News - Haberler
ABD BaşkanıJoe Biden'ın ilk görüştüğüisimİngiltere BaşbakanıJohnson oldu
ABD Başkanı Joe Biden'ın ilk görüştüğü isim İngiltere Başbakanı Johnson oldu ABD'de birçok ilke imza atan Başkanlık yemin töreninin ardından görevine hızlı bir başlangıç yapan Joe Biden'ın ilk aradığı isim İngiltere Başbakanı Boris Johnson oldu. Biden'ın Johnson'a " İki ülke arasında uzun suredir devam eden ittifakı derinleştirmeyi sabırsızlıkla bekliyorum” dediği ifade edildi. ABD'nin 46'ncı Başkanı olarak göreve başlayan Joe Biden'ın göreve başladığı andan itibaren ilk aradığı ismin İngiltere Başbakanı Boris Boris Johnson olduğu ifade edildi. Biden Johnson'u telefonda arayarak, iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da güçlendirilmesine vurgu yaptığı açıklandı. İngiltere Başbakanlık Ofisi 10 Numara’dan yapılan yazılı açıklamada, Başbakan Boris Johnson’ın, ABD Başkanı Joe Biden ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiği ve göreve başlaması nedeniyle Biden’ı tebrik ettiği belirtildi.Başbakan Johnson’ın, ABD Başkanı Biden’ın iklim değişikliğine ilişkin Paris Anlaşmasına yeniden katılma kararını memnuniyetle karşıladığı ve iki liderin, pandemi sırasında dünyanın karşı karşıya olduğu önemli mücadeleleri ele aldığı ifade edildi. Ayrıca liderlerin, NATO ittifakına ve demokrasiyi korumaya ve insan haklarını geliştirmeye yönelik ortak değerlere bağlılıklarını yeniden teyit ettiği belirtilirken; iki ülke arasındaki olası bir serbest ticaret anlaşmasının faydalarının ele alındığı ve şartların izin vermesi durumunda yüz yüze görüşmeyi kararlaştırdığı ifade edildi.“İTTİFAKI DERİNLEŞTİRMEYİ SABIRSIZLIKLA BEKLİYORUM”Öte yandan Johnson, Biden’la görüşmesine dair sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Bu akşam Başkan Joe Biden ile konuşmak harikaydı. Covid-19’dan çevreci ve sürdürülebilir bir şekilde kurtulma gayreti içindeyken, iki ülke arasında uzun suredir devam eden ittifakı derinleştirmeyi sabırsızlıkla bekliyorum” ifadelerini kullandı. DHATRT'de erkeklerin sayısıkadınlardan 2 kat daha fazla
TRT'de erkeklerin sayısı kadınlardan 2 kat daha fazla TRT’nin personel istihdam politikasını sorgulayan CHP’li Mahmut Tanal’a verilen yanıta göre, TRT’de çalışan personelin 3’te 2’sinden fazlası erkeklerden oluşuyor. CHP İstanbul Milletvekili Av. Mahmut Tanal, TRT personelinin sayısı, personelin cinsiyetlerine göre sayıları, çalışanların öğrenim durumları, üniversite mezunu olanların kaçının iletişim fakültesi mezunu olduğu ve iletişim fakültesi mezunu dışındakilerin hangi fakülte mezunu olduğuna ilişkin, 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında bilgi verilmesini talep etmişti.Ancak TRT Genel Müdürlüğü İnsan Kaynakları Daire Başkanlığı, CHP’li Tanal’ın bilgi edinme başvurusunu, “Kamuoyunu ilgilendirmediği” gerekçesiyle tümden reddetmişti.BİLGİ EDİNME DEĞERLENDİRME KURULU, TRT’Yİ HAKSIZ BULDUTRT yönetiminin bu kararına tepki gösteren Tanal, itiraz hakkını kullanarak, konuyu Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu’na taşımıştı. Tanal’ın itiraz başvurusunu gündemine alan Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu, “bilgi edinmenin herkes için kanuni bir hak, bilgi vermenin ise kamu kurum ve kuruluşları için kanuni bir yükümlülük olduğunun” altını çizerek, CHP’li vekilin talebinin ilk kısmının TRT Genel Müdürlüğü’nce karşılanması gerektiğine karar verdi. ERKEKLERİN SAYISI KADINLARDAN 2 KAT DAHA FAZLAKurul’un kararının bildirildiği TRT Genel Müdürlüğü İnsan Kaynakları Daire Başkanlığı, TRT’nin personel istihdam politikasına ilişkin talep ettiği bilgilerin bir kısmını Tanal’la paylaştı. Daire Başkanı Nurullah Er imzasıyla Tanal’a gönderilen yazıda, “TRT’de kadro karşılığı sözleşmeli personelin 4.981 kişi, özel hukuk hükümlerine tabi personel sayısının 1.646 olmak üzere toplam 6.627 kişinin görev yaptığı” belirtildi. TRT’de çalışan erkek personel sayısının 4.464, kadın personel sayısının ise 2.163 olduğu açıklandı. Ayrıca TRT’ye hizmet veren diğer personel olarak 2.469 kişinin görev aldığı bildirildi.TRT İnsan Kaynakları Daire Başkanlığı, TRT çalışanlarının öğrenim durumları, üniversite mezunu olanların kaçının iletişim fakültesi mezunu olduğu, iletişim fakültesi mezunu dışındakilerin hangi fakülte mezunu olduğuna yönelik ise CHP’li vekil Tanal’la yine herhangi bir bilgi paylaşmadı. cumhuriyet.com.trAkkuyu'da deprem riski:Şirket fayı'öldürdü', 130 km uzağa attı
Akkuyu'da deprem riski: Şirket fayı 'öldürdü', 130 km uzağa attı Mersin'de yapımı devam eden Akkuyu Nükleer Güç Santralinin (NGS) inşaat sahasının 30 kilometre yakınında Ecemiş fay hattı bulunduğu uyarısı yapılmıştı. kkuyu Nükleer AŞ'den yapılan açıklamada ise Ecemiş fay hattının "ölü fay" olduğu ve Akkuyu sahasına 160 kilometre uzaklıkta yer aldığı belirtildi. Açıklamada inşaat sahasının etrafında 100 kilometrelik yarıçaplı alanda "herhangi bir diri fay hattı bulunmadığı" öne sürüldü. Mersin'de yapımı devam eden Akkuyu Nükleer Güç Santralinin (NGS) inşaat sahasının etrafında fay hatları bulunduğu ve olası bir depremde risk oluşturduğu yönündeki haberler üzerine Akkuyu Nükleer AŞ'den açıklama yapıldı.Türkiye'de ayrıntılı diri fay hattı çalışmasının Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü tarafından yapıldığı belirtilen açıklamada, "Bu çalışmaya göre Türkiye’de bulunan tüm sismik fay hatları bilinmektedir. Bu çerçevede, Akkuyu sahasının etrafında 100 kilometrelik yarıçaplı alanda herhangi bir diri fay hattı bulunmamaktadır. Ecemiş fay hattı ise ölü fay hattı olup, Akkuyu sahasına 160 kilometre uzaklıkta yer almaktadır" denildi.Açıklamada, "Sismik olayların meydana gelmesi olasılığının çok düşük olmasına rağmen nükleer güç santrali 9 büyüklüğündeki deprem dahil olmak üzere her türlü dış etkilere dayanabilecek şekilde tasarlanmıştır" ifadelerine yer verildi.CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, Akkuyu Nükleer Santralı’yla ilgili hazırlayıp CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na sunduğu bilgi notunda "Nükleer santralın kurulacağı alanın 30 kilometre yakınından geçen yaklaşık 300 kilometre uzunluğundaki Ecemiş fay hattının çok uzun süredir suskun olmasının; fay hattında enerji birikiminin olduğu ve deprem riskinin bulunduğu değerlendirmeleri yapılmaktadır" ifadelerine yer vermişti."FOKLAR VE DENİZ KAMLUMBAĞALARI ETKİLENMEYECEK" İDDİASIProjenin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci kapsamında Akdeniz foklarına yönelik bir araştırmanın da gerçekleştirildiği aktarılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:"Çalışma ÇED raporu ile birlikte ilgili kurumlara sunulmuştur. Bu çalışmanın sonuçlarına göre projenin Akdeniz Foklarının yaşama ve üreme alanlarında herhangi bir olumsuz etkisi olmayacaktır. Projenin inşaat faaliyetleri süresince deniz ekolojisi izleme çalışmaları gerçekleştirilecektir. Ayrıca, Caretta Caretta deniz kaplumbağaları yumurtalarını Göksu Deltasına bırakmaktadır. Göksu Deltası proje sahasına 36 kilometre uzaklıkta bulunmakta olup, projenin etki alanı dışındadır. Santralin işletme aşamasında ise yine biyolojik izleme sistemi çerçevesinde izleme faaliyetleri devam edecektir." AA'MİMAROĞLU' belgeseli MUBI'de izleyiciyle buluşacak
'MİMAROĞLU' belgeseli MUBI'de izleyiciyle buluşacak Elektronik müzik bestecisi İlhan Mimaroğlu ile hayat arkadaşı Güngör Mimaroğlu’nun hikâyesini anlatan "MİMAROĞLU" belgeseli, 27 Ocak Çarşamba gününden itibaren MUBI’de izleyiciyle buluşacak. /Archive/2021/1/24/123142869-mmm.jpgYönetmenliğini Serdar Kökçeoğlu’nun üstlendiği, 60’lı yıllarda Türkiye’den ABD’ye göç eden efsanevi elektronik müzik bestecisi İlhan Mimaroğlu ile hayat arkadaşı Güngör Mimaroğlu’nun hikâyesini anlatan "MİMAROĞLU" belgeseli, 27 Ocak Çarşamba gününden itibaren MUBI’de izleyiciyle buluşacak.İlhan ve Güngör Mimaroğlu, 60’ların başında İstanbul’dan New York’a giderek yeni bir hayata başlarlar. İlhan Mimaroğlu, elektronik müziğin gelişmesinde rol alarak adını müzik tarihine yazdıracaktır./Archive/2021/1/24/123344290-ilhangungor.jpgDünya prömiyerini önde gelen belgesel film festivallerinden 2020 Visions du Réel’in “Burning Lights” bölümünde yapan "MİMAROĞLU" belgeseli 39. İstanbul Film Festivali Ulusal Belgesel Yarışması’nda Mansiyon ve 57. Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Belgesel Yarışması’nda Jüri Özel Ödülü kazandı."MİMAROĞLU" belgeseli 27 Ocak'tan itibaren MUBI'de izlenebilir. cumhuriyet.com.trKuraklığa karşıgeri kazanım hamlesi: Atık su tarımda kullanılacak
Kuraklığa karşı geri kazanım hamlesi: Atık su tarımda kullanılacak İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü’nün, atık su arıtma tesislerinden çıkan suyu tarımda değerlendirmek üzere başlattığı yatırımların ilki Bayındır Hasköy’de hayata geçiriliyor. Bayındır Hasköy Atıksu Arıtma Tesisi Geri Kazanım Ünitesi ile arıtılmış sular, sulama kooperatifi aracılığıyla çiftçilere verilecek. Toplam 9 tesiste kurulacak üniteler sayesinde yılda yaklaşık 36 milyon metreküp suyun geri kazanılması hedefleniyor. Atıksu arıtma tesislerinden çıkan suyu tarımda, uygun sanayi dallarında ve kentsel yeşil alanların sulanmasında kullanmak amacıyla atık su geri kazanım sistemleri kurma çalışmalarını sürdüren İZSU Genel Müdürlüğü, 9 atıksu arıtma tesisinde kurulması planlanan geri kazanım üniteleri ile yıllık 36 milyon metreküp atık suyun yeniden değerlendirilmesini sağlayacak.İZSU Genel Müdürlüğü, bu kapsamdaki yatırımlarından ilkini tarımsal üretimin önem kazandığı Bayındır'da sürdürüyor. Hasköy Mahallesi'nde bulunan Atıksu Arıtma Tesisi’nde geri kazanım ünitesi kurma çalışmalarının tamamlanmasıyla birlikte, tesiste arıtılan sular tarımda kullanılabilecek bir nitelik kazanacak. Geri kazanılmış sular tarımda kullanılmak üzere sulama kooperatifi aracılığıyla çiftçilere verilecek./Archive/2021/1/24/121607868-2.jpgİzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de Küçük Menderes havzasındaki temasları sırasında tesisi ziyaret ederek incelemelerde bulunmuş, proje hakkında İZSU Genel Müdürü Aysel Özkan’dan bilgi almıştı.A SINIFI SU ELDE EDİCLECEKİZSU Hasköy Atık Su Arıtma Tesisi Sorumlusu Çevre Mühendisi Şermin Gür, tesiste biyolojik ve fiziksel arıtma yapıldığını belirterek, “Geri kazanım tesisi ile çıkan suyumuzu çevredeki tarım arazilerine geri kazandırmayı planlıyoruz. A sınıfı su kalitesinde bir tarımsal amaçlı su kullanımı söz konusu olacak” diye konuştu.İZSU Genel Müdürlüğü Menemen, Menderes Havza, Ödemiş, Bergama, Bayındır, Tire, Menemen Türkelli, Foça Gerenköy atık su arıtma tesislerinde de tarım kesimine hizmet verecek şekilde geri kazanım üniteleri kuracak. İZMİR / CumhuriyetAvustralya Açıköncesi koronavirüse yakalananların sayısı9'a yükseldi
Avustralya Açık öncesi koronavirüse yakalananların sayısı 9'a yükseldi Grand Slam'in ilk ayağı Avustralya Açık öncesi koronavirüse yakalananların sayısı 9'a yükseldi Teniste sezonun ilk grand slam turnuvası Avustralya Açık öncesi yeni tip koronavirüs (Kovid-19) yakalanan sayısı 9'a yükseldi./Archive/2021/1/24/130224640-tns.jpgTurnuvanın düzenleneceği Victoria eyaletinin sağlık departmanından yapılan açıklamada, oyuncu, takımlar ve organizasyon yetkililerinin 9'unda koronavirüs test sonucunun pozitif olduğu ifade edildi.Söz konusu kişilerin sıkı denetimli karantina süreçlerinin devam ettiği, bir kişinin turnuvaya dahil olmayacağını belirtmesi nedeniyle diğerlerinden ayrılarak ayrı bir yerde karantinaya alındığı da kaydedildi.Avustralya basınında yer alan haberlere göre, turnuvada mücadele edecek 4 oyuncunun yeni tip koronavirüse yakalanması nedeniyle sıkı denetimli karantina süreci devam ediyor.Melbourne'e gelen kafiledeki 3 uçakta yeni tip koronavirüs vakalarına rastlanması nedeniyle bu araçlarda yer alan 72 tenisçi, sıkı denetimli karantinaya alınmıştı. Söz konusu oyuncuların, otel odasından çıkmasına veya antrenman yapmasına izin verilmiyor. Kalan tenisçilerin ise otel sınırları içinde günde 5 saat boyunca bireysel antrenmanlarına izin veriliyor. AATraktörühaczedilençiftçi: Evde yakacak odunum bile yok
Traktörü haczedilen çiftçi: Evde yakacak odunum bile yok Üniversiteyi bitirmelerine rağmen beş kardeş de iş bulamayınca Çanakkaleli Yılmaz ailesi, ‘genç çiftçi’ projesinden alınan kredilerle arıcılığa ve çiftçiliğe başladı. Ancak yüksek faiz nedeniyle borç ödenemeyince ailenin evi, tarlaları ve traktörü Ziraat Bankası tarafından haczedildi. Üniversiteyi bitirmelerine rağmen beş kardeş de iş bulamayınca Çanakkaleli Yılmaz ailesi, ‘genç çiftçi’ projesinden alınan kredilerle arıcılığa ve çiftçiliğe başladı. Ancak yüksek faiz nedeniyle borç ödenemeyince ailenin evi, tarlaları ve traktörü Ziraat Bankası tarafından haczedildi. Baba Nazif Yılmaz (72), “Tarlada elmalarım kaldı. Şeftalilerim çürüdü. Ürünler, satılmayınca hiçbir şey yapamadık. Evde kömürüm bile yok. Odunum bile yok" derken gözyaşlarını tutamadı. Yılmaz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan yardım istedi.Çanakkale Bayramiç Külcüler köyünde yaşayan Yılmaz ailesinin 5 çocuğu da üniversite mezunu. Çocuklarından Şener Yılmaz 2016 yılında ‘Genç Çiftçi’ projesinden 29 bin 350 lira destek alarak arıcılığa başladı. Orman Muhafaza Memurluğu'ndan emekli baba Nazif Yılmaz da kredi çekerek traktör aldı.Borçlarını 2019’a kadar düzenli ödeyen aile, elmalarını don vurunca borç taksitlerini ödeyemedi. Faiz nedeniyle katlanan borç 75 bin liraya yükseldi. Haciz uygulanınca borç daha da arttı.Bir ay önce geçirdiği kaza nedeniyle kalça kemiğini kıran 72 yaşındaki baba Nazif Yılmaz yaşadıkları sıkıntıları şöyle anlattı:ELMALARIM TARLADA KALDI, ŞEFTALİLERİM ÇÜRÜDÜ: Çocuklarıma Ziraat Bankası’ndan taksitle traktör aldım. Bir oğlum kredi almış, 30 bin lira gibi bir borcumuz oldu. Korona yüzünden borcumuzu ödeyemedik. Beş on tavuğum vardı, sattım yol parası yaptım ve Ziraat Bankası’na gittim. Müdüre derdimi anlattım ama ‘Olmaz, parayı ödeyeceksiniz’ dedi. Borçlu olan oğlum Şener Yılmaz gitti, geldi. Bir türlü çare bulamadılar. ‘10 bin lira getireceksin 50 bin lira da avukata vereceksin ki biz sana yapılandırma yapacağız’ dediler. Ancak bir çare bulunmadı.EVDE YAKACAK KÖMÜRÜM ODUNUM YOK: Tarlada elmalarım kaldı. Şeftalilerim çürüdü. Ürünler, satılmayınca hiçbir şey yapamadık. Evde kömürüm, odunum bile yok. Ama biz borcumuzu ödemeyeceğiz demiyoruz, çalışalım ve ödeyelim diyoruz. İki tane evlenecek oğlum, bir tane düğünü yapılacak kızım var. Bir çare bulunmadı, düştüm ve sağ kalçamı kırdım. Sol kolum yerinden kalkmıyor. Bankaya, ’Emekli maaşımdan kesinti yapın, borcum ödensin, tarlalarım satılmasın’ dedim kabul edilmedi. Ailenin 40 yaşındaki oğlu Taner Yılmaz da sıkıntılarını şöyle dile getirdi:“Traktörümüz bir yıldır icralık dün de haczedildi. 2015 yılında 5 yıl vade ile traktör aldık. Nisan 2019’da elmalarımızı don vurdu. Mahsul az oldu ve zora girdik. 2019’da bu devam etti. Traktörümüz hacizli olduğu için aracı kullanmamız yasaklandı, o nedenle elmalar 4 aydır kasayla tarlada kaldı. Zaten aracı elmanın kilosunu bizden 1,25 liradan alıyor. Bu fiyat maliyetini bile karşılamıyor ki.”“DAĞIN BAŞINDA HAYVANLARIMIZ KALDI”Traktörü hayvanlarına su taşımak için de kullandıklarını da söyleyen Şennur Yılmaz ise, “CİMER’e (Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi) yazıyoruz ‘Ziraat Bankası yapılandırma yapsın’ diyoruz, yapılmıyor. Bugün traktörümüzü aldılar gittiler. Dağın başında arılarımız, tavuklarımız, koyunlarımız var. Traktörle kuyudan su getirip yeme- içme ihtiyaçlarını karşılıyorduk. Banka bize, ‘traktörü alıp gideceğiz’ dedi ve götürdü” diyerek yaşadığı duruma sitem etti.“5 ÇOCUĞUM DA ÜNİVERSİTE MEZUNU VE İŞSİZ”Anne Emriye Yılmaz, “2019’da borcumuzu ödeyemedik. Ardından pandemi geldi. 65 yaş üstü olduğumuz için pazara çıkamadık. Hiçbir şey yapamadık. 5 çocuğum var hepsi üniversite mezunu ve işsiz" ifadelerini kullandı. ANKASebzeçorbalarıbağışıklığıgüçlendirip, kilo kontrolüsağlıyor
Sebze çorbaları bağışıklığı güçlendirip, kilo kontrolü sağlıyor Havaların soğuması ve koronavirüs salgını nedeniyle bağışık sistemini güçlendirmek isteyenlere, sebze çorbası öneriliyor. Uzman Diyetisyen Ceren Batmaz Sarı, bağışıklığı güçlendirmenin yanı sıra kilo kontrolü için de çorbanın faydalı olduğunu söyledi. Koronavirüs salgınıyla birlikte bağışıklığı destekleyecek besinlerin tüketilmesinin öneminin ortaya çıktığı bu günlerde çorba tüketimi arttı. Böyle olunca da bağışıklığı güçlendirici sebze çorbalarının tercih edilmesi önerildi.BU DÖNEMDE TÜKETİLEBİLİRKışın çorba tüketiminin faydalarını anlatan Uzman Diyetisyen Ceren Batmaz Sarı, "Özellikle soğuk kış aylarında tüketilmesi daha kolay ve bir o kadar besleyiciler. Ayrıca kilo kontrolüne de yardımcı oluyor. Evde kaldığımız bugünlerde bireylerde kilo artışları görüyoruz çünkü" dedi. Bağışıklığın güçlendirilmesi için sebze ağırlıklı çorbalara ağırlık verilmesini öneren Sarı, "Pancar, ıspanaklı, brokoliyle yapılmış ve havuç gibi sebzelerle zenginleştiğimiz çorbalar, bu dönemde tüketilebilir. Çorbalarımızın besleyici özelliğini arttırabilmek için içerisine bulgur ve yarma gibi tam tahılları ekleyebiliriz. Baharatlarla zenginleştirebiliriz. Özellikle tavsiye ettiğimiz antiviral ve antiseptik özelliğe sahip zencefil, zerdeçal ve sarımsak kullanabiliriz. Mutlaka bu ürünleri çorbalarımızda kullanalım" diye konuştu./Archive%5C2021%5C1%5C24%5C121249414-sebze-corbalari-bagisikligi-guclendirip-kilo-kontrolu-sagliyor-_4.jpgMALZEMELER VE YAPILIŞIMalzemeler; 1 baş pancar, yarım su bardağı doğranmış ıspanak, yarım dilim bal kabağı, 1 küçük boy soğan, 2 yemek kaşığı zeytinyağı, 1 çay bardağı süt, 2 diş sarımsak, 1 çay kaşığı zerdeçal, yarım çay kaşığı karabiber, 1 çay kaşığı tuz ve 3 su bardağı su.Hazırlanışı; Pancar ve bal kabağının kabuklarını soyup iri iri doğrayın. Suyu bir tencereye koyup, kaynatın ardından pişmesi uzun zaman alacak olan pancar ve bal kabağını ekleyin. Pancar ve balkabağı yumuşayınca iyi yıkanmış ıspanak, doğranmış soğan ve sarımsakları ekleyin, pişirmeye devam edin. Zerdeçal, karabiber ve tuzu ekleyip karıştırın. Tüm sebzeler piştikten sonra blenderdan geçirin.Kısık ateşte pişirirken zeytinyağı ve sütü de ilave edip, karıştırın. 2-3 dakika pişirdikten sonra çorbanız hazır./Archive%5C2021%5C1%5C24%5C121248632-sebze-corbalari-bagisikligi-guclendirip-kilo-kontrolu-sagliyor-_2.jpg DHAEnçok arananlar listesindeydi: 'Çinli El Chapo' Amsterdam'da yakalandı
En çok arananlar listesindeydi: 'Çinli El Chapo' Amsterdam'da yakalandı Dünyanın en çok arananlar listesinin başında olan ve Çinli "El Chapo" olarak da bilinen Tse Chi Lop, Hollanda'daki Schiphol Havalimanı'nda polisler tarafından yakalandı. Meksikalı uyuşturucu baronu "El Chapo" lakapı Joaquin Guzman ve Pablo Escobar'la kıyaslanan ve yılda 519 milyar TL getirisi bulunan Asya-Pasifik arasındaki yasadışı uyuşturucu satışı ağını yönetmekle suçlanan Çinli Tse Chi Lop, Hollanda'da yakayı ele verdi.AKTARMA YAPARKEN YAKALANDIDünyanın en çok arananlar listesinin başında olan ve Çinli "El Chapo, Avusturya Federal Polisi'nin operasyonuyla, Tayvan'dan Çin'e giden uçak seferinde Hollanda'nın başkenti Amsterdam'daki Schiphol Havalimanı'nda aktarma sırasında yakalandı.ÇAY PAKETLERİNDE UYUŞTURUCULop'un Avusturya’ya giren uyuşturucuların yüzde 70'inden sorumlu olduğu tahmin edilirken, şebeke için çalışanların uyuşturucuları çay paketlerine gizleyerek ülkeye soktuğu ifade edildi. /Archive%5C2021%5C1%5C24%5C120130373-dunyanin-en-cok-arananlar-listesindeki-cinli-el-chapo-amsterdamda-yakalandi_2.jpgBirleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi, uyuşturucu şebekesinin yıllık gelirinin 2018'de 8 milyar dolar (yaklaşık 59,5 milyar TL) olarak belirlendiğini, ancak bu rakamın 17.7 milyar dolara (yaklaşık 131,2 milyar TL) kadar çıkabileceğini açıkladı. DHACovid-19'u yenenler ençok eklem ağrıları, halsizlik ve yorgunluktan yakınıyor
Covid-19'u yenenler en çok eklem ağrıları, halsizlik ve yorgunluktan yakınıyor Eskişehir Şehir Hastanesi bünyesinde 7 Aralık 2020'de hizmete giren "Covid-19 Sonrası İzlem Merkezi"nin tedavi sürecinin ardından takip ettiği hastaların çoğunun eklem ağrıları, halsizlik ve yorgunluktan şikayetçi olduğu bildirildi. Hastaları merkeze telefonla davet ettiklerini belirten Başhekim Uzm. Dr. Yaşar Bildirici, "Merkezimize bugüne kadar yaklaşık 850 hastamızı davet ettik. Bir ay içinde 500'e yakın hastayı merkezimizde takip edip bilgilerini formlara işleyerek ileriye dönük yapılabileceklere yönelik planlama hazırladık." dedi.Bildirici, izlem merkezinin çalışmaları kapsamında hastaların yaklaşık 2 yıl belli periyotlarda takip edileceğini dile getirdi."SOLUNUM GÜÇLÜĞÜ PROBLEMİNE RASTLIYORUZ"Davet ettikleri hastaların yüzde 10'unun yoğun bakımda tedavi görerek taburcu edilenlerden oluştuğunu aktaran Bildirici, sözlerini şöyle sürdürdü:"Merkezde takip ettiğimiz hastaların geneli, yaygın olarak gezici eklem ağrıları, halsizlik ve yorgunluk semptomunu tarif ediyor. Serviste yatan ancak yoğun bakıma girmemiş hastalarımızın yüzde 20'sinde, yoğun bakımda tedavi görmüş hastalarımızın yüzde 10'unda solunum güçlüğü problemine rastlıyoruz. Uyku bozuklukları, dalgınlık, unutkanlık gibi nörolojik semptomlara da rastlıyoruz. Hastalarımızın yüzde 90'ından fazlası merkezimizden çok memnun."EV EGZERSİZİ PROGRAMLARI DA HAZIRLANIYORMerkezle entegre çalışan Kardiyopulmoner Rehabilitasyon Ünitesinde görevli Fizik Tedavi Uzmanı Dr. Fulya Bakılan ise Covid-19 rahatsızlığı geçiren hastalarda nefes darlığının arttığını, yürüme ve efor kapasitelerinin azaldığını gözlemlediklerini vurguladı.İzlem merkezinde egzersiz bakımından sakınca görülmeyen hastaları kardiyopulmoner rehabilitasyona aldıklarını bildiren Bakılan, şunları kaydetti:"Hastaların efor, yürüyüş ve yürüme kapasitelerini artırıp halsizlik ve yorgunluk düzeylerini azaltmayı amaçlıyoruz. Ünite içindeki çeşitli cihazlardan faydalanıyoruz. Yaptığımız bazı testleri geçen hastalarımıza rehabilitasyon uyguluyoruz. Bu sürede bazı değerleri de kontrol ediyoruz. Uzman arkadaşlarımız ev egzersizi programı da hazırlıyor." bilgisini paylaştı.Hastalığı atlatan ve takip sürecinde olan Dilek Gündar ise 2 ay önce Covid-19 rahatsızlığı geçirdiğini, bazı şikayetlerinin devam etmesi nedeniyle izlem merkezine geldiğini anlattı. AAHerkes doğduğu kentte yaşasaydıTürkiye'nin en kalabalık iliŞanlıurfa olacaktı
Herkes doğduğu kentte yaşasaydı Türkiye'nin en kalabalık ili Şanlıurfa olacaktı Türkiye'de insanlar doğduğu kentte yaşasaydı, 2 milyon 839 bin 823 kişi ile Şanlıurfa en kalabalık kent olurken, Konya 2 milyon 603 bin 448 kişi ile ikinci, İstanbul ise 2 milyon 558 bin 75 kişi ile üçüncü olacaktı. /Archive/2021/1/24/125828813-thumbsbc7c84355dbb35630057e7d1e51ccc6632.jpgİstanbul'da sadece kütükleri bu ilde olanlar yaşasaydı nüfusu 2 milyon 558 bin 75 olacaktı Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) Adrese Dayalı Nüfus Kayıt sistemine göre, Türkiye'de yaşayanlar eğer doğdukları kentte kalmış olsaydı ülkenin demografisi bugünkünden çok daha farklı olacaktı.TÜİK verilerine göre, 2 milyon 839 bin 823 nüfusu ile Şanlıurfa ülkenin en kalabalık kenti olurken, onu 2 milyon 603 bin 448 kişi ile Konya, 2 milyon 558 bin 75 nüfusu ile İstanbul izleyecekti.Diyarbakır 2 milyon 294 bin 58 kişi ile dördüncü kalabalık şehir olurken, Ankara 2 milyon 16 bin 454 kişi ile beşinci, İzmir 1 milyon 976 bin 581 nüfusla altıncı kalabalık kent durumunda bulunacaktı.1 milyon 976 bin 178 kişi ile yedinci sırada Samsun, 1 milyon 950 bin 281 kişiyle sekizinci sırada Sivas bulunurken, 1 milyon 893 bin 946 nüfusla Erzurum dokuzuncu şehir, Bursa ise 1 milyon 826 bin 285 kişi ile onuncu sırada olacaktı.'KADİM KENTLER SON 60 YILDA ÇOK FAZLA GÖÇ VERDİ'Anadolu'nun kadim kentlerinin son 60 yılda çok fazla göç verdiğini söyleyen İstanbul Aydın Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hacı Duran, bu göçlerin daha çok Türkiye'nin sanayileşmiş, turizm bakımından gelişmiş ve eğitim kalitesinin yüksek olduğu bölgelere doğru gerçekleştiğini söyledi.Osmanlı dönemi ve Cumhuriyetin ilk yıllarında ülkenin en önemli kentlerinin Erzurum, Şanlıurfa, Diyarbakır, Kastamonu, Sivas, Kayseri ve Konya olduğunu dile getiren Prof. Dr. Duran, “Ancak 1960'lardan bu yana batı kentlerine yapılan yatırımlar ile eğitim ve turizm politikaları bu kadim şehirleri cazip olmaktan çıkardı” dedi.Daha çok sanayileşmenin, istihdamın, turizmin ve eğitimin olduğu bölgelere doğru yoğun bir göç dalgasının yaşandığını kaydeden Prof. Dr. Duran, şöyle devam etti:“1960'lardan 1990'lara kadar Türkiye'deki göstergelere baktığımız zaman Anadolu kentlerinde şiddetin, cinayetlerin ve kan davalarının fazla olduğunu görüyoruz. Bu durum göçün gerçekleşmesine neden oluyor. Osmanlı Devleti döneminde Türkiye'de insanlar istediği yere göç edemezlerdi. Bütün kentlerin kendilerine özgü göçmen kabul etme ya da etmeme politikaları vardı. Cumhuriyet hükümetleri dönemiyle birlikte özgür politikalar insanların istedikleri yere göç edebilmesini sağladı.” 'BÜYÜKŞEHİRLER DAHA FAZLA YOĞUNLUK KALDIRACAK DURUMDA DEĞİL'Günümüzde İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa gibi büyükşehirlerin yaşanan yoğunluğu daha fazla kaldıracak durumda olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Hacı Duran, şu şekilde konuştu:"Günümüz teknolojileri, çok kolay ve cazip yatırım imkanları da sunmaktadır. Şu anki teknolojilerle insanlar bulundukları her yerde eğitim alabilir, üretim yapabilir ve çok etkili bir şekilde dünya piyasalarına açılabilir. Anadolu'nun klasik manadaki büyük kentlerine geri dönüşü sağlamak için eğitim, turizm, sosyal tesis ve istihdam alanında yatırım politikalarının geliştirilmesi gerekiyor. Göç alan bölgelerimize baktığımız zaman buraların sahil bölgelerinde yer aldıkları ve uluslararası pazarlara açık yerler oldukları görülüyor. Göçü teşvik eden faktörler yatırım, turizm, eğitim ve istihdam ile dinlenme ve sosyal tesislerin varlığına bağlıdır. Çünkü insanlar bulundukları bölgelerde iş bulamıyor. Çağdaş toplumlarda insanların çoğunluğu mutlaka ücretli bir işte çalışmak istiyor. Yasalara göre uzmanlık gerektiren beceriler edilmeleri gerekiyor. Bunların hepsini gerçekleştirebilmek için de eğitim almak gerekiyor. Bu durumda, eğitim olanaklarının daha fazla olduğu büyük kentlere göçü artırıyor. Önemli bilim kuruluşlarının hemen hemen hepsi İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentlerde yer alıyor. Anadolu'daki bilim kuruluşları bu manada zayıf kalıyor. Bu yetersizlikten dolayı Anadolu’daki bilim insanları da büyük kentlere göç ediyor."'İSTANBUL HERKES İÇİN BİR HAYAL KAPISI'İstanbul Şanlıurfa Dayanışma Derneği Başkan Yardımcısı Ali Rıza Küçükler ise İstanbul’da yaklaşık 350 bin Şanlıurfalının olduğu kaydetti.İnsanların bir yere göç ettikten sonra orayı vatan olarak benimsediğini ve geri dönüşün çok fazla olmadığını aktaran Küçükler, “İnsanlar bulundukları yerde bir yaşam biçimi benimsiyor. Sosyal çevresi oluyor. İnsanlar aile düzenini kurduktan sonra kişinin bireysel karar vermesi çok zor oluyor. Çocuklar okuyor, arkadaşları oluyor. İstanbul’da iş imkanı var. İş insanları da burada, iş arayanlarda burada, büyük markalar kendilerini İstanbul’a gelmek zorunda hissediyor. Buradan piyasaya daha kolay ulaşacağını biliyor. İstanbul herkes gibi Şanlıurfalılar için de bir hayal kapısı” dedi.46 yıldır İstanbul’da yaşayan kebap ustası Osman Saraçoğlu da "Şu anda memlekete dönmek istemem çünkü çocuklarım istemiyor ama insan memleket özlemi de çekiyor. Esas Urfalıların hepsi İstanbul’da Şanlıurfa’da kimse kalmadı" diye konuştu. 45 yıl önce ailesiyle birlikte Şanlıurfa’daki iş imkanlarının kısıtlı olması ve kuraklıktan dolayı İstanbul’a geldiklerini dile getiren Ahmet Aksan ise "İstanbul’da yedek parça işleri yaptım. Şu an Şanlıurfa’ya gidelim desek memlekette kimse kalmadı. Belki bir 10 yıl sonra memlekete gitmeyi düşünebiliriz. Çocuklarım ve arkadaşlarım hep İstanbul’da, 70-80 yaşlarına gelince gidip orada ölmek isterim" ifadelerini kullandı. DHA