News - Haberler
Altına hücum
Altına hücum figure > Dubai’nin bir diğer adı da “Altın Şehri”dir. Zengin altın madenlerine sahip olmasa da ithal ettiği altını pazarlamasıyla ünlüdür. Birleşik Arap Emirlikleri’nde satılan altının büyük bölümü Dubai’nin altın çarşısında alıcı bulur. Deira semtindeki mütevazı görünümlü çarşı, yılda 110 milyar doları bulan ticaretin sembolik merkezidir. Bu çarşının dar sokaklarında yapacağınız kısa bir gezinti hem altınla hem de Dubai’yle ilgili tecrübelerinizi tamamen değiştirebilir. Yemen, Suudi Arabistan, Pakistan, Hindistan, İran ve diğer Körfez emirlikleri arasında 1800’lerde başlayan altın ticareti günümüzde Dubai’nin en önemli gelir kaynağı. Zaman içinde gelenekler değişse de altın biriktirme, kullanma ve hediye etme alışkanlığı devam ediyor. Altın, sadece takı ya da yatırım aracı olarak kullanılmıyor, gösteriş ve lüksün derecesini, çoğu zaman da saygınlığın seviyesini belirliyor.Dev ticaretDeira’nın dar sokakları arasına sıkışan altın çarşısının hemen yanında tarihi baharat, parfüm ve tekstil çarşıları da var. Dışardan bakıldığında hepsi birbirine benziyor. Ahşap çatılı, yarı açık Altın Çarşısı’nda yaklaşık 500 dükkân bulunuyor ve burada sadece altın ya da değerli taşlar satılıyor. 3 bin 600 dükkânlı Kapalıçarşı’nın boyutlarından oldukça küçük olan çarşının ticaret hacmi bir hayli büyük.Kuyumcuların koleksiyonları bizdekilerden farklı. Müşteriler dünyanın dört bir yanından geliyor ama Hintli, Çinli ve Pakistanlı turistlerin sayısına diğerleri ulaşamıyor. Başka bir ülkede müzeye konup sergilenebilecek mücevherler çarşının vitrinlerinde alıcı bekliyor. Yüzük, bilezik, kolye gibi sıradan takıların yanında altın yelekler, dize kadar uzanan gerdanlıklar, el bileğinden omuza varan kolluklar göze çarpıyor. Ortaçağ şövalyelerinin zırhlarını andıran altın giysiler vitrinleri süslüyor.3 milyon dolarlık yüzük!Zenginliğin simgesi olan mücevherler, para harcama sınırı olmayanlara hitap ediyor. Dünyanın en büyük altın yüzüğü bu çarşıda. 21 karatlık 64 kilo ağırlığındaki yüzüğü parmağa takmak mümkün değil ama sergileyip tanıdıklarınıza hava atabilir, itibarınızı göklere çıkarabilirsiniz. Tabii 3 milyon dolarlık faturayı ödeyebilirseniz. 20-30 metrekarelik dükkânlarda pazarlıklar gün boyu hız kesmeden devam ediyor. Elden ele dolaşan hesap makineleri satışın birazdan gerçekleşeceğine işaret ediyor, bir yandan da yapılan pazarlıklar canlı yayınla telefonun diğer ucundaki aile bireylerine aktarılıyor. Her ülkede olduğu gibi buradaki altın fiyatları da ağırlık, karat ve işçiliğe göre belirleniyor. Ağırlık ve karatın değerini hükümet belirlediği için fiyatı sabit ama işçilik konusunda dilediğiniz kadar pazarlık yapabilirsiniz.Altın Çarşısı, pandemi öncesine kadar Dubai’ye gelen turistlerin uğramadan dönmediği bir yerdi. Hatta Dubai’de yaşayıp altın çarşısında alışveriş yapmayanlara iyi gözle bakılmazdı. Artık burada yaşayanların dışında çarşıya uğrayan yok çünkü Dubai’ye eskisi kadar çok turist gelmiyor. Seyahat kısıtlamalarının kalkmasından sonra Hindistan ve Pakistan’dan sadece altın almak için uğrayanlar olsa da bir zamanlar göz kamaştıran çarşı eski ihtişamından çok [email protected] Remzi Gökdağ-BAEFakir işiütopyalar!
Fakir işi ütopyalar! figure > Netflix dizileri arasında The Crown en önde gideni, hep birlikte izliyoruz. Meğer Kraliçe’ye ve İngiliz monarşisine ne kadar meraklıymışız! E, tabii, kapalı kapılar sonradan açıldı. Eskiden biz, Kraliçe ve ailesini, Diana’yla kucağında çocuklarını sadece Buckingham Sarayı balkonunda, ama ekranda görürdük. Saray ailesi dedin mi bir tane yetmez; türlü konak ve kasırlar, kâşaneler, köşk ve yalılar sıra sıra olur. Kanada’nın kraliçesinin Buckingham’ı Londra’daki asıl ikametgâhı. Mülk konusunda, ibadullah bir kraliyet ailesi; sat sat bitiremezsin. Fakat bir yandan satın almaya devam ediyorlar. Geçen seneydi, Kraliçe II. Elizabeth’in torunu, Prenses Diana’nın kızıl saçlı küçük oğlu, Sussex Dükü Prens Harry İngiltere’yi ve tabii saraydaki aileyi terk edip Kanada’ya yerleşeceğini duyurmuş, bu haber üzerine üzüntüler geçiren Kraliçe, torunu geri dönsün diye elinden geleni esirgememişti. Fakat arada gelin hanım var; Rachel Meghan. Sinema oyuncusu, aktris. O ağırlığını koydu, kocası emredersin dedi ve Kraliçe’nin torununun çocuğunu kundaklayıp Kanada’ya göçe karar verdi. Burada, Kanada’nın 10 eyaleti, 3 özerk bölgesi, biz hepimiz pek sevindik; gelip bizde yerleşecekler diye. Niye sevindik, bunu da bilemedik. Onlar Kanada’da oyalanmadan gelip geçtiler, sinema dünyasına yakın olmak için ABD’yi tercih edip galiba Los Angeles’a bir saat mesafedeki Santa Barbara’ya yerleştiler; güle güle otursunlar. Bizim de, burada, Kanadalı olarak ağzımıza bir parmak bal çalınmış oldu; gelselerdi, sevinecektik, Kraliyetten birileri burada diye. Dayı malikâne aldı Fakat biraz hısım olmakla beraber, nihayetinde Kraliçe’nin sofrasında oturup kalkmışlığı nedeniyle soylu sayılabilecek, üstelik gelecekte tahta oturup Kral olma ihtimali pek hayli yüksek görünen Diana’nın oğlu Prens William’ın öz dayısı, bir süredir emlakçıları dolaşıyordu. Sonunda, Kül Kedisi Sindirella Masalı gibi herkesi hem evliliğiyle hem bir kazaya kurban gidişinde gözyaşlarına boğan Prenses Diana’nın kardeşi Charles Spencer, büyük eyaletlerden Ontario’nun Muskoka bölgesinde 8 milyon dolara satışa çıkarılan bir büyük arazi içindeki malikâneyi ehven fiyata satın aldı. Karısı Karen Spencer’la yerleşip mütevazi bir hayat süreceği bu mülkün Gümüş adlı büyük bir göle 300 metre kadar kıyısı da var. Üstelik civardaki komşuları arasında sinemanın meşhurlarından Amerikalı aktör Tom Hanks, Cindy Crawford, Kurt Russel ve yönetmen Steven Spielberg gibi isimler de bulunuyor; seçkin muhit yani. Bunlar böyle mülk alıp, sonra gelir de yerleşirler mi sanırsınız! Yok, arada sırada bir kapıyı açar kaparlar, sonra yine giderler. Fakat zenginlik böyle bir şey zaten, orada sürekli oturup minder çürütürlerse zadegânlığın lafı olmaz. Üstelik geride nadasa bırakılmış toprak gibi onları seneye bekleyen mülkün kâhyası, çalışanları vardır; fena mı, onlara ekmek parası çıkıyor.Toprağa geri dönüşBu zenginlik emareleri arasında yoksulların sesi de cılız mılız yine de yükseliyor: Kanada’nın yerli halkı Metis’lerden Molly Swain ve Chelsea Vowel isimli, birlikte podcast radyo yayını yapan iki genç kadın geçen aylarda bir ütopik girişime adım attı. “Toprağa Geri Dönüş” adını taşıyan ütopyalarını açıkladılar: Bu ütopya, toprakların eski sahipleri olan atalarının yaşadığı gibi bir araziyi edinmek ve buraya tekrar yerli halkı yerleştirmek üzerine kurgulanmıştır. Proje, sosyal bilimde, retrospektif ütopya adı verilen geçmişe yönelik oradaki en güzel olan şeyleri bugüne taşıma çabasına dayanıyor. Alberta Üniversitesi’nde doktora öğrenimi gören bu iki sunucu kafadarın girişimi güzel ama ortada para yok! Derken adını açıklamayan Amerikalı bir filantropist-bağışçı ortaya çıkıyor, gönderdiği mail mesajında bu kızlara “yerleşimcilerin en şekeri olan sizler” diye hitap edip 650 dönüm civarındaki bir araziyi satın almaları için para göndereceğini bildiriyor. Evvela şaka zannediyorlar, sonra iş ciddiye biniyor. “Uzaydaki Metisli” başlığı ile podcast yayını yapan iki genç kadın derhal bir kayyım yönetim kurulu oluşturup ve hukukçuların yol göstermesiyle kolları sıvıyorlar, Edmonton’un 90 km. batısındaki Lac Ste. Anne Gölü kıyısındaki arazinin tapusunu alıp kayyuma teslim ediyorlar. Ama iş bitmedi, şimdi oraya nasıl yerleşecekleri meselesi var. Bizim Türkçede “Kızılderili” diye hitap edilen yerli Metis halkın geçmişteki yaşantısını modernize edecek bir ütopik projedir bu. Swain ve Vowel, ütopyanın sınırlarını geniş tutuyorlar, “Buraya Afrika kökenli siyahiler, diğer renk ayrımına uğramış herkes gelebilir, hatta ayrımcılık, cinsiyetçilik ve ötekileştirme nedeniyle sığınacak yer arayanlara kapımız açık” diyorlar. Takipteyiz, bakalım ne edecekler!Salgın nedeniyle aramıza tahta perdeler üzerinden metreler koyduğumuz yan komşum, Liverpoollu Mr. Harold’a bundan bahsettim ayaküstü. Bir düşündü, dedi ki “Buna benzer bir şeyi İskoçya’da yirmi yıl evvel Dylan Evans adlı bir İngiliz ütopist gerçekleştirmek istemişti, üç yüze yakın katılımcı oldu, doğaya dönük ve anti-teknolojik eskiyi anımsatan yeni bir yaşam kuracaklardı, olmadı, sonunda dağıldılar, ütopya üyeleri de ruh sağlıkları bozulmuş olarak kös kös kente geri döndü.” İngiliz ciddiyeti ve aksiliği üzerinden eksik olmuyor Mr. Harold’un, birden kötümser laf edip, şeker kızların kalkıştığı ütopyayı da sonu fena bitmiş bir başkasına benzetiyor. Bilmediğimi belli etmedim, az sonra eve girince hemen internetten baktım ki Dylan Evans’ın ütopyası, dediği gibi sonuçsuz kalmış. E, paraları yok tabii. Ne demişler, zengin arabasını dağdan aşırır, fakir düz ovada şaşırır. Kimisi 8 milyon dolara arazi alır, içine de altın sefer tasıyla hamam döşer, ötekisi bakalım n’[email protected] cumhuriyet.com.trTüneldeışık beklerken...
Tünelde ışık beklerken... figure > Gelmiş geçmiş en önemli icat sizce nedir? Benim gibi bulaşık makinesi ile lambanın varlığına her gün şükreden biriyseniz, yanıtınız elektrik olabilir. Ya da ergen kızıma sorsanız; akıllı telefon. O yüzden soruyu bizim aileye değil, ünlü tarihçi, düşünür, Sapiens kitabının yazarı Yuval Noah Harari’ye sormuşlar. Cevabı: Aşı. Aşının keşfinden önce çocukların üçte birinin yetişkinliğe varamadan çiçek, verem, çocuk felci, kızamık gibi hastalıklar yüzünden öldüğü bir dünyayı anımsayınca, aslında aşikâr olan Harari’nin yanıtı, yani aşı. Elektriğin varlığına rağmen son elli senenin en uzun karanlığını yaşadığımız 2020 sonrasında acaba Covid-19 aşısı tünelin sonundaki aydınlık mı? Aralık ayının uzun gecelerinden birinin sabahında yeni icat RNA teknolojisiyle geliştirilen Pfizer/BioNtech Covid aşısı dünyada ilk kez kullanılmaya başlandı. İlk aşı mutasyon sonucu yüzde 58 daha hızlı yayıldığı tespit edilen İngiltere’de, 90 yaşındaki Margaret Keenan’a yapıldı. Cesur babaanne tarihe geçti. Torunlarına kavuşmayı özlemiş, dışarı çıkıp, güneşte ısınası var, aşıdan memnun. Kameralara el sallıyor: “Korkmayın. Ben yapabildiysem, herkes yapar”. Gel gelelim ABD’deki son araştırmalara göre, aşıyı yaptıracağım diyen kişi oranı yüzde 60. Her on kişiden dördü aşıyı yaptırmama eğiliminde. Yani yeni icatların çoğunda olduğu gibi Covid aşısına karşı şüphe var. Kurumlara, şirketlere ve liderlere duyulan güvenin yerle bir olduğu 2020 sonrasında kime ve neye inananacağız? “Bu aşıyla bizi çipleyecekler, yan etkisi çok, genetiğimizle oynuyorlar, hepsi ilaç sektörünün ve çıkar sahiplerinin oyunu” diyen komplo teoricilerinden tutun, aylardır cephede mücadele etmelerinden mütevellit “mutlaka aşı olunmalı” diyen Covid mağduru sağlıkçılara..... Her kafadan bir ses... Kesin olan tek şey aşı sürüsüne bereket olmazsa sürü bağışıklığı yakalanmıyor, o zaman da işe yaramıyor. Yani daha çok kişi olmalı ki salgın dursun, evde kal bitsin.İsviçre’ye gelirsek...Düsturu temkinlilik olan İsviçre bekle görü acele bir karara tercih etti. Bunun nedeni aşı denemeleri sırasında olası sürpriz bir gelişmeden duyulan çekinceler ve doğabilecek komplikasyonların tartıldığı senaryolardı. Aşı siparişi aralık başında iki ay ertelendi; “aşının etkisini görmek için ocak ayı sonuna kadar bekleyebiliriz” dendi. Ancak yüksek vaka sayısı ağır basınca, karar bir anda değişti. Swissmedic nazı bıraktı, Pfizer/BioNtech aşısını hızla onayladı. İsviçre’nin ilk aşısı, yılın en uzun gecesinin ertesi günü, Margaret’in yaşıtı bir başka büyükanneye yapıldı.Velhasıl Avrupa’nın cesur büyükanneleri bu işi ilk göğüsleyenler oldu. Şaşırmadık. Nihayetinde aşı da bir kadın icadı değil mi? Edirne’de çiçek aşısı Sene 1721. Dünya çiçekten kırılıyor. Ölen ölene. Bir tek Osmanlı da çiçek deyince akla hastalık değil de “Lale” geliyor. Çünkü Edirneli kadınlar hasta çocuklardan topladıkları irinleri, sağlıklı çocukların cildini çizip içine enjekte ederek bir nevi aşılamayı çoktan keşfetmişler. O sıralar Istanbul’da görevli İngiltere Büyükelçisi’nin eşi Leydi Mary Montagu hayretler içinde öğrendiği bu gerçeği ülkesine yazdığı bir mektupta dile getiriyor: “Burada kimse çiçek olmuyor, ‘aşı denilen bir şey’ (varilasyon metodu) yapıyorlar”. Edirneli kadınların tek tek isimlerini bilmiyoruz ama Leydi’nin mektubu aşı yapımına ilişkin ulaşılmış en eski belge. Edirneli kadınlar aşılarıyla, Leydi de bilgiyi yayarak ve metodun Avrupa’da uygulanmasında ısrarcı olarak milyonlarca insanın hayatını kurtarıyor. O zamandan bugüne aşıyı bulan tarihe geçiyor. Kuduza çare olan Pastör aralarında en bilineni. 2021’e geldiğimizde de tarihi yine aşı mucitleri yazıyor: Covid-19 aşısını bulan Özlem Türeci ve eşi Uğur Şahin. Onlar kolumuza yaptıkları bir iğneyle bir yandan 1.7 milyon kişiyi öldüren bir hastalığa çare, öte yandan bölünmüşlükle karardığımız bir seneye güneş gibi umut oldular. Göçmen kimlikleri ile ırkçılığa, birbirlerine denk duruşlarıyla cinsiyetçiliğe, kendinden emin, adanmış bilim insanı özelikleriyle de ihtiyaç duyduğumuz güvenilir liderliğe... 22 Aralık bu yüzden bir mihenk taşı. Yaşamın güneş etrafında döndüğü elektriksiz çağlarda, gök tanrılar en uzun gecede kıyasıya savaşırdı. Pagan Türkleri, Hayat Ağacı altında ellerinde meşaleler, soluksuz beklerlerdi: Gece mi kazanacak, gündüz mü? İşte galibin gündüz olduğu gündür 22 Aralık. Korkuya karşı umudun zaferi. Virüse karşı aşını[email protected] Aslıhan Dağıstanlı Aysev(Cenevre)Türkşantiyesine saldırı
Türk şantiyesine saldırı figure > Türk askeri üssüne 15 km. uzaklıkta düzenlendiği belirtilen saldırıyı cihatçı Eşşebab örgütü üstlendi. Somali’de dün bir Türk firmasının şantiyesi saldırının hedefi oldu. İkisi Türk vatandaşı en az dört kişinin yaşamını yitirdiği bildirildi. Bazı kaynaklar, saldırının Türk askeri üssüne 15 kilometre uzaklıkta, yol çalışması yapmakta olan bir Türk firmasına ait şantiye alanında meydana geldiğini belirtti. Motosikletli bir saldırgan tarafından intihar saldırısı düzenlendiği kaydedildi. Saldırıyı El Kaide bağlantılı Eşşebab örgütü üstlendi. YARALILARDAN 3’Ü TÜRKBaşkent Mogadişu’nun 13 kilometre dışında kırsal alanda bulunan Lafoole bölgesinde yol yapımı çalışmaları sırasında intihar saldırısı düzenlendi. Saldırıda 2’si Türk 4 kişi hayatını kaybederken, 3’ü Türk 14 kişi yaralandı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, yaralı 3 Türk’ün hayati tehlikesi bulunmadığını söyledi. Saldırganın Mogadişu-Afgoye arasındaki yol yapımı çalışmalarının devam ettiği bölgeye girmeye çalıştığı sırada alanda güvenliği sağlayan ve Türkiye tarafından eğitilen Somali Özel Harekât polisleri tarafından engellendiği, ardından teröristin kendini patlattığı bildirildi. Saldırının ardından Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Somali’de bomba yüklü araçla bir Türk firmasına yönelik gerçekleştirilen terör saldırısında, aralarında vatandaşlarımızın da bulunduğu 4 kişinin hayatını kaybettiği üzüntüyle öğrenilmiştir. Olayda yaralanan vatandaşlarımızın sağlık durumu yakından takip edilmektedir” denildi. Şirketin, Mogadişu-Afgoye yolunun inşaatını üstlendiği belirtilen açıklamada, “Somali’nin kalkınmasına ve refahına katkıda bulunan bir Türk şirketi çalışanlarını hedef alan bu menfur saldırıyı şiddetle kınıyor, yaralananlara acil şifa diliyor, dost ve kardeş Somali hükümeti ile Somali halkının yanında olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz” ifadeleri yer aldı. Alman DW’nin haberinde de saldırıda Somali güvenlik güçlerinden iki kişinin öldüğü belirtildi. Emniyet güçlerinden yapılan açıklamada Eşşebab örgütünün üstlendiği saldırının özellikle Somali’deki Türk vatandaşlarını hedef aldığı kaydedildi. Haberde, Mogadişu-Afgoye yolunun inşaatının Türk vatandaşı mühendisler ve inşaat işçileri tarafından yapıldığı, Türkiye’nin Somali ordusuna eğitim ve ekipman desteği sağladığı ifade edildi. MİSİLLEME İHTİMALİDW’nin haberinde saldırının, Somali hükümet sözcüsünün “Eşşebab’ın ülkenin güneyindeki Aşağı Şabel’de bulunan radyosu Endülüs’e bir hava saldırısı düzenlendiğini duyurmasının ardından gerçekleştiği” aktarıldı. Sözcü, hava saldırısının Amerikan güçleriyle koordineli düzenlenip düzenlenmediği konusunda ise bir açıklama yapmadı. Hava saldırısı sonucunda maddi hasar meydana geldiği ancak ölen olmadığı belirtildi. Saldırıyla birlikte gözler daha önce Türkiye bağlantılı hedefler de aralarında olmak üzere kanlı eylemlerde bulunan Eşşebab örgütüne çevrildi. Mogadişu ve Afgoye arasında yapımı devam eden 30 kilometrelik yolda çalışan Türk işçilere, daha önce de birkaç kez saldırı düzenlenmişti. Geçen yaz Türkiye’nin Somali’nin başkenti Mogadişu’daki askeri üssü yakınında düzenlenen saldırıyı da Eşşebab üstlenmişti. 2019’da Mogadişu’daki bomba yüklü bir araçla düzenlenen saldırıda ikisi Türk vatandaşı en az 76 kişi yaşamını yitirmiş, yetkililer Eşşebab’ı sorumlu tutmuştu. Somali’de 2004’te kurulan terör örgütü Eşşebab, ülkenin güneyinde etkin. Örgüt, Mogadişu dahil çeşitli kentlerde hükümet kurumlarını, otelleri ve güvenlik güçlerini hedef alan saldırılar düzenliyor. cumhuriyet.com.trABD Kongresi ilk kez Trump’ın vetosunu aştı
ABD Kongresi ilk kez Trump’ın vetosunu aştı figure > ABD Başkanı Donald Trump’ın daha önce veto ettiği 2021 Savunma Bütçesi, Temsilciler Meclisi’nin ardından Senato’da da üçte ikinin üzerinde oyla kabul edilerek yasalaştı. Trump’ın partisi Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu Senato’da oylanan Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasa (NDAA) tasarısı 13 “hayır” oyuna karşı 81 “evet” oyuyla kabul edildi. Söz konusu tasarı, Temsilciler Meclisi’nin ardından Senato’dan da üçte iki çoğunlukla geçtiği için Trump’ın vetosunu aşmış oldu. Tasarı, 4 yıllık görev süreci içinde Başkan Trump’ın veto yetkisini aşarak yasalaşan ilk tasarı olma özelliğini taşıyor. Yasanın hükümleri arasında Türkiye’ye ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırım Yoluyla Mücadele Yasası (CAATSA) çerçevesinde öngörülen yaptırımların en az beşinin tasarının yasalaşmasından itibaren 30 gün içinde uygulanması zorunluluğu yer alıyor. Ancak Trump yönetimi, tasarı yasalaşmadan Türkiye’ye yaptırım uygulama kararını açıklamıştı. Trump’ın tasarıda itiraz ettiği maddeler arasında Almanya, Güney Kore ve Afganistan’daki Amerikan birliklerinin geri çekilmesine getirilen kısıtlamalar,19’uncu yüzyıldaki ABD iç savaşı sırasında köleliğin devamını savunan konfederasyon komutanlarının adlarını taşıyan askeri üslerin isimlerinin değiştirilmesi planları ve sosyal medya platformlarının yeniden düzenlenmesi bulunuyor. Trump Twitter üzerinden yaptığı paylaşımda gelişmeleri eleştirdi. Senato’nun büyük teknoloji şirketlerine sınırsız güç veren tasarıyı kaldırma şansını kaçırdığını savundu. F-35’İN SERİ ÜRETİMİ ASKIDA ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), muharebe testlerinin gecikmesi nedeniyle F-35 uçaklarının tam kapasite seri üretim kararını askıya aldığını açıkladı. Yeni tip koronavirüs ve teknik sorunlar nedeniyle F-35’lerin seri üretimine başlanmasının süresiz olarak ertelendiği duyuruldu. Düşük hızda seri üretimin ise planlandığı şekilde devam ettiği kaydedildi. ABD, Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi almasının ardından Türkiye’yi F-35 savaş uçağı programındaki ortaklığından çıkarmıştı. Dönemin ABD Savunma Bakan Vekili Patrick Shanahan’ın, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a gönderdiği mektupta Türk personele verilen F-35 eğitiminin sona ereceği ve personelin ABD’den ayrılacağı belirtilmişti. Türkiye’nin satın aldığı ve envanterine kattığı dört F-35 savaş uçağı ise teslim edilmemişti. 20 Ocak’ta göreve başlayacak olan ABD’nin seçilmiş başkanı Joe Biden’ın savunma ekibinin, F-35 programının bundan sonraki gidişatına ve tam kapasite seri üretimin akıbetine karar vermesi bekleniyor. cumhuriyet.com.trDüğün kutlamasıacıya döndü
Düğün kutlaması acıya döndü figure > Yemen’in Hudeyde kentinde önceki gece düğün törenleri kutlamalarının yapıldığı bir alanda yaşanan patlamada beş kadın yaşamını yitirdi. Yerel kaynaklar bölgeye top mermilerinin düştüğünü belirtirken Riyad destekli Hadi yönetimi ile İran destekli Husi cephesi olayla ilgili birbirini suçladı. Yemen ordusu bağlantılı gruptan yapılan açıklamada, Hudeyde kentindeki düğün evine Husiler tarafından düzenlenen topçu atışları sonucu 5 kadının hayatını kaybettiği, aralarında çocukların da olduğu 7 kişinin yaralandığı duyuruldu. Husilere bağlı SABA ajansının haberine göre ise Husi hâkimiyetindeki Hudeyde kenti Vali Vekili Muhammed Kahim, saldırının arkasında Hadi hükümetini destekleyen güçler olduğunu savundu. Hudeyde kentinin merkezini Husiler kontrol ediyor, güney ve doğu girişlerini ise Hadi yönetimi güçleri elinde tutuyor. Uzun süredir siyasi istikrarsızlığın hüküm sürdüğü Yemen’de, Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçleri, Mart 2015’ten bu yana Husilere karşı Hadi cephesine destek veriyor. Taraflar arasında gerilim 30 Aralık’ta Mansur Hadi cephesi ile güneydeki ayrılıkçıların kurduğu yeni hükümetin kabine üyelerinin bulunduğu uçağın Aden’e inişi sonrasında alanda üç ayrı patlamanın yaşanması, 26 kişinin yaşamını yitirmesiyle alevlenmişti. Suudi Arabistan önderliğindeki koalisyon güçleri olayla ilgili Husileri sorumlu tutmuştu. Ardından Husilerin kontrolündeki başkent Sanaa’yı hedef alan saldırı düzenlemişti. Husi cephesi ise Aden saldırısıyle ilgilerinin olmadığını savunarak patlamalardan Riyad destekli yönetimi sorumlu tutmuştu. cumhuriyet.com.trCHP sordu, Bakan‘nöbetleşe’demekle yetindi
CHP sordu, Bakan ‘nöbetleşe’ demekle yetindi figure > Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli ile CHP İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi arasında, önerge üzerinden, “deniz patlıcanı” tartışması yaşandı. Pakdemirli’nin yanıtlaması istemiyle TBMM’ye soru önergesi veren Hamzaçebi, “Özellikle Didim’i içine alan ilgili bölgede deniz patlıcanı avcılığının serbest bırakılması beraberinde birçok sorun meydana getirecek, denizin berraklığını kaybetme tehlikesinin yanında bu bölgenin büyük turizm zenginliğinin kaybedilmesi ya da azalmasına neden olacak” dedi. Pakdemirli ise “münavebe (nöbetleşe) sisteminin uygulandığını” söylemekle yetindi. Bakan Pakdemirli, “Bu sistemle deniz patlıcanı avcılığı yapılacak alanlar belirlendikten sonra belli bir bölgede avcılığa izin verilmekte diğer bölgelerde ise türün avcılığına izin verilmeyip stokların kendini yenilemesi sağlanmaktadır. Bu kapsamda 2016-2020 yılları arasında avcılığa açık olan Balıkesir ili, Ayvalık ilçesi, Eğribucak Burnu ile İzmir ili, Çeşme ilçesi, Karaabdullah Burnu arasında kalan alan avcılığa kapatılarak 2020-2024 yılları arasında İzmir ili Çeşme ilçesi Karaabdullah Burnu ile Muğla ili Datça Yarımadası İskandil Burnu arasında kalan alan avcılığa açılmıştır” dedi. Selda GüneyCumhuriyet Gazetesi dayanışmasıbüyüyor. 03 Ocak 2021 tarihli okur dayanışmasıilanları
Cumhuriyet Gazetesi dayanışması büyüyor. 03 Ocak 2021 tarihli okur dayanışması ilanları figure > Basın İlan Kurumu'nun gazetemize yönelik ilan cezalarına karşı okurlarımızın 'dayanışması' büyüyerek sürüyor. Cumhuriyet'e 'dayanışma ilanları'yla büyük güç veren gazetemizin gerçek sahibi okurlarımızın sayfalarımızda yayımlanan ilanlarına dijital dünyadaki sesimiz www.cumhuriyet.com.tr'de de yer vereceğiz. BASKI SÜRÜYOR, DAYANIŞMA BÜYÜYOR, OKURLARI CUMHURİYET'İ YALNIZ BIRAKMIYOR! BASIN İLAN KURUMU'NUN CUMHURİYET'E YÖNELİK İLAN KESME CEZALARINA KARŞI OKURLARIMIZ DAYANIŞMA İLANLARI VERİYOR, BAĞIMSIZ VE GÜÇLÜ CUMHURİYET'E DESTEK OLUYOR. DAYANIŞMA İLANLARI HAKKINDA BİLGİ İÇİN AŞAĞIDAKİ İLETİŞİM BİLGİLERİNİ KULLANABİLİRSİNİZ./Archive/2021/1/2/224811582-01.jpg03 OCAK 2021 TARİHLİ CUMHURİYET GAZETESİ'NDE YAYIMLANAN DAYANIŞMA İLANLARI/Archive/2021/1/2/224809613-1.jpg/Archive/2021/1/2/224810550-2.jpg/Archive/2021/1/2/224811066-3.jpg/Archive/2021/1/2/224810035-4.jpg cumhuriyet.com.trPartili rektörler: 7'si milletvekili 12 AKP'ye yakın 12 kişi
Partili rektörler: 7'si milletvekili 12 AKP'ye yakın 12 kişi figure > Seçilmiş rektör dönemini sona erdiren AKP, “partili rektör” atamalarını sürdürüyor. Geçmiş dönemlerde de 7’si eski milletvekili AKP’ye yakın 12 kişi rektör olarak atanmıştı. Eski AKP milletvekili Necdet Ünüvar Ankara Üniversitesi’nde, eski AKP Kütahya Milletvekili Vural Kavuncu, Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nde, eski AKP İstanbul Milletvekili Cevdet Erdöl, İstanbul Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nde, eski AKP Edirne Milletvekili Necdet Budak Ege Üniversitesi’nde, eski AKP İzmir Milletvekili Nükhet Hotar ise 9 Eylül Üniversitesi’nde rektör olarak görev yapıyor. Eski AKP Ankara Milletvekili Aşkın Asan, Avrasya Üniversitesi’nde, eski AKP Şanlıurfa Milletvekili Mazhar Bağlı da Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi’nde rektör olarak görev yapmıştı. AKP milletvekili Öznur Çalık’ın kardeşi Aysun Bay Karabulut, Malatya Turgut Özal Üniversitesi’nde, AKP milletvekili Havva Çalış’ın eşi Mustafa Çalış Erciyes Üniversitesi’nde, 2007 genel seçimlerinde AKP’nin Erzurum Milletvekili aday adayı olan Ömer Çomaklı’nın da Atatürk Üniversitesi’nde rektörlük görevi sürüyor. AKP milletvekili Sıtkı Güvenç’in kardeşi İsmail Güvenç, Kilis 7 Aralık Üniversitesi Rektörlüğü’ne, yerel seçimlerde AKP’nin Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Hasan Gönen de Eskişehir Osmangazi Üniversitesi rektörlüğüne atanmıştı. Söz konusu üç ismin görev süreleri doldu. cumhuriyet.com.trDekan,öğrencilerine‘terörist’dedi
Dekan, öğrencilerine ‘terörist’ dedi figure > Hasan Kalyoncu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Enver Bozkurt, sınavlarda kamera istemeyen öğrencilere hakaretler yağdırdı. Öğrencilerinin taleplerini “teröristlik” olarak niteleyen Bozkurt, “Terörist bozuntusu, adi, şerefsizler, insan değiller” dedi. Bozkurt’un hakaret ettiği video ise sosyal medyadan paylaşıldı. Bozkurt’a “istifa çağrısı” yapan Öğrenci Sendikası, “Bize insan değil diyorsunuz, asıl siz bu üslupla hoca değilsiniz!” ifadelerini kullandı. Öğrenciler daha önce sosyal medyada üniversitenin uzaktan eğitim ve sınav sistemini eleştirmişti. Öğrenciler, “Diğer fakülteler ödev şeklinde bu sınavları yapıyor bize neden kameralı sınav yapıyorsunuz, üniversitenin sistemi iyi çalışmıyor, sınav anında kısa bir süre içinde cevapları birçok arkadaşımız yüklemeyi başaramadı, internet ara sıra kesiliyor ve biz mağdur oluyoruz, biz de final sınavlarını ödev şeklinde yapalım” talebini dile getirmişti.Öğrenci Sendikası da Bozkurt hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı. cumhuriyet.com.trKraliçe Elizabeth’in torunu Prens Harry'yi bizzat veto ettiği ortayaçıktı
Türkçe Haberler En Son Başlıklar Kraliçe Elizabeth’in torunu Prens Harry'yi bizzat veto ettiği ortaya çıktı figure > Kraliçe Elizabeth’in, kasım ayında yapılan Askeri Anıt Mezar Anma Günü töreninde, sadece birkaç saniye süren çelenk koyma seremonisiyle ilgili torunu Prens Harry’nin talebini bizzat kendisinin yasakladığı öğrenildi. /Archive/2021/1/2/181245943-afp.jpgAFPKraliçe Elizabeth’in, torunu Prens Harry’nin Askeri Anıt Mezar Anma Günü töreninde, sadece birkaç saniye süren çelenk koyma seremonisini yasakladığı ortaya çıktı.Kasım ayındaki haberler, Buckingham Sarayı yetkililerinin Sussex Dükü'nün törene katılmasını engellediğini ortaya koyuyordu. Ancak şimdi gelen haberlerde, Prens Harry’ye müdahale eden kişinin bizzat hükümdarın kendisi olduğu yönünde.Daily Mail gazetesinin haberine göre, Kraliçe, Harry'nin kurumun ya içinde ya da dışında olması gerektiğine inanıyor, seçemeyeceğini düşündüğü için isteğini geri çevirdi.UZAKTAN ANMAYA 'REKLAM' ELEŞTİRİSİKraliyet görevlerini bırakıp ABD’ye yerleşen Harry ve eşi Meghan Markle, corona virüs salgını nedeniyle 14 Kasım’daki Anma Günü için İngiltere’ye gitmeme kararı almıştı. Çift, İngiltere’deki anma töreni yerine Los Angeles Ulusal Mezarlığı’nda iki İngiliz Milletler Topluluğu askerinin mezarına çiçek bırakarak uzaktan anma gerçekleştirmişti. Pek çok kişi için Harry’nin bu hareketi ‘reklam’ kokuyordu.36 yaşındaki Prens, 10 yıl İngiliz Milletler Topluluğu ordusuna hizmet etmiş, 11 yıl boyunca Anma Günü seremonisinde yer almıştı. Babası Prens Charles ile ağabeyi Prens William, 2020 Anma Günü etkinliğinde çelenk koyma seremonisini gerçekleştirmişti.NTV'nin aktardığına göre, Sussex Dükü Harry’nin, kendisi uzakta olsa da Anma Günü’nde kendi adıyla çelenk bırakılmasını talep ettiği, ancak bu isteğin bizzat büyükannesi Elizabeth’in engeline takıldığı anlaşıldı.Bir kraliyet yetkilisi Daily Mail’e konuşarak şunları söyledi:“Majesteleri için Anma Günü kutsaldır. Takvimindeki en önemli tarihlerden biridir ve onun bilgisi olmadan hiçbir şey yapılmaz. İnsanlar, Saray’ın Harry'nin talebine verdiği tepkinin önemsiz olduğunu söylediler. Ancak bu, bizzat Kraliçe'nin kararıydı. Dahası, konu hakkında çok güçlü görüşleri vardı.”İLİŞKİLERİ KOPMA NOKTASINDAHarry ile Meghan’ın kraliyet ailesiyle ilişkileri, sorumluluklarını bırakıp Los Angeles’a taşınmalarıyla kötüleşti. Artık neredeyse kopma noktasına gelen ilişkinin tamir edilemeyeceğine inanılıyor. Saray kaynaklarına göre, Kraliçe, Harry’nin seçme şansı olmadığına, ya kurumun içinde olması ya da tamamen dışında olması gerektiğine inanıyor.Babaannesi tarafından geri çevrilen Harry’nin bu duruma çok üzüldüğü belirtilmiş, Harry de kasım ayında verdiği röportajlarda Anma Günü’nün önemine değinmişti. Bir askeri podcast yayınında, “Hep birlikte olamadığımız zaman bile hep birlikte anarız” demişti. cumhuriyet.com.tr