News - Haberler
Haftanın ardından neler konuştuk?
Haftanın ardından neler konuştuk? İşte 14 - 20 Mart'ta yaşanan önemli gelişmeler... KATİL KAVGASIABD Başkanı Biden, bir röportaj sırasında gelen soru üzerine Rusya Başkanı Putin için “Katil olduğunu düşünüyorum” dedi. Putin, Biden’a sağlıklı günler diledi ve “Bir kişinin başka ülke kişileriyle ilgili böyle yorumlar yapması aynaya bakmak gibidir” yorumunu yaptı. “Soğuk Savaş yeniden mi başlayacak” sorularına Kremlin, “En kötüsüne hazırlıklıyız” yanıtını verdi.VAKALAR ARTIYOR, NORMALLEŞMEYE DEVAMCumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce koronavirüse karşı önlemlerin 2 haftada bir güncellenecek risk haritasına göre alınacağının duyurulmasına karşın bu karara uymadı. Sağlık Bakanı Koca da Alman BioNTech aşısının testlerde kullanılacak olan ilk 5 bin 800 dozunun Türkiye’ye ulaştığını duyurdu. Koca, ayrıca “Gelecek haftadan itibaren bir alt grubun, yani 60-65 yaş grubunun aşılarına başlanacak” dedi. Bu arada vaka sayıları 20 bine ulaştı. TTB, hastaların yüzde 30’unda mutant virüs olduğunu belirterek vaka sayılarında 60 binin yeniden görülebileceğine dikkat çekti.ANDIMIZ TARTIŞMASIMEB, Danıştay 8. Dairesi’nin 2018’de, Andımız’ın “kaldırılamayacağı” yönündeki karara itiraz etmişti. Son noktayı Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu koydu ve Danıştay 8. Dairesi’nin kararını iptal etti. Danıştay, ayrıca devlet madalyalarındaki Atatürk kabartmalarının da kaldırılması kararını aldı. Duruma tepki yağdı. MHP lideri Devlet Bahçeli, kararın ardından “Danıştay bu yanlıştan dönmelidir” açıklamasını yaptı. CHP lideri Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Andımız’ın hangi cümlesinden rahatsızsın? Çık, millete anlat” sorusunu tekrarladı.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Andımız kararıyla ilgili “İstiklal Marşımız andımızdır” diyerek Andımız’ın kaldırılmasını savundu.REFORM MU DEDİNİZ?“İnsan Hakları Eylem Planı” diyerek reform sözü veren iktidar, hafta içinde verdiği sözle çelişen hareketlere imza attı. HDP’ye kapatma davası açıldı. HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliği düşürüldü. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, HDP’nin kapatılması için Anayasa Mahkemesi’nde dava açtı. HDP eş genel başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile önceki eşbaşkanlar Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 687 HDP’li için siyasi yasak istendi. BAHÇELİ YENİDEN BAŞKANMHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP’nin 13. olağan büyük kurultayında yeniden genel başkan seçildi. TÜRKİYE’YE SURİYE BASKISIAvrupa Parlamentosu’nun (AP), Suriye’de iç savaşın başlamasının 10. yılında yayımladığı karar tasarısında terör örgütü YPG müttefik olarak kabul edildi ve Türkiye’nin bölgeyi yasadışı şekilde işgal ettiği öne sürüldü. Türkiye’nin “Suriye’de, Ortadoğu’da, Doğu Akdeniz’de barışı tehlikeye attığı” iddia edildi.LİBYA’DA YENİ HÜKÜMETLibya’da 10 Mart’ta Sirte’de toplanan Temsilciler Meclisi’nden 132 kabul, 1 çekimser oy ile güvenoyu alan Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki yeni Libya Ulusal Birlik Hükümeti yemin etti.‘MISIR’LA NORMALLEŞME’ Türkiye, Müslüman Kardeşler destekli Muhammed Mursi’nin 2013’te askeri darbeyle devrilmesiyle temaslarını fiilen kopardığı Mısır’la ilişkilerini normalleştirme kararı aldı. Bakan Çavuşoğlu, Mısır’la ilişkilerin normalleştirilmesi için temasların başladığını belirtti.NÜKLEER KARŞITI BİLDİRİJaponya’nın beş eski başbakanı Morihiro Hosokawa, Tomiichi Murayama, Junichiro Koizumi, Yukio Hatoyama ve Naoto Kan; Fukişima felaketinin 10. yıldönümünde yayımladıkları eşzamanlı bildiriyle nükleer enerjiye karşı olduklarını duyurdu. cumhuriyet.com.trGezi Parkı’nın bir vakfa verilmesinin bahanesi, olmayan Topçu Kışlası
Gezi Parkı’nın bir vakfa verilmesinin bahanesi, olmayan Topçu Kışlası Gezi Parkı’nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) elinden Topçu Kışlası bahane edilerek alındığı ortaya çıktı. Bir günde gerçekleşen Gezi Parkı’nın tapu devrinde 1330 tarihli zabıt kütüğüne atıfta bulunularak Gezi Parkı’nda daha önceden Topçu Kışlası olduğu gerekçe gösterilerek parkın bulunduğu arazi Sultan Beyazıt Hanı Veli Hazretleri Vakfı’na devredildi. İBB, karara karşı mülkiyet davası açacak. İBB’den yapılan açıklamada tarihi Galata Kulesi’nin de aynı yöntemle alındığına dikkat çekilerek “Ne yazık ki, diyalog, uzlaşı, ortak akıl ve birlikte çalışma kavramlarından daha çok; ‘hesaplaşma’, ‘gününü gösterme’, ‘iş yaptırmama’, ‘engelleme’ ‘vesayet’ ve ‘yetki gaspı’ anlayışıyla devam eden sürecin son halkası Taksim Gezi Parkı’nın İBB mülkiyetinden alınması olmuştur” denildi. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün önceki gün yaptığı açıklamasında, mülkiyeti İBB’de bulunan Taksim Gezi Parkı’nın, 12 Mart’ta alınan kararla Sultan Beyazıt Hanı Veli Hazretleri Vakfı’na devredildiği belirtilmişti. Devir işleminin ayrıntıları ortaya çıktı. Konuyla ilgili İBB’ye Beyoğlu Kaymakamlığı Tapu Müdürlüğü tarafından 15 Mart’ta gönderilen yazıda İstanbul Vakıflar 1. Bölge Müdürlüğü’nün Gezi Parkı’nın Sultan Beyazıt Hanı Veli Hazretleri Vakfı adına tescilini talep ettiği belirtildi. 1330 tarihli zabıt kaydına değinilen yazıda özetle “eski yazı kayıtlarda bu taşınmazların ‘müştemilatı malumeye havi bir topçu kışlasının’ nevi hanesinde ‘Cennet mekân Sultan Beyazıt Hanı Veli Hazretleri Vakfı’ndan geldiği bildirilmiştir” ifadeleri kullanıldı. ‘ZAMANLAMA MANİDAR’Karara İBB, STK’ler ve çok sayıda yurttaştan tepki geldi. İBB yaptığı yazılı açıklamada, “Talimatla bu kararı alanların açıklamalarında kanun maddelerine atıfta bulunulması, bu kararları hukuksal kılmadığı gibi vicdanlarda da aklamaz. 166 yıldır İBB mülkiyetinde olan Galata Kulesi de aynı şekilde gasp edilmiştir. Şimdi de Gezi Parkı alanı, İBB’ye haber bile verilmeden, sadece 1 günlük yazışma ile yürütülmüştür. Yüz binlerce İstanbullunun oy vererek yapılmasını istediği yeni Taksim Meydanı projesinin çalışmalarına başlamak üzereyken alınan bu kararın zamanlaması manidardır” denildi. 'TESADÜF DEĞİL'İBB, kararın meydanın yeniden yeşil ve estetik bir alana dönüştürülme projesini durdurmak için alındığını vurguladı. Yazılı açıklamada özetle şu ifadelere yer verildi: “İstanbul’u betona çeviren kafa yapısının, İstanbul’un sembolik meydanını yeşile çevirecek bir projenin karşısında durması tesadüf değildir. Görünen o ki, başta İBB olmak üzere 31 Mart ve 23 Haziran 2019 tarihlerinde muhalefet partilerinden seçilmiş yerel yönetimlere karşı hasmane tavırlarla alınan bu ve benzeri kararların devamı da gelecektir.”‘SALDIRILARIN BİR PARÇASIDIR’EMİN KORAMAZ (TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı)Gezi Parkı İstanbul’un merkezinde yer alan ender yeşil alanlardan ve dinlenme mekânlarından birisidir. Gezi Parkı 1940 yılında yapılmıştır ve İstanbul’un Cumhuriyet döneminde yapılan ilk parkı olma özelliğini de taşımaktadır. Gezi Parkı aynı zamanda 2013 yılından bu yana toplumsal mücadeleler tarihi açısından da önemli bir sembol haline gelmiştir. AKP iktidarına karşı en büyük halk hareketi Gezi Parkı’nın yıkılarak Topçu Kışlası yapılmak istenmesi talebine karşı ortaya çıkmıştı. Parkın bulunduğu arazinin İBB’den alınarak bir vakfa devredilmesi, iktidarın Gezi Parkı’na yönelik saldırılarının bir parçasıdır. Biz TMMOB olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da şehrimizi hedef alan saldırılara geçit vermeyeceğiz. Hazal Ocak‘Kadın haklarısavunucularıkazanılmışhaklarımızdan vazgeçmeyeceğiz’diyor
‘Kadın hakları savunucuları kazanılmış haklarımızdan vazgeçmeyeceğiz’ diyor Kamuoyunda 'İstanbul Sözleşmesi' adıyla bilinen 'Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi', Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile Türkiye bakımından fehsedildi. İstanbul Sözleşmesi’nin uzman denetim grubu GREVIO’nun ilk başkanı, CEDAW komitesi eski üyesi ve kadın hakları alanında uzun yıllar emek veren Prof. Dr. Feride Acar: Türkiye, uluslararası bir sözleşmenin ilk imzası olmakla gurur duyması gerekirken aksine geri çekildi. Memleketim adına çok üzüldüm. Bu sözleşmeden geri çekilmek, ‘bizler insan haklarıyla ilgilenmiyoruz’ demektir. - Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav: Siyasi seçim pazarlıklarında kadınlar kurban edildi. Bu kararla birlikte Türkiye’de yaşayan kadınlar şiddetle baş başa kaldı. Bizler mücadeleye devam edeceğiz ancak bunu asla unutmayacağız. İmzadan çekilerek haklı mücadelemiz bitirilemeyecek. Kadınların öldürülmesini nasıl içinize sindireceksiniz. İnsan olarak kalmak istiyorsanız, bu karardan vazgeçsin. Bu kararla kadın cinayetlerinin politik olduğunun bir kez daha altı çizilmiş oldu. Uluslararası sözleşmenin karşısına milli ve yerli sözleşme çıkarılamaz. - 2021 yılının Anne-Klein-Kadın Ödülü sahibi, avukat ve kadın hakları aktivisti Canan Arın: Türkiye’nin başı sağ olsun. Türkiye’de hukuk yok. Uluslararası sözleşmeler kabul edildikleri yöntemlerle kaldırılırlar. Cumhurbaşkanı kararnamesiyle uluslararası sözleşme feshedilmez. Bu karar hukuka aykırıdır. Bunları yapan birinin çıkardığı hukuk reformuna kimse inanmaz. Kadınlar adına alınan kararı, tek adam karar veremez. Kimse oturduğu yerden kadınların hayatları ile ilgili konularda kararlar alamaz. Buna izin vermeyiz. Bundan sonra demek ki medeni kanun, laiklik ve 6284 sayılı kanun da feshedilerek şeriat getirecek. Cumhurbaşkanı resmen kadınlara savaş açtı. Sözleşmeyi feshederek küçük yaştaki kız çocuklarının evlendirilmesinin önü açıldı. - Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER): Bu karar Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlama mücadelesine zarar verecek ve kadınların şiddete karşı bugüne kadar kazandıkları yasal zeminde geriye doğru bir adım oluşturacaktır.- Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı: İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeyi reddediyoruz. Kadınlar olarak yıllardır verdiğimiz mücadeleyle elde ettiğimiz kazanımlardan da yaşamlarımız için sürdürdüğümüz mücadelemizden de birbirimizle dayanışma kurmaktan da vazgeçmiyoruz. ÜNLÜ İSİMLER: KÖTÜLÜĞÜN SINIRSIZLIĞI- Gaye Su Akyol: Kötülüğün sınırsızlığına bak. Bu ülkede her gün kadınlar katledilirken gece uyumayıp şunu imzalıyorsun. VAAOOV!- Şevval Sam: Haydi herkes dövüş sporlarına yazılsın!! Ortaçağ’a dönüyoruz!! Orman kanunları geçerli artık!- Sabahat Akkiraz: Sırada ne var medeni hukuk mu? Yazık oluyor hepimize, hayatımıza…- Nurgül Yeşilçay: İstanbul Sözleşmesi uygulansaydı bunca kadın rahatça öldürülemeyecekti!!! - Öykü Serter: Varilde gencecik kadın yakıldı, üzerine beton döküldü bu ülkede.. Siz katillerle saf tutun, biz sarılırız kız kardeşlerimizle.. - Gülse Birsel: İstanbul Sözleşmesi yaşatır...dı. Maalesef Türkiye’de kadınların iyi bir hayat yaşama ihtimali düne göre daha az.- Ayşenil Şamlıoğlu: Nasıl karanlık bir güne uyandık böyle, katil, tecavüzcü sırtı sıvazlanan yiğitler olarak sokaklarda gezecek. Kadını eve hapsetmek isteyen zihniyetin, her türlü hakkını görmezden gelenlerin bayramı bugün...- Fazıl Say: Karanlık zihniyetler karanlığı çöktürüyorlar üzerimize. Hayır.. İzin yok buna! Karanlık bir zamanı aydınlatacağız o zaman ve gidecekler!- Demet Evgar: İçimde çok kuvvetli bir şey uyanıyor. Sinir, üzüntü, kırgınlıktan daha öte bir şey. Bu haksızlığa maruz kalan herkes gibi içimde çok kuvvetli bir şey uyanıyor. - Armağan Çağlayan: Bir uyandım, hem ekonomik reformlar, hem insan hakları eylem planı coşmuş! Kübra KöklüTürkiye’nin dört bir yanında‘Hep birlikte mücadele ederek bu kararıgeriçektireceğiz’dediler
Türkiye’nin dört bir yanında ‘Hep birlikte mücadele ederek bu kararı geri çektireceğiz’ dediler Kamuoyunda 'İstanbul Sözleşmesi' adıyla bilinen 'Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi', Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile Türkiye bakımından fehsedildi. “Kararı geri çek, sözleşmeyi uygula” çağrısıyla dün Kadıköy Rıhtım Meydanı’nda bir araya gelen kadınlar, kararı protesto etti. “Sözleşmeyi uygula, kadını yaşat”, “Kararı geri çek, sözleşmeyi uygula”, “Kadın cinayetleri politiktir” sloganları atan kadınlar, “İstanbul Sözleşmesi’nin her bir maddesinde öldürülen kadınların kanı var. Biz bir kişinin lafıyla sözleşmeyi geri çektirmeyeceğiz. Hep birlikte mücadele ederek bu kararı geri çektireceğiz” ifadelerini kullandı. "BİR AVUÇ KADIN DÜŞMANI"Kadın Meclisleri adına konuşan Fidan Ataselim, “Bir avuç kadın düşmanının oyuna muhtaç kalmışlar. Kadınların yaşamakla birlikte daha fazla eşit ve özgür yaşamak istediklerinin farkındalar. Aşırı buluyor bizi aşırı. Sokaklardan bizi alamayacaklar. Geçmişte kaldı o günler geçmişte. Bir şahsın verdiği karar kadınlar nezdinde yok hükmündedir” dedi. “Kadınlardan o kadar korkuyorlar ki gecenin bir yarısı kararı açıklıyorlar” diyen Ataselim, “Her yer kadın her yer direniş bundan sonra. Milyonlarca kadını durduramayacaklar. Evet daha fazla özgürlük talebimizi bastıramayacaklar. Hiçbir yere gitmiyoruz. O karar geri çekilecek, sözleşme uygulanacak” diye konuştu. Kadıköy’deki eyleme CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da destek verdi. Kayhan AyhanSaray kararıylaİstanbul Sözleşmesi feshedildi, Türkiyeşer’i topluma bir adım daha yaklaştı
Saray kararıyla İstanbul Sözleşmesi feshedildi, Türkiye şer’i topluma bir adım daha yaklaştı Kamuoyunda 'İstanbul Sözleşmesi' adıyla bilinen 'Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi', Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile Türkiye bakımından fehsedildi. AKP’nin son dönemde sık sık hedef aldığı, imzaya İstanbul’da açıldığı ve ilk imzacılarından birinin Türkiye olması nedeniyle de “İstanbul Sözleşmesi” olarak bilinen Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, Cumhurbaşkanı kararı ile Türkiye açısından feshedildi. Fesihte, “Milletlerarası Antlaşmaların Onaylanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” dayanak gösterildi. Türkiye, kadınların yaşam güvencesi olan İstanbul Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanı kararıyla bir gecede feshedilmesi gerçeğiyle karşı karşıya kaldı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Erdoğan’ın imzasını taşıyan kararda, “Türkiye Cumhuriyeti adına 11 Mayıs 2011 tarihinde imzalanan ve 10 Şubat 2012 tarihli ve 2012/2816 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin Türkiye Cumhuriyeti bakımından feshedilmesine, 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 3. maddesi gereğince karar verilmiştir” ifadeleri yer aldı. /Archive/2021/3/21/013942513-ekran-goruntusu-2021-03-21-013927.jpg‘TARİHİ SÖZLEŞME!’İstanbul Sözleşmesi, 24 Kasım 2011’de Meclis’te kabul edildiği zaman tüm siyasi partiler bu sözleşmeye sahip çıkmıştı. O günkü TBMM’de söz alan AKP’liler İstanbul Sözleşmesi’ni tarihi olarak nitelemiş dönemin başbakanı Erdoğan’a teşekkür etmişlerdi. MHP’li Mehmet Şandır da destek verdiklerini belirtmişti.İKTİDAR, FESHİ SAVUNDU- Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, “Çareyi dışarılarda aramaya, başkalarını taklit etmeye gerek yoktur. Çözüm bizatihi gelenek ve göreneklerimizde, özümüzde mevcuttur” dedi.- İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Anayasamızın, kanunlarımızın, medeniyetimizin ve tüm değerlerimizin bize yüklediği görev ve sorumlulukları tamamen bir uluslararası sözleşmeyle ciro etmek ve eşitlemek Türkiye’ye haksızlık olacaktır” savunmasını yaptı. - Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, “Uluslararası sözleşmelerin onayı ve yürürlüğe konulması usulü hukukumuzda açıktır. TBMM katılmayı onaylar, yürütme de bunu bir kararla yürürlüğe koyar. Yürürlüğün aynı şekilde durdurulması ve feshi, yürütmenin yetkisindedir.” ANKARA SÖZLEŞMESİ HAZIRLIYORUZ- AKP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Fatma Betül Sayan Kaya, “İstanbul Sözleşmesi’nin kutuplaşmaya yol açtığını görüyoruz. Bu kutuplaşma bizi; ‘İstanbul Sözleşmesi olmasa da olur. Aslolan hukuktur’ noktasına getirdi. İstanbul Sözleşmesi’nin yerine farklı bir sözleşmenin gelmesi zorunlu olmuştur. Ankara Sözleşmesi hazırlıyoruz” dedi.GERİCİLER SEVİNDİ- Daha önce de İskilipli Atıf’ın, ölüm yıldönümünde mezarında anma programına katılması nedeniyle tartışma konusu olan Çorum Valisi Mustafa Çiftçi, “Güzel haber. Çok şükür” dedi. - Laikliği hedef alan açıklamaları ve kadın cinayetleri ile ilgili paylaşımlarıyla eleştirilen Ayasofya Başimamı Mehmet Boynukalın, “İstanbul Sözleşmesi kaldırılmış. Hamdolsun. Allah razı olsun.”- İsmailağa tarikatına bağlı İsmailağa Camii İlim ve Hizmet Vakfı, “İstanbul Sözleşmesi’nin feshi memnuniyet vericidir” diyerek, Erdoğan’a teşekkür etti.- Elazığ depreminin ardından yaptığı açıklama ile tepki çeken ve pedofiliye karşı yasaları hedef alan Yıldız Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Bedri Gencer de Erdoğan’a teşekkür etti. Sarp SağkalHukukçular, "TBMM’ye karşıyetki gaspı"
Hukukçular, "TBMM’ye karşı yetki gaspı" Hukukçular, Meclis onayı ile taraf olunan İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanı kararı ile çıkılmasını “TBMM’ye karşı yetki gaspı” olarak yorumladı. Cumhuriyet’te konuşan hukukçu Celal Ülgen, hukukun temel ilkelerinden olan “usulde paralellik” gereğince sözleşmelerin kabul edildiği yöntemle kaldırılabileceğini aktararak bu nedenle feshetmede TBMM’nin onayının şart olduğunu ve sözleşmelerin Cumhurbaşkanı kararı ile kaldırılamayacağını vurguladı. Hukukçu Ömer Lütfü Avşar da “İdari tasarruf ile kanunu ortadan kaldıracak düzenleme yapılamaz. Konu, yürütmenin, Meclis’in yetkilerini tanımadığını uluslararası arenada ortaya koyan bir tutum haline geldi. Bir gün bir gecede herhangi bir kanunun kaldırıldığını yaşayabiliriz. Bu bir yol ve açılırsa, Türkiye’nin ne ulusal ne de uluslararası anlamda hiçbir hukuki güvencesi olmadığı ortaya çıkar” diye konuştu. Bu kararın yok hükmünde sayılması gerektiğini kaydeden Avşar, karara karşı tüm yurttaşların dava açma hakkı olduğunu belirterek, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Yasa’nın gerekçesini de İstanbul Sözleşmesi’nin oluşturduğuna dikkat çekti. Avşar, “Bir kanunun gerekçesini ortadan kaldırdığınızda, atıf yapacağınız yer yok demektir. Kadına şiddeti önleyecek hukuki düzenlemelerin altındaki tabure çekildi” dedi.‘SORUN SİSTEMDE’Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ise “Bir tek kişi, gece yarısı aklına geldiği zaman, birtakım çevrelerin isteği doğrultusunda uluslararası sözleşmelerden çekilebiliyor. Bu, anayasamızın öngördüğü hukuk devleti sistemine aykırı bir işlemdir. Türkiye 1876’da Kanuni Esasi’yi ilan ederek, anayasal düzene geçti. Arada kesintiler oldu ama hiçbir zaman böyle keyfi bir yönetim olmadı. Türkiye’nin uluslararası saygınlığını, güvenilirliğini ortadan kaldıracak bir uygulamadır. Türkiye’nin en önemli sorunu, Türkiye’ye kabul ettirilen cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denilen sistemdir” ifadelerini kullandı.KAZAN: DEVLET GÜVENCESİ KALMADI- Hukukçu Turgut Kazan: Mevcut siyasal iktidar sözleşmeyi Avrupa Konseyi’nden beklentileri karşılık bulsun diye imzalamıştı. Ama asıl kendi yaşantılarından küçük yaştaki kız çocuklarının evlendirilmesine yönelik beklentileri ağır bastığı için feshetmek istediler. Bu anayasaya aykırı. Bu aykırılığı yaptıklarına göre, her şeyi yapabileceklerini göstermiş oldular. Bugünden itibaren kimsenin özgürlüğü ve mülkü devlet tarafından güvence altında değildir. Bir gece vakti çıkan kararnameyle her şeyimizi kaybedeceğimizi bize gösterdiler. İSTANBUL BAROSU: YOK YÜKMÜNDE- İstanbul Barosu: “Anayasamızın açık hükümleri göz ardı edilmemeli, yok hükmünde olan karar acilen geri çekilmelidir. İstanbul Barosu olarak, İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkacağımızı, uluslararası sözleşmelerin eksiksiz bir şekilde uygulanıp hayata geçirilmesi için bu konunun takipçisi olacağımızı ve mücadelemizi sürdüreceğimizi kamuoyuna duyururuz.”‘MECLİS’İN YETKİSİ GASP EDİLDİ’- İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adem Sözüer: Anayasadaki, yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Antlaşmalar kanun hükmündedir. Yetki gaspıyla TBMM devre dışı bırakılamaz.‘KENAN EVREN DE YAPMIŞTI’- İnsan hakları hukukçusu Kerem Altıparmak: Feshedilen sadece İstanbul Sözleşmesi değil TBMM’nin iradesi ve yasama yetkisi. Bunu en son 12 Eylül 1980’de Kenan Evren yapmıştı. Burada ‘fonksiyon gaspı’ vardır. Bu işlemin yaptırımı yok hükmünde olmasıdır. Sözleşme de yürürlüktedir.‘ŞER’İ TOPLUMA DOĞRU GİDİŞ’- Eski CHP milletvekili Şenal Sarıhan: AKP İktidarı, 18 yıldır adım adım kadınların insan haklarını gasp etti. Gerçek ideolojisini hepimizin gözlerinin önüne seriyor. Bu, laik toplumdan şer’i bir topluma gidişin fotoğrafıdır. Hiçbir şey, kadınları susturamaz. Sefa UyarCHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, erken seçimçağrısıyaptı
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, erken seçim çağrısı yaptı CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) ve Parti Meclisi (PM), CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında basına kapalı olarak toplandı. Edinilen bilgilere göre CHP, Cumhurbaşkanlığı kararının iptali için “idari karar” olduğu gerekçesiyle Danıştay’a gidecek. İhtiyaç duyulan “taraf olma” şartı ise partinin kadın kolları ve Türkiye’deki tüm kadın sivil toplum örgütleri ile birlikte sağlanacak. MYK’ye bilgi veren hukukçu kurmaylar da toplantıda, yayımlanan kararın “Milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir” ifadesinin yer aldığı anayasanın 90/5. maddesine aykırı olduğunu anlattı. İdari hukuktaki “usulde paralellik” ilkesine göre, “yasalar Cumhurbaşkanlığı kararı ile değiştirilemiyor.”CHP’nin hukukçu MYK üyeleri de Erdoğan’ın kararında sözleşmeyle ilgili aldığı kararı dayandırdığı, 9 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin üçüncü maddesinde yer alan ifadenin de anayasaya aykırı olduğu yönünde görüş bildirdi. Buna göre, MYK’de, “Cumhurbaşkanı’nın bir kararnameye dayanarak uluslararası bir sözleşmeyi feshetmesi, yasal ve hukuki olmayan bir süreci başlatmıştır” görüşünde birleşildi.KARAR, YOK HÜKMÜNDEKılıçdaroğlu’nun şu yorumlarda bulunduğu öğrenildi: “Bundan sonra Türkiye’de şiddete maruz kalan, istismara uğrayan ve öldürülen tüm kadın ve çocukların birinci derecede sorumlusu Erdoğan’dır. Millet iradesini yok saymıştır, anayasa ve kanunlara aykırı davranmıştır. Bu kararı yok hükmündedir. Cumhurbaşkanlığı bu yetkide ısrar ederse, örneğin Lozan Antlaşması’nı da iptal edebilir. Ülke olarak tek kişiye neyin teslim edildiğini konuşuyor olmalıyız. Cumhurbaşkanı’nın bakanlarıya birlikte ülkeyi yönetemediği çok aşikâr. Türkiye’yi bir an önce erken seçime götürmesi gerekiyor.” Erdem SevgiSeçime‘güçlüAKP yönetimi ve kabine’ile girme kararıbeklentiyi yükseltti
Seçime ‘güçlü AKP yönetimi ve kabine’ ile girme kararı beklentiyi yükseltti Yeni kabinede Binali Yıldırım, Ömer Çelik, Hayati Yazıcı gibi AKP’deki etkin isimlerin yer alabileceği konuşuluyor. Merkez Bankası (MB) Başkanı Naci Ağbal’ın görevden alınması, siyaset kulislerini de hareketlendirdi. AKP’de, “Ağbal’ın görevden alınmasıyla Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kabine değişikliği sinyalini” verdiği konuşuluyor. Ağbal’ın, “Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine getirilebileceği” de ileri sürülüyor. Ağbal’ın 4.5 ay önce atandığı MB Başkanlığı görevinden alınması, AKP içinde “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kurultay hamlesi” olarak değerlendiriliyor. Erdoğan’ın, önceki gün “çarşamba günü düzenleyeceği kurultayda 2023 manifestosunu açıklayacağını ve gerek insan hakları gerekse ekonomi paketini kapsayan çok geniş anlamda bir konuşma planladığını” söylediğine dikkat çekilirken “Ağbal’ın görevden alınmasının sürpriz olmadığına” vurgu yapılıyor. “2023 seçimlerine güçlü AKP yönetimi ve kabine ile girme kararı alan Erdoğan’ın, yarın kabine revizyonu yapabileceği, Ağbal’ın revizyon öncesi görevden alınmış olmasının bir nedeninin de Hazine ve Maliye Bakanlığı’na getirilmek istenmesinden kaynaklı olabileceği” ifade ediliyor. Kulislerde, “Erdoğan’ın, MB’nin faizi, beklentilerin üzerinde 200 puan artırmasından da haberinin olduğu” belirtiliyor. TEŞEKKÜR PAYLAŞIMIAğbal’ın, görevden alındığına ilişkin kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasının ardından sabaha karşı saat 04.20’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik “teşekkür paylaşımında bulunmasının da bir küskünlük değil, yeni görevlere hazırlık” olarak yorumlanması gerektiği vurgulanıyor. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un yeni kabinede yer almayacağı ileri sürülüyor. Yeni kabinede ise Binali Yıldırım, Ömer Çelik, Hayati Yazıcı gibi AKP’deki etkin isimlerin yer alabileceğine atıfta bulunuluyor. Selda GüneysuBuldan: "Efendiler, son sözükadınlar söyler"
Buldan: "Efendiler, son sözü kadınlar söyler" İstanbul’da düzenlenen Nevruz mitinginde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisine açılan kapatma davasına tepki göstererek “Bu kapatma davası, iktidarın bittiğinin resmidir” dedi. Geçen yıl pandemi nedeniyle düzenlenemeyen Nevruz kutlamaları, bu yıl İstanbul’da, “Nevruz ateşiyle direnelim, özgürleşelim” sloganıyla Yenikapı Meydanı’nda yapıldı. İstanbul Valiliği’nin izin verdiği mitinge binlerce kişi katıldı. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, TİP Genel Başkanı Erkan Baş, HDP İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu, Sırrı Süreyya Önder ve EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz kutlamaya katıldı. Pandemi koşullarında düzenlenen kutlamada, sahneden sıklıkla sosyal mesafe uyarısı anons edildi. Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesi, HDP’ye yönelik açılan kapatma davası ve İstanbul Sözleşmesi’nin AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararıyla feshedilmesine ilişkin tepkilerin öne çıktığı alanda, cezaevinde bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın mesajı okundu. Mitingde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Buldan, “Beyler, efendiler, son sözü kadınlar söyler. İste bu yüzden İstanbul Sözleşmesi kadınlar bitirmeden asla bitirilmeyecektir. Hükümsüzdür diyoruz, asla kabul etmiyoruz” dedi. TİP Genel Başkanı Erkan Baş ise “Saray’ında oturup bu ülkenin emekçi halklarını teslim almaya çalışanlara sesleniyoruz: Teslim olmayacağız. Birlikte yaktığımız Nevruz ateşini yükselteceğiz” diye konuştu. 14 KİŞİ GÖZALTINA ALINDIİstanbul Yenikapı’da düzenlenen Nevruz kutlamalarında alana girişlerde yapılan aramalarda 4 kişi görevli polis memuruna mukavemetten, 10 kişi ise miting alanın dışında terör örgütü propagandasını içeren slogan atmaktan gözaltına alındı. Gözaltına alınan üç kişinin 1 Şubat tarihindeki Boğaziçi eylemlerinde gözaltına alınarak, ev hapsi verilenler olduğu öğrenildi.İzmir, Mersin, Malatya, Adıyaman, Antalya, Bingöl, Tekirdağ, Kocaeli ve Çanakkale’de Nevruz kutlamalarıdüzenlendi. Gebze’deki Nevruz etkinliğine video konferans yöntemiyle katılan Ömer Faruk Gergerlioğlu, “Siz orada Nevruz ateşini yaktınız, biz Ankara’da milletin kalbinde Meclis’te direnişin ateşini yaktık” dedi. Tuğba ÖzerBaşkentte siyaset-ekonomiısındı, dikkatler AKP kongresinde
Başkentte siyaset-ekonomi ısındı, dikkatler AKP kongresinde Merkez Bankası politika faizi olan 1 haftalık repo faizini 200 baz puan artırdı, yüzde 17'den yüzde 19'a çıkardı. Ekonomi kulisleri, politika faizinde 100 baz puan artışı bekliyordu. Ancak 200 baz puan artış gelince, iktidarın bir kanadı isyan etti: Bu operasyonu kim adına çektiniz? Deutsche Bank ekonomistleri, “dış koşullar bozulmadıkça ve kısa vadeli enflasyonist baskılar beklenenden daha fazla olmadığı sürece faiz artışı döngüsünün sonuna işaret ettiği” tespitini yapıyor. Hepimizi yine, yeniden acı fatura bekliyor.Merkez Bankası Başkanlığı, oturanın ısıtamadığı bir koltuk oldu. Bankanın internet sitesinin “Başkan” sekmesinde şu ifade yer alıyor: Cumhurbaşkanı kararıyla dört yıllık bir dönem için atanır.Ancak 2019’da Murat Çetinkaya görevinden alındı, yerine Murat Uysal getirildi; 2020’de o da görevinden alındı yerine Naci Ağbal’ın ataması yapıldı. Ağbal da bu görevde bir yıl kalmadı, yerini Şahap Kavcıoğlu’na bıraktı, faiz artışının tüm olumsuz yükünü alarak gitti. Türkiye on yıllardır “gelişmekte olan ülke” statüsünde. Yabancı kaynak giriş-çıkışıyla doğrulan-devrilen yapı uzun süredir değişmiyor. Ancak son üç yıldır dokunan yanıyor.SİYASET DE DÜZEN TUTMUYORKadına yönelik şiddet konusundaki İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin AKP uzun süre görüş birliği sağlayamadı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Oğuzhan Asiltürk’ü ziyaretinin ardından konu yeni bir boyuta taşındı. İstanbul Sözleşmesi için çalışmalar yapılıyordu ki tümüyle ortadan kaldırıldı. “Düzenleme yok, sorun yok” mantığının sonuçlarını hep birlikte göreceğiz. Cumayı cumartesiye bağlayan gece yarısı yaşanan iki gelişme, temelde, AKP iktidarının seçmen tabanında zayıflamasından kaynaklanıyor. Ekonomi bir türlü düzen tutmuyor, önümüzdeki aylar da bu açıdan umut vaat etmiyor. Seçmen tabanındaki kaybın telafisi için yeni ortaklıklar kurulması gerekiyor. Siyasette “Milli Görüş gömleğini çıkararak” iktidar olanlar yeni bir aşamada. Siyasal zorlanma, kadın hakları konusunda AKP’ye yeniden Milli Görüş gömleğini giydirmiş durumda. Salgının etkileri azalmıyor, ekonomik sorunlar boyutlanıyor. AKP’nin kalesi olarak görülen Konya’da bile esnaf isyanda. Dükkânlarını açamayınca sandalyeleri meydana yığıp yaktılar. Gidişat iktidara umut vermiyor. Bu yüzden geri-özüne dönüşün yeni boyutları gündeme gelebilir.KABİNENİZ NASIL OLSUN?Son yaşanan iki gelişmenin de etkisiyle dikkatler hafta başında. Ağbal’ın görevden alınmasına döviz kurları ne tepki verecek? Mesajlaşma gruplarında “kabine toto” oynanıyor. Herkesin bir kabine listesi var. Kimi pazartesi yeni kabine değişikliği bekliyor, kimi yüzde 70’i değişen teşkilat yapısıyla düzenlenecek kongredeki değişikliklerden sonra sıranın kabineye geleceğini söylüyor.Ağbal’a kabinede yer verileceği, damadın yeniden bakan olacağı iddiaları, Binali Yıldırım’ın “Cumhurbaşkanı Yardımcılığı”na atanacağı senaryoları eksik değil. Bu senaryoların tamamının kaynağı AKP... Cumhur İttifakı ortaklarından MHP, iç düzenlemesini büyük oranda yaptı. Sırada AKP var. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yapacağı değişiklikler, alacağı kararlar, geleceğini belirleyecek. Sertaç EşCumhurbaşkanıErdoğan, Merkez BankasıBaşkanı’nı4.5 ay sonra bir kez daha değiştirdi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Merkez Bankası Başkanı’nı 4.5 ay sonra bir kez daha değiştirdi Naci Ağbal görevden alınması nedeniyle şükranlarını arz ederken yeni başkan, Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu oldu. Piyasalar diken üstünde yeni haftayı bekliyor. İktisatçıların ve piyasa uzmanlarının tersine “faiz neden, enflasyon sonuçtur” ısrarını sürdüren ve her fırsatta bunu dile getiren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) faizi 18 Mart’ta beklentilerin üzerinde 200 puan artırmasının ardından, dün bu kez TCMB Başkanı Naci Ağbal’ı görevden aldı. Sadece 4.5 ay görevde kalabilen Ağbal’ın yerine ise yine eski AKP milletvekili olan Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu atandı. İkisi de Bayburtlu olan Ağbal ve Kavcıoğlu, bir önceki dönem Meclis’te Bayburt milletvekilleri olarak görev yapmıştı. Böylece bağımsız olması gereken bankaya yine bir AKP’li getirilmiş oldu. Murat Uysal’ın yerine Resmi Gazete’de bir cumartesi günü yayımlanan kararla başkan olan Ağbal, yine bir cumartesi günü bu görevden alındı. Kulislerde son faiz artışı kararının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da kızdırdığı belirtilirken, yeni başkan Kavcıoğlu’nun da yazı yazdığı Yeni Şafak gazetesi “Bu operasyonu kim adına çektiniz” diyerek Naci Ağbal’ı hedef aldı. /Archive/2021/3/21/033302801-ekran-goruntusu-2021-03-21-033236.jpgDOLAR 10 LİRAYA ÇIKABİLİRÖte yandan Ağbal, görevden alınması sonrası Twitter’dan şu mesajı yayımladı: “Sayın Cumhurbaşkanımıza Merkez Bankası Başkanlığı dahil bugüne kadar uygun görerek atadığı tüm görevlerden dolayı teşekkür ederim. Görevden alınmam nedeniyle de şükranlarımı arz ediyorum. Rabbim hepimizin hakkında hayırlısını nasip eylesin.” Ağbal’ın yerine başkan olan Kavcıoğlu, 1967 Bayburt doğumlu. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü’nü bitirdi. İngiltere Hastings College’ta işletme eğitimi gördü. Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü’nde yüksek lisans ve doktora yaptı. 25 yıllık bankacılık kariyeri olan Kavcıoğlu, Halkbank’ta da 10 yıl genel müdür yardımcılığı yaptı. En son akademisyen olarak görev yapıyordu. İktisatçılara göre TCMB Başkanı’nın görevden alınması ile birlikte bundan sonra ekonomide olabilecekler ise özetle şöyle:- Dolarda artış kaçınılmaz. TCMB Para Politikası Kurulu yeni başkanıyla ilk toplantısında faizi düşürebilir. Ancak bu çok vahim sonuçlar doğurur. Dolar 10 TL’yi aşabilir. - Döviz hesapları zaten azalmadı, bundan sonra artabilir. Yurttaş dövize yönelecek. Bankalar “bizi yeniden kredi için zorlayacaklar mı” diye düşünecek. Hazine’yi zorlayıp yeniden tahvil ihraç ettirecekler. - Döviz borcu olan özel sektörde telaş başlayacak. Fiyatlar artacak. Her şeye zam gelmesi kaçınılmaz olacak. Enflasyon yükselecek. - Dışarıdan yüksek maliyetle borçlanma ortaya çıkacak. Hem bankalar hem şirketler zorlanacak. O da içeriye yansıyacakFAİZ ARTIŞI SORUNU ÇÖZMEZYeni TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu, Yeni Şafak’taki 9 Şubat tarihli köşe yazısında, birçok kez Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından da eleştirilen sıkı para politikası için şu vurguyu yapmıştı: “Dünyada faizler sıfıra yakınken bizde faiz artışına gitmek ekonomik sorunları çözmeyecektir... Merkez Bankası’nın yüksek faiz politikasında ısrar etmemesi gerekir.” Mustafa Çakır