Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Thursday, 08.21.2025, 03:40 PM (GMT)

News - Haberler

Ekonomi yönetimi değişse de AKP’nin gerilim politikasıve salgın olumsuz etkiliyor

Ekonomi yönetimi değişse de AKP’nin gerilim politikası ve salgın olumsuz etkiliyor Hizmet ve inşaat sektöründe sektörel güven bu ay azaldı. İmalat sanayiinde kapasite kullanımı yüzde 74.9’a indi. Turist sayısı da geçen ocak ayında yüzde 71.5 düştü. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine resmen geçilmesinden sonra Türkiye ekonomisindeki kriz daha da artarken, Nisan 2020’den bu yana yaşanan salgın da bu sorunları büyüttü. Ayrıca AKP’nin ülke içinde ve dışında uyguladığı gerilim politikası da süreci olumsuz etkiliyor. Dün açıklanan bir dizi veri ise geçen kasım ayında ekonomi yönetimindeki “köklü” değişiliğin de etkilerinin sınırlı olduğunu ortaya koydu:- Sektörel güven: TÜİK’in “Sektörel Güven Endeksleri, Şubat 2021” raporuna göre mevsim etkilerinden arındırılmış güven endeksi şubat ayında ocak ayına göre hizmet sektöründe yüzde 1.4 ve inşaat sektöründe yüzde 1.3 azalırken, perakende ticaret sektöründe yüzde 0.4 arttı. Bu kapsamda gelecek üç aylık dönemde hizmetlere olan talep beklentisi alt endeksi ise yüzde 3.1 azalarak 101.4 oldu. Perakende de gelecek üç aylık dönemde iş hacmi-satışlar beklentisi alt endeksi de yüzde 4 azalarak 112’ye indi. İnşaatta ise gelecek üç aylık dönemde toplam çalışan sayısı beklentisi alt endeksi yüzde 3.6 azalarak 89.3 değerini aldı. Bunlara karşın Merkez Bankası’nın açıkladığı ve imalat sanayiindeki gelişmeleri gösteren reel kesim güven endeksi ise Şubat 2021’de bir önceki aya göre 2.3 puan artarak 109.3 oldu.- Kapasite kullanımı: Yine Merkez Bankası’nın açıklamasına göre, imalat sanayii genelinde kapasite kullanım oranı (KKO), şubat ayında bir önceki aya göre 0.5 puan azalarak yüzde 74.9 oldu. KKO Kasım 2020’den sonra düşüşe geçti. Ayrıca yine şubatta mevsimsel etkilerden arındırılmış kapasite kullanım oranı da önceki aya göre 0.1 puan azalarak yüzde 75.5 oldu.- Çalışılan saat: TÜİK’in “İşgücü Girdi Endeksleri, IV. Çeyrek: Ekim - Aralık, 2020” raporuna göre sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında çalışılan saat endeksi, 2020 yılı IV. çeyreğinde 2019 yılın aynı çeyreğine göre yüzde 2.3 azaldı. Alt sektörler incelendiğinde, bu endeks sanayi sektöründe yüzde 2, inşaat sektöründe yüzde 9.6 artarken, ticaret-hizmet sektörlerinde yüzde 7 azaldı. Çalışılan saat verileri, salgın nedeniyle başlatılan ve emekçilerin düşük ücret almasına neden olan “kısa” ya da “ücretsiz” çalışma gibi uygulamalarla daha önemli hale geldi.- İhracatçı enflasyonu: TÜİK’in, “Yurtdışı Üretici Fiyat Endeksi, Ocak 2021” raporuna göre YD-ÜFE 2021 yılı ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 1.37 düşerken, yıllık bazda yüzde 32.51 ve 12 aylık ortalamalarda yüzde 24.58 artış gösterdi. Sanayinin iki sektörünün yıllık değişimleri ise madencilik ve taşocakçılığında yüzde 33.07, imalatta yüzde 32.49 artış olarak gerçekleşti.2021 SOĞUMA YILI OLACAKKPMG Türkiye’nin, üçer aylık dönemlerle hazırladığı “Bakış” adlı raporunun yeni sayısında pandemi sonrası Türkiye ekonomisine ilişkin makro veriler değerlendirildi.Rapora göre bilinmeyenle mücadeleyle geçen 2020’yi, Türkiye pozitif büyüme ile kapatacak olsa da bozulan dengelerin yerini bulması zaman alacak. Türkiye 2021’in ilk yarısını yüksek faiz ortamı ve ekonomik soğuma süreci ile geçirecek. Bu süreçte atılacak reform adımları ise yılın geri kalanı ve daha uzun vade için önemli temel taşı olacak. Kısa vadeli öngörüler önceki dönemlere kıyasla görece olumlu olmakla birlikte salgında yeni dalgaların yaşanması ya da aşı sürecinin beklendiği gibi devam etmemesi gibi riskler önemini koruyor.TURİST YÜZDE 71 AZALDITurizmde salgının olumsuz etkileri devam ediyor. Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçi sayısı ocakta yüzde 71.48 azalışla 509.787 kişi olurken konaklama sektöründe doluluk oranlarındaki gerilemede sürdü. Turizm Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye’ye ocakta en çok ziyaretçi gönderen ülkeler sırasıyla Rusya, İran, Bulgaristan, Ukrayna ve Almanya oldu. 2020 yılında ise Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçi sayısı yüzde 72’ye yakın geriledi.OCAKTA DA OTELLER BOŞ KALDITürkiye Otelciler Birliği (TÜROB) 2021’in ilk ayında otel doluluk oranlarının geçen yılın aynı ayına göre yüzde 52.7 azalarak yüzde 29 olduğunu açıkladı. İstanbul’da düşüş yüzde 60’ı buldu.Analiz şirketi STR tarafından TÜROB için hazırlanan “Ocak 2021 Ülke Performans Raporu”na göre doluluk oranları gerilerken, oda gelirleri de düştü. Buna göre Türkiye’nin oda bedeli geçen yıla göre yüzde 17.9 düşüşle 55 Avro oldu. Sektörde en önemli gelir kalemi olarak kabul edilen toplam oda sayısı üzerinden oda başı elde edilen gelirler ise yüzde 61.2 düşüşle 15.9 Avro oldu.Sadece açık olan otellerin ortalaması dahil edilerek sağlanan ve geçici olarak kapalı olan otellerin hesaplamaya dahil edilmediği rapora göre şehir bazında İstanbul’da Ocak 2021 otel dolulukları bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 60.3 azalarak yüzde 27.1 olarak gerçekleşti. İstanbul’da oda bedeli 72 Avro ile Ocak 2020’ye göre yüzde 12.4 geriledi. Oda başı elde edilen gelirlerde ise geçen yıla oranla yüzde 65.2 düşüş gerçekleşti ve 19.5 Avro olarak ölçüldü. Antalya’daki doluluklar yüzde 46.1 azalarak yüzde 30.4 oldu. Oda bedeli de yüzde 5.3 düşüşle 43.1 Avro olarak gerçekleşti. cumhuriyet.com.tr

Şişli Belediyesi’ne hem‘alacak’hem‘işe iade’davasıaçtı

Şişli Belediyesi’ne hem ‘alacak’ hem ‘işe iade’ davası açtı Şişli Belediyesi’nin iştiraki Kent Yol’da çalışırken diğer arkadaşlarıyla eşit haklara sahip olmak için “alacak” davası açan ve ardından iş sözleşmesi feshedilen çöp kamyonu şoförü Turan Aktaş, 440 gündür belediye önünde eylem yapıyor. “Alacak” ve “işe iade” davasını kazandığını dile getiren Aktaş, “Davaları kazandım ama karşı taraf itiraz ettiği için istinaf mahkemesinde. Taleplerim kabul edilene kadar belediye önünde eylemlerime devam edeceğim” dedi. Gazetemize bilgi veren Şişli Belediyesi ise hukuki sürecin halen devam ettiğini açıkladı.Turan Aktaş, Atlas isimli taşeron şirketten Şişli Belediyesi’nin iştiraki olan Kent Yol şirketine Nisan 2018 tarihinde geçiş yaptı. Aktaş, diğer arkadaşlarıyla eşit ücret talebinin belediye yönetimi tarafından kabul edilmemesi nedeniyle belediyeye ve Kent Yol’a “alacak” davası açtı. Kent Yol yetkilileri, iddiaya göre Aktaş’a “davadan vazgeçersen haklarını alacaksın” sözünü verince Aktaş davadan feragat etti. Bir süre işe devam eden fakat haklarını alamayan Aktaş, dava düşmeden feragatten vazgeçti. Aktaş’ın iş sözleşmesi 20 Eylül 2019’da feshedildi. Geçen yıl Aktaş hem “alacak” davasını hem de açtığı “işe iade” davasını kazandı fakat her iki karara da Kent Yol itiraz etti. Şişli Belediyesi ise “Davacı işçinin davalı belediyeye ait personel olmadığı”, Kent Yol da “Davacının, işyerinde çalıştığı sırada ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davrandığından iş akdinin davalı işverence haklı nedenle feshedildiği” savunmasını yaptı. Aktaş, “Bu şirket 22 senelik bir şirket. Burada çalışan sendikalı arkadaşlarımız var. Toplu iş sözleşmesi de vardı. Aynı hakları alabilir miyim diye sendika aracılığıyla yetkililerle konuştuk. Orada bize ‘mahkemeye gidin haklarınız varsa biz bu hakları veririz’ dediler. Sonra vermediler” dedi. Zehra Özdilek

8 aydır maaşalamayan belediyeçalışanı:‘Eşimin,çocuklarımın yüzüne bakamıyorum’

8 aydır maaş alamayan belediye çalışanı: ‘Eşimin, çocuklarımın yüzüne bakamıyorum’ Bitlis’in AKP’li Adilcevaz Belediyesi’nin işçilerin maaşını 8 aydır vermediği öğrenildi. Bir işçi, “Artık dayanacak gücümüz kalmadı. Eve gidip eşimizin, çocuklarımızın yüzüne bakamıyorum. Hani büyüyorduk, bu mu büyüme?” dedi. Pandemi nedeniyle yaşanan ekonomik sıkıntılar devam ederken Bitlis’e bağlı AKP’li Adilcevaz Belediyesi’nin işçilerin maaşının, “belediye kasasında para bulunmadığı” gerekçesiyle 8 aydır ödemediği ortaya çıktı.  Telefonla ulaştığımız ismini vermek istemeyen bir belediye çalışanı, “Artık dayanacak gücümüz kalmadı. Eve gidip eşimin, çocuklarımın yüzüne bakamıyorum” dedi. Adilcevaz Belediyesi Başkanı Necati Gürsoy ise maaşların 3,5 aydır ödenmediğini öne sürerek belediye arazini maaşları ödemek için sattıklarını açıkladı. Gürsoy, yaşanan bu durumun sadece AKP belediyesinde değil CHP ve HDP dahil olmak üzere tüm belediyelerde yaşandığı iddia etti. Ülke genelinde yaşanan ekonomik sıkıntılar devam ederken Adilcevaz Belediyesi’nde çalışan işçilerin ise maaş alamadıkları için mağdur oldukları öğrenildi. 8 aydır her gün mesai saatlerinde işe gidip gelen çalışanlar emeklerinin karşılığını almak için bekliyor. İsmini vermek istemeyen bir belediye çalışanı yaşanan süreç nedeniyle ağır bir depresyon geçirdiğini belirterek, “Düşünsenize belediyede kadrolu çalışansınız ama maaş alamıyorsunuz. Akrabaya, eşe, dosta muhtaç durumdasınız. 8 aydır bugün ödenecek maaşlarımız, yarın ödenecek diye sabrettim. Ama artık dayanacak gücüm kalmadı. Eve gidip eşimin, çocuklarımın yüzüne bakamıyorum. İhtiyaçlarını karşılayamıyorum” diye konuştu.  ‘KENDİ BELEDİYELERİNDE ÇALIŞANLARIN HALİNİ GÖRMÜYORLAR MI?’Bazı arkadaşlarının durumunun kendisinden de daha kötü olduğunu vurgulayan belediye çalışanı, “Ak Partili siyasetçiler yaptıkları her konuşmada ekonominin büyüdüğünü vs. söylüyor. Bu mu büyüme? Kendi belediyelerinde çalışanların halini görmüyorlar mı? CHP’li bir belediye 8 ay işçi maaşlarını ödemese dillerinden düşürmezlerdi” dedi. ‘İŞTEN ATILMAKLA TEHDİT EDİLİYORUZ’İsmini vermek istemeyen bir diğer belediye çalışanı ise şunları söyledi: Belediye arazisi 1 milyon 180 milyara satıldı. Bu para ile maaşlarımızın ödeneceği söylendi. Ama bize ödenen bir şey yok. İki çocuğum var. Eşim hamile. Babam emekli onun maaşıyla geçiniyorum. Birçok arkadaşımızın elektriği borçlar nedeniyle kesildi. İnsanlar bu maaş sorunu nedeniyle boşanmaya başladı. Esnaf bir ara borç veriyordu şimdi o da vermiyor. Belediye başkanını bir yerlere şikayet edince sürülüyoruz. İşten atılmakla tehdit ediliyoruz.”‘BELEDİYE ARAZİSİNİ SATTIK’Konuya ilişkin gazetemize açıklama yapan Adilcevaz Belediyesi Başkanı Necati Gürsoy çalışanların maaşlarının 3,5 aydır ödenmediğini belirterek, “8 ay gibi bir durum söz konusu değil. Daha önceden de birkaç ay ödemediğimiz aylar olmuştu. Son 3,5 aydır da ödeme yapamadık. Haftaya çalışanların maaşlarını ödeyeceğiz. Pandemi nedeniyle imkanlarımız azaldı. Personel sayımız fazla. Bu durum sadece bizde değil AKP, CHP, HDP dahil olmak üzere tüm belediyelerde yaşanıyor” dedi. “Belediye arazini maaşları ödemek için sattınız mı?” şeklindeki sorumuza ise Başkan Gürsoy, “Evet. Belediye arazini sattık. Alınan paranın 602 bini işçi maaşlarına ayırdık. 200 bin SGK ödedik. Biraz mazot vs. borcu ödedik. Geriye bir şey kalmadı. Açık fazla” ifadelerini kullandı. Seyhan Avşar

Garantiödemeleri kapsamındaşirketlere neödendiği sorularına cevap yok

Garanti ödemeleri kapsamında şirketlere ne ödendiği sorularına cevap yok Hükümetin ödeme garantisiyle yaptığı projelere ilişkin sorular, Bakanlık tarafından yanıtlanmak yerine geçiştiriliyor. İktidar, garanti ödemeleri nedeniyle kamuya ağır yük oluşturduğu gerekçesiyle eleştirilen yap-işlet-devret (YİD) projeleri hakkında milletvekillerinden gelen soruları geçiştirmeye başladı. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, milletvekillerinden gelen sorulara aynı tek cümle ile yanıt verdi. Bu yanıtta da ne kadar ödeme yapıldığı konusunda hiçbir ayrıntı verilmedi.Hükümet havaalanı, köprü ve yol projelerini kamu özel işbirliği (KÖİ) kapsamında YİD modeliyle gerçekleştiriyor. Bu modelde şirketlere köprüden ne kadar araç geçeceği, havaalanının kaç yolcu tarafından kullanılacağı konusunda garanti veriliyor. Köprüden geçen araç sayısı ya da havaalanını kullanan yolcu sayısı verilen garantinin altında kaldığında Hazine tarafından şirketlere ödeme yapılıyor. Muhalefet, yurttaşın “geçmediği yolun” parasını ödemek zorunda kaldığına dikkat çekerek bu projeleri eleştiriyor. Hükümet ise tüm bu eleştirilere karşın Kanal İstanbul Projesi’ni de KÖİ modeli ile yapmaya hazırlanıyor. YİD projelerinde garantiler kapsamında Hazine’den ne kadar ödeme yapıldığı konusundaki sorular ise geçiştiriliyor.CHP Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’na garanti ödemelerinin Avro olarak ilgili yılı izleyen ilk ayda yapıldığına dikkat çekerek, Zafer Bölgesel Havaalanı için ocak ayında ne kadar ödeme yapıldığını sordu. Kasap, “2020 yılında Zafer Bölgesel Havalimanı’nda iç ve dış hat giden yolcu sayısı ne kadardır? Bu sayı 2020 yılında garanti edilen toplam yolcu sayısının ne kadar altında kalmıştır? 2021 yılı için Zafer Havalimanı’na iç ve dış hat giden yolcu için garanti edilen yolcu sayısı ne kadardır” sorularına da yanıt istedi.HİÇBİR DETAY YOK!Bakan Karaismailoğlu ise sorulara detaylı yanıt vermedi, ne kadar ödeme yapıldığı sorusunu yanıtsız bıraktı. Bakanın tek cümlelik yanıtı şöyle oldu: “YİD projelerinde tüm iş ve işlemler mevzuatına uygun olarak, uygulama sözleşmelerinde yer alan hükümler çerçevesinde yürütülmektedir.”HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy da YİD modeli ile yapılan Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile ilgili Bakan Karaismailoğlu’na bazı sorular yöneltti. Köprüden öngörülen sayıda araç geçmediği için Hazine tarafından şirkete her yıl geçiş garantisi ödemesi yapıldığına işaret eden Ersoy, “Yavuz Sultan Selim Köprüsü için sadece 2019 yılında Hazine tarafından şirkete yaklaşık 3 milyar TL geçiş garantisi ödemesi yapılmıştır” dedi. Ersoy, şu soruları yöneltti:“Hazine’nin 2016 yılında açılan Yavuz Sultan Selim Köprüsü için IC İçtaş İnşaat-Astaldi Konsorsiyumu’na (ICA) yaptığı geçiş garantisi ödemelerinin yüzde 10’unu İstanbul Büyüşehir Belediyesi’ne aktarması söz konusu iken hiçbir ödeme yapmıyor olmasının nedeni nedir? 2016 yılından itibaren köprüden kaç araç geçmiştir? Elde edilen gelir ve geçiş garantisi nedeni ile firmaya yapılan ödeme miktarı ne kadardır? 2016 yılından itibaren köprünün geçiş garantisi ödemelerinden bakanlığınıza ödeme yapılmış mıdır? Ödeme yapıldıysa tutar ne kadardır?”Karaismailoğlu bu sorulara da yine tek cümlelik aynı yanıtı verdi. Başka hiçbir ayrıntının yer almadığı yanıtta şöyle denildi:“YİD projelerinde tüm iş ve işlemler mevzuatına uygun olarak, uygulama sözleşmelerinde yer alan hükümler çerçevesinde yürütülmektedir.” Mustafa Çakır

Kadınlar vardır ve edepsiz değildir!

Kadınlar vardır ve edepsiz değildir! 8 Mart Kadınlar Günü yaklaşırken kültür ve sanatın her dalında kadınlara, kadınların ürettiklerine ve yer aldıkları etkinliklere yer açılıyor. Kadınlar vardır; sanatta, kültürde, bilimde, sporda, siyasette, ekonomide, edebiyatta, her yerde! Ve kadınlar girdikleri her yerde daha cesur, daha başarılı, daha titiz, daha dayanıklı, daha yaratıcı! Aslında sadece eşitlik, özgürlük ve hak isteyerek girdikleri var olma kavgasında pek yakında eşitlik isteyecek olanlar erkekler olacak! Gibi görünüyor? Bunları bu kadar rahat yazabilmemizin nedeni, Cumhuriyet gazetesinin bugün neredeyse kadınlar tarafından yönetilip hazırlanıyor olması! Nereden girdik kadınlar konusuna derseniz; önümüz 8 Mart, kadın haftası. Kültür sanat dünyası da kadınlara eğiliyor. Tiyatroda kadın oyunları, sinemada kadın filmleri, her yerde KADINLAR VAR. Bu cesur girişi yazma konusunda bizi kışkırtan ise Sinema Kundura’nın film haftası oldu: Sinemada Edepsiz Kadınlar! Espri olsun ve dikkat çeksin diye attıkları bu kışkırtıcı başlığın altında tabii ki biraz cinsellik yatıyor. Kadınlar cinsellikle ilgilendi mi “edepsiz” oluyor! Kadın cinsel haz konusunda oyuncu değil, sadece nesne olmaya itilmiş yüzyıllarca. Geçen günlerde yayımladığımız kadın sünnetinin de altında yatan gerekçe bu değil miydi? Cinsel yaşamda partner, oyuncu olmayı dile getirmek bile edepsizlik sayılıyor. Dinci çevreler kadına neredeyse gülmeyi, kahkaha atmayı, hatta başını kaldırıp bakmayı yasaklıyor. Oysa kadınlar var, her yerde. Başları dik, bakıyorlar da gülüyorlar da üretiyorlar da. Pandemi koşullarında yeterince kutlayamayacak olsak da 6-7 Mart’tan başlayarak İstanbul’u Koşuyorum, sanal koşusundan tutun da her türlü dijital platformda kadınlar var! Seneye dileğimiz, sokaklarda, meydanlarda 8 Mart’ı kutlamak üzere bu yıl dijitalde boş durmuyoruz.SİNEMANIN KADINLARIKundura Sinema’nın çevrimiçi programı “Sinemanın İlk Edepsiz Kadınları” adlı gösterim ve söyleşi programıyla devam ediyor. 2016’da Donald Trump’ın başkanlık seçimi konuşmasında Hillary Clinton’a yönelik mikrofonlara bir hakaret olarak söylediği “Nasty Woman” (Edepsiz Kadın)*, bir anda küresel bir feminist hareketin sloganına dönüştü. Bu sözden esinlenerek hazırlanan “Sinemanın İlk Edepsiz Kadınları” seçkisinin konuşulacağı programda, 6 sessiz film gösterilecek. Elif Rongen-Kaynakçı, Laura Horak ve Maggie Hennefeld’in kürasyonunda hazırlanan “Sinemanın İlk Edepsiz Kadınları”, dönemin meşhur olan ama bugünün isimsiz kadın komedyenlerinin tabuları yıkan performanslarını hatırlarken, 20. yüzyılın başında sinemada etkin olan kadınların film endüstrisindeki rollerini yeniden değerlendirmemiz için bir fırsat da sunacak. Küratörlerinin eşliğinde “Sinemanın İlk Edepsiz Kadınları”nın konuşulacağı ve müzisyen Gonca Feride Varol’un özgün müzikleri eşliğinde altı filmin gösterileceği program, 8 Mart’tan itibaren beykozkundura.com adresinden çevrimiçi ve ücretsiz izlenebilecek.Programda gösterilecek filmler:- La pile électrique de Léontine (1910) Kısa, Fransa, S&B, 5’ Yapım: Pathé Comica- La grève des nourrices / Nurses’ Strike (1907) Kısa, Fransa, S&B, 12’ Yönetmen: André Heuzé Yapım: Pathé Comica- La fureur de Mme Plumette (1912) Kısa, Fransa, S&B, 6’ Yapım: Pathé Comica- Zoé et la parapluie miraculeux (1913) Kısa, Fransa, S&B, 4’ Oyuncu: Little Chrysia Yapım: Pathé Comica- Rowdy Ann (1919) Kısa, ABD, S&B, 15’ Yönetmen: Al Christie Oyuncular: Fay Tincher, Eddie Barry, Katherine Lewis- Amour et science / Love and Science (1912) Kısa, Fransa, S&B, 14’ Senaryo: M.J. Roche Oyuncular: Émile Dehelly, Renée Sylvaire Yapım: Société Française des Films ÉclairTÜRKİYE’DE DÖRT KENTTE KADIN OYUNLARI FESTİVALİTürkiye’nin ilk kadın temalı tiyatro festivali olan Kadın Oyunları Festivali, mart ayı içerisinde dört ayrı yerde sanatseverler ile buluşuyor! Ankara Sanat Tiyatrosu sanat yönetmenliğinde ve Atölye Kültür Sanat organizasyonu ile seyircili olarak yapılacak festival, 1-5 Mart tarihleri arasında Bandırma Belediyesi ev sahipliğinde Barış Manço Kültür Merkezi’nde başlayacak. Sonrasinda 4-11 Mart tarihleri arasında Ankara’da AST Bilkent Sahne’de devam edecek. 23-27 Mart tarihlerinde ise Ayvalık Belediyesi’nin ev sahipliğinde Vural Sineması Nejat Uygur sahnesinde yine seyircili olarak sahnelecek olan festival oyunlarının dijital gösterimi ise Çanakkale Belediyesi aracılığı ile belediyenin sosyal medya hesaplarından 8-17 Mart tarihleri arasında tüm Türkiye’den izlenebilecek. Toplam 7 oyun, 17 gösterim ile her ayakta farklı oyunların sahneleneceği festivalde, salonların boş koltuklarında cinayete kurban giden kadınların fotoğrafları asılı olacak. Pandemi kuralları gereği boş bırakılacak olan koltuklar da satışa açılmış olup gelirinin bir bölümü “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu”na aktarılacak. Ayrıca Türkiye’nin önde gelen kadın karikatüristlerinden Ramize Erer’in karikatür sergisi de festival süreleri boyunca festival salonlarında ziyaretçilere açık olacak.FESTİVAL PROGRAMI DOLU DOLU- Bandırma / 1-5 Mart 2021 / Barış Manço Kültür Merkezi 1 Mart Pazartesi - Frida 2 Mart Salı - Shirley 3 Mart Çarşamba - Bernarda 5 Mart Cuma - Evin Kokusu 1-15 Mart - Ramize Erer Karikatür Sergisi- Ankara / 4-11 Mart 2021 / AST Bilkent Sahne 4 Mart Perşembe - Frida 9 Mart Salı - Dansöz 10 Mart Çarşamba - Evin Kokusu 11 Mart Perşembe - Bernarda 4- 11 Mart - Ramize Erer Karikatür Sergisi- Çanakkale / 8-17 Mart 2021 / Çanakkale Belediyesi Sosyal Medya 8 Mart Pazartesi - Furuğ 15 Mart Pazartesi - Dansöz 16 Mart Salı - Evin Kokusu 17 Mart Çarşamba - Bernarda- Ayvalık / 23-27 Mart 2021 / Vural Sineması Nejat Uygur Sahnesi 23 Mart Salı - Shirley 24 Mart Çarşamba - Dansöz 25 Mart Perşembe - Evin Kokusu 26 Mart Cuma - Bernarda 27 Mart Cumartesi - Ben Anadolu 23-27 Mart - Ramize Erer Karikatür SergisiMORRİS’İN ‘ÇIPLAK KADIN’I YENİDEN BASILDIİnkılâp Kitabevi, zoolog Desmond Morris’in, kadın bedenini anlama kılavuzu sayılabilecek çalışması Çıplak Kadın’ı yeni kapak tasarımıyla yeniden okurlarla buluşturuyor. Kadın vücudunu büyük bir titizlikle tepeden tırnağa inceleyen Morris’in; bir zooloğun bakış açısıyla, tamamıyla bilimsel gerçeklere dayanarak ve büyüleyici anekdotlarla bezeyerek kaleme aldığı Çıplak Kadın zihinlerde kışkırtıcı soru işaretleri uyandırıyor. Tüm kadınlarda ortak olan biyolojik özelliklerin nasıl bir evrim geçirdiğine özellikle dikkat çeken Morris, toplumların kadın vücudunu mükemmelleştirmek yolunda karşılaştıkları zorlukları ve geçirdikleri aşamaları keşfetmeye çalışıyor.NÜKHET İÇİN ‘DURU OLMAK’...Nükhet Duru’nun son albümü “Hikâyesi Var”ı odağına alan “Duru Olmak” adlı müzik belgeseli 19 Şubat’ta Netflix’te izleyiciyle buluştu. Netflix’te yayımlanan Türkiye yapımı ilk belgesel olma niteliğini taşıyan “Duru Olmak”ın hazırlıklarına Nükhet Duru’nun düetlerden oluşan son albümü “Hikâyesi Var”ın iki yıla uzanan yaratım süreci esnasında başlandı. Belgeselde hem sanatçının son albümüne hem de hayat hikâyesine farklı bir açıdan yaklaşılıyor. Belgeselde, “Hikâyesi Var” albümünde Duru’nun birlikte çalıştığı Sıla, Kenan Doğulu, Teoman, Mabel Matiz, Funda Arar, Ceylan Ertem, Ata Demirer, Kalben, Zeynep Bastık, Rubato, Sena Şener ve Evrencan Gündüz ile yapılan görüşmeler de yer alıyor. Yönetmenliğini Mu Tunç’un yaptığı, yapımcılığını Evren Ercan’ın üstlendiği belgeselin orijinal müziklerini Orkun Tunç hazırladı. cumhuriyet.com.tr

Akciğer kanseri dünyada en sık ortayaçıkan ikinci kanser

Akciğer kanseri dünyada en sık ortaya çıkan ikinci kanser Kapalı ameliyatlar akciğer kanserinde iyileşme süresini kısaltıyor! Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Kutlu: Kapalı yöntem kullanılarak akciğerin en küçük anatomik parçasının çıkarılması, hasta açısından kolay ve az hasarla atlatılması mümkün hale gelmiştir. Sinsi seyreden akciğer kanseri göğüs ağrısı, nefes darlığı, kanlı balgam tükürme, öksürük gibi belirtiler veriyor. Cerrahide son yıllarda uygulanan kapalı ameliyatlar (Minimal İnvazif Yöntemler) cerrahi sonrası hastanın iyileşme süresini kısaltıyor. Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Cemal Asım Kutlu, “Kapalı yöntem kullanılarak akciğerin en küçük anatomik parçasının çıkarılması uzun yıllar çok ağır bir cerrahi girişim olarak kabul edilen bir tedavi şeklinin artık çok daha hasta açısından kolay ve az hasarla atlatılması mümkün hale gelmiştir” dedi.ARTAN DENEYİMLERTürkiye’de 2020 yılında yaklaşık 233 bin kişi kanser tanısı alırken; 126 bin kişi ise hastalık nedeniyle yaşamını yitirdi. Üllkemizde çok sayıda başarılı akciğer nakli ameliyatına da imza atan Prof. Kutlu, ilk akciğer ameliyatlarının tarihçesinin 15. yüzyıla kadar uzandığını söyledi. Artan deneyimler sonunda bazı durumlarda tüm akciğerin çıkarılmasının gerek olmadığı, akciğerin anatomik bir parçasının çıkarılmasının da aynı başarıyı sağladığının gözlendiğini söyleyen Kutlu, “Bu gözlem ile lobektomi (akciğerin anatomik bir parçası, sağ akciğer 3, sol akciğerde 2 adet bulunur) tümör cerrahisinin standart girişimi olmuştur. Yaklaşık 50 yıllık bir dönemde göğüs cerrahları lobektomiyi uygun olgularda başarı ile uygulamışlardır. Bu dönemde birçok teknik gelişmeler olmuş, anestezi ve yoğun bakım alanlarında elde edilen gelişmelerle işlem hemen tüm dünyada yapılır hale gelmiştir” diye konuştu.DAHA AZ HASARBilgisayarlı tomografilerin günlük kullanıma girmesiyle akciğer içinde herhangi bir bulgu vermeyen küçük tümörlerin de saptanmaya başlandığını anlatan Kutlu, özetle şöyle devam etti: “Özellikle dünyanın çeşitli ülkelerinde riskli grupların belli aralıklarla taranması küçük tümörlerin saptanma sıklığını daha da artırdı. Bu gelişmeye paralel olarak, göğüs cerrahisi kliniklerinde küçük tümörlerin tedavisinde lobektomi yerine daha küçük bir girişimin başarılı olup olmayacağı sorgulanmaya başlandı. Akciğerin en küçük anotomik ünitesi olan bir segmentin çıkarılması yani segmentektomi ameliyatının başarısı yaygın olarak araştırılmaya başlandı.EN KÜÇÜK DOKU KAYBIBu tartışma yaklaşık 30 yıl öncesinden başlamış olmasına, yıllar içinde birçok çalışma yapılmasına rağmen tüm dünyada henüz tam bir görüş birliği sağlanamamıştır. Bu girişimin en önemli faydası tümörün uygun şekilde tamamının çıkarılması ve mümkün olan en küçük sağlam doku kaybıyla hastalığın tedavi edilebilmesidir. Bu girişimden sonra hastalar hemen hemen hiç fonksiyonel kayba uğramamaktadır. Daha da ötesi, bu tür tedavilerden sonra elde edilen uzun yaşam süreleri içinde rastlanabilecek ikinci bir hastalığın cerrahi tedavisi olasılığının ortadan kalkmamış olmasıdır. Göğüs cerrahisinde yapılan ilk endoskopik, kapalı veya diğer adıyla video yardımlı işlem 1991 yılında İngiltere’de yapılmıştır. Yaklaşık 10 yıllık bir süre sonra bu ameliyatların başarısı açık cerrahi girişimler kadar olmakla kalmayıp, sonuçlarının daha da iyi olduğu görüldü. Burada yapılan işlemin hastaya getirdiği yük daha az olmakta, ameliyat sonrası dönem kısa sürmekte ve hastanın korunmuş fonksiyonları sonraki ek tedavilerin daha kolay tolere edilmesini sağlamakta ve tüm tedavinin başarı oranını artırmaktadır. Elbette elde edilen deneyimler ve teknik gelişmeler böylesi girişimlerin daha da etkili ve hasta yararına olacak şekilde geliştirilmesi önümüzdeki yıllarda da devam edecektir.” Sibel Bahçetepe

Joe Biden: Acılar karşısında hissizleşmeye direnmeliyiz

Joe Biden: Acılar karşısında hissizleşmeye direnmeliyiz ABD'de koronavirüs kaynaklı ölümlerin sayısı 500 bini aşarken Başkan Joe Biden "Bir ulus olarak bunu kaderimizmişçesine kabullenemeyiz. Acılar karşısında hissizleşmeye direnmemiz gerekiyor" dedi. Getty ImagesABD'de koronavirüs kaynaklı ölümlerin sayısı 500 bini aşarken Başkan Joe Biden "Bir ulus olarak bunu kaderimizmişçesine kabullenemeyiz. Acılar karşısında hissizleşmeye direnmemiz gerekiyor" dedi.ABD Covid-19'un yol açtığı ölümlerde dünyada ilk sırada bulunuyor. Ülkedeki 28,1 milyon vaka da bu alanda bir rekor.Biden "Bugün bütün Amerikalılara hatırlamalarını söylüyorum. Kaybettiklerimizi ve arkamızda bıraktıklarımızı hatırlayın" diye konuştu ve koronavirüs nedeniyle ölenlerin sayısının 1. Dünya Savaşı, 2. Dünya Savaşı ve Vietnam Savaşı'nda hayatını kaybedenlerin toplamından daha fazla olduğuna dikkat çekti.1972'de eşi ve kızını bir araba kazasında, 2015'te de oğlunu beyin kanserinden kaybeden Biden "Benim için keder ve matemden çıkış, kendime bir amaç bularak olmuştu" dedi.Biden'ın konuşmasının ardından hayatını kaybedenler için Beyaz Saray'da bir dakikalık saygı duruşu yapıldı.Ülke genelinde beş gün boyunca tüm federal binalardaki bayraklar yarıya indirilecek.Biden iktidara geldiği gün olan 19 Ocak'ta, o güne kadar Covid-19 nedeniyle ölen 400 bin kişiyi anmak için de bir tören düzenlemişti.ABD'de, sıralamada kendisinden sonra gelen Hindistan ve Brezilya'nın iki katı kadar vaka görüldü.Ülkede bu sıralar her gün 2 bin civarında kişi hayatını kaybediyor.ReutersWashington Üniversitesi Sağlık Ölçümü ve Değerlendirilmesi Enstitüsü (IHME) Mayıs sonuna doğru bu sayının günde 500'e düşebileceğini tahmin ediyor.IHME'ye göre 1 Haziran'a kadar en az 90 bin ABD'li daha bu hastalık nedeniyle hayatını kaybedecek.Ülkede günde ortalama 1,6 milyon kişiye aşı yapılırken hastaneye başvuran hastaların sayısı 40 gündür aralıksız bir şekilde azalıyor.Fakat uzmanlar ülkede yayılan varyantların yeni salgınlara yol açmasından endişe ediyor.ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi, koronavirüs nedeniyle ortalama bir ABD'linin beklenen yaşam ömrünün bir yıl kısaldığını açıklamıştı.Virüsten en fazla etkilenen gruplar arasında azınlıklar yer alıyor.Ocak 2020'den Temmuz 2020'ye kadar geçen altı ayda siyah erkeklerin beklenen yaşam ömrü 3 yıl, Latin Amerika göçmeni erkeklerinki ise 2,4 yıl kısaldı. BBC Türkçe

Kademeli normalleşmede bakılacak 5 kriter

Kademeli normalleşmede bakılacak 5 kriter Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kemalettin Aydın, kademeli normalleşmede bakılacak 5 önemli kriteri açıkladı. Koronavirüsle mücadelede yeni bir yol haritası belirleniyor. Türkiye mart ayında kademeli normalleşmeye gidiyor. Artık yerel yönetimler, hıfzıssıhha kurullarının belirlediği ölçüde kararlar alacak. İllerin, durumuna göre "düşük", "orta", "yüksek" veya "çok yüksek" riskli olarak sınıflandırılacak. Bu gruplara göre kısıtlamalardan hangilerinin kaldırılacağı veya sürdürüleceği belirlenecek.Bu kararlar, tek başına 100 bin kişide görülen vaka sayıları üzerinden alınmayacak. İlaveten illerdeki başka faktörlere göre kararlar verilecek. TRT Haber'de açıklamalarda bulunan Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kemalettin Aydın, normalleşme kriterlerini şöyle açıkladı:NORMALLEŞMEDE 5 KRİTERE BAKILACAK1- Şehirdeki hastanelerin yatak, yoğun bakım, solunum cihazı kapasitesi ve doluluk oranı2- İllerin 100 bin kişide görülen vaka sayıları3- PCR testlerindeki harita göze alınacak. Kaç kişiye koronavirüs testinin yapıldığı kararlarda belirleyici olacak.4- Şehirdeki 10-14 günlük süredeki salgının trendi göz önünde bulundurulacak.5- Şehrin yaş ve demografik durumu çerçevesindeki aşı durumu. Kaç kişiye aşı yapıldığı da "yerinde karar" döneminin belirleyici faktörlerinden birisi olacak.Avantajlar dezavantaja, dezavantaj avantaja dönüşecek. Gevşeme kararı sonrası vaka artarsa yeniden kısıtlamaya gidilecek.RESTORANLAR AÇILACAK MI?Buna göre restoranların kaç kişi kapasiteyle hizmet vereceği de belirlenecek. Restoranların girişlerinde HES Kodu sisteminin devreye alınması da bekleniyor.YÜZ YÜZE EĞİTİMNormalleşme süreciyle ilk adımın yüz yüze eğitim konusunda olması bekleniyor. İller salgının düzeyine göre kararlar alacak. Öğrenciler ve öğretmenler maske, mesafe ve hijyene dikkat ederek okullara gidecek.SOKAĞA ÇIKMA KISITLAMASISokağa çıkma kısıtlamalarının da kademeli olarak il bazında kaldırılması bekleniyor. Ancak genel bir karar yerine il bazında karar alınarak salgının seyrine bakılacak. cumhuriyet.com.tr

AKP'li Grup Başkanvekili Zengin'e hakaret eden kişi gözaltına alındı

AKP'li Grup Başkanvekili Zengin'e hakaret eden kişi gözaltına alındı Bir sosyal paylaşım sitesinde AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin'e ilişkin sözleri nedeniyle hakkında soruşturma başlatılan Avukat Mert Y. gözaltına alındı. AKP Tokat Milletvekili Özlem Zengin'e yönelik sarf edilen sözler nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının resen soruşturma başlatması üzerine, İstanbul Emniyeti Güvenlik Şube Müdürlüğü ekipleri şüpheli Mert Y'nin Eyüpsultan'da bulunan evinde olduğunu tespit etti.Bunun üzerine şüpheli evinde arama yapılarak yakalandı.Şüphelinin emniyetteki işlemleri devam ediyor. cumhuriyet.com.tr

Normalleşme:İngiltere'den Türkiye'ye tatil rezervasyonlarıarttı

Normalleşme: İngiltere'den Türkiye'ye tatil rezervasyonları arttı İngiltere Başbakanı Boris Johnson'ın koronavirüs önlemlerini aşamalı olarak kaldırma planını açıklamasının ardından seyahat şirketleri yaz tatili rezervasyonlarında büyük artış yaşandığını açıkladı. Tui şirketi son bir ayın en fazla rezervasyon yapılan gününün yaşandığını, tatilcilerin en fazla Türkiye, Yunanistan ve İspanya'ya ilgi gösterdiğini açıkladı. dhaDalyan'daki İztuzu Plajı İngiliz turistlerin uğrak noktaları arasında yer alıyorİngiltere Başbakanı Boris Johnson'ın koronavirüs önlemlerini aşamalı olarak kaldırma planını açıklamasının ardından seyahat şirketleri yaz tatili rezervasyonlarında büyük artış yaşandığını açıkladı.Tui şirketi son bir ayın en fazla rezervasyon yapılan gününün yaşandığını açıkladı.BBC Ulaştırma Muhabiri Caroline Davies, Tui müşterilerinin en fazla Türkiye, Yunanistan ve İspanya'ya ilgi gösterdiğini aktarıyor.Thomas Cook şirketi ise açıklamanın ardından internet sitelerinin trafiğinin iki katına çıktığını duyurdu.Havayolu şirketi EasyJet bilet satışlarında yüzde 337, tatil paketi satışlarında ise yüzde 630 artış yaşandığını, en çok Ağustos, Temmuz ve Eylül aylarına talep olduğunu belirtti.Thomas Cook yöneticisi Alan French "Hükümetin bugünkü açıklaması tatile gitmek için can atan bizler için güzel bir haberdi" dedi ve ekledi:"Detayları öğrenmeyi bekliyoruz fakat hükümetin önümüzdeki aylarda uluslararası seyahatlere izin verme isteği aşikar."İngiltere'nin uluslararası seyahatlere ne zaman izin vereceği henüz belli değil. Hükümetin buna dair detayları 12 Nisan'da açıklaması bekleniyor.BBC Ekonomi Muhabiri Mary-Ann Russon, uluslararası seyahatlere izin verilebilecek en erken tarihin 17 Mayıs olduğunu aktarıyor.Boris Johnson'ın 22 Şubat'ta açıkladığı plan, her şeyin yolunda gitmesi durumunda 8 Mart'tan 21 Haziran'a kadar uzanan bir yol haritası çerçevesinde hayatın adım adım normale dönmesini içeriyor.BBCTürkiye İngiliz turistler için popüler tatil noktaları arasında yer alıyor.Pandemiden önceki son yıl olan 2019'da İngiltere'den Türkiye'ye giden turist sayısı yüzde 13,6 artışla 2 milyon 562 bin olmuştu.İngiltere bu alanda Rusya ve Almanya'nın ardından üçüncü sırada yer alıyor. BBC Türkçe

‘Edebiyatta gerçekçilikölüyor!’

Türkçe Haberler En Son Başlıklar ‘Edebiyatta gerçekçilik ölüyor!’ Fantezi edebiyatı yeni oluşan bir alt tür gibi algılansa da bu türü tanımlamadan önce edebiyatın aslında fantezi olduğunu hatırlatmalı. Edebiyatın evreni gerçek evren değil. Fantezinin evreni. /Archive/2021/2/23/003840272-ic1.jpgFantezi, yeni oluşan bir alt tür gibi algılansa da tanımlamadan önce edebiyatın aslında fantezi olduğunu hatırlatmalı. Edebiyat metinlerinin ne olmadıklarını düşünelim: Edebiyat metni; hukuki (yasa veya sözleşme), teknik (kullanım kılavuzu veya patent), bilimsel (fizik makalesi veya sosyoloji kitabı), tarih (vakayiname) metin değil. Başka deyişle olguları, gerçekliği yansıtma iddiası taşımıyor.Gerçekçilik iddiası taşıyan edebiyat dâhi gerçekliği yansıtmıyor: Raskolnikov yok, bir kadını öldürmedi; Selim Işık intihar etmedi. Yahut Hamlet yok; Akakiyeviç’in hayaleti palto çalmadı; Diyavol Paşa da, Amat diye bir gemi de yok. Edebiyatın evreni gerçek evren değil. Fantezinin evreni.Fantezi edebiyatı daha çok bir mod (kip). Melodramlar gibi ana akımla çevre arasında, bilinçdışı ve bilinç arasında uzlaşı. Gerçeklik - fantezi ikileminde gerçeklik fanteziyi besliyor, fantezi gerçekliği kurguluyor. Fantezi arzuların dilini, bastırılmışın dışa vurulmasını içeriyor, zeitgeist’i yansıtıyor. Belki de son yüzyılda edebiyatta fantezi yükselmiyor, gerçekçilik ölüyor./Archive/2021/2/23/003856725-ic2.jpgYADIRGATMANIN ÖLÇEĞİFantezi, bilinçdışı, arzular, insan psikolojisi ile iç içe bir mod. Rus Biçimciler edebiyatın işlevini ostranenie, yani yadırgatma olarak görüyor. Fantezide yadırgatma doğa yasalarına genişliyor. Kendi yasalarıyla evrenler tasarlıyor; mitolojiden beslenip kendi mitolojisini kurguluyor. Başka evrenlerden ölü tanrılar, başka boyutlar, yabancı gezegenler; dünya mitolojisi kökenliler kadar, özgün tasarımlarla canavarlar ve envaiçeşit mahlûkat can buluyor. Bu edebiyatın doğaüstü yaratıkları ve durumları, insanı, psikolojiyi yansıtan somut eğretilemeler.Sınırı doğa yasalarında çizme iddiasındaki bilimkurguda bile yukarıdakiler var. Bilimkurguyu fantezinin alt türü sayan Todorov, Fantastik kitabında fantezinin dinamiğini açıklar: Fantastik, iki uç, olağanüstü (açıklanamayan) ve tekinsiz (açıklanabilen) arasında salınır.Bu salınım, Anar’ın Puslu Kıtalar Atlası’nda bile görülür: Puslu Kıtalar Atlası’nda düşman cephesine tünel açan asker, bir ejderha ile karşılaşır. Ancak bu, karşıdan gelen düşmanın sırtındaki dövmedir. Önce olağanüstüyü, sonra açıklamasını görürüz; ama gerilim düşmez, bu iki uç arasındaki salınım sürer./Archive/2021/2/23/003911568-kapakic3.jpgKISA TARİHÇEModernite öncesi: Homeros’un ataerkilleşmiş Odyssea’sı bilinmeyen diyarlara, büyünün sırlarına yolculuğu; eve, benliğe dönüşü işler.Modernite: Gotik (örn., Drakula) bilinmeyene, Doğu’dan gelen ötekiye yönelik korkuyu, bastırılmış cinselliği sembolizmle yansıtır.1940’lara dek, pulp (ucuz kağıda basılı) fantezi yazarları (örn., Howard, Lovecraft) kapitalizmin yükselişi ile ötekiye karşı önyargıları; coğrafi keşifler bitince biten gizeme, taşra ideallerine dönüş özlemini yansıtırlar.1940 sonrası, günümüz fantezisinin temeli Tolkien iyi ile kötünün savaşını, (“ırk” diye var olmayan kavram üzerine kurarak) yansıtır.1970 sonrası fantezi (Brooks, Shannara; Donaldson, Thomas Covenant Günceleri; Jordan, Zaman Çarkı), Tolkien “baba”ya saygıyla karışık ihanet halinde, onun olay örgüsünü kullanır; ancak temalar çeşitlenir.Modernite sonrası: Ana akım fantezi, yukarıdakilerin karışımını Zeitgeist’a özgü ironi ile yansıtır. Özellikle genç erişkin romanlar, hep bir sınava hazırlığı, kayıp anne-babanın gizemini içerir.Maalesef, artık ana akım fantezi bir sanayi, tektip: Yüzüklerin Efendisi çeşitlemeleri alana hâkim. Yadırgatma sınırını bu kitap belirliyor; tümüyle tecimsel bir etkinlik olan yayıncılık da okuyucuyu algılanması zor olandan koruyor./Archive/2021/2/23/003932693-ic4.jpgGÜNÜMÜZ FANTEZİSİ: TOLKIEN’LE MÜCADELETolkien’ın dünyası feodal. (Hükümranla çatışan köylü, Keloğlan masallarında bile denk gelebileceğimiz tema). Ancak tek kişinin topluma egemenliğini değil, kötü kralı eleştiriyor. Kıyasla Taht Oyunları, halkın özyönetimini vurgulasa da (henüz çıkmamış kitabın dizi ile örtüşeceğini varsayarak) olası görmüyor.Tabii, bu fantezinin ana akımı. Başka politik düzenler de mevcut. Ne ki karakterlerin karşısındaki en büyük ejderha, siyasi düzen; bu Harry Potter’da bile var. Nefsin ejderhası (iktidar arzusu) ana eleştiri unsuru (ki Tolkien da bunu Platon’un Devlet’indeki Gyges’in görünmezlik yüzüğünden alıyor).Tolkien, moderniteye özgü hevesle bozuk düzeni yıkıp yenisini kurmayı istiyor. Rosemary Jackson gibi eleştirmenler, Tolkien’ı olgun bir fantezi yazarı değil, hâkim ideolojiyi haklı kılan bir romans yazarı görüyor.Yüzüklerin Efendisi sonraki yazarlar için bir şablon: Yeni eserler aynı biçimde bir gerçeklik haritası, terminoloji ana ihtilafı özetler bir kehanet ve benzer olay örgüsü içeriyor./Archive/2021/2/23/003947458-ic5.jpgTÜRKİYE’DE FANTEZİ: GEÇMİŞ VE İMKÂNLARDüşük teknoloji ana akım fantezi ve teknolojiye karşı güvensizliği işleyen bilim-kurgu, teknoloji ile ana akıma taştı: 2000’lerde Tolkien’ın eseri bilgisayar teknolojisi ile beyaz perdeye yansıdı. Böylece tüm dünyada çevirileri çok fazla okundu. Fantezi, Harry Potter dizisi ve filmi ile çocuklara yayıldı; onlar büyüdüklerinde fantezi genç erişkin romana hâkim oldu.Türkiye’de çekirdek okuyucu 1990’larda, üniversite bilim kurgu ve fantezi toplulukları, Atılgan gibi dergilerde yetişti; fantezi çevirmenleri, yazarları ve editörleri oldu. Bugün bu topluluklar rol yapma oyunları, roman tartışmaları, cosplay etkinlikleri gibi etkinlikler düzenliyor. Okuyucu kitlesi genelde üniversite öğrencileri ve mezunları. Polisiye haricinde rastlanmayan biçimde “türü” sahiplenip tartışıyorlar.Artık fantezi, Türkiye’de popüler kültürün parçası: Gollum’a benzetme dava konusu oldu; Akşener, “Winter is coming” dedi. Çünkü bu eserler alegoriye açık, sembollerle yüklü; günlük söyleme, iyi-kötü savaşı sayılan durumlarda rahat uyarlanabiliyor.FABİSAD...İleride fantezinin yaygınlaşmasında FABİSAD’ın (Fantazya ve Bilmkurgu Sanatları Derneği) rolü olacak. Alanda eser üreten herkesin katılabildiği dernek toplantılar, konuşmalar, yarışmalarla özgün üretimi tetikliyor. Türkiye Bilişim Derneği ise Bilimkurgu Öykü Yarışması’yla alana genç yetenekler katıyor.Baskı dönemlerinde simgelerin ağır bastığı fantezi, kalıplardan kurtulmaya, aşina yadırgatmayı tekrar yadırgatacak cesur yayıncılara, cesur yazarlara ihtiyaç duyuyor.Fantastik / Tzvetan Todorov / Çeviren: Nedret Öztokat / Metis Yayınları / 176 s.Devlet / Platon / Çevirenler: Sabahattin Ali, M. A. Cimcoz / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 372 s.Puslu Kıtalar Atlası / İhsan Oktay Anar / İletişim Yayınları / 239 s.Yüzüklerin Efendisi - Tek Cilt Özel Basım / J. R. R. Tolkien / Çevirenler: Bülent Somay, Çiğdem Erkal İpek / Metis Yayınları / 1026 s. Kadir Yiğit Us




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter