News - Haberler
Tüm dünyada olduğu gibi bugün Türkiye'de de 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günüanılıyor
Tüm dünyada olduğu gibi bugün Türkiye'de de 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü anılıyor Sanatsız kaldığımız bu pandemi günlerinde Türk Tiyatrosu’na büyük emek vermiş ustalarımızın fotoğraflarından bazılarını siz okuyucularımızla paylaşmak istedik. (Fotoğraf: Genco Erkal’ın (ortada) Abdülcanbaz’ı oynadığı oyundan bir kare)“Tiyatro, yetiş imdadıma!Uyuyorum, uyandır beni, karanlıkta kayboldum, yol göster bana ya da bir ışık yak.”(Ariane Mnouchkine’in 2005 Dünya Tiyatrolar Günü bildirisinden.)/Archive/2021/3/27/042346968-ekran-goruntusu-2021-03-27-042331.jpgMüşfik Kenter ve Yıldız Kenter “Seneye Bugün” adlı oyunda.ÖZDE BİRİZ, YAŞADIĞIMIZIN ÖZÜ İSE DURUMJapon halk tiyatrosu “kabuki”yi yakın dostlarımdan biri icat etti, biliyor musunuz? Yine Japon tiyatrosunda ilk kez kadınların da rol aldığı “noh”u da kapı komşum icat etmiş. Ortaoyunumuzu Endonezyalılar ortaya çıkarmış olmalı, Endonezya halk tiyatrosu “ludruk”u Çinliler, Çin operasını ise Antik Yunan, tragedyaları Kızılderililer... Olamaz mı? Olabilir elbette... Tiyatro, bir yaşantı parçası anında bir durum çevresinde ve/veya odağında buluşan insandan insanla insana ise... değişen, dönüşen, gelişen. İşin en çarpıcı sihri de burada oluşan etkileşimin hem bireyin özel yaşantısına hem de yaşamdan yaşama aktarılması. İnsan özde bir çünkü, tiyatro ise -herkes bilir, söyler- insanlığın ortak mirası. Özü durum çünkü ne yaşıyorsak. Yaşamın tamamı yürüyen anlarda değişip duran durumlardan oluşuyor. İnsan da bu değişken durumlar(l)a iyi, güzel, doğru üçlüsünü de gözeterek uyumlanma gayreti içinde ömrünü tamamlıyor, deneyimlediğini iletiştiği herkese her şeye, çoğu zaman iletiştiğini bilemediği tüm varlığa teslim ederek. /Archive/2021/3/27/042315046-1979.jpgZeki Alasya ile Metin Akpınar, Muhsin Ertuğrul’un fotoğrafının önünde.SEYREDEREK SEYRE ÇIKMAKPeki, bir ömür yeter mi insanın ömrün(c)e alabileceği öğreniyi, salt kendi başından geçenle deneyimlemesine? İşin en eğlenceli sihri ise burada yardıma koşanın drama oluşu, diğer deyişle durum sanatı. Bizim Türkçeye alırken “acıklı” diye benimseyip “durumlar dizisi” anlamına gelebilecek yönünü es geçtiğimiz. İşte bu drama sanatına, düşünce, duyu, duygu, algı, sezgi, hafıza, daha bir dolu deneyim aracına sahip insan esinlenmek, gelişmek, iyileşmek için gereksinim duymuş. Olaylar, nesneler, doğa ve birbiriyle duygudaşlık ederek ilişki kurmak için seyrederek etkileşmeyi icat etmiş. Bu seyirlikle geçişerek acıklı, gülünç, saçma halleriyle yüzleşmesi bir yana, iyi vakit geçirmek de cabası. Seyirlik için ise bir seyir yeri gerek, işte “tiyatro” sözcüğü oradan miras bize, Antik Yunan’da seyir yeri anlamına gelen “theatron”dan. Burada durumları oynayan ile sey(i)reden insan, anda anla yürüyen bir daire, anda kalan değil. An sürekli ilerlediğine göre anda kalmak zaten mümkün değil ama tüm insan soyumuz gibi bilmeden ya da bilerek anda yürüyebiliriz. Tiyatro işte insanın en hızlı, en çarpıcı, en etkili etkileştiği... seyre çıkarak an içine. Yaşasın durum sanatı an boyunca, yaşasın tiyatro anlar oldukça. Sanata evet. Nurdan DumanSonbahara ertelediği aşılama hedefini yeniden yazaçekti
Sonbahara ertelediği aşılama hedefini yeniden yaza çekti Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Bilim Kurulu toplantısı sonrasında, sonbahara ertelediği aşılama hedefini yeniden yaza çekti. Koca, nisanda geleceğini söylediği 100 milyon doz aşının da mayıs sonunda ulaşacağını belirtti. Türk Tabipleri Birliği (TTB) İkinci Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten, Türkiye’de koronavirüse karşı aşılama hedeflerinin sürekli değiştirilmesine ilişkin, “Şu an belirgin olan, elde aşı olmadığı. O yüzden sürekli gelecek dozlar ve tarihlerde ötelemeler oluyor” dedi. Rus Sputnik V aşısı için ocak ayında anlaşma imzalandığının açıklanmasına karşın, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın önceki gün “Sputnik’in tedariki için ilk görüşmelere başlanmıştır” dediğine dikkat çeken Ökten, “Bakanlık gerçekten bunları görüşüyor mu görüşmüyor mu bilmiyoruz. O yüzden sürekli kendileriyle çelişen ve kendilerini yalanlayan açıklamalar yapıyorlar” ifadelerini kullandı. Sarp SağkalDevletin duyarsız kaldığıkadınlardanİçişleri BakanıSüleyman Soylu’ya tepki
Devletin duyarsız kaldığı kadınlardan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya tepki Türkiye’nin, Cumhurbaşkanı kararıyla ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine tepkiler sürerken İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, “Kimse ‘benim başıma bu iş geldi ve devlet bana bu konuda duyarsız davrandı’ diyemez” sözlerine devletin duyarsız kaldığı kadınlar tepki gösterdi. Oğluna istismarda bulunan hâkim eski eşine karşı yıllardır hukuk mücadelesi veren, açtığı hiçbir davayı kazanamayan Aynur Erzengin, “5.5 yıldan beri oğlumu bu istismardan korumaya çalışıyorum. Oğlumu korumaya çalıştıkça sürekli ceza alıyorum. Sürekli akıl muayenesine gönderiliyorum. Adamın 6 tane istismar raporu var buna rağmen çocuğun velayeti istismarı yapan babaya verildi. Dünyada ilk kez böyle bir karar verilmiş. Artık midem bulanıyor. Süründürdüler, ellerinde oyuncak oldum. Anne delidir, böyle bir olay yoktur diye sürekli kapatmaya çalışıyorlardı. Ben bir yandan oğlumu o adamdan korumaya çalışırken bir yandan hâkimler sürekli bana ceza veriyor. Hukuk filan her şey bitmiş. Sayın Soylu, benim başıma çok adaletsizlik geldi ve devlet bana duyarsız kaldı. Ben diyorum, duyarsız kaldınız” ifadelerini kullandı. ‘KARAKOLDAN BENDEN ÖNCE ÇIKIYORDU’Aydın’da, boşandığı Murat Cem K. tarafından sürekli tehdit edilen, 46 kez şikâyette bulunmasına karşın sonuç alamayan ve sosyal medyadaki “Ölmek istemiyorum” paylaşımıyla sesini duyuran Zeliha Erdemir, sosyal medyanın baskısıyla sonuç aldığını ve elektronik kelepçe takıldığını kaydederek “Karakola gittiğimde bile bir şekilde beni gönderiyorlardı. Benden önce karakoldan çıkıyordu. Sanki hesap vermesi gereken kişi benmişim gibiydi hep. Koruma ve uzaklaştırma kararım vardı ama yine olanlar hep bu kararlar varken yapılmış şeylerdi. Bundan sonra ne olur, onu da bilmiyorum açıkçası. Sonrasında bu adam yine dışarıda, ömür boyu bu kelepçeyi takamazlar ya da ömür boyu benim peşimde bir sivil ekip gezmez” dedi. ‘ELİNDE PALA VARDI VE PALAYI BİLETTİ’Dayısı tarafından anneannesiyle birlikte 4 saat rehin alınan ve ölümle tehdit edilen Selma Hatun, şikâyetçi olmalarına karşın dayısının serbest bırakıldığını belirterek şunları söyledi: “Ağzımda torpil patlatma girişiminde bulundu. Elinde pala vardı. Palayı biletti ve vücudumun farklı yerlerine dokundurarak ‘Seni burdan burdan keseceğim ve Trabzon’un farklı yerlerine gömeceğim, bulamayacaklar’ tarzı ifadelerde bulundu. 4 saatin sonunda polisler alıp gitti. Elimizde hasta olduğuna dair raporlar vardı. Buna karşın savcı ‘Bu çocuk hasta değil’ dedi, serbest bıraktı. Bizim yerimize koysunlar kendilerini, bizim yaşadığımız korkuları yaşasınlar. İçselleştirsinler durumu, ondan sonra karar vermeye başlasınlar. Korku duyuyorum. Söyledikleri şeylerin altı boş kalmasın. Yasa var evet, ama altı boş uygulanmıyor.” Ece PiroğluBilecik Belediye BaşkanıŞahin, "Şiddete karşıolmak suçdeğil"
Bilecik Belediye Başkanı Şahin, "Şiddete karşı olmak suç değil" İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “İstanbul Sözleşmesi kimlerden korur?” başlığı ile billboardlara reklam veren Bilecik Belediye Başkanı Semih Şahin hakkında soruşturma başlatıldığını açıkladı. Bakan Soylu, sosyal medya hesabından yaptığı açıklama ile reklamın “toplumun tüm kesimlerine hakaret içerdiğini, öğretmenleri ve polisi zan altında bıraktığını” savunarak, suç duyurusu sonucu billboard’lar güvenlik güçlerince kaldırıldığını belirtti. Bilecik Belediye Başkanı Şahin, konuyla ilgili Cumhuriyet’e konuştu. Afişlerdeki metnin tümü okunduğunda, herhangi bir meslek grubuna kasıt olmadığının görülebileceğini belirterek şunları söyledi: “Soruşturma henüz bana gelmedi. İçişleri Bakanlığı suç duyurusunda bulunmuş, buna istinaden billboard’ları polis gözetiminde kaldırmışlar. Afişlerde yer alan metnin tümü okunduğunda polis ya da öğretmenlere yönelik bir kasıt olmadığı görülecektir. ‘Şiddet nereden ve kimden gelirse gelsin, her türlü şiddete karşıyım’ diyen bir metin o. Nihayetinde normal bir metin. Orada bir suç unsuru olduğunu düşünmüyorum. Kadına şiddete karşıyız ve bu sözleşme Meclis’te oybirliği ile geçmiş bir sözleşme. Bu yüzden tüm Meclisimizin de onayladığı sözleşmenin arkasındayız. Bu evrensel bir konudur. Şiddete karşı olmanın suç olduğunu düşünmüyorum. Şiddet nereden geliyorsa gelsin karşıyız. ‘Öğretmen, polise yönelik kasıt’ diyorlar fakat ben kendim emekli öğretmenim, annem babam öğretmen. Öyle bir kasıt olamaz.”SUÇ DUYURUSUBakan Soylu, Twitter hesabından yaptığı açıklamada "Toplumumuzun tüm kesimlerine hakaret içeren, Öğretmenlerimizi ve Polisimizi zan altında bırakan Bilecik'teki bilboardlar yaptığımız suç duyurusu sonucu güvenlik güçlerimizce derhal kaldırılmıştır. Bilecik Belediye Başkanı ve ilgililer hakkında Bakanlığımızca soruşturma başlatılmıştır." ifadelerini kaydetti./Archive/2021/3/27/010814114-021752056-ekran-goruntusu-2021-03-26-021733.jpg Erdem Sevgiİstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesiyle cumhurbaşkanımakamının yetki sınırlarıgündem oldu
İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesiyle cumhurbaşkanı makamının yetki sınırları gündem oldu TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un, sözleşmeleri feshetme yetkisinin cumhurbaşkanında olduğunu belirterek bunun Montrö Boğazlar Sözleşmesi için de geçerli olduğu yönündeki sözlerine tepkiler sürüyor. Emekli büyükelçi Uluç Özülker, “Montrö’ye dokunmak, Türkiye’nin başına yeni bir bela açmaktır. Elindeki yetkiyi, egemenlik hakkını ve hepsinden ötesinde denge unsuru olma vasfını ortadan kaldırmak anlamı taşır. Kimsenin buna hakkı yok. Bunu kaldırıp yerine yeni bir şey koymaya çalıştığınızda savaşa kadar götürür” uyarısı yaptı. Tarihçi Prof. Dr. Hakkı Uyar ise “Bu konu, Türkiye’nin hassas dengeleri, kılcal damarlarıyla oynamaktır” dedi. Emekli Büyükelçi Uluç Özülker, Montrö’nün, Lozan ile birlikte Türkiye’nin temel varoluş yasaları olarak görülmesi gerektiğini söyleyerek Montrö ile boğazların Türkiye’nin hâkimiyetinde olduğunun tespit edildiğini belirtti. “Montrö’yü sadece gemi geldi geçti diye görmemek lazım. Bunun ötesinde bir anlamı var” diyen Özülker, “Türkiye, burada hak ve yetki sahibidir. Herhangi bir şekilde Montrö bozulduğu takdirde, başımıza çorap öreriz” ifadelerini kullandı. Karadeniz’deki siyasi gelişmelere dikkat çeken ve Karadeniz’in “kaynamaya aday olan bir statüye doğru taşındığını” aktaran Özülker, “Bugün çıkıp da ‘çıktım’ dediğinizde, kimse size bunu yedirmez. Hep beraber baskı altına alırlar. Bu koşullar altında kendi ayağımıza kurşun sıkmamamız lazım” dedi. KİLOMETRE TAŞITarihçi Prof. Dr. Hakkı Uyar ise Montrö’nün birden fazla ülkeyi ilgilendirdiğine işaret ederek “Türkiye, dünya savaşa giderken, savaşın kapıda olduğu bir süreçte barışçı yollardan hem Hatay’ı aldı hem de boğazlarda tam egemenliğini sağladı. Bu, Sovyetler ve İngiltere arasındaki denge ve kurduğu barışçıl politikaları sayesinde oldu” dedi. Montrö’nün, Lozan’dan sonra sorunların çözümünde en önemli kilometre taşlarından birisi olduğunu vurgulayan Uyar, “İptal edildiğinde ve tekrar böyle bir konferans toplandığında Türkiye, Montrö’de elde ettiklerinden daha fazlasını mı elde edebilir, yoksa tavizler vermek zorunda mı kalır?” diye konuştu.TÜRK: YETKİSİNDE DEĞİLYazılı açıklama yapan eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ise “Türkiye’nin yürürlükteki en eski uluslararası antlaşmaları olan 98 ve 85 yıllık bu antlaşmalardan çekilmek veya bunları feshetmek, anayasanın 104. maddesinde sadece milletlerarası antlaşmaları onaylaması ve yayımlaması öngörülmüş olan Cumhurbaşkanının yetkisi içinde değildir. Kaldı ki böyle bir işlem, sonuçları itibarıyla TCK’nin 302. maddesinde ‘müebbet hapis cezası ile’ cezalandırılması öngörülen ‘Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak’ suçunu oluşturur” ifadesini kullandı. Sefa UyarDışişleri Bakanlığı’nın AB zirvesi ile ilgili açıklamasında somut adım beklentisi dile getirildi
Dışişleri Bakanlığı’nın AB zirvesi ile ilgili açıklamasında somut adım beklentisi dile getirildi Dışişleri Bakanlığı, “Yapıcı adımların koşullara bağlanması, belli alanlara değinilmesi ve kararların hazirana ertelemesinin ilişkilerde olumlu ivmenin kaybolmasına neden olabileceğine” işaret etti. Son dönemde yaşanan çalkantılı sürecin ardından karşılıklı işbirliği mesajlarıyla yeni bir yola giren Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinin yakın dönemdeki seyrini belirleyecek olan AB Liderler Zirvesi’nden “Türkiye’yle şartlı işbirliği” mesajı çıktı. AB liderleri, Türkiye’ye “Doğu Akdeniz’de tek taraflı adımlardan kaçınması” çağrısı yaparak haziran ayındaki zirveye kadar atılacak adımların takip edileceğini bildirdi. AB’nin “olumlu gündem” temelinde verdiği mesajlardan memnuniyet duyulduğunu belirten Ankara’dan ise “ilişkilerde yakalanan olumlu ivme kaybolmamalı” çıkışı geldi. Kimi AB yetkilisi de Ankara-Brüksel ilişkilerinin aralık ayına göre “çok iyi bir noktada” olduğu görüşünde.Dışişleri Bakanlığı, zirvenin sonuç bildirgesiyle ilgili açıklamasında AB’nin “olumlu gündem temelindeki söyleminin” memnuniyetle karşılandığını belirtti. Ankara-Brüksel hattındaki gerilimin azaltılması ve diyalog kanallarının yeniden işler hale getirilmesinin Türkiye’nin ve “sağduyulu birçok AB üyesi ülkenin” çabalarıyla mümkün olduğu kaydedilen açıklamada “AB tarafından olumlu gündem temelinde somut ve yapıcı adımlar atılması haklı beklentimizdir. Bu adımların zirve bildirisinde koşullara bağlanması, sadece belli alanlara değinilmesi ve hazirana ertelenmesinin ise yakalanan olumlu ivmenin kaybolmasına sebebiyet vermemesini umut ediyoruz” denildi. Türkiye’nin göç mutabakatı ve Gümrük Birliği’nin güncellenmesi konusunda AB’den adım beklediği, ayrıca fiilen durma noktasındaki katılım müzakerelerini yeniden başlatmaya hazır olduğu vurgulandı. “AB’nin ortak çıkarlarımız yönünde atacağı olumlu adımlar, aday Türkiye tarafından olumlu adımlarla karşılanacaktır” değerlendirmesi yapıldı.‘ARALIKTAN ÇOK DAHA İYİ DURUMDAYIZ’Zirveden Türkiye’ye yönelik çıkan kararlarla ilgili Ankara’da gazetecilere isminin açıklanmaması koşuluyla değerlendirmelerde bulunan bir AB yetkilisi, geçen yılla karşılaştırıldığında Ankara-Brüksel ilişkilerinde “çok iyi bir noktaya gelindiğini” savundu. Yetkili, “Aralık ayında AB Konseyi, Türkiye’ye yaptırım uygulayıp uygulamamayı ve pozitif gündemi sürdürüp sürdürmemeyi tartıştı. Sonucunda pozitif gündemin mümkün olduğu yönünde bir uzlaşı çıktı. Aralık zirvesinden sonra Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de attığı adımlarla birlikte durum değişti ve bu zirveden ise Türkiye’yle çeşitli alanlarda işbirliğinin geliştirilmesine yönelik adımların üzerinde çalışılması yönünde bir karar çıktı. Yani şu anda, aralık ayında bulunduğumuzdan çok daha iyi bir durumdayız” dedi. AB yetkilisi, “Sonuç bildirgesinde Türkiye-AB diyaloğunun artırılması, mülteci yardımlarının geliştirilmesi gibi birçok meselede ilerleme sağlanmasına yönelik hiçbir şarta bağlı olmayan birçok olumlu unsur bulunuyor” ifadelerini kullandı.Türkiye’yle ilişkilerin de aralarında bulunduğu gündem maddelerini ele almak üzere toplanan AB Liderler Zirvesi’nde, aralık ayından bu yana Doğu Akdeniz’deki sondaj gemilerini geri çeken ve gerilimi düşürme mesajları veren Ankara’nın teşvik edilmesi kararı çıkmıştı.Türkiye’nin gelecek 3 ay içinde atacağı adımların değerlendirileceği vurgulanırken işbirliğinin artırılmasına yönelik somut kararların haziran zirvesinde alınacağı kaydedilmişti. Temel haklar, hukukun üstünlüğü ve insan hakları meselelerinin AB açısından endişe kaynağı olmayı sürdürdüğü vurgulanırken Türkiye’ye “Uluslararası hukukun tek taraflı ihlalinden ve provokasyonlardan kaçınılmalı” çağrısı yapılmıştı. Hüseyin HayatseverErdoğan'ın 'bozdurma'çağrısına karşılık yok: Yatırımda tercih yüzde 40 altın, yüzde 18.9 dolar
Erdoğan'ın 'bozdurma' çağrısına karşılık yok: Yatırımda tercih yüzde 40 altın, yüzde 18.9 dolar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, AKP kongresinde bir kez daha gündeme getirdiği “altın ve dövizlerin bozdurulması” çağrısının vatandaşta karşılık bulmadığı ortaya çıktı. Aksoy Araştırma’nın anketine göre tasarruf yapacak parası olan yurttaşın yatırımda ilk tercihi altın ve dolar. Vatandaşın bikimini Türk Lirası olarak tutma görüşü ise yüzde 11.4’te kaldı.Haftalık ve aylık çalışmaları ile gündeme ilişkin araştırmalar yapan Aksoy Araştırma, Türkiye gündemine ilişkin Mart Ayı 4. Hafta Araştırması’nın sonuçlarını açıkladı. 23 Mart’ta, 1067 kişi ile görüşme yapılarak gerçekleştirilen araştırmada Naci Ağbal’ın görevden alınması ve yerine Şahap Kavcıoğlu’nun atanması ile gerçekleşen değişikliğe ilişkin “Sizce Merkez Bankası’nda yapılan bu değişikliğin nedeni hangisidir” sorusu ile vatandaşın yatırım tercihleri sorgulandı. “Bugün fazladan 10 bin Türk Liranız olsa hangisine yatırım yaparsınız” sorusuna yurttaşların “yüzde 39.6’sı altın, yüzde 18.9’u dolar, yüzde 14.3’ü ise kripto para alırım” yanıtını verdi. Parasını Türk Lirası olarak tutmayı tercih edenlerin oranı yüzde 11.4’te kaldı.‘FAİZ KARARINA UYMAMA’ Naci Ağbal’ın görevden alınma nedenine ilişkin soruya ise yanıtlar Meclis’te grubu bulunan partilere göre farklı oluştu. Ağbal’ın, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘faizleri düşürün’ kararına uymadığı için görevden alındığı” görüşünü belirtenlerin oranı İYİ Partililerde yüzde 72.2, HDP’lilerde yüzde 61.3, CHP’lilerde yüzde 59, MHP’lilerde yüzde 51.4 ve AKP’lilerde yüzde 45.6 oldu. AKP’lilerin yüzde 20.6’sı, CHP’lilerin yüzde 11.5’i, MHP’lilerin yüzde 8.5’i, HDP’lilerin yüzde 4’ü ve İYİ Partililerin yüzde 2.9’u, “Başarısız olduğu için görevden alındığını” kaydetti. MHP’lilerin yüzde 40.1’i, HDP’lilerin yüzde 34.7’si, AKP’lilerin yüzde 33.7’si, CHP’lilerin yüzde 29.5’i ve İYİ Partililerin yüzde 24.9’u ile “fikrim yok” dedi. Sefa UyarTüm dünyada olduğu gibi bugün Türkiye'ye de 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günüanılıyor
Tüm dünyada olduğu gibi bugün Türkiye'ye de 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü anılıyor Sanatsız kaldığımız bu pandemi günlerinde Türk Tiyatrosu’na büyük emek vermiş ustalarımızın fotoğraflarından bazılarını siz okuyucularımızla paylaşmak istedik. (Fotoğraf: Genco Erkal’ın (ortada) Abdülcanbaz’ı oynadığı oyundan bir kare)“Tiyatro, yetiş imdadıma!Uyuyorum, uyandır beni, karanlıkta kayboldum, yol göster bana ya da bir ışık yak.”(Ariane Mnouchkine’in 2005 Dünya Tiyatrolar Günü bildirisinden.)/Archive/2021/3/27/042346968-ekran-goruntusu-2021-03-27-042331.jpgMüşfik Kenter ve Yıldız Kenter “Seneye Bugün” adlı oyunda.ÖZDE BİRİZ, YAŞADIĞIMIZIN ÖZÜ İSE DURUMJapon halk tiyatrosu “kabuki”yi yakın dostlarımdan biri icat etti, biliyor musunuz? Yine Japon tiyatrosunda ilk kez kadınların da rol aldığı “noh”u da kapı komşum icat etmiş. Ortaoyunumuzu Endonezyalılar ortaya çıkarmış olmalı, Endonezya halk tiyatrosu “ludruk”u Çinliler, Çin operasını ise Antik Yunan, tragedyaları Kızılderililer... Olamaz mı? Olabilir elbette... Tiyatro, bir yaşantı parçası anında bir durum çevresinde ve/veya odağında buluşan insandan insanla insana ise... değişen, dönüşen, gelişen. İşin en çarpıcı sihri de burada oluşan etkileşimin hem bireyin özel yaşantısına hem de yaşamdan yaşama aktarılması. İnsan özde bir çünkü, tiyatro ise -herkes bilir, söyler- insanlığın ortak mirası. Özü durum çünkü ne yaşıyorsak. Yaşamın tamamı yürüyen anlarda değişip duran durumlardan oluşuyor. İnsan da bu değişken durumlar(l)a iyi, güzel, doğru üçlüsünü de gözeterek uyumlanma gayreti içinde ömrünü tamamlıyor, deneyimlediğini iletiştiği herkese her şeye, çoğu zaman iletiştiğini bilemediği tüm varlığa teslim ederek. /Archive/2021/3/27/042315046-1979.jpgZeki Alasya ile Metin Akpınar, Muhsin Ertuğrul’un fotoğrafının önünde.SEYREDEREK SEYRE ÇIKMAKPeki, bir ömür yeter mi insanın ömrün(c)e alabileceği öğreniyi, salt kendi başından geçenle deneyimlemesine? İşin en eğlenceli sihri ise burada yardıma koşanın drama oluşu, diğer deyişle durum sanatı. Bizim Türkçeye alırken “acıklı” diye benimseyip “durumlar dizisi” anlamına gelebilecek yönünü es geçtiğimiz. İşte bu drama sanatına, düşünce, duyu, duygu, algı, sezgi, hafıza, daha bir dolu deneyim aracına sahip insan esinlenmek, gelişmek, iyileşmek için gereksinim duymuş. Olaylar, nesneler, doğa ve birbiriyle duygudaşlık ederek ilişki kurmak için seyrederek etkileşmeyi icat etmiş. Bu seyirlikle geçişerek acıklı, gülünç, saçma halleriyle yüzleşmesi bir yana, iyi vakit geçirmek de cabası. Seyirlik için ise bir seyir yeri gerek, işte “tiyatro” sözcüğü oradan miras bize, Antik Yunan’da seyir yeri anlamına gelen “theatron”dan. Burada durumları oynayan ile sey(i)reden insan, anda anla yürüyen bir daire, anda kalan değil. An sürekli ilerlediğine göre anda kalmak zaten mümkün değil ama tüm insan soyumuz gibi bilmeden ya da bilerek anda yürüyebiliriz. Tiyatro işte insanın en hızlı, en çarpıcı, en etkili etkileştiği... seyre çıkarak an içine. Yaşasın durum sanatı an boyunca, yaşasın tiyatro anlar oldukça. Sanata evet. Nurdan DumanTartışmaların odağındaki VakıfBank, Ziraat Bankasıve Halkbank genel kurullarınıyaptı
Tartışmaların odağındaki VakıfBank, Ziraat Bankası ve Halkbank genel kurullarını yaptı Ziraat’ta Hüseyin Aydın’ın yerine genel müdür yardımcısı Alpaslan Çakar yeni genel müdür olurken, eski milli güreşçi Hamza Yerlikaya VakıfBank yönetiminden çıkarıldı. AKP iktidarı yönetiminde kredi kullandırma politikaları, görev zararları ve yönetim kurullarındaki partili kişiler nedeniyle sürekli tartışma konusu olan kamu bankaları; Ziraat Bankası, Vakıfbank ve Halkbank dün olağan genel kurullarını yaparken, açıklanan sonuçlar özellikle yönetim kurullarında dikkat çekici değişikliklerin olduğunu ortaya koydu.- Ziraat Bankası: Temmuz 2011’den buyana genel müdür olan Hüseyin Aydın, bu görevi perakende bankacılıktan sorumlu genel müdür yardımcısı Alpaslan Çakar’a devretti. Çakar yönetim kurulu üyesi de olurken, yönetime Nihat Ömeroğlu yerine Fazlı Kılıç, Yusut Bilmez yerine Burhanettin Tanyeri girdi. Diğer isimler şöyle: Ahmet Genç, Veysi Kaynak, Feyzi Çutur, Mahmut Kaçar, Serruh Kaleli, Faruk Çelik.- Vakıfbank: Bankacılık tecrübesi olmadan yönetim kuruluna atanması tartışma konusu olan eski milli güreşçi Hamza Yerlikaya, bu görevden alınırken, yerine bankanın genel müdür yardımcısı Mustafa Saydam seçildi. Yönetim kurulu başkanı Abdülkadir Aksu da artık bağımsız üye olarak yönetimde yer alacak. Haziran 2019’da genel müdür olan A. Serdar Üstünsalih yerini korudu. Diğer üyeler şöyle: Adnan Ertem, Cemil Ertem, Dilek Yüksel, Sadık Yakut, Serdar Tunçbilek, Şahin Uğur. - Halkbank: Haziran 2017’de genel müdür olan Osman Arslan yerini korudu. Kerem Alkin’in yerine ise Şeref Aksaç yönetime girdi. Diğer üyeler şöyle: Süleyman Özdil, Himmet Karadağ, Meltem Taylan Aydın, Maksut Serim, Ebubekir Şahin, Sezai Uçarmak, Mevlüt Uysal.BANKACILAR YENİ BAŞKAN SEÇECEKTürkiye Bankalar Birliği (TBB), dün bir açıklama yaparak “TBB Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aydın Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü görevini 26 Mart 2021 tarihinde devrettiğinden, TBB Yönetim Kurulu Başkanlığı görevi de tamamlanmıştır. Birliğin statüsüne göre yönetim kurulu başkanı, yönetim kurulu üyesi genel müdürler arasından ismen seçilmektedir” dedi. Açıklamada ayrıca yönetim kurulu başkanlığını 20 Nisan 2011’den bu yana sürdüren Aydın’a, Türkiye ekonomisi, bankacılık sektörü ve TBB çalışmalarına sağladığı katkılar ve çözüm odaklı yaklaşımları için teşekkür edildi. cumhuriyet.com.trHrant Dink davasında karar: Cinayetin‘FETÖ’nün amaçlarıdoğrultusunda işlendiğine’hükmedildi
Hrant Dink davasında karar: Cinayetin ‘FETÖ’nün amaçları doğrultusunda işlendiğine’ hükmedildi Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin davada mahkeme, cinayetin “FETÖ’nün amaçları doğrultusunda işlendiğine” hükmetti. Terör örgütü FETÖ lideri Fethullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, gazeteciler, jandarma ve eski Emniyet görevlilerinin de aralarında bulunduğu 6’sı tutuklu, 13’ü firari 76 sanığın yargılandığı dava, karara bağlandı. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar eski Emniyet müdürleri Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer’i “tasarlayarak kasten öldürme” suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. Sanık Yılmazer ayrıca “resmi belgeyi yok etme” suçundan 4 yıl 6 ay, sanık Akyürek ise “resmi belgeyi yok etme” suçundan 5 yıl 7 ay 15 gün, “resmi belgede sahtecilik” suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezasına mahkûm edildi. Heyet, tutuklu sanık eski subay Muharrem Demirkale’yi “Anayasayı ihlal” ve “kasten öldürmeye yardım” suçlarından 2 kez müebbet hapisle cezalandırdı. Tutuklu sanıklar Okan Şimşek ve Veysel Şahin ile hakkında adli kontrol kararı bulunan tutuksuz sanık eski Trabzon İl Jandarma Komutanı sanık Ali Öz’ü “kasten öldürme” suçundan 25’er yıl, “resmi belgede sahtecilik” suçundan 3 yıl dörder ay hapis cezasına çarptıran heyet, tutuklu sanık Ercan Gün’e FETÖ kapsamında “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 10 yıl hapis cezası verdi.BERAAT VE DÜŞME Tutuksuz sanıklar eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler, dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Engin Dinç hakkında “ihmali davranışla öldürme” suçundan beraat, “kamu görevini ihmal”, tutuksuz sanıklar eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun ve dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah hakkındaki dava dosyasının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine hükmetti. Mahkeme heyeti, haklarında yakalama kararı bulunan firari sanıklar FETÖ elebaşı Fethullah Gülen, Adem Yavuz Arslan, Ekrem Dumanlı, Coşgun Çakar, Halil İbrahim Koca, Mehmet Akif Yılmaz, Mehmet Faruk Mercan, Metin Canbay, Ömer Faruk Kartın, Serkan Şahan, Yılmaz Angın, Yunus Yazar ve Zekeriya Öz’ün savunmalarının alınamamış olması nedeniyle dosyalarının ayrılmasına karar verdi.Ayrıca heyet, cinayetin FETÖ’nün amaçları doğrultusunda işlendiği kanaatiyle, Ogün Samast, Erhan Tuncel, Yasin Hayal ve Tuncay Uzundal hakkında “FETÖ üyeliği” suçundan, savcılığa suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. Ayrıca 6 sanık hakkında daha tutuklama kararı verildi. Zehra ÖzdilekErdoğan'a hakaret olarak nitelendirilen paylaşım için altıyıl sonra sanık oldu
Erdoğan'a hakaret olarak nitelendirilen paylaşım için altı yıl sonra sanık oldu E.S. isimli genç, sosyal medyada paylaşımı sebebiyle altı yıl sonra sanık oldu. Suçlamalar reddedilirken Erdoğan'ın avukatı davadan feragat ettiklerine dair dilekçeyi mahkemeye sundu. Yurttaşın beraatına karar verildi. Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakan olduğu dönemde E.S. isimli genç, sosyal medyada gördüğü ve üzerinden, “Biz kimiz?”, “Erdoğan ailesi”, “Ne istiyoruz”, “Paraları eritmek”, “Ne zaman istiyoruz?”, “Derhal” ifadelerinin yer alan karikatürü alıntılayarak “65 saattir gülüyorum hahahahha” yazıp paylaştığı için altı yıl sonra sanık oldu.“Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlamasıyla İstanbul Anadolu Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargıç karşısına çıkan E.S. suçlamaları reddederek söz konusu paylaşımın yapıldığı sosyal medya hesabının kendisine ait olmadığını belirtti. ERDOĞAN’IN AVUKATI ÇEKİLDİYargılama devam ederken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı davadan feragat ettiklerine dair dilekçeyi mahkemeye sundu. Şikâyete tabi bir suç olmadığı için yargılama devam etti ve mahkeme E.S’nin beraatına hükmetti.Mahkeme kararında sanığın suça ilişkin paylaşımlarının yapılan bilgisayar incelemesinde bulunamadığını, sanığın mahkûmiyetine yeterli, inandırıcı ve kesin bulunmadığını belirtti. Seyhan Avşar