News - Haberler
Öğretmenlere‘uzaktan eğitim’anketi
Öğretmenlere ‘uzaktan eğitim’ anketi figure > Öğretmenlere göre uzaktan eğitimde en büyük sorun, çok sayıda öğrencinin imkânsızlıklar nedeniyle derslere katılamaması. Konuların mutlaka sınırlandırılması gerektiğini belirten öğretmenler, bu yıl tüm kademelerin dondurulmasını, öğrencilerin önümüzdeki öğretim yılında aynı sınıftan başlamasını da öneriyor. Eğitim-İş İzmir 1 No’lu Şube tarafından yaklaşık 1500 öğretmene salgın sürecinde uzaktan eğitimde yaşanan sorunları somutlaştırmak ve çözüm önerileri sunmak amacıyla bir anket hazırlandı. Şube başkanı Adem Yıldırım, “Anketten Milli Eğitim Bakanı’nın çizdiği pembe tablonun aksine öğrencilerin tümünün uzaktan eğitimden yararlanamadıkları, eğitimde fırsat eşitsizliğinin derinleşerek arttığı, süreçte derslerin kazanımlarının tam olarak verilemediği, teknik altyapının yetersiz olduğu, uzaktan eğitimle müfredatın yetiştirilemeyeceği, bilhassa LYS ve YKS’de konu sınırlandırılmasına gidilmesi ve bunların yanında acilen ‘Eğitim Bilimleri Uzaktan Eğitim Üst Kurulu’ kurulması gibi sonuçlar ortaya çıkmıştır” dedi. Anketten çıkan bazı sonuçlar şöyle:- Öğretmenlerin yüzde 91.3’ü öğrencilerin tümünün uzaktan eğitimden yararlanmadığını düşünüyor. - “Uzaktan eğitimde kazanımları tam olarak verebildiğinizi düşünüyor musunuz” sorusuna öğretmenlerin yüzde 55.4’ü “bazen”, yüzde 17.4’ü “hiçbir zaman” yanıtını vermiş. - Velilerin çoğunluğu, evde gerekli öğrenme ortamı hazırlayabilme ve motivasyon sağlama konularında yetersiz ve bilinçsiz. - Öğrencilerin ödevlerini yapmama oranları çok yüksek. - Öğretmenlere göre uzaktan eğitimle müfretadı yetiştirmek çok zor. - Öğretmenlerin yüzde 87.3’ü konu sınırlandırması gerektiğini düşünüyor. - Öğretmenler, bu sıkıntıları aşmak amacıyla yapılan çalışmalarda söz hakkı istiyorÖĞRETMENLER NE DİYOR- Derslerin işlenmesine devam edilsin ama bu sene dondurulsun. Tüm sınıflar seneye aynı sınıfı tekrar etsin. - Bütün merkezi sınavlar iptal edilsin. - Canlı derse katılım sayıları çok az ve EBA TV de izlenmiyor. - Sınıf, internetten faydalanan ve faydalanamayan diye iki gruba bölünüp ona göre öğrenciler desteklenmeli. - Bu zor süreçte mutlaka konular sınırlandırılmalı. - Sınıflardaki öğrenci sayıları düşürülmeli. - Uzaktan eğitim müfredatı hazırlanmalı. - Canlı ders saatlerindeki zaman sınırlaması kaldırılmalı. - TYT ve AYT konuları yeniden düzenlenmeli. - Eğitimin uzağı olmaz. Öğretim de yeterli değil, çünkü fırsat eşitliği yok. - Günlük ders saatleri azaltılmalı. - İlkokulda günde altı ders zorunluluğu kalkmalı. En fazla dört ders olmalı. - En büyük sorun öğrencilerin imkânsızlıklar nedeniyle derslere katılamamaları. - Öğrencilerin derslere katılımı çok düşük. - Tüm öğretmen ve öğrencilerin internet erişimi ücretsiz sağlanmalı. - Teknolojik aracı olmayan tüm kesimlerin ihtiyacı karşılanmalı.Çevrimiçi eğitim sürecinde ölçme ve değerlendirme nasıl olmalı? KARNE NOTU DEĞİL GERİBİLDİRİMAnkara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Ömer Kutlu, “Ölçme ve değerlendirme uygulamalarının omurgasını geribildirim oluşturmalıdır. Öğretmenler öğrencilerini istenen düzeye gelinceye kadar geribildirimlerle desteklemeli, ders tekrarı yapmaya dayanan öğrenme eksikliklerine vurgu yapmaktan çok, öğrencinin neleri yapabildiğini gösteren becerilerine ve yeteneklerine vurgu yapılmalı ve geliştirilmesi için alınacak önlemlere dikkat çekilmelidir. Puanlar, öğrencilerin yetersizliklerini sergileyen ‘not kırma’ temelli olmaktan çıkarılmalı, neleri başardıklarını gösteren yaklaşımların ve anlayışların göstergesi olmalıdır” dedi. Türkiye’nin öğrenci merkezli eğitim uygulamalarını istenen düzeyde yaşama geçirememiş ülkeler arasında yer aldığına dikkat çeken Dr. Kutlu, şöyle devam etti: “Gerek derslerin öğretim programları gerek ders kitapları gerekse sınıf içi öğretim ve ölçme değerlendirme etkinlikleri çoğunlukla sonuç odaklıdır. Bu anlayış, öğretmenleri, öğrencilerin neleri ne kadar öğrendikleri düşüncesine götürmekte ve öğretmenleri öğrenmelerin karşılığı olan bir puan vermeye zorlamaktadır.SINAVLA OLMAZBu açıdan bakıldığında yakın zamanda öğrencilere sınav yaparak karne notu vermeyi hedefleyen anlayışların terk edilmeye başlanacağı dikkate alınmalıdır. Puanların bildi-bilemedi, doğru-yanlış, yaptı-yapamadı, başarılıbaşarısız, geçti-kaldı gibi kararlarda ya da yargılarda kullanılması öğrencilerin bilişsel, duyuşsal ve sosyal gelişimleri önünde engel oluşturmaktadır. Bu noktada Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere okulların, öğretmenlerin bir anlayış değişikliğine gitmeleri, eğitimde önemli bir kırılma noktası olacaktır.”KİTAPLAR ‘SIRA DIŞI’ DA OKUNUROkuyay Platformu’nun desteklediği “Sıra Dışı Meydan Okumalar” projesi tamamlandı. Yazar ve akademisyen Nilay Yılmaz’ın koordinatörlüğünü ve içerik danışmanlığını yaptığı projede her yaştan okur, yaratıcı, eleştirel ve tasarım odaklı düşünmenin vurgulandığı sıra dışı bir okuma yöntemiyle buluştu. Proje, okurların kitapla etkileşimini eğlenceli yollarla güçlendiren, edebiyatı fotoğraf sanatıyla buluşturan ve metinlerarası düşünme becerilerini geliştiren “görsel okuma” biçimiyle buluşmalarını sağladı.EVDE SPOR ŞARTSalgın, özellikle çocuklar ve gençleri hareketsiz bıraktı. İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Çocuk Gelişim Programı Öğretim Görevlisi Hakan Yıldız, “Çocuklar güne mutlaka egzersiz hareketleri yaparak başlamalı. Önce baş ve boynu zorlamadan öne arkaya, sağa sola esneme hareketleriyle başlanmalı, sonra kollar ve bel, sonra da bacaklar çeşitli yönlerde hareket ettirilerek sabah egzersizleri yapılmalı” dedi.AÇIK UÇLU SORULARTürk eğitim sisteminin çevrimiçi ölçme ve değerlendirme yaklaşımlarına geleceğin öğrencilerini yetiştirme anlayışıyla bakması gerektiğine dikkat çeken Dr. Ömer Kutlu, bu süreçte derslerin kapsamında yer alan temel bilgilerin bilişsel, duyuşsal ve sosyal becerilerin bu bilgilerle ilişkilendirilerek öğrenci bünyesine yerleştirilmesinin önemini vurguladı. Öğrenci kazanımlarını araştırma, inceleme ve sorgulamadan uzak sınavlarla ya da testlerle ölçmeye çalışmanın yalnızca öğrencilerin değil, Türkiye’nin de geleceğine zarar vereceğini belirten Kutlu, şunları söyledi:AÇIK KİTABA DAYALI“Öğretmenlerin, öğrencilerine farklı kaynakları okumalarına, bunları birbiriyle ve ders öğrenmeleriyle ilişkilendirerek küçük rapor haline getirmelerine katkı sağlayacak sorular sormaları ya da görevler vermeleri yerinde olacaktır. Kullanılacak soruların bir kaynakta doğrudan bulunmaması, öğrencinin problem çözme, akıl yürütme, eleştirel düşünme, yaratıcılık gibi üst düzey düşünme yeteneklerini kullandırabilmesi önemlidir. Bu noktada öğretmenlerin açık uçlu soruları tercih etmeleri, açık kitaba dayalı ölçme uygulamalarına yer vermeleri, bir işi başarmayı önceleyen göreve dayalı ölçme yaklaşımlarını kullanmaları yerinde olacaktır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın ve okulların bazı sorumlulukları hızla yerine getirmesi gereklidir. Bunlardan öncelikli olanı kütüphanelerin ve özellikle öğrenciler için hazırlanmış yayınların öğrencilerin ve öğretmenlerin kullanımına açılmasıdır. Bu, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması açısından da büyük bir zorunluluktur. Aynı biçimde öğretmenler için hazırlanmış eğitsel yayınların öğretmenlere açılması da bir gerekliliktir. Bir kaynağı küçük bir ücretle ya da ücret ödemeden elektronik ortamdan okuyabilme hakkı dünyada giderek yaygınlaşmaktadır. Sözü edilen eşitlikçi koşullar sağlanmadığı takdirde ölçme ve değerlendirme uygulamalarının doğru bilgiler veremeyeceği çok açıktır.’’‘EĞİTİMLE SAĞLIKLI GELECEK’Türk Eğitim Derneği (TED) ve Roche Diagnostik, Ankara ve İstanbul’daki devlet okullarında öğrenimlerini sürdüren “TED Tam Destek Burslu” lise öğrencileri ve ailelerinin sağlığa erişim konusunda farkındalıklarını artırma amacıyla “Eğitimle Sağlıklı Gelecek” projesini başlattı. Çevrimçi yapılan eğitimle “Sağlıklı Gelecek” projesi, 2020- 2021 öğrenim yılı boyunca katılımcıların sağlığa erişim konusunda farkındalıklarını artırmayı hedefliyor. Hijyen, kişisel bakım, ergenlik dönemi gibi konularda uzmanlar tarafından verilecek eğitimlerle gençlerin başta arkadaşları olmak üzere çevrelerini olumlu etkileyecek davranışlar geliştirmesi öngörülüyor. Proje kapsamında 324 öğrenciye ve ailelerine, konunun uzmanları tarafından hem ortak hem de ayrı ayrı eğitimler verilecek. Ortak verilecek eğitimler arasında “Temel İnsan Hakkı Olarak Sağlık, Hijyen ve Ev Sağlığı Eğitimi, Beslenme ve Sağlıklı Gıda Eğitimi, Hastalıkların Tanısı ve Önemi, Covid-19 ve Diğer Bulaşıcı Hastalıklar Eğitimi, Evde İlk Yardım Eğitimi, Ağız ve Diş Sağlığı Eğitimi ve Sporun Sağlıklı Birey Oluşumundaki Önemi” yer alıyor. TED Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu, “Sağlık bilincini toplumumuzda artırarak gelecek nesillerimiz için sürdürülebilir bir yaşamın temellerini atmayı arzu ediyoruz” dedi. Figen AtalayEmekçiler asgariücretin insan onuruna yakışır birücret olmasından yana
Emekçiler asgari ücretin insan onuruna yakışır bir ücret olmasından yana figure > Tüm güzellikleri üreten işçiye reva görülen ücretin 2792 lira olmaması gerektiğinin altını çizen DİSK Başkanı Çerkezoğlu, bir kez daha ücretin 3800 lira olması gerektiğini yineledi. DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu, asgari ücretin insan onuruna yaraşır bir düzeye yükseltilmesi gerektiğini belirtti. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), asgari ücretin net 3800 lira olması talebiyle eş zamanlı olarak DİSK Bölge Temsilciliklerinin bulunduğu illerin Çalışma ve İş Kurumu il müdürlükleri önünde basın açıklaması yaptı. TÜİK’in Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na sunduğu 2792 lira olarak sunduğu 2021 yılı asgari ücretin yetersiz olduğunun altını çizen DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Bu mu adaletiniz? Bu mu ülkenin bütün güzelliklerini üreten işçi sınıfına reva gördüğünüz asgari ücret?” diye sordu.YOKSULLAŞMAYI ÖNLEYİNHükümete seslendiklerini belirten Çerkezoğlu, bir yandan yaşanan ekonomik kriz diğer yandan Covid-19 pandemisinin yarattığı bu yoksulluk sürecinde bu olumsuz koşullarda, iktidarın yapması gerekenin alım güçleri düşen milyonları korumak, sosyal devleti yeniden hatırlamak, salgının ve ekonomik krizin yarattığı yoksullaşmaya karşı asgari ücreti insan onuruna yaraşır bir ücrete yükseltmek olduğunu dile getirdi.ADİL DAĞILIMYıllar içinde asgari ücretin sürekli gerilediğini dile getiren Çerkezoğlu, “Dolar, altın ve enflasyon karşısında asgari ücret sürekli geriledi. Gıda enflasyonu geçtiğimiz yıla göre katbekat artmış durumda. Asgari ücretlinin en önemli gider kalemlerinden birisi olan gıda enflasyonunun resmi rakamlarla bile yüzde 25’lere yanaştığı bir süreçte, evet insan onuruna yaraşır bir asgari ücret istiyoruz” dedi. Büyümeden ve milli gelir artışından payını alan bir asgari ücret istediklerini ifade eden Çerkezoğlu, “1978 yılında bu ülkede asgari ücret kişi başına milli gelirden yüzde 3.5 daha fazlasıydı. Aradan 42 yıl geçti 2020 yılında asgari ücret kişi başına düşen milli gelirden yüzde 40 daha altına düştü. Yani çalışıyoruz, üretiyoruz, hepimizin çalışarak ürettiği toplam değere milli gelir diyoruz; bu milli gelirin hakça paylaşıldığı adaletli bir gelir dağılımı istiyoruz” ifadelerini kullandı.CHP’NİN ÖNERİSİ 3100 LİRACHP; asgari ücretin Ocak 2021 itibarıyla 3 bin 100 TL’ye yükseltilmesi ve asgari ücret üzerindeki vergi yükünün sıfırlanmasını düzenleyen bir yasa teklifini TBMM Başkanlığı’na verdi. Teklifin gerekçesinde; “Türkiye’yi uçuracağı söylenen Cumhurbaşkanlığı sistemi de çalışanlar için bir çöküş sistemi olmuştur. Bu sistemin yarattığı ekonomik tahribat nedeniyle çalışanlar yoksullaşmış, ücretlilerin satın alma gücü düşmüştür” denildi. CHP Grup Başkanvekilleri Engin Altay, Özgür Özel ve Engin Özkoç tarafından teklifte; “Yaklaşık 10 milyon çalışanı ilgilendiren asgari ücretin belirlenmesi süreci ne yazık ki uluslararası sözleşmelere ve anayasada tanımlanan çalışma hakkına aykırı olduğu gibi hakkaniyetli ve adaletli de değildir” görüşü dile getirildi. cumhuriyet.com.trTÜRKONFED BaşkanıTuran, 2020’ninçetin geçtiğini, bunun 2021’de de süreceğini belirtti
TÜRKONFED Başkanı Turan, 2020’nin çetin geçtiğini, bunun 2021’de de süreceğini belirtti figure > Herkese ev ödevini yapma çağrısında bulunan Orhan Turan, kredi maliyetindeki artışın, yeni yılda özellikle KOBİ’lerin finansmana erişimde sıkıntılar yaratabileceğini vurguladı. İş dünyasının yeni yıla ilişkin beklentilerini dile getiren Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, Covid-19 ve kurfaiz-enflasyon sarmalının başta KOBİ’ler olmak üzere herkesi etkilediğine dikkat çekti. “Dünyada ve ülkemizde 2020 yılı çok çetin geçti” diyen Turan, “2021’in ilk altı ayında da bunun izlerini göreceğiz. Ev ödevlerimizi eksiksiz yerine getirdiğimiz takdirde ikinci yarıdan itibaren bir hareketlenme yaşayacağımızı düşünüyorum. Bu durumu göz önünde bulundurarak ‘önce küçüğü düşünmeli’, KOBİ’lere yönelik adımlar atmalıyız” diye konuştu. Kredilerdeki uygun maliyet ve bolluk nedeniyle 2020’de genişleme yaşandığını, buna karşın son dönemde faizlerin yeniden arttığını hatırlatan Turan, bunun 2021’de özellikle KOBİ’lerde, nakit akışı ve finansmana erişimde sıkıntılar yaratma potansiyelinin yüksek olduğunu kaydetti. Turan, şöyle devam etti:GENÇLER İŞSİZ- Ekim ve kasım göstergeleri, dördüncü çeyrekte de toparlanmanın devam ettiğini gösteriyor, mevcut veriler bu yıl ekonomik daralma yaşanmayacağını gösteriyor. Diğer taraftan bu büyümenin kredi kanalıyla oluşması, talep enflasyonu ve ithalat artışıyla cari açığı olumsuz etkiliyor. İşgücü piyasasına yeni girenlerin, özellikle gençlerin işsizlik oranı hızla yükseliyor. - Kurda yaşadığımız dalgalanma, rezervlerdeki düşüş ve negatif reel faiz, ekonomi üzerindeki kırılganlıkları artırdı. TL’nin değer kaybetmesi ile birlikte maliyetlerin artması, işletmelerin öngörülerini sağlıklı bir biçimde yapmalarını engelliyor. Kurda stabilitenin sağlanması, ekonomimizin, özellikle KOBİ’lerimizin kırılganlıklarının derinleşmemesi için önem taşıyor. - KOBİ’ler ekonominin en kırılgan yapıtaşı. Covid-19 gibi salgınların yanı sıra her türlü belirsizlik, ekonomik kriz ve afet, bulundukları sektöre göre farklı düzeyde olmakla birlikte büyük ölçüde KOBİ’leri etkiliyor. cumhuriyet.com.trDünya genelindeki insanların yüzde 34’ügelirlerinin tamamınıkaybetti
Dünya genelindeki insanların yüzde 34’ü gelirlerinin tamamını kaybetti figure > Küresel düzeyde yapılan iki ayrı araştırma, pandemiyle birlikte dünya genelinde geçim sıkıntısının arttığını, insanların ev harcamalarını karşılamada giderek daha fazla endişe duymaya başladıklarını ortaya koydu. Avrupalı gıda inovasyonu girişimi olan EIT Food’un yaptığı, Sabri Ülker Vakfı’nın da tercümesini yaptığı çalışmaya göre tüketicilerin üçte birinden fazlası (yüzde 34) gelirlerinin bir kısmını veya tamamını kaybederken yüzde 55’i her ay geçim sıkıntısı çektiğini söyledi. Raporda, gıdadaki alım gücünün pandemi sonrası kilit bir öncelik haline geldiği vurgulandı.YÜZDE 83’Ü STRESLİQNB Finansbank ile sektörde 200 yıllık geçmişi olan Cigna Sağlık Hayat ve Emeklilik’in ortaklarından Cigna Global’in, küresel ölçekte yaptığı üçüncü “Covid-19 Küresel Etki Araştırması”na göre ise dünya genelinde insanların sadece yüzde 27’si rutin ödemelerine devam edebileceklerinden emin olduklarını söylüyor. Katılımcıların yüzde 49’u da ekonomik ortamın finansal durumları ve planlamaları üzerinde olumsuz etkisi olacağını belirtiyor. Ayrıca insanlar, ev harcamalarını karşılama konusunda giderek daha fazla endişe duyduklarını vurguluyor. Araştırma, diğer yandan salgın ve kısıtlamaların finansal kaygıyı ve stresi artırdığını da ortaya koydu. Rapora göre küresel stres seviyeleri yüksek oranlarda seyrediyor ve katılımcıların yüzde 83’ü stresli olduklarını ifade ediyor. cumhuriyet.com.tr2019’daki seyahat sayılarına ulaşmanın 2.5 ila 4 yıl sürebileceği tahmin ediliyor
2019’daki seyahat sayılarına ulaşmanın 2.5 ila 4 yıl sürebileceği tahmin ediliyor figure > Dünya Turizm Örgütü’nün raporuna göre korona gölgesinde geçen 2020’nin ilk 10 ayında, dünya genelindeki turist kaybı yüzde 72’yi bularak 1990’daki seviyeye, yani 30 yıl önceye geriledi. Raporu değerlendiren Antalya Kent Konseyi Turizm Çalışma Grubu Başkanı Recep Yavuz, pandemi sürecinde geçen 10 aylık sürede 2019’a kıyasla 900 milyon kişinin daha az seyahat ettiğini söyledi. Buna son iki ayın da dahil edilmesiyle turist kaybının yıl sonunda tahminen 1 milyar kişiyi bulacağına dikkat çeken Yavuz, “Turizm tarihindeki bu en büyük düşüşün dünyaya ekonomik bedeli yaklaşık 1 trilyon doların üzerinde olacaktır. Bu kayıp 2009 dünya ekonomik krizindeki kaybın 10 kat daha fazlası anlamına geliyor. Özellikle turizmde söz sahibi ülkelerde gayri safi gelirlerde toplamda 2 trilyon dolarlık kaybın ortaya çıkmasına neden olacak” dedi. Diğer yandan Dünya Turizm Örgütü’nün gelecek birkaç yıl uluslararası turizm hareketliliğinin kısıtlı kalacağı, bununla birlikte iç turizmin bir miktar ivme kazanacağını öngördüğünü belirten Yavuz, “2021 için farklı senaryolar üzerinde çalışan Dünya Turizm Örgütü, seyahatlerin ancak önümüzdeki yılın ikinci yarısında tekrar başlayabileceği, ancak 2019 yılındaki sayılara ulaşmanın 2.5 ila 4 yıl sürebileceğini tahmin ediyor” diye konuştu. cumhuriyet.com.trBazıpirinçtürlerinde yüzde 45 olan gümrük vergisi, yüzde 15’e düştü
Bazı pirinç türlerinde yüzde 45 olan gümrük vergisi, yüzde 15’e düştü figure > Geçen hafta buğday ve arpa gibi önemli hububat ürünlerinin ithalatında uygulanan yüzde 20 gümrük vergisini sıfırlayan hükümet, şimdi de farklı çeltik ve pirinç ithalatındaki gümrük vergilerini düşürdü. Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararına göre: - Çeltik ve pirinçte uygulanan gümrük vergisi oranları, 30 Nisan 2021’e kadar sırasıyla yüzde 5 ve yüzde 15’e indirildi. - Halihazırda gümrük vergisi yüzde 7.5 ile yüzde 34 arasında uygulanan bazı pirinç türlerinde gümrük vergisi 30 Nisan 2021 tarihine kadar bu tarih de dahil olmak üzere yüzde 5 olarak uygulanacak. - Mevcutta gümrük vergisi yüzde 36 olan bazı pirinç türlerinde gümrük vergisi 30 Nisan 2021 tarihine kadar bu tarih de dahil olmak üzere yüzde 10 olarak uygulanacak. - Gümrük vergisi yüzde 45 olan bazı pirinç türlerinde gümrük vergisi 30 Nisan 2021 tarihine kadar bu tarih de dahil olmak üzere yüzde 15 olarak uygulanacak. cumhuriyet.com.tr“İstanbul’un Renkleri”adlıkitabınıtanıtımıyapıldı
“İstanbul’un Renkleri” adlı kitabını tanıtımı yapıldı figure > Daha yeni Hanuka’yı kutladık, önceki gün Narduran, önümüzde Noel var. İstanbul, yeni yılı evlerde kutlamaya hazırlanırken sincaplara kalmış Yıldız Parkı’nda farklı kökenlerden gelen hemşerilerin anlatıldığı “İstanbul’un Renkleri” adlı kitabının tanıtımı vardı. İBB Kültür AŞ tarafından hazırlanan “İstanbul’un Renkleri” kitabının tanıtımında Ekrem İmamoğlu, hemşerilerinin farklı kökenlerine vurgu yaparak “Bu şehrin hiçbir topluluğunun adı ‘azınlık’ değildir. Bir kişi de kalmış olsa o, kimliğinin temsilcisi olarak ‘asil’dir. Bunun hissedilmesini özellikle istiyorum. Ben 40 yıllık İstanbulluyum, Sayın Levi 500 yıllık! Kültürel katkılarıyla bu şehri zenginleştiren herkesi minnetle anıyorum. Sadece Rum, Ermeni, Yahudiler değil, onların dışında da birileri var: Bulgar, Süryani, Latinler, Polonezler, onlar ihmal ediliyorlar!” dedi. Pandemi koşulları nedeniyle Yıldız Parkı’ndaki Malta Köşkü’nün bahçesinde açık havada düzenlenen ve kendilerinin de anlatıldığı kitabın tanıtım toplantısına İstanbul’da yaşayan farklı dinlere mensup grupların resmi temsilcileri katıldı. Kitabın yazarları arasında bulunan ve bu yıl meslekteki 70. yılını kutlayan gazeteci Altan Öymen de yaptığı açış konuşmasında, “Çok renkli kültürümüzden bahsederken hep Türk, Kürt, Laz diye başlayıp devam ederler ama anmadıkları başka gruplar da vardır. Onların farkı, aynı dinden olmamalarıdır. Oysa Türk vatandaşlığı diye bir şey var. Ve bu şehirde, bu ülkede yaşayan o insanların bu ülkenin zenginliğine katkıları büyük. İstanbul’un saraylarını Ermeni ustalar yaptı” örneğini vererek farklı dine mensup hemşerilerin önemine dikkat çekti. Ne yazık ki şimdilerde bu zenginlik fakirliğe dönüştü. Yıllar içinde çeşitli baskılarla Ermeni, Rum ve Yahudi nüfus azaldı. 500 yıldır gettolar oluşturmadan, mahallelilik kültürü içinde birlikte yaşadıkları, bayramları birlikte kutladıkları bu toprakları terk edip gittiler. Yerlerine yeni göçmenler geldi: Suriyeliler, Afrikalılar, Afganlar; ucuz işgücü olarak çalışan, kültürel katkıları kıt, daha iyi koşullarda yaşayacakları ülkelere gitmek için fırsat kollayan ama bir yere gidemeyenler. Özellikle Suriyelilere sırf Sünni Müslüman oldukları için yardımlar ve kapılar açık. Tüm Cemaat Vakıfları Başkanı Bay Levi’nin konuşması ise hüzünlüydü: Levi, 167 adet vakfın temsilcisi olarak içinde çocukların koşuşmadığı okullardan, ibadet yapılmayan kiliseler, sinagoglardan, yıkılmak üzere olan binalardan bahsederek “Bu eski binaları tekrar İstanbul’a kazandıralım. Vakıflar bunun için var, uluslararası fon da bulunur. Ama doğru insanlarla projeler yapmak, bürokratik engelleri aşmak için İBB’nin desteği şart” dedi. Toplantı bittiğinde vedalaşırken başkan İmamoğlu’na gazeteci olarak bu talebin takipçisi olacağımı söyledim. Gerçekten de bu 167 vakfın elinde, birer mücevher güzelliğinde ibadethaneler, okullar var. Bunlar restore edilerek, kültür sanat kurumlarına dönüştürülerek İstanbul’un zenginliğine katılmalı. Hem işgalden hem taciz ve tahripten kurtulur. Turizme de hizmet eder. Kitap, hiç kuşkusuz çok heyecan v erici. Onu en kısa zamanda sizlerle buluşturacağım. Şimdilik bu toplantıdaki konuşmaların önemine atfen sayfaya sığması gerekliydi. Yazgülü AldoğanDeprem komisyonunda olasıİstanbul depremi için korkutanöngörü: 60 bin konut 100 bin can
Deprem komisyonunda olası İstanbul depremi için korkutan öngörü: 60 bin konut 100 bin can figure > Türkiye Müteahhitler Birliği yetkilileri TBMM Deprem Komisyonu’nda, olası İstanbul depremini değerlendirdi. Kentte meydana gelecek olası bir 7 ila 7.5 büyüklüğündeki depreme işaret eden Genel Sekreter Hasan Yalçın, “Yeterli önlem alınmaması durumunda, ulusal gelirde yüzde 10-12 kayıp, 60 bine yakın konutun yıkılması ve 100 binden fazla can kaybı olması söz konusu” dedi. Birliğin Başkanvekili Hüseyin Arslan ise yurtdışına götürülen malzemelerin denetlendiğini ancak Türkiye’de yeterli denetim yapılmadığını vurguladı. Arslan, “Kamu tarafında da hatalar var. TOKİ’nin birim fiyatları herkesin dilinde” dedi. TSE standartlarını taşıyan ama kalitesi “TOKİ malzemesi” olarak adlandırılan malzemeler olduğunu belirten Arslan, “Müteahhit birim fiyatları kurtarabilmek için minimum standartları taşıyan malzemeye tevessül ediyor. Standartları geçen imalatçı fazla değil” dedi.AKP’Lİ VEKİLDEN İTİRAF GİBİ SÖZLERAKP’li Hulusi Şentürk ise komisyonda1999 depreminin milat olduğunu vurgulayarak, “20 küsur yıl geçti, ‘kentsel dönüşüm aşağı, kentsel dönüşüm yukarı.’ Geldiğimiz nokta, batmış bir yaklaşım. Doğru yönetilemeyen kentsel dönüşümün çok ağır faturalarını bugün ödemeye başladık” dedi. “İmar affıyla binaların yıkılmaz hale getirildiğine” dikkat çeken Şentürk, “Bu cenazenin kalkması gerekiyor” diyerek, “6.5 milyon riskli yapının dönüşümü 170 milyar dolar. Türkiye’nin eti budu belli. Bu, altından kalkılacak rakam değil” diye konuştu. Sefa UyarCumhuriyet Gazetesi dayanışmasıbüyüyor. 24 Aralık 2020 tarihli okur dayanışmasıilanları
Cumhuriyet Gazetesi dayanışması büyüyor. 24 Aralık 2020 tarihli okur dayanışması ilanları figure > Basın İlan Kurumu'nun gazetemize yönelik ilan cezalarına karşı okurlarımızın 'dayanışması' büyüyerek sürüyor. Cumhuriyet'e 'dayanışma ilanları'yla büyük güç veren gazetemizin gerçek sahibi okurlarımızın sayfalarımızda yayımlanan ilanlarına dijital dünyadaki sesimiz www.cumhuriyet.com.tr'de de yer vereceğiz. BASKI SÜRÜYOR, DAYANIŞMA BÜYÜYOR, OKURLARI CUMHURİYET'İ YALNIZ BIRAKMIYOR! BASIN İLAN KURUMU'NUN CUMHURİYET'E YÖNELİK İLAN KESME CEZALARINA KARŞI OKURLARIMIZ DAYANIŞMA İLANLARI VERİYOR, BAĞIMSIZ VE GÜÇLÜ CUMHURİYET'E DESTEK OLUYOR. DAYANIŞMA İLANLARI HAKKINDA BİLGİ İÇİN AŞAĞIDAKİ İLETİŞİM BİLGİLERİNİ KULLANABİLİRSİNİZ./Archive/2020/12/24/044800451-ana.png24 ARALIK 2020 TARİHLİ CUMHURİYET GAZETESİ'NDE YAYIMLANAN DAYANIŞMA İLANLARI/Archive/2020/12/24/044846249-6.png/Archive/2020/12/24/044845734-3.png/Archive/2020/12/24/044845218-2.png/Archive/2020/12/24/044844749-20.png/Archive/2020/12/24/044844702-15.png/Archive/2020/12/24/044844562-21.png/Archive/2020/12/24/044844249-19.png/Archive/2020/12/24/044844187-5.png/Archive/2020/12/24/044844124-18.png/Archive/2020/12/24/044844015-17.png/Archive/2020/12/24/044843890-16.png/Archive/2020/12/24/044843765-14.png/Archive/2020/12/24/044843671-4.png/Archive/2020/12/24/044843609-13.png/Archive/2020/12/24/044843484-12.png/Archive/2020/12/24/044843390-11.png/Archive/2020/12/24/044843296-10.png/Archive/2020/12/24/044843187-9.png/Archive/2020/12/24/044843077-8.png/Archive/2020/12/24/044842906-7.png/Archive/2020/12/24/044842390-1.png cumhuriyet.com.tr2021 yılında insanlığıhangi bilimsel gelişmeler bekliyor?
2020'nin getirdiği salgın karmaşası 2021 yılında devam edecek dahi olsa bilimsel çalışmalar hem Covid üzerine hem daha pek çok alanda devam edecek. Aşı çalışmaları, tıbbi gelişmeler, iklim, uzay çalışmaları ve daha pek çok alanda bilimi yoğun bir ajanda bekliyor.Habere Gitmek için TıklayınKoronavirüs salgını: Filipinler'de karantina döneminde 'bebek patlaması' oldu
Nüfus artış hızını düşürmek için 60 yıla yakındır büyük çabalar gösteren Filipinler'de koronavirüs salgınının sonuçlarından biri plansız hamileliklerdeki büyük artış oldu.Habere Gitmek için Tıklayın