Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Monday, 12.15.2025, 09:36 PM (GMT)

News - Haberler

Handan Ertuğrul alkışlarla uğurlandı

Handan Ertuğrul alkışlarla uğurlandı Tiyatro sanatçısı Handan Uran Ertuğrul, Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde düzenlenen törenle son yolculuğuna uğurlandı. Handan Uran Ertuğrul, aynı zamanda Türk tiyatrosunun kurucusu Muhsin Ertuğrul’un da eşi olan sanatçının cenaze törenine oğlu Tanju Bilgen’in yanı sıra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Darüşşafaka Cemiyeti Başkanı Tayfun Öktem gibi isimler katıldı. Ekrem İmamoğlu konuşmasında “Handan Uran Ertuğrul tam bir Cumhuriyet kadınıydı. Kültür sanat dünyamıza yaptığı katkıların yanı sıra eğitime, yaşama, maneviyata duyduğu güzel duyguları da herkesçe biliniyordu” dedi. Törenin sonunda sanatçının naaşı karanfillerle Zincirlikuyu Mezarlığı’na uğurlandı.

Tiyatrolar yaşasın diye acilçağrı!

Tiyatrolar yaşasın diye acil çağrı! Tiyatro Kooperatifi, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü aracılığıyla İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültür Politikaları Yönetimi ve Araştırma Merkezi işbirliği ve Tiyatro Kooperatifi ortağı tiyatroların katılımıyla yaptığı akademik araştırmanın ara raporundan veriler paylaştı. Kalıcı çözümler üretilmediği takdirde kayıpların telafisinin on yıllar süreceğine dikkat çeken Tiyatro Kooperatifi, özel tiyatrolar için harekete geçilmesi çağrısını yineledi. Kooperatif ortakları, devletten ve yerel yönetimlerden mevzuat düzenlemeleri, depo, ofis, nakliye, iletişim, kira, ücretsiz sahne tahsisi, bilet satın alma; özel sektörden sponsorluk ve tanıtım; seyirciden ise çevrimiçi gösterimlere katılım konusunda destek bekliyor. 

Pandemiden etkilenen müzisyenlere destek

Pandemiden etkilenen müzisyenlere destek Garanti BBVA’nın, pandemiden en fazla etkilenen sektörlerden olan müzik sektörüne destek vermek amacıyla hayata geçirdiği “Garanti BBVA ile Sesini Aç” serisi devam ediyor. YouTube’dan yayımlanan müzikli sohbet serisinin yeni konuğu Ceylan Ertem oldu. Babylon’da çekilen ve İpek Atcan’ın sunuculuğunu üstlendiği programda sahneye çıkan Ertem bir ilke imza atarak “Ne Güzel Gün” şarkısını saksafonist Korhan Futacı ile birlikte seslendirdi. Yayını izlemek için: https://www.youtube.com/watch?v=-Yo6aA7kBEc

Yurttaşın temelısınma kaynağıhaline gelen doğal gazın fiyatıbu yıl 4 kez zam gördü

Yurttaşın temel ısınma kaynağı haline gelen doğal gazın fiyatı bu yıl 4 kez zam gördü Makina Mühendisleri Odası’nın hesaplamalarına göre, Ocak 2019’dan bu yana konut ve küçük işletmelerin kullandığı doğalgazın fiyatı yüzde 46.34 artırıldı. Bu dönemde resmi enflasyon ise yüzde 30 oldu. Enerji fiyatları, Türkiye’de yurttaşın kâbusu olmaya devam ediyor. Ekonomik krize son bir yıldır eklenen küresel Covid-19 salgınının etkileri de bu kâbusu daha da büyüttü. Artan işsizlik ve düşen gelir nedeniyle zaten zor günler geçiren yurttaş, kabaran enerji faturalarının altında ezilmeye devam ediyor.Doğalgaz fiyatına ocak, şubat ve mart ayının ardından nisan ayında da yüzde 1 zam uygulanmasından sonra bir çalışma yapan TMMOB Makina Mühendisleri Odası, hem fiyatların ulaştığı seviyeyi ortaya koydu hem abonelere göre farklı farklı olan tarifelerdeki çarpıklığa dikkati çekti. SANTRALA İNDİRİMBu çalışmaya göre, BOTAŞ’ın gaz satış fiyatları, 2019 Ocak-2021 Nisan döneminde, konut aboneleri ve küçük ticari/ sınai işletmeler için yüzde 46.34 oranında arttı. Buna karşın büyük sanayi kuruluşlarına satılan gazın fiyat artışı yüzde 7.79 olurken, doğalgaz yakıtlı elektrik santrallarına net destek sağlanarak yüzde 6 indirim yapıldı. Rapora göre ayrıca, Ocak 2019’dan bugüne TÜİK’in resmi enflasyon artışı yüzde 30 düzeyinde olurken, konutlarda elektrik fiyatları da yüzde 48.35 yükseldi.‘ASGARİ’NİN 1/4’ÜBu uygulamayla büyük özel şirketlerin desteklenmesini eleştiren Makina Mühendisleri Odası Başkanı Yunus Yener, şöyle devam etti: “Nisan 2021 itibarıyla, hanehalkı aylık ortalama elektrik, doğalgaz, su, telefon ve internet harcamaları toplamı, asgari ücretin dörtte birini aşıyor. Sorunların altında ezilen tüm emekçilerin bir nebze soluk alabilmeleri için, örneğin abonelerden tahsil ettikleri güvence bedellerini yıllardır kullanan şirketlerin, elektrik, doğalgaz, internet faturalarını vadesinde ödeyemeyenlere hizmet vermeyi durdurmaları ve icra takibatları önlenmelidir. Elektrik, su, doğalgaz, telefon, internet faturalarını ödeyemeyen yurttaşların faturalarını kamu karşılamalıdır. ”Elektrik Mühendisleri Odası ise geçen günlerde bir açıklama yaparak Elektrik Üretim AŞ’nin (EÜAŞ) toptan satış fiyatlarında yüzde 17.5 indirim yaparken bunu tüketiciye yansıtmamasını şöyle eleştirdi: KAYNAK AKTARILIYOR“EÜAŞ toptan satış fiyatlarında artış söz konusu olduğunda tüketiciye zamlı olarak yansıyan tarifeler, indirimler söz konusu olduğunda nedense hiç etkilenmedi. EÜAŞ toptan satış fiyatlarında yapılan indirimler, yaygın salgın hastalığın yeniden yükselişe geçtiği böyle bir dönemde dahi tüketici faturalarına yansıtılmayarak sadece şirketlere kaynak aktarmanın yolu olarak kullanılmaya devam ediliyor.” l Ekonomi Servisi

Uzaktan eğitime erişimde güçlük yaşayan yaklaşık 400 bin 8. sınıföğrencisi LGS’ye girecek

Uzaktan eğitime erişimde güçlük yaşayan yaklaşık 400 bin 8. sınıf öğrencisi LGS’ye girecek Milyonlarca öğrenci haziran ayında geleceklerini şekillendirecek merkezi sınavlara girecek. Öğrencilerin birçoğu bu sınavlara eşitsiz koşullarda hazırlanıyor. Kimisi özel kurs ve özel öğretmenlerle eksiklerini kapatmaya çalışıyor, kimisi de yoksulluk nedeniyle müfredatı bile takip edemiyor. Eğitim-İş Sendikası Genel Başkanı Orhan Yıldırım, Milli Eğitim Bakanlığı’nın “sınavların kapsamında bir değişiklik söz konusu olmadığı ve öğrencilerin tüm müfredattan sorumlu olacakları”na ilişkin açıklamasına dikkat çekerek “Ekonomik yoksunluk içindeki aileler çocuklarına bilgisayar, tablet ve internet alamadığı için milyonlarca çocuğumuz uzaktan eğitime EBA üzerinden bir yıldır erişim sağlayamamıştır. MEB resmi raporunda erişim ilkokullarda yüzde 66, ortaokullarda yüzde 73 ve ortaöğretimde yüzde 77 olmuştur. Devlet okullarında okuyan öğrenciler ile özel okullarda eğitimine devam eden öğrenciler arasında zaten var olan eğitimde fırsat eşitsizliği, uzaktan eğitim sürecinde daha da artmıştır” dedi. Özel okul öğrencilerinin tablet, bilgisayar ve internet sorunu yaşamadığı için uzaktan eğitime devam edebildiğini ancak devlet okullarında okuyan öğrencilerin uzaktan eğitime erişiminin büyük oranda aksadığını belirten Yıldırım, sınavlarla ilgili şunları söyledi: “Varsıl ailelerin çocukları için sağladığı ‘özel öğretmen’ tutarak eksik eğitimi tamamlama yolunu seçmesi, bu farkı iyice açmıştır. 2020 yılında LGS’ye yaklaşık 1 milyon 500 bin öğrenci katılmıştır. Erişim sorunu yaşayan öğrenci yüzdesine bakıldığında bu yıl yaklaşık 400 bin 8. sınıf öğrencisinin uzaktan eğitime erişemediği ortadadır. Bu oran, üniversite sınavına girecek 12. sınıf öğrencileri açısından da aynıdır.Geçen yıl LGS ve YKS’de uzaktan eğitime erişim sağlanamadığı için yüz yüze eğitim sonrasındaki konular sınava dahil edilmezken, bu yıl ne değişmiştir ki tüm müfredattan öğrenciler sorumlu tutulmak isteniyor? Eğitim-İş Sendikası olarak MEB’i uyarıyoruz! Ya tüm çocuklarımızın eksik kalan ders konularının yüz yüze telafisinin tamamlanacak süreye kadar bu sınavları erteleyin ya da geçen yıl olduğu gibi bu yıl da sorumluğunuz dahilinde veremediğiniz eğitim ders konularından öğrencilere soru sormayınız. Aksi durumda yüz binlerce çocuğumuzun hak etmediği sınav sonuçlarından sizler sorumlu olacaksınız.”Eğitimci Feray Aytekin Aydoğan, salgında müfredatta seyreltilme konusunda çalışma yapılmadığını belirterek “Tüm öğrencilerin salgına ve yaşanılan eşitsizliklere rağmen uzaktan ve yüz yüze eğitimdeki tüm kazanımlardan sorumlu olması akıldışı. Salgında çalışmak zorunda bırakılan, yüz yüze ve uzaktan eğitime hiç erişemeyen veya yalnızca televizyon ile ulaşabilen bir öğrenciyi eşit koşullara sahipmiş gibi aynı sınava nasıl zorlayabilirsiniz?” dedi.  İPTAL EDİLMELİSalgında okulların kapanmasından bugüne uzaktan eğitime erişim için cihaz ve internet sorununun çözümlenmediğine dikkat çeken Aydoğan, şunları söyledi: “MEB’in son aylarda açıkladığı veriler göre de hâlâ milyonlarca öğrenci uzaktan eğitime erişemiyor. Ulaşabilen öğrencilerin yüzde 64’ü ise ebeveynlerinin cep telefonları ile derse girebiliyor. Ayrıca yüz yüze eğitimin gerçekleştiği haftalarda da seyreltilmiş ve aşamalı eğitimle öğrenciler uzaktan eğitimle birlikte en fazla 3 gün eğitime ulaşabiliyor. Yüz yüze eğitimin olduğu dönemlerde de öğrencilerin ulaşabildiği ders, kazanım sayısı azalmış durumda. Salgın süresince tüm sınavlar iptal edilmelidir. LGS sınavı da iptal edilmelidir. Her öğrencinin istediği okulda eğitim görme hakkı vardır.”

Uzmanların yaptığıaraştırmalaröğrencilerin 'uzaktan'öğrenemediği sonucu verdi

Uzmanların yaptığı araştırmalar öğrencilerin 'uzaktan' öğrenemediği sonucu verdi Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Bölümü (BÖTE) öğretim üyeleri, TÜBİTAK destekli olarak İstanbul’un tüm ilçelerinden toplam 6 bin 342 ilköğretim, ortaöğretim ve lise öğrencileri ile öğrencilerin uzaktan eğitime ilişkin algıları ve duygularına yönelik çalışma düzenledi. Çalışmadan elde edilen veriler, öğretmenlerin ders işleyişine yönelik öneriler geliştirilerek kitapçık haline getirildi ve okul yöneticileri ile öğretmenlere iletildi. Derslere düzenli devam eden öğrencilerin yüzde 47.8’i, “Çevrimiçi ortamda öğreniyorum” derken, derslere bazen giren öğrencilerin yüzde 20’si “Çevrimiçi ortamda öğreniyorum” yanıtını verdi. Sessiz ev ortamına sahip öğrencilerin yüzde 38.7’si, ders sürecini daha verimli geçirdiğini, yüzde 61.1’i ise okulda yapılan yüz yüze derslerde, uzaktan eğitime göre daha iyi öğrendiklerini kaydetti. Sınıf kademesi arttıkça çevrimiçi derslerden öğrendiğini belirten öğrenci oranının azaldığına işaret edilen kitapçıkta, ilkokul öğrencilerinin yüzde 52.3’ünün, ortaokul öğrencilerinin yüzde 42.8’inin, lise öğrencilerinin yüzde 21.3’ünün çevrimiçi derslerden öğrendiğini söylediği belirtildi. Öte yandan bazı derslerde öğrenip bazı derslerde öğrenemediğini söyleyen öğrencilerin oranının, sınıf kademesi arttıkça yükseldiği ifade edildi. İkokul öğrencilerinin yüzde 43.4’ü, ortaokul öğrencilerinin yüzde 50.6’sı ve lise öğrencilerinin 62.3’ü, bazı derslerde öğrendiğini, bazı derslerde ise öğrenemediğini kaydetti. Derslerde dikkatini toplayabildiğini belirten öğrenci oranı sadece yüzde 26.2. 

Covid-19 kabusu tüm sağlık sorunlarınıgeçti

Covid-19 kabusu tüm sağlık sorunlarını geçti Akdeniz Üniversitesi Verem Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (AKVUAM) tarafından çevrimiçi düzenlenen “Dünya Tüberküloz Günü Paneli”ne çoğunluğu tıp fakültesi olmak üzere farklı alan ve sektörlerden katılım sağlandı. DSÖ verilerine göre mart ayına kadar dünyada Covid-19 vaka sayısı 129 milyon, ölüm oranı ise 2.8 milyon olarak kayıtlara geçti. Türkiye’deki vaka sayısı ise 3.32 milyon olarak görülürken ölüm oranının 31 bin 537 olarak DSÖ kayıtlarına geçtiği görülüyor. AKVUAM Müdürü Prof. Dr. Ahmet Yılmaz Çoban, “Tüberküloz, yıllardır ölüme neden olan hastalıklar listesinde en üst sırada yer alıyordu. Geçen yıl Covid-19 en üst sıraya yerleşti” dedi. Pandeminin mevcut hastalıkları da olumsuz etkilediğini belirten Çoban, “Tüberkülozdan korunmada etkin yeni bir aşı ve ilaçlara ihtiyacımız var” diye konuştu.

Hastalık, evsizlik ve yoksulluk 'böbreğimi satmaya mecburum' dedirtti

Hastalık, evsizlik ve yoksulluk 'böbreğimi satmaya mecburum' dedirtti Döndü Kezlere, kirasını ödeyemediği için evsiz. Kanser hastası eşi sokaklarda yatıyor. Eşini kaybeden çocukluk arkadaşı, 10 gün önce ona evinin kapılarını açmış. Çocukları ve torunuyla beraber orada kalıyor. Döndü Kezlere, İstanbul’da doğdu... 21 yaşında eşiyle görücü usulü evlendi. Şimdi 43 yaşında. Eşi, halı yıkama fabrikasında temizlik işçisi olarak çalışıyordu. Düzgün bir hayatları vardı, ta ki üç yıl önce eşi beyin kanseri olduğunu öğrenene kadar. Ameliyat oldu olmasına, ışın ve kemoterapi tedavisi de gördü. Hasta olduğunu çalıştığı yerden saklamıştı, işsiz kalmaktan korkuyordu. Nitekim bir gün temizlik yaparken fenalaşıp yere yığılınca ve hastaneye kaldırılınca kanser olduğunu herkes öğrendi. O gün işine son verdiler. Derin Yoksulluk Ağı’nın kapısını çalıyor, kiralarını ödeyemeyen aileye üç aylık kira yardımı gidiyor. Arkası yine yoksulluk... Kış ortasında doğalgazı kesiliyor. Televizyonu satıp ödüyor. Bir aylık kirasını veremediği için ev sahibi kapısına dayanıyor. Evden çıkarılıyorlar. Üstelik evin eşyasını almasına da izin vermiyor. “Ne zaman kirayı verirsen o zaman gelir alırsın” diyor. 1100 lirayı ödeyemediği için evden sadece kıyafetlerini alıp çıkıyor... Yalnız değil. TORUNU KUCAĞINDADöndü Hanım’ın hikâyesi neresinden bakarsanız bakın dramatik... Sorun bir değil, iki değil... Mesela oğlu... 2 yıl önce okuldayken bir kıza âşık olmuş, severek evlenmişler... Ama hayat tersyüz olunca gelini dayanamamış, yoksulluk gözünü karartmış, oğlan askerdeyken annesi 1.5 yaşındaki çocuğu babaannenin kollarına bırakıp akrabalarının evine gidiyor. Bir yandan oğluna üzüldüğünü söylüyor, gözleri dolu dolu Döndü Kezlere’nin: “Gelinim evi terk ettikten sonra oğlumun psikolojik sorunları başladı. Üstelik akciğerinde de nodül göründü. Askerden çürük raporu verilecek, şimdi izne geldi” diyor.  Peki, şimdi nerede yaşıyor?Eşini kaybeden çocukluk arkadaşı 10 gün önce ona evinin kapılarını açmış. Çocukları ve torunuyla beraber orada kalıyor. Arkadaşı, “Laf olur” diye eşini istememiş. Döndü Kezlere anlatıyor: “Eşim bir haftadır yok. Sebze halinin orada bir türbenin yanında yatıyor, bazen arkadaşlarının evine gidiyor. Orada bazen arkadaşlarına yardım edip karnını doyuruyor. Zaten bir süredir yokluktan huzur da kalmadı. Kanser hastası olduğu için kimse eşime iş vermiyor. Canım yanıyor. Tek başıma olsam gidip kadın sığınma evine sığınayım. Ama oğlum, kızım, torunum, hasta eşim... Sosyal Hizmetler’i aradığımda sadece sen sığınabilirsin, çocuğu da Çocuk Esirgeme Kurumu’na ver diyorlar. Torunumu Çocuk Esirgeme Kurumu’na verdikten sonra yaşamanın bir anlamı var mı, siz söyleyin bana...”/Archive/2021/4/3/004441389-02-dondu-hanim-foto-vedat-arik-01.jpgPazarlarda 7.5 liradan lif satıyor Döndü Kezlere: “Dün bir pazardaydım, 10 tane lifime zabıta el koydu. Durumumu anlattım ama bir şey olmadı. Ataşehir Belediyesi’ne başvurdum, yiyecek yardımı çıktı, bu ay verecekler.”‘SADECE NEFES ALIYORUZ’Çok zor bir soru bu. Geçmişi anlatıp duruyor: “Varlıklı değildik elbet ama eşim yemeğimizi, tüpümüzü her şeyimizi alırdı. Şükrederek yaşayıp gidiyorduk. 1 haftadır görmüyorum onu, çünkü oraya gidip gelemem. Eşimden gençliğimde dayak da yedim, ağzımda iki dişim yok. Ama sonra iyiye gittik. Şimdi her şey altüst oldu. Sadece nefes alıyoruz diye şükrediyoruz şimdi.”GİDECEK EVİM YOKVe zor kararı verdiği gün...Tanıdıklarına mesaj attı. “Sesimi duyun, yalvarıyorum. Benim gidecek bir evim yok. Eşim hasta. Böbreklerimi satıyorum. İhtiyacı olanlar 0 5xx xxx xx xx ‘nolu telefondan bana ulaşın.”Peki onu böbreğini satmak isteyecek noktaya getiren neydi? Anlatıyor Döndü Hanım: “Bu kararı verdim, çünkü o gün torunuma bir tavuk çorbası bile pişiremedim. Belki böbreğimin bir alıcısı olur diye düşündüm. Daha kimse aramadı. Bilmiyorum, çaresizim, elbette böbreğimi satmak istemiyorum, kim ister... Ama satarsam, belki başımızı sokacak bir ev kiralarız. Belki eşim sokaklarda ölecek yarın bir gün, haberim bile olmayacak. Böbreğimi satarsam, çocuklarım acıktığı zaman mutfakta rahat rahat istediklerini yiyebilirler belki. Ben yine başkalarının verdiği eskileri giyeyim ama torunuma çorba yapabileyim. Mecburum...”“Böbreğimi satmaya mecburum...” Yoksulluğun geldiği noktada sözün bittiği yer burası...

Hastanede tedavi olabilmek için 20 gün yatak sırasıbekleyen 37 yaşındaki kadın yaşamınıyitirdi

Hastanede tedavi olabilmek için 20 gün yatak sırası bekleyen 37 yaşındaki kadın yaşamını yitirdi Takı yapıp satarak geçimini sağlamaya çalışan ve romatizmal bir hastalığı olan Aslı Özkısırlar (37), İzmir’de hastanelerde yatak bulamadığı için dün hayatını kaybetti. Özkısırlar, hayatını kaybetmeden önce sosyal medya hesabından Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı etiketleyerek “Neredeyse 10 günden fazladır hastaneye yatış için bekliyorum. Yatak yok. Ama siz yapın kongrenizi. Benim çektiğim ağrının eziyetin ne önemi var sonuçta. Sürünerek ölürsünüz umarım”, “Araya 4747473829 kişiyi sokup hastanede yatak ayarlamaya çalıştık. Sabah başhekim yardımcısı çağırdı. Lütfen şans, dua, ne varsa gönderin”, “20 gündür hastanede boş yatak bekliyorum ben” diye yazmıştı. Gazetemize konuşan amca Halis Özkısırlar, yeğeninin hastanelerdeki yoğunluktan dolayı boş yatak bulamadığını dile getirerek “Bozyaka Araştırma Hastanesi’nde yatak bulamadı. Durumu kötüydü. Bu süreçte nefesi kesildi ve ciğerleri su topladı. Damar tıkanıklığı vardı. Anjiyo olmuştu, stent takılmıştı. Aşırı kilo kaybı da vardı. Onun önüne geçemediler. Yeşilyurt Devlet Hastanesi çok yoğun olduğundan dolayı yatak yoktu. Biz size haber vereceğiz dediler ama dönüş yapmadılar. Durumu ağırlaşınca Yeşilyurt Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Yoğun bakıma alındı. Orada da yer olmadığı için Ege Yaşam Hastanesi’ne sevk edildi. Bu sabah vefatını haber verdiler. Şu an Aslı’nın cenaze törenindeyim. Çok üzgünüz” diye konuştu.  İSYAN ETTİĞİ İÇİN Mİ?Özkısırlar’ın bir arkadaşı, “Aslı, İzmir Alsancak’ta tezgâh açıp takı satardı. Annesi ile beraber oturuyordu. Kulağında protez vardı. Protezin pahalılığından isyan ediyordu. Son iki yıl da romatizmal hastalık çekiyordu. Haklı olduğu konuda sözünü esirgemezdi. Sosyal medyada yazdığı için yatak bulamamış olabilir” dedi. KILIÇDAROĞLU: ZULÜMCHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da Özkısırlar’ın ölümüne isyan etti. Sosyal medyadan video paylaşan Kılıçdaroğlu, “Türkiye bu zulmü kabul ve hak etmiyor” diyerek paylaşımına “Zulme, ancak paslı vicdanlar razı olur” notunu düştü.İzmir İl Sağlık Müdürlüğü’nden Özkısırlar için yapılan açıklamada “Hastane yatakları tam dolu olmamasına rağmen, uygun koşullar sağlanana kadar romatoloji servisine yatışının ertelenmesine karar verilmiştir” denildi.

Erzincan Garnizon KomutanıTümgeneral Ala’nın, kandil mesajında dikkatçeken söylem benzerliği

Erzincan Garnizon Komutanı Tümgeneral Ala’nın, kandil mesajında dikkat çeken söylem benzerliği Siyasal iktidarın tarzının ve tavrının, TSK personeline yansımasının örnekleri gün geçtikçe daha çok ortaya çıkıyor. Siyasal iktidarın tarzı ve tavrının Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) personeline yansımalarının örnekleri gün geçtikçe daha çok ortaya çıkıyor. Bir yandan subay ve astsubaylık için öğrenci alımındaki koşullar tartışılırken bir yandan da tarikat dergâhına giden amiralin fotoğrafları gündeme geliyor. Derken benzer bir gelişme Erzincan’da yaşanıyor. Erzincan Garnizon Komutanı Tümgeneral Davut Ala, Miraç Kandili için mesaj yayımlayan ilk komutanlar arasına giriyor. Ala’nın tebrik kartında kullandığı dil, iktidar partisi AKP’nin söylemine çokça benziyor.Tümgeneral Ala, geçen Miraç Kandili için bir tebrik kartı hazırlıyor ve yayımlıyor. Ala, mesajda şu ifadelere yer veriyor: “Miraç Kandili’nin başta şahsınıza, ailenize ve dahi Türk milleti ile âlem-i İslama sağlık, huzur ve muvaffakiyetler getirmesini Yüce Rahman’dan niyaz eder, saygılarımı arz ederim.”Ala’nın tebrik kartında görevi 3. Ordu Kurmay Başkanı ve Erzincan Garnizonu Komutanı olarak, rütbesi gereği iki yıldızlı bir flamanın altında yer alıyor. Flama, tebrik kartının sol tarafında bulunuyor. Flamanın tam karşısında ve kartın sağ tarafında ise 15 Temmuz logosuna yer veriliyor. Logonun altında ise Cevdet Paşa’nın “Cümlemiz faniyiz. Lakin devlet-ü millet ve vatan bakidir...” ifadesi bulunuyor.ÇATIŞMADA YARALANMIŞTIKomutanların dinsel özel günlerde bu tür paylaşımlarda bulunma uygulamaları son dönemde yaşanmaya başladı. Üst düzey askeri yetkililer ve komutanların daha önce kandillerde bu tür mesajlar içeren tebrik kartları paylaşması görülmemişti. Ala’nın mesajındaki dil de TSK’nin daha önce kullanmadığı bir tarz içeriyor. Tebrik kartındaki tarzın daha çok iktidar partisi AKP’nin mesajlarıyla benzeşmesi dikkat çekiyor.Tümgeneral Ala, 15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişimi sırasında darbecilere karşı çıkmıştı. Ala, İstanbul Kartaltepe Kışlası’nda darbe girişiminde bulunan FETÖ’cülere karşı mücadele etmiş, çatışmaya girmiş ve yaralanmıştı. Ala, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzaladığı kararname ile 3. Ordu Komutanlığı Kurmay Başkanlığı ve Erzincan Garnizonu Komutanlığı görevine getirilmişti.TUĞAMİRALİN İNCELEMESİ SÜRÜYORMakam aracı ile gittiği tarikat tekkesinde cüppe ve sarıkla fotoğrafları kamuoyuna yansıyan Tuğamiral Mehmet Sarı ile ilgili Milli Savunma Bakanlığı’nın (MSB) yürüttüğü inceleme sürüyor.Edinilen bilgiye göre Mehmet Sarı, 1987’de Heybeliada Deniz Lisesi’nden, 1991’de Deniz Harp Okulu’ndan mezun oldu. Daha sonra ABD’ye giderek yüksek lisans yaptı ve muharip sınıftan mühendis subay sınıfına geçti. Muharip subay olmadığı için Harp Akademisi’ni bitirmedi. Mühendislik alanında yüksek lisans yapmasının ardından muharip sınıftan mühendislik sınıfına geçen Sarı, Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) kararıyla sınıftan amiral olarak terfi ettirildi. Konuya ilişkin bilgi veren kaynaklara göre amiral sıkıntısının yaşandığı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda terfi eden Sarı, İkmal Komutanlığı’na getirildi. Sarı hakkında MSB soruşturmasına göre karar verilecek.

Sendikalar, mülakatın tamamen kaldırılmasınıisterken mülakatın mülakatınıgetirmek isteniyor

Sendikalar, mülakatın tamamen kaldırılmasını isterken mülakatın mülakatını getirmek isteniyor Sendikalar, torpile kapı açtığı gerekçesiyle sözlü sınavların (mülakat) kaldırılmasını talep ederken iktidar bir adım daha ileriye taşımak istedi. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda KPSS, yazılı ve sözlü sınavla işe giren personele, uzmanlık için ayrıca mülakat yapılmak istendi. Üstelik buna ilişkin detaylar da yönetmelik olarak değil, “usul ve esaslar” şeklinde düzenlendi. Resmi Gazete’de yayımlanması gerekirken yayımlanmadı. Danıştay, yürütmeyi durdurma kararı verdi.Hazine ve Maliye Bakanlığı, kurum içinden defterdarlık uzmanı ve gelir uzmanlığı alımı için “usul ve esasları” belirledi. Başarılı olabilmek için 75 puan ve mülakat şartı getirildi. Ancak bu usul ve esaslar, Resmi Gazete’de yayımlanmadı. Büro Emekçileri Sendikası (BES), düzenlemenin kendilerine tebliğ edilmediğine, Resmi Gazete’de yayımlanmadığına dikkat çekerek Danıştay’da dava açtı. Sendika, kurumda uzun yıllar görev yapan, işe başlarken hem KPSS hem kurum yazılı sınavı hem de sözlü sınavlardan geçerek ataması yapılan personelin, ayrıca objektif olmayan sözlü sınava katılma koşulunun aranmasının hukuka aykırı olduğuna dikkat çekti. ‘YÖNETMELİKLE UYUMLU DEĞİL’Danıştay 2. Dairesi kararında, bakanlığın belirlediği “usul ve esaslarda” yazılı ve sözlü sınav puanı, sınav kurulunun oluşumu gibi mevcut yönetmeliklerle uyumlu olmayan hükümlere de yer verildiğini belirtti. Bu düzenlemelerin yönetmelikle gerçekleştirilmesi ve Resmi Gazete’de yayımlanması gerektiğini kaydeden Danıştay, şu değerlendirmeyi yaptı: “Davalı idare bünyesinde görev yapan personelin defterdarlık uzmanı veya gelir uzmanı olarak atanmasına dair genel hükümleri içeren hususların, belirtilen yasal gerekler yerine getirilmeksizin, usul ve esaslar şeklinde adsız düzenleyici işlemle düzenlenmesinde ve bu düzenlemenin Resmi Gazete’de yayımlanmamasında hukuka uyarlık görülmemiştir.” Danıştay, telafisi güç zararlar ortaya çıkacağına işaret ederek, sözlü sınav ile en az 75 puan şartının yürütmesini durdurdu. Karar oybirliğiyle alındı. 

Zafer Havalimanıiçin verilen garantiödemesinin ertelenmesi 'uygun' bulunmadı

Zafer Havalimanı için verilen garanti ödemesinin ertelenmesi 'uygun' bulunmadı Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürlüğü, Kütahya, Afyon ve Uşak illerine hizmet vermek üzere yap-işlet-devret (YİD) modeli ile yaptırılan Zafer Havalimanı için verilen garanti gereği ödemelerin koronavirüs nedeniyle ertelenmesi önerisini “kamu menfaatına uygun” bulmadı. CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, suç duyurusunda bulundu. Zafer Havalimanı için devletin verdiği yolcu garantisinin söz verilenin çok altında kaldığı ortaya çıkmıştı. TBMM KİT Komisyonu üyesi CHP’li milletvekilleri, komisyon başkanlığına bir önerge vererek sözleşmedeki “mücbir sebepler gereği” koronavirüs salgınının göz önünde bulundurularak 2020 yılı için ödenmesi gereken 6 milyon 738 bin 310 Avro’nun ertelenmesini ya da borcun silinmesini istemişti. Önerge, AKP’li milletvekillerinin oylarıyla reddedilmişti. Konunun görüşüldüğü KİT Komisyonu toplantısında söz alan CHP’li Deniz Yavuzyılmaz, koronavirüsün mücbir sebep olup olmadığını sormuştu. Yavuzyılmaz’a gelen yanıtta işletme ile şirket arasından imzalanan uygulama sözleşmesinde salgın hastalığın bir mücbir sebep olarak tanımlandığı belirtilmişti. Yanıtta, “Yaşanan süreçte mücbir sebep halinin gerekçe gösterilerek edimlerin askıya alınmasını talep etmenin kamu menfaatına uygun olmayacağı değerlendirilmektedir” denilmişti.SUÇ DUYURUSU Gelen yanıtı Cumhuriyet’e değerlendiren Yavuzyılmaz, “2020 yılında tutturulamayan yolcu sayısı, garanti edilenin yüzde 99’u seviyesine ulaştı. Yani kamu adına bakarsak bardağın yüzde 99’u boş. Önceki yıllarda da durum farklı değil. 2012 - 2020 yılları arasında ortalama hata payı yüzde 97. Havalimanının kamuya devredileceği 2044 yılına kadar bu yüzde 97’lik hata payı devam ederse görevli şirketin kasasına Hazine garantisi olarak 208 milyon Avro para girecek. Bu tümüyle kamu zararıdır. Zafer Havalimanı hayali bir iştir. Neredeyse hiç uçak inmediği, kalkmadığı ve yolcusu bulunmadığı halde Hazine, bu şirkete 208 milyon Avro ödeyecek. Konuyla ilgili suç duyurusunda bulundum” dedi.




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter