News - Haberler
ABD'den Türkiye'nin de arasında bulunduğu 16ülkenin alüminyumuna ek vergi hazırlığı
ABD'den Türkiye'nin de arasında bulunduğu 16 ülkenin alüminyumuna ek vergi hazırlığı ABD Ticaret Bakanlığı, Türkiye'nin de arasında bulunduğu 16 ülkeden ithal ettiği alüminyum alaşımı levha ürününe yönelik anti-damping gümrük vergisi emri yayımlayacak. ABD Uluslararası Ticaret Komisyonundan yapılan açıklamada, ABD'nin 16 ülkeden ithal ettiği alüminyum alaşımı levha ürününün ülkedeki değerinin altında satıldığının ve ülkenin bu ithalattan maddi olarak zarar gördüğünün tespit edildiği belirtildi.Açıklamada, Ticaret Bakanlığının 16 ülkeye yönelik anti-damping gümrük vergisi emri yayımlayacağı ve yapılan değerlendirme sonucunda Bahreyn, Hindistan ve Türkiye’den bu ürünün ithalatına ilişkin durumun dengelemesi için telafi vergisi getirileceği aktarıldı.Komisyonun açıklamasında, anti-damping gümrük vergisi emri yayımlanacak ülkeler arasında Bahreyn, Brezilya, Hırvatistan, Mısır, Almanya, Hindistan, Endonezya, İtalya, Umman, Romanya, Sırbistan, Slovenya, Güney Afrika, İspanya, Tayvan ve Türkiye'nin yer aldığı kaydedildi. cumhuriyet.com.trBiden yönetiminden yaklaşık 2 trilyon dolarlık altyapıpaketi
Biden yönetiminden yaklaşık 2 trilyon dolarlık altyapı paketi ABD Başkanı Joe Biden, ülke ekonomisini canlandırmayı hedefleyen yaklaşık 2 trilyon dolarlık altyapı paketinin detaylarını açıkladı. Joe Biden, Pittsburgh ziyaretinde, ekonomi planına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle geçen yıl milyonlarca Amerikalının işini kaybettiğini anımsatan Biden, yüzde 1'lik en zengin kesimin ise servetlerini 4 trilyon dolar artırdığına dikkati çekti.Biden, ülke ekonomisinin aşağıdan yukarıya inşa edilme zamanı olduğunu belirterek "Bu ülkeyi Wall Street inşa etmedi. Bu ülkeyi orta sınıf inşa etti." dedi.Altyapı paketine ilişkin Biden, "Gördüğümüz veya yaptığımız hiçbir şeye benzemeyen, Amerika'da nesilde bir yapılabilecek bir yatırım." değerlendirmesinde bulundu.8 YILA YAYILAN BİR PAKETEkonomi planının "Amerikan İstihdam Planı" ve "Amerikan Aileler Planı" olmak üzere iki kısımdan oluştuğuna işaret eden Biden, her ikisinin de ekonominin geleceği için önemli olduğunu vurguladı.Biden, "Amerikan İstihdam Planı" olarak adlandırdığı altyapı paketinin detaylarına değinerek ulaşım altyapısının, yolların, köprülerin ve havalimanlarının modernize edileceğini anlattı.Pakette iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik çalışmaların da yer alacağına işaret eden Biden, "Önerdiğim şey, Amerika'nın geleceğine yaklaşık 2 trilyon dolarlık tek seferlik bir sermaye yatırımı." diye konuştu.Biden, paketin 8 yıla yayıldığını belirterek sağlanacak istihdam artışı ve ekonomik büyümenin işletmelerin uluslararası alanda daha fazla rekabet etmesine ve daha fazla gelir sağlamasına yardımcı olacağını anlattı.KURUMLAR VERGİSİ YÜZDE 28'E ÇIKARILACAKPaketin finansmanı konusunda federal vergilerin artacağını söyleyen Biden, "Bu kimseyi cezalandırmakla ilgili değil. Milyonerlere ve milyarderlere karşı bir şeyim yok. Amerikan kapitalizmine inanıyorum." dedi.Biden, kurumlar vergisinin yüzde 28'e çıkarılacağını kaydederek bundan şikayet edilmemesi gerektiğini, söz konusu vergi oranının hala İkinci Dünya Savaşı ile 2017 arasındaki döneme kıyasla düşük olduğunu ifade etti.Konuya ilişkin Cumhuriyetçiler ile bir araya geleceğini ve onların fikirlerine açık olduğunu belirten Biden, söz konusu paketin hayata geçirilmesi gerektiğinin altını çizdi.ALTYAPI PAKETİNİN DETAYLARIBiden'ın açıkladığı yaklaşık 2 trilyon dolarlık altyapı paketi ile Covid-19 salgınının ekonomide neden olduğu yaraların sarılması ve ülke ekonomisinin yeniden canlandırılması hedefleniyor.Covid-19 salgınıyla mücadeleye yönelik 1,9 trilyon dolarlık ekonomik destek paketinin ardından söz konusu altyapı paketinin Biden yönetiminin üzerinde çalıştığı ikinci büyük paket olduğu belirtiliyor.Biden'ın ekonomi planının ilk aşamasını oluşturan altyapı paketinde, yol ve köprülerin modernizasyonu, geniş bant internet erişiminin genişletilmesi, temiz enerji ve Ar-Ge çalışmalarının artırılması gibi yatırımlar yer alıyor.Pakette, yol, köprü, otoyol, liman, havalimanı ve elektrikli araç sistemlerinin geliştirilmesi gibi projelere 621 milyar dolar, üretim, Ar-Ge ve mesleki eğitimi projelerine 580 milyar dolar, okul ve konutların inşası ile iyileştirilmesine yönelik projelere 300 milyar dolar, içme suyu altyapısı, geniş bant internet erişimi ve elektrik şebekelerinin geliştirilmesine yönelik yatırımlara 300 milyar dolar ve yaşlılar ile engellilerin bakımına ise 400 milyar dolarlık kaynak ayrılıyor.Paketin 8 yılda 2 trilyon dolara mal olması beklenirken, tartışma konusu olan finansmanın ise kurumlar vergisinin yüzde 21'den yüzde 28'e çıkarılarak 15 yıldan fazla bir sürede sağlanacağı belirtiliyor.Planın sağlık ve eğitim gibi hizmetlere odaklanan ikinci kısmının detaylarının ise nisan ayında açıklanması bekleniyor. AABM, insani kriz tablosunun her geçen gün ağırlaştığıSuriye’ye destekte hedefi tutturamadı
BM, insani kriz tablosunun her geçen gün ağırlaştığı Suriye’ye destekte hedefi tutturamadı Suriye’ye insani yardım konferansında 6 milyar 400 milyon dolar taahhüt edildi. BM ise 13 milyondan fazla Suriyeli için yaklaşık 10 milyar dolara ihtiyaç olduğunu açıklamıştı. Suriye’ye insani yardım için düzenlenen uluslararası donör konferansında mali destek taahhüdü beklentilerin altında kaldı. Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle video konferans yoluyla düzenlenen iki günlük toplantıda katılımcı devletlerin Suriye’ye 6 milyar 400 milyon dolar yardım sağlamayı taahhüt ettiği belirtildi. Birleşmiş Milletler (BM), en az 10 milyar dolar yardım sağlanmasını hedefliyordu.Konferansın ardından açıklama yapan AB Komisyonu’nun Kriz Yönetimi’nden Sorumlu Üyesi Janez Lenarcic, toplanan yardımın 4 milyar 400 milyon dolarının bu yıl için öngörüldüğünü, geriye kalan 2 milyar doların ise 2022’de kullanılacağını belirtti. AFP’nin haberine göre, konferansta uluslararası finans kuruluşları da 7 milyar dolarlık düşük faizli kredi sözü verdi. Kimi yorumda yeterli miktara ulaşılamamasına yönelik “Taahhüt edilen para, bağışta bulunanların, hayatları paramparça olan milyonlarca Suriyelinin yakarışlarını duymadığı endişelerini doğruladığı” değerlendirmesinde bulunuldu. Suriye’deki insani krizin aşılması için 1 milyar 700 milyon Avro yardım taahhüdü veren Almanya, en fazla destek sağlayan ülke oldu. ABD yaklaşık 600 milyon dolar, İngiltere de yaklaşık 281 milyon dolar yardım taahhüdünde bulundu. AB Komisyonu Dış İlişkiler ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ise 2021 ve 2022 yılları için Birlik kasasından 560’ar milyon Avro yardım taahhüt ettiklerini duyurdu. BM ve AB tarafından ortaklaşa düzenlenen iki günlük video konferansa yaklaşık 50 ülkeden 77 temsilci katıldı.GUTTERRES UYARMIŞTIBM Genel Sekreteri Antonio Gutterres, konferansta “Suriyelilerin 10 yıl boyunca ölüm, yıkım, yerlerinden edilme ve yoksulluk” yaşadığını hatırlatarak çatışmaların azalmasına rağmen durumun kötüleştiğini belirtmişti. Gutterres, 13 milyondan fazla Suriyelinin geçen yıla kıyasla yüzde 20 daha fazla insani yardıma ihtiyacı olduğuna dikkat çekmişti. Buna rağmen, geçen yıla kıyasla konferansta daha az yardım taahhüt edildi. 2020 yılında yapılan yardım konferansında yaklaşık 6 milyar 900 milyon Avro taahhüt edilmişti.Yerlerinden edilen milyonlarca Suriyeli’nin Covid-19 nedeniyle daha da zorlaşan koşullarına işaret eden BM, Suriye’ye insani yardım için 4 milyar 200 milyon dolara, komşu ülkelere giden Suriyeli sığınmacılar için de 5 milyar 800 milyon dolara ihtiyaç olduğunu bildirmişti. cumhuriyet.com.trHukukçular, AYM’nin HDP iddianamesini iade kararınıdeğerlendirdi
Hukukçular, AYM’nin HDP iddianamesini iade kararını değerlendirdi Anayasa Mahkemesi (AYM) raportörü, Halkların Demokratik Partisi'ne (HDP) açılan kapatma davasının iddianamesinin iadesine karar verdi. Türk Ceza Hukuku Derneği Başkan Yardımcısı Kazım Yiğit Akalın, Anayasa Mahkemesi’nin, HDP’nin kapatılması için hazırlanan iddianameyi oybirliği ile reddetmesiyle “iddianamenin aceleye geldiğinin anlaşıldığını” söyledi. Hukukçu Bülent Yücetürk ise incelemede, bir iddianamede olması gereken niteliklere bakıldığını ve buna göre karar verildiğini vurgulayarak, iade kararının, iddianameyi eleştirenlerin haklı olduklarını gösterdiğini belirtti.AYM, usul eksiklikleri nedeniyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin tarafından hazırlanan iddianameyi, oybirliği ile iade etti. Cumhuriyet’e konuşan Akalın, “Aceleye geldiğinin kesin olduğu anlaşılıyor. Raportörün ‘iade edilsin’ görüşünden bir gün sonra iade edildi. Bu kadar kısa incelemeyle bile eksikliklerin ortaya çıkabildiği anlaşılıyor. Derin bir incelemeye ihtiyaç duyulmamış” dedi. İddianamede, eski HDP’li Ahmet Şık’a yönelik beraatla sonuçlanan Odatv kumpas davasının, yaşamını yitirenlere ilişkin soruşturmaların da yer aldığını belirten Akalın, AYM üyeleri arasında, farklı dönemlerde atandıkları için 8’e 7’lik bir ayrılık olduğu yönünde görüşlerin basında yer aldığını anımsattı. Akalın, buna karşın bu kararın oybirliği ile çıkmasına ilişkin “İhlal bakımından verilmiş birçok kararda oyçokluğu görebiliyoruz. Bu husus üzerinde oybirliği çıkması ise iddianamenin ne kadar özensiz olduğunu başka bir tescili” diye konuştu. Gara operasyonu dışında, iddianamenin konusunu oluşturan hususların çoğunun yıllar öncesinin eylemleri olduğunu aktaran Akalın, “Bugüne kadar durup bir kesimin ‘kapatılsın, siyasi yasak gelsin’ demesinden sonra, çok kısa bir zaman içerisinde bir iddianame çıkarsa, AYM de böyle tokat gibi çarpabiliyor. Yerel mahkemeler düzeyinde de iade edilen iddianameler, savcılar için üzüntü vericidir. Bu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı olunca ayrı bir dikkat çekiyor” dedi.‘SAVCI BECEREMEDİ’Hukukçu Bülent Yücetürk de “HDP’nin kapatılmasını isteyen MHP’nin tavrından sonra alelacele bir iddianame hazırlandı. AYM’nin değerlendirmesine göre bir iddianame vasfında bir belge değilmiş. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, bu noktada bir iddianame düzenlemesini bile becerememiştir” ifadelerini kullandı. Bu konunun, siyasi mesaj verme amaçlı “danışıklı dövüş olabileceğini” de söyleyen Yücetürk, “İktidar kanadı, HDP’nin kapatılmasından sonra istenilen sonuçları göremediği için bundan vazgeçerek mesaj vermiş olabilir. Bu bir ihtimal” ifadelerini kullandı. Sefa UyarYasakların ramazanıbeklemesini eleştiren TTB: Yoğun bakım yüzde 80’i aştı
Yasakların ramazanı beklemesini eleştiren TTB: Yoğun bakım yüzde 80’i aştı Türkiye’de koronavirüs risk haritasının kırmızıya dönmesiyle günlük vakalar 40 bine yaklaştı. Türk Tabipleri Birliği (TTB) İkinci Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten, iktidarın açıkladığı yeni tedbirleri Cumhuriyet’e değerlendirdi. Hükümetin koronavirüs tedbirleri için ramazan ayını beklemesine ve teravih namazının toplu halde kılınmasına izin verilmesine ilişkin “Bir yasak başlayacaksa bunun için ramazanı beklemeye gerek yok. Tedbirin şimdiden alınması lazım. Kongrelerde ve diğer uygulamalarda gördüğümüz gibi dini de kendi lehlerine uygulamak için kullanıyorlar. Sadece ramazanda yapılacaksa bu, ülkemizin laiklik ilkesine de aykırı bir durum. Burada başka niyetler var. Kendi öngördükleri yaşamı topluma dayatma çabası var. Bu pandemiyle mücadele değil” dedi.YATAKLAR DOLUYORAnkara Tabip Odası da şehirdeki bazı ASM’lerde iki gündür aşı tedariki sorunu yaşandığını aktardı. Aile hekimlerinin “aşıla” programına giremediği, aşılar bittiği için de yurttaşların duruma tepki gösterdiği belirtildi. Ayrıca Ankara Şehir Hastanesi’nde yoğun bakım doluluk oranının yüzde 80’i aştığı kaydedildi.Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın AKP kongrelerine ilişkin “Bu konuyu gündemde tutmanın kimseye faydasının olmadığı kanaatindeyim” demesini eleştiren Ökten, “Bu kongreler sonucu ülke kıpkırmızı oldu. Bu gündemde tutulması gereken bir konu. Siz bunları yaptıkça ülke pandemiden kurtulamayacak. İktidar yanlış yapmıştır, bu yanlışı kabul etmelidir” dedi. Bilim Kurulu’na da seslenen Ökten, “Bilim Kurulu da mutlaka önerilerde bulunuyordur ama sözleri dinlenmiyorsa kendi konumlarını gözden geçirmeleri gerek. Yoksa yaptıkları her şeyde ‘Bilim Kurulu tavsiyesiydi’ diyecekler. Ortada ciddi anlamda bir yönetememe durumu var” ifadelerini kullandı. l ANKARA Sarp Sağkal / Sefa UyarTapu tahsis belgesini iptal edip yaşlıkadının evini satan Fatih Belediyesi, mahkeme kararınıtanımadı
Tapu tahsis belgesini iptal edip yaşlı kadının evini satan Fatih Belediyesi, mahkeme kararını tanımadı Fatih Belediyesi’nin 75 yaşındaki kadın ve ailesinin oturduğu eve “taşınmazın sit alanında kalması nedeniyle tapu tahsis belgesinin geçersiz olduğu” iddiasıyla el koydu. Tapu tahsis belgesini iptal eden belediye, evi Fatih’te pastaneleri olan H.B.A’ya sattı. Mahkeme, tapu tahsis belgesinin geçersiz olduğuna dair işlemin iptali için açılan davayı reddederken taşınmazın satış işlemini usule aykırı bularak iptal etti. Belediyenin yargı kararlarını tanımadığını söyleyen ailenin avukatı Deniz Özen, “Belediye mahkeme kararına rağmen taşınmazı müvekkillere teslim etmedi” dedi. Erbay Balcı, 1968 yılında İstanbul Fatih’e gelerek bir ev inşa etti. Aile 1984 yılında çıkan imar affı ile ön tapu belgesi anlamına gelen, tapu tahsis belgesi aldı. Belge verildikten 11 yıl sonra, 1995’te taşınmazın da bulunduğu alan sit alanı ilan edilse de aile 34 yıl boyunca sorunsuz şekilde yaşamaya devam etti. Hatta 2018 yılında çıkarılan imar affı ile yapı kayıt belgesi de alındı.Ancak 2019’un nisan ayında AKP’li Fatih Belediyesi aileye “taşınmazın SİT alanında kalması nedeniyle tapu tahsis belgesinin geçersiz olduğu”nu bildirdi. Tapu tahsis belgesini iptal eden belediye, taşınmazı başka birine sattı. Yine aynı yıl farklı bir tebligat ile de, “taşınmazın yan parsel sahibine satılmış olması nedeni ile on beş gün içinde tahliye edilmesi gerektiği” tebliğ edildi. Eve yağan tebligatlardan yılan aile, evi terk ederek kiraya çıkmak zorunda kaldı.MAHKEME İPTAL ETTİVârislerden Tuğba Balcı satış işlemine ilişkin, “Biz yapı kayıt belgesi alır almaz hemen satış işlemini gerçekleştirdiler. Satış yapılan kişiye önceden söz verildiği anlaşılıyor. Fatih’te pastaneleri bulunan H.B.A isimli kişi bağlantılarını kullanarak yasal olmayan şekilde evimizi aldı” iddialarında bulundu.Erbay Balcı’nın ölümünün ardından 75 yaşındaki eşi Hatice Balcı ve çocukları konuyu yargıya taşıdı. Mahkeme, tapu tahsis belgesinin geçersiz olduğuna dair işlemin iptali için açılan davayı reddederken, taşınmazın satış işlemini usule aykırı bularak iptal etti. Satış işleminin iptal edilmiş olması nedeniyle tahliye işleminin de iptal edilmesine karar verildi.MAHKEMENİN KARARINA RAĞMEN İADE EDİLMEDİBelediyenin mahkeme kararlarını tanımadığını söyleyen ailenin avukatı Deniz Özen, “Taşınmazın mülkiyeti, satışı yapılan bitişik parsel sahibinden çıkıp tekrar belediyeye dönmüş ve tahliye işlemi hukuka aykırı hale gelmiş oldu. Biz de imar barışı kapsamında alınmış olan bir yapı kayıt belgesi bulunduğundan ve geçerliliğini koruduğundan, belediyeye taşınmazın tarafımıza teslim edilmesi için yazılı başvuru yaptık. Buna rağmen taşınmaz müvekkillere teslim edilmedi. Teslim edilmemenin de ötesinde, şu anda binaya birkaç işçi yerleştirildiği ve önünde dozer beklediği duyumunu aldık” şeklinde konuştu. BELEDİYEDEN AÇIKLAMASatışı doğrulayan Fatih Belediyesi, taşınmazın nüfuzlu bir kişiye satıldığı iddialarını reddederek hukuka aykırı bir işlem olmadığını öne sürdü. Belediyenin basın danışmanlığından gazetemize yapılan açıklamada, “tevhit şartı” nedeniyle satışın bu kişiye yapıldığı belirtilerek, “Satışın iptaliyle alakalı mahkeme kararına itiraz edilmiş olup hukuki süreç devam etmektedir” denildi. Tuğba ÖzerCHP Genel Başkan YardımcısıAhmet Akın, "EPDK,şirketlere elektrik kıyağıyaptı"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, "EPDK, şirketlere elektrik kıyağı yaptı" Enerji Piyasası Denetleme Kurulu (EPDK) 1 Nisan 2021 tarihi itibarıyla uygulanacak kararına göre meskenlerde birim kilovatsaat bedeli binde 23 oranında azalırken birim kilovatsaat başına ödenen dağıtım bedeli binde 40 arttı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, EPDK’nin yeni tarifesinden özel şirketlere çifte kıyak çıktığını, vatandaşın ise unutulduğunu dile getirerek, “Birim fiyatında yapılan indirimin neredeyse iki katı tutarında dağıtım bedeli arttı. Vatandaşın ödeyeceği fatura değişmeyecek ancak faturadan özel dağıtım şirketlerine ayrılan pay artacak. Halka indirim yok, şirketlere kıyak var” dedi. EPDK’nin söz konusu kararında EÜAŞ’nin aktif enerji toptan satış tarifesinde yapılan düzenlemeyi eleştiren Akın, “Elektrik dağıtım şirketleri ile görevli tedarik şirketlerine satılacak elektriğin fiyatı yüzde 17.48 oranında indirildi. Buna göre şirketler devletten daha ucuza elektrik alarak bunu vatandaşa dağıtacak. İktidar, vatandaşı değil şirketleri kolluyor. Düzenlemeyle hem şirketlerin kasasına giren dağıtım bedelini artırdılar hem de şirketlere satılan elektriğin birim fiyatını düşürdüler. Şirketlere çifte kıyak yaptılar” dedi. Erdem SevgiYurtiçi Kargo’da sendika düşmanlığımahkemeyle tescillendi
Yurtiçi Kargo’da sendika düşmanlığı mahkemeyle tescillendi Sendikal haklarını kullanan işçilere yönelik tehditlerle istifa kâğıtları imzalatmaktan, onlarca sendika üyesini işten çıkarmaktan ve anayasal haklarını çiğnemekten geri durmayan Yurtiçi Kargo işvereninin sendika karşıtı tutumu, mahkeme kararıyla tescillendi. Tümtis’ten yapılan açıklamaya göre sendikanın örgütlenme çalışması yaptığı Yurtiçi Kargo’da 60’tan fazla üye işten çıkarıldı. İşten çıkarılanlar için işe iade davaları açıldı.Yurtiçi Kargo işçisi olmasına rağmen muvazaalı olarak alt işveren Turan Kargo’da sigortalı gösterilirken işten çıkarılan Veysel Dönmez hakkında, İstanbul 28. İş Mahkemesi’nde işe iade davası açıldı.İstanbul 28. İş Mahkemesi’nde 30 Mart’ta görülen duruşmada mahkeme, Dönmez’in “sendikal nedenle” işten çıkarıldığına, asıl işveren olan Yurtiçi Kargo’da işe iadesine, işe başlatması ya da başlatmaması şartına bağlı olmaksızın bir yıllık brüt ücreti tutarında sendikal tazminata ve 4 aya kadar boşta geçen süre ücretinin ödenmesine hükmetti.KURAL İSTEMİYORLARKararı değerlendiren Tümtis Başkanı Kenan Öztürk, “Yurtiçi Kargo’da işverenin baskı ve tehditlerine rağmen işçiler sendikamıza üye olmaya devam etmektedirler. Yurtiçi Kargo’da baskı, hak ihlali ve hukuksuz uygulamalar mahkemenin bu kararıyla birlikte bir kez daha belgelenmiş oldu” dedi.Yurtiçi Kargo’da işçilerin fazla mesai ücreti almadan günde 12-14 saat çalıştığını belirten Öztürk, “Yurtiçi Kargo, kuralsız, esnek çalışma ile işçileri sendikal haklardan mahrum bırakarak sömürü koşulları altında çalıştırmak istiyor. Bu uygulamaları ile işçileri yalnızlaştırıp tek başına, işverenin karşısında güçsüz, güvencesiz ve örgütsüz bırakmak istiyor. Yurtiçi Kargo, haksız ve hukuksuz yöntemlerden, işçilere baskı yapmaktan, işçilerin haklarını çiğnemekten vazgeçmeli; onlara emeklerinin karşılığını vermeli, en temel ve demokratik hakkı olan sendikalaşma hakkına saygı göstermelidir” diye konuştu. cumhuriyet.com.trEmekçiye ek zam yok!
Emekçiye ek zam yok! Kamu Personeli Danışma Kurulu (KPDK) toplantısında bütün memur konfederasyonları ek zam isterken iktidarın talebi görmezden geldiği öğrenildi. Sağlık çalışanları için Covid -19’un illiyet bağı aranmaksızın meslek hastalığı olarak kabul edilmesi taleplerine ise Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un, “Evde hastalananlar var, nasıl meslek hastalığı kabul edelim” karşılığını verdiği belirtildi. Toplantıda önce çıkan noktalar şöyle:- Bütün konfederasyonlar geçen yıl için yüzde 4+4, bu yıl için de yüzde 3+3 olan zam oranlarının enflasyon karşısında eridiğine dikkat çekerek seyyanan zam talep etti. Ancak Selçuk konfederasyonların ek zam talebi konusunda herhangi bir şey söylemedi. - KESK Mali Sekreteri Elif Çuhadar, Covid -19’un sağlık emekçileri için illiyet bağı aranmadan meslek hastalığı olarak kabul edilmesini istedi. Selçuk ise “illiyet bağı” kurulan her talebin kabul edildiğini, yasada da bu yönde bir düzenleme olduğunu söyledi.- 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Yasası’nda değişiklik yapılması, grevli toplusözleşme hakkı tanınması konusunda da talepler dile getirildi. Ancak bu konuda da iktidardan bir yanıt alınamadı.- Bütün konfederasyonlar objektif olmadığı ve torpile kapı açtığı gerekçesiyle mülakat sistemine karşı çıktı. Mülakatın kaldırılmasını istedi. Selçuk ise mülakatın gerekli olduğunu, daha nesnel ve objetif olması konusunda çalışma yapılabileceğini dile getirdi. Mustafa ÇakırBakırköy Belediyesiİşçileri, anayasal haklarıolan toplusözleşme için mücadele ediyor
Bakırköy Belediyesi İşçileri, anayasal hakları olan toplusözleşme için mücadele ediyor DİSK Genel-İş Avrupa Yakası 2 No’lu Şube üyesi Bakırköy Belediyesi işçileri, yetki tespitine itiraz eden belediye yönetiminin toplusözleşme yapmamak için süreci uzatmasına tepki gösterdi. Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda eylem yapan işçiler anayasal hakları olan toplusözleşmelerinin yapılmasını ve keyfi olarak işten atılan işçilerin geri alınmasını istedi."2018'DEN BU YANA YETKİ BELGESİ İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ"Eylem yapan işçiler adına konuşan Şube Mali Sekreteri Süreyya Doğan, “Bakırköy Belediyesi yönetimi 2018 nisan ayından bu yana, sırasıyla BYUAŞ, MAKRİKÖY ve BAK-PER şeklinde şirket değişikliğine gitmiş ve bu yapılan şirket değişikliğine karşı sendikamız Çalışma Bakanlığı’ndan yetki tespiti almıştır. Alınan yetki tespitlerine itiraz eden belediye yönetimi, toplusözleşme yapmamak için süreci uzatmaktadır. 24 Mart 2021 Çarşamba günü gerçekleşen mahkemede belediye yönetimi tekrar itiraz ederek davayı uzatmıştır” dedi. cumhuriyet.com.trRamazan’da sadece‘paket servis’vermeşartı, yeme-içme sektöründe büyük kaygıyarattı
Ramazan’da sadece ‘paket servis’ verme şartı, yeme-içme sektöründe büyük kaygı yarattı Büyük gelir kaybı beklediklerini dile getiren TÜRES Başkanı Ramazan Bingöl, “Ramazan ayı bizim yıllık kazancımızın büyük bir bölümünü oluşturuyordu” dedi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, salgın kapsamında yüksek riskli illerde hafta sonu sokağa çıkma yasaklarına cumartesi gününün yeniden eklendiğini ve Ramazan ayı boyunca yeme-içme sektöründeki bütün mekânların yalnızca paket servis hizmeti verebileceğini açıklaması bu kesimin temsilcilerinin tepkilerine neden oldu. Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği (TÜRES) Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Bingöl, Ramazan ayında uygulanacak yasakların sektöre tahmini maliyetinin 20 milyar TL’yi bulacağını vurgulayarak “Ramazan ayı bizim yıllık kazancımızın büyük bir bölümünü oluşturuyor. Bütün yıl kötü geçse bile Ramazan ayında büyük bir toparlanma yaşanırdı ancak şimdi yaşanamayacak” dedi.Hatırlanacağı gibi sektör, salgın kapsamındaki 7 ay süren ilk kapanma döneminde 33 milyar TL kayba uğramıştı. Yaşadıkları sorunların çözümü için faizsiz kredi taleplerinin olduğunu hatırlatan Bingöl, kısa çalışma ödeneğinin de sona ermesi ile birlikte istihdam kayıplarının önüne geçilebilmesi için sektöre özel yeni destekler verilmesinin şart olduğunu belirtti ve şöyle devam etti: “SSK primlerinin alınmaması ve KDV’nin düşürülmesi de bizim taleplerimiz arasındaydı. Bu taleplerimizin dikkate alınmış olması bizi sevindirdi, şimdi faizsiz kredi desteğinin de çalışmalarını yürütüyoruz.” Beyoğlu Esnaf Dayanışması adına konuşan Zorbey Çelik ise yasaklar dönem dönem gevşetilse de bar, taverna, diskotek ruhsatları olan mekânların bir yıldır hiç açılmadığını belirtti ve kira desteği de dahil birçok desteğin alkollü mekân sahiplerine verilmediğini dile getirdi.‘BİZE AMBARGO VAR’Kira desteğinin koşulları arasında Esnaf ve Zanaatkarlar Odası’na kayıtlı olma şartı olduğuna atıf yapan Çelik, İstanbul Ticaret Odası’na kayıtlı olan birçok esnafın kira desteğinden faydalanamadığını dile getirdi ve şu noktalara dikkati çekti: “Kira desteği alsak da bir işe yaramazdı zaten ama onu bile alamadık. Bunun yanında her yıl ödediğimiz alkol ruhsatı vergisini, bu yıl hiç kullanmamamıza rağmen, yine ödemek zorundayız. Üstelik de zamlı olarak ödeyeceğiz. Geçen yıl 1800 TL’ye aldığımız TAPDK ruhsatını bir yıl boyunca hiç kullanamadığımız halde bu yıl 2400 TL’ye yenilemek zorundayız. Ayrıca esnafımız konuşmaya bile korkuyor, gazetelere röportaj veren insanların ruhsatlarını iptal ediyorlar, mekânlarını taciz ediyorlar. Burada adı koyulmamış bir ambargo var.”İFLASA SÜRÜKLENDİTürkiye’deki KOBİ’lerin durumu İngiliz Financial Times gazetesinde de tartışılıyor. Bu gazetede yer alan habere göre, Türkiye’de sayıları 3.2 milyona ulaşan KOBİ’lerin toplamda 107 milyar dolar borcu var ve bu işletmelerin birçoğu borçlarını ödeyemeyerek iflasa sürüklendi. Gazete ayrıca, resmi kayıtlara göre 2020’de 120 bin esnafın iflas başvurusunda bulunduğunu, çok daha fazlasının ödeme gücü olmadığı için hukuki süreci başlatamasa da dükkânını kapattığını aktardı. Ali Can Polat