News - Haberler
İmamoğlu'ndan, AKP'ye 'Dombra'lıgönderme!
İmamoğlu'ndan, AKP'ye 'Dombra'lı gönderme! İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, "Mobil Halk Ekmek Büfeleri"nin hizmete açılışını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçmiş dönemde şeçim müziği olan "Dombra" şarkısıyla duyurdu. İBB'nin Mobil Halk Ekmek Büfeleri açılışını resmi TikTok hesabından duyuran başkan Ekrem İmamoğlu, "Dombra" ile gönderme yaptı.İmamoğlu'nun, Halk Ekmek büfelerinde oluşan ekmek kuyruklarını azaltmak için 142 yeni büfe açılması talebi AKP ve MHP oylarıyla reddedilmişti. Bunun üzerine İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 40 yeni "Mobil Halk Ekmek Büfeleri"ni faaliyete geçirdi.SOSYAL MEDYADA GÜNDEM OLDUİstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, resmi TikTok hesabı üzerinden "Mobil Halk Ekmek Büfeleri"nin hizmete girdiğini duyururken, geçmişte AKP ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından seçim müziği olarak kullanılan "Dombra" şarkısıyla paylaşım yaptı. İmamoğlu'nun paylaşımı sosyal medyada da gündem oldu ve çok sayıda mesaj atıldı. NE OLMUŞTU?Halk Ekmek büfelerinde kuyrukları önlemek için İBB yönetimi Belediye Meclisi gündemine yeni büfeler açılması önerisiyle geldi. Ancak AKP ve MHP temsilcileri, ‘örgüt militanlarına peşkeş çekileceği' iddiasıyla bu öneriye karşı çıktı. 142 yeni büfeyi bu nedenle açamayan İBB yönetimi de kentin yoksul bölgelerinde görev yapacağı belirtilen 40 Mobil Halk Ekmek Büfesi'ni dün hizmete soktu. Mobil büfeler yaklaşık bin 700 ekmek taşıma kapasitesine sahip. cumhuriyet.com.trÜmitcan Uygun adliyeye sevk edildi
Ümitcan Uygun adliyeye sevk edildi Ankara'da, Aleyna Çakır olarak bilinen Sema Esen'in (21) ölümüyle ilgili gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan ve dün uyuşturucu operasyonunda gözaltına alınan Ümitcan Uygun, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Ankara'da Aleyna Çakır'ın ölümüyle ilgili hakkında soruşturma yürütülen Ümitcan Uygun'un, iki kadınla birlikte uyuşturucu madde kullandığına ilişkin görüntülerinin sosyal medyada yer aldığı tespit edildi. Bunun üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldı. Ankara Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, Ümitcan Uygun ve yanında bulunan iki kadından T.K.'yı Etimesgut ilçesinde yakalayarak gözaltına aldı. Ayrıca, Ümitcan Uygun'un kaçmasına yardımcı olduğu iddiasıyla babası Durak Uygun da gözaltına alındı. Ümitcan Uygun hakkında, 'Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanmak ve kullanılmasını alenen özendirmek' suçundan işlem yapıldı. Durak Uygun ve T.K. emniyette ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı. Ümitcan Uygun ise buradaki işlemlerinin ardından bugün adliyeye sevk edildi. Elleri kelepçeli olarak polisler eşliğinde emniyetten çıkarılan Ümitcan Uygun, adliyeye götürüldü. Öte yandan baba Durak Uygun'un polisteki ifadesinde oğlu Ümitcan Uygun'un herhangi bir işte çalışmadığını ve geliri olmadığını, uyuşturucu kullanıp kullanmadığını bilmediğini ifade ettiği belirtildi. DHAAlmanya'dan ABD’ye 'başkanlık devir teslimi için uyarı'
Almanya'dan ABD’ye 'başkanlık devir teslimi için uyarı' Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, ABD'de Trump yanlılarının Kongre'yi basmasıyla ilgili uyarıda bulundu. Maas, Beyaz Saray'da sorunsuz bir iktidar değişikliği olmasını umduklarını belirtti. Trump destekçilerinin ABD Kongresi’ni basmasıyla ilgili olarak uyarılarda bulundu. Alman ZDF kanalına bu sabah ABD'deki gelişmeleri değerlendiren Maas, Beyaz Saray'da sorunsuz bir iktidar değişikliği olmasını umduklarını belirterek "Başkanlık devir tesliminin pürüzsüz ve en önemlisi de barışçıl bir şekilde olması bizim için fevkalade önemli" ifadelerini kullandı.‘TRUMP "NEFRET VE AJİTASYON" SİYASETİ YÜRÜTÜYOR’Alman hükümetinin ABD'nin Joe Biden'ın başkanlığında "uluslararası sahneye sorumluluk sahibi bir oyuncu olarak dönmesini" beklediğini söyleyen Maas, ABD'de toplumun "derinden bölünmüş olduğuna ve kutuplaştığına" dikkat çekti. Trump'ın "nefret ve ajitasyon" içeren bir siyaset yürüttüğünü vurgulayan Maas, ortaya çıkan kutuplaşmanın da Trump yandaşlarını harekete geçirdiğini kaydetti.MARSHALL PLANI ÖNERİSİ"Toplumu bir araya getirmek muhtemelen daha önce yeni hiçbir başkanın öncelikli görevi olmamıştı" diyen Maas, iç siyasette düzenin sağlanmasının gelecekteki Amerikan hükümetinin dış siyasette aktif hale gelmesinin koşulu olduğunu sözlerine ekledi. Maas, ABD'yle ortak bir "demokrasi için Marshall planı" üzerinde çalışılması önerisini de tekrarladı. Maas, böyle bir ortaklığın Biden'ın liberal demokrasilerle daha sıkı işbirliği yapacağı şeklindeki açıklamasıyla da örtüştüğünü savundu.Maas, Biden hükümeti döneminde ABD-Almanya ilişkilerini iyileşeceğinden de emin olduğunu ifade ederek "Yeni Başkan'ın ABD - Avrupa arasındaki işbirliğinin iyileşmesine büyük önem verdiğini düşünüyorum" dedi.DEMOKRATLAR HAREKETE GEÇİYORDemokratlar, pazartesi ya da salı günü Trump'ın azil talebini Kongre gündemine getirmeye hazırlanırken hızlı bir azil süreci başlatılması için Başkan Yardımcısı Mike Pence ve kabinenin de onay vermesi gerekiyor.Kaynak: DW Türkçe cumhuriyet.com.tr'Sherlock Holmes ve YediÖlümcül Günah'
'Sherlock Holmes ve Yedi Ölümcül Günah' 19. yüzyılın sonlarında ortaya çıkmış, üstün zekâlı, bir o kadar da eksantrik dedektif Sherlock Holmes… Sir Conan Artur Doyle belleklerimize elinde büyüteciyle gizemleri aydınlatan, adalet arayan dedektif profilini kazımış. /Archive/2021/1/11/123920000-ic3.jpgGİZEMLİ CİNAYETLERİN PEŞİNDESherlock Holmes, tıpkı Poe’nin Auguste Dupin’i gibi erişilmez bir tümevarım makinesi. En ince ayrıntıları dahi gören ve bu ayrıntılardan başarılı çıkarımlar yapan analitik düşünce kralı! Antisosyal, depresif, Baker Sokağı 221B’deki evinin duvarlarını talim alanına döndürmediği zamanlarda uyuşturucu, meditasyon veya kemanından çıkan nağmelerle düşüncelerini toplayan, huylu Sherlock Holmes!Yayımlandığı dönem itibariyle başta İngiliz okurlarının sonra da tüm dünyanın gönlünü ve aklını fethetmiş bu karakterin başarısına diyecek yok. Zekâsıyla okuru hem büyülüyor hem de eziyor. Özel dedektif oluşu onu, hem sosyal hiyerarşinin katı kabullerinden özgürleştiriyor hem de polis teşkilatının kuralcı yapılanmasından üstün konuma getiriyor.Öte yandan Holmes’un şefkat arayan garip bir hali de var. Kadınlarla iletişiminde sergilediği davranışlar da onun bu cinse karşı tutumunun, o çok kendine güvenli halinin altında naif bir erkek olduğunu düşündürüyor./Archive/2021/1/11/123932047-cagatay2.jpgGÜNÜMÜZÜN SHERLOCK HOLMES’ÜPolisiyenin zirvesine oturmuş bu üstün zekâlı dedektif, günümüzde pek çok yazarın kaleminde hayat bulmayı sürdürüyor, asla da zirveden inmeyi düşünmüyor. İngiltere doğumlu yazar Barry Day de, Doyle’un mirasını aynı heyecanla sürdüren yazarlardan biri. Halefinden farklı olarak, Sherlock Holmes hikâyelerinde pek de görmeye alışık olmadığımız gizemli cinayetler Barry Day’in hikâyelerinde başat ögeyi oluşturuyor.Baştan sona gizemle örülü hikâyemize gelince… Sherlock Holmes ve Watson (hikâyenin anlatıcısı tabii ki Watson) bir av partisi için İskoçya’dadırlar. Olaylar, polis detektiflerinden birinin, bir ölüm vakasını çözmek için Holmes’den yardım istemesiyle başlar. Kurban Sir Simon Briggs isminde Güney İngiltere’den gelmiş bir beyefendidir. Ceset kütüphanenin içinde özel olarak tasarlanmış, hava geçirmez gizli bir odada bulunmuştur.Olay yerini inceleyen Holmes katilin kendilerine iki mesaj bıraktığını görür: Cesedin alnında küllerle yapılmış bir "A" harfi ve yedi genç adamın poz verdiği, çerçevesi kırılmış bir fotoğraf.Fotoğraftaki gençlerden biri hariç hepsinin göğsünde büyük ‘O’, ‘Ş’,‘K’,‘Ö’,‘H’,‘A’ harflerinin yazılı olduğu kazaklar giyiyor olmaları ve kazağında ‘A’ harfi bulunan genç adamın yüzünün sert biçimde çizilmiş olması Holmes’a işlenen cinayetin geçmişle bir bağlantısının olduğunu apaçık göstermektedir. O halde, sorunun cevabı İskoçya’da değil fotoğraftaki gençlerin kimliklerinde ve bulundukları yerde yatmaktadır./Archive/2021/1/11/123942344-kapakic2.jpgDedektifimiz gençlerin Oxford’da bulunan İsa Kilisesi Koleji’nde okuduklarını ve kendilerine "Yedi Günahkâr" ismini taktıklarını öğrenir. Bu yedi gencin her biri, Seven filminden de çok iyi bildiğimiz, Yedi Ölümcül Günah arasından, kendi tabiatına en uygun olduğunu düşündüğü günahın adını almıştır. Bu adlandırmada ‘A’ Açgözlülük, ‘K’ Kibir, ‘O’ Oburluk, ‘Ş’ Şehvet, ‘Ö’ Öfke, ‘H’ Haset, ve fotoğrafı çeken Mycraft’ın aldığı ‘T’ Tembellik anlamına gelir...Holmes katilin özellikle aradığı bir şey olduğunu ve Yedi Günahkarlar’a özel bir mesaj göndererek aradığı her neyse onu bulana kadar cinayetlere devam edeceğini düşünmektedir. Gizemi ve cinayetleri bol olan bu Sherlock Holmes romanını merakla ve severek okudum.Sherlock Holmes ve Yedi Ölümcül Günah / Barry Day / Çeviren: Büşra Balcan / Alakarga Yayınları / 214 s. Çağatay YaşmutDerrick Luckassen Kasımpaşa’da
Derrick Luckassen Kasımpaşa’da Kasımpaşa, PSV Eindhoven takımının formasını giyen 25 yaşındaki Hollandalı stoper Derrick Luckassen’i kadrosuna kattı. Kasımpaşa, PSV Eindhoven takımının formasını giyen 25 yaşındaki Hollandalı stoper Derrick Luckassen’i kadrosuna kattı.Hollanda ligi ekiplerinden PSV Eindhoven takımının formasını giyen 25 yaşındaki Hollandalı stoper Derrick Luckassen, geçirdiği sağlık kontrollerinin ardından Kasımpaşa Sportif Direktörü Emir Saraç’ın da hazır bulunduğu imza töreninde kendisini sezon sonuna kadar kiralık olarak Kasımpaşa’ya bağlayan sözleşmeye imza attı. İHAPompeo açıkladı: Husi grup Ansar Allah'ı“yabancıterörörgütü”ilan etmeyi planlıyor
Pompeo açıkladı: Husi grup Ansar Allah'ı “yabancı terör örgütü” ilan etmeyi planlıyor ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Husi grup Ansar Allah'ı "yabancı terör örgütü" ilan etmeyi planladıklarını duyurdu. Açıklamasında, “Husilerin liderlerinden Abdul Malik al-Houthi, Abd al-Khaliq Badr al-Din al-Houthi ve Abdullah Yahya al Hakim'i Özel Olarak Belirlenmiş Küresel Terörist listesine eklenmesi için adım atmak niyetindeyim” dedi. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Husi hareketinin yabancı terör örgütü olarak tanınması konusundaki niyetini Senato'ya bildireceğini açıkladı. Pompeo yaptığı açıklamada, "Dışişleri Bakanlığı Senato'yu Husiler olarak bilinen Ansar Allah örgütünün Yabancı Terör Örgütü (FTO) olarak tanınması konusundaki niyetimi bildirecek" ifadesini kullandı.Pompeo kararların 19 Ocak'ta yürürlüğe girmesinin ardından ABD Hazine Bakanlığı'nın Yemen'de insani yardım faaliyetleri yürüten dernek faaliyetlerine ve Yemen'in ithal ettiği gıda ve tıbbi ürünler gibi elzem ürünlere çeşitli izinler çıkaracağını söyledi.KÜRESEL TERÖR LİSTESİNE ALMAK NİYETİNDEYİMPompeo açıklamasında "Husilerin liderlerinden Abdul Malik al-Houthi, Abd al-Khaliq Badr al-Din al-Houthi ve Abdullah Yahya al Hakim'i Özel Olarak Belirlenmiş Küresel Terörist listesine eklenmesi için adım atmak niyetindeyim" dedi.Diplomatlar ve yardım grupları bu hamlenin barış görüşmelerini riske atacağı ve dünyanın en büyük insani kriziyle mücadele girişimlerini zora sokacağından endişe duyuyor.Trump yönetiminin geçtiğimiz haftalarda İran'a yönelik yaptırım kararları açıklaması Biden'ı destekleyenler ve analistler tarafından Trump'ın ekibinin gelecek yönetimin İran ile görüşmelere yeniden başlamasını ve uluslararası nükleer anlaşması görüşmelerinde masaya oturulmasını zorlaştırmaya çalıştığı şeklinde yorumlandı. ReutersBeşiktaşlıRachid Gezzal: "Şampiyonluğun en büyük adaylarından biriyiz"
Beşiktaşlı Rachid Gezzal: "Şampiyonluğun en büyük adaylarından biriyiz" Beşiktaş Dergisi’nin ocak sayısında Rachid Ghezzal samimi açıklamalar yaptı. Futbolcu olmasında abisinin katkıları olduğunu söyleyen yıldız oyuncu, "Buradaki ortamı Lyon’a benzetiyorum" dedi. Beşiktaş’ın yıldız ismi Rachid Ghezzal, kulüp dergisine konuştu. Alınan seri galibiyetlerle iyi bir hava yakalandığını ifade eden Ghezzal, "Şu anda şampiyonluğun en büyük adaylarından birisi biziz" dedi.Beşiktaş Dergisi’nin ocak sayısında Rachid Ghezzal samimi açıklamalar yaptı. Futbolcu olmasında abisinin katkıları olduğunu belirten ve yeniden şampiyonluğa oynayan bir takımda forma giydiği için çok mutlu olduğunu söyleyen yıldız oyuncu, "Buradaki ortamı Lyon’a benzetiyorum çünkü orada da şampiyon olmak ve Şampiyonlar Ligi’ne gitmek için oynanır. Sezona istediğimiz gibi başlamadık ama seri galibiyetler aldığımız için şu an en büyük adaylardan biriyiz" dedi. İtalya, Fransa ve İngiltere’de forma giyen Ghezzal, "İtalya’da abartılı bir taktik çalışması var. Türkiye bu konuda biraz İngiltere’ye benziyor. Hem taktik çalışma var hem de oyunun akışına bağlı olarak bize belirli bir serbestlik bırakılıyor" ifadelerini kullandı. Takımdaki arkadaşlığa da vurgu yapan başarılı oyuncu, "Hocamız ve yardımcıları, geldiğim günden beri bana çok yakın davrandılar ve güvenlerini gösterdiler. Bu yüzden onlara teşekkür ediyorum. Ben de sahada elimden geleni yapmaya, katkı sağlamaya çalışıyorum" diye konuştu. İHAİzmir, "AvrupalıSeçkin Destinasyonlar Projesi"nde ilk beşe girdi
İzmir, "Avrupalı Seçkin Destinasyonlar Projesi"nde ilk beşe girdi Avrupalı Seçkin Destinasyonlar Projesi (EDEN) 2019’a “Yarımada İzmir” destinasyonu ile katılan İzmir Büyükşehir Belediyesi ilk 5 finalist arasına girdi. İl Kültür ve Turizm Müdürü Murat Karaçanta, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’i makamında ziyaret ederek kültür turizmine verdiği destekten dolayı teşekkür etti. İzmir Büyükşehir Belediyesi “Sağlık ve Esenlik” temasıyla yapılan Avrupalı Seçkin Destinasyonlar Projesi (EDEN) 2019’da “Yarımada İzmir” destinasyonu ile ilk beş finalist arasına girdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yürütücülüğünü üstlendiği ve Türkiye’den 33 şehrin katıldığı yarışmada İzmir, pek çok alternatif turizm türünü bir arada bulunduran Yarımada İzmir projesiyle öne çıktı. Pandemi nedeniyle ödül töreni yapılamadığı için Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katılımcı şehirlere verdiği plaketi İl Kültür ve Turizm Müdürü Murat Karaçanta Başkan Tunç Soyer’e sundu. Karaçanta Soyer’e kültür turizmine verdiği destek için teşekkür ederek “Bu projede Büyükşehir’in ilgili birimleriyle koordinasyon iç inde çok başarılı bir çalışma yürüttük” dedi. Karaçanta ve Soyer, İzmir’in termal turizm olanakları çerçevesinde işbirliği vurgusu yaptı.YARIMADA İZMİR ROTALARI TANITILDIAvrupa Komisyonu tarafından geliştirilen Avrupalı Seçkin Destinasyonlar Projesi (EDEN-European Destinations of Excellence) ile Avrupa turist destinasyonlarının ortak/farklı özelliklerine ve değerlerine dikkat çekmek, turizmin sosyal, kültürel ve çevresel sürdürülebilirliğini sağlamak amaçlanıyor. 2007 yılından bu yana Avrupa Komisyonu tarafından her yıl farklı bir temayla “Avrupalı Seçkin Destinasyonlar” yarışması düzenleniyor. Bu kapsamda sürdürülebilir turizm anlayışını benimseyen ve gelişim gösterme potansiyeli yüksek destinasyonlar belirlenerek ortak bilgi ve iletişim ağına dahil ediliyor. EDEN ağına dahil olan destinasyonlar için tanıtım filmleri hazırlanıyor, basın, internet ve sosyal medya araçları ile tanıtım faaliyetleri yürütülüyor.İzmir Büyükşehir Belediyesi EDEN 2019’a “Yarımada İzmir” destinasyonu ile katıldı. Bu kapsamda Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan bir heyet gözlem ve inceleme için 2-3 Mart 2020 tarihlerinde İzmir’e geldi. Gezide Karaburun, Çeşme, Seferihisar ve Urla destinasyonlarındaki rotalar tanıtıldı. Başvurular arasında yapılan değerlendirme sonucu İzmir; Afyonkarahisar, Ankara, Balıkesir ve Kayseri ile birlikte ilk beş finalist arasına girerken, Balıkesir–Kaz Dağları Destinasyonu 2019 Eden Ödülü’nü kazandı.“YARIMADA İZMİR”Yarımada’nın zenginliklerini koruyarak yaşatmak, bölgeyi kendi kaynaklarıyla kalkındırmak ve gelecek kuşaklara miras bırakmak amacıyla hayata geçirilen Yarımada İzmir; “Gezi Rotaları Projesi”, “Yerel Üretim Projeleri” ve “Meslek Edindirme Projesi” olmak üzere üç ana başlık altında toplanıyor. Yarımada’nın planlı gelişmesi ve kalkınması hedefiyle hazırlanan projeyle bölgenin doğal, kültürel, tarihi dokusunun korunarak yaşatılması, geçimini tarım ve turizmden sağlayan Yarımada halkının bu işleri daha nitelikli ve donanımlı yapar hale gelmesi ve İzmir’in Yarımada ile birlikte kalkındırılması amaçlanıyor. İZMİR / CumhuriyetSiber Haklar UzmanıYaman Akdeniz anlattı: WhatsApp’ısilmekçözüm mü?
Siber Haklar Uzmanı Yaman Akdeniz anlattı: WhatsApp’ı silmek çözüm mü? WhatsApp'ın yeni gizlilik sözleşmesine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Siber Haklar Uzmanı Hukukçu Yaman Akdeniz, "Dayatma ve zorlama usulü ile keyfi bir şekilde yapılan bu uygulamaları kullanıcılar olarak kabul etmek zorunda değiliz" dedi. WhatsApp, güncellenen ve uygulamanın kullanımına devam edilmesine yönelik 8 Şubat'a kadar onaylanması gereken gizlilik sözleşmesiyle ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamanın ardından pek çok kişi "WhatsApp uygulamasını silmeli miyiz, veri güvenliğimizi nasıl sağlayacağız" sorularını yöneltmeye başladı. Cumhuriyet.com.tr'ye konuşan Siber Haklar Uzmanı Yaman Akdeniz, Facebook'un AB içinde yapamadığını da Türkiye dahil dünyanın diğer ülkelerinde yapabiliyor olmasının kabul edilebilir bir politika olmadığını söyleyerek, herkesin bilinçli bir tercih yapması gerektiğini söyledi.Yeni gizlilik politikasının farkını anlatan Akdeniz, "Artık kullanıcılardan dayatma usulü ile rızaları talep ediliyor ve rıza verilmez ise kullanıcılar WhatsApp'ı 8 Şubat 2021 tarihinden sonra kullanamayacak hale geliyor. En önemli değişiklik, Facebook topladığı verileri Facebook bünyesindeki diğer şirketlerle paylaştırıp ve verileri eşleştirerek kullanmak istiyor" dedi.Rıza vermeyen kullanıcıların 8 Şubat tarihinden sonra bu servisi artık kullanamayacaklarını anımsatan Akdeniz, "Sözleşmeyi kabul etmemek ve uygulamayı silmenin bir farkı yok. Alternatifler tabii ki var ve özellikle Signal gibi servislerin, kullanıcıların verilerine karşı daha saygılı olduğu ve gizlilik politikalarını kullanıcıların lehine uyguladığını söylemek mümkün" diyerek, ayrıca Signal'den başka bir servis tavsiye etmediğini de ekledi."TİCARİ GÜCÜNÜ GÜÇLENDİRİP, BU BİLGİLERDEN YARARLANACAK"Mark Zuckerberg daha önce yaptığı bir açıklamada “uçtan uca şifreleme” özelliği ile Facebook dahi mesajlara erişemiyor demişti. Buna istinaden kullanıcıların verilerinin hangi kriterlere göre toplandığını anlatan Akdeniz, şu ifadeleri kullandı:"Kullanıcıların ürettiği ve içerikle ilgili olmayan bir çok veri var. Kim olduğunuz, nerede olduğunuz, ne beğendiğiniz, ne paylaştığınız, tercihleriniz gibi. WhatsApp kişilerin telefon numaralarını da ve genellikle de bulunduğu yeri de bildiği için önemli verilere sahip. Bunların Facebook ve Instagram verileri ile eşleşmesi, Facebook'un kullanıcılar hakkında çok daha fazla bilgiye sahip olması anlamına geliyor. Bu şekilde firma, ticari gücünü güçlendirip, bu bilgilerden yararlanacaktır."Facebook’un gözetleme üzerine kurulu olan iş modelini değerlendiren Akdeniz, "Tabii ki total bir gizlilik kullanıcılar açısından mümkün değil. Hiç bir servisin kullanılmaması da realistik değil. Facebook, Avrupa Birliği bünyesinde bu değişiklikleri yapmıyor. Dayatma ve zorlama usulü ile keyfi bir şekilde yapılan bu uygulamaları bizler de kullanıcılar olarak kabul etmek zorunda değiliz. Herkesin en azından durumun farkında olarak, bilinçli bir tercih yapması gerektiğini düşünüyorum" diye konuştu."AB İÇİNDE YAPAMADIĞINI DÜNYANIN GERİ KALANINDA YAPMASI KABUL EDİLİR DEĞİL"AB'de sözleşmenin zorunlu olmamasını sağlayan GDPR yasasını da veri güvenliği açısından değerlendiren Akdeniz, şunları kaydetti:"GDPR kişisel verilerin güvenliği konusunda hem ek güvenceler içeriyor hem de çok daha detaylı. Dolayısıyla, AB dışında Facebook'un dayatmaya çalıştığı değişiklikleri, AB içinde yapması mümkün değil. AB içinde yapamadığını da Türkiye dahil dünyanın diğer ülkelerinde yapabiliyor olması da kabul edilebilir bir politika değil. Bu tip şirketlerin kişisel veri ve gizlilik politikaları her zaman hem kullanıcıyı daha koruyucu şekilde olmalı hem de yeknesat olmalı. AB dışında yaşadığınız zaman "daha az korumaya laik" görülmek hiç hoş değil. Signal gibi kullanıcı odaklı ve gizliliğe çok daha fazla önem veren çok iyi alternatiflerin de olduğu unutulmamlı."WHATSAPP'TAN AÇIKLAMA: 'ÖZEL OLARAK KURULAN İLETİŞİMLER ETKİLEMİYOR'Son olarak bugün WhatsApp tarafından yeni sözleşme ile igili bir açıklama yapılarak şu ifadelere yer verildi: "WhatsApp'ın Facebook ile veri paylaşımını değiştirmiyor. Dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar insanların arkadaşlarıyla veya aileleriyle özel olarak kurduğu iletişimi etkilemiyor.WhatsApp olarak insanların gizliliğini korumaya büyük önem veriyor ve gizlilik politikalarını kullanıcılarımız ile paylaşıyoruz. Bir ay boyunca yeni politikayı gözden geçirmeleri için süre tanımak adına kullanıcılarımızla WhatsApp üzerinden bu değişiklikler hakkında doğrudan iletişim kuruyoruz." Zeynep Çam'Leon Bahar’ıTakdimimdir'
'Leon Bahar’ı Takdimimdir' Leon Bahar’ı Takdimimdir, vergi mağduru Yahudi tüccar Leon Bahar’dan kalan sürgün mektupları ve dilekçeler üzerinden İkinci Dünya Savaşı yıllarının Türkiye’sine ışık tutuluyor. /Archive/2021/1/11/123636392-ic1.jpgLeon’un Aşkale’den karısı Jenny’ye gönderdiği tek fotoğrafın arkasında şunlar yazılı: ‘’Canım karıcığım, Pırnakaban’ın bu köhne ortamında daha iyisini çektirmek mümkün olmadı. Açık havada çektirdiğim bu fotoğrafta da görebileceğin gibi, birkaç tel dışında saçımda hiç beyaz yok... Uçup giden gençliğimden bana kalan tek iz de bu zaten... Hasretle kucaklarım... ”Varlık Vergisi’nin 77. yılında, tam da verginin TBMM’de kabul edildiği tarih olan 11 Kasım’da okurla buluşan Leon Bahar’ı Takdimimdir aynı hafta içinde ikinci baskıyı yaptı. Nurten Yalçın Erüs’ün kitabı, vergi mağduru Yahudi tüccar Leon Bahar’dan kalan sürgün mektupları ve dilekçeler üzerinden İkinci Dünya Savaşı yıllarının Türkiye’sine ışık tutuluyor.Kitabın kahramanı Leon Bahar vergi ilan edildiğinde 38 yaşında. Sultanhamam’da küçük bir tüccar. Kendisine 120 bin TL vergi geliyor. Bu, ödenmesi mümkün olmayan bir tutar. Leon Bahar da ödeyemiyor ve Şubat 1943’te Aşkale’ye sürgüne gönderiliyor. Oradan Sivrihisar’a sevk ediliyor.İstanbul ile, İstanbul’daki sevdikleri ile arasındaki mesafenin kısalması tek tesellisi oluyor, yoksa koşullar Aşkale’den beter, sarı sıcakta uçsuz bucaksız bir bozkırın ortasında kalıyor öteki mükelleflerle birlikte...MÜCADELE AZMİ...Leon Bahar’ın 1941 Mayıs ayında zorunlu askerlik vesilesiyle (Yirmi Kur’a Askerlik) Kandıra’ya gidişinden 1943 Şubat ayında Aşkale’ye sürgüne gönderilişi ve aynı yıl Aralık ayı sonunda Sivrihisar’dan salıverilmesine kadar geçen zaman kitapta gerçek belgeler ve güçlü betimlemelerle hayat bulan usta bir kurguyla okura sunuluyor.‘’Bu kitap benim için bir iç huzurdur. Varlık Vergisi gibi acı ve karanlık bir dönemle yüzleşmekten korkmadan, umuda ve insana dair, birlikte yaşama umuduna dair not düşebilmiş olmanın huzurudur. Bunu yapmama, kahramanım yani hikayenin gerçek sahibi Leon Bahar, mücadele azmi, adalet arayışı ve eşsiz muhakeme gücü ile imkan verdi’’ diyor Nurten Yalçın Erüs.LEON BAHAR’IN EDEBİ KİŞİLİĞİBelgelere uzun yıllar önce ekonomi gazeteciliği yaptığı dönemde ulaşmış. Hemen yazmak yerine beklemeyi tercih etmiş.“Leon Bahar’dan bana kalan külliyatı çok önemsedim. Bu önemi, bu değeri hak eden çok kapsamlı bir içerik vardı elimde. Bir yandan haksızlığa uğradığı kesin olan bir gayrimüslimin devletine yazdığı hak arama dilekçeleri; öte yandan sürgünden yazılan mektuplarla kamp yerinin, sürgün hayatının bugüne kadar hiç bilinmeyen ayrıntıları... Öte yandan bir baba, bir eş olarak yaşadıkları. Karısına yazdığı aşk dolu, hasret dolu mektuplar. Toplumsal vicdana seslenen kuvvetli metinler. İşte bu külliyatı hazmettiğimi, Leon Bahar’ın edebi diline yakınlaştığımı, dönem kitabı hassasiyetini karşılayacak araştırma ve bilgi derinliğine ulaştığımı hissettiğim an oturdum yazmaya” sözleri, kitabın ince örülmüş sıkı dokunmuş, oya gibi işlenmiş dünyasının, her biri özenle seçilmiş cümlelerinin ardındaki emeği anlamak için bir referans olabilir./Archive/2021/1/11/123659673-ic2.jpgPÜR GERÇEĞİN BELGE VE MEKTUPLARIBiyografik romanlarda gerçek nerede başlar nerede biter, neresi kahramanın neresi yazarındır sorusu çokça merak uyandıran, cevabı da çoğu zaman her okuru memnun etmeyen bir meseledir. Kitabın pür gerçeğini romanın kahramanından kalan belge ve mektuplar oluşturuyor. Belgeler arasındaki anlatımlar ise yazarın dönem araştırmalarından ve kendi yazınsal ve entelektüel birikiminden doğmuş, işin kurgu tarafını oluşturuyor. Ama kabul etmek gerekir ki yazar, gerçekle kurguda ya da bir başka deyişle kahramanı ile kendisi arasında tercihini daha çok Leon’dan yana kullanmış.“Okumaya meraklı, yazmaya meraklı bir adam Leon. Öğrenme merakı içinde. Fransızcayı da keman çalmayı da onca imkânsızlık içinde kendi kendine öğrenmiş... Güzelliklerden hoşlanıyor. Kitabı her şeyi bilen -omniscient- tekniğini kullanarak yazmaya çalıştım. Ama bildiğim her şeyi, Leon’un da bildiğini, hatta benden daha da iyi bildiğini hissettirmeye çaba harcadım’’ diyor Nurten Yalçın Erüs.GERÇEK VATANSEVERLİK!Gazete kupürleriyle, siyasi figürleriyle, şehrin türlü mekânlarıyla, devrin Türkiye ve dünya halleriyle, ekonomiyle, diplomasiyle, sanatla ilgili bir ansiklopedi dolusu bilgi var kitapta ama kahramanı ile okurunun arasına giren bir yazar yok karşımızda. Başka bir deyişle, okurun kahramana bağlanmasını şansa bırakmamış Nurten Yalçın Erüs.Şair Edip Dürüst Tüccar Leon Bahar’ı Takdimimdir; yazarının akıcı anlatımıyla Nişantaşı, Bebek, Sultanhamam’dan başlayarak 1940’lı yılların İstanbul’unu, Haydarpaşa’dan Fındıklıyan Han’a İstanbul’u güzelleştiren tarihi binaları ve şehre dair pek çok ayrıntıyı okuyucunun gözünde canlandırıyor.Bunun yanı sıra Kandıra’dan Aşkale’ye, Aşkale’den Sivrihisar’a uzanan bir Anadolu güncesine de ev sahipliği yapıyor. Bir karı kocanın zorunlu ayrılığını, çetrefilli aile ilişkilerini, evlat sevgisini, dostlukların yarattığı mucizeleri, gerçek vatanseverliğe dair samimi ifşaatları ve adalete olan özlemi alabildiğince derinlikli işleyen kitap, yeni yıl okumaları için kuvvetli bir tavsiye...Şair, Edip, Dürüst Tüccar Leon Bahar’ı Takdimimdir / Nurten Yalçın Erüs / Kırmızı Kedi Yayınevi / 480 s. Hande SönmezŞiiriyle Filistin’e bayrak oldu; Mahmud Derviş
Şiiriyle Filistin’e bayrak oldu; Mahmud Derviş Mahmud Derviş (1941-2008) hiçbir zaman okuyucularının beklentilerine teslim olmadı. Bunun yerine okurlarını, yeni şiirsel konu ve biçimlere doğru maceralara katılmaya davet etti. Her ne kadar "Filistin'in ulusal şairi" olarak değerlendirilse de Yunan, Roma, İran, Yahudi, Süryani, Kenan, Sümer ve Osmanlı tarih ve mitolojisinden de yararlandı. Hayatı boyunca on düzyazı kitap ve düzinelerce şiir kitabı yayımladı. 1996’da şair Helit Yeshurun'a verdiği bir röportajda, her şiirin kendi başlangıcını yarattığını ve "dünyayı yeniden inşa ettiğini" ifade etti. Türkçede yeni yayımlanan Badem Çiçeği Gibi yahut Daha Ötesi kitabından yola çıkıp çevirmeni Mehmet Hakkı Suçin’le Mahmud Derviş ve şiirini konuştuk. /Archive/2021/1/11/122205870-ic1.jpg- Mahmud Derviş'in eserlerini inceldiğimizde kendisini sürekli yeniden inşa ettiğini ve en sonunda birden fazla Mahmud Derviş'in ortaya çıktığını görürüz. Şiirleri "Kimlik Kartı" gibi marş haline gelmiş şiirlerden Fi Hadrat al-Ghiyab [Yokluğun Varlığında] düzyazıya yaklaşan eserlere kadar geniş bir yelpazeye yayılır. Eğer biri size "Nereden başlamalıyım?" diye sorsa ne önerirsiniz?Mahmud Derviş’in, sürekli kendini yeniden inşa ederek devam etmiş olan şiir hayatıyla ilgili birkaç kavşaktan söz etmek mümkündür. Klasik Arap kasidesi ile romantik şiir etkisindeki şiir anlayışı, altmışlı yıllarda yerini devrimci ve toplumcu bir şiir anlayışına bırakır. Bahsettiğiniz “Kimlik Kartı” şiiri bu dönemin ürünüdür.Mahmud Derviş’i çevirmeye başladığımda Türkçede Mahmud Derviş neredeyse sadece bu ve buna benzer şiirleriyle tanınıyordu. Oysa şairin kendisi, “sadece” bu şiirlerle tanınmaktan rahatsızlık duyuyordu. Bu yüzden aslında “Nereden başlamalıyım?” sorusu öncelikle çevirmen olarak benim kendi kendime sorduğum bir sorudur./Archive/2021/1/11/122214761-ic2.jpgESERLERİNDEKİ BİYOGRAFİK İZLEREserlerini inceledikten sonra şairin hayatının son yirmi yılında yayımlanan eserlerine odaklanmayı tercih ettim. Derviş, neredeyse her beş yıla bir kitap sığdırmıştı: Atı Neden Yalnız Bıraktın (1995), Mural (2000), Badem Çiçeği Gibi yahut Daha Ötesi (2005), Bu Şiirin Bitmesini İstemiyorum (2009).Bu eserlerin ortak özelliği biyografik özellikler taşımalarıdır.Fakat bu biyografi, şairin yalnızca hayat hikâyesinden ibaret değildir. Başta Filistin olmak üzere Ortadoğu coğrafyasının, tarihinin, zamanın, mekânın, varoluşun, beden ve ruhun da hikâyesidir. Bu nedenle okuyucuya, “şu eserden başlayın” gibi kesin önerilerde bulunmak yerine esnek önerilerde bulunabilirim.Düzyazıya yakın ama şiirsel söyleyişi yüksek, günlük dil tonlarının hâkim olduğu şiirler okumak isteyenler Badem Çiçeği Gibi yahut Daha Ötesi ile başlayıp sonra öteki kitaplardan hangisini isterlerse onunla okuma deneyimlerine devam edebilirler. Biyografik nitelikte bir eserle başlamak isteyenler ise Atı Neden Yalnız Bıraktın ile başlayıp sonraki kitaplarla okumalarını sürdürebilirler./Archive/2021/1/11/122222776-kapakic3.jpg‘TEK TİP OKUYUCU MÜMKÜN DEĞİL’- Atı Neden Yalnız Bıraktın gibi bazı kitaplarda Derviş sadece kendi hikâyesini değil aynı zamanda Filistin'in kolektif tarihini de anlatır. Aslında sadece Filistin'in değil Kenan, İbrani, Yunan, Roma, İran, Mısır, Arap, Osmanlı, İngiliz ve Fransız tarihini de epik ve efsanevi tarzda, ama gündelik dili de kullanarak anlatır. Acaba Türk okuyucular bu tarih ya da hikâyede kendilerini Arap, Fransız ya da İngiliz okuyuculardan daha farklı konumlandırıyorlar mı?Doğrusu tek tip bir okuyucudan söz etmek mümkün değil. Tek bir okuyucunun bile farklı zamanlarda okuduğu metinleri alımlaması farklı olabilirken tek tip Arap, Fransız ya da İngiliz okuyucusundan söz etmek doğru değildir. Her okuyucu kültürü, birikimi ve şiir okumadaki yaratıcılığı oranında bu metinleri alımlar. Buna karşın, her okuyucunun birey olarak kültürel bir tarihe sahip olduğunu ve aldığı mirasın Derviş’in metinlerini okumasını etkileyeceğini de dikkatten kaçırmamak gerekir.Örneğin, Filistin toplumu Türkiye toplumuna göre Hıristiyanlık göndermelerine daha fazla aşinadır. Bu yüzden Derviş’in metinler arası göndermelerinin Filistinli bir okurda daha zengin çağrışım yaratması beklemek yanlış olmaz. Bu gerçeği dikkate alarak çevirilerimde, Türk okuyucusunun İncil ve Tevrat ayetlerine yapılan göndermeleri daha anlayabilmesini sağlamak için dipnotta belirttim./Archive/2021/1/11/122230448-ic4.jpg‘ARAPÇANIN TÜM SES VE RİTİMLERİNDEN YARARLANIR’- Derviş, bir tempo, bir ritim yakalayarak işe koyulduğundan ve müzikaliteyi bulmak için bir fikir, bir imge ya da bir olaya ihtiyaç duyduğundan bahseder. Türkçede onun şiirlerindeki bu ritmi ve müzikaliteyi yeniden nasıl inşa ediyorsunuz?Mahmud Derviş şiirlerinde, Arapçanın bütün ses ve ritim imkânlarından yararlanır. Şiirlerinde tef’ile ölçüsünü son derece esnek kullanır. Hatta aynı şiirde birkaç vezni zekice bir arada kullanabilir. Şiirlerindeki bu tef’ile ölçüsünün sağladığı çeşitlilik, şiirsel ritmin tekdüze olmasını önler. İç içe kafiyeler, aliterasyonlar, tekrarlar, cinaslar şiirin ritmini iyice yükseltir.Ses zenginliğiyle anlamsal zenginliğin iç içe olduğu bu şiiri, hedef dilde aynı etkide yeniden yaratmak kolay değildir.Mahmud Derviş Badem Çiçeği Gibi yahut Daha Ötesi’nde, düzyazıya yakın ritimli şiirler ortaya koyar. Hatta kitabın başında Ebu Hayyân et-Tevhidi’nin şu sözlerini alıntılar: “En güzel söz, nesri andıran nazım ile nazmı andıran nesir arasında bir imge niteliğini taşıyan sözdür…”Şiiri düzyazıya yaklaştıkça günlük dilin etkisi daha fazla görülür. Dolayısıyla çeviri yaklaşımı kitaptan kitaba, hatta şiirden şiire de farklılıklar gösterir.Ben, Derviş şiirini Türkçeye çevirmeye başlamadan önce onu biçim açısından analiz ederim. Muhtemel çeviri kayıplarını nasıl telafi edebileceğimi inceden kestirmeye çalışırım. Okurken notlar alırım. Dahası eğer Mahmud Derviş o şiiri önceden seslendirmişse şiiri onun sesinden de dinlerim.Bu şekilde, şairin şiirdeki sesini yakalamaya çalışırım. Çeviriye daha sonra başlarım. Sadece içeriği Türkçeye aktarmakla yetinmem, şiirlerdeki ritmi ve müzikaliteyi de bir şekilde yaratmaya çalışırım.Türk edebiyatından seksene yakın eseri Arapçaya çevirmiş olan rahmetli Abdulkadir Abdelli, “Senin Türkçe çevirilerini okurken Mahmud Derviş’i Arapçada okuyormuş gibi hissediyorum” derdi.- Derviş'in son dönem şiir kitapları arasından çevirdiğiniz kitaplarını başka dillerden başka kitaplarla konuştursanız hangi kitapları seçerdiniz?Mahmud Derviş eserlerinin, Nâzım Hikmet ve Yehuda Amihay’ın eserleriyle konuşmasını isterdim. Aralarında ilginç diyaloglar olabilirdi sanırım.Badem Çiçeği Gibi yahut Daha Ötesi / Mahmud Derviş / Türkçesi: Mehmet Hakkı Suçin / Everest Yayınları / 120 s. / 2020. Marcia Lynx Qualey