Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Thursday, 09.25.2025, 07:27 AM (GMT)

News - Haberler

CHP'li Gürsel Tekin paylaştı: Kürşat Ayvatoğlu'nun milyonluk araçlistesi

CHP'li Gürsel Tekin paylaştı: Kürşat Ayvatoğlu'nun milyonluk araç listesi Otomobilde uyuşturucu kullanırken çekilen görüntüleri sosyal medyada paylaşılan Kürşat Ayvatoğlu, sosyal medyanın gündeminden düşmüyor. CHP'li Gürsek Tekin, AKP'de "büro personeli" olarak çalıştığı açıklanan Ayvatoğlu'nun milyonluk otomobil garajını paylaştı. AKP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ’ın danışmanı olduğu iddia edilen Kürşat Ayvatoğlu'nun otomobilinde uyuşturucu kullanırken çekilen görüntüleri ve sonrasında AKP cephesinden gelen açıklamalar sosyal medyada konuşulmaya devam ediliyor.AKP'li Hamza Dağ'ın "büro personeli" dediği Ayvatoğlu'nun otomobilleri sosyal medyada en çok konuşulan detaylardan birisi olmuştu./Archive/2021/3/27/123054748-22.jpgOTOMOBİLLERİNİN LİSTESİAyvatoğlu'nun lüks otomobillerine ilişkin bir paylaşım da CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin'nden geldi. Tekin, bir ilan sitesinde yer alan Ayvatoğlu'na ait araçların listesini paylaştı.Söz konusu listede 165.000 TL'lik 'Volkswagen Golf 1.2 TSI Comfortline', 670.000 TL'lik 'Land Rover Range Rover Sport 3.0 SDV6' ve 940.000 TL'lik 'Porsche Cayenne 3.0 Diesel' marka araçlar yer alıyor.CHP'li Tekin, bu listeyi "Asgari ücret AKP genel merkez büro personeli maaşı olsun" notuyla paylaştı.Asgari ücret AKP Genel Merkez Büro Personeli Maaşı olsun. https://t.co/NM6oScWx3Y pic.twitter.com/6gsOsZTw03— Gürsel Tekin (@gurseltekin34) March 26, 2021ARAÇLAR SİTEDEN KALDIRILDIBu arada söz konusu listenin sosyal medyaya konuşulmaya başlanmasının ardından Ayvatoğlu'na ait hesapta yer alan araçların, siteden kaldırıldığı görüldü. cumhuriyet.com.tr

Hataylıyönetici Rahmi Vardı: "Boupendza’nın test sonucuyla ilgili bir tespit yok"

Hataylı yönetici Rahmi Vardı: "Boupendza’nın test sonucuyla ilgili bir tespit yok" Hatayspor’un golcü futbolcusu Aaron Boupendza’nın, Gabon Milli Takımı’nda koronavirüse yakalandığı yönünde çıkan haberler netleşmedi. /Archive/2021/3/27/121152150-rahmi-vardi-boupendzanin-test-sonucuyla-ilgili-bir-tespit-yok_1.jpgHatay'da Boupendza krizi yaşanıyor. Hatayspor Basın Sözcüsü Rahmi Vardı, golcü futbolcu Boupendza’nın ülkesinin milli takımında koronavirüse yakalandığına dair çıkan haberlere ilişkin, "Şu an Türkiye’ye gelmesini bekliyoruz. Öyle bir tespit yok. Geldikten sonra test yapılıp açıklama yapılacak" dedi.Hatayspor’un golcü futbolcusu Aaron Boupendza’nın, Gabon Milli Takımı’nda koronavirüse yakalandığı yönünde çıkan haberlerin ardından Hatayspor Basın Sözcüsü Rahmi Vardı, İHA’ya açıklamalarda bulundu. Vardı, ellerinde tespit edilmiş böyle bir durumun olmadığını vurgulayarak, "Kendi ülkesindeki gazeteciler böyle bir haber yapmış. Kendi takımıyla herhangi resmi bir bağlantı kurulmadı. Şu an Türkiye’ye gelmesini bekliyoruz. Öyle bir tespit yok. Geldikten sonra test yapılıp açıklama yapılacak" ifadelerini kullandı. İHA

AKP'li troll Selmanoğlu: Bizde Ayvatoğlu gibiçok adam var

AKP'li troll Selmanoğlu: Bizde Ayvatoğlu gibi çok adam var AKP’nin sosyal medyada en bilinen trollerinden Tuğrul Selmanoğlu, AKP'li Hamza Dağ’ın danışmanı olduğu iddia edilen Kürşat Ayvatoğlu üzerine dikkat çeken bir açıklamada bulundu. AKP’nin sosyal medyada en bilinen trollerinden Tuğrul Selmanoğlu, AKP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ’ın danışmanı olduğu iddia edilen Kürşat Ayvatoğlu üzerine dikkat çeken bir açıklamada bulundu.Seçim döneminde, ”Patates soğana vatanımızı sattınız" diyen ve lüks araba satın alan AKP’li troll Selmanoğlu, uyuşturucu kullandığına dair görüntüleri ortaya çıkan AKP’li Ayvatoğlu gibi birçok ismin partide bulunduğunu söyledi.Sosyal medya hesabından video yayınlayan Selmanoğlu, “Ayvatoğlu meselesi can sıkıcı. İşin kötü tarafı bizde böyle çok adam var” dedi.İşte o video:NE OLMUŞTU?Sosyal medyada dolaşıma sokulan bir videoda, bir otomobilde uyuşturucu madde kullandığı anlara ilişkin görüntüleri görülen kişinin AKP Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ'ın danışmanı olduğu ileri sürülmüştü.Kürşat Ayvatoğlu üzerine AKP’li Hamza Dağ’ın danışmanı Muhammed Doğan bir açıklama yapmıştı. Ayvatoğlu’nun AKP genel merkez Ar-Ge Başkanlığı’nda çalışan ekip içinde yer alan kişilerden birisi olduğu iddia edilmişti. Ayvatoğlu’nun Dağ ve AKP’li isimlerle fotoğrafları ortaya çıkmıştı. cumhuriyet.com.tr

UEFAŞampiyonlar Ligi Finali’ni seyircili düşünüyor

UEFA Şampiyonlar Ligi Finali’ni seyircili düşünüyor Atatürk Olimpiyat Stadı’nın ev sahipliğini yapacağı 2021 Şampiyonlar Ligi Finali için UEFA’nın en az 9 bin seyirciyi stadyuma almayı planladığı belirtildi. Daily Mail’de yer alan haberde, UEFA’nın Şampiyonlar Ligi Finali’ni seyircili oynatmak istediği ifade edildi. Geçtiğimiz sene pandemi sebebiyle ertelenen İstanbul’daki final için belirlenecek kapasiteye ilişkin UEFA’nın hükümet ile görüşme yapacağı kaydedildi. UEFA’nın seyirci konusunda iyimser olduğu vurgulanırken en az 9 bin seyirciyi stadyuma almak istediği ve konu hakkında çeyrek finale kalan sekiz takıma bilgilendirme yaptığı belirtildi. 29 Mayıs’taki final için UEFA’nın devredilemez bilet uygulaması ve kağıt bilet yerine telefon üzerinden okutulacak biletleri düşündüğü kaydedildi. Geçtiğimiz yıl İstanbul’da oynanması planlanan final pandemi sebebiyle Lizbon’a alınmıştı.Şampiyonlar Ligi Çeyrek Final eşleşmeleri:Manchester City – Borussia DortmundReal Madrid – LiverpoolPorto – ChelseaBayern Munih – Paris Saint Germain cumhuriyet.com.tr

2 aydır devam ediyor... Marmara büyük baskıaltında

2 aydır devam ediyor... Marmara büyük baskı altında Marmara Denizi'nde etkili olan salya nedeniyle balıkçılar denizden 2 aydır balık avlayamıyor. Balıkçıların kendi aralarında ‘Kaykay’ diye adlandırdıkları salya nedeniyle Marmara balıkçıları Ege ve Karadeniz Bölgesi'nde avlanıyor. Marmara Denizi'ni büyük bir baskı altına alan deniz salyası bu sezon balıkçılığa geçit vermedi. Marmara’da bir süre bekleyen balıkçılar umduklarını bulamayınca rotaları Karadeniz ve Ege Bölgesi'ne çevirirken, av yasağına az bir süre kala Marmara Denizi'nden bu yıl istenilen verim alınamadı. Durumdan yakınan balıkçılar son yıllarda salya diye adlandırılan kirliliğin arttığını ifade etti. Zaman zaman denize ağ atma denemesi yapan balıkçılar, salyaların bütün Marmara Denizi'ni kaplamasından endişe ediyor.  Denizdeki salyayı kontrol etmek amacıyla denize açılan bir balıkçının ağları salya ile dolup taştı. Kıyıya yanaşan balıkçı, salya ile dolup taşan ağlarını temizlemeye çalıştı.“Sezonumuzun bitmesine yaklaşık 15 gün kaldı”Süleymanpaşa Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı İbrahim Pehlivanoğlu yaptığı açıklamada, “Yaklaşık 2 aydan beri süren deniz salyası, balıkçı arkadaşlarımızı bu sene biraz sıkıntıya soktu. Bu sebepten dolayı da büyük tekneler, gırgır dediğimiz tekneler Karadeniz’de avcılık yapmaktalar. Balıkçılarımız halen kendileri oradalar. Sezonumuzun bitmesine yaklaşık 15 gün falan kaldı. Halen bu deniz salyası ile mücadele ediyoruz. Deniz salyası, ağ attığımızda ağalarımıza zarar veriyor” dedi./Archive/2021/3/27/113913279-marmara2.jpg“Salya şuan Marmara Denizi için çok kötü bir etken”Süleymanpaşa Su Ürünleri Kooperatifi İkinci Başkanı Şükrü Ozan Dedeler ise “10 yıldan da kısa bir iki seneden beridir daha çok sıklaşmaya başladı. Salya oranı, geçen seneki orana göre bu sene daha fazla artmaya başladı. Balıkçılık, salyadan dolayı Marmara’da çok kesat. Marmara Denizi şuan balıkçılıkta sıfıra sıfır diyebiliriz. Kendi teknem şu an Ege’de Çanakkale mevkisinde avcılık yapıyoruz. Bazı arkadaşlarımız Karadeniz’e gitti. Herkes mecburi bir yerlere dağılıyor. Orada balık tuttuğunuz zaman balıkları mecburi Tekirdağ’a gönderiyoruz. İstanbul’a balık piyasasına fa gönderiyoruz. Nakliye falan derken fiyat artışları etiketlere yansıyor. Salya yapışkan çamur gibi düşünelim. Ağların gözeneklerini tıkıyor. Ağlara ağırlık veriyor ve ağları alamıyorsun. Salya kaptığı zaman ağlarımız yırtılıyor. Salyanın bize çok büyük zararları var. Salya şu an Marmara Denizi için çok kötü bir etken” diye konuştu. İHA

Doç. Dr. Köroğlu anlattı: Gebelikşansınıartıyor!

Doç. Dr. Köroğlu anlattı: Gebelik şansını artıyor! Tüp bebek tedavisinde daha çok dondurulmuş embriyo transferinin tercih edildiğini belirten Doç. Dr. Nadiye Köroğlu, “Dondurulmuş embriyo transferinde gebelik şansı artıyor. Taze embriyo transferine göre dondurulmuş embriyo transferinde ilaç kullanımı ve hastaneye gelme sayısı daha az olduğu için anne adayının stresi de daha azdır. Bu yöntemde bir miktar daha yüksek gebelik oranları elde edilir. Ayrıca kanser tanısı alıp kemoterapi ya da radyoterapi öncesinde embriyo dondurulup, tedavi tamamlanıp iyileşme sağlandıktan sonra da uygulanır” dedi. Tüp Bebek Bölümünden Doç. Dr. Nadiye Köroğlu, tüp bebek tedavisinde daha çok tercih edilen dondurulmuş embriyo transferiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Doç. Dr. Köroğlu, dondurulmuş embriyo transferinde bir önceki tüp bebek tedavisinden elde edilen dondurulmuş iyi kalite embriyoların çözülerek anne adayının rahmine transfer edildiğini belirterek "Dondurulmuş embriyo transferi taze embriyo transferine alternatif olarak daha sık uygulanmaya başlandı. Son yıllarda yapılan çalışmalarda yumurta büyütmek için kullanılan hormon ilaçlarının rahim duvarını olumsuz olarak etkileyebildiği ve embriyonun rahime tutunma gücünü azalttığını ortaya koydu. Bu olumsuz etkiyi ortadan kaldırmak adına ilaç etkisinin kaybolması ve rahmin doğal haline dönmesi beklenir. Bu yöntemle taze transfer yapılan hastalara kıyasla yüzde 5 ila 10 kadar daha yüksek gebelik oranları elde edilmektedir" ifadelerini kullandı. 5 DURUMDA UYGULANABİLİRDoç. Dr. Köroğlu, dondurulmuş embriyo transferinin hangi durumlarda uygulandığını şu şekilde sıraladı:“Taze transferle gebelik elde edilemediği, düşükle ya da doğumla sonlanmasından sonra tekrar çocuk sahibi olmak istendiğinde uygulanır. Ayrıca polikistik over sendromu olan ya da 15’ten fazla yumurta toplanan hastalarda aşırı uyarılma sendromu riskinden kaçınmak için de bu yönteme başvurulur. Tüp bebek sürecinde rahimde polip saptanması durumunda ya da rahim duvarının yeterince kalınlaşmadığı veya tedavi sürecinde kanama olması durumunda da tercih edilir. Kanser tanısı alıp kemoterapi radyoterapi öncesinde embriyo dondurulup, tedavi tamamlanıp iyileşme sağlandıktan sonra da uygulanır. Genetik tanılı tüp bebek uygulamalarında embriyolardan alınan biyopsi sonuçları gelinceye kadar embriyolar dondurulur ve genetik olarak normal olan embriyoların transferinde de bu yönteme başvurulur.”GEBELİK ŞANSI BİR MİKTAR DAHA YÜKSEKDondurulmuş embriyo transferinin taze transfere göre avantajlarını ise Doç. Dr. Köroğlu, şöyle açıkladı:“Anne adayı hormon iğneleri kullanmadan ve yumurta toplama işlemi yapılmadan embriyo transferine hazırlanır. Bu işlemler yapılmadığı için maddi açıdan daha uygundur. Bu süreçte ilaç kullanımı ve hastaneye gelme sayısı daha az olduğu için anne adaylarının stresi de daha azdır. Dondurulmuş embriyo transferinde bir miktar daha yüksek gebelik oranları elde edilir. Dondurulmuş embriyo transferinde embriyonun çözülmesinden önce rahim duvarının embriyonun tutunabilmesi için hazırlanması gerekir.”/Archive/2021/3/27/113000222-doc-dr-koroglu-dondurulmus-embriyo-transferinde-gebelik-sansi-artiyor_1.jpg2 FARKLI ŞEKİLDE YAPILABİLİRDoç. Dr. Köroğlu, dondurulmuş embriyo transferinin iki şekilde yapılabildiğine dikkat çekerek, “İlk olarak hormon ilaçlarıyla yapılabilir. Özellikle adetleri düzensiz olan kadınlarda tercih edilir. Östrojen ilacına reglin 2 veya 3’üncü günü başlanır. 10 ila 14 günlük ilaç kullanımından sonra ultrasonla rahim duvarının kalınlığı değerlendirilir. Rahim duvarı yeterli kalınlıkta ise progesteron hormonu eklenir ve dondurulmuş embriyonun gününe göre embriyo transfer günü ayarlanır. Örneğin 5’inci günde dondurulmuş embriyolar için progesteron başlandıktan sonraki 6’ncı güne embriyo transferi planlanır. Yumurtalıklardan herhangi bir hormon üretimi olmadığı için gebelik oluştuğu durumda bu ilaçlara gebeliğin 10 ila 12’nci gebelik haftasına kadar devam edilmesi gerekir. İkinci olarak ise doğal siklus ile yapılabilir. Doğal siklus ile yapılan dondurulmuş embriyo transferinde yumurtlamayı baskılamak için ilaç kullanılmaz. Bunun yerine embriyo transfer günü yumurtlama zamanına göre belirlenir. Bu nedenle de adetleri düzenli olan kadınlarda uygulanabilir. Adetin 2 veya 3’üncü günü ultrason ile rahim duvarı ve yumurtalıklar kontrol edilir. Anne adayının siklus uzunluğuna göre ikinci bir kontrol planlanır. Bu kontrolde yumurta gelişimi olup olmadığı ve yumurta boyutu kontrol edilir. Ovulasyonun tam gününü belirlemek önemli olduğundan belirli aralıklarla ultrason ve kan tahlilleri yapılır. Ovulasyon zamanına göre embriyo transfer günü belirlenir” diye konuştu.HEM GÜVENLİ HEM EKONOMİK OLARAK DAHA UYGUNDoç. Dr. Köroğlu, açıklamalarını şöyle sürdürdü:“Embriyo transfer günü dondurulmuş embriyolar sıvı nitrojenden çıkarılır, oda sıcaklığında çözülür ve özel kültür ortamında cihaz içerisine konulur. Embriyo transferi ultrason kontrolü altında kadının idrara sıkışık olduğu durumda yapılır. Kateter yardımıyla rahim içine girilerek embriyolar rahim duvarına değmeden uygun bir alana bırakılır. Bu işlem sonrası hastanın dinlenmesinin gebelik oranını arttırdığına dair bir bilgi bulunmamakla birlikte klinikte kısa bir süre takip edildikten sonra evine gönderilir. Dondurulmuş embriyo transferi uygulamaları güvenli ve hasta için oldukça ekonomik olan uygulamalardır.” DHA

İngiltere'den bir profesör ile 'sahte Rus ajanı' arasındaki yazışmalar

İngiltere'den bir profesör ile 'sahte Rus ajanı' arasındaki yazışmalar Edinburgh Üniversitesi'nden bir profesörün Suriye'de savaş suçu kanıtlarını kayda geçiren bir grup hakkında bilgi toplamaya çalışırken aylarca Rus ajanı olduğunu ima eden bir kişiyle yazıştığı ve bilgi paylaştığı ortaya çıktı. İngiltere'de bir akademisyenin, Rus ajanı olduğunu ima eden bir kişiyle aylarca yazışarak, bilgi paylaştığı ortaya çıktı.Edinburgh Üniversitesi'nden Profesör Paul McKeigue, Suriye'de işlenen savaş suçlarını belgeleyen bir grubun yöneticisinin, aslında Amerikan Merkezi Haberalma Örgütü CIA için çalıştığını kanıtlamaya çalışıyordu.Bunu yaparken "Ivan" kod isimli ve Rus ajanı olduğunu ima eden kişiden yardım istedi ve onunla aylarca yazıştı.İşin asıl ilginç yanı ise "Ivan" kod adlı kişinin adını taşıyan elektronik postaları aslında Profesör McKeigue'nin hedefi olan gruptan bazı kişilerin yazıyor olmasıydı.Kısacası Profesör tuzağa düşmüştü.Profesör yanlış bir şey yapmadığında ısrarlı. Sadece kiminle yazıştığı konusunda önyargısız davrandığını söylüyor.Yazışmaların amacı neydi?Profesör McKeigue, kısa adı CIJA olan ve uluslararası savaş suçları davalarında kullanılmak üzere Suriye'de işlenen savaş suçlarını belgeleyen örgütlenme ile ilgili ayrıntılara ulaşmaya çalışıyordu.Açık adı Uluslararası Adalet ve Şeffaflık Komisyonu (Commission for International Justice and Accountability) olan bu örgütün topladığı belgeler, şu anda Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi'nde, Suriyeli eski bir askeri istihbarat subayının 4 bin ayrı işkence suçlamasıyla yargılandığı davada kullanılıyor.Edinburgh Üniversitesi'nde çalışan profesör, konuyu araştırırken kendisiyle temas kuran "Ivan" kod isimli kişiden, CIJA'nın yöneticisinin birlikte olmuş olabileceği bir kadınla ilgili bilgi istiyor ve örgüt yöneticisinin kokain kullanıp kullanmadığını soruyordu.Profesör aynı kişiden, bunun yanı sıra, bir dizi İngiliz akademisyen ile aralarında BBC muhabirlerinin de bulunduğu gazeteciler hakkında bilgi istedi. Ayrıca "Ivan"a, bir Rus medya kuruluşunda çalışan bir gazeteciyle ilgili olarak "Sizin ofis onun hakkında gözünü açık tutsun" diye yazdı.Suriye Çalışma Grubu üyesi McKeigue, İngiltere hükümetini, Suriye'de rejim değişikliğinin zeminini hazırlamak için Esad yönetimi hakkında bir karşı propaganda kampanyası yürütmekle suçlayan bir grup Britanyalı akademisyenin oluşturduğu, Suriye Çalışma Grubu adlı oluşumun üyesi.Profesör, Suriye Çalışma Grubu tarafından hazırlanan eleştirel bir raporun taslağını da "Ivan" ile paylaştı.Rapor kendisiyle birlikte Bristol Üniversitesi'nden Profesör David Miller ve eski Sheffield Üniversitesi öğretim üyesi Profesör Piers Robinson'ın imzasını taşıyor.BBCWiley'in yönettiği CIJA adlı örgüt Suriye'de terkedilmiş resmi binalardan belge topluyorKuruluş çalışanları neden böyle bir tuzak kurdu?CIJA adlı kuruluşun yöneticisi Bill Wiley, Profesör McKeigue ile "Ivan" takma adıyla yazışan örgüt çalışanlarının, profesöre doğrudan Rus ajanı olduklarını söylemediklerini ama bu çıkarsamayı yapabileceği imalarda bulunduklarını söylüyor.Bill Wiley, CIJA çalışanlarının Profesör McKeigue ile bu sahte yazışmayı sürdürmelerinin sebebi sorulduğunda ise, örgütün güvenliği ile ilgili kaygılarını gerekçe gösteriyor.Wiley'e göre CIJA, Suriye Çalışma Grubu raporunun, Suriye'den toplamış oldukları bir milyonu aşkın belgeyi tuttukları arşivin yerini ya da örgüt çalışanlarının kimliklerini ifşa edebileceğinden kaygılanıyordu. Örgüt bu bilgileri güvenlik endişeleriyle gizli tutuyor.Profesör ne diyor?Konuyla ilgili olarak BBC'nin sorularını yanıtlayan Profesör McKeigue ise, her vatandaş gibi kendisinin de bir konuyu araştırırken bu konuda bilgisi olabilecek her türlü insanla, hatta adını saklayan kaynaklarla ilişkiye geçtiğini söyledi.Bireysel olarak yaptığı yazışmaların tamamıyla yasal olduğunu söyleyen akademisyen, herhangi bir devlet sırrına erişimi olmadığını da ekledi.Profesör mensubu olduğu Suriye Çalışma Grubu'nun diğer üyelerinin ise bu yazışmalardan haberdar olmadığını söyledi. BBC Türkçe

NazlıDemirtaş'tan 117 gündür haber alınamıyor

Nazlı Demirtaş'tan 117 gündür haber alınamıyor İZMİR'in Çiğli ilçesinde 117 gün önce ortadan kaybolan Nazlı Demirtaş'tan (16) haber alınamıyor. Sokak sokak gezerek, kızını arayan anne, "Geceleri uyku uyuyamıyorum. Telefon çalsa bile acı haber gelecek diye açamıyorum" dedi. Çiğli'de yaşayan ablasının yanında kalan lise öğrencisi Nazlı Demirtaş, geçen 11 Aralık gecesi, herkesin uyuduğu sırada evden çıkıp, sırra kadem bastı. Nazlı'ya ulaşamayan aile, polise kayıp ihbarında bulundu. Ancak yapılan tüm çalışmalara rağmen Nazlı'dan haber alınamadı.Anne Nuray Özsöz ise, sokak sokak gezerek kızı Nazlı'yı arıyor. Kızının resimlerini farklı noktalara asan anne Özsöz, "Hep beraber akşam yemeği yedikten sonra Nazlı ile ablası Hazal gittiler. Hazal sabah uyandığında Nazlı'nın olmadığını haber verdi. Kayıp ihbarında bulunduk. Gittiğinden beri hiçbir haber alamadık. Haberleri seyredemez oldum. Her an çocuğumdan 'acı haber alabilirim' diye korkuyorum. Yetkililer sesimi duysunlar. Tek başıma mücadele ediyorum" dedi./Archive/2021/3/27/111846055-nazl.jpg'GÖZÜME UYKU GİRMİYOR'Gelen ihbarların asılsız çıktığını ifade eden anne, "Ne duyan ne gören ne de arayan var. Vatandaşlarımızdan da biraz dikkatli olmalarını rica ediyorum. Yaklaşık dört ay oldu ve hiç ses yok. Kızımın kandırılıp, götürüldüğünü düşünüyorum. Sosyal medya hesapları da kapalı. Sanki yer yarıldı da kızım içine girdi" diye konuştu. Korku dolu günler geçirdiğini vurgulayan Özsöz, kızına da şöyle seslendi;"Günlerim sürekli düşünerek geçiyor. Geceleri uyku dahi uyuyamıyorum. Bu nedenle gözlerimde rahatsızlıklar başladı. Biraz dalsam Nazlı gözümün önüne geliyor. 'Acaba ne haldedir' diye düşünüp, duruyorum. Telefon çalsa bile kötü haber alacağım diye korkuyorum. Eğer beni duyuyorsan Nazlı, ne olur evine dön. Kimse sana annen gibi sahip çıkmaz. Ana gibi yar olmaz." DHA

Elon Musk Tesla tweet'lerini sildi!

Elon Musk Tesla tweet'lerini sildi! Son dönemde Twitter'daki paylaşımları ile piyasalarda sık sık dalgalanmalara yol açan Tesla'nın CEO'su Elon Musk, şirketi ile ilgili attığı iddialı Tweet'lerini kısa süre içerisinde sildi. Tesla ile kısa sürede dünyadaki teknoloji devleri arasına adını yazdıran Elon Musk Twitter tutkusuyla yer yer hatalar yapmaktan da geri durmuyor. Son olarak Tesla ile ilgili attığı tweet br anda gündem olan Musk, kısa süre içerisinde tweet'lerini silmek zorunda kaldı."DÜNYANIN EN BÜYÜĞÜ OLACAK"Takipçilerinden birine yanıt veren Musk, "Tesla'nın en büyük şirket olma ihtimali yüzde 0'dan fazla" yazdı. Musk ayrıca bunun birkaç ay içerisinde olacağını söyledi. Oldukça iddialı tweet kısa sürede tartışma yaratırken Elon Musk attığı tweet'i tartışmalar büyümeden sildi./Archive/2021/3/27/111801243-musk.jpgŞu an için dünyanın en büyük şirketi ise, 2 trilyon dolar değeri ile Suudi Arabistan'nın ulusal petrol ve doğalgaz şirketi Saudi Aramco. cumhuriyet.com.tr

Kuzey Kore’den Biden’a sertçıkış:“Sürekli tehdit”

Kuzey Kore’den Biden’a sert çıkış: “Sürekli tehdit” Kuzey Kore Merkezi Komitesi Başkan Yardımcısı Ri Pyong Cho, ABD Başkanı Joe Biden'ın balistik füze denemelerine yönelik eleştirisini "meşru müdafaa haklarına yönelik provokasyon ve tecavüz" olarak nitelendirdi. Kuzey Kore, Biden’ın balistik füze eleştirilerine yanıt verdi. Kuzey Kore Merkezi Haber Ajansında yer alan habere göre, Ri, Biden'ın Kuzey Kore'ye yönelik derin düşmanlığını açıkça ortaya koyan sözlerinden endişe duyduklarını ve ABD Başkanı'nın eleştirilerini Kuzey tarafının meşru müdafaa haklarına yönelik "provokasyon ve tecavüz" olarak değerlendirildiğini belirtti. ABD'nin kıtalararası balistik füzeleri serbestçe test edip stratejik askeri varlıklarını Kore Yarımadası'nı çevreler şekilde konuşlandırdığı eleştirisinde bulunan Ri, Washington yönetiminin Kuzey'in taktik silah testlerini eleştirmesinin "gangster benzeri bir mantık" olduğunu kaydetti. SÜREKLİ ASKERİ TEHDİT OLUŞTURUYOR Ri, ABD ve Güney Kore'nin kendileri için "sürekli askeri tehdit oluşturduğunu" ve Kuzey Kore'nin de kendisini savunmak için "yenilmez fiziki güç" inşa etmekten başka seçeneği olmadığını vurgulayarak, "askeri gücü" sürekli olarak genişleteceklerini ifade etti. Biden yönetiminin Kuzey Kore konusundaki ilk adımını yanlış attığını savunan Ri, "ABD sonuçlarını düşünmeden düşüncesiz sözlerine devam ederse, iyi olmayan bir şeyle karşı karşıya kalabilir" dedi. Ri, Pyongyang yönetiminin ABD tarafını nükleer silah denemeleriyle müzakerelere geri döndürmeyi amaçladığı yorumlarına ilişkin de Ri, kendilerinin hiçbir şekilde birinin dikkatini çekmek veya politikasını etkilemek için silah geliştirmediği değerlendirmesinde bulundu. AA

Varyant virüste korkutan "fare" gelişmesi

Varyant virüste korkutan "fare" gelişmesi Koronavirüs hayvanlara bulaşmadığından aşı çalışmaları, 'insanlaştırılmış fareler' üzerinde yapılıyordu. Ancak bazı araştırmalar, Güney Afrika ve Brezilya varyant virüslerinin normal fare hücrelerini de enfekte edebildiğini gösterdi. Uzmanlar, varyant virüslerin başka hayvanları da enfekte edebiliyor olmalarının, yayılımı çok daha hızlandırabileceğini kaydetti. Çin'de ortaya çıkan ve tüm dünyaya yayılan koronavirüs salgını, ilk günden beri bilim insanları tarafından araştırılıyor. Dünyada şu ana kadar binlerce kişinin ölümüne sebep olan virüsün yapısı, nasıl bulaştığı ve yayılım hızına dair yapılan araştırmalara her geçen gün yenisi ekleniyor. Bilim insanları bir taraftan virüsün yapısını araştırırken, bir taraftan da virüsün sonunu getirecek aşı ve ilaçları bulmak için çalışmalarını sürdürüyor. Bu çalışmaları yaparken onlara yardımcı olan canlılar ise, pek çok bilimsel araştırmada olduğu gibi 'fareler'. Ancak, SARS-CoV-2 virüsü insanlarda olduğu gibi, farelerdeki ACE2 enzimine tutunamadığından, çalışmalarını fareler üzerinde sürdürecek virologlar çareyi, 'transgenik fareler' üretmekte buldu. Yani çalışmalar, 'insanlaştırılmış fareler' üzerinde yapılıyor. Araştırmalar insanlardaki ACE2 enzimleri, farelere enjekte edildikten sonra devam ederken, yakın zamanda Fransa merkezli yapılan bir çalışma, bu durumdaki değişikliği gözler önüne serdi./Archive%5C2021%5C3%5C27%5C110737221--varyant-viruste-korkutan-fare-gelismesi_3.jpg Çalışmaya göre artık, Güney Afrika ve Brezilya varyant virüslerinin normal fare hücrelerini de enfekte edebildiğini gösterdi. Bu bilimsel çalışmaların hızlanmasına olanak sağlayabilecekken, yeni bir endişeyi de ortaya çıkarıyor. Uzmanlar, varyant virüslerin başka hayvanları da enfekte edebiliyor olmalarının, yayılımı çok daha hızlandırabileceğini  söylüyor. Bu durumda aşılanma ve toplumsal bağışıklığın biran önce sağlanması daha da önem kazandı.  "GÜNEY AFRİKA VE BREZİLYA MUTANTLARINDA FARKLI BİR ÖZELLİK GÖZLENDİ"Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Bülent Polat, "Kovid virüsü bütün dünyayı olumsuz yönde etkilemeye devam ediyor. Geçici bir rahatlama olduktan sonra özellikle Mart'ın ikinci yarısından itibaren, tekrar dünya genelinde yükselişe geçti. Özellikle aşılama konusunda çok ileri gitmeyen ülkelerde…  Ki bunlar Almanya, Fransa, İtalya gibi ülkeler. Virüs kısmen bizde de tekrar bir tırmanış gösteriyor. Burada tabii ki en önemli endişe, virüslerdeki bu mutasyon ve oluşan varyant dediğimiz farklılıklar. Bunlardan en çok endişe edileni özellikle Brezilya ve Güney Afrika varyant virüsleriydi. İngiltere'de ortaya çıkan varyant virüsün de yayılım açısından biraz daha kolay bulaşabilirliği söz konusuydu. Ama  özellikle Güney Afrika ve Brezilya mutantlarında farklı bir özellik daha gözlendi. Yeni bir çalışma yapıldı" dedi. "KOVİD VİRÜSÜ HİÇBİR ŞEKİLDE HAYVANLARI ENFEKTE EDEMİYORDU"Polat, bilim insanlarının koronavirüse yönelik araştırmalarında insanlaştırılmış farelere ihtiyaç duyduğunu vurgulayarak,  "Bu çalışmayı açıklamadan önce şunu söylemek lazım ki, bilim insanları özellikle virüsün etkinliğini, bulaşabilirliğini, ona yönelik ilaçları çalışmak için hep fareleri kullanırlar. Önce farelere virüsleri enfekte ederler, sonra da ilaç ve aşı çalışmaları onlarda yapılabilir. Fakat kovid virüsünün normalde insanda bulunan ACE2 enzimine tutunarak hücrelere girdiğini biliyoruz. Ama farelerdeki ACE2  enzimi, insanlardan farklı olduğu için, kovid virüsü fareleri enfekte edemiyordu. Dolayısıyla çalışma şansı bırakmıyordu. O yüzden bir çözüm bulunmuştu, farelere insan geni verilerek, transgenik bir fare oluşturarak, onların bu ACE2 enzimlerini insanlardaki ile aynı hale getirmek mümkün oluyordu. Buna biz 'insanlaştırılmış fareler' diyoruz. Bunlarla çok rahatlıkla bilimsel çalışmalar yapılıyordu. Hatta ülkemizde olmadığı için bu fareler ülkeye transfer edildi ve burada üretilerek çalışmalar yapıldı" ifadelerini kullandı.Yapılan çalışmalarda Brezilya ve Güney Afrika varyantlarında, virüsün artık normal farelere de bulaşabildiğini ifade eden Polat, durumu şu sözlerle özetledi:  "Kovid virüsü hiçbir şekilde hayvanları enfekte edemiyordu, sadece insanları enfekte ediyor ve insanlar arasında bulaşmayı sağlıyordu. Fakat,  son yapılan çalışma bize gösterdi ki , Brezilya ve Güney Afrika varyantları olan virüsler, normal fareleri de enfekte edebiliyorlar. Yani insanlaştırılmış bu transgenik fareler dışında, normal fareleri de enfekte edebildikleri gösterildi. Daha kolay bulaşıyor. Tabii bu bir bakıma önce bir iyi haber olarak, artık çalışmaları normal farelerle de yapabileceğiz şeklinde, işleri kolaylaştıracağı yönünde olumlu imaj oluşturdu."/Archive%5C2021%5C3%5C27%5C110737409--varyant-viruste-korkutan-fare-gelismesi_4.jpg "SİRKÜLASYON VİRÜSÜN KONTROLÜNÜ ÇOK DAHA İMKANSIZ HALE GETİREBİLİR"Bülent Polat, "Ama hemen arkasından şu endişe de ortaya çıktı ki, acaba bu virüs insanlar dışında hayvanlara da bulaşabilir mi? Bu bir endişe kaynağı oldu. Farelere bulaşması, fareden fareye bulaşması ve sonra tekrar insana bulaşması gibi bir olay, böyle bir sirkülasyon virüsün kontrolünü çok daha imkansız hale getirebilir. Çok daha hızlı yayılım ortaya çıkarabilir. Bu bir endişe ama henüz bu konu ile ilgili ciddi bir neticeye ulaşılmış değil. Sadece bir endişe düzeyinde kalıyor" şeklinde konuştu.'Ama bu şunu gösteriyor ki, biz aşı konusunda elimizi çok çabuk tutmalıyız'  diyen Op. Dr. Polat,  "Biran önce gerek aşıyla oluşan, gerekse hastalıklar sonucu oluşan toplumsal bağışıklığı yüzde 70-80'ler düzeyine çıkartmamız lazım ki virüsün bu olası, endişe verici bulaşıcılığından kurtulalım. O yüzden de bu endişeyi yaşamak aşı konusunda daha da hızlanmamızı gerektiriyor. Şükürler olsun ki Türkiye'de Mart-Nisan aylarında önemli ölçüde aşılanma sağlanacak. Görüyoruz ki Amerika, İngiltere ve İsrail'de hızlı bir şekilde ölüm oranlarında düşmeler var. Ama aşı konusunda geri kalmış Almanya, Frans, İtalya gibi ülkelerde hala günlük 250, 400, 500 kişiye ulaşan ölümler görüyoruz. Ülkemizde de yavaş yavaş artma eğilimi gösterdi. Dolayısıyla bu çalışmalar bize, aşılama konusunda hızlanma gerektiğini bir kez daha vurgulamış oldu" diye konuştu. DHA

Türkiye'de 729 bin riskli yapıtespit edildi

Türkiye'de 729 bin riskli yapı tespit edildi CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in soru önergesini yanıtlayan Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, 2012 yılından bu yana ülke genelinde tespit edilen 729 bin 411 riskli yapıdan 644 bin 379 bağımsız biriminin yıkımının gerçekleştirildiğini açıkladı. CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, son 2 yıl içinde imara uygun olmadığı tespit edilen binalarla ilgili alınan kararların açıklanması istemiyle verdiği yazılı önergesinde, imara uygun olmayan binaların illere göre dağılımı ve yıkım kararı alınan bina sayısını sordu. Ömer Fethi Gürer’in önergesine yanıt veren Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Riskli Yapıların Dönüştürülmesiyle ilgili 6306 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 2012 yılından bugüne kadar, ülke genelinde 635 bin 476 adedi konut ve 93 bin 935 adedi işyeri olmak üzere toplam 729 bin 411 bağımsız birimde riskli yapı tespiti yapıldığını açıkladı. Bakan Kurum, risk tespiti yapılan binalardan 564 bin 747 adedi konut ve 79 bin 632 adedi işyeri olmak üzere toplam 644 bin 379 bağımsız birimin yıkımın gerçekleştirildiğini bildirdi. HENÜZ YIKILMAYAN BİNALARDAKİ TEHLİKE Ömer Fethi Gürer ise deprem kuşağında yer alan Türkiye'de muhtemel depremler için ciddi önlemlerin alınması gerektiğini belirtti. Gürer, “Bakan Kurum’un verdiği bilgiye göre 2012 yılından bu yana riskli olduğu tespit edilmiş yaklaşık 85 bin binanın halen yıkılmadığı ortaya çıkıyor. Bu rakamın tespit edilemeyenlerle birlikte daha çok olması da olası. Bakan dönüşen tüm yapıları rakamsal olarak veriyor. Ancak riskli olduğu saptananlar dışında tüm konutlar bu bağlamda tek tek tarandı mı belirtmiyor. Bu durum önemli, riskli olduğu bilinenlerin yanında halen incelenmemiş yapı sayısı nedir? Soruna bu açıdan bakılmalı ve buna göre önlemler geliştirmek gereklidir. Bakanlığın ve diğer ilgili birimlerin bu konuda daha hızlı hareket etmesi ve ne zaman geleceği belli olmayan depreme karşı gerekli önlemleri alması gerekir” diye konuştu.  cumhuriyet.com.tr




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter