News - Haberler
Portakalın faydalarıve zararlarınelerdir?
Portakalın faydaları ve zararları nelerdir? figure > C vitamini deposu olarak portakalın kış aylarında bolca tüketilmesi önerilir. Tam bir portakalda yalnızca 85 kalori bulunurken; yağ, kolesterol veya sodyum içermez. Meyvenin dış kabuğu ve etli iç kısmı arasında kalan beyaz tabakası lif açısından çok zengindir; bağırsak hareketlerini hızlandırıyor. Peki, portakalın faydaları ve zararları nelerdir? Tam bir vitamin bombası olan portakal bağışıklığı güçlendirerek kalp sağlığını korur; kolesterol seviyesini düşürür; solunum yolu hastalıklarına, bazı kanser türlerine, romatizmalı eklem yangısına, ülsere ve böbrek taşlarına karşı da etkilidir.Portakal suyunda, bol miktarda besin bulunsa da tam bir portakaldaki kadar lif içermez. Lifin en yoğun olduğu kısım, portakalın kabuğu ile etli bölümü arasında kalan beyaz kısımdır. Ayrıca portakal suyunda, bütün portakala oranla daha fazla kalori bulunur.Portakalın sağlığa yararları nelerdir?Bağışıklık sistemi: Turunçgillerin çoğunda yüksek oranda C vitamini bulunurken, portakal aralarında en çok C vitamini içeren meyvedir. Pharmacognosy Reviews dergisinde yayınlanan 2010 tarihli bir makaleye göre C vitamini, serbest radikalleri temizleyip etkisizleştirerek hücreleri korur. Serbest radikaller, kanser ya da kalp hastalıkları gibi sorunlara yol açabilir. Portakal, günlük hayatta karşılaşılabilen virüslere karşı da bağışıklık sistemini güçlendirir.Kolesterol: Lif, bağırsaklarda bulunan fazla kolesterolü toplayıp dışarı attığı için portakaldaki lif kolesterol seviyesinin düşmesine de yardımcı olur. Nutrition Research dergisinde yayınlanan 2010 tarihli bir araştırmada, 60 gün boyunca portakal suyu içen yüksek kolesterollü kişilerdeki düşük yoğunluklu lipoproteinin (LDL ya da kötü kolesterol) düştüğü görüldü.Kalp: Portakalda bulunan C vitamini, lif ve kolin kalp sağlığı için çok faydalıdır. Potasyum da elektrolit bir mineral olduğundan elektriğin vücudunuzda dolaşmasını sağlayarak kalp atışlarınıza yardımcı olur. 2012 tarihli bir araştırmaya göre her gün 4.069 mg potasyum tüketen kişilerde, günde yaklaşık 1.000 mg potasyum tüketen kişilere göre kalp hastalıklarından ölme riski % 49 oranında daha düşüktür. Portakalda bulunan potasyum aynı zamanda kan basıncının düşmesine de yardımcı olduğundan beyin kanamasına karşı da koruma sağlar. Portakalın kalp için yararlı olmasında başka bir etken de içerisinde bulunan folik asidin kardiyovasküler bir risk faktörü olan homosistein seviyelerini düşürmesidir.Diyabet: Portakalda yoğun miktarda lif bulunduğundan tip 1 diyabeti olan kişilerde kan şekerinin düşmesine yardımcı olduğu gibi tip 2 diyabeti olan kişilerde de kan şekerini, lipidleri ve insülin seviyelerini düzenler. Amerikan Diyabet Birliği’ne göre portakal ve diğer turuçgiller diyabet hastaları için bir numaralı yiyecektir.Sindirim ve kilo kaybı: Portakalda bulunan lif, s: indirime yardımcı olduğu gibi düzenli olarak tuvalete çıkmanızı sağlar. Aynı zamanda kilo kaybına da yol açar. Düşük yağlı, düşük glisemik indeksli ve yüksek besin içerikli portakal, pek çok sorununun kaynağı olan obeziteye karşı ideal bir koruyucudur. Glisemik indeks, besinlerin kişinin kan şekeri seviyelerini nasıl etkilediğini gösteren bir ölçümdür; örneğin ekmek gibi yüksek glisemik indeksi olan yiyecekler yendikten hemen sonra glikoz seviyesinin hızla artmasına sebep olur.Görme: Portakal, A vitamini deposudur; Bu besin lutein, beta karoten ve zeaksantin gibi karotenoid bileşenler içerir. Bu bileşenler yaşla bağlantılı olan maküler dejenerasyona karşı koruma sağlar. Maküler dejenerasyon, merkezi görüşü bulanıklaştıran, tedavisi olmayan bir hastalıktır. A vitamini aynı zamanda gözlerinizin ışığı daha iyi emmesini sağlar ve gece görüşünüze yardımcı olur.Kanser: Portakalda bulunan C vitamini, DNA mutasyonlarını önlediğinden kolon kanseri riskini azaltıyor. Araştırmalara göre kolon kanseri vakalarının %10-15’inde BRAF denilen bir gende mutasyon görülüyor. American Journal of Epidemiology dergisinde yayınlaan 2004 tarihli bir araştırmada çocukların iki yaşına kadar muz, portakal ve portakal suyu tüketmesi çocukluk lösemisine yakalanma riskini de azaltıyor.Portakalın zararları nelerdir?Portakal sağlıklı bir meyve olsa da elbette kararında tüketmek gerekir. Çok fazla portakal tüketmeniz durumunda fazla lif sindiriminizi etkileyebileceği gibi karın ağrısına ve hatta ishale de yol açabilir. Her ne kadar portakalın kalorisi düşük olsa da, çok fazla portakal tüketilmesi durumunda kilo almanız mümkün. Ayrıca C vitamininin fazlası da zarar; günde 2 bin mg’dan fazla C vitamini almanız durumunda ishal, mide bulantısı, kusma, mide yanması, şişme veya kramp, baş ağrısı, uykusuzluk ya da böbrek taşı gibi sorunlarla karşılaşabilirsiniz.Asit oranı yüksek bir meyve olduğundan portakalın mide yanmasına sebep olması da mümkün, özellikle de midesinde zaten sorun olan insanlarda. Örneğin reflüsü olan kişilerde çok fazla portakal yemek mide yanmasına veya kusmaya sebep olabilir. Beta bloker kullanan kişilerin de çok fazla portakal tüketmemeye dikkat etmesi gerekir. Bu ilaçlar potasyum seviyesini yükselttiğinden, portakal veya muz gibi bol potasyumlu başka yiyeceklerle birlikte tüketildiğinde, vücutta potasyum fazlasına yol açabilir. Fazla potasyum, böbrekleri düzgün çalışmayan kişiler için ciddi sorunlara neden olabilir.Portakal kabuğu yenilebilir mi?Portakal kabuğu zehirli değildir, aksine çoğu aşçının bildiği üzere portakal özü yemeklere büyük lezzet katar. Yenilebilir de olsalar portakal kabukları meyvenin kendisi kadar sulu ve lezzetli değildir. Ayrıca organik olmayan, yani kimyasalla kaplı kabuğunu sindirmekte zorluk çekebilirsiniz.Portakalın kabuğunu da yerseniz bol miktarda besin alabilirsiniz. Örneğin portakalın kabuğunda, içindekine oranla daha yoğun lif bulunur. Bunun yanı sıra kabukta besin açısından faydalı olan flavonoidler de vardır. Birçok besinde bulunan flavonoidler, kan basıncını düşürücü ve iltihaba karşı koruyucu bir etkisi vardır.Buna ek olarak portakal kabuğunda A, C, B6 ve B5 vitaminleri, kalsiyum, riboflavin, tiyamin, niasin ve folik asit bulunur. Portakalın kabuğunun iç kısmını yiyerek de bu besinlerin bir kısmını almak mümkün. Bu beyaz bölüm acı ya da ekşi olsa da meyvenin kendisi kadar C vitamini ve daha da fazla lif içerir.Kaynak: Herkese Bilim Teknoloji cumhuriyet.com.trSoyer yer altındaçalışan emekçilerin yeni yılınıkutladı
Soyer yer altında çalışan emekçilerin yeni yılını kutladı figure > İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, yerin 30 metre altında çalışmalarını sürdüren Narlıdere Metrosu şantiyesinde işçiler ve mühendislerle yeni yılı kutladı. Büyükşehir'in ulaşım projelerinin 2021'e damgasını vuracağını söyleyen Soyer, salgın ve afetlere rağmen 10 kilometrenin üzerinde tünel kazısını tamamlayan çalışanlara teşekkür etti. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, yeni yıla Fahrettin Altay-Narlıdere Kaymakamlık arasında yerin 30 metre altında çalışmalarını sürdüren emekçilerle birlikte “merhaba” dedi. Başkan Soyer özverilerinden dolayı çalışanlara teşekkür etti ve yeni yıl pastasını da onlarla birlikte kesti. Metro tünelindeki çalışmaları inceleyen Başkan Tunç Soyer’e İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Mustafa Özuslu, İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Dr. Buğra Gökçe, Genel Sekreter Yardımcısı Eser Atak ve Banliyö ve Raylı Sistem Yatırımları Dairesi Başkanı Mehmet Ergenekon eşlik etti./Archive/2021/1/1/124632137-2.jpgBaşkan Soyer, burada yaptığı konuşmada Narlıdere Metrosu'nun iftihar ettikleri bir çalışma olduğunu söyledi. 2020 yılının afetlerle, felaketlerle, krizlerle geçtiğini ancak bütün bunlar olup biterken, yer altında 10 kilometrenin üzerinde tünel kazıldığını ifade eden Başkan Tunç Soyer, çalışmaların vaktinde tamamlanacağı müjdesini verdi. Şantiyedeki yüzlerce insanın yukarıda yaşanan afetlere, felaketlere rağmen karınca gibi çalışarak bu tüneli tamamladıklarını kaydeden Soyer, “Geçen yıl içerisinde metronun vaktinde bitmesi için 125 milyon euroluk bir kaynak yarattık. Tam da vadettiğimiz tarihte, 2022'de İzmirlilere hizmet vermeye başlayacak. O nedenle çok gururluyuz. Bütün arkadaşlarımla iftihar ediyorum. Canla başla, aşkla çalıştılar. Koronavirüs salgınına rağmen, depreme rağmen ara vermediler. Hepsiyle ayrı ayrı iftihar ediyorum. O nedenle yeni yıla arka daşlarımı tebrik ederek girmek istiyorum. Onlarla gurur duyduğumu bilsinler istedim” dedi.“İZMİR'DE ULAŞIMI RAHATLATACAĞIMIZ BİR YIL OLACAK”2021’in İzmir için ulaşım yılı olacağını söyleyen Başkan Soyer şöyle devam etti: “Yeni yıla damgasını vuracak çalışmalarımız ulaşım alanında yapılacak çalışmalar olacak. Çiğli Tramvayı’nın ihalesini yaptık. Ciddi bir bütçeye sahip bir çalışma. Birçok alanda hummalı bir çalışma bizi bekliyor. Bu yıl içerisinde biri Fethi Sekin, diğeri Uğur Mumcu olmak üzere iki feribot İzmir Körfezi'nde çalışmaya başladı. İki feribot deyip geçmeyin. İkisinin bedeli 136 milyon lira. Çok pahalı yatırımlar bunlar. Ama trafiğin Körfez'de akması ve kent içi trafiğin bir kısmını Körfez'e aktararak hafifletmek niyetiyle yaptık bunu. Diliyorum ki İzmir'de ulaşımı rahatlatacağımız bir yıl olacak.”/Archive/2021/1/1/124629527-1.jpg"İZMİR TARİHİNİN EN BÜYÜK YATIRIMI"Buca metrosu için yürütülen çalışmalar hakkında da bilgi veren Soyer, “Ocak ayında İzmir tarihinin en büyük yatırımlarından olan Buca Metrosu'nun ihalesine çıkıyoruz. 1 milyar 70 milyon euroluk dev bir bütçesi var. Bu çalışma İzmir tarihine damga vuracak. Önce 80 milyon euroluk can suyunu bulmuştuk. Ondan sonra 490 milyon euroluk bir konsorsiyum oluşturduk. O nedenle uluslararası ihalesi Ocak ayı içerisinde gerçekleşecek” dedi. Buca Metrosu'nun 2023 yılında en azından belli istasyonlarını hizmete sokmak istediklerini aktaran Soyer, çalışmaların tamamlanmasının ardından şehir içi trafiğinde ciddi bir rahatlama sağlayacağını açıkladı. Buca Metrosu'nun hizmete alınmasının ardından İzmirlilerin, trafiğin en yoğun olduğu Buca'da nefes alacaklarını, rahatlayacaklarını kaydeden Soyer, “Bütün heyecanımız, telaşımız bundan” dedi. Başkan Soyer, 2021'in herk es için sağlıklı, huzurlu, mutlu bir yıl olmasını ve 2020'nin bütün kabuslarının o yılda kalmasını da diledi. İZMİR / CumhuriyetNBA'de oyunculara elektronik kelepçe gibi sensör!
NBA'de oyunculara elektronik kelepçe gibi sensör! figure > Oyuncuların ve antrenörlerin hazırlanan temas sensörünü antrenmana ve maça giderken ve takımdan ayrı olarak gidecekleri yerlerde takma zorunlulukları olacağı ifade edildi. NBA yönetimi 7 Ocak’tan itibaren geçerli olmak kaydıyla oyunculara sensör takma zorunluluğu getirdi.ESPN’de yer alan haberde, lig yönetiminin temas izleme programına yeni kurallar getireceği belirtildi. Oyuncuların ve antrenörlerin hazırlanan temas sensörünü antrenmana ve maça giderken ve takımdan ayrı olarak gidecekleri yerlerde takma zorunlulukları olacağı ifade edildi. Sensörlerin maç esnasında ve takımların maç için gittiği şehirlerde kaldıkları otellerde takılmayacağı kaydedildi. 23 Aralık’ta başlayan test döneminin ardından 7 Ocak’ta sensör uygulamasına geçileceği ve sensör takan kişinin 1 metre 85 santimetre yakınına birisinin gelmesi halinde uyarı vereceği belirtildi. Sensörlerin GPS konumunu kaydetmeyeceği, sadece takip sistemi olarak kullanılacağı ifade edildi. Oyuncuların ve antrenörlerin sensörü taktıkları süre boyunca yüz yüze görüştükleri kişilerle etkileşim mesafesinin ve görüşme süresinin kaydedileceği belirtildi. NBA’in başkan yardımcısı David Weiss, oyuncular sendikası ve yetkili doktorlarla görüşme yaptıktan sonra bu kararı aldıklarını söylerken ESPN’e verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı, ‘’ Yalnızca vakalar olduğunda değil, proaktif olarak temasları azaltmaya çalışacağız bu sistemden oldukça umutluyuz. ‘’Her takımdan en az iki personelin sensör sisteminden sorumlu olacağı ve verilerin lig yönetimi ile paylaşılması için yardımcı olacağı ifade edildi. Kaydedilen verilerin isimsiz bir şekilde işleneceği ve bireysel erişime kapalı olacağı belirtildi. Benzer bir sensör sistemi geçtiğimiz sezon Amerikan Futbol Ligi NFL’de kullanılmıştı. cumhuriyet.com.trYeni yılın ilk sabahında Türkiye: "Buçocuklarçöpte ne arıyor?"
Yeni yılın ilk sabahında Türkiye: "Bu çocuklar çöpte ne arıyor?" figure > Yeni yılın ilk gününde, Sakarya Erenler'de iki çocuğun çöp konteynırlarını karıştırdığı ana ilişkin bir fotoğraf sosyal medyaya yansıdı. Açlık ve yoksulluk gerçeği, yeni yılın ilk gününde de fotoğraf karelerine yansıyan manzaralarla kendini gösterdi.Sakarya Erenler'de iki çocuğun bir çöp konteynırlarını karıştırdığı görüldü.Fotoğrafı paylaşan Saadet Partisi eski Erenler İlçe Başkanı Ramazan Özer, “Bugün 2021 birinci ayın biri. Saat 10.59. Bu fotoğraf Özpaş Market'in arkası. Erenler Petrol Ofisi'nin yanı. Bu çocuklar bu çöpte ne arıyor. 2021 bugünden nasıl geçeceği belli oldu” diye yazdı.İşte o paylaşım:/Archive/2021/1/1/124631012-ramazanozer.jpg cumhuriyet.com.trZindaşti’nin kızınıve yeğeniniöldürttüğüiddia edilen OrhanÜnğan yurt dışına kaçarken yakalandı
Zindaşti’nin kızını ve yeğenini öldürttüğü iddia edilen Orhan Ünğan yurt dışına kaçarken yakalandı figure > İranlı uyuşturucu kaçakçısı firari Naci Şerifi Zindaşti’nin kızı Arzu Zindaşti ve yeğeninin ölümünde ‘azmettirici’ olmakla suçlanan, koronavirüs tanısı nedeniyle tutuklu bulunduğu cezaevinden izinli çıkan uluslararası uyuşturucu kaçakçısı Orhan Ünğan, İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan yurt dışına kaçmaya çalışırken sahte pasaportla yakalandı. /Archive/2021/1/1/123517203-osman.jpgİranlı uyuşturucu kaçakçısı firari Naci Şerifi Zindaşti’nin kızı Arzu Zindaşti ve yeğeninin ölümünde ‘azmettirici’ olmakla suçlanan, koronavirüs tanısı nedeniyle tutuklu bulunduğu cezaevinden izinli çıkan uluslararası uyuşturucu kaçakçısı Orhan Ünğan, İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan yurt dışına kaçmaya çalışırken sahte pasaportla yakalandı.Edinilen bilgilere göre, İranlı uyuşturucu kaçakçısı firari Zindaşti’nin kızı Arzu Zindaşti ve yeğenini geçtiğimiz yıllarda öldürttüğü iddia edilen uluslararası uyuşturucu kaçakçısı Orhan Ünğan, tutuklu bulunduğu cezaevinde koronavirüse yakalandı. Bunun üzerine cezaevi yönetimince Ünğan hastalık nedeniyle izinli çıktıktan sonra yurt dışına kaçmaya planı yaptı. Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Ünğan'ı takibe aldı. Ekipler Ünğan'ın Sabiha Gökçen Hava Limanı’ndan yurt dışına kaçış planı yaptığını belirledi. Ünğan, yeni yıla saatler kala uçuş için geldiği terminalde yakalanarak gözaltına alındı. Orhan Ünğan’ın yapılan kontrollerde üzerinde başka bir kişi adına düzenlenen sahte kimlik ele geçirildi. (DHA)Çalımbay:“Hakemler oyunculara düşman gibi”
Çalımbay: “Hakemler oyunculara düşman gibi” figure > Sivasspor Teknik Direktörü Rıza Çalımbay, hakemlerin maçlarda daha yapıcı olması gerektiğini söyledi. Çalımbay, “Hakem arkadaşlarımız biraz yapıcı olsun" dedi. DG Sivasspor Teknik Direktörü Rıza Çalımbay, hakemlerin maçlarda daha yapıcı olması gerektiğini söyledi. Çalımbay, “Hakem arkadaşlarımız biraz yapıcı olsun. Sporcuların tepkisine hemen karşılık vermesinler. Oyuncu düştüğünde elinden tutup kaldırsın. Boynunu okşasın. Bunları yapması gerekiyor. Oyunculara düşman gibiler. Sert konuşuyorlar. Biraz daha yapıcı ve olgun olurlarsa her şey daha iyi olur” dedi.Sivasspor Teknik Direktörü Rıza Çalımbay, kulübün resmi internet sitesine açıklamalarda bulundu. Çalımbay, ilk olarak ligde geçtiğimiz hafta deplasmanda Beşiktaş ile oynadıkları maçı ve mücadelede yaşanan olayları değerlendirdi. Beşiktaş maçına iyi başladıklarını ve gayet iyi oynadıklarını söyleyen Çalımbay, “Max Gradel ve Mustapha Yatabare ile önemli pozisyonlar bulduk. Beşiktaş’ın attığı golde topun taca çıktığını söyledi arkadaşlar ve itiraz ettiler. 4 dakika inceleyip gole karar verdiler. Biz de baktık ki top bayağı çıkmış. Hakem görmedi. Yan hakem de kötü yerdeydi. Bariz çıkan bir toptu göremediler. Benim anlamadığım kamuoyunda hala bunu tartışıyorlar. Futbolun içinden gelmiş arkadaşlar bile bunu tartışıyor. Bizim de hatamız var. Gelen ortada defans arkadaşlarımızın vurdurmaması gerekiyordu. Hakan Arslan’ın yaşadığı olay bizi bayağı üzdü. Hakan Arslan’ın bu olayı yapmaması gerekiyordu. Biz 11 kişi kalsaydık o maçın 3-0 bitmesi mümkün değildi. Biz o maça iyi hazırlanmıştık. 11 kişi telafi edebilirdik ikinci yarı” diye konuştu.“KONUŞTUM KONUŞTUM NE OLDU? CEZA ALDIM”Maçlarda yaşadıkları hakem hatalarından dolayı itirazlarda bulunduğunu söyleyen Çalımbay, “Göztepe maçının ardından bir daha hakemlerle ilgili konuşmayacağımı belirtmiştim. Bizim camialar ile işimiz yok. Biz sadece hakem hatalarını söylüyoruz. Ardından 2 defa disiplin kuruluna sevk edildim sadece doğruları ve hataları söylediğim için. Ondan sonra ben bir daha konuşmayacağımı söyledim ve konuşmadım. Konyaspor, Giresunspor (Kupa maçı) ve Gençlerbirliği maçlarında da hakemle ilgili bir tane konuşma yapmadım. Başkanımız gayet iyi şekilde konuşuyor. Gerekli cevapları veriyor. O yüzden artık benim çıkıp konuşmama gerek yok. Konuştum konuştum ne oldu? ceza aldım. Benim camialarla işim olmaz. Herkesi seviyorum. Geçtiğimiz sezondan beri bir sürü hakem hatalarından dolayı mağdur olduğumuz durumlar oldu. Onları söyledik. Hakemler de dikkat edecek ama etmiyorlar. Sakın beni ve arkadaşlarımızı suçlamasınlar. Hakem hataları olmazsa; ne bizden biri atılır, ne birine bir şey olur” dedi./Archive/2021/1/1/123821843-hkm.jpgÇalımbay, kırmızı-beyazlı takımda futbolcuların yorgun olduğunu belirterek, “Haftada 3 maç yapacağız. Sakatlarımız çoktu. Hastalanmayan hemen hemen kalmadı. Sıkıntılı bir süreç geçirdik. Eksiklerimiz, sakatlarımız oluyor ama ben takımıma çok güveniyorum. Kendi sahamızda oynadığımız maçlarımızı çok iyi bitirmemiz gerekiyor. Herkes bunun farkında. 2 gündür arkadaşlarımızla kısa kısa toplantılar yapıyoruz. Orda da anlatıyoruz. Sakatlık yaşamazsak bu maçlardan alnımızın akıyla çıkacağımızı düşünüyoruz” dedi.“HAKEMLER ÇOK SERT KONUŞUYOR”Maçların sonucunu hakemlerin belirlememesi gerektiğini kaydeden Çalımbay, “Ne bize ne de başka bir takıma olmasın. Hakemlerin daha dikkatli olması gerekiyor. Hakem arkadaşlarımız biraz yapıcı olsun. Sporcuların tepkisine hemen karşılık vermesinler. Hakan Arslan’a, Arda Kardeşler kartını gösteriyor, ikinci kartı ise büyük bir hışımla gösteriyor. Niye gösteriyorsun? Zaten adamın canı yanmış. Oyuncu düştüğünde elinden tutup kaldırsın. Boynunu okşasın. Bunları yapması gerekiyor. Oyunculara düşman gibiler. Sert konuşuyorlar. Biraz daha yapıcı ve olgun olurlarsa her şey daha iyi olur" ifadelerini kullandı.Hakem hatalarının sadece Sivasspor’a değil herkese olduğunu da sözlerine ekleyen Çalımbay, “Galatasaray maçında yaşadığımız hakem hatalarını dile getirdiğimizde Galatasaraylılardan tepki geldi ama ben onlara bir örnek vereyim. Karagümrük maçında hepsi isyan etti. Galatasaray’ın canı yandı orada. Niye isyan oluyor hakeme karşı? Biz de hakeme isyan ediyoruz. Olay bu. Bizde de yapılıyor, onlara da yapılıyor. Biz hiçbir zaman Galatasaray, Göztepe bize şunu yaptı demiyoruz. Hakem arkadaşların hatalarını söylüyoruz. Bugüne kadar VAR’da her ofsaytta çizgi çekilmiş, bizim yediğimiz bariz ofsaytta çizgi çekilmiyor. Bizim söylediğimiz bu. Herkesin hakem hatalarından dolayı canı yanıyor. Kimsenin kimseyle derdi yok. Herkesin derdi hakem hataları” diye konuştu. İHAİTO perakende sektöründeki fiyat artışoranlarınıpaylaştı
İTO perakende sektöründeki fiyat artış oranlarını paylaştı figure > İTO verilerine göre, İstanbul'da aralıkta geçen yılın aynı ayına göre perakende fiyatlar yüzde 14,40, toptan fiyatlar yüzde 18,18 arttı. AYRINTILAR GELECEK... cumhuriyet.com.trCovid: Pandemi ne zaman durdurulamaz hale geldi?
Covid: Pandemi ne zaman durdurulamaz hale geldi? figure > 2019 Aralık'ta ilk olarak Çin'de tespit edilen Covid-19 kısa süre içerisinde tüm dünyayı etkisi altına aldı. Peki, salgın ne zaman kontrolden çıktı? Bilim insanları bu soru üzerine çalışıyor. Getty ImagesSalgın hastalıkların ileriye dönük yaşandığı, ancak yalnızca geriye doğru anlaşılabildiği söylenir.Covid-19 salgını, ilk olarak 2019 Aralık'ta Çin'in Wuhan kentinde tespit edilmesinin bu yana 1,7 milyon kişinin ölümüne sebep oldu.Şimdi ise uzmanlar virüsün küresel olarak ne zaman kontrolden çıktığı yönündeki araştırmalarına devam ediyor.Ve elbette ki buradan geleceğe dair de çıkarılacak dersler de ayrı bir önem arz ediyor.'Yaklaşım en büyük hataydı'Bazen çelişkili olsa da bilim insanlarının anlattığı hikayelerin ortak bir yanı var:Bilimsel çevrelerde bunun çoktandır beklenen büyük bir salgın olduğu aniden fark edildi ancak siyasi çevrelerin buna yeni bir koronavirüs olarak değil 'grip salgını' olarak yaklaşma hatasıyla yüzleştiler.Bazıları salgının yayılmasının doğası gereği üstel ve dinamikleri açısından öngörülemez olduğunu iddia ederken, diğerleri de Covid-19'un Çin'de ilk ortaya çıkışından kısa bir süre sonra başka yerlerde yayılmaya başlamasıyla birçok noktada kaçırılan fırsatları işaret ediyor.'Pandemi' kelimesiHarvard T.H. Chan Halk Sağlığı Okulu'ndan epidemiyoloji alanında çalışmalar yapan Doç. Dr. William Hanage, sene başında "pandemi" kelimesiyle olan ikişkisini şu sözlerle anlatıyor:"Pandemi kelimesini ilk kez 28 Ocak'ta arkadaşıma attığım bir mesajda kullandım. Dünya Sağlık Örgütü uluslararası önemde bir halk sağlığı acil durumu ilan etmişti. Eğer H1N1 (influenza) olsaydı zaten pandemi olarak adlandırılırdı diye düşündüğümü hatırlıyorum."Kelimenin kendisi pratik bir güce sahip olmasa da insanları harekete geçme yönünde bilgi vermek için güçlü. Ancak gecikme yardımcı olmadı."Hatta daha sonra virüsün Çin dışında da yayılmasına şahit olduk. Çoklu bir yayılımdı bu. İran'da ilk iki vakanın duyurulmasının ardından hızlanan ölüm haberlerinin bizi bir girdabın içerisine sokacağını biliyordum."Bir toplantıdaydım. İnsanların olayın vahameti hakkında konuşuyorlardı. Ben de uçakta öksüren insanlardan bahsediyordum. Ardından ise birisi benim cümlemi tamamladı ve 'İnsanlar küt diye gitmeye başladı' dedi."Getty ImagesPandemi süresince dünyanın hemen hemen her yerinde sokağa çıkma yasakları da dahil pek çok kitlesel önlem alındı.'Pandemi yönetiminin ilk kuralı: Lafı Evirip çevirmeden söyleyin'Hanage sözlerine şöyle devam etti:"İyi bir pandemi yönetiminin ilk kuralı, bunu insanlara doğrudan söylemek zorundasınız. Lafı Evirip çevirmeden söyleyin. Bu türden açıklamalar gerekliydi. Ama Mart ayına kadar riskleri önemsemeyen halk sağlığı yetkilileri tarafından salgın göz ardı edildi."'Çabalar eksik kaldı'Hanage geriye dönüp baktığında en çok da ABD ve İngiltere de dahil olmak üzere birçok ülkenin, enfeksiyonların ilk yayılımı ile daha etkili bir şekilde mücadele etmek için atılan somut çabaların eksikliğinden şaşırıyor.Ancak Hanage'a göre kaçırılan en büyük fırsat, Avrupa'nın ilk ciddi salgını olan Kuzey İtalya'daki salgına diğer ülkelerin nasıl tepki verdikleriydi:"Gördüğüm kadarıyla kırılma noktası, diğer ülkelerin İtalya'da olup bitenlere dikkat etmemeleriydi."Hanage şimdi dahi politika çevrelerinde ve bireyler arasında aynı zihinsel uyumsuzluğun olduğunu söylüyor.Net olan bir şey varsa o da, bilim insanları şansın kaçırıldığı konusunda hemfikir.Getty ImagesÇin'den ABD'ye getirilen insanlarMichael Worobey ve meslektaşları tarafından virüsün evrimini izleyen ve Ekim ayında Science dergisinde yayımlanan bir makale, bazı anlatıların aksine, Avrupa ve ABD'deki bazı erken çabaların ilk ortaya çıkan kümeleri zamanında "bastırmada" anlaşıldığından çok daha etkili olabileceğini öne sürüyor.Yayımlanan makalede, "Çalışmamız, hızlı erken müdahalelerin, virüsün erken girişlerinin Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri'nde yaygınlaşmasını başarıyla engellediğini öne sürüyor. Sonrasında ise virüsün Çin'den ABD'ye ve İtalya'ya taşınması Avrupa ve Kuzey Amerika'da uzun süreli yayılım ağını meydana getirdi" ifadeleri yer aldı.Makalenin devamında ise Trump yönetiminin Çin seyahatlerini engellemesine rağmen 40 bin ABD vatandaşını Çin'den ülkesine getirmesine de değiniliyor.Worobey bunun, "ABD ve Avrupa'daki büyük salgınları tetikleyen virüsün seri, çoklu girişlerinden" birine yol açtığını söylüyor.Başka bir deyişle, halk sağlığı yetkilileri, ülkelerine gelen yeni enfeksiyonları görmemeleri sebebiyle, hastalığa karşı koymanın mümkün olduğu konusunda yanlış dersler çıkardılar.Virüsün mutasyon geçmişiyle yayılmasına ilişkin kendi analizini yapan Cambridge Üniversitesi'nden Peter Forster, Worobey'in belirgin zaman çizelgesi fikrine katılmıyor.Enfeksiyonlar için farklı bir yol öneren Forster'in çıkardığı sonuçlar ise Worobey ile benzerlik gösteriyor.Hanage ve Worobey gibi, o da en etkili bir yöntem olan erken aşamada virüsün izini sürmenin bir fark yaratmış olabileceğine inanıyor."Chris Whitty'ye (İngiltere Kamu Sağlığı İdaresi Başkanı) bunu çok erken öneren bir mesaj gönderdim. Ama bir cevap alamadım. Birkaç hafta sonra ise virüs her yere dağıldı."Beni Ocak ayının ortasında ciddi olduğuna inandıran şey, Çin'deki ölümlerin iyileşmeye oranına bakmaktı. Şimdi asemptomatik vakaların eksik bildirildiğini biliyoruz, ancak bu bir uyarı olmalıydı."Getty Images'Zihniyet değişmeli'Herkes için netleşen şey, hem solunum hastalıklarının izlenmesinin hem de "bir sonraki pandeminin" en olası kaynağı olarak çok uzun süredir grip salgınına odaklanan daha geniş bir zihniyetin değişmesi gerektiği.Uzmanlığının virüslerin nasıl geliştiğini izlemek olduğunu söyleyen Forster, "Virüsün nasıl mutasyona uğradığını çok düzenli bir şekilde izlemeniz gerektiğini söyleyebilirim" diye konuşuyor.Worobey ve meslektaşları da çalışmalarında benzer bir sonuca vardılar. "Bulgularımız, pandemi öncesi bir dönemde Seattle Grip Çalışması gibi yoğun, toplum düzeyinde solunum virüsü izleme mimarileri oluşturmanın potansiyel değerini vurguluyor."Bir salgına dönüşmeden önce vakaları erken tespit etmek, pandemi döneminde kıyaslanamaz bir değere sahiptir."Hanage'a göre çıkarılacak dersler daha kapsamlı. Atılan yanlış adımları açıklarken "İnsanlar hata yapabilir" diyen Hanage sözlerini şöyle bitiriyor:"Ama hatalardan ders çıkarmamak affedilemez" BBC TürkçeSendikalıoldular yeni yıla işsiz girdiler
Sendikalı oldular yeni yıla işsiz girdiler figure > Çorum’da Ekmekçioğluları Metal’de sendikalı oldukları için işten atılan işçiler yeni yıla işsiz girdi. İşçiler, "Zenginler çok güzel kutlarken, biz işsiz olarak yılbaşını geçireceğiz. Ama yine de direnip, bu zaferi kazanacağız" diyor. Çorum’da Ekmekçioğlulları Metal’de sendikal haklarını kullanarak Birleşik Metal- İş’e üye oldukları için işten atılan yaklaşık 90 işçi yeni yıla işsiz girdi. Sendikal haklarının tanınması için fabrika önündeki eylemlerinin 25’inci gününde olan işçiler, yılbaşına işsiz girdiklerini belirterek patrona şöyle seslendiler:“İşverenler şunları bilsinler ki işçiler var olduğu sürece onlar da varlar. Ülkemizde duyarlı insanlar olduğunu biliyoruz. Bizim sesimizi ses olsunlar, sermayenin altında daha fazla ezilmesinler. Sendikaya üye olduğumuz için işten atıldık, yeni yıla mağdur durumda giriyoruz. Zenginler çok güzel kutlarken, biz işsiz olarak yılbaşını geçireceğiz. Ama yine de direnip, bu zaferi kazanacağız.”İŞÇİLERİ 'AHLAKSIZ' İMASIYLA İŞTEN ÇIKARDIEkmekçioğlu Metal Fabrikası işçileri Birleşik Metal-İş Sendikası‘na üye olduktan sonra toplu iş sözleşmesi yapma hakkını kazanmıştı. Ancak patron koronavirüs salgını nedeniyle işten çıkarmalar yasak olduğu için 4857 sayılı İş Kanunu’ndaki ‘ahlak ve iyi niyet’ hükmünü gerekçe göstererek, 90 işçiyi işten çıkarmıştı.Tazminatsız işten çıkarılan işçiler, ne ücretsiz izin ödeneğinden ne de işsizlik maaşından faydalanabildi.Fabrikanın patronu, fabrika önünde devam eden işçilerin eylemini engellemek için eylem çadırının önüne kimyevi madde taşıyan tankerlerin de bulunduğu kamyonları çekti.PATRONUN İDDİASI, İŞÇİLER PANDEMİYİ 'KÖTÜYE' KULLANMIŞLARPatron yaptığı yazılı açıklamada koronavirüs salgını döneminde işten çıkarma yasağının bazı çalışanlarda ciddi ölçüde performans düşüklüğü yarattığını savunarak, şunları iddia etmişti.“İşten çıkarma kısıtlaması bir kısım mesai arkadaşımızda bunun sınırsız bir hak olduğu algısına sebebiyet vermiş ve üzülerek ifade etmeliyiz ki bunun kötüye kullanılması suretiyle durumdan faydalanıldığı anlaşılmıştır. Bu kapsamda yapılan telkin ve iyileştirici eğitimlerinde sonuç vermemesi karşısında işletmenin verimliliğini etkileyen bir kısım mesai arkadaşımızın iş akitleri özlük haklarında herhangi bir kesinti yapılmaksızın ve iddia edildiği şekliyle yüz kızartıcı sebep mazeret gösterilmeksizin 7 Aralık 2020 tarihinde sonlandırılmıştır.”Patronun bu iddiasına karşı Birleşik Metal- İş de yaptığı yazılı açıklamada şu yanıtı vermişti:“Fesih yasağı nisan ayından bu yana devam etmektedir. Ekmekçioğlu işçileri nisan ayından bu yana iyi çalışıyordu, performansları yüksekti de şimdi mi bu yasağı suistimal ederek işyerinde işi savsaklamaya başladı? Aksine, işçiler sendikamıza üye olduktan sonra, işverenin tepki göstereceğini bildiği için çok daha dikkatli çalıştılar. Hatta pek çok durumda yaşadıkları olumsuzlukları dile getirirken bu süreçte sustular. Sorunların sendikayla çözülmesi için sabrettiler. Verimli ve özverili çalışmaya devam ettiler.” ANKATom Hanks, Elvis Presley filmi için saçlarınıkazıttı
Tom Hanks, Elvis Presley filmi için saçlarını kazıttı figure > Tom Hanks, çekilen bir Elvis Presley filmi için saçlarını kazıttı. The Graham Norton Show'un yeni yıl programına katılan Hanks, Baz Luhrmann tarafından çekilen film için Avustralya'da olduğunu ve filmde Presley'in menajeri Tom Parker'ı canlandıracağını duyurdu. BBCHanks, BBC yayını The Graham Norton Show'un yılbaşı özel programına katıldı.Tom Hanks, çekilen bir Elvis Presley filmi için saçlarını kazıttı.BBC yayını The Graham Norton Show'un yeni yıl programına katılan Hanks, Baz Luhrmann tarafından çekilen film için Avustralya'da olduğunu ve filmde Presley'in menajeri Tom Parker'ı canlandıracağını duyurdu.Programa şapkasıyla katılan Hanks, "Size Albay Tom Parker'ı canlandırmak için sahip olmam gereken korkunç tıraşı göstereyim. Şuna bak korkunç... Bunu görüyor musun? Şuna bak!" dedi.Sözlerinin ardından şapkasını çıkarıp kafasını gösteren Hanks, "Sadece çocukları korkuttum. Özür dilemek istiyorum" ifadelerini kullandı.BBCHanks'in yeni görünümü hayranlarını şaşırtsa da bu tıraş onun için ilk değildi.Ünlü oyuncu nisan ayında da filmin ön çalışmaları için saçını kazıtmıştı.Saturday Night Live programına katılan Hanks, seyirciye "Şimdi endişelenme ve korkma" diyerek kafasını göstermiş ve "Tıraşım bir film içindi. Saçlarım da çok yavaş uzuyor ama duşta zaman kazandırıyor, bu yüzden belki de bunu hepimiz yapmalıyız" diye konuşmuştu.Luhrmann'ın "Elvis" isimli filminde rock yıldızı Elvis Presley'i ABD'li aktör ve şarkıcı Austin Butler canlandırıyor. Genç aktrist Olivia DeJonge ise Presley'in eşi Priscilla Presley'i oynuyor.Warner Bros. Pictures yapımı olan filmin 5 Kasım 2021'de vizyona girmesi planlanıyor. BBC TürkçeSinemanın gözde yazarıStephen King
Sinemanın gözde yazarı Stephen King figure > Romanlarından, öykülerinden esinlenilen, sayıları yüzü geçen uzun metrajları, televizyon filmleri ve kısa metrajlarıyla Stephen King hiçbir yazarın ulaşamadığı oranda yönetmenlerin, yapımcıların gözdesi oldu, olmayı da hala sürdürüyor. /Archive/2021/1/1/123412954-1974.jpg"Carrie" (Günah Tohumu/1974)Romanlarından, öykülerinden esinlenilen, sayıları yüzü geçen uzun metrajları, televizyon filmleri ve kısa metrajlarıyla Stephen King hiçbir yazarın ulaşamadığı oranda yönetmenlerin, yapımcıların gözdesi oldu, olmayı da hala sürdürüyor. Herşey 1974’te Brian De Palma adlı genç bir yönetmenin genç Stephen King’in ilk romanı "Carrie"yi okumasıyla başladı. Çok satışlılar düzeyine ulaşamayan "Carrie"yi (Günah Tohumu/1974) yapımcılar sinemaya uyarlamaktan çekinmediler. Film yazarı epey hoşnut etti: “Kısıtlı bir bütçeyle çekildiği için Carrie romandaki gibi tüm kasabayı yok edemedi ama” demekle yetindi Stephen King. Daha sonra korku türünde ünlenecek olan Tobe Hooper’ın televizyon için yaptığı "Salem’s Lot"ından da (1979) memnun olan King’in bu konularda yüksek bir onura ulaşması yetmişlerin sonu seksenlerin başında gerçekleşti./Archive/2021/1/1/123704312-2009.jpg2.jpg"Shining" (Cinnet/1980)Mükemmeliyetçi usta Stanley Kubrick "Shining"i (Cinnet/1980) sinemaya uyarladı. Başında Kubrick’le gururlanan, ona minnet duyan King’in duyguları zamanla olumsuzlaştı. Kubrick, King’i bir kenara itip senaryosunu yazar Diane Johnson’la birlikte yazdı. King “'Shining' beni düşkırıklığına uğrattı. Kimi sahneler ustaca çekilse de kimileri boşlukta kaldı. Film kanımca türün içeriğinden çok uzakta, korku türünün özellikleriyle bağdaşmıyor” dese de Kubrick’in "Shining"i kült filmler içinde yerini aldı. "Shining"in yeni versiyonu için 17 yıl bekleyen yazar bu fırsatı 1997’de elde etti ama Mick Garris’in televizyon için çektiği "Shining" özgün versiyonun yanından bile geçemedi./Archive/2021/1/1/125642293-122435500-y23.jpg"Creepshow" (Korku Şovu/1982)Kubrick’le başedemeyen King, George Romero’yu "Creepshow"un (Korku Şovu/1982), John Carpenter’ı "Christine"in (1983), David Cronenberg’i de "Dead Zone"un (Ölüm Bölgesi/1983) sinema uyarlamaları için kutladı. Bu yönetmenlerin arasına "Cujo"yla (1983) Lewis Teague de katıldı. "Cujo" için King “Şimdiye dek gördüğüm en ürkütücü filmlerden biri.Teague dehşete yaklaşırken ahlaki açıdan sınır taşımıyor, bu da benim işime geliyor” demişti. Sinemanın ve televizyonun pohpohladığı Stephen King’in "The Shotgunners"ı yönetmen Sam Peckinpah’ın ölümüyle yarıda kaldı.King yazdıklarının ilk ürünlerini almaya, rahatlamaya başladı. "Children of the Corn" (Mısır Çocukları/1984), "Firestarter" (1984), "Cat’s Eye" (Kedi Gözü/1985) arka arkaya sinemaya uyarlandı. Yazar durumundan hoşnuttu: “Bir kitabın ya da öykünün haklarını satmak demek ebeveynin çocuklarını koleje yerleştirip onlarla bir daha ilgilenmemesi demektir. Artık herşey olabilir” diyen King en iyi hizmetin kendinize yaptığınız hizmet olduğunu da belirtti./Archive/2021/1/1/124152731-2019.jpg"Pet Sematary" (Hayvan Mezarlığı/1989)Ünlü İtalyan yapımcı Dino de Laurentiis, yazara eşyaların isyanını anlattığı "Maximum Overdrive"ı yönetmesini önerdi (1986). “Filmin kötü olduğunun ayrımındaydım. İlk denememde başarısızlığa uğradım” diyen King yönetmenlik sayfasını kapattı. Yazardan "Stand by Me" (Benimle Kal/1986), "Pet Sematary" (Hayvan Mezarlığı/1989), "Misery" (Ölüm Kitabı/1990) gibi başarılı, "Creepshow 2" (1987), "The Running Man" (1987) gibi başarısız uyarlamalar yapıldı. Bazı yapıtları (Carrie, Salem’s Lot, Dead Zone) tecimsel açıdan televizyon tarafından alabildiğine sömürüldü. King’in izni olmadan yeniden üretildiler. Bu darbelerin ardından telif konusuna yoğunlaşan yazar filmde bir çimbiçme makinesi olduğu için "The Lawnmower Man"in (1992) yapımcılarını dava etti ve kazandı./Archive/2021/1/1/124320216-1990.jpg"Misery" (Ölüm Kitabı/1990)Yetmişlerin ortasından beri yapıtları sinemada, televizyonda gösterilen King’in çok sayfalı romanları iki ya da üç bölümlük TV filmlerine ya da 90 dakikalık uzun metrajlara dönüştürüldü. "The Tommyknockers" (1993), "The Langoliers" (1995), "Storm of the Century" (1999), "Rose Red" (2002), "The Diary of Ellen Rimbauer" (2003), "Dreamcatcher" (2003), "Nightmares and Dreamscapes" (2006), "The Plague" (2006) düzeyli, etkileyici bir üretkenliğin sonuçlarıdır./Archive/2021/1/1/124850402-2006.jpg"The Plague" (2006)Televizyon için daha çok çalışmaya başlayan King, "Kingdom Hospital"ı (2004) Danimarka televizyonu için hazırlayan Lars Von Trier’e yardımcı oldu. Fantastik ve korkunun ustası sinemadan arasız servetler kazanmayı sürdürdü (Needful Things, The Mangler, Thinner, The Night Flier). Romancı en başarıl uyarlamalarının fantastik olmadığını da anladı: "Stand by Me" nostaljik bir günce, "Misery" gizemli bir gerilim, "Dolores Claiborne" bir anne-kız öyküsüydü./Archive/2021/1/1/124512028-1994.jpg"The Shawshank Redemption" (Esaretin Bedeli/ 1994) Stephen King’in en iyi uyarlamalarını Frank Darabont gerçekleştirdi. Darabont ilk kez King’in "Dollar Babies" adlı kısa öyküsünden" The Woman in the Room"u (1983) uyarladı. Ardından "The Shawshank Redemption" (Esaretin Bedeli/ 1994) ve "The Green Mile" (Yeşil Yol/1999) geldi. "The Mist"i (Öldüren Sis) seksenlerde filmleştirmeyi düşünen Darabont 27 yıl sonra öyküyü geliştirip güncel sorunları yansıtan bir korku-gerilim yaptı. "Öldüren Sis" (2007) köktendinciliği, küresel ısınmayı, çevre kirliliğini, nükleer tehlikeyi eleştiriyor, 11 Eylül’e, Katrina fırtınasına, komplo teorlilerine gönderme yapıyordu./Archive/2021/1/1/124628371-2007.jpg"The Mist"i (Öldüren Sis, 2007)"Carrie"den "The Stand"e (2020) dek uzanan 46 yıl boyunca sinema ve fantastik korku türü arasında etkileyici bir bağ kuran Stephen King’in bu türün en gözde elçisi olmayı uzun yıllar sürdüreceği kesin görünüyor./Archive/2021/1/1/124717355-2020.jpg"The Stand" (2020) Aslı Selçuk