News - Haberler
Kayyım rektörüBulu hakkında intihal iddiası
Kayyım rektörü Bulu hakkında intihal iddiası figure > Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğüne atanan Prof. Dr. Melih Bulu'nun akademik çalışmalarında intihal(çalıntı) yaptığı iddiası gündeme getirildi. Uluslararası Bilgi Tabanlı Geliştirme Hakemli Dergisi’nde yayınlanan bir makalenin özet bölümünü aynı şekilde kullanıldığı öne sürüldü. AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından atanan kayyım Boğaziçi Rektörü Melih Bulu hakkında akademik alanda yazdığı makaleyle ilgili intihal (çalıntı) olduğu iddiası gündeme geldi. Melih Bulu’nun, Şehir Üniversitesi’nde çalıştığı dönemde 2011 yılında bir makale kaleme aldı. Uluslararası Hakemli Dergide yayınlanan makalenin adı "Measuring competitiveness of cities: Turkish experience" (Şehirlerin rekabet gücünü ölçmek: Türkiye deneyimi) idi. Makalenin 269’uncu sayfasında ise, 2004 yılında 3 araştırmacı tarafından yine Uluslararası Hakemli Dergide yayınlanan "The environment and the entrepreneurial city: searching for the urban 'sustainability fix' in Manchester and Leeds" (Çevre ve girişimci şehir, Manchester ve Leeds içerisinde kentsel sürdürülebilir çözümünü arıyor.)Makelenin özet bölümünün bir kısmında ise çalışmanın genel hattı şu şekilde belirtiliyor:‘Sanayi sonrası şehirlerde ekonomik kalkınma politikalarının, kentsel elitlerin ekolojik etkileri yönetme becerisine ve kentsel alanın içinden ve dışından yayılan çevresel taleplere bağlı olduğuna dair birçok kanıt var.’Melih Bulu ise 2011 yılındaki yaptığı çalışmada, daha önce yayınlanan makalenin özet bölümünü kendi araştırması içerisinde aynen kullanılıyor. Kendi yazdığı makalesinde “While et al .., 2004” şeklinde atıfta bulunuyor. Uluslararası Hakemli Dergilerde ise genelde bu formatlar ASA, APA ve MLA gibi ayrılıyor.İddiaya konu olan makaleler şu şekilde:/Archive/2021/1/3/155213584-intihal1.jpg/Archive/2021/1/3/155257209-intihal2.jpgDOKTORA TEZİNDE KOPYALA-YAPIŞTIR İDDİASIMelih Bulu’nun doktora tezi içinde aynı iddialar gündeme getirildi. Bulu, araştırmasında, “(Gulati, Nohria ve Zaheer,2004)” şeklinde kaynak belirtiyor. Fakat akademik çalışmalarda doğrudan alıntıların da belirli formatlarda gerçekleşmesi gerekiyor. Burada Bulu’nun yine ‘tırnak’ ifadesini kullanmadığı ve özgünlük açısından paragraf kısıtlamasını geçtiği görülüyor./Archive/2021/1/3/155342880-doktora2.jpg Gizay ÇelikSMA hastasıÖyküiçin iyi haber! 2,4 milyon dolar toplandı
Türkçe Haberler En Son Başlıklar SMA hastası Öykü için iyi haber! 2,4 milyon dolar toplandı figure > Ankara'da, Spinal Muskuler Atrofi (SMA) Tip 1 hastası olan 26 aylık Öykü Elmalıca için başlatılan kampanyada, yurt dışında gen tedavisi görebilmesi için gerekli olan 2,4 milyon dolar toplandı. Anne Sühal Elmalıca, "Rüyalarımızda gördüğümüz o yürüdüğü zamanları artık gerçekte görebileceğiz" dedi. Baba Hasan Elmalıca ise "Resmi işlemleri başlattık, 10-15 güne kadar Öykü tedaviye ulaşmış olacak" dedi. Sühal ve Hasan Elmalıca çiftinin 26 ay önce dünyaya gelen 2'nci çocukları Öykü’ye SMA Tip 1 teşhisi konuldu. Aile, 2 yaşını dolduran çocukları için Avrupa Birliği ülkelerinde 21 kilogramın altındaki çocuklara uygulanan ve 13,5 kilogramın altındaki çocuklarda yüzde 95 oranında başarı sağlayan gen tedavisi için 2 Eylül'de yardım kampanyası başlattı.Kampanyaya Pelin Akil Altan, Tuba Büyüküstün gibi ünlü isimler de destek verdi. Bu isimler sosyal medya hesaplarından Öykü’nün durumuna ilişkin canlı yayınlar yaparak, takipçilerinden destek istedi. Kampanya geçtiğimiz hafta Tuba Büyüküstün ve Pelin Akil Altan’nın birlikte yaptığı canlı yayında toplanan bağışlar sayesinde tamamlandı. Çok sayıda kişinin de destek olduğu kampanyada, gerekli olan 2,4 milyon dolar toplandı. Kampanyaya başından beri destek verenler ailenin sevincine ortak olarak evlerinin karşısındaki parkı, kampanyanın simgesi olan kelebeklerle süsleyerek pembe balonlar uçurdu.'RÜYALARIMIZDA GÖRDÜĞÜMÜZÜ GERÇEKTE GÖREBİLECEĞİZ'Anne Sühal Elmalıca, kampanyanın başında ‘acaba tamamlayabilecek miyiz’ diye çok düşündüklerini kaydederek, kampanyaya destek olanlara teşekkür etti. Öykü’nün yaş olarak büyük olduğu için tedavi sürecinin 4-4,5 ayı bulacağını kaydeden Elmalıca, "Bu ilaç elbet bir gün Türkiye’ye gelecek; ama o güne kadar herkesten bebeklerimize sahip çıkmalarını istiyoruz. Öykü kampanyasını tamamladı; ama geride onlarca yüzlerce bebeğimiz var. Öykü’nün ilacına kavuştuğu günü umutla bekleyeceğiz.O günden sonra bizim hayallerimiz yavaş yavaş gerçekleşecek. İnşallah rahat bir şekilde hayatını devam ettirecek. Rüyalarımızda gördüğümüz o yürüdüğü zamanları artık gerçekte görebileceğiz. Bizim kampanyamızda yüksek bağışlar yapan çok az insan oldu. Bu rakamın çoğunluğu 5, 10, 50 liralarla toplandı. Bu aşamada 1-2 lira gönderen çok fazla insan oldu. İnsanlarımızın ‘benim 1 liramla ne olacak’ dememesi gerektiğini gördük. Birlikten kuvvet doğuyor, hayatlar doğuyor. Herkesten geride kalan çocuklarımıza 1 lira bile olsa destek olmalarını çok istiyoruz" dedi.'10-15 GÜNE KADAR ÖYKÜ TEDAVİYE ULAŞMIŞ OLACAK'Baba Hasan Elmalıca ise kızının tedavisine ulaşacağı için çok mutlu olduğunu belirterek, "Resmi işlemleri başlattık, 10-15 güne kadar Öykü tedaviye ulaşmış olacak. Bu süreç yorucu geçti. İnsanlara sesimizi duyurmaya çalıştık. Ünlülerin desteği oldu. Bir kampanyanın bitmesi herkes için umut demek. Kampanyamız biter bitmez biz başka bir çocuğumuzun kampanyasına destek olmaya başladık. Onun kampanyası da bitecek.Şu ana kadar Öykü ile beraber 16 çocuk tedaviye ulaştı. Bu gelişmeler Türkiye’de tedavinin uygulanması noktasında gelişmeleri tetikleyecek. Bundan sonraki süreçte bu tedavinin Türkiye’ye geleceğini Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ödemesi kapsamına alınacağını düşünüyoruz. Bir baba olarak en büyük hayalim kızlarımın birlikte büyüyebilmesiydi. Artık bu gerçekleşecek. Bunun mutluluğun tarif etmek mümkün değil. Biz yeniden doğmuş gibi olduk. Bu yolculuğa 'umudun öyküsünü' yazacağız diye başlamıştık. Çok şükür öykümüz yarım kalmadı" ifadelerini kullandı. DHAArecibo Gözlemevi için sevindiren gelişme: Tekrar inşa edilebilir
Arecibo Gözlemevi için sevindiren gelişme: Tekrar inşa edilebilir figure > 2020 yılının sonlarında çöken ve tadilatının mümkün olmadığı açıklanan dev teleskop için umut ışığı belirdi. Arecibo Gözlemevi teleskobu, tadilat edilemese de tekrar inşa edilebilir. CHIP Online'ın El Nuevo Dia'nın haberine dayandırdığına göre, Porto Riko Valisi Wanda Vazquez, radyo teleskobunun yeniden inşasına yardımcı olmak için 8 milyon dolar ödeneği onayladı. Valilikten yapılan açıklamaya göre, gözlemevinin "dünya çapında bir eğitim merkezi" olarak sıfırdan, tekrar inşa edilmesi hedefleniyor./Archive/2021/1/3/132308030-102755144-2020-11-19t221915z1756232792rc2m6k9pyqnxrtrmadp3space-exploration-telescope.jpgUlusal Bilim Vakfı, onarımların çok tehlikeli olacağından gözlemevini yıkacağını açıklamıştı. Ancak bu yıkımın ardından teleskobun tekrar inşa edilmesi seçeneği için kapıyı kapatmamıştı.Her ne kadar 8 milyon dolar bu çapta büyük bir gözlemevi ve teleskobun inşası için yetersiz olsa da, en azından başlangıç noktası oluşturmak açısından önem taşıyor. cumhuriyet.com.trCHP'liİlgezdi'den sanatçılara 'şartlıdestek'e tepki
CHP'li İlgezdi'den sanatçılara 'şartlı destek'e tepki figure > CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi, koronavirüs salgınında işsiz kalan müzisyenlere Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 'video çekme şartı' ile '1000 TL' desteğini, "Sanat emekçilerinden açlığın videosunu mu istiyorsunuz? Verdiğiniz bin lira sadaka bile değil aşağılamadır" sözleriyle eleştirdi. İlgezdi, işsiz kalan müzisyenlere Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın video çekme şartıyla 1000 TL'lik desteğine tepki gösterdi. Müzisyenlerin Mart 2020'de çıkarılan genelgeyle birlikte işsiz kaldıklarını anımsatan İlgezdi, “Bakanlık, marttan beri hiç iş yapamayan müzik sektörü çalışanlarına 9 ayın sonunda ‘video çekerseniz bin lira veririz’ diyor. Sanat emekçilerinden açlığın videosunu mu istiyorsunuz?" dedi. "1000 TL SADAKA BİLE DEĞİL AŞAĞILAMADIR"Verilecek 1000 TL'lik desteğin yetersiz olduğunu vurgulayan İlgezdi, "Söylemiştik, bir kez daha söylüyoruz bin lira ile ne olur? Verdiğiniz bin lira sadaka bile değil aşağılamadır. Sosyal devletin gereği yurttaşına, sanatçısına şartsız, karşılıksız ve ihtiyacını karşılayacak insanca bir hayat sunmaktır" açıklamasında bulundu. "FONU SANATÇILAR İÇİN KULLANIN"İlgezdi, Bakanlığın 'şartlı desteği' açıklamasının ardından müzisyenlerin rencide olduğunu ve Bakanlığa tepki gösterdiğini hatırlatarak, şu açıklamayı yaptı: "9 aydır görmezden geldiğiniz, açlığa mahkum ettiğiniz müzisyenler intihar ediyor. Bin lira ile bu intiharları mı önleyeceksiniz? Projenin şartnamesinde bu desteğin en fazla 3 kere verilebileceği, yani kesin olmamakla birlikte en fazla 3 bin lira verilebileceği ifade ediliyor. Sanatçılar için sosyal devletin gereği bir çalışma yapılması için sürekli çağrı yaptık. Hayatlarını sanata adadıkları herkes tarafından bilinen bu sanatçılardan video istemek çok büyük bir ayıptır. Verilen şartlı destek rakamı ise insan emeğine yakışmamaktadır.""320 MİLYON TL BİRİKEN FON" 'İnsanca ve şartsız' bir yardım yapılmasını beklediklerini ifade eden İlgezdi, "Sosyal devletin gereğini yapmıyorsunuz anladık, ancak sanatçılara hakları olanı verin o zaman. Sanatçılar sizden sadaka istemiyor, kendi hakları olan, cdlerinin satışlarından toplanan 2017’de 320 milyon lira biriken, son 3 yıldır ısrarla sorularımıza rağmen rakam açıklanmayan fonu onlar için harcamanızı bekliyor. Bu talebimize karşılık verseydiniz sanat camiası rahat bir nefes alacaktı" dedi."YOKSA PARAYI BAŞKA YERDE Mİ KULLANDINIZ?"Sanatçıların verdikleri emeklerinin karşılığı olarak proje üzerinden verilecek 1000 TL'lik desteği, sanatçılara hakarat olarak değerlendiren İlgezdi, şunları söyledi:"Sanatçılardan proje istemek, video istemek öncelikle etik değildir. İstediğiniz zaman tüm kuralları kendi lehinize esnettiğinizi birçok örnekle gördük. Burada da sanatçıdan yana tavır alıp özel kopyalama harcında biriken parayı sanatçılar için harcayabilirdiniz ama yapmadınız. Sanatçılar emeklerinin karşılığını bekliyor, bin liralık sadaka değil. Bir kez daha hatırlatıyoruz, bu fondaki parayı neden kullanmıyorsunuz? 2017’de 320 milyon biriken bugün çok daha fazla olan bu parayı yoksa başka yerde mi kullandınız?" Ocak ayında 1000 TL'lik desteğin yapılacağının söylendiğini fakat 25 Aralık'ta başvuruların bittiği halde kaç sanatçının başvurduğunun ve kaç sanatçıya destek verdiğinin açıklanmadığına dikkat çeken İlgezdi, "Daha önce söylediğim gibi Kültür, bakanlığın sadece tabelasında kalmış durumda" sözleriyle eleştirdi. İlgezdi, sanatçılara şartlı 1000 TL'lik desteğin, 'insan emeğine hakaret' olduğunu vurguladı. cumhuriyet.com.trGeorge Orwell'inölümünün 70. yılı: Yayınevleri, telif haklarısona eren Orwell kitaplarınıbasmak için kollarısıvadı
George Orwell'in ölümünün 70. yılı: Yayınevleri, telif hakları sona eren Orwell kitaplarını basmak için kolları sıvadı figure > 21 Ocak 1950 tarihinde hayatını kaybeden İngiliz gazeteci ve romancı George Orwell'ın eserlerinin büyük çoğunluğunun, 70 yıllık telif koruması sona erdi. Türkiye'de ve dünyada çok sayıda yayınevi de böylelikle Orwell kitaplarını varislerine telif ödemeden basabilmek için kolları sıvadı. BBCOrwell 1941 ile 1943 yılları arasında BBC'de çalıştı21 Ocak 1950 tarihinde hayatını kaybeden İngiliz gazeteci ve romancı George Orwell'ın eserlerinin büyük çoğunluğunun, 70 yıl süren telif hakkı 1 Ocak 2021 itibarıyla son buldu.Türkiye'de ve dünyada çok sayıda yayınevi de böylelikle Orwell kitaplarını varislerine telif ödemeden ilk kez basabilmek için kolları sıvadı.Türkiye'de Can Yayınları, Orwell kitaplarının pek çoğunun yayın haklarını elinde tutuyordu. Fakat İthaki, İş Bankası Kültür, Fom Kitap, Everest ve Kırmızı Kedi gibi yayınevleri de 1 Ocak itibarıyla Orwell kitaplarını basacağını duyurdu.Ayrıca Orwell'in 1984, Hayvan Çiftliği gibi kült kitapları, istenmesi durumunda tiyatro veya bilgisayar oyunlarına ya da sinema filmlerine de konu olabilecek.Bu yıl Orwell gibi Orhan Veli Kanık ve Cesare Pavese gibi isimlerin eserlerinin de telif hakları son bulacak.2019 yılında Türk yazar Sabahattin Ali eserlerine ait telif hakları da ortadan kalkmış ve çok sayıda yayınevi de kitapları basmıştı.Ömer Seyfettin, Mehmet Emin Yurdakul, Hüseyin Rahmi Gürpınar ve Halit Ziya Uşaklıgil'in eserlerinin de şu an telif hakları bulunmuyor.Getty ImagesTelif hakları nasıl son buluyor?Telif hakkının son bulması 1886 tarihli Edebiyat ve Sanat Eserlerinin Korunmasına İlişkin Bern Sözleşmesi'ne (Bern Konvansiyonu) dayanıyor. Türkiye de 168 ülke ile birlikte bu sözleşmenin taraf ülkelerinden birisi.Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nda yer alan ilgili maddede de şu ifadeler yer alıyor:"Koruma süresi eser sahibinin yaşadığı müddetçe ve ölümünden itibaren 70 yıl devam eder. Bu süre, eser sahibinin birden fazla olması durumunda, hayatta kalan son eser sahibinin ölümünden itibaren yetmiş yıl geçmesiyle son bulur."ABD, İngiltere, Türkiye, İtalya ve Fransa gibi ülkelerde telif hakkının son bulması için sanatçının ölümü üzerinden 70 yılın geçmesi gerekirken, bu süre Kanada ve Çin gibi bazı ülkelerde 50 yıl.Getty ImagesŞubat 2015'te Bangkok'ta yapılan darbe karşıtı bir eyleme katılanlar Orwell'in 1984 kitabını dağıttı.47 yıllık yaşamHayvan Çiftliği ve 1984 gibi iki kült romanın yazarı Orwell, 25 Haziran 1903'te Hindistan'ın Bengal eyaletinin Montihari kentinde bir İngiliz sömürge memurunun oğlu olarak doğdu.Ailesiyle birlikte İngiltere'ye döndükten sonra, öğrenimini Eton College'de tamamladı.Gerçek adı Eric Arthur olan Orwell, 1922-1927 yılları arasında Hindistan İmparatorluk Polisi olarak görev yaptı.Ancak imparatorluk yönetiminin içyüzünü görünce 1927 yılında görevinden istifa etti ve yazar olmaya karar verdi. 1928'de yazarlıkta istediğini bulamadı ve bir dizi farklı işle uğraşmak zorunda kaldığı yere, Paris'e taşındı.Bu tecrübelerini 1933 yılında yayımladığı "Paris ve Londra'da Beş Parasız" isimli kitabında yayımlayan yazar, bu kitaptan kısa bir süre önce George Orwell adını aldı.Bu kitabı 1934 yılında yayımladığı Burma Günleri isimli romanı takip etti.1920'lerin sonunda kendisini bir anarşist olarak gören yazar, 30'ların başında ise kendisini sosyalist olarak tanımladı.1936'da İngiltere'nin kuzeyindeki işsiz madenciler arasındaki yoksulluğu yazmak üzere görevlendirildi ve bunun sonucunda "Wigan İskelesi Yolu" (1937) isimli kitabı ortaya çıktı.1936 yılında İspanya İç Savaşı'nda Cumhuriyetçiler safında savaşmak için İspanya'ya gitti. Burada yaşadıklarını "Katalonya'ya Selam" kitabında kaleme aldı.Devrimci muhalifleri bastırması gerekçesiyle Sovyetler Birliği'ne ve SSCB lideri Josef Stalin'e karşı bir tutum izledi.Orwell 1941 ile 1943 yılları arasında, BBC'de çalıştı. 1943'te haftalık sol görüşlü bir dergi olan Tribune'un edebiyat editörü oldu.Yazar, 1945 yılında bir çiftlikte geçen ve Stalin'in Rus Devrimine ihaneti konusuna dayanan politik bir fabl olan 'Hayvan Çiftliği' kitabını yayımladı.Bu kitap onu daha kitlesel bir üne kavuşturdu.4 yılın ardından ise 1984 ismiyle bir distopik romanı da okurlarıyla buluşturan Orwell, 21 Ocak 1950'de tüberküloz sebebiyle hayatını kaybetti.Papazın Kızı (1935), Aspidistra (1936), Boğulmamak İçin (1939) isimli kitapları da yayımlayan Orwell'ın bazı şiirleri de çeşitli dergilerde yayımlandı.Eserleri çok sayıda dile çevirildi; dünya genelinde sık sık çok satanlar listesinde yer aldı.PA MediaLondra'daki BBC merkezinin girişinde bir George Orwell heykeli bulunuyor.BBC'de ne yaptı?Londra'daki BBC genel merkezinin girişinde bir George Orwell heykeli bulunuyor. Kasım 2017'de BBC binasına yerleştirilen sigara içen Orwell heykeli, bir biçimde bina çalışanlarının da gayriresmi sigara içme noktası.İngiliz heykeltıraş Martin Jennings imzasının yer aldığı heykelin yanında, Hayvan Çiftliği'nin kullanılmayan önsözünden bir Orwell cümlesi yer alıyor:"Özgürlük, insanlara duymak istemedikleri şeyleri söyleyebilmektir."Peki, 1941 ve 1943 yılları arasında BBC için çalışan Orwell, kurumda neler yaptı?Denizaşırı İmparatorluk Departmanı'nda mülakat asistanı olarak işe başlayan Orwell, işe başladığı dönemde de şöhretli bir romancıydı. Ancak tanınırlığı elbette 1984 ve Hayvan Çiftliği'nin getirdiği şöhretten daha azdı.Bir yıl sonra Doğu Servisi'nde söyleşi yapımcısı oldu.Biyografi yazarı DJ Taylor, Orwell'ın BBC'ye katılmakta oldukça hevesli olduğunu söylüyor ve ekliyor: "Savaş zamanıydı ve sağlığı iyi değildi. Hükümetin onu asla savaşa çağırmayacağı açıktı. Bence BBC'yi bir tür savaş görevi olarak gördü."Başlangıçta Orwell'in zamanının büyük kısmı Hintli meslektaşlarınca okunmak üzere Hindistan'a ilişkin haber metinlerini yazmakla geçti. Bu daktilo yazıları 1980'lerde yayımlandı. Ancak edebi bir dilden hayli uzak haber metinleriydi.BBCGeorge Orwell (ayakta, en solda) ile TS Elliot (ayakta, ortada)'Güçlü bir propagandacıydı'Taylor, Orwell'in güçli bir propagandacı olduğunu düşünüyor:"Şimdi Orwell'i en doğrucu yazar olarak düşünüyoruz. Ama savaşın kazanılması gerektiğini ve iyi propagandanın bunun bir parçası olacağını biliyordu. Daha sonra hayal kırıklığına uğradı çünkü propagandanın etkili olmamasından korkuyordu."Orwell'in yalan söylemediğiniz sürece, propaganda kavramıyla hiçbir sorunu yoktu. Hele ki ahlaki açıdan doğru olan bir dava için yapıyorsanız. Ancak başka bir rejimle savaşan bir rejim için propagandacı olması konusunda bir ironi var - ve bunda Bin Dokuz Yüz Seksen Dört'ün köklerini görüyoruz. "TS Eliot ve EM Forster gibi kişileri Asya'ya yönelik yayınlara davet eden Orwell'in kendi başına da yayına girmesine izin verildi.BBCGeorge Orwell'in Londra'da Portobello Road üzerinde bir dönem yaşadığı evi'Hiç program kaydı yok'Bir belgesel yapımcısı Simon Rooks, Orwell'in katıldığı programların hiçbirinin bir şekilde BBC arşivine giremediğini görünce şaşkına döndü. Bu arşivi yöneten Rooks bunun bir hayal kırıklığı olduğunu ancak sürpriz olmadığını söylüyor."Orwell'in zamanında çok az şey kaydedildi. Çünkü radyo esasen canlı bir ortamdı. Ancak savaşta BBC, dünyanın diğer bölgelerine çok daha fazla yayın yapmaya başladı."Ve eğer Orwell'in sık sık yaptığı gibi Hindistan'a yayın yapıyorsanız, bazı kısımların gece yarısı teslim edilmesi gerekirdi. Bu kayıtlar asetat diskler üzerindeydi: Yalnızca ince bir lake kaplamaya sahiplerdi ve yıpranmadan önce yalnızca birkaç kez çalınabiliyorlardı. Kayıtlar bazen kalıcı kullanım için daha sağlam arşiv disklerine aktarıldı. Ancak şimdiye kadar çok az sayıda denizaşırı program bu şekilde tutuldu. Ve ne yazık ki George Orwell ile ilgili hiçbir şey kalmadı." BBC Türkçeİzmirli gençpiyanist uluslararasıyarışmada birinci oldu
İzmirli genç piyanist uluslararası yarışmada birinci oldu figure > İzmirli genç piyanist Nehir Özzengin, Sırbistan'da düzenlenen Uluslararası Sanja Pavlovic Piyano Yarışması’nda birincilik kazandı. Yaşar Üniversitesinden yapılan açıklamaya göre, üniversitenin Sürekli Eğitim Merkezi Müzik Akademisi öğrencisi 15 yaşındaki Nehir Özzengin, uluslararası yarışmalarda elde ettiği derecelerle adından söz ettirmeyi sürdürüyor.Nehir Özzengin, son olarak, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle piyanistlerin performans videolarını göndererek katılabildiği "Uluslararası Sanja Pavlovic Piyano Yarışması"nda birinci olmayı başardı.Açıklamada görüşlerine yer verilen Özzengin, müziğe tutkuyla bağlı olduğunu ve son 1 yıldır beste de yapmaya başladığını dile getirdi.Yarışmada kazandığı birincilik dolayısıyla sevinçli olduğunu aktaran Özzengin, "Uluslararası bir jüri bu performansları izleyerek puanlama yaptı. Puanlama sonucu birinci gelerek çok büyük bir mutluluk yaşadım. Başarımın devamlılığını, kazandığım her ödül sonrası kendime yeni ve zor hedefler seçmeme bağlıyorum. Son aldığım 5 birincilik ödülünü de bu hedefler ile elde ettim. Bundan sonraki hedefim de kendime sınırlar koymadan uluslararası düzeyde yeni başarılar ede etmek ve müzik alanında emin adımlarla ilerlemek. Müziğe olan büyük tutkum hep devam edecek." değerlendirmesinde bulundu. cumhuriyet.com.trBakan uyuşturucuyla mücadeleyi‘çatırçutur’duyurdu
Bakan uyuşturucuyla mücadeleyi ‘çatır çutur’ duyurdu figure > İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, uyuşturucu ile mücadeleye ilişkin yaptığı paylaşımda, “2020’de uyuşturucu ile mücadele çatır çutur devam etti!” ifadeleri yer aldı. TBMM Genel Kurulunda bütçe görüşmeleri sırasında “Oooh! paralar PKK’ya gitmiyor, millete gidiyor. Oh, oh!” çıkışıyla çok konuşulan Soylu bu kez de “Çatır çutur”a geçti. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, uyuşturucu ile mücadeleyi “Çatır çutur devam” diyerek duyurdu. Soylu, Twitter'dan yaptığı açıklamada, uyuşturucu ile mücadelede gelinen nokta hakkında bilgi verdi.Soylu, “2020’de uyuşturucu ile mücadele çatır çutur devam etti! 229.156 kişi gözaltı, 23.693 kişi tutuklandı, 23 milyar TL değerinde 114.509.227 kök kenevir, 87 ton esrar ele geçirildi. Ölümler ise 2017’de 941 iken 175’e düştü. 'Bataklık' dahil 158.674 operasyon yapıldı. Çatır çutur devam” ifadelerini kullandı./Archive/2021/1/3/125015471-screenshot5.jpg cumhuriyet.com.trİşte Türkiye gerçeği: Semt pazarlarıtoplanırken gelip yerden aldıklarıezik-çürük meyve ve sebze ile yaşayanlar
İşte Türkiye gerçeği: Semt pazarları toplanırken gelip yerden aldıkları ezik-çürük meyve ve sebze ile yaşayanlar figure > Pazar yerlerinde akşam olup da tezgahlar toplanırken bu kez çok farklı bir hareketlilik yaşanmaya başlanıyor. Tezgahlar arasında dolaşan ve pazarcıların bıraktığı ezik-çürük meyve ve sebzeleri seçerek toplayanlar, gelirleri yetersiz olduğu için buna mecbur kaldıklarını söylüyor. Yaşlı, emekli bir çift "Vallahi aç kaldık topluyoruz" derken, pazar esnafı da yaşanan durumu tanımlamakta zorlanarak, "İnsanlar bir kuru elmaya muhtaç" demekle yetindi. İstanbul’da her gün birçok semtte aynı anda semt pazarı kuruluyor. Mutfağın yükünü çeken çoğu ev kadını özellikle pazarın kapanmasına yakın saatte giderek, pazarcının geri götürmek yerine ucuza satacağı ürünleri satın almaya çalışıyor. Pazar esnafı tezgahlarını toplamaya başladığında ise sessiz ve ürkek davranan, çoğunluğu kadınlardan oluşanlar yerlere atılan veya tezgahta kalan ezik-çürük, pörsümüş sebze ve meyveleri toplama telaşına girişiyor.PAZAR ARTIKLARIYLA DOYANLARİstanbul’un en merkezi semtlerinde bile sebze meyve ihtiyaçlarını pazar artıklarından karşılayan insanlarla karşılaşmak mümkün. Aylık geliri ucuzluğa bile yetmeyen emekli, öğrenci, çok çocuklu ailelerin ebeveynleri pazarın kapanış saatini bekliyor. Pazarcılar tezgâhlarını kamyonlara yükleyip pazar yerini terk ederken bu kez parası olmayanların mesaisi başlıyor.“EMEKLİ MAAŞI NE YAPALIM?”Kadıköy Salı Pazarı'nda tezgâhlar çoktan toplanmış. Birileri yerlere atılan sebze ve meyveleri ayırmanın telaşında. Sessizce yerlere dökülmüş ya da henüz kaldırılmamış tezgahların üzerinde kalan ezik ya da çürük meyve-sebzeleri toplayanlardan, adını vermek istemeyen bir kadın, ANKA mikrofonuna şunları söyledi:“Ne yapalım? Akşam üzeri biraz ucuz olur daha ucuz bir şey alırız diye geliyoruz. Emekli maaşı ne yapalım? Elektrik, su faturaları var. Ondan yani.” “İNSANLAR BİR ÇÜRÜK ELMAYA MUHTAÇ”İsmini vermeyen bir pazarcı da neredeyse her gün karşılaştığı manzara karşısında çaresiz, şunları dile getirdi:“İnsanlar bir çürük elmaya muhtaç. ‘Bana sağlam elma verme’ diyor. ‘Bana çürük ver yeter ki ben çoluk çocuğuma götüreyim de bir fayda görsün.’ İnsanlar alamıyor. Bir çürük patates ne? Çürük patatesi götürüp evine çoluk çocuğuna yemek yapıyor. Anlıyor musunuz insanlar aç. Vallahi aç. Böyle gelip görseniz onları insanların içi acıyor. İnsanlar çok aç.”“ÜNİVERSİTE MEZUNU OLDUĞU HALDE İŞ BULAMAYANLARIN SON ÇARESİ BURASI”Tezgahların arasında yiyecek arayan bir genç kadın da üniversite diploması olduğu halde iş bulamayanların son çaresinin burası olduğunu söyledi. İnsanların açlıktan akşamları pazara geldiğini anlatan genç kız, “Genellikle son saatlere doğru pazar ucuzlamaya başlıyor. Bu yüzden maddi durumu düşük olanlar bu saatlerde pazara uğramayı tercih ediyor. Ben de o yüzden geldim. Şu anda koronavirüsten dolayı Türkiye’nin durumu hiç iyi değil. Onun dışında da insanlar geçinemiyorlar, iş sıkıntısı yaşıyorlar. Türkiye’nin durumu çok kötü vaziyette şu anda. Üniversite diplomamla bir yere girmek en azından kendimi geçindirmek, hak ettiğim hayatı yaşamak istiyorum” diye konuştu.YAŞLI ÇİFT: VALLAHİ AÇ KALDIK TOPLUYORUZAlibeyköy Semt Pazarı'nda da durum farklı değil. Akşam saat 19.00 sıraları tüm tezgâhlar kaldırılırken, açlık ve yoksulluğu derinden yaşayanlar, çöpçülerden önce yenilebilecek sebze ve meyve artıklarını toplamak için aceleyle hareket ediyorlar. Atıkların arasında yenilebilecek olanlarını arayan yaşlı bir karı koca da durumlarını "Vallahi aç kaldık, topluyoruz. Ne yapacağız? Boşuna mı geldik buraya. Halimiz belli. Ne emekli parası, dokuz tane çocuğumuz var” diye anlattı. ANKAABD’de küçük bir uçak evinüzerine düştü: 3ölü
ABD’de küçük bir uçak evin üzerine düştü: 3 ölü figure > ABD’nin Detroit kenti dışında küçük bir uçak bir eve düşmesi sonucu üç kişi öldü. Polis tarafından yapılan açıklamaya göre, üç ölümün pilot ve iki yolcu olduğuna inanılıyor. Detroit kenti dışında Lyon ilçesinde bulunan banliyölerde, bir evin üzerine küçük motorlu bir uçak düştü, olayda 3 kişinin yaşamını yitirdiği ifade edildi. Federal Havacılık İdaresi (FAA), kazanın soruşturulduğunu açıkladı. /Archive%5C2021%5C1%5C3%5C130022309-abdde-kucuk-bir-ucak-evin-uzerine-dustu-3-olu_3.jpg DHAABD'de Cumhuriyetçi 11 senatör, başkanlık seçim sonucunun Kongre'de tescil edilmesine itiraz edecek
ABD'de Cumhuriyetçi 11 senatör, başkanlık seçim sonucunun Kongre'de tescil edilmesine itiraz edecek figure > ABD'de Cumhuriyetçi 11 senatör, 6 Ocak'ta yapılacak oturumda 3 Kasım'daki başkanlık seçim sonucunun tescil edilmesine itiraz edeceklerini açıkladı. Cumhuriyetçi senatörler Ted Cruz, Ron Johnson, James Lankford, Steve Daines, John Kennedy, Marsha Blackburn ve Mike Braun ile seçilmiş Cumhuriyetçi senatörler Cynthia Lummis, Roger Marshall, Bill Hagerty ve Tommy Tuberville ortak bir bildiri yayımladı.Bildiride, 3 Kasım'daki başkanlık seçiminde bazı eyaletlerde hile yapıldığı iddialarının araştırılması gerektiğini kaydeden senatörler, "Kongre derhal bir seçim komisyonu tayin etmeli ve tartışmalı eyaletlerdeki seçim sonuçlarının araştırılacağı 10 günlük bir denetleme gerçekleştirmelidir." ifadesini kullandı.Bu denetleme işlemi yapılmadığı sürece 6 Ocak'taki oturumda seçim sonuçlarının tescil edilmesine itiraz edeceklerini vurgulayan senatörler, 20 Ocak'tan önce seçimlerde hile iddialarının mutlaka araştırılması gerektiğini ifade etti.İtirazlarından bir sonuç çıkmayabileceğini de kabul eden senatörler, "Bu konuda saf değiliz; Demokratların çoğunun ve bazı Cumhuriyetçilerin bunun aksi yönünde oy kullanmalarını bekliyoruz. Ancak seçim güvenliğini desteklemek parti meselesi olmamalıdır." değerlendirmesini yaptı.ABD'li bir diğer Cumhuriyetçi Senatör Josh Hawley'e 11 ismin daha eklenmesiyle Senato çatısı altında seçim sonuçlarının tescil edilmesine itiraz edeceklerini açıklayan kişilerin sayısı 12'ye çıkmış oldu.Temsilciler Meclisindeki bazı Cumhuriyetçi vekiller de seçim sonuçlarına Kongre'de itiraz edeceklerini duyurmuştu.DELEGE OYLARI 6 OCAK'TA KONGRE'DE TESCİL EDİLECEK6 Ocak'ta tüm Senato ve Temsilciler Meclisi üyelerinin katılımıyla düzenlenecek ortak oturumda ABD Kongresi, 14 Aralık'ta başkanlık oylarını kullanan delegelerin oylarını sayacak ve sonuçları resmen tescil edecek.Kongre kurallarına göre her iki kanattan en az birer isim bu işleme itiraz ederse o zaman Senato ve Temsilciler Meclisi kendi içinde konuyu tartışacak. 2 saatlik bu tartışma bölümünün ardından Kongre'nin her iki kanadında da itirazların kabul edilip edilmemesine yönelik oylama yapılacak. İtirazın kabul edilebilmesi için her iki kanatta da salt çoğunluğun oyunu alması gerekiyor.Temsilciler Meclisi'nde Demokratlar çoğunlukta olduğu ve Senato'da da birden fazla Cumhuriyetçi isim Joe Biden'ın seçimleri kazandığını kabul ettiği için 2 saatlik tartışma bölümünün ardından "delege oylarının sayılacağı" asıl bölüme devam edilmesi ve seçim sonuçlarının Biden lehine tescil edilmesi bekleniyor.ABD Başkanı Donald Trump uzunca bir süredir Cumhuriyetçi Kongre üyelerine çağrıda bulunarak seçim sonuçlarına itiraz etmelerini ve 6 Ocak'ta sonuçları tescil etmemelerini istiyordu.3 Kasım'da yapılan tartışmalı başkanlık seçimlerinin ardından 14 Aralık'ta ülke genelindeki 538 delege oylarını kullanmış, Demokrat aday Biden 306 delege ile seçimleri kazanmıştı. cumhuriyet.com.trİstanbul'da alarm; barajların doluluk oranıyüzde 19'a indi
İstanbul'da alarm; barajların doluluk oranı yüzde 19'a indi figure > Sonbahar ve kış aylarının yağışsız geçmesi nedeniyle İstanbul barajlarındaki doluluk oranı kritik seviyede. İSKİ verilerine göre İstanbul barajlarının doluluk oranı bugün 19.91'e indi. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, önümüzdeki hafta gelecek olan 2 yeni yağışlı hava dalgasına dikkat çekerek, "Ama biz tabii ki meteorolojik modellerin tahmin tutarlılığı zaman arttıkça yanılma payları yüksek. Elimizde var olan su kaynaklarını sanki barajlarımızda su bitmişçesine veya yarın bitecekmiş gibi çalışma yapmamız gerekiyor. Kendi çapımızda suyu nasıl tasarruflu kullanırız diye hızlı bir şekilde çalışmalara devam etmemiz gerekiyor" dedi.Sazlıdere Barajı'nın çekilen sularından sonra ortaya çatlak topraklar, ağaç gövdeleri çıktı. Kuşların da susuz kalan barajda yiyecek aradıkları görüldü.Toros, "İstanbul sularının bir kısmı İSKİ barajlarında geliyor, bir kısmı da Melen Çayı veya Yeşilçay, Istranca derelerinden geliyor. Geçtiğimiz 2020 yılı boyunca Aralık harici önceki aylara baktığımız zaman 477 milyon metreküp suyun İstanbul dışından geldiğini görüyoruz. Ve Aralık ayındaki değerlere baktığımız zaman, her ne kadar Aralık ayında alması gereken yağışı almasa da kısmen de bir yağış aldık. Bu yağışın ciddi anlamda İstanbul barajlarına etkisi oldu. Yaklaşık olarak benim yaptığım hesaplara göre 30 milyon metreküp su kazancımız oluştu, su tüketimi azaldı. Sebepleri ise, hafif yağış da olsa buharlaşma azalıyor.Hava soğuk veya nemli geçtiği için su ihtiyacımız azalıyor. Bu zaten barajlardaki suyun azalmasına etkisi var. Aynı şekilde aslında birçok yayında Kasım ayında başlayan su tasarrufu çalışmaları yapıldı. Yaz döneminde 2019 ve 2020 yıllarındaki su tüketimine baktığımız zaman 2020 yılında fazlaydı. Kasım ayında bu değerlere baktığımız zaman 2020 yılında Kasım ayındaki su tüketimi geçen yılın Kasım ayındaki su tüketiminden az olduğu olduğunu görüyoruz. Burada da bu tür yayınların son derece etkili olduğunu görüyoruz" diye konuştu. Prof. Dr. Toros, gelecek tablo konusunda ise, şöyle konuştu:"Dün bir yağış aldık, 2021 yılına aslında yağışla girmiş olduk. Tabii ki bunun bir etkisi var, barajlarda olumlu yönde bir etkisi var. örneğin İstanbul barajlarında günlük su tüketimi binde 24'ken, bugün baktığımızda binde 11 olduğunu görüyorum. Hafif bir yağış da olsa İstanbul'a veya civarımıza artık bundan sonraki süreçte buharlaşma az olduğu için hafif bir yağış da olsa, toprak da suya doygun olduğu için doğrudan barajlara olumlu yönde etki yapmış olduğunu görüyoruz.Yine meteorolojik tahminlere baktığımız zaman aslında pazartesi-salı yeni bir sistem geliyor. Onun etkisi olacak. Daha sonra cuma günü yeni bir sistemin geldiğini görüyoruz, bu sistem bazı model sonuçlarına göre gerçekten güzel yağışlar bırakacak gözüküyor. Daha sonraki hafta gerçekten model sonuçlarına göre yağışlar gözüküyor. Ümit ediyorum ki 2021 yılı ocak ayında beklenen yağışı alırız. Beklenen yağışı aldığımız takdirde barajlardaki su seviyesi hızla yükselmeye başlayacak. İstanbul'da uzun yıllar ortalamasında yıllık yağış değişimi miktarlarına baktığımız zaman Ocak ayında yıllık yağışların yüzde 13'ü, Şubat'ta 11, Mart'ta yüzde 9'u, Nisan'da 7'si, Mayıs'ta 5'i, Haziran'da 4, Temmuz'da 3. Yani yüzde 51'i İstanbul yağışlarının önümüzdeki 7 ay boyunca yağmış oluyor.Normale yakın yağış olması durumunda bile ve şu anda İstanbulluların su tasarrufuna dikkat ettiklerine göre, önümüzdeki dönemde İstanbul'da su kıtlığı çekmeden olumu yönde bir süreç geçiririz diye tahmin ediyorum. Ama biz tabii ki meteorolojik modellerin tahmin tutarlılığı zaman arttıkça yanılma payları yüksek. Elimizde var olan su kaynaklarını sanki barajlarımızda su bitmişçesine veya yarın bitecekmiş gibi çalışma yapmamız gerekiyor. Kendi çapımızda suyu nasıl tasarruflu kullanırız diye hızlı bir şekilde çalışmalara devam etmemiz gerekiyor.Çünkü Ocak ayında yağması gereken yağışın 2 katı bile yağmış olsa bile, barajlarda su çok fazla bile olsa yapacağımız su tasarruflarının hiçbir olumsuz yönü yok. Çünkü küresel anlamda bir iklim değişikliğinden bahsediyoruz. Su kıtlığının önümüzdeki yıl daha da artacağından bahsediyoruz, dünyamızın hızla ısınmaya devam ettiğinden bahsediyoruz. Bizler de bu iklim değişikliğine kendi çapımızda yavaş yavaş uyum yaparak olumsuz etkileri azaltabiliriz." DHA