Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Wednesday, 06.25.2025, 05:43 AM (GMT)

News - Haberler

Komünal emek gücüİşçi Evi’ni yarattı

Komünal emek gücü İşçi Evi’ni yarattı figure > 2021 Wartley Hall’ün Platin Yılı olarak kutlanacaktı. Ancak pandemi buna izin vermiyor. Yöneticileri yapabilecekleri oranda kutlamalar düzenleyip bağış toplayacaklar yine de. Büyük Nazım’ın Yapıcılar şiiri nasıl da uyuyor Wartley Hall emekçilerine: Yapıcılar türkü söylüyor/ yapı türkü söyler gibi yapılmıyor ama/Bu iş biraz daha zor/Yapıcıların yüreği/ bayram yeri gibi cıvıl cıvıl. Her şey ülkenin önde gelen sosyalist madenci lideri Büyük Britanya Komünist Partisi üyesi Vin Williams’ın sorusuyla başladı: “Görkemli yapılara neden sadece zenginler sahip olsun?”. Williams’ın gayretiyle gerçekleşen emekçi dayanışması sonucu, tek derdi bu olmasa da, İngiliz işçi sınıfı ya da en azından bölgenin emekçileri ünlü saray yavrusu Wortley Hall’ün sahibi oldu.Sheffield’ın kuzeyine düşen bir bölgededir Wortley Hall. Bir kere gidip görmüşlüğüm vardır. Wharncliffe Kontu’na ait olan bu muhteşem yapıya İkinci Dünya savaşı sırasında ordu tarafından el konulmuştu. Kont, savaşın bittiği 1945’de yapıyı kiralamak için uygun birilerini bulamadı, çünkü savaş henüz bitmiş, insanlar ekonomik sıkıntılarla boğuşmakta. Kim kiralamak ister ki böylesine lüks, pahalı bir yapıyı?Önceleri zengin de olsalar, savaş sonrası koşulların durumlarını zorlaştırdığı soylular, bankerler kiralayamazlardı ama örgütlü olmaları halinde herkesten zengin, herkesten güçlü olabilen emekçiler pekala kiralayabilirlerdi. Williams’ın “neden sadece zenginlerin olsun” sorusuyla işçi sendikalarını, emekçi örgütlerini harekete geçirmesiyle birlikte 15 yıllığına kira sözleşmesi imzalanır mülk sahibi Kont’la. İlk yıl için 50 sterlin olarak belirlenen kira bedeli sonraki yıl arttırılarak 500 sterlin olacaktır anlaşmaya göre. Binanın yenilenme masrafları da sendikalarca karşılanacaktır. Komünist Parti üyesi gençler binaya girip eksiğini, gediğini Williams’a bildirirler. Getirilen uzmanlar da binanın içinin yenilenmesi için 50 bin sterlin gerekebileceğini söylerler. Komünal emek gücü devreye girince bunun bir önemi yok tabii. İşlerinin ustası emekçiler binayı tamamen yenilerler, sadece 9 bin sterline hem de. Maden, inşaat, demiryolu, döküm işçileri, ev kadınları, yöre esnafı, serbest meslek sahipleri tümü birden günlerce gönüllü olarak çalışır. 1951’de çalışmalar biter, 5 Mayıs’ta bir eğitim/tatil merkezi olarak emekçilere açar kapılarını Wortley Hall.  O adı resmi olarak İşçi Evi olan bir malikanedir artık. Kont öldükten sonra da yöredeki işçi kooperatifi tüm binayı 1954’de 10 bin sterline satın alır.  ASIL SAHİPLERİNE DÖNDÜBu görkemli malikenin bir emekçi yapısına dönüşmesinin anlamı büyüktür. Çünkü sahipleri olan Wharncliffe Kontları Güney Yorkshire'da sahip oldukları kömür madenciliğinden elde ettikleri gelirle yaptırmışlarDı malikaneyi. Emekçi teri, kanı vardır yani temelinde. Bir devrimle ele geçirilmemiş de olsa, müthiş bir emekçi dayanışmasıyla ait olduğu “sınıfa” dönmüştür artık. Dahası da var; malikenin de içinde yer aldığı Wharncliffe ailesine ait arazilerin hisseleri de yine dayanışmayla, imeceyle satın alınır. İşçilerin kendi toprakları da vardır artık.  O hisseler borsada işlem görmez, yasal olarak oluşturulan kar amacı gütmeyen bir kooperatife bağlanır tüm mülkiyet. İşletilen arazilerden, Worthley Hall’daki etkinlerden gelen gelirler çalışanlara eşitçe paylaştırıldıktan sonra işçi sınıfı mücadelesine harcanır. Kooperatif Başkanı, Siyasi Sekreter, Genel Müdür üç ayda bir hissedarlara rapor verir. Siyasi sekreter haricinde, hiçbir yönetim kurulu üyesi herhangi bir ödeme almaz, gönüllülük esasına göre çalışır./Archive/2021/1/9/212018729-pd-mkeson.pngSylvia Pankhurst’ün adını taşıyan kütüphane...ODALARIN İSİMLERİNE BAKAR MISINIZ?Salondaki odaların çoğu sendikalar veya bağış yapan kuruluşların, sosyalist hareketin önemli figürlerinin adlarını taşıyor. Örneğin İtfaiye Birliği Yemek Odası, Ulusal Kadınlar Meclisi Odası, Sendika Balo Salonu bunlardan birkaçı. Ünlü sosyalist feminist Sylvia Pankhurst’ün adını taşıyan kütüphane çok zengindir. Keir Hardie, Tom Mann, George Lansbury, Abe Moffat, Alfred Hague, Harry Johnson gibi sosyalist hareket içinde çok önemli rol oynamış insanların adlarını da görebilirsiniz. Wortley Hall, barış, dayanışma, enternasyonalist düşünce çerçevesinde dünyanın her yerinden uluslararası delegasyonları ağırlıyor. Bulgaristan, Sovyetler Birliği, Küba’yla, Güney Afrika’da ırkçı yönetimi yıkan Afrika Ulusal Kongresi (ANC) ile yakın ilişkiler kurdu. Kültürel faaliyetlere de hiç ara verilmiş değil. İşçi Müzik Topluluğu, emekçilerin kurduğu Clarion Bisiklet Kulübü çalışmalarını Wortley Hall’de sürdürüyorlar örneğin. Tiyatro gösterileri, resim sergileri okuma akşamları her gün var nerdeyse.Nelere tanık olmadı ki bu muhteşem yaptı.. En yakın örnek İngiltere’de 1984-85 madenci grevinde olanlardır. Malikanenin tüm salonları grevci madenciler ile ailelerine ayrıldı, greve katılan işçilere günlerce yemek sağlandı.Her şey değişiyor elbette. Wortley Hall de ilkelerini koruyarak bu değişikliklere uyum sağlıyor. Ama asla değişmeyen şu ilke: Sendika ya da işçi hareketinden gelmiş de olsa hiçbir kişi veya kuruluş, Wortley Hall'un genel kontrolüne sahip olamaz. Yapının en güçlü yönlerinden biridir bu. Üyelerince yönetilen gerçek bir işbirliğine dayalı bir girişim olduğu asla unutturulmaz.“BURASI SOSYALİZM VAHASI”Malikenin eski başkanlarından Stuart Charnley "burası bizim sosyalizm vahamız; onun başarılı bir şekilde devam etmesini sağlayalım" diyor. Son derece haklı. Bunun için de kuruluş ilkelerine uygun, amaçlarını korur bir biçimde ticari faaliyetler de gösteriyor Wortley Hall. Pandemi bu güzel emekçi işletmesini de vurdu tabii. Şimdiki Başkan Graham Benton, "Mirasımız, Covid-19'un tüm zorluklarına rağmen yönetim kurulunun korumaya kararlı olduğu bir miras. Personelimiz, yöneticilerimiz, izin verildiğinde bir hizmet sunmak için ellerinden geleni yaptılar. Ancak anlaşılabilir kısıtlamalar onları da mali durumumuzu da zorladı” diyor. Sonuçta gönüllü çalışanların dışında ücretli çalışanların sayısı azaltıldı, istenemese de. Benton durumu "bir otel zincirinin parçası değiliz, asla da olmayacağız, emekçiler dışında büyük hayırseverlerimiz de yok. Gelirimiz sendikadan, geniş işçi hareketinden, yaptığımıZ küçük ticari işlerden geliyor” sözleriyle açıklıyor.2021 Wartley Hall’ün Platin Yılı olarak kutlanacaktı. Ancak pandemi buna izin vermiyor. Yöneticileri yapabilecekleri oranda kutlamalar düzenleyip bağış toplayacaklar yine de. Büyük Nazım’ın Yapıcılar şiiri nasıl da uyuyor Wartley Hall emekçilerine: Yapıcılar türkü söylüyor/  yapı türkü söyler gibi yapılmıyor ama/Bu iş biraz daha zor/Yapıcıların yüreği/ bayram yeri gibi cıvıl cıvıl.Öyle gerçekten.Wortley Hall’ün emekçileri de 70 yıldır “cıvıl cıvıl”. Mustafa K. Erdemol

Modernşizofreniçağı!

Modern şizofreni çağı! figure > Sabah çevrimiçi atölye çalışması yaptım, öğlen saatlerinde kızımın konserini ekrandan izledim, derken akşam televizyon yayınına yine bu yolla bağlandım. Ev içinde tüm dünyaya ulaştım sandım. Dönüp bakınca debelenmenin dışında elimde ne var diye düşündüm. Yeni döneme uyum sağlamak şart mı? 1 Gençlikte yılbaşı kutlamalarına heyecanla hazırlanırdık. Arkadaş evinde toplanmak için fırsat kollayan gençlerdik.  Kızlı erkekli eğlenmek pek kolay değildi. Ailelerimiz yanında isterdi bizi. Geç saatlere dek dışarıda olmak kaygılandırıyordu. Yılbaşı yemeklerini ailelerimizle yer, sonra kimin ev koşulları uygunsa orada toplanırdık. Dans eder, şarkı söyler, çakırkeyif olur, gün aydınlanana dek sürdürürdük eğlenceyi. Yeni yıl, temiz sayfa demekti, bir öncekinden kalan düşlerin gerçekleşeceğine inanılırdı. Genç insanın uçsuz bucaksız düşleri vardır, hepimiz gönlümüzü birine kaptırmış halde olurduk. Karşılık bulduysak tadını çıkaracak düşler kurardık, eğer tersiyse vaziyet, kavuşmayı dilerdik…2 Melih Cevdet “Kişi yaşlı olduğunu bilmez” der. Hakkı var. Aksi halde yaşama tutunmak mümkün müdür? Şu ya da bu şekilde, büyük oranda güdülerimizle, soluk almaya devam etmek isteriz. İnsanın garip özelliklerinden biri de hiçbir felaketin, kötülüğün başına gelmeyeceğini sanmasıdır. Geçen yıla baktım, bildik, ortak sorunlar dışında, benim için ayrıca zorlu geçmiş. Ardı ardına ameliyatlar, derken yakınların ölüm haberi, başka hastalıklar… Tuhaf, o güç hastane günleri çok uzak gelir, hatta yaşanmamış gibi, bulanık.Dostoyevski “İnsan öyle aşağılık yaratıktır ki her şeyi unutur” demişti. Bazı kaynaklar “alışır” diyor. Yaşama tutunmak, ayakta kalmak için başka seçenek var mı? Yaşlılığı bilemeyiz, “yaşlı” saydığımız kimselerle kendimizi yan yana koyduğumuzda, nedense fotoğrafta diri duran hep kendi suretimizdir. Başkasının gözünden görmek lazım o fotoğrafı. Şu “hiç değişmemişsin”  cümlesi her derde deva görünür,  oysa değişiriz, hem de çokça!3 Yılsonunda basın neler olupbitti diye döker önümüze. Giderek iyi haberlerin azaldığı, felaketlerin çoğaldığı duygusuna kapılıyoruz. Hakikaten böyle mi? Yaşam dünden daha kötüye mi gidiyor, yoksa hep aynı da, içinde bulunduğumuz zamanın duygusundan mı bu umutsuz, karamsar halimiz. Sabah çevrimiçi atölye çalışması yaptım, öğlen saatlerinde kızımın konserini ekrandan izledim, derken akşam televizyon yayınına yine bu yolla bağlandım. Ev içinde tüm dünyaya ulaştım sandım. Dönüp bakınca debelenmenin dışında elimde ne var diye düşündüm. Yeni döneme uyum sağlamak şart mı? Alışkanlıklarıma daha çok sahip çıkmaya karar verdim.4 Korona ile boğuştuk, gelecek yıl kurtulacak gibi değiliz bu dertten. Bilimciler benzer salgınların artarak devam edeceğini öngörüyor. Denilen şu: “Artık çevrimiçi, maskeli, mesafeli olmaya alışın!” Dünya “yeni normal” kavramını da tartışıyor. Doğrusu bunca değişime benim makinem uygun değil. Bedenim, aklım kavramakta güçlük çekiyor. Sanal meyhane kurup kadeh kaldıranlara katılmam mümkün değil. Pek insan canlısı sayılmam ama tamamen sanal ortama ayak uyduracak halim de yok.İnsan varoluşa dair sorularını çeşitlendiriyor. Öz hep aynı, yıkıcı, ürkütücü yabancılık hali! 5 Kadın cinayetlerinin/düşmanlığının tahammül edilemez seviyeye geldiğini ibretle görüyoruz. Sene biterken vahşet sürüyor. Her eğitim seviyesinde, iktisadi koşulda şiddet sürüyor. Katliam desek daha doğru! Mücadeleyi bırakmak istemiyor insan, neticede umut kırılıyor, direnç azalıyor. Teslim olacak halimiz yok, lakin “yeni olan yıl güzellikler getirecek” temennisi pek ikna edici değil. Bazen kimselere söylemezsin ama içinde tedirginlik büyür, karanlık kaplar ruhunu… Temel sorun toplumun geniş kesimlerinin sağırlığı, körlüğü. Dar aydın, entelektüel çevre dışında “kadın” meselesi pek de tartışılmıyor. Gericilik azgın saldırısını sürdürüyor. Hayat dolu kadınları toprağa vererek girildi yeni(!) yıla!6 Bu yıl da astrolog, guru, çakra açıcı, kişisel gelişimci tacirlerin eline düştü insanlık. Bilimsel bilginin yanına “kadim bilgi” denen zevzeklik kondu. Okumuş kimseleri nasıl kazıklıyorlar! Bu “modern gericilik” felaketimiz olacak. Kendine “yaşam koçu”  diyen ahmaklardan geçilmiyor ortalık. Ahali dünyanın parasını ödeyip bunlardan randevu alıyor,  yer bulursa elbette. Herhangi bir orta zekâlının, sırdan metinlerden öğreneceği ağdalı lafları kusuyorlar ortalığa bu şarlatanlar. Pusula bu işte!İşin ilginç yanı “misyon”, “vizyon”, “insan odaklı” lafları havada uçuşurken, “hakikat” gizleniyor. Modern şizofreni çağı bu! Ürkütücü… 7 Görsel saldırı altındayız. Otuz saniye bile katlanamıyor insanlar herhangi bir konuya. Düşünmenin sonlandığı günlerdeyiz. Artık sanılar,  kanılar, uydurmalar ve yalanlar üzerine inşa ediliyor her şey. Sosyal medya cehenneminde, söz kolayca yayılıyor. Can Yücel’e ait olmayan binlerce dize dolaşımda mesela. Nasıl düzelecek ki? Hal böyle olunca şair sormaz mı: “Madem benim dizelerimi tahrip edeceksiniz, ne gerek var bana?” diye.Yılın son günlerinde,  yine,  inatla yazıya sığınıyorum. Kitaplarım var, okumaya niyetlendiğim, okuduğum, ertelediğim, sıraya koyduğum.  Şunu öğrenmek gerek, herkese derdimizi aktarmak zorunda değiliz. Bizi işitmeye niyeti olanı bulur yazdıklarımız. Ya da bulmaz… Gelecek nedir?Bazı okurlar “umutlu yaz” diyorlar, neden yalan söylemeliyim? Kim için? Enver Aysever/Kurşunkalem

Fatih Terim'in sarı-kırmızılı8 bininci günü

Fatih Terim'in sarı-kırmızılı 8 bininci günü figure > Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, kulüpte aktif olarak görev aldığı 8 bininci gününü yaşadı. Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, kulüpte aktif olarak görev aldığı 8 bininci gününü yaşadı.Sarı-kırmızılı kulüpten yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:"8 Temmuz 1974'te Adana Demirspor'dan Galatasaray'a transfer olarak, efsane olacağı sarı-kırmızılı camiaya ilk kez adım atan Fatih Terim, 4046 gün Galatasaray formasını giyerek burada profesyonel futbolculuk kariyerini noktaladı.1 Temmuz 1996 tarihinde teknik direktör olarak Galatasaray'a geri dönen Fatih Terim, teknik direktör olarak dört dönemde 3954 gün görev yaptı.Fatih Terim futbolculuk dönemimde Galatasaray'da 4 Türkiye Kupası ve bir Süper Kupa şampiyonluğu başarılarını yaşadı. Teknik direktörlük döneminde ise Galatasaray'da bir UEFA Kupası, 8 Süper Lig şampiyonluğu, 3 Türkiye Kupası, 5 Türkiye Süper Kupası şampiyonluğu ve 3 TSYD Kupası başarılarını yaşayan hocamız, adını unutulmazlar arasına yazdırdı."/Archive%5C2021%5C1%5C9%5C213945810-galatasaray-genclerbirligi-ek-fotograflar_4.jpg DHA

Golüilk adımda atınca!

Golü ilk adımda atınca! figure > Rakibin 1. kalecisi sakatlanıp, kaleye genç bir isim geçti, 27. saniyedeki gol direnci kırdı Cimbom farka gitti. Galatasaray'ın geçen hafta içinde kaybettiği 5 puandan sonra soluklanmaya, yara sarmaya, tedaviye ihtiyacı vardı;Gençlerbirliği de merhem oldu bu tabloya..Öncelikle maça golle başlarsanız, bir başka ifadeyle sezonun en erken golünü (27. saniye) atıp skor üstünlüğünü yakalarsanız o maçı rahat rahat kazanırsınız.Hele rakibin oynamaya alıştığı usta kaleci Nordfeldt son anda sakatlanıp kaleye genç takım kalecisi Übeyd geçmişse farka gidersiniz; bugünkü gibi.Direnemedi bile Gençlerbirliği. Belki Galatasaray bu sezonun en rahat galibiyetini aldı. Ellerini, kollarını sallaya sallaya gol attılar adeta!Gençlerbirliği hiç yoktu dedik ama Galatasaray'ın istekli, istenç dolu futbolunun da hakkını verelim.Öncelikli iki yerli bek  Şener ve Emre Taşdemir, ithal arkadaşlarını aratmadılar. Özellikle  sol bek Emre Taşdemir müthiş oynuyor. Savunmada var, çalım yemiyor, hücumda var, top kesiyor, orta yapıyor, Arda ile ikiye bire giriyor. Saracchi döndüğünde Fatih Terim formayı almamalı bu genç isimden... İki bek iyi dedik, orta alana Taylan'ın dönüşü uzun pasları da beraberinde getirmiş. Böyle olunca Belhanda da rahat oynuyor. O kadar rahattı ki, biri kaleci, ikisi savunma hatasından 3 güzel gol buldu; kimileri, "sözleşme uzatmak için oynamaya başladı" dese de Belhanda oynamak istediğinde takıma sınıf atlattırıyor. Bunda elbette Kaptan Arda Turan'ın da payı var.  Onun da sol kenardan içeri sık sık girişi Belhanda'nın boş kalmasını sağlıyor. Fatih Hoca bu komibini iyi kullandı dün.Belhanda'nın ilk yarıda yağmur gibi gelen golleri sonrası maç bitti ilk yarıda. Kaleci Übeyd için şanssız bir geceydi. Galatasaray'ın şansı oldu genç kaleci. 2. yarı arkadaşları daha kontrollü oynadılar tarihi farka gitmesin diye maç.. Yine de basit bir penaltı, Oğulcan'ın arka direk takip golü Galatasaray'ın son 2 haftada bozulan averajını düzeltti.Beşiktaş derbisi öncesi moral buldular. Kimse sakatlanmadı, kimse cezalı duruma düşmedi. Elbette maç 'kemale erince' Terim'in oyuncu değişiklikleri  Beşiktaş derbi merkezliydi.Peki bu futbol derbiye yeter mi? Bu 11'in yetmeyeceği kesin, savunmayı elden geçirecektir deneyimli hoca. Yine Feghouli'nin yetişme olasılığını ekleyince ilginç bir derbi izleyeceğimize emin olabilirsiniz.Evet, güneş gibi parladılar, yağmurlu havada.Yeri gelmişken Cemal Süreya'nın dizeleriyle bitirelim geceyi;"Bir yere geldik kiGüneş, heyy!Ay, ayy!" Arif Kızılyalın

Uluslararasıbasında BoğaziçiÜniversitesi protestosu

Uluslararası basında Boğaziçi Üniversitesi protestosu figure > AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Boğaziçi Üniversitesi'ne atanan, Rektör Melih Bulu’ya gösterilen tepkiler dış basında da yer aldı. The Guardian tarafından yapılan yorumda, ’barışçıl protestolara yönelik devlet baskısı adeta bir norm haline geldi’ denildi. Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak Melih Bulu’nun atanmasına yönelik öğrencilerin ve öğretim üyelerinin protestoları uluslararası basınında gündemine girdi. The Guardian, Al-Monitor ve The Wire tarafından yapılan haberlerde, 2016'da Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Cumhurbaşkanı’na doğrudan rektör atama yetkisi verildiğine dikkat çekilerek öğrenci görüşlerine yer verildi.“DEMOKRATİK OLARAK SEÇİLMEDİ”The Guardian tarafından yapılan haberde, İstanbul’da gerçekleşen protestoların nedeni, “1980 askeri darbesinden sonra üniversite dışından bir rektör seçildiği dile getirilerek öğrenciler ve öğretim üyeleri tarafından, akademik özgürlükleri kısıtlama girişimi olarak öfke ile karşılandı” şeklinde aktarıldı.The Guardian’a konuşan bir öğrenci, “Bulu bizim rektörümüz ve akademisyenimiz değil, demokratik olarak seçilmedi” dedi. Haberde, Boğaziçi’nin Türkiye’nin prestijli üniversitelerinden biri olduğu, hoşgörü ve fikirsel bağımsızlığa önem vermesiyle bir üne sahip olduğu belirtildi. The Guardian tarafından aynı zamanda AKP’nin Bulu’nun atanmasını yasal olarak savunduğu belirtilerek Ömer Çelik’in, “Bir insanın siyasi kimliğinin olması suç değil” açıklamasından da bahsedildi.“PROTESTOLARIN SİYASİ MUHALEFETİ HAREKETE GEÇİRME İHTİMALİ DÜŞÜK”Guardian haberinde atama kararının neden olduğu tepkiye ilişkin ise “Beklenmedik şekilde gelişmiş olsalar da; barışçıl protestolara yönelik devlet baskısının adeta bir norm haline geldiği son derece kutuplaşmış bir ülkede, üniversite protestolarının siyasi muhalefeti harekete geçirme olasılığı oldukça düşüktür. Neredeyse 20 senedir süren AKP iktidarı, Türk kurumlarını ve toplumunu dönüştürdü, ancak eleştirenler, Erdoğan'ın iktidar üzerindeki tekelinin ve demokratik normların altını oymasının, 2016’dan bu yana arttığı” yorumunda bulundu.Haber, “Son 5 yılda binlerce akademisyen, avukat, gazeteci, memur ve ordu mensubu terörle bağlantılı oldukları iddiasıyla tutuklandı veya gözaltına alındı. 2016 yılından bu yana Erdoğan, daha önce seçimlerle atanan üniversite rektörlerini doğrudan seçme hakkını da kendinde saklı tuttu ve ülke çapında bir düzineden fazla üniversite kapatıldı” denildi.“BİR TÜR HAREKETLE SONUÇLANDI”The Wire ise Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin basın açıklaması metnine yer verdiği haberinde, ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın partisiyle bağlantılı Melih Bulu’nun rektör olarak atanması, birçok eleştirilere yol açarak siyasi müdahaleden uzak, akademik özgürlüğü güvence altına almak için bir tür hareketle sonuçlandı’ şeklinde aktardı.‘1980’DEN SONRA DURAKLATILMIŞTI’Al- Monitor öğrenci görüşlerine yer verdiği haberinde, “Yüksek Eğitim Kurulu (YÖK) yönergesi gereğince rektörler, akademik kurum içerisinde yapılan seçimlerin ardından, havuzdan en yüksek oy alan adayı belirleme usulüyle seçilir. İlk olarak bu uygulama Türkiye’de 1980 yılında yapılan askeri darbe sonrasında duraklatılmış, ardından 1990’larda yeniden eski haline getirilmiş daha sonra 2016 yılında OHAL kuralları altında yeniden kaldırılmıştır” denildi.Al-Monitor’a konuşan bir öğrenci ise protestolara ilişkin, “Biz şimdi üniversite dışından olan bir yabancıyı getiriyoruz ve onun tek itibarı Erdoğan’ın partisinin üyesi olmak” değerlendirmesinde bulundu. cumhuriyet.com.tr

ÖzgürÖzel'den Süleyman Soylu'ya "kışlada siyaset" tepkisi

Özgür Özel'den Süleyman Soylu'ya "kışlada siyaset" tepkisi figure > CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Süleyman Soylu'ya seslenerek, "Bir İçişleri Bakanı yalanlarıyla partimizi, öğrencileri ve gazetecileri hedef göstererek askere istikamet çizemez" dedi. Foça Jandarma Uzman Erbaş Komando Temel Kursu Mezuniyet Töreni'nde konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun CHP'yi ve Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerini hedef gösterdiğini ifade eden Özgür Özel tepki gösterdi."Kışlaya siyaset girmez. Bu dil, başlı başına sorunludur, sorunların en büyüğüdür" diyen Özel, "Uzman erbaşlarımızın mezuniyet töreninde, bir İçişleri Bakanı siyaset yapamaz" uyarısında bulundu.Soylu'nun kışlaya siyaset soktuğunu belirten Özel, "Bir İçişleri Bakanı yalanlarıyla partimizi, öğrencileri ve gazetecileri hedef göstererek askere istikamet çizemez. Kışlaya siyaset girmez. Bu dil, başlı başına sorunludur, sorunların en büyüğüdür" dedi./Archive/2021/1/9/205209104-ozel.jpg cumhuriyet.com.tr

AB Komisyonu Başkanıile görüşen Erdoğan: Türkiye'nin geleceğini Avrupa'da görüyoruz

AB Komisyonu Başkanı ile görüşen Erdoğan: Türkiye'nin geleceğini Avrupa'da görüyoruz figure > AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile video konferansla görüştü. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, Erdoğan, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile bir video konferans görüşmesi gerçekleştirdi.Görüşmede, Türkiye-AB ilişkilerinin geliştirilmesine yönelik hususlar ele alındı ve bölgesel gelişmeler değerlendirildi.Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmede, AB'nin Türkiye'nin gündeminde öncelikli konumda olduğunu ve Türkiye'nin geleceğini Avrupa'da gördüklerini ifade etti.Yeni yılda AB ile ilişkilerde yeni bir sayfa açmak istediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB'nin bazı üyelerinin kaprisleri ve ürettikleri yapay sorunlar nedeniyle 2020 yılının yeterince değerlendirilemediğini, bu durumun sadece ilişkilerin geleceği bakımından değil, geniş ortak coğrafya açısından da sürdürülebilir olmadığını dile getirdi.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye-AB ilişkilerinde olumlu gündem için ilk aşamada kullanılacak en önemli aracın 18 Mart Mutabakatı'nın güncellenmesi olduğunu belirterek, 2021 yılının göç alanında başlatılacak yeni iş birliği açısından verimli bir ortam sunduğuna işaret etti.Gümrük Birliği'nin güncellenmesi, Türk vatandaşlarına vize serbestisi sağlanması ve üyelik müzakerelerinde adım atılması gerektiğini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, karşılıklı güvenin yeniden tesis edilmesi, istişare mekanizmalarının yeniden işletilmesi, komşudan öte müzakere sürecindeki aday ülke olan Türkiye'ye yönelik dışlayıcı, ayrımcı eylem ve söylemlere son verilmesi gerektiğini vurguladı.Cumhurbaşkanı Erdoğan, düzenli Türkiye-AB zirvelerini ve üst düzey diyalog toplantılarını yeniden başlatmakta fayda gördüğünü ifade etti. AA

Avustralya Açık'ta 3 Türk tenisçi

Avustralya Açık'ta 3 Türk tenisçi figure > Pandemi koşulları nedeniyle eleme müsabakaları bu sene kadınlarda Dubai'de, erkeklerde ise Doha'da gerçekleşecek Avustralya Açık'ta Türkiye'yi Çağla Büyükakçay, Pemra Özgen ve Cem İlkel temsil edecek. /Archive/2021/1/9/202717813-avustralya-acikta-3-turk_1.jpgPandemi koşulları nedeniyle eleme müsabakaları bu sene kadınlarda Dubai'de, erkeklerde ise Doha'da gerçekleşecek Avustralya Açık'ta Türkiye'yi Çağla Büyükakçay, Pemra Özgen ve Cem İlkel temsil edecek.10-13 Ocak tarihleri arasında düzenlenecek Avustralya Açık elemelerinin kuraları bugün çekildi. Klasmanın 178'inci basamağında bulunan temsilcimiz Çağla Büyükakçay, yarın TSİ 09.00'da oynayacağı ilk tur maçında 15 yaşındaki Andorralı genç raket Victoria Jimenez Kasintseva ile karşı karşıya gelecek. Turnuvaya wild card ile katılan Kasintseva aynı zamanda 2020 yılı Avustralya Açık Gençler şampiyonu. Kadınlarda bir diğer temsilcimiz Pemra Özgen, Avustralya Açık ana tablo yolunda ilk turda Ukraynalı dünya 163 numarası Anhelina Kalinina ile kozlarını paylaşacak. Senenin ilk Grand Slam turnuvası Avustralya Açık'ın erkekler kategorisinde ülkemizi temsil edecek Cem İlkel'in ilk tur rakibi ise klasmanda 39'uncu basamağa kadar yükselmiş dünya 146 numarası Alman raket Peter Gojowczyk olacak./Archive%5C2021%5C1%5C9%5C202719001-avustralya-acikta-3-turk_3.jpg DHA

Trump’ısosyal medyadan atmak aşırılıkçısöylemleri engeller mi?

Türkçe Haberler En Son Başlıklar Trump’ı sosyal medyadan atmak aşırılıkçı söylemleri engeller mi? figure > ABD Başkanı Donald Trump'ın 8 Ocak günü Twitter'da 'kalıcı olarak' askıya alınması, 'platformsuzlaştırma' (de-platforming) tartışmalarını tekrar gündeme getirdi. Peki, bu stratejiden sonuç alınabilir mi? Kadir Has Üniversitesi'nden Akın Ünver yazdı. BBCABD Başkanı Donald Trump'ın 8 Ocak günü Twitter'da 'kalıcı olarak' askıya alınması, 'platformsuzlaştırma' (de-platforming) tartışmalarını tekrar gündeme getirdi.Platformsuzlaştırma, kutuplaştırıcı, hedef gösteren, ve nefret söylemi kullanan kişi, grup veya kurumlara fiziksel veya sanal alanları kapatmayı ve sınırlandırmayı ifade eden bir kavram. Bu kavram, ABD ve Avrupa'da giderek artan kutuplaşmanın bir sonucu olarak ayrıştırıcı dil kullanan kanaat önderlerinin görüş belirtecekleri 'platformların' sınırlanmasını öngörüyor.Trump'ın Twitter hesabının askıya alınmasından sonra, hesabını iki haftadır kilitli tutan Facebook da bu engellemeyi bir iki hafta daha uzatacağını duruydu. Bu iki endüstri devini takiben Twitch, Shopify, Paypal gibi dijital platformlar da hem Trump'ın, hem de onun destekçilerine ait çok sayıda hesabı askıya aldı.İşe yarar mı?Peki Trump ve destekçilerini en popüler sosyal medya platformlarından engellemek ve onları 'platformsuzlaştırmak' işe yarar mı?Platformsuzlaştırmanın işe yarayıp yaramadığı son beş yıldır dijital demokrasi ve İnternet-temelli radikalleşme alanlarında çalışılan, uzunca bir süre IŞİD ve benzeri örgütler, sonra da Batı ülkelerinde aşırı sağcı şiddet yanlısı gruplar üzerinde gözlemlenen bir soru.ReutersFacebook, Twitter ve Youtube başta olmak üzere sosyal medya platformları uzun bir süredir içerik kaldırma, hesap dondurma/silme ve geçici olarak hesap askıya alma gibi stratejiler üzerinde çalışmış, bunların neticesinde ortaya net olmayan bir sonuç çıkmıştır.Bu süreçlerin belki de en uzun soluklusu, IŞİD'in propaganda ve militan devşirme aktivitelerine dönük yoğun hesap ve içerik kaldırma politikası oldu.2016-19 arasında hem ABD Ulusal Güvenlik Ajansı ve Ordu Siber Komutanlığı, hem de Avrupa Polis Teşkilatı Europol, IŞİD'in sosyal medya hesaplarına dönük topyekun bir dijital savaş yürüttü. Bu savaşın sonunda her ne kadar IŞİD'in en büyük sosyal medya platformları olan Facebook ve Twitter'daki ağı çökertilmiş olsa da, sadece birkaç ay sonra örgütün Youtube ve Facebook'ta farklı hesaplarla tekrar ağ oluşturduğu, Twitch, TikTok ve Telegram gibi alternatif iletişim araçlarına yöneldiği gözlemlendi.EPABenzer şekilde Amerikan aşırı sağ gruplar uzun bir süredir büyük sosyal medya platformları tarafından yoğun markaj altındaydı; bu markajın neticesinde Parler, MeWe, Rumble ve DLive gibi yeni platformlar kurup kendi platformlarında yeni ağlar oluşturdukları ortaya çıktı. Hatta son ABD seçimlerinde Biden'ın kazanmasıyla birlikte Parler, Trump destekçilerinin yeni iletişim kanalı olarak Apple AppStore'da bir haftada 4.5 milyon yeni kullanıcıyla birinci sıraya yerleşti. Rumble ve MeWe gibi benzer platformlar da tek bir haftada birer milyon kullanıcıyla en hızlı büyüyen platformlar oldu.Geniş uygulama yelpazesi6 Ocak günü Amerikan Kongre Binasını basan kitlenin de Twitter ve Facebook'tan ziyade bu yeni platformlar üzerinde organize olduğu, ve Joe Biden'ın 20 Ocak'ta düzenlenecek yemin töreni öncesinde benzer kalkışmaları bu mecralarda planlandığının altını çizmek gerekiyor. Bu sebeple Apple, Parler adlı uygulamayı Kongre baskını sonrasında AppStore'dan çekti. Ancak Trump destekçilerinin kullanabileceği geniş bir uygulama yelpazesi hala bulunuyor.ReutersPlatformsuzlaştırma stratejisinin başarısı hala en olumlu tabirle 'belirsiz'.Geçtiğimiz yıllarda 'platformsuzlaştırılan' örgüt, kişi ve kurumların kısa vadede sorun yaşadıklarını, ancak kolaylıkla farklı platformlara geçerek stratejilerini buralarda sürdürdüklerini gördük. Her ne kadar platformsuzlaştırma bu grupların daha geniş kitlelere erişimini engellese de bu stratejinin örgütsel faaliyet ve davranış açısından neyi değiştirdiği hala bir soru işareti.Trump ve destekçilerini en popüler sosyal medya platformlarından uzaklaştırmak kısa vadede tansiyonun düşmesine katkıda bulunabilir.İstenen sonucu vermiyorAncak Twitter yöneticilerinin 9 Ocak'ta yaptığı açıklamada platformdan uzaklaştırılan aşırı sağcı hesapların başka sosyal medya platformlarına geçerek daha geniş bir kalkışma planladıkları uyarısı önemli. Üzerinde yıllarca uğraşılması ve büyük kaynaklar ayırılmasına rağmen, hem ABD Ulusal Güvenlik Ajansı, Ordu Siber Komutanlık ve Avrupa Polis Teşkilatı'nın IŞİD ve benzeri örgütlerin dijital ağlarını çökertme stratejilerinde sorun yaşamaya devam etmeleri, platformsuzlaştırma stratejisinin - en azından mevcut haliyle - istenen sonucu vermediğini gösteriyor.Her ne kadar platformsuzlaştırma stratejisi aşırıcı söylem ve grupları kamusal tartışmalardan kısa süreliğine uzak tutsa da, bu söylem ve gruplar hala ana akım siyaseti etkileyecek faaliyetleri sürdürmeye devam etmekte ve engellenseler dahi şekil değiştirerek başka mecralar yoluyla varlıklarını sürdürmektedirler.Bu tip hesaplar ve tartışmaları gerçek anlamda ortadan kaldırmak için işler bir çözüm arayışı hala devam ediyor. BBC Türkçe

Erdoğan, Karamollaoğlu ile görüşünce AKP'li Turan’ın ifadeleri değişti

Erdoğan, Karamollaoğlu ile görüşünce AKP'li Turan’ın ifadeleri değişti figure > Başta Saadet Partisi'ni eleştiren AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu'yla görüşmesinin ardından övmesi dikkat çekti. AKP'li Bülnet Turan geçmişte attığı bir tweette Saadet Partisi hakkında, "Partinin oyunu yüzde 1'lere düşür, savunduğun tüm değerleri bir kenara bırakarak CHP'ye kuyruk, HDP'ye vagon ol, her milli konunun karşısında olmayı hedeflemiş zannet, sonra partinden AK Parti'ye geçiş olunca da en ağır hakaretleri et. Yaşınız hak ettiğiniz cevabı almanıza engel" diyerek Karamollaoğlu'nu hedef almıştı.Bugün Erdoğan'ın Temel Karamollaoğlu'yle görüşmesinin ardından Turan, SP'yi öven bir paylaşım yaptı. AKP'li Bülent Turan paylaşımında, "Saadet Partisi tabanıyla bağımsız dış politika,savunma sanayi,Ayasofya,başörtüsü vs birçok konuda Erbakan Hocamızın da ideali olan ortak paydamız olduğu aşikar. Meseleye sayısal beraberlikten öte bakmak aklı selimin gereği. Milli Görüşün varlığına mugayir duruş vicdanlara ters!" dedi.ÖNCE:/Archive/2021/1/9/192709046-erru4agxiaash7v.jpgSONRA:/Archive/2021/1/9/192711890-erru4pgw8aarqnc.jpg cumhuriyet.com.tr

Galatasaray'dan yerli-milli 11!

Galatasaray'dan yerli-milli 11! figure > Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, Gençlerbirliği mücadelesinin 11’inde 7 Türk futbolcuya görev verdi. Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, son oynadıkları Konyaspor maçının 11’ine göre Gençlerbirliği karşına 4 değişiklik yaparak çıktı. Galatasaray, Süper Lig’in 18. haftasında sahasında Gençlerbirliği ile karşılaşıyor. Sarı-kırmızılılar, son oynadıkları Konyaspor maçına göre Başkent temsilcisi karşısında 11’de 4 değişiklik yaptı. Martin Linnes, Marcelo Saracchi, Christain Luyindama ve Ömer Bayram’ın yerinde Şener Özbayraklı, Emre Taşdemir, Marcao ve Arda Turan görev aldı. Arda mücadeleye kaptan olarak çıktı. FATİH TERİM 4 MAÇ SONRA TAKIMININ BAŞINDA Fatih Karagümrük maçının ardından Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK) Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim’e 5 maç men cezası vermiş, daha sonra Tahkim Kurulu tecrübeli teknik adamın cezasını 4 maça indirmişti. Göztepe, Trabzonspor, Antalyaspor ve Konyaspor mücadeleleriyle cezasını tamamlayan Terim, Gençlerbirliği maçında saha kenarında yer aldı. Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, Gençlerbirliği mücadelesinin 11’inde 7 Türk futbolcuya görev verdi. Deneyimli teknik adam, Okan, Şener, Emre Taşdemir, Taylan, Emre Akbaba, Oğulcan ve Arda ile karşılaşmaya başladı. Terim daha önce 11 yabancı ile çıktığı için eleştirilmişti. VALENTİNE OZORNWAFOR İLK KEZ KADRODA Galatasaray’ın Nijeryalı savunma oyuncusu Valentine Ozornwafor, sarı-kırmızılılarda ilk kez 21 kişilik maç kadrosunda yer aldı. 21 yaşındaki futbolcu, 28 Haziran 2019’da Enyimba’dan transfer edilmiş, geçtiğimiz sezon da İspanyol ekibi Almeria’da kiralık olarak oynamıştı. 6 EKSİK VAR Galatasaray’da Konyaspor maçında sarı kart cezasından dolayı oynayamayan Marcao ve Arda Turan, Gençlerbirliği müsabakasına 11’de başladı. Sarı-kırmızılılarda Ömer Bayram sarı kart, Emre Kılınç da kırmızı kart cezasından dolayı kadroda yer almıyor. Radamel Falcao, Sofiane Feghouli ve Etebo’nun ise sakatlıkları devam ediyor. Yılbaşı gecesi yaşadığı havai fişek kazası nedeniyle tedavisi süren Omar Elabdellaoui de kadroda bulunmuyor. Galatasaray, Gençlerbirliği karşısında Okan Kocuk, Şener Özbayraklı, Ryan Donk, Marcao, Emre Taşdemir, Taylan Antalyalı, Younes Belhanda, Emre Akbaba, Oğulcan Çağlayan, Arda Turan ve Mbaye Diagne 11’i ile çıktı. Yedeklerde ise Fatih Öztürk, Emin Bayram, Christian Luyindama, Valentine Ozornwafor, Marcelo Saracchi, Martin Linnes, Kerem Aktürkoğlu, Jesse Sekidika, Ali Yavuz Kol ve Ryan Babel bekledi.  cumhuriyet.com.tr




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter