Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Monday, 07.14.2025, 08:15 PM (GMT)

News - Haberler

İktidarın‘toparlanıyoruz’söylemi sözde kaldı. Gelirler azaldı, giderler büyüdü

İktidarın ‘toparlanıyoruz’ söylemi sözde kaldı. Gelirler azaldı, giderler büyüdü 2020 yılı ocak ayında 21.5 milyar lira fazla veren bütçe dengesi, bu yılın aynı ayında 24.2 milyar lira açık verdi. Yoksulluğu ortaya koyan bütçe harcamaları hızla arttı. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın dün açıkladığı ocak ayı merkezi yönetim bütçesi sonuçlarına göre 2020’nin aynı ayına kıyasla gelir yüzde 26.7 düşerek 89.6 milyar lira, giderler yüzde 13 artarak 113.8 milyar lira oldu. Geçen yılın ocak ayında 21.5 milyar lira fazla veren bütçe dengesi ise bu yıl 24.2 milyar lira açık verdi. 34.2 milyar TL fazla veren faiz dışı dengede de 2.2 milyar lira açık oluştu. İşte diğer detaylar:- Gelirdeki azalmanın temel nedeni, “vergi dışı gelirler”deki düşme oldu. Geçen yıl ocakta 53.3 milyar TL olan vergi dışı gelirler, bu yıl 8.9 milyar TL’ye indi.‘ÖRTÜLÜ’ 268 MİLYON TL- Faiz giderleri artmaya devam etti. Geçen yılın ocak ayına göre faiz giderleri 12.7 milyar TL’den 21.9 milyar TL’ye çıktı. - Geçen yıl ocakta 67.4 milyar TL olan vergi gelirleri bu yıl 79.2 milyar TL’ye yükseldi. ÖTV gelirleri 12.9 milyar TL’den 16.1 milyar TL’ye çıktı. - Bütçe giderleri içerisinde cari transferler her zaman olduğu gibi yine önemli bir yer tuttu ve ocak ayında 49.7 milyar TL’ye yükseldi. - Cumhurbaşkanlığı’nın kullanımında bulunan “örtülü ödenek”ten ocakta 267.8 milyon TL harcama yapıldı. Geçen yıl ocaktaki harcama miktarı 220.7 milyon TL’ydi. - Hizmet alımları için 1.7 milyar TL, kiralar için 34.9 milyon TL harcama yapıldı. Bütçeden, kiralanan taşıtlar için 13.3 milyon TL, hizmet binaları için 10.7 milyon TL çıktı. - Temsil, tanıtma, ağırlama, toplantı ve organizasyon giderleri için 1.7 milyon TL harcama yapıldı. - Siyasi partilere her yıl Hazine yardımı veriliyor. Bu kapsamda ocakta bütçeden partilere 481.6 milyon TL aktarıldı. - Kâr amacı gütmeyen kuruluşlara yapılan transferler 787.4 milyon TL, hanehalkı ve işletmelere yapılan transferler de 4.5 milyar TL oldu. - SGK’nin açıkları sık sık iktidar ile muhalefet arasında tartışma konusu olurken, ocak ayı verilerinde dikkat çeken değişiklikler yapıldı. Sosyal güvenlik kurumlarına yapılan cari transferler ile Hazine yardımları ayrıntılandırıldı. Ocakta sosyal güvenlik kurumlarına yapılan cari transferler toplamı 8.1 milyar TL oldu. - Veriler ülkede sosyal güvenliği olmayan çok sayıda yurttaş olduğunu ortaya koydu. Geliri çok düşük olan kişilerin genel sağlık sigortası (GSS) primleri devlet tarafından karşılanıyor. Bu kapsamda geçen ay bütçeden SGK’ye sosyal güvenliği olmayanlar için 1.2 milyar TL GSS prim ödemesi yapıldı. Yurttaş bütçeden ödenen GSS primleri ile sağlık hakkından yararlanabildi.İŞVERENE PRİM DESTEĞİ- Bütçeden işverenlere yine milyarlarca lira destek sağlandı. İşverenlere prim desteği veriliyor. Bu kapsamda ocakta bütçeden SGK’ye işveren prim teşviki karşılığı 4.2 milyar TL ödeme yapıldı. - Sosyal güvenlik kurumlarına 12.4 milyar TL Hazine yardımı verildi. SGK’ye emeklilik devlet katkısı ödemeleri kapsamında 7.6 milyar TL, sağlık devlet katkısı kapsamında da 4.7 milyar TL Hazine yardımı yapıldı. - Bireysel emeklilik devlet katkısı olarak da ocakta bütçeden 494.1 milyon TL çıktı. Mustafa Çakır

Açlık sınırı2 bin 584 TL'yeçıktı

Açlık sınırı 2 bin 584 TL'ye çıktı BİSAM'ın sunduğu “açlık ve yoksulluk sınırı” araştırmasına göre açlık sınırı 2 bin 584 TL’ye yoksulluk sınırı ise 8 bin 939 TL'ye çıktı Birleşik Metal-İş Sendikası Araştırma Merkezi’nin (BİSAM) periyodik “açlık ve yoksulluk sınırı” araştırmasının ocak ayı sonuçlarına göre dört kişilik bir ailenin sağlıklı beslenmesi için aylık yapması gereken harcama tutarı (açlık sınırı) 2 bin 584 TL’ye çıktı. Bunun yanında eğitim, sağlık, barınma, eğlence, ısınma, ulaşım gibi giderler ile birlikte bir ailenin yapması gereken harcama tutarı (yoksulluk sınırı) da 8 bin 939 liraya ulaştı. Bu rakamlar Aralık 2020’de sırasıyla 2 bin 478 lira ve 8 bin 570 liraydı. Ocak 2020’de ise 2 bin 250 TL ve 7 bin 782 TL idi. Ocak 2021 kapsamında, yetişkin bir erkeğin sağlıklı beslenmesi için tüketmesi gereken gıdaların aylık karşılığı 693 TL oldu. Bu rakam yetişkin bir kadın için 669 TL, 15-18 yaş bir genç için 735 TL, 4-6 yaş arası bir çocuk için 486 TL olarak hesaplandı. Buna göre dört kişilik bir ailenin günlük zorunlu gıda harcaması 86.14 lira, sadece süt ve süt ürünleri için yapması gereken günlük harcama 30 liraya ulaştı.BİSAM, en yüksek açlık sınırını 2 bin 808 lirayla İzmir için hesapladı. En düşük rakam ise 2 bin 384 lirayla Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye'de. cumhuriyet.com.tr

Tarımdaki maliyet artışıtam gaz

Tarımdaki maliyet artışı tam gaz Ocak ayında yıllık enflasyon yüzde 14.97 olurken çiftçinin enflasyonu yıllık yüzde 21.2 oldu. Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi (Tarım-ÜFE), Ocak 2021’de bir önceki aya göre yüzde 3.03, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 3.03, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 21.26 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 15.72 arttı.Aylık olarak üretim maliyeti en çok artan ürün ise yüzde 23.6 ile hıyar oldu. Çiftçinin yıllık enflasyonu yıllık yüzde 21.2 iken, hıyar üretimindeki maliyet artışı ortalamayı aşarak yüzde 23’ü aşmış oldu.Öte yandan, yem fiyatlarındaki artışlar, hayvancılığa sekte vurmayı sürdürüyor.Bu sorunu Meclis gündemine taşıyan CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, şöyle konuştu: “Yem fiyatı iki kat artarken, destekler düştü. Buna karşın sütün referans fiyatı 2 lira 30 kuruştan 2 lira 80 kuruşa çıkarıldı. Maliyet artışıyla süt fiyatı artışı arasında dağlar kadar fark var.” cumhuriyet.com.tr

TÜİK’te bir kez daha başkan değişti

TÜİK’te bir kez daha başkan değişti Açıkladığı enflasyon, işsizlik gibi temel veriler nedeniyle eleştirilen kurumda yine yönetim değişti. 19 yıldır iktidarda olan AKP döneminde TÜİK’e 7 başkan atandı. Muhammed Cahit Şirin’in yerine atanan Ahmet Kürşad Dosdoğru, son üç yılda atanan 4. başkan oldu. Enflasyon, işsizlik gibi temel veri hesaplamaları sürekli tartışma konusu olan TÜİK’te yine başkan değişti. Muhammed Cahit Şirin bu görevden alınarak yerine başkan yardımcısı görevini yürüten Ahmet Kürşad Dosdoğru vekâleten atandı. 2004 yılında TÜİK Van Bölge Müdürlüğü’nde uzman yardımcısı olarak göreve başlayan Dosdoğru, 2017’de ise başkan yardımcılığına atanmıştı. Dünkü atamayla birlikte AKP döneminde 7. kez başkanı değişen kurum, son dönemde en fazla yönetimi değişen yer haline geldi.Böylece Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda Albayrak’ın istifası ve yerine Lütfi Elvan’ın getirilmesi ile ekonomi yönetiminde başlayan değişimin de sürdüğü ortaya çıktı.Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda 3 bakan yardımcısından ikisinin değiştirilmesinin ardından bu kez de bakanlığın bağlı kuruluşu olan TÜİK’te başkan gitti. Albayrak döneminde vekâleten atanan başkan bir yıl dolmadan görevden alındı. Mustafa Çakır

Kur ve tedarik sıkıntısıihracatçıyızorluyor

Kur ve tedarik sıkıntısı ihracatçıyı zorluyor Yüksek enflasyonla baş edilmeye çalışılan bir dönemde ihracatçı, hammadde ihtiyacını karşılamada zorlanıyor. Sanayiciler hammadde fiyatlarındaki artıştan dolayı tedarik sıkıntısı yaşamaktan, kurdaki istikrarsızlıktan ve üretim ile ihracat güçlerinin zayıflamasından şikâyetçi.Akdeniz Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (AHKİB) Başkanı Gürkan Tekin, “Dünya piyasalarında fiyat tutturmakta zorlanmaya ve sipariş kayıpları yaşamaya başladık” derken Türkiye Ev Tekstili Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TETSİAD) Başkanı Hasan Hüseyin Bayram ise kurda istikrar yakalanmasının şart olduğuna dikkat çekti. “Sıkıntılı süreç devam ediyor” diyen Bayram, “Döviz kurlarındaki düzensizliğin yanı sıra firmaların konteynır bulmakta zorlanması ve bu hizmet için yüksek fiyatların zikredilmesi, ithalat ve ihracat yapmak isteyen firmaları zorlayan başlıca konular. Konteynır fiyatlarındaki artış ve konteynır teminindeki sıkıntılar, ihracatçılarımızın işlerini sekteye uğratıyor” diye konuştu. cumhuriyet.com.tr

2020’de tamamlayıcısağlık, yangın, mühendislik sigortalarıöneçıktı

2020’de tamamlayıcı sağlık, yangın, mühendislik sigortaları öne çıktı Sektörün 2021 yılı performansını Covid-19 salgınının belirleyeceğini ifade eden üst düzey yöneticiler, kârlılık uyarısı da yaptı. Türkiye Sigorta Birliği’nin (TSB) verilerine göre, geçen yıl 2019’a kıyasla toplam prim üretimi yüzde 19.3 artışla 82.6 milyar liraya ulaştı. Bu artış hayatdışında yüzde 17.7, hayatta yüzde 27 oldu. 2020’yi değerlendiren ve sektörün yurttaşın risklerini teminat altına alarak yarına güvenle bakmasını sağladığını hatırlatan TSB Başkanı Atilla Benli, şu vurguyu yaptı:HIZLI AKSİYON ALDIK“Sigortalı olmanın ne kadar önemli olduğunu, salgın gibi hiç beklemediğimiz risklerin bir anda tüm dünyayı nasıl da büyük ölçüde etkileyebileceğini gördük. Sektörün hızlı aksiyonu sonuçlara da yansıdı.” Sektör deprem kapsamında 717 milyon TL, salgında 425 milyon TL’si hayat ve 137 milyon TL’si sağlık tazminatı üstlendi. Benli, sigortanın önemini anlatmayı sürdüreceklerini de belirtti. 2020’de, ciddi ilgi gören tamamlayıcı sağlığın dışında yangın, mühendislik gibi branşların öne çıktığını ifade eden Ray Sigorta Genel Müdürü Koray Erdoğan, kasko ve zorunlu trafiğin ise enflasyonun altında büyüdüğünü hatırlattı. Kasko ve trafikteki durumun, en çok satış yaptıkları alan olduğunu için özellikle acenteleri olumsuz etkilediğini anlatan Erdoğan, “Salgın ve salgına bağlı kısıtlamalar bu branşları etkiledi. Hasar frekanlarında da düşüş oldu. Bunlar da ortalama primleri aşağı çekti. Bu branşlarda önemli bir fiyat rekabeti de var” dedi. Salgının seyrinin sektörün bu yılki performansında belirleyici olacağını anlatan Erdoğan, normalleşmeyle birlikte hasar frekanslarının da artabileceğini söyledi. Ayrıca, salgının 2020 kârlılığını olumlu etkilediği, bu yıl ise normalleşme, rekabet ve maliyet artışları nedeniyle düşüş olabileceğini ifade etti. Erdoğan, bu yıl konut, DASK, emtia, nakliyat, mühendislik gibi branşlarda ilginin artmasını bekliyor. Kaskoda ise “dar, ekonomik” gibi özel paketler gelişecek.SAĞLIĞIN ÖNEMİ ARTTISektörün 2020’yi iyi sınav vererek kapattığını ifade eden Doğa Sigorta Üst Yöneticisi Nihat Kırmızı da şöyle devam etti: “2021 ile birlikte toparlanma sürecine girerek yıl içerisinde ekonomik iyileşmelerin oluşacağı ve aynı zamanda sigorta sektörü olarak da olumlu gelişmeler yaşayacağımız bir yıl olması beklentisindeyiz. Sektörümüz, bu yıl da sigortalı ve sigortalı adaylarına güven duygusunu yaşatacak.” Ayrıca salgının sağlığın önemini artırdığına atıf yapan Kırmızı, tamamlayıcı sağlık sigortasına ilginin bu yıl da sürmesini beklediklerini kaydetti.‘SERMAYE PİYASASI’ İÇİN SİGORTA GEREKLİSektörün yeni gündemine ilişkin farklı bir noktaya dikkati çeken Marsh Türkiye Başkan Yardımcısı Servet Gürkan, “sermaye piyasası” yatırımlarının bugün için herhangi bir koruması olmadığını, bu konunun en kısa sürede çözüme kavuşturulması gerektiğini söyledi. Bunun hem yatırımcıların korunması hem sermaye piyasasının gelişmesi açısından çok büyük önem taşıdığını anlatan Gürkan, TSPB’nin yayımladığı “Araştırma ve Analist Raporları İlkeleri Yönergesi”ne atıfla şunları söyledi: Yatırım yapılacak kurumun gerekli sigortaları yaptırdığının kontrol edilip, bu durumun raporlara eklenmesi yatırımcının korunması, bilgilendirilmesi ve güven duyması açısından çok yararlı olacak.”SİGORTA ŞUBELERİNE OLAN İHTİYAÇ ARTACAKPandemi ve doğal afetlerin sigortanın önemini artırdığını belirten Sigorta Gross Genel Müdürü Abdurrahman Köse, “Sigorta şubelerine olan ihtiyacın önümüzdeki süreçte daha da artacağını söylemek mümkün. Potansiyeli gören yatırımcılar için de, pusula sigorta şubeliğini gösteriyor” dedi. Şirket olarak sigorta sektöründe girişimci olmak isteyen kişilere destek olduklarını belirten Köse, halen 20 sigorta şirketiyle anlaşmaları bulunduğunu, bu yıl Türkiye genelinde 40 sigorta şubesi açmayı hedeflediklerini belirtti.‘HAYAT SİGORTASI VE BES’E YÖNELİM OLDU’AvivaSA’nın, 2020 finansal sonuçlarına göre, otomatik katılım dahil toplam BES’te 2019 sonuna kıyasla yüzde 32 artışla 30.5 milyar TL’lik fon büyüklüğüne ulaştığı, katılımcı sayısının da 1.5 milyonu aştığı açıkladı. Şirketin hayat ve ferdi kaza prim üretimi de yüzde 35 artarak 1.3 milyar TL’e yükseldi. Dönemsel net kâr da 350 milyon TL oldu. Geçen yılı, küresel Covid-19 salgınının etkilerine rağmen özel sektörde fon büyüklüğü açısından sektör lideri olarak kapatma başarısını gösterdiklerini belirten AvivaSA Genel Müdürü Fırat Kuruca, şu noktaya dikkati çekti: “Pandemi sürecinde toplumda tasarruf bilinci önemli şekilde arttı. Bu durum tüketicilerin hayat sigortası ve BES’e yönelmesini sağladı.”SEKTÖR AŞI LOJİSTİĞİNDE BÜYÜK SINAV VERECEKIBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği Üst Yöneticisi Murat Çiftçi, birçok zorlayıcı unsurun yer aldığı en büyük lojistik operasyonunda Covid-19 aşısı sevkıyatlarının, sigorta sektörü açısından toplam 100 milyar dolarlık bir değere ulaştığı belirtti. Çiftçi, şu bilgileri verdi: “IATA ve DSÖ’ye göre aşıların yüzde 25’i soğuk zincirdeki sıkıntılar sebebiyle kullanılamaz hale gelecek. Sevkıyatların ısı kontrollü konteynırlarla zarar görmesi durumunda 15-50 milyon dolar arası kayıp yaşanabileceği ve sigorta şirketlerinin bu tutarda tazminat yüküyle karşılaşabileceği hesap ediliyor.” Öte yandan Uluslararası Nakliyat Sigortaları Birliği’ne göre son bir yılda 600 milyon dolar kargo sigorta hasarı yaşandı.HASARDA İLK 5 GÜN ÖNEMLİTürkiye Sigorta Eksperleri Derneği (TÜSED), 2 Şubat’ta İzmir’de yaşanan sel afetine ilişkin açıklamada bulunurken, hasarla karşılaşan tüm sigortalılara da uyarılar yaptı. Derneğin açıklamasında branş farkı olmaksızın hasarın ortaya çıktığı an itibarıyla sigortalı yurttaşların 5 gün içinde sigorta şirketine ihbarda bulunması ve dosya açtırması gerektiğinin altı çizilirken, TÜSED Genel Sekreteri Selim Kesici, vatandaşların poliçeden kaynaklanan haklarının zarar görmemesi amacıyla hasar dosyasını ivedilikle açması ve sigorta eksperlerinin yönlendirmelerine uyması konusunda uyarılarda bulundu. Kanunen bağımsız ve tarafsız olan sigorta eksperinin tanzim ettiği ekspertiz raporunun delil niteliği taşıdığını hatırlatan Kesici, ayrıca sigorta poliçesi olmayan yurttaşların da özellikle hasarının rücu imkânı olabileceği olaylarda sigorta eksperlerinden hasar tespiti talebinde bulunma hakkına sahip olduğunu hatırlattı. Bu tür talepler için TÜSED’e başvurulabilir.CİGNA TAMAMLAYICI SAĞLIK DA SUNACAKCigna Sağlık Hayat ve Emeklilik’in, sağlık sigortacılığına tamamlayıcı sağlık sigortası ürünüyle giriş yaptığı açıklandı. Covid-19 gibi tüm salgın hastalıkları kapsamına alan yeni ürün, “yatarak tedavi teminatı” ile bireysel ve kurumsal müşterilerle buluşacak. Göz ve diş sağlığı, online doktor gibi ücretsiz hizmetler bulunan yeni üründen 0-55 yaş aralığındaki herkes ve 14 gününü doldurmuş yenidoğan bebekler faydalanabiliyor. Ayrıca, 18 yaş altı için ebeveyn ile birlikte sigorta yapma şartı da yok.GROUPAMA’DAN ÖZEL KASKO UYGULAMASIGroupama Sigorta’nın, kasko poliçesi sahibi müşterilerinin yararlanabileceği “Oto Ekspres’O” başlıklı özel bir hizmet başlattığı açıklandı. Bu tür poliçe sahipleri, hasarsızlık indirimini koruma imkânı, onarım süresince ikame araç, servislere 7/24 araç kabulü, orijinal parça değişimi, 2 yıl garantili araç onarımı, vale hizmeti, yakın noktalara sigortalıyı mobil araçla bırakma hizmeti, dezenfeksiyon ve ozon ile sterilizasyon hizmeti ile cilalı şampuanla temizleme gibi avantajlardan faydalanabiliyor.KANSERLİ ÇOCUKLAR İÇİN YENİ İŞBİRLİĞİ BAŞLATTILARMetLife Emeklilik ve Hayat’ın, Kanserli Çocuklara Umut Vakfı (KAÇUV) ile yapılan işbirliği kapsamında, kanser veya kritik hastalıklar teminatı bulunan ürünlerini satın alan müşterileri adına kanser tedavisi süren çocuklara ve ailelerine destek olacağı açıklandı. MetLife Emeklilik ve Hayat Genel Müdürü Deniz Yurtseven, “Faaliyet gösterdiğimiz ülkelerde eğitim ve sağlık gibi alanlardaki toplumsal sorunlara sosyal sorumluluk projeleriyle çözümler üretmek bizim için büyük önem taşıyor” derken, KAÇUV Başkanı Prof. Dr. İnci Yıldız ise Türkiye’de her yıl yaklaşık 3 bin 500 çocuğa kanser tanısı konduğunu vurguladı. Serhat Aligil

Cihat Aşkın:‘Hayatımın enönemli köşe taşlarından biri’

Cihat Aşkın: ‘Hayatımın en önemli köşe taşlarından biri’ Müzik hayatına kurumsal olarak birçok yapı kazandıran Türk keman okulunun uluslararası temsilcisi Cihat Aşkın’ın İKSV 49. Müzik Festivali Onur Ödülü heyecanını paylaştık. İstanbul Müzik Festivali 2012 Onur Ödülü Prof. Dr. Cihat Aşkın’a, “keman sanatçısı, besteci ve akademisyen olarak ülkemizde çoksesli Batı müziğinin gelişip yaygınlaşmasına yönelik çalışmaları, Türk bestecilerin eserlerinin seslendirilmesi ve yurtiçi ve yurtdışında tanıtılmasındaki uğraşları, eğitimci kimliği, Türkiye’nin dört bir yanında keşfedilmeyi bekleyen nice yetenekli çocuğun eğitimi ve gelişimi için gösterdiği eşsiz çabaları ile kültür sanat ve müzik eğitimi alanına yaptığı katkılardan ötürü” sunuldu. Ödül töreni, 3 Haziran 2021 akşamı yapılacak açılış konseri öncesinde gerçekleşecek.- Bu ödülü anlamlı kılan nedir?İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın (İKSV) 49. İstanbul Müzik Festivali Onur Ödülü’ne layık bulunmak, hayatımın en önemli köşe taşlarından biri. İstanbul âşığı olarak onun kültürler arası eşsiz yerini sanatla en güzel ve dokunaklı olarak ifade edebilirsiniz. İKSV ise ülkemizin, dünyada kültür alanında en fazla tanınan, takdir gören ve sürekliliğe sahip kurumu. İKSV ve bünyesindeki festivaller dünyadakilerle yarışacak ölçekte. Benim bu ödüle layık görülmem ise festivalde artık yeni bir dönemin başladığını gösteriyor. Neredeyse yaşıt olduğum festival ile büyümüş olmak, festivalin sadece İstanbul’un değil, o günün genç kuşaklarına ve sanatçılarına neler kattığını, ne gibi kapılar açtığını görmek bakımından çok önemli. Geçmişte bir müzik öğrencisi olarak festival gişelerinde saatlerce ve coşkuyla sıra beklediğim günlerden festivalin genç yıldızlarından biri olarak sahnelerde yer aldığım günlere, yıllar içinde bir genç sanatçı olarak uluslararası kariyerimde olumlu katkıları olacak projelere davet edilmem, festivalin eğitim, kültür ve sosyal komitelerinde yer almam ve adeta kültürel kimliğimin İstanbul kültürü ile özdeşleşmesi, iki dünyanın merkezi olan bu güzel şehrin sanatının uluslararası temsilcisi olan İKSV İstanbul Müzik Festivali tarafından onur ödülüne layık görülmem benim için çok anlamlı. Bu toprağın kültürünü uluslararası ölçekte yarım yüzyıldır temsil eden İKSV hiç kuşkusuz dünyaya açılan en önemli penceremizdir.- Festivalin yaratıcısı Nejat Eczacıbaşı ile de tanışmış olmalısınız?Kendisiyle Uluslararası Rektörler Konferansı sebebiyle vermiş olduğum konserde tanıştım. Nejat Bey çalmış olduğum Mozart Sonat esnasında yanıma gelerek müziğimi bir dakika olsun gözlerini ayırmadan dinledi; o zamana kadar keman çalmış olduğunu bilmiyordum. Bu konser sonrasında YÖK’ün kurucusu Prof. Dr. İhsan Doğramacı ve zamanın Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ergün Tuğrul bir araya gelerek benim Prof. Ayhan Turan ile başladığım eğitimime İngiltere’de Royal College of Music’de Rodney Friend ve The City University’de Yfrah Neaman ile devam etmem için gerekli adımları attılar. Araştırma görevlisi sıfatıyla beni yurtdışına göndermek ve ileri derecede eğitimimi tamamlayıp yurda dönerek ülkeme faydalı olmam gerektiği konusunda bana nasihatlerde bulundular. Onlar, Cumhuriyet kuşağı insanları olarak çok farklıydı. Onlar sayesinde kültür ve sanat alanında çok büyük mesafeler kat ettik.- Bu yıl festival açık hava konserleri ile yapılacak. Ödül de böyle bir konserde verilecek. Klasik müzik için açık hava konserleri verimli olur mu?İKSV ailesi son derece yetenekli, birbirinden üretken ve inovatif kişiliklerle doludur. Ben yıllar içerisinde sadece sanatçı olarak değil eğitim, burs ve çeşitli sanatsal komitelerinde de onlarla birlikte oldum. Çalışma sistemleri ve yaratıcılık yetenekleri sayesinde festivalin sürekliliğini sağlayarak her sene yeni bir tat kattılar ve bu sene dünya çapında salgın sebebiyle açık havayı değerlendirmeye karar verdiler. İstanbul, tarihi ve doğal güzelliklerle dolu bir dünya şehri. Dolayısıyla bu tarihi güzellik, sanatla ve üstelik İKSV’nin yaratıcı gücüyle birleşince ortaya muhteşem bir tablo çıkacak. Açık hava konserleri zaten daha evvelki yıllarda da verildi ve izleyicilerin yoğun ilgisiyle karşılaştı.- Çok yoğun yurtiçi, yurtdışı konser ve eğitim çalışmaları olan bir sanatçısınız. Pandemi süreci sizi nasıl etkiledi?2020 yılı benim hayatımın önemli turnelerle dolu bir yılı olacaktı. San Francisco konserim, Londra Cadogan Hall konseri, Brezilya turnesi ve Almanya Beethoven 250 turnesi gibi büyük etkinlikler yanı sıra Avrupa, ABD ve Rusya’da resitaller ve konserler olacaktı. Tüm bunların bazıları ertelendi, bazıları ise iptal oldu. Salgın başlar başlamaz, başlıca görevimin halka umut ve yaşama sevinci vermek olduğunu düşündüm. Başlıca vazifem, konser salonlarının açılmasını beklemek değil, olduğum yerden sanatımı icra ederek halka ulaşmak idi. Elimizdeki telefonlar, bilgisayarlar bunun için biçilmez kaftandı ve ilk online konserlere başladıktan sonra tam 144 konser verdim. Ücretsiz olarak verdiğim bu konserler, ücretsiz dersler, konuşmalar ve halkı birlik içerisinde salgının kötü etkisinden kurtarma yolunda sarf ettiğim çabalar hem beni ayakta tuttu hem de bana inanmış kitlelere umut verdi. İmkânlar ölçüsünde canlı konserler, konser ve CD kayıtları, besteler ve düzenlemeler yaptım. Bu arada değerli besteci piyanist Aydın Karlıbel benim için bir keman konçertosu besteledi. Salgın döneminin ürünü olan bu konçertoyu ilk fırsatta seslendireceğim.- Öğrencilerinizle nasıl bağ kurabildiniz?Tüm bu geçirdiğimiz süreçte Cihat Aşkın ve Küçük Arkadaşları (CAKA) projesi devam etti. Bunun yanı sıra Cihat Aşkın Gençlik Atölyeleri’ni (CAGA) kurdum ve yetenekli gençlerden oluşan Aşkın Ensemble’ı, Aşkın Academia şemsiyesi altında bir araya topladım. Dünyanın en büyük ölçekli ilk online yaz okulunu gerçekleştirdik. Otuz uluslararası öğretmen ile yaptığımız yaz okuluna katılım oldukça ilgi çekti. Bu süreç zarfında öğrencilerimizle sağlık koşulları gereği sanal ortamda çalıştık.‘ARADIĞIM ÜÇ ŞEY: ÖZGÜN FİKİR, LİYAKAT VE SÜREKLİLİK’- Yerel yönetimlerin kültür sanata desteği nasıl olmalı?Bizim ülkemizde devlet ya da belediyeler hemen hemen aynı zihniyete sahip. Kurumlaşma adına bürokrasiden kurtulamazlar. Bürokrasi gerekli ama yaratıcılığı öldüren bürokrasi faydalı değil. Bizde mevzuatlar incelendiğinde bir işin nasıl ve neden yapılmaması gerektiği sonucu çıkarılır. Bugün devlet ya da belediye bir fikir üretmiyor; dış paydaşlardan bekliyorlar. Onlar da ürettikleri fikirleri bürokrasi engeli yüzünden gerçekleştiremiyor. 21. yüzyılda vizyon sahibi olan ve fikir üreten kurumlara ihtiyacımız var. Bunu da demokratik paylaşımlarla, yani özel teşebbüs fikir sahiplerinin projelerde kurumlarla birlikte paydaş olması ve önlerindeki bürokratik engellerin kaldırılması ile olacağı kanaatindeyim. Aradığım üç şey ise özgün fikir, liyakat ve süreklilik. Gülçin Gülan

Filtresizçalışan Afşin Termik Santralı’nın yarattığıkirlilik yine gündemde

Filtresiz çalışan Afşin Termik Santralı’nın yarattığı kirlilik yine gündemde Türkiye’nin havası en kirli şehirlerinden Kahramanmaraş’ta, çevre mevzuatına uymadığı için geçici süreyle kapatılan Afşin Termik Santralı’nın kirliliği yağan karla birlikte bir kez daha gözler önüne serildi. Santral çevresini kara kar kapladı. Türkiye’nin havası en kirli şehirlerinden Kahramanmaraş’ta, çevre mevzuatına uymadığı için geçici süreyle kapatılan Afşin Termik Santralı’nın kirlilik yağan karla birlikte bir kez daha gözler önüne serildi. Santral çevresini adeta kara kar kapladı. Bölge sakinleri duruma isyan ederek santralın kapatılmasını istedi. CHP Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç, santrala filtre takılmadığını vurgulayarak “Afşin Termik Santralı kül ve zehir saçmaya devam ediyor. Filtre takılmadığı gibi çok fazla kapasite üstü çalıştırılıyor” dedi. TEMA Zonguldak İl Temsilciliği, şubat ayı başında Afşin termik Santralı’ndan ötürü yağan karın karaya dönmesinin ardından “Kara kar yağmasına izin vermeyin” başlığıyla bir imza kampanyası başlattı. Kampanya açıklamasında “Afşin ve Elbistan ilçeleri, 2020’de altı ay derin bir nefes almıştı ama kömürlü termik santrallar yeniden çalışmaya başladığından beri bölgeye yine kara kar yağıyor. 2020 yılının ilk altı ayında gerekli çevre yatırımı olmadığı için kapatılan kömürlü termik santrallar yatırımlarını tamamlamadı. Buna rağmen ‘geçici faaliyet belgesiyle’ tekrar çalışmaya başlandı. Halk sağlığını korumak amacıyla artık muafiyet verilmeyeceği söylenen santralların, havamızı kirletmeye devam etmesine #İzinvermeyin demek için kampanyamızı tekrar imzaya açtık’’ denildi.‘ARTIK KAPATILSIN’Gazetemize konuşan Hayatı ve Doğayı Koruma Platformu sözcüsü bölge sakini İbrahim Yalçın, “Edindiğimiz bilgiye göre santralda başından beri filtre yok. Hiç takılmadı. Çıkan buharın üzerine kireç püskürtüyorlar. Kül yüzünden siyah oluyor. Kar eridikten sonra toprağın rengi değişiyor. Gri oluyor. Orada yaşayan çocukların hepsi hasta. Hasta doğan çocuklar var. Bu termik santralın 30 yıl ömrü vardı, 34 yıl oldu. Kanuna uygun hale getirilemiyor. Artık kapatılmalı” dedi. CHP’li Ali Öztunç da “‘Filtre takılacağı iddia edildi. Filtrenin takılma işleminin sürdüğü belirtiliyor ama verilen sözler tutulmadı. 1 Ocak dendi olmadı. 1 Şubat dendi yine olmadı. Filtre hâlâ takılmadı. 2 ünite çalıştırılması gerekirken bazen 3 ünite çalıştırılıyor. Enerji Bakanlığı bu konuda cezalar kesti ama şirket umursamıyor. Filtresiz üretime devam ediyor. Kar her yerde beyazdır ama Afşin ve Elbistan’da karadır” diye konuştu. Hazal Ocak

Ordu’nun tarihi mirasıAsar KayasıHES tehdidi altında

Ordu’nun tarihi mirası Asar Kayası HES tehdidi altında Ordu Çevre Derneği (ORÇEV) Başkanı Ertuğrul Gazi Gönül, Turnasuyu Irmağı’na yapılmak istenen HES’in arkeolojik özelliği olan Asar Kayalarını olumsuz etkileyeceği belirtti. ORÇEV Başkanı Ertuğrul Gazi Gönül ve yönetim kurulu üyesi Coşkun Özbucak, Ordu Saraycık Mahallesi’nde Asar Kayası olarak adlandırılan alanda incelemelerde bulundu.İncelemelerin ardından bir açıklama yapan Gönül, “Arkeolog arkadaşımızla birlikte inceleme yaptık. Bulgular burasının bir yaşam alanı olduğunu gösteriyor. Asar Kayaları Turnasuyu Irmağı Havzası’nda yer alıyor. Burada HES projesi var. İki kez mahkeme kararı ile durduruldu. Yeniden ÇED süreci başlatıldı. HES buraya zarar verecek. Ayrıca taşocağı var. Kurul Kalesi’nin altındaki gibi buranın da taşocağı nedeniyle zarar görme tehlikesi bulunuyor. Bu nedenle incelemeler tamamlanmalı ve Asar Kayaları bir an önce arkeolojik sit alanı ilan edilmelidir” dedi.ORÇEV yöneticilerinin görüştüğü Saraycık Mahalle Muhtarı Nazım Kurnaz da bölgede arkeolojik inceleme yapılması için başvurduğunu açıkladı. Kurnaz, “Burası önemli bir yer. Büyüklerimiz dilden dile dolaşan bir efsane anlatıyor. Buraya kadar deniz gelirmiş. Ordu Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü’ne arkeolojik inceleme yapılması için dilekçe verdim. Dilekçem Samsun’a gönderildi. Takip ediyorum. Buradaki tarihi miras gün yüzüne çıkarılmalı, turizme kazandırılmalı” dedi. Cemil Ciğerim

Kuzey Kıbrıs CumhurbaşkanıTatar: Türkiye'nin garantörlüğükırmızıçizgimizdir

Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı Tatar: Türkiye'nin garantörlüğü kırmızı çizgimizdir Cumhurbaşkanı Tatar, yaptığı yazılı açıklamada, yakın zamanda Kıbrıs konusuyla ilgili Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde, garantör ülkelerin de katılımlarıyla gayriresmi 5+1 toplantının gerçekleşmesine yönelik girişimler gündemdeki yerini koruduğunu bildirdi. Bu süreçte Güney Kıbrıs tarafının tahriklerinin de yoğunlaşarak devam ettiğini kaydeden Tatar, "Türkiye'nin garantörlüğünün kaldırılmasını ve Türk askerinin Kıbrıs'tan uzaklaştırılmasını" talep eden Güney Kıbrıs tarafının, Türk tarafının kırmızı çizgilerinden olan "egemen eşitliğin" kabul edilemeyeceğini bir kez daha açıkladığına vurgu yaptı. Tatar, Güney Kıbrıslı Müzakereci Andreas Mavroyannis'in bu açıklamayı yaparken "Türk tarafının egemen eşitlik talebi memleketin sonu olacaktır" ifadesini kullanarak, Güney Kıbrıs 'zihniyeti'nin değişmediğini ve asla değişmeyeceğini bir kez daha gözler önüne serdiğini belirtti.Tatar, "Mavroyannis'in kullandığı 'memleket' ifadesine göre, Kıbrıs'ın tek sahibi ve efendisi sadece Rumlardır ve Kıbrıs Türk halkı azınlıktır. Rum Yönetimi lideri Nikos Anastasiadis de bugüne kadar yaptığı pek çok açıklamada 'Kıbrıs Türkleri azınlıktır, azınlıkların da egemenlik ve siyasi eşitlik hakları yoktur' diyerek köhnemiş, ırkçı ve hakimiyetçi Rum zihniyetini gözler önüne sermiştir" ifadelerini kullandı."Türkiye'nin garantörlüğü, Türk askerinin Kıbrıs'taki varlığı, egemenliğimiz ve siyasi eşitliğimiz, bizim kırmızı çizgilerimizdir ve bunlardan asla vazgeçilemez." diyen Tatar, bunlardan vazgeçmenin, Rum boyunduruğu altına girmeyi kabul etmek olduğuna işaret etti.'GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ'Tatar, Kıbrıs konusuyla ilgili olarak yıllardır devam eden müzakere süreçleri ile Mont Pelerin ve Crans Montana görüşmelerinin karşı tarafın köhnemiş zihniyeti ve olumsuz tutumu nedeniyle sonuçsuz kaldığını belirterek, federasyona dayalı çözüm modelinin tükendiğinin ortaya çıktığını ifade etti. Tatar, Kıbrıs ve bölgenin yararına yönelik yan yana yaşayan, eşit haklara sahip ve egemen eşit iki devlete dayalı çözüm modelinin kendileri tarafından gündeme getirildiğine değindi.Bu çözüm modelinin bölgenin en güçlü ve en büyük ülkesi olan Türkiye tarafından da desteklendiğinin altın çizen Tatar, şöyle devam etti:"Egemen eşit iki devlete dayalı çözüm modeli uluslararası alanda da destek bulurken, Rum tarafı bilinçli ve sistematik bir şekilde kabul edilemez taleplerde ve tahriklerde bulunarak gerginliği tırmandırmaktadır. Temennimiz egemen eşit iki ayrı devlete dayalı çözüm modelinin hayata geçirilmesidir. Rum tarafın tüm tahriklerine rağmen, bu yolda uğraşlarımız devam edecek ve geri adım atmayacağız." cumhuriyet.com.tr

Metropoll Araştırma:İktidarının oy oranıyüzde 37.2, muhalefetin yüzde 43 ve kararsızlar yüzde 18.6

Metropoll Araştırma: İktidarının oy oranı yüzde 37.2, muhalefetin yüzde 43 ve kararsızlar yüzde 18.6 MetroPOLL Araştırma Şirketi'nin başkanı Özer Sencar sosyal medya hesabından Ocak ayı araştırmasını paylaştı. Sencar, kararsızların oy dağılımı yapılmadan iktidarın oy oranın yüzde 37.2 olduğunu söyledi. Sencar, iktidarın oy oranının yanı sıra muhalefetin de oy oranını açıklarken, "Muhalefetin oy oranı yüzde 43 ve kararsızlar yüzde 18,6'dır" dedi.Özer Sencar, kararsızların oy dağılımından sonra ise "İktidarın oyu yüzde 45,7 ve muhalefetin oyu yüzde 52,8 olarak hesaplanmıştır" ifadesini kullandı.Kararsızlar oransal dağıtılacak olursa iktidarın oyu %45,7 ve muhalefetin oyu %52,8 olarak hesaplanmıştır. Kararsızların oransal dağılmasını beklemeyiz ancak ısrarlı istekler üzerine bir fikir vermesi için oransal dağıtarak paylaşıyorum.— Ozer Sencar (@ozersencar1) February 15, 2021Sencar, paylaşımında araştırmanın verilerine ilişkin ise ayrıntılı bir veri sunmadı. cumhuriyet.com.tr

Sağlık Bakanlığıortalama il-vaka sayılarınıaçıkladı: Sınırlamalar bu verilere göre bölgeselleştirilecek

Sağlık Bakanlığı ortalama il-vaka sayılarını açıkladı: Sınırlamalar bu verilere göre bölgeselleştirilecek Türkiye salgınla mücadelede, bölgesel önlemleri hayata geçirmeye hazırlanıyor. Bu kapsamda ilk kez, il bazında 7 günlük vaka sayıları açıklandı. Verileri Twitter hesabından duyuran Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Yerinde karar dönemindeyiz" diyerek, şehir bazında sınırlamalar dönemine geçildiğini duyurdu. Türkiye salgınla mücadelede, bölgesel önlemleri hayata geçirmeye hazırlanıyor. Bu kapsamda ilk kez, il bazında 7 günlük vaka sayıları açıklandı. Verileri Twitter hesabından duyuran Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Yerinde karar dönemindeyiz" diyerek, şehir bazında sınırlamalar dönemine geçildiğini duyurdu.Bakan Koca, son basın toplantısında, haftalık verilere göre, il hıfzıssıhha kurullarının önlemler noktasında karar alacağını duyurmuştu.Sağlık Bakanlığı'nın internet sitesinde yer alan haritada, 100 bin kişi baz alınarak, bir hafta içinde günlük ortalama kaç vakanın tespit edildiği duyuruldu.Buna göre, Doğu Karadeniz'deki beş il, vaka sayıları ile öne çıkıyor.Samsun'da 171,9, Ordu'da 194.42, Giresun'da 184,34, Trabzon'da 228,2 ve Rize'de 202,44 günlük ortalama vaka tespit edildi.5.7 milyon kişinin yaşadığı Ankara'da ortalama vaka sayısı 100 bin kişide 35,49 olarak tespit edildi. Bu veriye göre Ankara'da günlük ortalama vaka sayısı 2 bine çok yakın. Ancak karşılaştma noktasında, nüfusu Ankara'nın yaklaşık 4'te 1'i kadar olan Samsun'da (1.3 milyon) şehir bazında vaka sayısı ortalama 2200 civarında seyrediyor.Sağlık Bakanlığı haritasında da bu beş Doğu Karadeniz ili, farklı bir renkle gösterilmiş durumda.Günlük vaka sayısının 200'ün üzerinde olduğu iki ilden Rize'deki veri, yaklaşık her 500 kişiden birinin koronavirüs testinin pozitif çıktığını ortaya koyuyor.İSTANBUL'DA HER 1700 KİŞİDEN BİRİ VAKA OLARAK KAYDA GİRİYOR100 bin kişide, ortalama günlük vaka sayısında birinci sırada olan Trabzon nüfusu ile veriler karşılaştırıldığında, yaklaşık her 440 kişiden birinin koronavirüs testinin pozitif çıktığını ortaya koyuyor.Son basın toplantımızda illerimizdeki vaka sayısını paylaşacağımızı belirtmiştim. Bundan sonra her hafta başında 7 günün vaka sayısını ilan edeceğiz. Yerinde karar dönemindeyiz. https://t.co/RVlhe7oIYm pic.twitter.com/Uq4k2Tfmiz— Dr. Fahrettin Koca (@drfahrettinkoca) February 15, 2021İstanbul'a ilişkin veriler ise son bir haftada kentte ortalama günlük 9300 vakanın tespit edildiğini gösteriyor. Bu da yaklaşık her 1700 kişiden birinin vaka olarak tespit edildiğini gösteriyor.Nüfusa oranla en az vakanın bulunduğu illerden biri de Van. Kentte koronavirüs tespit edilme oranı yaklaşık 6500 kişide bir.Güney doğu illeri, nüfusa oranla, koronavirüs vakalarında en düşük değerleri ortaya koyuyor.Sağlık Bakanı Koca, sınırlamaların, bu değerlere göre, bölgeselleştirileceğini, sıkılaştırılacağını veya hafifletileceğini söyledi./Archive/2021/2/16/065844033-saglik-bakanligi-ortalama-il-vaka-sayilarini-acikladi-sinirlamalar-bu-verilere-gore-bolgesellestirilecek_1.jpg BBC Türkçe




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter