Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Monday, 12.15.2025, 05:39 PM (GMT)

News - Haberler

Yalnızlık ekseninde dönenöyküler

Yalnızlık ekseninde dönen öyküler Aramızda Bir Bahçe Yakınlığı’ndaki (Notos Kitap) öyküler, modern dünyanın açmazlarında yalnızlaşan, bu yalnızlıkla birlikte dış dünyaya yabancılaşan bireylerin öyküleri. Kitapta, ironi, mizah ve hüznün iç içe geçtiği, izlenimci anlatıma sahip toplam yirmi altı öykü bulunuyor. /Archive/2021/3/31/171603129-kapakic1.jpg BİLDİĞİMİZ DÜNYALAR! Charles Taylor, Modernliğin Sıkıntıları’nda dünyanın büyüsünün çözülüp dağıldığından söz eder. Ona göre, “modern dünyanın en büyük kazanımı” gibi gözüken “bireycilik” anlayışı, beraberinde, bireye, “önemli bir şeyleri kaybettiği kaygısını” da getirir. Yani insanlar artık kendilerini büyük bir düzenin parçası olarak hissedemezler. Son dönem yaşanan siyasi olaylar ve küresel salgınla da, kapitalist düzenin boğazını sıktığı birey daha yoğun varoluş kaygılarıyla karşı karşıya gelmeye başladı. Uygarlığımız ‘gelişirken’ çağdaş kültürün ve toplum yapısının değişimini, bireyin kayıp ya da çöküş duygusuyla deneyimlediklerini, yabancılaşma ekseninde yalnızlaşmayı ele alan metinler çoğalmaya başladı. Çiyil Kurtuluş’un Aramızda Bir Bahçe Yakınlığı’ndaki öyküleri de modern dünya açmazlarında yalnızlaşan, bu yalnızlıkla birlikte dış dünyaya yabancılaşan bireylerin öykülerini karşımıza çıkarıyor. Kitapta ironi, mizah ve hüznün iç içe geçtiği, çoğu izlenimci anlatıma sahip toplam yirmi altı öykü yer alıyor. Bildiğimiz dünyaların hikâyeleri hepsi de. Günlük yaşamda karşılaştığımız kişiler -ya komşumuz ya bir dostumuz ya da iş arkadaşımız-... “Emoji Amor”, en etkileyici öykülerden. Yalnız bir kadının internette tanıştığı bir erkekle buluşmaya gidişini anlatıyor. Bireysel emeklilik uzmanı Semra Hanım’ın yalnızlığı, bu yalnızlığın verdiği itkiyle sosyal medyada arayış, Cenk’le tanışması ve uzaktan uzağa büyüyen bir ilişki... Yazarın hınzır dili katmanlı öyküsünün akışında yer yer gülümsetiyor. İç monologlar da karakterin derinleşmesi açısından çok değerli. “Hışırtı” öyküsünde ise karanlık bir orman yolundan sevgilisinin evine gitmeye çalışan bir kadının takip edildiğini fark ettiği o korku dolu anları anlatıyor. Öykünün kadınların birbirinden güç alması, eril otoriteye karşı çıkıp kendi evine dönmesi bir metafor olarak da dikkat çekici. /Archive/2021/3/31/171618301-ic2.jpg GÜÇLÜ SESİ OLAN GENÇ BİR ÖYKÜCÜ Uğurlu sayısını arayan bir kadının öyküsünde ise karakterin dünyası başarılı bir şekilde verilmiş. Öykülerin ritmi, sözcük seçimleri, anlatıcının dili, karakterle uyumu, Kurtuluş’un dil üzerine de düşünen bir yazar olduğunu gösteriyor. Karakter bakış açısıyla yazılan çoğu öyküde şimdiki zamanın içinde sıkışıp kalan bireyin yansımasını sunuluyor. Öykülerde görünen yüzüyle anne kız çatışmalarının, olgun, yalnız kadınların ruhsal dönüşümünün, evlilik içerisinde gittikçe suskunlaşan çiftlerin kopuşlarından söz etmek olanaklı. Ama bunların da ötesinde, bireyin kendine ve çevresine karşı yalnızlaşması ve modernliğin getirdiği başkalaşımla her şeye yabancılaşması söz konusu. Aramızda Bir Bahçe Yakınlığı’nda, Charles Taylor’ın sözünü ettiği dünyanın büyüsünün çözüldükten sonra bize kalan o suskunluk anları anlatılır. Derin yalnızlıkların içinde solan bireyin yabancılaşması yeşerir. Bana göre kitabın ismi de bu yalnızlığı barındırır. Çiyil Kurtuluş, öyküleriyle edebiyatımızda yeni bir kapı aralayan, güçlü bir sesi olan genç bir öykücü.

Gotik fantastik bir kadın romanı!

Gotik fantastik bir kadın romanı! Cinsel, etnik ve dini ayrımcılığın, kadın cinayetleri başta olmak üzere kadına yönelik şiddetin tüm biçimlerinin sıradanlaştığı günümüzde Özlem Ertan, Dolunay Ayini (Dark İstanbul) romanında yarattığı fantastik, gerçeküstü ve büyülü atmosfer içinde; Yunan mitolojisinde ötekileştirilen kadınların hikâyelerinden, İstanbul’un kadim geçmişine kadar uzanan bir yolculuğa çıkarıyor. Ve bu kapsamlı tarihselliğin bir noktasında , 6-7 Eylül Olayları’nı da içeren toplumsal meselelerle hesaplaşmaya girişiyor. /Archive/2021/3/31/171355959-kapakic1.jpg CADILARIN TANRIÇASI; HEKATE! Yazar Özlem Ertan’ın, Dolunay Ayini romanında, Yunan tanrıçası Hekate anlatının baş figürü olarak karşımıza çıkıyor. Hekate edebiyatta ve birçok fantastik dizide adı sıkça anılan bir tanrıça. Anadolulu. Karyalı. Yazara göre, sanılanın aksine kötücül bir tanrıça değil. O, Ay’ın hanımı, yeraltının hâkimi, kentlerin koruyucusu. Kadınların, cadıların tanrıçası. Yeraltının kapılarını açan anahtarların da sahibi. Ertan, cadıları -alışılageldik kimliklerinin ötesini göremeye çalışarak- kötücül olmaktan ziyade bilge, doğayı tanıyan, şifacılık hünerleri gösteren, doğanın ve hayvanların dilinden anlayan değerli kadınlar olarak tanımlıyor ve tanıtıyor. Hikâyemize gelince… Aydan, İzmir’de yaşayan, annesini ve babasını kaybetmiş, yıllarca üvey babası tarafından cinsel tacize uğramış, yıpranmış, içine kapanmış bir karakter. Yaşama, kimselerle paylaş(a)madığı derin hayal gücüyle direniyor. Ayrıca hayaletleri görme gibi bir yeteneği var. Olaylar bir gece annesinin hayaleti karşısında beliriverdiğinde başlıyor... Annesi Aydan’a “göründüğünde” kızına İstanbul’a, Beyoğlu’na gitmesini ve onu orada bulacağını söyler. Genç kadın bunun üzerine soluğu İstanbul’da alır. Aydan’ın Beyoğlu’nda tanıştığı Ece Hanım, eşlerinden şiddet görmüş kadınlara maddi karşılık göz etmeden yardım eden avukat Hilal Hanım’ın bürosunda sekreterlik işi bulması için yardımcı olur. /Archive/2021/3/31/171407381-ic2.jpg ANTİK ÇAĞ VE AYDAN’IN RÜYALARI! Aydan kısa süre sonra antik çağ tapınaklarında dolunay altında düzenlenen ayinlerle ilgili rüyalar görmeye başlar. Rüyalarındaki ayinlerin birinde siyah köpekler tarafından parçalanan bir adam görür. Birkaç gün sonra gazetelerde Emirgan Korusu’nda köpekler tarafından parçalanmış bir erkek cesedi bulunduğunu, üstelik maktulün karısını öldürmek suçundan arandığını okur. Koruda bulunan ceset Aydan’ın rüyasında gördüğü, siyah köpekler tarafından parçalanan adamın ta kendisidir. Bir başka rüyasında beş kadın bir erkeği yılanları kullanarak zehirler. Bu rüyasından sonra da yılan tarafından zehirlenmiş bir erkek cesedi bulunur. Maktul üç kadının öldürülmesinden aranan bir cinayet zanlısıdır. Aydan’ın rüyalarıyla gerçek yaşamda işlenen cinayetler arasında nasıl bir bağlantı vardır? Aydan günümüz İstanbul’unun tarihi semtlerinde dolaşıp gerçek kimliğini bulmaya uğraşırken, kendisine Ece Hanım’ın anlattığı antik çağ hikâyeleri ve tanrıça Hekate destek olacaktır. Özlem Ertan’ın Dolunay Ayini, bir yandan içerdiği derin Antik Çağ mitoloji bilgisiyle okuru bilgilendiren öte yandan kahramanlarını dolaştırdığı tekinsiz mekânları ve hayaletleriyle gotik bir atmosferde gelişen bir fantastik kadın romanı.

Lezzet, paylaşmaktır... Y. Bekir Yurdakul'un yazısı...

Lezzet, paylaşmaktır... Y. Bekir Yurdakul'un yazısı... Hayatı anlama, yorumlama, kıymetlendirme yolculuğuna masallarla çıkalım isteyen Judith Liberman; kilitli kapıları açıyor, yüksek duvarları etkisizleştiriyor, insanı insanla, üstelik unutturulmaya yüz tutmuş değerlerimizi incelikle anımsatarak yeniden buluşturuyor. Doğayla barışık bir yaşam özlemiyle de fotoğrafı tamamlıyor. /Archive/2021/3/31/171127413-ic1.jpg Masal Terapi, Masallarla Yola Çık, Önce Hayal, Bir Masal İyi Gelir yapıtlarıyla okumalarımıza ve düş dünyamıza yepyeni sevinçler katan Judith Malika Liberman bu kez olmazsa olmazlarının uzağına savrulmuş, yaşamının renkleri solmaya yüz tutmuş bir köye götürüyor. Çocuklarımız için kaleme alınan, şarkıların da eşlik ettiği Taş Çorbası’nı, bana sorarsanız önce büyükler okumalı hem de döne döne hem de “Ne yapıyoruz ki varlık içinde yalnızlığımız her geçen gün artıyor?” sorusu eşliğinde Liberman’ın açtığı kapıda kol kola girerek... Okuru, daha kapakta, Zeynep Özatalay’ın sıcacık yorumu karşılıyor; güzelim sokak hayvanları, kuşlar; meraklı, sevecen, halaya durmaya hazır bakışlarla bütünlüklü bir yaşam anlayışı... Kapağı açıyorsunuz ya da parmaklıklı ahşap bahçe kapısının mandalını kaldırıyorsunuz: İşte bahçedesiniz! Sarı zeminde, çorbanın aracı gereci kendini anımsatıyor sanki. Özatalay’ın zeminde sarıyı tercihi de boşuna değil: Ne varsa kullanılsın, unutmayın e mi, diyor. Ve hikâye başlıyor. BÖYLE DEĞİLDİ HAYATIMIZ Gün günden çoğalıyor kapıları çivilenmişçesine kilitli, duvarları her yıl biraz daha yükselen evlerimizin sayısı. Ve uzağa düşüyor insan insandan... Bu gerçeğe karşın, söze, “Köy var, köy var... Bazı köylerde her evin kapısı açık...” diye girerek umudun ışığını tutuyor üstümüze. Ardından “Paylaşılan emekler, alt dallardaki kirazlar insanların, üst dallardakiler kuşların...” diye sıraladığı üç tümceyle de epeydir unutturulmaya yüz tutmuş, özlediğimiz bir hayatı anımsatıyor. Anlatının ilk penceresinden bakarken hayata, Liberman’ın sözünü ettiklerinden ne çok köy düştü aklıma!.. Onlardan ikisini olsun bir anımsatayım istedim: Biri İzmir’in Çaltılıdere’si... “Adı ne güzelmiş!” dedim tabelayı görünce. “Adı güzel ama hikâyesi de bambaşkadır.” dedi dostlar. Tanrı misafiri kabul etmezler, “Susadıysan işte dere, acıktıysan başka yere, yatacaksan geldiğin yere...” derlermiş. Hâlâ böyle midir, bilmem ne ki sınamaktan çekinsem de birçok kez dinledim bunları; demem o ki namı yürüyor köyün. Öteki Kayseri Yeşilhisar’ın Güzelöz’ü (Maucan’ı). Ağustosun sıcak mı sıcak bir gününde, güneş tepeden aşağı dönerken varmıştık çıplak üç tepe (tepelerde doğal kuş yuvaları) arasına sığınmış Güzelöz’e. Köyün ortak fırınının yandığı günlerden biriymiş ve fırında kuru fasulye ve sarma pişmiş. Yanında da bulgur pilavı. Kendilerine göre hepsi. Amcaoğlu Kemal, biz; maaile, çocuklarla yedi kişiyiz. Bir sofra ki otuz yıldır durur aklımda. Üstüne de tavşankanı çay! /Archive/2021/3/31/171138663-kapakic2.jpg LIBERMAN’IN KÖYÜ Liberman’ın anlatısı beni hangisine götürecekti? Varlıklı mı varlıklı ama her yer kilit-duvar, sokakta köpeklerin yalnız dolaştığı, kuş sesleri kısık bir köydü burası. Şair Özdemir Asaf’ın “Azalır acılar paylaşıldıkça çoğalır sevinçler” dizeleri aklımda, sokuluverdim işte bu varken yok köyde ilk evin kapısını çalan gezginin yanı başına. “Bir tas çorba, bir bardak su, bir de kıvrılıp yatacak köşe bir geceliğine...” hepsi bu istediği gezginin ne ki tencere kaynar, fırından taze ekmek kokusu yükselirken Fazilet teyzenin olanı ancak kendineydi. Kalın yüksek duvarlar, birbirine kapalı kapılar ardındaki yalnızlığı fark edince gezgin, Fazilet teyzeyi kendi sofrasına davet etti. Taş çorbası içmeye... Nadir, o da ancak gezginlerde bulunur bir taşla yapılırdı bu çorba; içen bir daha ister içtikçe çoğalırdı. Neyse ki gezginin heybesinde vardı bir tane o nadir taştan. Şimdi bir kazan, biraz da su gerekecekti. Meraklanan Fazilet teyze, görmek ve tatmak isteyince taştan pişecek aştan hemen veriverdi kazanı; böylece kuruldu küçük bir ocak, şenlendi köy meydanı! Aslında güzel mi güzel bir Anadolu geleneğidir “ne varsa sofrada paylaştık işte...” yaklaşımı. Dar zamanda çok ve özel bir şey hazırlanmamış görünse de donanmıştır sofra. Dahası “Misafir kısmetiyle gelir.” çoğalır ambarda kilerde ne varsa. Çocukluğumdan bu yana ne çok tanık olduğum “Kimse kimsenin kısmetini yemez!” inanışını da iliştireyim şuracığa. AŞUREDE SAKLI OLAN Aşureyi anımsadınız mı? Topraktan ve birbirinden umudunu kesmeyen insanın mutfakta kilerde ne kalmışsa katıp karıştırıp ortaya çıkardığı belki son ama enfes tatlının hikâyesini bilmeyenimiz yoktur. Elbette o hikâyenin sonunda olanları da... Küçüklü büyüklü kâselerle paylaşılmıştır o son aş da... Aslında aşurenin tadı tam da bu paylaşımda saklıdır. Gezginin, köyün ortalık yerine kurduğu kazanında, kısa sürede o birbirlerini unutmuşların -elbette büyük sevinç duyarak çocukların- da katılmasıyla döne döndüre kaynattığı taş çorbası neden tadına doyulmaz bir aşa dönüşmesin ki! Çünkü “taş çorbası da hayat gibidir, paylaştıkça lezzetlenir.” Soframızda kimse yoksa, çalınmıyorsa kapımız, kalmışsak bir başımıza hangi lezzeti duyumsarız en sevdiğimiz yemekten bile? EDEBİYATIN GÜCÜ Geleneksel bir masalı sakin, yalın diliyle bize yeniden anımsatan, armağan eden Liberman; gezginin (geleneksel anlatının) “Nasıl insanlarsınız siz, paylaşmak nedir bilmezsiniz?” çığlığını yazınsal bir inceliğe taşıyarak hepimizi yeniden düşünmeye çağırıyor. Aslında masallar bizi bir yanıyla unutulmaz anlarımıza taşırken bir yanıyla da unutturulmaya yüz tutmuş yaşama sevinçlerini anımsatır hatta onları sinsice örten tozlu örtüleri kaldırıp atmaya çağırır. Edebiyatın gücü de burada saklıdır. Liberman; şarkılı masal Taş Çorbası’nı Burgazada’nın çocukları Maya, Masal, Akira, Arin Pera, Rubar ve Mirabelle’e ithaf etmiş. Ben bu masalı, kendimi o çocukların arasında duyumsayarak okudum. Siz de öyle yapın... Üstüne de eşsiz bir muhallebi ister, onu da siz yapacaksınız! Nasıl mı? Kitapta onun da tarifi var. Taş Çorbası / Judith Malika Liberman / Resimleyen: Zeynep Özatalay / Redhouse Kidz Yayınları / 40 s. / 4+ / Şubat 2021.

THY'ninİstanbul-Gaziantep seferini yapan uçağıteknik arıza nedeniyle geri döndü

THY'nin İstanbul-Gaziantep seferini yapan uçağı teknik arıza nedeniyle geri döndü Türk Hava Yolları 'nın İstanbul-Gaziantep seferini gerçekleştiren TK-2228 sefer sayılı tarifeli uçağı, teknik arıza nedeniyle kalkıştan kısa süre sonra İstanbul Havalimanı'na geri döndü. THY'nin Gaziantep'e gitmek üzere 20.45'de İstanbul Havalimanı'ndan havalanan TC-JRB kuyruk tescilli Airbus-321 tipi tarifeli yolcu uçağında kalkıştan kısa süre sonra teknik arıza meydana geldi.Bunun üzerine hava trafik kontrol kulesiyle irtibata geçen uçağın kokpit ekibi, İstanbul Havalimanı'na acil iniş izni istedi. Bunu üzerine uçak yaklaşık 20 dakika sonra İstanbul Havalimanı'na sorunsuz iniş yaptı. Teknik ekibin yaptığı kontrollerin ardından aynı uçak, yolcularıyla birlikte Gaziantep'e gitmek üzere 22.50'de yeniden havalandı. (DHA)

Aydın’ın Kuyucak ilçe KaymakamıYılmaz Kurt, Didim’deölübulundu

Aydın’ın Kuyucak ilçe Kaymakamı Yılmaz Kurt, Didim’de ölü bulundu Aydın’ın Kuyucak ilçe Kaymakamı Yılmaz Kurt, Didim’de ölü bulundu. Cumhuriyet Savcılığı olayla ilgili soruşturma başlatırken, kaymakamın ateşli silah yaralanması sonucu hayatını kaybettiği öğrenildi. AYRINTILAR GELİYOR... cumhuriyet.com.tr

CHP'den AKP'ye '1 Nisan' göndermesi: Keşkeşaka olsaydı

CHP'den AKP'ye '1 Nisan' göndermesi: Keşke şaka olsaydı CHP, AKP'nin 1 Nisan videosuna gönderme yaparak "Keşke 1 Nisan şakası olsaydı" dedi. AKP'nin 1 Nisan tarihinde paylaştığı videoya bir yanıt da CHP'den geldi. AKP’nin 1 Nisan videosunu yeniden düzenleyen CHP Genel Merkezi, “Keşke 1 Nisan şakası olsaydı... Biz de 1 Nisan'da “şakacılara” karşı yayımlardık. Ama hepsi gerçek. Hem de AKP'nin gerçeği!” ifadelerini kullandı.AKP’nin videosunda, CHP’nin heykel ve çeşme açılışı gibi çalışmalar yürüttüğü, AKP’nin ise büyük projeleri gerçekleştirdiği izlenimi verilmişti. CHP tarafından hazırlanan yanıt videosunda ise AKP’nin icraatlarına başka bir bakış açısı katıldı. Videoda hayat pahalılığına, enflasyona dikkat çekilirken, “Keşke 1 Nisan şakası olsaydı... Biz de 1 Nisan'da ‘şakacılara’ karşı yayımlardık. Ama hepsi gerçek. Hem de AKP'nin gerçeği!” ifadeleri kullanıldı.CHP'nin paylaşımı şu şekilde:/Archive/2021/4/2/214806227-cikape-1-nisan.jpg cumhuriyet.com.tr

Kılıçdaroğlu'ndan AslıÖzkısırlar açıklaması: "Aslı'yı'Boşyatak yok' diyeölüme gönderenlerle, sahra hastanesini mühürleyenler aynıinsanlar"

Kılıçdaroğlu'ndan Aslı Özkısırlar açıklaması: "Aslı'yı 'Boş yatak yok' diye ölüme gönderenlerle, sahra hastanesini mühürleyenler aynı insanlar" CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir'de 25 gün boyunca boş yatak bulamaması sonucu yaşamını yitiren Aslı Özkısırlar hakkında açıklama yaptı. Özkısırların ölümünden iktidarın sorumlu olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Aslı'yı 'Boş yatak yok' diye ölüme gönderenlerle, sahra hastanesini mühürleyenler aynı insanlar, aynı kafa, aynı zihniyet" dedi. Aslı Özkısırlar, İzmir'de boş yatak olmaması nedeniyle koronavirüse yenik düştü. Türkiye'yi ayağa kaldıran ölüme bir tepki de Kemal Kılıçdaroğlu'ndan geldi. Salgının başlangıcında Adan Büyükşehir Belediyesi bünyesinde kurulan sahra hastanesinin mühürlenmesini hatırlatan Kemal Kılıçdaroğlu, "Adana'yı düşünün. Büyükşehir Belediye Başkanımız bir sahra hastanesi kurdu pandemi dolayısıyla. Önce dalga geçtiler, sonra eleştirdiler, sonra da gelip mühürlediler" dedi.Özkısırlar'ın ölümünden iktidarın sorumlu olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Aslı'yı 'Boş yatak yok' diye ölüme gönderenlerle, sahra hastanesini mühürleyenler aynı insanlar, aynı kafa, aynı zihniyet. Türkiye bu zulmü haketmiyor" dedi.Zulme, ancak paslı vicdanlar razı olur. pic.twitter.com/CY8vCBZRlu— Kemal Kılıçdaroğlu (@kilicdarogluk) April 2, 2021 cumhuriyet.com.tr

Atanmayanöğretmenler: "Eğitim yanıyor, maliye susuyor"

Atanmayan öğretmenler: "Eğitim yanıyor, maliye susuyor" Yıllardır kadro hayali kuran, ataması yapılmayan öğretmenler İstanbul Üniversitesi önünde eylem yaptı. Öğretmenler eylemde "Eğitim yanıyor, maliye susuyor" sloganı attı. Ataması yapılmayan 500 bin öğretmen adına Beyazıt Meydanı'nda bir araya gelen öğretmenler, "Devletimizin, bizi öğrencilerimizle kavuşturacağını düşünerek aylarca bekledik. Fakat yapılacak 20 bin öğretmen ataması, Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk’un her seferinde söylediği 40 bin üzeri atama için çalışıldığına dair sözleriyle ters düşmüştür. Biz atama bekleyen öğretmenleri, maalesef hayal kırıklığına uğradık" dedi.Eylemde “Susma haykır, ek atama haktır", "Öğretmen burada ek 40 bin nerede?", "Eğitim yanıyor, maliye susuyor", "Öğretmene susma, eğitime kıyma", "20 bin hezimet, öğretmene eziyet", "Ücretli kölelik istemiyoruz” sloganları atıldı.“20 BİN ATAMA, SON 23 YILIN EN DÜŞÜK ATAMA SAYISIDIR"Atanmayan öğretmen adına basın açıklamasını yapan fen lisesi öğretmeni Şeyda Sarıalioğlu, şunları söyledi: "Ataması yapılmayan 500 bin öğretmen adına sizleri saygı ve sevgi ile selamlıyoruz. Sizlere sadece buradan değil, Neşe Alten’in 'Yurdun her karış toprağı kutsal' diyerek öğretmenliğe başladığı ve şehit edildiği topraklardan, Diyarbakır'dan sesleniyoruz. Necmettin Yılmaz'ın 'Çocukların alın yazısı öğretmenleridir' diye düşünüp göreve başladığı topraklardan, Şanlıurfa'dan sesleniyoruz. Aybüke Yalçın'ın seslendirdiği türkü ile öğrencilerini kendine hayran bıraktığı topraklardan, Batman'dan sesleniyoruz: Bizim evimiz bu vatan, çocuklar geleceğimiz. Son nefesimizde bile öğretmen öleceğiz.2017 yılında yapılan 25 bin atamadan sonra, sayının yetersizliği nedeniyle KPSS puanlarının geçerlilik süresi iki yıla çıkarılmıştır. Bu değişiklik karma alıma sebep olmuş ve ortaya çıkan karma alım uygulaması, her geçen yıl öngörülemeyen mağduriyetler doğurmuştur. Bu yüzden, 2020 KPSS puanlarının geçerliliği sona erdikten sonra, karma alımın uygulamadan kaldırılacağı açıklanmıştır. Bu durumda karma alım yapılan yıllarda sınava giren öğretmenler; 2017 puanlarıyla üç atamaya dâhil olarak 65 bin alım için, 2018 puanlarıyla dört atamaya dâhil olarak 80 bin alım için, 2019 puanlarıyla üç atamaya dâhil olarak 60 bin alım için tercih yapma hakkına sahip oldu.2020 KPSS’de yüksek puan alarak branşlarımızda iyi derece alan bizler ise, 2017’de yapılan atamadan daha düşük bir sayı olan 20 bin atama açıklamasıyla mağdur olduk. Bu, sadece karma alım yıllarının değil, son 23 yılın en düşük atama sayısıdır. Devletimizin, bizi öğrencilerimizle kavuşturacağını düşünerek aylarca bekledik. Fakat yapılacak 20 bin öğretmen ataması, Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk’un her seferinde söylediği 40 bin üzeri atama için çalışıldığına dair sözleriyle ters düşmüştür. Biz atama bekleyen öğretmenleri, maalesef hayal kırıklığına uğratmıştır. Üstelik yapılacak olan 20 bin atama, bu sene emekli olan ve haziranda emekli olacak öğretmenlerin oluşturduğu kadro boşluğunu doldurmayacak, verilen atamanın öğretmen açığını kapatma noktasında da hiçbir etkisi olmayacaktır. Tüm bunlardan hareketle, 500 bin öğretmenin aklında tek bir soru var: Öğretmenler, onlara en çok ihtiyaç duyulan zamanda atanmayacaksa ne zaman atanacak?"“ÜCRETLİ ÖĞRETMENLİK BAŞLI BAŞINA VAHİM BİR DURUMDUR”432 bin 753 öğretmenin girdiği 2020 KPSS sonuçlarına göre, atama sayısı 20 binde kalırsa sınava giren öğretmenlerin sadece yüzde 4,61’inin atanmış olacağını söyleyen Sarıalioğlu, şunları dile getirdi: "Yani her yüz öğretmenden sadece dördü öğrencilerine kavuşmuş olacak. Her sene değişen sıralama kriteri ve kontenjan anlayışı yüzünden geçmiş yıllara göre atanabilecek sıralamaya sahip öğretmenler, bu sene atama sayısının yetersiz olması sebebiyle kontenjan dışı kalmıştır. Bu durum bazı branşlarda yüzde 30, bazı branşlarda yarı yarıya azalma yaratırken, bazı branşlarda Türkiye birincilerinin dahi ataması yapılmamıştır. Ülke genelinde 107 bin 909 öğretmen açığı vardır ve ayrıca okullarda 80 bin 583 kişi ücretli öğretmen olarak çalışmaktadır. Ücretli öğretmenlerin sadece 37 bini Eğitim Fakültesi mezunuyken, 35 bini lisans, 8 bini ön lisans mezunudur. Ücretli öğretmenlik başlı başına vahim bir durumdur. Kendi mesleği dışında markette, tekstilde, inşaatta, tarlada ve birçok farklı meslekte geçimini sağlamak için çalışmak zorunda kalan binlerce ‘gerçek’ öğretmen görev beklerken; o öğretmenlerin yerine öğretmenlikle alakası olmayan bölümlerden mezun olan kişilerin, ücretli öğretmen adı altında çalıştırılması, olayın vahametini daha da artırmaktadır.”"ARTIK ÇOK YORULDUM UYKUSUZ GECELERDE DÜŞÜNÜP AĞLAMAKTAN..."Atanmayan müzik öğretmeni Duygu Dağlı da eylemde kendi durumlarını anlatan bestesini seslendirdi. Dağlı, şarkısında, "Artık çok yoruldum ders çalışmaktan, uykusuz gecelerde düşünüp ağlamaktan" dedi. ANKA

Elmanın faydalarınelerdir? Güçlühafıza için elma suyu için

Elmanın faydaları nelerdir? Güçlü hafıza için elma suyu için Erciyes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neriman İnanç, elma veya elma suyunun beyin hücrelerindeki toksik maddelerin sebep olduğu stres ve yaşlanmanın etkilerini azalttığını belirtti. Erciyes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neriman İnanç, yaptığı yazılı açıklamada, anti oksidan özelliği bulunan elmanın, kalp damar hastalıkları, prostat kanseri, felç riskini azaltmanın yanı sıra Alzheimer ve Demans gibi beyin fonksiyonlarını etkileyen hastalıkları da büyük oranda önlediğini belirtti. Elma ve elma suyunda bol miktarda demir ve fosfor bulunduğunu kaydeden İnanç, ''Demir, beyin fonksiyonlarının faaliyetlerinde kullanılırken, fosfor ise zihinsel faaliyetlerin etkinliği için enzim yapısına katılıyor'' ifadelerini kullandı. İnanç, elma ve elma suyunda bol miktarda bulunan ve beyin faaliyetlerinde kullanılan en önemli minerallerden demirin beyinde pıhtılaşmayı önleyici özellik taşıdığını kaydederek, ''Elma veya elma suyu beyin hücrelerindeki toksik maddelerin sebep olduğu stres ve yaşlanmanın etkilerini azaltıyor'' görüşünü savundu. C ve E vitaminlerinin yaşlanma ve yaşlanma sonucu ortaya çıkan birçok kronik hastalıkla mücadele ettiğini ifade eden İnanç, elma ve elma suyunun güçlü bir hafıza için en önemli besinlerden biri olduğunu vurguladı. Prof. Dr. İnanç, elma suyu tüketen 21 Alzheimer hastası ile yapılan bir araştırmaya değinerek, elma suyu tüketen hastalarda, Alzheimer hastalarında sıklıkla karşılaşılan duygusal kaygı, ajitasyon ve kuruntunun yüzde 27 oranında azaldığına da dikkati çekti.  cumhuriyet.com.tr

CDC'den açıklama:“ABD’de Covid-19’a karşıtamamen aşılananlar seyahat edebilir”

CDC'den açıklama: “ABD’de Covid-19’a karşı tamamen aşılananlar seyahat edebilir” Yeni tip koronavirüs (Covid-19) ile mücadele kapsamında aşılamaların devam ettiği ABD’de, Covid-19’a karşı tamamen aşılananlara seyahat özgürlüğü tanınacağı açıklandı. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC), koronavirüse (Covid-19) karşı tamamen aşılananların uçak, otobüs ve trenlerde maske taktıkları sürece ülke içinde test yaptırma ya da karantina şartı olmaksızın seyahat edebileceklerini açıkladı.Yeni tip koronavirüs (Covid-19) ile mücadele kapsamında aşılamaların devam ettiği ABD’de, Covid-19’a karşı tamamen aşılananlara seyahat özgürlüğü tanınacağı açıklandı. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) tarafından yapılan açıklamada, Covid-19 aşılarının her 2 dozunu yaptıran kişilerin, uçaklarda, otobüslerde ve trenlerde maske taktıkları sürece ülke içinde test yaptırma ya da karantina şartı olmaksızın seyahat edebilecekleri belirtildi.CDC Direktörü Dr. Rochelle Walensky de, "Yeni yönerge, tamamen aşılanmış yaşlıların önerilen diğer tedbirlere uymaları koşuluyla Covid-19 testi yaptırmadan veya kendilerini karantinaya almadan sağlıklı aile üyelerini ziyaret etmek için yola çıkabilecekleri anlamına geliyor" ifadelerini kullandı. Covid-19’a karşı tamamen aşılanmış kişilerin seyahat edebileceklerini belirten Walensky, artan vaka sayıları nedeniyle şu anda seyahat etmeyi önermediklerini de sözlerine ekledi.  İHA

Türk Covid-19 hastasıErdal Yetimova Londra'dan ambulans uçakla Türkiye’ye getirildi, aynıgün tedavisi için boşyatak bulamayanÖzkısırlıyaşamınıyitirdi

Türk Covid-19 hastası Erdal Yetimova Londra'dan ambulans uçakla Türkiye’ye getirildi, aynı gün tedavisi için boş yatak bulamayan Özkısırlı yaşamını yitirdi İngiltere'nin başkenti Londra'da durumu ağırlaşan koronavirüsü hastası Erdal Yetimova Sağlık Bakanlığı'na ait ambulans uçakla Türkiye'ye getirilerek tedavi altına alındı. Akciğer rahatsızlığı olan Aslı Özkısırlar isimli kadın, 25 gün hastanede boş yatak beklerken bugün yaşamını yitirdi. İngiltere'nin başkenti Londra'ya yaşayan Erdal Yetimova Covid-19'a yakalandı. Hastaneye başvuran Yetimova, rahatsızlığının ağır seyretmediği gerekçesiyle tedavisinin evde süreceği belirtildi. Evde tedavisi sürerken durumunun ağırlaştığını ifade eden Yetimova, ailesi tarafından bir kez daha hastaneye götürüldü. Yetimov'un durumu üzerine ailenin, AKP İstanbul Milletvekili Zafer Sırakaya ile temasa geçtiği öğrenildi. Gerekli girişimlerin ardından Yetimova'nın Londra'dan Sağlık Bakanlığı'na ait ambulans uçakla İstanbul'daki Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Konuyla ilgili sosyal medya hesabından açıklamalarda bulunan AKP İstanbul Milletvekili Zafer Sırakaya,"Büyük Türkiye vatandaşını yalnız bırakmaz. Covid tedavisinin yanı sıra, Türkiye'ye nakli için gönderilen uçağımıza ambulans araç hizmeti dahi verilmeyen Union of International Democrats İngiltere Başkanı kardeşim Erdal Yetimova'yı kuyruğunda Türk bayrağı olan Ambulans uçağımız ile İngiltere'den Türkiye'ye getiriyoruz. Süreci başından sonuna kadar takip eden Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere; T.C. Sağlık Bakanlığı Bakanımız Dr. Fahrettin Koca , Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu ve Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Efkan Ala'ya emekleri için teşekkür ederim" ifadelerine yer verdi. /Archive/2021/4/2/205051916-kapak141633.jpgAYNI GÜNDE 25 GÜN YATAK BEKLEYEN KADIN YAŞAMINI YİTİRDİİzmir'de takı satarak geçimini sağlayan Aslı Özkısırlar, akciğer rahatsızlığı nedeniyle tedavi görmek için 25 gün boyunca hastanelerde yatak bulamamıştı. Özkısırlar, Twitter'da konuyu dile getirip Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'ya isyan etmişti. Günlerce tedavi için yatak arayan Özkısırlar, bu sabah yaşamını yitirdi. Özkısır yaptığı son paylaşımda, "Nerdeyse 10 günden fazladır hastaneye yatış için bekliyorum. Yatak yok. Ama siz yapın kongrenizi. Benim çektiğim ağrının eziyetin ne önemi var sonuçta. Sürünerek ölürsünüz umarım" demişti. (DHA)




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter