Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Wednesday, 06.25.2025, 05:51 AM (GMT)

News - Haberler

Menemen 12 Ocak’ıbekliyor

Menemen 12 Ocak’ı bekliyor figure > Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy’un, “zimmet, görevini kötüye kullanma” suçlamasıyla tutuklanması ardından başkanvekili seçiminde CHP, iptal edilen kura çekiminin yenilenmesi için üst mahkemenin kararının beklenmesini isterken AKP, kura çeminin yapılmasında ısrar ediyor. İzmir Valiliği 12 Ocak’ta kura çekimi yapılmasını kararlaştırdı. CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, Menemen’de tartışma konusu olan başken vekilliği seçiminde AKP’nin “aceleciliğine” tepki gösterdi. Torun, “Tam bir hukuk skandalı yaşıyoruz. Menemen Belediye Başkanlığı’nı sandıkta kazanamayanlar masa başında açıkça milli irade hırsızlığı yapmak istiyor. Şunu hatırlatmak isterim; biz bu zihniyeti İstanbul seçimlerinden tanırız, Millet İttifakı olarak belediye meclis toplantılarında bu adaletsizliğe karşı direniyoruz ancak iktidar partisi temsilcileri, adalet mücadelesi veren meclis üyelerimizi cezaevine göndermekle tehdit edecek kadar izansız hale geldi. Saray’dan güç alan demokrasi düşmanlarının tehditlerine asla pabuç bırakmayız” dedi.  Mehmet İnmez

Ya Cumhur ya 3. yol

Ya Cumhur ya 3. yol figure > MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e yönelik yaptığı ikinci “evine dön” çağrısının ardından, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son dönemde yaptığı ziyaretler, kulisleri hareketlendirdi. Erdoğan’ın hamleleri, “CHP’yi denklem dışında tutmak ve CHP dışındaki muhalefet partilerini, ‘Cumhur İttifakı çatısı altında olmuyorsa, 3. yol ittifakta buluşturmak’” şeklinde de değerlendiriliyor. Erdoğan’ın, “muhafazakâr Kürt kökenli seçmen” üzerinde de yoğunlaşacağı ifade ediliyor.Erdoğan’ın son olarak Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ü ziyaretinden sonra “seçim ittifakı”ndan söz etmesi, “Erdoğan’ın bundan sonraki hamlesini CHP’yi ittifaklar denklemi dışında tutmanın oluşturacağı” şeklinde değerlendirildi. Asiltürk, AKP tabanı için önemli bir yeri bulunan Milli Görüş hareketinin önde gelen isimlerinden biri konumunda. İktidar, CHP’nin önüne de her seferinde İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve yerel seçimlerdeki Kürt seçmenlerin oyları kartını açıyor. Erdoğan’ın Kaftancıoğlu ile ilgili “DHKP-C’li nitelendirmesinde” bulunması da “bu kartı daha çok açacağının işareti” olarak yorumlanıyor. ZEMİN HAZIRLANACAKKulislere göre Erdoğan, “CHP’nin ulusalcı kanadı ve ‘merkez sağ’ çatısını oluşturan İYİ Parti, DP, DSP gibi partilerin tabanının HDP ile birlikteliğe onay vermeyeceğinden çok emin.” Bu nedenle, 2023’e doğru, çalışmalarını bu kitle üzerinden de yapmayı amaçlıyor. Erdoğan’ın, en büyük engelini ise bugün neredeyse tüm muhalefetin üzerinde uzlaştığı “güçlendirilmiş parlamenter sistem” kriteri oluştuyor. Erdoğan’ın, muhalefeti “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi üzerinde uzlaştırması gerekiyor.” Erdoğan, CHP ve HDP dışında kalan muhalefeti, “güçlendirilmiş parlamenter sistem kriteri aşılamıyorsa, 3. yol ittifak denkleminde birleştirmek” için yoğunlaşacağı kaydediliyor. “Millet İttifakı çatısı altında olmayacağını açıklayan DP” başta olmak üzere, Gelecek Partisi, DEVA Partisi, DSP, muhafazakâr Kürt seçmen tabanına sahip HÜDAPAR, Mustafa Sarıgül’ün kurduğu Türkiye Değişim Partisi ile Muharrem İnce’nin kuracağı belirtilen parti ve İYİ Parti gibi partilerin “başka bir ittifak bileşeni oluşturabilmesi” için yeni bir ortamın hazırlanabileceği ifade ediliyor.  Selda Güneysu

İpek Yolu hareketleniyor

İpek Yolu hareketleniyor figure > İki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesi için iş dünyası harekete geçti. Haziranda Çin’den bakanlar ve 100’e yakın iş insanının katılacağı 5 günlük konferans yapılacak. 2021 yılı Türkiye ile Çin arasında diplomatik ilişkilerin başlamasının 50. yılı. Pandemi izin verirse bu yıl çeşitli etkinliklerle kutlanacak. Türk iş dünyası da ticari ilişkilerin hareketlenmesi için şimdiden çalışmalara başladı. Bunlardan birinin organizasyonunu Türkiye-Çin İş Geliştirme ve Destekleme Derneği yapacak. Haziranda Çin’den bakanlar ve 100’den fazla iş insanı Türkiye’ye gelecek. İş insanlarının hedefi, iki ülke arasındaki ticareti artırmak. Çin’in 1.5 trilyon dolarlık ithalatı içinde Türkiye’nin payı 3 milyar dolar. Çin ise 18 milyar dolar ihracat yapıyor Türkiye’ye. Arada ciddi bir dış ticaret açığı var. Son günlerde kanatlı hayvan ithalatına başlayan Çin’e çok farklı konularda ihracatın mümkün olduğunu düşünen Türk iş insanları bunun için harekete geçti. Türkiye-Çin İş Geliştirme ve Destekleme Derneği Başkanı İhsan Beşer, salgında olumlu gelişmeler olması halinde haziran ayında Çin ve Türk iş insanlarını bir araya getirecekleri bir organizasyona hazırlandıklarını söyledi. Bazı politikacıları ve 100’den fazla işadamını davet ettiklerini, olumlu dönüş aldıklarını anlatan Beşer, “5 gün sürecek toplantılar düzenleyeceğiz. Toplantılarda maden, gıda ve tarım, enerji, e-ticaret ve bilişim, müteahhit hizmetleri, turizm ve lojistik konuları işlenecek” diye konuştu.DOĞRU BAĞLANTILAR KURULMALI “Çin çok büyük bir pazar” diyen Beşer, şunları söyledi:“Covid-19 sonrası yeni dönemde doğru bağlantılar yapılırsa uzun ve sürdürülebilir bir ticaret ağı oluşturulabilir. Madenden gıdaya, çeşitli süt ve süt ürünleri, su ve su ürünleri, kanatlı hayvan ve ürünleri, yaş meyve sebze gibi Türkiye’nin her bölgesinden Çin’e ihraç edilebilecek ürünlerimiz var.” Beşer, tedarik zincirlerinde değişim olacağını ve Çin’in de dost gördüğü ülkelerden ithalatını artırmaya karar verdiğini hatırlatarak “Süt ve süt tozu ürünleri anlaşması yapıldı. Süt tozuyla beraber artık Çin pazarına peynirin de girmesi için çalışıyoruz. Bu ürünü eğer şimdi tanıtmaya başlarsak 2-3 sene içerisinde pazarda ciddi manada bir ihracat kalemi olur. Kanatlı hayvan ithalatı da başlıyor. Türkiye defne ve defne yaprağında dünyada en çok üretime sahip olan ülke. Tıbbi aromatik bitkilerin yağları şu anda Çinli firmalar tarafından talep olunan ürünler. Turizm de önümüzdeki yılların önemli bir konusu olacak. Hazirandan sonra Çinli turistlerin çok daha fazla Türkiye’ye geleceğine inananlardanım” dedi.SALGINA RAĞMEN ABD VE ÇİN’E İHRACAT ARTTIDünya çapında salgının yaşandığı 2020 yılında birçok ülkeye dış satımda gerilemeler yaşanırken ABD ve Çin’e ihracat hız kesmedi. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre Türkiye’nin ABD’ye  2019 yılında 7 milyar 893 milyon 415 bin dolar olan ihracatı yüzde 12.2 artarak 2020’de 8 milyar 859 milyon 344 bin dolara yükseldi. Çin’e gerçekleşen dış satım da yüzde 2.8 artışla 2 milyar 582 milyon 580 bin dolardan 2 milyar 654 milyon 539 bin dolara çıktı. ABD’ye geçen sene en fazla ihracatı 951 milyon 71 bin dolarla otomotiv endüstrisi gerçekleştirdi. Çin’e ise en fazla ihracatı 1 milyar 290 milyon 658 bin dolarla madencilik sektörü gerçekleştirdi. Jale Özgentürk

‘Müzik sokaklara mutluluk getirsin’

‘Müzik sokaklara mutluluk getirsin’ figure > İsrailli bando grubu Marsh Dondurma, Cezayir ve Fas kökenli İsrailli şarkıcı Riff Cohen ile yeni bir single çıkardı. Grubu kuran Dotan Yogev, 16 yıl önce “Maraş Dondurma” adlı Kudüs merkezli bandosunu kurdu. O zamandan beri 16 üyeli grup, Balkan, Afrika, Ortadoğu, ve caz müziğinden ilham alarak dünyanın dört bir yanında konserler veriyor. 39 yaşındaki Dotan Yogev, Kudüs merkezli İsrailli bando Marsh Dondurma’yı, 2004 yılında sırt çantalı bir Türkiye gezisinin hemen ardından kurmuş. New York’ta kişisel bir müzik deneyiminden ilham alan Dotan, sokaklara müzik ve mutluluk getirmeyi amaçlamış. Dotan, “Bulabildiğim tüm üflemeli çalgılar ve davulcularla grubu bir sokak grubu olarak kurdum. Birkaç provadan sonra ilk gösterimizi Kudüs açık pazarında sebze ve baharat tezgahları arasında yaptık. Çalmaya başladığımızda olanlara hiçbirimizin hazır olduğunu sanmıyorum: İnsanlar dans etmeye başladı, bir sokak partisi başladı ve bir şekerci havaya şeker attı” diyor.‘SIRT ÇANTASIYLA TÜRKİYE...’Deyim yerindeyse bu renkli grubun kurucusu Dotan Yogev ile yeni çalışması ve müziği üzerine konuştuk.- Öncelikle ben de herkes gibi grubun adının neden, “Maraş Dondurma” olduğunu merak ediyorum...Kız arkadaşım (daha sonra eşim oldu) ve ben Türkiye’de 3 hafta boyunca sırt çantası ile geziyorduk. Hayatımızın en güzel zamanlarını yaşadık, Türkiye çok güzel ve her yerdeki insanlar bize çok nazik davrandılar. Likya parkurunda biraz Türkçe öğrenmeye çalıştık. Noga’yı (eşim) “Ekmek” olarak çağırmaya, o da bana “Dolmuş” olarak seslenmeye başlamıştı o dönem. (Bugün hâlâ cep telefonundaki adım dolmuş olarak kayıtlı). İsrail’e geri döndüğümüzde, Kudüs’te bando grubuma yeni başlamıştım ve bir isim arıyorduk. Maraş, bize bandoların yürüyen geleneğini hatırlattı, Türkçenin sesini çok sevdik ve kendimize Maraş Dondurma demeye başladık. Grup İsrail’de ünlendiğinde, İsrailli dinleyiciler için bunu telaffuz etmenin oldukça zor bir isim olduğunu anladık - neyse ki müziğimizi sevdiler... (gülüyor)/Archive/2021/1/10/004953604-kul-manset-son-rnk.png- Riff Cohen ile ortak düet nasıl gelişti?Riff’in müziğini seviyoruz ve Ortadoğu seslerini ve groove’larını Batı müziğiyle birleştirmeye olan sevgimizi paylaşıyor, bu yüzden Riff’in bu şarkı için mükemmel bir şarkıcı olduğunu düşündük. Onu provamıza davet ettiğimizde hemen şarkının hissine kavuştu ve şarkıya nasıl yaklaşılacağı konusunda büyük bir sezgiye sahip olduğu açıktı.‘ORTADOĞU BANDOSU’- Müzik tarzınızı nasıl tanımlıyorsunuz?Balkan, Afrika, Ortadoğu, caz ve klezmer müziğinden ilham alıyoruz. Bestecilerimizin her birinin kendi tarzı ve tutkusu var ve her biri bizi farklı bir yola götürüyor, bizi biz yapan da bu. Başka grupları taklit ederek başladık ama bugün hiç şüphe yok ki tanınabilir sesimiz ve tarzımız var. Ortadoğu, şüphesiz en büyük etkimiz ve bir “Ortadoğu bandosu” olmaktan gurur duyuyoruz. İsrail’de bir Nubia şarkısı olan Sukkar’ı çalmak ve Türk izleyicisinin bundan çok keyif alması bizi gerçekten çok mutlu ediyor. Gerçekten mahallemizdeymişiz gibi hissettiriyor. Öznur Oğraş Çolak

Suçiçeği aşısında Keymen iddiası

Suçiçeği aşısında Keymen iddiası figure > CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, Sağlık Bakanlığı’nın 2020 yılında tedarik ettiği 1.5 milyon doz suçiçeği aşısının alım sürecine dikkat çekerek “İhale, sudan sebeplerle 3 kez iptal edildi. Sonunda, Çin aşısında aracı olan Keymen’in birlikte çalıştığı Güney Koreli firma kazandı. Ancak, bu aşı bugüne kadar ülkesi dışında başka hiçbir ülkede kullanılmadı. Farklı ırklarda güvenilirlik çalışması da yok. Çin aşısında olduğu gibi bu sözleşmenin altından da Keymen çıktı” dedi.Emir, bir yaşına giren bebeklere uygulanan ve 2013’te Ulusal Aşılama Programı’na dahil edilen suçiçeği aşısının 2020’deki ihalesini TBMM gündemine taşıdı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yanıtlaması istemiyle önerge veren Emir, “Suçiçeği aşısı, canlı bir aşı olmasından dolayı üretim standartlarından kullanım sonuçlarına kadar bazı riskler taşımaktadır. Bu risklerden dolayı uygulanacak aşı ile ilgili etkinlik, güvenilirlik, ulusal izlem ve yan etki izlem verileri büyük önem taşımaktadır” dedi. ‘NEDEN KULLANIM ŞARTI ARANMADI?’Emir, Koca’dan da şu soruların yanıtlarını istedi: “23 Eylül 2020 tarihinde DMO tarafından yapılan 1.5 milyon suçiçeği aşısı ihalesini kazanan SK firmasının aşısı, üretildiği ülke dışında başka bir ülkede kullanılmış mıdır? Geçmiş yıllarda ihalede en iyi fiyatı vermesi ve ihale dokümanı tam olmasına rağmen ‘başka ülkede kullanım’ gibi şartın yanı sıra etkinlik ve güvenilirlik çalışmaları istenirken, neden SK ile Keymen’in kazandığı ihalede bu tür klinik çalışmalar istenmemiştir?”  Mahmut Lıcalı

339 sağlıkçalışanının yaşamınıyitirdiğini belirten Tabip Odaları’ndançağrı: Geciktik, aşıhemen

339 sağlık çalışanının yaşamını yitirdiğini belirten Tabip Odaları’ndan çağrı: Geciktik, aşı hemen figure > Türk Tabipleri Birliği’nin verilerine göre 339 sağlık çalışanı salgın nedeniyle yaşamını yitirdi. İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı, “Sürecin uzaması, sağlık çalışanlarının iş yükünün artması, izinlerinin ve dinlenme şartlarlarının ortadan kalkması, ciddi yorgunluğa sebep oldu. Buna bağlı olarak bağışık sistemlerinde de bir düşüş oldu” derken İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Osman Küçükosmanoğlu, “Ülkeler sağlık çalışanlarından aşılamaya başladı. Sağlık çalışanlarımız bir an önce aşılanmayı bekliyor” görüşünü dile getirdi. Ankara Tabip Odası Başkanı Ali Karakoç ise Türkiye’deki sağlık çalışanları ölümlerinin Almaya’dakinin 10 katı olduğuna dikkat çekti.İSTANBUL’DA 39 HEKİMSalgın nedeniyle yaşamını yitiren sağlık çalışanlarının sayılarındaki artışa dikkat çeken Prof. Dr. Küçükosmanoğlu, “İstanbul’da hekim kaybımız 39 oldu. Vaka sayılarının azalmış olması henüz ölüm sayılarına yansımadı. Sağlık çalışanları büyük risk altında” dedi. Sağlıkçıların bu risk nedeniyle tüm dünyada öncelikli aşı grubuna alındığını söyleyen Küçükosmanoğlu, “Bu nedenle de dünyada ilk olarak aşılanan gruplar sağlık çalışanları. Ancak bizde bu konuda geç kalındı. Bütün ülkeler sağlık çalışanını aşılamaya başladı. Umarız bizde daha fazla gecikme olmaz. Sağlık çalışanları bir an önce aşılanmayı bekliyor” görüşünü dile getirdi. Tarafsız, doğru ve ilkeli gazeteciliğin adresi Cumhuriyet artık Telegram'da. Gündem yoğunluğundan gözünüzden kaçan haberleri görmek, son dakika gelişmelerini takip etmek ve Telegram'a özel içerikleri kaçırmamanız için kanalımıza abone olun. https://t.co/xqK2PpSgV0 pic.twitter.com/uu29S5hnYi— Cumhuriyet (@cumhuriyetgzt) November 28, 2020EK ÖDEMELER YAPILMALIEtkili ve güvenli bir aşıyla yapılacak aşılamaların salgını kontrol altına alacağını vurgulayan Küçükosmanoğlu, “Çalışma koşullarımız ağır. Uzun çalışma süreleri var ve yıllık izinler hâlâ kullanılamıyor. Bununla birlikte kamuda çalışanlara söylenen yüksek tavandan ek ödeme de verilmiyor. Kasım-aralık aylarının ek ödemeleri de yapılmadı” diye konuştu. ‘SAĞLIK ÇALIŞANLARINI İYİ KORUMALIYIZ’İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı,  “Sürecin uzaması, sağlık çalışanlarının iş yükünün artması, izinlerinin ve dinlenme şartlarının ortadan kalkması onlarda ciddi yorgunluğa sebep oldu. Bağışık sistemlerinde de bir düşüş oldu. İzmir’de 18 hekimimiz yaşamını yitirdi. Ülkedeki pandemiyi yavaşlatmadan bunu durdurmak kolay değil” dedi. Sağlık çalışanlarının şartlarının gözden geçirilmesi gerektiğini belirten Çamlı, “Sağlık çalışanlarını iyi korumamız, yeterli sayıda koruyucu ekipman vermemiz gerekiyor. Çalışma alanlarını da değerlendirmeliyiz. Bazı sağlık çalışanları havalandırma imkânlarının yeterli olmadığını söylüyor. Sağlık çalışanları hastalandığında onların arkadaşları daha fazla mesai yapmak durumunda kaldı. Hiç izin kullanamadılar. Atama bekleyen çalışanlar atanmalı. Böylece sağlık çalışanları dinlendirilebilir” diye konuştu.‘ALMANYA’NIN 10 KATI’Ankara Tabip Odası Başkanı Ali Karakoç, şunları kaydetti: “Sayımız az ve yoğun çalışıyoruz. Bu yoğun çalışmadan arkadaşlarımız virüse yoğun olarak maruz kaldı. Aynı nüfusa sahip olduğumuz Almanya’yla hayatını kaybeden sağlık çalışanı sayımız arasında 10 kattan fazla bir fark var.” Koruyucu ekipman sorununa da değinen Karakoç, “Özel sağlık kuruluşlarında çalışan arkadaşlarımıza patronları maalesef yeterli koruyucu ekipman vermiyor. Bunun yanında pantronlar sağlık çalışanlarının bir pandemi hastanesi gibi koruyucu ekipman kullanmasına izin vermiyor” ifadelerini kullandı. Sağlık çalışanlarının yemek sorununa da değinen Karakoç şunları söyledi: “Düşük kalorili ve yetersiz yemekler dağıtılıyor. Filyasyon ekibimizdeki arkadaşlara ekmeğin içinde bir parça marul ve kaşar veriliyor. Sağlık kuruluşunda çalışan güvenlik, hemşire, hekim tüm çalışanlarımızın beslenmesi iyi olmalı ki dirençleri güçlü olsun.”  Sarp Sağkal

Cumhuriyet Gazetesi dayanışmasıbüyüyor. 10 Ocak 2021 tarihli okur dayanışmasıilanları

Cumhuriyet Gazetesi dayanışması büyüyor. 10 Ocak 2021 tarihli okur dayanışması ilanları figure > Basın İlan Kurumu'nun gazetemize yönelik ilan cezalarına karşı okurlarımızın 'dayanışması' büyüyerek sürüyor. Cumhuriyet'e 'dayanışma ilanları'yla büyük güç veren gazetemizin gerçek sahibi okurlarımızın sayfalarımızda yayımlanan ilanlarına dijital dünyadaki sesimiz www.cumhuriyet.com.tr'de de yer vereceğiz. BASKI SÜRÜYOR, DAYANIŞMA BÜYÜYOR, OKURLARI CUMHURİYET'İ YALNIZ BIRAKMIYOR! BASIN İLAN KURUMU'NUN CUMHURİYET'E YÖNELİK İLAN KESME CEZALARINA KARŞI OKURLARIMIZ DAYANIŞMA İLANLARI VERİYOR, BAĞIMSIZ VE GÜÇLÜ CUMHURİYET'E DESTEK OLUYOR. DAYANIŞMA İLANLARI HAKKINDA BİLGİ İÇİN AŞAĞIDAKİ İLETİŞİM BİLGİLERİNİ KULLANABİLİRSİNİZ./Archive/2021/1/10/012330130-il.jpg/Archive/2021/1/10/012329146-sayfa3dy1.jpg/Archive/2021/1/10/012331162-d1.jpg/Archive/2021/1/10/012328927-d2.jpg/Archive/2021/1/10/012329615-d3.jpg cumhuriyet.com.tr

A Spor yorumcusu Erman Toroğlu'ndan skandalırkçıifadeler

A Spor yorumcusu Erman Toroğlu'ndan skandal ırkçı ifadeler figure > Eski hakem ve futbol yorumcusu Erman Toroğlu A Spor'da Romanlar hakkında skandal ırkçı ifadeler kullandı. Sivasspor'a 2-1 yenilen Gaziantep FK'de teknik direktör Marius Sumudica maç sonrası sözleşmesiyle ilgili tartışma yaratan açıklamalarda bulunmuştu. "Benim paranın peşinde koştuğum söyleniyor. Paranın peşinde olsaydım çok başka yerde olurdum" diyen Sumudica, "Size maaş indirimi teklifi gelse kabul eder miydiniz? Eşimi arayacağım ve bana para göndermesini söyleyeceğim" demişti.Gaziantep Başkanı Mehmet Büyükekşi ise, "Sumudica'ya 1,2 milyon euro ödüyoruz ama şu an primlerle 1 milyon 900 bin euro istiyor. Fatih Terim de dahil bunu Türkiye'de hangi hoca alıyor?" cevabını vermişti.ERMAN TOROĞLU'NDAN "ÇİNGENE" BENZETMESİEski hakem ve futbol yorumcusu Erman Toroğlu ise A Spor'da tepki çekecek bir yorumda bulundu.Sumudica'nın sözlerini eleştiren Toroğlu, "O teknik adam var ya tam tiyatro. Böyle bir tiyatro görmedim ben. Burayı ne zannediyor? Böyle çingenelik olur mu ya, çingenelik..." derken, "Affedersin, çingenelik bu" dedi. "Ne diyeyim abi, ne taraftan tutsam o tarafa kötü gidiyor" diyen Toroğlu, "Ne bileyim abi, ne diyeyim, dilenci mi diyeyim ya, dilenci diyeyim" dedi.Toroğlu ayrıca, "Romanlardan özür dilerim de, çok severim onları ayrıca da... Ben benzetmeyi başka yerden yaptım" diye ekledi.Tarafsız, doğru ve ilkeli gazeteciliğin adresi Cumhuriyet artık #Telegram 'da. Gündem yoğunluğundan gözünüzden kaçan haberleri görmek, son dakika gelişmelerini takip etmek ve #Telegram 'a özel içerikleri kaçırmamanız için kanalımıza abone olun. https://t.co/xqK2PpSgV0 pic.twitter.com/x23Jg569qS— Cumhuriyet (@cumhuriyetgzt) January 9, 2021 cumhuriyet.com.tr

Cumhuriyet okurlarına ulaşmaya devam ediyor, Cumhuriyet Telegram kanalısizlerle

Türkçe Haberler En Son Başlıklar Cumhuriyet okurlarına ulaşmaya devam ediyor, Cumhuriyet Telegram kanalı sizlerle figure > Tarafsız, doğru ve ilkeli gazeteciliğin adresi Cumhuriyet artık Telegram'da. Gündem yoğunluğundan gözünüzden kaçan haberleri görmek, son dakika gelişmelerini takip etmek ve Telegram'a özel içerikleri kaçırmamanız için kanalımıza abone olun. Tarafsız, doğru ve ilkeli gazeteciliğin adresi Cumhuriyet artık Telegram'da. Gündem yoğunluğundan gözünüzden kaçan haberleri görmek, son dakika gelişmelerini takip etmek ve Telegram'a özel içerikleri kaçırmamanız için kanalımıza abone olun. https://t.co/xqK2PpSgV0 pic.twitter.com/uu29S5hnYi— Cumhuriyet (@cumhuriyetgzt) November 28, 2020 cumhuriyet.com.tr

İngiliz Prens ve eşi nefret söylemleri nedeniyle sosyal medyayıbıraktı

İngiliz Prens ve eşi nefret söylemleri nedeniyle sosyal medyayı bıraktı figure > İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth'in torunu Sussex Dükü Prens Harry ile eşi Düşes Meghan Markle'ın, nefret söylemlerinden dolayı sosyal medyayı terk ettiği öne sürüldü. Times gazetesinin haberinde, çifte yakın bir kaynağın, uzun süredir paylaşım yapmayan çiftin sosyal medyaya dönme ihtimallerinin "çok düşük" olduğunu söylediği belirtildi.Çiftin ayrıca, Archewell Vakfı için de sosyal medyayı kullanma planları olmadığı aktarıldı.Haberde, Prens Harry ile eşinin, Twitter veya Facebook gibi sosyal medya platformlarında karşılaştıkları "nefret" nedeniyle hayal kırıklığına uğradığı vurgulandı.Geçen sene Kraliyetle ilgili görevlerini bırakan çiftin, Instagram'daki "sussexroyal" hesabından en son 30 Mart'ta paylaşım yaptığı görüldü.Haberin, Twitter ve Facebook'un ABD Başkanı Donald Trump'ın hesaplarını kapatması veya süresiz olarak askıya almasının ardından gelmesi dikkati çekti.Markle, Dünya Ruh Sağlığı Günü dolayısıyla verdiği bir röportajda 2019'da "dünyanın en trollü kişisi" olduğunu belirterek, yapılan saldırılar için "dayanılamaz" ifadesini kullanmıştı.Prens Harry de daha önce sosyal medyanın "nefret krizi, sağlık krizi ve hakikat krizi" yaratmaya yardım ettiğini dile getirmişti.Siyahi bir anne ile beyaz bir babanın kızı olan Markle, sosyal medyada en çok ırkçı ifadelerle karşılaşıyordu. AA

BirinciİnönüSavaşı’nın 100. Yıldönümü: Milli Mücadele’nin sınır taşı

Birinci İnönü Savaşı’nın 100. Yıldönümü: Milli Mücadele’nin sınır taşı figure > Bugün, 10 Ocak 1921’de yaşanan I. İnönü Savaşı’nın 100. yıldönümü... Bugün, 10 Ocak 1921’de yaşanan I. İnönü Savaşı’nın 100. yıldönümü...I. İnönü Savaşı, Milli Mücadele’nin ilk zaferidir ve Milli Mücadele’nin çok önemli bir sınır taşıdır. I. İnönü Savaşı’nın önemini anlayabilmek için günün koşullarına kuşbakışı bakmamız, savaş öncesi arka planı, altyapıyı ve nirengi noktalarını anımsamamız gerekiyor. 13 Kasım 1918’de işgal edilmiş olan İstanbul, 16 Mart 1920’de açıkça yeniden işgal ediliyordu. Harbiye Bakanlığı sarılıyor, son Osmanlı meclisi basılıyordu. Aydınlar ve kimi milletvekilleri bir bir toplanıp Malta’ya sürgün ediliyordu. Mustafa Kemal de 19 Mart 1920’de Anadolu’ya gönderdiği genelgeyle her sancakta seçim yapılmasını, yeni seçilen meclisin Ankara’da toplanacağını bildirmişti. İşgal güçleri, Anadolu’da toplanacak bir meclisin Kuvayi Milliyecileri merkezi bir duruma getireceğini ve bunun çok tehlikeli olacağını çok iyi biliyorlardı. Emperyalist İngiltere, Padişah Vahdettin ve ona bağlı işbirlikçi İstanbul Hükümeti hemen önlem aldılar. İSYANLAR BAŞLIYORAnkara’da meclis açılış hazırlıkları yapılırken, İstanbul Hükümeti de iç isyanları başlattı. 16 Şubat 1920’de İkinci Anzavur Ayaklanması, 13 Nisan’da Düzce Ayaklanması, 18 Nisan 1920’de Kuvayi Milliye’ye karşı padişahın İngilizlerle birleşerek Kuvayi İnzibatiye ordusunu kurdurması, Düzce’de başlayan isyanın Bolu’ya sıçraması...İsyanlar, meclisin açılacağı sıralarda Ankara’nın ilçeleri Nallıhan ve Beypazarı’na kadar gelmişti. İsyanlar meclisin açılışından sonra da devam etti ve Anzavur kuvvetleri 10 Mayıs 1920’de Adapazarı’nı işgal ettiler. 15 Mayıs 1920’de Yozgat’ta Çapanoğlu İsyanı başladı. Bununla yetinilmiyor, 1 Haziran 1920’de Doğu’da Milli Aşireti İsyanı başlıyordu.ÇEMBERE ALINMAK İSTENİYORMustafa Kemal, çembere alınmak isteniyordu. Ne ordusu ne de askeri vardı. Anzavurlar, “gâvur imamlar” İslam Teali Cemiyeti, Kuvayi İnzibatiye savaş halinde Ankara’yı ve Mustafa Kemal’i ateş çemberine almak istiyordu. Öte yandan padişaha bağlı Şeyhülislam Dürrizade Abdullah’ın yayımladığı fetvada “Mustafa Kemal asidir”, “dinen ‘Katli-vacip’, öldürülmesi zorunlu kişidir” deniliyordu.Evet, Meclis 23 Nisan 1920’de açıldı. Ancak isyanlar durmuyordu. Mustafa Kemal bunlarla uğraşıyor, öte yandan da düzenli orduyu kurmaya çalışıyordu.Meclis’in ve Kuvayi Milliye’nin güçlenmeden dağılmasını sağlamak amacıyla, işgal devletleri de bu tarihlerde Avrupa’da toplantılar yapıyorlardı. San Remo’da toplanan İngiltere, Fransa, İtalya başbakanları, Anadolu’da savaş kararı aldılar. Nitekim kısa bir süre sonra, Yunan askeri birlikleri, 22 Haziran 1920’de Milne hattındaki cephe boyunca Ankara’nın toparlamaya çalıştığı ordusuna karşı saldırıya geçti. İngilizler, Yunan saldırılarına yardım etmek amacıyla 25 Haziran 1920’de Mudanya’ya, 2 Temmuz’da Bandırma’ya denizden askeri birlik çıkardılar. Mustafa Kemal, çembere alınmak isteniyordu.  Ne ordusu ne de askeri vardı. Anzavurlar, ‘gâvur imamlar’ İslam Teali Cemiyeti, Kuvayi İnzibatiye savaş halinde Ankara’yı ve Mustafa Kemal’i ateş çemberine almak istiyordu. Mustafa Kemal bunlarla uğraşıyor, öte yandan da düzenli orduyu kurmaya çalışıyordu.BURSA’NIN İŞGALİYunan askeri güçleri de güneyden yürüyorlardı; 30 Haziran 1920’ye kadar Kula, Eşme, Sındırgı ve Edremit’i, daha sonra da Susurluk ve Bandırma’yı ele geçirdiler. İlerleyen Yunan ordusu 8 Temmuz 1920’de Bursa’yı işgal etti.Meclis açılalı henüz 76 gün olmuştu, milletvekillerini yas bağlamıştı. Bu arada 31 milletvekili tarafından verilen bir önerge oybirliği ile kabul edilerek Meclis kürsüsüne siyah bir örtü serildi. Bu örtü işgal güçlerinin ülkeyi terk ettiği tarihe kadar Meclis kürsüsünde kaldı.Yunan işgal birliklerinin yürüyüşleri sürüyordu. 20 Temmuz 1920’de bir İngiliz savaş filosunun desteği altında Tekirdağ da işgal edildi. Trakya’ya çıkan Yunan askeri birlikleri 25 Temmuz’da Kırklareli ve Edirne’yi de aldılar. Böylece Osmanlı Devleti’nin tarih boyunca başkentleri olan Bursa, Edirne ve İstanbul yabancı askerlerin işgali altına geçmişti. Utanmaz mütareke basını ise şöyle yazıyordu: “Kuvayi Milliye parlak sözlerle milleti aldattı. Bursa’yı, Edirne’yi savunamadı. Boş yere kan dökülmesine sebep oldu.” Kuvayi Milliye vatanı kurtarmaya çalışıyor, işbirlikçi Alemdar gazetesi ise demagoji yapıyordu. SEVR DAYATILIYORYunan birlikleri Bursa, Tekirdağ, Kırklareli ve Edirne’yi işgal ederken, Batılı emperyalist devletler de o tarihte Sevr Antlaşması’nı dayatıyordu. Nitekim, 22 Temmuz 1920’de padişahın başkanlığında toplanan İstanbul’daki Saltanat Şûrası Sevr’i kabul etti.Kuvayi Milliye Meclisi moral ezikliği içindeydi. Mustafa Kemal, düzenli orduyu kurabilmek, zorluklarla başedebilmek için uğraşıyordu. ALİ FUAT PAŞA VE GEDİZ SALDIRISI Yunan güçlerinin Bursa’yı işgal etmeleri nedeniyle yenilme duygusunun verdiği öfke ve Meclis ile kamuoyunun artan baskısı karşısında Batı Cephesi Komutanı Ali Fuat Paşa, Gediz bölgesinde mevzilenmiş olan bir Yunan tümenine karşı saldırıya geçme düşüncesini, Ankara’ya, Genelkurmay Başkanlığı’na bildirdi. Yunan ordusunun üç tümeni Bursa bölgesinde, bir tümeni Uşak’ta, bir tümeni Aydın bölgesindeydi. Gediz’deki Yunan tümeni diğer ana kuvvetlerden ayrı ve bağlantısız görünüyordu.Ali Fuat Paşa, bu bağımsız Yunan tümenine baskın yaparak bir başarı sağlamak istiyordu.Mustafa Kemal böyle bir saldırıya karşıydı. Genelkurmay Başkanı İsmet İnönü’yü Ali Fuat Paşa’nın yanına göndererek “ordunun henüz hazır olmaması nedeniyle böyle bir saldırıya karşı olduğunu” bildirdi.Ancak, Ali Fuat Paşa ısrar ediyordu. Sonunda, Batı Cephesi Birlikleri, 24 Ekim 1920 gecesi Yunan birliklerine karşı saldırıya geçtiler. Ne yazık ki sonuç yenilgi oldu. Yeni kurulan ordu ve Meclis bir yenilgi daha almıştı. Bunun sonunda, Batı Cephesi Komutanı Ali Fuat Paşa, Moskova’ya büyükelçi olarak gönderildi. Batı Cephesi Komutanlığı’na Albay İsmet Bey atandı. DÜZENLİ ORDUMustafa Kemal’in temel düşüncesi bir an önce disiplinli ve düzenli ordunun kurulmasını sağlamaktı. Ancak Milli Mücadele’nin zor günlerinde, isyanlara karşı savaşan ve Milli Mücadele’ye yardım eden Çerkez Ethem kuvvetleri, düzenli ordu kurulmasını istemiyorlardı. Örneğin, Çerkez Ethem’in kardeşi Saruhan Milletvekili Reşit Bey bir toplantıda Mustafa Kemal’e “Hâlâ şu erkânı harp beylerle mi (kurmay subaylarla mı) gâvuru kovacağınızı sanıyorsunuz?” diyor ve “1893’ten beri talim ve terbiye ile kazanılmış tek bir savaş olmadığını” ileriye sürüyordu.Buna karşın, 10 Kasım 1920’de göreve başlayan Albay İsmet Bey, düzenli ordu için hızla çalışmaya başlamıştı. Cephe Komutanı İsmet Bey iki ateş arasında kalmıştı. Bir yandan Ethem sorununu çözmek için uğraşırken öte yandan Yunan işgal güçlerinin saldırısını da durdurmak gerekiyordu.  Askerin İnönü mevzilerine bir an önce ulaştırılması gerekiyordu. Birlikler iki günlük mesafeyi bir günde almak zorundaydılar. ÇERKEZ ETHEM İSTANBUL’A YANAŞIYORİngilizler de durumu izliyorlardı. Düzenli orduya karşı olan Çerkez Ethem, İstanbul Hükümeti’ne yanaşıyordu. 2 Ocak 1921 günü, Çerkez Ethem, İstanbul’daki sadrazama çektiği tel-grafta, Ankara’ya karşı harekete geçtiği, Yunan komutanlığı ile anlaşmaya vardığı bilgisini veriyor ve “tutulacak yol konusunda yüksek sadrazamlık katının destek ve onayını almaya gerekli gördüm” diyordu.Ethem, böylece isyanını ve Yunan Komutanlığı ile işbirliği yaptığını İstanbul Hükümeti’ne resmen bildiriyordu.Aynı günlerde, çaresiz olarak Kütahya’da Ethem kuvvetleriyle Batı Cephesi Kuvvetleri arasında çatışma çıktı. Ethem kuvvetleri 6-7 Ocak tarihlerinde, Gediz’deki milli orduya topçu ateşiyle savaş açarak, düzenli birlikleri epeyce zor durumda bırakmıştı. Batı Cephesi birlikleri ile isyan eden Ethem birlikleri arasında çatışmalar sürerken, tam bu sırada, 6 Ocak 1921 Perşembe günü sabah 10.30’da Cephe Komutanı Albay İsmet Bey’e şu haber verildi:“Yunan Ordusu, Bursa ve Uşak’tan bu sabah ileri harekete geçmiştir.”İKİ ATEŞ ARASINDAYunan kuvvetleri ilerliyorlardı; Banaz, İnegöl ve Yenişehir’i işgal ettiler. Cephe Komutanı İsmet Bey iki ateş arasında kalmıştı. Bir yandan Ethem sorununu çözmek için uğraşırken öte yandan Yunan işgal güçlerinin saldırısını da durdurmak gerekiyordu. İnönü bölgesi yönünde harekete geçmiş olan Yunan birliklerine ulaşmak için tren yoluna ve en yakın tren istasyonuna varmak için askerlerin 80 kilometre yol yürümeleri gerekiyordu. Bu durumda Batı Cephesi Komutanı İsmet Bey, Ethem üzerine yapılan hareketi bir süre için askıya aldı. Gediz bölgesinde 61. Tümen Komutanı Yarbay İzzettin Çalışlar’ı bırakarak, Yunan saldırısını durdurmak amacıyla İnönü bölgesine yöneldi.KAPANIN ORTASINDAAskeri açıdan Cephe Komutanı İsmet Bey tam bir kurt kapanının ortasında kalmıştı. Önünde Ethem ve iki kanatta güçlü Yunan birlikleri vardı...Askerin İnönü mevzilerine bir an önce ulaştırılması gerekiyordu. Yunan güçleri İnönü mevzilerine yakındı ama Batı Cephesi birlikleri daha uzaktı. İki günlük mesafeyi bir günde almak zorundaydılar. Bu savaşlara bizzat katılmış olan Yüzbaşı Rahmi Apak durumu şöyle anlatıyor: “Batı Cephesi kıtaları, beş günden beri uzun yürüyüşlerle çok yorgun düşmüşlerdi. Mevsim kıştı. Askerin çoğunun kaputları yoktu. Öksürüyorlardı. Erat cılızdı. Hayvanlar ayakta yürürken uyuyorlar ve düşüyorlardı. Yollar kötü ve çamurdu.”Bugünkü yazımızda, savaşa giderken genel durum ve koşullar ele alınmıştır. Yarın da I. İnönü Savaşı üzerinde durulacaktır.  Alev Coşkun

AKP Genel Başkan YardımcısıNurettin Canikli’den, Twitter’ın Trump kararına tepki

AKP Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli’den, Twitter’ın Trump kararına tepki figure > AKP Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli, Twitter hesabından, ABD Başkanı Donald Trump'ın sosyal medya hesabını süresiz askıya alan Twitter'ı eleştirdi. Trump'un hesabının süresiz askıya alınmasını 'ABD'ye karşı yapılmış bir darbe' olarak nitelendiren Canikli, "Bu darbe ile artık demokrasi çağı bitmiş 'kapitalokrasi' çağı başlamıştır" dedi. AKP Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli, Twitter hesabından, ABD Başkanı Donald Trump'ın sosyal medya hesabını süresiz askıya alan Twitter'ı eleştirdi. Trump'un hesabının süresiz askıya alınmasını 'ABD'ye karşı yapılmış bir darbe' olarak nitelendiren Canikli, "Bu darbe ile artık demokrasi çağı bitmiş 'kapitalokrasi' çağı başlamıştır" dedi.AKP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Canikli, Twitter'ın ABD'de yaşanan şiddet olaylarını 'daha fazla kışkırtma' riski nedeniyle ABD Başkanı Donald Trump'ın hesabını süresiz askıya almasına tepki gösterdi. Cankli twitter hesabı üzerinden şu paylaşımları yaptı:-Twitter’ın, Trump’ın hesabını süresiz olarak askıya alması, sermayenin Amerika Birleşik Devletine karşı yaptığı darbedir.-Bu darbe ile artık demokrasi çağı bitmiş kapitalokrasi çağı başlamıştır.-Kapitalokraside (capitalocracy) yasama, yürütme ve yargı yetkisi sermaye tarafından kullanılır.-Mahkeme kararı olmadan, anayasal bir hak olan ifade özgürlüğünün sınırlandırılması fiilen yargı ve yürütme yetkisinin gasp edilmesi anlamına gelir. Fiilen anayasa da değiştirilmektedir. Sonuç itibariyle, 3 erk tek bir güç tarafından yönetilir hale gelmektedir./Archive/2021/1/9/230734148-2.png/Archive/2021/1/9/230734929-1.png ANKA




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter