürülen, AKP’li Nevşehir Belediye Başkanı Rasim Arı, “sağlık sorunlarını” gerekçe göstererek görevinden ayrıldı. “İtibar suikastçılarına prim vermeyin” vurgusu yapan Arı’nın, “Hiçbir cemaate ve STK’ye tabi olmadım olmayacağım” sözleri dikkat çekti. CHP Nevşehir İl Başkanı Kamil Gülmez de Arı hakkında 3 müfettişinin görevlendirildiğini, baskı ile istifa ettirildiğini söyledi./Archive/2021/1/30/014301748-lm.jpgArı’nın istifa haberi 24 Ocak’ta Cumhuriyet’te yer almıştı.Toplantı düzenleyen Arı, “Elbet birgün buluşacağız” ve “Bizimkisi bir aşk hikayesi” parçaları ile salona girerek istifasını açıkladı. Arı, “Ekibimle bu kentin tek kuruşuna göz dikmedik” dedi. Fiziken ve psikolij olarak yıprandığını söyleyen Arı, “21 aylık görev sürem içinde 18 aydır ben yumuşak yatakta yatmadım. Artık fiziğim ve psikolojim bunu kaldıramayacak noktaya geldi. Sağlığımı düşünek ve tedbir almak zorundaydım. Sağlık sorunlarını toparlamaya çalışırız sandım ama toparlayamadık. Bunun altında bir şeyler arayanları ve daha bu sağlık sorunlarımız konusunda ne yapacağımıza karar vermeden yeni belediye başkanı arayanları da Allaha havale diyorum. Bu kentin haksız tek kuruş parası boğazımdan geçtiyse rabbim hemen canımı alsın. Ama artık psikolojik sorunlarım var” diye konuştu. Belediyeyi zenginleşme aracı olarak görmediğini söyleyen Arı, “Başkanlığına ekonomik olarak nasıl geldiysem öyle gidiyorum” ifadelerini kulandı. İstifa eden Arı geçen günlerde ise hakkında istifa edeceği yönündeki habeleri yalanlamıştı. İstifayı Cumhuriyet’e değerlendiren CHP Nevşehir İl Başkanı Kamil Gülmez, “Baskıya dayanamadı. İlk istifa söylentileri çıktığında belediyede 3 müfettiş görevlendirildi. Arı dönemindeki harcamalar incelendi. Suç bulmak kolay, bir açık bulundu. İstifa etmezseniz mahkemeye vereceğiz denildi. Sonuç olarak da istifa etti” dedi. Leyla KılıçParti içinde iki muhalif grup dahaçalışıyor: Solda‘tek parti’CHP mi?
Parti içinde iki muhalif grup daha çalışıyor: Solda ‘tek parti’ CHP mi? Ecevitlerin DSP’sinin geri plana düşmesiyle merkez solda tek parti CHP olarak kalmış ve algı bu noktada yoğunlaşmıştı. Ecevitlerin DSP’sinin geri plana düşmesiyle merkez solda tek parti CHP olarak kalmış ve algı bu noktada yoğunlaşmıştı. Ancak son aylarda oluşan beklenti yönünde üç milletvekili CHP’den istifa etti. İstifaların geldiği gün, CHP’de mevcut yönetimi eleştiren bir grup daha yazılı açıklama yaptı. Eski CHP milletvekilleri Yılmaz Ateş, Şahin Mengü ile akademisyen Suay Karaman, CHP’nin olması gereken “Kırmızı çizgileri”ne dikkat çekti. CHP’de mevcut yönetime mesafeli duran bir grup da Haluk Pekşen’in sözcülüğünde zaman zaman kamuoyuna yönelik açıklamalar yapıyor. Siyasetin ısındığı şu dönemde CHP’nin de hareketlendiği dikkat çekiyor.İstifa edenlerden Mehmet Ali Çelebi, teğmen yemininden sonra kıtaya kara pilot olarak çıkacaktı. Ancak FETÖ’nün zulmüne uğradı, Silivri’de savunmalarını izledik. CHP’de siyaset yapmak isteyince genel merkez ve Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun desteği ile milletvekili olarak parlamentoya girdi. Seçimden sonra muhalefet bayrağını açtı. Hüseyin Avni Aksoy ve Özcan Özel’in de istifa edecekleri, siyaset kamuoyunun bildiği bir konuydu.Hafta içinde partinin TBMM Grup Başkanvekili Özgür Özel, Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı ve Genel Başkan Kılıçdaroğlu ile görüşme yaptı. Ancak kararın verildiği, istifa edecekleri artık kesindi.CHP’NİN BÜTÜNLÜĞÜAna muhalefet partisi CHP, iktidar ile amansız bir mücadele içinde. Rekabet keskin ve sert. Bu koşullarda, rakibin zayıflaması, bunun yanı sıra parti bütünlüğünün korunması esas alınmalı. Ancak son CHP Kurultayı’nda bütünlüğün bozulduğu yönünde eleştiriler yükseldi. Bu konuda güçlü odak CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce oldu. İnce’nin parti kuracağı bir gerçek ve istifa eden milletvekillerinin bu partiye katılması çok olası… Boyutu, oy oranı, seçmen miktarı tartışılabilir ancak CHP’den ayrılma olacağı görülüyor. CHP’de parti yönetimine eleştirel yaklaşan ve bu yaklaşımlarını açıktan yapan grupların ne düzeyde etkin olacakları ise net değil. Parti bütünlüğünün, siyasal mücadelede başarının önemli unsurlarından olduğu bir gerçek…CHP’yi yöneten kadro ve muhalefet eden gruplar deneyimli siyasetçilerden oluşuyor. Bu kadrolar, başarı durumunda aykırı sesin çıkmayacağını ancak başarısızlıkta eleştirilerin oransal olarak dağılacağını tahmin ediyorlardır. Çünkü CHP seçmeni uzun süredir büyük baskı altında, iktidar özlemiyle yaşıyor.CHP kadrolarında olası kopmalara karşı önlem alınması yönünde son MYK’de Kılıçdaroğlu’na telkinlerin yapıldığı, üç milletvekiliyle görüşmelerin bu kapsamda gerçekleştirildiği biliniyor. Ancak parti yönetimi CHP’den kitlesel kopuş beklemiyor. “Partiden ayrılıp kurulacak partiye gidenler olur mu, evet. Ancak bu kamuoyu önderi düzeyinde ve grup halinde değil münferit düzeyde olur” görüşü egemen. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, milletvekili düzeyinde yeni istifaların olmayacağını dile getiriyor. Bu kapsamda CHP yöneticilerinin özellikle ayrılma potansiyeli olan milletvekillerini yakın takibe alacakları anlaşılıyor. Genel merkez ve TBMM Grubu yöneticilerinde bu bilincin üst düzeyde olduğunu gözlemledik. Gelişen süreçte, durumu şöyle değerlendirebiliriz: CHP artık merkez sol siyasette tek seçenek olarak seçimlere gidemeyebilir. Kurulacak en az bir parti var. Bu partinin bütünlüğü ne kadar sarsacağı ise önümüzdeki süreçte belli olacak. Siyasetçinin ana gövdeden koparak yeni oluşuma gitmesi için ilk önce kendi kendini ikna etmesi gerekiyor. Muharrem İnce’nin bu aşamayı geçtiği de açık. “Saray bağlantısı” imaları kanıtsız olduğu için hiç hoş değil. Başka bir gerçek daha var. Siyasetin halen en büyüğü olduğu tüm anketlerde görünen AKP, zorlu yarışta, CHP’den her kopmayı sevinerek izliyor. Sertaç EşSütaş’ın 1 milyar 115 milyon TL’lik‘Bingöl Entegre Tesisi’mayısta açılıyor: Bin kişiye istihdam yaratacak
Sütaş’ın 1 milyar 115 milyon TL’lik ‘Bingöl Entegre Tesisi’ mayısta açılıyor: Bin kişiye istihdam yaratacak Türkiye’nin önde gelen süt ürünleri üreticisi Sütaş, Karacabey, Aksaray ve Tire’den sonra 4. entegre tesisi “Bingöl Entegre Tesisleri”ni Mayıs 2021’de açmayı hedefliyor. Tek imzada Sütaş’ın en büyük yatırımı olma özelliğini taşıyan ve 3.5 milyon m2 arazi üzerine kurulu tesislerde, 1012 kişiye doğrudan istihdam sağlanacak. 1 milyar 115 milyon TL yatırım bedelli “Doğu-Güneydoğu Anadolu Sütçülük Projesi Bingöl Entegre Tesisleri”nde ilk aşamada iç piyasa için süt, ayran ve yoğurt üretimi yapılacak, ekim ayından itibaren de peynir üretimine geçilecek.Sütaş, yatırımın bölgesel etkisini de analiz etti. Prof. Dr. Erinç Yeldan ve Kamil Taşçı tarafından hazırlanan etki raporuna göre tesisler, 2033’e kadar şehirde kişi başı GSYH’yi 2 bin 900 dolar artırıp 10 bin 221 dolara çıkaracak. Göçü de tersine çevirecek yatırımla Bingöl, fert başı GSYH’de 35 basamak yükselerek 38’inciliğe çıkacak. Sütaş yatırımının doğrudan ve dolaylı toplam istihdama etkisinin 2033 itibarıyla 8 bin 611 kişi olacağı tahmin ediliyor.“Bölgesel Etki Analizi Raporu”, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın katılımıyla Bingöl’de açıklandı. Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, fabrikanın günde 1000 ton kapasiteyle çalışacağını belirterek tesis tam kapasite ile çalıştığında bölgede, yıllık 1 milyar 22 milyon TL süt hasılası sağlanacağını söyledi. Personel ücretleri, taşıma, dağıtım giderleri ve diğer mal, hizmet alımlarıyla beraber Sütaş’ın bölgede yaratacağı doğrudan ekonomik faaliyetin toplamının yıllık 2 milyar 945 milyon TL olacağını aktardı. ÜRÜNLERE YÜZDE 20-25 ZAM YAPILDIBingöl’deki tesisin enerjisinin tamamının atık gübrelerden elde edildiğini ifade eden Muharrem Yılmaz, “Buradaki inekler sadece süt üretmiyor, elektrik enerjisini de üretiyor” dedi. Sütaş’ın 3 tesisinde 16 bin 600 hayvan sayısına ulaşıldığını, Bingöl’deki tesiste üretilecek ürünlerin pandemi sonrası Arap ülkeleri ve zengin pazarlardan ilgi göreceğini anlattı. Yılmaz, ürünlerin fiyatlarına ise 14 ay aradan sonra Ocak 2021’de yüzde 20-25 zam yaptıklarını belirterek çiğ sütte fiyatın 3 lira 20 kuruşa çıktığını açıkladı. Şehriban Kıraç