News - Haberler
Kutsal Romaİmparatorluğu
Kutsal Roma İmparatorluğu figure > Berlin İhtisas Araştırmaları Enstitüsü Rektörü ve tarih profesörü Barbara Stollberg-Rilinger’ın, Avrupa’da yaklaşık bin yıl hâkimiyet süren imparatorluğu mercek altına aldığı incelemesi Kutsal Roma İmparatorluğu’nda; örgütlenmenin tüm hatları inceleniyor. Papa’nın 962 yılında Alman kralı diye Sakson Prensi I. Otto’ya taç giydirmesiyle sahneye çıkan birliğin yapısı, yükseliş döneminden kurallarına, üyelerin bağlılıklarından dağılma sürecine detaylarıyla ortaya konuluyor. Kitabı dilimize Prof. Dr. Mete Tunçay çevirdi. /Archive/2020/12/25/165032286-ic1.jpgNET SINIRLARI YOKTU Berlin İhtisas Araştırmaları Enstitüsü Rektörü Barbara Stollberg-Rilinger’nın yazdığı, Prof. Dr. Mete Tunçay’ın çevirisini yaptığı Kutsal Roma İmparatorluğu adlı kitapta; Avrupa’da yaklaşık bin yıl hâkimiyet süren imparatorluğun örgütlenmesinin tüm hatları inceleniyor. Birliğin yükseliş döneminden kurallarına, üyelerin bağlılıklarından dağılma sürecine dek detaylar aktarılıyor.Kutsal Roma İmparatorluğu, Papa’nın 962 yılında Alman kralı diye Sakson Prensi I. Otto’ya taç giydirmesiyle sahneye çıkan güçlü bir organizasyondu.Günümüzün Almanya, Fransa, Hollanda, İtalya, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Avusturya, Belçika ve İsviçre gibi ülkelerin topraklarında yer alıyordu.Orta Çağ boyunca yayılan bu oluşum, Alman devletleri ve şehir devletlerinin sıkı olmayan bir birliği olarak varlığını sürdürdü, Fransız Devrimi ve Napoléon Savaşları sonrası hayatta kalamadı.Bu bitişin nedenlerini kitapta sıralayan Stollberg-Rilinger, izleri ve kayıtları net ifadelerle aktarıyor: Kutsal Roma İmparatorluğu hazır bir orduya sahip değildi, net sınırları bulunmuyordu ve düzenli vergi politikaları yoktu! Seçkinler meclisinin belirlediği bir lider etrafında yaşadı. Alman geleneklerini takip etti./Archive/2020/12/25/165040286-ic2.jpgHEM ROMALI HEM ALMANStollberg-Rilinger kitapta, oluşumun detaylarına ilişkin “Alman Ulusunun Kutsal Roma İmparatorluğu adının kendisi, bu siyasal kuruluşun bulanık, hatta garip niteliğini ima etmektedir. ‘Romalı’ydı, aynı zamanda ‘Alman’dı; bir imparatorluktu ama bir yandan da özgül bir ‘ulus’a aitti ve her nasılsa ‘kutsal’ sayılıyordu” sözlerini kaydediyor.Kutsal Roma İmparatorluğu ne bir devletti ne de bir devletler konfederasyonuydu! Dahası, yazılı anayasası da yoktu.Kitapta “Egemen bir üst otoriteye, merkezi bir yürütme organına, bürokrasiye, kalıcı bir orduya sahip değildi. Kısacası, Kutsal Roma İmparatorluğu, çağdaş devletleri tanımlayan bütün o niteliklerden yoksundu” diyen Stollberg-Rilinger, imparatorluğun geleneğe ve mutabakata dayanan bir siyasal kuruluş olduğunu belirtirken, yapısının kısmen eski görenekler ve usullere, kısmen de üyelerinin arasındaki anlaşmalara dayandığını söylüyor./Archive/2020/12/25/165048021-ic3.jpgİMPARATOR, PRENSLER, LORDLAR., AYİNLER…Kutsal Roma İmparatorluğu 19’uncu yüzyılın başları gibi geç bir dönemde dahi hâlâ karşılıklı kişisel sadakat bağlarıyla ilerleyen karmaşık ilişkilere sahipti. Tıpkı günümüzün şirketleri gibi oluşumların birliği olan bu imparatorluk, hiyerarşik olarak yapılanmıştı.Stollberg-Rilinger, kitapta şu noktalara da dikkat çekiyor:“Üyeleri büyüklük ve toplumsal rütbe bakımlarından son derece farklıydı ve İmparatorluğa çok farklı yollarla bağlanmıştı. Hiyerarşinin en tepesinde imparator ve elektörler duruyordu, daha aşağılarda kiliseye bağlı ve dünyevi prensler, en altta da şehirler ve şövalyeler vardı…Emperyal hiyerarşi boyunca, bir kişisel antlar şebekesi üyeleri birbirlerine bağlamıştı:Emperyal vassallar imparatora, topraklı zümreler prenslerine, şehir kurulları (içlerinden çıktıkları) topluluklarına, köylü uyruklar malikânelerdeki lordlarına vb. taç giymeler, tımar dağıtmalar, selamlamalar, açılışlar, ant içmeler ve yeni görevlilerin yerleştirilmeleri gibi kamusal törenler, bu karşılıklı bağları yaratıyor ve onlara meşruluk kazandırıyordu.İmparatorluk tam da sistemli olarak kodlanmış bir yazılı anayasadan yoksun olduğu için sürekli olarak siyasal bünyesinde yeni hayat üfleyecek sembolik ayin ve törenlere ihtiyacı vardı.”Kutsal Roma İmparatorluğu / Barbara Stollberg-Rilinger / Çeviren: Mete Tunçay / VBKY / 196 s. Cumhuriyet Kitap EkiBir başucu kitabı
Bir başucu kitabı figure > 1960’ların sonrası, 12 Eylül’ün öncesi, kimilerine göre yitik ve karanlık bir “ara dönem”… Mete Kaan Kaynar’ın hazırladığı Türkiye’nin 1970’li Yılları, dönemi merak edenler için ayrıntılı ve aydınlatıcı bir başucu kitabı. /Archive/2020/12/25/164642773-ic.jpg12 Mart Muhtırası, Anayasa değişikliği, hürriyet gömleğinin daralması, radikalleşme… Ecevit, Kıbrıs Bunalımı, TÜSİAD, 24 Ocak kararlarına giden yol… Süleyman Demirel, Milliyetçi Cephe Hükümetleri, anti-komünist şahlanış, Aydınlar Ocağı… Alparslan Türkeş, Ülkücü Hareket, komünizme karşı paramiliter mücadele… Necmettin Erbakan, Millî Nizam, Millî Selamet, Akıncılar, mücahitler… 15-16 Haziran, Kanlı 1 Mayıs, Maraş Katliamı, “darağacında üç fidan”… DİSK, İlerici Kadınlar Derneği, emek ve kitle örgütleri… Müzik, sinema, edebiyat; sanat ve siyaset ilişkisi, plaklı propaganda…1960’ların sonrası, 12 Eylül’ün öncesi, kimilerine göre yitik ve karanlık bir “ara dönem”… Türkiye’nin 1970’li Yılları, dönemi merak edenler için ayrıntılı ve aydınlatıcı bir başucu kitabı.Mete Kaan Kaynar’ın hazırladığı derlemeye yazılarıyla katkıda bulunan isimler şöyle:Sevgi Adak, Emel Akal, Pınar Akarçay, İsmet Akça, Mehmet Ö. Alkan, Murat Arslan, Sernaz Arslan, Şükrü Aslan, Gökhan Atılgan, İlker Aytürk, Tanıl Bora, Funda Şenol-Cantek, Yalçın Çakmak, Aziz Çelik, Kadir Dede, Veysel Dinler, Selçuk Duran, Evren Eken, Arda Ercan, Çağdaş Görücü, Veysel Ergüç, Çimen Günay-Erkol, Bora Gürdaş, Kerem Hocaoğlu, Süleyman İlaslan, Mete Kaan Kaynar, Nurettin Kalkan, Nuray Keskin, Bayram Koca, Selçuk Koca, Bilsay Kuruç, Murat Meriç, Levent Odabaşı, Asım Öz, Gencer Özcan, Celal Oral Özdemir, Hüseyin Özel, Güven Gürkan Öztan, Selman Saç, Ayşem Sezer-Şanlı, Burcu Sümer, Tuncay Şur, Anıl Varel, Kerem Yavaşça, Yavuz Yıldırım, Mete Yıldız, Mehmet Yüce ve Yelda Yürekli.Türkiye’nin 70’li Yılları / Hazırlayan: Mete Kaan Kaynar / İletişim Yay. / 1120 s. Cumhuriyet Kitap EkiBorges ile zamana açılın!
Borges ile zamana açılın! figure > İletişim Yayınları tarafından yayımlanan ve Celâl Üster’in dilimize çevirdiği Atlas, Jorge Luis Borges'in dünyanın farklı şehirlerine yaptığı gezilerde biriktirdiği anıları, gözlemleri ve düşleri harmanlayan benzersiz bir metin. /Archive/2020/12/25/164155194-atlasicok.jpgİletişim Yayınları tarafından yayımlanan ve Celâl Üster’in dilimize çevirdiği Atlas, Jorge Luis Borges'in dünyanın farklı şehirlerine yaptığı gezilerde biriktirdiği anıları, gözlemleri ve düşleri harmanlayan benzersiz bir metin.Borges ile eşi María Kodama'nın, dünyanın dört bir köşesinde benzersiz sesleri, dilleri, alacakaranlıkları, kentleri, bahçeleri, insanları keşfedişlerinin seyri içinde ortaya çıkan bir atlas.Havasını içlerine çektikleri İstanbul, Venedik, Atina, Cenevre, Roma, Paris ve Madrid gibi şehirlerin görüntüleriyle Borges'in metinlerinin bir harmanı.Atlas, söz ile imgenin Borges'çe buluşması. Yeryüzünün ruhundan doğmuş düşlerin, zamanın örgüsünde buluşması.Sarp dağlar, duru denizler, büyülü adalar arasında bir yazınsal çağrışımlar yolculuğu. Borges´le birlikte, zamanın dışında bir zamana açılmak ve evrenin dilini öğrenmek isteyen okur için bulunmaz bir yolculuk daveti. Cumhuriyet Kitap EkiBirşiirin içindençıkmışöyküler...
Bir şiirin içinden çıkmış öyküler... figure > On yedi ayrı metinden - metin içi metinlerden - oluşan Bir İntihar Üstüne Söylenti’deki öyküler, bir filmin bağımsız fragmanlarını anımsatıyor. Hemen hepsinde boşluk, olasılık, zaman ve rüya gibi kavramlar işli. /Archive/2020/12/25/164014913-ic.jpgİlker Aslan’ın Bir İntihar Üstüne Söylenti’nin isminin, hatırı sayılır bir şairinin şiirinden doğuşu, Dostoyevski’nin “Hepimiz Gogol’un Palto’sundan çıktık sözünü anımsattı bana. Turgut Uyar’ın şiirinin, kitaba yalınkat bir isim olmanın ötesinde öykülere ayrı bir anlam zenginliği kattığını söylemeliyim. “Her şey bir unutkanlıktı” dizesi, çok zaman birbirinden bağımsız düşünülemeyen öykülerin başat izleklerinden biri.“Kayıp Zamanın İzinde” ile açılan kitap, kurmacanın aracılığıyla düşünsel bir yolculuğa çağırıyor okuru.Bilindik ‘ileti / mesaj’ kaygılı öyküler değil hiçbiri. Yaygın söylenişiyle ‘bireyin iç dünyasını konu edinmiş’ öyküler. Pek çoğu şiir için söylenen ‘kendinde başlayıp kendinde bitmek’ türünden bir anlatıma sahip. Bu yönleriyle kitabın bazı öykülerini, İkinci Yeni Şiiri beğenisiyle okumak olanaklı diyebilirim.Günlük yaşamdaki açmazları, unutuşları, sıradanlıkları, çaresizlikleri, ilişkisizlikleri, kadere boyun eğişleriyle günümüz insanına ilişkin sorular sorduran öyküler. Öyle ki insanın “unutmazsa(k) yaşayamaz” mıyız ya da “en çok unuttuğumuz için (mi) yaşayabiliyoruz” diye sorası geliyor.“Bir Rüya İçin Ağıt”, “Gecikmeli Gelen” ve “Şimdi Daha Uzak” öyküleri, ‘unutmak’ bağlamında birbiriyle ilintili okunabilecek metinler. Dede/baba ile ilişkilendirilen ölüm, Münir ile Ebru’nun sıklıkla karşımıza çıktığı öyküler boyunca (“Gecikmeli Gelen” ve “Çulluk” gibi) “gitmesi gereken herkes bir gün gider” gerçeğini duyumsatıyor.“Başka Türlü Son” da yazgı dışında “başka sonların olanaklı” olabileceğini sorgulamaya yöneltiyor. “Her insan kendi sonundan sorumlu” ise her birimiz, kendi sonundan önce “küçük kara balık” olmalı dedirtiyor adeta.İlker Aslan’ın Bir İntihar Üstüne Söylenti kitabını okurken zaman zaman Tanpınar, Esendal, Yusuf Atılgan ve Sait Faik gibilerin sesini duyar gibi oluşumu, ilk kitabı yayımlanan yazarın öykünün ustalarıyla muhabbeti sürdürdüğüne yoruyorum. Bir İntihar Üstüne Söylenti, öykü yazanlar yanında öyküyü yazanların da okuması gereken bir ilk öykü kitabı.Bir İntihar Üstüne Söylenti / İlker Aslan / Edebi Şeyler Yay. / 144 s. / 2020. Hasan ÖztürkUkrayna: 'Rusya ile olasıbir savaşçok korkunçolur'
Ukrayna: 'Rusya ile olası bir savaş çok korkunç olur' figure > Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Rusya ile girilecek olası bir savaşa ilişkin soruya “Bu korkunç bir durum ve hayal bile etmek istemiyorum, çok büyük bir savaş olur” şeklinde yanıt verdi. Vladimir Zelenskiy, bu sabah gerçekleştirilen basın toplantısında yerel gazetecilerin sorularını cevapladı. Ukraynalı bir muhabirin, “Rusya'nın Kırım üzerinden ülkeye tekrar saldırması durumunda ne olacağı” sorusuna cevaplandırdı. Zelenskiy, “Bu korkunç bir durum ve hayal bile etmek istemiyorum. Böyle bir şeyin imkansız olmasını umut edeceğiz. Aksi halde çok büyük bir savaş olur. Biz bir yere gitmeyiz, herkes savaşır ve kadın erkek herkes seferber olur. Bu da nüfusumuz için çok kötü olur. Eminim ki Rusya da bunun farkında” yanıtını verdi.PUTİN’İ ARASAM BENİMLE GÖRÜŞÜRBaşka bir muhabir, “Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile tekrar görüşmek ister miydiniz?” sorusunu yöneltti. Zelenskiy, “Putin'i ararsam benimle görüşür, onu arayabilirim ancak şu an bunun için bir sebep yok. Savaş söz konusu olursa durdurmak için Putin'le görüşmem gerekir. Görüşme, Normandiya formatında ve özel ikili diyalog şeklinde olur” cevabını verdi.Geçtiğimiz yıl aralık ayında Fransa'nın başkenti Paris'te, Ukrayna krizine çözüm bulmak için Rusya, Ukrayna, Almanya ve Fransa liderlerinin katılımıyla Normandiya formatında 4’lü bir görüşme gerçekleşmişti. (İHA)FDA uyardı: 'Kozmetik yüz dolgusu olan hastalarda yan etki yapabilir'
Türkçe Haberler En Son Başlıklar FDA uyardı: 'Kozmetik yüz dolgusu olan hastalarda yan etki yapabilir' figure > ABD'nin Gıda İlaç Dairesi (FDA), Moderna Covid-19 aşısının, kozmetik yüz dolgusu olan hastalarda şişlik veya iltihaplanmaya neden olduğunu söyledi. ABD'nin Gıda İlaç Dairesi (FDA) danışma komitesi, kozmetik yüz dolgusu yaptırmış kişilerin Moderna aşısı olduklarında şişme ve iltihaplanmayla karşılaşabileceği uyarısında bulundu.Komitenin uyarısını ABD merkezli ABC7'ye değerlendiren Uzman Dermatolog Dr. Shirley Chi, şunları kaydetti:"Söz konusu vakalarda hastaların hepsinde dolgu yapılan bölgede şişlik ve iltihap vardı. Aşıdan altı ay önce bir kaç hastaya yanak dolgusu, bir hastaya ise aşıdan iki gün sonra dudak dolgusu yapıldı. Hepsi steroidler ve anti-histaminlerle tedavi edildi ve tüm reaksiyonları çözüldü."Milyonlarca insanın, ince çizgilerini, kırışıklıklarını düzeltmek, yanakları ve dudakları iyileştirmek için kozmetik yüz dolgusu uyguladığını kaydeden Chi, aşıya verilen reaksiyonun immünolojik olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:"Vücutta doğal yollardan oluşmayan maddeyle karşılaşan belli bölgelerin bağışıklık tepkisi vermesi mantıklı bir durum. Tıbbi personel tarafından kolaylıkla tedavi edilebilen yan etkiler yüzünden aşı olmaktan kaçınmayın." cumhuriyet.com.trAKP'li AlpayÖzalan'dan Bekir Coşkun heykeliüzerinden tepkiçekecek sözler
AKP'li Alpay Özalan'dan Bekir Coşkun heykeli üzerinden tepki çekecek sözler figure > AKP İzmir Milletvekili Alpay Özalan Buca'da gazeteci Bekir Coşkun'un heykelinin yapılmasına tepki göstererek, CHP’lilere “Adınızı Cumhuriyet Heykel Partisi yapın da rahatlayın” dedi. /Archive/2020/12/25/133928175-8888.jpgUsta gazeteci Bekir Coşkun, 18 Ekim 2020 günü sonsuzluğa göç etti.Vefa duygusuyla adı sokaklara, caddelere, parklara verilmeye başlandı. İzmir'de de Buca Belediyesi yapımı süren yeni bir parka efsane yazarın adını vermeyi kararlaştırdı. Ayrıca, Bekir Coşkun'un heykelinin dikileceği açıklandı. Karar, aralık ayı meclis toplantısında oybirliğiyle alındı.ALPAY ÖZALAN HEYKELE TEPKİ GÖSTERDİBelediye meclisinde tüm siyasi parti üyelerinin oybirliğiyle alınan karar takdir ve sevgiyle karşılanırken, AKP İzmir Milletvekili Alpay Özalan'ın açıklaması şaşkınlık yarattı.Sanatçıların atölyede Bekir Coşkun heykeli çalışmasının fotoğrafını paylaşan eski milli futbolcu olan Özalan, Twitter hesabından şöyle yazdı:“En son ayı heykeli ve maskeli heykel ile gündeme gelen CHP'li Buca Belediyesi 2 metre yüksekliğinde Bekir Coşkun heykeli yaptırıyor. Adınızı ‘Cumhuriyet Heykel Partisi yapın da rahatlayın, halk ile alakanız yok ne de olsa.”/Archive/2020/12/25/133654342-r1.jpgADALET İLE İŞİNİZ YOKÖzalan'a ilk tepki CHP İzmir Milletvekili Ednan Arslan'dan geldi.Arslan, Twitter mesajında şöyle karşılık verdi:Sayın Alpay Özalan, inşallah sana da sağlığında İzmir'de Metin Oktay gibi heykelinin dikilmesi nasip olur. Parti ismi önerisine gelince, sadece ‘Kalkınma Partisi' size yeter. Zaten ‘Adalet' ile işiniz yok.”/Archive/2020/12/25/133703764-r2.jpg cumhuriyet.com.trİBB SözcüsüMurat Ongun: 20 milyon TL kamu kaynağıheba olacak
İBB Sözcüsü Murat Ongun: 20 milyon TL kamu kaynağı heba olacak figure > İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), yıl sonunda süresi dolacak mevcut internet frekansının 2021 sonuna kadar uzatılması için Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'na (BTK) talepte bulundu. Talebe 31 Aralık tarihine kadar onay verilmemesi durumunda 4 milyon İstanbullu 'İBB WiFi' kullanamayacak. İBB, yıl sonunda süresi dolacak mevcut internet frekansının 2021 sonuna kadar uzatılması için BTK’dan talepte bulundu. Frekans süresinin uzatılmaması halinde, 4 milyon İstanbullu İBB WiFi kullanamayacak.20 MİLYON TL KAMU KAYNAĞI HEBA OLACAKİBB Sözcüsü Murat Ongun duruma isyan ederek sosyal medya hesabından şu paylaşımı yaptı:31 Aralık tarihine kadar onay verilmemesi durumunda İstanbul'da 4 milyon aboneye ulaşan, ücretsiz #İBBWİFİ hizmeti ne yazık ki sağlanamayacak ve 20 milyon TL kamu kaynağı heba olacak. Özellikle de eğitimlerine online olarak devam eden öğrencilerimiz ve hastaneler mağdur olacak./Archive/2020/12/25/133925894-263027600x299.png cumhuriyet.com.trÖzgürÖzel: OHAL komisyonu dosyalarıkarara bağlamak zorunda
Özgür Özel: OHAL komisyonu dosyaları karara bağlamak zorunda figure > CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Kararı ile Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun görev süresinin bir yıl süreyle uzatılmasına ilişkin “OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun son üç ayda yalnızca iki bin dosyayı karara bağladığı hesaplandığında, mevcut iş yüküyle komisyonun tüm dosyaları görüşmesi iki yıl daha sürecektir. Dört yıla varan bir mağduriyet olduğu dikkate alındığında, komisyonun görev süresinin uzatılması değil bir an önce mevcut dosyalar hakkında karar verilmesi gerektiği açıktır” dedi. CHP’li Özel, Resmi Gazete’de yayımlanan Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun görev süresinin ikinci kez bir yıl süreyle uzatılmasına ilişkin karar hakkında yazılı bir açıklama yaptı. 20 Temmuz 2016’da ilan edilen OHAL’in yaklaşık iki yıl önce kaldırılmasına rağmen halen fiilen yürürlükte olduğunu belirten Özel’in açıklaması şöyle:“BU HIZLA KOMİSYONUN TÜM DOSYALARI GÖRÜŞMESİ İKİ YIL SÜRER”“Bir OHAL KHK’sıyla kurulan komisyon, iki yıl süreyle görev yapmak üzere tasarlanmış olmasına karşın, halen önündeki başvuruların 16 bin 50’si hakkında karar vermemiştir. 126 bin 300 başvuru olduğu dikkate alındığında, dosyaların yüzde 13’ünün karara bağlanmadığı görülmektedir. Bu dosyaların önemli bir bölümünün barış bildirisine imza atan akademisyenler ya da Eğitim-Sen üyesi öğretmenler gibi haklarında soruşturma dahi açılmamış ya da açılmış olsa bile yargı önünde aklanmış kişiler olduğu bilinmektedir. OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun son üç ayda yalnızca iki bin dosyayı karara bağladığı hesaplandığında, mevcut iş yüküyle komisyonun tüm dosyaları görüşmesi iki yıl daha sürecektir. Dört yıla varan bir mağduriyet olduğu dikkate alındığında, komisyonun görev süresinin uzatılması değil bir an önce mevcut dosyalar hakkında karar verilmesi gerektiği açıktır. Komisyon karara bağladığı dosyalardan 12 bin 680’ini kabul etmiş ve bu kişileri göreve iade etmiştir. Yani OHAL KHK’larındaki hata payı yüzde 12’ye yaklaşmakta, idareye keyfi olarak verilen kamudan ilişik kesme hakkının nasıl büyük mağduriyetler yarattığı ve yaratmaya devam ettiği görülmektedir.OHAL KHK’larıyla yaşanan hak ihlallerini çözüme kavuşturmak amacıyla kurulduğu belirtilen komisyon süreç içinde başlı başına hak ihlali yaratan bir kuruma dönüşmüştür. Görev süresinin bir kez daha uzatılması da yaşanan hak ihlallerinin artarak devam edeceğine yönelik görüşümüzü kuvvetlendirmektedir. Komisyon tarafından görevlerine iade edilmeyen ancak, yargı önünde aklananların da mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiği ortadadır. Komisyonun dosyasını henüz incelemediği ama yargı önünde aklanan personelin de bir an önce haklarının iade edilmesi gerekmektedir. Komisyonun başvuruları sonuçlandırma noktasındaki düşen temposu ve yarattığı mağduriyetler dikkate alınarak komisyonun iş ve işlemlerinin Parlamento tarafından denetlenmeye açılması ve Parlamentonun bu sürece müdahil olması gerekmektedir.” ANKAMeral Akşener'denİsmetİnönümesajı
Meral Akşener'den İsmet İnönü mesajı figure > İYİ Parti lideri Meral Akşener, Milli Mücadele kahramanımız ve ikinci Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü'nün vefatının 47. yıl dönümü nedeniyle bir mesaj yayımladı. /Archive/2020/12/25/133130682-52.jpgSosyal medya hesabından paylaşım yapan Akşener mesajında; "Millî mücadele dönemimizin kıymetli komutanı, Cumhuriyetimizin ikinci Cumhurbaşkanı, millî çıkarlarımız konusundaki örnek duruşuyla değerli devlet insanı #İsmetİnönü'yü saygı ve rahmetle anıyorum." ifadelerini kullandı. Millî mücadele dönemimizin kıymetli komutanı,Cumhuriyetimizin ikinci Cumhurbaşkanı, millî çıkarlarımız konusundaki örnek duruşuyla değerli devlet insanı #İsmetİnönü'yü saygı ve rahmetle anıyorum. pic.twitter.com/bH8LBk8MqL— Meral Akşener (@meral_aksener) December 25, 2020 cumhuriyet.com.trYukatel Denizlispor, lösemi hastasıMert bebek için kampanya başlattı
Yukatel Denizlispor, lösemi hastası Mert bebek için kampanya başlattı figure > Süper Lig ekiplerinden Yukatel Denizlispor, lösemi hastası 21 aylık Mert Çakanel'e destek olmak amacıyla kök hücre bağışına davet kampanyası başlattı. Yeşil-siyahlı kulüpten yapılan açıklamaya göre, Denizli'de yaşayan lösemi hastası Mert bebeğin iyileşmesi için kök hücre nakline ihtiyacı olduğu belirtildi.Kulübün sosyal medya hesabı üzerinden başlattığı kampanya ile vatandaşları kan bağışına davet edildiği vurgulanan açıklamada, "Sadece 3 tüp kan örneği verilerek yapılan kök hücre bağışı binlerce hasta çocuğa umut olacaktır. Paylaşımın daha fazla kişiye ulaşması için taraftarlarımızdan ve Süper Lig kulüplerinden destek bekliyoruz. " ifadelerine yer verildi.Denizli'de 4 ay önce lösemi teşhisi konulan 21 aylık Mert Çakanel, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde tedavi görüyor. cumhuriyet.com.tr