News - Haberler
Vitrindeki Albümler
Vitrindeki Albümler Bu haftaki Vitrindeki Albümler köşemizde, Ceyda Özbaşarel ve Deniz Taşar var. CEYDA ÖZBAŞAREL ‘MADTİME STORİES’ (THİNGS & RECORDS) Yıllarca o mekân senin, bu mekân benim kafa dengi müzisyen Başak Yavuz ile “Bi Şarkım Var” projesini hayata geçirirken tanımıştım; vokal ve piyano öğretmeni, besteci, şarkıcı Ceyda Özbaşarel’i. Zarif, şairane, yalnızken çoğaldığı gibi kalabalık içinde de yalnız kalabilen nahif ruhlu bir karakterdi. İlk solo albümü “Madtime Stories”teki bestelerine kulak verdiğimde emin oldum ki karakteri ile müziği arasında hiç mesafe yokmuş. Ana teması yalnızlık olan, tamamı kendi bestesi, dokuz romantik ve hüzünlü şarkıdan oluşan bir albüm bu. Ceyda’nın insan hikâyelerini şarkılaştırma alışkanlığı, sırtını eskiye yaslıyor. Ceyda’nın içinde bir de depresif, melankolik bir dünya var, dışarıya yansıyanın dengesi babından. İçindeki dünyayı şarkı yazarak yaşayanlardan. Müzisyen tercihleri ruhen iyi anlaştıklarından yana olmuş. Tuşlu çalgılarda Adem Gülşen, trompette Barış Doğukan Yazıcı, trombonda Taşkın Akarsu, gitarda Emre Tankal, kontrbasta Enver Muhamedi, davulda Derin Bayhan, ukulele ve ıslıkta Başak Yavuz var. Ancak dil tercihi (biri dışında) ritmik yapı, prozodi ve atmosfer münasebetiyle İngilizce. Sıradaki albümlerde temennimiz, Ceyda’nın bu güzel müziğini daha fazla Türkçe dinlemekten mahrum kalmamak olsun... /Archive/2021/3/20/061655840-vitrin2-kulturmaxrnk.jpgDENİZ TAŞAR ‘PİŞMAN OLUNMAYAN DÜNLER’Deniz Taşar 2016 yılında “Uykuda Bir Bulut” adında bir kısaçalar (EP) çıkarmış, sadece caza değil, onu soul, R&B ve trip-hop ile buluşturan modern konseptlere yelken açmıştı. Sonradan çıkardığı üç single ve bilhassa ilk solo albümü “Pişman Olunmayan Dünler” maceranın devamı. Bu münasebetle yeni albümüne sadece caz demek yeterli olmaz, zira içinde hip-hop’tan alternatif elektro-pop’a uzanan çizgisel bir zenginlik var. EP ile albümün arasındaki en büyük müzikal fark, tuşlu çalgılarda Barış Mert Peker’in yerini (beş şarkının düzenlemesini yapan) Adem Gülşen’in alması. Davulda Ekin Cengizkan, gitarda Cenk Erdoğan, trompette Şenova Ülker, altoda Serhan Erkol’un varlığı ayrı güç katarken, kaliteli bir müzisyen kalabalığı da dikkat çekiyor.“P.O.D.” Deniz’in 2015 ile 2020 yılları arasında yazdığı yedi parçadan oluşuyor. Geçmiş hikâyelerini bir arayış olarak gören genç bir kadının duygusu yoğun, açısı kişisel albümü, adının çağrıştırdığı üzere iyi bir geçmiş muhasebesi, şarkı içeriği açısından. Genel havasından ayrıksı oluşuna karşın bu albümde Deniz’in geleceğine en iyi direksiyon olacak parçalardan biri “Kutu”. Dününden pişman olmayanlar yarınından da olmaz; şayet bu güzellikte üretmeye devam ederlerse... cumhuriyet.com.tr32ödülden sonraödül verecek
32 ödülden sonra ödül verecek Ödüllü Toprak filminin yönetmeni Sevgi Hirschhäuser, Münih’de yapılacak Unified Filmmakers Kısa Film Festivali’ne jüri üyesi seçildi. Almanya’nın en büyük ödülü 54. HOF Film Festivali’nde ilk bağımsız, uzun metraj filmi “Toprak” ile büyük ödüle layık görülen yönetmen Sevgi Hirschhäuser, 32 ödülden sonra Almanya’da düzenlenen Unified Filmmakers Kısa Film Festivali’ne jüri üyesi seçildi. Filmfest Münich 2021 Festival direktörü, yapımcı Florian Deyle ve festival direktörü, yapımcı Patricia Mestanza-Niemi’nin düzenlediği Unified Filmmakers Kısa Film Festivali, 1 Mayıs-31 Temmuz tarihlerinde Münih’de çevrimiçi olarak yapılacak. Her yıl küresel ve sosyal açıdan önemli bir konuya dikkat çekmeyi hedefleyen festivalin bu yılki teması COVID-19 salgını. “İLK KEZ JÜRİ ÜYESİ OLACAĞIM"Sevgi Hirschhäuser, ödül üzerine “İlk kez jüri üyesi olacağım, jüriye seçilme sebebim hem güven hem ödüllü yönetmen ve Almanya’da genç yaşta büyük ödül kazanmış olmam. Toprak ile kazandığımız uluslararası ödüllerden sonra Florian Deyle ve Patricia Mestanza-Niemi, bu sene festival jürisinde olmam için davet etti. Film yapımına başka bir pencereden bakma fırsatı tanıdıkları için zevkle kabul ettim. En iyi film için yarışırkenki heyecanım şimdi de en iyi film ödülünü kazananı seçerken olacak. Film yapmak zaten heyecanlı bir serüven. Bu sefer başka bir perspektif kazanarak yeni film hikâyelerini keşfetme, film yapımcıları ile tanışma ve birlikte iletişim ağını genişletme fırsatım olacak. Uluslararası bir jüride herkesin gelişimime katacak deneyimleri olduğuna inanıyorum. Ayrıca dünyanın her yerinden film yapımcıları sunum yapabilecekleri için onların heyecanına ortak olacağım” diyerek duygularını açıkladı. Para ödülü ile de ödüllendirilecek filmler, dünya çapında bir festival turuna çıkacak ve tüm kıtalardaki ortak festivallerde gösterilecek. Festival için son başvuru tarihi 31 Mart. Emel Seçen‘Yeniden’bir başlangıç
‘Yeniden’ bir başlangıç Ataşehir Belediyesi Cemal Süreya Etkinlik Merkezi’nde açılan sergi, pandeminin mevcut durumuna eleştirel bir bakış sunuyor. Ataşehir Belediyesi’nin pandemi nedeniyle yaşanan “yeni normal”i, bunun sanata ve sanatçılara yansımasını tartışmaya açtığı “Yeniden” sergisi sanatseverlerin yoğun ilgisiyle karşılandı. 24 Şubat’ta Ataşehir Belediyesi Cemal Süreya Etkinlik Merkezi’nde sanatçıların da katılımıyla açılan sergi, “www.atasehir.bel.tr” ve “kultursanat.atasehir.bel.tr” üzerinden çevrimiçi olarak da gezilebiliyor. Sergi 14 Nisan’a kadar açık olacak.Prof. Dr. Marcus Graf’ın küratörlüğündeki “Yeniden İnsan”, “Yeniden Kent”, “Yeniden Doğa”, “Yeniden İletişim”, “Yeniden Toplum” ve “Yeniden Sanat” düşüncelerinin sanattaki karşılığının ipuçlarını veren sergide; Beyza Boynudelik, Emin Mete Erdoğan, Ferhat Özgür, Filiz Piyale Onat, Gizem Candan, Güler Güçlü, Gülgün Başarır, Hasan Deniz, Murat Germen, Mustafa Duymaz, Saliha Yılmaz, Seydi Murat Koç ve Zafer Akşit’in eserleri sergileniyor. Graf, gazetemize yaptığı değerlendirmede serginin, pandeminin mevcut durumunu eleştirel bir şekilde yansıttığına dikkat çekti. ‘DÜŞÜNCE HEYKELLERİ’“Yeniden” sergisine “Düşünce Heykelleri” serisinden ve salgın süresince üretilen iki eseriyle katılan Murat Germen de “Salgın ilk ortaya çıktığında bize önerilen ilk önlemlerden birisi ‘sosyal mesafe’yi korumamız gerektiğiydi. ‘Düşünce Heykelleri’ bu adlandırmayı eleştirir, mesafenin sosyal değil fiziksel olması gerektiğine vurgu yapar, bu tür zor zamanları ancak sosyal dayanışma ile atlatabileceğimizi hatırlatır. Sanatçılar zaten kapanarak çalışmayı severler, salgının gerektirdiği içe kapanma bu yüzden sanatçıları üretim açısından çok etkilemedi diye düşünüyorum. Lakin, bireysel ve kurumsal anlamda desteğin azaldığını, sanatçının iyice güvencesiz bir döneme girdiğini, sadece eser satarak yaşayabilen sanatçıların çok azaldığını, ek bir iş yapmadan var olunamayacağını söylemek olası” değerlendirmesini yaptı.‘ÖRNEK BİR SERGİ’Sergide yer alan isimlerden Filiz Piyale Onat da pandemi nedeniyle içinde bulunulan zor koşulların herkesi psikolojik olarak yıprattığını hatırlatarak “Bir sanatçı olarak atölyemden, bir akademisyen olarak da üniversiteden ayrı kalmak benim için zor oldu. Sanatın dijitalleştiği bir dönemden geçiyoruz. Bu bağlamda müzeler, galeriler ve birçok sanat kurumunun çevrimiçi sergi sistemine geçişi, sanatçıların ve sanatseverlerin sanattan kopmadan etkileşim içerisinde olmalarını sağladı. ‘Yeniden’ sergisinin, tüm detaylarına kadar düşünülmüş, hem taşıdığı anlam hem de düzenlenme şekli bakımından pandemi şartları için örnek bir sergi olduğunu düşünüyorum. Sergide yer alan eserim, Frederic Chopin’in yaşamı boyunca yayımladığı 18 noktürn ile aynı ismi taşıyan 18 resimden oluşan serinin bir parçası” diye konuştu. Orhun AtmışKırklareli’ne bağlıKapaklıköyüne kalker ocağıprojesi yargıdan döndü
Kırklareli’ne bağlı Kapaklı köyüne kalker ocağı projesi yargıdan döndü Bölge sakinlerinin itiraz ettiği kalker ocağı için verilen ÇED olumlu kararı iptal edildi. Mahkeme, kararın eksik incelemeyle verildiğini belirtti. Edirne İdare Mahkemesi, Kırklareli, Merkez ilçesine bağlı Kapaklı köyünde orman ve tarım arazileri üzerine planlanan “kalker ocağı kırma ve eleme tesis projesi”ne verilen “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu’’ kararını iptal etti. Raporun yetersizliğine dikkat çeken mahkeme projenin çevre üzerinden olumsuz etkilerini kabul edilebilir düzeyde bulmadı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Kapaklı köyüne yapılması planlanan “kalker ocağı kırma ve eleme tesis projesi”ne “ÇED Olumlu” kararı vermişti. Koruköy ve Kapaklı köyü muhtarlıkları kararın iptali istemiyle dava açmıştı. Muhtarlar dava dilekçesinde proje alanının, Meriç - Ergene Havzası yeraltı suyu işletme sahası ilanında belirtilen yeraltı suyu işletme sahasında olduğuna dikkat çekerek “proje nedeniyle geçimini hayvancılıkla sağlayanların acze düşeceği, taşocaklarının yarmaları ya da patlatmaların çatlak sistemini bozduğu için yeraltı su beslenmelerini bozduğu, suyun akış yönünü değiştirdiği, su kayıplarına neden olduğu, projenin sürdürebilirlik ilkesine aykırı olduğu’’ belirtilmişti.‘EKSİK İNCELEME’Davaya bakan mahkeme, bilirkişi heyeti raporuna atıfta bulunarak projenin “Çevre Mühendisliği, Biyoloji ve Jeoloji-Hidrojeoloji Mühendisliği açısından yerinde olmadığı’’na dikkat çekti. Mahkeme, ÇED raporu hazırlanırken hava kirliliği konusunda gerçek çalışma şartları dikkate alınmadan yapılan hesap ve modelleme sonuçlarıyla bulunan değerlerin ilgili yönetmelikteki değerlerin altında olduğuna dikkat çekti. Mahkeme, alınmış “ÇED Olumlu” kararının eksik inceleme ile verildiğini ifade ederek şunları kaydetti:KABUL EDİLEBİLİR DEĞİL“Bölge için nadir ve endemik olarak ifade edilen bazı fauna ve flora türlerini içermediği, ÇED Raporu’nun Hidrojeoloji alanı açısından yetersiz olduğu, bu kapsamda projenin çevre üzerindeki olumsuz etkileri hakkında, projede alınacağı belirtilen önlemlerin, ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olmadığı anlaşıldığından, bilirkişi raporunda yer verilen tespitler bağlamında, eksik ÇED raporuna dayalı olarak verilen davaya konu ‘ÇED olumlu’ kararında hukuka uyarlık bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.’’Mahkeme bakanlığın kararını oybirliğiyle 24 Şubat’ta iptal etti. Hazal OcakZeytin aşktır, zeytinyağıtadı, Ayvalık mekânı
Zeytin aşktır, zeytinyağı tadı, Ayvalık mekânı Bin yüz yıllık anıt ağaçlarına gözü gibi bakanlar, zeytinyağına takıntılı şefler, Muhtar Kent, Şerif Kaynar, Madra ailesi gibi bölgeye gönül ve emek verenler ve 142 yıllık bir üretim zinciri, 49 dakikalık bir belgeselde buluştu. Yılın en keyifli zamanı, Ayvalık’a zeytin hasadına gittiğimiz aydı; eylülde, İstanbul, Ankara, İzmir’den, hatta dünyanın bir ucundan insanlar Ayvalık’ta buluşup gündüz zeytinbahçelerinde hasat şenliklerine katılır, akşam erken hasat, taze sıkılmış zeytinyağının şenlendirdiği yemeklere şarabı ve ekmeği katık ederek sofralarda muhabbetin belini kırarlardı. Pandemi nedeniyle bu yıl gidemediğimiz 23. Ayvalık Zeytin Hasadı Şenlikleri’nin görüntüleriyle hazırlanan, 49 dakikalık, yönetmen Erol Civan imzalı “Bir Zeytin Hasadı Hikâyesi” belgeseli bizi hem oralara götürdü, hem de anılarımızı, bilgilerimizi tazeledi. İzlerken duygulandım, burnumun direği sızladı, gözlerim doldu.Belgeselde birkaç ana bölüm var: biri tabii ki zeytin hasadı, zeytinyağı üretimi; ikincisi “Zeytinyağına takıntılı şefler” ve “Gözümüz gibi bakıyoruz!” projesi içinde anlatılan 1100 yaşındaki anıt ağaçlar!140 YILDIR KORUNUYORLARSondan başlayalım, Midilli Adası’ndan mübadeleyle Ayvalık’a gelmiş Madra ailesinin kurduğu Komili, 140 yıldır zeytin ağaçlarına gözü gibi bakıyor. Ayvalık yöresinde 2 milyon zeytin ağacı var. Bilim insanlarının ve yöre halkının katkısıyla bu ağaçlar tek tek taranıyor ve teknik ölçümlerle içlerinden anıt ağaç niteliği olanlar tescilleniyor. Tescilli anıt ağaçların sayısı 81’den 250’ye çıkmış. Zeytin ağaçlarının kesilmesi yasak ama yer değiştirilmeleri mümkünken anıt ağaçlara dokunmak bile yasak! Kolay mı, bin küsur yıllık anıtlar onlar, neler görmüş, neler yaşamışlar, dilleri olsa da anlatsalar. Belgeselde de “Kocadelici” isimli ağacı tanıyoruz. Şahsen benim de bir iki anıt ağacı görüp sarılmışlığım, konuşmuşluğum var. Bu ağaçları ziyaret edebilmek için şimdi tur güzergâhları planlanıyor.Ayvalık’la bütünleşmiş isimlerin bölge ve zeytinle ilişkilerini anlattıkları bölümde Muhtar Kent, Şerif Kaynar ve Sezai ve Salih Madra kardeşleri dinliyoruz. Buraya gönül ve emek vermiş, üretmiş, katkı sağlamış insanlar. Salih Madra, Ayvalık’ı “Tanrı’nın zeytin için özel olarak yarattığı bir yer” diye tanımlıyor.ZEYTİNYAĞLIYA GÖNÜL VERENLERZeytinyağlı yemeklere gönül vermiş şefler ise Elif Edes Tapan, Ömür Akkor, Somer Sivrioğlu, Fatih Tutak ve Danilo Zanna, zeytinyağını niye sevdiklerini anlatırken “zeytin barıştır, zeytin medeniyetlerin ortasında yer alır, zeytin hafızada kalır, yemeklerimin de tadının hafızanızda kalmasını istiyorum” gibi özlü sözler söylüyorlar. Hazırladıkları yemekler gerçekten de zeytinyağında yüzerken tatları hafızamızdan çıkmıyor. Aslında benim için zeytinyağını pişirmek bile gerekmez. Siyez hamurundan pişmiş bir somun köy ekmeği, erken hasat taze sıkım zeytinyağı, biraz şarap ve güneş yeter bana mutluluk için. Bandır bandır ye, yanında kişnişli Çakızdez zeytini de olabilir, hatta Ayvalık loru da! Bu yıl kuraklık yüzünden zeytinyağı üretimi yarı yarıya düşmüş. Fiyat artışları kaçınılmaz. İhracata da yağ kalmamış. Ama üretici Bunge Global, “Zeytin pahalı değil, değerli bir üründür” diyor. Doğru, pırlantaya pahalı mı diyorsunuz? Belgeseli izlemek için: buradan ulaşabilirsiniz. Yazgülü AldoğanCumhurbaşkanıAtama KararlarıResmi Gazete’de
Cumhurbaşkanı Atama Kararları Resmi Gazete’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzası bulunan Atama Kararları Resmi Gazete’de yayımlandı. Resmi Gazete’de yayımlanan Atama Kararları'na göre, Türkiye'nin Singapur Cumhuriyeti Büyükelçisi Murat Lütem ve Moğolistan Büyükelçisi Muhittin Ahmet Yazal merkeze alındı. Singapur Büyükelçiliğine NATO ve Avrupa-Atlantik Güvenlik ve Savunma İşleri Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Burçin Gönenli, Moğolistan Büyükelçiliğine ise Enerji ve Çok Taraflı Ulaştırma Genel Müdür Yardımcısı Zafer Ateş atandı. Nijerya Federal Cumhuriyeti Büyükelçiliğine Hidayet Bayraktar'ın atanmasına karar verildi. Ayrıca Dışişleri Bakanlığı bünyesinde açık bulunan Personel Genel Müdür Yardımcılığına Uygar Mustafa Sertel, Destek Hizmetleri Genel Müdür Yardımcılığına da Ahmet Akıntı getirildi. 99 KAYMAKAM ATANDI Kaymakamlık kursunu başarıyla tamamlayan 99 kaymakam adayının ataması yapıldı, bazı mülki idare amirlerinin de görev yerleri değiştirildi. Cumhurbaşkanlığı Tarafından Yapılan Atamalar Hakkında Kararlar, Resmi Gazete'de yayımlandı. İHAFenerbahçe’nin gençfile bekçisi A Milli Takım kadrosunda yer aldı
Fenerbahçe’nin genç file bekçisi A Milli Takım kadrosunda yer aldı F.Bahçe’nin başarılı file bekçisi Altay Bayındır’ın Milli Takım hayali gerçekleşti. A Milli Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş Dünya Kupası elemelerinde oynayacağımız, Hollanda, Norveç, Letonya maçları için oluşturduğu aday kadroya Altay’ı da ekledi. Altay, aylardır Şenol Hoca’dan çağrı bekliyordu. Genç file bekçisi ligin en formda üç kalecisinden biri. Bu sezon kalesinde çok başarılı maçlar çıkaran ve zaman zaman F.Bahçe’yi kurtaran isim olan Altay’ı yarın zor bir derbi karşılaşması bekliyor. Teknik direktör Erol Bulut, Beşiktaş derbisinde önemli değişikliklere gitmeye hazırlanıyor. G.Birliği maçına oranla birçok bölgede taşlar yerinden oynayabilir. Beklerde Gökhan her ne kadar oynamak için ısrarcı olsa da Nazım ile Caner’in görev yapması bekleniyor. Orta sahada Gustavo’nun yanında, İrfan Can yer alabilir. Cezası biten Valencia’nın dönüşüyle sol kanada geçmesi, böylece Pelkas’ın da en etkili olduğu forvet arkasında görev yapması söz konusu. Hilmi TürkayABD Büyükelçisi: "S-400 kararıbizim için yasal gereklilik"
ABD Büyükelçisi: "S-400 kararı bizim için yasal gereklilik" Washington, Moskova’ya karşı söylemini sertleştirirken Ankara’ya Rus S-400 savunma sistemi konusunda baskı kartını indirmiyor. Ankara’yı ikna arayışındaki Biden yönetiminin Avrupa Birliği (AB) ile işbirliği üzerinden hareket etme politikası da dikkat çekiyor. ABD’nin Ankara Büyükelçisi David Satterfield dün İstanbul’da bir grup gazeteciyle bir araya gelirken ana gündem başlığı yine S-400’dü. Satterfield, S-400’lere ilişkin ABD Kongresi’nin aldığı kararı, yönetimin yaptırım adımını hatırlatırken Türkiye’nin Rusya’dan ister S-400 çerçevesinde isterse başka bir askeri anlaşma, savunma sistemi teçhizatı sevkiyatı yapması durumunda ilişkilerin daha zora gireceği mesajı verdi. ABD’nin daha güçlü bir yaptırım kararı verebileceği çıkışı yaptı. “Türkiye’nin S-400’e sahip olmaması” yönündeki Washington tezini yineleyen Satterfield, Türkiye-ABD ilişkilerinde bakışın stratejik müttefik, NATO ortağı olduğunu söyledi. ‘ABD-RUSYA ARASINDA STRATEJİK KONU’Türkiye için kendi bölgesi ve ötesinde önemli bir ülke nitelemesinde bulundu. S-400 kararının kişisel değil, Kongre’de alınan yasal bir gereklilik olduğuna değindi. Bunun sadece ABD-Türkiye ilişkileri açısından değerlendirilemeyeceğini kaydeden Satterfield, “Bu ABD-Rusya arasındaki stratejik bir konu” dedi. ABD-Türkiye arasında görüş birliğinde olunan konuların ayrılıklardan daha fazla olduğu vurgusu da dikkat çekti.Biden yönetiminin Transatlantik ilişkilerine önem verdiğini söyleyen Satterfield, bu çerçevede AB ile Ankara hattındaki gerilim hakkında da konuştu. Doğu Akdeniz krizinde son dönemde Türkiye-Yunanistan arasında yeniden başlayan öngörüşmelerden, iki ülke dışişleri bakanlarının buluşacak olmasından memnuniyet duyduklarını kaydetti. Bu gelişmelerin gerek Washington gerekse Brüksel cephesinde pozitif ilerlemeler olarak görüldüğüne işaret etti. Görüşmelerin taraflar arasındaki zorlu konuları hemen çözmesini beklemediklerini ancak diyaloğun gerilimi azaltacağını dile getirdi.ABD’nin Ankara-Brüksel arasında güçlü ilişkiler konusunu desteklediğini ifade etti. AB ile Türkiye’nin ekonomik, güvenlik konularında işbirliğinin önemi vurgusu dikkat çekti. Gümrük Birliği, göçmen anlaşmalarına atıf yaptı.Ayrıca Satterfield, Türkiye’de demokratik değerlerle, özgürlük, sivil haklarla ilgili kaygılarının sürdüğünü, bu konuyu daha önce de dile getirdiklerini belirtti. LGBTİ’lere yönelik nefret söylemlerine, Osman Kavala davasına, HDP’ye yönelik milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması, partinin kapatılması adımlarına da atıf yaparak endişelerini yineledi. Satterfield’in açıklamaları, gelecek hafta AB zirvesi öncesinde Ankara-Brüksel hattında hızlanan görüşme trafiğiyle aynı döneme geldi. Biden yönetimi, Transatlantik ilişkilerin onarılması söylemini doldururken AB-Türkiye arasındaki gerilimi azaltarak kendi açısından da en azından Rus S-400’lerde şu anki tabloyu bir adım ileriyle götürmeden dondurarak Rusya’ya karşı stratejik eksen oluşturma hamlesine girmiş görünüyor. Mine EsenTemel atma töreninde Atatürk Parkıeylemi
Temel atma töreninde Atatürk Parkı eylemi Mersin Limanı’nın Atatürk Parkı’na doğru genişlemesini öngören yabancı ve Türk ortaklı Uluslararası Mersin Limanı işletmecisi tarafından hazırlanan liman genişletme projesinin temeli Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun katıldığı törenle atıldı. Törende Karaismailoğlu, Atatürk Parkı ile ilgili endişe duyulmasına gerek olmadığını belirterek “Atatürk Parkı liman genişleme sahasının dışındadır” dedi. Tören sırasında bir grup Mersinli ise “Parkıma dokunma” diyerek Atatürk Parkı’nda eylem yaptı. Eyleme CHP Mersin milletvekilleri Ali Mahir Başarır, Alpay Antmen ve Cengiz Gökçel ile birlikte meslek odaları, sendikalar ve sivil toplum örgütleri de katıldı. Açıklamada parkın liman genişlemesine kurban edilmesi yanlışından geri dönülmesi çağrısında bulunuldu. Abidin YağmurGöçmenleri kelepçeleyip denize attılar
Göçmenleri kelepçeleyip denize attılar Çeşme açıklarında Yunanistan askerleri tarafından durdurulan yedi göçmen denize atılarak ölüme terk edildi. İzmir’in Basmane semtinden organizatör aracılığıyla Çeşme ilçesine giden yedi göçmen Sakız Adası’na gitmek için botla hareket etti. İddiaya göre, Çeşme açıklarında Yunanistan askerleri tarafından durdurulan yedi göçmen denize atılarak ölüme terk edildi. Karaabdullah Burnu açıklarında göçmenleri fark eden Türk Sahil Güvenlik ekipleri üç göçmeni kurtarılırken, üç göçmenin cansız bedenine ulaştı. Bir kayıp göçmen ise aranıyor. Alper Çizgenakat Devlet Hastanesi’ne getirilen göçmenlerin bileğinde plastik kelepçe olduğu tespit edildi. Kayıp göçmeni arama çalışmaları devam ederken kurtulan Muhammed isimli göçmen yaşadıklarını şöyle anlattı: “Çeşme’den Sakız Adası’na gittik. Orada iki gün kaldık. Yunan askerleri bizi darp etti, para ve telefonlarımızı aldı. Sonra ellerimizi kelepçeleyerek bizi ayakları ile denize attılar.”İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, sosyal medya hesabından görüntüleri paylaşarak “Yunanistan sahil güvenlik birimleri yedi göçmeni darp edip eşyalarını alıp, ellerini plastik kelepçelerle bağlayıp, can yeleği ve bot olmadan denize, ölüme attı” dedi.URLA’DA 204 GÖÇMEN KURTARILDIUrla ilçesi Zeytinler Mahallesi Kokar Koyu mevkiinde 112 Acil Çağrı Merkezi’ne yardım talebinde bulunan düzensiz göçmenlerin bulunduğuna yönelik ihbar geldi. İhbar üzerine bölgede arama yapan ekipler, arazide bulunan ve aralarında çocukların da olduğu 204 göçmeni kurtardı. Mehmet İnmezMaaşartışıeködemelerüzerinden yapıldığıiçin emekli aylığıdüşüyor
Maaş artışı ek ödemeler üzerinden yapıldığı için emekli aylığı düşüyor AKP iktidarının 2011 yılında yaptığı düzenlemeyle ek ödeme, prime esas kazanç kapsamı dışında bırakıldı. Bu nedenle de emekli ikramiyesi ve emekli maaşının hesaplanmasına dahil edilmiyor. Bu düzenlemenin sonuçlarına ilişkin değerlendirme yapan Türkiye Kamu-Sen, geçmiş yıllarda kamuya maliyeti düşük olan ve emekli aylıklarını etkilemeyen ek ödemenin artırılması yoluyla memur maaşları yükseltildiği için memurların prime esas kazanç miktarlarının düşük kaldığına dikkat çekti. Öyle ki bu yıl bazı memurların prime esas kazanç tutarları asgari ücretin altına düştü. Asgari ücret bu yıl için brüt 3 bin 577 TL olarak belirlenirken kamu çalışanlarının prime esas kazanç tutarları; örneğin 5/1 şoför için 3 bin 528 TL, 7/3 veri hazırlama ve kontrol işletmeni için 3 bin 522 TL. Asgari ücretin altında prim ödenemediği için de asgari prim ile kamu görevlisinin ödeyeceği prim arasındaki fark bütçeden karşılanıyor. SGK duyurusu ile emekli keseneği ve GSS primi devlet payı kalemlerinde yükseltme yapılarak prime esas kazancın asgari ücretin altında kalması geçici olarak engellendi. DAHA FAZLA PRİMTürkiye Kamu-Sen, bu konuda şu değerlendirmeyi yaptı: “Bir tarafta kamu görevlilerine ödenmekte olan tüm kalemlerin prime esas kazanca dahil edilmemesi nedeniyle memurların emekli maaşı ve emekli ikramiyesi düşük olmakta ve memurların çalışırken elde ettikleri gelirle emekli maaşlarında uçurum oluşmakta; diğer tarafta devlet, bütçesinden memurların asgari ücretin altında kalan primlerini karşılayarak ek bir maliyete katlanmaktadır. Bu mağduriyetlerin giderilmesi için kamu görevlilerine yapılan bütün ek ödemelerin emekli maaşı ve emekli ikramiyesi hesaplamasına dahil edilmesi, yani prime esas kazanç kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu yolla hem memurlarımız çalışırken elde ettikleri gelirle orantılı bir emekli maaşına kavuşacak, emekli maaşları artacak hem kamu daha fazla prim geliri elde edecektir.” Mustafa Çakır