Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Thursday, 09.11.2025, 09:34 AM (GMT)

News - Haberler

Bilsay Kuruç, faiz artışını‘Yokuşaşağıgidiyoruz, MB frene bastı’şeklinde yorumladı

Bilsay Kuruç, faiz artışını ‘Yokuş aşağı gidiyoruz, MB frene bastı’ şeklinde yorumladı Ülkenin büyüme ile istikrar arasına sıkıştığını belirten Prof. Dr. Bilsay Kuruç, işsizlik artışı, yeni konkordato ve iflas gibi sorunlar yaşanabileceğini vurguladı. Türkiye’nin önde gelen iktisatçılarından biri olan, uzun yıllar üst düzey devlet görevlerinde de bulunan Prof. Dr. Bilsay Kuruç, Merkez Bankası’nın (MB) son faiz kararını “Sıkışık bir vaziyet var, buna ihtiyaçları vardı” şeklinde yorumladı. Doları frenlemek, enflasyonu durdurmak için faiz artışı yapıldığını kaydeden Kuruç, şunları söyledi:TEK SİLAHI FAİZ“MB’nin elinde sadece, o da iyi ateş almayan faiz silahı var. İyi ateşlenemiyor, çünkü kararlar dış dünyaya geçti. Ateşleyebildiği kadar ateşliyor. Başka fren mekanizması yok. Ekonomik büyüklüklerin anlamı kalmadı. Yokuş aşağı gidişi durdurmak için frene basmak zorunda. MB, gelinen noktada mecburen kredileri feda ediyor. Enflasyondan çekiniyor. Çünkü en yüksek enflasyon Türkiye’de.”   Bu tür kararlarla fon girişi arandığını, döviz hesaplarında çözülme umulduğunu ifade eden Kuruç, “Riskler büyüdü. Çözülme olmaz. Zaten onlar da beklemiyor. Yeniden hareketlenen kuru durdurmak istiyor, enflasyonist gidişten korkuyorlar. Kredi genişlemesi de durdurulmak isteniyor. Aslında buna muhtaçlar ama bıçak kemiğe dayandı. Artık herkes kendi bacağından asılsın noktasına geldik” diye konuştu.Bugün Hazine’yi kurtarmanın da öne çıktığına atıf yapan Kuruç, şunu hatırlattı: “Geçen yıl Hazine tahvil çıkardı. Kamu bankalarına döviz aktarıldı. Onlar gidip bununla Hazine tahvili aldı. Dövizi teminat olarak MB’ye yatırdı. Böylece kredi açıldı. Geçen yıl böyle bir film seyrettik. Hazine bakımından da şimdi bu zorlaştı. Yeniden bu noktalarda aciz kalmamak için fren mekanizması devreye sokuldu.”Türkiye’nin büyüme ile istikrar arasına sıkıştığını da anlatan Kuruç, faiz artışı sonrası piyasanın “herhalde bunu yavaş yavaş indirecekler” diye bekleyeceğine, bunun için enflasyonun yükselmemesi gerektiğini ancak ortada “maliyet enflasyonu” olduğunu söyledi. PAKETLER DEVAM EDERKuruç, şöyle devam etti: “O da neden, çünkü kıtlık ekonomisine girdik. İşler yavaşladı. Bu karar üzerine yeniden konkordato, iflaslar olabilir. ‘Herkes başının çaresine baksın ekonomisi.’ Geçen senenin büyük daralmasından sonra küçük çıkışlar olabilir. O zaman da ‘büyüdük’ diye reklam edilir.”  Kuruç, ayrıca birkaç ay sonra bir ekonomik paket daha açıklanabileceğini vurgulayarak “Paketler ekonomisinde paket eksik olmaz. Türkiye’nin kaderi şudur ki paketleri yapanlar pek inanmazlar. İktidarın günü geçirmesi için yapılır” diye konuştu. Bundan sonra ekonominin “daraldıkça daralacağını”, işsizliğin artacağını kaydeden Kuruç, şuna dikkat çekti: “Normaldir. Ekonomi özel kesimle işliyor. Reel kapitalizmdeyiz. Kamu yatırım yapmıyor. Şimdi büyüme ikinci plana atılıyor. ‘Daha fazla daralmayalım ama durduğumuz yerde idare edelim. Aman döviz artmasın. Faiz artarsa idare ederiz’ yaklaşımı var.”ÜNİVERSİTELİ GENÇ ‘ODACILIK’ İÇİN BAŞVURUYORTürkiye’de temel sorunun işsizlik olduğunu belirten Kuruç, genç nüfusun haline işaret ederek “insan zaiyatı ile işleyen ekonomi” yorumu yaptı. Kuruç, bugünkü ekonomi senaryosunda genç işsizliğe çözüm bulunamayacağını, iş bulamayan gençlerin “niteliksiz” kaldıklarını söyledi. Üniversite bitirenlerin “odacılık” için başvurduklarına dikkat çeken Kuruç, şunları söyledi: “Ekonomi, iş ve gelir yaratamıyor. Sen dünya ekonomisinin kararlarına kalmış bir ekonomisin. Dolarizasyonla işliyorsun. Dışarıdan gelecek para senin esas göstergen ve damarlarında akan kan haline geliyor.” Mustafa Çakır

TTB: "Vakalar yeniden arttı, hastaların yüzde 30’unda mutant virüs var"

TTB: "Vakalar yeniden arttı, hastaların yüzde 30’unda mutant virüs var" Türk Tabipleri Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut, “120-150 milyon doz aşının hızla temin edilip iki üç ay içinde yapılması lazım. Aşılama olursa rahatlama olur” dedi. Türkiye’de 6 binler civarında olan vaka sayıları, kademeli normalleşme sürecinin üçüncü haftası geride kalırken 21 bini aştı. Hem acil servislere başvuru hem de yoğun bakım ünitelerindeki hasta sayıları yükseldi. Ankara Şehir Hastanesi’nde Covid-19 yoğun bakım ünitelerindeki hasta sayısı yüzde 51 oranında arttı. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut, koronavirüs vakalarındaki artışın mutasyonun etkisiyle olduğunu belirterek “Hastaların yüzde 30 kadarı mutant virüsle etkili. Bunun çoğu da İngiltere mutantı” dedi. Şu anda görülen artışın henüz tam olarak normalleşme sürecinden kaynaklanan bir artış olmadığını söyleyen Bulut, “Eğer böyle giderse günde 60 binleri yine bulabiliriz” uyarısı yaptı. ‘HAZİRANA DÖNEBİLİRİZ’Bulut, “Şu anda sağlık hizmetinde kapasite aşımı yok. Ama ‘kapasite aşımı’ndan kastımız yoğun bakım yataklarında yüzde 85’e gelinmesidir. Buradan sonrasında da ölümlerin arttığını görüyoruz” uyarısı yaptı. Karadeniz Bölgesi’nde vakaların yüz binde 200’ün üzerinde olduğuna dikkat çeken Bulut, “Ankara ve İstanbul’da da vakalar artışta. Eğer böyle giderse günde 60 binleri yine bulabiliriz. Geçen haziranda yaşadıklarımızı yaşayabiliriz. Bu da günlük 200’lü ölümler demektir” uyarısı yaptı.‘AŞI GECİKTİKÇE VARYANTLAR ARTABİLİR’Aşıda tek firmaya bağımlı kalınmaması gerektiğini belirten Prof. Dr. Vedat Bulut, “Bulaşı azalttığımız zaman virüs mutasyon geçirmemeye başlar. Ama aşı süreci uzadıkça varyantların artma riski var” ifadelerini kullandı. Henüz daha normalleşmenin ölçülerinin tam olarak görülmediğini söyleyen Bulut, “Virüsün 7-14 gün kuluçka süresi var. 12 Mart’a kadar biz daha normalleşmenin etkilerini görmedik. Vakalar 12 bin civarındayken bu normalleşme öncesi zamandı. Ama 13 binden sonrasındaki yükseliş tamamen normalleşmenin etkisi. Bunun yanında kongreler, kalabalık toplantılar da vakaları artırdı” yorumunu yaptı.  Sarp Sağkal

İki sağlıkçalışanımesai saatleri içerisinde bahis sitesine girmeleri yurttaşlarımağdur etti

İki sağlık çalışanı mesai saatleri içerisinde bahis sitesine girmeleri yurttaşları mağdur etti Acil tıp teknisyenleri mesai saatleri içerisinde kurum bilgisayarından bahis sitelerine girdikleri ve vakalara geç giderek yurttaşları mağdur etti. Düzce Akçakoca’da acil tıp teknisyeni olarak görev yapan S.A. ve Ç.E’nin, 2017 yılında mesai saatleri içerisinde kurum bilgisayarından bahis sitelerine girdikleri ve vakalara geç giderek yurttaşları mağdur ettikleri tespit edildi. İdari soruşturmada iki personele uyarı cezası verilirken adli soruşturma için ise Düzce Valiliği soruşturma izni vermedi.Yapılan incelemede Akçakoca 2 No’lu Acil Sağlık Hizmetleri istasyonunda görevli Ç.E. ve S.A’nın, 24 saatlik nöbet mesaisini bu sitelerde geçirdikleri ortaya çıktı. ‘KARŞILIĞI PARA CEZASI’Ç.E’nin istasyon sorumlusu olduğu, kendisinin izin vermemesi halinde S.A’nın da bu sitelere giremeyeceği belirtildi. Düzce Valiliği tarafından olayla ilgili idari soruşturma başlatıldı. Soruşturma sonunda iki personele uyarı cezası verildi.İstasyonda acil tıp teknisyeni olarak görev yapan A.A.Ç. ise Akçakoca Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak mesai saatlerinde kurumun bilgisayarında bahis oynayan çalışma arkadaşlarından şikâyetçi oldu. Bunun üzerine savcılık, iki istasyon personeli hakkında soruşturma yürütmek için Düzce Valiliği’nden izin istedi. Valilik, memurlara uyarı cezası verildiğini, ayrıca bahis oynamanın cezasının yasalarda düzenlediğini, karşılığının ise para cezası olduğunu belirterek iki memur hakkında soruşturma izni vermedi. Seyhan Avşar

HDP’nin yol haritasıHukuk Komisyonu’nun değerlendirmesine göreşekillenecek

HDP’nin yol haritası Hukuk Komisyonu’nun değerlendirmesine göre şekillenecek MYK toplantısında yerel seçimlerde, HDP’nin büyükşehirlerde aday çıkarılmadığında sonucun değiştiğine dikkat çekildi. “Partisiz kalmanın iktidar açısından kâbusa dönüşebilecek bir seçenek olduğu” değerlendirildi. HDP Merkez Yürütme Kurulu’nun (MYK), son gelişmelerin ardından düzenlenen toplantıda, bundan sonra izlenecek süreçler değerlendirildi. Toplantıda, “sine-i milletin, HDP açısından seçenecek olmayacağı” görüşünde birleşilirken, Demokratik Bölgeler Partisi’ne (DBP) geçmek veya yeni bir parti kurmak, “güçlü bir seçenek” olarak masada. HDP yol haritasını, Hukuk Komisyonu’nun değerlendirmelerinin ardından netleştirecek.HDP MYK, Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi ve partiye kapatma davası açılmasının ardından önceki gün olağanüstü toplandı. Toplantıya ilişkin HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ile birlikte açıklama yapan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, HDP’nin kapatılması durumunda izlenecek yol haritasının henüz belirlenmediğini söyledi. Toplantıda; sine-i millet, başka bir partiye geçme ve davaya yönelik izlenebilecek hukuksal süreçler gibi başlıklar masaya yatırıldı. Edinilen bilgiye göre toplantıda sine-i millete dönme düşüncesinin, “HDP için hiçbir zaman seçenek olmadığı” ve “bundan sonra da olmayacağı” görüşünde birleşildi. HUKUKÇULAR DEĞERLENDİRİYORSine-i milletin “sırça köşklerde, Saraylarda siyaset yapanlar için değerlendirilebilecek bir seçenek” olduğunun altı çizildi. AKP ve MHP’nin, HDP’siz bir Meclis ve siyaset istediği, sine-i milletin, alanı AKP ve MHP’ye bırakma anlamı taşıyacağı ifade edildi.Edinilen bilgiye göre HDP’nin hukukçuları; olası bir fesih durumundaki artı ve eksiler ile davayı hukuksuz bırakacak savlar üzerinde çalışıyor. Davaya ilişkin “güçlü bir savunma” için de HDP Eş Genel Başkanı Sancar ve Hukuk Komisyonu’nun öncülüğünde çalışmalar yürütülüyor. Yerel seçimlerinde, HDP’nin büyükşehirlerde aday çıkarılmadığında sonucun değiştiğine dikkat çekilen toplantıda, “partisiz kalmanın iktidar açısından kâbusa dönüşebilecek bir seçenek olduğu” değerlendirildi. Barış ve Demokrasi Partisi’nin adının değişmesiyle kurulan DBP’nin canlandırılmasının ve yeni parti kurmanın, “güçlü seçenecekler olarak masada durduğu” belirtilirken, DBP üzerinde durulmasınında, “seçim deneyiminin olmasının, belediye başkanlıkları kazanmasının ve Meclis’te temsil ediliyor olmasının” etkili olduğu kaydedildi.RAPORTÖR GÖREVLENDİRİLDİAnayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin tarafından HDP’nin kapatılması istemiyle açılan davada bir raportör görevlendirdi.Raportörün ilk incelemeye ilişkin raporunu tamamlayarak AYM heyetine sunması gerekiyor. Bunun ardından heyet, davaya ilişkin ilk incelemesini yapacak ve iddianamenin kabul edilip edilmediğine karar verecek. Bu süre Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) hükümlerine göre iddianamenin gönderilmesinden itibaren 15 günü geçemeyecek. Kabul edilmesi halinde iddianame ön savunma için HDP’ye gönderilecek. Sefa Uyar

Eski YARSAV BaşkanıEminağaoğlu, HDP’nin aynıadla kurulabileceğine dikkatçekti

Eski YARSAV Başkanı Eminağaoğlu, HDP’nin aynı adla kurulabileceğine dikkat çekti Eski Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, “kapatılma davası açılan partinin kendini feshetmesi durumunda davanın düşebileceğini, aynı ad ve tüzükle yeniden kurulmasının önünde engel bulunmadığını” söyledi. Hukukçu Eminağaoğlu, HDP’ye açılan kapatma davasına ilişkin Cumhuriyet’e değerlendirmelerde bulundu. Eminağaoğlu, Siyasi Partiler Yasası’ndaki (SPY) “kapatma davası açıldıktan sonra bir partinin genel kurulunu toplayarak kapanma kararı almasının, o davanın yürütülmesine ve hükmedilecek yaptırımlara engel olmayacağını” belirten maddenin, 2010’da AYM tarafından iptal edildiğini belirtti. Eminağaoğlu, şunları kaydetti: “DEHAP örneğindeki gibi genel kurulunu toplayarak kapanma kararı alması durumunda AYM’nin vereceği tek karar artık düşme kararı. Bu dava sırasında kapanma kararı alan partinin, düşme kararını beklemeden bile aynı adla, hatta aynı tüzük ve programla bile kurulmasında artık engel bulunmuyor. Yeni kurulacak partinin önceki eylemlerde de bir sorumluluğu bulunmuyor.” ‘MEVZUAT KARMAKARIŞIK’Dava sürecinde üye kayıtlarının, parti organlarının genel kurul dahil faaliyetlerinin ve seçimlere katılmasının durdurulması konularında ihtiyati tedbir uygulanabileceğini ve böyle bir durumda davaya devam edileceğini vurgulayan Eminağaoğlu, “Her ülkede söz konusu olan bu davalar konusunda Avrupa Konseyi ülkeleri içinde mevzuatı böyle karmakarışık hale sokulan başka bir ülke bulunmuyor” dedi. Sefa Uyar

Yaşamınıyitiren NaciyeÇiğdem Atalay'a siyaset yasağıistendi

Yaşamını yitiren Naciye Çiğdem Atalay'a siyaset yasağı istendi Üç yıl önce kanserden hayatını kaybeden 7 Haziran 2015 seçiminde HDP Amasya 1’inci sıra milletvekili adayı Naciye Çiğdem Atalay'a siyaset yasağı istendi. HDP’nin kapatılması istemi ile hazırlanan iddianamede siyaset yasağı istenen 687 kişiden biri de üç yıl önce kanserden hayatını kaybeden Naciye Çiğdem Atalay oldu. Çiğdem Atalay’ın yakını avukat Can Atalay, “Görünce içimiz acıdı, üç yıl önce hayatını kaybeden mezardaki birine siyaset yasağı getirildi. Bu durum bile hazırlanan iddianamenin nasıl olduğunu göstermeye yetecek bir örnektir. HDP’den aday oldu diye böyle bir suçlama yapılabilir mi?” diye tepki gösterdi. Emekli öğretmen Naciye Çiğdem Atalay 7 Haziran seçiminde HDP Amasya 1’inci sıra milletvekili adayı olmuştu. Can Atalay, “Geçen yıl Yargıtay Ceza Dairesi, 301 kişinin yaşamını yitirdiği Soma davası ile çok yerinde bir karar verdi. Kararı veren heyeti ocak ayının başında değiştirdiler. O zamana kadar itiraz etmeyen Yargıtay Başsavcılığı 8 Ocak’ta itiraz etti. Ve Soma davası kararı bozuldu. Savcılık, yeni üyelerin gelmesiyle itiraz ediyor. İşte bunu yapan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı şimdi de HDP’nin kapatılması iddianamesini yazıyor” diye konuştu. Mehmet Menekşe

Eğitimci Balmuk, Andımız’ın yeniden yönetmeliğe konulabileceğini söyledi

Eğitimci Balmuk, Andımız’ın yeniden yönetmeliğe konulabileceğini söyledi Eğitim-İş Genel Özlük Hukuk Sekreteri Maksut Balmuk, MEB’in yanı sıra Meclis’te yasa değişikliği ile de Andımız’ın geri getirilebileceğine dikkat çekti. Eğitim-İş Genel Özlük Hukuk Sekreteri Maksut Balmuk, Andımız’ın yönetmelik değişikliği ile kaldırıldığını anımsatarak Danıştay’ın verdiği kararların, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) bu yönetmeliği kaldırma ya da kaldırmama yetkisine ilişkin olduğuna işaret etti. Dolayısıyla, MEB’in yeni bir yönetmelik düzenlemesi ile Andımız’ı yeniden okutabileceğini vurgulayan Balmuk, “MEB, ‘yönetmelikten kaldırdığım maddeyi yeniden yönetmeliğe koyuyorum’ dediğinde hukuka aykırı bir işlem olmayacaktır” dedi. Kurulun verdiği kararı doğru bulmadıklarını, kararın da siyasi bir karar olduğunu düşündüklerini vurgulayan Balmuk, Meclis’te yasa değişikliği ile de Andımız’ın geri getirilebileceğine dikkat çekti. "MEB, ANDIMIZI SAVUNMUŞTU"Balmuk, 2008’deki Andımız’ın kaldırılmasına ilişkin davada MEB’in Andımız’ı savunduğunu, Danıştay’ın da MEB’in savunması nedeniyle ‘MEB’in takdiridir’ yönünde karar verdiğini kaydetti. Andımız’ın kaldırıldığı yönetmelik değişikliğinin 2018’de iptal edilmesinin ardından MEB’in temyiz dilekçesinde savunmasını “değişikliği yapmanın bakanlığın takdir yetkisi içinde kaldığı” yönünde yaptığını aktaran Balmuk, “Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, bu değişikliğin üst normlara uygun olup olmadığının denetimini yapar. Kurulun gerekçe olarak ortaya koyabileceği görüş, bakanlığın eğitimle ilgili konularda yetkili olduğu ve takdir yetkisi bulunduğu noktasında olacaktır” dedi. Sefa Uyar

Prof. Dr. HakkıUyar'dan "İstiklal Marşıbağımsızlık, Andımız kimlik" değerlendirmesi

Prof. Dr. Hakkı Uyar'dan "İstiklal Marşı bağımsızlık, Andımız kimlik" değerlendirmesi Dokuz Eylül Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakkı Uyar, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Milli Andımız İstiklal Marşı” sözüyle ilgili olarak “Siz Cumhuriyetin kurucu değerleriyle sorun yaşıyorsanız orada ifade edilen her şey sizi rahatsız eder” ifadelerini kullandı. Dokuz Eylül Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakkı Uyar, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Milli Andımız İstiklal Marşı” sözünü yorumladı.İkisinin kıyaslanamayacağını vurgulayan Uyar, “Bu elmayla armudu toplamaya benzer. Milli marşlar bağımsızlığı simgeler. Andımız ise ülkeye aidiyetinizi ifade eder. Kim olduğunuzu söyler. Biz Müslüman milleti miyiz? Ümmet miyiz? Bu millet dediğimiz ne? ‘Türk milleti’ denmekte; gocunmamamız gerekir” diye konuştu. ULUS DEVLET OLUŞTURMA ÇABASIUyar, “Bunu Cumhuriyetin ulus devlet oluşturma çabası olarak görmek gerekir. Burada inşa edilen ve kullanılan ifadelerle Atatürk’ün oluşturduğu laik Türk milliyetçiliğinden söz ediyoruz” dedi. “Siz Cumhuriyetin kurucu değerleriyle sorun yaşıyorsanız orada ifade edilen her şey sizi rahatsız eder” diyen Uyar, “Dolayısıyla biz Cumhuriyetin 100. yılına girerken daha milletin adına karar verememişsek, milli marşımızla ilgili ya da Andımız’la ilgili tartışmalarımız varsa bu sıkıntılı bir durumdur. Bunları çoktan geride bırakmamız gerekirdi” dedi. Sarp Sağkal

Erdoğan’ın Andımızçıkışına‘parti içi mesele’olarak bakıyor

Erdoğan’ın Andımız çıkışına ‘parti içi mesele’ olarak bakıyor AKP ile MHP'nin Andımız kararında farklı duruş sergilediğine değinen Devlet Bahçeli, "Her ne kadar iki parti ittifak çatısı altında bir arada bulunsa da aslında parti tüzüğü, programı açısından iki farklı parti" açıklamasında bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yeniden genel başkan seçildiği 13. Olağan Kurultayı’nda yaptığı Andımız çıkışının hemen ardından İstiklal Marşı’nı “ant” olarak tanımlaması, kulislerde, “Cumhur İttifakı’nda Andımız çatlağı” yorumlarına da neden oldu. Ancak MHP kanadı, “bu durumun iki parti arasında bir çatlak oluşturmadığını” vurguluyor. MHP’nin 'Andımız' ile ilgili tavrını Genel Başkan Bahçeli’nin hem kurultay öncesinde hem de kurultayda yaptığı değerlendirmelerle altını kalın çizgilerle çizdiğine dikkat çekilirken, partide, “AKP ve MHP, Cumhur İttifakı’nda, Türkiye’nin bekası için yan yana bulunan ve bu noktada içlerinde uzlaşı barındıran bir yapıyı temsil ediyor. Erdoğan’ın değerlendirmeleri de ittifak için bir risk taşımaz. Çünkü Cumhurbaşkanı da MHP’nin bu konudaki tavrının çok net olduğunu biliyor. Ayrıca her ne kadar iki parti ittifak çatısı altında bir arada bulunsa da aslında parti tüzüğü, programı açısından iki farklı parti. Elbette bu noktada görüş ayrılıkları olabilir. Ama ittifakın ana çatısını görüş ayrılıkları değil, ortaklıklar ve Türkiye’nin geleceği, bekası belirler” değerlendirmesi yapılıyor. MHP’nin bu nedenle Andımız kararına ilişkin iktidar cephesinden gelen açıklamaların “parti içi bir mesele olarak değerlendirilmesi” gerektiğine işaret ediliyor. "MHP GERİ ADIM ATMAZ"Andımız ile ilgili AKP’de de “MHP, Andımız ile ilgili geri adım atmaz” değerlendirmesi yapılıyor. Ancak burada AKP’nin “parti politikası” örnek olarak gösteriliyor. AKP’nin “partide tüm yurttaşları kapsayacak bir parti olmak istediği, bu nedenle bugüne kadar HDP’den başka kendisine seçenek bırakılmayan Kürt kökenli seçmene de AKP’nin politikalarının iyi anlatılması gerektiğine” işaret ediliyor. AKP’nin, 2023’e giderkenki tavrının da “MHP’nin dile getirdiği gibi Türkiye’nin geleceği ve bekası için bir, parti içi siyaset anlamında iki ayrı parti vurgusunun olduğu” belirtiliyor. Bu nedenle her iki partinin de “inandığı doğruları istediği şekilde söyleyebileceğine, ittifakın bu amaçla kurulduğu” vurgulanıyor. Selda Güneysu

CHP: "Cumhurİttifakı, Andımız konusunda berraklaşmalı"

CHP: "Cumhur İttifakı, Andımız konusunda berraklaşmalı" CHP, Cumhur İttifakı’nın iki ortağının Andımız değerlendirmelerini ‘’ayrışma’’ olarak yorumladı. - CHP Grup Başkvekili Engin Özkoç: MHP, samimi bir seçimde bulunmalı. Muhalefetin oyları TBMM’de yeterli. MHP, Andımız’ı terör örgütü istedi diye yasaklayanlarla mı hareket edecek? Yoksa durduğu yer itibarıyla muhalefetle birlikte mi hareket edecek? Mesele Andımız’la da sınırlı değil. Tabelalardan ‘T.C.’ mührünün ve madalyalardan Atatürk kabartmasının kaldırılması da var, Habur’dan davul zurnayla teröristlerin Türkiye’ye alınması var. Bunların hepsi Öcalan istedi diye yapıldı. Şimdi MHP nerede durduğuna bir daha bakacak. Biz, ‘Muhatabımız TBMM’ diyoruz. AKP ve MHP, ‘bizim muhatabımız PKK terör örgütü’ diyor. Bu konuda ısrarla aynı yerde duruyorlar."BERRAKLAŞILMALI"- CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel: Cumhur İttifakı, Andımız konusunda berraklaşmalı. Küçük ortağıyla, büyük ortağıyla 2023’e sandık randevusu verenler, ittifakın cumhurbaşkanı adayını ilan edenler Andımız konusunda prompter’lardan, kapalı kapılardan, yargı kararları üzerinden birbirleriyle atışmayı bırakıp konuşmalıdırlar.Dün küçük ortak, “Andımız’dan şu bu istedi diye asla vazgeçmeyiz” dediği saatlerde, Erdoğan, “Milli andımız İstiklal Marşı” diyordu. Senin adına konuşan, siyaset yapan, prompter’ına yazı yazanlar Andımız’dan vazgeçti Sayın Bahçeli. Hem de yıllar oldu. Andımız lehine çıkan yargı kararının dahi gereğini yerine getirmedi AKP. Danıştay’a laf yetiştireceğine, işin taşeronuyla değil işvereniyle ilgilen Sayın Bahçeli.  Erdem Sevgi

Koruma altındaki sulak alanlar, yönetmelik değiştirilerek yapılaşmaya açıldı

Koruma altındaki sulak alanlar, yönetmelik değiştirilerek yapılaşmaya açıldı İktidar, sulak alanlarda yapılaşmanın önünü biraz daha açtı. Üstelik de bunu “Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği”nde değişiklik yaparak gerçekleştirdi. Sulak alanlarda baraj, gölet gibi zorunlu altyapılar dışındaki projelere de “kamu yararı kararı” bulunması şartıyla izin verilecek. Ayrıca bakanlık, sulak alanlarda “eğlenme, dinlenme” gibi hizmetler için tesis yaptırabilecek. Bu tesisler şirketlere işlettirilebilecek.    Tarım ve Orman Bakanlığı, dün yönetmeliğe “İşletme/İşlettirme” başlığı ile yeni bir madde ekledi. Yeni eklenen bu madde şöyle:  “Sulak alanlarda, bakanlığa tahsis edilen yerlerde koruma, yönetim, işletme, tanıtım, sportif, eğlenme, dinlenme ve benzeri hizmetler için gerekli altyapı, üstyapı ve diğer tesisler genel müdürlükçe (Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü) yapılır veya yaptırılır. Söz konusu tesislerin işletilmesi ve/veya işlettirilmesi genel müdürlükçe yapılır veya yaptırılır.”Öte yandan Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, 13 ilde 41 taşınmazı satışa çıkardı. Mustafa Çakır

Çıplak aramaya ilk iddianame

Çıplak aramaya ilk iddianame Gezi Direnişi sırasında gözaltına alınarak çıplak aramaya maruz bırakılan Mücella Yapıcı’nın 8 yıl önceki şikâyeti iddianameye dönüştürüldü. İddianame, gözaltında çıplak arama uygulamasının ilk kez, üstelik işkence suçlamasıyla hazırlanması nedeniyle sembolik önem taşıyor. Çıplak arama tartışmaları gündemde yerini korurken, yargıdan konuyla ilgili önemli bir adım geldi. Eski Mimarlar Odası Başkanı, Yüksek Mimar  Mücella Yapıcı, 8 Temmuz 2013’te Taksim Dayanışma Platformu’nun temsilcileri ile birlikte gözaltına alındı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde dört gün gözaltında tutulan ve çıplak aramaya maruz kalan Yapıcı’nın avukatı Meriç Eyüboğlu, 8 yıl önce konuyla ilgili tutanak tutmuştu. İLK KEZ İŞKENCE KAPSAMINDAİddianamenin hazrılanmasının 8 yıl sürdüğünü hatırlatan Eyüboğlu, “Gözaltında çıplak arama ilk kez bir iddianameye girdi. Cezaevlerinde çıplak arama uygulamasının Türkiye’de raporlara konu olduğunu biliyoruz, hatta AİHM kararları var. Gözaltında çıplak arama sürekli olarak gündemde olsa da yargılama konusu olmuyordu şimdiye kadar. Bu nedenle önemli ancak hangi maddenen yargılama konusu olduğu da önemli. Bu iddianamede TCK’nin 94’üncü maddesinde yer alan işkence suçlamasına konu oldu. Yani işkence ve çıplak aramanın aynı iddianamede yan yana gelmesi de kıymetli. Açıldığı zaman haksız arama gibi çok önemli olmayan maddelerden açılıyordu” dedi.AKP’li Özlem Zengin’in sözlerini de hatırlattığımız Eyüboğlu, “Çıplak arama yoktur deyince gerçek değişmiyor. 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü’nde gözaltılara bir avukat olarak eşlik ettim ve orada da çıplak arama yaşandı. Ondan önce de Boğaziçi protestolarında LGBTİ+’lara uygulanmasına tanıklık ettim. Özlem Zengin’in sözlerinin hiçbir önemi yok” diye konuştu.  Eyüboğlu son olarak, “Beraat  ya da etkisiz cezalar çıkarsa çıplak arama bu sistematikliğiyle devam edecek. Davaya sahip çıkılmalı” dedi. Tuğba Özer




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter